Surah Ash-Shura - Turkish Translation by Tefhim Ul Kuran
حمٓ
Ha, Mim
Surah Ash-Shura, Verse 1
عٓسٓقٓ
Ayn, Sin, Kaf
Surah Ash-Shura, Verse 2
كَذَٰلِكَ يُوحِيٓ إِلَيۡكَ وَإِلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكَ ٱللَّهُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
O, Aziz ve Hakim olan Allah, sana ve senden oncekilere boyle vahyetmektedir
Surah Ash-Shura, Verse 3
لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ
Goklerde ve yerde olanlar O´nundur. O, yucedir, buyuktur
Surah Ash-Shura, Verse 4
تَكَادُ ٱلسَّمَٰوَٰتُ يَتَفَطَّرۡنَ مِن فَوۡقِهِنَّۚ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ يُسَبِّحُونَ بِحَمۡدِ رَبِّهِمۡ وَيَسۡتَغۡفِرُونَ لِمَن فِي ٱلۡأَرۡضِۗ أَلَآ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
Gokler, neredeyse ustlerinden catlayıp parcalanacaklar; melekler de Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlara magfiret dilerler. Haberiniz olsun; gercekten Allah, bagıslayan ve esirgeyen O´dur
Surah Ash-Shura, Verse 5
وَٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَ ٱللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيۡهِمۡ وَمَآ أَنتَ عَلَيۡهِم بِوَكِيلٖ
Allah´ın dısında birtakım veliler edinenler ise, Allah, onların uzerinde gozetleyicidir. Sen onların uzerinde bir vekil degilsin
Surah Ash-Shura, Verse 6
وَكَذَٰلِكَ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ قُرۡءَانًا عَرَبِيّٗا لِّتُنذِرَ أُمَّ ٱلۡقُرَىٰ وَمَنۡ حَوۡلَهَا وَتُنذِرَ يَوۡمَ ٱلۡجَمۡعِ لَا رَيۡبَ فِيهِۚ فَرِيقٞ فِي ٱلۡجَنَّةِ وَفَرِيقٞ فِي ٱلسَّعِيرِ
Iste biz sana, boyle Arapca bir Kur´an vahyettik; sehirlerin anası (olan Mekke halkı)nı ve cevresinde olanları uyarıp korkutman icin ve kendisinden suphe olmayan toplanma gununu (haber verip onları) uyarıp korkutman icin de. (O gun onların) Bir bolumu cennette, bir bolumu de cılgınca yanan atesin icerisindedirler
Surah Ash-Shura, Verse 7
وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَجَعَلَهُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَلَٰكِن يُدۡخِلُ مَن يَشَآءُ فِي رَحۡمَتِهِۦۚ وَٱلظَّـٰلِمُونَ مَا لَهُم مِّن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٍ
Eger Allah dileseydi, onları herhalde tek bir ummet kılmıs olurdu. Ancak O, diledigini kendi rahmetine sokar. Zalimlere gelince; onlar icin ne bir veli vardır, ne de bir yardımcı
Surah Ash-Shura, Verse 8
أَمِ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَۖ فَٱللَّهُ هُوَ ٱلۡوَلِيُّ وَهُوَ يُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Yoksa O´nun dısında birtakım veliler mi edindiler? Iste Allah; veli olan O´dur, olu olanları da dirilten O´dur. O, her seye guc yetirendir
Surah Ash-Shura, Verse 9
وَمَا ٱخۡتَلَفۡتُمۡ فِيهِ مِن شَيۡءٖ فَحُكۡمُهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبِّي عَلَيۡهِ تَوَكَّلۡتُ وَإِلَيۡهِ أُنِيبُ
Hakkında ihtilafa dustugunuz herhangi bir sey; artık O´nun hukmu Allah´ındır. Iste benim Rabbim olan Allah. Ben O´na tevekkul ettim ve yalnızca O´na donup yonelirim
Surah Ash-Shura, Verse 10
فَاطِرُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ جَعَلَ لَكُم مِّنۡ أَنفُسِكُمۡ أَزۡوَٰجٗا وَمِنَ ٱلۡأَنۡعَٰمِ أَزۡوَٰجٗا يَذۡرَؤُكُمۡ فِيهِۚ لَيۡسَ كَمِثۡلِهِۦ شَيۡءٞۖ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡبَصِيرُ
O, goklerin ve yerin yaratıcısıdır. Size kendi nefislerinizden esler, davarlardan da ciftler var etti. Sizleri bu tarzda turetip yayıyor. O´nun benzeri gibi olan hicbir sey yoktur. O, isitendir, gorendir
Surah Ash-Shura, Verse 11
لَهُۥ مَقَالِيدُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقۡدِرُۚ إِنَّهُۥ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
Goklerin ve yerin anahtarları O´nundur. O, diledigine rızkı genisletip yayar ve kısar da. Cunku O, her seyi bilendir
Surah Ash-Shura, Verse 12
۞شَرَعَ لَكُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا وَصَّىٰ بِهِۦ نُوحٗا وَٱلَّذِيٓ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ وَمَا وَصَّيۡنَا بِهِۦٓ إِبۡرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَىٰٓۖ أَنۡ أَقِيمُواْ ٱلدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُواْ فِيهِۚ كَبُرَ عَلَى ٱلۡمُشۡرِكِينَ مَا تَدۡعُوهُمۡ إِلَيۡهِۚ ٱللَّهُ يَجۡتَبِيٓ إِلَيۡهِ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِيٓ إِلَيۡهِ مَن يُنِيبُ
O: «Dini dosdogru ayakta tutun ve onda ayrılıga dusmeyin» diye dinden Nuh´a vasiyet ettigini ve sana vahyettigimizi, Ibrahim´e, Musa´ya ve Isa´ya da vasiyet ettigimizi sizin icin de tesri´ etti (bir seriat kıldı). Senin kendilerini cagırmakta oldugun sey, musrikler uzerine agır geldi. Allah, diledigini buna secer ve icten kendisine yoneleni hidayete eristirir
Surah Ash-Shura, Verse 13
وَمَا تَفَرَّقُوٓاْ إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلۡعِلۡمُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةٞ سَبَقَتۡ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗى لَّقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ أُورِثُواْ ٱلۡكِتَٰبَ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ لَفِي شَكّٖ مِّنۡهُ مُرِيبٖ
Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki ´tecavuz ve haksızlık´ dolayısıyla ayrılıga dustuler. Eger senin Rabbinden, adı konulmus bir ecele kadar gecmis (verilmis) bir soz olmasaydı, muhakkak aralarında hukum verilmis (is bitirilmis)ti. Suphesiz onların ardından Kitaba mirascı olanlar ise, herhalde ona karsı kusku verici bir tereddut icindedirler
Surah Ash-Shura, Verse 14
فَلِذَٰلِكَ فَٱدۡعُۖ وَٱسۡتَقِمۡ كَمَآ أُمِرۡتَۖ وَلَا تَتَّبِعۡ أَهۡوَآءَهُمۡۖ وَقُلۡ ءَامَنتُ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِن كِتَٰبٖۖ وَأُمِرۡتُ لِأَعۡدِلَ بَيۡنَكُمُۖ ٱللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمۡۖ لَنَآ أَعۡمَٰلُنَا وَلَكُمۡ أَعۡمَٰلُكُمۡۖ لَا حُجَّةَ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَكُمُۖ ٱللَّهُ يَجۡمَعُ بَيۡنَنَاۖ وَإِلَيۡهِ ٱلۡمَصِيرُ
Su halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolundugun gibi dosdogru bir istikamet tuttur! Onların heva (istek ve tutku)larına uyma! Ve de ki: «Allah´ın indirdigi her kitaba inandım. Aranızda adalet yapmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle sizin aranızda (karsılıklı delillere dayalı=huccet) bir tartısma konusu yoktur. Allah, bizi bir arada birlestirip toplayacak ve donus de O´nadır.»
