UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah Al-Araf - Turkish Translation by Celal Y Ld R M


الٓمٓصٓ

Elif - Lam - Mim - Sad
Surah Al-Araf, Verse 1


كِتَٰبٌ أُنزِلَ إِلَيۡكَ فَلَا يَكُن فِي صَدۡرِكَ حَرَجٞ مِّنۡهُ لِتُنذِرَ بِهِۦ وَذِكۡرَىٰ لِلۡمُؤۡمِنِينَ

Bu, uyarman ve mu´minlere ogutte bulunman icin sana indirilen bir kitaptır. Artık bundan dolayı gogsunde bir sıkıntı olmasın
Surah Al-Araf, Verse 2


ٱتَّبِعُواْ مَآ أُنزِلَ إِلَيۡكُم مِّن رَّبِّكُمۡ وَلَا تَتَّبِعُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَۗ قَلِيلٗا مَّا تَذَكَّرُونَ

Size Rabbınızdan indirilene uyun ; O´ndan baska dostlar (edinip) uymayın. Ne de az ogut tutuyorsunuz
Surah Al-Araf, Verse 3


وَكَم مِّن قَرۡيَةٍ أَهۡلَكۡنَٰهَا فَجَآءَهَا بَأۡسُنَا بَيَٰتًا أَوۡ هُمۡ قَآئِلُونَ

Nice kasabaları bitik hale getirip yok etmisizdir ki, kahredici azabımız geceleyin veya ogle sıcagında dinlenirlerken onlara gelivermistir
Surah Al-Araf, Verse 4


فَمَا كَانَ دَعۡوَىٰهُمۡ إِذۡ جَآءَهُم بَأۡسُنَآ إِلَّآ أَن قَالُوٓاْ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ

Kahredici azabımız gelip cattıgında, bagırıp cagırmaları sadece, «dogrusu biz zalimler idik!» olmus tur
Surah Al-Araf, Verse 5


فَلَنَسۡـَٔلَنَّ ٱلَّذِينَ أُرۡسِلَ إِلَيۡهِمۡ وَلَنَسۡـَٔلَنَّ ٱلۡمُرۡسَلِينَ

And olsun ki, kendilerine peygamberler gonderilenlerden soracagız ve suphesiz gonderilen peygamberlerden de soracagız
Surah Al-Araf, Verse 6


فَلَنَقُصَّنَّ عَلَيۡهِم بِعِلۡمٖۖ وَمَا كُنَّا غَآئِبِينَ

Ve and olsun ki, onlara (kesin) bir bilgi ile (olup bitenleri) bir bir anlatacagız ve biz onlardan (hic bir an) gaib degildik
Surah Al-Araf, Verse 7


وَٱلۡوَزۡنُ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡحَقُّۚ فَمَن ثَقُلَتۡ مَوَٰزِينُهُۥ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ

O gun (amellerin) tartısı haktır. Artık kimlerin tartıları agır gelirse, iste onlar korktuklarından kurtulup umduklarına kavusanlardır
Surah Al-Araf, Verse 8


وَمَنۡ خَفَّتۡ مَوَٰزِينُهُۥ فَأُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُم بِمَا كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يَظۡلِمُونَ

Kimlerin de tartıları hafif gelirse, iste onlar ayetlerimizi (hice sayıp) haksızlık etmeleri karsılıgında kendilerine yazık edip zarara ugrayanlardır
Surah Al-Araf, Verse 9


وَلَقَدۡ مَكَّنَّـٰكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَجَعَلۡنَا لَكُمۡ فِيهَا مَعَٰيِشَۗ قَلِيلٗا مَّا تَشۡكُرُونَ

And olsun ki, sizi yeryuzune yerlestirdik ve orada sizin icin gecim yollarını yaratıp duzenledik. Ne de az sukrediyorsunuz
Surah Al-Araf, Verse 10


وَلَقَدۡ خَلَقۡنَٰكُمۡ ثُمَّ صَوَّرۡنَٰكُمۡ ثُمَّ قُلۡنَا لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ ٱسۡجُدُواْ لِأٓدَمَ فَسَجَدُوٓاْ إِلَّآ إِبۡلِيسَ لَمۡ يَكُن مِّنَ ٱلسَّـٰجِدِينَ

Ve and olsun ki, sizi yarattık, sonra sizi sekillendirdik, sonra da meleklere: «Adem´e secde edin» diye buyurduk. Onlar da hemen secde ettiler; ancak Iblis secde edenlerden olmadı
Surah Al-Araf, Verse 11


قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلَّا تَسۡجُدَ إِذۡ أَمَرۡتُكَۖ قَالَ أَنَا۠ خَيۡرٞ مِّنۡهُ خَلَقۡتَنِي مِن نَّارٖ وَخَلَقۡتَهُۥ مِن طِينٖ

(Allah ona:) «Sana emrettigim halde seni secde etmekten alıkoyan sey nedir?» dedi. Iblis: «Ben ondan hayırlıyım, beni atesten, onu ise camurdan yarattın» diye cevap verdi
Surah Al-Araf, Verse 12


قَالَ فَٱهۡبِطۡ مِنۡهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ أَن تَتَكَبَّرَ فِيهَا فَٱخۡرُجۡ إِنَّكَ مِنَ ٱلصَّـٰغِرِينَ

(Allah ona:) «In oradan, sana orada buyukluk taslayıp gururlanmak gerekmez; cık, cunku elbette sen alcagın tekisin !» buyurdu
Surah Al-Araf, Verse 13


قَالَ أَنظِرۡنِيٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ

Iblis, «kabirlerden dirilip kalkılacagı gune kadar bana muhlet ver» dedi
Surah Al-Araf, Verse 14


قَالَ إِنَّكَ مِنَ ٱلۡمُنظَرِينَ

Allah da: «Sen muhlet verilenlerdensin» buyurdu
Surah Al-Araf, Verse 15


قَالَ فَبِمَآ أَغۡوَيۡتَنِي لَأَقۡعُدَنَّ لَهُمۡ صِرَٰطَكَ ٱلۡمُسۡتَقِيمَ

(Iblis): «Beni azgınlıga itmene karsılık, and olsun ki, onları saptırmak icin senin dosdogru yolun uzerinde oturacagım, sonra da onlara onlerinden, arkalarından, saglarından ve sollarından (yaklasıp) gelecegim ve Sen, onların cogunu sukreder bulamıyacaksın» dedi
Surah Al-Araf, Verse 16


ثُمَّ لَأٓتِيَنَّهُم مِّنۢ بَيۡنِ أَيۡدِيهِمۡ وَمِنۡ خَلۡفِهِمۡ وَعَنۡ أَيۡمَٰنِهِمۡ وَعَن شَمَآئِلِهِمۡۖ وَلَا تَجِدُ أَكۡثَرَهُمۡ شَٰكِرِينَ

(Iblis): «Beni azgınlıga itmene karsılık, and olsun ki, onları saptırmak icin senin dosdogru yolun uzerinde oturacagım, sonra da onlara onlerinden, arkalarından, saglarından ve sollarından (yaklasıp) gelecegim ve Sen, onların cogunu sukreder bulamıyacaksın» dedi
Surah Al-Araf, Verse 17


قَالَ ٱخۡرُجۡ مِنۡهَا مَذۡءُومٗا مَّدۡحُورٗاۖ لَّمَن تَبِعَكَ مِنۡهُمۡ لَأَمۡلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنكُمۡ أَجۡمَعِينَ

(Allah ona :) «Yerilmis ve kovulmus bir halde cık oradan. And olsun ki, onlardan kim sana uyarsa, Cehennemi sizlerle (evet) hepinizle dolduracagım» buyurdu
Surah Al-Araf, Verse 18


وَيَـٰٓـَٔادَمُ ٱسۡكُنۡ أَنتَ وَزَوۡجُكَ ٱلۡجَنَّةَ فَكُلَا مِنۡ حَيۡثُ شِئۡتُمَا وَلَا تَقۡرَبَا هَٰذِهِ ٱلشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Ey Adem! Sen ve esin Cennet´te eylesin, dilediginiz yerde(ki nimetlerden yeyin; (yalnız) su agaca yaklasmayın, sonra Hakk´a karsı gelip kendine yazık edenlerden olursunuz, (buyurdu)
Surah Al-Araf, Verse 19


فَوَسۡوَسَ لَهُمَا ٱلشَّيۡطَٰنُ لِيُبۡدِيَ لَهُمَا مَا وُۥرِيَ عَنۡهُمَا مِن سَوۡءَٰتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهَىٰكُمَا رَبُّكُمَا عَنۡ هَٰذِهِ ٱلشَّجَرَةِ إِلَّآ أَن تَكُونَا مَلَكَيۡنِ أَوۡ تَكُونَا مِنَ ٱلۡخَٰلِدِينَ

Bunun uzerine seytan (harekete gecip) ortulmus olan utanc yerlerini kendilerine gostermek icin ikisine vesvese verdi (fısıldadı, durtuslerde bulundu) ve: «Rabbınız bu agactan sizi ancak melek olmanızı veya burada temelli kalıcılardan bulunmanızı onlemek icin men´etmistir» dedi
Surah Al-Araf, Verse 20


وَقَاسَمَهُمَآ إِنِّي لَكُمَا لَمِنَ ٱلنَّـٰصِحِينَ

Ve «herhalde ben size ogut verenlerdenim» diyerek onlara yemin etti
Surah Al-Araf, Verse 21


فَدَلَّىٰهُمَا بِغُرُورٖۚ فَلَمَّا ذَاقَا ٱلشَّجَرَةَ بَدَتۡ لَهُمَا سَوۡءَٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخۡصِفَانِ عَلَيۡهِمَا مِن وَرَقِ ٱلۡجَنَّةِۖ وَنَادَىٰهُمَا رَبُّهُمَآ أَلَمۡ أَنۡهَكُمَا عَن تِلۡكُمَا ٱلشَّجَرَةِ وَأَقُل لَّكُمَآ إِنَّ ٱلشَّيۡطَٰنَ لَكُمَا عَدُوّٞ مُّبِينٞ

Boylece ikisini de aldatıp saptırdı : Adem ile esi o agactan tadınca, utanc yerleri acılıp ortaya cıktı. Cennet yapraklarından oralarının uzerine koymaya basladılar. Rabları da onlara soyle seslendi: «Ben ikinizi de o agactan men´etmedim mi ve size, "seytan mutlaka ikinize de acık bir dusmandır," demedim mi?»
Surah Al-Araf, Verse 22


قَالَا رَبَّنَا ظَلَمۡنَآ أَنفُسَنَا وَإِن لَّمۡ تَغۡفِرۡ لَنَا وَتَرۡحَمۡنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ

Ikisi birden: «Ey Rabbimiz! Kendimize haksızlık ve yazık ettik. Eger bizi bagıslamaz ve merhamet etmezsen herhalde zarara ugrayanlardan oluruz» dediler
Surah Al-Araf, Verse 23


قَالَ ٱهۡبِطُواْ بَعۡضُكُمۡ لِبَعۡضٍ عَدُوّٞۖ وَلَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُسۡتَقَرّٞ وَمَتَٰعٌ إِلَىٰ حِينٖ

«Birbirinize dusman olarak inin ! Sizin icin yeryuzunde bir sureye kadar yerlesip kalmak ve yararlanıp gecinmek vardır» buyurdu
Surah Al-Araf, Verse 24


قَالَ فِيهَا تَحۡيَوۡنَ وَفِيهَا تَمُوتُونَ وَمِنۡهَا تُخۡرَجُونَ

«Orada yasar, orada olur ve oradan (tekrar dirilip) cıkarılırsınız» dedi
Surah Al-Araf, Verse 25


يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ قَدۡ أَنزَلۡنَا عَلَيۡكُمۡ لِبَاسٗا يُوَٰرِي سَوۡءَٰتِكُمۡ وَرِيشٗاۖ وَلِبَاسُ ٱلتَّقۡوَىٰ ذَٰلِكَ خَيۡرٞۚ ذَٰلِكَ مِنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ لَعَلَّهُمۡ يَذَّكَّرُونَ

Ey Adem ogulları! Size utanc yerlerinizi ortecek, elbise ve bir de sus elbisesi indirdik. Takva (Allah´tan korkup kotuluklerden sakınmak) elbisesi ise bunlardan daha hayırlıdır. Iste bu (nimetler) Allah´ın (yuce kudretine delalet eden) belgelerdendir Olur ki dusunur de ogut alırlar
Surah Al-Araf, Verse 26


يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ لَا يَفۡتِنَنَّكُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ كَمَآ أَخۡرَجَ أَبَوَيۡكُم مِّنَ ٱلۡجَنَّةِ يَنزِعُ عَنۡهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوۡءَٰتِهِمَآۚ إِنَّهُۥ يَرَىٰكُمۡ هُوَ وَقَبِيلُهُۥ مِنۡ حَيۡثُ لَا تَرَوۡنَهُمۡۗ إِنَّا جَعَلۡنَا ٱلشَّيَٰطِينَ أَوۡلِيَآءَ لِلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ

Ey Adem ogulları! Seytan utanc yerlerini kendilerine gostermek icin ana babanızın elbiselerini cekip cıkarmak suretiyle onları Cennet´ten cıkardıgı gibi, sizi de fitneye sokup saptırmasın. Dogrusu o da, yandasları da —onları gormediginiz yerden— sizi gorurler. Suphesiz ki biz Seytan´ı iman etmeyenlerin dostu kılmısızdır
Surah Al-Araf, Verse 27


وَإِذَا فَعَلُواْ فَٰحِشَةٗ قَالُواْ وَجَدۡنَا عَلَيۡهَآ ءَابَآءَنَا وَٱللَّهُ أَمَرَنَا بِهَاۗ قُلۡ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَأۡمُرُ بِٱلۡفَحۡشَآءِۖ أَتَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ

Onlar (o Seytan´ın dostu ve yandasları) bir terbiyesizlikte bulunduklarında, «babalarımızı bu yolda bulduk, Allah da bize bunu emretmistir» dediler. De ki: Allah, edepsizlik ve terbiyesizlikle emretmez. Bilmediginiz seyi Allah´a karsı mı (iftirada bulunup) soyluyorsunuz
Surah Al-Araf, Verse 28


قُلۡ أَمَرَ رَبِّي بِٱلۡقِسۡطِۖ وَأَقِيمُواْ وُجُوهَكُمۡ عِندَ كُلِّ مَسۡجِدٖ وَٱدۡعُوهُ مُخۡلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَۚ كَمَا بَدَأَكُمۡ تَعُودُونَ

De ki: Rabbim adalet ve insafı emretmistir. Her secde yerinde yuzlerinizi (O´na, O´nun kutsal evine) dogrultun; dini O´nun icin katıksız kılarak dua ve ibadet edin. Sizi ilk yarattıgı gibi, yine O´na doneceksiniz
Surah Al-Araf, Verse 29


فَرِيقًا هَدَىٰ وَفَرِيقًا حَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلضَّلَٰلَةُۚ إِنَّهُمُ ٱتَّخَذُواْ ٱلشَّيَٰطِينَ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَيَحۡسَبُونَ أَنَّهُم مُّهۡتَدُونَ

Bir kısmını dogru yola iletti, bir kısmına da sapıklık hakkoldu. Cunku bunlar Allah´ı bırakıp seytanları dost edinmislerdi de kendilerini dogru yolda sanmıslardı
Surah Al-Araf, Verse 30


۞يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ خُذُواْ زِينَتَكُمۡ عِندَ كُلِّ مَسۡجِدٖ وَكُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ وَلَا تُسۡرِفُوٓاْۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُسۡرِفِينَ

Ey Adem ogulları! Her mescidde (namaz vakitlerinde orada bulundugunuzda) guzel ve temiz elbisenizi alıp giyinin ve bir de yiyiniz, iciniz israf etmeyiniz. Cunku Allah gercekten musrifleri sevmez
Surah Al-Araf, Verse 31


قُلۡ مَنۡ حَرَّمَ زِينَةَ ٱللَّهِ ٱلَّتِيٓ أَخۡرَجَ لِعِبَادِهِۦ وَٱلطَّيِّبَٰتِ مِنَ ٱلرِّزۡقِۚ قُلۡ هِيَ لِلَّذِينَ ءَامَنُواْ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا خَالِصَةٗ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ كَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ

De ki: Allah´ın kullarına cıkarıp sundugu susu ve rızıklardan temiz-pak olanlarını kim haram kılmıstır ? De ki: O dunya hayatında iman edenler icindir, Kıyamet´te de yine onlara mahsustur. Iste boylece bilen bir millet icin ayetlerimizi acıklıyoruz
Surah Al-Araf, Verse 32


قُلۡ إِنَّمَا حَرَّمَ رَبِّيَ ٱلۡفَوَٰحِشَ مَا ظَهَرَ مِنۡهَا وَمَا بَطَنَ وَٱلۡإِثۡمَ وَٱلۡبَغۡيَ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّ وَأَن تُشۡرِكُواْ بِٱللَّهِ مَا لَمۡ يُنَزِّلۡ بِهِۦ سُلۡطَٰنٗا وَأَن تَقُولُواْ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ

De ki: Rabbim ancak gizli-acık her turlu edep ve terbiye dısı seyleri, gunahı ve haksız yere tecavuzu ; hakkında hic bir delil indirmedigi seyleri Allah´a karsı (uydurup) soylemenizi haram kılmıstır
Surah Al-Araf, Verse 33


وَلِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٞۖ فَإِذَا جَآءَ أَجَلُهُمۡ لَا يَسۡتَأۡخِرُونَ سَاعَةٗ وَلَا يَسۡتَقۡدِمُونَ

Her ummetin (her milletin) son bulması icin belirlenmis bir vakti vardır, o gelince ne bir an geri kalırlar, ne de ileri gecerler
Surah Al-Araf, Verse 34


يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ إِمَّا يَأۡتِيَنَّكُمۡ رُسُلٞ مِّنكُمۡ يَقُصُّونَ عَلَيۡكُمۡ ءَايَٰتِي فَمَنِ ٱتَّقَىٰ وَأَصۡلَحَ فَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ

Ey Adem ogulları! Size sizden, ayetlerimizi bir bir acıklayıp anlatan peygamberlerimiz gelir de kim (onlara karsı gelmekten, muhalefet etmekten) sakınır ve kendini duzeltirse, artık onlar icin korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir de
Surah Al-Araf, Verse 35


وَٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَٱسۡتَكۡبَرُواْ عَنۡهَآ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Ayetlerimizi yalanlayıp onlara karsı buyukluk taslayanlar yok mu, iste onlardır Cehennem yaranları, onlardır orada ebedi kalıcılar
Surah Al-Araf, Verse 36


فَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّنِ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوۡ كَذَّبَ بِـَٔايَٰتِهِۦٓۚ أُوْلَـٰٓئِكَ يَنَالُهُمۡ نَصِيبُهُم مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِۖ حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَتۡهُمۡ رُسُلُنَا يَتَوَفَّوۡنَهُمۡ قَالُوٓاْ أَيۡنَ مَا كُنتُمۡ تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِۖ قَالُواْ ضَلُّواْ عَنَّا وَشَهِدُواْ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ أَنَّهُمۡ كَانُواْ كَٰفِرِينَ

Allah´a karsı yalan uydurandan ve bir de O´nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır ? Iste onlara kitapta (yazılı bulunandan) nasipleri ne ise erisecektir; ta ki, canlarını alacak olan elcilerimiz kendilerine gelince, «Allah´tan baska yalvarıp taptıklarınız nerede ?» diyecekler. Onlar da, «Bizden kacıp ortadan kayboldular» diyecekler ve kufre sapanlardan olduklarına dair (kendi aleyhlerine) sahitlikte bulunacaklar
Surah Al-Araf, Verse 37


قَالَ ٱدۡخُلُواْ فِيٓ أُمَمٖ قَدۡ خَلَتۡ مِن قَبۡلِكُم مِّنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ فِي ٱلنَّارِۖ كُلَّمَا دَخَلَتۡ أُمَّةٞ لَّعَنَتۡ أُخۡتَهَاۖ حَتَّىٰٓ إِذَا ٱدَّارَكُواْ فِيهَا جَمِيعٗا قَالَتۡ أُخۡرَىٰهُمۡ لِأُولَىٰهُمۡ رَبَّنَا هَـٰٓؤُلَآءِ أَضَلُّونَا فَـَٔاتِهِمۡ عَذَابٗا ضِعۡفٗا مِّنَ ٱلنَّارِۖ قَالَ لِكُلّٖ ضِعۡفٞ وَلَٰكِن لَّا تَعۡلَمُونَ

(Allah da onlara): Sizden once gelip gecen cin ve insanlar arasında siz de Cehennem´e girin, buyuracak. Ne kadar bir ummet atese girse yoldasına lanet edecek. Sonunda hepsi orada toplanıp biraraya gelince, sonrakiler oncekiler icin, «Ey Rabbimiz ! Iste bunlar bizi saptırdılar, o nedenle bunlara atesten kat kat azab ver,» diyecekler. Allah da: «Her birinize kat kat vardır, ama bilmiyor, anlamıyorsunuz,» buyuracak
Surah Al-Araf, Verse 38


وَقَالَتۡ أُولَىٰهُمۡ لِأُخۡرَىٰهُمۡ فَمَا كَانَ لَكُمۡ عَلَيۡنَا مِن فَضۡلٖ فَذُوقُواْ ٱلۡعَذَابَ بِمَا كُنتُمۡ تَكۡسِبُونَ

Oncekiler sonrakilere, «Sizin bize karsı bir ustunlugunuz yoktur. Kazandıgınıza karsılık azabı tadın I» diyecekler
Surah Al-Araf, Verse 39


إِنَّ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَٱسۡتَكۡبَرُواْ عَنۡهَا لَا تُفَتَّحُ لَهُمۡ أَبۡوَٰبُ ٱلسَّمَآءِ وَلَا يَدۡخُلُونَ ٱلۡجَنَّةَ حَتَّىٰ يَلِجَ ٱلۡجَمَلُ فِي سَمِّ ٱلۡخِيَاطِۚ وَكَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُجۡرِمِينَ

Elbette ayetlerimizi yalanlayıp onları kabul etmeyi (bir turlu) gururlarına yediremiyenlere suphesiz goklerin (rahmet) kapıları acılmaz ve deve igne deliginden gecmedikce, onlar da Cennet´e giremiyeceklerdir. Iste gunahkar sucluları biz boyle cezalandırırız
Surah Al-Araf, Verse 40


لَهُم مِّن جَهَنَّمَ مِهَادٞ وَمِن فَوۡقِهِمۡ غَوَاشٖۚ وَكَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلظَّـٰلِمِينَ

Onlara Cehennem´den (hazırlanmıs) bir dosek ve ustlerinde de (atesten) ortuler vardır ve iste zalimleri biz boyle cezalandırırız
Surah Al-Araf, Verse 41


وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ لَا نُكَلِّفُ نَفۡسًا إِلَّا وُسۡعَهَآ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Onlar ki iman edip guzel-yararlı amellerde bulunurlar —ki biz her kisiye ancak guc getirebilecegini yukleriz— iste onlardır Cennet yaranları ve onlardır orada ebedi kalıcılar
Surah Al-Araf, Verse 42


وَنَزَعۡنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنۡ غِلّٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهِمُ ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ وَقَالُواْ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي هَدَىٰنَا لِهَٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهۡتَدِيَ لَوۡلَآ أَنۡ هَدَىٰنَا ٱللَّهُۖ لَقَدۡ جَآءَتۡ رُسُلُ رَبِّنَا بِٱلۡحَقِّۖ وَنُودُوٓاْ أَن تِلۡكُمُ ٱلۡجَنَّةُ أُورِثۡتُمُوهَا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Oyle ki, goguslerinde kinden ne varsa sokup atarız; altlarından da (ferahlatıcı) ırmaklar akıp durur da onlar soyle derler: «Bizi bu (yuce saadete) eristiren Allah´a hamd olsun ; eger Allah bizi buna eristirmeseydi, kendiligimizden dogruyu bulup erismis olamazdık. And olsun ki Rabbimizin peygamberleri hak ile (bize) geldiler, (onlar sadece hakkı ve dogru olanı soylediler). Onlara : «isleyegeldiginiz (iyi-yararlı) amellerinize karsılık iste varis kılındıgınız Cennet!» diye seslenilecek
Surah Al-Araf, Verse 43


وَنَادَىٰٓ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِ أَصۡحَٰبَ ٱلنَّارِ أَن قَدۡ وَجَدۡنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقّٗا فَهَلۡ وَجَدتُّم مَّا وَعَدَ رَبُّكُمۡ حَقّٗاۖ قَالُواْ نَعَمۡۚ فَأَذَّنَ مُؤَذِّنُۢ بَيۡنَهُمۡ أَن لَّعۡنَةُ ٱللَّهِ عَلَى ٱلظَّـٰلِمِينَ

Cennet yaranları, Cehennem yaranına soyle seslenirler: «Gercekten biz Rabbimizin bize va´dettigini hak olarak bulduk. Siz de Rabbinizin size va´dettigini hak olarak buldunuz mu?» Onlar, «evet...» derler ve hemen sonra aralarında bir cagrıcı, «Allah´ın laneti zalimler uzerine!» diye seslenir
Surah Al-Araf, Verse 44


ٱلَّذِينَ يَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَيَبۡغُونَهَا عِوَجٗا وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ كَٰفِرُونَ

Ahiret hayatını inkar eden (bu zalim)ler, insanları Allah yolundan cevirir ve o (yolun) dogrulugunu bozmaga calısırlar
Surah Al-Araf, Verse 45


وَبَيۡنَهُمَا حِجَابٞۚ وَعَلَى ٱلۡأَعۡرَافِ رِجَالٞ يَعۡرِفُونَ كُلَّۢا بِسِيمَىٰهُمۡۚ وَنَادَوۡاْ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ أَن سَلَٰمٌ عَلَيۡكُمۡۚ لَمۡ يَدۡخُلُوهَا وَهُمۡ يَطۡمَعُونَ

Iki taraf arasında bir perde vardır ve A´raf uzerinde bunların hepsini tanıyan adamlar bulunuyordur ki Cennet yaranına: «Selam size !» diye seslenirler. Bunlar Cennet´e girmemislerdir, ama girmeyi umuyorlardır
Surah Al-Araf, Verse 46


۞وَإِذَا صُرِفَتۡ أَبۡصَٰرُهُمۡ تِلۡقَآءَ أَصۡحَٰبِ ٱلنَّارِ قَالُواْ رَبَّنَا لَا تَجۡعَلۡنَا مَعَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Gozleri. Cehennem yaranına dogru cevrilince, «Ey Rabbimiz ! Bizi zalim bir toplulukla beraber bulun durma» derler
Surah Al-Araf, Verse 47


وَنَادَىٰٓ أَصۡحَٰبُ ٱلۡأَعۡرَافِ رِجَالٗا يَعۡرِفُونَهُم بِسِيمَىٰهُمۡ قَالُواْ مَآ أَغۡنَىٰ عَنكُمۡ جَمۡعُكُمۡ وَمَا كُنتُمۡ تَسۡتَكۡبِرُونَ

A´ra f´dakiler simalarından tanıdıkları adamlara seslenerek, «Ne toplulugunuz ve topladıgınız, ne de buyuklenip gururlandıgınız seyler sizi mustagni kılmıstır; size bir yarar da saglamamıstır» (derler)
Surah Al-Araf, Verse 48


أَهَـٰٓؤُلَآءِ ٱلَّذِينَ أَقۡسَمۡتُمۡ لَا يَنَالُهُمُ ٱللَّهُ بِرَحۡمَةٍۚ ٱدۡخُلُواْ ٱلۡجَنَّةَ لَا خَوۡفٌ عَلَيۡكُمۡ وَلَآ أَنتُمۡ تَحۡزَنُونَ

Allah´ın rahmetine eristirmiyecegine dair yemin ettiginiz kimseler bunlar mıdır ? derler. Derken onlara : «Girin Cennet´e, size hicbir korku yoktur ve siz uzulmeyeceksiniz de !» (diye ilahi buyruk tecelli eder)
Surah Al-Araf, Verse 49


وَنَادَىٰٓ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ أَنۡ أَفِيضُواْ عَلَيۡنَا مِنَ ٱلۡمَآءِ أَوۡ مِمَّا رَزَقَكُمُ ٱللَّهُۚ قَالُوٓاْ إِنَّ ٱللَّهَ حَرَّمَهُمَا عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ

Cehennem yaranı Cennet yaranına, «o sudan veya Allah´ın size rızık olarak verdiklerinden biraz da bize dokup akıtın!» diye seslenirler. Cennet yaranı onlara: «Dogrusu Allah bu suyu ve bu rızıkları kafirlere haram kılmıstır» diye cevap verirler
Surah Al-Araf, Verse 50


ٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ دِينَهُمۡ لَهۡوٗا وَلَعِبٗا وَغَرَّتۡهُمُ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَاۚ فَٱلۡيَوۡمَ نَنسَىٰهُمۡ كَمَا نَسُواْ لِقَآءَ يَوۡمِهِمۡ هَٰذَا وَمَا كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يَجۡحَدُونَ

O kafirler ki, dinlerini oyun ve eglence edindiler ve dunya hayatı onları aldattı da aldattı. Onlar bu gunle karsılasacaklarını unuttukları ve ayetlerimizi inatla inkar ettikleri gibi, bugun de biz onları unuturuz (rahmetimize layık gormeyiz)
Surah Al-Araf, Verse 51


وَلَقَدۡ جِئۡنَٰهُم بِكِتَٰبٖ فَصَّلۡنَٰهُ عَلَىٰ عِلۡمٍ هُدٗى وَرَحۡمَةٗ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ

And olsun ki onlara oyle bir kitap getirdik ki, iman edecek bir millete dogru yolu gostermek ve rahmet olmak uzere onu kusursuz bir bilgi ile bir bir acıklayıp (yerli yerince indirdik)
Surah Al-Araf, Verse 52


هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّا تَأۡوِيلَهُۥۚ يَوۡمَ يَأۡتِي تَأۡوِيلُهُۥ يَقُولُ ٱلَّذِينَ نَسُوهُ مِن قَبۡلُ قَدۡ جَآءَتۡ رُسُلُ رَبِّنَا بِٱلۡحَقِّ فَهَل لَّنَا مِن شُفَعَآءَ فَيَشۡفَعُواْ لَنَآ أَوۡ نُرَدُّ فَنَعۡمَلَ غَيۡرَ ٱلَّذِي كُنَّا نَعۡمَلُۚ قَدۡ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ وَضَلَّ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يَفۡتَرُونَ

O inatla inkar edenler O´nun ancak haber verdigi elim sonucu beklerler. O´nun haber verdigi elim sonuc geldigi gun daha once onu unutanlar diyecekler ki: «Gercekten Rabbınızın peygamberleri hak ile gelmislerdi. Bize sefaat edecek sefaatciler acaba (ortada) var mı ki sefaat etsinler ?! Veya geri dondurulur muyuz ki daha once yaptıklarımızın baskasını yapalım». Onlar cidden zararda kalıp kendilerine yazık ettiler. Iftira edip durdukları (putlar ve ilahlastırdıkları) seyler yan cizip onlardan uzaklasmıslardır
Surah Al-Araf, Verse 53


