Surah Al-Araf - Turkish Translation by Suat Yildirim
الٓمٓصٓ
Elif, Lam, Mim, Sad
Surah Al-Araf, Verse 1
كِتَٰبٌ أُنزِلَ إِلَيۡكَ فَلَا يَكُن فِي صَدۡرِكَ حَرَجٞ مِّنۡهُ لِتُنذِرَ بِهِۦ وَذِكۡرَىٰ لِلۡمُؤۡمِنِينَ
Bu, kendisiyle insanları uyarman ve muminlere de bir ogut ve irsad olmak uzere sana indirilen bir kitaptır ki sakın onu tebligden ve halkın sana inanmamasından oturu gogsun daralmasın
Surah Al-Araf, Verse 2
ٱتَّبِعُواْ مَآ أُنزِلَ إِلَيۡكُم مِّن رَّبِّكُمۡ وَلَا تَتَّبِعُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَۗ قَلِيلٗا مَّا تَذَكَّرُونَ
Ey insanlar! Siz, Rabbiniz tarafından size indirilen vahye tabi olun, O'ndan baska birtakım hamiler edinip de onlara uymayın. Ne kadar da az dusunuyorsunuz
Surah Al-Araf, Verse 3
وَكَم مِّن قَرۡيَةٍ أَهۡلَكۡنَٰهَا فَجَآءَهَا بَأۡسُنَا بَيَٰتًا أَوۡ هُمۡ قَآئِلُونَ
Biz nice ulkeler imha ettik ki ya gece uyurlarken, yahut gunduz yatarlarken baskınımız onlara gelivermisti.
Surah Al-Araf, Verse 4
فَمَا كَانَ دَعۡوَىٰهُمۡ إِذۡ جَآءَهُم بَأۡسُنَآ إِلَّآ أَن قَالُوٓاْ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ
Azabımız gelip cattıgında da itiraf ve yalvarmaları: “Biz gercekten zalim adamlarmısız!” demekten baska bir sey olmadı
Surah Al-Araf, Verse 5
فَلَنَسۡـَٔلَنَّ ٱلَّذِينَ أُرۡسِلَ إِلَيۡهِمۡ وَلَنَسۡـَٔلَنَّ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Kendilerine resul gonderdigimiz insanlara, resullerinin cagrısına uyup ona gore amel edip etmedikleri hakkında elbette hesap soracagız. Gonderilen o elcilere de, teblig edip etmediklerini soracagız
Surah Al-Araf, Verse 6
فَلَنَقُصَّنَّ عَلَيۡهِم بِعِلۡمٖۖ وَمَا كُنَّا غَآئِبِينَ
Ve onlara, olup biten her seyi, kesin bir ilme dayanarak bir bir anlatacagız. Oyle ya, Biz hicbir zaman onlardan habersiz degildik ki
Surah Al-Araf, Verse 7
وَٱلۡوَزۡنُ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡحَقُّۚ فَمَن ثَقُلَتۡ مَوَٰزِينُهُۥ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
O gun, dunyada yapılan islerin tartılması kesin gerceklesecek. Artık kimin iyilikleri kotuluklerinden agır gelirse, iste onlar muratlarına ereceklerdir. [21,47; 4,40; 101,6-11; 23,102-103; 42,17] {KM, I Samuel 2,3; Eyub}
Surah Al-Araf, Verse 8
وَمَنۡ خَفَّتۡ مَوَٰزِينُهُۥ فَأُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُم بِمَا كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يَظۡلِمُونَ
Kimin de sevap tartıları hafif gelirse, onlar da ayetlerimizi hice sayıp haksızlık etmelerinden oturu kendilerini en buyuk ziyana ugratacaklardır
Surah Al-Araf, Verse 9
وَلَقَدۡ مَكَّنَّـٰكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَجَعَلۡنَا لَكُمۡ فِيهَا مَعَٰيِشَۗ قَلِيلٗا مَّا تَشۡكُرُونَ
Su bir gercektir ki ey insanlar, Biz sizi dunyaya yerlestirip orada size hakimiyet verdik. Orada sizin icin bircok gecim vasıtaları yarattık. Ne kadar da az sukrediyorsunuz
Surah Al-Araf, Verse 10
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَٰكُمۡ ثُمَّ صَوَّرۡنَٰكُمۡ ثُمَّ قُلۡنَا لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ ٱسۡجُدُواْ لِأٓدَمَ فَسَجَدُوٓاْ إِلَّآ إِبۡلِيسَ لَمۡ يَكُن مِّنَ ٱلسَّـٰجِدِينَ
Sizi Biz yarattık, sonra size sekil verdik. Pesinden de meleklere: “Haydi, hurmet icin secde edin Adem'e!” dedik. Onların hepsi hemen secde ettiler, yalnız Iblis dayattı. Secde edenlerden olmadı. [15,29-32; 2,34; 20]
Surah Al-Araf, Verse 11
قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلَّا تَسۡجُدَ إِذۡ أَمَرۡتُكَۖ قَالَ أَنَا۠ خَيۡرٞ مِّنۡهُ خَلَقۡتَنِي مِن نَّارٖ وَخَلَقۡتَهُۥ مِن طِينٖ
Allah buyurdu: “Soyle bakayım, Sana emrettigim halde, secde etmene mani nedir?” Iblis: “Ben ondan daha ustunum; cunku Sen beni atesten, onu ise bir camur parcasından yarattın.”
Surah Al-Araf, Verse 12
قَالَ فَٱهۡبِطۡ مِنۡهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ أَن تَتَكَبَّرَ فِيهَا فَٱخۡرُجۡ إِنَّكَ مِنَ ٱلصَّـٰغِرِينَ
“Cabuk in oradan!” buyurdu Allah, “Oyle orada kurulup da buyukluk taslamak senin haddin degildir. Cabuk cık, cunku sen alcagın tekisin!”
Surah Al-Araf, Verse 13
قَالَ أَنظِرۡنِيٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ
“Bana, onların diriltilecekleri kıyamet gunune kadar muhlet verir misin?” dedi
Surah Al-Araf, Verse 14
قَالَ إِنَّكَ مِنَ ٱلۡمُنظَرِينَ
Allah: “Haydi, sen muhlet verilenlerdensin!” buyurdu
Surah Al-Araf, Verse 15
قَالَ فَبِمَآ أَغۡوَيۡتَنِي لَأَقۡعُدَنَّ لَهُمۡ صِرَٰطَكَ ٱلۡمُسۡتَقِيمَ
“Oyle ise” dedi, “Sen beni azgınlıga mahkum ettigin icin, ben de onları gozetlemek uzere Senin dogru yolunun uzerinde pusu kurup oturacagım.”“Sonra onların gah onlerinden, gah arkalarından, gah saglarından, gah sollarından sokulacagım, vesvese verip pusu kuracagım, Sen de onların ekserisini sukreden kullar bulmayacaksın.”
Surah Al-Araf, Verse 16
ثُمَّ لَأٓتِيَنَّهُم مِّنۢ بَيۡنِ أَيۡدِيهِمۡ وَمِنۡ خَلۡفِهِمۡ وَعَنۡ أَيۡمَٰنِهِمۡ وَعَن شَمَآئِلِهِمۡۖ وَلَا تَجِدُ أَكۡثَرَهُمۡ شَٰكِرِينَ
“Oyle ise” dedi, “Sen beni azgınlıga mahkum ettigin icin, ben de onları gozetlemek uzere Senin dogru yolunun uzerinde pusu kurup oturacagım.”“Sonra onların gah onlerinden, gah arkalarından, gah saglarından, gah sollarından sokulacagım, vesvese verip pusu kuracagım, Sen de onların ekserisini sukreden kullar bulmayacaksın.”
Surah Al-Araf, Verse 17
قَالَ ٱخۡرُجۡ مِنۡهَا مَذۡءُومٗا مَّدۡحُورٗاۖ لَّمَن تَبِعَكَ مِنۡهُمۡ لَأَمۡلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنكُمۡ أَجۡمَعِينَ
Allah soyle buyurdu: “Alcak ve kovulmus olarak cık oradan! Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki cehennemi sizlerle dolduracagım.”
Surah Al-Araf, Verse 18
وَيَـٰٓـَٔادَمُ ٱسۡكُنۡ أَنتَ وَزَوۡجُكَ ٱلۡجَنَّةَ فَكُلَا مِنۡ حَيۡثُ شِئۡتُمَا وَلَا تَقۡرَبَا هَٰذِهِ ٱلشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
“Sana gelince Adem, seninle esin cennete yerlesiniz, istediginiz her tarafından yiyip icip yararlanınız. Yalnız sakın su agaca yaklasmayın! Boyle yaparsanız zalimlerden olursunuz.”
Surah Al-Araf, Verse 19
فَوَسۡوَسَ لَهُمَا ٱلشَّيۡطَٰنُ لِيُبۡدِيَ لَهُمَا مَا وُۥرِيَ عَنۡهُمَا مِن سَوۡءَٰتِهِمَا وَقَالَ مَا نَهَىٰكُمَا رَبُّكُمَا عَنۡ هَٰذِهِ ٱلشَّجَرَةِ إِلَّآ أَن تَكُونَا مَلَكَيۡنِ أَوۡ تَكُونَا مِنَ ٱلۡخَٰلِدِينَ
Fakat seytan onlara, gozlerinden gizlenmis olan edep yerlerini acıga cıkarmak icin vesvese verdi. Onlara soyle telkinde bulundu: “Rabbinizin size bu agacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya olumsuz hayata kavusanlardan olmanızı onlemektir” diyerek, kendisinin onların iyiligini istedigine dair yemin ustune yemin etti
Surah Al-Araf, Verse 20
وَقَاسَمَهُمَآ إِنِّي لَكُمَا لَمِنَ ٱلنَّـٰصِحِينَ
Fakat seytan onlara, gozlerinden gizlenmis olan edep yerlerini acıga cıkarmak icin vesvese verdi. Onlara soyle telkinde bulundu: “Rabbinizin size bu agacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya olumsuz hayata kavusanlardan olmanızı onlemektir” diyerek, kendisinin onların iyiligini istedigine dair yemin ustune yemin etti
Surah Al-Araf, Verse 21
فَدَلَّىٰهُمَا بِغُرُورٖۚ فَلَمَّا ذَاقَا ٱلشَّجَرَةَ بَدَتۡ لَهُمَا سَوۡءَٰتُهُمَا وَطَفِقَا يَخۡصِفَانِ عَلَيۡهِمَا مِن وَرَقِ ٱلۡجَنَّةِۖ وَنَادَىٰهُمَا رَبُّهُمَآ أَلَمۡ أَنۡهَكُمَا عَن تِلۡكُمَا ٱلشَّجَرَةِ وَأَقُل لَّكُمَآ إِنَّ ٱلشَّيۡطَٰنَ لَكُمَا عَدُوّٞ مُّبِينٞ
Boylece onları aldatarak mevkilerinden dusurdu. Soyle ki: O agacın meyvesini tadar tatmaz, edep yerlerinin acık oldugunu fark ettiler. Derhal, buldukları cennet yapraklarıyla edep yerlerini ortmeye basladılar.Onların Rabbi ise nida edip buyurdu: “Ben sizi o agactan men etmedim mi? Ben seytanın sizin besbelli dusmanınız oldugunu soylemedim mi? Nicin Beni dinlemediniz de bu perisan duruma dustunuz?” [20,121] {KM, Tekvin}
Surah Al-Araf, Verse 22
قَالَا رَبَّنَا ظَلَمۡنَآ أَنفُسَنَا وَإِن لَّمۡ تَغۡفِرۡ لَنَا وَتَرۡحَمۡنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ
“Ey bizim Rabbimiz, kendimize yazık ettik. Sayet Sen kusurumuzu ortup, bize merhamet buyurmazsan, en buyuk kayba ugrayanlardan oluruz!” diye yalvarıp yakardılar
Surah Al-Araf, Verse 23
قَالَ ٱهۡبِطُواْ بَعۡضُكُمۡ لِبَعۡضٍ عَدُوّٞۖ وَلَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُسۡتَقَرّٞ وَمَتَٰعٌ إِلَىٰ حِينٖ
Buyurdu ki: “Birbirinize dusman olarak inin! Size dunyada bir sureye kadar kalma ve yararlanma imkanı veriyorum: Orada yasayacaksınız, orada oleceksiniz ve yine oradan diriltilip mezardan cıkarılacaksınız.”
Surah Al-Araf, Verse 24
قَالَ فِيهَا تَحۡيَوۡنَ وَفِيهَا تَمُوتُونَ وَمِنۡهَا تُخۡرَجُونَ
Buyurdu ki: “Birbirinize dusman olarak inin! Size dunyada bir sureye kadar kalma ve yararlanma imkanı veriyorum: Orada yasayacaksınız, orada oleceksiniz ve yine oradan diriltilip mezardan cıkarılacaksınız.”
Surah Al-Araf, Verse 25
يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ قَدۡ أَنزَلۡنَا عَلَيۡكُمۡ لِبَاسٗا يُوَٰرِي سَوۡءَٰتِكُمۡ وَرِيشٗاۖ وَلِبَاسُ ٱلتَّقۡوَىٰ ذَٰلِكَ خَيۡرٞۚ ذَٰلِكَ مِنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ لَعَلَّهُمۡ يَذَّكَّرُونَ
“Ey Adem'in evlatları! Bakın size edep yerlerinizi orteceginiz giysi, susleneceginiz elbise indirdik.Fakat unutmayın ki en guzel elbise, takva elbisesidir.Iste bunlar Allah’ın ayetlerindendir. Olur ki insanlar dusunur de ders alırlar”
Surah Al-Araf, Verse 26
يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ لَا يَفۡتِنَنَّكُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ كَمَآ أَخۡرَجَ أَبَوَيۡكُم مِّنَ ٱلۡجَنَّةِ يَنزِعُ عَنۡهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوۡءَٰتِهِمَآۚ إِنَّهُۥ يَرَىٰكُمۡ هُوَ وَقَبِيلُهُۥ مِنۡ حَيۡثُ لَا تَرَوۡنَهُمۡۗ إِنَّا جَعَلۡنَا ٱلشَّيَٰطِينَ أَوۡلِيَآءَ لِلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ
Ey Adem'in evlatları! Seytan, edep yerlerini acıga cıkarmak icin, annenizle babanızı uzerlerindeki takva elbiselerini cıkarttırmak suretiyle- cennetten uzaklastırdıgı gibi, sakın sizi de belaya ugratmasın. Cunku o da, askerleri de sizin kendilerini goremeyeceginiz yerlerden sizi gorurler. Dogrusu Biz seytanları iman etmeyenlerin dostları yapmısızdır
Surah Al-Araf, Verse 27
وَإِذَا فَعَلُواْ فَٰحِشَةٗ قَالُواْ وَجَدۡنَا عَلَيۡهَآ ءَابَآءَنَا وَٱللَّهُ أَمَرَنَا بِهَاۗ قُلۡ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَأۡمُرُ بِٱلۡفَحۡشَآءِۖ أَتَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ
Onlar cirkin bir is yaptıklarında: “Babalarımızı bu yolda bulduk, esasen Allah boyle yapmamızı emretti.” derler. De ki: “Allah Teala kotu olan seyi asla emretmez. Ne o, yoksa siz Allah'ın soyledigini bilmediginiz birtakım sozleri O’na iftira ederek Allah’a mı mal ediyorsunuz?”
Surah Al-Araf, Verse 28
قُلۡ أَمَرَ رَبِّي بِٱلۡقِسۡطِۖ وَأَقِيمُواْ وُجُوهَكُمۡ عِندَ كُلِّ مَسۡجِدٖ وَٱدۡعُوهُ مُخۡلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَۚ كَمَا بَدَأَكُمۡ تَعُودُونَ
De ki: “Rabbim adalet ve itidali emretti. Her secdenizde, her namaz zamanında veya mekanında, yuzunuzu O'nun kıblesine yoneltiniz!Ihlasla, ibadetinizi yalnız O’nun rızası icin yaparak Allah’a kulluk ediniz! Cunku ilkin sizi O yarattıgı gibi, donusunuz de yine O’na olacaktır.”
Surah Al-Araf, Verse 29
فَرِيقًا هَدَىٰ وَفَرِيقًا حَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلضَّلَٰلَةُۚ إِنَّهُمُ ٱتَّخَذُواْ ٱلشَّيَٰطِينَ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَيَحۡسَبُونَ أَنَّهُم مُّهۡتَدُونَ
Bir kısmına hidayet buyurdu, bir kısmına da dalalet mustehak oldu; cunku bunlar Allah'tan baska seytanları dost edindiler. Bir de kendilerini dogru yolda zannediyorlar
Surah Al-Araf, Verse 30
۞يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ خُذُواْ زِينَتَكُمۡ عِندَ كُلِّ مَسۡجِدٖ وَكُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ وَلَا تُسۡرِفُوٓاْۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُسۡرِفِينَ
Ey Adem'in evlatları! Her namaz vaktinde mescide giderken, susunuz olan elbisenizi giyinin. Yiyin, icin fakat israf etmeyin; cunku Allah israf edenleri asla sevmez
Surah Al-Araf, Verse 31
قُلۡ مَنۡ حَرَّمَ زِينَةَ ٱللَّهِ ٱلَّتِيٓ أَخۡرَجَ لِعِبَادِهِۦ وَٱلطَّيِّبَٰتِ مِنَ ٱلرِّزۡقِۚ قُلۡ هِيَ لِلَّذِينَ ءَامَنُواْ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا خَالِصَةٗ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ كَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ
De ki: “Allah'ın, kulları icin yaratıp ortaya cıkardıgı zineti, temiz ve hos rızıkları haram kılmak kimin haddine?”De ki: “Onlar, dunya hayatında (iman etmeyenlerle birlikte,) iman edenlerindir.Kıyamet gunu ise yalnız muminlere mahsustur. Iste Biz, bilip anlayan kimseler icin, ayetleri bu sekilde acıklıyoruz
Surah Al-Araf, Verse 32
قُلۡ إِنَّمَا حَرَّمَ رَبِّيَ ٱلۡفَوَٰحِشَ مَا ظَهَرَ مِنۡهَا وَمَا بَطَنَ وَٱلۡإِثۡمَ وَٱلۡبَغۡيَ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّ وَأَن تُشۡرِكُواْ بِٱللَّهِ مَا لَمۡ يُنَزِّلۡ بِهِۦ سُلۡطَٰنٗا وَأَن تَقُولُواْ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ
De ki: “Rabbim o guzel seyleri degil, acıgı ile gizlisi ile, butun fuhsiyatı haram kılmıstır. Keza her turlu gunahı, haksız tecavuzu ve kendisine tapılması hakkında Allah'ın herhangi bir delil bildirmedigi bir nesneyi Allah’a serik yapmanızı, bir de Allah’ın emretmedigi birtakım seyleri iftira ederek O’na mal etmenizi haram kılmıstır.”
Surah Al-Araf, Verse 33
وَلِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٞۖ فَإِذَا جَآءَ أَجَلُهُمۡ لَا يَسۡتَأۡخِرُونَ سَاعَةٗ وَلَا يَسۡتَقۡدِمُونَ
Her ummet icin belirlenmis bir muddet vardır. Vadeleri gelince ne bir an geri bırakabilir, ne de bir an one alabilirler
Surah Al-Araf, Verse 34
يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ إِمَّا يَأۡتِيَنَّكُمۡ رُسُلٞ مِّنكُمۡ يَقُصُّونَ عَلَيۡكُمۡ ءَايَٰتِي فَمَنِ ٱتَّقَىٰ وَأَصۡلَحَ فَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ
Ey Adem'in evlatları! Size her ne zaman icinizden Benim ayetlerimi beyan edip acıklayan resuller gelir de, kim onlara karsı cıkmaktan sakınır, nefsini ıslah ederse artık onlara hic bir korku yoktur, onlar asla uzulmezler de
Surah Al-Araf, Verse 35
وَٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَٱسۡتَكۡبَرُواْ عَنۡهَآ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Ayetlerimizi yalan sayanlar ve onları kabule tenezzul etmeyenler ise, iste onlar cehennemliktirler. Hem de orada ebedi kalacaklardır
Surah Al-Araf, Verse 36
فَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّنِ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوۡ كَذَّبَ بِـَٔايَٰتِهِۦٓۚ أُوْلَـٰٓئِكَ يَنَالُهُمۡ نَصِيبُهُم مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِۖ حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَتۡهُمۡ رُسُلُنَا يَتَوَفَّوۡنَهُمۡ قَالُوٓاْ أَيۡنَ مَا كُنتُمۡ تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِۖ قَالُواْ ضَلُّواْ عَنَّا وَشَهِدُواْ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ أَنَّهُمۡ كَانُواْ كَٰفِرِينَ
Iftira ederek, Allah'ın soylemedigi bir sozu O’na mal eden, yahut Allah’ın ayetlerini yalan sayan kimseden daha zalim biri olabilir mi?Kaderden nasipleri ne ise, onlara erisecektir. Nihayet elcilerimiz (olum melekleri) gelip canlarını alırken: “Hani nerede o Allah’tan baska taptıklarınız?” dediklerinde “Onlar bizden uzaklasıp ortadan kayboldular.” derler. Boylece kafir olduklarına dair kendi aleyhlerinde sahitlik ederler
Surah Al-Araf, Verse 37
قَالَ ٱدۡخُلُواْ فِيٓ أُمَمٖ قَدۡ خَلَتۡ مِن قَبۡلِكُم مِّنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ فِي ٱلنَّارِۖ كُلَّمَا دَخَلَتۡ أُمَّةٞ لَّعَنَتۡ أُخۡتَهَاۖ حَتَّىٰٓ إِذَا ٱدَّارَكُواْ فِيهَا جَمِيعٗا قَالَتۡ أُخۡرَىٰهُمۡ لِأُولَىٰهُمۡ رَبَّنَا هَـٰٓؤُلَآءِ أَضَلُّونَا فَـَٔاتِهِمۡ عَذَابٗا ضِعۡفٗا مِّنَ ٱلنَّارِۖ قَالَ لِكُلّٖ ضِعۡفٞ وَلَٰكِن لَّا تَعۡلَمُونَ
Hak Teala: “Girin bakalım sizden once gelip gecen cin ve insan topluluklarıyla beraber atese!” buyurur.Her ummet oraya girdikce, yoldasına lanet eder. Nihayet hepsi birbiri ardından gelip orada bir araya gelince, sonrakiler ondekileri gostererek:“Ey Rabbimiz, derler. Iste sunlar bizi saptırdılar, onun icin onlara iki kat ates azabı cektir.”O da: “Her birinize iki misli azap var, lakin siz bunu bilmiyorsunuz!” buyurur. [16,25; 29]
Surah Al-Araf, Verse 38
وَقَالَتۡ أُولَىٰهُمۡ لِأُخۡرَىٰهُمۡ فَمَا كَانَ لَكُمۡ عَلَيۡنَا مِن فَضۡلٖ فَذُوقُواْ ٱلۡعَذَابَ بِمَا كُنتُمۡ تَكۡسِبُونَ
Bu sefer ondekiler de sonrakilere derler ki: “Gordunuz ya, sizin bize karsı bir ayrıcalıgınız olmadı, artık kendi islediklerinizin cezası olarak tadın azabı!”
Surah Al-Araf, Verse 39
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَٱسۡتَكۡبَرُواْ عَنۡهَا لَا تُفَتَّحُ لَهُمۡ أَبۡوَٰبُ ٱلسَّمَآءِ وَلَا يَدۡخُلُونَ ٱلۡجَنَّةَ حَتَّىٰ يَلِجَ ٱلۡجَمَلُ فِي سَمِّ ٱلۡخِيَاطِۚ وَكَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُجۡرِمِينَ
Ayetlerimizi yalan sayanlara ve onları kabule tenezzul etmeyenlere gok kapıları acılmayacak ve deve igne deliginden gecmedikce onlar da cennete giremeyeceklerdir.Iste Biz, suclu kafirleri boyle cezalandırırız! {KM, Markos 10,25; Luka}
Surah Al-Araf, Verse 40
لَهُم مِّن جَهَنَّمَ مِهَادٞ وَمِن فَوۡقِهِمۡ غَوَاشٖۚ وَكَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلظَّـٰلِمِينَ
Onlara cehennem atesinden bir dosek ve uzerlerinde de yine atesten ortuler var. Iste Biz zalimleri boyle cezalandırırız
Surah Al-Araf, Verse 41
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ لَا نُكَلِّفُ نَفۡسًا إِلَّا وُسۡعَهَآ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Iman edip makbul ve guzel isler yapanlar ise -ki hic kimseye Biz gucunun yetmeyecegi yuk yuklemeyiz- cennetlik olup, orada ebedi kalacaklardır
Surah Al-Araf, Verse 42
وَنَزَعۡنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنۡ غِلّٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهِمُ ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ وَقَالُواْ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي هَدَىٰنَا لِهَٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهۡتَدِيَ لَوۡلَآ أَنۡ هَدَىٰنَا ٱللَّهُۖ لَقَدۡ جَآءَتۡ رُسُلُ رَبِّنَا بِٱلۡحَقِّۖ وَنُودُوٓاْ أَن تِلۡكُمُ ٱلۡجَنَّةُ أُورِثۡتُمُوهَا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Oyle bir halde ki iclerinde kin kabilinden ne varsa hepsini sokup cıkarırız, onlerinden ırmaklar akar.“Hamdolsun bizi bu cennete eristiren Allah'a!Eger Allah bizi muvaffak kılmasaydı, biz kendiligimizden yol bulamazdık.Rabbimizin elcilerinin gercegi bildirdikleri bir kere daha kesinlikle anlasılmıstır.” derler.Kendilerine de: “Iste guzel islerinize karsılık, karsınızda duran su muhtesem cennete varis kılındınız, buyurun!” diye nida edilir
Surah Al-Araf, Verse 43
وَنَادَىٰٓ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِ أَصۡحَٰبَ ٱلنَّارِ أَن قَدۡ وَجَدۡنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقّٗا فَهَلۡ وَجَدتُّم مَّا وَعَدَ رَبُّكُمۡ حَقّٗاۖ قَالُواْ نَعَمۡۚ فَأَذَّنَ مُؤَذِّنُۢ بَيۡنَهُمۡ أَن لَّعۡنَةُ ٱللَّهِ عَلَى ٱلظَّـٰلِمِينَ
Cennetlikler cehennemliklere: “Biz, Rabbimizin bize vad ettigi seylerin gercek oldugunu gorduk; siz de Rabbinizin size vad ettiklerinin gerceklestigini gordunuz mu?” deyince onlar: “Evet” diye cevap verirler.Derken bir gorevli aralarında: “Allah'ın laneti o zalimlere olsun ki onlar insanları Allah yolundan uzaklastırır, onu egri bugru gostermek isterlerdi ve onlar ahireti de inkar ederlerdi.” diye nida eder
Surah Al-Araf, Verse 44
ٱلَّذِينَ يَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَيَبۡغُونَهَا عِوَجٗا وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ كَٰفِرُونَ
Cennetlikler cehennemliklere: “Biz, Rabbimizin bize vad ettigi seylerin gercek oldugunu gorduk; siz de Rabbinizin size vad ettiklerinin gerceklestigini gordunuz mu?” deyince onlar: “Evet” diye cevap verirler.Derken bir gorevli aralarında: “Allah'ın laneti o zalimlere olsun ki onlar insanları Allah yolundan uzaklastırır, onu egri bugru gostermek isterlerdi ve onlar ahireti de inkar ederlerdi.” diye nida eder
Surah Al-Araf, Verse 45
وَبَيۡنَهُمَا حِجَابٞۚ وَعَلَى ٱلۡأَعۡرَافِ رِجَالٞ يَعۡرِفُونَ كُلَّۢا بِسِيمَىٰهُمۡۚ وَنَادَوۡاْ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ أَن سَلَٰمٌ عَلَيۡكُمۡۚ لَمۡ يَدۡخُلُوهَا وَهُمۡ يَطۡمَعُونَ
Iki taraf arasında bir perde, A'raf uzerinde de cennetlik ve cehennemliklerin her birini simalarından tanıyacak kimseler vardır ki onlar, henuz cennete girmemis, fakat girmeyi siddetle arzular olarak cennetliklere “selamun aleykum.” diye seslenirler
Surah Al-Araf, Verse 46
۞وَإِذَا صُرِفَتۡ أَبۡصَٰرُهُمۡ تِلۡقَآءَ أَصۡحَٰبِ ٱلنَّارِ قَالُواْ رَبَّنَا لَا تَجۡعَلۡنَا مَعَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Gozleri cehennemlikler tarafına cevrildiginde: “Aman ya Rabbena, aman bizleri o zalimlerle beraber eyleme!” derler
Surah Al-Araf, Verse 47
وَنَادَىٰٓ أَصۡحَٰبُ ٱلۡأَعۡرَافِ رِجَالٗا يَعۡرِفُونَهُم بِسِيمَىٰهُمۡ قَالُواْ مَآ أَغۡنَىٰ عَنكُمۡ جَمۡعُكُمۡ وَمَا كُنتُمۡ تَسۡتَكۡبِرُونَ
A'raf ashabı, simalarından tanıdıkları bir kısım kimselere seslenip:“Gordunuz ya, ne topladıgınız mallarınızın, ne onca taraftarlarınızın, ne de buyukluk taslamalarınızın ve o calımlarınızın size hic bir faydası olmadı!”O cennetlikleri gostererek “Sahi, sunlar “Allah, bunları asla lutfuna nail etmez.” diye yeminler edip hor gordugunuz kimseler degil miydi?Iste onların ne yuce mevkide olduklarını simdi anladınız degil mi? derler ve sonra o cennetliklere donerek:“Buyurun girin cennete, derler, size korku ve endise olmadıgı gibi, siz asla uzuntu de gormeyeceksiniz.”
Surah Al-Araf, Verse 48
أَهَـٰٓؤُلَآءِ ٱلَّذِينَ أَقۡسَمۡتُمۡ لَا يَنَالُهُمُ ٱللَّهُ بِرَحۡمَةٍۚ ٱدۡخُلُواْ ٱلۡجَنَّةَ لَا خَوۡفٌ عَلَيۡكُمۡ وَلَآ أَنتُمۡ تَحۡزَنُونَ
A'raf ashabı, simalarından tanıdıkları bir kısım kimselere seslenip:“Gordunuz ya, ne topladıgınız mallarınızın, ne onca taraftarlarınızın, ne de buyukluk taslamalarınızın ve o calımlarınızın size hic bir faydası olmadı!”O cennetlikleri gostererek “Sahi, sunlar “Allah, bunları asla lutfuna nail etmez.” diye yeminler edip hor gordugunuz kimseler degil miydi?Iste onların ne yuce mevkide olduklarını simdi anladınız degil mi? derler ve sonra o cennetliklere donerek:“Buyurun girin cennete, derler, size korku ve endise olmadıgı gibi, siz asla uzuntu de gormeyeceksiniz.”
Surah Al-Araf, Verse 49
وَنَادَىٰٓ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ أَنۡ أَفِيضُواْ عَلَيۡنَا مِنَ ٱلۡمَآءِ أَوۡ مِمَّا رَزَقَكُمُ ٱللَّهُۚ قَالُوٓاْ إِنَّ ٱللَّهَ حَرَّمَهُمَا عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ
Cehennemlikler cennetliklere: “Ne olur, lutfen suyunuzdan, Allah'ın size nasib ettigi nimetlerden biraz da bize gonderin!” diye seslenirler.Onlar da: “Allah bunları kafirlere haram etmistir, bunlar kafirlere yasaktır.” diye cevap verirler. {KM, Luka}
Surah Al-Araf, Verse 50
ٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ دِينَهُمۡ لَهۡوٗا وَلَعِبٗا وَغَرَّتۡهُمُ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَاۚ فَٱلۡيَوۡمَ نَنسَىٰهُمۡ كَمَا نَسُواْ لِقَآءَ يَوۡمِهِمۡ هَٰذَا وَمَا كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يَجۡحَدُونَ
O kafirlere ki onlar dinlerini oyun ve eglence konusu haline getirmislerdi; dunya hayatı kendilerini aldatmıstı.Iste onlar, kendilerinin en onemli gunu olan bu gunku karsılasmayı unuttular ve ayetlerimizi bilerek inkar ettikleri gibi,Biz de bugun onları unutup kendi hallerine terk edecegiz
Surah Al-Araf, Verse 51
وَلَقَدۡ جِئۡنَٰهُم بِكِتَٰبٖ فَصَّلۡنَٰهُ عَلَىٰ عِلۡمٍ هُدٗى وَرَحۡمَةٗ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Gercekten onlara tam bir vukufla manalarını bir bir bildirdigimiz ve iman edecek kimseler icin bir hidayet, bir rahmet olan bir kitap getirdik
Surah Al-Araf, Verse 52
هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّا تَأۡوِيلَهُۥۚ يَوۡمَ يَأۡتِي تَأۡوِيلُهُۥ يَقُولُ ٱلَّذِينَ نَسُوهُ مِن قَبۡلُ قَدۡ جَآءَتۡ رُسُلُ رَبِّنَا بِٱلۡحَقِّ فَهَل لَّنَا مِن شُفَعَآءَ فَيَشۡفَعُواْ لَنَآ أَوۡ نُرَدُّ فَنَعۡمَلَ غَيۡرَ ٱلَّذِي كُنَّا نَعۡمَلُۚ قَدۡ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ وَضَلَّ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يَفۡتَرُونَ
Fakat onlar: “Hele bakalım nereye varacak?” diye sadece bu kitabın davetinin akıbetini gozluyorlar. O'nun haber verdigi muthis akibet geldigi gun, daha once onu unutup bir tarafa bırakanlar soyle diyecekler:“Gercekten Rabbimizin elcileri bize hakkı teblig etmislermis? Acaba burada bize sefaat edecek birisi bulunur mu? Yahut geri dondurulmemiz imkanı olur mu ki bu sefer yaptıgımız kotu islerin yerine guzel guzel isler yapabilelim?”Muhakkak ki onlar, kendilerini husrana ugrattılar. Uydurdukları sahte tanrıları da kendilerinden uzaklasıp ortadan kayboldular
Surah Al-Araf, Verse 53
إِنَّ رَبَّكُمُ ٱللَّهُ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰ عَلَى ٱلۡعَرۡشِۖ يُغۡشِي ٱلَّيۡلَ ٱلنَّهَارَ يَطۡلُبُهُۥ حَثِيثٗا وَٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَ وَٱلنُّجُومَ مُسَخَّرَٰتِۭ بِأَمۡرِهِۦٓۗ أَلَا لَهُ ٱلۡخَلۡقُ وَٱلۡأَمۡرُۗ تَبَارَكَ ٱللَّهُ رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Rabbiniz o Allah'tır ki gokleri ve yeri altı gunde yarattı. Sonra da arsa istiva buyurdu. O Allah ki geceyi, durmadan onu kovalayan gunduze burur. Gunes, ay ve butun yıldızlar hep O’nun buyrugu ile hareket ederler. Iyi bilesiniz ki yaratmak da, emretmek yetkisi de O’na mahsustur. Evet o Rabbulalemin olan Allah ne yucedir! [10,3; 11,7; 25,59; 71(tamamı) 36,37-40] {KM, Tekvin}
Surah Al-Araf, Verse 54
ٱدۡعُواْ رَبَّكُمۡ تَضَرُّعٗا وَخُفۡيَةًۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُعۡتَدِينَ
Rabbinize icin icin yalvararak, baska nazarlardan uzak, gizlice dua edin. Gercekten O, haddi asanları hic sevmez. [7,205] {KM, Matta}
Surah Al-Araf, Verse 55
وَلَا تُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ بَعۡدَ إِصۡلَٰحِهَا وَٱدۡعُوهُ خَوۡفٗا وَطَمَعًاۚ إِنَّ رَحۡمَتَ ٱللَّهِ قَرِيبٞ مِّنَ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Duzeltilmis olan ulkeyi ifsad etmeyin. Hem endise, hem de umit ile O'na yalvarın. Muhakkak ki Allah’ın rahmeti iyi kimselere yakındır
Surah Al-Araf, Verse 56
وَهُوَ ٱلَّذِي يُرۡسِلُ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦۖ حَتَّىٰٓ إِذَآ أَقَلَّتۡ سَحَابٗا ثِقَالٗا سُقۡنَٰهُ لِبَلَدٖ مَّيِّتٖ فَأَنزَلۡنَا بِهِ ٱلۡمَآءَ فَأَخۡرَجۡنَا بِهِۦ مِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِۚ كَذَٰلِكَ نُخۡرِجُ ٱلۡمَوۡتَىٰ لَعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ
O'dur ki, rahmeti olan (yagmurun) onunden mujdeci olarak ruzgarlar gonderir. Nihayet bu ruzgarlar o agır bulutları hafif bir seymis gibi kaldırıp yuklendiklerinde, bakarsın Biz onları, ekinleri olmus bir ulkeye sevk eder, derken oraya su indiririz de orada her turlusunden meyveler, urunler cıkarırız.Iste oluleri de boyle cıkaracagız. Gerekir ki dusunur ve ibret alırsınız. [22]
Surah Al-Araf, Verse 57
وَٱلۡبَلَدُ ٱلطَّيِّبُ يَخۡرُجُ نَبَاتُهُۥ بِإِذۡنِ رَبِّهِۦۖ وَٱلَّذِي خَبُثَ لَا يَخۡرُجُ إِلَّا نَكِدٗاۚ كَذَٰلِكَ نُصَرِّفُ ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يَشۡكُرُونَ
Topragı verimli, guzel bir diyarın bitkisi, Rabbinin izniyle yeserip cıkar.Corak, verimsiz olan bir yerin bitkisi ise cıkmaz, cıkan da bir seye yaramaz.Iste sukredecek kimseler icin Biz, ayetleri boyle farklı usluplarla tekrar tekrar acıklarız
Surah Al-Araf, Verse 58
لَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوۡمِهِۦ فَقَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥٓ إِنِّيٓ أَخَافُ عَلَيۡكُمۡ عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٖ
Celalim hakkı icin, Biz Nuh'u resul olarak halkına gonderdik. “Ey halkım!” dedi, “Yalnız Allah’a ibadet edin. Ondan baska tanrınız yoktur.Bunu yapmazsanız, korkarım ki muthis bir gunun azabı tepenize inecektir.”
Surah Al-Araf, Verse 59
قَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِهِۦٓ إِنَّا لَنَرَىٰكَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Halkının soz sahibi yetkilileri: “Biz seni besbelli bir sapıklık icinde goruyoruz!” dediler
Surah Al-Araf, Verse 60
قَالَ يَٰقَوۡمِ لَيۡسَ بِي ضَلَٰلَةٞ وَلَٰكِنِّي رَسُولٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
“Ey halkım! dedi, bende hicbir sapıklık yok, fakat ben Rabbulalemin tarafından size bir elciyim.Size Rabbimin mesajlarını teblig ediyorum, size ogut veriyorum ve Allah tarafından gelen vahiy sayesinde, sizin bilemeyeceginiz seyleri biliyorum.”“Kotuluklerden korunup Allah'ın merhametine nail olmanız icin, icinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla, Rabbinizden size bir buyruk gelmesine mi sasıyorsunuz
Surah Al-Araf, Verse 61
أُبَلِّغُكُمۡ رِسَٰلَٰتِ رَبِّي وَأَنصَحُ لَكُمۡ وَأَعۡلَمُ مِنَ ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ
“Ey halkım! dedi, bende hicbir sapıklık yok, fakat ben Rabbulalemin tarafından size bir elciyim.Size Rabbimin mesajlarını teblig ediyorum, size ogut veriyorum ve Allah tarafından gelen vahiy sayesinde, sizin bilemeyeceginiz seyleri biliyorum.”“Kotuluklerden korunup Allah'ın merhametine nail olmanız icin, icinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla, Rabbinizden size bir buyruk gelmesine mi sasıyorsunuz
Surah Al-Araf, Verse 62
أَوَعَجِبۡتُمۡ أَن جَآءَكُمۡ ذِكۡرٞ مِّن رَّبِّكُمۡ عَلَىٰ رَجُلٖ مِّنكُمۡ لِيُنذِرَكُمۡ وَلِتَتَّقُواْ وَلَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ
“Ey halkım! dedi, bende hicbir sapıklık yok, fakat ben Rabbulalemin tarafından size bir elciyim.Size Rabbimin mesajlarını teblig ediyorum, size ogut veriyorum ve Allah tarafından gelen vahiy sayesinde, sizin bilemeyeceginiz seyleri biliyorum.”“Kotuluklerden korunup Allah'ın merhametine nail olmanız icin, icinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla, Rabbinizden size bir buyruk gelmesine mi sasıyorsunuz
Surah Al-Araf, Verse 63
فَكَذَّبُوهُ فَأَنجَيۡنَٰهُ وَٱلَّذِينَ مَعَهُۥ فِي ٱلۡفُلۡكِ وَأَغۡرَقۡنَا ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَآۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمًا عَمِينَ
Onlar Nuh'u yalancı saydılar. Biz de onu ve yanında olanları gemide kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları ise bogduk. Cunku onlar, basiretleri korelmis kimselerdi
Surah Al-Araf, Verse 64
۞وَإِلَىٰ عَادٍ أَخَاهُمۡ هُودٗاۚ قَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥٓۚ أَفَلَا تَتَّقُونَ
Ad halkına da kardesleri Hud'u elci olarak gonderdik. “Ey benim halkım!” dedi, “yalnız Allah’a ibadet edin, O’ndan baska tanrınız yoktur. Hala ona karsı gelmekten sakınmayacak mısınız?”
Surah Al-Araf, Verse 65
قَالَ ٱلۡمَلَأُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦٓ إِنَّا لَنَرَىٰكَ فِي سَفَاهَةٖ وَإِنَّا لَنَظُنُّكَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Kavminin kafir yetkilileri: “Biz, dediler, seni bir cılgınlık, bir beyinsizlik icinde bocalar goruyoruz ve senin yalancılardan biri oldugunu dusunuyoruz.”
Surah Al-Araf, Verse 66
قَالَ يَٰقَوۡمِ لَيۡسَ بِي سَفَاهَةٞ وَلَٰكِنِّي رَسُولٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
“Ey halkım!” dedi, “Bende cılgınlık, beyinsizlik yok, fakat ben sadece Rabbulalemin tarafından size bir elciyim.”
Surah Al-Araf, Verse 67
أُبَلِّغُكُمۡ رِسَٰلَٰتِ رَبِّي وَأَنَا۠ لَكُمۡ نَاصِحٌ أَمِينٌ
“Size Rabbimin buyruklarını teblig ediyorum. Ben sizin iyiliginize calısan, sizi uyaran guveneceginiz bir insanım.”
Surah Al-Araf, Verse 68
أَوَعَجِبۡتُمۡ أَن جَآءَكُمۡ ذِكۡرٞ مِّن رَّبِّكُمۡ عَلَىٰ رَجُلٖ مِّنكُمۡ لِيُنذِرَكُمۡۚ وَٱذۡكُرُوٓاْ إِذۡ جَعَلَكُمۡ خُلَفَآءَ مِنۢ بَعۡدِ قَوۡمِ نُوحٖ وَزَادَكُمۡ فِي ٱلۡخَلۡقِ بَصۜۡطَةٗۖ فَٱذۡكُرُوٓاْ ءَالَآءَ ٱللَّهِ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ
Sizi basınıza gelebilecek tehlikeler hakkında uyarmak icin sizden birine Rabbiniz tarafından bir teblig gelmesine hayret mi ediyorsunuz?Hatırlayın ki, O sizi Nuh kavminden sonra onların yerine gecirdi ve sizi bedenen guclu kuvvetli, gosterisli kıldı. O halde Allah'ın nimetlerini unutmayıp zikredin ki felah bulasınız.”
Surah Al-Araf, Verse 69
قَالُوٓاْ أَجِئۡتَنَا لِنَعۡبُدَ ٱللَّهَ وَحۡدَهُۥ وَنَذَرَ مَا كَانَ يَعۡبُدُ ءَابَآؤُنَا فَأۡتِنَا بِمَا تَعِدُنَآ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
“Ya!” dediler “Sen bize yalnız Allah'a ibadet edelim, atalarımızın taptıklarını ise bırakalım diye mi geldin?Eger dogru soyleyenlerden isen haydi, bizi tehdit edip durdugun o felaketi basımıza getir de gorelim!”
Surah Al-Araf, Verse 70
قَالَ قَدۡ وَقَعَ عَلَيۡكُم مِّن رَّبِّكُمۡ رِجۡسٞ وَغَضَبٌۖ أَتُجَٰدِلُونَنِي فِيٓ أَسۡمَآءٖ سَمَّيۡتُمُوهَآ أَنتُمۡ وَءَابَآؤُكُم مَّا نَزَّلَ ٱللَّهُ بِهَا مِن سُلۡطَٰنٖۚ فَٱنتَظِرُوٓاْ إِنِّي مَعَكُم مِّنَ ٱلۡمُنتَظِرِينَ
“Iste! dedi, “uzerinize Rabbinizden bir azap fırtınası ve bir hısım indi.Siz, sizin ve atalarınızın uydurdugu ve zaten tanrılastırılmalarına dair Allah'ın da hicbir delil gondermedigi birtakım bos isimler hakkında mı benimle tartısıyorsunuz?Gozleyin oyleyse azabın gelisini!Ben de sizinle beraber gozluyorum.”
Surah Al-Araf, Verse 71
فَأَنجَيۡنَٰهُ وَٱلَّذِينَ مَعَهُۥ بِرَحۡمَةٖ مِّنَّا وَقَطَعۡنَا دَابِرَ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَاۖ وَمَا كَانُواْ مُؤۡمِنِينَ
Biz de onu ve beraberinde olanları, tarafımızdan bir lutuf olarak kurtardık ve ayetlerimizi yalan sayıp iman etmeyenlerin ise kokunu kestik
Surah Al-Araf, Verse 72
وَإِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمۡ صَٰلِحٗاۚ قَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥۖ قَدۡ جَآءَتۡكُم بَيِّنَةٞ مِّن رَّبِّكُمۡۖ هَٰذِهِۦ نَاقَةُ ٱللَّهِ لَكُمۡ ءَايَةٗۖ فَذَرُوهَا تَأۡكُلۡ فِيٓ أَرۡضِ ٱللَّهِۖ وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوٓءٖ فَيَأۡخُذَكُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Semud halkına da iclerinden biri olan kardesleri Salih'i gonderdik.“Ey benim halkım!” dedi, “yalnız Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan baska tanrınız yoktur.Iste size Rabbinizden acık bir delil, bir mucize geldi. Iste Allah’ın devesi de size bir ayet!Onu kendi haline bırakın, Allah’ın diyarında otlasın, sakın ona bir fenalık yapmayın.Yoksa sizi acı veren bir azap yakalayıverir.” [11]
Surah Al-Araf, Verse 73
وَٱذۡكُرُوٓاْ إِذۡ جَعَلَكُمۡ خُلَفَآءَ مِنۢ بَعۡدِ عَادٖ وَبَوَّأَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ تَتَّخِذُونَ مِن سُهُولِهَا قُصُورٗا وَتَنۡحِتُونَ ٱلۡجِبَالَ بُيُوتٗاۖ فَٱذۡكُرُوٓاْ ءَالَآءَ ٱللَّهِ وَلَا تَعۡثَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُفۡسِدِينَ
Bir de dusunun ki Allah sizi Ad halkına halef yaptı ve dunya uzerinde size imkanlar bahsetti.Arzın duzluklerinde saraylar kurup, daglarını yontarak evler yapıyorsunuz. Allah'ın nimetlerini dusunun de, bozgunculuk yaparak dunyada karısıklık cıkarmayın.”
Surah Al-Araf, Verse 74
قَالَ ٱلۡمَلَأُ ٱلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦ لِلَّذِينَ ٱسۡتُضۡعِفُواْ لِمَنۡ ءَامَنَ مِنۡهُمۡ أَتَعۡلَمُونَ أَنَّ صَٰلِحٗا مُّرۡسَلٞ مِّن رَّبِّهِۦۚ قَالُوٓاْ إِنَّا بِمَآ أُرۡسِلَ بِهِۦ مُؤۡمِنُونَ
Kavminden buyukluk taslayanlar, iclerinden zayıf gorunen muminlere alay yollu: “Siz, gercekten Salih'in Rabbi tarafından size elci olarak gonderildigini biliyor musunuz?” dediler.Onlar da: “Elbette, biz onunla gonderilen her seye inandık, iman ettik.” diye cevap verdiler
Surah Al-Araf, Verse 75
قَالَ ٱلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُوٓاْ إِنَّا بِٱلَّذِيٓ ءَامَنتُم بِهِۦ كَٰفِرُونَ
O kibirlenenler ise, “Dogrusu, biz sizin iman ettiginiz seyi inkar ediyoruz.” dediler
Surah Al-Araf, Verse 76
فَعَقَرُواْ ٱلنَّاقَةَ وَعَتَوۡاْ عَنۡ أَمۡرِ رَبِّهِمۡ وَقَالُواْ يَٰصَٰلِحُ ٱئۡتِنَا بِمَا تَعِدُنَآ إِن كُنتَ مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Derken deveyi bogazladılar ve Rab'lerinin emrinden cıkıp O’na isyan ettiler ve dediler ki: “Salih! Sen gercekten resullerden isen, bizi tehdit edip durdugun o azabı getir de gorelim!”
Surah Al-Araf, Verse 77
فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلرَّجۡفَةُ فَأَصۡبَحُواْ فِي دَارِهِمۡ جَٰثِمِينَ
Bunun uzerine o siddetli sarsıntı onları kıskıvrak yakaladı da yurtlarında cokekaldılar
Surah Al-Araf, Verse 78
فَتَوَلَّىٰ عَنۡهُمۡ وَقَالَ يَٰقَوۡمِ لَقَدۡ أَبۡلَغۡتُكُمۡ رِسَالَةَ رَبِّي وَنَصَحۡتُ لَكُمۡ وَلَٰكِن لَّا تُحِبُّونَ ٱلنَّـٰصِحِينَ
Gordugu muthis manzara karsısında Salih, yuzunu uzuntu ile oteye cevirip“Ey halkım!” dedi, “Ben size Rabbimin buyruklarını teblig ettim, sizin iyiliginize calıstım, size ogutler verdim.Lakin siz, iyiliginizi isteyip ogut verenleri bir turlu sevmediniz gitti!”
Surah Al-Araf, Verse 79
وَلُوطًا إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَتَأۡتُونَ ٱلۡفَٰحِشَةَ مَا سَبَقَكُم بِهَا مِنۡ أَحَدٖ مِّنَ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Lut'u da gonderdik. Halkına dedi ki: “Daha once hic kimsenin yapmadıgı pek cirkin bir isi siz mi yapıyorsunuz?” {KM, Tekvin 11,27-28; 19,1 Levililer}
Surah Al-Araf, Verse 80
إِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلرِّجَالَ شَهۡوَةٗ مِّن دُونِ ٱلنِّسَآءِۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ مُّسۡرِفُونَ
“Siz kadınların otesinde, sehvetle erkeklere gidiyorsunuz ha! Yok, yok anlasıldı! Siz haddini asmıs bir milletsiniz!”
Surah Al-Araf, Verse 81
وَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُوٓاْ أَخۡرِجُوهُم مِّن قَرۡيَتِكُمۡۖ إِنَّهُمۡ أُنَاسٞ يَتَطَهَّرُونَ
Halkının ona verdigi cevap sundan ibaret oldu: “Cıkarın bu adamları memleketinizden!Cunku bu beyler pek temiz insanlar!”
Surah Al-Araf, Verse 82
فَأَنجَيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ كَانَتۡ مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ
Biz de onu ve ailesini kurtardık.Ancak esi geride kalıp helak olanlardan oldu. [11,81; 21,74; 51,35-36] {KM, Tekvin}
Surah Al-Araf, Verse 83
وَأَمۡطَرۡنَا عَلَيۡهِم مَّطَرٗاۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ
Uzerlerine bir azap yagmuru yagdırdık.Iste bak, suclu kafirlerin sonu nice oldu
Surah Al-Araf, Verse 84
وَإِلَىٰ مَدۡيَنَ أَخَاهُمۡ شُعَيۡبٗاۚ قَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥۖ قَدۡ جَآءَتۡكُم بَيِّنَةٞ مِّن رَّبِّكُمۡۖ فَأَوۡفُواْ ٱلۡكَيۡلَ وَٱلۡمِيزَانَ وَلَا تَبۡخَسُواْ ٱلنَّاسَ أَشۡيَآءَهُمۡ وَلَا تُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ بَعۡدَ إِصۡلَٰحِهَاۚ ذَٰلِكُمۡ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ
Medyen ahalisine de iclerinden biri olan Suayb'ı gonderdik.“Ey benim halkım!” dedi, “yalnız Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan baska tanrınız yoktur.Iste size Rabbinizden acık delil geldi.”“Artık olcuyu, tartıyı tam yapın, insanların haklarını eksiltmeyin, halka haksızlık etmeyin, ulkede duzen saglanmısken fesat cıkarıp huzuru bozmayın.Boyle yapmanız sizin icin daha iyidir. Tabii eger inanırsanız. [83,1-6] {KM, Cıkıs 3,1; 2,18; Sayılar}
Surah Al-Araf, Verse 85
وَلَا تَقۡعُدُواْ بِكُلِّ صِرَٰطٖ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ مَنۡ ءَامَنَ بِهِۦ وَتَبۡغُونَهَا عِوَجٗاۚ وَٱذۡكُرُوٓاْ إِذۡ كُنتُمۡ قَلِيلٗا فَكَثَّرَكُمۡۖ وَٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
“Hem oyle tehditler savurarak, yol baslarını tutup, Allah'a iman edenleri Allah’ın yolundan cevirmeyin ve bu yolun egri bugru olduguna dair, supheler verip halkı yanıltmayın.”“Hem dusunun ki bir zaman siz sayıca pek az idiniz. Oyle iken Allah sizi cogalttı.Ulkeyi bozan o mufsitlerin sonunun nasıl olduguna bakın da ibret alın!”
Surah Al-Araf, Verse 86
وَإِن كَانَ طَآئِفَةٞ مِّنكُمۡ ءَامَنُواْ بِٱلَّذِيٓ أُرۡسِلۡتُ بِهِۦ وَطَآئِفَةٞ لَّمۡ يُؤۡمِنُواْ فَٱصۡبِرُواْ حَتَّىٰ يَحۡكُمَ ٱللَّهُ بَيۡنَنَاۚ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلۡحَٰكِمِينَ
“Eger benimle gonderilen gercege icinizden bir kısmı inanıyor, bir kısmınız inanmıyorsanız, eh ne diyeyim, o halde, aramızda Allah hukmunu verinceye kadar bekleyin! Zaten hukum verenlerin en iyisi O'dur.”
Surah Al-Araf, Verse 87
۞قَالَ ٱلۡمَلَأُ ٱلَّذِينَ ٱسۡتَكۡبَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦ لَنُخۡرِجَنَّكَ يَٰشُعَيۡبُ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَكَ مِن قَرۡيَتِنَآ أَوۡ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَاۚ قَالَ أَوَلَوۡ كُنَّا كَٰرِهِينَ
Halkından kibirlenen esraf grubu: “Bak Suayb!” dediler, “yeminle soyluyoruz:Ya tekrar dinimize donersiniz. Ya da seni de, sana inanan taraftarlarını da ulkemizden sureriz!”Suayb soyle cevap verdi: “Peki, istemesek de mi dinimizden dondurup sureceksiniz (Ya istemezsek ne olacakmıs)
Surah Al-Araf, Verse 88
قَدِ ٱفۡتَرَيۡنَا عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا إِنۡ عُدۡنَا فِي مِلَّتِكُم بَعۡدَ إِذۡ نَجَّىٰنَا ٱللَّهُ مِنۡهَاۚ وَمَا يَكُونُ لَنَآ أَن نَّعُودَ فِيهَآ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُ رَبُّنَاۚ وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيۡءٍ عِلۡمًاۚ عَلَى ٱللَّهِ تَوَكَّلۡنَاۚ رَبَّنَا ٱفۡتَحۡ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَ قَوۡمِنَا بِٱلۡحَقِّ وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلۡفَٰتِحِينَ
“Allah bizi sizin o batıl dininizden kurtardıktan sonra kalkıp tekrar dininize donecek olursak Allah'a buyuk bir iftira atmıs oluruz.Allah gostermesin, sizin inancınıza donmemiz kesinlikle mumkun degil! Rabbimizin ilmi her seyi kapsar.Biz yalnız Allah’a dayanırız.Ey bizim Rabbimiz! Bizimle su halkımız arasında Sen adil hukmunu ver, haklı haksız acıga cıksın. Sen elbette hukum verenlerin en iyisisin!”
Surah Al-Araf, Verse 89
وَقَالَ ٱلۡمَلَأُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦ لَئِنِ ٱتَّبَعۡتُمۡ شُعَيۡبًا إِنَّكُمۡ إِذٗا لَّخَٰسِرُونَ
Kavminden inkara sapan ileri gelenler “Eger Suayb'a uyacak olursanız kesinlikle perisan olursunuz!” diye tehditte bulundular
Surah Al-Araf, Verse 90
فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلرَّجۡفَةُ فَأَصۡبَحُواْ فِي دَارِهِمۡ جَٰثِمِينَ
Derken siddetli bir deprem onları kıskıvrak yakaladı ve derhal oldukları yerde cokekaldılar
Surah Al-Araf, Verse 91
ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ شُعَيۡبٗا كَأَن لَّمۡ يَغۡنَوۡاْ فِيهَاۚ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ شُعَيۡبٗا كَانُواْ هُمُ ٱلۡخَٰسِرِينَ
Suayb'ı yalancı sayanlar... onlar degildi sanki vatanlarında, sen sakrak dolasanlar!Suayb’ı yalancı sayıp perisan etmek isteyenler... asıl perisan olanlar, iste onlar oldular
Surah Al-Araf, Verse 92
فَتَوَلَّىٰ عَنۡهُمۡ وَقَالَ يَٰقَوۡمِ لَقَدۡ أَبۡلَغۡتُكُمۡ رِسَٰلَٰتِ رَبِّي وَنَصَحۡتُ لَكُمۡۖ فَكَيۡفَ ءَاسَىٰ عَلَىٰ قَوۡمٖ كَٰفِرِينَ
Gordugu muthis manzara karsısında Suayb, yuzunu uzuntu ile oteye cevirip:“Zavallı halkım!” dedi, “ben size Rabbimin buyruklarını teblig etmistim, sizin iyiliginize calısmıstım, size ogutler vermistim! Artık boyle nankor, boyle kafir bir toplum icin ne diye uzulup kendimi harap edeyim!”
Surah Al-Araf, Verse 93
وَمَآ أَرۡسَلۡنَا فِي قَرۡيَةٖ مِّن نَّبِيٍّ إِلَّآ أَخَذۡنَآ أَهۡلَهَا بِٱلۡبَأۡسَآءِ وَٱلضَّرَّآءِ لَعَلَّهُمۡ يَضَّرَّعُونَ
Biz hangi ulkeye peygamber gonderdiysek, (mutlaka ilkin oranın halkını, gafletten uyarsın,) Allah'a yonelip yalvarsınlar diye yoksulluga, hastalık ve musibetlere ducar ederiz
Surah Al-Araf, Verse 94
ثُمَّ بَدَّلۡنَا مَكَانَ ٱلسَّيِّئَةِ ٱلۡحَسَنَةَ حَتَّىٰ عَفَواْ وَّقَالُواْ قَدۡ مَسَّ ءَابَآءَنَا ٱلضَّرَّآءُ وَٱلسَّرَّآءُ فَأَخَذۡنَٰهُم بَغۡتَةٗ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Sonra o kotu durumları degistirip guzellikleri yayarız.Zamanla ahali cogalıp “Vaktiyle atalarımız gah uzulmus, gah sevinmislerdi.” derler fakat olaylardan ibret alıp sukretmezler.Derken, o bilincsiz halleriyle, hic hatırlarından gecmezken, ansızın onları kıskıvrak yakalarız
Surah Al-Araf, Verse 95
وَلَوۡ أَنَّ أَهۡلَ ٱلۡقُرَىٰٓ ءَامَنُواْ وَٱتَّقَوۡاْ لَفَتَحۡنَا عَلَيۡهِم بَرَكَٰتٖ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَٰكِن كَذَّبُواْ فَأَخَذۡنَٰهُم بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ
Eger o ulkelerin ahalisi iman edip Allah'a karsı gelmekten sakınsalardı, elbette Biz uzerlerine gokten, yerden nice bereket ve bolluk kapılarını acardık. Fakat onlar peygamberleri yalancı saydılar, Biz de isledikleri kotulukler sebebiyle kendilerini cezaya carptırdık
Surah Al-Araf, Verse 96
أَفَأَمِنَ أَهۡلُ ٱلۡقُرَىٰٓ أَن يَأۡتِيَهُم بَأۡسُنَا بَيَٰتٗا وَهُمۡ نَآئِمُونَ
Peki o ulkelerin ahalisi, geceleyin uyurlarken satvetimizin kendilerine baskın halinde gelivermesinden emin mi oldular
Surah Al-Araf, Verse 97
أَوَأَمِنَ أَهۡلُ ٱلۡقُرَىٰٓ أَن يَأۡتِيَهُم بَأۡسُنَا ضُحٗى وَهُمۡ يَلۡعَبُونَ
Yoksa onlar gupegunduz eglenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden emin mi oldular
Surah Al-Araf, Verse 98
أَفَأَمِنُواْ مَكۡرَ ٱللَّهِۚ فَلَا يَأۡمَنُ مَكۡرَ ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡقَوۡمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ
Yoksa onlar Allah'ın ansızın kendilerini azapla bastırmasından emin mi oldular?Ama su muhakkak ki, kendilerine yazık eden kimselerden baskası, Allah’ın ansızın bastırıvermesinden emin olamaz
Surah Al-Araf, Verse 99
أَوَلَمۡ يَهۡدِ لِلَّذِينَ يَرِثُونَ ٱلۡأَرۡضَ مِنۢ بَعۡدِ أَهۡلِهَآ أَن لَّوۡ نَشَآءُ أَصَبۡنَٰهُم بِذُنُوبِهِمۡۚ وَنَطۡبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ فَهُمۡ لَا يَسۡمَعُونَ
Onceki sahiplerinden sonra dunya mulkune varis olanlar hala su gercegi anlamadılar mı ki, eger dilemis olsaydık kendilerini de gunahları sebebiyle musibetlere ugratırdık?Fakat biz kalplerini muhurleriz de onlar isitmez, anlamaz hale gelirler. [20,128; 32,2]
Surah Al-Araf, Verse 100
تِلۡكَ ٱلۡقُرَىٰ نَقُصُّ عَلَيۡكَ مِنۡ أَنۢبَآئِهَاۚ وَلَقَدۡ جَآءَتۡهُمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِ فَمَا كَانُواْ لِيُؤۡمِنُواْ بِمَا كَذَّبُواْ مِن قَبۡلُۚ كَذَٰلِكَ يَطۡبَعُ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Iste o ulkelerin haberlerinden bir kısmını sana boylece anlatıyoruz. Oraların halklarına peygamberlerimiz acık deliller, mucizeler getirdiler.Fakat onlar iman etmediler. Cunku ondan once tekzip ve inkar etmeyi adet haline getirmislerdi. Allah kafirlerin kalplerini iste boyle muhurler
Surah Al-Araf, Verse 101
وَمَا وَجَدۡنَا لِأَكۡثَرِهِم مِّنۡ عَهۡدٖۖ وَإِن وَجَدۡنَآ أَكۡثَرَهُمۡ لَفَٰسِقِينَ
Biz onların cogunda sozunde durma diye bir sey bulmadık; onların ekserisinin sadece itaat dısına cıkmıs kimseler oldugunu gorduk
Surah Al-Araf, Verse 102
ثُمَّ بَعَثۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِم مُّوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ فَظَلَمُواْ بِهَاۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
Onlardan sonra Musa'yı ayetlerimizle Firavun’a ve onun ileri gelen yetkililerine gonderdik. Onlar ayetlerimize haksızlık ettiler. Ettiler de, bak o mufsitlerin akıbeti nice oldu! [20,42-79; 27,14] {KM, Cıkıs 7 ve 15. bolumler}
Surah Al-Araf, Verse 103
وَقَالَ مُوسَىٰ يَٰفِرۡعَوۡنُ إِنِّي رَسُولٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Musa: “Ey Firavun, dedi, ben alemlerin Rabbi tarafından gonderilen bir resulum.”
Surah Al-Araf, Verse 104
حَقِيقٌ عَلَىٰٓ أَن لَّآ أَقُولَ عَلَى ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡحَقَّۚ قَدۡ جِئۡتُكُم بِبَيِّنَةٖ مِّن رَّبِّكُمۡ فَأَرۡسِلۡ مَعِيَ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ
“Basta gelen gorevim, Allah Teala hakkında, gercek dısı bir sey soylemememdir.Gercekten size Rabbinizden cok acık bir belge getirdim.Artık Israilogullarını benimle beraber gonder!”
Surah Al-Araf, Verse 105
قَالَ إِن كُنتَ جِئۡتَ بِـَٔايَةٖ فَأۡتِ بِهَآ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
“Eger” dedi Firavun, “Gercekten getirdigin bir belge varsa ve sen dogru soyleyen biri isen, onu ortaya koy da gorelim.”
Surah Al-Araf, Verse 106
فَأَلۡقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعۡبَانٞ مُّبِينٞ
Bunun uzerine Musa, asasını yere bırakıverdi, bir de ne gorsun: o koskoca bir ejderha kesilmis! Elini sıyırıp cıkardı, bir de ne gorsun: Bakan kimseler icin parlak mı parlak, ısık sacan bir el haline gelmis! [20,18-22] {KM, Cıkıs}
Surah Al-Araf, Verse 107
وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِيَ بَيۡضَآءُ لِلنَّـٰظِرِينَ
Bunun uzerine Musa, asasını yere bırakıverdi, bir de ne gorsun: o koskoca bir ejderha kesilmis! Elini sıyırıp cıkardı, bir de ne gorsun: Bakan kimseler icin parlak mı parlak, ısık sacan bir el haline gelmis! [20,18-22] {KM, Cıkıs}
Surah Al-Araf, Verse 108
قَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِ فِرۡعَوۡنَ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ عَلِيمٞ
Firavun'un ileri gelen yetkilileri: “Anlasıldı, bu usta bir sihirbaz!” dediler
Surah Al-Araf, Verse 109
يُرِيدُ أَن يُخۡرِجَكُم مِّنۡ أَرۡضِكُمۡۖ فَمَاذَا تَأۡمُرُونَ
Firavun: “Bu adam, dedi, “sizi yerinizden yurdunuzdan etmek pesinde! Gorusunuz nedir bu konuda?”
Surah Al-Araf, Verse 110
قَالُوٓاْ أَرۡجِهۡ وَأَخَاهُ وَأَرۡسِلۡ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ
Yetkililer: “Onu ve kardesini alıkoy, butun sehirlere de gorevliler yolla, usta sihirbazların hepsini senin huzuruna getirsinler.” dediler
Surah Al-Araf, Verse 111
يَأۡتُوكَ بِكُلِّ سَٰحِرٍ عَلِيمٖ
Yetkililer: “Onu ve kardesini alıkoy, butun sehirlere de gorevliler yolla, usta sihirbazların hepsini senin huzuruna getirsinler.” dediler
Surah Al-Araf, Verse 112
وَجَآءَ ٱلسَّحَرَةُ فِرۡعَوۡنَ قَالُوٓاْ إِنَّ لَنَا لَأَجۡرًا إِن كُنَّا نَحۡنُ ٱلۡغَٰلِبِينَ
Butun buyuculer Firavun'a gelip: “Galip gelecek olursak, her halde mutlaka bize buyuk bir mukafat verilir, degil mi?” dediler
Surah Al-Araf, Verse 113
قَالَ نَعَمۡ وَإِنَّكُمۡ لَمِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ
Firavun: “Elbette! Ustelik siz benim gozdelerimden olacaksınız!” dedi
Surah Al-Araf, Verse 114
قَالُواْ يَٰمُوسَىٰٓ إِمَّآ أَن تُلۡقِيَ وَإِمَّآ أَن نَّكُونَ نَحۡنُ ٱلۡمُلۡقِينَ
Buyuculer: “Musa! Once sen mi hunerini ortaya koyacaksın yoksa biz mi koyalım?” deyince Musa: “Siz ortaya koyun!” dedi.Vakta ki atacaklarını ortaya koydular, halkın gozlerini buyulediler, onları dehsete dusurduler, hasılı muthis bir sihir sergilediler
Surah Al-Araf, Verse 115
قَالَ أَلۡقُواْۖ فَلَمَّآ أَلۡقَوۡاْ سَحَرُوٓاْ أَعۡيُنَ ٱلنَّاسِ وَٱسۡتَرۡهَبُوهُمۡ وَجَآءُو بِسِحۡرٍ عَظِيمٖ
Buyuculer: “Musa! Once sen mi hunerini ortaya koyacaksın yoksa biz mi koyalım?” deyince Musa: “Siz ortaya koyun!” dedi.Vakta ki atacaklarını ortaya koydular, halkın gozlerini buyulediler, onları dehsete dusurduler, hasılı muthis bir sihir sergilediler
Surah Al-Araf, Verse 116
۞وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنۡ أَلۡقِ عَصَاكَۖ فَإِذَا هِيَ تَلۡقَفُ مَا يَأۡفِكُونَ
Biz de Musa'ya “Asanı yere bırak!” diye vahyettik. Bir de ne baksınlar: Asa onların yaptıkları sihir, goz boyayıcılık kabilinden her seyi yutuyor! [20,69; 26,45] {KM, Cıkıs}
Surah Al-Araf, Verse 117
فَوَقَعَ ٱلۡحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Boylece gercek ortaya cıktı ve onların butun yaptıkları bosa gitti
Surah Al-Araf, Verse 118
فَغُلِبُواْ هُنَالِكَ وَٱنقَلَبُواْ صَٰغِرِينَ
Iste o Firavun ve takımı yenilip kucuk dustuler
Surah Al-Araf, Verse 119
وَأُلۡقِيَ ٱلسَّحَرَةُ سَٰجِدِينَ
Buyuculer hep birden secdeye kapandılar
Surah Al-Araf, Verse 120
قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
“Iman ettik!” dediler, “O Rabbul-alemine, Musa ve Harun'un Rabbine!”
Surah Al-Araf, Verse 121
رَبِّ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
“Iman ettik!” dediler, “O Rabbul-alemine, Musa ve Harun'un Rabbine!”
Surah Al-Araf, Verse 122
قَالَ فِرۡعَوۡنُ ءَامَنتُم بِهِۦ قَبۡلَ أَنۡ ءَاذَنَ لَكُمۡۖ إِنَّ هَٰذَا لَمَكۡرٞ مَّكَرۡتُمُوهُ فِي ٱلۡمَدِينَةِ لِتُخۡرِجُواْ مِنۡهَآ أَهۡلَهَاۖ فَسَوۡفَ تَعۡلَمُونَ
Firavun dedi ki: “Demek siz, benden izin almadan ona iman ettiniz ha!Suphe yok ki bu, yerli olan kıbti ahaliyi yurtlarından surmek icin, sizin sehirde beraberce planladıgınız gizli bir oyundur.Ama yakında bileceksiniz basınıza gelecekleri! Evet, ellerinizi ve ayaklarınızı, degisik taraflardan olarak kesecegim, sonra da hepinizi toptan asacagım!”
Surah Al-Araf, Verse 123
لَأُقَطِّعَنَّ أَيۡدِيَكُمۡ وَأَرۡجُلَكُم مِّنۡ خِلَٰفٖ ثُمَّ لَأُصَلِّبَنَّكُمۡ أَجۡمَعِينَ
Firavun dedi ki: “Demek siz, benden izin almadan ona iman ettiniz ha!Suphe yok ki bu, yerli olan kıbti ahaliyi yurtlarından surmek icin, sizin sehirde beraberce planladıgınız gizli bir oyundur.Ama yakında bileceksiniz basınıza gelecekleri! Evet, ellerinizi ve ayaklarınızı, degisik taraflardan olarak kesecegim, sonra da hepinizi toptan asacagım!”
Surah Al-Araf, Verse 124
قَالُوٓاْ إِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ
Onlar soyle cevap verdiler: “Biz elbette Rabbimize donecegiz.Senin bize kızman da sırf Rabbimizin bize gelen ayetlerine iman etmemizden!Biz de O'na yonelerek deriz ki: “Ey bizim buyuk Rabbimiz! Sabır kuvvetiyle doldur kalbimizi, yagmur gibi sabır yagdır uzerimizeve sana teslimiyette sebat eden kulların olarak canımızı teslim al!”
Surah Al-Araf, Verse 125
وَمَا تَنقِمُ مِنَّآ إِلَّآ أَنۡ ءَامَنَّا بِـَٔايَٰتِ رَبِّنَا لَمَّا جَآءَتۡنَاۚ رَبَّنَآ أَفۡرِغۡ عَلَيۡنَا صَبۡرٗا وَتَوَفَّنَا مُسۡلِمِينَ
Onlar soyle cevap verdiler: “Biz elbette Rabbimize donecegiz.Senin bize kızman da sırf Rabbimizin bize gelen ayetlerine iman etmemizden!Biz de O'na yonelerek deriz ki: “Ey bizim buyuk Rabbimiz! Sabır kuvvetiyle doldur kalbimizi, yagmur gibi sabır yagdır uzerimizeve sana teslimiyette sebat eden kulların olarak canımızı teslim al!”
Surah Al-Araf, Verse 126
وَقَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِ فِرۡعَوۡنَ أَتَذَرُ مُوسَىٰ وَقَوۡمَهُۥ لِيُفۡسِدُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَيَذَرَكَ وَءَالِهَتَكَۚ قَالَ سَنُقَتِّلُ أَبۡنَآءَهُمۡ وَنَسۡتَحۡيِۦ نِسَآءَهُمۡ وَإِنَّا فَوۡقَهُمۡ قَٰهِرُونَ
Firavun'un halkının yetkilileri ona: “Ne yapıyorsun, Musa ile kavmini, seni ve senin tanrılarını terk etsinler, ulkede bozgunculuk yapsınlar diye kendi hallerine mi bırakacaksın?” dediler.Firavun: “Hayır, onların erkek evlatlarını oldurup, kız cocuklarını hayatta bırakacagız.Biz elbette onların uzerinde tam bir hakimiyet sahibiyiz.” diye cevap verdi
Surah Al-Araf, Verse 127
قَالَ مُوسَىٰ لِقَوۡمِهِ ٱسۡتَعِينُواْ بِٱللَّهِ وَٱصۡبِرُوٓاْۖ إِنَّ ٱلۡأَرۡضَ لِلَّهِ يُورِثُهَا مَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦۖ وَٱلۡعَٰقِبَةُ لِلۡمُتَّقِينَ
Musa kavmine soyle dedi: “Allah'tan yardım dileyin ve sabredin.Muhakkak ki dunya Allah’ın mulkudur; kullarından diledigini oraya varis kılar.Guzel akıbet, elbette muttakilerindir.”
Surah Al-Araf, Verse 128
قَالُوٓاْ أُوذِينَا مِن قَبۡلِ أَن تَأۡتِيَنَا وَمِنۢ بَعۡدِ مَا جِئۡتَنَاۚ قَالَ عَسَىٰ رَبُّكُمۡ أَن يُهۡلِكَ عَدُوَّكُمۡ وَيَسۡتَخۡلِفَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَيَنظُرَ كَيۡفَ تَعۡمَلُونَ
Israilogulları: “Biz, hem sen bize gelmeden once, hem de sen bize peygamber olarak geldikten sonra iskenceye maruz kaldık!” diye yakındılar.Musa ise, soyle dedi: “Hele biraz daha sabredin. Umulur ki, Rabbiniz dusmanlarınızı imha eder de, onların yerine sizi hakim kılıp nasıl hareket edeceginize bakar.”
Surah Al-Araf, Verse 129
وَلَقَدۡ أَخَذۡنَآ ءَالَ فِرۡعَوۡنَ بِٱلسِّنِينَ وَنَقۡصٖ مِّنَ ٱلثَّمَرَٰتِ لَعَلَّهُمۡ يَذَّكَّرُونَ
Biz Firavun hanedanı dusunup ibret alsınlar diye, senelerce onları kuraklık, kıtlık ve urun azlıgı ile cezalandırdık
Surah Al-Araf, Verse 130
فَإِذَا جَآءَتۡهُمُ ٱلۡحَسَنَةُ قَالُواْ لَنَا هَٰذِهِۦۖ وَإِن تُصِبۡهُمۡ سَيِّئَةٞ يَطَّيَّرُواْ بِمُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓۗ أَلَآ إِنَّمَا طَـٰٓئِرُهُمۡ عِندَ ٱللَّهِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Onlara iyilik, bolluk geldiginde: “Ha iste bu bizim hakkımız! Kendi becerimizle bunu elde ettik!” derlerdi.Eger kendilerine bir kotuluk gelirse onu, Musa ile beraberindeki muminlerin ugursuzluklarına verirlerdi.Dikkat edin, iyiligi oldugu gibi kotulugu de yaratmak, ancak Allah'ın kudretiyledir fakat onların cogu bilmezler
Surah Al-Araf, Verse 131
وَقَالُواْ مَهۡمَا تَأۡتِنَا بِهِۦ مِنۡ ءَايَةٖ لِّتَسۡحَرَنَا بِهَا فَمَا نَحۡنُ لَكَ بِمُؤۡمِنِينَ
Ve soyle derlerdi: “Bizi buyulemek icin sen hangi mucizeyi getirirsen getir, imkanı yok, sana inanacak degiliz!”
Surah Al-Araf, Verse 132
فَأَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلطُّوفَانَ وَٱلۡجَرَادَ وَٱلۡقُمَّلَ وَٱلضَّفَادِعَ وَٱلدَّمَ ءَايَٰتٖ مُّفَصَّلَٰتٖ فَٱسۡتَكۡبَرُواْ وَكَانُواْ قَوۡمٗا مُّجۡرِمِينَ
Biz de kudretimizin ayrı ayrı delilleri olarak onların uzerine tufan gonderdik, cekirgeler gonderdik, haserat gonderdik, kurbagalar gonderdik, kan gonderdik.Yine de inad edip buyukluk tasladılar ve suclu bir topluluk oldular. [17,101; 27,12] {KM, Cıkıs 7 ve 12. bolumler; Mezmurlar}
Surah Al-Araf, Verse 133
وَلَمَّا وَقَعَ عَلَيۡهِمُ ٱلرِّجۡزُ قَالُواْ يَٰمُوسَى ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَۖ لَئِن كَشَفۡتَ عَنَّا ٱلرِّجۡزَ لَنُؤۡمِنَنَّ لَكَ وَلَنُرۡسِلَنَّ مَعَكَ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ
Azap uzerlerine cokunce dediler ki: “Musa! Rabbin ile arandaki ahit uyarınca, bizim icin O'na yalvar.Eger bu azabı ustumuzden kaldırırsan, mutlaka sana inanacak ve Israilogullarını da seninle gonderecegiz.”
Surah Al-Araf, Verse 134
فَلَمَّا كَشَفۡنَا عَنۡهُمُ ٱلرِّجۡزَ إِلَىٰٓ أَجَلٍ هُم بَٰلِغُوهُ إِذَا هُمۡ يَنكُثُونَ
Biz, gecirecekleri bir sureye kadar onlardan azabı kaldırınca da yeminlerinden donduler
Surah Al-Araf, Verse 135
فَٱنتَقَمۡنَا مِنۡهُمۡ فَأَغۡرَقۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡيَمِّ بِأَنَّهُمۡ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَكَانُواْ عَنۡهَا غَٰفِلِينَ
Biz de ayetlerimizi yalan sayıp umursamadıkları icin onlardan intikam alarak denizde bogduk. {KM, Cıkıs 14,27-28; Tesniye 11,4; Mezmurlar}
Surah Al-Araf, Verse 136
وَأَوۡرَثۡنَا ٱلۡقَوۡمَ ٱلَّذِينَ كَانُواْ يُسۡتَضۡعَفُونَ مَشَٰرِقَ ٱلۡأَرۡضِ وَمَغَٰرِبَهَا ٱلَّتِي بَٰرَكۡنَا فِيهَاۖ وَتَمَّتۡ كَلِمَتُ رَبِّكَ ٱلۡحُسۡنَىٰ عَلَىٰ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ بِمَا صَبَرُواْۖ وَدَمَّرۡنَا مَا كَانَ يَصۡنَعُ فِرۡعَوۡنُ وَقَوۡمُهُۥ وَمَا كَانُواْ يَعۡرِشُونَ
Horlanan, ezilen milleti de, bereketlerle donattıgımız o ulkenin dogularına ve batılarına (yani tamamına) varis kıldık.Boylece sabretmelerine mukafat olarak Israil ogullarına, senin Rabbinin yaptıgı guzel vaad tamamen gerceklesti.Firavun ile kavminin yaptıkları binaları ve yetistirdikleri bahceleri ise imha ettik
Surah Al-Araf, Verse 137
وَجَٰوَزۡنَا بِبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ ٱلۡبَحۡرَ فَأَتَوۡاْ عَلَىٰ قَوۡمٖ يَعۡكُفُونَ عَلَىٰٓ أَصۡنَامٖ لَّهُمۡۚ قَالُواْ يَٰمُوسَى ٱجۡعَل لَّنَآ إِلَٰهٗا كَمَا لَهُمۡ ءَالِهَةٞۚ قَالَ إِنَّكُمۡ قَوۡمٞ تَجۡهَلُونَ
Israilogullarını denizden gecirdik.Derken yolları, kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir topluluga ugradı.“Musa! dediler, bunların tanrıları oldugu gibi bize de bir tanrı yapıver!” O ise:“Siz” dedi, “gercekten cahil bir milletsiniz!Cunku su imrendiginiz kimselerin dini yıkılmıstır ve yaptıkları butun ameller de bosunadır.Hem Allah size bunca lutufta bulunup oteki insanlara ustun kılmıs oldugu halde, hic ben sizin icin O'ndan baska bir tanrı arar mıyım?”
Surah Al-Araf, Verse 138
إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ مُتَبَّرٞ مَّا هُمۡ فِيهِ وَبَٰطِلٞ مَّا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Israilogullarını denizden gecirdik.Derken yolları, kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir topluluga ugradı.“Musa! dediler, bunların tanrıları oldugu gibi bize de bir tanrı yapıver!” O ise:“Siz” dedi, “gercekten cahil bir milletsiniz!Cunku su imrendiginiz kimselerin dini yıkılmıstır ve yaptıkları butun ameller de bosunadır.Hem Allah size bunca lutufta bulunup oteki insanlara ustun kılmıs oldugu halde, hic ben sizin icin O'ndan baska bir tanrı arar mıyım?”
Surah Al-Araf, Verse 139
قَالَ أَغَيۡرَ ٱللَّهِ أَبۡغِيكُمۡ إِلَٰهٗا وَهُوَ فَضَّلَكُمۡ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ
Israilogullarını denizden gecirdik.Derken yolları, kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir topluluga ugradı.“Musa! dediler, bunların tanrıları oldugu gibi bize de bir tanrı yapıver!” O ise:“Siz” dedi, “gercekten cahil bir milletsiniz!Cunku su imrendiginiz kimselerin dini yıkılmıstır ve yaptıkları butun ameller de bosunadır.Hem Allah size bunca lutufta bulunup oteki insanlara ustun kılmıs oldugu halde, hic ben sizin icin O'ndan baska bir tanrı arar mıyım?”
Surah Al-Araf, Verse 140
وَإِذۡ أَنجَيۡنَٰكُم مِّنۡ ءَالِ فِرۡعَوۡنَ يَسُومُونَكُمۡ سُوٓءَ ٱلۡعَذَابِ يُقَتِّلُونَ أَبۡنَآءَكُمۡ وَيَسۡتَحۡيُونَ نِسَآءَكُمۡۚ وَفِي ذَٰلِكُم بَلَآءٞ مِّن رَّبِّكُمۡ عَظِيمٞ
Hem dusunun ki, sizi Firavun hanedanından kurtarmıstık.Onlar ki size pek acı bir iskence uyguluyor, ogullarınızı hep olduruyor, kızlarınızı ise, (kendilerine hizmetcilik etmeleri icin) hayatta bırakıyorlardı.Bunda, Rabbiniz tarafından size buyuk bir imtihan vardı. {KM, Cıkıs}
Surah Al-Araf, Verse 141
۞وَوَٰعَدۡنَا مُوسَىٰ ثَلَٰثِينَ لَيۡلَةٗ وَأَتۡمَمۡنَٰهَا بِعَشۡرٖ فَتَمَّ مِيقَٰتُ رَبِّهِۦٓ أَرۡبَعِينَ لَيۡلَةٗۚ وَقَالَ مُوسَىٰ لِأَخِيهِ هَٰرُونَ ٱخۡلُفۡنِي فِي قَوۡمِي وَأَصۡلِحۡ وَلَا تَتَّبِعۡ سَبِيلَ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
Otuz geceyi ibadetle gecirmesi ve Tevrat'ı almaya hazırlanması icin, Musa ile sozlesip onu huzurumuza kabul ettik.Sonra on gece daha ilave ettik. Boylece Rabbinin belirledigi muddet tam kırk gece oldu.Musa, kardesi Harun’a: “Kavmim icinde benim vekilim ol, onları guzelce yonet ve sakın mufsitlerin yoluna uyma!” dedi. [2,51] {KM, Cıkıs 19. bolum ve 24,18; 34,28; Tesniye}
Surah Al-Araf, Verse 142
وَلَمَّا جَآءَ مُوسَىٰ لِمِيقَٰتِنَا وَكَلَّمَهُۥ رَبُّهُۥ قَالَ رَبِّ أَرِنِيٓ أَنظُرۡ إِلَيۡكَۚ قَالَ لَن تَرَىٰنِي وَلَٰكِنِ ٱنظُرۡ إِلَى ٱلۡجَبَلِ فَإِنِ ٱسۡتَقَرَّ مَكَانَهُۥ فَسَوۡفَ تَرَىٰنِيۚ فَلَمَّا تَجَلَّىٰ رَبُّهُۥ لِلۡجَبَلِ جَعَلَهُۥ دَكّٗا وَخَرَّ مُوسَىٰ صَعِقٗاۚ فَلَمَّآ أَفَاقَ قَالَ سُبۡحَٰنَكَ تُبۡتُ إِلَيۡكَ وَأَنَا۠ أَوَّلُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Musa tayin ettigimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitab edince:“Ya Rabbi, dedi, goster bana Zatını, bakayım Sana!” Allah Teala soyle cevap verdi:“Sen Beni goremezsin. Ama simdi su daga bak, eger yerinde durursa sen de Beni gorursun!”Derken Rabbi daga tecelli eder etmez onu un ufak ediverdi. Musa da dusup bayıldı.Kendine gelince dedi ki: “Subhansın ya Rabbi. Her noksanlıktan munezzeh oldugun gibi, dunyada Seni gormemizden de munezzehsin.Bu talebimden oturu tovbe ettim. (Ben ummetim icinde Seni gormeden) iman edenlerin ilkiyim!” [4,153] {KM, Cıkıs 33,18.20; Tekvin 32,31. Yuhanna 1,18; I Korintos}
Surah Al-Araf, Verse 143
قَالَ يَٰمُوسَىٰٓ إِنِّي ٱصۡطَفَيۡتُكَ عَلَى ٱلنَّاسِ بِرِسَٰلَٰتِي وَبِكَلَٰمِي فَخُذۡ مَآ ءَاتَيۡتُكَ وَكُن مِّنَ ٱلشَّـٰكِرِينَ
Allah buyurdu ki: “Musa! Ben seni risaletlerim, mesajlarımla ve hitabıma mazhar etmemle obur insanlar arasından secip mumtaz kıldım.Simdi su sana verdigim nubuvveti al ve bu nimetime sukreden kullarımdan ol!”
Surah Al-Araf, Verse 144
وَكَتَبۡنَا لَهُۥ فِي ٱلۡأَلۡوَاحِ مِن كُلِّ شَيۡءٖ مَّوۡعِظَةٗ وَتَفۡصِيلٗا لِّكُلِّ شَيۡءٖ فَخُذۡهَا بِقُوَّةٖ وَأۡمُرۡ قَوۡمَكَ يَأۡخُذُواْ بِأَحۡسَنِهَاۚ سَأُوْرِيكُمۡ دَارَ ٱلۡفَٰسِقِينَ
Ona verdigimiz levhalarda, insanlara ogut olmak uzere her seyi tafsilatlı olarak yazdık.Sen bunlara kuvvetle sarıl ve ummetine de o hukumlerin daha sevaplı olanlarına sarılmalarını emret. Itaat dısına cıkanların diyarlarını ise nasıl tarumar ettigimi yakında size gosterecegim.” [28,43] {KM, Cıkıs}
Surah Al-Araf, Verse 145
سَأَصۡرِفُ عَنۡ ءَايَٰتِيَ ٱلَّذِينَ يَتَكَبَّرُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّ وَإِن يَرَوۡاْ كُلَّ ءَايَةٖ لَّا يُؤۡمِنُواْ بِهَا وَإِن يَرَوۡاْ سَبِيلَ ٱلرُّشۡدِ لَا يَتَّخِذُوهُ سَبِيلٗا وَإِن يَرَوۡاْ سَبِيلَ ٱلۡغَيِّ يَتَّخِذُوهُ سَبِيلٗاۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَكَانُواْ عَنۡهَا غَٰفِلِينَ
Dunyada haksız yere buyukluk taslayanları, ayetlerimi geregi gibi anlamaktan uzaklastırırım.O kibirlenenler her turlu mucizeyi bile gorseler yine de onlara iman etmezler. Dogru yolu gorseler o yolu tutmazlar.Ama sapıklık yolunu gorseler o yola girerler.Oyle! Cunku onlar ayetlerimizi yalan saymayı adet haline getirmis ve onlardan gafil olagelmislerdir
Surah Al-Araf, Verse 146
وَٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَلِقَآءِ ٱلۡأٓخِرَةِ حَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡۚ هَلۡ يُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Halbuki ayetlerimizi ve ahirete kavusacaklarını yalan sayanların butun isleri ve eserleri bosa cıkmıstır. Boyle olmayıp ne olacaktı ya? Onlar yaptıklarından baskasıyla mı karsılık goreceklerdi
Surah Al-Araf, Verse 147
وَٱتَّخَذَ قَوۡمُ مُوسَىٰ مِنۢ بَعۡدِهِۦ مِنۡ حُلِيِّهِمۡ عِجۡلٗا جَسَدٗا لَّهُۥ خُوَارٌۚ أَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّهُۥ لَا يُكَلِّمُهُمۡ وَلَا يَهۡدِيهِمۡ سَبِيلًاۘ ٱتَّخَذُوهُ وَكَانُواْ ظَٰلِمِينَ
Musa Tevrat'ı almak icin ayrıldıktan sonra ummeti, zinet takımlarından, bogurur gibi ses cıkaran bir buzagı heykeli yapıp tanrı edindiler.Gormemisler miydi ki o heykel onlara hitap edemiyordu, kendilerine yol da gosteremiyordu. Fakat buna ragmen onu tanrı edindiler ve zalimlerden oldular
Surah Al-Araf, Verse 148
وَلَمَّا سُقِطَ فِيٓ أَيۡدِيهِمۡ وَرَأَوۡاْ أَنَّهُمۡ قَدۡ ضَلُّواْ قَالُواْ لَئِن لَّمۡ يَرۡحَمۡنَا رَبُّنَا وَيَغۡفِرۡ لَنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ
Ne vakit ki yaptıklarının sacmalıgını anlayıp son derece pisman oldular ve saptıklarını gorduler, “Yemin olsun ki, dediler, eger Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi affetmezse, muhakkak her seyimizi kaybedenlerden oluruz.”
Surah Al-Araf, Verse 149
وَلَمَّا رَجَعَ مُوسَىٰٓ إِلَىٰ قَوۡمِهِۦ غَضۡبَٰنَ أَسِفٗا قَالَ بِئۡسَمَا خَلَفۡتُمُونِي مِنۢ بَعۡدِيٓۖ أَعَجِلۡتُمۡ أَمۡرَ رَبِّكُمۡۖ وَأَلۡقَى ٱلۡأَلۡوَاحَ وَأَخَذَ بِرَأۡسِ أَخِيهِ يَجُرُّهُۥٓ إِلَيۡهِۚ قَالَ ٱبۡنَ أُمَّ إِنَّ ٱلۡقَوۡمَ ٱسۡتَضۡعَفُونِي وَكَادُواْ يَقۡتُلُونَنِي فَلَا تُشۡمِتۡ بِيَ ٱلۡأَعۡدَآءَ وَلَا تَجۡعَلۡنِي مَعَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Musa pek ofkeli ve uzgun olarak halkına donunce:“Benden sonra arkamdan ne kotu isler yapmıssınız! Rabbinizin emrini carcabuk terk mi ettiniz!” dedi ve... levhaları yere bırakıverdi. Kardesini basından tutup, kendisine dogru cekmeye basladı.Harun ise ona: “Ey annemin oglu!” dedi: “Inan ki bu millet beni fena halde hırpaladı, nerdeyse beni linc edip oldureceklerdi.Ne olur, dusmanlarımı ustume guldurme, beni bu zalim milletle bir tutma!” {KM, Cıkıs}
Surah Al-Araf, Verse 150
قَالَ رَبِّ ٱغۡفِرۡ لِي وَلِأَخِي وَأَدۡخِلۡنَا فِي رَحۡمَتِكَۖ وَأَنتَ أَرۡحَمُ ٱلرَّـٰحِمِينَ
Musa: “Ya Rabbi, beni ve kardesimi affet. Rahmetine bizi de dahil et; cunku merhamet edenlerin en merhametlisi Sensin Sen!”
Surah Al-Araf, Verse 151
إِنَّ ٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ ٱلۡعِجۡلَ سَيَنَالُهُمۡ غَضَبٞ مِّن رَّبِّهِمۡ وَذِلَّةٞ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَكَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُفۡتَرِينَ
Buzagıya tanrı diye tapanlar var ya, iste onlara Rab'leri tarafından dunya hayatında bir gazap ve bir zillet gelecektir. Iste iftiracıları boyle cezalandırırız Biz! [2,54] {KM, Cıkıs}
Surah Al-Araf, Verse 152
وَٱلَّذِينَ عَمِلُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ ثُمَّ تَابُواْ مِنۢ بَعۡدِهَا وَءَامَنُوٓاْ إِنَّ رَبَّكَ مِنۢ بَعۡدِهَا لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ
Gunahları isledikten sonra, arkasından tovbe edip iman edenler icin ise Rabbin elbette gafur ve rahimdir (affı ve merhameti boldur)
Surah Al-Araf, Verse 153
وَلَمَّا سَكَتَ عَن مُّوسَى ٱلۡغَضَبُ أَخَذَ ٱلۡأَلۡوَاحَۖ وَفِي نُسۡخَتِهَا هُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّلَّذِينَ هُمۡ لِرَبِّهِمۡ يَرۡهَبُونَ
Musa'nın ofkesi yatısınca, levhaları yerden aldı.Onlardaki yazıda, Rab’lerinden cekinenler icin hidayet ve rahmet vardı
Surah Al-Araf, Verse 154
وَٱخۡتَارَ مُوسَىٰ قَوۡمَهُۥ سَبۡعِينَ رَجُلٗا لِّمِيقَٰتِنَاۖ فَلَمَّآ أَخَذَتۡهُمُ ٱلرَّجۡفَةُ قَالَ رَبِّ لَوۡ شِئۡتَ أَهۡلَكۡتَهُم مِّن قَبۡلُ وَإِيَّـٰيَۖ أَتُهۡلِكُنَا بِمَا فَعَلَ ٱلسُّفَهَآءُ مِنَّآۖ إِنۡ هِيَ إِلَّا فِتۡنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَآءُ وَتَهۡدِي مَن تَشَآءُۖ أَنتَ وَلِيُّنَا فَٱغۡفِرۡ لَنَا وَٱرۡحَمۡنَاۖ وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلۡغَٰفِرِينَ
Musa ummetinden yetmis kisi secti, onları alıp huzura getirdi.Gelenlerin bu kabul serefiyle yetinmeyip Allah'ı acıkca gormek istemeleri uzerine, onları siddetli bir deprem yakaladı.Musa: “Ya Rabbi! dedi, dileseydin beni de bunları da daha once imha ederdin.Simdi bizi aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı helak mi edeceksin?Bu sırf Senin bir imtihanından ibarettir. Diledigini bu imtihanla sasırtır, diledigine yol gosterirsin.Sensin bizim Mevla’mız! Affet bizi, merhamet eyle! Sen affedenlerin en hayırlısısın!” [2,55; 4,153] {KM, Cıkıs 24,100; Sayılar}
Surah Al-Araf, Verse 155
۞وَٱكۡتُبۡ لَنَا فِي هَٰذِهِ ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٗ وَفِي ٱلۡأٓخِرَةِ إِنَّا هُدۡنَآ إِلَيۡكَۚ قَالَ عَذَابِيٓ أُصِيبُ بِهِۦ مَنۡ أَشَآءُۖ وَرَحۡمَتِي وَسِعَتۡ كُلَّ شَيۡءٖۚ فَسَأَكۡتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلَّذِينَ هُم بِـَٔايَٰتِنَا يُؤۡمِنُونَ
“Bize bu dunyada da, ahirette de iyilik nasib et. Biz Sana yoneldik, Senin yolunu tuttuk.”Hak Tealada soyle buyurdu: “Ben diledigim kimseyi cezalandırırım. Rahmetim ise her seyi kaplar.Rahmetimi (ahirette) Allah'a karsı gelmekten korunan, zekat veren ve ozellikle Bizim ayetlerimize iman edenlere nasib edecegim.”
Surah Al-Araf, Verse 156
ٱلَّذِينَ يَتَّبِعُونَ ٱلرَّسُولَ ٱلنَّبِيَّ ٱلۡأُمِّيَّ ٱلَّذِي يَجِدُونَهُۥ مَكۡتُوبًا عِندَهُمۡ فِي ٱلتَّوۡرَىٰةِ وَٱلۡإِنجِيلِ يَأۡمُرُهُم بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَيَنۡهَىٰهُمۡ عَنِ ٱلۡمُنكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ ٱلطَّيِّبَٰتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيۡهِمُ ٱلۡخَبَـٰٓئِثَ وَيَضَعُ عَنۡهُمۡ إِصۡرَهُمۡ وَٱلۡأَغۡلَٰلَ ٱلَّتِي كَانَتۡ عَلَيۡهِمۡۚ فَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِهِۦ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَٱتَّبَعُواْ ٱلنُّورَ ٱلَّذِيٓ أُنزِلَ مَعَهُۥٓ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve Incil'de vasıfları yazılı o ummi Peygambere tabi olurlar.O Peygamber ki kendilerine mesru seyleri emreder, kotulukleri yasaklar, kendilerine guzel ve hos seyleri mubah, murdar seyleri ise haram kılar, uzerlerindeki agırlıkları, sırtlarındaki zincirleri kaldırıp atar.Ona iman eden, onu destekleyen, ona yardımcı olan ve onunla beraber indirilen nura tabi olanlar var ya, iste felaha erenler onlardır
Surah Al-Araf, Verse 157
قُلۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِنِّي رَسُولُ ٱللَّهِ إِلَيۡكُمۡ جَمِيعًا ٱلَّذِي لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحۡيِۦ وَيُمِيتُۖ فَـَٔامِنُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِ ٱلنَّبِيِّ ٱلۡأُمِّيِّ ٱلَّذِي يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَكَلِمَٰتِهِۦ وَٱتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ
De ki: “Ey insanlar! Ben sizin hepinize Allah tarafından gonderilen Peygamberim.O ki, goklerin ve yerin hakimiyeti O'na aittir.O’ndan baska ilah yoktur. Hayatı veren de, olumu yaratan da O’dur.Oyleyse siz de Allah’a ve O’nun butun kelimelerine iman eden o ummi Nebiye, o Resule inanın.Ona tabi olun ki dogru yolu bulasınız
Surah Al-Araf, Verse 158
وَمِن قَوۡمِ مُوسَىٰٓ أُمَّةٞ يَهۡدُونَ بِٱلۡحَقِّ وَبِهِۦ يَعۡدِلُونَ
Evet! Musa'nın kavminden bir topluluk da vardır ki hak dinle insanları dogru yola goturur ve onunla halk icinde adaleti tatbik ederler
Surah Al-Araf, Verse 159
وَقَطَّعۡنَٰهُمُ ٱثۡنَتَيۡ عَشۡرَةَ أَسۡبَاطًا أُمَمٗاۚ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ إِذِ ٱسۡتَسۡقَىٰهُ قَوۡمُهُۥٓ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡحَجَرَۖ فَٱنۢبَجَسَتۡ مِنۡهُ ٱثۡنَتَا عَشۡرَةَ عَيۡنٗاۖ قَدۡ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٖ مَّشۡرَبَهُمۡۚ وَظَلَّلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلۡغَمَٰمَ وَأَنزَلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلۡمَنَّ وَٱلسَّلۡوَىٰۖ كُلُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا رَزَقۡنَٰكُمۡۚ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ
Biz onları on iki kabileye, on iki topluluga ayırdık.Halkı kendisinden su istediginde Musa'ya: “Asanı tasa vur!” diye vahyettik.Derhal on iki pınar fıskırdı. Her kabile su alacagı yeri ogrendi.Bulutu da uzerlerine golgelik yaptık.Kendilerine kudret helvasıyla bıldırcın da indirdik ve dedik ki:“Size verdigimiz rızıkların temizlerinden yiyiniz!” Fakat onlar emrimizi dinlememekle Bize degil, asıl kendilerine zulmediyorlar, kendilerine yazık ediyorlardı
Surah Al-Araf, Verse 160
وَإِذۡ قِيلَ لَهُمُ ٱسۡكُنُواْ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةَ وَكُلُواْ مِنۡهَا حَيۡثُ شِئۡتُمۡ وَقُولُواْ حِطَّةٞ وَٱدۡخُلُواْ ٱلۡبَابَ سُجَّدٗا نَّغۡفِرۡ لَكُمۡ خَطِيٓـَٰٔتِكُمۡۚ سَنَزِيدُ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
O vakit onlara denildi ki: “Su sehre (Kudus'e) yerlesin, oranın urunlerinden dilediginiz sekilde yiyin, yararlanın, “Affet bizi ya Rebbena! (hıtta)” deyin ve sehrin kapısından tevazu ile egilerek girin ki suclarınızı bagıslayalım.Iyi ve guzel davrananlara, ayrıca daha fazla mukafatlar verecegiz.”
Surah Al-Araf, Verse 161
فَبَدَّلَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنۡهُمۡ قَوۡلًا غَيۡرَ ٱلَّذِي قِيلَ لَهُمۡ فَأَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ رِجۡزٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ بِمَا كَانُواْ يَظۡلِمُونَ
Ama aralarındaki zalimler, sozu kasden degistirdiler, baska bir sekle soktular.Biz de zulmu adet haline getirdikleri icin uzerlerine gokten azap salıverdik
Surah Al-Araf, Verse 162
وَسۡـَٔلۡهُمۡ عَنِ ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلَّتِي كَانَتۡ حَاضِرَةَ ٱلۡبَحۡرِ إِذۡ يَعۡدُونَ فِي ٱلسَّبۡتِ إِذۡ تَأۡتِيهِمۡ حِيتَانُهُمۡ يَوۡمَ سَبۡتِهِمۡ شُرَّعٗا وَيَوۡمَ لَا يَسۡبِتُونَ لَا تَأۡتِيهِمۡۚ كَذَٰلِكَ نَبۡلُوهُم بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ
Bir de onlara o deniz kıyısında bulunan sehir halkının basına gelenleri sor.Hani onlar sebt (cumartesi) gununun hukmune saygısızlık edip Allah'ın koydugu sınırı cigniyorlardı. Soyle ki: Sebt gununun hukmunu gozettiklerinde balıklar yanlarına akın akın geliyordu;Sebt gununun hukmune riayet etmedikleri gun ise gelmiyordu. Iste fasıklıkları, yoldan cıkmaları sebebiyle onları boyle imtihan ediyorduk
Surah Al-Araf, Verse 163
وَإِذۡ قَالَتۡ أُمَّةٞ مِّنۡهُمۡ لِمَ تَعِظُونَ قَوۡمًا ٱللَّهُ مُهۡلِكُهُمۡ أَوۡ مُعَذِّبُهُمۡ عَذَابٗا شَدِيدٗاۖ قَالُواْ مَعۡذِرَةً إِلَىٰ رَبِّكُمۡ وَلَعَلَّهُمۡ يَتَّقُونَ
Hani onlardan bir cemaat: “Allah'ın yerle bir edecegi veya siddetli bir felaket gonderecegi su guruha ne diye bosuna ogut verip duruyorsunuz?” demisti.O salih kisiler de: “Rabbinize mazeret arz edebilmek icin! Bir de ne bilirsiniz, olur ki Allah’a karsı gelmekten nihayet sakınırlar umidiyle ogut veriyoruz.” diye cevap verdiler
Surah Al-Araf, Verse 164
فَلَمَّا نَسُواْ مَا ذُكِّرُواْ بِهِۦٓ أَنجَيۡنَا ٱلَّذِينَ يَنۡهَوۡنَ عَنِ ٱلسُّوٓءِ وَأَخَذۡنَا ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ بِعَذَابِۭ بَـِٔيسِۭ بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ
Kendilerine verilen ogutleri ve uyarıları kulak ardı edip onları bir tarafa bırakınca, iclerinden kotulukleri onlemeye calısanları kurtarıp o zalimleri fasıklıkları yuzunden siddetli bir azaba ugrattık. Soyle ki: Onlar serkeslik edip yasakları cignemekte ısrar edince onlara: “Hor ve hakir maymunlar haline gelin!” diye emrettik
Surah Al-Araf, Verse 165
فَلَمَّا عَتَوۡاْ عَن مَّا نُهُواْ عَنۡهُ قُلۡنَا لَهُمۡ كُونُواْ قِرَدَةً خَٰسِـِٔينَ
Kendilerine verilen ogutleri ve uyarıları kulak ardı edip onları bir tarafa bırakınca, iclerinden kotulukleri onlemeye calısanları kurtarıp o zalimleri fasıklıkları yuzunden siddetli bir azaba ugrattık. Soyle ki: Onlar serkeslik edip yasakları cignemekte ısrar edince onlara: “Hor ve hakir maymunlar haline gelin!” diye emrettik
Surah Al-Araf, Verse 166
وَإِذۡ تَأَذَّنَ رَبُّكَ لَيَبۡعَثَنَّ عَلَيۡهِمۡ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ مَن يَسُومُهُمۡ سُوٓءَ ٱلۡعَذَابِۗ إِنَّ رَبَّكَ لَسَرِيعُ ٱلۡعِقَابِ وَإِنَّهُۥ لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ
O vakit Rabbin, kıyamet gunune kadar onları kotu azaba ugratacak kimseler ortaya cıkaracagını bildirdi.Muhakkak ki Rabbin, dilediginde cezayı cabucak verir, ama aslında gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur)
Surah Al-Araf, Verse 167
وَقَطَّعۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ أُمَمٗاۖ مِّنۡهُمُ ٱلصَّـٰلِحُونَ وَمِنۡهُمۡ دُونَ ذَٰلِكَۖ وَبَلَوۡنَٰهُم بِٱلۡحَسَنَٰتِ وَٱلسَّيِّـَٔاتِ لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ
Onları parca parca topluluklar halinde dunyanın her yerine dagıttık. Aralarında iyi kimseler de vardı, iyi olmayanlar da.Kotuluklerden donus yaparlar diye onları gah nimetler, gah musibetlerle imtihan ettik
Surah Al-Araf, Verse 168
فَخَلَفَ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ خَلۡفٞ وَرِثُواْ ٱلۡكِتَٰبَ يَأۡخُذُونَ عَرَضَ هَٰذَا ٱلۡأَدۡنَىٰ وَيَقُولُونَ سَيُغۡفَرُ لَنَا وَإِن يَأۡتِهِمۡ عَرَضٞ مِّثۡلُهُۥ يَأۡخُذُوهُۚ أَلَمۡ يُؤۡخَذۡ عَلَيۡهِم مِّيثَٰقُ ٱلۡكِتَٰبِ أَن لَّا يَقُولُواْ عَلَى ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡحَقَّ وَدَرَسُواْ مَا فِيهِۗ وَٱلدَّارُ ٱلۡأٓخِرَةُ خَيۡرٞ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Onlardan sonra hayırsız bir nesil geldi ki bunlar kitaba (Tevrat'a) varis oldular, ama ayetleri tahrif etme karsılıgında su degersiz dunya metaını alıp “Nasılsa affa nail oluruz!” dusuncesiyle hareket ettiler. Af umarken bile, obur yandan yine gayr-ı mesru bir meta, bir rusvet zuhur etse, onu da alırlar.Peki onlardan, Allah hakkında gercek olandan baska bir sey soylemeyeceklerine dair kitapta mevcut hukumler uyarınca soz alınmamıs mıydı? Ve kitabın icindekileri ders edinip okumamıslar mıydı? Halbuki ebedi ahiret yurdu, Allah’a karsı gelmekten sakınanlar icin elbette daha hayırlıdır.Hala aklınızı basınıza almayacak mısınız
Surah Al-Araf, Verse 169
وَٱلَّذِينَ يُمَسِّكُونَ بِٱلۡكِتَٰبِ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجۡرَ ٱلۡمُصۡلِحِينَ
Kitaba sarılanlar ve namazı gerektigi sekilde yerine getirenler bilsinler ki,Biz iyilik icin calısanların mukafatlarını asla zayi etmeyiz
Surah Al-Araf, Verse 170
۞وَإِذۡ نَتَقۡنَا ٱلۡجَبَلَ فَوۡقَهُمۡ كَأَنَّهُۥ ظُلَّةٞ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُۥ وَاقِعُۢ بِهِمۡ خُذُواْ مَآ ءَاتَيۡنَٰكُم بِقُوَّةٖ وَٱذۡكُرُواْ مَا فِيهِ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ
Hem bir vakit biz o dagı bir golgelik gibi Israilogullarının baslarının ustune kaldırmıstık da onlar, dagın uzerlerine dusecegini sanmıslardı.O zaman demistik ki: Size verdigimiz bu kitab'a ciddiyetle sarılın ve icindeki gercekleri dusunup hic hatırınızdan cıkarmayın ki Allah’ı sayıp kotuluklerden sakınasınız
Surah Al-Araf, Verse 171
وَإِذۡ أَخَذَ رَبُّكَ مِنۢ بَنِيٓ ءَادَمَ مِن ظُهُورِهِمۡ ذُرِّيَّتَهُمۡ وَأَشۡهَدَهُمۡ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ أَلَسۡتُ بِرَبِّكُمۡۖ قَالُواْ بَلَىٰ شَهِدۡنَآۚ أَن تَقُولُواْ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ إِنَّا كُنَّا عَنۡ هَٰذَا غَٰفِلِينَ
Rabbinin Adem evlatlarından, misak aldıgını da dusunun:Rabbin onların bellerinden zurriyetlerini almıs ve onların kendileri hakkında sahitliklerini isteyerek “Ben sizin Rabbiniz degil miyim?” buyurunca onlar da “Elbette!” diye ikrar etmislerdi.Kıyamet gunu “Bizim bundan haberimiz yoktu!” yahut: “Ne yapalım, daha once babalarımız Allah'a sirk kostular, biz de onlardan sonra gelen bir nesil idik, simdi o batılı baslatanların yaptıkları sebebiyle bizi imha mı edeceksin?” gibi bahaneler ileri surmeyesiniz diye Allah bu ikrarı aldı
Surah Al-Araf, Verse 172
أَوۡ تَقُولُوٓاْ إِنَّمَآ أَشۡرَكَ ءَابَآؤُنَا مِن قَبۡلُ وَكُنَّا ذُرِّيَّةٗ مِّنۢ بَعۡدِهِمۡۖ أَفَتُهۡلِكُنَا بِمَا فَعَلَ ٱلۡمُبۡطِلُونَ
Rabbinin Adem evlatlarından, misak aldıgını da dusunun:Rabbin onların bellerinden zurriyetlerini almıs ve onların kendileri hakkında sahitliklerini isteyerek “Ben sizin Rabbiniz degil miyim?” buyurunca onlar da “Elbette!” diye ikrar etmislerdi.Kıyamet gunu “Bizim bundan haberimiz yoktu!” yahut: “Ne yapalım, daha once babalarımız Allah'a sirk kostular, biz de onlardan sonra gelen bir nesil idik, simdi o batılı baslatanların yaptıkları sebebiyle bizi imha mı edeceksin?” gibi bahaneler ileri surmeyesiniz diye Allah bu ikrarı aldı
Surah Al-Araf, Verse 173
وَكَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ ٱلۡأٓيَٰتِ وَلَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ
Iste Biz boylece, ayetleri iyice acıklıyoruz, olur ki dusunurler de inkarlarından donus yaparlar
Surah Al-Araf, Verse 174
وَٱتۡلُ عَلَيۡهِمۡ نَبَأَ ٱلَّذِيٓ ءَاتَيۡنَٰهُ ءَايَٰتِنَا فَٱنسَلَخَ مِنۡهَا فَأَتۡبَعَهُ ٱلشَّيۡطَٰنُ فَكَانَ مِنَ ٱلۡغَاوِينَ
Onlara, kendisine ayetlerimiz hakkında ilim nasib ettigimiz kimsenin de kıssasını anlat: Evet, o adam bu ilme ragmen o ayetlerin cercevesinden sıyrıldı, seytan da onu pesine taktı, derken azgınlardan biri olup cıktı.Eger dileseydik, onu o ayetler sayesinde yuksek bir mevkiye cıkarırdık, lakin o, dunyaya saplandı ve hevasının esiri oldu.Onun hali tıpkı kopegin durumuna benzer: Uzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da yine dilini salar solur! Iste bu, tıpkı ayetlerimizi yalan sayan kimselerin misalidir. Sen olayı onlara anlat, olur ki dusunup kendilerine cekiduzen verirler
Surah Al-Araf, Verse 175
وَلَوۡ شِئۡنَا لَرَفَعۡنَٰهُ بِهَا وَلَٰكِنَّهُۥٓ أَخۡلَدَ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ وَٱتَّبَعَ هَوَىٰهُۚ فَمَثَلُهُۥ كَمَثَلِ ٱلۡكَلۡبِ إِن تَحۡمِلۡ عَلَيۡهِ يَلۡهَثۡ أَوۡ تَتۡرُكۡهُ يَلۡهَثۚ ذَّـٰلِكَ مَثَلُ ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَاۚ فَٱقۡصُصِ ٱلۡقَصَصَ لَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُونَ
Onlara, kendisine ayetlerimiz hakkında ilim nasib ettigimiz kimsenin de kıssasını anlat: Evet, o adam bu ilme ragmen o ayetlerin cercevesinden sıyrıldı, seytan da onu pesine taktı, derken azgınlardan biri olup cıktı.Eger dileseydik, onu o ayetler sayesinde yuksek bir mevkiye cıkarırdık, lakin o, dunyaya saplandı ve hevasının esiri oldu.Onun hali tıpkı kopegin durumuna benzer: Uzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da yine dilini salar solur! Iste bu, tıpkı ayetlerimizi yalan sayan kimselerin misalidir. Sen olayı onlara anlat, olur ki dusunup kendilerine cekiduzen verirler
Surah Al-Araf, Verse 176
سَآءَ مَثَلًا ٱلۡقَوۡمُ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَأَنفُسَهُمۡ كَانُواْ يَظۡلِمُونَ
Ayetlerimizi yalan sayarak sırf kendi kendilerine zulmeden o kimselerin hali, ne cirkin bir ibret levhasıdır
Surah Al-Araf, Verse 177
مَن يَهۡدِ ٱللَّهُ فَهُوَ ٱلۡمُهۡتَدِيۖ وَمَن يُضۡلِلۡ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ
Allah kime hidayet ederse iste dogru yolu bulan odur; kimi de sasırtırsa iste onlar da kaybedenlerin ta kendileridir
Surah Al-Araf, Verse 178
وَلَقَدۡ ذَرَأۡنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرٗا مِّنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِۖ لَهُمۡ قُلُوبٞ لَّا يَفۡقَهُونَ بِهَا وَلَهُمۡ أَعۡيُنٞ لَّا يُبۡصِرُونَ بِهَا وَلَهُمۡ ءَاذَانٞ لَّا يَسۡمَعُونَ بِهَآۚ أُوْلَـٰٓئِكَ كَٱلۡأَنۡعَٰمِ بَلۡ هُمۡ أَضَلُّۚ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡغَٰفِلُونَ
Biz cehennem icin cinlerden ve insanlardan oyle kimseler yarattık ki onların kalpleri vardır ama bu kalplerle idrak etmezler, gozleri vardır onlarla gormezler, kulakları vardır onlarla isitmezler.Hasılı onlar hayvanlar gibi, hatta onlardan da saskındırlar. Iste asıl gafil olanlar onlardır. [46,26; 2,18; 8,23; 22,46; 2,171] {KM, Isaya 6,9-10; Matta}
Surah Al-Araf, Verse 179
وَلِلَّهِ ٱلۡأَسۡمَآءُ ٱلۡحُسۡنَىٰ فَٱدۡعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُواْ ٱلَّذِينَ يُلۡحِدُونَ فِيٓ أَسۡمَـٰٓئِهِۦۚ سَيُجۡزَوۡنَ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
En guzel isimler Allah'ındır, o halde bu isimlerle O’na dua edin. O’nun isimleri konusunda haktan sapanları terk edin. Onlar islediklerinin cezasını cekeceklerdir
Surah Al-Araf, Verse 180
وَمِمَّنۡ خَلَقۡنَآ أُمَّةٞ يَهۡدُونَ بِٱلۡحَقِّ وَبِهِۦ يَعۡدِلُونَ
Yarattıklarımız icinde, daima Hakka giden yolu gosteren ve onunla adaleti gerceklestiren bir topluluk vardır
Surah Al-Araf, Verse 181
وَٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا سَنَسۡتَدۡرِجُهُم مِّنۡ حَيۡثُ لَا يَعۡلَمُونَ
Ayetlerimizi yalan sayanları, farkına varamayacakları sekilde yavas yavas helake yaklastırırız
Surah Al-Araf, Verse 182
وَأُمۡلِي لَهُمۡۚ إِنَّ كَيۡدِي مَتِينٌ
Ben onlara muhlet veririm; fakat vakti gelince Benim cezalandırmam pek kesin ve siddetlidir
Surah Al-Araf, Verse 183
أَوَلَمۡ يَتَفَكَّرُواْۗ مَا بِصَاحِبِهِم مِّن جِنَّةٍۚ إِنۡ هُوَ إِلَّا نَذِيرٞ مُّبِينٌ
Bunlar hic dusunmediler mi ki kendilerine tebligde bulunan arkadasları Muhammed'de delilikten hicbir eser yoktur. O sadece ilerideki tehlikelerden kurtarmak icin gorevli bir uyarıcıdır. [34,46; 81,22] {KM; Yuhanna}
Surah Al-Araf, Verse 184
أَوَلَمۡ يَنظُرُواْ فِي مَلَكُوتِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا خَلَقَ ٱللَّهُ مِن شَيۡءٖ وَأَنۡ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ قَدِ ٱقۡتَرَبَ أَجَلُهُمۡۖ فَبِأَيِّ حَدِيثِۭ بَعۡدَهُۥ يُؤۡمِنُونَ
Hic dusunmezler mi goklerin ve yerin hukumranlıgını, o muazzam saltanatı? Dusunmezler mi Allah'ın yarattıgı herhangi bir mahluktaki ilahi duzenlemeyi?Onu da dusunmezlerse bari ecellerinin yaklasmıs olabilecegi ihtimalini?O halde buna iman etmedikten sonra, daha hangi soze inanırlar
Surah Al-Araf, Verse 185
مَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَلَا هَادِيَ لَهُۥۚ وَيَذَرُهُمۡ فِي طُغۡيَٰنِهِمۡ يَعۡمَهُونَ
Allah kimi sasırtırsa onu dogru yola getirecek yoktur. Allah onları azgınlıkları icinde bırakır, koru korune yuvarlanır giderler
Surah Al-Araf, Verse 186
يَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلسَّاعَةِ أَيَّانَ مُرۡسَىٰهَاۖ قُلۡ إِنَّمَا عِلۡمُهَا عِندَ رَبِّيۖ لَا يُجَلِّيهَا لِوَقۡتِهَآ إِلَّا هُوَۚ ثَقُلَتۡ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ لَا تَأۡتِيكُمۡ إِلَّا بَغۡتَةٗۗ يَسۡـَٔلُونَكَ كَأَنَّكَ حَفِيٌّ عَنۡهَاۖ قُلۡ إِنَّمَا عِلۡمُهَا عِندَ ٱللَّهِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ
Sana kıyametin ne zaman gelecegini sorarlar.De ki: “Onun ne zaman gelecegine dair bilgi yalnız Rabbimin nezdindedir. Vaktini O'ndan baskası acıklayamaz.O kıyamet oyle bir meseledir ki, ne goklerde ve ne de yerde ona tahammul edecek hic kimse yoktur!”O size ansızın gelecektir. Sen sanki onu biliyormussun gibi onu sana soruyorlar.De ki: “Ona dair gercek bilgi yalnız Allah’ın nezdindedir; ama insanların cogu bunu bilmezler.” [21,38; 42,18; 79; 42] {KM, Matta 24,3; Markos}
Surah Al-Araf, Verse 187
قُل لَّآ أَمۡلِكُ لِنَفۡسِي نَفۡعٗا وَلَا ضَرًّا إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُۚ وَلَوۡ كُنتُ أَعۡلَمُ ٱلۡغَيۡبَ لَٱسۡتَكۡثَرۡتُ مِنَ ٱلۡخَيۡرِ وَمَا مَسَّنِيَ ٱلسُّوٓءُۚ إِنۡ أَنَا۠ إِلَّا نَذِيرٞ وَبَشِيرٞ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
De ki: “Ben kendim icin bile Allah dilemedikce hicbir seye kadir degilim:Ne fayda saglayabilirim, ne de gelecek bir zararı uzaklastırabilirim.Sayet gaybı bilseydim elbette cok mal mulk elde ederdim, bana hic fenalık da dokunmazdı.Ama ben iman edecek kimseler icin sadece bir uyarıcı ve bir mujdeleyiciyim.”
Surah Al-Araf, Verse 188
۞هُوَ ٱلَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفۡسٖ وَٰحِدَةٖ وَجَعَلَ مِنۡهَا زَوۡجَهَا لِيَسۡكُنَ إِلَيۡهَاۖ فَلَمَّا تَغَشَّىٰهَا حَمَلَتۡ حَمۡلًا خَفِيفٗا فَمَرَّتۡ بِهِۦۖ فَلَمَّآ أَثۡقَلَت دَّعَوَا ٱللَّهَ رَبَّهُمَا لَئِنۡ ءَاتَيۡتَنَا صَٰلِحٗا لَّنَكُونَنَّ مِنَ ٱلشَّـٰكِرِينَ
O'dur ki sizi bir tek candan yarattı ve bundan da, gonlu kendisine ısınsın diye esini insa etti.Erkek esini sarıp burudu, o da hafif bir yuk yuklendi, hamile kaldı. Onu bir muddet tasıdı.Hamileligi agırlasınca her ikisi de Rab’leri olan Allah’a yonelip “Eger bize saglıklı, kusursuz bir evlat verirsen mutlaka Sana sukreden kullarından oluruz” diye yalvardılar. [4,1; 49,13; 30,21] {KM, Tekvin}
Surah Al-Araf, Verse 189
فَلَمَّآ ءَاتَىٰهُمَا صَٰلِحٗا جَعَلَا لَهُۥ شُرَكَآءَ فِيمَآ ءَاتَىٰهُمَاۚ فَتَعَٰلَى ٱللَّهُ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
Fakat Allah kendilerine kusursuz bir cocuk verince, annesi de babası da olcuyu kacırıp verdigi cocuk sebebiyle sirke bulastılar.Tuttular, Allah'a birtakım serikler yakıstırdılar. Halbuki Allah onların yakıstırdıkları her turlu ortaktan munezzehtir
Surah Al-Araf, Verse 190
أَيُشۡرِكُونَ مَا لَا يَخۡلُقُ شَيۡـٔٗا وَهُمۡ يُخۡلَقُونَ
O'na hic bir sey yaratmaya guc yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlukları mı es ortak sayıyorlar?Halbuki o serikler, kendilerini putlastıranların imdadına yetisemezler.Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım saglayamazlar.Sayet siz onları dogru yola cagıracak olursanız size uymazlar.O musrikleri siz ha hakka cagır mıssınız, ha susmussunuz, size karsı onların durumu aynıdır. [2]
Surah Al-Araf, Verse 191
وَلَا يَسۡتَطِيعُونَ لَهُمۡ نَصۡرٗا وَلَآ أَنفُسَهُمۡ يَنصُرُونَ
O'na hic bir sey yaratmaya guc yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlukları mı es ortak sayıyorlar?Halbuki o serikler, kendilerini putlastıranların imdadına yetisemezler.Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım saglayamazlar.Sayet siz onları dogru yola cagıracak olursanız size uymazlar.O musrikleri siz ha hakka cagır mıssınız, ha susmussunuz, size karsı onların durumu aynıdır. [2]
Surah Al-Araf, Verse 192
وَإِن تَدۡعُوهُمۡ إِلَى ٱلۡهُدَىٰ لَا يَتَّبِعُوكُمۡۚ سَوَآءٌ عَلَيۡكُمۡ أَدَعَوۡتُمُوهُمۡ أَمۡ أَنتُمۡ صَٰمِتُونَ
O'na hic bir sey yaratmaya guc yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlukları mı es ortak sayıyorlar?Halbuki o serikler, kendilerini putlastıranların imdadına yetisemezler.Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım saglayamazlar.Sayet siz onları dogru yola cagıracak olursanız size uymazlar.O musrikleri siz ha hakka cagır mıssınız, ha susmussunuz, size karsı onların durumu aynıdır. [2]
Surah Al-Araf, Verse 193
إِنَّ ٱلَّذِينَ تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ عِبَادٌ أَمۡثَالُكُمۡۖ فَٱدۡعُوهُمۡ فَلۡيَسۡتَجِيبُواْ لَكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Allah'tan baska dua ve ibadet ettiginiz butun putlar, sizin gibi kullardır.Onların tanrılıgı hakkındaki iddianız yerinde ise, haydi bakalım onları cagırın da size cevap versinler bakalım!Nasıl icabet edecekler ki, onların yuruyecek ayakları mı var? Yoksa tutacak elleri mi var?Veya gorecek gozleri mi var? Yahut isitecek kulakları mı var, neleri var?De ki: “Haydi butun seriklerinizi cagırın, sonra bana istediginiz tuzagı kurun, haydi elinizden geliyorsa bir an bile goz actırmayın!” {KM, Mezmurlar 115,2-8; Isaya}
Surah Al-Araf, Verse 194
أَلَهُمۡ أَرۡجُلٞ يَمۡشُونَ بِهَآۖ أَمۡ لَهُمۡ أَيۡدٖ يَبۡطِشُونَ بِهَآۖ أَمۡ لَهُمۡ أَعۡيُنٞ يُبۡصِرُونَ بِهَآۖ أَمۡ لَهُمۡ ءَاذَانٞ يَسۡمَعُونَ بِهَاۗ قُلِ ٱدۡعُواْ شُرَكَآءَكُمۡ ثُمَّ كِيدُونِ فَلَا تُنظِرُونِ
Allah'tan baska dua ve ibadet ettiginiz butun putlar, sizin gibi kullardır.Onların tanrılıgı hakkındaki iddianız yerinde ise, haydi bakalım onları cagırın da size cevap versinler bakalım!Nasıl icabet edecekler ki, onların yuruyecek ayakları mı var? Yoksa tutacak elleri mi var?Veya gorecek gozleri mi var? Yahut isitecek kulakları mı var, neleri var?De ki: “Haydi butun seriklerinizi cagırın, sonra bana istediginiz tuzagı kurun, haydi elinizden geliyorsa bir an bile goz actırmayın!” {KM, Mezmurlar 115,2-8; Isaya}
Surah Al-Araf, Verse 195
إِنَّ وَلِـِّۧيَ ٱللَّهُ ٱلَّذِي نَزَّلَ ٱلۡكِتَٰبَۖ وَهُوَ يَتَوَلَّى ٱلصَّـٰلِحِينَ
Zira benim mevla'm, o kitabı indiren Allah’tır ve O butun iyi kulların koruyucusudur. [
Surah Al-Araf, Verse 196
وَٱلَّذِينَ تَدۡعُونَ مِن دُونِهِۦ لَا يَسۡتَطِيعُونَ نَصۡرَكُمۡ وَلَآ أَنفُسَهُمۡ يَنصُرُونَ
Allah'tan baska yardımınıza cagırdıgınız tanrılarınız ise sizin imdadınıza yetisemezler, hatta kendilerine bile fayda ve yardımları dokunmaz
Surah Al-Araf, Verse 197
وَإِن تَدۡعُوهُمۡ إِلَى ٱلۡهُدَىٰ لَا يَسۡمَعُواْۖ وَتَرَىٰهُمۡ يَنظُرُونَ إِلَيۡكَ وَهُمۡ لَا يُبۡصِرُونَ
Siz o musrikleri (veya putları) dogru yola davet ederseniz isitmezler.Onların sana baktıgını gorursun ama, aslında onlar gormezler
Surah Al-Araf, Verse 198
خُذِ ٱلۡعَفۡوَ وَأۡمُرۡ بِٱلۡعُرۡفِ وَأَعۡرِضۡ عَنِ ٱلۡجَٰهِلِينَ
Sen af ve musamaha yolunu tut, iyiligi emret, cahillere aldırıs etme
Surah Al-Araf, Verse 199
وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ نَزۡغٞ فَٱسۡتَعِذۡ بِٱللَّهِۚ إِنَّهُۥ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Her ne zaman seytandan sana bir vesvese gelecek olursa, hemen Allah'a sıgın! Cunku o duaları isitip icabet eder ve her seyi bilir
Surah Al-Araf, Verse 200
إِنَّ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ إِذَا مَسَّهُمۡ طَـٰٓئِفٞ مِّنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ تَذَكَّرُواْ فَإِذَا هُم مُّبۡصِرُونَ
Allah'a karsı gelmekten sakınanlara seytandan bir hayal ilisince, hemen dusunup kendilerini toparlar, basiretlerine tam sahib olurlar
Surah Al-Araf, Verse 201
وَإِخۡوَٰنُهُمۡ يَمُدُّونَهُمۡ فِي ٱلۡغَيِّ ثُمَّ لَا يُقۡصِرُونَ
Seytanların dostlarına gelince, seytanlar onları azgınlıga surukler, sonra da yakalarını bırakmazlar
Surah Al-Araf, Verse 202
وَإِذَا لَمۡ تَأۡتِهِم بِـَٔايَةٖ قَالُواْ لَوۡلَا ٱجۡتَبَيۡتَهَاۚ قُلۡ إِنَّمَآ أَتَّبِعُ مَا يُوحَىٰٓ إِلَيَّ مِن رَّبِّيۚ هَٰذَا بَصَآئِرُ مِن رَّبِّكُمۡ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Onlara keyfi olarak istedikleri bir ayet veya mucize getirmedigin zaman“Hic degilse bir seyler bulup bulustursaydın ya!” derler.De ki: “Ben, sadece Rabbimden ne vahyolunursa ona tabi olurum. Butun bu Kur'an Rabbinizden gelen basiretlerdir, gonul gozlerini acan, gercekleri gosteren nurlardır. Iman edecek kimseler icin hidayet ve rahmettir.”
Surah Al-Araf, Verse 203
وَإِذَا قُرِئَ ٱلۡقُرۡءَانُ فَٱسۡتَمِعُواْ لَهُۥ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ
Oyle ise, Kur'an okundugunda hemen ona kulak verin, susup dinleyin ki merhamete nail olasınız
Surah Al-Araf, Verse 204
وَٱذۡكُر رَّبَّكَ فِي نَفۡسِكَ تَضَرُّعٗا وَخِيفَةٗ وَدُونَ ٱلۡجَهۡرِ مِنَ ٱلۡقَوۡلِ بِٱلۡغُدُوِّ وَٱلۡأٓصَالِ وَلَا تَكُن مِّنَ ٱلۡغَٰفِلِينَ
Sabah ve aksam Rabbini, icinden yalvararak, urpererek ve yuksek olmayan, kendin isitebilecegin bir sesle zikret, gafillerden olma
Surah Al-Araf, Verse 205
إِنَّ ٱلَّذِينَ عِندَ رَبِّكَ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ عَنۡ عِبَادَتِهِۦ وَيُسَبِّحُونَهُۥ وَلَهُۥ يَسۡجُدُونَۤ۩
Rab'bine yakın melekler O’na kulluk ve ibadet etmekten asla kibirlenmez, hep O’nu tenzih eder ve yalnız O’na secde ederler
Surah Al-Araf, Verse 206