Surah Al-Mursalat - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
وَٱلۡمُرۡسَلَٰتِ عُرۡفٗا
İyilik için gönderilen melekler hakkı için
Surah Al-Mursalat, Verse 1
فَٱلۡعَٰصِفَٰتِ عَصۡفٗا
Şiddetli rüzgâr gibi uçan melekler hakkı için
Surah Al-Mursalat, Verse 2
وَٱلنَّـٰشِرَٰتِ نَشۡرٗا
Yer yüzüne şeriatleri yayan melekler hakkı için
Surah Al-Mursalat, Verse 3
فَٱلۡفَٰرِقَٰتِ فَرۡقٗا
Hak ile bâtılı ayıran melekler hakkı için
Surah Al-Mursalat, Verse 4
فَٱلۡمُلۡقِيَٰتِ ذِكۡرًا
Hak sahiblerine özür, yahud haksızlara azab olarak vahyi peygamberlere getiren melekler hakkı için
Surah Al-Mursalat, Verse 5
عُذۡرًا أَوۡ نُذۡرًا
Hak sahiblerine özür, yahud haksızlara azab olarak vahyi peygamberlere getiren melekler hakkı için
Surah Al-Mursalat, Verse 6
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَٰقِعٞ
Muhakkak vaad olunduğunuz, (kıyamet) vuku bulacaktır. (Bunda hiç şübhe yoktur)
Surah Al-Mursalat, Verse 7
فَإِذَا ٱلنُّجُومُ طُمِسَتۡ
Yıldızlar yok edildiği zaman
Surah Al-Mursalat, Verse 8
وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ فُرِجَتۡ
Gök yarıldığı zaman
Surah Al-Mursalat, Verse 9
وَإِذَا ٱلۡجِبَالُ نُسِفَتۡ
Dağlar (yerlerinden) sökülüp savrulduğu zaman
Surah Al-Mursalat, Verse 10
وَإِذَا ٱلرُّسُلُ أُقِّتَتۡ
(Kıyamette ümmetlerine şahidlik etmek için) peygamberler belirli bir vakitte bir araya getirildikleri zaman
Surah Al-Mursalat, Verse 11
لِأَيِّ يَوۡمٍ أُجِّلَتۡ
(Şöyle denilir): Bunlar, hangi (dehşetli) güne ertelendiler
Surah Al-Mursalat, Verse 12
لِيَوۡمِ ٱلۡفَصۡلِ
(İnsanların birbirinden ayırd edileceği) fâsıl gününe
Surah Al-Mursalat, Verse 13
وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ
Bildin mi, nedir fâsıl günü
Surah Al-Mursalat, Verse 14
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
Bunu yalan sayanların o gün vay haline
Surah Al-Mursalat, Verse 15
أَلَمۡ نُهۡلِكِ ٱلۡأَوَّلِينَ
Biz, (peygamberlerini inkâr eden kavimlerden) evvelkileri, helâk etmedik mi
Surah Al-Mursalat, Verse 16
ثُمَّ نُتۡبِعُهُمُ ٱلۡأٓخِرِينَ
Sonra (inkârcı Kureyş gibi) arkadan gelenleri, onlara ekliyeceğiz
Surah Al-Mursalat, Verse 17
كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ
Biz, günahkârlara böyle yaparız
Surah Al-Mursalat, Verse 18
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
(Allah’ın ayetlerini) yalanlayanların o gün vay haline
Surah Al-Mursalat, Verse 19
أَلَمۡ نَخۡلُقكُّم مِّن مَّآءٖ مَّهِينٖ
(Ey inkârcılar topluluğu!) Biz, sizi hakîr bir sudan (meniden) yaratmadık mı
Surah Al-Mursalat, Verse 20
فَجَعَلۡنَٰهُ فِي قَرَارٖ مَّكِينٍ
Sonra o suyu, sağlam bir yerde (rahimde) sakladık
Surah Al-Mursalat, Verse 21
إِلَىٰ قَدَرٖ مَّعۡلُومٖ
(Doğum için olan) belirli bir vakte kadar
Surah Al-Mursalat, Verse 22
فَقَدَرۡنَا فَنِعۡمَ ٱلۡقَٰدِرُونَ
İşte biz, bunu takdir ettik. O halde biz ne güzel kâdiriz
Surah Al-Mursalat, Verse 23
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
(Öyle ise öldükten sonra dirilmeyi) yalan sayanların o gün vay haline
Surah Al-Mursalat, Verse 24
أَلَمۡ نَجۡعَلِ ٱلۡأَرۡضَ كِفَاتًا
Arzı bir toplanma yeri yapmadık mı
Surah Al-Mursalat, Verse 25
أَحۡيَآءٗ وَأَمۡوَٰتٗا
Hem dirilere, hem ölülere
Surah Al-Mursalat, Verse 26
وَجَعَلۡنَا فِيهَا رَوَٰسِيَ شَٰمِخَٰتٖ وَأَسۡقَيۡنَٰكُم مَّآءٗ فُرَاتٗا
Orada yerli yerinde sabit yüce dağlar yerleştirip de size tatlı bir su içirmedik mi
Surah Al-Mursalat, Verse 27
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
(Bütün bu nimetleri) inkâr edenlerin o gün vay haline
Surah Al-Mursalat, Verse 28
ٱنطَلِقُوٓاْ إِلَىٰ مَا كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
(Kıyameti inkâr edenlere o gün şöyle denir): Haydi (dünyada) yalan saydığınız azaba gidin
Surah Al-Mursalat, Verse 29
ٱنطَلِقُوٓاْ إِلَىٰ ظِلّٖ ذِي ثَلَٰثِ شُعَبٖ
(Ey inkârcılar topluluğu!) Haydi cehennemin üç çatallı duman gölgesine gidin
Surah Al-Mursalat, Verse 30
لَّا ظَلِيلٖ وَلَا يُغۡنِي مِنَ ٱللَّهَبِ
Ne gölgelendirir, ne alevden korur, (sırf size bir azab)
Surah Al-Mursalat, Verse 31
إِنَّهَا تَرۡمِي بِشَرَرٖ كَٱلۡقَصۡرِ
Zira o ateş, öyle kıvılcımlar atar ki, her biri saray gibi
Surah Al-Mursalat, Verse 32
كَأَنَّهُۥ جِمَٰلَتٞ صُفۡرٞ
(Renk ve çokluk bakımından) sanki o kıvılcımlar, sarı deve sürüleri
Surah Al-Mursalat, Verse 33
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
(Bu hali) yalan sayanların, o gün vay haline
Surah Al-Mursalat, Verse 34
هَٰذَا يَوۡمُ لَا يَنطِقُونَ
Bugün, dilleri tutulacak gündür, (inkârcıların)
Surah Al-Mursalat, Verse 35
وَلَا يُؤۡذَنُ لَهُمۡ فَيَعۡتَذِرُونَ
Kendilerine izin verilmez ki, özür dilesinler
Surah Al-Mursalat, Verse 36
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
(Bugünü) inkâr edenlerin, o gün vay haline
Surah Al-Mursalat, Verse 37
هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِۖ جَمَعۡنَٰكُمۡ وَٱلۡأَوَّلِينَ
Bu, (haklı ile haksızın ayırd edileceği) fâsıl günü, sizi ve evvelki ümmetleri topladık
Surah Al-Mursalat, Verse 38
فَإِن كَانَ لَكُمۡ كَيۡدٞ فَكِيدُونِ
Eğer (azabı kaldıracak) bir hileniz varsa, haydi bana hile yapın bakalım
Surah Al-Mursalat, Verse 39
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
(Öldükten sonra dirilmeyi) inkâr edenlerin o gün vay haline
Surah Al-Mursalat, Verse 40
إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي ظِلَٰلٖ وَعُيُونٖ
Doğrusu takva sahibleri, gölgelerle kaynaklarda
Surah Al-Mursalat, Verse 41
وَفَوَٰكِهَ مِمَّا يَشۡتَهُونَ
Ve canlarının istediği meyveler içindedirler
Surah Al-Mursalat, Verse 42
كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ هَنِيٓـَٔۢا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
(Bu cennetliklere şöyle denilir): İşlediğiniz amellere karşılık, âfiyetle yeyin, için
Surah Al-Mursalat, Verse 43
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
İşte biz, güzel amel işliyenleri böyle mükâfatlandırırız
Surah Al-Mursalat, Verse 44
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
(Cenneti) inkâr edenlerin, o gün vay haline
Surah Al-Mursalat, Verse 45
كُلُواْ وَتَمَتَّعُواْ قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجۡرِمُونَ
(Ey inkârcılar topluluğu!) yeyin, zevk edin dünyada biraz; çünkü günahkâr müşriklersiniz, (ahirette ateşe gireceksiniz)
Surah Al-Mursalat, Verse 46
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
(Allah’ı ve peygamberlerini) inkâr edenlerin o gün vay haline
Surah Al-Mursalat, Verse 47
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱرۡكَعُواْ لَا يَرۡكَعُونَ
Onlar: “- İtaat edin, namaz kılın.” denildiği zaman, itaat etmezler
Surah Al-Mursalat, Verse 48
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
(Allah’ın hükümlerini) inkâr edenlerin o gün vay haline
Surah Al-Mursalat, Verse 49
فَبِأَيِّ حَدِيثِۭ بَعۡدَهُۥ يُؤۡمِنُونَ
Artık (bu ahmaklar) Kur’an’dan sonra hangi söze inanacaklar
Surah Al-Mursalat, Verse 50