UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah An-Nisa - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُمُ ٱلَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفۡسٖ وَٰحِدَةٖ وَخَلَقَ مِنۡهَا زَوۡجَهَا وَبَثَّ مِنۡهُمَا رِجَالٗا كَثِيرٗا وَنِسَآءٗۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ ٱلَّذِي تَسَآءَلُونَ بِهِۦ وَٱلۡأَرۡحَامَۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَيۡكُمۡ رَقِيبٗا

Ey insanlar, sizi bir tek candan yaratan, ondan da yine onun zevcesini vucude getiren ve ikisinden bir cok erkekler ve kadınlar tureten Rabbiniz (e karsı gelmek) den cekinin. Kendisi (nin adını one surmek suretiy) le birbirinize dileklerde bulundugunuz Allahdan ve akrabalık (baglarını kırmak) dan sakının. Cunku Allah sizin uzerinizde tam bir gozeticidir
Surah An-Nisa, Verse 1


وَءَاتُواْ ٱلۡيَتَٰمَىٰٓ أَمۡوَٰلَهُمۡۖ وَلَا تَتَبَدَّلُواْ ٱلۡخَبِيثَ بِٱلطَّيِّبِۖ وَلَا تَأۡكُلُوٓاْ أَمۡوَٰلَهُمۡ إِلَىٰٓ أَمۡوَٰلِكُمۡۚ إِنَّهُۥ كَانَ حُوبٗا كَبِيرٗا

Yetimlere (rusdune gelince) mallarını verin. Temizi murdara degismeyin, Onların mallarını kendi mallarınıza (katarak) yemeyin. Cunku bu, muhakkak buyuk bir gunahdır
Surah An-Nisa, Verse 2


وَإِنۡ خِفۡتُمۡ أَلَّا تُقۡسِطُواْ فِي ٱلۡيَتَٰمَىٰ فَٱنكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ ٱلنِّسَآءِ مَثۡنَىٰ وَثُلَٰثَ وَرُبَٰعَۖ فَإِنۡ خِفۡتُمۡ أَلَّا تَعۡدِلُواْ فَوَٰحِدَةً أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡۚ ذَٰلِكَ أَدۡنَىٰٓ أَلَّا تَعُولُواْ

Eger yetim kızlar hakkında (adaleti yerine getiremeyeceginizden) korkarsanız sizin icin helal olan (diger) kadınlardan ikiser, ucer, dorder olmak uzere nikah edin. Sayed (bu suretle de) adalet yapamayacagınızdan endise ederseniz o zaman bir (dane ile), yahud malik oldugunuz cariye (ile iktifa edin). Bu (tek zevce veya cariye) sizin (Hakdan) egrilib sapmamanıza daha yakındır
Surah An-Nisa, Verse 3


وَءَاتُواْ ٱلنِّسَآءَ صَدُقَٰتِهِنَّ نِحۡلَةٗۚ فَإِن طِبۡنَ لَكُمۡ عَن شَيۡءٖ مِّنۡهُ نَفۡسٗا فَكُلُوهُ هَنِيٓـٔٗا مَّرِيٓـٔٗا

(Aldıgınız) kadınların mehirlerini yurekden isteyerek ve (Allahın) bir atiyye (si) olarak verin. Bununla beraber eger ondan birazını gonul hoslugu ile size bagıslamıs olurlarsa onu da icinize sine sine yeyin
Surah An-Nisa, Verse 4


وَلَا تُؤۡتُواْ ٱلسُّفَهَآءَ أَمۡوَٰلَكُمُ ٱلَّتِي جَعَلَ ٱللَّهُ لَكُمۡ قِيَٰمٗا وَٱرۡزُقُوهُمۡ فِيهَا وَٱكۡسُوهُمۡ وَقُولُواْ لَهُمۡ قَوۡلٗا مَّعۡرُوفٗا

Allahın sizi basına dikdigi mallarınızı beyinsizlere vermeyin. Kendilerine bunlardan yedirin, giydirin, onlara guzel soyleyin (iyi nasıyhatlar edin)
Surah An-Nisa, Verse 5


وَٱبۡتَلُواْ ٱلۡيَتَٰمَىٰ حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغُواْ ٱلنِّكَاحَ فَإِنۡ ءَانَسۡتُم مِّنۡهُمۡ رُشۡدٗا فَٱدۡفَعُوٓاْ إِلَيۡهِمۡ أَمۡوَٰلَهُمۡۖ وَلَا تَأۡكُلُوهَآ إِسۡرَافٗا وَبِدَارًا أَن يَكۡبَرُواْۚ وَمَن كَانَ غَنِيّٗا فَلۡيَسۡتَعۡفِفۡۖ وَمَن كَانَ فَقِيرٗا فَلۡيَأۡكُلۡ بِٱلۡمَعۡرُوفِۚ فَإِذَا دَفَعۡتُمۡ إِلَيۡهِمۡ أَمۡوَٰلَهُمۡ فَأَشۡهِدُواْ عَلَيۡهِمۡۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ حَسِيبٗا

Yetimleri nikah (cagın) a erdikleri zamana kadar (gozetib) deneyin. O vakit kendilerinde bir akıl ve salah gordunuz mu mallarını onlara teslim edin. Buyuyecekler (de ellerine alacaklar) diye bunları israf ile tez elden yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (yetimin malını yemiye tenezzul etmesin) kacınsın. Kim de fakir ise o halde orfe gore (bir sey) yesin. Artık onlara mallarını teslim etdiginiz vakit karsılarında sahid bulundurun. Tam bir hesab sorucu olmak bakımından ise Allah yeter
Surah An-Nisa, Verse 6


لِّلرِّجَالِ نَصِيبٞ مِّمَّا تَرَكَ ٱلۡوَٰلِدَانِ وَٱلۡأَقۡرَبُونَ وَلِلنِّسَآءِ نَصِيبٞ مِّمَّا تَرَكَ ٱلۡوَٰلِدَانِ وَٱلۡأَقۡرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنۡهُ أَوۡ كَثُرَۚ نَصِيبٗا مَّفۡرُوضٗا

Ana ve baba ile yakın hısımların bırakdıklarından erkeklere, ana ve baba ile yakın hısımların bırakdıklarından kadınlara — azından da, cogundan da — farz edilmis birer nasıyb olarak, hisseler vardır
Surah An-Nisa, Verse 7


وَإِذَا حَضَرَ ٱلۡقِسۡمَةَ أُوْلُواْ ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينُ فَٱرۡزُقُوهُم مِّنۡهُ وَقُولُواْ لَهُمۡ قَوۡلٗا مَّعۡرُوفٗا

Miras taksim olunurken (mirascı olmayan) hısımlar, yetimler, yoksullar da hazır bulunursa kendilerini ondan (bir sey vererek) rızıklandırın, (gonullerini alarak) guzel sozler de soyleyin
Surah An-Nisa, Verse 8


وَلۡيَخۡشَ ٱلَّذِينَ لَوۡ تَرَكُواْ مِنۡ خَلۡفِهِمۡ ذُرِّيَّةٗ ضِعَٰفًا خَافُواْ عَلَيۡهِمۡ فَلۡيَتَّقُواْ ٱللَّهَ وَلۡيَقُولُواْ قَوۡلٗا سَدِيدًا

Arkalarında aciz ve kucuk evladlar bırakdıkları takdirde onlara karsı (halleri ne olacak diye dusunub) endise edenler, (himayeleri altındaki yetimler ve diger mirascılar hakkında da aynı hissi tasımamakdan) saygı ile korksun (lar), Allahdan sakınsınlar, (gerek vasıyler, gerek onların nezdinde bulunanlar hatıra gonule bakmayarak) sozu dosdogru soylesinler
Surah An-Nisa, Verse 9


إِنَّ ٱلَّذِينَ يَأۡكُلُونَ أَمۡوَٰلَ ٱلۡيَتَٰمَىٰ ظُلۡمًا إِنَّمَا يَأۡكُلُونَ فِي بُطُونِهِمۡ نَارٗاۖ وَسَيَصۡلَوۡنَ سَعِيرٗا

Gercek, yetimlerin mallarını haksız (ve haraam) olarak yiyenler karınlarına ancak bir ates yemis olurlar. Onlar cılgın bir atese (cehenneme) gireceklerdir
Surah An-Nisa, Verse 10


يُوصِيكُمُ ٱللَّهُ فِيٓ أَوۡلَٰدِكُمۡۖ لِلذَّكَرِ مِثۡلُ حَظِّ ٱلۡأُنثَيَيۡنِۚ فَإِن كُنَّ نِسَآءٗ فَوۡقَ ٱثۡنَتَيۡنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَۖ وَإِن كَانَتۡ وَٰحِدَةٗ فَلَهَا ٱلنِّصۡفُۚ وَلِأَبَوَيۡهِ لِكُلِّ وَٰحِدٖ مِّنۡهُمَا ٱلسُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُۥ وَلَدٞۚ فَإِن لَّمۡ يَكُن لَّهُۥ وَلَدٞ وَوَرِثَهُۥٓ أَبَوَاهُ فَلِأُمِّهِ ٱلثُّلُثُۚ فَإِن كَانَ لَهُۥٓ إِخۡوَةٞ فَلِأُمِّهِ ٱلسُّدُسُۚ مِنۢ بَعۡدِ وَصِيَّةٖ يُوصِي بِهَآ أَوۡ دَيۡنٍۗ ءَابَآؤُكُمۡ وَأَبۡنَآؤُكُمۡ لَا تَدۡرُونَ أَيُّهُمۡ أَقۡرَبُ لَكُمۡ نَفۡعٗاۚ فَرِيضَةٗ مِّنَ ٱللَّهِۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمٗا

Allah size (miras hukumlerini soylece) tavsiye (ve emr) eder: Evladlarınız hakkında (ki hukum) erkege, iki disinin payı mıkdarıdır. Fakat onlar (o evladlar) ikiden fazla kadınlar ise (olunun) bırakdıgının (terikenin) ucde ikisi onlarındır. (Disi evlad) bir tek ise o zaman (bunun) yarısı onundur. (Olenin) cocugu varsa ana ve babadan her birine terikenin altıda biri (verilir). Cocugu olmayıp da ona ana ve babası mirascı olduysa ucde biri anasınındır. (Erkek, disi) kardesleri varsa o vakit altıda biri anasınındır. (Fakat butun bu hukumler olenin) edecegi vasıyyet (in tenfizin) den veya borc (unun odenmesin) den sonradır. Siz babalarınızdan ve ogullarınızdan hangisinin, faide cihetinden, size daha yakın oldugunu bilmezsiniz. (Bu hukumler ve hisseler) Allahdan birer ferizadır. Subhesiz ki Allah hakkıyle bilicidir, yegane hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 11


۞وَلَكُمۡ نِصۡفُ مَا تَرَكَ أَزۡوَٰجُكُمۡ إِن لَّمۡ يَكُن لَّهُنَّ وَلَدٞۚ فَإِن كَانَ لَهُنَّ وَلَدٞ فَلَكُمُ ٱلرُّبُعُ مِمَّا تَرَكۡنَۚ مِنۢ بَعۡدِ وَصِيَّةٖ يُوصِينَ بِهَآ أَوۡ دَيۡنٖۚ وَلَهُنَّ ٱلرُّبُعُ مِمَّا تَرَكۡتُمۡ إِن لَّمۡ يَكُن لَّكُمۡ وَلَدٞۚ فَإِن كَانَ لَكُمۡ وَلَدٞ فَلَهُنَّ ٱلثُّمُنُ مِمَّا تَرَكۡتُمۚ مِّنۢ بَعۡدِ وَصِيَّةٖ تُوصُونَ بِهَآ أَوۡ دَيۡنٖۗ وَإِن كَانَ رَجُلٞ يُورَثُ كَلَٰلَةً أَوِ ٱمۡرَأَةٞ وَلَهُۥٓ أَخٌ أَوۡ أُخۡتٞ فَلِكُلِّ وَٰحِدٖ مِّنۡهُمَا ٱلسُّدُسُۚ فَإِن كَانُوٓاْ أَكۡثَرَ مِن ذَٰلِكَ فَهُمۡ شُرَكَآءُ فِي ٱلثُّلُثِۚ مِنۢ بَعۡدِ وَصِيَّةٖ يُوصَىٰ بِهَآ أَوۡ دَيۡنٍ غَيۡرَ مُضَآرّٖۚ وَصِيَّةٗ مِّنَ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَلِيمٞ

Zevcelerinizin cocugu yoksa terikesinin yarısı sizindir. Eger onların cocugu varsa size terikesinden (dusecek hisse) dortde birdir. (Fakat bu da) onların (zevcelerinizin) edecekleri vasıyyet (i) ve borc (u eda) dan sonradır. Eger cocugunuz yoksa bırakdıgınızdan dortde biri onların (zevcelerinizin) dir. Sayed cocugunuz varsa terikenizden sekizde biri — edeceginiz vasıyyet ve borc (un edasın) dan sonra — yine onlarındır. Eger mirası aranan erkek veya kadın, cocugu ve babası olmayan bir kimse olur ve onun erkek veya kız kardesi bulunursa bunlardan her birinin (hakkı) altıda birdir. Eger onlar bu (mıkdardan) cok iseler o halde onlar (olunun) edecegi vasıyyet ve borc (un edasın) dan sonra ucde birde ortakdırlar. (Gerek vasıyyetde ve gerek borc ikrarında mirascılara asla) zarar verici olmamalıdır. (Bu emirler ve hukumler) Allahdan (size) bir vasıyyetdir. Allah (her sey´i) hakkıyle bilendir, halimdir (Cezayı gecikdirirse de ihmal etmez)
Surah An-Nisa, Verse 12


تِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِۚ وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ يُدۡخِلۡهُ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ وَذَٰلِكَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ

Iste bunlar Allahın sınırlarıdır. Kim Allaha ve peygamberine itaat ederse (Allah) onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar ki onlar orada ebedi kalıcıdırlar. Bu, en buyuk bir kurtulus (ve seadet) dir
Surah An-Nisa, Verse 13


وَمَن يَعۡصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُۥ يُدۡخِلۡهُ نَارًا خَٰلِدٗا فِيهَا وَلَهُۥ عَذَابٞ مُّهِينٞ

Kim de Allaha ve Peygamberine isyan eder, (Allahın) sınırlarını (cigneyip) gecerse onu da — icinde kaim kalıcı olarak — atese koyar. Onun icin hor ve hakir edici bir azab vardır
Surah An-Nisa, Verse 14


وَٱلَّـٰتِي يَأۡتِينَ ٱلۡفَٰحِشَةَ مِن نِّسَآئِكُمۡ فَٱسۡتَشۡهِدُواْ عَلَيۡهِنَّ أَرۡبَعَةٗ مِّنكُمۡۖ فَإِن شَهِدُواْ فَأَمۡسِكُوهُنَّ فِي ٱلۡبُيُوتِ حَتَّىٰ يَتَوَفَّىٰهُنَّ ٱلۡمَوۡتُ أَوۡ يَجۡعَلَ ٱللَّهُ لَهُنَّ سَبِيلٗا

Kadınlarınızdan fuhusu irtikab edenlere karsı icinizden dort sahid getirin. Eger sehadet ederlerse — onları olum alıb goturunceye, yahud Allah onlara bir yol acıncaya kadar — kendilerini evlerde alıkoyun (insanlarla ihtilatdan men´ edin)
Surah An-Nisa, Verse 15


وَٱلَّذَانِ يَأۡتِيَٰنِهَا مِنكُمۡ فَـَٔاذُوهُمَاۖ فَإِن تَابَا وَأَصۡلَحَا فَأَعۡرِضُواْ عَنۡهُمَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ تَوَّابٗا رَّحِيمًا

Sizlerden fuhusu irtikab edenlerin her ikisini de eziyyete kosun. Eger tevbe edib (nefislerini) Islah ederlerse artık onlar (a eziyyet) den vaz gecin. Cunku Allah tevbeleri en cok kabul eden, en cok esirgeyendir
Surah An-Nisa, Verse 16


إِنَّمَا ٱلتَّوۡبَةُ عَلَى ٱللَّهِ لِلَّذِينَ يَعۡمَلُونَ ٱلسُّوٓءَ بِجَهَٰلَةٖ ثُمَّ يَتُوبُونَ مِن قَرِيبٖ فَأُوْلَـٰٓئِكَ يَتُوبُ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمٗا

Allah indinde (makbul olan) tevbe, kotulugu ancak cahillik sebebiyle yapacakların, sonra da carcabuk (vaz gecip) tevbe edecek olanların (tevbesi) dir. Iste Allahın, tevbelerini kabul edecegi kimseler bunlardır. Allah (herkesin icini dısını) hakkıyle bilendir, tam bir hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 17


وَلَيۡسَتِ ٱلتَّوۡبَةُ لِلَّذِينَ يَعۡمَلُونَ ٱلسَّيِّـَٔاتِ حَتَّىٰٓ إِذَا حَضَرَ أَحَدَهُمُ ٱلۡمَوۡتُ قَالَ إِنِّي تُبۡتُ ٱلۡـَٰٔنَ وَلَا ٱلَّذِينَ يَمُوتُونَ وَهُمۡ كُفَّارٌۚ أُوْلَـٰٓئِكَ أَعۡتَدۡنَا لَهُمۡ عَذَابًا أَلِيمٗا

(Yoksa makbul olan o tevbe), kotulukleri yapıb yapıb da onlardan (ya´ni boyle yapanlardan) her hangi birine ta olum gelince: «Ben simdi hakıykaten tevbe etdim» diyenlerin tevbesi degil. Kendileri kafir olarak oleceklerin (tevbesi) de degil. Onlar (oyle iste). Biz onlar icin pek acıklı bir azab hazırlamısızdır
Surah An-Nisa, Verse 18


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا يَحِلُّ لَكُمۡ أَن تَرِثُواْ ٱلنِّسَآءَ كَرۡهٗاۖ وَلَا تَعۡضُلُوهُنَّ لِتَذۡهَبُواْ بِبَعۡضِ مَآ ءَاتَيۡتُمُوهُنَّ إِلَّآ أَن يَأۡتِينَ بِفَٰحِشَةٖ مُّبَيِّنَةٖۚ وَعَاشِرُوهُنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِۚ فَإِن كَرِهۡتُمُوهُنَّ فَعَسَىٰٓ أَن تَكۡرَهُواْ شَيۡـٔٗا وَيَجۡعَلَ ٱللَّهُ فِيهِ خَيۡرٗا كَثِيرٗا

Ey iman edenler, kadınlara zorla mirascı olmanız ve onların — kendilerine verdiginiz (mehir) den birazını gider (ib elinize gecire) bilmeniz icin — tazyik etmeniz size halal olmaz. Meger ki arayı acacak bir fuhus irtikab etmis olsunlar. Onlarla (kadınlarınızla) iyi gecinin. Eger kendilerinden hoslanmadınızsa olabilir ki bir sey sizin hosunuza gitmez de Allah onda bir cok hayır takdir etmis bulunur
Surah An-Nisa, Verse 19


وَإِنۡ أَرَدتُّمُ ٱسۡتِبۡدَالَ زَوۡجٖ مَّكَانَ زَوۡجٖ وَءَاتَيۡتُمۡ إِحۡدَىٰهُنَّ قِنطَارٗا فَلَا تَأۡخُذُواْ مِنۡهُ شَيۡـًٔاۚ أَتَأۡخُذُونَهُۥ بُهۡتَٰنٗا وَإِثۡمٗا مُّبِينٗا

Eger bir zevceyi bırakıb da yerine baska bir zevce almak isterseniz oburune yuklerle (mehir) vermis olsanız bile icinden bir sey almayın. (Kendisine hem) bir iftira, ve acık bir gunah (yukler, hem) alır mısınız onu
Surah An-Nisa, Verse 20


وَكَيۡفَ تَأۡخُذُونَهُۥ وَقَدۡ أَفۡضَىٰ بَعۡضُكُمۡ إِلَىٰ بَعۡضٖ وَأَخَذۡنَ مِنكُم مِّيثَٰقًا غَلِيظٗا

Onu nasıl alırsınız ki birbirinize karılıb katıldınız. Onlar sizden kuvvetli te´minat da aldılar
Surah An-Nisa, Verse 21


وَلَا تَنكِحُواْ مَا نَكَحَ ءَابَآؤُكُم مِّنَ ٱلنِّسَآءِ إِلَّا مَا قَدۡ سَلَفَۚ إِنَّهُۥ كَانَ فَٰحِشَةٗ وَمَقۡتٗا وَسَآءَ سَبِيلًا

Babalarınızla evlenmis olan kadınlarla evlenmeyin. Ancak (cahiliyyet devrinde gecen) gecmisdir. Subhe yok ki o, bir hayaasızlıkdı, (Allahın en buyuk) hısmı (na bir sebeb) di. O, ne kotu bir yoldu
Surah An-Nisa, Verse 22


حُرِّمَتۡ عَلَيۡكُمۡ أُمَّهَٰتُكُمۡ وَبَنَاتُكُمۡ وَأَخَوَٰتُكُمۡ وَعَمَّـٰتُكُمۡ وَخَٰلَٰتُكُمۡ وَبَنَاتُ ٱلۡأَخِ وَبَنَاتُ ٱلۡأُخۡتِ وَأُمَّهَٰتُكُمُ ٱلَّـٰتِيٓ أَرۡضَعۡنَكُمۡ وَأَخَوَٰتُكُم مِّنَ ٱلرَّضَٰعَةِ وَأُمَّهَٰتُ نِسَآئِكُمۡ وَرَبَـٰٓئِبُكُمُ ٱلَّـٰتِي فِي حُجُورِكُم مِّن نِّسَآئِكُمُ ٱلَّـٰتِي دَخَلۡتُم بِهِنَّ فَإِن لَّمۡ تَكُونُواْ دَخَلۡتُم بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ وَحَلَـٰٓئِلُ أَبۡنَآئِكُمُ ٱلَّذِينَ مِنۡ أَصۡلَٰبِكُمۡ وَأَن تَجۡمَعُواْ بَيۡنَ ٱلۡأُخۡتَيۡنِ إِلَّا مَا قَدۡ سَلَفَۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Analarınız, kızlarınız, kız kardesleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, birader kızları, hemsire kızları, sizi emziren (sut) analarınız sut hemsireleriniz, karılarınızın anaları, kendileriyle (zifafa) girdiginiz karılarınızdan olub himayelerinizde bulunan uvey kızlarınız (la evlenmeniz) size haram edildi. Eger onlarla (uvey kızlarınızın analarıyle) zifafa girmemisseniz (onlarla evlenmenizde) size bir beis yok. Kendi sulbunuzden (gelmis) ogullarınızın karıları (ile evlenmeniz) ve iki kız kardesi birlikde almanız da (keza haram edildi). Ancak (cahiliyyet devrinde) gecen gecmisdir. Cunku Allah hakıykaten yarlıgayıcıdır, cok esirgeyicidir
Surah An-Nisa, Verse 23


۞وَٱلۡمُحۡصَنَٰتُ مِنَ ٱلنِّسَآءِ إِلَّا مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡۖ كِتَٰبَ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡۚ وَأُحِلَّ لَكُم مَّا وَرَآءَ ذَٰلِكُمۡ أَن تَبۡتَغُواْ بِأَمۡوَٰلِكُم مُّحۡصِنِينَ غَيۡرَ مُسَٰفِحِينَۚ فَمَا ٱسۡتَمۡتَعۡتُم بِهِۦ مِنۡهُنَّ فَـَٔاتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ فَرِيضَةٗۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ فِيمَا تَرَٰضَيۡتُم بِهِۦ مِنۢ بَعۡدِ ٱلۡفَرِيضَةِۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمٗا

(Harb esiri olarak) sag ellerinizin malik oldugu kadınlar (mulk-i yemininiz olan cariyeler) mustesna olmak uzere diger butun kocalı kadınlar (la evlenmeniz de size haram edildi. Bu hurmetler) uzerinize Allanın farzı olarak (yazılmısdır). Onlardan maadası ise — namuskar ve zinaya sapmamıs (insanlar) haalinde (yasamanız sartiyle) mallarınızla (mehir vermek veya satın almak suretiyle) ara (yıb nikahla) manız icin — size halal edildi. O halde onlardan hangisiyle faidelendiyseniz ucretini takdir edildigi vech ile verin. O mehrin mıkdarını ta´yin etdikden sonra aranızda gonul hoslugu ile uyusdugunuz sey (mıkdar) hakkında ustunuze bir vebal yokdur. Subhesiz ki Allah hakkıyle bilicidir, mutlak hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 24


وَمَن لَّمۡ يَسۡتَطِعۡ مِنكُمۡ طَوۡلًا أَن يَنكِحَ ٱلۡمُحۡصَنَٰتِ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ فَمِن مَّا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُم مِّن فَتَيَٰتِكُمُ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتِۚ وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِإِيمَٰنِكُمۚ بَعۡضُكُم مِّنۢ بَعۡضٖۚ فَٱنكِحُوهُنَّ بِإِذۡنِ أَهۡلِهِنَّ وَءَاتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِ مُحۡصَنَٰتٍ غَيۡرَ مُسَٰفِحَٰتٖ وَلَا مُتَّخِذَٰتِ أَخۡدَانٖۚ فَإِذَآ أُحۡصِنَّ فَإِنۡ أَتَيۡنَ بِفَٰحِشَةٖ فَعَلَيۡهِنَّ نِصۡفُ مَا عَلَى ٱلۡمُحۡصَنَٰتِ مِنَ ٱلۡعَذَابِۚ ذَٰلِكَ لِمَنۡ خَشِيَ ٱلۡعَنَتَ مِنكُمۡۚ وَأَن تَصۡبِرُواْ خَيۡرٞ لَّكُمۡۗ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Sizden kim hur ve musluman kadınları nikahla alacak bir bolluga guc yetisdiremezse o halde sag ellerinizin malik oldugu mu´min cariyelerinizden (alsın). Allah sizin imanınızı cok iyi bilendir. Kiminiz kiminizden (haasıl olmussunuz) dur. O halde — fuhusda bulunmayan, gizli dostlar da edinmeyen namuslu kadınlar olmak uzere — onları, saahiblerinin izniyle, kendinize nikahlayın. Ucretlerini (mehirlerini) de guzellikle onlara verin. Onlar evlendikden sonra bir fuhus irtikab eldiler mi o vakit uzerlerine hur kadınlar uzerindeki cezanın yarısı (verilir. Cariyeleri almak hususundaki) bu (musaade) icinizden sıkıntıya dusmekden (zinaya sapmakdan) korkanlar icindir. Sabretmeniz ise sizin icin daha hayırlıdır. Allah hakkıyle yarlıgayıcıdır, cok esirgeyicidir
Surah An-Nisa, Verse 25


يُرِيدُ ٱللَّهُ لِيُبَيِّنَ لَكُمۡ وَيَهۡدِيَكُمۡ سُنَنَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكُمۡ وَيَتُوبَ عَلَيۡكُمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ

Allah size (bilmediklerinizi) acıkca bildirmek, sizi sizden evvelkilerin (Ibrahim ve Ismailin) yollarına iletmek, sizin tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah hakkıyle bilicidir, yegane hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 26


وَٱللَّهُ يُرِيدُ أَن يَتُوبَ عَلَيۡكُمۡ وَيُرِيدُ ٱلَّذِينَ يَتَّبِعُونَ ٱلشَّهَوَٰتِ أَن تَمِيلُواْ مَيۡلًا عَظِيمٗا

(Evet) Allah sizin tevbelerinizi kabul etmek ister. Sehvetlerine uyanlar ise sizin buyuk bir meyi ile (yoldan) sapmanızı dilerler
Surah An-Nisa, Verse 27


يُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُخَفِّفَ عَنكُمۡۚ وَخُلِقَ ٱلۡإِنسَٰنُ ضَعِيفٗا

Allah (agır teklifleri) sizden hafifletmek ister. (Zaten) insan da zaif olarak yaratılmısdır
Surah An-Nisa, Verse 28


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَأۡكُلُوٓاْ أَمۡوَٰلَكُم بَيۡنَكُم بِٱلۡبَٰطِلِ إِلَّآ أَن تَكُونَ تِجَٰرَةً عَن تَرَاضٖ مِّنكُمۡۚ وَلَا تَقۡتُلُوٓاْ أَنفُسَكُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُمۡ رَحِيمٗا

Ey iman edenler, birbirinizin mallarınızı haram sebeblerle yemeyin. Meger ki (o mallar) sizden karsılıklı bir rızaadan (dogan) bir ticaret (malı) ola. Kendilerinizi oldurmeyin. Subhe yok ki Allah sizi cok esirgeyicidir
Surah An-Nisa, Verse 29


وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ عُدۡوَٰنٗا وَظُلۡمٗا فَسَوۡفَ نُصۡلِيهِ نَارٗاۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرًا

Kim (halalın sınırlarını) asarak ve haksızlık ederek bunu yaparsa biz onu atese sokacagız. Bu da Allaha gore pek kolaydır
Surah An-Nisa, Verse 30


إِن تَجۡتَنِبُواْ كَبَآئِرَ مَا تُنۡهَوۡنَ عَنۡهُ نُكَفِّرۡ عَنكُمۡ سَيِّـَٔاتِكُمۡ وَنُدۡخِلۡكُم مُّدۡخَلٗا كَرِيمٗا

Eger yasak edildiginiz buyuk (gunah) lardan kacınırsanız sizin (obur) kabahatlerinizi orteriz ve sizi serefli bir mevkia (getirib) sokarız
Surah An-Nisa, Verse 31


وَلَا تَتَمَنَّوۡاْ مَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بِهِۦ بَعۡضَكُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۚ لِّلرِّجَالِ نَصِيبٞ مِّمَّا ٱكۡتَسَبُواْۖ وَلِلنِّسَآءِ نَصِيبٞ مِّمَّا ٱكۡتَسَبۡنَۚ وَسۡـَٔلُواْ ٱللَّهَ مِن فَضۡلِهِۦٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٗا

Allahın, kiminizi kiminizden ustun kılmıya vesile yapdıgı seyleri ummayın. Erkeklerin, kendi kazandıklarından bir payı oldugu gibi kadınların da yine kendi kazandıklarından bir hissesi vardır. Allahdan, Onun lutf-u inayetinden isteyin. Subhesiz ki Allah her sey´i hakkıyle bilendir
Surah An-Nisa, Verse 32


وَلِكُلّٖ جَعَلۡنَا مَوَٰلِيَ مِمَّا تَرَكَ ٱلۡوَٰلِدَانِ وَٱلۡأَقۡرَبُونَۚ وَٱلَّذِينَ عَقَدَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡ فَـَٔاتُوهُمۡ نَصِيبَهُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ شَهِيدًا

(Erkek ve disiden) her biri icin baba ve ananın, yakın hısımların terikelerinden de varisler yapdık (Akd ile) yeminlerinizin bagladıgı kimselere dahi hisselerini verin. Allah, her sey´in ustunde hakiyki sahiddir
Surah An-Nisa, Verse 33


ٱلرِّجَالُ قَوَّـٰمُونَ عَلَى ٱلنِّسَآءِ بِمَا فَضَّلَ ٱللَّهُ بَعۡضَهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ وَبِمَآ أَنفَقُواْ مِنۡ أَمۡوَٰلِهِمۡۚ فَٱلصَّـٰلِحَٰتُ قَٰنِتَٰتٌ حَٰفِظَٰتٞ لِّلۡغَيۡبِ بِمَا حَفِظَ ٱللَّهُۚ وَٱلَّـٰتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَٱهۡجُرُوهُنَّ فِي ٱلۡمَضَاجِعِ وَٱضۡرِبُوهُنَّۖ فَإِنۡ أَطَعۡنَكُمۡ فَلَا تَبۡغُواْ عَلَيۡهِنَّ سَبِيلًاۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيّٗا كَبِيرٗا

Erkekler kadınlar uzerine haakimdirler. O sebeble ki Allah onlardan kimini (erkekleri) kiminden (kadınlardan) ustun kılmısdır. Bir de (erkekler onları) mallarından infaak etmektedirler. Iyi kadınlar itaatli olanlardır. Allah kendi (hak) larını nasıl koruduysa onlar da oylece goze gorunmeyeni koruyanlardır. Serlerinden, serkesliklerinden yıldıgınız kadınlara gelince: Onlara (evvela) ogut verin (vaz gecmezlerse) kendilerini yataklar (ın) da yalınız bırakın. (Yine kar etmezse) dogun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Cunku Allah cok yucedir. Cok buyukdur
Surah An-Nisa, Verse 34


وَإِنۡ خِفۡتُمۡ شِقَاقَ بَيۡنِهِمَا فَٱبۡعَثُواْ حَكَمٗا مِّنۡ أَهۡلِهِۦ وَحَكَمٗا مِّنۡ أَهۡلِهَآ إِن يُرِيدَآ إِصۡلَٰحٗا يُوَفِّقِ ٱللَّهُ بَيۡنَهُمَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا خَبِيرٗا

(Eger karı ile kocanın) aralarının acılmasından endiseye duserseniz o vakit (kendilerine erkegin) ailesinden bir hakem, (kadının) ailesinden bir hakem gonderin. Bunlar barısdırmak isterlerse Allah aralarında (ki dargınlık yerine gecime), onları (uyusmıya) muvaffak buyurur. Subhesiz ki Allah hakkıyle bilicidir, (her seyin kunhunden) haberdardır
Surah An-Nisa, Verse 35


۞وَٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ وَلَا تُشۡرِكُواْ بِهِۦ شَيۡـٔٗاۖ وَبِٱلۡوَٰلِدَيۡنِ إِحۡسَٰنٗا وَبِذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينِ وَٱلۡجَارِ ذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡجَارِ ٱلۡجُنُبِ وَٱلصَّاحِبِ بِٱلۡجَنۢبِ وَٱبۡنِ ٱلسَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ مَن كَانَ مُخۡتَالٗا فَخُورًا

Allaha ibadet edin, ona hic bir sey´i es tutmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komsuya, uzak komsuya, yanınızdaki arkadasa, yolda kalmısa, sag ellerinizin malik oldugu kimselere (memluklerinize) iyilik edin. Allah, kendini begenen ve daima boburlenen kimseyi sevmez
Surah An-Nisa, Verse 36


ٱلَّذِينَ يَبۡخَلُونَ وَيَأۡمُرُونَ ٱلنَّاسَ بِٱلۡبُخۡلِ وَيَكۡتُمُونَ مَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦۗ وَأَعۡتَدۡنَا لِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٗا مُّهِينٗا

Onlar, hem (binnefs) cimrilik yapan, hem insanlara cimriligi emredenler, Allahın lutf-u inayetinden kendilerine verdigini gizleyenlerdir. Biz o nankorlere hor ve hakir edici bir azab hazırlamısadır
Surah An-Nisa, Verse 37


وَٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُمۡ رِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَلَا يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَلَا بِٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۗ وَمَن يَكُنِ ٱلشَّيۡطَٰنُ لَهُۥ قَرِينٗا فَسَآءَ قَرِينٗا

Allaha ve ahiret gunune inanmadıkları halde mallarını insanlara gosteris icin sarfedenler (i de Allah sevmez). Seytan kime arkadas olursa, o, ne kotu bir arkadasdır
Surah An-Nisa, Verse 38


وَمَاذَا عَلَيۡهِمۡ لَوۡ ءَامَنُواْ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ وَأَنفَقُواْ مِمَّا رَزَقَهُمُ ٱللَّهُۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِهِمۡ عَلِيمًا

Allaha ve ahiret gunune iman edib de Allanın kendilerine verdiginden harcamıs olsalardı bu, onlara zarar mı idi? Allah onları cok iyi bilendir
Surah An-Nisa, Verse 39


إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَظۡلِمُ مِثۡقَالَ ذَرَّةٖۖ وَإِن تَكُ حَسَنَةٗ يُضَٰعِفۡهَا وَيُؤۡتِ مِن لَّدُنۡهُ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Subhesiz ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Zerre mıkdarı) bir iyilik olursa onu (n sevabını) kat kat artırır. Kendi canibinden (baskaca da) pek buyuk bir mukafat verir
Surah An-Nisa, Verse 40


فَكَيۡفَ إِذَا جِئۡنَا مِن كُلِّ أُمَّةِۭ بِشَهِيدٖ وَجِئۡنَا بِكَ عَلَىٰ هَـٰٓؤُلَآءِ شَهِيدٗا

Her ummetden (leh ve aleyhlerinde soyleyecek) birer sahid, onların uzerine de (Habibim) seni bir sahid olarak getirdigimiz zaman (o Yahudilerin, kafirlerin, munafıkların halleri) nice (olur)
Surah An-Nisa, Verse 41


يَوۡمَئِذٖ يَوَدُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَعَصَوُاْ ٱلرَّسُولَ لَوۡ تُسَوَّىٰ بِهِمُ ٱلۡأَرۡضُ وَلَا يَكۡتُمُونَ ٱللَّهَ حَدِيثٗا

(Allahın birligini inkar ve) kufr edenlerle o peygambere asi olanlar o gun hak ile yeksan edilselerdi de Allahdan bir sozu gizlememis olsalardı temennisinde bulunacakdır
Surah An-Nisa, Verse 42


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَقۡرَبُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنتُمۡ سُكَٰرَىٰ حَتَّىٰ تَعۡلَمُواْ مَا تَقُولُونَ وَلَا جُنُبًا إِلَّا عَابِرِي سَبِيلٍ حَتَّىٰ تَغۡتَسِلُواْۚ وَإِن كُنتُم مَّرۡضَىٰٓ أَوۡ عَلَىٰ سَفَرٍ أَوۡ جَآءَ أَحَدٞ مِّنكُم مِّنَ ٱلۡغَآئِطِ أَوۡ لَٰمَسۡتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَلَمۡ تَجِدُواْ مَآءٗ فَتَيَمَّمُواْ صَعِيدٗا طَيِّبٗا فَٱمۡسَحُواْ بِوُجُوهِكُمۡ وَأَيۡدِيكُمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَفُوًّا غَفُورًا

Ey iman edenler, siz, serhosken, ne soyleyeceginizi bitinceye ve cunub iken de - yolcu olmanız mustesna - gusul edinceye kadar namaza yaklasmayın. Eger hasta olur, ya bir sefer uzerinde bulunursanız, yahud sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahud da kadınlara dokunub da bir su bulamazsanız o vakit temiz bir topraga teyemmum edin; yuzlerinize ve ellerinize surun. Subhesiz Allah cok afvedici, cok yarlıgayıcıdır
Surah An-Nisa, Verse 43


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ أُوتُواْ نَصِيبٗا مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ يَشۡتَرُونَ ٱلضَّلَٰلَةَ وَيُرِيدُونَ أَن تَضِلُّواْ ٱلسَّبِيلَ

Kendilerine kitabdan (okuyup yazmakdan) bir nasıyb verilmis olanlara bakmadın mı? Onlar sapıklıgı satın alıyorlar ve sizin de yoldan sapmanızı istiyorlar
Surah An-Nisa, Verse 44


وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِأَعۡدَآئِكُمۡۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَلِيّٗا وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ نَصِيرٗا

Allah, sizin dusmanlarınızı cok iyi bilendir. Gercek bir dost olarak Allah elverir, hakıyki yardımcı olarak da Allah yeter
Surah An-Nisa, Verse 45


مِّنَ ٱلَّذِينَ هَادُواْ يُحَرِّفُونَ ٱلۡكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِۦ وَيَقُولُونَ سَمِعۡنَا وَعَصَيۡنَا وَٱسۡمَعۡ غَيۡرَ مُسۡمَعٖ وَرَٰعِنَا لَيَّۢا بِأَلۡسِنَتِهِمۡ وَطَعۡنٗا فِي ٱلدِّينِۚ وَلَوۡ أَنَّهُمۡ قَالُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَا وَٱسۡمَعۡ وَٱنظُرۡنَا لَكَانَ خَيۡرٗا لَّهُمۡ وَأَقۡوَمَ وَلَٰكِن لَّعَنَهُمُ ٱللَّهُ بِكُفۡرِهِمۡ فَلَا يُؤۡمِنُونَ إِلَّا قَلِيلٗا

Yahudi olanlardan kimi kelimeleri (Allah tarafından) konuldukları yerlerinden (kaldırıb) degistirirler, dillerini egerek, bukerek, dine de saldırarak (sana) derler ki: «(Sozunu zaahiren) dinledik, (fakat kalbimizle) isyan etdik. Isit, isitmez olası. Raina». Eger onlar: «Dinledik, itaat etdik. Isit, bize bak» deselerdi kendileri icin elbet daha hayırlı ve daha dogru olurdu. Fakat Allah, kendi kufurleri yuzunden onları rahmetinden kogmusdur. Artık onlar, birazı mustesna olmak uzere, iman etmezler
Surah An-Nisa, Verse 46


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ ءَامِنُواْ بِمَا نَزَّلۡنَا مُصَدِّقٗا لِّمَا مَعَكُم مِّن قَبۡلِ أَن نَّطۡمِسَ وُجُوهٗا فَنَرُدَّهَا عَلَىٰٓ أَدۡبَارِهَآ أَوۡ نَلۡعَنَهُمۡ كَمَا لَعَنَّآ أَصۡحَٰبَ ٱلسَّبۡتِۚ وَكَانَ أَمۡرُ ٱللَّهِ مَفۡعُولًا

Ey kendilerine kitab verilenler, nezdinizdeki (kitab) ları tasdıyk edici (dogrultucu) olmak uzere indirdigimiz (Kur´an-ı kerim) e — biz bir takım yuzleri silib ve belirsiz edip de enselerine cevirmezden, yahud cumartesi yaranına etdigimiz la´net gibi kendilerini de la´netlemezden evvel — iman edin. Allahın emri yerine gelecekdir
Surah An-Nisa, Verse 47


إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَغۡفِرُ أَن يُشۡرَكَ بِهِۦ وَيَغۡفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَن يَشَآءُۚ وَمَن يُشۡرِكۡ بِٱللَّهِ فَقَدِ ٱفۡتَرَىٰٓ إِثۡمًا عَظِيمًا

Subhesiz ki Allah, kendisine es tanımasını yarlıgamaz. Ondan baskasını, dileyecegi kimseler icin, yarlıgar. Kim Allaha es tutarsa muhakkak pek buyuk bir gunah ile iftira etmis olur
Surah An-Nisa, Verse 48


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ يُزَكُّونَ أَنفُسَهُمۚ بَلِ ٱللَّهُ يُزَكِّي مَن يَشَآءُ وَلَا يُظۡلَمُونَ فَتِيلًا

Kendilerini temize cıkaranlara bakmadın mı? oyle degil, Allah kimi dilerse onu temize cıkarır. Onlar hurma cekirdeginin ince ipligi kadar bile haksızlık gormezler
Surah An-Nisa, Verse 49


ٱنظُرۡ كَيۡفَ يَفۡتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلۡكَذِبَۖ وَكَفَىٰ بِهِۦٓ إِثۡمٗا مُّبِينًا

Bak, Allaha karsı nasıl olmadık yalan duzuyorlar? Bu, apacık bir gunah olmak bakımından, (onlara) yeter
Surah An-Nisa, Verse 50


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ أُوتُواْ نَصِيبٗا مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡجِبۡتِ وَٱلطَّـٰغُوتِ وَيَقُولُونَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ هَـٰٓؤُلَآءِ أَهۡدَىٰ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ سَبِيلًا

Bakmadın mı su kendilerine kitabdan biraz nasıyb verilenlere? kendileri haca, seytana inanıyorlar, diger kufredenler icin de: «Bunlar iman edenlerden daha dogru bir yoldadır» diyorlar
Surah An-Nisa, Verse 51


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ لَعَنَهُمُ ٱللَّهُۖ وَمَن يَلۡعَنِ ٱللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ نَصِيرًا

Bunlar Allahın kendilerine la´net etdigi kimselerdir. Allah kime la´net ederse artık ona hakıyki hic bir yardımcı bulamazsın
Surah An-Nisa, Verse 52


أَمۡ لَهُمۡ نَصِيبٞ مِّنَ ٱلۡمُلۡكِ فَإِذٗا لَّا يُؤۡتُونَ ٱلنَّاسَ نَقِيرًا

Yoksa onların (yer yuzunun) mulk (-u saltanatın) dan bir hissesi mi var? Fakat oyle olsaydı insanlara cekirdegin arkasındaki minik bir tomurcugu bile vermezlerdi
Surah An-Nisa, Verse 53


أَمۡ يَحۡسُدُونَ ٱلنَّاسَ عَلَىٰ مَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦۖ فَقَدۡ ءَاتَيۡنَآ ءَالَ إِبۡرَٰهِيمَ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَءَاتَيۡنَٰهُم مُّلۡكًا عَظِيمٗا

Yoksa onlar Allahın fazl (-u kerem) inden insanlara verdigi seylere (ni´metlere) karsı hased mi ediyorlar? Biz, hakıykat, Ibrahim haanedanına da kitab ve hikmet vermisizdir. Onlara (baskaca) buyuk bir mulk (-u saltanat) da bahsetdik
Surah An-Nisa, Verse 54


فَمِنۡهُم مَّنۡ ءَامَنَ بِهِۦ وَمِنۡهُم مَّن صَدَّ عَنۡهُۚ وَكَفَىٰ بِجَهَنَّمَ سَعِيرًا

Iste onlardan kimi ona (Muhammed «sallellahu aleyhi ve sellem» e) iman etdi, kimi de ondan yuz cevirdi. Cılgın bir ates olarak cehennem yeter (bunlara)
Surah An-Nisa, Verse 55


إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِنَا سَوۡفَ نُصۡلِيهِمۡ نَارٗا كُلَّمَا نَضِجَتۡ جُلُودُهُم بَدَّلۡنَٰهُمۡ جُلُودًا غَيۡرَهَا لِيَذُوقُواْ ٱلۡعَذَابَۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَزِيزًا حَكِيمٗا

Ayetlerimizi inkar ile kafir olanlar (var ya) onları muhakkak ki atese atacagız. Derileri pisdikce, azabı tadıb durmaları icin, onları baska derilerle (yenileyib) degisdirecegiz. Subhesiz ki Allah mutlak gaalibdir, yegane hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 56


وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ سَنُدۡخِلُهُمۡ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۖ لَّهُمۡ فِيهَآ أَزۡوَٰجٞ مُّطَهَّرَةٞۖ وَنُدۡخِلُهُمۡ ظِلّٗا ظَلِيلًا

Iman edib de guzel amel (ve Hareket) lerde bulunanları ise — icinde ebedi kalıcılar olmak uzere — altından ırmaklar akan cennetlere sokacagız. Orada (her seyden) temizlenmis zevceler onların. Onları bir koyu golgeye sokacagız
Surah An-Nisa, Verse 57


۞إِنَّ ٱللَّهَ يَأۡمُرُكُمۡ أَن تُؤَدُّواْ ٱلۡأَمَٰنَٰتِ إِلَىٰٓ أَهۡلِهَا وَإِذَا حَكَمۡتُم بَيۡنَ ٱلنَّاسِ أَن تَحۡكُمُواْ بِٱلۡعَدۡلِۚ إِنَّ ٱللَّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِۦٓۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ سَمِيعَۢا بَصِيرٗا

Subhesiz ki Allah size emanetleri ehil (ve erbab) ına vermenizi, insanlar arasında hukmetdiginiz zaman adaletle hukmeylemenizi emreder. Allah bununla size, gercek, ne guzel ogud veriyor! Subhe yok ki Allah (sozlerinizi, hukumlerinizi) hakkıyle isidici, (butun yapdıklarınızı) hakkıyle gorucudur
Surah An-Nisa, Verse 58


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُواْ ٱلرَّسُولَ وَأُوْلِي ٱلۡأَمۡرِ مِنكُمۡۖ فَإِن تَنَٰزَعۡتُمۡ فِي شَيۡءٖ فَرُدُّوهُ إِلَى ٱللَّهِ وَٱلرَّسُولِ إِن كُنتُمۡ تُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۚ ذَٰلِكَ خَيۡرٞ وَأَحۡسَنُ تَأۡوِيلًا

Ey iman edenler, Allaha itaat edin. Peygambere ve sizden olan emir saahiblerine de itaat edin. Eger bir sey hakkında cekisirseniz onu Allaha ve peygambere dondurun, eger Allah ve ahiret gunune inanıyorsanız. Bu, hem hayırlı, hem netice i´tibariyle daha guzeldir
Surah An-Nisa, Verse 59


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ يَزۡعُمُونَ أَنَّهُمۡ ءَامَنُواْ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكَ وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبۡلِكَ يُرِيدُونَ أَن يَتَحَاكَمُوٓاْ إِلَى ٱلطَّـٰغُوتِ وَقَدۡ أُمِرُوٓاْ أَن يَكۡفُرُواْ بِهِۦۖ وَيُرِيدُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَن يُضِلَّهُمۡ ضَلَٰلَۢا بَعِيدٗا

Sana indirilen (Kur´an-ı kerim) e de, senden evvel indirilmis olan (kitab) lara da her halde iman etdiklerini bos yere iddia edenlere bir bakmadın mı ki — onu inkar etmeleriyle emrolundukları halde — yine sihirbazın huzurunda muhaakeme olunmalarını isterler. Seytan da onları (bir daha donemiyecekleri kadar) uzak bir sapkınlıkla busbutun sapıtmak ister
Surah An-Nisa, Verse 60


وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ تَعَالَوۡاْ إِلَىٰ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَإِلَى ٱلرَّسُولِ رَأَيۡتَ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ يَصُدُّونَ عَنكَ صُدُودٗا

Onlara: «Allanın indirdigi (hakeme, Kur´an-ı kerim) ve o peygambere gelin» denilince, gordun ya, munafıklar senden cekindikce cekiniyorlar
Surah An-Nisa, Verse 61


فَكَيۡفَ إِذَآ أَصَٰبَتۡهُم مُّصِيبَةُۢ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡ ثُمَّ جَآءُوكَ يَحۡلِفُونَ بِٱللَّهِ إِنۡ أَرَدۡنَآ إِلَّآ إِحۡسَٰنٗا وَتَوۡفِيقًا

Once elleriyle (ihtiyarlariyle) yapdıkları (fenalıklar) yuzunden onlara bir bela catdıgı zaman (halleri) nice olur? (Onlar boyle bir felakete ugradıkdan) sonra «Biz iyilikden ve ara bulmakdan baska bir sey arzu etmedik» diye, Allaha andederek, sana geleceklerdir
Surah An-Nisa, Verse 62


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ يَعۡلَمُ ٱللَّهُ مَا فِي قُلُوبِهِمۡ فَأَعۡرِضۡ عَنۡهُمۡ وَعِظۡهُمۡ وَقُل لَّهُمۡ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ قَوۡلَۢا بَلِيغٗا

Iste bunlar! Allah oyle kimselerin kalblerinde olanı bilir. Artık onlardan yuz cevir, onlara ogud ver, onlara kendilerine dair cok muessir soz (ler) soyle
Surah An-Nisa, Verse 63


وَمَآ أَرۡسَلۡنَا مِن رَّسُولٍ إِلَّا لِيُطَاعَ بِإِذۡنِ ٱللَّهِۚ وَلَوۡ أَنَّهُمۡ إِذ ظَّلَمُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ جَآءُوكَ فَٱسۡتَغۡفَرُواْ ٱللَّهَ وَٱسۡتَغۡفَرَ لَهُمُ ٱلرَّسُولُ لَوَجَدُواْ ٱللَّهَ تَوَّابٗا رَّحِيمٗا

Biz hic bir peygamberi, Allahın izniyle kendisine itaat edilmesinden baska bir hikmetle, gondermedik. Onlar kendilerine zulmetdikleri vakit sana gelib de Allahdan magfiret dileselerdi onlara (sen) peygamber de magfiret isteyiverseydi (n) elbette Allahı tevbeleri hakkıyle kabul edici, cok esirgeyici bulacaklardı
Surah An-Nisa, Verse 64


فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤۡمِنُونَ حَتَّىٰ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيۡنَهُمۡ ثُمَّ لَا يَجِدُواْ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ حَرَجٗا مِّمَّا قَضَيۡتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسۡلِيمٗا

Oyle degil, Rabbine andolsun ki onlar aralarında kimi oraya, kimi buraya cekdikleri (kavga etdikleri) seylerde seni hakem yapıb sonra da verdigin hukumden yurekleri hic bir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyyetle teslim olmadıkca iman etmis olmazlar
Surah An-Nisa, Verse 65


وَلَوۡ أَنَّا كَتَبۡنَا عَلَيۡهِمۡ أَنِ ٱقۡتُلُوٓاْ أَنفُسَكُمۡ أَوِ ٱخۡرُجُواْ مِن دِيَٰرِكُم مَّا فَعَلُوهُ إِلَّا قَلِيلٞ مِّنۡهُمۡۖ وَلَوۡ أَنَّهُمۡ فَعَلُواْ مَا يُوعَظُونَ بِهِۦ لَكَانَ خَيۡرٗا لَّهُمۡ وَأَشَدَّ تَثۡبِيتٗا

Hakıykat, biz onlara: «Kendinizi oldurun, yahud yurdlarınızdan cıkın» diye yazsaydık, iclerinden birazı mustesna olmak uzere, bunu yapmazlardı. Onlar ogud verildikleri seyleri hakkıyle icra etselerdi bu, kendileri icin elbet hem daha hayırlı, hem (imanlarını) saglamca koklesdirmis olurdu
Surah An-Nisa, Verse 66


وَإِذٗا لَّأٓتَيۡنَٰهُم مِّن لَّدُنَّآ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Ve o zaman biz de onlara tarafımızdan pek buyuk bir mukafat verirdik
Surah An-Nisa, Verse 67


وَلَهَدَيۡنَٰهُمۡ صِرَٰطٗا مُّسۡتَقِيمٗا

Onları elbet dogru yola iletirdik
Surah An-Nisa, Verse 68


وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَٱلرَّسُولَ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مَعَ ٱلَّذِينَ أَنۡعَمَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِم مِّنَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ وَٱلصِّدِّيقِينَ وَٱلشُّهَدَآءِ وَٱلصَّـٰلِحِينَۚ وَحَسُنَ أُوْلَـٰٓئِكَ رَفِيقٗا

Kim Allaha ve peygambere itaat ederse iste onlar, Allahın, kendilerine ni´metler verdigi peygamberlerle, sıddıyklarla, sehidlerle, iyi adamlarla beraberdirler. Onlar ne iyi arkadasdır
Surah An-Nisa, Verse 69


ذَٰلِكَ ٱلۡفَضۡلُ مِنَ ٱللَّهِۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ عَلِيمٗا

Bu, Allahdan bir lutf-u inayetdir. (Her sey´i) hakkıyle bilici olarak Allah yeter
Surah An-Nisa, Verse 70


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ خُذُواْ حِذۡرَكُمۡ فَٱنفِرُواْ ثُبَاتٍ أَوِ ٱنفِرُواْ جَمِيعٗا

Ey iman edenler, (dusmanlarınıza karsı) korunma tedbirinizi alın da kucuk kıt´alar haalinde harbe cıkın, yahud topdan seferber olun
Surah An-Nisa, Verse 71


وَإِنَّ مِنكُمۡ لَمَن لَّيُبَطِّئَنَّ فَإِنۡ أَصَٰبَتۡكُم مُّصِيبَةٞ قَالَ قَدۡ أَنۡعَمَ ٱللَّهُ عَلَيَّ إِذۡ لَمۡ أَكُن مَّعَهُمۡ شَهِيدٗا

Icinizden (oylesi vardır ki) muhakkak agır davranacakdır. Eger size bir musiybet gelib catarsa diyecek ki: «Allah bana cidden lutfetdi. Cunku onlarla beraber bulunmadım»
Surah An-Nisa, Verse 72


وَلَئِنۡ أَصَٰبَكُمۡ فَضۡلٞ مِّنَ ٱللَّهِ لَيَقُولَنَّ كَأَن لَّمۡ تَكُنۢ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُۥ مَوَدَّةٞ يَٰلَيۡتَنِي كُنتُ مَعَهُمۡ فَأَفُوزَ فَوۡزًا عَظِيمٗا

Eger size Allahdan bir lutf-u inayet gelirse (o vakit da), sanki sizinle kendisi arasında hic bir tanısıklık olmamıs gibi, muhakkak soyle diyecekdir: «Keski ben de onlarla beraber olaydım da buyuk bir muraada (ganimete) ereydim»
Surah An-Nisa, Verse 73


۞فَلۡيُقَٰتِلۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ ٱلَّذِينَ يَشۡرُونَ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا بِٱلۡأٓخِرَةِۚ وَمَن يُقَٰتِلۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ فَيُقۡتَلۡ أَوۡ يَغۡلِبۡ فَسَوۡفَ نُؤۡتِيهِ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Artık ahiret (seadeti) yerine (gecici) dunya hayaatını satacak olanlar Allah yolunda muhaarebe etsin. Kim Allah yolunda vurusub da oldurulur, yahud (dusmanına) galebe ederse ona pek buyuk bir ecir verecegiz
Surah An-Nisa, Verse 74


وَمَا لَكُمۡ لَا تُقَٰتِلُونَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلۡمُسۡتَضۡعَفِينَ مِنَ ٱلرِّجَالِ وَٱلنِّسَآءِ وَٱلۡوِلۡدَٰنِ ٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَآ أَخۡرِجۡنَا مِنۡ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلظَّالِمِ أَهۡلُهَا وَٱجۡعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيّٗا وَٱجۡعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيرًا

Size ne oluyor ki Allah yolunda - ve acz-u ıztırab icinde bırakılıb: «Ey Rabbimiz, bizi ahalisi zaalim olan su memleketden (kurtarıb) cıkar, bize tarafından bir saahib gonder, bize katından bir yardımcı yolla» diyen erkekler, kadınlar ve cocuklar ugrunda dusmanla carpısmıyorsunuz
Surah An-Nisa, Verse 75


ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يُقَٰتِلُونَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يُقَٰتِلُونَ فِي سَبِيلِ ٱلطَّـٰغُوتِ فَقَٰتِلُوٓاْ أَوۡلِيَآءَ ٱلشَّيۡطَٰنِۖ إِنَّ كَيۡدَ ٱلشَّيۡطَٰنِ كَانَ ضَعِيفًا

Iman edenler Allah yolunda harb edenler, Kufredenler de seytan yolunda savasırlar. Oyle ise o seytanın dostlarıyle dogusun. Subhesiz ki seytanın hıylekarlıgı zaifdir
Surah An-Nisa, Verse 76


أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ قِيلَ لَهُمۡ كُفُّوٓاْ أَيۡدِيَكُمۡ وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقِتَالُ إِذَا فَرِيقٞ مِّنۡهُمۡ يَخۡشَوۡنَ ٱلنَّاسَ كَخَشۡيَةِ ٱللَّهِ أَوۡ أَشَدَّ خَشۡيَةٗۚ وَقَالُواْ رَبَّنَا لِمَ كَتَبۡتَ عَلَيۡنَا ٱلۡقِتَالَ لَوۡلَآ أَخَّرۡتَنَآ إِلَىٰٓ أَجَلٖ قَرِيبٖۗ قُلۡ مَتَٰعُ ٱلدُّنۡيَا قَلِيلٞ وَٱلۡأٓخِرَةُ خَيۡرٞ لِّمَنِ ٱتَّقَىٰ وَلَا تُظۡلَمُونَ فَتِيلًا

(Evvelce) kendilerine «Ellerinizi (muhaarebeden) cekin, dosdogru namazı kılın, zekatı verin» denilen kimselere bakmaz mısın? Simdi onların uzerine muhaarebe yazılınca (farzedilince) iclerinden bir zumre, insan (dan baska bir sey olmayan dusman) lardan Allahdan korkar gibi, hatta daha siddetli bir korku ile korkuyorlar. Onlar: «Ey Rabbimiz uzerimize (su) muhaarebeyi neye yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar gecikdirmeli degil miydin» dediler. (Onlara) de ki: «Dunyanın faidesi pek azdır, Ahiret ise sakınanlar icin elbet daha hayırlıdır. Siz hurma cekirdeginin ince ipligi kadar bile haksızlıga ugratılmayacaksınız»
Surah An-Nisa, Verse 77


أَيۡنَمَا تَكُونُواْ يُدۡرِككُّمُ ٱلۡمَوۡتُ وَلَوۡ كُنتُمۡ فِي بُرُوجٖ مُّشَيَّدَةٖۗ وَإِن تُصِبۡهُمۡ حَسَنَةٞ يَقُولُواْ هَٰذِهِۦ مِنۡ عِندِ ٱللَّهِۖ وَإِن تُصِبۡهُمۡ سَيِّئَةٞ يَقُولُواْ هَٰذِهِۦ مِنۡ عِندِكَۚ قُلۡ كُلّٞ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِۖ فَمَالِ هَـٰٓؤُلَآءِ ٱلۡقَوۡمِ لَا يَكَادُونَ يَفۡقَهُونَ حَدِيثٗا

«Nerede olursanız olun velev tahkim edilmis yuksek kafalarda bulunun, olum size catıb yetisir». Eger onlara bir iyilik dokunursa: «Bu, Allah katındandır» derler. Sayet onlara bir fenalık dokunursa. «Bu, senin katından (senin yuzunden) dir» derler. De ki: «Hepsi Allah tarafındandır». Boyle iken onlara, o kavme ne oluyor ki (kendilerine soylenen) hic bir sozu anlamıya yanasmıyorlar
Surah An-Nisa, Verse 78


مَّآ أَصَابَكَ مِنۡ حَسَنَةٖ فَمِنَ ٱللَّهِۖ وَمَآ أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٖ فَمِن نَّفۡسِكَۚ وَأَرۡسَلۡنَٰكَ لِلنَّاسِ رَسُولٗاۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدٗا

Sana gelen her iyilik Allahdandır. Sana gelen her fenalık da kendindendir. Seni (Habibim) insanlara bir peygamber olarak gonderdik. (Buna) hakkıyle sahid olarak da Allah yeter
Surah An-Nisa, Verse 79


مَّن يُطِعِ ٱلرَّسُولَ فَقَدۡ أَطَاعَ ٱللَّهَۖ وَمَن تَوَلَّىٰ فَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ عَلَيۡهِمۡ حَفِيظٗا

Kim o peygambere itaat ederse muhakkak Allaha itaat etmisdir. Kim de yuz cevirirse... Zaten seni onların basına bekci gondermedik ya
Surah An-Nisa, Verse 80


وَيَقُولُونَ طَاعَةٞ فَإِذَا بَرَزُواْ مِنۡ عِندِكَ بَيَّتَ طَآئِفَةٞ مِّنۡهُمۡ غَيۡرَ ٱلَّذِي تَقُولُۖ وَٱللَّهُ يَكۡتُبُ مَا يُبَيِّتُونَۖ فَأَعۡرِضۡ عَنۡهُمۡ وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلًا

(Sana) «Hayhay» derler. Fakat senin yanından ayrıldıkları zaman da onlardan bir guruh geceleyin senin soyleyegeldiginden baskasını kurar (lar). Allah onların gizlice ne planlar kurduklarını yazıyor. Onun icin sen onlardan yuz cevir (aldırıs etme). Allaha guvenib dayan, Allah, bir vekil olarak, yeter
Surah An-Nisa, Verse 81


أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ ٱلۡقُرۡءَانَۚ وَلَوۡ كَانَ مِنۡ عِندِ غَيۡرِ ٱللَّهِ لَوَجَدُواْ فِيهِ ٱخۡتِلَٰفٗا كَثِيرٗا

Onlar haala Kur´anı geregi gibi dusunmeyecekler mi? Eger o, Allahdan baskası tarafından olsaydı elbet icinde birbirini tutmayan bir cok (seyler) bulurlardı
Surah An-Nisa, Verse 82


وَإِذَا جَآءَهُمۡ أَمۡرٞ مِّنَ ٱلۡأَمۡنِ أَوِ ٱلۡخَوۡفِ أَذَاعُواْ بِهِۦۖ وَلَوۡ رَدُّوهُ إِلَى ٱلرَّسُولِ وَإِلَىٰٓ أُوْلِي ٱلۡأَمۡرِ مِنۡهُمۡ لَعَلِمَهُ ٱلَّذِينَ يَسۡتَنۢبِطُونَهُۥ مِنۡهُمۡۗ وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ لَٱتَّبَعۡتُمُ ٱلشَّيۡطَٰنَ إِلَّا قَلِيلٗا

Onlara eminlik veya korku haberi geldigi zaman onu yayıverirler. Halbuki bunu peygambere ve onlardan (muminlerden) emir saahiblerine dondurmus (onlara muracaat etmis) olsalardı o (haberi) arayıb yayanlar bunu elbet onlardan ogrenirlerdi. Allahın uzerinizdeki lutf-u inayeti ve esirgemesi olmasaydı, birazınız mustesna olmak uzere, muhakkak ki seytana uymus gitmisdiniz
Surah An-Nisa, Verse 83


فَقَٰتِلۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ لَا تُكَلَّفُ إِلَّا نَفۡسَكَۚ وَحَرِّضِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۖ عَسَى ٱللَّهُ أَن يَكُفَّ بَأۡسَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْۚ وَٱللَّهُ أَشَدُّ بَأۡسٗا وَأَشَدُّ تَنكِيلٗا

Artık Allah yolunda savas. Sen kendinden baskasıyle mukellef (sorumlu) tutulmayacksın. Iman edenleri de tesvik et. Olur ki Allah o kufredenlerin savletini defeder. Allah, satvetce de cok cetindir, kahr-u ceza bakımından da cok cetindir
Surah An-Nisa, Verse 84


مَّن يَشۡفَعۡ شَفَٰعَةً حَسَنَةٗ يَكُن لَّهُۥ نَصِيبٞ مِّنۡهَاۖ وَمَن يَشۡفَعۡ شَفَٰعَةٗ سَيِّئَةٗ يَكُن لَّهُۥ كِفۡلٞ مِّنۡهَاۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ مُّقِيتٗا

Kim guzel bir sefaatle sefaatde bulunursa ondan kendisine bir hisse (sevab) vardır. Kim de kotu bir sefaatle sefaatde bulunursa ondan kendisine bir (gunah) pay (ı) vardır. Allah her sey´e hakkıyle kaadir ve nazırdır
Surah An-Nisa, Verse 85


وَإِذَا حُيِّيتُم بِتَحِيَّةٖ فَحَيُّواْ بِأَحۡسَنَ مِنۡهَآ أَوۡ رُدُّوهَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٍ حَسِيبًا

Bir selam ile selamlandıgınız vakit siz ondan daha guzeli ile selamı alın veya onu ayniyle karsılayın. Subhesiz ki Allah her sey´in hesabını hakkıyle arayandır
Surah An-Nisa, Verse 86


ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۚ لَيَجۡمَعَنَّكُمۡ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ لَا رَيۡبَ فِيهِۗ وَمَنۡ أَصۡدَقُ مِنَ ٱللَّهِ حَدِيثٗا

Allah (oyle Allahdır ki) kendinden baska hicbir Tanrı yokdur. (Vukuunda) hicbir subhe olmayan kıyaamet gunu elbette hepinizi toplayacakdır. O Allahdan daha dogru sozlu kimdir
Surah An-Nisa, Verse 87


۞فَمَا لَكُمۡ فِي ٱلۡمُنَٰفِقِينَ فِئَتَيۡنِ وَٱللَّهُ أَرۡكَسَهُم بِمَا كَسَبُوٓاْۚ أَتُرِيدُونَ أَن تَهۡدُواْ مَنۡ أَضَلَّ ٱللَّهُۖ وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ سَبِيلٗا

Siz haala nicin munafıklar hakkında — Allah onları kazandıkları (bunca gunahlar) yuzunden tepesi asagı getirdigi halde — iki zumre (taraf) oluyorsunuz? Allahın sapdırdıgını siz mi dogru yola getirmek istiyorsunuz? Allah kimi sapdırırsa artık onun icin hic bir yol bulamazsın
Surah An-Nisa, Verse 88


وَدُّواْ لَوۡ تَكۡفُرُونَ كَمَا كَفَرُواْ فَتَكُونُونَ سَوَآءٗۖ فَلَا تَتَّخِذُواْ مِنۡهُمۡ أَوۡلِيَآءَ حَتَّىٰ يُهَاجِرُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۚ فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَخُذُوهُمۡ وَٱقۡتُلُوهُمۡ حَيۡثُ وَجَدتُّمُوهُمۡۖ وَلَا تَتَّخِذُواْ مِنۡهُمۡ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرًا

Onlar, kendilerinin kufretdikleri gibi sizin de kufredib onlarla beraber olmanızı arzu etdiler. O halde, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar iclerinden dostlar edinmeyin. Eger (aldırıs etmeyib) yuz cevirirlerse onları nerede bulursanız yakalayıb, tutun, onları oldurun. Onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinmeyin
Surah An-Nisa, Verse 89


إِلَّا ٱلَّذِينَ يَصِلُونَ إِلَىٰ قَوۡمِۭ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُم مِّيثَٰقٌ أَوۡ جَآءُوكُمۡ حَصِرَتۡ صُدُورُهُمۡ أَن يُقَٰتِلُوكُمۡ أَوۡ يُقَٰتِلُواْ قَوۡمَهُمۡۚ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَسَلَّطَهُمۡ عَلَيۡكُمۡ فَلَقَٰتَلُوكُمۡۚ فَإِنِ ٱعۡتَزَلُوكُمۡ فَلَمۡ يُقَٰتِلُوكُمۡ وَأَلۡقَوۡاْ إِلَيۡكُمُ ٱلسَّلَمَ فَمَا جَعَلَ ٱللَّهُ لَكُمۡ عَلَيۡهِمۡ سَبِيلٗا

Sizinle aralarında andlasma bulunan bir kavme iltica edenler, yahud ne sizinle, ne de kendi kavmleriyle muhaarebe etmekden gogusleri daralıb (dogruca) size gelenler mustesnadır. Allah dileseydi elbette onları sizin basınıza musallat eder de sizinle her halde savasırlardı: Artık onlar sizi bırakıb bir tarafa cekilirler de sizinle vurusmazlar ve barısı size bırakırlarsa o halde Allah onların aleyhinde sizin icin (tecavuze) bir yol bırakmamısdır
Surah An-Nisa, Verse 90


سَتَجِدُونَ ءَاخَرِينَ يُرِيدُونَ أَن يَأۡمَنُوكُمۡ وَيَأۡمَنُواْ قَوۡمَهُمۡ كُلَّ مَا رُدُّوٓاْ إِلَى ٱلۡفِتۡنَةِ أُرۡكِسُواْ فِيهَاۚ فَإِن لَّمۡ يَعۡتَزِلُوكُمۡ وَيُلۡقُوٓاْ إِلَيۡكُمُ ٱلسَّلَمَ وَيَكُفُّوٓاْ أَيۡدِيَهُمۡ فَخُذُوهُمۡ وَٱقۡتُلُوهُمۡ حَيۡثُ ثَقِفۡتُمُوهُمۡۚ وَأُوْلَـٰٓئِكُمۡ جَعَلۡنَا لَكُمۡ عَلَيۡهِمۡ سُلۡطَٰنٗا مُّبِينٗا

Diger bir takımını da su halde bulacaksınız: Onlar hem sizden emin olmak, hem kendi kavmlerinden emin olmak isterler. Ne zaman fitneye dondurulurler (sevk-u davet edilirler) se onun icine bas asagı atılırlar. Oyle ise onlar sizi bırakıb bir tarafa cekilmezler, barısı size bırakmazlar, ellerini cekmezlerse onları nerede bulursanız yakalayıb tutun, onları oldurun. Iste size onlar, hakkında apacık bir huccet (ve salahiyyet) verdik
Surah An-Nisa, Verse 91


وَمَا كَانَ لِمُؤۡمِنٍ أَن يَقۡتُلَ مُؤۡمِنًا إِلَّا خَطَـٔٗاۚ وَمَن قَتَلَ مُؤۡمِنًا خَطَـٔٗا فَتَحۡرِيرُ رَقَبَةٖ مُّؤۡمِنَةٖ وَدِيَةٞ مُّسَلَّمَةٌ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦٓ إِلَّآ أَن يَصَّدَّقُواْۚ فَإِن كَانَ مِن قَوۡمٍ عَدُوّٖ لَّكُمۡ وَهُوَ مُؤۡمِنٞ فَتَحۡرِيرُ رَقَبَةٖ مُّؤۡمِنَةٖۖ وَإِن كَانَ مِن قَوۡمِۭ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُم مِّيثَٰقٞ فَدِيَةٞ مُّسَلَّمَةٌ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ وَتَحۡرِيرُ رَقَبَةٖ مُّؤۡمِنَةٖۖ فَمَن لَّمۡ يَجِدۡ فَصِيَامُ شَهۡرَيۡنِ مُتَتَابِعَيۡنِ تَوۡبَةٗ مِّنَ ٱللَّهِۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمٗا

Bir mu´minin diger bir mu´mini, yanlıslık eseri olmayarak, oldurmesi yakısmaz. Kim bir mu´mini yanlıslıkla oldururse mu´min bir koleyi azadetmesi ve (olenin) ailesine (mirascılarına) teslim edilecek bir diyet (kan bahası) vermesi lazımdır. Meger ki onlar (o diyeti) sadaka olarak bagıslamıs olsunlar. Eger (oldurulen) mu´min olmakla beraber size dusman bir kavmden ise o zaman (oldurenin) mu´min bir kole azadetmesi lazımdır. Sayet kendileriyle aranızda andlasma olan bir kavmden ise o vakit mirascılarına bir diyet vermek ve bir de mu´min bir kole azadetmek gerekdir. Kim (bunları) bulamazsa (bulmakdan aciz ise) Allah (tarafın) dan tevbesi (nin kabulu) icin birbiri ardınca iki ay oruc tutması icab eder. Allah, her (seyi) bilendir, gercek hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 92


وَمَن يَقۡتُلۡ مُؤۡمِنٗا مُّتَعَمِّدٗا فَجَزَآؤُهُۥ جَهَنَّمُ خَٰلِدٗا فِيهَا وَغَضِبَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِ وَلَعَنَهُۥ وَأَعَدَّ لَهُۥ عَذَابًا عَظِيمٗا

Kim bir mu´mini kasden oldururse cezası, icinde ebedi kalıcı olmak uzere, cehennemdir. Allah ona gazabetmisdir, ona la´net etmisdir ve ona cok buyuk bir azab hazırlamısdır
Surah An-Nisa, Verse 93


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا ضَرَبۡتُمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ فَتَبَيَّنُواْ وَلَا تَقُولُواْ لِمَنۡ أَلۡقَىٰٓ إِلَيۡكُمُ ٱلسَّلَٰمَ لَسۡتَ مُؤۡمِنٗا تَبۡتَغُونَ عَرَضَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا فَعِندَ ٱللَّهِ مَغَانِمُ كَثِيرَةٞۚ كَذَٰلِكَ كُنتُم مِّن قَبۡلُ فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيۡكُمۡ فَتَبَيَّنُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٗا

Ey imanedenler, Allah yolunda harbe cıkdıgınız zaman (mes´elelerin) tam acıklanmasını bekleyin. Size (muslumanca) selam verene, dunya hayaatının (gecici) menfeatini arayarak, «Sen mu´min degilsin» demeyin. Iste Allahın katında bir cok ganimetler vardır. Evvelce siz de boyle iken Allah size lutfetdi. O halde (mes´elelerin) iyice acıklanmasını bekleyin. Subhesiz ki Allah ne yaparsanız hakkıyle haberdardır
Surah An-Nisa, Verse 94


لَّا يَسۡتَوِي ٱلۡقَٰعِدُونَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ غَيۡرُ أُوْلِي ٱلضَّرَرِ وَٱلۡمُجَٰهِدُونَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡۚ فَضَّلَ ٱللَّهُ ٱلۡمُجَٰهِدِينَ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡ عَلَى ٱلۡقَٰعِدِينَ دَرَجَةٗۚ وَكُلّٗا وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلۡحُسۡنَىٰۚ وَفَضَّلَ ٱللَّهُ ٱلۡمُجَٰهِدِينَ عَلَى ٱلۡقَٰعِدِينَ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Mu´minlerden ozur saahibi olmaksızın (evlerinde) oturanlarla Allah yolunda mallariyle, canlariyle savasanlar bir olamaz. Allah, mallariyle, canlariyle savasanları, derece i´tibariyle, oturanlardan cok ustun kıldı. (Gerci) Allah hepsine de cenneti va´d etmisdir. (Fakat) Allah, savasanlara oturanların ustunde daha buyuk bir ecir vermisdir
Surah An-Nisa, Verse 95


دَرَجَٰتٖ مِّنۡهُ وَمَغۡفِرَةٗ وَرَحۡمَةٗۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمًا

Kendi (canibi) nden dereceler, magfiret ve esirgeme (vermisdir). Allah cok yarlıgayıcı, cok esirgeyicidir
Surah An-Nisa, Verse 96


إِنَّ ٱلَّذِينَ تَوَفَّىٰهُمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ ظَالِمِيٓ أَنفُسِهِمۡ قَالُواْ فِيمَ كُنتُمۡۖ قَالُواْ كُنَّا مُسۡتَضۡعَفِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ قَالُوٓاْ أَلَمۡ تَكُنۡ أَرۡضُ ٱللَّهِ وَٰسِعَةٗ فَتُهَاجِرُواْ فِيهَاۚ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ وَسَآءَتۡ مَصِيرًا

Oz nefislerinin zaalimleri olarak canlarını alacagı kimselere melekler derler ki «Ne isde idiniz?». Onlar: «Biz yer (yuzun) de (dinin emirlerini tatbikden) aciz (kimse) lerdik» derler. Melekler de: «Allahın arzı (yeryuzu) genis degil miydi? Siz de orada hicret edeydiniz ya» derler. Iste onlar (boyle). Onların barınakları cehennemdir. O ne kotu bir yerdir
Surah An-Nisa, Verse 97


إِلَّا ٱلۡمُسۡتَضۡعَفِينَ مِنَ ٱلرِّجَالِ وَٱلنِّسَآءِ وَٱلۡوِلۡدَٰنِ لَا يَسۡتَطِيعُونَ حِيلَةٗ وَلَا يَهۡتَدُونَ سَبِيلٗا

Erkeklerden, kadınlardan, cocuklardan za´f ve acz icinde bırakılıb da hic bir careye gucu yetmeyen ve (hicrete) bir yol bulamayanlar mustesna
Surah An-Nisa, Verse 98


فَأُوْلَـٰٓئِكَ عَسَى ٱللَّهُ أَن يَعۡفُوَ عَنۡهُمۡۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَفُوًّا غَفُورٗا

Iste onlar (boyle). Allahın onları afvedecegini umabilir (ler). Allah cok afvedici, cok yarlıgayıcıdır
Surah An-Nisa, Verse 99


۞وَمَن يُهَاجِرۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ يَجِدۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُرَٰغَمٗا كَثِيرٗا وَسَعَةٗۚ وَمَن يَخۡرُجۡ مِنۢ بَيۡتِهِۦ مُهَاجِرًا إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ ثُمَّ يُدۡرِكۡهُ ٱلۡمَوۡتُ فَقَدۡ وَقَعَ أَجۡرُهُۥ عَلَى ٱللَّهِۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Kim Allah yolunda hicret ederse yer (yuzun) de gidecek, barınacak bir cok yerler de bulur, genislik de bulur. Kim evinden, Allaha ve onun peygamberine muhacir olarak cıkıb da sonra kendisine olum yetisirse muhakkak ki onun mukafatı Allaha dusmusdur. Allah cok yarlıgayıcı, cok esirgeyicidir
Surah An-Nisa, Verse 100


وَإِذَا ضَرَبۡتُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَلَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ أَن تَقۡصُرُواْ مِنَ ٱلصَّلَوٰةِ إِنۡ خِفۡتُمۡ أَن يَفۡتِنَكُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْۚ إِنَّ ٱلۡكَٰفِرِينَ كَانُواْ لَكُمۡ عَدُوّٗا مُّبِينٗا

Yer yuzunde sefere cıkdıgınız zaman, eger kafirlerin size fenalık yapacagından endise ederseniz, namazdan kısaltmanızda uzerinize bir vebal yokdur. Subhesiz ki kafirler sizin apacık dusmanınızdır
Surah An-Nisa, Verse 101


وَإِذَا كُنتَ فِيهِمۡ فَأَقَمۡتَ لَهُمُ ٱلصَّلَوٰةَ فَلۡتَقُمۡ طَآئِفَةٞ مِّنۡهُم مَّعَكَ وَلۡيَأۡخُذُوٓاْ أَسۡلِحَتَهُمۡۖ فَإِذَا سَجَدُواْ فَلۡيَكُونُواْ مِن وَرَآئِكُمۡ وَلۡتَأۡتِ طَآئِفَةٌ أُخۡرَىٰ لَمۡ يُصَلُّواْ فَلۡيُصَلُّواْ مَعَكَ وَلۡيَأۡخُذُواْ حِذۡرَهُمۡ وَأَسۡلِحَتَهُمۡۗ وَدَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوۡ تَغۡفُلُونَ عَنۡ أَسۡلِحَتِكُمۡ وَأَمۡتِعَتِكُمۡ فَيَمِيلُونَ عَلَيۡكُم مَّيۡلَةٗ وَٰحِدَةٗۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيۡكُمۡ إِن كَانَ بِكُمۡ أَذٗى مِّن مَّطَرٍ أَوۡ كُنتُم مَّرۡضَىٰٓ أَن تَضَعُوٓاْ أَسۡلِحَتَكُمۡۖ وَخُذُواْ حِذۡرَكُمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ أَعَدَّ لِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٗا مُّهِينٗا

Sen de iclerinde bulunub da kendilerine namaz kıldırdıgın vakit onlardan bir kısmı seninle birlikde dursun, silahlarını (yanlarına) alsınlar. Bu suretle secde etdikleri zaman da arka tarafınızda bulun (ub dusmana karsı dur) sunlar. (Bundan sonra) henuz namazını kılmamıs olan diger kısmı gelib seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kufredenler arzu eder ki siz silahlarınızdan ve esyanızdan gaafil olsanız da ustunuze derhal bir baskın yapsınlar. Eger size yagmurdan bir eziyyet olursa, yahud hasta bulunursanız silahlarınızı koymanızda uzerinize vebal yokdur. (Fakat yine) butun ihtiyat tedbirlerini alın. Subhe yokdur ki Allah kafirlere hor ve hakir edici bir azab hazırlamısdır
Surah An-Nisa, Verse 102


فَإِذَا قَضَيۡتُمُ ٱلصَّلَوٰةَ فَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ قِيَٰمٗا وَقُعُودٗا وَعَلَىٰ جُنُوبِكُمۡۚ فَإِذَا ٱطۡمَأۡنَنتُمۡ فَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَۚ إِنَّ ٱلصَّلَوٰةَ كَانَتۡ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ كِتَٰبٗا مَّوۡقُوتٗا

Artık namazı bitirdiginiz vakit ayakda iken, otururken ve yanlarınız uzerindeyken Allahı anın. Sukun ve emniyyet haaline geldiginiz vakit ise namazı dosdogru kılın.. Cunku namaz mu´minler uzerine vakitleri belli bir farz olmusdur
Surah An-Nisa, Verse 103


وَلَا تَهِنُواْ فِي ٱبۡتِغَآءِ ٱلۡقَوۡمِۖ إِن تَكُونُواْ تَأۡلَمُونَ فَإِنَّهُمۡ يَأۡلَمُونَ كَمَا تَأۡلَمُونَۖ وَتَرۡجُونَ مِنَ ٱللَّهِ مَا لَا يَرۡجُونَۗ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا

(Dusmanlarınız olan) kavmi aramakda (ta´kib etmekde) gevsek davranmayın. Siz acı duyuyorsanız, subhesiz ki onlar da sizin duydugunuz o acı gibi acı duyuyorlar. Halbuki siz Allahdan onların umid edemeyecekleri seyleri umuyorsunuz. Allah gercek bilicidir, yegane hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 104


إِنَّآ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّ لِتَحۡكُمَ بَيۡنَ ٱلنَّاسِ بِمَآ أَرَىٰكَ ٱللَّهُۚ وَلَا تَكُن لِّلۡخَآئِنِينَ خَصِيمٗا

Hakıykat, biz sana kitabı — Allahın sana gosterdigi vech ile insanlar arasında hukmetmen icin — hak olarak indirdik, Haainlere bir mudafaacı olma
Surah An-Nisa, Verse 105


وَٱسۡتَغۡفِرِ ٱللَّهَۖ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Ve Allahdan magfiret iste. Cunku Allah cok yarlıgayıcı cok esirgeyicidir
Surah An-Nisa, Verse 106


وَلَا تُجَٰدِلۡ عَنِ ٱلَّذِينَ يَخۡتَانُونَ أَنفُسَهُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ مَن كَانَ خَوَّانًا أَثِيمٗا

Nefislerine haainlik etmis kimselerden yana mucadele etme. Cunku Allah haainlikde ileri gitmis gunahkarları sevmez
Surah An-Nisa, Verse 107


يَسۡتَخۡفُونَ مِنَ ٱلنَّاسِ وَلَا يَسۡتَخۡفُونَ مِنَ ٱللَّهِ وَهُوَ مَعَهُمۡ إِذۡ يُبَيِّتُونَ مَا لَا يَرۡضَىٰ مِنَ ٱلۡقَوۡلِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِمَا يَعۡمَلُونَ مُحِيطًا

Insanlardan gizlerler de Allahdan gizlemezler. Halbuki onlar onun (Allahın) raazi olmayacagı sozu geceleyin konusub duzdukleri zaman da O, beraberlerinde idi. Allah (ın ilmi) yapacakları her sey´i kusatıcıdır
Surah An-Nisa, Verse 108


هَـٰٓأَنتُمۡ هَـٰٓؤُلَآءِ جَٰدَلۡتُمۡ عَنۡهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا فَمَن يُجَٰدِلُ ٱللَّهَ عَنۡهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ أَم مَّن يَكُونُ عَلَيۡهِمۡ وَكِيلٗا

Iste siz oyle kimselersiniz ki dunya hayaatı ugrunda onlardan yana mucadeleye atılmıssınızdır. Ya kıyaamet gunu onlar hesabına Allahla kim savasacak? Yahud onlara kim vekil olacak
Surah An-Nisa, Verse 109


وَمَن يَعۡمَلۡ سُوٓءًا أَوۡ يَظۡلِمۡ نَفۡسَهُۥ ثُمَّ يَسۡتَغۡفِرِ ٱللَّهَ يَجِدِ ٱللَّهَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Kim bir kotuluk yapar, yahud nefsine zulmeder de sonra Allahdan magfiret isterse o, Allahı cok yarlıgayıcı, cok esirgeyici bulur
Surah An-Nisa, Verse 110


وَمَن يَكۡسِبۡ إِثۡمٗا فَإِنَّمَا يَكۡسِبُهُۥ عَلَىٰ نَفۡسِهِۦۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمٗا

Kim bir gunah kazanırsa onu ancak kendi aleyhine kazanmıs olur. Allah her sey´i bilicidir, tam bir hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 111


وَمَن يَكۡسِبۡ خَطِيٓـَٔةً أَوۡ إِثۡمٗا ثُمَّ يَرۡمِ بِهِۦ بَرِيٓـٔٗا فَقَدِ ٱحۡتَمَلَ بُهۡتَٰنٗا وَإِثۡمٗا مُّبِينٗا

Kim bir hataa veya bir gunah kazanır da sonra onu bir sucsuz (un ustune) atarsa muhakkak ki o, bir iftirayı ve apacık bir gunahı da sırtına yuklemisdir
Surah An-Nisa, Verse 112


وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكَ وَرَحۡمَتُهُۥ لَهَمَّت طَّآئِفَةٞ مِّنۡهُمۡ أَن يُضِلُّوكَ وَمَا يُضِلُّونَ إِلَّآ أَنفُسَهُمۡۖ وَمَا يَضُرُّونَكَ مِن شَيۡءٖۚ وَأَنزَلَ ٱللَّهُ عَلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَعَلَّمَكَ مَا لَمۡ تَكُن تَعۡلَمُۚ وَكَانَ فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكَ عَظِيمٗا

Uzerinde Allahın lutf-u inayeti ve rahmeti olmasaydı onlardan bir guruh muhakkak seni bile (hukumde) sasırtmayı kurmusdu. Onlar kendilerinden baskasını sapdıramazlar ve sana hic bir seyden zarar da yapamazlar. (Nasıl yapabilirler ki) Allah sana kitabı ve hikmeti indirdi ve (evvelce) bilmediklerini sana ogretdi. Allahın senin uzerindeki lutf-u inayeti cok buyukdur
Surah An-Nisa, Verse 113


۞لَّا خَيۡرَ فِي كَثِيرٖ مِّن نَّجۡوَىٰهُمۡ إِلَّا مَنۡ أَمَرَ بِصَدَقَةٍ أَوۡ مَعۡرُوفٍ أَوۡ إِصۡلَٰحِۭ بَيۡنَ ٱلنَّاسِۚ وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ ٱبۡتِغَآءَ مَرۡضَاتِ ٱللَّهِ فَسَوۡفَ نُؤۡتِيهِ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Onların fısıldasmalarının bir cogunda hayır yokdur. Meger ki bir sadaka vermeyi, ya bir iyilik yapmayı veya insanların arasını duzeltmeyi emredenler (inki) ola. Kim Allahın rızasını arayarak boyle yaparsa biz ona cok buyuk bir mukafat verecegiz
Surah An-Nisa, Verse 114


وَمَن يُشَاقِقِ ٱلرَّسُولَ مِنۢ بَعۡدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ ٱلۡهُدَىٰ وَيَتَّبِعۡ غَيۡرَ سَبِيلِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ نُوَلِّهِۦ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصۡلِهِۦ جَهَنَّمَۖ وَسَآءَتۡ مَصِيرًا

Kim kendisine dogru yol besbelli oldukdan sonra peygambere muhalefet eder, mu´minlerin yolundan baskasına uyub giderse onu dondugu o yolda bırakırız. (Fakat ahiret de) kendisini cehenneme koyarız. O, ne kotu bir yerdir
Surah An-Nisa, Verse 115


إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَغۡفِرُ أَن يُشۡرَكَ بِهِۦ وَيَغۡفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَن يَشَآءُۚ وَمَن يُشۡرِكۡ بِٱللَّهِ فَقَدۡ ضَلَّ ضَلَٰلَۢا بَعِيدًا

Subhesiz ki Allah, kendisine es tanıtması (nın gunahını) yarlıgamaz. Ondan baskasını, dileyecegi kimse icin, yarlıgar. Kim Allaha es tanırsa muhakkak ki o, (dogru yoldan) uzak bir sapıklıkla sapmısdır
Surah An-Nisa, Verse 116


إِن يَدۡعُونَ مِن دُونِهِۦٓ إِلَّآ إِنَٰثٗا وَإِن يَدۡعُونَ إِلَّا شَيۡطَٰنٗا مَّرِيدٗا

Onlar Onu (Allahı) bırakırlar da yalınız disilere taparlar. (Boylece) o cok inadcı bir seytandan baskasına tapmıs olmazlar
Surah An-Nisa, Verse 117


لَّعَنَهُ ٱللَّهُۘ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنۡ عِبَادِكَ نَصِيبٗا مَّفۡرُوضٗا

Allah onu rahmetinden kogdu. O da (soyle) dedi: «Celalin hakkı icin, kullarından muayyen bir nasıyb edinecegim, onları behemehal sapdıracagım, onları mutlakaa olmayacak kuruntulara bogacagım, onlara kat´iyyen emredecegim de davarların kulaklarını yaracaklar, onlara muhakkak emredecegim de Allahın yaratdıgını degistirecekler». Kim Allahı bırakarak seytanı bir yar edinirse subhesiz acıkdan acıga buyuk bir ziyana dusmusdur o
Surah An-Nisa, Verse 118


وَلَأُضِلَّنَّهُمۡ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمۡ وَلَأٓمُرَنَّهُمۡ فَلَيُبَتِّكُنَّ ءَاذَانَ ٱلۡأَنۡعَٰمِ وَلَأٓمُرَنَّهُمۡ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلۡقَ ٱللَّهِۚ وَمَن يَتَّخِذِ ٱلشَّيۡطَٰنَ وَلِيّٗا مِّن دُونِ ٱللَّهِ فَقَدۡ خَسِرَ خُسۡرَانٗا مُّبِينٗا

Allah onu rahmetinden kogdu. O da (soyle) dedi: «Celalin hakkı icin, kullarından muayyen bir nasıyb edinecegim, onları behemehal sapdıracagım, onları mutlakaa olmayacak kuruntulara bogacagım, onlara kat´iyyen emredecegim de davarların kulaklarını yaracaklar, onlara muhakkak emredecegim de Allahm yaratdıgını degistirecekler». Kim Allahı bırakarak seytanı bir yar edinirse subhesiz acıkdan acıga buyuk bir ziyana dusmusdur o
Surah An-Nisa, Verse 119


يَعِدُهُمۡ وَيُمَنِّيهِمۡۖ وَمَا يَعِدُهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ إِلَّا غُرُورًا

(Seytan) onlara va´d eder, onları olmayacak kuruntulara dusurur. Seytanın kendilerine va´d etdigi seyler ise aldatmadan baskası degildir
Surah An-Nisa, Verse 120


أُوْلَـٰٓئِكَ مَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُ وَلَا يَجِدُونَ عَنۡهَا مَحِيصٗا

Iste onlar (boyle). Onların yurdları cehennemdir. Oradan kacacak bir yer de bulamayacaklardır onlar
Surah An-Nisa, Verse 121


وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ سَنُدۡخِلُهُمۡ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۖ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٗاۚ وَمَنۡ أَصۡدَقُ مِنَ ٱللَّهِ قِيلٗا

Iman edib de iyi iyi isler yapanlar (a gelince:) Biz onları altlarından ırmaklar akan cennetlere — iclerinde temelli temelli kalıcı oldukları halde — sokacagız, Iste Allahın dosdogru bir va´di! Allahdan daha dogru sozlu kim olabilir
Surah An-Nisa, Verse 122


لَّيۡسَ بِأَمَانِيِّكُمۡ وَلَآ أَمَانِيِّ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِۗ مَن يَعۡمَلۡ سُوٓءٗا يُجۡزَ بِهِۦ وَلَا يَجِدۡ لَهُۥ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرٗا

(Is) ne sizin kuruntularınızla, ne de kitablıların kuruntularıyle (olub bitmis) degildir. Kim bir kotuluk yaparsa onunla cezalanır ve o, kendisine Allahdan baska ne bir yar, ne bir mededkar da bulamaz
Surah An-Nisa, Verse 123


وَمَن يَعۡمَلۡ مِنَ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ مِن ذَكَرٍ أَوۡ أُنثَىٰ وَهُوَ مُؤۡمِنٞ فَأُوْلَـٰٓئِكَ يَدۡخُلُونَ ٱلۡجَنَّةَ وَلَا يُظۡلَمُونَ نَقِيرٗا

Erkekden veya kadından kim de mu´min olarak guzel guzel islerden (bir sey) yaparsa iste onlar cennete girerler. Bir cekirdegin cukurcugu kadar bile haksızlıga ugratılmazlar
Surah An-Nisa, Verse 124


وَمَنۡ أَحۡسَنُ دِينٗا مِّمَّنۡ أَسۡلَمَ وَجۡهَهُۥ لِلَّهِ وَهُوَ مُحۡسِنٞ وَٱتَّبَعَ مِلَّةَ إِبۡرَٰهِيمَ حَنِيفٗاۗ وَٱتَّخَذَ ٱللَّهُ إِبۡرَٰهِيمَ خَلِيلٗا

Iyilik yapan (bir insan) olarak, (tam bir hulus ile) kendisini Allaha teslim eden, Ibrahim´in Allahı bir tanıyıcı dinine tabi´ olan kimseden daha guzel dinli kimdir? Allah Ibrahim´i bir dost edinmisdir
Surah An-Nisa, Verse 125


وَلِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٖ مُّحِيطٗا

Goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır. Allah (ın ilm-u kudreti cepcevre) her sey´i kusatıcıdır
Surah An-Nisa, Verse 126


وَيَسۡتَفۡتُونَكَ فِي ٱلنِّسَآءِۖ قُلِ ٱللَّهُ يُفۡتِيكُمۡ فِيهِنَّ وَمَا يُتۡلَىٰ عَلَيۡكُمۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ فِي يَتَٰمَى ٱلنِّسَآءِ ٱلَّـٰتِي لَا تُؤۡتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرۡغَبُونَ أَن تَنكِحُوهُنَّ وَٱلۡمُسۡتَضۡعَفِينَ مِنَ ٱلۡوِلۡدَٰنِ وَأَن تَقُومُواْ لِلۡيَتَٰمَىٰ بِٱلۡقِسۡطِۚ وَمَا تَفۡعَلُواْ مِنۡ خَيۡرٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِهِۦ عَلِيمٗا

Senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: «Onlara dair fetvayı size Allah veriyor: Kendileri icin yazılmıs (farz edilmis) olan (miras) ı onlara vermediginiz ve nikahlamalarını da begenib istemediginiz yetim kızlar ve (henuz ergin olmayan) kucuk cocuklar hakkında, bir de yetimlere karsı adaleti ayakda tutmanız (onlara iyi bakmanız) hususunda (iste) kitabda okunub duran (ayet) ler! Hayırdan daha ne yaparsanız subhesiz Allah onu da hakkıyle bilicidir
Surah An-Nisa, Verse 127


وَإِنِ ٱمۡرَأَةٌ خَافَتۡ مِنۢ بَعۡلِهَا نُشُوزًا أَوۡ إِعۡرَاضٗا فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِمَآ أَن يُصۡلِحَا بَيۡنَهُمَا صُلۡحٗاۚ وَٱلصُّلۡحُ خَيۡرٞۗ وَأُحۡضِرَتِ ٱلۡأَنفُسُ ٱلشُّحَّۚ وَإِن تُحۡسِنُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٗا

Eger bir kadın, kocasının uzaklasmasından (yatagını terk etmesinden, nafakasında ihmal gostermesinden), yahud (her hangi bir suretle kendisinden) yuz cevirmesinden endise ederse sulh ile aralarını duzeltmekde ikisine de vebal yokdur. Sulh daha hayırlıdır. Zaten nefislerde kıskanclık hazırlanmısdır. Eger iyi gecinir, (kadınlara cefadan) sakınırsanız subhesiz ki Allah, yapacagınız her seyden tamamen haberdardır
Surah An-Nisa, Verse 128


وَلَن تَسۡتَطِيعُوٓاْ أَن تَعۡدِلُواْ بَيۡنَ ٱلنِّسَآءِ وَلَوۡ حَرَصۡتُمۡۖ فَلَا تَمِيلُواْ كُلَّ ٱلۡمَيۡلِ فَتَذَرُوهَا كَٱلۡمُعَلَّقَةِۚ وَإِن تُصۡلِحُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Kadınlar arasında adalet (ve musavatı tatbik) etmenize ne kadar hırs gosterseniz, asla guc yetiremezsiniz. Bari (birine) busbutun meyledib de otekini (ne dul, ne kocalı bir durumda) askılı gibi bırakmayın. Eger (nefsinizi) Islah eder, (haksızlıkdan) sakınırsanız subhe yok ki Allah cok yarlıgayıcı, cok esirgeyicidir
Surah An-Nisa, Verse 129


وَإِن يَتَفَرَّقَا يُغۡنِ ٱللَّهُ كُلّٗا مِّن سَعَتِهِۦۚ وَكَانَ ٱللَّهُ وَٰسِعًا حَكِيمٗا

Eger (karı koca) birbirinden (bosanıb) ayrılacak olurlarsa Allah her birini fazl-u keremiyle ihtiyacdan vareste kılar. Allah (ın) lutf-u inayeti genisdir, (O) tam bir hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 130


وَلِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ وَلَقَدۡ وَصَّيۡنَا ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ مِن قَبۡلِكُمۡ وَإِيَّاكُمۡ أَنِ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ وَإِن تَكۡفُرُواْ فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَنِيًّا حَمِيدٗا

Goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır. Andolsun ki biz sizden evvel kendilerine kitab verilenlere de, size de, «Allahdan korkun» diye tavsiye etmisizdir. Eger tanımayıb kufrederseniz subhesiz ki goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır. Allah, her seyden mustagnidir, asıl hamd-u sena da Onadır
Surah An-Nisa, Verse 131


وَلِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلًا

Goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır. (Guvenilib dayanılacak) bir vekil olarak da Allah yeter
Surah An-Nisa, Verse 132


إِن يَشَأۡ يُذۡهِبۡكُمۡ أَيُّهَا ٱلنَّاسُ وَيَأۡتِ بِـَٔاخَرِينَۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلَىٰ ذَٰلِكَ قَدِيرٗا

Eger o dilerse, ey insanlar, sizi giderir de (yerinize) digerlerini getirir. Allah buna hakkıyle kaadirdir
Surah An-Nisa, Verse 133


مَّن كَانَ يُرِيدُ ثَوَابَ ٱلدُّنۡيَا فَعِندَ ٱللَّهِ ثَوَابُ ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ سَمِيعَۢا بَصِيرٗا

Kim dunya mukafatını isterse (bilsin ki) dunyanın, da, ahiretin de mukafatı Allahın nezdindedir. Allah hakkıyle isidici, kemaliyle gorucudur
Surah An-Nisa, Verse 134


۞يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُونُواْ قَوَّـٰمِينَ بِٱلۡقِسۡطِ شُهَدَآءَ لِلَّهِ وَلَوۡ عَلَىٰٓ أَنفُسِكُمۡ أَوِ ٱلۡوَٰلِدَيۡنِ وَٱلۡأَقۡرَبِينَۚ إِن يَكُنۡ غَنِيًّا أَوۡ فَقِيرٗا فَٱللَّهُ أَوۡلَىٰ بِهِمَاۖ فَلَا تَتَّبِعُواْ ٱلۡهَوَىٰٓ أَن تَعۡدِلُواْۚ وَإِن تَلۡوُۥٓاْ أَوۡ تُعۡرِضُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٗا

Ey iman edenler, adaleti titizlikle ayakda tutan (haakim) ler ve Allah icin sahidiik eden (insan) lar olun. (O hukmunuz veya sahidliginiz) velev ki kendinizin veya ana ve babalar (ınız) ın ve yakın hısımlar (ınız) ın aleyhinde olsun, (isterse onlar) zengin veya fakir bulunsun. Cunku Allah ikisine de (sizden daha) yakındır (ve hallerini sizden iyi bilicidir). Artık siz (hakdan) donerek (keyf-u) hevanıza uymayın. Eger dilinizi egib buker (hakkı oldugu gibi soylemekden cekinir) veya (busbutun ondan) yuz cevirseniz subhe yok ki Allah ne yaparsanız hakkıyle haberdardır
Surah An-Nisa, Verse 135


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ ءَامِنُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَٱلۡكِتَٰبِ ٱلَّذِي نَزَّلَ عَلَىٰ رَسُولِهِۦ وَٱلۡكِتَٰبِ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ مِن قَبۡلُۚ وَمَن يَكۡفُرۡ بِٱللَّهِ وَمَلَـٰٓئِكَتِهِۦ وَكُتُبِهِۦ وَرُسُلِهِۦ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ فَقَدۡ ضَلَّ ضَلَٰلَۢا بَعِيدًا

Ey iman edenler, Allaha, Onun peygamberine ve gerek o peygamberine ayet ayet indirdigi kitaba, gerek daha evvel indirdigi kitaba iman (da sebat) edin. Kim Allahı, meleklerini, kitablarını, peygamberlerini, ahiret gununu inkarederek kafir olursa o, muhakkak ki (dogru yoldan) uzak bir sapıklıkla sapıb gitmisdir
Surah An-Nisa, Verse 136


إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ثُمَّ كَفَرُواْ ثُمَّ ءَامَنُواْ ثُمَّ كَفَرُواْ ثُمَّ ٱزۡدَادُواْ كُفۡرٗا لَّمۡ يَكُنِ ٱللَّهُ لِيَغۡفِرَ لَهُمۡ وَلَا لِيَهۡدِيَهُمۡ سَبِيلَۢا

Hakıykat, iman edib de sonra kufre sapanlar, sonra yine iman ederek kufre donenler, sonra da kufurlerinden ileri gidenler (yok mu?) Allah onları yarlıgayacak degildir. Onları (dogru) bir yola iletecek de degildir
Surah An-Nisa, Verse 137


بَشِّرِ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ بِأَنَّ لَهُمۡ عَذَابًا أَلِيمًا

Munafıklara mujdele (haber ver) ki onlara pek acıklı bir azab vardır
Surah An-Nisa, Verse 138


ٱلَّذِينَ يَتَّخِذُونَ ٱلۡكَٰفِرِينَ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۚ أَيَبۡتَغُونَ عِندَهُمُ ٱلۡعِزَّةَ فَإِنَّ ٱلۡعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعٗا

Onlar mu´minleri bırakıb kafirleri dost edinenlerdir. Izzet (-u sevket) i onların yanında mı arıyorlar? Hakıyki butun ululuk ve kudret Allahındır
Surah An-Nisa, Verse 139


وَقَدۡ نَزَّلَ عَلَيۡكُمۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ أَنۡ إِذَا سَمِعۡتُمۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ يُكۡفَرُ بِهَا وَيُسۡتَهۡزَأُ بِهَا فَلَا تَقۡعُدُواْ مَعَهُمۡ حَتَّىٰ يَخُوضُواْ فِي حَدِيثٍ غَيۡرِهِۦٓ إِنَّكُمۡ إِذٗا مِّثۡلُهُمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ جَامِعُ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ وَٱلۡكَٰفِرِينَ فِي جَهَنَّمَ جَمِيعًا

O, size kitabda «Allahın ayetlerine kufredildigini ve onlarla eglenildigini isitdiginiz zaman onlar bundan baska bir soze dalıncaya kadar, yanlarında oturmayın. Cunku o zaman siz de subhesiz ki onlar gibi (olursunuz)» diye (bir ayet) indirmisdir. Allah muhakkak ki munafıkları da, kafirleri de cehennemde topdan bir araya getirecek olandır
Surah An-Nisa, Verse 140


ٱلَّذِينَ يَتَرَبَّصُونَ بِكُمۡ فَإِن كَانَ لَكُمۡ فَتۡحٞ مِّنَ ٱللَّهِ قَالُوٓاْ أَلَمۡ نَكُن مَّعَكُمۡ وَإِن كَانَ لِلۡكَٰفِرِينَ نَصِيبٞ قَالُوٓاْ أَلَمۡ نَسۡتَحۡوِذۡ عَلَيۡكُمۡ وَنَمۡنَعۡكُم مِّنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۚ فَٱللَّهُ يَحۡكُمُ بَيۡنَكُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۚ وَلَن يَجۡعَلَ ٱللَّهُ لِلۡكَٰفِرِينَ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ سَبِيلًا

Onlar hep sizi gozetleyib duranlardır. Onun icin eger Allahdan size bir feth (-u zafer) olursa: «Biz de sizinle beraber degil miydik?» derler. Sayet kafirlere bir (zafer) hisse (si) duserse (o vakit da kafirlere donerek): «Biz size (yardım ederek) galebenizi te´min etmedik mi? Size mu´minlerden (gelecek felaketi) onlemedik mi?» derler. Artık Allah, kıyaamet gunu (onlarla sizin) aranızda hukmunu verecekdir. Allah, kafirlere mu´minlerin aleyhinde (galebeye) asla bir yol (ve imkan) bahsetmez
Surah An-Nisa, Verse 141


إِنَّ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ يُخَٰدِعُونَ ٱللَّهَ وَهُوَ خَٰدِعُهُمۡ وَإِذَا قَامُوٓاْ إِلَى ٱلصَّلَوٰةِ قَامُواْ كُسَالَىٰ يُرَآءُونَ ٱلنَّاسَ وَلَا يَذۡكُرُونَ ٱللَّهَ إِلَّا قَلِيلٗا

Hakıykat, munafıklar (akıllarınca) Allaha oyun etmek isterler. Halbuki O, kendi oyunlarını baslarına gecirendir. Onlar namaza kalkdıkları vakit usene usene kalkarlar, insanlara gosteris yaparlar. Allahı (baska degil) ancak birazcık hatıra getirirler
Surah An-Nisa, Verse 142


مُّذَبۡذَبِينَ بَيۡنَ ذَٰلِكَ لَآ إِلَىٰ هَـٰٓؤُلَآءِ وَلَآ إِلَىٰ هَـٰٓؤُلَآءِۚ وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُۥ سَبِيلٗا

Onlar (kufr ile iman) arasında bucalayan bir sure kararsızlardır. Ne onlara, ne bunlara (mal olurlar). Allah kimi sasırtırsa artık ona bir yol bulamazsın, asla
Surah An-Nisa, Verse 143


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّخِذُواْ ٱلۡكَٰفِرِينَ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۚ أَتُرِيدُونَ أَن تَجۡعَلُواْ لِلَّهِ عَلَيۡكُمۡ سُلۡطَٰنٗا مُّبِينًا

Ey iman edenler, mu´minleri bırakıb da kafirleri dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allaha apacık bir huccet vermek ister misiniz
Surah An-Nisa, Verse 144


إِنَّ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ فِي ٱلدَّرۡكِ ٱلۡأَسۡفَلِ مِنَ ٱلنَّارِ وَلَن تَجِدَ لَهُمۡ نَصِيرًا

Subhesiz munafıklar cehennemin en asagı tabakasındadırlar. Kaabil degil, onları (kurtarmıya) bir yardım edici de bulamazsın
Surah An-Nisa, Verse 145


إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُواْ وَأَصۡلَحُواْ وَٱعۡتَصَمُواْ بِٱللَّهِ وَأَخۡلَصُواْ دِينَهُمۡ لِلَّهِ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مَعَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۖ وَسَوۡفَ يُؤۡتِ ٱللَّهُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ أَجۡرًا عَظِيمٗا

Ancak (etdiklerine pesiman olarak) tevbe edenler, (hallerini) duzeltenler, Allaha sımsıkı sarılanlar, dinlerinde Allah icin halis (ve samimi) bulunanlar baska. Cunku bunlar mu´minlerle beraberdirler, mu´minlere Allah cok buyuk bir ecir verecekdir
Surah An-Nisa, Verse 146


مَّا يَفۡعَلُ ٱللَّهُ بِعَذَابِكُمۡ إِن شَكَرۡتُمۡ وَءَامَنتُمۡۚ وَكَانَ ٱللَّهُ شَاكِرًا عَلِيمٗا

Eger sukreder, iman ederseniz Allah sizi neye azaba ugratsın? Allah sukredenlerin mukafatını verici, (onların ne yapdıklarını) hakkıyle bilicidir
Surah An-Nisa, Verse 147


۞لَّا يُحِبُّ ٱللَّهُ ٱلۡجَهۡرَ بِٱلسُّوٓءِ مِنَ ٱلۡقَوۡلِ إِلَّا مَن ظُلِمَۚ وَكَانَ ٱللَّهُ سَمِيعًا عَلِيمًا

Allah cirkin sozun alenen soylenmesini sevmez. Zulme ugrayanlar baska. Allah her sey´i isidici, hakkıyle bilicidir
Surah An-Nisa, Verse 148


إِن تُبۡدُواْ خَيۡرًا أَوۡ تُخۡفُوهُ أَوۡ تَعۡفُواْ عَن سُوٓءٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَفُوّٗا قَدِيرًا

Eger bir hayrı acıklar veya onu gizlerseniz, yahud fenalıgı da afvederseniz subhe yok ki Allah cok bagıslayıcıdır. Her sey´e hakkıyle kaadirdir
Surah An-Nisa, Verse 149


إِنَّ ٱلَّذِينَ يَكۡفُرُونَ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَيُرِيدُونَ أَن يُفَرِّقُواْ بَيۡنَ ٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَيَقُولُونَ نُؤۡمِنُ بِبَعۡضٖ وَنَكۡفُرُ بِبَعۡضٖ وَيُرِيدُونَ أَن يَتَّخِذُواْ بَيۡنَ ذَٰلِكَ سَبِيلًا

Allahı ve peygamberlerini inkar ederek kafir olan, bir de Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak istiyen (Allaha inanıb peygamberlerine inanmayan), «(Bunlardan) kimine inanırız, kimini inkar ederiz» diyen ve boylece (kufr ile iman) arasında bir yol tutmıya yeltenen kimseler (yok mu?) iste onlar gercek kafirlerin ta kendileridir. Biz o kafirlere hor ve hakir edici bir azab hazırlamısızdır
Surah An-Nisa, Verse 150


أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡكَٰفِرُونَ حَقّٗاۚ وَأَعۡتَدۡنَا لِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٗا مُّهِينٗا

Allahı ve peygamberlerini inkarederek kafir olan,bir de Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak istiyen (Allaha inanıb peygamberlerine inanmayan), «(Bunlardan) kimine inanırız, kimini inkar ederiz» diyen ve boylece (kufr ile iman) arasında bir yol tutmıya yeltenen kimseler (yok mu?) iste onlar gercek kafirlerin ta kendileridir. Biz o kafirlere hor ve hakir edici bir azab hazırlamısızdır
Surah An-Nisa, Verse 151


وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ وَلَمۡ يُفَرِّقُواْ بَيۡنَ أَحَدٖ مِّنۡهُمۡ أُوْلَـٰٓئِكَ سَوۡفَ يُؤۡتِيهِمۡ أُجُورَهُمۡۚ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا

Allaha ve peygamberlerine iman edib onlardan birini digerinden ayırmayanlar (a gelince): Onlar da mukafatları kendilerine verilecek olanlardır. Allah cok bagıslayıcıdır, cok esirgeyicidir
Surah An-Nisa, Verse 152


يَسۡـَٔلُكَ أَهۡلُ ٱلۡكِتَٰبِ أَن تُنَزِّلَ عَلَيۡهِمۡ كِتَٰبٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِۚ فَقَدۡ سَأَلُواْ مُوسَىٰٓ أَكۡبَرَ مِن ذَٰلِكَ فَقَالُوٓاْ أَرِنَا ٱللَّهَ جَهۡرَةٗ فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّـٰعِقَةُ بِظُلۡمِهِمۡۚ ثُمَّ ٱتَّخَذُواْ ٱلۡعِجۡلَ مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡهُمُ ٱلۡبَيِّنَٰتُ فَعَفَوۡنَا عَن ذَٰلِكَۚ وَءَاتَيۡنَا مُوسَىٰ سُلۡطَٰنٗا مُّبِينٗا

Ehl-i kitab, senin uzerlerine gokten bir kitab indirmeni isterler. Hakıykat, onlar Musadan daha buyugunu istemisler de «Allahı acıkdan bize goster» demislerdi. Iste zulumleri yuzunden onları yıldırım carpmısdı. Bil´ahare kendilerine bunca acık ayetler ve deliller geldikden sonra da (Tanrı diye) buzagıya tutunmuslardı. Nihayet biz (tevbe etdikleri icin) bunları afvetmisdik. Biz Musaya apacık (nice) huccet (ler) verdik
Surah An-Nisa, Verse 153


وَرَفَعۡنَا فَوۡقَهُمُ ٱلطُّورَ بِمِيثَٰقِهِمۡ وَقُلۡنَا لَهُمُ ٱدۡخُلُواْ ٱلۡبَابَ سُجَّدٗا وَقُلۡنَا لَهُمۡ لَا تَعۡدُواْ فِي ٱلسَّبۡتِ وَأَخَذۡنَا مِنۡهُم مِّيثَٰقًا غَلِيظٗا

(Ahd-u) misaka baglanmaları icin «Tuur» u ustlerine kaldırmıs, onlara: «O (sehrin) kapı (sından) hepiniz secdeye kapanır halde girin» demis, cumartesi gunu hakkında da «(Av yaparak haddi) asmayın» (diye) soylemis, kendilerinden (bu hususlarda) agır te´minat almısdık
Surah An-Nisa, Verse 154


فَبِمَا نَقۡضِهِم مِّيثَٰقَهُمۡ وَكُفۡرِهِم بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَقَتۡلِهِمُ ٱلۡأَنۢبِيَآءَ بِغَيۡرِ حَقّٖ وَقَوۡلِهِمۡ قُلُوبُنَا غُلۡفُۢۚ بَلۡ طَبَعَ ٱللَّهُ عَلَيۡهَا بِكُفۡرِهِمۡ فَلَا يُؤۡمِنُونَ إِلَّا قَلِيلٗا

(Fakat) onların (verdikleri) o saglam sozleri bozmaları, Allahın ayetlerini inkar ederek kafir olmaları, peygamberleri haksız yere oldurmeleri ve «Kalblerimiz perdelidir» demeleri sebebiyle (dir ki biz kendilerine lanet etdik.) Hayır, Allah onların kalbleri uzerine, kufurleri yuzunden, muhur basmısdır. Artık onlar, birazı mustesna olmak uzere, iman etmezler
Surah An-Nisa, Verse 155


وَبِكُفۡرِهِمۡ وَقَوۡلِهِمۡ عَلَىٰ مَرۡيَمَ بُهۡتَٰنًا عَظِيمٗا

Bir de onların (Isayı) inkar ile kafir olmaları, Meryemin aleyhhinde buyuk iftira atıb soylemeleri
Surah An-Nisa, Verse 156


وَقَوۡلِهِمۡ إِنَّا قَتَلۡنَا ٱلۡمَسِيحَ عِيسَى ٱبۡنَ مَرۡيَمَ رَسُولَ ٱللَّهِ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَٰكِن شُبِّهَ لَهُمۡۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ ٱخۡتَلَفُواْ فِيهِ لَفِي شَكّٖ مِّنۡهُۚ مَا لَهُم بِهِۦ مِنۡ عِلۡمٍ إِلَّا ٱتِّبَاعَ ٱلظَّنِّۚ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينَۢا

Ve: «Biz Allahın peygamberi, Meryem oglu Mesih Isayı oldurduk» demeleri sebebiyle (dir ki kendilerini rahmetimizden kogduk). Halbuki onlar onu oldurmediler, onu asmadılar da. Fakat (oldurulen ve asılan adam) kendilerine (Isa) gibi gosterildi. (Zaten ve) hakıykaten (isa ve onun katli) hakkında kendileri de ihtilafa dusduler. (Bu babda) kat´i bir sek ve subhe icindedirler. Onların buna (onun katline) aid hic bir bilgileri yokdur. Ancak (kupkuru bir) zanna uymak (dadırlar). Onu yakıynen oldurmemislerdir
Surah An-Nisa, Verse 157


بَل رَّفَعَهُ ٱللَّهُ إِلَيۡهِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمٗا

Bil´akis Allah onu yukseltib kendisine kaldırmısdır. Allah, mutlak gaalibdir, yegane hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 158


وَإِن مِّنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ إِلَّا لَيُؤۡمِنَنَّ بِهِۦ قَبۡلَ مَوۡتِهِۦۖ وَيَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ يَكُونُ عَلَيۡهِمۡ شَهِيدٗا

Ehl-i kitabdan hic biri haaric olmamak uzere, olumunden evvel, andolsun, ona (Isaya) mutlakaa iman edecek, o da kıyaamet gunu kendileri aleyhine bir sahid olacakdır
Surah An-Nisa, Verse 159


فَبِظُلۡمٖ مِّنَ ٱلَّذِينَ هَادُواْ حَرَّمۡنَا عَلَيۡهِمۡ طَيِّبَٰتٍ أُحِلَّتۡ لَهُمۡ وَبِصَدِّهِمۡ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ كَثِيرٗا

Yahudilerden (tasan) bir zulum, onların (insanlardan) bir cogunu Allah yolundan alıkoymaları, (Tevratda) nehy edilmelerine ragmen riba (faiz) almaları, halkın mallarını haksız yere yemeleri sebebleriyledir ki biz, (evvelce) kendileri icin halal kılınan temiz ve guzel seyleri uzerlerine haram etdik. Iclerinden kafirlere pek acıklı bir azab hazırladık
Surah An-Nisa, Verse 160


وَأَخۡذِهِمُ ٱلرِّبَوٰاْ وَقَدۡ نُهُواْ عَنۡهُ وَأَكۡلِهِمۡ أَمۡوَٰلَ ٱلنَّاسِ بِٱلۡبَٰطِلِۚ وَأَعۡتَدۡنَا لِلۡكَٰفِرِينَ مِنۡهُمۡ عَذَابًا أَلِيمٗا

Yahudilerden (tasan) bir zulum, onların (insanlardan) bir cogunu Allah yolundan alıkoymaları, (Tevratda) nehy edilmelerine ragmen riba (faiz) almaları, halkın mallarını haksız yere yemeleri sebebleriyledir ki biz, (evvelce) kendileri icin halal kılınan temiz ve guzel seyleri uzerlerine haram etdik. Iclerinden kafirlere pek acıklı bir azab hazırladık
Surah An-Nisa, Verse 161


لَّـٰكِنِ ٱلرَّـٰسِخُونَ فِي ٱلۡعِلۡمِ مِنۡهُمۡ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَ يُؤۡمِنُونَ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكَ وَمَآ أُنزِلَ مِن قَبۡلِكَۚ وَٱلۡمُقِيمِينَ ٱلصَّلَوٰةَۚ وَٱلۡمُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ أُوْلَـٰٓئِكَ سَنُؤۡتِيهِمۡ أَجۡرًا عَظِيمًا

Su kadar ki onlardan ilimde yuksek payeye erenlerle mu´minler, (gerek) sana indirilen (Kur´an-ı Kerim) e, (gerek) senden evvel indirilen (kitab) lara iman ederler. (Onlar) namazı dosdogru kılanlar, zekatı verenler, Allaha ve ahiret gunune inananlardır. Iste onlar (boyle) Biz onlara cok buyuk bir ecir verecegiz
Surah An-Nisa, Verse 162


۞إِنَّآ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ كَمَآ أَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ نُوحٖ وَٱلنَّبِيِّـۧنَ مِنۢ بَعۡدِهِۦۚ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ وَٱلۡأَسۡبَاطِ وَعِيسَىٰ وَأَيُّوبَ وَيُونُسَ وَهَٰرُونَ وَسُلَيۡمَٰنَۚ وَءَاتَيۡنَا دَاوُۥدَ زَبُورٗا

Nuuha, ondan sonraki peygamberlere vahy etdigimiz ve Ibrahime, Ismaile, Ishaaka, Ya´kuba, evladlarına, Isaya, Eyyuba, Yunusa, Haruna ve Suleymana vahy eyledigimiz ve Davuda Zebur verdigimiz gibi (Habibim) subhesiz sana da vahyetdik biz
Surah An-Nisa, Verse 163


وَرُسُلٗا قَدۡ قَصَصۡنَٰهُمۡ عَلَيۡكَ مِن قَبۡلُ وَرُسُلٗا لَّمۡ نَقۡصُصۡهُمۡ عَلَيۡكَۚ وَكَلَّمَ ٱللَّهُ مُوسَىٰ تَكۡلِيمٗا

Oyle peygamberler (gonderdik ki) kıssalarını hakıykat onceden sana bildirdik. (Yine) oyle peygamberler (Yolladık ki) sana onların kıssalarını haber vermedik. Allah Musaya da hıtaab ile konusdu
Surah An-Nisa, Verse 164


رُّسُلٗا مُّبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى ٱللَّهِ حُجَّةُۢ بَعۡدَ ٱلرُّسُلِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمٗا

(Biz) peygamberler (i rahmet) mujdeciler (i) ve azab haberciler (i) olarak (gonderdik). Ta ki peygamberlerden sonra insanların Allaha karsı (ozur diye ileri surebilecekleri) bir behaneleri olmasın. Allah mutlak gaalibdir, yegane hukum ve hikmet sahibidir
Surah An-Nisa, Verse 165


لَّـٰكِنِ ٱللَّهُ يَشۡهَدُ بِمَآ أَنزَلَ إِلَيۡكَۖ أَنزَلَهُۥ بِعِلۡمِهِۦۖ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ يَشۡهَدُونَۚ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدًا

Bununla beraber Allah sana indirdigi (Kur´an-ı Kerim) ile sahidlik eder ki O, bunu kendi ilmiyle indirmisdir. Melekler de sahidlik ederler. Hakıyki sahid olmak bakımından sa (yalnız) Allah yeter
Surah An-Nisa, Verse 166


إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَصَدُّواْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ قَدۡ ضَلُّواْ ضَلَٰلَۢا بَعِيدًا

Hakıykat, o inkar edip kafir olanlar ve (insanları) Allah yolundan alıkoyanlar subhesiz (hakdan uzak) bir sapıklıkla sapmıslardır
Surah An-Nisa, Verse 167


إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَظَلَمُواْ لَمۡ يَكُنِ ٱللَّهُ لِيَغۡفِرَ لَهُمۡ وَلَا لِيَهۡدِيَهُمۡ طَرِيقًا

Hakıykat, o inkar edib kafir olanlar ve zulm edenler (yok mu) Allah onları asla yarlıgayacak degildir. Onları cehennemin yolundan baska bir yola da iletecek degildir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar. Bu ise Allaha gore pek kolaydır
Surah An-Nisa, Verse 168


إِلَّا طَرِيقَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرٗا

Hakıykat, o inkar edib kafir olanlar ve zulm edenler (yok mu) Allah onları asla yarlıgayacak degildir. Onları cehennemin yolundan baska bir yola da iletecek degildir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar. Bu ise Allaha gore pek kolaydır
Surah An-Nisa, Verse 169


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدۡ جَآءَكُمُ ٱلرَّسُولُ بِٱلۡحَقِّ مِن رَّبِّكُمۡ فَـَٔامِنُواْ خَيۡرٗا لَّكُمۡۚ وَإِن تَكۡفُرُواْ فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَكَانَ ٱللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمٗا

Ey insanlar, hic subhesiz, Rabbinizden size hak bir peygamber gelmisdir. O halde kendi hayrınıza olarak (ona) iman edin. Eger inkar edib kafir olursanız (biliniz ki) goklerde ve yerde ne varsa (hepsi) Allahındır. Allah hakkıyle bilicidir, yegane hukum ve hikmet saahibidir
Surah An-Nisa, Verse 170


يَـٰٓأَهۡلَ ٱلۡكِتَٰبِ لَا تَغۡلُواْ فِي دِينِكُمۡ وَلَا تَقُولُواْ عَلَى ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡحَقَّۚ إِنَّمَا ٱلۡمَسِيحُ عِيسَى ٱبۡنُ مَرۡيَمَ رَسُولُ ٱللَّهِ وَكَلِمَتُهُۥٓ أَلۡقَىٰهَآ إِلَىٰ مَرۡيَمَ وَرُوحٞ مِّنۡهُۖ فَـَٔامِنُواْ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦۖ وَلَا تَقُولُواْ ثَلَٰثَةٌۚ ٱنتَهُواْ خَيۡرٗا لَّكُمۡۚ إِنَّمَا ٱللَّهُ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۖ سُبۡحَٰنَهُۥٓ أَن يَكُونَ لَهُۥ وَلَدٞۘ لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ وَكِيلٗا

Ey ehl-i kitab, dininiz hususunda haddi asmayın. Allaha karsı hak olandan baskasını soylemeyin. Meryem oglu Mesih Isa yalınız Allahın peygamberi ve kelimesidir ki onu Meryeme bırakmısdır. O, Allah tarafından (gelen) bir ruhdur. Artık Allaha ve peygamberlerine inanın da (Allah) «uc» (dur) demeyin. Kendiniz icin hayırlı olmak uzere (bundan) vazgecin. Allah, ancak bir tek tanrıdır. O, herhangi bir cocugu bulunmakdan munezzehdir. Goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi onundur. Hakıyki vekil (ve sahid) olmak bakımından da (bizzat) Allah yeter
Surah An-Nisa, Verse 171


لَّن يَسۡتَنكِفَ ٱلۡمَسِيحُ أَن يَكُونَ عَبۡدٗا لِّلَّهِ وَلَا ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ ٱلۡمُقَرَّبُونَۚ وَمَن يَسۡتَنكِفۡ عَنۡ عِبَادَتِهِۦ وَيَسۡتَكۡبِرۡ فَسَيَحۡشُرُهُمۡ إِلَيۡهِ جَمِيعٗا

Ne Mesih, ne en yakın melekler Allahın kulu olmakdan asla cekinmez. Kim Ona kullukdan cekinir ve kibirlenmek isterse (dusunsun ki Allah) onların hepsini huzurunda toplayacakdır
Surah An-Nisa, Verse 172


فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ فَيُوَفِّيهِمۡ أُجُورَهُمۡ وَيَزِيدُهُم مِّن فَضۡلِهِۦۖ وَأَمَّا ٱلَّذِينَ ٱسۡتَنكَفُواْ وَٱسۡتَكۡبَرُواْ فَيُعَذِّبُهُمۡ عَذَابًا أَلِيمٗا وَلَا يَجِدُونَ لَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرٗا

Fakat iman edip guzel guzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar (a gelince: Allah) hem onların mukafatlarını tastamam odeyecek, hem kendi fazl (-u kerem) inden onlara ziyadesini verecekdir. Amma o kibirlenib cekinenleri pek acıklı bir azaba ugratacak, onlar kendileri icin Allahdan baska ne bir yar, ne bir mededkar bulamayacaklardır
Surah An-Nisa, Verse 173


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدۡ جَآءَكُم بُرۡهَٰنٞ مِّن رَّبِّكُمۡ وَأَنزَلۡنَآ إِلَيۡكُمۡ نُورٗا مُّبِينٗا

Ey insanlar, size Rabbinizden hakıyki bir burhan gelmisdir. Size apacık bir nur gondermisizdir
Surah An-Nisa, Verse 174


فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِٱللَّهِ وَٱعۡتَصَمُواْ بِهِۦ فَسَيُدۡخِلُهُمۡ فِي رَحۡمَةٖ مِّنۡهُ وَفَضۡلٖ وَيَهۡدِيهِمۡ إِلَيۡهِ صِرَٰطٗا مُّسۡتَقِيمٗا

Iste Allaha iman edib de Ona sarılanlar (yok mu?) Onları (Allah) kendisinden bir rahmetin ve lutf-u inayetin icine sokacak ve onları kendisine (giden) dogru bir yola goturecekdir
Surah An-Nisa, Verse 175


يَسۡتَفۡتُونَكَ قُلِ ٱللَّهُ يُفۡتِيكُمۡ فِي ٱلۡكَلَٰلَةِۚ إِنِ ٱمۡرُؤٌاْ هَلَكَ لَيۡسَ لَهُۥ وَلَدٞ وَلَهُۥٓ أُخۡتٞ فَلَهَا نِصۡفُ مَا تَرَكَۚ وَهُوَ يَرِثُهَآ إِن لَّمۡ يَكُن لَّهَا وَلَدٞۚ فَإِن كَانَتَا ٱثۡنَتَيۡنِ فَلَهُمَا ٱلثُّلُثَانِ مِمَّا تَرَكَۚ وَإِن كَانُوٓاْ إِخۡوَةٗ رِّجَالٗا وَنِسَآءٗ فَلِلذَّكَرِ مِثۡلُ حَظِّ ٱلۡأُنثَيَيۡنِۗ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمۡ أَن تَضِلُّواْۗ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمُۢ

(Habibim) senden fetva isterler. De ki: «Allah, babası ve cocugu olmayanın mirası hakkındaki hukmu (soylece) acıklar: Eger (erkek veya kız) evladı (ve babası) olmayan bir erkek olur, onun (ana baba bir veya sadece baba bir) bir tek kız kardesi kalırsa terikesinin yarısı onundur. Eger (mirascı) erkek kardes ise cocuksuz (ve babasız) olen kız kardesinin (vefatıyle) bırakdıgı (nın tamamını alır). Eger (aynı sartlarla kalan) kız kardes iki (veya daha ziyade) ise oglan kardesinin bırakdıgının ucde ikisi (ni alırlar). Eger (yine aynı sartlarla mirascılar) erkek ve disi kardesler ise o zaman erkek icin disinin iki hissesi (vardır), Allah size — sasırırsınız diye — (dininizin hukumlerini) acıklıyor. Allah her sey´i hakkıyla bilendi
Surah An-Nisa, Verse 176


Author: Hasan Basri Cantay


<< Surah 3
>> Surah 5

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai