Surah At-Taubah - Turkish Translation by Abdulbaki Golpinarli
بَرَآءَةٞ مِّنَ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦٓ إِلَى ٱلَّذِينَ عَٰهَدتُّم مِّنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ
Allah ve Resulu, kendileriyle ahitlestiginiz musriklerden beridir
Surah At-Taubah, Verse 1
فَسِيحُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ أَرۡبَعَةَ أَشۡهُرٖ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّكُمۡ غَيۡرُ مُعۡجِزِي ٱللَّهِ وَأَنَّ ٱللَّهَ مُخۡزِي ٱلۡكَٰفِرِينَ
Yeryuzunde dort ay daha dolasın ve bilin ki siz Allah'ı aciz bir hale getiremezsiniz ve suphe yok ki Allah, kafirleri asagılık bir hale getirecektir
Surah At-Taubah, Verse 2
وَأَذَٰنٞ مِّنَ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦٓ إِلَى ٱلنَّاسِ يَوۡمَ ٱلۡحَجِّ ٱلۡأَكۡبَرِ أَنَّ ٱللَّهَ بَرِيٓءٞ مِّنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ وَرَسُولُهُۥۚ فَإِن تُبۡتُمۡ فَهُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۖ وَإِن تَوَلَّيۡتُمۡ فَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّكُمۡ غَيۡرُ مُعۡجِزِي ٱللَّهِۗ وَبَشِّرِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Haccı ekber gunu, Allah'tan ve Peygamberinden insanlara bir ilandır bu: Suphe yok ki Allah ve Peygamberi, musriklerden beridir. Artık tovbe ederseniz bu, daha hayırlıdır size. Fakat gene yuz cevirirseniz iyice bilin ki siz hic suphe yok, Allah'ı aciz bırakamazsınız ve kafir olanlara pek acıklı azapla mujde ver
Surah At-Taubah, Verse 3
إِلَّا ٱلَّذِينَ عَٰهَدتُّم مِّنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ ثُمَّ لَمۡ يَنقُصُوكُمۡ شَيۡـٔٗا وَلَمۡ يُظَٰهِرُواْ عَلَيۡكُمۡ أَحَدٗا فَأَتِمُّوٓاْ إِلَيۡهِمۡ عَهۡدَهُمۡ إِلَىٰ مُدَّتِهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلۡمُتَّقِينَ
Ancak musriklerden ahitlestiginiz kimseler, bu ahitten sonra size karsı sozlerinden hicbir suretle donmemis, sartlardan hicbirini bozmamıs ve aleyhinize hicbir kimseye yardıma kalkısmamıs olanlar mustesna. Onlarla olan ahdinizi, muddeti bitinciyedek tamamlayın. Suphe yok ki Allah, cekinenleri sever
Surah At-Taubah, Verse 4
فَإِذَا ٱنسَلَخَ ٱلۡأَشۡهُرُ ٱلۡحُرُمُ فَٱقۡتُلُواْ ٱلۡمُشۡرِكِينَ حَيۡثُ وَجَدتُّمُوهُمۡ وَخُذُوهُمۡ وَٱحۡصُرُوهُمۡ وَٱقۡعُدُواْ لَهُمۡ كُلَّ مَرۡصَدٖۚ فَإِن تَابُواْ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُاْ ٱلزَّكَوٰةَ فَخَلُّواْ سَبِيلَهُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Haram aylar cıkınca musrikleri Nerede bulursanız oldurun, yakalayın, kusatın, hapsedin onları, gelip gececekleri butun yolları tutun. Fakat tovbe ederler, namaz kılarlar ve zekat verirlerse bırakın onları, suphe yok ki Allah sucları orter, rahimdir
Surah At-Taubah, Verse 5
وَإِنۡ أَحَدٞ مِّنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ ٱسۡتَجَارَكَ فَأَجِرۡهُ حَتَّىٰ يَسۡمَعَ كَلَٰمَ ٱللَّهِ ثُمَّ أَبۡلِغۡهُ مَأۡمَنَهُۥۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَوۡمٞ لَّا يَعۡلَمُونَ
Musriklerden biri, senden aman dilerse aman ver ona da Allah sozunu dinlesin, sonra da emin oldugu yere dek yolla onu. Bunun sebebi de, onların, bilmeyen bir topluluk olmalarıdır
Surah At-Taubah, Verse 6
كَيۡفَ يَكُونُ لِلۡمُشۡرِكِينَ عَهۡدٌ عِندَ ٱللَّهِ وَعِندَ رَسُولِهِۦٓ إِلَّا ٱلَّذِينَ عَٰهَدتُّمۡ عِندَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۖ فَمَا ٱسۡتَقَٰمُواْ لَكُمۡ فَٱسۡتَقِيمُواْ لَهُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلۡمُتَّقِينَ
Musriklerin, Allah ve Peygamberi katında nasıl bir ahitleri olabilir ki? Ancak Mescidi Haram yanında ahitlestikleriniz mustesna. Onlar, size karsı dogru hareket ederlerse siz de onlara karsı dogru hareket edin. Suphe yok ki Allah, cekinenleri sever
Surah At-Taubah, Verse 7
كَيۡفَ وَإِن يَظۡهَرُواْ عَلَيۡكُمۡ لَا يَرۡقُبُواْ فِيكُمۡ إِلّٗا وَلَا ذِمَّةٗۚ يُرۡضُونَكُم بِأَفۡوَٰهِهِمۡ وَتَأۡبَىٰ قُلُوبُهُمۡ وَأَكۡثَرُهُمۡ فَٰسِقُونَ
Nitekim onlar size ustolsaydı hakkınızda ne bir yakınlık gosterirlerdi, ne bir ahde riayet ederlerdi. Onlar, sizi ancak agızlarıyla hosnut ederler, yureklerindeyse dusmanlık ve gadir var ve onların cogu, buyruktan cıkmıs kisilerdir
Surah At-Taubah, Verse 8
ٱشۡتَرَوۡاْ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ ثَمَنٗا قَلِيلٗا فَصَدُّواْ عَن سَبِيلِهِۦٓۚ إِنَّهُمۡ سَآءَ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Allah'ın ayetlerini satarlar da karsılık olarak pek az ve adi bir sey elde ederler ve halkı Allah yolundan menederler. Gercekten de yaptıkları sey, ne de kotu seydir
Surah At-Taubah, Verse 9
لَا يَرۡقُبُونَ فِي مُؤۡمِنٍ إِلّٗا وَلَا ذِمَّةٗۚ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُعۡتَدُونَ
Inanan birisine karsı ne bir yakınlık gozetirler, ne bir ahde riayet ederler ve onlardır haddi asanların ta kendileri
Surah At-Taubah, Verse 10
فَإِن تَابُواْ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُاْ ٱلزَّكَوٰةَ فَإِخۡوَٰنُكُمۡ فِي ٱلدِّينِۗ وَنُفَصِّلُ ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ
Fakat tovbe ederler, namaz kılarlar ve zekat verirlerse onlar da din kardeslerinizdir ve biz, bilen topluluga ayetlerimizi acıklar, bildiririz
Surah At-Taubah, Verse 11
وَإِن نَّكَثُوٓاْ أَيۡمَٰنَهُم مِّنۢ بَعۡدِ عَهۡدِهِمۡ وَطَعَنُواْ فِي دِينِكُمۡ فَقَٰتِلُوٓاْ أَئِمَّةَ ٱلۡكُفۡرِ إِنَّهُمۡ لَآ أَيۡمَٰنَ لَهُمۡ لَعَلَّهُمۡ يَنتَهُونَ
Ahitlerinden sonra gene yeminlerini bozarlar ve dininizi kınarlarsa kafirlige bas olanlarla savasın, suphe yok ki yeminini tutmayan kisilerdir onlar, belki bu suretle yaptıklarından vazgecerler
Surah At-Taubah, Verse 12
أَلَا تُقَٰتِلُونَ قَوۡمٗا نَّكَثُوٓاْ أَيۡمَٰنَهُمۡ وَهَمُّواْ بِإِخۡرَاجِ ٱلرَّسُولِ وَهُم بَدَءُوكُمۡ أَوَّلَ مَرَّةٍۚ أَتَخۡشَوۡنَهُمۡۚ فَٱللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخۡشَوۡهُ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ
Yeminlerinden donen ve Peygamberi, ulkesinden cıkarmaya cabalayan ve size karsı ahitlerini ilkin bozan bir toplulukla savasmaz mısınız, korkar mısınız onlardan? Inanmıssanız kendisinden korkulmaya daha layık olan Allah'tır
Surah At-Taubah, Verse 13
قَٰتِلُوهُمۡ يُعَذِّبۡهُمُ ٱللَّهُ بِأَيۡدِيكُمۡ وَيُخۡزِهِمۡ وَيَنصُرۡكُمۡ عَلَيۡهِمۡ وَيَشۡفِ صُدُورَ قَوۡمٖ مُّؤۡمِنِينَ
Savasın onlarla da Allah, ellerinizle onları azaplandırsın, asagılatsın onları, onlara karsı yardım etsin size ve inanan toplulugun goguslerini ferahlatsın
Surah At-Taubah, Verse 14
وَيُذۡهِبۡ غَيۡظَ قُلُوبِهِمۡۗ وَيَتُوبُ ٱللَّهُ عَلَىٰ مَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Ve yureklerindeki gazabı gidersin ve Allah, diledigine tovbe nasip eder ve tovbesini kabul eyler ve Allah, her seyi bilir, hukum ve hikmet sahibidir
Surah At-Taubah, Verse 15
أَمۡ حَسِبۡتُمۡ أَن تُتۡرَكُواْ وَلَمَّا يَعۡلَمِ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ جَٰهَدُواْ مِنكُمۡ وَلَمۡ يَتَّخِذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلَا رَسُولِهِۦ وَلَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَلِيجَةٗۚ وَٱللَّهُ خَبِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ
Sanır mısınız ki kendi halinize bırakılacaksınız ve Allah, sizden savasanlarla Allah'tan, Peygamberinden ve inananlardan baskasını sır dostu edinmeyenleri bilmeyecek? Ve Allah, ne yaparsanız hepsinden de haberdardır
Surah At-Taubah, Verse 16
مَا كَانَ لِلۡمُشۡرِكِينَ أَن يَعۡمُرُواْ مَسَٰجِدَ ٱللَّهِ شَٰهِدِينَ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِم بِٱلۡكُفۡرِۚ أُوْلَـٰٓئِكَ حَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡ وَفِي ٱلنَّارِ هُمۡ خَٰلِدُونَ
Kendileri kendi kafirliklerine tanık olup dururlarken musriklerin Allah'a secde edilen yerleri imara hakları yoktur. Onlar, butun yaptıkları bosa gidenlerdir ve onlar, ateste ebedi olarak kalırlar
Surah At-Taubah, Verse 17
إِنَّمَا يَعۡمُرُ مَسَٰجِدَ ٱللَّهِ مَنۡ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَأَقَامَ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَى ٱلزَّكَوٰةَ وَلَمۡ يَخۡشَ إِلَّا ٱللَّهَۖ فَعَسَىٰٓ أُوْلَـٰٓئِكَ أَن يَكُونُواْ مِنَ ٱلۡمُهۡتَدِينَ
Allah'a secde edilen yerleri, ancak ve ancak Allah'a ve ahiret gunune inanan, namaz kılan, zekat veren ve Allah'tan baska kimseden korkmayanlar imar eder. Iste dogru yolu bulmaları umulanlar da onlardır
Surah At-Taubah, Verse 18
۞أَجَعَلۡتُمۡ سِقَايَةَ ٱلۡحَآجِّ وَعِمَارَةَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِ كَمَنۡ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَجَٰهَدَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۚ لَا يَسۡتَوُۥنَ عِندَ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Hacılara su verme ve Mescidi Haram'ı imar etme isiyle ugrasanların derecesini Allah'a ve ahiret gunune inanıp Allah yolunda savasan kimsenin derecesiyle bir mi tutarsınız? Ve Allah, zulmeden toplulugu dogru yola sevketmez
Surah At-Taubah, Verse 19
ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَٰهَدُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡ أَعۡظَمُ دَرَجَةً عِندَ ٱللَّهِۚ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ
Inananların, yurtlarından gocenlerin ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savasanların Allah katında dereceleri pek buyuktur ve onlardır muratlarına erenlerin, kurtulup nusrat bulanların ta kendileri
Surah At-Taubah, Verse 20
يُبَشِّرُهُمۡ رَبُّهُم بِرَحۡمَةٖ مِّنۡهُ وَرِضۡوَٰنٖ وَجَنَّـٰتٖ لَّهُمۡ فِيهَا نَعِيمٞ مُّقِيمٌ
Rableri, onları oz rahmetiyle, razılıgıyla ve tukenmez nimetleri bulunan cennetlerle mujdeler
Surah At-Taubah, Verse 21
خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ عِندَهُۥٓ أَجۡرٌ عَظِيمٞ
Orada ebedi kalırlar. Suphe yok ki pek buyuk mukafat, Allah katındadır
Surah At-Taubah, Verse 22
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّخِذُوٓاْ ءَابَآءَكُمۡ وَإِخۡوَٰنَكُمۡ أَوۡلِيَآءَ إِنِ ٱسۡتَحَبُّواْ ٱلۡكُفۡرَ عَلَى ٱلۡإِيمَٰنِۚ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمۡ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ
Ey inananlar, kafirligi severler ve kufru imana tercih ederlerse babalarınızı ve kardeslerinizi de dost edinmeyin ve icinizden kim onları severse onlardır zulmedenler
Surah At-Taubah, Verse 23
قُلۡ إِن كَانَ ءَابَآؤُكُمۡ وَأَبۡنَآؤُكُمۡ وَإِخۡوَٰنُكُمۡ وَأَزۡوَٰجُكُمۡ وَعَشِيرَتُكُمۡ وَأَمۡوَٰلٌ ٱقۡتَرَفۡتُمُوهَا وَتِجَٰرَةٞ تَخۡشَوۡنَ كَسَادَهَا وَمَسَٰكِنُ تَرۡضَوۡنَهَآ أَحَبَّ إِلَيۡكُم مِّنَ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَجِهَادٖ فِي سَبِيلِهِۦ فَتَرَبَّصُواْ حَتَّىٰ يَأۡتِيَ ٱللَّهُ بِأَمۡرِهِۦۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡفَٰسِقِينَ
De ki: Babalarınız, ogullarınız, kardesleriniz, karılarınız, asiretiniz, elde ettiginiz mallar, kesada ugramasından korktugunuz alısveris ve hosunuza giden evler, sizce Allah'tan, Peygamberinden ve onun yolunda savas etmeden daha sevimliyse bekleyin Allah'ın emri gelinciye dek ve Allah, buyruktan cıkan kotu toplulugu dogru yola sevketmez
Surah At-Taubah, Verse 24
لَقَدۡ نَصَرَكُمُ ٱللَّهُ فِي مَوَاطِنَ كَثِيرَةٖ وَيَوۡمَ حُنَيۡنٍ إِذۡ أَعۡجَبَتۡكُمۡ كَثۡرَتُكُمۡ فَلَمۡ تُغۡنِ عَنكُمۡ شَيۡـٔٗا وَضَاقَتۡ عَلَيۡكُمُ ٱلۡأَرۡضُ بِمَا رَحُبَتۡ ثُمَّ وَلَّيۡتُم مُّدۡبِرِينَ
Andolsun ki Allah size bircok yerlerde ve Huneyn gununde yardım etmisti; hani o gun coklugunuzla ovunup sevinmistiniz de bu cokluk, dusmanı defedememisti, hicbir isinize yaramamıstı, yeryuzu, o kadar genisken daralmıstı size, sonra da arka cevirip geri cekilmistiniz
Surah At-Taubah, Verse 25
ثُمَّ أَنزَلَ ٱللَّهُ سَكِينَتَهُۥ عَلَىٰ رَسُولِهِۦ وَعَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَأَنزَلَ جُنُودٗا لَّمۡ تَرَوۡهَا وَعَذَّبَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْۚ وَذَٰلِكَ جَزَآءُ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Sonra da Allah, Peygamberine ve inanlara manevi kuvvetini ihsan etmisti ve gormediginiz orduları indirerek kafirleri azaplandırmıstı ve iste kafirlerin cezası da budur
Surah At-Taubah, Verse 26
ثُمَّ يَتُوبُ ٱللَّهُ مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ عَلَىٰ مَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Bundan sonra da Allah, diledigine tovbe nasib etmis ve tovbesini kabul eylemisti ve Allah sucları orter, rahimdir
Surah At-Taubah, Verse 27
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِنَّمَا ٱلۡمُشۡرِكُونَ نَجَسٞ فَلَا يَقۡرَبُواْ ٱلۡمَسۡجِدَ ٱلۡحَرَامَ بَعۡدَ عَامِهِمۡ هَٰذَاۚ وَإِنۡ خِفۡتُمۡ عَيۡلَةٗ فَسَوۡفَ يُغۡنِيكُمُ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦٓ إِن شَآءَۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Ey inananlar, musrikler, mutlaka pis insanlardır, bu yıldan sonra artık onları Mescidi Haram'a yaklastırmayın. Yoksulluktan korkarsanız bilin ki Allah dilerse yakında sizi lutfuyla, ihsanıyla zenginlestirir ve suphe yok ki Allah her seyi bilir, hukum ve hikmet sahibidir
Surah At-Taubah, Verse 28
قَٰتِلُواْ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَلَا بِٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥ وَلَا يَدِينُونَ دِينَ ٱلۡحَقِّ مِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ حَتَّىٰ يُعۡطُواْ ٱلۡجِزۡيَةَ عَن يَدٖ وَهُمۡ صَٰغِرُونَ
Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gunune inanmayanlarla, Allah'la Peygamberinin haram ettigini haram saymayanlarla ve hak dinini kabul etmeyenlerle savasın cizye vermeye razı olup bizzat kendi elleriyle ve alcalarak gelip verinceye dek onlar
Surah At-Taubah, Verse 29
وَقَالَتِ ٱلۡيَهُودُ عُزَيۡرٌ ٱبۡنُ ٱللَّهِ وَقَالَتِ ٱلنَّصَٰرَى ٱلۡمَسِيحُ ٱبۡنُ ٱللَّهِۖ ذَٰلِكَ قَوۡلُهُم بِأَفۡوَٰهِهِمۡۖ يُضَٰهِـُٔونَ قَوۡلَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَبۡلُۚ قَٰتَلَهُمُ ٱللَّهُۖ أَنَّىٰ يُؤۡفَكُونَ
Yahudiler, Uzeyr, Allah'ın ogludur dedi, Nasraniler de Mesih, Allah'ın ogludur dedi. Bu soz, onların uydurup agızlarına aldıkları bir soz. Daha once kafir olanların sozlerini taklit etmedeler, hay Allah kahredesiler, nasıl da yalana kapılıyorlar, batıla uyuyorlar
Surah At-Taubah, Verse 30
ٱتَّخَذُوٓاْ أَحۡبَارَهُمۡ وَرُهۡبَٰنَهُمۡ أَرۡبَابٗا مِّن دُونِ ٱللَّهِ وَٱلۡمَسِيحَ ٱبۡنَ مَرۡيَمَ وَمَآ أُمِرُوٓاْ إِلَّا لِيَعۡبُدُوٓاْ إِلَٰهٗا وَٰحِدٗاۖ لَّآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۚ سُبۡحَٰنَهُۥ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
Allah'ı bırakıp bilginleriyle rahiplerini ve Meryemoglu Mesih'i Rab tanımıslardır; halbuki onlara da ancak tek mabuda kulluk etmek emredilmistir. Ondan baska tapacak yok; o onların sirk kostukları seylerden munezzehtir
Surah At-Taubah, Verse 31
يُرِيدُونَ أَن يُطۡفِـُٔواْ نُورَ ٱللَّهِ بِأَفۡوَٰهِهِمۡ وَيَأۡبَى ٱللَّهُ إِلَّآ أَن يُتِمَّ نُورَهُۥ وَلَوۡ كَرِهَ ٱلۡكَٰفِرُونَ
Isterler ki Allah'ın nurunu nefesleriyle sondursunler, halbuki Allah, kafirler istemese de, onlara zor gelse de nurunu yuceltip itmam etmekten baska hicbir seye razı degildir
Surah At-Taubah, Verse 32
هُوَ ٱلَّذِيٓ أَرۡسَلَ رَسُولَهُۥ بِٱلۡهُدَىٰ وَدِينِ ٱلۡحَقِّ لِيُظۡهِرَهُۥ عَلَى ٱلدِّينِ كُلِّهِۦ وَلَوۡ كَرِهَ ٱلۡمُشۡرِكُونَ
Oyle bir mabuttur ki musrikler istemese de, zorlarına gitse de Peygamberini, insanları dogru yola sevkeden apacık ve kesin delillerle ve butun dinlere ustolmak uzere gercek dinle gondermistir
Surah At-Taubah, Verse 33
۞يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِنَّ كَثِيرٗا مِّنَ ٱلۡأَحۡبَارِ وَٱلرُّهۡبَانِ لَيَأۡكُلُونَ أَمۡوَٰلَ ٱلنَّاسِ بِٱلۡبَٰطِلِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِۗ وَٱلَّذِينَ يَكۡنِزُونَ ٱلذَّهَبَ وَٱلۡفِضَّةَ وَلَا يُنفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ فَبَشِّرۡهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٖ
Ey inananlar, o bilginlerle rahiplerin cogu, bos sebeplerle insanların mallarını yerler ve halkı Allah yolundan menederler. Altını, gumusu biriktirip Allah yolunda harcamayanları elemli bir azapla mujdele
Surah At-Taubah, Verse 34
يَوۡمَ يُحۡمَىٰ عَلَيۡهَا فِي نَارِ جَهَنَّمَ فَتُكۡوَىٰ بِهَا جِبَاهُهُمۡ وَجُنُوبُهُمۡ وَظُهُورُهُمۡۖ هَٰذَا مَا كَنَزۡتُمۡ لِأَنفُسِكُمۡ فَذُوقُواْ مَا كُنتُمۡ تَكۡنِزُونَ
O gun, cehennem, o altını, gumusu alevleyecek ve onlar, cehennem atesinde kızdırılıp alınlarına, yanlarına, sırtlarına bastırılacak, onlarla daglanacaklar ve iste bunlardır kendiniz icin biriktirdiginiz seyler denecek, tadın biriktirdiklerinizin azabını
Surah At-Taubah, Verse 35
إِنَّ عِدَّةَ ٱلشُّهُورِ عِندَ ٱللَّهِ ٱثۡنَا عَشَرَ شَهۡرٗا فِي كِتَٰبِ ٱللَّهِ يَوۡمَ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ مِنۡهَآ أَرۡبَعَةٌ حُرُمٞۚ ذَٰلِكَ ٱلدِّينُ ٱلۡقَيِّمُۚ فَلَا تَظۡلِمُواْ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمۡۚ وَقَٰتِلُواْ ٱلۡمُشۡرِكِينَ كَآفَّةٗ كَمَا يُقَٰتِلُونَكُمۡ كَآفَّةٗۚ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلۡمُتَّقِينَ
Ayların sayısı, gercekten de Allah katında on ikidir ve goklerle yeryuzunu yarattıgı gunden beri Allah'ın takdirinde bu, boyledir. Onların dort tanesi haram aylardır. Budur dosdogru hesap. Artık bu haram aylarda kendinize zulmetmeyin, fakat musriklerin hepsiyle de savasın, nitekim onların da topu sizinle savasmadadır ve bilin ki Allah, suphe yok ki cekinenlerle beraberdir
Surah At-Taubah, Verse 36
إِنَّمَا ٱلنَّسِيٓءُ زِيَادَةٞ فِي ٱلۡكُفۡرِۖ يُضَلُّ بِهِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يُحِلُّونَهُۥ عَامٗا وَيُحَرِّمُونَهُۥ عَامٗا لِّيُوَاطِـُٔواْ عِدَّةَ مَا حَرَّمَ ٱللَّهُ فَيُحِلُّواْ مَا حَرَّمَ ٱللَّهُۚ زُيِّنَ لَهُمۡ سُوٓءُ أَعۡمَٰلِهِمۡۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Haram ayı geciktirme, ancak kafirligi artırmadadır ki kafir olanlar, bu suretle dogru yoldan cıkarılmadadır; onlar, Allah'ın haram ettigi ayların sayısını denk getirsinler de Allah'ın haram ettigini helal etsinler diye haram ayı bir yıl helal sayarlar, bir yıl haram sayarlar. Onların kotu isleri, kendilerine hos gorunmededir ve Allah, kafir olan toplulugu dogru yola sevketmez
Surah At-Taubah, Verse 37
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَا لَكُمۡ إِذَا قِيلَ لَكُمُ ٱنفِرُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ ٱثَّاقَلۡتُمۡ إِلَى ٱلۡأَرۡضِۚ أَرَضِيتُم بِٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا مِنَ ٱلۡأٓخِرَةِۚ فَمَا مَتَٰعُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا فِي ٱلۡأٓخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ
Ey inananlar, size ne oldu da Allah yolunda savasa cıkın dendigi zaman oldugunuz yerde mıhlanıp kaldınız. Ahireti bıraktınız da dunya yasayısına mı razı oldunuz? Fakat dunya hayatının faydası, ahirete nispetle pek azdır
Surah At-Taubah, Verse 38
إِلَّا تَنفِرُواْ يُعَذِّبۡكُمۡ عَذَابًا أَلِيمٗا وَيَسۡتَبۡدِلۡ قَوۡمًا غَيۡرَكُمۡ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيۡـٔٗاۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٌ
Hep birden savasa cıkmazsanız sizi acıklı bir azapla azaplandırır ve yerinize, sizden baska bir topluluk getirir ve siz, ona hicbir zarar vermezsiniz ve Allah'ın, her seye gucu yeter
Surah At-Taubah, Verse 39
إِلَّا تَنصُرُوهُ فَقَدۡ نَصَرَهُ ٱللَّهُ إِذۡ أَخۡرَجَهُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ ثَانِيَ ٱثۡنَيۡنِ إِذۡ هُمَا فِي ٱلۡغَارِ إِذۡ يَقُولُ لِصَٰحِبِهِۦ لَا تَحۡزَنۡ إِنَّ ٱللَّهَ مَعَنَاۖ فَأَنزَلَ ٱللَّهُ سَكِينَتَهُۥ عَلَيۡهِ وَأَيَّدَهُۥ بِجُنُودٖ لَّمۡ تَرَوۡهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلسُّفۡلَىٰۗ وَكَلِمَةُ ٱللَّهِ هِيَ ٱلۡعُلۡيَاۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Siz ona yardım etmezseniz hatırlayın o zamanı ki kafirler, onu yurdundan cıkardıkları zaman yardım etmisti ona. O, iki kisinin ikincisiydi ancak ve hani ikisi de magaradaydılar, arkadasına, mahzun olma demisti, suphe yok ki Allah, bizimle beraberdir. Suphe yok ki Allah, ona manevi bir kuvvet ve huzur vermisti ve onu, sizin gormediginiz ordularla kuvvetlendirmisti ve kafir olanların sozlerini alcaltmıstı, Allah'ın sozuyse zaten yuceydi ve Allah, her seye ustundur, hukum ve hikmet sahibidir
Surah At-Taubah, Verse 40
ٱنفِرُواْ خِفَافٗا وَثِقَالٗا وَجَٰهِدُواْ بِأَمۡوَٰلِكُمۡ وَأَنفُسِكُمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۚ ذَٰلِكُمۡ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
Genciniz, ihtiyarınız, hep beraber savasa cıkın ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda savasın, bilirseniz bu, sizin icin daha hayırlıdır
Surah At-Taubah, Verse 41
لَوۡ كَانَ عَرَضٗا قَرِيبٗا وَسَفَرٗا قَاصِدٗا لَّٱتَّبَعُوكَ وَلَٰكِنۢ بَعُدَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلشُّقَّةُۚ وَسَيَحۡلِفُونَ بِٱللَّهِ لَوِ ٱسۡتَطَعۡنَا لَخَرَجۡنَا مَعَكُمۡ يُهۡلِكُونَ أَنفُسَهُمۡ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ إِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
Onları hazır bir ganimete, yahut yakın bir yolculuga cagırsaydın sana uyarlardı, fakat mesakkatle alınacak olan bu yol, onlara uzak geldi. Allah'a andicerek gucumuz yetseydi sizinle beraber cıkardık diyecekler. Onlar, kendilerini helak ediyorlar ve Allah biliyor ki onlar yalancıdır
Surah At-Taubah, Verse 42
عَفَا ٱللَّهُ عَنكَ لِمَ أَذِنتَ لَهُمۡ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكَ ٱلَّذِينَ صَدَقُواْ وَتَعۡلَمَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Allah seni affetsin, ne diye izin verdin onlara? Vermeseydin de sence gercekler de acıga cıksaydı, yalancıları da bilseydin
Surah At-Taubah, Verse 43
لَا يَسۡتَـٔۡذِنُكَ ٱلَّذِينَ يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ أَن يُجَٰهِدُواْ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلۡمُتَّقِينَ
Zaten Allah'a ve ahiret gunune inananlar, mallarıyla, canlarıyla, savasacaklarından senden izin istemezler ki ve Allah, cekinenleri tamamıyla bilir
Surah At-Taubah, Verse 44
إِنَّمَا يَسۡتَـٔۡذِنُكَ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَٱرۡتَابَتۡ قُلُوبُهُمۡ فَهُمۡ فِي رَيۡبِهِمۡ يَتَرَدَّدُونَ
Senden ancak Allah'a ve son gune inanmayıp yurekleri supheye dusenler ve supheleri icinde tereddude dusup bocalayanlar izin isterler
Surah At-Taubah, Verse 45
۞وَلَوۡ أَرَادُواْ ٱلۡخُرُوجَ لَأَعَدُّواْ لَهُۥ عُدَّةٗ وَلَٰكِن كَرِهَ ٱللَّهُ ٱنۢبِعَاثَهُمۡ فَثَبَّطَهُمۡ وَقِيلَ ٱقۡعُدُواْ مَعَ ٱلۡقَٰعِدِينَ
Savasa cıkmayı kursalardı elbette bir hazırlıkta bulunurlardı, fakat Allah, onların cıkmasını hos gormedi de onları alıkoydu ve kendilerine, oturun oturanlarla denildi
Surah At-Taubah, Verse 46
لَوۡ خَرَجُواْ فِيكُم مَّا زَادُوكُمۡ إِلَّا خَبَالٗا وَلَأَوۡضَعُواْ خِلَٰلَكُمۡ يَبۡغُونَكُمُ ٱلۡفِتۡنَةَ وَفِيكُمۡ سَمَّـٰعُونَ لَهُمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلظَّـٰلِمِينَ
Sizin aranızda onlar da cıksalardı icinizde serri ve fesadı arttırmaktan baska bir sey yapamazlar, mutlaka icinizde fitne ve fesat cıkarmak icin kosardururlardı. Sizden onları adamakıllı dinleyecekler, onlara kulak asacaklar da var ve Allah, zulmedenleri bilir
Surah At-Taubah, Verse 47
لَقَدِ ٱبۡتَغَوُاْ ٱلۡفِتۡنَةَ مِن قَبۡلُ وَقَلَّبُواْ لَكَ ٱلۡأُمُورَ حَتَّىٰ جَآءَ ٱلۡحَقُّ وَظَهَرَ أَمۡرُ ٱللَّهِ وَهُمۡ كَٰرِهُونَ
Andolsun ki onlar, bundan once de fitne ve fesat pesinde kosmuslar, isini gevsetmeye ugrasıp aleyhine duzenler kurmuslardı da sonucu gercek olan yardım vaadi gelip catmıs ve Allah'ın dini, onların zoruna gitse de meydana cıkmıstı
Surah At-Taubah, Verse 48
وَمِنۡهُم مَّن يَقُولُ ٱئۡذَن لِّي وَلَا تَفۡتِنِّيٓۚ أَلَا فِي ٱلۡفِتۡنَةِ سَقَطُواْۗ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةُۢ بِٱلۡكَٰفِرِينَ
Onlardan bana izin ver de bir muhalefete, bir fitneye dusurme beni diyenler de var. Bil ki onlar, muhalefetin tam icine dusmuslerdir ve suphe yok ki cehennem, kafirleri muhakkak surette tamamıyla kavramıs, kusatmıstır
Surah At-Taubah, Verse 49
إِن تُصِبۡكَ حَسَنَةٞ تَسُؤۡهُمۡۖ وَإِن تُصِبۡكَ مُصِيبَةٞ يَقُولُواْ قَدۡ أَخَذۡنَآ أَمۡرَنَا مِن قَبۡلُ وَيَتَوَلَّواْ وَّهُمۡ فَرِحُونَ
Sana bir iyilik geldi mi kotulesir onlar; bir musibete ugrarsan biz derler, daha once tedbir aldık, ihtiyata riayet ettik ve guvenle, gururla yuz cevirip giderler
Surah At-Taubah, Verse 50
قُل لَّن يُصِيبَنَآ إِلَّا مَا كَتَبَ ٱللَّهُ لَنَا هُوَ مَوۡلَىٰنَاۚ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلۡيَتَوَكَّلِ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ
De ki: Bize Allah'ın takdir ettiginden baska bir sey gelip catmaz kesin olarak. Odur yardımcımız ve inananlar, Allah'a dayanmalıdır
Surah At-Taubah, Verse 51
قُلۡ هَلۡ تَرَبَّصُونَ بِنَآ إِلَّآ إِحۡدَى ٱلۡحُسۡنَيَيۡنِۖ وَنَحۡنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمۡ أَن يُصِيبَكُمُ ٱللَّهُ بِعَذَابٖ مِّنۡ عِندِهِۦٓ أَوۡ بِأَيۡدِينَاۖ فَتَرَبَّصُوٓاْ إِنَّا مَعَكُم مُّتَرَبِّصُونَ
De ki: Bizim ya gazi yahut sehit olmamızdan, o iki guzel akibetten birine ugramamızdan baska bir sey mi gozetmedesiniz? Ve biz de sizin ya Allah katından, yahut da bizim elimizle, bizim tarafımızdan bir azaba ugramanızı gozleyip beklemedeyiz. Haydi siz gozetleyedurun, biz de sizinle beraber gozetlemekteyiz
Surah At-Taubah, Verse 52
قُلۡ أَنفِقُواْ طَوۡعًا أَوۡ كَرۡهٗا لَّن يُتَقَبَّلَ مِنكُمۡ إِنَّكُمۡ كُنتُمۡ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
De ki: Ister gonul rızasiyle, ister zorla ve istemeyerek Tanrı ugrunda mal harcedin, kesin olarak bu harcayısınız kabul edilmeyecek, suphe yok ki siz, buyruktan cıkmıs kotu bir topluluksunuz
Surah At-Taubah, Verse 53
وَمَا مَنَعَهُمۡ أَن تُقۡبَلَ مِنۡهُمۡ نَفَقَٰتُهُمۡ إِلَّآ أَنَّهُمۡ كَفَرُواْ بِٱللَّهِ وَبِرَسُولِهِۦ وَلَا يَأۡتُونَ ٱلصَّلَوٰةَ إِلَّا وَهُمۡ كُسَالَىٰ وَلَا يُنفِقُونَ إِلَّا وَهُمۡ كَٰرِهُونَ
Mal harcayıslarının kabulune mani olan da ancak onların Allah'ı ve Peygamberini inkar edip kafir olusları, namazı, ancak usene usene kılısları ve zorla, istemeyerek Tanrı ugrunda mallarını verisleridir
Surah At-Taubah, Verse 54
فَلَا تُعۡجِبۡكَ أَمۡوَٰلُهُمۡ وَلَآ أَوۡلَٰدُهُمۡۚ إِنَّمَا يُرِيدُ ٱللَّهُ لِيُعَذِّبَهُم بِهَا فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَتَزۡهَقَ أَنفُسُهُمۡ وَهُمۡ كَٰفِرُونَ
Artık onların malları ve evlatları, seni sasırtıp imrendirmesin. Suphe yok ki Allah, onları o malla, o evlatla dunya hayatında azaplandırmayı diler ve kafir olarak da guclukle can vermelerini murad eder
Surah At-Taubah, Verse 55
وَيَحۡلِفُونَ بِٱللَّهِ إِنَّهُمۡ لَمِنكُمۡ وَمَا هُم مِّنكُمۡ وَلَٰكِنَّهُمۡ قَوۡمٞ يَفۡرَقُونَ
Suphe yok ki onlar, sizden olduklarına dair Allah'a andederler, sizden degildirler, fakat onlar, ancak korkularından sizden gorunen bir topluluktur
Surah At-Taubah, Verse 56
لَوۡ يَجِدُونَ مَلۡجَـًٔا أَوۡ مَغَٰرَٰتٍ أَوۡ مُدَّخَلٗا لَّوَلَّوۡاْ إِلَيۡهِ وَهُمۡ يَجۡمَحُونَ
Bir sıgınacak yer, yahut magaralar, yahut da bir delik bulsalardı yuzlerini derhal o tarafa donduruverirlerdi
Surah At-Taubah, Verse 57
وَمِنۡهُم مَّن يَلۡمِزُكَ فِي ٱلصَّدَقَٰتِ فَإِنۡ أُعۡطُواْ مِنۡهَا رَضُواْ وَإِن لَّمۡ يُعۡطَوۡاْ مِنۡهَآ إِذَا هُمۡ يَسۡخَطُونَ
Onlardan, sadakaları vermede seni ayıplayan da var. O maldan diledikleri verilseydi hoslanırlardı, verilmeyince de hemen kızarlar
Surah At-Taubah, Verse 58
وَلَوۡ أَنَّهُمۡ رَضُواْ مَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥ وَقَالُواْ حَسۡبُنَا ٱللَّهُ سَيُؤۡتِينَا ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦ وَرَسُولُهُۥٓ إِنَّآ إِلَى ٱللَّهِ رَٰغِبُونَ
Ne olurdu supheden sıyrılıp Allah'ın ve Peygamberinin verdigine hosnut olsalardı ve Allah yeter bize, yakında lutfeder bize de Allah da verir, Peygamberi de, suphe yok ki biz, umidimizi Allah'a baglamısız deselerdi
Surah At-Taubah, Verse 59
۞إِنَّمَا ٱلصَّدَقَٰتُ لِلۡفُقَرَآءِ وَٱلۡمَسَٰكِينِ وَٱلۡعَٰمِلِينَ عَلَيۡهَا وَٱلۡمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمۡ وَفِي ٱلرِّقَابِ وَٱلۡغَٰرِمِينَ وَفِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱبۡنِ ٱلسَّبِيلِۖ فَرِيضَةٗ مِّنَ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Soz budur ancak; sadakalar, yoksulların, hicbir seyi bulunmayanların, o malı toplayıp devsirmeye memur olanların, gonulleri Muslumanlıkla uzlastırılmak istenen kisilerin, kolelerle tutsakların, borcluların, Allah yolunda savasanların ve yolda kalmısların hakkıdır, Allah'ın hukmudur bu ve Allah her seyi bilir, hukum ve hikmet sahibidir
Surah At-Taubah, Verse 60
وَمِنۡهُمُ ٱلَّذِينَ يُؤۡذُونَ ٱلنَّبِيَّ وَيَقُولُونَ هُوَ أُذُنٞۚ قُلۡ أُذُنُ خَيۡرٖ لَّكُمۡ يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَيُؤۡمِنُ لِلۡمُؤۡمِنِينَ وَرَحۡمَةٞ لِّلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنكُمۡۚ وَٱلَّذِينَ يُؤۡذُونَ رَسُولَ ٱللَّهِ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Onlardan oyleleri de var ki Peygamberi incitirler ve o derler, her soyleneni dinleyen bir kulak adeta. De ki: O, sizin icin bir hayır kulagıdır, Allah'a ve inananlara inanır ve sizden inananlara rahmettir. Allah'ın Peygamberini incitenlere elemli bir azap vardır
Surah At-Taubah, Verse 61
يَحۡلِفُونَ بِٱللَّهِ لَكُمۡ لِيُرۡضُوكُمۡ وَٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥٓ أَحَقُّ أَن يُرۡضُوهُ إِن كَانُواْ مُؤۡمِنِينَ
Sizi hosnut etmek icin gelirler de Allah'a andederler, halbuki inanmıssalar Allah'ı ve Resulunu hosnut etmeleri daha dogrudur
Surah At-Taubah, Verse 62
أَلَمۡ يَعۡلَمُوٓاْ أَنَّهُۥ مَن يُحَادِدِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَأَنَّ لَهُۥ نَارَ جَهَنَّمَ خَٰلِدٗا فِيهَاۚ ذَٰلِكَ ٱلۡخِزۡيُ ٱلۡعَظِيمُ
Bilmezler mi ki suphesiz Allah'tan ve Resulunden kacıp onlara yanasmayanındır cehennem atesi ve o, cehennemde ebedi kalır. Buysa pek buyuk bir asagılanmadır
Surah At-Taubah, Verse 63
يَحۡذَرُ ٱلۡمُنَٰفِقُونَ أَن تُنَزَّلَ عَلَيۡهِمۡ سُورَةٞ تُنَبِّئُهُم بِمَا فِي قُلُوبِهِمۡۚ قُلِ ٱسۡتَهۡزِءُوٓاْ إِنَّ ٱللَّهَ مُخۡرِجٞ مَّا تَحۡذَرُونَ
Munafıklar, yureklerindekini haber verecek bir surenin indirilmesinden urkmekle beraber alay da ederler. De ki: Alay edin bakalım, suphe yok ki Allah, urkup cekindiginizi meydana cıkaracaktır
Surah At-Taubah, Verse 64
وَلَئِن سَأَلۡتَهُمۡ لَيَقُولُنَّ إِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلۡعَبُۚ قُلۡ أَبِٱللَّهِ وَءَايَٰتِهِۦ وَرَسُولِهِۦ كُنتُمۡ تَسۡتَهۡزِءُونَ
Kendilerine sorsan andolsun ki biz diyeceklerdir, ancak dalmıstık da sakalasmada, oynasmadaydık. De ki: Allah'la, ayetleriyle ve Peygamberiyle mi alay ediyordunuz
Surah At-Taubah, Verse 65
لَا تَعۡتَذِرُواْ قَدۡ كَفَرۡتُم بَعۡدَ إِيمَٰنِكُمۡۚ إِن نَّعۡفُ عَن طَآئِفَةٖ مِّنكُمۡ نُعَذِّبۡ طَآئِفَةَۢ بِأَنَّهُمۡ كَانُواْ مُجۡرِمِينَ
Ozur dilemeye kalkısmayın, siz kafir oldunuz sozde iman ettikten sonra. Sizin bir bolugunuzu affetsek bile suclu olduklarından dolayı bir bolugunuzu azaplandıracagız
Surah At-Taubah, Verse 66
ٱلۡمُنَٰفِقُونَ وَٱلۡمُنَٰفِقَٰتُ بَعۡضُهُم مِّنۢ بَعۡضٖۚ يَأۡمُرُونَ بِٱلۡمُنكَرِ وَيَنۡهَوۡنَ عَنِ ٱلۡمَعۡرُوفِ وَيَقۡبِضُونَ أَيۡدِيَهُمۡۚ نَسُواْ ٱللَّهَ فَنَسِيَهُمۡۚ إِنَّ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ
Nifak sahibi erkeklerle kadınların hepsi de birbirindendir, aynıdır; kotulugu emrederler, halkı iyilikten vazgecirmeye ugrasırlar ve ellerini yumarlar. Onlar Allah'ı unuttular da o da onları unuttu. Suphe yok ki munafıklardır buyruktan cıkan kotu kisilerin ta kendileri
Surah At-Taubah, Verse 67
وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ وَٱلۡمُنَٰفِقَٰتِ وَٱلۡكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ هِيَ حَسۡبُهُمۡۚ وَلَعَنَهُمُ ٱللَّهُۖ وَلَهُمۡ عَذَابٞ مُّقِيمٞ
Allah, nifak sahibi erkeklerle kadınlara ve kafirlere cehennem atesini vaadetmistir, orada ebedi kalırlar, o yeter onlara ve Allah onlara lanet etmistir ve onlar icindir bitip tukenmeyen daimi azap
Surah At-Taubah, Verse 68
كَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكُمۡ كَانُوٓاْ أَشَدَّ مِنكُمۡ قُوَّةٗ وَأَكۡثَرَ أَمۡوَٰلٗا وَأَوۡلَٰدٗا فَٱسۡتَمۡتَعُواْ بِخَلَٰقِهِمۡ فَٱسۡتَمۡتَعۡتُم بِخَلَٰقِكُمۡ كَمَا ٱسۡتَمۡتَعَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكُم بِخَلَٰقِهِمۡ وَخُضۡتُمۡ كَٱلَّذِي خَاضُوٓاْۚ أُوْلَـٰٓئِكَ حَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ
Siz de, sizden oncekilere benziyorsunuz; onlar, kuvvetce daha ileriydi sizden, malları, evlatları da daha fazlaydı. Nasibiniz kadar faydalanmak istediniz, nitekim sizden oncekiler de nasipleri kadar faydalanmak istediler ve onlar nasıl kafirlige daldılarsa siz de daldınız. Yaptıkları is, dunyada da bosa gitti, ahirette de ve onlardır ziyankarların ta kendileri
Surah At-Taubah, Verse 69
أَلَمۡ يَأۡتِهِمۡ نَبَأُ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ قَوۡمِ نُوحٖ وَعَادٖ وَثَمُودَ وَقَوۡمِ إِبۡرَٰهِيمَ وَأَصۡحَٰبِ مَدۡيَنَ وَٱلۡمُؤۡتَفِكَٰتِۚ أَتَتۡهُمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِۖ فَمَا كَانَ ٱللَّهُ لِيَظۡلِمَهُمۡ وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ
Sizden once gelip gecen Nuh, Ad ve Semud kavimleriyle Ibrahim'in kavmine, Medyen ve Mu'tefikeler ehline ait haberler gelmedi mi size? Peygamberleri, apacık delillerle onlara geldiler de onlara Allah zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmettiler
Surah At-Taubah, Verse 70
وَٱلۡمُؤۡمِنُونَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتُ بَعۡضُهُمۡ أَوۡلِيَآءُ بَعۡضٖۚ يَأۡمُرُونَ بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَيَنۡهَوۡنَ عَنِ ٱلۡمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَيُطِيعُونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥٓۚ أُوْلَـٰٓئِكَ سَيَرۡحَمُهُمُ ٱللَّهُۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ
Erkek ve kadın muminler, birbirlerinin yardımcısıdır; iyiligi emrederler, halkı kotulukten vazgecirmeye calısırlar, namaz kılarlar, zekat verirler, Allah'a ve Peygamberine itaat ederler. Allah'ın rahmet edecegi insanlar, bunlardır. Suphe yok ki Allah ustundur, hukum ve hikmet sahibidir
Surah At-Taubah, Verse 71
وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَا وَمَسَٰكِنَ طَيِّبَةٗ فِي جَنَّـٰتِ عَدۡنٖۚ وَرِضۡوَٰنٞ مِّنَ ٱللَّهِ أَكۡبَرُۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
Allah, inanan erkek ve kadınlara, kıyılarından ırmaklar akan cennetler, iclerinde tertemiz zevk ve sefalar edilecek olan ebedi Adn cennetlerinde bulunan meskenler vaadetmistir. Allah'ın razılıgıysa daha da buyuktur. Iste budur en buyuk kurtulus ve murada eris
Surah At-Taubah, Verse 72
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ جَٰهِدِ ٱلۡكُفَّارَ وَٱلۡمُنَٰفِقِينَ وَٱغۡلُظۡ عَلَيۡهِمۡۚ وَمَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ
Ey Peygamber, kafirlerle ve munafıklarla savas, onlara karsı siddetli davran. Onların yurdu cehennemdir ve orası, ne de kotu donulup varılacak bir yerdir
Surah At-Taubah, Verse 73
يَحۡلِفُونَ بِٱللَّهِ مَا قَالُواْ وَلَقَدۡ قَالُواْ كَلِمَةَ ٱلۡكُفۡرِ وَكَفَرُواْ بَعۡدَ إِسۡلَٰمِهِمۡ وَهَمُّواْ بِمَا لَمۡ يَنَالُواْۚ وَمَا نَقَمُوٓاْ إِلَّآ أَنۡ أَغۡنَىٰهُمُ ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥ مِن فَضۡلِهِۦۚ فَإِن يَتُوبُواْ يَكُ خَيۡرٗا لَّهُمۡۖ وَإِن يَتَوَلَّوۡاْ يُعَذِّبۡهُمُ ٱللَّهُ عَذَابًا أَلِيمٗا فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۚ وَمَا لَهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٖ
Soylemediklerine dair yemin ederler Allah adına, fakat andolsun ki, kufur sozunu soyledi onlar ve Musluman olduklarını izhar ettikten sonra kafir oldular, elde edemedikleri seyi de yapmaya calıstılar, bu oc almaya kalkısmaları da ancak Allah'ın ve Peygamberinin, lutfedip onları zenginlestirmesine karsılıktı. Tovbe ederlerse hayırlı olur onlara, fakat yuz cevirirlerse Allah, onları dunyada da, ahirette de elemli bir azapla azaplandırır ve yeryuzunde onlara ne bir dost bulunur, ne bir yardımcı
Surah At-Taubah, Verse 74
۞وَمِنۡهُم مَّنۡ عَٰهَدَ ٱللَّهَ لَئِنۡ ءَاتَىٰنَا مِن فَضۡلِهِۦ لَنَصَّدَّقَنَّ وَلَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
Onlardan, bize lutfuyla, keremiyle ihsanda bulunursa biz de yoksullara tasadduk ederiz ve mutlaka iyi kisilerden oluruz diye Allah'la ahdedenler de var
Surah At-Taubah, Verse 75
فَلَمَّآ ءَاتَىٰهُم مِّن فَضۡلِهِۦ بَخِلُواْ بِهِۦ وَتَوَلَّواْ وَّهُم مُّعۡرِضُونَ
Fakat lutfedip ihsan edince verdigi seyde nekeslige baslarlar, ahitlerinden donerler, zaten onlar dinden donmus kisilerdir
Surah At-Taubah, Verse 76
فَأَعۡقَبَهُمۡ نِفَاقٗا فِي قُلُوبِهِمۡ إِلَىٰ يَوۡمِ يَلۡقَوۡنَهُۥ بِمَآ أَخۡلَفُواْ ٱللَّهَ مَا وَعَدُوهُ وَبِمَا كَانُواْ يَكۡذِبُونَ
Boylece de Allah'a ettikleri vaadi tutmadıklarından ve yalan soylediklerinden dolayı kendisine kavusacakları gune dek yureklerine munafıklıgı ilka etti
Surah At-Taubah, Verse 77
أَلَمۡ يَعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ سِرَّهُمۡ وَنَجۡوَىٰهُمۡ وَأَنَّ ٱللَّهَ عَلَّـٰمُ ٱلۡغُيُوبِ
Hala da bilmezler mi ki Allah, suphe yok ki onların gizlediklerini de bilir, fısıltıyla konusup aralarında gizli kalan sozlerini de ve suphe yok ki gizli seyleri en iyi bilen, Allah'tır
Surah At-Taubah, Verse 78
ٱلَّذِينَ يَلۡمِزُونَ ٱلۡمُطَّوِّعِينَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ فِي ٱلصَّدَقَٰتِ وَٱلَّذِينَ لَا يَجِدُونَ إِلَّا جُهۡدَهُمۡ فَيَسۡخَرُونَ مِنۡهُمۡ سَخِرَ ٱللَّهُ مِنۡهُمۡ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Inananlardan, istekleriyle ve farz edilenden fazla tasadduk edenlerle ve gucleri neye yetiyorsa ancak o kadar verenlerle alay edip onları ayıplayanları Allah, bu hareketlerinin karsılıgı olarak cezalandırır ve onlar icin elemli bir azap var
Surah At-Taubah, Verse 79
ٱسۡتَغۡفِرۡ لَهُمۡ أَوۡ لَا تَسۡتَغۡفِرۡ لَهُمۡ إِن تَسۡتَغۡفِرۡ لَهُمۡ سَبۡعِينَ مَرَّةٗ فَلَن يَغۡفِرَ ٱللَّهُ لَهُمۡۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ كَفَرُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡفَٰسِقِينَ
Istersen onların yarlıganmalarını dile, istersen dileme. Suclarının ortulmesi icin yetmis kere niyaz etsen gene de Allah, kesin olarak yarlıgamaz onları. Bu da, Allah'ı ve Peygamberini inkar etmeleri, kafir olmaları dolayısıyladır ve Allah buyruktan cıkan kotu toplulugu dogru yola sevketmez
Surah At-Taubah, Verse 80
فَرِحَ ٱلۡمُخَلَّفُونَ بِمَقۡعَدِهِمۡ خِلَٰفَ رَسُولِ ٱللَّهِ وَكَرِهُوٓاْ أَن يُجَٰهِدُواْ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَقَالُواْ لَا تَنفِرُواْ فِي ٱلۡحَرِّۗ قُلۡ نَارُ جَهَنَّمَ أَشَدُّ حَرّٗاۚ لَّوۡ كَانُواْ يَفۡقَهُونَ
Allah'ın Peygamberine muhalefet edenler, savasa cıkmayıp oldukları yerde oturup kalmalarına sevindiler ve mallarıyla, canlarıyla, Allah yolunda savasmak, onlara zor ve kotu geldi de bu sıcakta savasa cıkmayın dediler. De ki: Cehennem atesi, daha da sıcak; bir anlasalar sunu
Surah At-Taubah, Verse 81
فَلۡيَضۡحَكُواْ قَلِيلٗا وَلۡيَبۡكُواْ كَثِيرٗا جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ
Artık az gulsunler de cok aglasınlar; bu da kazandıkları suc yuzunden ugradıkları cezadır
Surah At-Taubah, Verse 82
فَإِن رَّجَعَكَ ٱللَّهُ إِلَىٰ طَآئِفَةٖ مِّنۡهُمۡ فَٱسۡتَـٔۡذَنُوكَ لِلۡخُرُوجِ فَقُل لَّن تَخۡرُجُواْ مَعِيَ أَبَدٗا وَلَن تُقَٰتِلُواْ مَعِيَ عَدُوًّاۖ إِنَّكُمۡ رَضِيتُم بِٱلۡقُعُودِ أَوَّلَ مَرَّةٖ فَٱقۡعُدُواْ مَعَ ٱلۡخَٰلِفِينَ
Allah seni su seferden dondurur de onlardan bir toplulukla bulusursan onlar, savasa cıkmak icin senden izin istedikleri takdirde hemen de ki: Artık benimle ebediyen cıkamazsınız siz ve benimle beraber dusmanla kesin olarak savasamazsınız. Suphe yok ki ilk defa oturup kalmaya razı olmustunuz, oturun geri kalanlarla
Surah At-Taubah, Verse 83
وَلَا تُصَلِّ عَلَىٰٓ أَحَدٖ مِّنۡهُم مَّاتَ أَبَدٗا وَلَا تَقُمۡ عَلَىٰ قَبۡرِهِۦٓۖ إِنَّهُمۡ كَفَرُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَمَاتُواْ وَهُمۡ فَٰسِقُونَ
Ve onlardan biri olurse kesin olarak namazını kılma ve mezarının basında durma. Suphe yok ki onlar Allah'a ve Peygamberine kafir oldular ve buyruktan cıkmıs kotu kisi olarak olduler
Surah At-Taubah, Verse 84
وَلَا تُعۡجِبۡكَ أَمۡوَٰلُهُمۡ وَأَوۡلَٰدُهُمۡۚ إِنَّمَا يُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُعَذِّبَهُم بِهَا فِي ٱلدُّنۡيَا وَتَزۡهَقَ أَنفُسُهُمۡ وَهُمۡ كَٰفِرُونَ
Onların malları, evlatları, seni sasırtıp imrendirmesin. Suphe yok ki Allah, onları o malla, o evlatla dunyada azaplandırmayı diler ve kafir olarak da guclukle can vermelerini murad eder
Surah At-Taubah, Verse 85
وَإِذَآ أُنزِلَتۡ سُورَةٌ أَنۡ ءَامِنُواْ بِٱللَّهِ وَجَٰهِدُواْ مَعَ رَسُولِهِ ٱسۡتَـٔۡذَنَكَ أُوْلُواْ ٱلطَّوۡلِ مِنۡهُمۡ وَقَالُواْ ذَرۡنَا نَكُن مَّعَ ٱلۡقَٰعِدِينَ
Allah'a inanın ve Peygamberinin maiyetinde savasın diye bir sure indirilince iclerinden malı, kudreti olanlar, senden izin isterler ve bırak bizi de oturanlarla kalalım derler
Surah At-Taubah, Verse 86
رَضُواْ بِأَن يَكُونُواْ مَعَ ٱلۡخَوَالِفِ وَطُبِعَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ فَهُمۡ لَا يَفۡقَهُونَ
Onlar, oturup kalanlarla beraber olmaya razı olmuslardır ve kalplerine muhur vurulmustur onların, muhakkak ki onlar anlamazlar
Surah At-Taubah, Verse 87
لَٰكِنِ ٱلرَّسُولُ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥ جَٰهَدُواْ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡۚ وَأُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمُ ٱلۡخَيۡرَٰتُۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Fakat Peygamber ve onunla beraber bulunan iman sahipleri, mallarıyla, canlarıyla savasmıslardır ve onlardır butun hayırlara sahip olanlar, onlardır kurtulup muratlarına erenler
Surah At-Taubah, Verse 88
أَعَدَّ ٱللَّهُ لَهُمۡ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ ذَٰلِكَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
Allah, onlara kıyılarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıstır. Budur en buyuk kurtulus ve saadet
Surah At-Taubah, Verse 89
وَجَآءَ ٱلۡمُعَذِّرُونَ مِنَ ٱلۡأَعۡرَابِ لِيُؤۡذَنَ لَهُمۡ وَقَعَدَ ٱلَّذِينَ كَذَبُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥۚ سَيُصِيبُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Bedevilerin bir kısmı ozur dilemek ve izin almak icin geldi, Allah'a ve Peygamberine yalan soyleyenler de oturup kaldı. Iclerinden kafir olanlar, elemli bir azaba ugrayacak
Surah At-Taubah, Verse 90
لَّيۡسَ عَلَى ٱلضُّعَفَآءِ وَلَا عَلَى ٱلۡمَرۡضَىٰ وَلَا عَلَى ٱلَّذِينَ لَا يَجِدُونَ مَا يُنفِقُونَ حَرَجٌ إِذَا نَصَحُواْ لِلَّهِ وَرَسُولِهِۦۚ مَا عَلَى ٱلۡمُحۡسِنِينَ مِن سَبِيلٖۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Allah'a ve Peygamberine baglı kaldıkca zayıflara, hastalara ve sefer levazımını tedarike kudreti yetmeyenlere bir suc yok. Fakat iyilik eden iyi kisilere savastan geri kalmak icin bir vesile yoktur ve Allah, sucları orter, rahimdir
Surah At-Taubah, Verse 91
وَلَا عَلَى ٱلَّذِينَ إِذَا مَآ أَتَوۡكَ لِتَحۡمِلَهُمۡ قُلۡتَ لَآ أَجِدُ مَآ أَحۡمِلُكُمۡ عَلَيۡهِ تَوَلَّواْ وَّأَعۡيُنُهُمۡ تَفِيضُ مِنَ ٱلدَّمۡعِ حَزَنًا أَلَّا يَجِدُواْ مَا يُنفِقُونَ
Bir de sana gelince onları bindirmek icin senden binek istemislerdi de sizi bindirecek binek bulamıyorum demistin; bu ugurda sarfedecek bir sey bulamadıklarından mahzun olup gozleri yaslarla dolarak donmuslerdi; onlara da suc yok
Surah At-Taubah, Verse 92
۞إِنَّمَا ٱلسَّبِيلُ عَلَى ٱلَّذِينَ يَسۡتَـٔۡذِنُونَكَ وَهُمۡ أَغۡنِيَآءُۚ رَضُواْ بِأَن يَكُونُواْ مَعَ ٱلۡخَوَالِفِ وَطَبَعَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ فَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Suclu sayılanlar, ancak zengin oldukları halde gelip senden izin isteyenlerdir. Onlar, geri kalanlarla kalmaya razı olmuslardır ve Allah, kalplerini muhurlemistir, fakat anlamaz onlar
Surah At-Taubah, Verse 93
يَعۡتَذِرُونَ إِلَيۡكُمۡ إِذَا رَجَعۡتُمۡ إِلَيۡهِمۡۚ قُل لَّا تَعۡتَذِرُواْ لَن نُّؤۡمِنَ لَكُمۡ قَدۡ نَبَّأَنَا ٱللَّهُ مِنۡ أَخۡبَارِكُمۡۚ وَسَيَرَى ٱللَّهُ عَمَلَكُمۡ وَرَسُولُهُۥ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَىٰ عَٰلِمِ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Seferden donup de onlarla bulustugunuz zaman size ozurler getirecek onlar; de ki: Ozur dilemeyin, kesin olarak size inanmıyoruz; Allah, sizin ahvalinizi haber vermistir bize ve bundan sonraki hareketlerinizi de Allah ve Peygamberi gorecek, sonra da gizliyi ve acıgı bilen Tanrının tapısına doneceksiniz de o, butun yaptıklarınızı size bildirecek
Surah At-Taubah, Verse 94
سَيَحۡلِفُونَ بِٱللَّهِ لَكُمۡ إِذَا ٱنقَلَبۡتُمۡ إِلَيۡهِمۡ لِتُعۡرِضُواْ عَنۡهُمۡۖ فَأَعۡرِضُواْ عَنۡهُمۡۖ إِنَّهُمۡ رِجۡسٞۖ وَمَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُ جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ
Dondugunuz zaman kendilerinden vazgecmeniz icin Allah'a ant verecekler; vazgecin onlardan, suphe yok ki onlar murdardır ve yurtları cehennemdir, bu da kazandıkları sucların karsılıgıdır
Surah At-Taubah, Verse 95
يَحۡلِفُونَ لَكُمۡ لِتَرۡضَوۡاْ عَنۡهُمۡۖ فَإِن تَرۡضَوۡاْ عَنۡهُمۡ فَإِنَّ ٱللَّهَ لَا يَرۡضَىٰ عَنِ ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡفَٰسِقِينَ
Onlardan razı olmanız icin size ant verecekler, fakat siz razı olsanız da Allah, suphe yok ki buyruktan cıkan toplulugun hareketlerine razı olmaz
Surah At-Taubah, Verse 96
ٱلۡأَعۡرَابُ أَشَدُّ كُفۡرٗا وَنِفَاقٗا وَأَجۡدَرُ أَلَّا يَعۡلَمُواْ حُدُودَ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِۦۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Bedeviler, kafirlik ve munafıklık bakımından sehirlilerden beterdir ve Allah'ın, Peygamberine indirdigi hukumlerin sınırlarını daha ziyade bilmezler, buna daha fazla onlar layıktır ve Allah, her seyi bilir, hukum ve hikmet sahibidir
Surah At-Taubah, Verse 97
وَمِنَ ٱلۡأَعۡرَابِ مَن يَتَّخِذُ مَا يُنفِقُ مَغۡرَمٗا وَيَتَرَبَّصُ بِكُمُ ٱلدَّوَآئِرَۚ عَلَيۡهِمۡ دَآئِرَةُ ٱلسَّوۡءِۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Bedevilerden oyleleri vardır ki sarfedileni ziyan sayar ve size belalar gelip catmasını gozetirdurur, bekledikleri kotu belalar, kendi baslarına gelsin ve Allah, her seyi duyar, bilir
Surah At-Taubah, Verse 98
وَمِنَ ٱلۡأَعۡرَابِ مَن يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَيَتَّخِذُ مَا يُنفِقُ قُرُبَٰتٍ عِندَ ٱللَّهِ وَصَلَوَٰتِ ٱلرَّسُولِۚ أَلَآ إِنَّهَا قُرۡبَةٞ لَّهُمۡۚ سَيُدۡخِلُهُمُ ٱللَّهُ فِي رَحۡمَتِهِۦٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Bedevilerden Allah'a ve son gune inanıp sarfedileni Allah katında halis bir ibadet sayan ve Peygamberin dualarını kazanmaya vesile addedenler de var. Haberiniz olsun ki bu, gercekten de onlar icin bir ibadettir, Tanrıya yakın olmaya vesiledir. Allah, onları oz rahmetine ithal edecektir, suphe yok ki Allah, sucları orter, rahimdir
Surah At-Taubah, Verse 99
وَٱلسَّـٰبِقُونَ ٱلۡأَوَّلُونَ مِنَ ٱلۡمُهَٰجِرِينَ وَٱلۡأَنصَارِ وَٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوهُم بِإِحۡسَٰنٖ رَّضِيَ ٱللَّهُ عَنۡهُمۡ وَرَضُواْ عَنۡهُ وَأَعَدَّ لَهُمۡ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي تَحۡتَهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۚ ذَٰلِكَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
Muhacirlerle ensardan ilk olarak inanmada ileri dereceyi alanlarla iyilikte onlara uyanlara gelince: Allah onlardan razı olmustur, onlar da ondan razı olmuslardır ve onlara, kıyılarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıstır, orada ebedi kalır onlar. Budur en buyuk kurtulus ve saadet
Surah At-Taubah, Verse 100
وَمِمَّنۡ حَوۡلَكُم مِّنَ ٱلۡأَعۡرَابِ مُنَٰفِقُونَۖ وَمِنۡ أَهۡلِ ٱلۡمَدِينَةِ مَرَدُواْ عَلَى ٱلنِّفَاقِ لَا تَعۡلَمُهُمۡۖ نَحۡنُ نَعۡلَمُهُمۡۚ سَنُعَذِّبُهُم مَّرَّتَيۡنِ ثُمَّ يُرَدُّونَ إِلَىٰ عَذَابٍ عَظِيمٖ
Cevrenizdeki yerlerdeki bedevilerden munafıklar oldugu gibi Medinelilerden de munafıklıga curet edenler, munafıklık edip duranlar var; sen onları bilmezsin, biz biliriz. Onları iki kere azaplandıracagız da sonra pek buyuk bir azaba ugratılacaklar
Surah At-Taubah, Verse 101
وَءَاخَرُونَ ٱعۡتَرَفُواْ بِذُنُوبِهِمۡ خَلَطُواْ عَمَلٗا صَٰلِحٗا وَءَاخَرَ سَيِّئًا عَسَى ٱللَّهُ أَن يَتُوبَ عَلَيۡهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٌ
Bedevilerle Medinelilerden baska bir bolugu de gunahlarını itiraf etmistir, onlar, iyi bir isi bir baska kotu ise katmıslardır. Allah'ın, onlara tovbe nasib etmesi ve tovbelerini kabul eylemesi umulur. Suphe yok ki Allah, sucları orter, rahimdir
Surah At-Taubah, Verse 102
خُذۡ مِنۡ أَمۡوَٰلِهِمۡ صَدَقَةٗ تُطَهِّرُهُمۡ وَتُزَكِّيهِم بِهَا وَصَلِّ عَلَيۡهِمۡۖ إِنَّ صَلَوٰتَكَ سَكَنٞ لَّهُمۡۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Mallarından sadaka al da temizle, arıt onları o sadakayla ve dua et onlara. Suphe yok ki senin duan, onlara bir sukun, bir huzur verir ve Allah, her seyi duyar, bilir
Surah At-Taubah, Verse 103
أَلَمۡ يَعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ هُوَ يَقۡبَلُ ٱلتَّوۡبَةَ عَنۡ عِبَادِهِۦ وَيَأۡخُذُ ٱلصَّدَقَٰتِ وَأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ
Bilmezler mi, suphe yok ki Allah, oyle bir mabuttur ki odur kullarının tovbelerini kabul eden ve sadakaları alan ve suphe yok ki Allah oyle bir mabuttur ki odur tovbeleri kabul eden rahim
Surah At-Taubah, Verse 104
وَقُلِ ٱعۡمَلُواْ فَسَيَرَى ٱللَّهُ عَمَلَكُمۡ وَرَسُولُهُۥ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَۖ وَسَتُرَدُّونَ إِلَىٰ عَٰلِمِ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Ve de ki: Yapın yapacagınızı, muhakkak yaptıklarınızı Allah da gorur, Peygamberi de, inananlar da ve gizliyi de, acıgı da bilenin tapısına gideceksiniz ve mutlaka yaptıklarınızı haber verecek size
Surah At-Taubah, Verse 105
وَءَاخَرُونَ مُرۡجَوۡنَ لِأَمۡرِ ٱللَّهِ إِمَّا يُعَذِّبُهُمۡ وَإِمَّا يَتُوبُ عَلَيۡهِمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Bir baska boluk de var ki isleri, Allah'ın emrine kalmıs; dilerse azaplandırır onları, dilerse tovbelerini kabul eder ve Allah, her seyi bilir, hukum ve hikmet sahibidir
Surah At-Taubah, Verse 106
وَٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ مَسۡجِدٗا ضِرَارٗا وَكُفۡرٗا وَتَفۡرِيقَۢا بَيۡنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَإِرۡصَادٗا لِّمَنۡ حَارَبَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ مِن قَبۡلُۚ وَلَيَحۡلِفُنَّ إِنۡ أَرَدۡنَآ إِلَّا ٱلۡحُسۡنَىٰۖ وَٱللَّهُ يَشۡهَدُ إِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
Zarar vermek, kafirlikte bulunmak, inananların aralarını acmak, daha once Allah'la ve Peygamberiyle savasanın gelmesini gozlemek icin mescit kuranlara gelince: Biz ancak iyilik istemekteyiz diye yemin edecekler ve Allah'sa tanıklık etmektedir ki onlar yalancıdır
Surah At-Taubah, Verse 107
لَا تَقُمۡ فِيهِ أَبَدٗاۚ لَّمَسۡجِدٌ أُسِّسَ عَلَى ٱلتَّقۡوَىٰ مِنۡ أَوَّلِ يَوۡمٍ أَحَقُّ أَن تَقُومَ فِيهِۚ فِيهِ رِجَالٞ يُحِبُّونَ أَن يَتَطَهَّرُواْۚ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلۡمُطَّهِّرِينَ
Orada hicbir zaman namaz kılma. Ilk gunden itibaren Allah'tan cekinmek ve ona itaat etmek temeli ustune kurulmus olan mescit, elbette namaz kılmana daha layıktır. Orada oyle erler var ki arınmayı severler ve Allah, temizlenip arınanları sever
Surah At-Taubah, Verse 108
أَفَمَنۡ أَسَّسَ بُنۡيَٰنَهُۥ عَلَىٰ تَقۡوَىٰ مِنَ ٱللَّهِ وَرِضۡوَٰنٍ خَيۡرٌ أَم مَّنۡ أَسَّسَ بُنۡيَٰنَهُۥ عَلَىٰ شَفَا جُرُفٍ هَارٖ فَٱنۡهَارَ بِهِۦ فِي نَارِ جَهَنَّمَۗ وَٱللَّهُ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Yapıyı Allah'tan korkup cekinme ve rızasını kazanma temelleri ustune yapan mı daha hayırlıdır, yoksa temelini, kayıp gitmekte olan bir yarın kıyısına yapıp da o yapıyla beraber cehennem atesine yıkılıp gocen mi? Ve Allah, zulmeden toplulugu dogru yola sevketmez
Surah At-Taubah, Verse 109
لَا يَزَالُ بُنۡيَٰنُهُمُ ٱلَّذِي بَنَوۡاْ رِيبَةٗ فِي قُلُوبِهِمۡ إِلَّآ أَن تَقَطَّعَ قُلُوبُهُمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Onların kurdukları yapı, kalpleri parcalanıp gitmedikce kalplerine suphe vermeden bir an bile geri kalmaz ve Allah, her seyi bilir, hukum ve hikmet sahibidir
Surah At-Taubah, Verse 110
۞إِنَّ ٱللَّهَ ٱشۡتَرَىٰ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ أَنفُسَهُمۡ وَأَمۡوَٰلَهُم بِأَنَّ لَهُمُ ٱلۡجَنَّةَۚ يُقَٰتِلُونَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ فَيَقۡتُلُونَ وَيُقۡتَلُونَۖ وَعۡدًا عَلَيۡهِ حَقّٗا فِي ٱلتَّوۡرَىٰةِ وَٱلۡإِنجِيلِ وَٱلۡقُرۡءَانِۚ وَمَنۡ أَوۡفَىٰ بِعَهۡدِهِۦ مِنَ ٱللَّهِۚ فَٱسۡتَبۡشِرُواْ بِبَيۡعِكُمُ ٱلَّذِي بَايَعۡتُم بِهِۦۚ وَذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
Suphe yok ki Allah, kendilerine cenneti vermek uzere inananların canlarını, mallarını satın almıstır adeta; onlar oldururler, oldurulurler, her iki surette de vaadi gercektir ve Tevrat'ta da sabittir, Incil'de de, Kur'an'da da ve ahdine Allah'tan daha ziyade vefa eden kimdir ki? Artık su giristiginiz alısveristen dolayı sevinin ve budur iste en buyuk kurtulus ve saadet
Surah At-Taubah, Verse 111
ٱلتَّـٰٓئِبُونَ ٱلۡعَٰبِدُونَ ٱلۡحَٰمِدُونَ ٱلسَّـٰٓئِحُونَ ٱلرَّـٰكِعُونَ ٱلسَّـٰجِدُونَ ٱلۡأٓمِرُونَ بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَٱلنَّاهُونَ عَنِ ٱلۡمُنكَرِ وَٱلۡحَٰفِظُونَ لِحُدُودِ ٱللَّهِۗ وَبَشِّرِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Tovbe edenler, ibadette bulunanlar, hamd eyleyenler, oruc tutanlar (savas veya bilgi elde etmek icin yurttan yurda gezenler), ruku edenler, secdeye kapananlar, iyiligi emredenler, kotulugu nehyeyleyenler ve Allah sınırlarını koruyanlar. Iste bu inanmıs kisileri de mujdele
Surah At-Taubah, Verse 112
مَا كَانَ لِلنَّبِيِّ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَن يَسۡتَغۡفِرُواْ لِلۡمُشۡرِكِينَ وَلَوۡ كَانُوٓاْ أُوْلِي قُرۡبَىٰ مِنۢ بَعۡدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمۡ أَنَّهُمۡ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَحِيمِ
Suphesiz olarak cehennem ehli oldukları kendilerince bilindikten sonra akraba bile olsalar Peygamberin ve inananların, musriklerin yarlıganmalarına dua etmeleri yakısmaz
Surah At-Taubah, Verse 113
وَمَا كَانَ ٱسۡتِغۡفَارُ إِبۡرَٰهِيمَ لِأَبِيهِ إِلَّا عَن مَّوۡعِدَةٖ وَعَدَهَآ إِيَّاهُ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُۥٓ أَنَّهُۥ عَدُوّٞ لِّلَّهِ تَبَرَّأَ مِنۡهُۚ إِنَّ إِبۡرَٰهِيمَ لَأَوَّـٰهٌ حَلِيمٞ
Ibrahim'in, atası icin yarlıganma dilemesi, ancak ona vaadettigini tutmak icindi. Fakat onun, Allah dusmanı oldugu kendisince iyice anlasıldıgı zaman ondan vazgecti. Suphe yok ki Ibrahim, cok aglayıp dua eden, insanlara fazlasıyla merhamet eden bir zattı
Surah At-Taubah, Verse 114
وَمَا كَانَ ٱللَّهُ لِيُضِلَّ قَوۡمَۢا بَعۡدَ إِذۡ هَدَىٰهُمۡ حَتَّىٰ يُبَيِّنَ لَهُم مَّا يَتَّقُونَۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٌ
Allah, bir toplulugu dogru yola sevkettikten sonra sakınacakları seyleri apacık bildirinceye dek tekrar onları sapıklıga terketmez. Suphe yok ki Allah, her seyi bilir
Surah At-Taubah, Verse 115
إِنَّ ٱللَّهَ لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ يُحۡيِۦ وَيُمِيتُۚ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٖ
Suphe yok Allah, oyle bir mabuttur ki onundur goklerin ve yeryuzunun saltanat ve tedbiri; oldurur, diriltir ve ondan baska size ne bir dost vardır, ne bir yardımcı
Surah At-Taubah, Verse 116
لَّقَد تَّابَ ٱللَّهُ عَلَى ٱلنَّبِيِّ وَٱلۡمُهَٰجِرِينَ وَٱلۡأَنصَارِ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوهُ فِي سَاعَةِ ٱلۡعُسۡرَةِ مِنۢ بَعۡدِ مَا كَادَ يَزِيغُ قُلُوبُ فَرِيقٖ مِّنۡهُمۡ ثُمَّ تَابَ عَلَيۡهِمۡۚ إِنَّهُۥ بِهِمۡ رَءُوفٞ رَّحِيمٞ
Allah, Peygamberi ve iclerinden bir bolugunun gonlu nerdeyse imandan donecekken gucluk anında Peygambere uyan muhacirlerle ensarı tovbeye muvaffak etti ve onların tovbelerini kabul eyledi. Suphe yok ki o, onları fazlasıyle esirger, rahimdir
Surah At-Taubah, Verse 117
وَعَلَى ٱلثَّلَٰثَةِ ٱلَّذِينَ خُلِّفُواْ حَتَّىٰٓ إِذَا ضَاقَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلۡأَرۡضُ بِمَا رَحُبَتۡ وَضَاقَتۡ عَلَيۡهِمۡ أَنفُسُهُمۡ وَظَنُّوٓاْ أَن لَّا مَلۡجَأَ مِنَ ٱللَّهِ إِلَّآ إِلَيۡهِ ثُمَّ تَابَ عَلَيۡهِمۡ لِيَتُوبُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ
Geri kalan uc kisiye, yeryuzu o kadar genisken daraldıkca daralmıs, gonulleri sıkıldıkca sıkılmıstı da sonucu Allah'tan, gene ancak Allah'a kacılabilecegini anlamıslardı. Sonra Allah, onları da tovbeye muvaffak etmisti. Suphe yok ki Allah bir mabuttur ki odur tovbeleri kabul eden rahim
Surah At-Taubah, Verse 118
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
Ey inananlar, cekinin Allah' tan ve gerceklerle beraber olun
Surah At-Taubah, Verse 119
مَا كَانَ لِأَهۡلِ ٱلۡمَدِينَةِ وَمَنۡ حَوۡلَهُم مِّنَ ٱلۡأَعۡرَابِ أَن يَتَخَلَّفُواْ عَن رَّسُولِ ٱللَّهِ وَلَا يَرۡغَبُواْ بِأَنفُسِهِمۡ عَن نَّفۡسِهِۦۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ لَا يُصِيبُهُمۡ ظَمَأٞ وَلَا نَصَبٞ وَلَا مَخۡمَصَةٞ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا يَطَـُٔونَ مَوۡطِئٗا يَغِيظُ ٱلۡكُفَّارَ وَلَا يَنَالُونَ مِنۡ عَدُوّٖ نَّيۡلًا إِلَّا كُتِبَ لَهُم بِهِۦ عَمَلٞ صَٰلِحٌۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجۡرَ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Medinelilerle cevrelerindeki bedevilerin, Allah'ın Peygamberinden geri kalmaları ve onun katlandıgı zahmetlere katlanmaları gerekmez. Cunku Allah yolunda bir susuzluga, bir yorgunluga, bir aclıga duserlerse, kafirleri kızdırıp kinlendirecek bir yereayak basarlarsa, herhangi bir dusmana karsı basarı elde ederlerse mutlaka karsılık olarak iyi bir is yaptıkları yazılır; suphe yok ki Allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez
Surah At-Taubah, Verse 120
وَلَا يُنفِقُونَ نَفَقَةٗ صَغِيرَةٗ وَلَا كَبِيرَةٗ وَلَا يَقۡطَعُونَ وَادِيًا إِلَّا كُتِبَ لَهُمۡ لِيَجۡزِيَهُمُ ٱللَّهُ أَحۡسَنَ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Az olsun, cok olsun, hicbir sey harcamazlar, hicbir vadiyi asmazlar ki Allah onları, yaptıklarının daha guzeliyle mukafatlandırmayı takdir etmemis olsun
Surah At-Taubah, Verse 121
۞وَمَا كَانَ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ لِيَنفِرُواْ كَآفَّةٗۚ فَلَوۡلَا نَفَرَ مِن كُلِّ فِرۡقَةٖ مِّنۡهُمۡ طَآئِفَةٞ لِّيَتَفَقَّهُواْ فِي ٱلدِّينِ وَلِيُنذِرُواْ قَوۡمَهُمۡ إِذَا رَجَعُوٓاْ إِلَيۡهِمۡ لَعَلَّهُمۡ يَحۡذَرُونَ
Inananların hepsinin savasa gitmesi lazım degil; bir kısmı savasa gitmeli, bir topluluk da cekinmelerini saglamak icin kavimleri savastan donup gelerek onlarla bulusunca onları korkutmak icin dini hukumleri iyice ogrenmeye calısmalıdır
Surah At-Taubah, Verse 122
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ قَٰتِلُواْ ٱلَّذِينَ يَلُونَكُم مِّنَ ٱلۡكُفَّارِ وَلۡيَجِدُواْ فِيكُمۡ غِلۡظَةٗۚ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلۡمُتَّقِينَ
Ey inananlar, once kafirlerden yakınınızda bulunanlarla savasın, onlar, sizde bir siddet ve azim bulsunlar ve bilin ki Allah, hic suphe yok, cekinenlerle beraberdir
Surah At-Taubah, Verse 123
وَإِذَا مَآ أُنزِلَتۡ سُورَةٞ فَمِنۡهُم مَّن يَقُولُ أَيُّكُمۡ زَادَتۡهُ هَٰذِهِۦٓ إِيمَٰنٗاۚ فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ فَزَادَتۡهُمۡ إِيمَٰنٗا وَهُمۡ يَسۡتَبۡشِرُونَ
Bir sure indirilince iclerinden bu hanginizin imanını artırdı diyen de var. Fakat inen sureler, inananların inanclarını artırır ve onlar birbirlerini mujdelerler
Surah At-Taubah, Verse 124
وَأَمَّا ٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ فَزَادَتۡهُمۡ رِجۡسًا إِلَىٰ رِجۡسِهِمۡ وَمَاتُواْ وَهُمۡ كَٰفِرُونَ
Ama gonullerinde hastalık olanların pisliklerine pislik katarak kufurlerini artırır ve onlar, kafir olarak olup giderler
Surah At-Taubah, Verse 125
أَوَلَا يَرَوۡنَ أَنَّهُمۡ يُفۡتَنُونَ فِي كُلِّ عَامٖ مَّرَّةً أَوۡ مَرَّتَيۡنِ ثُمَّ لَا يَتُوبُونَ وَلَا هُمۡ يَذَّكَّرُونَ
Gormezler mi ki onlar her yıl bir, yahut iki kere musibetlere ugratılırlar da gene ne tovbe ederler, ne ibret alırlar
Surah At-Taubah, Verse 126
وَإِذَا مَآ أُنزِلَتۡ سُورَةٞ نَّظَرَ بَعۡضُهُمۡ إِلَىٰ بَعۡضٍ هَلۡ يَرَىٰكُم مِّنۡ أَحَدٖ ثُمَّ ٱنصَرَفُواْۚ صَرَفَ ٱللَّهُ قُلُوبَهُم بِأَنَّهُمۡ قَوۡمٞ لَّا يَفۡقَهُونَ
Bir sure indigi zaman birbirlerine bakarlar, sizi bir goren var mı derler de sonra donup giderler. Allah gonullerini dondurmustur onların, cunku onlar, anlamaz bir topluluktur
Surah At-Taubah, Verse 127
لَقَدۡ جَآءَكُمۡ رَسُولٞ مِّنۡ أَنفُسِكُمۡ عَزِيزٌ عَلَيۡهِ مَا عَنِتُّمۡ حَرِيصٌ عَلَيۡكُم بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ رَءُوفٞ رَّحِيمٞ
Andolsun, size icinizden, sizden oyle bir Peygamber gelmistir ki bir sıkıntıya dusmeniz pek agır gelir ona, pek duskundur size, muminleri esirger, rahimdir
Surah At-Taubah, Verse 128
فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَقُلۡ حَسۡبِيَ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ عَلَيۡهِ تَوَكَّلۡتُۖ وَهُوَ رَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ
Fakat doner, yuz cevirirlerse hemen de ki: Allah yeter bana, yoktur ondan baska tapacak, ona dayandım ve odur buyuk arsın sahibi
Surah At-Taubah, Verse 129