UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah An-Nisa - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُمُ ٱلَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفۡسٖ وَٰحِدَةٖ وَخَلَقَ مِنۡهَا زَوۡجَهَا وَبَثَّ مِنۡهُمَا رِجَالٗا كَثِيرٗا وَنِسَآءٗۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ ٱلَّذِي تَسَآءَلُونَ بِهِۦ وَٱلۡأَرۡحَامَۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَيۡكُمۡ رَقِيبٗا

Ey insanlar, sizleri bir tek sahıstan (Hz. Adem’den) yaratan, o sahıstan da esini (Havva’yı) vucuda getiren, ikisinden bir cok erkeklerle kadınlar ureten Rabbinizden korkun ve gunah yapmaktan sakının; ve yine kendisine hurmet gostererek birbirinizden dileklerde bulundugunuz (Allah adına senden istiyorum, dediginiz) Allah’dan korkun ve akrabalık baglarını kesmekten sakının. Suphesiz ki Allah, uzerinize gozcu bulunuyor
Surah An-Nisa, Verse 1


وَءَاتُواْ ٱلۡيَتَٰمَىٰٓ أَمۡوَٰلَهُمۡۖ وَلَا تَتَبَدَّلُواْ ٱلۡخَبِيثَ بِٱلطَّيِّبِۖ وَلَا تَأۡكُلُوٓاْ أَمۡوَٰلَهُمۡ إِلَىٰٓ أَمۡوَٰلِكُمۡۚ إِنَّهُۥ كَانَ حُوبٗا كَبِيرٗا

Yetimlere balig oldukları zaman mallarını verin. Helalı harama degismeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Cunku bu buyuk bir gunahtır
Surah An-Nisa, Verse 2


وَإِنۡ خِفۡتُمۡ أَلَّا تُقۡسِطُواْ فِي ٱلۡيَتَٰمَىٰ فَٱنكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ ٱلنِّسَآءِ مَثۡنَىٰ وَثُلَٰثَ وَرُبَٰعَۖ فَإِنۡ خِفۡتُمۡ أَلَّا تَعۡدِلُواْ فَوَٰحِدَةً أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡۚ ذَٰلِكَ أَدۡنَىٰٓ أَلَّا تَعُولُواْ

Eger yetim kızların haklarını (kendileri ile evlendiginiz takdirde) gozetemiyeceginizden korkarsanız size helal olan diger kadınlardan ikiser ikiser, ucer ucer, dorder dorder nikah edin; ve eger bu sekilde de adalet yapamıyacagınızdan korkarsanız bir tane secin yahut sahip oldugunuz cariyelerle yetinmeniz adaletten cıkmamanıza daha yakındır
Surah An-Nisa, Verse 3


وَءَاتُواْ ٱلنِّسَآءَ صَدُقَٰتِهِنَّ نِحۡلَةٗۚ فَإِن طِبۡنَ لَكُمۡ عَن شَيۡءٖ مِّنۡهُ نَفۡسٗا فَكُلُوهُ هَنِيٓـٔٗا مَّرِيٓـٔٗا

Nikah ettiginiz kadınların mehirlerini (nikah paralarını) seve seve verin. Sayet ondan bir kısmını gonul hoslugu ile kendileri size bagıslarsa, onu afiyetle, rahatca yiyin
Surah An-Nisa, Verse 4


وَلَا تُؤۡتُواْ ٱلسُّفَهَآءَ أَمۡوَٰلَكُمُ ٱلَّتِي جَعَلَ ٱللَّهُ لَكُمۡ قِيَٰمٗا وَٱرۡزُقُوهُمۡ فِيهَا وَٱكۡسُوهُمۡ وَقُولُواْ لَهُمۡ قَوۡلٗا مَّعۡرُوفٗا

Ey yetimlerin veli ve vasileri, Allah’ın dunya gecimi icin sebep kıldıgı tasarrufunuzdaki yetim mallarını, onların akılsızlarına vermeyin. Onları, malları ile rızıklandırın; giydirin ve kendilerine tatlı soz soyleyin
Surah An-Nisa, Verse 5


وَٱبۡتَلُواْ ٱلۡيَتَٰمَىٰ حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغُواْ ٱلنِّكَاحَ فَإِنۡ ءَانَسۡتُم مِّنۡهُمۡ رُشۡدٗا فَٱدۡفَعُوٓاْ إِلَيۡهِمۡ أَمۡوَٰلَهُمۡۖ وَلَا تَأۡكُلُوهَآ إِسۡرَافٗا وَبِدَارًا أَن يَكۡبَرُواْۚ وَمَن كَانَ غَنِيّٗا فَلۡيَسۡتَعۡفِفۡۖ وَمَن كَانَ فَقِيرٗا فَلۡيَأۡكُلۡ بِٱلۡمَعۡرُوفِۚ فَإِذَا دَفَعۡتُمۡ إِلَيۡهِمۡ أَمۡوَٰلَهُمۡ فَأَشۡهِدُواْ عَلَيۡهِمۡۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ حَسِيبٗا

Ey yetimlerin velileri! Yetimleri, nikah cagına ermelerine kadar deneyin. Eger buluga vardıktan sonra kendilerinde bir akıl ve rusd gorur ve anlarsanız, hemen mallarını onlara teslim edin. Buyuyecekler de ellerine alacaklar diye, o malları, israfla yemege kalkmayın. Veli zenginse, yetimin malına dokunmasın. Fakir oldugu takdirde, orfe gore (mesru surette) bir sey yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiginiz zaman da karsılarında sahid bulundurun. Allah hesap sorucu olarak kafidir
Surah An-Nisa, Verse 6


لِّلرِّجَالِ نَصِيبٞ مِّمَّا تَرَكَ ٱلۡوَٰلِدَانِ وَٱلۡأَقۡرَبُونَ وَلِلنِّسَآءِ نَصِيبٞ مِّمَّا تَرَكَ ٱلۡوَٰلِدَانِ وَٱلۡأَقۡرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنۡهُ أَوۡ كَثُرَۚ نَصِيبٗا مَّفۡرُوضٗا

Ana-baba ve akrabanın (geriye) bıraktıgı maldan erkeklere pay vardır. Kadınlara da, ana-baba ve akrabanın (geriye miras olarak) bıraktıgı maldan pay vardır; (geriye kalan) o malın azından da cogundan da (varisler icin) takdir edilmis birer pay
Surah An-Nisa, Verse 7


وَإِذَا حَضَرَ ٱلۡقِسۡمَةَ أُوْلُواْ ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينُ فَٱرۡزُقُوهُم مِّنۡهُ وَقُولُواْ لَهُمۡ قَوۡلٗا مَّعۡرُوفٗا

Olunun terikesi (mirası) bolunurken vereseden olmayıp oluye yakınlıgı bulunanlar, yetimler ve yoksullar hazır bulunurlarsa, gonullerini almak icin, o bolunen maldan kendilerine bir sey verin ve onlara guzel soz soyleyin
Surah An-Nisa, Verse 8


وَلۡيَخۡشَ ٱلَّذِينَ لَوۡ تَرَكُواْ مِنۡ خَلۡفِهِمۡ ذُرِّيَّةٗ ضِعَٰفًا خَافُواْ عَلَيۡهِمۡ فَلۡيَتَّقُواْ ٱللَّهَ وَلۡيَقُولُواْ قَوۡلٗا سَدِيدًا

Oldukten sonra geride, aciz ve kucuk cocuklar bıraktıkları takdirde, gadra ve zulme ugrayacaklar diye endise edenler, himayeleri altındaki yetimler hakkında da aynı korkuyu tasısınlar. Boylece Allah’dan sakınıp kendi evladları yerinde olan yetimler hakkında da gercek ve dogru soz soylesinler
Surah An-Nisa, Verse 9


إِنَّ ٱلَّذِينَ يَأۡكُلُونَ أَمۡوَٰلَ ٱلۡيَتَٰمَىٰ ظُلۡمًا إِنَّمَا يَأۡكُلُونَ فِي بُطُونِهِمۡ نَارٗاۖ وَسَيَصۡلَوۡنَ سَعِيرٗا

Yetimlerin mallarını zulmen (haksız olarak) yiyenler karınlarına ancak bir ates yerler ve yakında alevli atese gireceklerdir
Surah An-Nisa, Verse 10


يُوصِيكُمُ ٱللَّهُ فِيٓ أَوۡلَٰدِكُمۡۖ لِلذَّكَرِ مِثۡلُ حَظِّ ٱلۡأُنثَيَيۡنِۚ فَإِن كُنَّ نِسَآءٗ فَوۡقَ ٱثۡنَتَيۡنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَۖ وَإِن كَانَتۡ وَٰحِدَةٗ فَلَهَا ٱلنِّصۡفُۚ وَلِأَبَوَيۡهِ لِكُلِّ وَٰحِدٖ مِّنۡهُمَا ٱلسُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُۥ وَلَدٞۚ فَإِن لَّمۡ يَكُن لَّهُۥ وَلَدٞ وَوَرِثَهُۥٓ أَبَوَاهُ فَلِأُمِّهِ ٱلثُّلُثُۚ فَإِن كَانَ لَهُۥٓ إِخۡوَةٞ فَلِأُمِّهِ ٱلسُّدُسُۚ مِنۢ بَعۡدِ وَصِيَّةٖ يُوصِي بِهَآ أَوۡ دَيۡنٍۗ ءَابَآؤُكُمۡ وَأَبۡنَآؤُكُمۡ لَا تَدۡرُونَ أَيُّهُمۡ أَقۡرَبُ لَكُمۡ نَفۡعٗاۚ فَرِيضَةٗ مِّنَ ٱللَّهِۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمٗا

Allah, evladınızın mirastaki durumu hakkında size soyle emrediyor: Cocuklardan erkege, iki disi payı kadar vardır. Eger cocukların hepsi disi olmak uzere ikiden fazla iseler onlara olunun terk ettigi malın (terikenin) ucte ikisi ve eger disi tek ise onda yarısı var. Olunun ana-babası icin, eger cocugu varsa, her birine terikesinden altıda bir, fakat cocugu yoksa ve oluye yalnız ana ve babası varis oluyorsa, anasına ucte bir vardır. (Geriye kalan, babanın hakkıdır). Eger olenin kardesleri varsa annesinin hissesi altıda birdir. (Bu hukumler), olunun borcu odenip, yaptıgı vasiyyeti yerine getirildikten sonradır. Babalarınız ve ogullarınız, bilmezsiniz ki, dunya ve ahiret icin hangisi size fayda bakımından daha yakındır. Bu hisseler, Allah’dan birer farizedir. Allah veresenin derecelerini hakkıyla bilici ve onların hisselerini takdirde emir ve hukmedicidir
Surah An-Nisa, Verse 11


۞وَلَكُمۡ نِصۡفُ مَا تَرَكَ أَزۡوَٰجُكُمۡ إِن لَّمۡ يَكُن لَّهُنَّ وَلَدٞۚ فَإِن كَانَ لَهُنَّ وَلَدٞ فَلَكُمُ ٱلرُّبُعُ مِمَّا تَرَكۡنَۚ مِنۢ بَعۡدِ وَصِيَّةٖ يُوصِينَ بِهَآ أَوۡ دَيۡنٖۚ وَلَهُنَّ ٱلرُّبُعُ مِمَّا تَرَكۡتُمۡ إِن لَّمۡ يَكُن لَّكُمۡ وَلَدٞۚ فَإِن كَانَ لَكُمۡ وَلَدٞ فَلَهُنَّ ٱلثُّمُنُ مِمَّا تَرَكۡتُمۚ مِّنۢ بَعۡدِ وَصِيَّةٖ تُوصُونَ بِهَآ أَوۡ دَيۡنٖۗ وَإِن كَانَ رَجُلٞ يُورَثُ كَلَٰلَةً أَوِ ٱمۡرَأَةٞ وَلَهُۥٓ أَخٌ أَوۡ أُخۡتٞ فَلِكُلِّ وَٰحِدٖ مِّنۡهُمَا ٱلسُّدُسُۚ فَإِن كَانُوٓاْ أَكۡثَرَ مِن ذَٰلِكَ فَهُمۡ شُرَكَآءُ فِي ٱلثُّلُثِۚ مِنۢ بَعۡدِ وَصِيَّةٖ يُوصَىٰ بِهَآ أَوۡ دَيۡنٍ غَيۡرَ مُضَآرّٖۚ وَصِيَّةٗ مِّنَ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَلِيمٞ

Zevcelerinizin cocugu yoksa geriye bıraktıkları malın yarısı sizindir. Eger onların cocugu varsa size, bıraktıkları maldan dortte bir hisse vardır; fakat bu hisseler, yapacakları vasiyyeti ve borcu odedikten sonradır. Eger sizin cocugunuz yoksa zevcelerinize, bıraktıgınız maldan dortte bir hisse ve eger cocugunuz varsa bıraktıgınız maldan onlara sekizde bir var; ancak bu hukum, yapacagınız vasiyyeti ve borcu odedikten sonradır. Eger bir erkek veya bir kadının, cocugu ve babası bulunmadıgı halde (Kelale olarak) mirasına konuluyorsa ve onun ana bir erkek kardes veya ana bir kız kardesi bulunuyorsa (bu kardeslerin) her birine altıda bir ve bu birden daha coksalar, kız ve erkek ucte bir hissede esit olarak ortaktırlar (Gerek vasiyyete, gerek borc ikrarında varislere) zarar vermek olmamalıdır. Butun bu hukumler, Allah’dan bir vasiyyet ve emirdir. Allah alimdir, halimdir
Surah An-Nisa, Verse 12


تِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِۚ وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ يُدۡخِلۡهُ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ وَذَٰلِكَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ

Yetim ve varisler hakkındaki butun bu hukumler, Allah’ın seriatı ve cizdigi sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah, onu agacları altından ırmaklar akar cennetlere koyar ki, orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Iste bu, en buyuk kurtulus ve saadettir
Surah An-Nisa, Verse 13


وَمَن يَعۡصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُۥ يُدۡخِلۡهُ نَارًا خَٰلِدٗا فِيهَا وَلَهُۥ عَذَابٞ مُّهِينٞ

Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder, seriat ve hukumlerini cigneyip gecerse, onu da icinde ebedi olarak kalmak uzere atese koyar. Onun icin rusvay edici, asagı dusurucu bir azap vardır
Surah An-Nisa, Verse 14


وَٱلَّـٰتِي يَأۡتِينَ ٱلۡفَٰحِشَةَ مِن نِّسَآئِكُمۡ فَٱسۡتَشۡهِدُواْ عَلَيۡهِنَّ أَرۡبَعَةٗ مِّنكُمۡۖ فَإِن شَهِدُواْ فَأَمۡسِكُوهُنَّ فِي ٱلۡبُيُوتِ حَتَّىٰ يَتَوَفَّىٰهُنَّ ٱلۡمَوۡتُ أَوۡ يَجۡعَلَ ٱللَّهُ لَهُنَّ سَبِيلٗا

Kadınlarınızdan zina edenlere karsı icinizden dort sahid getirin. Onlar sahidlik ederlerse bu kadınları olum yok edinceye, yahut Allah kendilerine cıkıs icin bir yol acıncaya kadar kendilerini evlerde hapsedin. (Islamın bidayetinde zina edenler boyle hapsedilirdi. Sonra Hazreti Peygamberin hadis-i serifleriyle zina eden bekarlara yuz kırbac vurma, evlilere de recim “tasla oldurme” cezası verilerek hapis kaldırılmıstı)
Surah An-Nisa, Verse 15


وَٱلَّذَانِ يَأۡتِيَٰنِهَا مِنكُمۡ فَـَٔاذُوهُمَاۖ فَإِن تَابَا وَأَصۡلَحَا فَأَعۡرِضُواْ عَنۡهُمَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ تَوَّابٗا رَّحِيمًا

Sizden zina edenlerin her ikisini de eziyetlendirin (dogun ve azarlayın). Eger onlar tevbe edip islah olursa, eziyet etmeyin. Allah tevbeleri ziyadesiyle kabul edicidir, cok esirgeyicidir. (Mufessirlere gore bu ayet-i kerimenin hukmu mensuhtur. (kaldırılmıstır). Bazılarına gore de, zina hakkında degil, livata yapanlar hakkında nazil olmustur. Bu itibarla zina isliyenlere dair esas hukum sudur: Eger ikisi de bekarsalar cezaları yalnız yuz kırbac dayaktır. Evli iseler taslamak suretiyle olum cezasıdır. Biri evli ve digeri bekar ise, evliye tasla oldurme, bekara dayak cezası vardır
Surah An-Nisa, Verse 16


إِنَّمَا ٱلتَّوۡبَةُ عَلَى ٱللَّهِ لِلَّذِينَ يَعۡمَلُونَ ٱلسُّوٓءَ بِجَهَٰلَةٖ ثُمَّ يَتُوبُونَ مِن قَرِيبٖ فَأُوْلَـٰٓئِكَ يَتُوبُ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمٗا

Ancak Allah’ın kabul edecegini vaad buyurdugu tevbe, o kimseler icindir ki, bir cahillikle bir kabahat yaparlar da sonra cok gecmeden tevbe ederler, iste Allah bunların tevbelerini kabul buyurur. Allah ihlasla tevbe edenleri hakkıyle bilicidir
Surah An-Nisa, Verse 17


وَلَيۡسَتِ ٱلتَّوۡبَةُ لِلَّذِينَ يَعۡمَلُونَ ٱلسَّيِّـَٔاتِ حَتَّىٰٓ إِذَا حَضَرَ أَحَدَهُمُ ٱلۡمَوۡتُ قَالَ إِنِّي تُبۡتُ ٱلۡـَٰٔنَ وَلَا ٱلَّذِينَ يَمُوتُونَ وَهُمۡ كُفَّارٌۚ أُوْلَـٰٓئِكَ أَعۡتَدۡنَا لَهُمۡ عَذَابًا أَلِيمٗا

O kimseler ki, kotu islerde ısrar ederken onlardan birine olum gelip hayattan umidini kesince: “- Ben, simdi tevbe ettim” der, o kimseler icin tevbe yok (tevbe makbul degildir). Kafir oldukları halde olenlere de tevbe yok, iste biz onlar icin ahirette acıklı bir azap hazırlamısızdır
Surah An-Nisa, Verse 18


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا يَحِلُّ لَكُمۡ أَن تَرِثُواْ ٱلنِّسَآءَ كَرۡهٗاۖ وَلَا تَعۡضُلُوهُنَّ لِتَذۡهَبُواْ بِبَعۡضِ مَآ ءَاتَيۡتُمُوهُنَّ إِلَّآ أَن يَأۡتِينَ بِفَٰحِشَةٖ مُّبَيِّنَةٖۚ وَعَاشِرُوهُنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِۚ فَإِن كَرِهۡتُمُوهُنَّ فَعَسَىٰٓ أَن تَكۡرَهُواْ شَيۡـٔٗا وَيَجۡعَلَ ٱللَّهُ فِيهِ خَيۡرٗا كَثِيرٗا

Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size halal olmaz. (Cahiliyyet devrinde mevcud bir adete gore, bir erkek, akrabasından olen birinin malına varis oldugu gibi, onun karısına da varis olurdu. Bunu isterse mihir vermeksizin kendine nikahlar ve dilerse mihrini almak suretiyle baskasına nikahlardı. Bu ayet-i kerime o kotu adeti yasaklamıstır.) Verdiginiz mehrin birazını kurtaracaksınız diye, onları tazyik etmeniz, mal karsılıgında bosamak istemeniz de helal olmaz. Meger ki onlar, arayı acacak bir fuhus irtikap etmis olsunlar. Onlarla iyi gecinin. Eger kendilerinden hoslanmadınızsa, olabilir ki bir sey sizin hosunuza gitmez de Allah onda bir cok hayır takdir etmis bulunur
Surah An-Nisa, Verse 19


وَإِنۡ أَرَدتُّمُ ٱسۡتِبۡدَالَ زَوۡجٖ مَّكَانَ زَوۡجٖ وَءَاتَيۡتُمۡ إِحۡدَىٰهُنَّ قِنطَارٗا فَلَا تَأۡخُذُواْ مِنۡهُ شَيۡـًٔاۚ أَتَأۡخُذُونَهُۥ بُهۡتَٰنٗا وَإِثۡمٗا مُّبِينٗا

Eger bir zevceyi bırakıp da yerine baska bir zevce almak isterseniz, evvelkine yuklerle mehir vermis de bulunsanız, o verdiginizden bir sey almayınız. O malı bir iftira ve acık bir gunah isnadı yaparak geri alır mısınız? (Almayın! cahiliyyet devrinde karısını bosamak istiyen kimse onun mehir bedelinden kurtulmak icin ona zina sucunu iftira olarak yuklerdi)
Surah An-Nisa, Verse 20


وَكَيۡفَ تَأۡخُذُونَهُۥ وَقَدۡ أَفۡضَىٰ بَعۡضُكُمۡ إِلَىٰ بَعۡضٖ وَأَخَذۡنَ مِنكُم مِّيثَٰقًا غَلِيظٗا

Verdiginiz o mehri zevcenizden nasıl alırsınız ki, birbirinizle birlesip katıldınız ve onlar sizden kuvvetli bir teminat, nikah sozlesmesi aldılar
Surah An-Nisa, Verse 21


وَلَا تَنكِحُواْ مَا نَكَحَ ءَابَآؤُكُم مِّنَ ٱلنِّسَآءِ إِلَّا مَا قَدۡ سَلَفَۚ إِنَّهُۥ كَانَ فَٰحِشَةٗ وَمَقۡتٗا وَسَآءَ سَبِيلًا

Bir de babalarınızın nikahladıgı kadınları kendinize nikahlamayın. Cahiliyyet devrinde gecen afvedilmis gecmistir. Suphe yok ki o, pek cirkindi; Allah’ın bugzuna sebepti, o ne fena bir adet idi
Surah An-Nisa, Verse 22


حُرِّمَتۡ عَلَيۡكُمۡ أُمَّهَٰتُكُمۡ وَبَنَاتُكُمۡ وَأَخَوَٰتُكُمۡ وَعَمَّـٰتُكُمۡ وَخَٰلَٰتُكُمۡ وَبَنَاتُ ٱلۡأَخِ وَبَنَاتُ ٱلۡأُخۡتِ وَأُمَّهَٰتُكُمُ ٱلَّـٰتِيٓ أَرۡضَعۡنَكُمۡ وَأَخَوَٰتُكُم مِّنَ ٱلرَّضَٰعَةِ وَأُمَّهَٰتُ نِسَآئِكُمۡ وَرَبَـٰٓئِبُكُمُ ٱلَّـٰتِي فِي حُجُورِكُم مِّن نِّسَآئِكُمُ ٱلَّـٰتِي دَخَلۡتُم بِهِنَّ فَإِن لَّمۡ تَكُونُواْ دَخَلۡتُم بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ وَحَلَـٰٓئِلُ أَبۡنَآئِكُمُ ٱلَّذِينَ مِنۡ أَصۡلَٰبِكُمۡ وَأَن تَجۡمَعُواْ بَيۡنَ ٱلۡأُخۡتَيۡنِ إِلَّا مَا قَدۡ سَلَفَۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Size sunları nikahlamak haram kılındı: Analarınız (ananızın anası ve babanızın anası ne kadar yukarı cıkarsa), kızlarınız (kızlarınızın kızı ve ogullarınızın kızı, ne kadar asagı inilirse), kız kardesleriniz (ana baba bir, baba bir ve ana bir kardesler dahil), halalarınız (butun baba ve dede kız kardesleri dahildir), teyzeleriniz (anne ve buyuk annelerin kız kardesleri dahil) erkek ve kız kardeslerinizin kızları (kardeslerin torunları ne kadar asagı inilirse), sut analarınız (sut buyuk anneler de dahil) sut kız kardesleriniz (nesep itibariyle haram olanlar, sut cihetinden de haram olur), karılarınızın anaları (zifaf olsun olmasın), kendileriyle zifafa girdiginiz karılarınızdan olma himayenizdeki uvey kızlarınız. Eger uvey kızlarınızın anaları ile zifafa girmemisseniz onlarla evlenmenizde size bir gunah yoktur. Oz ogullarınızın zevceleri ile evlenmeniz ve iki kız kardesi birlikte nikahlamanız da haramdır. Ancak cahiliyyet devrinde gecen afvedilmis gecmistir. Allah, suphesiz ki, cahiliyyet devrinde olan kotu isleri bagıslayıcı, Islamda itaat edenlere merhamet edicidir
Surah An-Nisa, Verse 23


۞وَٱلۡمُحۡصَنَٰتُ مِنَ ٱلنِّسَآءِ إِلَّا مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡۖ كِتَٰبَ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡۚ وَأُحِلَّ لَكُم مَّا وَرَآءَ ذَٰلِكُمۡ أَن تَبۡتَغُواْ بِأَمۡوَٰلِكُم مُّحۡصِنِينَ غَيۡرَ مُسَٰفِحِينَۚ فَمَا ٱسۡتَمۡتَعۡتُم بِهِۦ مِنۡهُنَّ فَـَٔاتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ فَرِيضَةٗۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ فِيمَا تَرَٰضَيۡتُم بِهِۦ مِنۢ بَعۡدِ ٱلۡفَرِيضَةِۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمٗا

(Bir de harp esiri olarak) sahip oldugunuz cariyeler mustesna, diger butun nikahlı kadınlarla evlenmeniz size haram kılındı. Bunlar, uzerinize Allah yazısı olarak haramdır. Haram kılınanların dısında kalanlar (Zinadan kacınarak namuslu yasamak sartı ile mallarınızla mehir vermek veya cariyeleri satın almak uzere isteyip nikahlamanız) size helal kılındı. O halde, onlardan hangisi ile faydalandınızsa mehirlerini kendilerine verin ki, farzdır. O mehri takdir edip kesistikten sonra, aranızda anlasmanızda da size bir gunah yoktur. Suphesiz ki Allah, kemal uzere bilendir, gercek hukum ve hikmet sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 24


وَمَن لَّمۡ يَسۡتَطِعۡ مِنكُمۡ طَوۡلًا أَن يَنكِحَ ٱلۡمُحۡصَنَٰتِ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ فَمِن مَّا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُم مِّن فَتَيَٰتِكُمُ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتِۚ وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِإِيمَٰنِكُمۚ بَعۡضُكُم مِّنۢ بَعۡضٖۚ فَٱنكِحُوهُنَّ بِإِذۡنِ أَهۡلِهِنَّ وَءَاتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِ مُحۡصَنَٰتٍ غَيۡرَ مُسَٰفِحَٰتٖ وَلَا مُتَّخِذَٰتِ أَخۡدَانٖۚ فَإِذَآ أُحۡصِنَّ فَإِنۡ أَتَيۡنَ بِفَٰحِشَةٖ فَعَلَيۡهِنَّ نِصۡفُ مَا عَلَى ٱلۡمُحۡصَنَٰتِ مِنَ ٱلۡعَذَابِۚ ذَٰلِكَ لِمَنۡ خَشِيَ ٱلۡعَنَتَ مِنكُمۡۚ وَأَن تَصۡبِرُواْ خَيۡرٞ لَّكُمۡۗ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Sizden her kim, hur olan mumin kadınları nikah edecek bir zenginlige kudreti olmazsa, ona da ellerinizin altındaki mumin cariyelerinizden efendilerinin rızası ile nikahlamak var. Allah, imanınızı cok iyi bilendir. Hep birbirinizdensiniz (hur ve kole bir nefisten cogalmıstır). Onun icin fuhusta bulunmıyarak, gizli dost da edinmiyerek namuslu yasadıkları halde, o cariyeleri sahiblerinin izniyle nikah ediniz ve mehirlerini guzellikle kendilerine veriniz. Eger onlar, evlendikten sonra bir fuhus yaparlarsa, o vakit hur kadınlar uzerine gerekli bulunan cezanın yarısı kendilerine lazım gelir. Bu cariye nikahlama musaadesi, sizden zinaya dusme korkusunda bulunanlar icindir. Sabretmeniz ise, sizin icin daha hayırlıdır. Allah cok bagıslayıcıdır, cok merhamet edicidir
Surah An-Nisa, Verse 25


يُرِيدُ ٱللَّهُ لِيُبَيِّنَ لَكُمۡ وَيَهۡدِيَكُمۡ سُنَنَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكُمۡ وَيَتُوبَ عَلَيۡكُمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ

Allah sizlere bilmediklerinizi bildirmek, sizden oncekilerin yollarını size gostermek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah her seyi kemal uzere bilendir, yegane hukum ve hikmet sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 26


وَٱللَّهُ يُرِيدُ أَن يَتُوبَ عَلَيۡكُمۡ وَيُرِيدُ ٱلَّذِينَ يَتَّبِعُونَ ٱلشَّهَوَٰتِ أَن تَمِيلُواْ مَيۡلًا عَظِيمٗا

Allah, sizin tevbelerinizi kabul etmek ister. Halbuki sehvetlerine uyanlar (Yahudi, hristiyan ve diger kafirler) sizi dogru yoldan buyuk bir meyil ile harama goturmek isterler
Surah An-Nisa, Verse 27


يُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُخَفِّفَ عَنكُمۡۚ وَخُلِقَ ٱلۡإِنسَٰنُ ضَعِيفٗا

Allah din hususundaki agır teklifleri sizden hafifletmek ister. Zira insan, sabır ve tahammul bakımından zayıf yaratılmıstır
Surah An-Nisa, Verse 28


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَأۡكُلُوٓاْ أَمۡوَٰلَكُم بَيۡنَكُم بِٱلۡبَٰطِلِ إِلَّآ أَن تَكُونَ تِجَٰرَةً عَن تَرَاضٖ مِّنكُمۡۚ وَلَا تَقۡتُلُوٓاْ أَنفُسَكُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُمۡ رَحِيمٗا

Ey iman edenler! Mallarınızı, aranızda batıl sebeplerle yemeyin. Ancak birbirinizden hosnud olarak ticaret yolu ile olmak baska. Herhangi bir sebeple nefislerinizi oldurmeyin. Suphesiz ki Allah cok merhametlidir
Surah An-Nisa, Verse 29


وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ عُدۡوَٰنٗا وَظُلۡمٗا فَسَوۡفَ نُصۡلِيهِ نَارٗاۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرًا

Kim, zulum ve tecavuz yolu ile bu yasakları islerse, yakında biz onu cehennem atesine atacagız. Onu atese atmak da Allah’a pek kolaydır
Surah An-Nisa, Verse 30


إِن تَجۡتَنِبُواْ كَبَآئِرَ مَا تُنۡهَوۡنَ عَنۡهُ نُكَفِّرۡ عَنكُمۡ سَيِّـَٔاتِكُمۡ وَنُدۡخِلۡكُم مُّدۡخَلٗا كَرِيمٗا

Eger siz, yasak edildiginiz gunahların buyuklerinden sakınırsanız, sizden diger kabahatlerinizi orteriz ve sizi iyi bir gidisata sokarız
Surah An-Nisa, Verse 31


وَلَا تَتَمَنَّوۡاْ مَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بِهِۦ بَعۡضَكُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۚ لِّلرِّجَالِ نَصِيبٞ مِّمَّا ٱكۡتَسَبُواْۖ وَلِلنِّسَآءِ نَصِيبٞ مِّمَّا ٱكۡتَسَبۡنَۚ وَسۡـَٔلُواْ ٱللَّهَ مِن فَضۡلِهِۦٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٗا

Bir de Allah’ın bazınıza, digerinden fazla verdigi seyleri temenni etmeyin. Erkeklerin kendi kazandıklarından bir payı var, kadınların da kendi kazandıklarından bir payı vardır. Isteklerinizi Allah’ın fazlından ve kereminden isteyin. Gercekten Allah her seyi hakkıyla bilendir
Surah An-Nisa, Verse 32


وَلِكُلّٖ جَعَلۡنَا مَوَٰلِيَ مِمَّا تَرَكَ ٱلۡوَٰلِدَانِ وَٱلۡأَقۡرَبُونَۚ وَٱلَّذِينَ عَقَدَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡ فَـَٔاتُوهُمۡ نَصِيبَهُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ شَهِيدًا

Ana-babanın ve akrabanın geriye bıraktıgı maldan her birinize miras kıldık. Bir de el ele verip yeminle sozlesme yaptıgınız kimselere de hislerini verin. Zira, Allah her seye karsı sahid bulunuyor
Surah An-Nisa, Verse 33


ٱلرِّجَالُ قَوَّـٰمُونَ عَلَى ٱلنِّسَآءِ بِمَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بَعۡضَهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ وَبِمَآ أَنفَقُواْ مِنۡ أَمۡوَٰلِهِمۡۚ فَٱلصَّـٰلِحَٰتُ قَٰنِتَٰتٌ حَٰفِظَٰتٞ لِّلۡغَيۡبِ بِمَا حَفِظَ ٱللَّهُۚ وَٱلَّـٰتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَٱهۡجُرُوهُنَّ فِي ٱلۡمَضَاجِعِ وَٱضۡرِبُوهُنَّۖ فَإِنۡ أَطَعۡنَكُمۡ فَلَا تَبۡغُواْ عَلَيۡهِنَّ سَبِيلًاۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيّٗا كَبِيرٗا

Erkekler, kadınlar uzerine idareci ve hakimdirler. Cunku Allah birini (cihad, imamet, miras gibi islerde) digerinden ustun yaratmıstır. Bir de erkekler mallarından (kadınlarına) harcamaktadırlar. Iyi kadınlar, (Allah’a) itaatkardırlar ve Allah kendilerini korudugu cihetle, kocalarının gıyabında ırz ve mallarını muhafaza ederler. Fenalık ve gecimsizliklerinden korktugunuz kadınlara gelince: Once kendilerine ogut verin. Sonra uslanmazlarsa, kendilerini yataklarda yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse, (Hafifce) dogun. Size itaat ettikleri takdirde kendilerini incitmeye bir bahane aramayın. Cunku Allah cok yucedir, cok buyuktur
Surah An-Nisa, Verse 34