Surah Ash-Shura, Verse 15
وَٱلَّذِينَ يُحَآجُّونَ فِي ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مَا ٱسۡتُجِيبَ لَهُۥ حُجَّتُهُمۡ دَاحِضَةٌ عِندَ رَبِّهِمۡ وَعَلَيۡهِمۡ غَضَبٞ وَلَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدٌ
O´na icabet olunduktan sonra, Allah hakkında (sozde) ´deliller one surup tartısanların´ delilleri, Rabbleri katında gecersizdir. Onların uzerinde bir gazab vardır ve siddetli azab onlar icindir
Surah Ash-Shura, Verse 16
ٱللَّهُ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّ وَٱلۡمِيزَانَۗ وَمَا يُدۡرِيكَ لَعَلَّ ٱلسَّاعَةَ قَرِيبٞ
Ki Allah, hak olmak uzere Kitabı ve mizanı indirdi. Ne bilirsin; belki kıyamet saati pek yakındır
Surah Ash-Shura, Verse 17
يَسۡتَعۡجِلُ بِهَا ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِهَاۖ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مُشۡفِقُونَ مِنۡهَا وَيَعۡلَمُونَ أَنَّهَا ٱلۡحَقُّۗ أَلَآ إِنَّ ٱلَّذِينَ يُمَارُونَ فِي ٱلسَّاعَةِ لَفِي ضَلَٰلِۭ بَعِيدٍ
Onda acele davrananlar, (gercekte) ona inanmayanlardır. Iman edenler ise, ona karsı bir korku icindedirler ve onun gercekten hak oldugunu bilirler. Haberiniz olsun; kıyamet saati konusunda tartısmakta olanlar, gercekte uzak bir sapıklık icindedirler
Surah Ash-Shura, Verse 18
ٱللَّهُ لَطِيفُۢ بِعِبَادِهِۦ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُۖ وَهُوَ ٱلۡقَوِيُّ ٱلۡعَزِيزُ
Allah, kullarına karsı lutuf sahibi olandır; diledigini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, azizdir
Surah Ash-Shura, Verse 19
مَن كَانَ يُرِيدُ حَرۡثَ ٱلۡأٓخِرَةِ نَزِدۡ لَهُۥ فِي حَرۡثِهِۦۖ وَمَن كَانَ يُرِيدُ حَرۡثَ ٱلدُّنۡيَا نُؤۡتِهِۦ مِنۡهَا وَمَا لَهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ مِن نَّصِيبٍ
Kim ahiret ekinini isterse, biz ona kendi ekininde arttırmalar yaparız. Kim de dunya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 20
أَمۡ لَهُمۡ شُرَكَـٰٓؤُاْ شَرَعُواْ لَهُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا لَمۡ يَأۡذَنۢ بِهِ ٱللَّهُۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةُ ٱلۡفَصۡلِ لَقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۗ وَإِنَّ ٱلظَّـٰلِمِينَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Yoksa onların birtakım ortakları mı var ki, Allah´ın izin vermedigi seyleri, dinden kendilerine tesri´ ettiler (bir seriat kıldılar)? Eger o fasıl kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hukum (karar) verilirdi. Gercekten zalimler icin acıklı bir azap vardır
Surah Ash-Shura, Verse 21
تَرَى ٱلظَّـٰلِمِينَ مُشۡفِقِينَ مِمَّا كَسَبُواْ وَهُوَ وَاقِعُۢ بِهِمۡۗ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ فِي رَوۡضَاتِ ٱلۡجَنَّاتِۖ لَهُم مَّا يَشَآءُونَ عِندَ رَبِّهِمۡۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡكَبِيرُ
(O gun) Zalimleri kazanmakta oldukları dolayısıyla korkuyla titrerlerken gorursun; o (yaptıkları) da ustlerine cokuvermistir. Iman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahcelerindedirler. Rableri katında her diledikleri onlarındır. Iste buyuk fazl (nimet ve ustunluk) budur
Surah Ash-Shura, Verse 22
ذَٰلِكَ ٱلَّذِي يُبَشِّرُ ٱللَّهُ عِبَادَهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِۗ قُل لَّآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ أَجۡرًا إِلَّا ٱلۡمَوَدَّةَ فِي ٱلۡقُرۡبَىٰۗ وَمَن يَقۡتَرِفۡ حَسَنَةٗ نَّزِدۡ لَهُۥ فِيهَا حُسۡنًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ شَكُورٌ
Iste Allah; iman edip de salih amellerde bulunan kullarına boyle mujde vermektedir. De ki: «Ben, buna karsılık sizden hicbir ucret istemiyorum, ancak akrabalık sevgisi haric.» Kim bir iyilik kazanırsa, biz ondaki iyiligi arttırırız. Gercekten Allah, bagıslayandır, sukredene karsılıgını verendir
Surah Ash-Shura, Verse 23
أَمۡ يَقُولُونَ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗاۖ فَإِن يَشَإِ ٱللَّهُ يَخۡتِمۡ عَلَىٰ قَلۡبِكَۗ وَيَمۡحُ ٱللَّهُ ٱلۡبَٰطِلَ وَيُحِقُّ ٱلۡحَقَّ بِكَلِمَٰتِهِۦٓۚ إِنَّهُۥ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Yoksa onlar: «Allah´a karsı yalan duzup uydurdu» mu diyorlar? Oysa eger Alah dilerse, senin de kalbini muhurler. Allah, batılı yok edip ortadan kaldırır ve kendi kelimeleriyle hakkı hak olarak pekistirir (gerceklestirir). Cunku O, sinelerin ozunde olanı bilendir
Surah Ash-Shura, Verse 24
وَهُوَ ٱلَّذِي يَقۡبَلُ ٱلتَّوۡبَةَ عَنۡ عِبَادِهِۦ وَيَعۡفُواْ عَنِ ٱلسَّيِّـَٔاتِ وَيَعۡلَمُ مَا تَفۡعَلُونَ
Kullarından tevbeyi kabul eden, kotulukleri affeden ve islemekte olduklarınızı bilen O´dur
Surah Ash-Shura, Verse 25
وَيَسۡتَجِيبُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ وَيَزِيدُهُم مِّن فَضۡلِهِۦۚ وَٱلۡكَٰفِرُونَ لَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدٞ
O, iman edip salih amellerde bulunanlara icabet eder ve onlara kendi fazlından arttırır. Kafirlere gelince; onlar icin siddetli bir azap vardır
Surah Ash-Shura, Verse 26
۞وَلَوۡ بَسَطَ ٱللَّهُ ٱلرِّزۡقَ لِعِبَادِهِۦ لَبَغَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَٰكِن يُنَزِّلُ بِقَدَرٖ مَّا يَشَآءُۚ إِنَّهُۥ بِعِبَادِهِۦ خَبِيرُۢ بَصِيرٞ
Eger Allah, kulları icin rızkı (sınırsızca) genis tutup yaysaydı, gercekten yeryuzunde azarlardı. Ancak O, diledigi miktar ile indirir. Cunku O, kullarından haberi olandır, gorendir
Surah Ash-Shura, Verse 27
وَهُوَ ٱلَّذِي يُنَزِّلُ ٱلۡغَيۡثَ مِنۢ بَعۡدِ مَا قَنَطُواْ وَيَنشُرُ رَحۡمَتَهُۥۚ وَهُوَ ٱلۡوَلِيُّ ٱلۡحَمِيدُ
O´dur ki, onlar umutlarını kestikten sonra yagmuru indirir ve rahmetini serip yayar. O, Veli´dir, Hamid´dir
Surah Ash-Shura, Verse 28
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِۦ خَلۡقُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَثَّ فِيهِمَا مِن دَآبَّةٖۚ وَهُوَ عَلَىٰ جَمۡعِهِمۡ إِذَا يَشَآءُ قَدِيرٞ
Goklerin ve yerin yaratılması ile onlarda her canlıdan turetip yayması O´nun ayetlerindendir. Ve O, dileyecegi zaman onların hepsini toplamaga guc yetirendir
Surah Ash-Shura, Verse 29
وَمَآ أَصَٰبَكُم مِّن مُّصِيبَةٖ فَبِمَا كَسَبَتۡ أَيۡدِيكُمۡ وَيَعۡفُواْ عَن كَثِيرٖ
Size isabet eden her musibet, (ancak) ellerinizin kazanmakta oldugu dolayısıyladır. (Allah,) Cogunu da affeder
Surah Ash-Shura, Verse 30
وَمَآ أَنتُم بِمُعۡجِزِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٖ
Siz yeryuzunde (O´nu) aciz bırakacak degilsiniz. Ve sizin Allah´ın dısında ne bir veliniz vardır, ne de bir yardımcınız
Surah Ash-Shura, Verse 31
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِ ٱلۡجَوَارِ فِي ٱلۡبَحۡرِ كَٱلۡأَعۡلَٰمِ
Denizde yuksek daglar gibi seyretmekte olan gemiler O´nun ayetlerindendir
Surah Ash-Shura, Verse 32
إِن يَشَأۡ يُسۡكِنِ ٱلرِّيحَ فَيَظۡلَلۡنَ رَوَاكِدَ عَلَىٰ ظَهۡرِهِۦٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّكُلِّ صَبَّارٖ شَكُورٍ
Eger dileyecek olsa, ruzgarı durdurur, boylece onlar da onun ustunde kalakalırlar. Hic suphe yok, bunda cokca sabreden, cokca sukreden kimse icin gercekten ayetler vardır
Surah Ash-Shura, Verse 33
أَوۡ يُوبِقۡهُنَّ بِمَا كَسَبُواْ وَيَعۡفُ عَن كَثِيرٖ
Ya da kazanmakta oldukları dolayısıyla onları yok eder, bir cogunu da affeder
Surah Ash-Shura, Verse 34
وَيَعۡلَمَ ٱلَّذِينَ يُجَٰدِلُونَ فِيٓ ءَايَٰتِنَا مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٖ
(Oyle ki) Ayetlerimiz hakkında mucadele edenler, kendileri icin hicbir kacacak yer olmadıgını bilip ogrensinler
Surah Ash-Shura, Verse 35
فَمَآ أُوتِيتُم مِّن شَيۡءٖ فَمَتَٰعُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ وَأَبۡقَىٰ لِلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُونَ
Size verilen herhangi bir sey, dunya hayatının metaıdır. Allah katında olan ise, daha hayırlı ve daha sureklidir. (Bu da) Iman edip Rablerine tevekkul edenler icindir
Surah Ash-Shura, Verse 36
وَٱلَّذِينَ يَجۡتَنِبُونَ كَبَـٰٓئِرَ ٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡفَوَٰحِشَ وَإِذَا مَا غَضِبُواْ هُمۡ يَغۡفِرُونَ
(Bunlar,) Buyuk gunahlardan ve cirkin, utanmazlıklardan kacınanlar ve gazablandıkları zaman bagıslayanlar
Surah Ash-Shura, Verse 37
وَٱلَّذِينَ ٱسۡتَجَابُواْ لِرَبِّهِمۡ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَمۡرُهُمۡ شُورَىٰ بَيۡنَهُمۡ وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ
Rablerine icabet edenler, dosdogru namazı kılanlar, isleri kendi aralarında sura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler
Surah Ash-Shura, Verse 38
وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَصَابَهُمُ ٱلۡبَغۡيُ هُمۡ يَنتَصِرُونَ
Ve haklarına tecavuz edildigi zaman, birlik olup karsı koyanlardır
Surah Ash-Shura, Verse 39
وَجَزَـٰٓؤُاْ سَيِّئَةٖ سَيِّئَةٞ مِّثۡلُهَاۖ فَمَنۡ عَفَا وَأَصۡلَحَ فَأَجۡرُهُۥ عَلَى ٱللَّهِۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Kotulugun karsılıgı, onun misli (benzeri) olan kotuluktur. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirligi kurup saglarsa) artık onun ecri Allah´a aittir. Gercekten O, zalimleri sevmez
Surah Ash-Shura, Verse 40
وَلَمَنِ ٱنتَصَرَ بَعۡدَ ظُلۡمِهِۦ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مَا عَلَيۡهِم مِّن سَبِيلٍ
Kim de zulme ugradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar icin aleyhlerinde bir yol yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 41
إِنَّمَا ٱلسَّبِيلُ عَلَى ٱلَّذِينَ يَظۡلِمُونَ ٱلنَّاسَ وَيَبۡغُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّۚ أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryuzunde haksız yere ´tecavuz ve haksızlıkta bulunanların´ aleyhinedir. Iste bunlar icin acıklı bir azab vardır
Surah Ash-Shura, Verse 42
وَلَمَن صَبَرَ وَغَفَرَ إِنَّ ذَٰلِكَ لَمِنۡ عَزۡمِ ٱلۡأُمُورِ
Kim de sabreder ve bagıslarsa, hic suphesiz bu, azme deger islerdendir
Surah Ash-Shura, Verse 43
وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن وَلِيّٖ مِّنۢ بَعۡدِهِۦۗ وَتَرَى ٱلظَّـٰلِمِينَ لَمَّا رَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَ يَقُولُونَ هَلۡ إِلَىٰ مَرَدّٖ مِّن سَبِيلٖ
Allah, kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hicbir velisi yoktur. Azabı gordukleri zaman, o zalimleri bir gorsen; «Geri donmege bir yol var mı?» derler
Surah Ash-Shura, Verse 44
وَتَرَىٰهُمۡ يُعۡرَضُونَ عَلَيۡهَا خَٰشِعِينَ مِنَ ٱلذُّلِّ يَنظُرُونَ مِن طَرۡفٍ خَفِيّٖۗ وَقَالَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِنَّ ٱلۡخَٰسِرِينَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ وَأَهۡلِيهِمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ أَلَآ إِنَّ ٱلظَّـٰلِمِينَ فِي عَذَابٖ مُّقِيمٖ
Onları gorursun; zilletten basları onlerine dusmus bir halde, ona (atese) sunulurlarken goz ucuyla sezdirmeden bakarlar. Iman edenler de: «Gercekten husrana ugrayanlar, kıyamet gunu hem kendi nefislerini, hem de yakın akraba (veya yandas)larını da husrana ugratmıslardır» dediler. Haberiniz olsun; gercekten zalimler, kalıcı bir azab icindedirler
Surah Ash-Shura, Verse 45
وَمَا كَانَ لَهُم مِّنۡ أَوۡلِيَآءَ يَنصُرُونَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِۗ وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن سَبِيلٍ
Onların Allah´ın dısında kendilerine yardım edecek velileri yoktur. Allah kimi saptırırsa, artık onun icin hicbir (cıkıs) yolu yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 46
ٱسۡتَجِيبُواْ لِرَبِّكُم مِّن قَبۡلِ أَن يَأۡتِيَ يَوۡمٞ لَّا مَرَدَّ لَهُۥ مِنَ ٱللَّهِۚ مَا لَكُم مِّن مَّلۡجَإٖ يَوۡمَئِذٖ وَمَا لَكُم مِّن نَّكِيرٖ
Allah´tan geri cevrilmesi olmayan bir gun, gelmeden evvel, Rabbinize icabet edin. O gun, sizin icin ne sıgınılacak bir yer var, ne de sizin icin inkar (etmege bir imkan)
Surah Ash-Shura, Verse 47
فَإِنۡ أَعۡرَضُواْ فَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ عَلَيۡهِمۡ حَفِيظًاۖ إِنۡ عَلَيۡكَ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُۗ وَإِنَّآ إِذَآ أَذَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ مِنَّا رَحۡمَةٗ فَرِحَ بِهَاۖ وَإِن تُصِبۡهُمۡ سَيِّئَةُۢ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡ فَإِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ كَفُورٞ
Sayet onlar, sırt cevirecek olurlarsa, artık biz seni onların uzerine bir gozetleyici olarak gondermis degiliz. Sana dusen, yalnızca tebligdir. Gercek su ki, biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdıgımız zaman, ona sevinc duyar. Eger onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kotuluk isabet ederse, bu durumda da insan bir nankor kesiliverir
Surah Ash-Shura, Verse 48
لِّلَّهِ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ يَخۡلُقُ مَا يَشَآءُۚ يَهَبُ لِمَن يَشَآءُ إِنَٰثٗا وَيَهَبُ لِمَن يَشَآءُ ٱلذُّكُورَ
Goklerin ve yerin mulku Allah´ındır. Diledigini yaratır. Diledigine disiler armagan eder, diledigine de erkek armagan eder
Surah Ash-Shura, Verse 49
أَوۡ يُزَوِّجُهُمۡ ذُكۡرَانٗا وَإِنَٰثٗاۖ وَيَجۡعَلُ مَن يَشَآءُ عَقِيمًاۚ إِنَّهُۥ عَلِيمٞ قَدِيرٞ
Veya onları erkekler ve disiler olarak cift (ikiz) verir. Diledigini de kısır bırakır. Gercekten O, bilendir, guc yetirendir
Surah Ash-Shura, Verse 50
۞وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ ٱللَّهُ إِلَّا وَحۡيًا أَوۡ مِن وَرَآيِٕ حِجَابٍ أَوۡ يُرۡسِلَ رَسُولٗا فَيُوحِيَ بِإِذۡنِهِۦ مَا يَشَآءُۚ إِنَّهُۥ عَلِيٌّ حَكِيمٞ
Kendisiyle Allah´ın konusması, bir beser icin olacak (sey) degildir; ancak bir vahy ile yada perde arkasından veya bir elci gonderip kendi izniyle diledigine vahyetmesi (durumu) baska. Gercekten O, yuce olandır, hukum ve hikmet sahibidir
Surah Ash-Shura, Verse 51
وَكَذَٰلِكَ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ رُوحٗا مِّنۡ أَمۡرِنَاۚ مَا كُنتَ تَدۡرِي مَا ٱلۡكِتَٰبُ وَلَا ٱلۡإِيمَٰنُ وَلَٰكِن جَعَلۡنَٰهُ نُورٗا نَّهۡدِي بِهِۦ مَن نَّشَآءُ مِنۡ عِبَادِنَاۚ وَإِنَّكَ لَتَهۡدِيٓ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Boylece sana da biz kendi emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Suphesiz sen, dosdogru olan bir yola yoneltip iletiyorsun
Surah Ash-Shura, Verse 52
صِرَٰطِ ٱللَّهِ ٱلَّذِي لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ أَلَآ إِلَى ٱللَّهِ تَصِيرُ ٱلۡأُمُورُ
Goklerde ve yerde bulunanların tumu kendisine ait olan Allah´ın yoluna. Haberiniz olsun; isler Allah´a doner
Surah Ash-Shura, Verse 53