Surah Al-Araf Verse 43 - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
Surah Al-Arafوَنَزَعۡنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنۡ غِلّٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهِمُ ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ وَقَالُواْ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي هَدَىٰنَا لِهَٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهۡتَدِيَ لَوۡلَآ أَنۡ هَدَىٰنَا ٱللَّهُۖ لَقَدۡ جَآءَتۡ رُسُلُ رَبِّنَا بِٱلۡحَقِّۖ وَنُودُوٓاْ أَن تِلۡكُمُ ٱلۡجَنَّةُ أُورِثۡتُمُوهَا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
O cennet ehlinin kalblerinde olan hased ve kini cıkarırız. (Oturdukları yerlerin) altlarından ırmaklar akar (Haldeki yerlerini gorunce) soyle derler: “- Allah’a hamd olsun ki, bizi, hidayeti ile buna kavusturdu. Eger Allah bize hidayet vermeseydi, kendiligimizden bunun yolunu bulamazdık. Gercekten Rabbimizin peygamberleri, hakkı getirmislerdir.” Onlara soyle cagrılır: “- Iste amelleriniz sebebiyle mirascı olarak konduruldugunuz cennet, budur.”