إِنَّ رَبَّكُمُ ٱللَّهُ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰ عَلَى ٱلۡعَرۡشِۖ يُغۡشِي ٱلَّيۡلَ ٱلنَّهَارَ يَطۡلُبُهُۥ حَثِيثٗا وَٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَ وَٱلنُّجُومَ مُسَخَّرَٰتِۭ بِأَمۡرِهِۦٓۗ أَلَا لَهُ ٱلۡخَلۡقُ وَٱلۡأَمۡرُۗ تَبَارَكَ ٱللَّهُ رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Suphesiz ki Rabbimiz, gokleri ve yeri altı gun (devir)de yaratan, sonra Ars uzerine saltanatını kurup (sasmayan kanunlarıyla varlık alemini belli duzende yaratan); birbirlerini aralıksız izleyip gelen gunduzu gece ile buruyen Allah´tır. Gunes, Ay ve yıldızları buyruguna basegdirerek yaratmıstır. Dikkat edin, yaratma da O´na hastır, emir de O´na hastır. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yuce, ne uludur
Surah Al-Araf, Verse 54


ٱدۡعُواْ رَبَّكُمۡ تَضَرُّعٗا وَخُفۡيَةًۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُعۡتَدِينَ

Rabbinize, icin icin yalvarıp dua edin. Cunku gercekten O, asırı gidenleri sevmez
Surah Al-Araf, Verse 55


وَلَا تُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ بَعۡدَ إِصۡلَٰحِهَا وَٱدۡعُوهُ خَوۡفٗا وَطَمَعًاۚ إِنَّ رَحۡمَتَ ٱللَّهِ قَرِيبٞ مِّنَ ٱلۡمُحۡسِنِينَ

Yeryuzunde —duzeni kurup yorungesine oturttuktan sonra— bozgunculuk yapmayın. Allah´a hem icin icin korkarak, hem derin bir umut baglayarak dua edin. Suphesiz ki, Allah´ın rahmeti iyilik uzere davrananlara pek yakındır
Surah Al-Araf, Verse 56


وَهُوَ ٱلَّذِي يُرۡسِلُ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦۖ حَتَّىٰٓ إِذَآ أَقَلَّتۡ سَحَابٗا ثِقَالٗا سُقۡنَٰهُ لِبَلَدٖ مَّيِّتٖ فَأَنزَلۡنَا بِهِ ٱلۡمَآءَ فَأَخۡرَجۡنَا بِهِۦ مِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِۚ كَذَٰلِكَ نُخۡرِجُ ٱلۡمَوۡتَىٰ لَعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ

Ve O Allah ki, (yagmur) rahmetinin onunde ruzgarları mujdeci olarak gonderir. Nihayet ruzgarlar (yagmur yuklu) agır bulutları tasır da biz onu olu bir memlekete sevkedip onunla su indirir ve onunla her cesit meyveleri, urunleri cıkarırız. Iste bunun gibi, oluleri de (diriltip) cıkaracagız. Olur ki, (bunu yeterince) dusunur de ogut ve ibret alırsınız
Surah Al-Araf, Verse 57


وَٱلۡبَلَدُ ٱلطَّيِّبُ يَخۡرُجُ نَبَاتُهُۥ بِإِذۡنِ رَبِّهِۦۖ وَٱلَّذِي خَبُثَ لَا يَخۡرُجُ إِلَّا نَكِدٗاۚ كَذَٰلِكَ نُصَرِّفُ ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يَشۡكُرُونَ

(Topragı verimli) hos memleketin bitkisi Rabbının izniyle (yeserip) cıkar. Kotu yerin bitkisi ise ise yaramaz, cıksa da hayırsız cıkar. Iste sukreden bir millet icin ayetlerimizi boylece acık secik bildiririz
Surah Al-Araf, Verse 58


لَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوۡمِهِۦ فَقَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥٓ إِنِّيٓ أَخَافُ عَلَيۡكُمۡ عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٖ

And olsun ki Nuh´u, kavmine peygamber olarak gonderdik ; ey kavmim, dedi. Allah´a ibadet edin. Sizin O´ndan baska tanrınız yoktur. Dogrusu ben uzerinize buyuk bir gunun azabının (inmesinden) endise duyuyorum
Surah Al-Araf, Verse 59


قَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِهِۦٓ إِنَّا لَنَرَىٰكَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ

Kavminden ileri gelenler Ona : Dogrusu biz seni acık bir sapıklık icinde goruyoruz, dediler
Surah Al-Araf, Verse 60


قَالَ يَٰقَوۡمِ لَيۡسَ بِي ضَلَٰلَةٞ وَلَٰكِنِّي رَسُولٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

O, ey kavmim, dedi, bende hicbir sapıklık yoktur; ama ben alemlerin Rabbından (size) gonderilen bir peygamberim
Surah Al-Araf, Verse 61


أُبَلِّغُكُمۡ رِسَٰلَٰتِ رَبِّي وَأَنصَحُ لَكُمۡ وَأَعۡلَمُ مِنَ ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ

Rabbimin vahyettigi buyrukları size teblig ediyor, size ogut veriyorum ve ben sizin bilmediginizi Allah´tan (vahiy yoluyla alıp) biliyorum
Surah Al-Araf, Verse 62


أَوَعَجِبۡتُمۡ أَن جَآءَكُمۡ ذِكۡرٞ مِّن رَّبِّكُمۡ عَلَىٰ رَجُلٖ مِّنكُمۡ لِيُنذِرَكُمۡ وَلِتَتَّقُواْ وَلَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ

(Allah´tan) korkup kotuluklerden sakınmanız ve merhamete erismeniz icin sizi uyaran sizden bir adam aracılıgıyla Rabbınızdan bir haber gelmesine mi hayret edip sasıyorsunuz
Surah Al-Araf, Verse 63


فَكَذَّبُوهُ فَأَنجَيۡنَٰهُ وَٱلَّذِينَ مَعَهُۥ فِي ٱلۡفُلۡكِ وَأَغۡرَقۡنَا ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَآۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمًا عَمِينَ

Buna ragmen Onu yalanladılar. Biz de Onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık ve bizim ayetlerimizi yalanlayanları (tufanda) bogduk. Cunku onlar kor bir topluluktu
Surah Al-Araf, Verse 64


۞وَإِلَىٰ عَادٍ أَخَاهُمۡ هُودٗاۚ قَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥٓۚ أَفَلَا تَتَّقُونَ

Ad Kavmi´ne de kardesleri Hud´u (peygamber olarak) gonderdik. «Ey kavmim !» dedi, «Allah´a ibadet edin ; sizin O´ndan baska tanrınız yoktur. Artık (Allah´ın buyruklarına karsı gelip azgınlıkta bulunmaktan) sakınmaz mısınız?»
Surah Al-Araf, Verse 65


قَالَ ٱلۡمَلَأُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦٓ إِنَّا لَنَرَىٰكَ فِي سَفَاهَةٖ وَإِنَّا لَنَظُنُّكَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ

Kavminden inkarcı ileri gelenler, ona: «Dogrusu biz seni bir beyinsizlik ve cılgınlık icinde (bocalar) goruyor ve elbette seni yalancılardan biri sayıyoruz» dediler
Surah Al-Araf, Verse 66


قَالَ يَٰقَوۡمِ لَيۡسَ بِي سَفَاهَةٞ وَلَٰكِنِّي رَسُولٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

«Ey kavmim !» dedi, «bende beyinsizlik ve cılgınlık yoktur; ama ben gercekten alemlerin yegane Rabbından (gorevlendirilip gonderilen) bir peygamberim.»
Surah Al-Araf, Verse 67


أُبَلِّغُكُمۡ رِسَٰلَٰتِ رَبِّي وَأَنَا۠ لَكُمۡ نَاصِحٌ أَمِينٌ

Size Rabbımın vahiy ile inen buyruklarını teblig ediyorum ve ben sizin icin guvenilir bir ogutcuyum
Surah Al-Araf, Verse 68


أَوَعَجِبۡتُمۡ أَن جَآءَكُمۡ ذِكۡرٞ مِّن رَّبِّكُمۡ عَلَىٰ رَجُلٖ مِّنكُمۡ لِيُنذِرَكُمۡۚ وَٱذۡكُرُوٓاْ إِذۡ جَعَلَكُمۡ خُلَفَآءَ مِنۢ بَعۡدِ قَوۡمِ نُوحٖ وَزَادَكُمۡ فِي ٱلۡخَلۡقِ بَصۜۡطَةٗۖ فَٱذۡكُرُوٓاْ ءَالَآءَ ٱللَّهِ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ

Sizi uyarmak icin aranızdan bir adam aracılıgıyla Rabbınızdan bir haber gelmesine mi hayret ediyorsunuz?! Allah´ın Nuh kavminden sonra sizi onların yerine getirdigini ve yaratılısta size guc, beden yapınızda fazlalık verdigini bir dusunun ! Allah´ın nimetlerini hatırlayın. Olur ki, kurtulusa erisirsiniz
Surah Al-Araf, Verse 69


قَالُوٓاْ أَجِئۡتَنَا لِنَعۡبُدَ ٱللَّهَ وَحۡدَهُۥ وَنَذَرَ مَا كَانَ يَعۡبُدُ ءَابَآؤُنَا فَأۡتِنَا بِمَا تَعِدُنَآ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ

Onlar, «yalnız Allah´a ibadet etmemiz ve babalarımızın Ibadet edip taptıklarını terketmemiz icin mi geldin ?! Haydi eger dogrulardan isen bizi tehdid edip durdugun azabı getir» dediler
Surah Al-Araf, Verse 70


قَالَ قَدۡ وَقَعَ عَلَيۡكُم مِّن رَّبِّكُمۡ رِجۡسٞ وَغَضَبٌۖ أَتُجَٰدِلُونَنِي فِيٓ أَسۡمَآءٖ سَمَّيۡتُمُوهَآ أَنتُمۡ وَءَابَآؤُكُم مَّا نَزَّلَ ٱللَّهُ بِهَا مِن سُلۡطَٰنٖۚ فَٱنتَظِرُوٓاْ إِنِّي مَعَكُم مِّنَ ٱلۡمُنتَظِرِينَ

O da, «suphesiz ki Rabbınızdan uzerinize bir murdarlık ve bir de gazab inmesine layık oldunuz. Siz, sizin ve babalarınızın ad taktıgınız putlar hakkında mı benimle tartısıyorsunuz ?! Allah o putlara hic de boyle bir tapma hususunda bir belge ve kanıt indirmemistir. Artık (gelecek kazayı) bekleyin ; cunku ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim
Surah Al-Araf, Verse 71


فَأَنجَيۡنَٰهُ وَٱلَّذِينَ مَعَهُۥ بِرَحۡمَةٖ مِّنَّا وَقَطَعۡنَا دَابِرَ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَاۖ وَمَا كَانُواْ مُؤۡمِنِينَ

O sebeple biz Hud´u da, onunla beraber olanları da katımızdan bir rahmet ile kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayıp iman etmemis olanların kokunu kestik
Surah Al-Araf, Verse 72


وَإِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمۡ صَٰلِحٗاۚ قَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥۖ قَدۡ جَآءَتۡكُم بَيِّنَةٞ مِّن رَّبِّكُمۡۖ هَٰذِهِۦ نَاقَةُ ٱللَّهِ لَكُمۡ ءَايَةٗۖ فَذَرُوهَا تَأۡكُلۡ فِيٓ أَرۡضِ ٱللَّهِۖ وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوٓءٖ فَيَأۡخُذَكُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ

Semud kavmine de kardesleri Salih´i (uyarıcı peygamber olarak) gonderdik. O da: «Ey kavmim !» dedi, «Allah´a ibadet edin; sizin O´ndan baska tanrıniz yoktur. Size Rabbınız tarafından acık bir belge (mu´cize) geldi: Allah´ın (bir sure icin kutsal ve dokunulmaz kıldıgı) bu disi deve sizin icin acık bir alamettir. Bırakın da onu Allah´ın arzında otlasın ve sakın ona kotulukle dokunmayın, sonra sizi elem verici bir azab yakalayıverir de (bir daha kurtulamazsınız)
Surah Al-Araf, Verse 73


وَٱذۡكُرُوٓاْ إِذۡ جَعَلَكُمۡ خُلَفَآءَ مِنۢ بَعۡدِ عَادٖ وَبَوَّأَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ تَتَّخِذُونَ مِن سُهُولِهَا قُصُورٗا وَتَنۡحِتُونَ ٱلۡجِبَالَ بُيُوتٗاۖ فَٱذۡكُرُوٓاْ ءَالَآءَ ٱللَّهِ وَلَا تَعۡثَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُفۡسِدِينَ

Allah´ın Ad Kavmi´nden sonra sizi onların yerine getirdigini ve sizi bu topraklara yerlestirdigini bir hatırlayın ; bu toprakların ovalarında koskler ediniyor, daglarındaki (kayaları) yontup evler yapıyorsunuz. Artık Allah´ın nimetlerini anın, yeryuzunde bozgunculuk, fesad cıkarmayın
Surah Al-Araf, Verse 74


قَالَ ٱلۡمَلَأُ ٱلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦ لِلَّذِينَ ٱسۡتُضۡعِفُواْ لِمَنۡ ءَامَنَ مِنۡهُمۡ أَتَعۡلَمُونَ أَنَّ صَٰلِحٗا مُّرۡسَلٞ مِّن رَّبِّهِۦۚ قَالُوٓاْ إِنَّا بِمَآ أُرۡسِلَ بِهِۦ مُؤۡمِنُونَ

Onun kavminden buyukluk taslayan ileri gelenleri, iclerinden kucumseyip hor gordukleri mu´minlere: «Siz, Salih´in Rabbi tarafından gonderildigini sahi biliyor musunuz?» dediler. Onlar da. «supheden uzak bir inancla biz O´nunla gonderilene inanıyoruz» diye cevap verdiler
Surah Al-Araf, Verse 75


قَالَ ٱلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُوٓاْ إِنَّا بِٱلَّذِيٓ ءَامَنتُم بِهِۦ كَٰفِرُونَ

Buyukluk taslayanlar, «biz sizin iman ettiginiz seyi inkar ediyoruz» dediler ve o yuzden devenin bacaklarını kesip onu yere devirdiler de Rablarının buyruguna bas kaldırıp tugyan ettiler ve: «Ey Salih ! Eger (cidden) peygamberlerden isen bizi tehdid edip durdugun azabı haydi getir gorelim» dediler
Surah Al-Araf, Verse 76


فَعَقَرُواْ ٱلنَّاقَةَ وَعَتَوۡاْ عَنۡ أَمۡرِ رَبِّهِمۡ وَقَالُواْ يَٰصَٰلِحُ ٱئۡتِنَا بِمَا تَعِدُنَآ إِن كُنتَ مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ

Buyukluk taslayanlar, «biz sizin iman ettiginiz seyi inkar ediyoruz» dediler ve o yuzden devenin bacaklarını kesip onu yere devirdiler de Rablarının buyruguna bas kaldırıp tugyan ettiler ve: «Ey Salih ! Eger (cidden) peygamberlerden isen bizi tehdid edip durdugun azabı haydi getir gorelim» dediler
Surah Al-Araf, Verse 77


فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلرَّجۡفَةُ فَأَصۡبَحُواْ فِي دَارِهِمۡ جَٰثِمِينَ

Bunun uzerine onları ansızın bir sarsıntı (muthis bir deprem) yakalayıverdi, derken bulundukları yerde dizustu cokup kaldılar
Surah Al-Araf, Verse 78


فَتَوَلَّىٰ عَنۡهُمۡ وَقَالَ يَٰقَوۡمِ لَقَدۡ أَبۡلَغۡتُكُمۡ رِسَالَةَ رَبِّي وَنَصَحۡتُ لَكُمۡ وَلَٰكِن لَّا تُحِبُّونَ ٱلنَّـٰصِحِينَ

Salih de onlardan yuzcevirip ayrıldı ve: «Ey kavmim! Ben size Rabbımın buyruklarını teblig ettim ve size ogutte bulundum, ama siz ogut verenleri hic de sevmediniz,» dedi
Surah Al-Araf, Verse 79


وَلُوطًا إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَتَأۡتُونَ ٱلۡفَٰحِشَةَ مَا سَبَقَكُم بِهَا مِنۡ أَحَدٖ مِّنَ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Lut´u da (uyarıcı bir peygamber olarak) gonderdik. Hani bir ara kavmine, «sizden once yeryuzunde yasayan milletlerden hic birinin yapmadıgı ahlaksızlıgı ve hayasızlıgı mı isliyorsunuz ? Dogrusu siz kadınları bırakıp erkeklere sehvetle yanasıyorsunuz. Suphesiz ki siz azgın ve asırı giden bir kavimsiniz» demisti
Surah Al-Araf, Verse 80


إِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلرِّجَالَ شَهۡوَةٗ مِّن دُونِ ٱلنِّسَآءِۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ مُّسۡرِفُونَ

Lut´u da (uyarıcı bir peygamber olarak) gonderdik. Hani bir ara kavmine, «sizden once yeryuzunde yasayan milletlerden hic birinin yapmadıgı ahlaksızlıgı ve hayasızlıgı mı isliyorsunuz ? Dogrusu siz kadınları bırakıp erkeklere sehvetle yanasıyorsunuz. Suphesiz ki siz azgın ve asırı giden bir kavimsiniz» demisti
Surah Al-Araf, Verse 81


وَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُوٓاْ أَخۡرِجُوهُم مِّن قَرۡيَتِكُمۡۖ إِنَّهُمۡ أُنَاسٞ يَتَطَهَّرُونَ

Kavminin ise cevabı ancak su oldu: «Cıkarın bunları kasabanızdan, cunku temizlenmeye ozen gosteren insanlarmıs bunlar!»
Surah Al-Araf, Verse 82


فَأَنجَيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ كَانَتۡ مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ

Bunun uzerine biz Lut´u da, onun ev halkını da kurtardık, ancak karısını degil, o geriye kalıp (gazaba ugrayanlardan) oldu
Surah Al-Araf, Verse 83


وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِم مَّطَرٗاۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ

Uzerlerine bir (azab ve gazablı tas) yagmuru yagdırdık. (Azgınlık ve taskınlık icinde olan) sucluların bir bak sonları ne oldu
Surah Al-Araf, Verse 84


وَإِلَىٰ مَدۡيَنَ أَخَاهُمۡ شُعَيۡبٗاۚ قَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥۖ قَدۡ جَآءَتۡكُم بَيِّنَةٞ مِّن رَّبِّكُمۡۖ فَأَوۡفُواْ ٱلۡكَيۡلَ وَٱلۡمِيزَانَ وَلَا تَبۡخَسُواْ ٱلنَّاسَ أَشۡيَآءَهُمۡ وَلَا تُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ بَعۡدَ إِصۡلَٰحِهَاۚ ذَٰلِكُمۡ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ

Medyen (halkına da) kardesleri Suayb´ı (uyarıcı bir peygamber olarak) gonderdik. «Ey kavmim,» dedi, «Allah´a ibadet edin. O´ndan baska sizin tanrınız yoktur. Dogrusu Rabbinizden size acık bir belge geldi. Artık olcu ve tartıyı tam tutun; insanların esyasını (olcup tartarken onlara) haksızlık etmeyin ve bir de yeryuzunde duzen saglanmısken bozgunculuk edip fesad cıkarmayın. Eger cidden inanıyorsanız, bu (haber verdigim husus) elbette sizin icin hayırlıdır
Surah Al-Araf, Verse 85


وَلَا تَقۡعُدُواْ بِكُلِّ صِرَٰطٖ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ مَنۡ ءَامَنَ بِهِۦ وَتَبۡغُونَهَا عِوَجٗاۚ وَٱذۡكُرُوٓاْ إِذۡ كُنتُمۡ قَلِيلٗا فَكَثَّرَكُمۡۖ وَٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ

Allah´a iman edenleri tehdid ederek ve Allah´ın yolundan alıkoyarak oyle her yolda —o yolun egriligini arzu ederek— oturmayın. Bir dusunun, bir zamanlar az idiniz, O sizi cogalttı, bozgunculuk yapıp fesad cıkaranların sonunun ne olduguna bir bakın
Surah Al-Araf, Verse 86


وَإِن كَانَ طَآئِفَةٞ مِّنكُمۡ ءَامَنُواْ بِٱلَّذِيٓ أُرۡسِلۡتُ بِهِۦ وَطَآئِفَةٞ لَّمۡ يُؤۡمِنُواْ فَٱصۡبِرُواْ حَتَّىٰ يَحۡكُمَ ٱللَّهُ بَيۡنَنَاۚ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلۡحَٰكِمِينَ

Icinizden bir kısmı benimle gonderilen (ilahi vahye) inanmıs ve bir kısmı da inanmamıssa, Allah aranızda hukmedinceye kadar sabredin. Allah hukmedenlerin en hayırlısıdır
Surah Al-Araf, Verse 87


۞قَالَ ٱلۡمَلَأُ ٱلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦ لَنُخۡرِجَنَّكَ يَٰشُعَيۡبُ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَكَ مِن قَرۡيَتِنَآ أَوۡ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَاۚ قَالَ أَوَلَوۡ كُنَّا كَٰرِهِينَ

Kavminden buyukluk taslayan ileri gelenler dediler ki: «Ey Suayb ! Ya milletimize (dinimize) donersiniz, ya da and olsun ki seni de seninle beraber iman edenleri de kasabamızdan cıkarırız.» O da: «Istemesek de mi?» dedi
Surah Al-Araf, Verse 88


قَدِ ٱفۡتَرَيۡنَا عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا إِنۡ عُدۡنَا فِي مِلَّتِكُم بَعۡدَ إِذۡ نَجَّىٰنَا ٱللَّهُ مِنۡهَاۚ وَمَا يَكُونُ لَنَآ أَن نَّعُودَ فِيهَآ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُ رَبُّنَاۚ وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيۡءٍ عِلۡمًاۚ عَلَى ٱللَّهِ تَوَكَّلۡنَاۚ رَبَّنَا ٱفۡتَحۡ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَ قَوۡمِنَا بِٱلۡحَقِّ وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلۡفَٰتِحِينَ

Allah bizi kurtardıktan sonra dininize donecek olursak, suphesiz Allah´a yalan ile iftira etmis oluruz. Dininize donmemiz artık bize yakısmaz ve uygun olmaz; megerki Allah dilemis olsun... Rabbimiz ilim yonunden her seyi kapsayıp kusatmıstır. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında hak ile fetihte bulun; sen fetihte bulunup hukmedenlerin en hayırlısısın
Surah Al-Araf, Verse 89


وَقَالَ ٱلۡمَلَأُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦ لَئِنِ ٱتَّبَعۡتُمۡ شُعَيۡبًا إِنَّكُمۡ إِذٗا لَّخَٰسِرُونَ

Kavminden inkara sapan ileri gelenler: «Suayb´e inanıp uyarsanız and olsun ki o takdirde ziyana ugrayanlardan olursunuz!» diyerek (tehdidde bulundular)
Surah Al-Araf, Verse 90


فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلرَّجۡفَةُ فَأَصۡبَحُواْ فِي دَارِهِمۡ جَٰثِمِينَ

Bunun uzerine onları muthis sarsıntı yakalayıverdi ve (boylece) kendi yurtlarında oldukları yerde dizustu cokup kaldılar; Suayb´ı yalanlayanlar sanki orada hic sensatır yasamamıs gibi oldular. Suayb´ı yalanlayanlar ziyana ugrayanların ta kendileri oldular
Surah Al-Araf, Verse 91


ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ شُعَيۡبٗا كَأَن لَّمۡ يَغۡنَوۡاْ فِيهَاۚ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ شُعَيۡبٗا كَانُواْ هُمُ ٱلۡخَٰسِرِينَ

Bunun uzerine onları muthis sarsıntı yakalayıverdi ve (boylece) kendi yurtlarında oldukları yerde dizustu cokup kaldılar; Suayb´ı yalanlayanlar sanki orada hic sen-satır yasamamıs gibi oldular. Suayb´ı yalanlayanlar ziyana ugrayanların ta kendileri oldular
Surah Al-Araf, Verse 92


فَتَوَلَّىٰ عَنۡهُمۡ وَقَالَ يَٰقَوۡمِ لَقَدۡ أَبۡلَغۡتُكُمۡ رِسَٰلَٰتِ رَبِّي وَنَصَحۡتُ لَكُمۡۖ فَكَيۡفَ ءَاسَىٰ عَلَىٰ قَوۡمٖ كَٰفِرِينَ

Ve artık Suayb onlardan yuzcevirip uzaklasırken ey kavmim, dedi, yemin ederim ki, size Rabbimin buyruklarını teblig ettim ve size (gereken uyarı ve) ogutte bulundum. Bu durumda kufurde (ısrar edip kalan) bir kavim icin ne diye tasalanayım
Surah Al-Araf, Verse 93


وَمَآ أَرۡسَلۡنَا فِي قَرۡيَةٖ مِّن نَّبِيٍّ إِلَّآ أَخَذۡنَآ أَهۡلَهَا بِٱلۡبَأۡسَآءِ وَٱلضَّرَّآءِ لَعَلَّهُمۡ يَضَّرَّعُونَ

Hangi memlekete bir peygamber gonderdiysek mutlaka oranın halkını, yalvarıp yakarsınlar (gafletten uyansınlar) diye bir takım sıkıntı, darlık ve siddete (tabi) tutup (hırpalamısızdır)
Surah Al-Araf, Verse 94


ثُمَّ بَدَّلۡنَا مَكَانَ ٱلسَّيِّئَةِ ٱلۡحَسَنَةَ حَتَّىٰ عَفَواْ وَّقَالُواْ قَدۡ مَسَّ ءَابَآءَنَا ٱلضَّرَّآءُ وَٱلسَّرَّآءُ فَأَخَذۡنَٰهُم بَغۡتَةٗ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ

Sonra da bu tur kotulugu iyilige cevirmisizdir, o kadar ki. cogalmıslar ve «dogrusu atalarımıza da (bu gibi) sıkıntı ve darlık dokunmus, bolluk ve ferahlıga kavusmuslardı» demislerdi de o sebepten haberleri olmadan ansızın onları tutup (mahvetmistik)
Surah Al-Araf, Verse 95


وَلَوۡ أَنَّ أَهۡلَ ٱلۡقُرَىٰٓ ءَامَنُواْ وَٱتَّقَوۡاْ لَفَتَحۡنَا عَلَيۡهِم بَرَكَٰتٖ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَٰكِن كَذَّبُواْ فَأَخَذۡنَٰهُم بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ

Eger o kasabaların halkı (dosdogru) inanıp (inkar, inat ve azgınlıktan) sakınsalardı, elbette uzerlerine gokten ve yerden bereket (kapılarını acardık; ama ne yazık ki (Hakk´ı) yalanladılar, biz de onları kazandıkları (kotuluk ve haksızlıktan dolayı kahrımızla) yakaladık
Surah Al-Araf, Verse 96


أَفَأَمِنَ أَهۡلُ ٱلۡقُرَىٰٓ أَن يَأۡتِيَهُم بَأۡسُنَا بَيَٰتٗا وَهُمۡ نَآئِمُونَ

Kasabalar halkı geceleyin uykuda iken azabımızın (ansızın) kendilerine gelmesinden guvende midirler
Surah Al-Araf, Verse 97


أَوَأَمِنَ أَهۡلُ ٱلۡقُرَىٰٓ أَن يَأۡتِيَهُم بَأۡسُنَا ضُحٗى وَهُمۡ يَلۡعَبُونَ

Veya kasabalar halkı, oynayıp eglenirlerken kusluk vakti kendilerine gelecek azabımızdan emin midirler
Surah Al-Araf, Verse 98


أَفَأَمِنُواْ مَكۡرَ ٱللَّهِۚ فَلَا يَأۡمَنُ مَكۡرَ ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡقَوۡمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ

Yoksa onlar Allah´ın kurdugu duzen ve tedbirden guvende midirler ? Oysa Allah´ın kurdugu duzen ve tedbirden ancak kendilerine yazık edenler guvende olurlar
Surah Al-Araf, Verse 99


أَوَلَمۡ يَهۡدِ لِلَّذِينَ يَرِثُونَ ٱلۡأَرۡضَ مِنۢ بَعۡدِ أَهۡلِهَآ أَن لَّوۡ نَشَآءُ أَصَبۡنَٰهُم بِذُنُوبِهِمۡۚ وَنَطۡبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ فَهُمۡ لَا يَسۡمَعُونَ

Onceki yerlilerinden sonra yeryuzune varis olanlar su gercegi hala anlayamadılar mı ? Dilemis olsaydık onları da gunahları karsılıgında felakete ugratır ve kalbleri uzerine muhur basardık. (Boylece) isitmez ve anlamaz duruma gelirlerdi
Surah Al-Araf, Verse 100


تِلۡكَ ٱلۡقُرَىٰ نَقُصُّ عَلَيۡكَ مِنۡ أَنۢبَآئِهَاۚ وَلَقَدۡ جَآءَتۡهُمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِ فَمَا كَانُواْ لِيُؤۡمِنُواْ بِمَا كَذَّبُواْ مِن قَبۡلُۚ كَذَٰلِكَ يَطۡبَعُ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِ ٱلۡكَٰفِرِينَ

Iste bu kasabaların haberlerinden ve durumlarından bir kısmını sana anlatıyoruz. And olsun ki peygamberleri, onlara acık belgelerle (mu´cizelerle) geldiler, ama daha once yalanladıkları seye inanmak istemediler. Iste boylece Allah inkara saplanıp kalanların kalblerini muhurler
Surah Al-Araf, Verse 101


وَمَا وَجَدۡنَا لِأَكۡثَرِهِم مِّنۡ عَهۡدٖۖ وَإِن وَجَدۡنَآ أَكۡثَرَهُمۡ لَفَٰسِقِينَ

Biz onların cogunda ahde vefanın (izini) bulamadık. Cogunu, suphe yok ki fasık (ilahi buyruk ve sınırın dısına cıkmıs) bulduk
Surah Al-Araf, Verse 102


ثُمَّ بَعَثۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِم مُّوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ فَظَلَمُواْ بِهَاۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ

Sonra da onların ardından Musa´yı ayetlerimizle Fir´avn´a ve (onun meclisinde yer alan, itibar goren) ileri gelenlerine gonderdik. Ayetlerimize karsı haksızlıkta bulundular ama (sen) fesad cıkarıp (Hakk´a karsı gelenlerin) sonunun nasıl olduguna bir bak
Surah Al-Araf, Verse 103


وَقَالَ مُوسَىٰ يَٰفِرۡعَوۡنُ إِنِّي رَسُولٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Musa dedi ki: Ey Fir´avn! Suphesiz ki ben, alemlerin Rabbinden (gorevlendirilip gonderilen) bir peygamberim
Surah Al-Araf, Verse 104


حَقِيقٌ عَلَىٰٓ أَن لَّآ أَقُولَ عَلَى ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡحَقَّۚ قَدۡ جِئۡتُكُم بِبَيِّنَةٖ مِّن رَّبِّكُمۡ فَأَرۡسِلۡ مَعِيَ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ

Bana yakısıp yarasan, Allah´a karsı ancak gercegi soylemekligimdir. Dogrusu size Rabbinizden acık bir belge (mu´cize) ile geldim ; artık israil ogulları´nı benimle beraber gonder
Surah Al-Araf, Verse 105


قَالَ إِن كُنتَ جِئۡتَ بِـَٔايَةٖ فَأۡتِ بِهَآ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ

Fir´avn Ona : Bir ayet (mu´cize) ile gelmis bulunuyorsan hemen onu getir de (ortaya koy), eger dogrulardan isen, dedi
Surah Al-Araf, Verse 106


فَأَلۡقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعۡبَانٞ مُّبِينٞ

Bunun uzerine Musa, Asa´sını bırakıverdi, derken ansızın o acık ortada buyukce bir yılan oluverdi
Surah Al-Araf, Verse 107


وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِيَ بَيۡضَآءُ لِلنَّـٰظِرِينَ

Ve elini (koynuna sokup) cıkarıverdi de o, bakanlara bembeyaz (ısık sacan, pırıl pırıl) oluverdi
Surah Al-Araf, Verse 108


قَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِ فِرۡعَوۡنَ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ عَلِيمٞ

Fir´avn´ın kavminden ileri gelenler, (bu mu´cizeyi inkar edip), bu cok bilgili bir sihirbazdır
Surah Al-Araf, Verse 109


يُرِيدُ أَن يُخۡرِجَكُم مِّنۡ أَرۡضِكُمۡۖ فَمَاذَا تَأۡمُرُونَ

Sizi yurdunuzdan cıkarmak ister, dediler. Bunun uzerine Fir´avn onlara : «Peki ama ne tavsiye edersiniz ?» diye sordu
Surah Al-Araf, Verse 110


قَالُوٓاْ أَرۡجِهۡ وَأَخَاهُ وَأَرۡسِلۡ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ

Onlar da: «Musa ile kardesini alıkoy ve sehirlere toplayıcı gorevliler gonder de
Surah Al-Araf, Verse 111


يَأۡتُوكَ بِكُلِّ سَٰحِرٍ عَلِيمٖ

Sana uzman olan butun sihirbazları getirsinler,» diye cevap verdiler
Surah Al-Araf, Verse 112


وَجَآءَ ٱلسَّحَرَةُ فِرۡعَوۡنَ قَالُوٓاْ إِنَّ لَنَا لَأَجۡرًا إِن كُنَّا نَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبِينَ

Sihirbazlar Fir´avn´a gelip, eger ustun gelirsek bize mukafat var, (degil mi ?) dediler
Surah Al-Araf, Verse 113


قَالَ نَعَمۡ وَإِنَّكُمۡ لَمِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ

O da, evet ve hem de (bana) yakınlardan olursunuz, dedi
Surah Al-Araf, Verse 114


قَالُواْ يَٰمُوسَىٰٓ إِمَّآ أَن تُلۡقِيَ وَإِمَّآ أَن نَّكُونَ نَحۡنُ ٱلۡمُلۡقِينَ

Ey Musa! dediler; ya sen (once marifetini) ortaya atıver, ya da biz (hunerimizi) atıverenlerden olalım
Surah Al-Araf, Verse 115


قَالَ أَلۡقُواْۖ فَلَمَّآ أَلۡقَوۡاْ سَحَرُوٓاْ أَعۡيُنَ ٱلنَّاسِ وَٱسۡتَرۡهَبُوهُمۡ وَجَآءُو بِسِحۡرٍ عَظِيمٖ

(Musa onlara): Once siz atıverin, dedi. Bunun uzerine onlar hunerlerini ortaya atıverince, halkın gozlerini buyulediler ve onları hayli korkuttular da buyuk bir sihir sergilediler
Surah Al-Araf, Verse 116


۞وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنۡ أَلۡقِ عَصَاكَۖ فَإِذَا هِيَ تَلۡقَفُ مَا يَأۡفِكُونَ

Musa´ya Asa´nı bırakıver! diye vahyettik, derken Asa onların uydurduklarını (bir bir) yutmaya basladı
Surah Al-Araf, Verse 117


فَوَقَعَ ٱلۡحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

Boylece hak (butun acıklıgıyla) gerceklesti; onların yapageldikleri (sihir, gozboyacılık ve elcabuklugu) bosa cıkıp hukumsuz kaldı
Surah Al-Araf, Verse 118


فَغُلِبُواْ هُنَالِكَ وَٱنقَلَبُواْ صَٰغِرِينَ

Artık sihirbazlar orada yenilgiye ugradılar ve alcalmıs, kuculmus olarak gerisingeri donduler
Surah Al-Araf, Verse 119


وَأُلۡقِيَ ٱلسَّحَرَةُ سَٰجِدِينَ

Ve sihirbazlar secdeye kapandılar da «Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun´un Rabbine iman ettik» dediler
Surah Al-Araf, Verse 120


قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Ve sihirbazlar secdeye kapandılar da «Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun´un Rabbine iman ettik» dediler
Surah Al-Araf, Verse 121


رَبِّ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ

Ve sihirbazlar secdeye kapandılar da «Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun´un Rabbine iman ettik» dediler
Surah Al-Araf, Verse 122


قَالَ فِرۡعَوۡنُ ءَامَنتُم بِهِۦ قَبۡلَ أَنۡ ءَاذَنَ لَكُمۡۖ إِنَّ هَٰذَا لَمَكۡرٞ مَّكَرۡتُمُوهُ فِي ٱلۡمَدِينَةِ لِتُخۡرِجُواْ مِنۡهَآ أَهۡلَهَاۖ فَسَوۡفَ تَعۡلَمُونَ

Fir´avn onlara: «Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Dogrusu bu, halkını cıkarmak icin ulkede kurdugunuz bir hiledir; ama yakında (neler yapacagımı) goreceksiniz
Surah Al-Araf, Verse 123


لَأُقَطِّعَنَّ أَيۡدِيَكُمۡ وَأَرۡجُلَكُم مِّنۡ خِلَٰفٖ ثُمَّ لَأُصَلِّبَنَّكُمۡ أَجۡمَعِينَ

And olsun ki ellerinizi ve ayaklarınızı caprazlama kesecegim ve (sonra da) hepinizi asacagım» dedi
Surah Al-Araf, Verse 124


قَالُوٓاْ إِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ

Onlar (o takdirde) biz (can verip) Rabbimize donuculeriz
Surah Al-Araf, Verse 125


وَمَا تَنقِمُ مِنَّآ إِلَّآ أَنۡ ءَامَنَّا بِـَٔايَٰتِ رَبِّنَا لَمَّا جَآءَتۡنَاۚ رَبَّنَآ أَفۡرِغۡ عَلَيۡنَا صَبۡرٗا وَتَوَفَّنَا مُسۡلِمِينَ

Rabbimizin ayetleri bize gelince sırf onlara inandıgımız icin bizden intikam (oc) almak istiyorsun! dediler. (Ve sonra soyle duada bulundular) : «Ey Rabbimiz! uzerimize sabır (ve dayanma gucunu) bosalt ve muslimler (Hakk´a teslimiyet gosterenler) olarak canımızı al!»
Surah Al-Araf, Verse 126


وَقَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِ فِرۡعَوۡنَ أَتَذَرُ مُوسَىٰ وَقَوۡمَهُۥ لِيُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَيَذَرَكَ وَءَالِهَتَكَۚ قَالَ سَنُقَتِّلُ أَبۡنَآءَهُمۡ وَنَسۡتَحۡيِۦ نِسَآءَهُمۡ وَإِنَّا فَوۡقَهُمۡ قَٰهِرُونَ

Fir´avn kavminin ileri gelenleri (goruslerini ortaya koyup): «Yeryuzunde fesad cıkarsınlar ve seninle ilahlarını terkedip (bir tarafa itsinler) diye mi Musa ile kavmini (serbest) bırakacaksın ?» dediler. Fir´avn : «Onların erkek cocuklarını oldurecegiz, kadınlarını (kız cocuklarını) sag bırakacagız. Elbette biz onların ustunde kahredici guce sahibizdir» dedi
Surah Al-Araf, Verse 127


قَالَ مُوسَىٰ لِقَوۡمِهِ ٱسۡتَعِينُواْ بِٱللَّهِ وَٱصۡبِرُوٓاْۖ إِنَّ ٱلۡأَرۡضَ لِلَّهِ يُورِثُهَا مَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦۖ وَٱلۡعَٰقِبَةُ لِلۡمُتَّقِينَ

Musa, kavmine dedi ki: «Allah´tan yardım dileyin ve sabredin ; suphesiz ki yeryuzu Allah´ındır, kullarından diledigini ona varis kılar; iyi ve hayırlı sonuc (Allah´tan korkup kotuluklerden) sakınanlarındır.»
Surah Al-Araf, Verse 128


قَالُوٓاْ أُوذِينَا مِن قَبۡلِ أَن تَأۡتِيَنَا وَمِنۢ بَعۡدِ مَا جِئۡتَنَاۚ قَالَ عَسَىٰ رَبُّكُمۡ أَن يُهۡلِكَ عَدُوَّكُمۡ وَيَسۡتَخۡلِفَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَيَنظُرَ كَيۡفَ تَعۡمَلُونَ

Kavmi Ona : «Ey Musa ! Sen bize (peygamber olarak) gelmeden once de ve bize geldikten sonra da hep eziyete ugradık» diye (sızlandılar). Musa onlara : «Umulur ki Rabblniz dusmanınızı yok eder ve sizi yeryuzunde onların yerine gecirir de nasıl (hareket) edeceginize bakar» dedi
Surah Al-Araf, Verse 129


وَلَقَدۡ أَخَذۡنَآ ءَالَ فِرۡعَوۡنَ بِٱلسِّنِينَ وَنَقۡصٖ مِّنَ ٱلثَّمَرَٰتِ لَعَلَّهُمۡ يَذَّكَّرُونَ

And olsun ki Fir´avn taraftarlarını, ogut ve ibret alsınlar diye kıtlık yılları ve urunlerinin noksanlıgıyla tutup (sıkıntıya ugrattık)
Surah Al-Araf, Verse 130


فَإِذَا جَآءَتۡهُمُ ٱلۡحَسَنَةُ قَالُواْ لَنَا هَٰذِهِۦۖ وَإِن تُصِبۡهُمۡ سَيِّئَةٞ يَطَّيَّرُواْ بِمُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓۗ أَلَآ إِنَّمَا طَـٰٓئِرُهُمۡ عِندَ ٱللَّهِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ

Kendilerine iyilik geldigi zaman, «bu bize layıktır» derlerdi. Bir kotuluk dokununca, Musa ve onunla beraber olanların ugursuzluguna yorumlarlardı. Haberiniz olsun ki, onların ugursuzlukları Allah katındadır, ne var ki cogu bunu bilmezler
Surah Al-Araf, Verse 131


وَقَالُواْ مَهۡمَا تَأۡتِنَا بِهِۦ مِنۡ ءَايَةٖ لِّتَسۡحَرَنَا بِهَا فَمَا نَحۡنُ لَكَ بِمُؤۡمِنِينَ

Musa´ya dediler ki: «Bizi buyulemek icin ne kadar ayet (mu´cize) getirirsen getir, sana inanıcılar degiliz!»
Surah Al-Araf, Verse 132


فَأَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلطُّوفَانَ وَٱلۡجَرَادَ وَٱلۡقُمَّلَ وَٱلضَّفَادِعَ وَٱلدَّمَ ءَايَٰتٖ مُّفَصَّلَٰتٖ فَٱسۡتَكۡبَرُواْ وَكَانُواْ قَوۡمٗا مُّجۡرِمِينَ

O nedenle (kudretimizin yuceliginin) ayrı ayrı belgeleri olmak uzere baslarına tufan (sel baskını) cekirge, hasere, kurbaga ve kan gonderdik ; buna ragmen gurur ve kibir gosterdiler. Zaten onlar suclu gunahkar bir kavim idiler
Surah Al-Araf, Verse 133


وَلَمَّا وَقَعَ عَلَيۡهِمُ ٱلرِّجۡزُ قَالُواْ يَٰمُوسَى ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَۖ لَئِن كَشَفۡتَ عَنَّا ٱلرِّجۡزَ لَنُؤۡمِنَنَّ لَكَ وَلَنُرۡسِلَنَّ مَعَكَ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ

Uzerlerine (bu gibi azab, murdarlık) cokunce. Ey Musa, dediler, sana verdigi soze karsılık Rabbine bizim icin dua et. Eger bizden bu azab ve murdarlıgı kaldırırsan and olsun ki sana kesinlikle inanırız ve Israil ogullarını seninle beraber (serbest bırakıp) gondeririz
Surah Al-Araf, Verse 134


فَلَمَّا كَشَفۡنَا عَنۡهُمُ ٱلرِّجۡزَ إِلَىٰٓ أَجَلٍ هُم بَٰلِغُوهُ إِذَا هُمۡ يَنكُثُونَ

Ne vakit ki, erisecekleri (mukadder) sureye kadar azabı kendilerinden kaldırdık, bir de ne bakarsın yeminlerini yerine getirmiyorlardı
Surah Al-Araf, Verse 135


فَٱنتَقَمۡنَا مِنۡهُمۡ فَأَغۡرَقۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡيَمِّ بِأَنَّهُمۡ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَكَانُواْ عَنۡهَا غَٰفِلِينَ

Biz de ayetlerimizi yalanladıkları ve onlardan gaflet icinde bulundukları sebebiyle intikam aldık da denizde bogduk onları
Surah Al-Araf, Verse 136


وَأَوۡرَثۡنَا ٱلۡقَوۡمَ ٱلَّذِينَ كَانُواْ يُسۡتَضۡعَفُونَ مَشَٰرِقَ ٱلۡأَرۡضِ وَمَغَٰرِبَهَا ٱلَّتِي بَٰرَكۡنَا فِيهَاۖ وَتَمَّتۡ كَلِمَتُ رَبِّكَ ٱلۡحُسۡنَىٰ عَلَىٰ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ بِمَا صَبَرُواْۖ وَدَمَّرۡنَا مَا كَانَ يَصۡنَعُ فِرۡعَوۡنُ وَقَوۡمُهُۥ وَمَا كَانُواْ يَعۡرِشُونَ

Ve kucumsenip hırpalanan kavmi de feyiz ve bereketli kıldıgımız yerin (arz-ı mev´ud´un) dogularına, batılarına varis kıldık. Rabbin, Israil ogullarına olan o guzel sozu, sabretmelerine karsılık tam anlamıyla gerceklestirdi. Fir´avn ile kavminin yapageldikleri eserlerini ve yukselttikleri kosklerini yıkıp yok ettik
Surah Al-Araf, Verse 137


وَجَٰوَزۡنَا بِبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ ٱلۡبَحۡرَ فَأَتَوۡاْ عَلَىٰ قَوۡمٖ يَعۡكُفُونَ عَلَىٰٓ أَصۡنَامٖ لَّهُمۡۚ قَالُواْ يَٰمُوسَى ٱجۡعَل لَّنَآ إِلَٰهٗا كَمَا لَهُمۡ ءَالِهَةٞۚ قَالَ إِنَّكُمۡ قَوۡمٞ تَجۡهَلُونَ

Ve Israil ogulları´nın denizden (salimen) gecmelerini sagladık. Az sonra kendilerine mahsus putlarına, uzerlerine kapanırcasına tapmakta olan bir kavme rasladılar. «Ey Musa !» dediler, «bunların ilahları oldugu gibi bize de bir ilah yap!» Musa, onlara dedi ki: «Siz gercekten cahillik eden bir topluluksunuz
Surah Al-Araf, Verse 138


إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ مُتَبَّرٞ مَّا هُمۡ فِيهِ وَبَٰطِلٞ مَّا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

Supheniz olmasın ki bunlar icinde bulundukları (dinle birlikte) yok olacaklardır ve yapageldikleri seyler bos ve anlamsızdır
Surah Al-Araf, Verse 139


قَالَ أَغَيۡرَ ٱللَّهِ أَبۡغِيكُمۡ إِلَٰهٗا وَهُوَ فَضَّلَكُمۡ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ

Allah´ın sizi (cagınızdaki) milletlere (veya diger canlılara) ustun kıldıgı halde O´ndan baska ilah mı arayayım
Surah Al-Araf, Verse 140


وَإِذۡ أَنجَيۡنَٰكُم مِّنۡ ءَالِ فِرۡعَوۡنَ يَسُومُونَكُمۡ سُوٓءَ ٱلۡعَذَابِ يُقَتِّلُونَ أَبۡنَآءَكُمۡ وَيَسۡتَحۡيُونَ نِسَآءَكُمۡۚ وَفِي ذَٰلِكُم بَلَآءٞ مِّن رَّبِّكُمۡ عَظِيمٞ

Hatırlayın ki, sizi Fir´avn hanedanından kurtardık; oyle ki onlar size azabın kotusunu uyguluyor; erkek cocuklarınızı olduruyor, kadınlarınızı diri bırakıyorlardı ve butun bunlarda Rabbinizden size buyuk bir imtihan vardı.»
Surah Al-Araf, Verse 141


۞وَوَٰعَدۡنَا مُوسَىٰ ثَلَٰثِينَ لَيۡلَةٗ وَأَتۡمَمۡنَٰهَا بِعَشۡرٖ فَتَمَّ مِيقَٰتُ رَبِّهِۦٓ أَرۡبَعِينَ لَيۡلَةٗۚ وَقَالَ مُوسَىٰ لِأَخِيهِ هَٰرُونَ ٱخۡلُفۡنِي فِي قَوۡمِي وَأَصۡلِحۡ وَلَا تَتَّبِعۡ سَبِيلَ ٱلۡمُفۡسِدِينَ

Musa ile otuz geceye sozlestik ve onu bir on gun ile tamamladık. Boylece Rabbinin belirledigi (ibadet ve Tevrat´ı almaya hazırlanmak icin) vakit kırk gece olarak tamamlandı. Musa, kardesi Harun´a : «Kavmim arasında benim yerime gec; isleri duzene koy ve fesadcıların yoluna uyma !» dedi
Surah Al-Araf, Verse 142


وَلَمَّا جَآءَ مُوسَىٰ لِمِيقَٰتِنَا وَكَلَّمَهُۥ رَبُّهُۥ قَالَ رَبِّ أَرِنِيٓ أَنظُرۡ إِلَيۡكَۚ قَالَ لَن تَرَىٰنِي وَلَٰكِنِ ٱنظُرۡ إِلَى ٱلۡجَبَلِ فَإِنِ ٱسۡتَقَرَّ مَكَانَهُۥ فَسَوۡفَ تَرَىٰنِيۚ فَلَمَّا تَجَلَّىٰ رَبُّهُۥ لِلۡجَبَلِ جَعَلَهُۥ دَكّٗا وَخَرَّ مُوسَىٰ صَعِقٗاۚ فَلَمَّآ أَفَاقَ قَالَ سُبۡحَٰنَكَ تُبۡتُ إِلَيۡكَ وَأَنَا۠ أَوَّلُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

Ne vakit ki Musa belirledigimiz vakitte geldi ve Rabbi onunla konustu. Musa : «Ey Rabbim !» dedi, «kendini bana goster de sana bakayım». Rabbi ona: «Sen elbette beni goremezsin ; ama daga dikkatle bak, eger yerinde durursa beni gorebileceksin demektir,» buyurdu. Rabbi daga tecelli edince onu param parca etti ve Musa da bayılıp dustu. Kendine gelince, «Seni tenzih ve tesbih ederim. Sana tevbe ile yoneldim ve ben mu´minlerin ilkiyim» dedi
Surah Al-Araf, Verse 143


قَالَ يَٰمُوسَىٰٓ إِنِّي ٱصۡطَفَيۡتُكَ عَلَى ٱلنَّاسِ بِرِسَٰلَٰتِي وَبِكَلَٰمِي فَخُذۡ مَآ ءَاتَيۡتُكَ وَكُن مِّنَ ٱلشَّـٰكِرِينَ

(Rabbi ona): «Ey Musa!» dedi. «suphesiz ki seni risaletimle (peygamberlik goreviyle) ve sozumle diger insanlar arasından secip ustun kıldım. O halde sana verdigimi al ve sukredenlerden ol!» buyurdu
Surah Al-Araf, Verse 144


وَكَتَبۡنَا لَهُۥ فِي ٱلۡأَلۡوَاحِ مِن كُلِّ شَيۡءٖ مَّوۡعِظَةٗ وَتَفۡصِيلٗا لِّكُلِّ شَيۡءٖ فَخُذۡهَا بِقُوَّةٖ وَأۡمُرۡ قَوۡمَكَ يَأۡخُذُواْ بِأَحۡسَنِهَاۚ سَأُوْرِيكُمۡ دَارَ ٱلۡفَٰسِقِينَ

Biz onun icin Levhalar´da (dini bir hayat duzenlemesi icin) her seyden bir ogut ve her seyin hukmunu acıklar mahiyette yazdık. (Artık ey Musa!) bunları cok ciddi olarak tut ve kavmine de bunların en guzelini (derleyip) tutmalarını emret. Ilahi sınırları asıp azgınlık gosterenlerin yurdunu size gosterecegim
Surah Al-Araf, Verse 145


سَأَصۡرِفُ عَنۡ ءَايَٰتِيَ ٱلَّذِينَ يَتَكَبَّرُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّ وَإِن يَرَوۡاْ كُلَّ ءَايَةٖ لَّا يُؤۡمِنُواْ بِهَا وَإِن يَرَوۡاْ سَبِيلَ ٱلرُّشۡدِ لَا يَتَّخِذُوهُ سَبِيلٗا وَإِن يَرَوۡاْ سَبِيلَ ٱلۡغَيِّ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلٗاۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَكَانُواْ عَنۡهَا غَٰفِلِينَ

Yeryuzunde haksız yere buyukluk taslayanları ayetlerimizden cevirecegim. Onlar her ayeti (ve acık belgeyi) de gorseler yine inanmazlar ona. Iyilik, dogruluk ve duzenlik yolunu da gorseler, onu (kendilerine) yol edinmezler; azgınlık ve sapıklık yolunu gorurlerse, onu hemen (benimseyip) yol edinirler. Bu boyle, cunku onlar ayetlerimizi yalanlamayı sanat edinmisler ve hep ondan gaflet edegelmislerdir
Surah Al-Araf, Verse 146


وَٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَلِقَآءِ ٱلۡأٓخِرَةِ حَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡۚ هَلۡ يُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

Ayetlerimizi ve Ahiret´e kavusmayı yalanlayanlar var ya, onların amelleri bosa gitmistir. Onlar ancak, amel edegeldiklerinin karsılıgıyla cezalandırılırlar
Surah Al-Araf, Verse 147


وَٱتَّخَذَ قَوۡمُ مُوسَىٰ مِنۢ بَعۡدِهِۦ مِنۡ حُلِيِّهِمۡ عِجۡلٗا جَسَدٗا لَّهُۥ خُوَارٌۚ أَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّهُۥ لَا يُكَلِّمُهُمۡ وَلَا يَهۡدِيهِمۡ سَبِيلًاۘ ٱتَّخَذُوهُ وَكَانُواْ ظَٰلِمِينَ

Musa´nın (belirlenen vakitte Tur Dagı´na cıkması) ardından kavmi, kendi zinetlerinden uc boyutlu boguren bir buzagı heykeli yapıp (tanrı) edindiler. O buzagının kendileriyle konusamıyacagını ve bir yol da gosteremiyecegini gormediler mi ?! Onu kendilerine ilah edindiler; zaten onlar zalimler idiler
Surah Al-Araf, Verse 148


وَلَمَّا سُقِطَ فِيٓ أَيۡدِيهِمۡ وَرَأَوۡاْ أَنَّهُمۡ قَدۡ ضَلُّواْ قَالُواْ لَئِن لَّمۡ يَرۡحَمۡنَا رَبُّنَا وَيَغۡفِرۡ لَنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ

Ne vakit ki, yaptıklarına icin icin pismanlık duydular ve kendilerini cidden sapıtmıs gorduler, «and olsun ki Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bagıslamazsa elbette zarara ugrayanlardan oluruz!» diyerek (gunahkar asi olduklarını dile getirdiler)
Surah Al-Araf, Verse 149


وَلَمَّا رَجَعَ مُوسَىٰٓ إِلَىٰ قَوۡمِهِۦ غَضۡبَٰنَ أَسِفٗا قَالَ بِئۡسَمَا خَلَفۡتُمُونِي مِنۢ بَعۡدِيٓۖ أَعَجِلۡتُمۡ أَمۡرَ رَبِّكُمۡۖ وَأَلۡقَى ٱلۡأَلۡوَاحَ وَأَخَذَ بِرَأۡسِ أَخِيهِ يَجُرُّهُۥٓ إِلَيۡهِۚ قَالَ ٱبۡنَ أُمَّ إِنَّ ٱلۡقَوۡمَ ٱسۡتَضۡعَفُونِي وَكَادُواْ يَقۡتُلُونَنِي فَلَا تُشۡمِتۡ بِيَ ٱلۡأَعۡدَآءَ وَلَا تَجۡعَلۡنِي مَعَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Musa (Tur Dagı´ndaki gorevini tamamlayıp kavmine) ofkeli ve uzgun bir halele donunce, (Harun´a): «Benden sonra yerime gecip ne kotu isler islemissin! Rabbimizin emrini (size verecegi azabı) mı acele beklediniz ?» dedi ve elindeki (Tevrat ayetleri yazılı) Levhaları bırakıverdi de kardesinin basından tutup kendine dogru cekmege basladı. Kardesi ona : «Anamın oglu I Dogrusu bu kavim beni kucumseyip hırpaladılar ve neredeyse beni olduruyorlardı; artık sen de bana karsı dusmanları sevindirme ve bu zalim kavimle bir tutma» dedi
Surah Al-Araf, Verse 150


قَالَ رَبِّ ٱغۡفِرۡ لِي وَلِأَخِي وَأَدۡخِلۡنَا فِي رَحۡمَتِكَۖ وَأَنتَ أَرۡحَمُ ٱلرَّـٰحِمِينَ

(Musa): «Ey Rabbim ! Beni ve kardesimi bagısla ve bizi rahmetine sok ; sen merhamet edenlerin en cok merhamet edenisin» diye dua etti
Surah Al-Araf, Verse 151


إِنَّ ٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ ٱلۡعِجۡلَ سَيَنَالُهُمۡ غَضَبٞ مِّن رَّبِّهِمۡ وَذِلَّةٞ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَكَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُفۡتَرِينَ

Buzagıyı ilah edinenlere gelince : Suphesiz ki, Rablerinden bir gazab ve Dunya hayatında da bir asagılık ve alcaklık onlara erisecektir. Iste yalan atıp iftira edenleri boyle cezalandırırız
Surah Al-Araf, Verse 152


وَٱلَّذِينَ عَمِلُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ ثُمَّ تَابُواْ مِنۢ بَعۡدِهَا وَءَامَنُوٓاْ إِنَّ رَبَّكَ مِنۢ بَعۡدِهَا لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ

Kotulukleri isledikten sonra tevbe edip dosdogru iman edenlere gelince; Suphesiz ki Rabbin tevbelerinden sonra cok bagıslayan ve cok merhamet edendir
Surah Al-Araf, Verse 153


وَلَمَّا سَكَتَ عَن مُّوسَى ٱلۡغَضَبُ أَخَذَ ٱلۡأَلۡوَاحَۖ وَفِي نُسۡخَتِهَا هُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّلَّذِينَ هُمۡ لِرَبِّهِمۡ يَرۡهَبُونَ

Musa´nın ofkesi yatısınca, Levhaları koydugu yerden aldı; onların bir nushasında, Rablarından korkanlar icin dogru yolu gosterir belgeler ve rahmet (yazılı) idi
Surah Al-Araf, Verse 154


وَٱخۡتَارَ مُوسَىٰ قَوۡمَهُۥ سَبۡعِينَ رَجُلٗا لِّمِيقَٰتِنَاۖ فَلَمَّآ أَخَذَتۡهُمُ ٱلرَّجۡفَةُ قَالَ رَبِّ لَوۡ شِئۡتَ أَهۡلَكۡتَهُم مِّن قَبۡلُ وَإِيَّـٰيَۖ أَتُهۡلِكُنَا بِمَا فَعَلَ ٱلسُّفَهَآءُ مِنَّآۖ إِنۡ هِيَ إِلَّا فِتۡنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَآءُ وَتَهۡدِي مَن تَشَآءُۖ أَنتَ وَلِيُّنَا فَٱغۡفِرۡ لَنَا وَٱرۡحَمۡنَاۖ وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلۡغَٰفِرِينَ

Musa belirledigimiz vakitte ibadet yerine (gelmek uzere) kavminden yetmis kisi secip ayırdı. Ne vakit ki, onları siddetli sarsıntı tuttu, Musa dedi ki: «Ey Rabbim ! Dileseydin bundan once onları da, beni de yok ederdin. Bizden birtakım beyinsizlerin yaptıkları (kotulukten) dolayı bizi helak mı edersin ? Dogrusu bu senin bir denemendir ki, diledigini onunla saptırır, diledigini de dogru yola eristirirsin. Bizim Velimiz (yegane sahibimiz, koruyucumuz ve dostumuz) sensin. Bizi bagısla, bize merhamet eyle ; sen bagıslayanların en hayırlısısın
Surah Al-Araf, Verse 155


۞وَٱكۡتُبۡ لَنَا فِي هَٰذِهِ ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٗ وَفِي ٱلۡأٓخِرَةِ إِنَّا هُدۡنَآ إِلَيۡكَۚ قَالَ عَذَابِيٓ أُصِيبُ بِهِۦ مَنۡ أَشَآءُۖ وَرَحۡمَتِي وَسِعَتۡ كُلَّ شَيۡءٖۚ فَسَأَكۡتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلَّذِينَ هُم بِـَٔايَٰتِنَا يُؤۡمِنُونَ

Bizim icin su dunyada da, Ahirette de iyilik yaz. Dogrusu biz sana yonelip geldik.» Allah da: «Azabıma kimi dilersem onu ugratırım; rahmetim ise her seyi kapsayıp kusatmıstır. Onu Allah´tan korkup kotuluklerden sakınanlara, zekatını verip ayetlerimize dosdogru iman edenlere yazacagım.»
Surah Al-Araf, Verse 156


ٱلَّذِينَ يَتَّبِعُونَ ٱلرَّسُولَ ٱلنَّبِيَّ ٱلۡأُمِّيَّ ٱلَّذِي يَجِدُونَهُۥ مَكۡتُوبًا عِندَهُمۡ فِي ٱلتَّوۡرَىٰةِ وَٱلۡإِنجِيلِ يَأۡمُرُهُم بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَيَنۡهَىٰهُمۡ عَنِ ٱلۡمُنكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ ٱلطَّيِّبَٰتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيۡهِمُ ٱلۡخَبَـٰٓئِثَ وَيَضَعُ عَنۡهُمۡ إِصۡرَهُمۡ وَٱلۡأَغۡلَٰلَ ٱلَّتِي كَانَتۡ عَلَيۡهِمۡۚ فَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِهِۦ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَٱتَّبَعُواْ ٱلنُّورَ ٱلَّذِيٓ أُنزِلَ مَعَهُۥٓ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ

Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve Incil´de yazılı buldukları Ummi Peygamber´e uyarlar. O Ummi Peygamber ki, onlara iyiligi emreder, onları kotulukten men´eder; iyi ve temiz olan yararlı seyleri onlara helal kılar; kotu ve murdar seyleri onlara haram kılar; onların agır yukunu ve uzerlerinde bulunagelen bagları, zincirleri indirir. Artık onlar ki Peygamber´e (gonulden) inandılar, saygı gosterip O´nu aziz tuttular ve O´na yardımda bulundular ve O´nunla beraber indirilen nura uydular, iste kurtulusa ve mutluluga erenler onlardır
Surah Al-Araf, Verse 157


قُلۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِنِّي رَسُولُ ٱللَّهِ إِلَيۡكُمۡ جَمِيعًا ٱلَّذِي لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحۡيِۦ وَيُمِيتُۖ فَـَٔامِنُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِ ٱلنَّبِيِّ ٱلۡأُمِّيِّ ٱلَّذِي يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَكَلِمَٰتِهِۦ وَٱتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ

(Ey Peygamber!) De ki: Ey insanlar! Suphesiz ki ben hepinize gonderilen Allah´ın peygamberiyim; o Allah ki, goklerin ve yerin mulku O´nundur; O´ndan baska ilah yoktur; diriltir ve oldurur. Artık Allah´a iman edin ; Allah´a ve O´nun sozlerine iman eden Ummi Peygamberine Resulune inanın; O´na uyun ki dogru yolu bulasınız
Surah Al-Araf, Verse 158


وَمِن قَوۡمِ مُوسَىٰٓ أُمَّةٞ يَهۡدُونَ بِٱلۡحَقِّ وَبِهِۦ يَعۡدِلُونَ

Musa´nın kavminden bir topluluk var ki, hakkı dogruyu gosterip irsadda bulunurlar ve onunla adaleti yansıtırlar
Surah Al-Araf, Verse 159


وَقَطَّعۡنَٰهُمُ ٱثۡنَتَيۡ عَشۡرَةَ أَسۡبَاطًا أُمَمٗاۚ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ إِذِ ٱسۡتَسۡقَىٰهُ قَوۡمُهُۥٓ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡحَجَرَۖ فَٱنۢبَجَسَتۡ مِنۡهُ ٱثۡنَتَا عَشۡرَةَ عَيۡنٗاۖ قَدۡ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٖ مَّشۡرَبَهُمۡۚ وَظَلَّلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلۡغَمَٰمَ وَأَنزَلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلۡمَنَّ وَٱلسَّلۡوَىٰۖ كُلُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا رَزَقۡنَٰكُمۡۚ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ

Biz, Israil ogulları´nı ayrı ayrı topluluk halinde on iki boy´a ayırdık. Kavmi kendisinden su istedigi zaman Musa´ya «Asa´nı tasa vur,» diye vahyettik. Boylece tastan on iki pınar fıskırmaya basladı. Her boy´dan insan, icecegi pınarı bilip belledi. Onların uzerinde bulutları golge yaptık, ayrıca kendilerine kudret helvası Ile bıldırcın kusu indirdik. Sundugumuz rızıkların iyi ve temizinden yiyin, dedik ; ama onlar (tuttukları yanlıs yol sebebiyle) bize haksızlık etmediler, kendilerine zulmettiler
Surah Al-Araf, Verse 160


وَإِذۡ قِيلَ لَهُمُ ٱسۡكُنُواْ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةَ وَكُلُواْ مِنۡهَا حَيۡثُ شِئۡتُمۡ وَقُولُواْ حِطَّةٞ وَٱدۡخُلُواْ ٱلۡبَابَ سُجَّدٗا نَّغۡفِرۡ لَكُمۡ خَطِيٓـَٰٔتِكُمۡۚ سَنَزِيدُ ٱلۡمُحۡسِنِينَ

Bir zaman onlara : Su kasabaya yerlesin ve dilediginiz yerde dilediginiz gibi yiyin ; «gunahlarımızı ve agırlıklarımızı kaldırıp at!» deyin ve kapıdan egilerek tevazu ile girin ki, hatalarınızı bagıslayalım, denildi. Iyilik edenlere mukafatlarını artıracagız
Surah Al-Araf, Verse 161


فَبَدَّلَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنۡهُمۡ قَوۡلًا غَيۡرَ ٱلَّذِي قِيلَ لَهُمۡ فَأَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ رِجۡزٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ بِمَا كَانُواْ يَظۡلِمُونَ

Iclerinden haksızlıgı adet edinenler kendilerine soyleneni baska bir soze cevirip degistirdiler. Bu yuzden biz de onlara isledikleri haksızlıga karsılık gokten murdar bir azab gonderdik
Surah Al-Araf, Verse 162


وَسۡـَٔلۡهُمۡ عَنِ ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلَّتِي كَانَتۡ حَاضِرَةَ ٱلۡبَحۡرِ إِذۡ يَعۡدُونَ فِي ٱلسَّبۡتِ إِذۡ تَأۡتِيهِمۡ حِيتَانُهُمۡ يَوۡمَ سَبۡتِهِمۡ شُرَّعٗا وَيَوۡمَ لَا يَسۡبِتُونَ لَا تَأۡتِيهِمۡۚ كَذَٰلِكَ نَبۡلُوهُم بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ

Ey Muhammed ! Bir de onlara su deniz sahilindeki sehrin (durumunu sor). Hani bir zamanlar Cumartesi yasagına saygısızlık gosterip ilahi sınırı asıyorlardı; hani Cumartesi gunu balıklar suru halinde akın akın onlara dogru geliyordu; diger gunlerde ise onlara gelmiyorlardı. Biz onları gunah isleyip ilahi sınırları astıklarından dolayı boylece denedik
Surah Al-Araf, Verse 163


وَإِذۡ قَالَتۡ أُمَّةٞ مِّنۡهُمۡ لِمَ تَعِظُونَ قَوۡمًا ٱللَّهُ مُهۡلِكُهُمۡ أَوۡ مُعَذِّبُهُمۡ عَذَابٗا شَدِيدٗاۖ قَالُواْ مَعۡذِرَةً إِلَىٰ رَبِّكُمۡ وَلَعَلَّهُمۡ يَتَّقُونَ

Iclerinden bir topluluk, «Allah´ın yok edecegi veya siddetli bir azab ile azablandıracagı bir kavme neden ogut veriyorsunuz ?» demislerdi de, onlar da : «Rabbımıza bir ozur (beyan edelim) ve bir de belki Allah´tan korkup kotuluklerden sakınırlar diye (ogut verme ihtiyacını duyuyoruz), cevabında bulunmuslardı
Surah Al-Araf, Verse 164


فَلَمَّا نَسُواْ مَا ذُكِّرُواْ بِهِۦٓ أَنجَيۡنَا ٱلَّذِينَ يَنۡهَوۡنَ عَنِ ٱلسُّوٓءِ وَأَخَذۡنَا ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ بِعَذَابِۭ بَـِٔيسِۭ بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ

Ne vakit ki kendilerine yapılan uyarı ve ogudu unuttular; kotulukten alıkoymaya calısanları kurtardık ; bas kaldırıp haksızlıga devam edenleri —ilahi sınırları asmaları sebebiyle— siddetli bir azaba ugrattık
Surah Al-Araf, Verse 165


فَلَمَّا عَتَوۡاْ عَن مَّا نُهُواْ عَنۡهُ قُلۡنَا لَهُمۡ كُونُواْ قِرَدَةً خَٰسِـِٔينَ

Onlar, men´edildlkleri seyleri dikbaslık ve inatla yapmaya devam edince ; onlara : «Rahmetten kovulup uzaklastırılmıs asagılık maymunlar olun!» dedik
Surah Al-Araf, Verse 166


وَإِذۡ تَأَذَّنَ رَبُّكَ لَيَبۡعَثَنَّ عَلَيۡهِمۡ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ مَن يَسُومُهُمۡ سُوٓءَ ٱلۡعَذَابِۗ إِنَّ رَبَّكَ لَسَرِيعُ ٱلۡعِقَابِ وَإِنَّهُۥ لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ

Hani Rabbin Kıyamete kadar onları kotu bir azaba ugratacak kimseleri uzerlerine mutlaka gonderecegini bildirmisti. Suphesiz ki, Rabbin cezayı cok cabuk verendir ve O, cok bagıslayan, cok merhamet edendir
Surah Al-Araf, Verse 167


وَقَطَّعۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ أُمَمٗاۖ مِّنۡهُمُ ٱلصَّـٰلِحُونَ وَمِنۡهُمۡ دُونَ ذَٰلِكَۖ وَبَلَوۡنَٰهُم بِٱلۡحَسَنَٰتِ وَٱلسَّيِّـَٔاتِ لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ

Onları yeryuzunde parca parca edip birkac topluluga ayırdık: Kimileri iyiler ve duzenli, kimileri de bundan asagı duzensiz; iyilik ve duzene donerler diye onları birtakım iyilikler ve kotuluklerle denedik
Surah Al-Araf, Verse 168


فَخَلَفَ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ خَلۡفٞ وَرِثُواْ ٱلۡكِتَٰبَ يَأۡخُذُونَ عَرَضَ هَٰذَا ٱلۡأَدۡنَىٰ وَيَقُولُونَ سَيُغۡفَرُ لَنَا وَإِن يَأۡتِهِمۡ عَرَضٞ مِّثۡلُهُۥ يَأۡخُذُوهُۚ أَلَمۡ يُؤۡخَذۡ عَلَيۡهِم مِّيثَٰقُ ٱلۡكِتَٰبِ أَن لَّا يَقُولُواْ عَلَى ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡحَقَّ وَدَرَسُواْ مَا فِيهِۗ وَٱلدَّارُ ٱلۡأٓخِرَةُ خَيۡرٞ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ

Arkalarından onların yerine birtakım bozuk kimseler geldiler de kitaba varis (sahip) oldular; (hukumlerini degistirme karsılıgında) su degersiz asagılık dunyanın gecici malını almaya basladılar ve «nasılsa ileride bagıslanırız» dediler; buna benzer gecici bir mal (ve menfaat) gelse yine de almakta tereddut etmezler. Allah´a karsı haktan (ve dogruluktan) baska bir sey soylemiyeceklerine dair kitabda (mevcut hukumler uyarınca) soz alınmamıs mıydı ? Ve kitabdakini ders olarak okumuslardı. (Allah´tan korkup, kotuluklerden) sakınanlar icin Ahiret yurdu hayırlıdır. Artık aklınızı kullanmaz mısınız
Surah Al-Araf, Verse 169


وَٱلَّذِينَ يُمَسِّكُونَ بِٱلۡكِتَٰبِ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجۡرَ ٱلۡمُصۡلِحِينَ

Kitaba (suurlu) sarılanlara ve namazı dosdogru kılanlara gelince ; Suphesiz ki biz iyi yararlı amellerde bulunanların mukafatını zayi´ etmeyiz
Surah Al-Araf, Verse 170


۞وَإِذۡ نَتَقۡنَا ٱلۡجَبَلَ فَوۡقَهُمۡ كَأَنَّهُۥ ظُلَّةٞ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُۥ وَاقِعُۢ بِهِمۡ خُذُواْ مَآ ءَاتَيۡنَٰكُم بِقُوَّةٖ وَٱذۡكُرُواْ مَا فِيهِ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ

Ve bir vakit biz (Tur) dagını onların uzerine bir golgelik gibi kaldırıp tutmustuk da, uzerlerine dusecek sanmıslardı. Size verdigimizi butun gucunuzle tutun ve icindekini dusunup hatırınızdan cıkarmayın ; olur ki (Allah´tan saygı ile korkup kotuluklerden) sakınırsınız
Surah Al-Araf, Verse 171


وَإِذۡ أَخَذَ رَبُّكَ مِنۢ بَنِيٓ ءَادَمَ مِن ظُهُورِهِمۡ ذُرِّيَّتَهُمۡ وَأَشۡهَدَهُمۡ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ أَلَسۡتُ بِرَبِّكُمۡۖ قَالُواْ بَلَىٰ شَهِدۡنَآۚ أَن تَقُولُواْ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ إِنَّا كُنَّا عَنۡ هَٰذَا غَٰفِلِينَ

Hani Allah Adem ogullarından (onların) sırtlarından soylarını alıp, onları kendilerine karsı sahid tutmustu da: «Rabblniz degil miyim?» (buyurmustu). Onlar da «Evet sahidiz» diye cevap vermislerdi. Bu da Kıyamet gunu bizim bundan haberimiz yoktu dememeniz
Surah Al-Araf, Verse 172


أَوۡ تَقُولُوٓاْ إِنَّمَآ أَشۡرَكَ ءَابَآؤُنَا مِن قَبۡلُ وَكُنَّا ذُرِّيَّةٗ مِّنۢ بَعۡدِهِمۡۖ أَفَتُهۡلِكُنَا بِمَا فَعَلَ ٱلۡمُبۡطِلُونَ

Ya da «babalarımız daha once Allah´a ortak kosmuslardı, biz ise onlardan sonraki soy idik; haksız ve bos bir duzen kuranların yaptıgından dolayı bizi helak mı ediyorsunuz?» dememeniz icindir
Surah Al-Araf, Verse 173


وَكَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ ٱلۡأٓيَٰتِ وَلَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ

Iste boylece biz ayetleri bir bir acıklıyoruz, belki (iyice dusunurler de inkar ve isyandan) donerler
Surah Al-Araf, Verse 174


وَٱتۡلُ عَلَيۡهِمۡ نَبَأَ ٱلَّذِيٓ ءَاتَيۡنَٰهُ ءَايَٰتِنَا فَٱنسَلَخَ مِنۡهَا فَأَتۡبَعَهُ ٱلشَّيۡطَٰنُ فَكَانَ مِنَ ٱلۡغَاوِينَ

(Ey Muhammed!) Kendisine ayetlerimizi verdigimiz kimsenin haberini (olayını) anlat: O verdigimiz ayetlerden sıyrılıp cıktı; seytan da onu kendi pesine takıp surukledi ve boylece azgınlardan oldu
Surah Al-Araf, Verse 175


وَلَوۡ شِئۡنَا لَرَفَعۡنَٰهُ بِهَا وَلَٰكِنَّهُۥٓ أَخۡلَدَ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُۚ فَمَثَلُهُۥ كَمَثَلِ ٱلۡكَلۡبِ إِن تَحۡمِلۡ عَلَيۡهِ يَلۡهَثۡ أَوۡ تَتۡرُكۡهُ يَلۡهَثۚ ذَّـٰلِكَ مَثَلُ ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَاۚ فَٱقۡصُصِ ٱلۡقَصَصَ لَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُونَ

Dileseydik onu ayetlerimizle yukseltir (kadrini yuce kılar)dık; ne var ki o maddeye yonelip asagılıga baglı kalmayı (tercih etti), hevesine uydu. Onun hali ve tutumu, uzerine varsan da kendi durumuna bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan kopegin haline benzer. Iste bu ayetlerimizi yalanlayan toplulugun misalidir. Artık sen olayı onlara nakledip anlat, olur ki dusunurler
Surah Al-Araf, Verse 176


سَآءَ مَثَلًا ٱلۡقَوۡمُ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَأَنفُسَهُمۡ كَانُواْ يَظۡلِمُونَ

Ayetlerimizi yalanlayıp kendilerine haksızlık eden toplulugun misali ne kotudur
Surah Al-Araf, Verse 177


مَن يَهۡدِ ٱللَّهُ فَهُوَ ٱلۡمُهۡتَدِيۖ وَمَن يُضۡلِلۡ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ

Allah kime dogru yolu gosterirse, o dogru yolu bulur; kimi de saptırırsa, iste onlar da, evet onlar, zarara ugrayanlardır
Surah Al-Araf, Verse 178


وَلَقَدۡ ذَرَأۡنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرٗا مِّنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِۖ لَهُمۡ قُلُوبٞ لَّا يَفۡقَهُونَ بِهَا وَلَهُمۡ أَعۡيُنٞ لَّا يُبۡصِرُونَ بِهَا وَلَهُمۡ ءَاذَانٞ لَّا يَسۡمَعُونَ بِهَآۚ أُوْلَـٰٓئِكَ كَٱلۡأَنۡعَٰمِ بَلۡ هُمۡ أَضَلُّۚ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡغَٰفِلُونَ

Sanıma and olsun ki, cin ve insanlardan bircogunu Cehennem icin yarattık; kalbleri vardır onunla (hakkı) anlamazlar, gozleri vardır onunla (hakikati) gormezler, kulakları vardır, onunla (dogruyu) isitmezler. Iste bunlar (bu suursuzlar) hayvanlar gibidir, belki daha da sapık ve saskındırlar, iste gafiller ancak bunlardır
Surah Al-Araf, Verse 179


وَلِلَّهِ ٱلۡأَسۡمَآءُ ٱلۡحُسۡنَىٰ فَٱدۡعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُواْ ٱلَّذِينَ يُلۡحِدُونَ فِيٓ أَسۡمَـٰٓئِهِۦۚ سَيُجۡزَوۡنَ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

En guzel isimler Allah´ındır. O halde siz O´nu o guzel isimleriyle cagırın (dua ve ibadet edin); O´nun isimleri hakkında sapıtıp yanlıs yolu secenleri bırakın, ileride onlar yapageldiklerinin cezasını goreceklerdir
Surah Al-Araf, Verse 180


وَمِمَّنۡ خَلَقۡنَآ أُمَّةٞ يَهۡدُونَ بِٱلۡحَقِّ وَبِهِۦ يَعۡدِلُونَ

Yarattıklarımızdan bir ummet de var ki, onlar hakka giden yolu gosterir, ona dogru irsad ederler; yine onunla adaleti uygularlar
Surah Al-Araf, Verse 181


وَٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا سَنَسۡتَدۡرِجُهُم مِّنۡ حَيۡثُ لَا يَعۡلَمُونَ

Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onları farkına varmayacakları sekilde yavas yavas, basamak basamak (kahrolacakları) sonuca yaklastıracagız
Surah Al-Araf, Verse 182


وَأُمۡلِي لَهُمۡۚ إِنَّ كَيۡدِي مَتِينٌ

Onlara muhlet veririm. Dogrusu benim onlarla ilgili duzenim cok metindir
Surah Al-Araf, Verse 183


أَوَلَمۡ يَتَفَكَّرُواْۗ مَا بِصَاحِبِهِم مِّن جِنَّةٍۚ إِنۡ هُوَ إِلَّا نَذِيرٞ مُّبِينٌ

Hic dusunmediler mi, vatandasları (Hz. Muhammed´de) cinnet eseri yoktur. O ancak acık-secik (ilerideki tehlikeli ucurumu haber veren) bir uyarıcıdır
Surah Al-Araf, Verse 184


أَوَلَمۡ يَنظُرُواْ فِي مَلَكُوتِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا خَلَقَ ٱللَّهُ مِن شَيۡءٖ وَأَنۡ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ قَدِ ٱقۡتَرَبَ أَجَلُهُمۡۖ فَبِأَيِّ حَدِيثِۭ بَعۡدَهُۥ يُؤۡمِنُونَ

Onlar goklerin ve yerin ve Allah´ın yarattıgı herhangi bir seyin varlık ve duzenini nasıl yuksek, dengeli ve ahenkli bir kanunla yurutuldugune bakmıyorlar mı ? Ve umulur ki ecellerinin de pek yakın oldugunu hic dusunmediler mi ? Bundan sonra artık hangi soze inanırlar
Surah Al-Araf, Verse 185


مَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَلَا هَادِيَ لَهُۥۚ وَيَذَرُهُمۡ فِي طُغۡيَٰنِهِمۡ يَعۡمَهُونَ

Allah kimi dogru yoldan saptırırsa, onu dogru yola iletecek yoktur. Allah onları azgınlıkları icinde bocalayıp saskın saskın dururken bırakıverir
Surah Al-Araf, Verse 186


يَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلسَّاعَةِ أَيَّانَ مُرۡسَىٰهَاۖ قُلۡ إِنَّمَا عِلۡمُهَا عِندَ رَبِّيۖ لَا يُجَلِّيهَا لِوَقۡتِهَآ إِلَّا هُوَۚ ثَقُلَتۡ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ لَا تَأۡتِيكُمۡ إِلَّا بَغۡتَةٗۗ يَسۡـَٔلُونَكَ كَأَنَّكَ حَفِيٌّ عَنۡهَاۖ قُلۡ إِنَّمَا عِلۡمُهَا عِندَ ٱللَّهِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ

Sana Kıyametin kopus saatinden soruyorlar, ne zaman subut bulacak (meydana gelecek) ? De ki; Onunla ilgili ilim Rabbimin katındadır. Onun vaktini Rabbimden baskası acıklayamaz. O saat goklerde de, yerde de agır basmıstır; o size ancak ansızın gelecektir. Sen onu arastırıp biliyormussun gibi senden soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah´ın yanındadır; ama ne var ki (bu gercegi) insanların cogu bilmezler
Surah Al-Araf, Verse 187


قُل لَّآ أَمۡلِكُ لِنَفۡسِي نَفۡعٗا وَلَا ضَرًّا إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُۚ وَلَوۡ كُنتُ أَعۡلَمُ ٱلۡغَيۡبَ لَٱسۡتَكۡثَرۡتُ مِنَ ٱلۡخَيۡرِ وَمَا مَسَّنِيَ ٱلسُّوٓءُۚ إِنۡ أَنَا۠ إِلَّا نَذِيرٞ وَبَشِيرٞ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ

De ki: Ben —Allah´ın diledigi dısında— kendi kendime bir yarar ya da bir zarar vermeye sahip degilim. Eger gaybı bilmis olsaydım, iyilik yapmayı daha da cogaltırdım ve bana kotuluk de dokunmazdı. Ama ben ancak iman eden bir milleti (tehlikeye karsı), uyaran, (onları sonsuz bir saadet ile) mujdeleyen bir peygamberim
Surah Al-Araf, Verse 188


۞هُوَ ٱلَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفۡسٖ وَٰحِدَةٖ وَجَعَلَ مِنۡهَا زَوۡجَهَا لِيَسۡكُنَ إِلَيۡهَاۖ فَلَمَّا تَغَشَّىٰهَا حَمَلَتۡ حَمۡلًا خَفِيفٗا فَمَرَّتۡ بِهِۦۖ فَلَمَّآ أَثۡقَلَت دَّعَوَا ٱللَّهَ رَبَّهُمَا لَئِنۡ ءَاتَيۡتَنَا صَٰلِحٗا لَّنَكُونَنَّ مِنَ ٱلشَّـٰكِرِينَ

Sizi bir tek nefsten yaratan, ondan da gonlunun ısınıp yatısması icin esini vucuda getiren Allah´tır. Ne var ki, o esine sarmasdolas olup yaklastı, derken esi hafif bir yuk yuklendi ve bir sure boyle gecip gitti de agırlastı. Karı koca, Rableri olan Allah´a dua ettiler: Eger bize duzenli, elverisli, uygun bir cocuk verirsen elbette sukredenlerden oluruz, dediler
Surah Al-Araf, Verse 189


فَلَمَّآ ءَاتَىٰهُمَا صَٰلِحٗا جَعَلَا لَهُۥ شُرَكَآءَ فِيمَآ ءَاتَىٰهُمَاۚ فَتَعَٰلَى ٱللَّهُ عَمَّا يُشۡرِكُونَ

Ne vakit ki, Rabları onlara (dileklerine karsılık) duzenli uygun bir cocuk verdi; kendilerine verdigi bu nimet hakkında (olcuyu kacırıp) Allah´a (bilmeden gizli ve ortulu anlamda) ortaklar kosmaya yoneldiler. Allah ise onların kosageldikleri ortaklıktan cok yucedir
Surah Al-Araf, Verse 190


أَيُشۡرِكُونَ مَا لَا يَخۡلُقُ شَيۡـٔٗا وَهُمۡ يُخۡلَقُونَ

Hicbir sey yaratamıyan seyleri mi ortak kosuyorlar ? Oysa onların kendileri yaratılmıstır
Surah Al-Araf, Verse 191


وَلَا يَسۡتَطِيعُونَ لَهُمۡ نَصۡرٗا وَلَآ أَنفُسَهُمۡ يَنصُرُونَ

Hem o ortaklar onlara hicbir sekilde yardıma guc getiremezler ve kendi kendilerine de yardımcı olamazlar
Surah Al-Araf, Verse 192


وَإِن تَدۡعُوهُمۡ إِلَى ٱلۡهُدَىٰ لَا يَتَّبِعُوكُمۡۚ سَوَآءٌ عَلَيۡكُمۡ أَدَعَوۡتُمُوهُمۡ أَمۡ أَنتُمۡ صَٰمِتُونَ

Onları dogru yola cagıracak olursanız size uymazlar. Onları ha cagırmıssınız, ha susup ses cıkarmamıssınız, sizin aleyhinize (olan tutumları) aynıdır, degismez
Surah Al-Araf, Verse 193


إِنَّ ٱلَّذِينَ تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ عِبَادٌ أَمۡثَالُكُمۡۖ فَٱدۡعُوهُمۡ فَلۡيَسۡتَجِيبُواْ لَكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

(Ey Allah´a ortak kosanlar!) Dogrusu Allah´ı bırakıp tapındıgınız seyler, sizin gibi kullardır. Eger iddianızda dogru iseniz, haydi onları cagırın da size cevap versinler, gorelim
Surah Al-Araf, Verse 194


أَلَهُمۡ أَرۡجُلٞ يَمۡشُونَ بِهَآۖ أَمۡ لَهُمۡ أَيۡدٖ يَبۡطِشُونَ بِهَآۖ أَمۡ لَهُمۡ أَعۡيُنٞ يُبۡصِرُونَ بِهَآۖ أَمۡ لَهُمۡ ءَاذَانٞ يَسۡمَعُونَ بِهَاۗ قُلِ ٱدۡعُواْ شُرَكَآءَكُمۡ ثُمَّ كِيدُونِ فَلَا تُنظِرُونِ

Onların yuruyecekleri ayakları mı var ? Tutacak elleri mi var ? Gorecek gozleri mi var ? Isitecek kulakları mı var ? De ki: Haydi ortak kostuklarınızı cagırın, sonra da bana tuzak ve birtakım duzenler kurun, bir an bile gozactırmayın
Surah Al-Araf, Verse 195


إِنَّ وَلِـِّۧيَ ٱللَّهُ ٱلَّذِي نَزَّلَ ٱلۡكِتَٰبَۖ وَهُوَ يَتَوَلَّى ٱلصَّـٰلِحِينَ

Cunku benim Velim (sahibim, dostum ve islerimi duzene koyup yurutenim) O kitabı indirendir ve O, hep iyi kullarına yakınlık kurup dostluk eder
Surah Al-Araf, Verse 196


وَٱلَّذِينَ تَدۡعُونَ مِن دُونِهِۦ لَا يَسۡتَطِيعُونَ نَصۡرَكُمۡ وَلَآ أَنفُسَهُمۡ يَنصُرُونَ

Sizin O´ndan baska taptıklarınız, ne size yardıma guc getirebilirler, ne de kendilerine yardım edebilirler
Surah Al-Araf, Verse 197


وَإِن تَدۡعُوهُمۡ إِلَى ٱلۡهُدَىٰ لَا يَسۡمَعُواْۖ وَتَرَىٰهُمۡ يَنظُرُونَ إِلَيۡكَ وَهُمۡ لَا يُبۡصِرُونَ

Onları dogru yola cagırsanız duymazlar; sana bakıp (hayasızca) durduklarını gorursun ; oysa onlar (gercegi hic de) gormezler
Surah Al-Araf, Verse 198


خُذِ ٱلۡعَفۡوَ وَأۡمُرۡ بِٱلۡعُرۡفِ وَأَعۡرِضۡ عَنِ ٱلۡجَٰهِلِينَ

(Ey Sanlı Peygamber!) Sen affetme yolunu sec; iyilikle, guzel davranısla emret ve cahillerden yuzcevir
Surah Al-Araf, Verse 199


وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ نَزۡغٞ فَٱسۡتَعِذۡ بِٱللَّهِۚ إِنَّهُۥ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Seytandan taraf seni durtecek bir vesvese duyacak olursan hemen Allah´a sıgın. Cunku Allah, suphesiz ki isiten ve bilendir
Surah Al-Araf, Verse 200


إِنَّ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ إِذَا مَسَّهُمۡ طَـٰٓئِفٞ مِّنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ تَذَكَّرُواْ فَإِذَا هُم مُّبۡصِرُونَ

Dogrusu (Allah´tan korkup fenalıklardan) sakınanlara seytandan vesvese (azıcık bir hayal sinyali) dokundugunda Allah´ı anarlar ve hemen (dogruyu ve gercegi) gorurler
Surah Al-Araf, Verse 201


وَإِخۡوَٰنُهُمۡ يَمُدُّونَهُمۡ فِي ٱلۡغَيِّ ثُمَّ لَا يُقۡصِرُونَ

(Seytan´ın) kardesleri ise bunları sapıklıga cekip suruklerler, sonra da bir daha peslerini bırakmazlar
Surah Al-Araf, Verse 202


وَإِذَا لَمۡ تَأۡتِهِم بِـَٔايَةٖ قَالُواْ لَوۡلَا ٱجۡتَبَيۡتَهَاۚ قُلۡ إِنَّمَآ أَتَّبِعُ مَا يُوحَىٰٓ إِلَيَّ مِن رَّبِّيۚ هَٰذَا بَصَآئِرُ مِن رَّبِّكُمۡ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ

Sen onlara (istedikleri) bir ayet getirmediginde ise, «Sen bir tane derleyip meydana getirseydin ya !» derler. De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahyedilene uyarım. Bu (kitap) Rabbinizden kalb gozlerinizi acacak belgelerdir ve inanan bir millet icin dogru yolun ve rahmetin kendisidir
Surah Al-Araf, Verse 203


وَإِذَا قُرِئَ ٱلۡقُرۡءَانُ فَٱسۡتَمِعُواْ لَهُۥ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ

Kur´an okundugu zaman Ona kulak verip dinleyin ve susun. Ola ki merhamete erdirilirsiniz
Surah Al-Araf, Verse 204


وَٱذۡكُر رَّبَّكَ فِي نَفۡسِكَ تَضَرُّعٗا وَخِيفَةٗ وَدُونَ ٱلۡجَهۡرِ مِنَ ٱلۡقَوۡلِ بِٱلۡغُدُوِّ وَٱلۡأٓصَالِ وَلَا تَكُن مِّنَ ٱلۡغَٰفِلِينَ

Hem Rabbini sabah aksam, icinden yalvarıp yakararak, urpererek yuksegin altında bir sesle an. gafillerden olma
Surah Al-Araf, Verse 205


إِنَّ ٱلَّذِينَ عِندَ رَبِّكَ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ عَنۡ عِبَادَتِهِۦ وَيُسَبِّحُونَهُۥ وَلَهُۥ يَسۡجُدُونَۤ۩

Suphesiz ki, Rabbin katında olanlar (melekler) O´na kulluk edip tapmaktan asla (kucukluk duyup) buyukluk taslamazlar; O´nu hep tesbih ve tenzih ederler ve ancak O´na secde ederler
Surah Al-Araf, Verse 206


Author: Celal Y Ld R M


<< Surah 6
>> Surah 8

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai