Surah Ash-Shura - Turkish Translation by Iskender Ali Mihr
حمٓ
Ha, Mim
Surah Ash-Shura, Verse 1
عٓسٓقٓ
Ayn, Sin, Kaf
Surah Ash-Shura, Verse 2
كَذَٰلِكَ يُوحِيٓ إِلَيۡكَ وَإِلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكَ ٱللَّهُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Aziz ve Hakim olan Allah, iste boyle, sana ve senden oncekilere vahyeder
Surah Ash-Shura, Verse 3
لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ
Goklerde ve yerde olan her sey, O´nundur. Ve O, Ali´dir (Yuce), Azim´dir (Buyuk)
Surah Ash-Shura, Verse 4
تَكَادُ ٱلسَّمَٰوَٰتُ يَتَفَطَّرۡنَ مِن فَوۡقِهِنَّۚ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ يُسَبِّحُونَ بِحَمۡدِ رَبِّهِمۡ وَيَسۡتَغۡفِرُونَ لِمَن فِي ٱلۡأَرۡضِۗ أَلَآ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
Gokler neredeyse ustlerinden parcalanacak. Ve melekler, Rab´lerini hamd ile tesbih ederler, yeryuzundeki kisiler icin magfiret dilerler. Allah, gercekten Gafur (magfiret eden) ve Rahim´dir (Rahim esmasıyla tecelli eden), oyle degil mi
Surah Ash-Shura, Verse 5
وَٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَ ٱللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيۡهِمۡ وَمَآ أَنتَ عَلَيۡهِم بِوَكِيلٖ
Ve onlar, O´ndan (Allah´tan) baska dostlar edindiler. Allah, onların uzerine Hafiz´dir (yaptıklarını hayat filmlerinde muhafaza eder). Ve sen, onlara vekil degilsin
Surah Ash-Shura, Verse 6
وَكَذَٰلِكَ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ قُرۡءَانًا عَرَبِيّٗا لِّتُنذِرَ أُمَّ ٱلۡقُرَىٰ وَمَنۡ حَوۡلَهَا وَتُنذِرَ يَوۡمَ ٱلۡجَمۡعِ لَا رَيۡبَ فِيهِۚ فَرِيقٞ فِي ٱلۡجَنَّةِ وَفَرِيقٞ فِي ٱلسَّعِيرِ
Iste boylece sana, Arapca Kur´an´ı vahyettik, sehirlerin anasını (Mekke halkını) ve onun etrafındakileri, hakkında suphe olmayan toplanma gunu (kıyamet gunu) ile uyarman icin. Onların bir kısmı cennette ve bir kısmı alevli atestedir (cehennemde)dir
Surah Ash-Shura, Verse 7
وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَجَعَلَهُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَلَٰكِن يُدۡخِلُ مَن يَشَآءُ فِي رَحۡمَتِهِۦۚ وَٱلظَّـٰلِمُونَ مَا لَهُم مِّن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٍ
Eger Allah dileseydi, onları mutlaka tek bir ummet kılardı. Ve lakin diledigi kimseyi rahmetinin icine koyar ve zalimler icin bir veli (dost) ve yardımcı yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 8
أَمِ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَۖ فَٱللَّهُ هُوَ ٱلۡوَلِيُّ وَهُوَ يُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Yoksa O´ndan baska dostlar mı edindiler? Iste Allah; O, dosttur. Ve O, oluleri diriltir. Ve O, herseye kaadirdir
Surah Ash-Shura, Verse 9
وَمَا ٱخۡتَلَفۡتُمۡ فِيهِ مِن شَيۡءٖ فَحُكۡمُهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبِّي عَلَيۡهِ تَوَكَّلۡتُ وَإِلَيۡهِ أُنِيبُ
Birsey hakkında ihtilafa duserseniz, artık onun hukmu Allah´a aittir. Iste bu Allah, benim Rabbimdir. O´na tevekkul ettim. Ve O´na yonelirim
Surah Ash-Shura, Verse 10
فَاطِرُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ جَعَلَ لَكُم مِّنۡ أَنفُسِكُمۡ أَزۡوَٰجٗا وَمِنَ ٱلۡأَنۡعَٰمِ أَزۡوَٰجٗا يَذۡرَؤُكُمۡ فِيهِۚ لَيۡسَ كَمِثۡلِهِۦ شَيۡءٞۖ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡبَصِيرُ
Gokleri ve yeri yaratan, sizin nefslerinizden esler kıldı ve hayvanlardan da esler kıldı. Orada sizi cogaltır, yayar. Hicbir sey, O´nun gibi degildir. Ve O, en iyi isiten, en iyi gorendir
Surah Ash-Shura, Verse 11
لَهُۥ مَقَالِيدُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقۡدِرُۚ إِنَّهُۥ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
Goklerin ve yerin anahtarları, O´nundur. Dilediginin rızkını genisletir ve daraltır. Muhakkak ki O, herseyi en iyi bilendir
Surah Ash-Shura, Verse 12
۞شَرَعَ لَكُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا وَصَّىٰ بِهِۦ نُوحٗا وَٱلَّذِيٓ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ وَمَا وَصَّيۡنَا بِهِۦٓ إِبۡرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَىٰٓۖ أَنۡ أَقِيمُواْ ٱلدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُواْ فِيهِۚ كَبُرَ عَلَى ٱلۡمُشۡرِكِينَ مَا تَدۡعُوهُمۡ إِلَيۡهِۚ ٱللَّهُ يَجۡتَبِيٓ إِلَيۡهِ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِيٓ إِلَيۡهِ مَن يُنِيبُ
(Allah) dinde, onunla Hz. Nuh´a vasiyet ettigi (farz kıldıgı) seyi (seriati); “Dini ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dinde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. Ibrahim´e, Hz. Musa´ya ve Hz. Isa´ya vasiyet ettigimiz seyi sana da vahyederek, size de seriat kıldı. Senin onları, kendisine cagırdıgın sey (Allah´a ulasmayı dileme) musriklere zor geldi. Allah, diledigini Kendisine secer ve O´na yoneleni, Kendisine ulastırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulastırır)
Surah Ash-Shura, Verse 13
وَمَا تَفَرَّقُوٓاْ إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلۡعِلۡمُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةٞ سَبَقَتۡ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗى لَّقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ أُورِثُواْ ٱلۡكِتَٰبَ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ لَفِي شَكّٖ مِّنۡهُ مُرِيبٖ
Kendilerine ilim geldikten sonra aralarında azanlardan baskası fırkalara ayrılmadı. Eger Rabbinden “belirlenmis bir zamana kadar (bekletme)” sozu gecmemis olsaydı, mutlaka onların arasında (hemen) hukum verilirdi. Muhakkak ki onlardan sonra Kitab´a varis kılınanlar, gercekten O´ndan sek ve suphe icindedirler
Surah Ash-Shura, Verse 14
فَلِذَٰلِكَ فَٱدۡعُۖ وَٱسۡتَقِمۡ كَمَآ أُمِرۡتَۖ وَلَا تَتَّبِعۡ أَهۡوَآءَهُمۡۖ وَقُلۡ ءَامَنتُ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِن كِتَٰبٖۖ وَأُمِرۡتُ لِأَعۡدِلَ بَيۡنَكُمُۖ ٱللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمۡۖ لَنَآ أَعۡمَٰلُنَا وَلَكُمۡ أَعۡمَٰلُكُمۡۖ لَا حُجَّةَ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَكُمُۖ ٱللَّهُ يَجۡمَعُ بَيۡنَنَاۖ وَإِلَيۡهِ ٱلۡمَصِيرُ
Iste bunun icin, artık sen onları davet et. Ve emrolundugun gibi istikamet uzere (Allah´a dogru) ol. Ve onların heveslerine tabi olma. Ve onlara de ki: “Allah´ın kitaptan indirdigi seye iman ettim. Ve sizin aranızda adil (adaletli) olmakla emrolundum. Allah, sizin de Rabbiniz bizim de Rabbimiz. Bizim amelimiz bize, sizin ameliniz size. Sizinle bizim aramızda bir huccet (cekisme) yoktur. Allah, bizi biraraya toplayacak. Ve donus, O´na (Allah´adır)
Surah Ash-Shura, Verse 15
وَٱلَّذِينَ يُحَآجُّونَ فِي ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مَا ٱسۡتُجِيبَ لَهُۥ حُجَّتُهُمۡ دَاحِضَةٌ عِندَ رَبِّهِمۡ وَعَلَيۡهِمۡ غَضَبٞ وَلَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدٌ
O´na (Allah´ın) davetine icabet edildikten sonra Allah hakkında tartısanlar; onların huccetleri (delilleri), Rab´lerinin indinde batıldır. Onların uzerinde (Allah´ın) gazabı ve siddetli azap vardır
Surah Ash-Shura, Verse 16
ٱللَّهُ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّ وَٱلۡمِيزَانَۗ وَمَا يُدۡرِيكَ لَعَلَّ ٱلسَّاعَةَ قَرِيبٞ
Allah, Kitab´ı ve mizanı hak ile indirdi. Ve sen idrak edemezsin (bilemezsin). Belki de o saat yakındır
Surah Ash-Shura, Verse 17
يَسۡتَعۡجِلُ بِهَا ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِهَاۖ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مُشۡفِقُونَ مِنۡهَا وَيَعۡلَمُونَ أَنَّهَا ٱلۡحَقُّۗ أَلَآ إِنَّ ٱلَّذِينَ يُمَارُونَ فِي ٱلسَّاعَةِ لَفِي ضَلَٰلِۭ بَعِيدٍ
Ona (kıyamet saatine) inanmayanlar, onu acele istiyorlar. Amenu olanlar (ise) ondan korkanlardır. Ve onun hak oldugunu bilirler. Muhakkak ki o saat (kıyamet) hakkında suphe edip mucadele edenler, gercekten uzak bir dalalet icindedirler, (oyle) degil mi
Surah Ash-Shura, Verse 18
ٱللَّهُ لَطِيفُۢ بِعِبَادِهِۦ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُۖ وَهُوَ ٱلۡقَوِيُّ ٱلۡعَزِيزُ
Allah, kullarına Latif´tir (lutufkar). Diledigi kimseyi rızıklandırır. Ve O, Kaviyy´dir (kuvvetli), Aziz´dir (yuce ve serefli)
Surah Ash-Shura, Verse 19
مَن كَانَ يُرِيدُ حَرۡثَ ٱلۡأٓخِرَةِ نَزِدۡ لَهُۥ فِي حَرۡثِهِۦۖ وَمَن كَانَ يُرِيدُ حَرۡثَ ٱلدُّنۡيَا نُؤۡتِهِۦ مِنۡهَا وَمَا لَهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ مِن نَّصِيبٍ
Kim ahiret hasatını (mahsulunu, kazancını) isterse, Biz onun kazancını artırırız. Kim dunya kazancını isterse, ona (da) ondan (dunya kazancından) artırırız (veririz). Ve onun ahirette nasibi yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 20
أَمۡ لَهُمۡ شُرَكَـٰٓؤُاْ شَرَعُواْ لَهُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا لَمۡ يَأۡذَنۢ بِهِ ٱللَّهُۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةُ ٱلۡفَصۡلِ لَقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۗ وَإِنَّ ٱلظَّـٰلِمِينَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Yoksa Allah´ın, dinde izin vermedigi seyleri, onlara seriat kılan ortakları mı var? Ve fasıl (ayırma) sozu gecmemis olsaydı, mutlaka onların arasında (hemen) hukum verilirdi. Ve muhakkak ki zalimler, onlar icin elim azap vardır
Surah Ash-Shura, Verse 21
تَرَى ٱلظَّـٰلِمِينَ مُشۡفِقِينَ مِمَّا كَسَبُواْ وَهُوَ وَاقِعُۢ بِهِمۡۗ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ فِي رَوۡضَاتِ ٱلۡجَنَّاتِۖ لَهُم مَّا يَشَآءُونَ عِندَ رَبِّهِمۡۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡكَبِيرُ
Zalimlerin, kazandıklarından dolayı korkmus olduklarını gorursun. Ve korktukları sey, onlar icin vuku bulacaktır (baslarına gelecektir). Ve amenu olanlar (Allah´a ulasmayı dileyenler) ve salih amel (nefs tezkiyesi) isleyenler, cennet bahcelerindedirler. Onlar icin Rab´lerinin katında diledikleri hersey vardır. Iste bu fazlul kebirdir (buyuk fazl)
Surah Ash-Shura, Verse 22
ذَٰلِكَ ٱلَّذِي يُبَشِّرُ ٱللَّهُ عِبَادَهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِۗ قُل لَّآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ أَجۡرًا إِلَّا ٱلۡمَوَدَّةَ فِي ٱلۡقُرۡبَىٰۗ وَمَن يَقۡتَرِفۡ حَسَنَةٗ نَّزِدۡ لَهُۥ فِيهَا حُسۡنًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ شَكُورٌ
Iste Allah´ın, amenu olan (Allah´a ulasmayı dileyen) ve salih amel (nefs tezkiyesi) isleyen kullarını mujdeledigi budur. De ki: “Ben, ona (teblige) karsı bir ucret istemiyorum, yakınlıkta sevgiden baska. Ve kim hasene islerse onun icin guzellikleri artırırız. Muhakkak ki Allah, Gafur´dur (magfiret eden), Sukredilen´dir
Surah Ash-Shura, Verse 23
أَمۡ يَقُولُونَ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗاۖ فَإِن يَشَإِ ٱللَّهُ يَخۡتِمۡ عَلَىٰ قَلۡبِكَۗ وَيَمۡحُ ٱللَّهُ ٱلۡبَٰطِلَ وَيُحِقُّ ٱلۡحَقَّ بِكَلِمَٰتِهِۦٓۚ إِنَّهُۥ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Yoksa Allah´a karsı yalanla iftira mı ediyorlar? Bununla birlikte eger Allah dilerse senin kalbini muhurler ve batılı yok eder. Kendi kelimeleri ile hakkı gerceklestirir. Muhakkak ki O, sinelerdekini en iyi bilendir
Surah Ash-Shura, Verse 24
وَهُوَ ٱلَّذِي يَقۡبَلُ ٱلتَّوۡبَةَ عَنۡ عِبَادِهِۦ وَيَعۡفُواْ عَنِ ٱلسَّيِّـَٔاتِ وَيَعۡلَمُ مَا تَفۡعَلُونَ
Ve O, kullarının tovbelerini kabul eden ve seyyielerini (gunahlarını) affedendir. Ve yaptıgınız seyleri bilir
Surah Ash-Shura, Verse 25
وَيَسۡتَجِيبُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ وَيَزِيدُهُم مِّن فَضۡلِهِۦۚ وَٱلۡكَٰفِرُونَ لَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدٞ
(Allah), amenu olanların (Allah´a ulasmayı dileyenlerin) ve salih amel (nefs tezkiyesi) isleyenlerin (dualarına) icabet eder. Ve onlara fazlından artırır. Ve kafirler; onlar icin siddetli azap vardır
Surah Ash-Shura, Verse 26
۞وَلَوۡ بَسَطَ ٱللَّهُ ٱلرِّزۡقَ لِعِبَادِهِۦ لَبَغَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَٰكِن يُنَزِّلُ بِقَدَرٖ مَّا يَشَآءُۚ إِنَّهُۥ بِعِبَادِهِۦ خَبِيرُۢ بَصِيرٞ
Ve eger Allah, kullarına rızkı genisletseydi, yeryuzunde mutlaka azarlardı. Fakat O, diledigi kadarını indirir. Muhakkak ki O, kullarından haberdardır, (onları) gorendir
Surah Ash-Shura, Verse 27
وَهُوَ ٱلَّذِي يُنَزِّلُ ٱلۡغَيۡثَ مِنۢ بَعۡدِ مَا قَنَطُواْ وَيَنشُرُ رَحۡمَتَهُۥۚ وَهُوَ ٱلۡوَلِيُّ ٱلۡحَمِيدُ
(Onların) umit kesmelerinden sonra yagmuru indiren ve rahmetini yayan, O´dur. Ve O, Veli´dir (dost), Hamid´dir (hamdedilen)
Surah Ash-Shura, Verse 28
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِۦ خَلۡقُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَثَّ فِيهِمَا مِن دَآبَّةٖۚ وَهُوَ عَلَىٰ جَمۡعِهِمۡ إِذَا يَشَآءُ قَدِيرٞ
Gokleri ve yeri yaratması ve orada hayvanları cogaltıp yayması, O´nun ayetlerindendir. Ve O, diledigi zaman onları toplamaya kaadirdir
Surah Ash-Shura, Verse 29
وَمَآ أَصَٰبَكُم مِّن مُّصِيبَةٖ فَبِمَا كَسَبَتۡ أَيۡدِيكُمۡ وَيَعۡفُواْ عَن كَثِيرٖ
Size bir musibet isabet ettigi zaman iste o, ellerinizin kazandıgı (yaptıklarınız) sebebiyledir. (Musibetlerin) cogunu affeder (gerceklestirmez)
Surah Ash-Shura, Verse 30
وَمَآ أَنتُم بِمُعۡجِزِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٖ
Yeryuzunde siz, aciz bırakabilecek olanlar degilsiniz. Ve sizin icin Allah´tan baska bir dost ve yardımcı yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 31
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِ ٱلۡجَوَارِ فِي ٱلۡبَحۡرِ كَٱلۡأَعۡلَٰمِ
Ve denizde yuksek daglar gibi yuzen gemiler, O´nun (Allah´ın) ayetlerindendir
Surah Ash-Shura, Verse 32
إِن يَشَأۡ يُسۡكِنِ ٱلرِّيحَ فَيَظۡلَلۡنَ رَوَاكِدَ عَلَىٰ ظَهۡرِهِۦٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّكُلِّ صَبَّارٖ شَكُورٍ
Eger O (Allah), dilerse ruzgarı durdurur. O zaman (gemiler) onun uzerinde hareketsiz kalırlar. Muhakkak ki bunda, cok sabreden ve cok sukreden herkes icin mutlaka ayetler (ibretler) vardır
Surah Ash-Shura, Verse 33
أَوۡ يُوبِقۡهُنَّ بِمَا كَسَبُواْ وَيَعۡفُ عَن كَثِيرٖ
Veya kazandıkları (yaptıkları) sebebiyle onları helake surukler ve onların cogunu (da) affeder
Surah Ash-Shura, Verse 34
وَيَعۡلَمَ ٱلَّذِينَ يُجَٰدِلُونَ فِيٓ ءَايَٰتِنَا مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٖ
Ve ayetlerimiz hakkında mucadele edenler, onlar icin sıgınacak bir yer olmadıgını bilsinler
Surah Ash-Shura, Verse 35
فَمَآ أُوتِيتُم مِّن شَيۡءٖ فَمَتَٰعُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ وَأَبۡقَىٰ لِلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُونَ
Iste boylece size verilen hersey dunya hayatının metaıdır. Ve amenu olanlar icin, Allah´ın indinde olanlar daha hayırlıdır ve bakidir (kalıcıdır). Ve onlar, Rab´lerine tevekkul ederler
Surah Ash-Shura, Verse 36
وَٱلَّذِينَ يَجۡتَنِبُونَ كَبَـٰٓئِرَ ٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡفَوَٰحِشَ وَإِذَا مَا غَضِبُواْ هُمۡ يَغۡفِرُونَ
Ve onlar, gunahların buyugunden ve fuhustan ictinap ederler (sakınırlar). Ve ofkelendikleri zaman affederler
Surah Ash-Shura, Verse 37
وَٱلَّذِينَ ٱسۡتَجَابُواْ لِرَبِّهِمۡ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَمۡرُهُمۡ شُورَىٰ بَيۡنَهُمۡ وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ
Ve onlar, Rab´lerine icabet ederler ve namazı kılarlar. Ve onlar, islerini aralarında toplanıp istisare ederler. Ve onları rızıklandırdıgımız seylerden infak ederler
Surah Ash-Shura, Verse 38
وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَصَابَهُمُ ٱلۡبَغۡيُ هُمۡ يَنتَصِرُونَ
Ve onlar, kendilerine bir saldırı isabet ettigi zaman yardımlasırlar
Surah Ash-Shura, Verse 39
وَجَزَـٰٓؤُاْ سَيِّئَةٖ سَيِّئَةٞ مِّثۡلُهَاۖ فَمَنۡ عَفَا وَأَصۡلَحَ فَأَجۡرُهُۥ عَلَى ٱللَّهِۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Bir kotulugun cezası onun misli kadar kotuluktur. Fakat kim affeder ve ıslah ederse artık onun ecri (mukafatı) Allah´a aittir. Muhakkak ki O (Allah), zalimleri sevmez
Surah Ash-Shura, Verse 40
وَلَمَنِ ٱنتَصَرَ بَعۡدَ ظُلۡمِهِۦ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مَا عَلَيۡهِم مِّن سَبِيلٍ
Ve gercekten zulme ugradıktan sonra hakkını geri alan kimseler, iste onlar; onların uzerine (aleyhlerine) bir yol (ceza) yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 41
إِنَّمَا ٱلسَّبِيلُ عَلَى ٱلَّذِينَ يَظۡلِمُونَ ٱلنَّاسَ وَيَبۡغُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّۚ أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Fakat insanlara zulmedenlerin ve yeryuzunde haksız yere zorbalık yapanların uzerine (aleyhlerine) yol (ceza) vardır. Iste onlar; onlar icin elim bir azap vardır
Surah Ash-Shura, Verse 42
وَلَمَن صَبَرَ وَغَفَرَ إِنَّ ذَٰلِكَ لَمِنۡ عَزۡمِ ٱلۡأُمُورِ
Ve elbette kim sabreder ve bagıslarsa muhakkak ki bu, gercekten azim (buyuk) islerdendir
Surah Ash-Shura, Verse 43
وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن وَلِيّٖ مِّنۢ بَعۡدِهِۦۗ وَتَرَى ٱلظَّـٰلِمِينَ لَمَّا رَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَ يَقُولُونَ هَلۡ إِلَىٰ مَرَدّٖ مِّن سَبِيلٖ
Ve Allah kimi dalalette bırakırsa, o taktirde onun icin, bundan sonra bir veli (dost) yoktur. Zalimleri, azabı gordukleri zaman: “(Dunyaya) geri donuse bir yol var mı?” derken gorursun
Surah Ash-Shura, Verse 44
وَتَرَىٰهُمۡ يُعۡرَضُونَ عَلَيۡهَا خَٰشِعِينَ مِنَ ٱلذُّلِّ يَنظُرُونَ مِن طَرۡفٍ خَفِيّٖۗ وَقَالَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِنَّ ٱلۡخَٰسِرِينَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ وَأَهۡلِيهِمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ أَلَآ إِنَّ ٱلظَّـٰلِمِينَ فِي عَذَابٖ مُّقِيمٖ
Ve onları zilletten boyun egmis olarak, ona (azaba) arz olunurken, gizli gizli (yan gozle) baktıklarını gorursun. Amenu olanlar dediler ki: “Muhakkak ki husranda olanlar, kıyamet gunu, kendilerini ve ailelerini husrana dusurenlerdir.” Muhakkak ki zalimler, mukim (devamlı) azabın icindedirler, degil mi
Surah Ash-Shura, Verse 45
وَمَا كَانَ لَهُم مِّنۡ أَوۡلِيَآءَ يَنصُرُونَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِۗ وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن سَبِيلٍ
Ve onların, kendilerine yardım edecek Allah´tan baska dostları yoktur. Ve Allah kimi dalalette bırakırsa artık onun icin bir yol (kurtulus) yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 46
ٱسۡتَجِيبُواْ لِرَبِّكُم مِّن قَبۡلِ أَن يَأۡتِيَ يَوۡمٞ لَّا مَرَدَّ لَهُۥ مِنَ ٱللَّهِۚ مَا لَكُم مِّن مَّلۡجَإٖ يَوۡمَئِذٖ وَمَا لَكُم مِّن نَّكِيرٖ
Rabbinize icabet edin (Allah´a ulasmayı dileyin), Allah tarafından geri dondurulmeyecek olan gunun gelmesinden once. Izin gunu, sizin icin bir sıgınak yoktur. Ve sizin icin bir inkar yoktur (yaptıklarınızı inkar edemezsiniz)
Surah Ash-Shura, Verse 47
فَإِنۡ أَعۡرَضُواْ فَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ عَلَيۡهِمۡ حَفِيظًاۖ إِنۡ عَلَيۡكَ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُۗ وَإِنَّآ إِذَآ أَذَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ مِنَّا رَحۡمَةٗ فَرِحَ بِهَاۖ وَإِن تُصِبۡهُمۡ سَيِّئَةُۢ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡ فَإِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ كَفُورٞ
Bundan sonra eger yuz cevirirlerse, Biz seni onların uzerine muhafız olarak gondermedik. Senin uzerine dusen sadece tebligdir. Ve muhakkak ki Biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdıgımız zaman onunla ferahlanır (sevinir). Ve eger elleriyle takdim ettikleri (yaptıkları) sebebiyle bir kotuluk isabet ederse, iste o zaman insan mutlaka kefur olur (inkar eder, nankor olur)
Surah Ash-Shura, Verse 48
لِّلَّهِ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ يَخۡلُقُ مَا يَشَآءُۚ يَهَبُ لِمَن يَشَآءُ إِنَٰثٗا وَيَهَبُ لِمَن يَشَآءُ ٱلذُّكُورَ
Goklerin ve yerin mulku Allah´ındır. Diledigi seyi yaratır. Diledigine kız (cocuk) ve diledigine erkek (cocuk) bagıslar
Surah Ash-Shura, Verse 49
أَوۡ يُزَوِّجُهُمۡ ذُكۡرَانٗا وَإِنَٰثٗاۖ وَيَجۡعَلُ مَن يَشَآءُ عَقِيمًاۚ إِنَّهُۥ عَلِيمٞ قَدِيرٞ
Veya hem kız hem erkek olarak ikisini de verir. Ve diledigi kimseyi kısır kılar. Muhakkak ki o, Alim´dir (en iyi bilen), Kaadir´dir (herseye gucu yeten)
Surah Ash-Shura, Verse 50
۞وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ ٱللَّهُ إِلَّا وَحۡيًا أَوۡ مِن وَرَآيِٕ حِجَابٍ أَوۡ يُرۡسِلَ رَسُولٗا فَيُوحِيَ بِإِذۡنِهِۦ مَا يَشَآءُۚ إِنَّهُۥ عَلِيٌّ حَكِيمٞ
Allah´ın hicbir insanla konusması olmamıstır, illa vahyile veya perde arkasından veya diledigine izniyle vahyetsin diye resul (melek) gondererek. Allah, bilir ve hikmet sahibidir
Surah Ash-Shura, Verse 51
وَكَذَٰلِكَ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ رُوحٗا مِّنۡ أَمۡرِنَاۚ مَا كُنتَ تَدۡرِي مَا ٱلۡكِتَٰبُ وَلَا ٱلۡإِيمَٰنُ وَلَٰكِن جَعَلۡنَٰهُ نُورٗا نَّهۡدِي بِهِۦ مَن نَّشَآءُ مِنۡ عِبَادِنَاۚ وَإِنَّكَ لَتَهۡدِيٓ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Ve iste boylece sana emrimizden bir ruh (Kur´an-ı Kerim) vahyettik. Ve sen, kitap nedir ve iman nedir bilmiyordun. Ve lakin O´nu “nur” kıldık. Kullarımızdan diledigimizi O´nunla hidayete erdiririz. Ve muhakkak ki sen, mutlaka Sıratı Mustakim´e hidayet ediyorsun (ulastırıyorsun)
Surah Ash-Shura, Verse 52
صِرَٰطِ ٱللَّهِ ٱلَّذِي لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ أَلَآ إِلَى ٱللَّهِ تَصِيرُ ٱلۡأُمُورُ
O Allah´ın yolu ki, goklerde ve yerde ne varsa Kendisinindir. (Butun) emirler (isler) Allah´a seyreder (doner), degil mi
Surah Ash-Shura, Verse 53