وَإِنۡ خِفۡتُمۡ شِقَاقَ بَيۡنِهِمَا فَٱبۡعَثُواْ حَكَمٗا مِّنۡ أَهۡلِهِۦ وَحَكَمٗا مِّنۡ أَهۡلِهَآ إِن يُرِيدَآ إِصۡلَٰحٗا يُوَفِّقِ ٱللَّهُ بَيۡنَهُمَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا خَبِيرٗا

Eger karı-koca arasının acılmasından endiseye duserseniz, bir hakem, erkegin ailesinden ve bir hakem de kadının ailesinden kendilerine gonderin. Bu mutavassıt hakemler gercekten barıstırmak isterlerse, Allah, karı-koca arasındaki dargınlık yerine gecim verir. Suphesiz ki Allah hakkıyla bilendir, her seyin aslından haberdardır
Surah An-Nisa, Verse 35


۞وَٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ وَلَا تُشۡرِكُواْ بِهِۦ شَيۡـٔٗاۖ وَبِٱلۡوَٰلِدَيۡنِ إِحۡسَٰنٗا وَبِذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينِ وَٱلۡجَارِ ذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡجَارِ ٱلۡجُنُبِ وَٱلصَّاحِبِ بِٱلۡجَنۢبِ وَٱبۡنِ ٱلسَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ مَن كَانَ مُخۡتَالٗا فَخُورًا

Allah’a ibadet edin ve ona hic bir seyi ortak kosmayın. Sonra anaya ve babaya iyilik edin; akrabaya da, oksuzlere de, yoksallara da, yakın komsuya da, yakın arkadasa da, yolda kalmısa da, ellerinizdeki kolelere de... Allah, kurumlu ve boburlenen kimseleri sevmez
Surah An-Nisa, Verse 36


ٱلَّذِينَ يَبۡخَلُونَ وَيَأۡمُرُونَ ٱلنَّاسَ بِٱلۡبُخۡلِ وَيَكۡتُمُونَ مَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦۗ وَأَعۡتَدۡنَا لِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٗا مُّهِينٗا

Onlar hem kıskanır, cimrilik edenler, hem de herkese cimrilik tavsiye ederler ve Allah’ın kendilerine fazlından verdigi seyleri saklarlar, biz de boyle nimetleri gizleyen nankorlere hor ve rusvay edici bir azap hazırladık
Surah An-Nisa, Verse 37


وَٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُمۡ رِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَلَا يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَلَا بِٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۗ وَمَن يَكُنِ ٱلشَّيۡطَٰنُ لَهُۥ قَرِينٗا فَسَآءَ قَرِينٗا

Allah’a ve ahiret gunune iman etmedikleri halde mallarını, insanlara gosteris icin harcayanları da Allah semez. Kim de, kendine (dunyada) seytan arkadas olursa, artık (ahirette) ne fena bir arkadastır
Surah An-Nisa, Verse 38


وَمَاذَا عَلَيۡهِمۡ لَوۡ ءَامَنُواْ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَأَنفَقُواْ مِمَّا رَزَقَهُمُ ٱللَّهُۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِهِمۡ عَلِيمًا

Kafirler, eger Allah’a ve ahiret gunune iman etseler ve Allah’ın kendilerine verdigi nimetten riyasız harcamıs olsalardı, onlara ziyan mı olurdu? Allah onların soz ve islerini cok iyi bilendir
Surah An-Nisa, Verse 39


إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَظۡلِمُ مِثۡقَالَ ذَرَّةٖۖ وَإِن تَكُ حَسَنَةٗ يُضَٰعِفۡهَا وَيُؤۡتِ مِن لَّدُنۡهُ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Suphesiz ki Allah, zerre kadar zulum etmez. Eger zerre kadar bir iyilik olursa, onun sevabını kat kat artırır. Ayrıca kendi katından buyuk bir mukafat verir
Surah An-Nisa, Verse 40


فَكَيۡفَ إِذَا جِئۡنَا مِن كُلِّ أُمَّةِۭ بِشَهِيدٖ وَجِئۡنَا بِكَ عَلَىٰ هَـٰٓؤُلَآءِ شَهِيدٗا

Her ummetten peygamberlerini birer sahid getirdigimiz ve seni de onların uzerine bir sahid yaptıgımız zaman bakalım kafirlerin hali ne olacak
Surah An-Nisa, Verse 41


يَوۡمَئِذٖ يَوَدُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَعَصَوُاْ ٱلرَّسُولَ لَوۡ تُسَوَّىٰ بِهِمُ ٱلۡأَرۡضُ وَلَا يَكۡتُمُونَ ٱللَّهَ حَدِيثٗا

Allah’ı inkar edenlerle peygambere asi olanlar, o kıyamet gunu arzu ederler ki, yerle bir edilselerdi de Allah’dan bir sozu (Peygamberi tasdik etmeyi) gizlememis olsalardı
Surah An-Nisa, Verse 42


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَقۡرَبُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنتُمۡ سُكَٰرَىٰ حَتَّىٰ تَعۡلَمُواْ مَا تَقُولُونَ وَلَا جُنُبًا إِلَّا عَابِرِي سَبِيلٍ حَتَّىٰ تَغۡتَسِلُواْۚ وَإِن كُنتُم مَّرۡضَىٰٓ أَوۡ عَلَىٰ سَفَرٍ أَوۡ جَآءَ أَحَدٞ مِّنكُم مِّنَ ٱلۡغَآئِطِ أَوۡ لَٰمَسۡتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَلَمۡ تَجِدُواْ مَآءٗ فَتَيَمَّمُواْ صَعِيدٗا طَيِّبٗا فَٱمۡسَحُواْ بِوُجُوهِكُمۡ وَأَيۡدِيكُمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَفُوًّا غَفُورًا

Ey iman edenler! Siz sarhosken ne soylediginizi bilinceye kadar, bir de cunub iken-yolcu olmanız mustesna- gusul yapmadıkca namaza yaklasmayın. Eger hasta olur veya bir yolculukta bulunursanız, yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahutta kadınlara dokunup da bir su bulamazsanız o vakit pak bir topraga teyemmum edin; yuzlerinize ve ellerinize (dirseklerinize kadar) surun. Suphesiz ki Allah cok afvedici, cok bagıslayıcıdır. (Bakara, ve Maide 91. ayetlere bak)
Surah An-Nisa, Verse 43


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ أُوتُواْ نَصِيبٗا مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ يَشۡتَرُونَ ٱلضَّلَٰلَةَ وَيُرِيدُونَ أَن تَضِلُّواْ ٱلسَّبِيلَ

Kendilerine kitabdan bir nasib verilen Yahudi alimlerine bakmaz mısın? Onlar sapıklıgı satın alıyorlar ve sizin de yoldan sapmanızı istiyorlar
Surah An-Nisa, Verse 44


وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِأَعۡدَآئِكُمۡۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَلِيّٗا وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ نَصِيرٗا

Allah, dusmanlarınızı sizden daha iyi bilendir. Allah bir dost olarak da kafidir, bir yardımcı olarak da yeter
Surah An-Nisa, Verse 45


مِّنَ ٱلَّذِينَ هَادُواْ يُحَرِّفُونَ ٱلۡكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِۦ وَيَقُولُونَ سَمِعۡنَا وَعَصَيۡنَا وَٱسۡمَعۡ غَيۡرَ مُسۡمَعٖ وَرَٰعِنَا لَيَّۢا بِأَلۡسِنَتِهِمۡ وَطَعۡنٗا فِي ٱلدِّينِۚ وَلَوۡ أَنَّهُمۡ قَالُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَا وَٱسۡمَعۡ وَٱنظُرۡنَا لَكَانَ خَيۡرٗا لَّهُمۡ وَأَقۡوَمَ وَلَٰكِن لَّعَنَهُمُ ٱللَّهُ بِكُفۡرِهِمۡ فَلَا يُؤۡمِنُونَ إِلَّا قَلِيلٗا

Hazreti Peygamberin vasfına dair Tevrat’daki kelimeleri, konuldukları yerlerden degistiren Yahudi’lerden bir kısmı, dillerini egerek ve dine saldırarak soyle derler: “- Sozunu isittik, emrine isyan ettik. Sen isit, biz seni dinlemeyiz, RAINA= bizi gozet= bize cobanlık et!” (Burada iki manaya gelen RAINA kelimesini, Rasuli ekreme hakaret icin ikinci manayı kasdederek kullanıyorlardı.) Eger onlar; “- Dinledik, itaat ettik. Isit ve bize bak” deselerdi, elbette kendileri icin daha hayırlı ve daha dogru olurdu. Fakat Allah, kufurleri yuzunden kendilerini lanetlemistir. Artık onlar, pek azı mustesna, iman etmezler
Surah An-Nisa, Verse 46


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ ءَامِنُواْ بِمَا نَزَّلۡنَا مُصَدِّقٗا لِّمَا مَعَكُم مِّن قَبۡلِ أَن نَّطۡمِسَ وُجُوهٗا فَنَرُدَّهَا عَلَىٰٓ أَدۡبَارِهَآ أَوۡ نَلۡعَنَهُمۡ كَمَا لَعَنَّآ أَصۡحَٰبَ ٱلسَّبۡتِۚ وَكَانَ أَمۡرُ ٱللَّهِ مَفۡعُولًا

Ey kendilerine kitap verilenler! Indirdigimiz Kur’ana iman edin ki, o, beraberinizde olan Tevrat’ı (Tevhid hususunda) tasdik edicidir; hem biz bir takım yuzleri silipte enselerine cevirmezden veya SEBT ASHABI’na (cumartesi gunune saygı gostermiyen Yahudilere) yaptıgımız lanet gibi, onları lanetlemezden once iman edin. Allah’ın (azab) emri olagelmistir
Surah An-Nisa, Verse 47


إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَغۡفِرُ أَن يُشۡرَكَ بِهِۦ وَيَغۡفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَن يَشَآءُۚ وَمَن يُشۡرِكۡ بِٱللَّهِ فَقَدِ ٱفۡتَرَىٰٓ إِثۡمًا عَظِيمًا

Dogrusu Allah, kendine es kosulmasını (es kosanın gunahını) bagıslamaz. Ondan baskasını, diledigi kimse icin, bagıslar ve magfiret buyurur. Kim de Allah’a es kosarsa gercekten pek buyuk bir gunah uydurmus olur
Surah An-Nisa, Verse 48


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ يُزَكُّونَ أَنفُسَهُمۚ بَلِ ٱللَّهُ يُزَكِّي مَن يَشَآءُ وَلَا يُظۡلَمُونَ فَتِيلًا

Su, kendilerini temize cıkaranlara (cennete ancak biz girecegiz diyen yahudi ve hristiyanlara) bakmazmısın! Oyle degil, Allah diledigini temize cıkarır. Onlara da kıl kadar zulmedilmezler (yaptıklarının cezasını tam olarak gorurler)
Surah An-Nisa, Verse 49


ٱنظُرۡ كَيۡفَ يَفۡتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلۡكَذِبَۖ وَكَفَىٰ بِهِۦٓ إِثۡمٗا مُّبِينًا

Bak! Allah’a karsı nasıl yalan uyduruyorlar! Bu yanlıs inancları, acık bir gunah olarak (onlara) yeter
Surah An-Nisa, Verse 50


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ أُوتُواْ نَصِيبٗا مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡجِبۡتِ وَٱلطَّـٰغُوتِ وَيَقُولُونَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ هَـٰٓؤُلَآءِ أَهۡدَىٰ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ سَبِيلًا

Su, kendilerine okuyup yazmaktan biraz nasib verilenlere bakmaz mısın? Kendileri, ruhlu ve ruhsuz putlara inanıyorlar da kufredenler icin: “- Bunlar iman edenlerden daha dogru bir yoldadır” diyorlar
Surah An-Nisa, Verse 51


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَعَنَهُمُ ٱللَّهُۖ وَمَن يَلۡعَنِ ٱللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ نَصِيرًا

Onlar, Allah’ın kendilerine lanet ettigi kimselerdir. Kime de Allah lanet ederse artık ona asla bir yardımcı bulamazsın
Surah An-Nisa, Verse 52


أَمۡ لَهُمۡ نَصِيبٞ مِّنَ ٱلۡمُلۡكِ فَإِذٗا لَّا يُؤۡتُونَ ٱلنَّاسَ نَقِيرًا

Yoksa, onların, mulkten (yeryuzu saltanatından) bir hissesi mi var? Oyle olsa, insanlara bir cekirdegin zerresini bile vermezlerdi
Surah An-Nisa, Verse 53


أَمۡ يَحۡسُدُونَ ٱلنَّاسَ عَلَىٰ مَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦۖ فَقَدۡ ءَاتَيۡنَآ ءَالَ إِبۡرَٰهِيمَ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَءَاتَيۡنَٰهُم مُّلۡكًا عَظِيمٗا

Yoksa, Allah, fazlından insanlara verdigi nimetlere hased mi ediyorlar? Gercekten biz Ibrahim hanedanına kitab ve hikmet verdik. Hem de onlara buyuk bir mulk ve saltanat ihsan ettik
Surah An-Nisa, Verse 54


فَمِنۡهُم مَّنۡ ءَامَنَ بِهِۦ وَمِنۡهُم مَّن صَدَّ عَنۡهُۚ وَكَفَىٰ بِجَهَنَّمَ سَعِيرًا

Iste o Yahudilerden kimi Muhammed (Aleyhisselama) iman etti, kimi de ondan yuz cevirdi. O iman etmiyenlere cehennem alevi kafidir
Surah An-Nisa, Verse 55


إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِنَا سَوۡفَ نُصۡلِيهِمۡ نَارٗا كُلَّمَا نَضِجَتۡ جُلُودُهُم بَدَّلۡنَٰهُمۡ جُلُودًا غَيۡرَهَا لِيَذُوقُواْ ٱلۡعَذَابَۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَزِيزًا حَكِيمٗا

Suphesiz ki, ayetlerimizi inkar eden kafirleri yarın atase atacagız. Derileri pistikce, azabı duysunlar diye kendilerine, degistirerek baska deriler verecegiz. Cunku, Allah gercekten Aziz’dir, Hakim’dir= hukmunde hikmet sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 56


وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ سَنُدۡخِلُهُمۡ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۖ لَّهُمۡ فِيهَآ أَزۡوَٰجٞ مُّطَهَّرَةٞۖ وَنُدۡخِلُهُمۡ ظِلّٗا ظَلِيلًا

Iman edip salih ameller isliyenleri, agacları altından ırmaklar akar cennetlere koyacagız. Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Kendilerine orada gayet temiz zevceler var. Hem de onları golgelendirecek bir golgeye koyacagız
Surah An-Nisa, Verse 57


۞إِنَّ ٱللَّهَ يَأۡمُرُكُمۡ أَن تُؤَدُّواْ ٱلۡأَمَٰنَٰتِ إِلَىٰٓ أَهۡلِهَا وَإِذَا حَكَمۡتُم بَيۡنَ ٱلنَّاسِ أَن تَحۡكُمُواْ بِٱلۡعَدۡلِۚ إِنَّ ٱللَّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِۦٓۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ سَمِيعَۢا بَصِيرٗا

Gercekten Allah, size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hukmettiginiz zaman, adaletle hukum vermenizi emreder. Hakikaten Allah bununla size ne guzel ogut veriyor! Suphe yok ki Allah, hukumlerinizi hakkıyle isitici, emanete ait islerinizi hakkıyle gorucudur
Surah An-Nisa, Verse 58


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُواْ ٱلرَّسُولَ وَأُوْلِي ٱلۡأَمۡرِ مِنكُمۡۖ فَإِن تَنَٰزَعۡتُمۡ فِي شَيۡءٖ فَرُدُّوهُ إِلَى ٱللَّهِ وَٱلرَّسُولِ إِن كُنتُمۡ تُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۚ ذَٰلِكَ خَيۡرٞ وَأَحۡسَنُ تَأۡوِيلًا

Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Sonra bir sey hakkında cekistiniz mi, hemen onu Allah’a ve Rasulune arz ediniz; eger Allah’a ve ahiret gunune inanıyorsanız... Bu muracaat, hem hayırlı, hem de netice bakımından daha guzeldir
Surah An-Nisa, Verse 59


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ يَزۡعُمُونَ أَنَّهُمۡ ءَامَنُواْ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكَ وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبۡلِكَ يُرِيدُونَ أَن يَتَحَاكَمُوٓاْ إِلَى ٱلطَّـٰغُوتِ وَقَدۡ أُمِرُوٓاْ أَن يَكۡفُرُواْ بِهِۦۖ وَيُرِيدُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَن يُضِلَّهُمۡ ضَلَٰلَۢا بَعِيدٗا

Sana indirilen Kur’an’a ve senden once indirilen kitablara iman ettik, diye bos iddiada bulunanlara bakmaz mısın! O azgın seytana muhakeme olmak istiyorlar. Halbuki onu (seytanı) tanımamakla emrolunmuslardı. Seytan ise, onları cok uzak bir sapıklıga dusurmek ister. (Bu ayet-i kerime, bir munafıgın, bir Yahudi ile olan davasına hakem olarak Hazreti Peygamberi degil de Yahudi sihirbazı azgın seytan Kab Ibni Esref’i secmek istemesi ile ilgili hadise uzerine nazil olmustur. Soyle ki: Yahudi, Hz. Peygamberin hakem olmasını ısrarla istemesi sonunda Peygambere gitmisler ve Hz. Peygamber de Yahudi lehine hukum vermistir. Bundan sonra munafıgın arzusu uzerine Hz. Omer’e gitmisler. Hadiseyi ve daha once Hz. Peygamberin verdigi hukmu dinleyen Hz. Omer: “- Allah’ın ve Peygamberin hukmune razı olmıyan hakkında hukum budur”, diyerek kılıcı ile munafık’ın boynunu ucurur)
Surah An-Nisa, Verse 60


وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ تَعَالَوۡاْ إِلَىٰ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَإِلَى ٱلرَّسُولِ رَأَيۡتَ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ يَصُدُّونَ عَنكَ صُدُودٗا

Onlara, Allah’ın indirdigi Kur’an’a ve Peygamberin hukmune gelin, denildigi zaman munafıkları gorursun ki, senden dusmanca bir donusle yuz cevirirler
Surah An-Nisa, Verse 61


فَكَيۡفَ إِذَآ أَصَٰبَتۡهُم مُّصِيبَةُۢ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡ ثُمَّ جَآءُوكَ يَحۡلِفُونَ بِٱللَّهِ إِنۡ أَرَدۡنَآ إِلَّآ إِحۡسَٰنٗا وَتَوۡفِيقًا

Ellerinin yaptıgı (kotu amel) yuzunden baslarına bir musibet geldigi vakit halleri nasıl olur? Sonra (ozur dilemek veya Omer’in oldurdugu munafık’ın diyetini istemek icin) sana gelip Allah’a yemin ederler ki: “-Bizim maksadımız ancak guzel bir sekilde iki hasmın arasını uzlastırmaktı.”
Surah An-Nisa, Verse 62


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ يَعۡلَمُ ٱللَّهُ مَا فِي قُلُوبِهِمۡ فَأَعۡرِضۡ عَنۡهُمۡ وَعِظۡهُمۡ وَقُل لَّهُمۡ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ قَوۡلَۢا بَلِيغٗا

Onlar oyle kimselerdir ki, kalblerinde olanı ve yalan yere yeminlerini Allah bilir. Onun icin ozurlerini kabulden yuz cevir ve nifakı terk etmeleri icin kendilerine ogut ver. Onlara, kendilerine dair tesirli soz soyle
Surah An-Nisa, Verse 63


وَمَآ أَرۡسَلۡنَا مِن رَّسُولٍ إِلَّا لِيُطَاعَ بِإِذۡنِ ٱللَّهِۚ وَلَوۡ أَنَّهُمۡ إِذ ظَّلَمُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ جَآءُوكَ فَٱسۡتَغۡفَرُواْ ٱللَّهَ وَٱسۡتَغۡفَرَ لَهُمُ ٱلرَّسُولُ لَوَجَدُواْ ٱللَّهَ تَوَّابٗا رَّحِيمٗا

Biz her peygamberi, ancak Allah’ın izni ile kendisine itaat olunmak icin gonderdik. Eger onlar, nefislerine zulmettikleri zaman sana gelseler de gunahlarına Allah’dan magfiret dileseler, Peygamber de kendileri icin afv isteseydi, elbette Allah’ı, tevbeleri ziyade kabul edici, cok esirgeyici bulacaklardı
Surah An-Nisa, Verse 64


فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤۡمِنُونَ حَتَّىٰ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيۡنَهُمۡ ثُمَّ لَا يَجِدُواْ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ حَرَجٗا مِّمَّا قَضَيۡتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسۡلِيمٗا

Rabbin hakkı icin, onlar, aralarında cekistikleri seylerde seni hakem yapıp sonra da verdigin hukumden nefisleri hic bir darlık duymadan tam bir teslimiyetle boyun egmedikce, iman etmis olmazlar
Surah An-Nisa, Verse 65


وَلَوۡ أَنَّا كَتَبۡنَا عَلَيۡهِمۡ أَنِ ٱقۡتُلُوٓاْ أَنفُسَكُمۡ أَوِ ٱخۡرُجُواْ مِن دِيَٰرِكُم مَّا فَعَلُوهُ إِلَّا قَلِيلٞ مِّنۡهُمۡۖ وَلَوۡ أَنَّهُمۡ فَعَلُواْ مَا يُوعَظُونَ بِهِۦ لَكَانَ خَيۡرٗا لَّهُمۡ وَأَشَدَّ تَثۡبِيتٗا

Eger biz o munafıklara: “- Nefislerinizi cihad icin oldurun, yahut yurdlarınızdan cıkın” diye bir farziyyet yukleseydik, iclerinizden pek azı mustesna, onu yapmazlardı. Onlar kendilerine ogut verilen seyleri yerine getirseydiler elbette bu, haklarında cok hayırlı ve imanlarını koklestirme bakımından saglam bir hareket olurdu
Surah An-Nisa, Verse 66


وَإِذٗا لَّأٓتَيۡنَٰهُم مِّن لَّدُنَّآ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Elbette o zaman, kendilerine, tarafımızdan buyuk bir mukafat verirdik
Surah An-Nisa, Verse 67


وَلَهَدَيۡنَٰهُمۡ صِرَٰطٗا مُّسۡتَقِيمٗا

Ve onları, muhakkak dogru yola iletirdik
Surah An-Nisa, Verse 68


وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَٱلرَّسُولَ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مَعَ ٱلَّذِينَ أَنۡعَمَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِم مِّنَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ وَٱلصِّدِّيقِينَ وَٱلشُّهَدَآءِ وَٱلصَّـٰلِحِينَۚ وَحَسُنَ أُوْلَـٰٓئِكَ رَفِيقٗا

Allah’a ve Peygambere itaat edenler, iste bunlar, Allah’ın kendilerine nimet verdigi peygamberlerle, sıddıklarla, sehidlerle ve iyi kimselerle beraberdirler. Bunlarsa ne guzel birer arkadas
Surah An-Nisa, Verse 69


ذَٰلِكَ ٱلۡفَضۡلُ مِنَ ٱللَّهِۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ عَلِيمٗا

Iste itaatkarlara yapılan bu ihsan Allah’dandır. Her seyi bilici olarak Allah kafidir
Surah An-Nisa, Verse 70


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ خُذُواْ حِذۡرَكُمۡ فَٱنفِرُواْ ثُبَاتٍ أَوِ ٱنفِرُواْ جَمِيعٗا

Ey iman edenler! Dusmana karsı hazırlıgınızı gorun ve silahlarınızı takınarak cenge hazır olun da birlikler halinde savasa cıkın, yahut toptan seferber olun
Surah An-Nisa, Verse 71


وَإِنَّ مِنكُمۡ لَمَن لَّيُبَطِّئَنَّ فَإِنۡ أَصَٰبَتۡكُم مُّصِيبَةٞ قَالَ قَدۡ أَنۡعَمَ ٱللَّهُ عَلَيَّ إِذۡ لَمۡ أَكُن مَّعَهُمۡ شَهِيدٗا

Gercek sizden oylesi (munafık) vardır ki, agır alacaktır. Eger size bir felaket gelirse diyecek ki: “- Dogrusu Allah bana ihsan etti. Cunku onlarla beraber savasta bulunmadım.”
Surah An-Nisa, Verse 72


وَلَئِنۡ أَصَٰبَكُمۡ فَضۡلٞ مِّنَ ٱللَّهِ لَيَقُولَنَّ كَأَن لَّمۡ تَكُنۢ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُۥ مَوَدَّةٞ يَٰلَيۡتَنِي كُنتُ مَعَهُمۡ فَأَفُوزَ فَوۡزًا عَظِيمٗا

Ve eger size, Allah’dan fetih ve ganimet gibi bir lutuf gelirse, sanki kendisi ile aranızda hic bir tanısıklık olmamıs gibi muhakkak soyle diyecektir: “- Ah, keski ben de onlarla beraber olaydım da buyuk bir nimet ve ganimete ereydim!”
Surah An-Nisa, Verse 73


۞فَلۡيُقَٰتِلۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ ٱلَّذِينَ يَشۡرُونَ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا بِٱلۡأٓخِرَةِۚ وَمَن يُقَٰتِلۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ فَيُقۡتَلۡ أَوۡ يَغۡلِبۡ فَسَوۡفَ نُؤۡتِيهِ أَجۡرًا عَظِيمٗا

O halde dunya hayatı yerine ahireti satın alanlar, Allah yolunda savas etsin. Kim Allah yolunda savasır da oldurulurse, yahud dusmanına ustun gelirse, ona pek buyuk bir mukafat verecegiz
Surah An-Nisa, Verse 74


وَمَا لَكُمۡ لَا تُقَٰتِلُونَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلۡمُسۡتَضۡعَفِينَ مِنَ ٱلرِّجَالِ وَٱلنِّسَآءِ وَٱلۡوِلۡدَٰنِ ٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَآ أَخۡرِجۡنَا مِنۡ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلظَّالِمِ أَهۡلُهَا وَٱجۡعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيّٗا وَٱجۡعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيرًا

Size ne oluyor ki, Medine’ye hicret edemiyerek, Mekke’de bicare kalıp: “- Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan su memleketten cıkar, bize tarafından bir sahip gonder, bize katından bir yardımcı yolla” diyen erkekler, kadınlar ve cocuklar ugruna Allah yolunda dusmanla carpısmıyorsunuz
Surah An-Nisa, Verse 75


ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يُقَٰتِلُونَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يُقَٰتِلُونَ فِي سَبِيلِ ٱلطَّـٰغُوتِ فَقَٰتِلُوٓاْ أَوۡلِيَآءَ ٱلشَّيۡطَٰنِۖ إِنَّ كَيۡدَ ٱلشَّيۡطَٰنِ كَانَ ضَعِيفًا

Iman edenler, Allah yolunda savasır; kufredenler de sapıtan seytan yolunda cenklesir. O halde siz seytanın dostları ile (kafirlerle) savasın. Muhakkak ki seytanın hilesi zayıftır
Surah An-Nisa, Verse 76


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ قِيلَ لَهُمۡ كُفُّوٓاْ أَيۡدِيَكُمۡ وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقِتَالُ إِذَا فَرِيقٞ مِّنۡهُمۡ يَخۡشَوۡنَ ٱلنَّاسَ كَخَشۡيَةِ ٱللَّهِ أَوۡ أَشَدَّ خَشۡيَةٗۚ وَقَالُواْ رَبَّنَا لِمَ كَتَبۡتَ عَلَيۡنَا ٱلۡقِتَالَ لَوۡلَآ أَخَّرۡتَنَآ إِلَىٰٓ أَجَلٖ قَرِيبٖۗ قُلۡ مَتَٰعُ ٱلدُّنۡيَا قَلِيلٞ وَٱلۡأٓخِرَةُ خَيۡرٞ لِّمَنِ ٱتَّقَىٰ وَلَا تُظۡلَمُونَ فَتِيلًا

Kendilerine: “-Ellerinizi savastan cekin, namazı kılın, zekatı verin”, denilmis olanlara bakmaz mısın? Simdi onların uzerine savas farz kılınınca, iclerinden bir topluluk, Allah’dan korkar gibi hatta daha siddetli bir korku ile insanlardan korkuyor. Onlar: “-Ey Rabbimiz, uzerimize su savası neye farz kıldın, ne olurdu bizi yakın bir vakte kadar geri bırakaydın!” dediler. Onlara soyle de: “- Dunyanın zevki pek azdır. Ahiret ise sakınanlar icin muhakkak hayırlıdır; ve kıl kadar haksızlıga ugramazsınız
Surah An-Nisa, Verse 77


أَيۡنَمَا تَكُونُواْ يُدۡرِككُّمُ ٱلۡمَوۡتُ وَلَوۡ كُنتُمۡ فِي بُرُوجٖ مُّشَيَّدَةٖۗ وَإِن تُصِبۡهُمۡ حَسَنَةٞ يَقُولُواْ هَٰذِهِۦ مِنۡ عِندِ ٱللَّهِۖ وَإِن تُصِبۡهُمۡ سَيِّئَةٞ يَقُولُواْ هَٰذِهِۦ مِنۡ عِندِكَۚ قُلۡ كُلّٞ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِۖ فَمَالِ هَـٰٓؤُلَآءِ ٱلۡقَوۡمِ لَا يَكَادُونَ يَفۡقَهُونَ حَدِيثٗا

Her nerede olursanız, olum size erisir; velev ki, tahkim edilmis yuksek kalelerde bulunun. Bununla beraber onlara (munafık ve kafirlere) bir iyilik gelse: “- Bu Allah’dandır”, derler. Bir musibet de geldi mi: “-Bu, senin ugursuzlugundandır”, derler. (Ey Rasulum) de ki: “- Hepsi (iyi ve kotuyu yaratmak) Allah’tandır.” Fakat bu topluluga ne oluyor ki, Kur’an’ı anlamaga yanasmıyorlar
Surah An-Nisa, Verse 78


مَّآ أَصَابَكَ مِنۡ حَسَنَةٖ فَمِنَ ٱللَّهِۖ وَمَآ أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٖ فَمِن نَّفۡسِكَۚ وَأَرۡسَلۡنَٰكَ لِلنَّاسِ رَسُولٗاۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدٗا

Sana gelen her iyilik Allah’ın lutfudur; ve sana gelen her fenalık da kendinden (yaptıgının cezası) dır. Biz seni insanlara bir Peygamber olarak gonderdik. Buna sahid ise, Allah yeter
Surah An-Nisa, Verse 79


مَّن يُطِعِ ٱلرَّسُولَ فَقَدۡ أَطَاعَ ٱللَّهَۖ وَمَن تَوَلَّىٰ فَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ عَلَيۡهِمۡ حَفِيظٗا

Kim Peygambere itaat ederse, muhakkak Allah’a itaat etmis olur. Kim de yuz cevirirse, bu seni uzmesin. Zira seni onlara koruyucu ve gozetici gondermedik (ancak teblig icin gonderdik)
Surah An-Nisa, Verse 80


وَيَقُولُونَ طَاعَةٞ فَإِذَا بَرَزُواْ مِنۡ عِندِكَ بَيَّتَ طَآئِفَةٞ مِّنۡهُمۡ غَيۡرَ ٱلَّذِي تَقُولُۖ وَٱللَّهُ يَكۡتُبُ مَا يُبَيِّتُونَۖ فَأَعۡرِضۡ عَنۡهُمۡ وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلًا

Huzurunda munafıklar: “- Bas ustune, isimiz itaattır” derler. Sonra da yanından cıktıklarında iclerinden bir kısmı, dediklerine aykırı olarak geceleyin soz uydururlar. Allah onların kurup yaptıkları tezviratı yazıyor. Onun icin sen, yuzlerine vurma, onlardan vazgec ve Allah’a guvenip dayan. Allah vekil olarak yeter
Surah An-Nisa, Verse 81


أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ ٱلۡقُرۡءَانَۚ وَلَوۡ كَانَ مِنۡ عِندِ غَيۡرِ ٱللَّهِ لَوَجَدُواْ فِيهِ ٱخۡتِلَٰفٗا كَثِيرٗا

Onlar, hala Kur’an’ın Allah kelamı oldugunu ve manasını dusunmiyecekler mi? Eger o, Allah’dan baskası tarafından olsaydı, muhakkak ki icinde birbirini tutmıyan bircok soz ve ifadeler bulurlaradı
Surah An-Nisa, Verse 82


وَإِذَا جَآءَهُمۡ أَمۡرٞ مِّنَ ٱلۡأَمۡنِ أَوِ ٱلۡخَوۡفِ أَذَاعُواْ بِهِۦۖ وَلَوۡ رَدُّوهُ إِلَى ٱلرَّسُولِ وَإِلَىٰٓ أُوْلِي ٱلۡأَمۡرِ مِنۡهُمۡ لَعَلِمَهُ ٱلَّذِينَ يَسۡتَنۢبِطُونَهُۥ مِنۡهُمۡۗ وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ لَٱتَّبَعۡتُمُ ٱلشَّيۡطَٰنَ إِلَّا قَلِيلٗا

Hem o munafıklara, iman ordusunun zafer ve felaketine dair eminlik veya korku haberi geldigi zaman, onu yayarlar (ortalıgı telasa verirler). Halbuki o haberi, Peygambere ve mu’minlerden kumandanlara iletseler, elbette onun yayılıp yayılmaması gerektigini onlardan ogrenirlerdi. Eger Allah’ın nimet ve rahmeti uzerinizde olmasaydı, pek azınız mustesna, muhakkak seytana uymus gitmistiniz
Surah An-Nisa, Verse 83


فَقَٰتِلۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ لَا تُكَلَّفُ إِلَّا نَفۡسَكَۚ وَحَرِّضِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۖ عَسَى ٱللَّهُ أَن يَكُفَّ بَأۡسَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْۚ وَٱللَّهُ أَشَدُّ بَأۡسٗا وَأَشَدُّ تَنكِيلٗا

(baskaları cihaddan donerse de) sen, Allah yolunda carpıs. Sen ancak nefsinden sorumlusun. Iman edenleri de savasa tesvik et. Olur ki Allah, o kafirlerin siddet ve tazyikını def eder. Allah, tazyik ve azab bakımından kafirlerden daha siddetlidir
Surah An-Nisa, Verse 84


مَّن يَشۡفَعۡ شَفَٰعَةً حَسَنَةٗ يَكُن لَّهُۥ نَصِيبٞ مِّنۡهَاۖ وَمَن يَشۡفَعۡ شَفَٰعَةٗ سَيِّئَةٗ يَكُن لَّهُۥ كِفۡلٞ مِّنۡهَاۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ مُّقِيتٗا

Kim guzel bir yardımda (sefaatte) bulunursa, ona o yardımdan bir hisse (sevab) olur. Kim de kotu bir yardım ve tavassutta bulunursa, ondan kendisine bir gunah payı vardır. Allah hersey’e hakkıyla kadir ve sahiddir
Surah An-Nisa, Verse 85


وَإِذَا حُيِّيتُم بِتَحِيَّةٖ فَحَيُّواْ بِأَحۡسَنَ مِنۡهَآ أَوۡ رُدُّوهَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٍ حَسِيبًا

(Bir mu’min tarafından) bir selamla selamlandıgınız zaman, siz ondan daha guzeli ile karsılık verin veya aynı ile mukabele edin. (Esselamu aleykum’e, ve aleykumu’sselam ve rahmetu’llah” ile, “esselamu aleykum ve rahmetu’llahi” ye, “ve aleykumu’s-selam ve rahmetu’llahi ve berakatuh” ile, “es-selamu aleykum ve rahmetu’llahi ve berekatuhu” ye de aynı ile karsılık verin). Allah her seyin hesabını gorucu bulunuyor
Surah An-Nisa, Verse 86


ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۚ لَيَجۡمَعَنَّكُمۡ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ لَا رَيۡبَ فِيهِۗ وَمَنۡ أَصۡدَقُ مِنَ ٱللَّهِ حَدِيثٗا

Kendinden baska ilah olmıyan bir Allah hakkı icin ki, o, supheden ari olan kıyamet gununde sizi toplıyacaktır. Allah’dan daha dogru sozlu kim olabilir
Surah An-Nisa, Verse 87


۞فَمَا لَكُمۡ فِي ٱلۡمُنَٰفِقِينَ فِئَتَيۡنِ وَٱللَّهُ أَرۡكَسَهُم بِمَا كَسَبُوٓاْۚ أَتُرِيدُونَ أَن تَهۡدُواْ مَنۡ أَضَلَّ ٱللَّهُۖ وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ سَبِيلٗا

O halde, siz nicin munafıklar hakkında (kufur uzere olduklarına ittifak etmeyip) iki taraf oluyorsunuz? Allah, onları, kazandıkları gunah yuzunden terslerine dondurdugu halde, Allah’ın saptırdıgını yola getirmek mi istiyorsunuz? Kimi ki Allah saptırırsa, artık sen ona asla yol bulamazsın
Surah An-Nisa, Verse 88


وَدُّواْ لَوۡ تَكۡفُرُونَ كَمَا كَفَرُواْ فَتَكُونُونَ سَوَآءٗۖ فَلَا تَتَّخِذُواْ مِنۡهُمۡ أَوۡلِيَآءَ حَتَّىٰ يُهَاجِرُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۚ فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَخُذُوهُمۡ وَٱقۡتُلُوهُمۡ حَيۡثُ وَجَدتُّمُوهُمۡۖ وَلَا تَتَّخِذُواْ مِنۡهُمۡ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرًا

Onlar arzu ettiler ki, kendileri kufre saptıkları gibi, siz de sapasınız da beraber olasınız. Onun icin, onlar Allah yolunda hicret edinciye kadar, iclerinden dost edinmeyin. Eger tevhid ve hicretten yuz cevirirlerse onları buldugunuz yerde yakalayın ve oldurun; onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinmeyin
Surah An-Nisa, Verse 89


إِلَّا ٱلَّذِينَ يَصِلُونَ إِلَىٰ قَوۡمِۭ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُم مِّيثَٰقٌ أَوۡ جَآءُوكُمۡ حَصِرَتۡ صُدُورُهُمۡ أَن يُقَٰتِلُوكُمۡ أَوۡ يُقَٰتِلُواْ قَوۡمَهُمۡۚ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَسَلَّطَهُمۡ عَلَيۡكُمۡ فَلَقَٰتَلُوكُمۡۚ فَإِنِ ٱعۡتَزَلُوكُمۡ فَلَمۡ يُقَٰتِلُوكُمۡ وَأَلۡقَوۡاْ إِلَيۡكُمُ ٱلسَّلَمَ فَمَا جَعَلَ ٱللَّهُ لَكُمۡ عَلَيۡهِمۡ سَبِيلٗا

Ancak o kimselere dokunmayın ki, sizinle aralarında anlasma olan bir kavme sıgınmıs bulunurlar; yahut ne size karsı harp etmeyi, ne de kendi kavimlerine karsı savasmayı gonullerine sıgdıramayıp bitaraf olarak size gelmislerdir. Eger Allah dileseydi, bunları uzerinize musallat kılaradı da sizinle savasırlardı. O halde sizi bırakıp bir tarafa cekildikleri ve sizinle savasmayıp barısa yattıkları takdirde de Allah, onların aleyhinde sizin icin tecavuze bir yol (izin) vermemistir
Surah An-Nisa, Verse 90


سَتَجِدُونَ ءَاخَرِينَ يُرِيدُونَ أَن يَأۡمَنُوكُمۡ وَيَأۡمَنُواْ قَوۡمَهُمۡ كُلَّ مَا رُدُّوٓاْ إِلَى ٱلۡفِتۡنَةِ أُرۡكِسُواْ فِيهَاۚ فَإِن لَّمۡ يَعۡتَزِلُوكُمۡ وَيُلۡقُوٓاْ إِلَيۡكُمُ ٱلسَّلَمَ وَيَكُفُّوٓاْ أَيۡدِيَهُمۡ فَخُذُوهُمۡ وَٱقۡتُلُوهُمۡ حَيۡثُ ثَقِفۡتُمُوهُمۡۚ وَأُوْلَـٰٓئِكُمۡ جَعَلۡنَا لَكُمۡ عَلَيۡهِمۡ سُلۡطَٰنٗا مُّبِينٗا

Diger bir takım kimseleri de bulacaksınız ki, hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin kalmak isterler. Her ne zaman fitneye cagırılırlarsa, o tarafa doner, icine duserler. Eger bunlar sizden cekinmezler, barısınıza yatıp taarruzdan ellerini cekmezlerse, kendilerini buldugunuz yerde yakalayın ve oldurun. Iste bunlar aleyhinde size acık bir ferman ve salahiyyet verdik
Surah An-Nisa, Verse 91


وَمَا كَانَ لِمُؤۡمِنٍ أَن يَقۡتُلَ مُؤۡمِنًا إِلَّا خَطَـٔٗاۚ وَمَن قَتَلَ مُؤۡمِنًا خَطَـٔٗا فَتَحۡرِيرُ رَقَبَةٖ مُّؤۡمِنَةٖ وَدِيَةٞ مُّسَلَّمَةٌ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦٓ إِلَّآ أَن يَصَّدَّقُواْۚ فَإِن كَانَ مِن قَوۡمٍ عَدُوّٖ لَّكُمۡ وَهُوَ مُؤۡمِنٞ فَتَحۡرِيرُ رَقَبَةٖ مُّؤۡمِنَةٖۖ وَإِن كَانَ مِن قَوۡمِۭ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُم مِّيثَٰقٞ فَدِيَةٞ مُّسَلَّمَةٌ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ وَتَحۡرِيرُ رَقَبَةٖ مُّؤۡمِنَةٖۖ فَمَن لَّمۡ يَجِدۡ فَصِيَامُ شَهۡرَيۡنِ مُتَتَابِعَيۡنِ تَوۡبَةٗ مِّنَ ٱللَّهِۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمٗا

Bir mu’minin bir mu’mini oldurmesi olamaz, ancak hata yolu ile olabilir; ve kim bir mu’mini yanlıslıkla oldururse, mu’min bir kole azad etmesi ve olenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi lazım gelir. Meger ki varisler, o diyeti sadaka olarak bagıslamıs olsunlar. Eger oldurulen, mu’min olmakla beraber size dusman bir kavimden ise, o zaman, oldurenin bir kole azat etmesi lazımdır (diyet gerekmez, cunku kafirler arasında bulunan mu’minin varisleri kafir olacagından kendisine varis olamazlar.) Sayet oldurulen, kendileriyle aranızda andlasma olan bir (kafir) kavimdense, o zaman ailesine (mirascılarına) teslim edilecek bir diyet vermek ve bir de, mu’min bir kole azad etmek gerekir. Bunlara gucu yetmiyen de Allah tarafından tevbesinin kabulu icin, birbiri ardınca iki ay oruc tutması icap eder. Allah, her seyi bilendir, hikmet ve hukum sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 92


وَمَن يَقۡتُلۡ مُؤۡمِنٗا مُّتَعَمِّدٗا فَجَزَآؤُهُۥ جَهَنَّمُ خَٰلِدٗا فِيهَا وَغَضِبَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِ وَلَعَنَهُۥ وَأَعَدَّ لَهُۥ عَذَابًا عَظِيمٗا

Kim de bir mu’mini kasden oldururse, onun cezası, icinde devamlı kalmak uzere, cehennemdir. Allah ona gazab etmis, lanet etmis ve buyuk bir azab hazırlamıstır
Surah An-Nisa, Verse 93


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا ضَرَبۡتُمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ فَتَبَيَّنُواْ وَلَا تَقُولُواْ لِمَنۡ أَلۡقَىٰٓ إِلَيۡكُمُ ٱلسَّلَٰمَ لَسۡتَ مُؤۡمِنٗا تَبۡتَغُونَ عَرَضَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا فَعِندَ ٱللَّهِ مَغَانِمُ كَثِيرَةٞۚ كَذَٰلِكَ كُنتُم مِّن قَبۡلُ فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيۡكُمۡ فَتَبَيَّنُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٗا

Ey mu’minler! Allah yolunda cihada cıktıgınız zaman, mu’mini kafirden ayırt etmek icin iyice arastırın. Size Islam selamı veren kimseye, -dunya hayatının gecici nimet ve menfaatına goz dikerek - sen mu’min degilsin, demeyin. Allah katında cok ganimetler var. Islama ilk once girdiginiz zaman siz de oyle idiniz (dilinizle getirdiginiz sahadet, kalblerinizde koklesmemisti) Sonra Allah, size iman ve istikameti lutfetti. Onun icin iyice anlayın (oldurmede acele etmeyin). Muhakkak Allah yaptıklarınızdan haberdardır
Surah An-Nisa, Verse 94


لَّا يَسۡتَوِي ٱلۡقَٰعِدُونَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ غَيۡرُ أُوْلِي ٱلضَّرَرِ وَٱلۡمُجَٰهِدُونَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡۚ فَضَّلَ ٱللَّهُ ٱلۡمُجَٰهِدِينَ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡ عَلَى ٱلۡقَٰعِدِينَ دَرَجَةٗۚ وَكُلّٗا وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلۡحُسۡنَىٰۚ وَفَضَّلَ ٱللَّهُ ٱلۡمُجَٰهِدِينَ عَلَى ٱلۡقَٰعِدِينَ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Mu’minlerden ozur sahibi olmaksızın cihaddan geri kalanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savasanlar bir olmazlar. Allah, mallarıyla ve canlarıyla savasanları, derece bakımından, oturanlardan cok ustun kıldı. Bununla beraber Allah, ikisine de cenneti vadetmistir. Fakat Allah savasanlara, oturanların ustunde pek buyuk bir mukafat vermistir
Surah An-Nisa, Verse 95


دَرَجَٰتٖ مِّنۡهُ وَمَغۡفِرَةٗ وَرَحۡمَةٗۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمًا

Mucahidler icin Allah katından dereceler, magfiret ve rahmet vardır. Allah cok bagıslayıcı, cok esirgeyicidir
Surah An-Nisa, Verse 96


إِنَّ ٱلَّذِينَ تَوَفَّىٰهُمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ ظَالِمِيٓ أَنفُسِهِمۡ قَالُواْ فِيمَ كُنتُمۡۖ قَالُواْ كُنَّا مُسۡتَضۡعَفِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ قَالُوٓاْ أَلَمۡ تَكُنۡ أَرۡضُ ٱللَّهِ وَٰسِعَةٗ فَتُهَاجِرُواْ فِيهَاۚ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ وَسَآءَتۡ مَصِيرًا

(Mekke’den hicret vacib oldugu zaman oradan hicret etmeyip kufur diyarında kalıp) nefislerine zulmettikleri halde, meleklerin, canlarını aldıgı kimselere (azarlama kasdı ile) melekler soyle derler: “- Ne iste idiniz?” Onlar: “- Biz Mekke’de zayıf kimselerdendik, hicret etmekten acizdik.” derler. Melekler de: “-Allah’ın arzı genis degil mi idi? Siz de oraya hicret edeydiniz ya!” derler. Iste onların yeri cehennemdir. O, ne kotu bir donus yeridir
Surah An-Nisa, Verse 97


إِلَّا ٱلۡمُسۡتَضۡعَفِينَ مِنَ ٱلرِّجَالِ وَٱلنِّسَآءِ وَٱلۡوِلۡدَٰنِ لَا يَسۡتَطِيعُونَ حِيلَةٗ وَلَا يَهۡتَدُونَ سَبِيلٗا

Erkek, kadın ve cocuklardan gucu yetmiyen bicarelerle hicret icin yol bulamıyanlar mustesna (onlar cehennemlik degillerdir)
Surah An-Nisa, Verse 98


فَأُوْلَـٰٓئِكَ عَسَى ٱللَّهُ أَن يَعۡفُوَ عَنۡهُمۡۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَفُوًّا غَفُورٗا

Cunku Allah’ın bunlardan o gunahı afvetmesi umulur. Allah cok afvedici, cok bagıslayıcıdır
Surah An-Nisa, Verse 99


۞وَمَن يُهَاجِرۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ يَجِدۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُرَٰغَمٗا كَثِيرٗا وَسَعَةٗۚ وَمَن يَخۡرُجۡ مِنۢ بَيۡتِهِۦ مُهَاجِرًا إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ ثُمَّ يُدۡرِكۡهُ ٱلۡمَوۡتُ فَقَدۡ وَقَعَ أَجۡرُهُۥ عَلَى ٱللَّهِۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Her kim Allah yolunda hicret ederse, yeryuzunde gidecek cok yer ve genislik bulur. Kim Allah’a ve Rasulune itaatla hicret ederek evinden cıkar da sonra kendisine olum yetisirse, onun ecri (mukafatı) gercekten Allah’a dusmustur. Allah cok bagıslayıcı, cok esirgeyicidir
Surah An-Nisa, Verse 100


وَإِذَا ضَرَبۡتُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَلَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ أَن تَقۡصُرُواْ مِنَ ٱلصَّلَوٰةِ إِنۡ خِفۡتُمۡ أَن يَفۡتِنَكُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْۚ إِنَّ ٱلۡكَٰفِرِينَ كَانُواْ لَكُمۡ عَدُوّٗا مُّبِينٗا

Yeryuzunde sefere cıktıgınız zaman, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız (farz namazları iki rekat, yahut ima ile kılıp) dort rekatlı namazdan kısmanızda uzerinize bir gunah yoktur. Muhakkak ki kafirler, sizin acık dusmanınızdır
Surah An-Nisa, Verse 101


وَإِذَا كُنتَ فِيهِمۡ فَأَقَمۡتَ لَهُمُ ٱلصَّلَوٰةَ فَلۡتَقُمۡ طَآئِفَةٞ مِّنۡهُم مَّعَكَ وَلۡيَأۡخُذُوٓاْ أَسۡلِحَتَهُمۡۖ فَإِذَا سَجَدُواْ فَلۡيَكُونُواْ مِن وَرَآئِكُمۡ وَلۡتَأۡتِ طَآئِفَةٌ أُخۡرَىٰ لَمۡ يُصَلُّواْ فَلۡيُصَلُّواْ مَعَكَ وَلۡيَأۡخُذُواْ حِذۡرَهُمۡ وَأَسۡلِحَتَهُمۡۗ وَدَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوۡ تَغۡفُلُونَ عَنۡ أَسۡلِحَتِكُمۡ وَأَمۡتِعَتِكُمۡ فَيَمِيلُونَ عَلَيۡكُم مَّيۡلَةٗ وَٰحِدَةٗۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ إِن كَانَ بِكُمۡ أَذٗى مِّن مَّطَرٍ أَوۡ كُنتُم مَّرۡضَىٰٓ أَن تَضَعُوٓاْ أَسۡلِحَتَكُمۡۖ وَخُذُواْ حِذۡرَكُمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ أَعَدَّ لِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٗا مُّهِينٗا

Sen onların (askerin) icinde olup (cephede) onlara namaz kıldıracagın zaman, (askerini iki kısım yap), bir kısmı seninle namazda, digeri dusman karsısında dursun. Hepsi de silahlarını yanlarına alsınlar. Seninle namazda olup bir rekat kılanlar dusman karsısına gitsinler. Dusman karsısında olup namaz kılmamıs olanlar gelip, ikinci rekatı seninle kılsınlar ve onlar da tedbirli bulunarak silahlarını yanlarına alsınlar. (Sen selam verip onlar selam vermeden dusman karsısına gitsinler. Evvelce bir rekat kılmıs olanlar geri gelip kendi baslarına bir rekat daha kılarak selam versinler. Sonra yer degistirerek ikinci rekatı imamla kılmıs olanlar gelip kendi baslarına birinci rekatı kılarak tesehhudden sonra selam versinler. Bu gidis ve donuslerde namaz bitinceye kadar namazı bozacak islerde bulunulmaz.) Kafirler arzu ederler ki, silah ve esyalarınızdan gafil bulunasınız da, size ansızın bir baskın yapsalar. Eger yagmurdan dolayı size bir eziyet olursa, hasta bulunursanız, silahlarınızı bırakmanızda uzerinize gunah yoktur. Bununla beraber ihtiyat tedbirini alın. Allah kafirlere hor ve rusvay edici bir azab hazırlamıstır
Surah An-Nisa, Verse 102


فَإِذَا قَضَيۡتُمُ ٱلصَّلَوٰةَ فَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ قِيَٰمٗا وَقُعُودٗا وَعَلَىٰ جُنُوبِكُمۡۚ فَإِذَا ٱطۡمَأۡنَنتُمۡ فَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَۚ إِنَّ ٱلصَّلَوٰةَ كَانَتۡ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ كِتَٰبٗا مَّوۡقُوتٗا

O korkulu zamanda namazı kılıp bitirdikten sonra ayakta iken, otururken, yanlarınız uzere yatarken hep Allah’ı anın. Sukun ve emniyet haline geldiginiz vakit, namazı tam erkanı ile kılın. Cunku namaz, mu’minler uzerine, vakitleri belirli bir farz olmustur
Surah An-Nisa, Verse 103


وَلَا تَهِنُواْ فِي ٱبۡتِغَآءِ ٱلۡقَوۡمِۖ إِن تَكُونُواْ تَأۡلَمُونَ فَإِنَّهُمۡ يَأۡلَمُونَ كَمَا تَأۡلَمُونَۖ وَتَرۡجُونَ مِنَ ٱللَّهِ مَا لَا يَرۡجُونَۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا

Dusmanınız olan kavmi (birligi) arayıp takip etmekte gevseklik gostermeyin. Siz yaralanıp acı duyuyorsanız, muhakkak ki onlar da sizin cektiginiz acı gibi acı cekiyorlar. Halbuki siz, Allah’dan onların umit etmedikleri (ahiret ve cennet gibi) seyleri umuyorsunuz. Allah (yaptıklarını) hakkıyla bilendir, (emir ve yasaklarında) hikmet sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 104


إِنَّآ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّ لِتَحۡكُمَ بَيۡنَ ٱلنَّاسِ بِمَآ أَرَىٰكَ ٱللَّهُۚ وَلَا تَكُن لِّلۡخَآئِنِينَ خَصِيمٗا

Gercekten biz sana kitabı hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana gosterdigi sekilde hukum veresin. Hainlere yardımcı olma
Surah An-Nisa, Verse 105


وَٱسۡتَغۡفِرِ ٱللَّهَۖ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Ve Allah’dan magfiret dile. Suphesiz ki Allah, cok bagıslayıcıdır, cok merhamet edicidir
Surah An-Nisa, Verse 106


وَلَا تُجَٰدِلۡ عَنِ ٱلَّذِينَ يَخۡتَانُونَ أَنفُسَهُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ مَن كَانَ خَوَّانًا أَثِيمٗا

Gunah isleyerek nefislerine hainlik edenlerden taraf mucadeleye kalkısma; cunku Allah hainlikte ileri gitmis olan gunahkarı sevmez
Surah An-Nisa, Verse 107


يَسۡتَخۡفُونَ مِنَ ٱلنَّاسِ وَلَا يَسۡتَخۡفُونَ مِنَ ٱللَّهِ وَهُوَ مَعَهُمۡ إِذۡ يُبَيِّتُونَ مَا لَا يَرۡضَىٰ مِنَ ٱلۡقَوۡلِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِمَا يَعۡمَلُونَ مُحِيطًا

Insanlardan utanarak hainligi orterler de, Allah’dan gizlemezler. Halbuki Allah’ın razı olmıyacagı sozu geceleyin uydurup duzdukleri zaman da Allah onlarla beraberdi. Allah’ın ilmi butun yaptıklarını kusatıcıdır
Surah An-Nisa, Verse 108


هَـٰٓأَنتُمۡ هَـٰٓؤُلَآءِ جَٰدَلۡتُمۡ عَنۡهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا فَمَن يُجَٰدِلُ ٱللَّهَ عَنۡهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ أَم مَّن يَكُونُ عَلَيۡهِمۡ وَكِيلٗا

Iste siz (Ey hainleri mudafaa edenler) oyle kimselersiniz ki, cahiliyyet gayreti ile dunya hayatı ugrunda o hainlerden yana mucadeleye atılmıssınız. Kıyamet gununde onlara azab edilirken, kendileri hesabına Allah’a karsı mucadele edecek kimdir? Yahut onlara kim vekil olacak
Surah An-Nisa, Verse 109


وَمَن يَعۡمَلۡ سُوٓءًا أَوۡ يَظۡلِمۡ نَفۡسَهُۥ ثُمَّ يَسۡتَغۡفِرِ ٱللَّهَ يَجِدِ ٱللَّهَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Kim bir fenalık yapar yahut nefsine zulmeder de Allah’dan magfiret dilerse, Allah’ı cok bagıslayıcı, cok merhametli bulur
Surah An-Nisa, Verse 110


وَمَن يَكۡسِبۡ إِثۡمٗا فَإِنَّمَا يَكۡسِبُهُۥ عَلَىٰ نَفۡسِهِۦۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمٗا

Kim bir gunah yaparsa, onu ancak kendi aleyhine islemis olur. Allah her seyi hakkıyle bilendir, hukmunde hikmet sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 111


وَمَن يَكۡسِبۡ خَطِيٓـَٔةً أَوۡ إِثۡمٗا ثُمَّ يَرۡمِ بِهِۦ بَرِيٓـٔٗا فَقَدِ ٱحۡتَمَلَ بُهۡتَٰنٗا وَإِثۡمٗا مُّبِينٗا

Kim bir hata veya bir gunah yapar da, sonra onu bir sucsuza atarsa, muhakkak ki o, iftira ve bir buyuk gunahı yuklenmistir
Surah An-Nisa, Verse 112


وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكَ وَرَحۡمَتُهُۥ لَهَمَّت طَّآئِفَةٞ مِّنۡهُمۡ أَن يُضِلُّوكَ وَمَا يُضِلُّونَ إِلَّآ أَنفُسَهُمۡۖ وَمَا يَضُرُّونَكَ مِن شَيۡءٖۚ وَأَنزَلَ ٱللَّهُ عَلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَعَلَّمَكَ مَا لَمۡ تَكُن تَعۡلَمُۚ وَكَانَ فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكَ عَظِيمٗا

(Ey Rasulum) Eger Allah’ın lutfu ve rahmeti uzerinde olmasaydı, onlardan bir topluluk seni hakdan sasırtmaga muhakkak kasdetmis idi. Onlar kendilerinden baskasını saptıramazlar ve sana hic bir seyde zarar da veremezler. Nasıl zarar verebilirler ki, Allah sana Kur’an’ı ve hukumlerini indirdi; evvelce bilmediklerini sana ogretti. Allah’ın, senin uzerindeki lutuf ve ihsanı cok buyuktur
Surah An-Nisa, Verse 113


۞لَّا خَيۡرَ فِي كَثِيرٖ مِّن نَّجۡوَىٰهُمۡ إِلَّا مَنۡ أَمَرَ بِصَدَقَةٍ أَوۡ مَعۡرُوفٍ أَوۡ إِصۡلَٰحِۭ بَيۡنَ ٱلنَّاسِۚ وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ ٱبۡتِغَآءَ مَرۡضَاتِ ٱللَّهِ فَسَوۡفَ نُؤۡتِيهِ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Onların (hainlerin) fısıldasmalarının cogunda hayır yoktur. Ancak sadaka vermeyi veya bir iyilik etmeyi, yahud insanların arasını duzeltmeyi emreden baska ( o mustesnadır). Her kim de bu isleri, Allah’ın rızasını arayarak yaparsa, biz ona ahirette buyuk bir mukafat verecegiz
Surah An-Nisa, Verse 114


وَمَن يُشَاقِقِ ٱلرَّسُولَ مِنۢ بَعۡدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ ٱلۡهُدَىٰ وَيَتَّبِعۡ غَيۡرَ سَبِيلِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ نُوَلِّهِۦ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصۡلِهِۦ جَهَنَّمَۖ وَسَآءَتۡ مَصِيرًا

Her kim de, kendisine dogru yol apacık belli olduktan sonra, Peygambere aykırı harekette bulunur ve mu’minlerin yolundan baskasına uyar giderse, onu dondugu sapıklıkta bırakırız. Ahirette de kendisini cehenneme koyarız ki, o, ne kotu bir donus yeridir
Surah An-Nisa, Verse 115


إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَغۡفِرُ أَن يُشۡرَكَ بِهِۦ وَيَغۡفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَن يَشَآءُۚ وَمَن يُشۡرِكۡ بِٱللَّهِ فَقَدۡ ضَلَّ ضَلَٰلَۢا بَعِيدًا

Muhakkak ki Allah, kendine ortak kosanları bagıslamaz. Bu gunahdan baskasını, diledigi kimseden magfiret buyurur (bagıslar). Kim Allah’a es (ortak) kosarsa, dogrusu cok uzak bir sapıklıga sapmıstır
Surah An-Nisa, Verse 116


إِن يَدۡعُونَ مِن دُونِهِۦٓ إِلَّآ إِنَٰثٗا وَإِن يَدۡعُونَ إِلَّا شَيۡطَٰنٗا مَّرِيدٗا

Mekke musrikleri Allah’ı bırakıp da yalnız disi putlara (lat, Uzza ve Menat’a) tapıyorlar. Onların bu putlara tapmaları da ancak inatcı bir seytana ibadet etmektir
Surah An-Nisa, Verse 117


لَّعَنَهُ ٱللَّهُۘ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنۡ عِبَادِكَ نَصِيبٗا مَّفۡرُوضٗا

Allah o iblis’i (seytanı) rahmetinden kovdu. O da dedi ki: “- Muhakkak kullarından bir muayyen pay edinecegim, onları sapıklıga cagıracagım
Surah An-Nisa, Verse 118


وَلَأُضِلَّنَّهُمۡ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمۡ وَلَأٓمُرَنَّهُمۡ فَلَيُبَتِّكُنَّ ءَاذَانَ ٱلۡأَنۡعَٰمِ وَلَأٓمُرَنَّهُمۡ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلۡقَ ٱللَّهِۚ وَمَن يَتَّخِذِ ٱلشَّيۡطَٰنَ وَلِيّٗا مِّن دُونِ ٱللَّهِ فَقَدۡ خَسِرَ خُسۡرَانٗا مُّبِينٗا

Onları gercekten sapıtacagım, kendilerini uzun emellere dusurup olmayacak kuruntularla aldatacagım ve elbette onlara emredecegim de davarların kulakların (putlara adamak uzre) kesip yaracaklar. Caresiz onlara emredecegim de, Allah’ın yarattıgını (putlastırarak, aslından cıkararak) degistirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da seytanı bir dost edinirse, gercekten acık bir ziyana dusmustur
Surah An-Nisa, Verse 119


يَعِدُهُمۡ وَيُمَنِّيهِمۡۖ وَمَا يَعِدُهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ إِلَّا غُرُورًا

Seytan onlara vadeder, onları uzun emel ve kuruntulara dusurur, Seytanın kendilerine vaad ettikleri aldatmadan baska bir sey degildir
Surah An-Nisa, Verse 120


أُوْلَـٰٓئِكَ مَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُ وَلَا يَجِدُونَ عَنۡهَا مَحِيصٗا

Iste onların varacakları yer Cehennemdir; ve ondan kurtulusa hic bir care bulamayacaklardır
Surah An-Nisa, Verse 121


وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ سَنُدۡخِلُهُمۡ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۖ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٗاۚ وَمَنۡ أَصۡدَقُ مِنَ ٱللَّهِ قِيلٗا

Iman edip salih ameller isliyenlere gelince, biz onları (agacları) altlarından nehirler akan cennetlere koyacagız, ebediyyen de o cennetlerde kalacaklardır. Allah bunu gercek olarak vaad etmistir. Allah’dan daha dogru sozlu kim olabilir
Surah An-Nisa, Verse 122


لَّيۡسَ بِأَمَانِيِّكُمۡ وَلَآ أَمَانِيِّ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِۗ مَن يَعۡمَلۡ سُوٓءٗا يُجۡزَ بِهِۦ وَلَا يَجِدۡ لَهُۥ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرٗا

Ey musrikler, ne sizin putlardan yardım gorme kuruntularınızla, ne de ehl-i kitabın (Yahudi ve Hristiyanların) kendilerini selamette gormeleri kuruntularıyla Allah’ın bu vaad ve sevabına kavusulmaz. Kim bir kotu is yaparsa, onunla cezalanır ve kendisine Allah’dan baska ne bir dost bulabilir, ne de bir yardımcı
Surah An-Nisa, Verse 123


وَمَن يَعۡمَلۡ مِنَ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ مِن ذَكَرٍ أَوۡ أُنثَىٰ وَهُوَ مُؤۡمِنٞ فَأُوْلَـٰٓئِكَ يَدۡخُلُونَ ٱلۡجَنَّةَ وَلَا يُظۡلَمُونَ نَقِيرٗا

Mu’min oldugu halde erkek ve kadından kim bir takım salih amellerde bulunursa, iste bu gibiler, cennete girerler ve zerre kadar zulmedilmezler
Surah An-Nisa, Verse 124


وَمَنۡ أَحۡسَنُ دِينٗا مِّمَّنۡ أَسۡلَمَ وَجۡهَهُۥ لِلَّهِ وَهُوَ مُحۡسِنٞ وَٱتَّبَعَ مِلَّةَ إِبۡرَٰهِيمَ حَنِيفٗاۗ وَٱتَّخَذَ ٱللَّهُ إِبۡرَٰهِيمَ خَلِيلٗا

Iyilik eden bir kimse olarak kendini tam bir hulusla Allah’a teslim eden ve Ibrahim’in tevhid dinine uymus olan kimseden daha guzel din sahibi kimdir? Allah,Ibrahim’i (a.s.) dost edinmistir
Surah An-Nisa, Verse 125


وَلِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٖ مُّحِيطٗا

Goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah’ın ilim ve kudreti her seyi kusatıcıdır
Surah An-Nisa, Verse 126


وَيَسۡتَفۡتُونَكَ فِي ٱلنِّسَآءِۖ قُلِ ٱللَّهُ يُفۡتِيكُمۡ فِيهِنَّ وَمَا يُتۡلَىٰ عَلَيۡكُمۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ فِي يَتَٰمَى ٱلنِّسَآءِ ٱلَّـٰتِي لَا تُؤۡتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرۡغَبُونَ أَن تَنكِحُوهُنَّ وَٱلۡمُسۡتَضۡعَفِينَ مِنَ ٱلۡوِلۡدَٰنِ وَأَن تَقُومُواْ لِلۡيَتَٰمَىٰ بِٱلۡقِسۡطِۚ وَمَا تَفۡعَلُواْ مِنۡ خَيۡرٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِهِۦ عَلِيمٗا

Bir de, kadınlar hakkında senden fetva (dinin hukmunu) istiyorlar (sana miraslarını soruyorlar). De ki, onlara dair fetvayı, size Allah veriyor: Kendilerine farz kılınan mirası vermediginiz ve nikahlamalarını da begenip istemediginiz yetim kızlar hakkında, magdur cocuklar hakkında ve yetimlere insaf ile bakmanız hakkında, yuzunuze karsı okunan kitabda ayetler var. Hayır olarak yapacagınız seyi Allah hakkıyla bilicidir
Surah An-Nisa, Verse 127


وَإِنِ ٱمۡرَأَةٌ خَافَتۡ مِنۢ بَعۡلِهَا نُشُوزًا أَوۡ إِعۡرَاضٗا فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِمَآ أَن يُصۡلِحَا بَيۡنَهُمَا صُلۡحٗاۚ وَٱلصُّلۡحُ خَيۡرٞۗ وَأُحۡضِرَتِ ٱلۡأَنفُسُ ٱلشُّحَّۚ وَإِن تُحۡسِنُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٗا

Eger bir kadın, kocasının gecimsizliginden veya yuz cevirmesinden endise ediyorsa, bir anlasma ile aralarını duzeltmelerinde karı-koca uzerine gunah yoktur. Sulh en hayırlı bir istir. Zaten nefislerde kıskanclık hazırlanmıstır. Eger iyi gecinip arayı duzeltir, zulum ve gecimsizlikten sakınırsanız, elbette Allah, yapacagınız her seyden tamamen haberdardır
Surah An-Nisa, Verse 128


وَلَن تَسۡتَطِيعُوٓاْ أَن تَعۡدِلُواْ بَيۡنَ ٱلنِّسَآءِ وَلَوۡ حَرَصۡتُمۡۖ فَلَا تَمِيلُواْ كُلَّ ٱلۡمَيۡلِ فَتَذَرُوهَا كَٱلۡمُعَلَّقَةِۚ وَإِن تُصۡلِحُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Kadınlar (ınız) arasında sevgide esitlik yapmaga hırs gosterseniz bile, asla buna gucunuz yetmez. O halde busbutun birine meyledip digerlerini (ne kocalı, ne de kocasız) askıda kalmıs gibi bırakmayın. Eger nefsinizi duzeltir ve haksızlıktan sakınırsanız gercekten Allah gunahlarınızı cok bagıslayıcıdır, cok merhamet edicidir
Surah An-Nisa, Verse 129


وَإِن يَتَفَرَّقَا يُغۡنِ ٱللَّهُ كُلّٗا مِّن سَعَتِهِۦۚ وَكَانَ ٱللَّهُ وَٰسِعًا حَكِيمٗا

Eger karı-koca bosanarak birbirinden ayrılırlarsa Allah, her birini kendi kudreti ile ihtiyactan beri kılar. Allah’ın ihsanı genistir. O,hukmunde hikmet sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 130


وَلِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ وَلَقَدۡ وَصَّيۡنَا ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ مِن قَبۡلِكُمۡ وَإِيَّاكُمۡ أَنِ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ وَإِن تَكۡفُرُواْ فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَنِيًّا حَمِيدٗا

Goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Celalim hakkı icin, biz senden once kendilerine kitap verilenlere de, size de hep “Allah’dan korkun” diye tavsiye ettik. Eger inkar ederseniz bilin ki, goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah hic bir seye muhtac degildir, hamd ve sena O’nadır
Surah An-Nisa, Verse 131


وَلِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلًا

Goklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Bir vekil olarak Allah yeter
Surah An-Nisa, Verse 132


إِن يَشَأۡ يُذۡهِبۡكُمۡ أَيُّهَا ٱلنَّاسُ وَيَأۡتِ بِـَٔاخَرِينَۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ ذَٰلِكَ قَدِيرٗا

Ey insanlar! Eger O dilerse, sizi giderir yok eder de (yerinize) baskalarını getirir. Allah buna da kadirdir
Surah An-Nisa, Verse 133


مَّن كَانَ يُرِيدُ ثَوَابَ ٱلدُّنۡيَا فَعِندَ ٱللَّهِ ثَوَابُ ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ سَمِيعَۢا بَصِيرٗا

Kim dunya mukafatını isterse, bilsin ki, dunyanın da, ahiretin de butun mukafatı Allah’ın katındadır. Allah soylenenleri isitici ve yapılanları gorucudur
Surah An-Nisa, Verse 134


۞يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُونُواْ قَوَّـٰمِينَ بِٱلۡقِسۡطِ شُهَدَآءَ لِلَّهِ وَلَوۡ عَلَىٰٓ أَنفُسِكُمۡ أَوِ ٱلۡوَٰلِدَيۡنِ وَٱلۡأَقۡرَبِينَۚ إِن يَكُنۡ غَنِيًّا أَوۡ فَقِيرٗا فَٱللَّهُ أَوۡلَىٰ بِهِمَاۖ فَلَا تَتَّبِعُواْ ٱلۡهَوَىٰٓ أَن تَعۡدِلُواْۚ وَإِن تَلۡوُۥٓاْ أَوۡ تُعۡرِضُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٗا

Ey mu’minler! Hak uzere durup adaleti yerine getirmege calısan hakimler ve Allah icin dogru soyliyen sahidler olun. Velev ki sahidliginiz, nefsinizin yahut ana ve babanızla yakın akrabanızın aleyhinde olsun, ister uzerine sahidlik yapılan kimseler zengin veya fakir bulunsun... Cunku Allah, ikisine de (zengin ile fakire) sizden daha yakındır. Onun icin siz, hakdan yuz cevirip nefsin arzusuna uymayın. Eger adalet uzere hukum vermekten, sahitliginizde dogru soylemekten dilinizi bukerseniz veya (busbutun ondan) yuz cevirirseniz, suphe yok ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır
Surah An-Nisa, Verse 135


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ ءَامِنُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَٱلۡكِتَٰبِ ٱلَّذِي نَزَّلَ عَلَىٰ رَسُولِهِۦ وَٱلۡكِتَٰبِ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ مِن قَبۡلُۚ وَمَن يَكۡفُرۡ بِٱللَّهِ وَمَلَـٰٓئِكَتِهِۦ وَكُتُبِهِۦ وَرُسُلِهِۦ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ فَقَدۡ ضَلَّ ضَلَٰلَۢا بَعِيدًا

Ey mu’minler! Allah’a, Peygamberine ve Peygamberine indirdigi Kur’an’a, daha once indirdigi kitaplara olan imanınızda devamlı bulunun. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gununu inkar ederse, muhakkak hidayetten uzak bir sapıklıga dusmustur
Surah An-Nisa, Verse 136


إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ثُمَّ كَفَرُواْ ثُمَّ ءَامَنُواْ ثُمَّ كَفَرُواْ ثُمَّ ٱزۡدَادُواْ كُفۡرٗا لَّمۡ يَكُنِ ٱللَّهُ لِيَغۡفِرَ لَهُمۡ وَلَا لِيَهۡدِيَهُمۡ سَبِيلَۢا

Yahudilerden o kimseler ki, Musa’ya iman getirdiler, sonra buzagıya taparak kafir oldular, sonra tevbe ederek Tevrat’a iman ettiler, sonra Isa’yı inkar ettiler, sonra Peygamber (Aleyhisselamı) tanımadılar da kufurde ileri gittiler; Allah, onları magfiret edecek de degil, dogru yola iletecek de degil
Surah An-Nisa, Verse 137


بَشِّرِ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ بِأَنَّ لَهُمۡ عَذَابًا أَلِيمًا

Kendileri icin gercekten acıklı bir azab oldugunu munafıklara mujdeleyiver
Surah An-Nisa, Verse 138


ٱلَّذِينَ يَتَّخِذُونَ ٱلۡكَٰفِرِينَ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۚ أَيَبۡتَغُونَ عِندَهُمُ ٱلۡعِزَّةَ فَإِنَّ ٱلۡعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعٗا

O munafıklar ki, mu’minleri bırakarak kafirleri dost ediniyorlar, izzet ve zaferi onların yanında mı arıyorlar! Muhakkak ki butun izzet ve kudret Allah’ındır
Surah An-Nisa, Verse 139


وَقَدۡ نَزَّلَ عَلَيۡكُمۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ أَنۡ إِذَا سَمِعۡتُمۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ يُكۡفَرُ بِهَا وَيُسۡتَهۡزَأُ بِهَا فَلَا تَقۡعُدُواْ مَعَهُمۡ حَتَّىٰ يَخُوضُواْ فِي حَدِيثٍ غَيۡرِهِۦٓ إِنَّكُمۡ إِذٗا مِّثۡلُهُمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ جَامِعُ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ وَٱلۡكَٰفِرِينَ فِي جَهَنَّمَ جَمِيعًا

Allah size kitabında (Kur’anda) sunu da indirmistir: “Allah’ın ayetlerinin inkar edildigini ve onlarla eglenildigini isittiginiz zaman, o kafirlerle oturmayın, ta ki baska soze dalsınlar. Cunku (rıza gosterir oturursanız) o zaman siz de onlar gibi olursunuz. Suphe yok ki Allah, munafıklarla kafirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır
Surah An-Nisa, Verse 140


ٱلَّذِينَ يَتَرَبَّصُونَ بِكُمۡ فَإِن كَانَ لَكُمۡ فَتۡحٞ مِّنَ ٱللَّهِ قَالُوٓاْ أَلَمۡ نَكُن مَّعَكُمۡ وَإِن كَانَ لِلۡكَٰفِرِينَ نَصِيبٞ قَالُوٓاْ أَلَمۡ نَسۡتَحۡوِذۡ عَلَيۡكُمۡ وَنَمۡنَعۡكُم مِّنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۚ فَٱللَّهُ يَحۡكُمُ بَيۡنَكُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۚ وَلَن يَجۡعَلَ ٱللَّهُ لِلۡكَٰفِرِينَ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ سَبِيلًا

O munafıklar sizin halinizi gozetleyip beklerler: Eger Allah tarafından size bir fetih (zafer) olursa derler ki: “- Biz sizinle beraber degil miydik, bize de mal ve ganimetten verin.” Fakat kafirlere bir zafer hissesi duserse, kafirlere hitaben: “- Biz, size yardım ederek ustunlugunuzu temin etmedik mi? Size mu’minlerden gelecek ziyanı onlemedik mi? (Bizi de ganimete ortak yapın)”, derler. Artık Allah, kıyamet gununde aranızda hukmunu verir; ve Allah elbette o gunde, kafirler icin mu’minler aleyhine bir yol (imkan ve delil) verecek degildir
Surah An-Nisa, Verse 141


إِنَّ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ يُخَٰدِعُونَ ٱللَّهَ وَهُوَ خَٰدِعُهُمۡ وَإِذَا قَامُوٓاْ إِلَى ٱلصَّلَوٰةِ قَامُواْ كُسَالَىٰ يُرَآءُونَ ٱلنَّاسَ وَلَا يَذۡكُرُونَ ٱللَّهَ إِلَّا قَلِيلٗا

Munafıklar, (lisanlarıyla imanı acıga vurmak ve kalblerinde kufru gizlemek suretiyle) zanlarınca Allah’a hile yaparlar. Allah’da hilelerini baslarına gecirir. Onlar namaza kalktıkları zaman, istemiye istemiye kalkarlar; insanlara gosteris yaparlar. Allah’ı pek az hatıra getirir anarlar
Surah An-Nisa, Verse 142


مُّذَبۡذَبِينَ بَيۡنَ ذَٰلِكَ لَآ إِلَىٰ هَـٰٓؤُلَآءِ وَلَآ إِلَىٰ هَـٰٓؤُلَآءِۚ وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ سَبِيلٗا

O munafıklar kufurle iman arasında tereddutdedirler: Ne mu’minlere, ne de kafirlere baglıdırlar. Allah kimi sasırtırsa artık ona bir yol (kurtulus) bulamazsın
Surah An-Nisa, Verse 143


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّخِذُواْ ٱلۡكَٰفِرِينَ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۚ أَتُرِيدُونَ أَن تَجۡعَلُواْ لِلَّهِ عَلَيۡكُمۡ سُلۡطَٰنٗا مُّبِينًا

Ey iman edenler! Mu’minleri bırakıp da kafirleri dostlar edinmeyin (baslarınıza gecirmeyin.) Azabızınızı gerektiren acık bir huccet Allah’a vermek ister misiniz
Surah An-Nisa, Verse 144


إِنَّ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ فِي ٱلدَّرۡكِ ٱلۡأَسۡفَلِ مِنَ ٱلنَّارِ وَلَن تَجِدَ لَهُمۡ نَصِيرًا

Muhakkak ki munafıklar cehennemin en asagı tabakasındadırlar. (Cehennemin dibindedirler). Asla onların azabını kaldıracak bir yardımcı bulamazsın
Surah An-Nisa, Verse 145


إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُواْ وَأَصۡلَحُواْ وَٱعۡتَصَمُواْ بِٱللَّهِ وَأَخۡلَصُواْ دِينَهُمۡ لِلَّهِ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مَعَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۖ وَسَوۡفَ يُؤۡتِ ٱللَّهُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Ancak yaptıklarından tevbe edip hallerini duzeltenler ve Allah’a (dinine) sarılıp dinlerini (ibadetlerini) Allah icin halis kılanlar mustesna... Cunku bunlar mu’minlerle beraberdirler. Mu’minlere ise, Allah pek buyuk bir mukafat verecektir
Surah An-Nisa, Verse 146


مَّا يَفۡعَلُ ٱللَّهُ بِعَذَابِكُمۡ إِن شَكَرۡتُمۡ وَءَامَنتُمۡۚ وَكَانَ ٱللَّهُ شَاكِرًا عَلِيمٗا

Eger siz, Allah’ın nimetlerine sukreder ve iman ederseniz, Allah size neye azab etsin? Allah sukredenlerin mukafatını verici, yaptıklarını bilicidir
Surah An-Nisa, Verse 147


۞لَّا يُحِبُّ ٱللَّهُ ٱلۡجَهۡرَ بِٱلسُّوٓءِ مِنَ ٱلۡقَوۡلِ إِلَّا مَن ظُلِمَۚ وَكَانَ ٱللَّهُ سَمِيعًا عَلِيمًا

Allah fena sozun acıklanıp soylenmesini sevmez. Ancak zulme ugrayanlar mustesnadır (o, zalime soyliyebilir). Allah her seyi isitici, her seyi bilicidir
Surah An-Nisa, Verse 148


إِن تُبۡدُواْ خَيۡرًا أَوۡ تُخۡفُوهُ أَوۡ تَعۡفُواْ عَن سُوٓءٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَفُوّٗا قَدِيرًا

Eger hayırlı bir isi acıklar, yahut gizlerseniz veya size yapılan fenalıgı bagıslarsanız, (bilin ki) suphesiz Allah cok bagıslayıcıdır. Her seye kadirdir
Surah An-Nisa, Verse 149


إِنَّ ٱلَّذِينَ يَكۡفُرُونَ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَيُرِيدُونَ أَن يُفَرِّقُواْ بَيۡنَ ٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَيَقُولُونَ نُؤۡمِنُ بِبَعۡضٖ وَنَكۡفُرُ بِبَعۡضٖ وَيُرِيدُونَ أَن يَتَّخِذُواْ بَيۡنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا

O kimseler ki, Allah’ı ve peygamberlerini inkar ederek kafir olurlar. Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler ve: “- Peygamberlerin bir kısmına inanırız, bir kısmını inkar ederiz.” derler ve boylece imanla kufur arasında orta bir yol tutmak isterler
Surah An-Nisa, Verse 150


أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡكَٰفِرُونَ حَقّٗاۚ وَأَعۡتَدۡنَا لِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٗا مُّهِينٗا

Iste bunlar, gercekten kafirlerdir. Biz de kafirler icin rusvay edici bir azab hazırlamısızdır
Surah An-Nisa, Verse 151


وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَلَمۡ يُفَرِّقُواْ بَيۡنَ أَحَدٖ مِّنۡهُمۡ أُوْلَـٰٓئِكَ سَوۡفَ يُؤۡتِيهِمۡ أُجُورَهُمۡۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Allah’a ve peygamberlerine iman eden ve peygamberlerden hic biri arasında fark gozetmiyen kimselere gelince, iste bunların kıyamette Allah mukafatlarını verecektir. Allah cok bagıslayıcıdır, cok merhametlidir
Surah An-Nisa, Verse 152


يَسۡـَٔلُكَ أَهۡلُ ٱلۡكِتَٰبِ أَن تُنَزِّلَ عَلَيۡهِمۡ كِتَٰبٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِۚ فَقَدۡ سَأَلُواْ مُوسَىٰٓ أَكۡبَرَ مِن ذَٰلِكَ فَقَالُوٓاْ أَرِنَا ٱللَّهَ جَهۡرَةٗ فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّـٰعِقَةُ بِظُلۡمِهِمۡۚ ثُمَّ ٱتَّخَذُواْ ٱلۡعِجۡلَ مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡهُمُ ٱلۡبَيِّنَٰتُ فَعَفَوۡنَا عَن ذَٰلِكَۚ وَءَاتَيۡنَا مُوسَىٰ سُلۡطَٰنٗا مُّبِينٗا

Ey Rasulum! Yahudi’ler, uzerlerine gokten bir kitap indirivermeni senden istiyorlar. Gercekten bundan daha buyugunu Musa’dan istemislerdi de: “- Allah’ı acıktan bize goster” dedilerdi. Iste zulumleri yuzunden onları yıldırım carptı. Sonra kendilerine bunca acık mu’cizeler gelmisken tuttular buzagıya taptılar. Nihayet biz, tevbe ettiklerinden bunları bagısladık ve Musa’ya acık bir hakimiyet, saltanat verdik
Surah An-Nisa, Verse 153


وَرَفَعۡنَا فَوۡقَهُمُ ٱلطُّورَ بِمِيثَٰقِهِمۡ وَقُلۡنَا لَهُمُ ٱدۡخُلُواْ ٱلۡبَابَ سُجَّدٗا وَقُلۡنَا لَهُمۡ لَا تَعۡدُواْ فِي ٱلسَّبۡتِ وَأَخَذۡنَا مِنۡهُم مِّيثَٰقًا غَلِيظٗا

Verdikleri sozu kuvvetlendirmek ve ona baglanmak icin, Tur dagını ustlerine kaldırdık da kendilerine: “- O sehrin kapısından secdeye kapanarak girin”, dedik. Hem: “- cumartesi gunu av yaparak hududu gecmeyin” (diye) soyledik. Boylece kendilerinden (bu hususta) agır bir misak (te’minat) aldık
Surah An-Nisa, Verse 154


فَبِمَا نَقۡضِهِم مِّيثَٰقَهُمۡ وَكُفۡرِهِم بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَقَتۡلِهِمُ ٱلۡأَنۢبِيَآءَ بِغَيۡرِ حَقّٖ وَقَوۡلِهِمۡ قُلُوبُنَا غُلۡفُۢۚ بَلۡ طَبَعَ ٱللَّهُ عَلَيۡهَا بِكُفۡرِهِمۡ فَلَا يُؤۡمِنُونَ إِلَّا قَلِيلٗا

Fakat onların ahidlerini (vardıkları o saglam sozleri) bozmaları, Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri, peygamberleri haksız yere oldurmeleri ve “-kalblerimiz perdelidir”, demeleri sebebiyle kendilerine lanet ettik. Dogrusu Allah, onların kalbleri uzerine, kufurleri yuzunden muhur vurmustur. Onun icin, pek azı mustesna, onlar imana gelmezler
Surah An-Nisa, Verse 155


وَبِكُفۡرِهِمۡ وَقَوۡلِهِمۡ عَلَىٰ مَرۡيَمَ بُهۡتَٰنًا عَظِيمٗا

Bir de o Yahudi’lerin Isa’yı inkar etmeleri ve Meryem’e zina isnadı ile buyuk bir iftirada bulunup aleyhine sozleri
Surah An-Nisa, Verse 156


وَقَوۡلِهِمۡ إِنَّا قَتَلۡنَا ٱلۡمَسِيحَ عِيسَى ٱبۡنَ مَرۡيَمَ رَسُولَ ٱللَّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَٰكِن شُبِّهَ لَهُمۡۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ ٱخۡتَلَفُواْ فِيهِ لَفِي شَكّٖ مِّنۡهُۚ مَا لَهُم بِهِۦ مِنۡ عِلۡمٍ إِلَّا ٱتِّبَاعَ ٱلظَّنِّۚ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينَۢا

Ve: “-Biz, Allah’ın peygamberi olan Meryem’in oglu Isa’yı oldurduk”, demeleri sebebiyle kendilerini lanetledik, rahmetimizden kovduk. Halbuki onlar Isa’yı oldurmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı. (onlardan biri Isa seklinde kendilerine gosterildi ve bu adam olduruldu). Esasen Isa’nın katli hakkında kendileri de ihtilafa dusup kesin bir suphe icindedirler. Onların bu oldurme hadisesine ait bir bilgileri yoktur. Ancak kuru bir zan pesindedirler. Onu gercekten oldurememislerdir
Surah An-Nisa, Verse 157


بَل رَّفَعَهُ ٱللَّهُ إِلَيۡهِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمٗا

Dogrusu Allah, onu yukseltip himayesine almıstır. Allah Azizdir, hukmunde hikmet sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 158


وَإِن مِّنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ إِلَّا لَيُؤۡمِنَنَّ بِهِۦ قَبۡلَ مَوۡتِهِۦۖ وَيَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ يَكُونُ عَلَيۡهِمۡ شَهِيدٗا

Yahudi ve Hristiyanlardan hic kimse yoktur ki, olumunden once (can cekisirken) Isa’ya iman etmis olmasın. (Fakat hayattan umid kesme zamanında iman etmek bir fayda vermez). Isa ise kıyamet gununde kufurlerinden dolayı aleyhlerine sahid olacaktır
Surah An-Nisa, Verse 159


فَبِظُلۡمٖ مِّنَ ٱلَّذِينَ هَادُواْ حَرَّمۡنَا عَلَيۡهِمۡ طَيِّبَٰتٍ أُحِلَّتۡ لَهُمۡ وَبِصَدِّهِمۡ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ كَثِيرٗا

O Yahudi’lerin zulumleri, bircok kimseleri Allah yolundan cevirmeleri
Surah An-Nisa, Verse 160


وَأَخۡذِهِمُ ٱلرِّبَوٰاْ وَقَدۡ نُهُواْ عَنۡهُ وَأَكۡلِهِمۡ أَمۡوَٰلَ ٱلنَّاسِ بِٱلۡبَٰطِلِۚ وَأَعۡتَدۡنَا لِلۡكَٰفِرِينَ مِنۡهُمۡ عَذَابًا أَلِيمٗا

Kendilerine yasaklanan faizi almaları ve haksız yere insanların mallarını yemeleri sebebiyledir ki, evvelce kendilerine helal kılınmıs pak ve hos seyleri kendilerine haram ettik. Onlardan kafir bulunanlara acıklı bir azap hazırladık
Surah An-Nisa, Verse 161


لَّـٰكِنِ ٱلرَّـٰسِخُونَ فِي ٱلۡعِلۡمِ مِنۡهُمۡ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَ يُؤۡمِنُونَ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكَ وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبۡلِكَۚ وَٱلۡمُقِيمِينَ ٱلصَّلَوٰةَۚ وَٱلۡمُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ أُوْلَـٰٓئِكَ سَنُؤۡتِيهِمۡ أَجۡرًا عَظِيمًا

Fakat iclerinden ilimde koklesenlerle muminler, senden once, indirilenle beraber sana indirilene de iman ederler. Bunlar, namazı erkanı ile kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gunene inananlardır. Iste bunlara cok buyuk bir mukafat verecegiz
Surah An-Nisa, Verse 162


۞إِنَّآ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ كَمَآ أَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ نُوحٖ وَٱلنَّبِيِّـۧنَ مِنۢ بَعۡدِهِۦۚ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ وَٱلۡأَسۡبَاطِ وَعِيسَىٰ وَأَيُّوبَ وَيُونُسَ وَهَٰرُونَ وَسُلَيۡمَٰنَۚ وَءَاتَيۡنَا دَاوُۥدَ زَبُورٗا

Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahy ettigimiz gibi (Habibim) sana da vahy ettik; ve yine Ibrahim’e, Ismail’e, Ishak’a, Yakub’a, Yakub’un evladlarına, Isa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a, Suleyman’a da vahy ettik ve Davud’a Zebur’u verdik
Surah An-Nisa, Verse 163


وَرُسُلٗا قَدۡ قَصَصۡنَٰهُمۡ عَلَيۡكَ مِن قَبۡلُ وَرُسُلٗا لَّمۡ نَقۡصُصۡهُمۡ عَلَيۡكَۚ وَكَلَّمَ ٱللَّهُ مُوسَىٰ تَكۡلِيمٗا

Gonderdigimiz oyle peygamberler vardır ki, onları, bundan (bu sureden) once sana beyan ettik. Oyle peygamberler de vardır ki, sana onların kıssalarını bildirmedik; ve Allah, Musa’ya (vasıtasız) hitap etti
Surah An-Nisa, Verse 164


رُّسُلٗا مُّبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى ٱللَّهِ حُجَّةُۢ بَعۡدَ ٱلرُّسُلِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمٗا

(Iman edenleri Cennetle) mujdeleyici, (kufredenleri Cehennemle) korkutucu olarak peygamberler gonderdik ki, bu peygamberlerin gelisinden sonra insanların (yarın) kıyamette: “- Bizi imana cagıran olmadı”, diye Allah’a bir huccet ve ozurleri olmasın. Allah Aziz’dir, hukmunde hikmet sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 165


لَّـٰكِنِ ٱللَّهُ يَشۡهَدُ بِمَآ أَنزَلَ إِلَيۡكَۖ أَنزَلَهُۥ بِعِلۡمِهِۦۖ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ يَشۡهَدُونَۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدًا

Lakin Allah senin peygamberligini, sana indirdigi icazkar Kur’an ile isbat ve beyan eder ki, onu kendi ilmi (ezelisi) ile indirmistir. Melekler de buna sahidlik ederler. Allah sahid olarak kafirdir
Surah An-Nisa, Verse 166


إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَصَدُّواْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ قَدۡ ضَلُّواْ ضَلَٰلَۢا بَعِيدًا

Suphesiz ki kufredip insanları Allah yolundan cevirenler, hakdan cok uzak bir sapıklıkla saptılar
Surah An-Nisa, Verse 167


إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَظَلَمُواْ لَمۡ يَكُنِ ٱللَّهُ لِيَغۡفِرَ لَهُمۡ وَلَا لِيَهۡدِيَهُمۡ طَرِيقًا

Suphe yok ki, kufredip haksızlık edenleri Allah bagıslayacak degil, cehennem yolundan baska bir yola cıkaracak da degil. Onlar, o Cehennem’de devamlı olarak kalacaklardır. Bu ise Allah’a pek kolaydır
Surah An-Nisa, Verse 168


إِلَّا طَرِيقَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرٗا

Suphe yok ki, kufredip haksızlık edenleri Allah bagıslayacak degil, cehennem yolundan baska bir yola cıkaracak da degil. Onlar, o Cehennem’de devamlı olarak kalacaklardır. Bu ise Allah’a pek kolaydır
Surah An-Nisa, Verse 169


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدۡ جَآءَكُمُ ٱلرَّسُولُ بِٱلۡحَقِّ مِن رَّبِّكُمۡ فَـَٔامِنُواْ خَيۡرٗا لَّكُمۡۚ وَإِن تَكۡفُرُواْ فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمٗا

Ey insanlar! Gercekten size, Rabbinizden islam dini ile Peygamber geldi. Hakkınızda hayırlı olmak icin hemen ona iman edin. Eger inanmayacak ve kufredecek olursanız, suphe yok ki, goklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah her seyi bilicidir, hukmunde hikmet sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 170


يَـٰٓأَهۡلَ ٱلۡكِتَٰبِ لَا تَغۡلُواْ فِي دِينِكُمۡ وَلَا تَقُولُواْ عَلَى ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡحَقَّۚ إِنَّمَا ٱلۡمَسِيحُ عِيسَى ٱبۡنُ مَرۡيَمَ رَسُولُ ٱللَّهِ وَكَلِمَتُهُۥٓ أَلۡقَىٰهَآ إِلَىٰ مَرۡيَمَ وَرُوحٞ مِّنۡهُۖ فَـَٔامِنُواْ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦۖ وَلَا تَقُولُواْ ثَلَٰثَةٌۚ ٱنتَهُواْ خَيۡرٗا لَّكُمۡۚ إِنَّمَا ٱللَّهُ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۖ سُبۡحَٰنَهُۥٓ أَن يَكُونَ لَهُۥ وَلَدٞۘ لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلٗا

Ey ehl-i kitab (Hristiyanlar ve Yahudi’ler): Dininizde hududu gecip taskınlık etmeyin, Isa (aleyhisselam) Allah’ın ogludur, gibi sozler soylemeyin. Allah’a karsı ancak hak olanı soyleyin. Meryem’in oglu Mesih Isa, Allah’ın Peygamberi, Meryem’e ulastırıp bıraktıgı kelimesidir (vasıtasız yaratıgıdır); ve ondan bir ruh olmaktan baska bir sey degildir. Artık Allah’a ve peygamberlerine iman edin de Allah “Uc” dur demeyin. Bundan vaz gecin, hakkınızda hayırlı olur. Allah, yalnız bir tek Ilah’dır; cocugu olmaktan munezzehtir. Goklerde ve yerde ne varsa hep O’nundur. Vekil olarak Allah kafidir
Surah An-Nisa, Verse 171


لَّن يَسۡتَنكِفَ ٱلۡمَسِيحُ أَن يَكُونَ عَبۡدٗا لِّلَّهِ وَلَا ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ ٱلۡمُقَرَّبُونَۚ وَمَن يَسۡتَنكِفۡ عَنۡ عِبَادَتِهِۦ وَيَسۡتَكۡبِرۡ فَسَيَحۡشُرُهُمۡ إِلَيۡهِ جَمِيعٗا

Mesih (Hz. Isa), hic bir zaman Allah’ın bir kulu olmaktan cekinmez. Mukarrebun Melekler (Allah’a yakın melekler) de cekinmezler. Kim Allah’a kulluktan, ona ibadetten cekinir ve buyuklenirse, bilsin ki, o, kıyamette hepsini huzurunda toplayacaktır
Surah An-Nisa, Verse 172


فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ فَيُوَفِّيهِمۡ أُجُورَهُمۡ وَيَزِيدُهُم مِّن فَضۡلِهِۦۖ وَأَمَّا ٱلَّذِينَ ٱسۡتَنكَفُواْ وَٱسۡتَكۡبَرُواْ فَيُعَذِّبُهُمۡ عَذَابًا أَلِيمٗا وَلَا يَجِدُونَ لَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرٗا

O zaman, iman edip salih ameller isliyenlere, Allah mukafatlarını tamamıyla verecek, hem de fazlından onlara ziyadesini ihsan edecektir. Fakat o kibirlenip de Allah’a ibadet etmekten cekinenleri, cok acıklı bir azaba ugratacak ve onlar, Allah’a karsı kendilerine ne bir dost, ne de bir yardımcı bulamıyacaklar
Surah An-Nisa, Verse 173


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدۡ جَآءَكُم بُرۡهَٰنٞ مِّن رَّبِّكُمۡ وَأَنزَلۡنَآ إِلَيۡكُمۡ نُورٗا مُّبِينٗا

Ey Insanlar! Size Rabbinizden mucizelerle Peygamber geldi; ve size apacık bir Nur (Kur’an) indirdik
Surah An-Nisa, Verse 174


فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِٱللَّهِ وَٱعۡتَصَمُواْ بِهِۦ فَسَيُدۡخِلُهُمۡ فِي رَحۡمَةٖ مِّنۡهُ وَفَضۡلٖ وَيَهۡدِيهِمۡ إِلَيۡهِ صِرَٰطٗا مُّسۡتَقِيمٗا

Iste Allah’a iman edip de ona (Seriatına) sarılanları Allah, kendi katından bir rahmet ve lutuf icine (Cennete) koyacak ve onları, kendisine varan dogru bir yola (islama) iletecektir
Surah An-Nisa, Verse 175


يَسۡتَفۡتُونَكَ قُلِ ٱللَّهُ يُفۡتِيكُمۡ فِي ٱلۡكَلَٰلَةِۚ إِنِ ٱمۡرُؤٌاْ هَلَكَ لَيۡسَ لَهُۥ وَلَدٞ وَلَهُۥٓ أُخۡتٞ فَلَهَا نِصۡفُ مَا تَرَكَۚ وَهُوَ يَرِثُهَآ إِن لَّمۡ يَكُن لَّهَا وَلَدٞۚ فَإِن كَانَتَا ٱثۡنَتَيۡنِ فَلَهُمَا ٱلثُّلُثَانِ مِمَّا تَرَكَۚ وَإِن كَانُوٓاْ إِخۡوَةٗ رِّجَالٗا وَنِسَآءٗ فَلِلذَّكَرِ مِثۡلُ حَظِّ ٱلۡأُنثَيَيۡنِۗ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمۡ أَن تَضِلُّواْۗ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمُۢ

(Ey Rasulum), babası ve cocugu olmıyanın mirası hakkında senden fetva (dinin hukmunu) istiyorlar. De ki, Allah, babası ve cocugu olmıyan icin size soyle fetva veriyor: “- Eger bir kimse olur de cocugu bulunmazsa ve geride ana-baba bir veya baba bir olan tek bir kız kardesi olursa, terikenin yarısı bunundur. Eger olen bir kadının geride cocugu kalmaz da erkek kardesi bulunursa o, terikenin tamamına varis olur. Olenin iki ve daha cok kız kardesi varsa, bunlara terikenin ucte ikisi vardır. Eger kardesler erkekli ve disili olursa, erkek icin iki disi payı kadar vardır. Sasırırsınız diye, Allah size, (dininizin hukumlerini) acıklıyor. Allah her seyi hakkıyla bilendir
Surah An-Nisa, Verse 176


Author: Ali Fikri Yavuz


<< Surah 3
>> Surah 5

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai