Surah Ash-Shura - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
حمٓ
Ha, Mim
Surah Ash-Shura, Verse 1
عٓسٓقٓ
Ayin, sin, kaf
Surah Ash-Shura, Verse 2
كَذَٰلِكَ يُوحِيٓ إِلَيۡكَ وَإِلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكَ ٱللَّهُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Aziz, Hakim olan Allah, sana ve senden evvelki peygamberlere boyle (manalar) vahyediyor
Surah Ash-Shura, Verse 3
لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ
Goklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O, her seyden yucedir, her seyden buyuktur
Surah Ash-Shura, Verse 4
تَكَادُ ٱلسَّمَٰوَٰتُ يَتَفَطَّرۡنَ مِن فَوۡقِهِنَّۚ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ يُسَبِّحُونَ بِحَمۡدِ رَبِّهِمۡ وَيَسۡتَغۡفِرُونَ لِمَن فِي ٱلۡأَرۡضِۗ أَلَآ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
(Allah’ın azametinden) nerde ise gokler ustlerinden catlayacaklar. Melekler hamd ile Rablerine tesbih ediyorlar ve yeryuzunde bulunan kimse icin magfiret diliyorlar. Dikkat edin! Subhesiz ki Allah, Gafur’dur= cok bagıslayandır, Rahim’dir= cok merhametlidir
Surah Ash-Shura, Verse 5
وَٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَ ٱللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيۡهِمۡ وَمَآ أَنتَ عَلَيۡهِم بِوَكِيلٖ
Allah’dan baska veliler edinenlere gelince; onların (soz ve isleri) uzerine Allah gozcudur, sen uzerlerine bir vekil degilsin (Ey Rasulum, vazifen azab ile onları korkutmaktır)
Surah Ash-Shura, Verse 6
وَكَذَٰلِكَ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ قُرۡءَانًا عَرَبِيّٗا لِّتُنذِرَ أُمَّ ٱلۡقُرَىٰ وَمَنۡ حَوۡلَهَا وَتُنذِرَ يَوۡمَ ٱلۡجَمۡعِ لَا رَيۡبَ فِيهِۚ فَرِيقٞ فِي ٱلۡجَنَّةِ وَفَرِيقٞ فِي ٱلسَّعِيرِ
Sehirlerin esası olan Mekke halkını ve butun etrafındaki memleketler halkını sakındırasın ve hakkında subhe olmıyan o kıyamet gununun dehsetini haber veresin diye, sana boyle Arabca bir Kur’an vahyettik. O kıyamet gununde toplananlardan bir kısmı (muminler) cennettedir, bir kısmı (kafirler) de cehennemdedir
Surah Ash-Shura, Verse 7
وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَجَعَلَهُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَلَٰكِن يُدۡخِلُ مَن يَشَآءُ فِي رَحۡمَتِهِۦۚ وَٱلظَّـٰلِمُونَ مَا لَهُم مِّن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٍ
Eger Allah dileseydi, butun insanları tek bir ummet (aynı dine baglı kimseler) yapardı; fakat diledigini rahmetine koyar. Zalimlere ise, bir dost da yok, bir yardımcı da yok
Surah Ash-Shura, Verse 8
أَمِ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَۖ فَٱللَّهُ هُوَ ٱلۡوَلِيُّ وَهُوَ يُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Yoksa o kafirler, Allah’dan baska yardımcılar mı edindiler? Iste Allah! yardımcı (veli) ancak O’dur. Oluleri O diriltir, O her seye kadirdir
Surah Ash-Shura, Verse 9
وَمَا ٱخۡتَلَفۡتُمۡ فِيهِ مِن شَيۡءٖ فَحُكۡمُهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبِّي عَلَيۡهِ تَوَكَّلۡتُ وَإِلَيۡهِ أُنِيبُ
(Kafirlerle) anlasamadıgınız herhangi bir sey hakkında da hukum Allah’a aittir, (O kıyamette hukmunu verecektir). Iste bu hukmu veren Allah benim Rabbim’dir. Ben ancak O’na tevekkul ettim ve yalnız O’na sıgınırım
Surah Ash-Shura, Verse 10
فَاطِرُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ جَعَلَ لَكُم مِّنۡ أَنفُسِكُمۡ أَزۡوَٰجٗا وَمِنَ ٱلۡأَنۡعَٰمِ أَزۡوَٰجٗا يَذۡرَؤُكُمۡ فِيهِۚ لَيۡسَ كَمِثۡلِهِۦ شَيۡءٞۖ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡبَصِيرُ
O, goklerin ve yerin yaratıcısıdır; size, kendi cinsinizden ciftler yapmıstır. Davarlardan da (erkekli disili) ciftler... Sizi bu tarzda yaratıb uretiyor. O’nun misli (O’na benzer) hic bir sey yoktur. O, Semi’dir= butun soylenenleri isitir. Basir’dir= butun yapılanları gorur
Surah Ash-Shura, Verse 11
لَهُۥ مَقَالِيدُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقۡدِرُۚ إِنَّهُۥ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
Goklerin ve yerin (hazine) anahtarları O’nundur. Rızkı diledigine yayar ve kısar. Cunku O, her seyi kemal uzre bilendir
Surah Ash-Shura, Verse 12
۞شَرَعَ لَكُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا وَصَّىٰ بِهِۦ نُوحٗا وَٱلَّذِيٓ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ وَمَا وَصَّيۡنَا بِهِۦٓ إِبۡرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَىٰٓۖ أَنۡ أَقِيمُواْ ٱلدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُواْ فِيهِۚ كَبُرَ عَلَى ٱلۡمُشۡرِكِينَ مَا تَدۡعُوهُمۡ إِلَيۡهِۚ ٱللَّهُ يَجۡتَبِيٓ إِلَيۡهِ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِيٓ إِلَيۡهِ مَن يُنِيبُ
“-Dini elbirlik tatbik edin ve ayrılıga dusmeyin.” diye Allah, dinden (tevhid esasından) Nuh’a tavsiye ettigini ve sana vahy eyledigimizi; bir de Ibrahim’e, Musa’ya, Isa’ya tavsiye ettigimizi, sizin icin seriat yaptı. Musriklere, kendilerini davet ettigin bu tevhid dini agır geldi. Allah ona, (bu hak dine) dilediklerini sececek ve ona donub itaat edenleri hidayete erdirecektir
Surah Ash-Shura, Verse 13
وَمَا تَفَرَّقُوٓاْ إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلۡعِلۡمُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةٞ سَبَقَتۡ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗى لَّقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ أُورِثُواْ ٱلۡكِتَٰبَ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ لَفِي شَكّٖ مِّنۡهُ مُرِيبٖ
(Gecmis ummetlerin veya ehl-i kitabın) ayrılıga dusmeleri ise, kendilerine ilim geldikten sonra (ayrılıgın sapıklık oldugunu bildikten sonra) sırf aralarında hased ve azgınlıktan dolayıdır. Eger Rabbinden tayin edilmis bir vakte (kıyamete veya omurlerinin sonuna) kadar azabın gecikmesine dair bir soz (vaad-i ilahi) gecmis olmasaydı, aralarında (kafir olanların) helak isleri mutlak bitiriverilirdi. O peygamberlerin arkasından (asr-ı saadet zamanında) Kur’an’a varis kılınan ehl-i kitab da ondan muhakkak endise veren bir subhe icindedirler
Surah Ash-Shura, Verse 14
فَلِذَٰلِكَ فَٱدۡعُۖ وَٱسۡتَقِمۡ كَمَآ أُمِرۡتَۖ وَلَا تَتَّبِعۡ أَهۡوَآءَهُمۡۖ وَقُلۡ ءَامَنتُ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِن كِتَٰبٖۖ وَأُمِرۡتُ لِأَعۡدِلَ بَيۡنَكُمُۖ ٱللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمۡۖ لَنَآ أَعۡمَٰلُنَا وَلَكُمۡ أَعۡمَٰلُكُمۡۖ لَا حُجَّةَ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَكُمُۖ ٱللَّهُ يَجۡمَعُ بَيۡنَنَاۖ وَإِلَيۡهِ ٱلۡمَصِيرُ
(Ey Rasulum), onun icin sen onları tevhide davet et ve emrolundugun gibi, sebat uzre dogru git. Onların heveslerine uyma ve de ki: “- Ben, Allah’ın indirdigi her kitaba iman ettim. Aranızda adaleti yerine getirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz (karsılıgı) bize, sizin amelleriniz (karsılıgı) size... Sizinle aramızda bir husumet yok. (Bu ayet-i kerime, kıtal ayeti ile nesh edilmistir - Hazin tefsiri). Allah hepimizi (kıyamette) bir araya toplayacak ve donus de ancak O’nadır.”
Surah Ash-Shura, Verse 15
وَٱلَّذِينَ يُحَآجُّونَ فِي ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مَا ٱسۡتُجِيبَ لَهُۥ حُجَّتُهُمۡ دَاحِضَةٌ عِندَ رَبِّهِمۡ وَعَلَيۡهِمۡ غَضَبٞ وَلَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدٌ
Allah’a icabet olunduktan (Peygamberin mucizeleri zahir olub insanlar Islam dinine girdikten) sonra, Allah’ın dini hakkında munakasaya kalkısacakların huccetleri (dusmanlık ve cekismeleri; daha evvel gelen bizim dinimiz sizinkinden hayırlıdır sozleri) Rableri katında bostur. Hem onların uzerine bir gazab, hem de onlara (ahirette) siddetli bir azab vardır
Surah Ash-Shura, Verse 16
ٱللَّهُ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّ وَٱلۡمِيزَانَۗ وَمَا يُدۡرِيكَ لَعَلَّ ٱلسَّاعَةَ قَرِيبٞ
O Allah’dır ki, hakkı beyan (ve ikame) icin, kitabı ve adaleti indirdi. Ne bilirsin, belki kıyamet yakındır
Surah Ash-Shura, Verse 17
يَسۡتَعۡجِلُ بِهَا ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِهَاۖ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مُشۡفِقُونَ مِنۡهَا وَيَعۡلَمُونَ أَنَّهَا ٱلۡحَقُّۗ أَلَآ إِنَّ ٱلَّذِينَ يُمَارُونَ فِي ٱلسَّاعَةِ لَفِي ضَلَٰلِۭ بَعِيدٍ
Kıyametin kopacagına inanmıyanlar, onu, acele isterler. Iman edenler ise, hak oldugunu bilirler de ondan korkar, sakınırlar. Iyi bilki, o kıyamet hakkında mucadele edib subheye dusenler, dogrusu hakdan cok uzak bir sapıklık icindedirler
Surah Ash-Shura, Verse 18
ٱللَّهُ لَطِيفُۢ بِعِبَادِهِۦ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُۖ وَهُوَ ٱلۡقَوِيُّ ٱلۡعَزِيزُ
Allah, kullarına cok lutuf ihsan edendir. Her diledigini bir turlu rızıklandırır. O, cok kuvvetlidir, her seye galibdir
Surah Ash-Shura, Verse 19
مَن كَانَ يُرِيدُ حَرۡثَ ٱلۡأٓخِرَةِ نَزِدۡ لَهُۥ فِي حَرۡثِهِۦۖ وَمَن كَانَ يُرِيدُ حَرۡثَ ٱلدُّنۡيَا نُؤۡتِهِۦ مِنۡهَا وَمَا لَهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ مِن نَّصِيبٍ
Kim ahiret sevabını isterse, onun sevabını artırırız. Kim de dunya menfaatini isterse, ona da ondan veririz; fakat ahirette ona hic bir nasib yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 20
أَمۡ لَهُمۡ شُرَكَـٰٓؤُاْ شَرَعُواْ لَهُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا لَمۡ يَأۡذَنۢ بِهِ ٱللَّهُۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةُ ٱلۡفَصۡلِ لَقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۗ وَإِنَّ ٱلظَّـٰلِمِينَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Yoksa o kafirlerin bir takım seytanları (putları) var da, onlara, dinden Allah’ın izin vermedigi seyleri mesru kıldılar, oyle mi? Eger o fasıl kelimesi (azabın tehir edildigi ve amellerin ayırd edildigi kıyamet gunu takdir edilmis) olmasaydı, muhakkak aralarında hukum verilir, isleri (helakleri) bitiriliverirdi. Subhe yok ki, zalimler icin acıklı bir azab vardır
Surah Ash-Shura, Verse 21
تَرَى ٱلظَّـٰلِمِينَ مُشۡفِقِينَ مِمَّا كَسَبُواْ وَهُوَ وَاقِعُۢ بِهِمۡۗ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ فِي رَوۡضَاتِ ٱلۡجَنَّاتِۖ لَهُم مَّا يَشَآءُونَ عِندَ رَبِّهِمۡۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡكَبِيرُ
(Kıyamet gununde) o zalimleri, kazandıkları kotuluklerden dolayı titrerlerken goreceksin!... Yaptıklarının cezası baslarına inecektir. Iman edib salih ameller isliyenler ise, cennetlerin en hos bahcelerindedirler. Onlara, Rablerinin katında ne isterlerse var. Iste (muminlere olan) bu cennet, en buyuk ikramdır
Surah Ash-Shura, Verse 22
ذَٰلِكَ ٱلَّذِي يُبَشِّرُ ٱللَّهُ عِبَادَهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِۗ قُل لَّآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ أَجۡرًا إِلَّا ٱلۡمَوَدَّةَ فِي ٱلۡقُرۡبَىٰۗ وَمَن يَقۡتَرِفۡ حَسَنَةٗ نَّزِدۡ لَهُۥ فِيهَا حُسۡنًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ شَكُورٌ
Iste bu sevabdır ki, Allah iman edib salih ameller isliyen kullarını (onunla) mujdeliyor. (Ey Rasulum, tebligde bulunmakta oldugun kimselere) de ki: “- Ben, (bu tebligimden dolayı) sizden Allah’a ibadet ve yakınlıkta, sevgiden baska bir mukafat istemiyorum.” Kim iyi bir amel kazanırsa, biz onun bu iyiliginin sevabını artırırız. Muhakkak ki Allah Gafur’dur= cok bagıslayandır, Sekur’dur= az amele cok sevab verendir
Surah Ash-Shura, Verse 23
أَمۡ يَقُولُونَ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗاۖ فَإِن يَشَإِ ٱللَّهُ يَخۡتِمۡ عَلَىٰ قَلۡبِكَۗ وَيَمۡحُ ٱللَّهُ ٱلۡبَٰطِلَ وَيُحِقُّ ٱلۡحَقَّ بِكَلِمَٰتِهِۦٓۚ إِنَّهُۥ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Yoksa (Mekke kafirleri Peygamber icin); “- Allah’a bir yalan uydurdu” mu diyorlar? (Buna ancak kalbleri muhurlu olan beyinsizler cur’et ederler. Bu isnad senden cok uzaktır, fakat) Allah dilerse, senin de kalbini muhurler. Allah batılı yok eder; ve indirdigi kitabla hakkı (Islam dinini) yerine getirir. Subhe yok ki O, butun kalblerindekileri bilendir
Surah Ash-Shura, Verse 24
وَهُوَ ٱلَّذِي يَقۡبَلُ ٱلتَّوۡبَةَ عَنۡ عِبَادِهِۦ وَيَعۡفُواْ عَنِ ٱلسَّيِّـَٔاتِ وَيَعۡلَمُ مَا تَفۡعَلُونَ
O’dur ki, kullarından tevbeyi kabul buyuruyor, gunahlardan afv ediyor; ve O, butun yaptıklarınızı bilir
Surah Ash-Shura, Verse 25
وَيَسۡتَجِيبُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ وَيَزِيدُهُم مِّن فَضۡلِهِۦۚ وَٱلۡكَٰفِرُونَ لَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدٞ
Allah, iman edib de salih ameller isliyenleri bagıslar, (dua ve ibadetlerini kabul eder). Fazlından onlara ziyade de verir. Kafirlere gelince: Onlara siddetli bir azab var
Surah Ash-Shura, Verse 26
۞وَلَوۡ بَسَطَ ٱللَّهُ ٱلرِّزۡقَ لِعِبَادِهِۦ لَبَغَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَٰكِن يُنَزِّلُ بِقَدَرٖ مَّا يَشَآءُۚ إِنَّهُۥ بِعِبَادِهِۦ خَبِيرُۢ بَصِيرٞ
Eger Allah, kullarına rızkı bol bol yayıverseydi, muhakkak yeryuzunde azar, taskınlık ederlerdi. Fakat (Allah, rızıkları) diledigi bir miktar ile indirir. Suphesiz ki O, kullarının butun hallerinden haberdardır, butun yaptıklarını gorendir
Surah Ash-Shura, Verse 27
وَهُوَ ٱلَّذِي يُنَزِّلُ ٱلۡغَيۡثَ مِنۢ بَعۡدِ مَا قَنَطُواْ وَيَنشُرُ رَحۡمَتَهُۥۚ وَهُوَ ٱلۡوَلِيُّ ٱلۡحَمِيدُ
Allah O’dur ki, (kullar) umidi kesmislerken yagmuru indirir, rahmet ve bereketini (her tarafa) yayar. O, (kendi ihsanı ile kullarına) Veli’dir, Hamid’dir= hamd edilmege layıktır
Surah Ash-Shura, Verse 28
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِۦ خَلۡقُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَثَّ فِيهِمَا مِن دَآبَّةٖۚ وَهُوَ عَلَىٰ جَمۡعِهِمۡ إِذَا يَشَآءُ قَدِيرٞ
Goklerin ve yerin yaratılısı ve onlarda butun canlıları uretib yayması, O’nun (sonsuz kudretinin) alametlerindendir; ve O, dileyecegi zaman (kıyamette) onları toplamaga kadirdir
Surah Ash-Shura, Verse 29
وَمَآ أَصَٰبَكُم مِّن مُّصِيبَةٖ فَبِمَا كَسَبَتۡ أَيۡدِيكُمۡ وَيَعۡفُواْ عَن كَثِيرٖ
Basınıza gelen her musibet, kendi ellerinizin kazandıgı (gunahlar) yuzundendir. Allah ise, gunahların bir cogunu bagıslıyor (da bunlardan dolayı musibet vermiyor)
Surah Ash-Shura, Verse 30
وَمَآ أَنتُم بِمُعۡجِزِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٖ
Siz, yeryuzunde (Allah’ın azabından) yakanızı kurtarabilecek degilsiniz; ve sizin icin Allah’dan baska (azabı kaldıracak) bir dost, bir yardımcı yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 31
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِ ٱلۡجَوَارِ فِي ٱلۡبَحۡرِ كَٱلۡأَعۡلَٰمِ
Denizde daglar gibi hareket edip giden gemiler yine O’nun (kudretinin) alametlerindendir
Surah Ash-Shura, Verse 32
إِن يَشَأۡ يُسۡكِنِ ٱلرِّيحَ فَيَظۡلَلۡنَ رَوَاكِدَ عَلَىٰ ظَهۡرِهِۦٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّكُلِّ صَبَّارٖ شَكُورٍ
Eger Allah dilerse, o ruzgarı durduruverir de, (gemiler) deniz uzerinde kalakalırlar. Subhesiz bunda, (Allah’ın nimetlerine) cok sukreden, ziyade sabırlı olan herkes icin bir cok ibretler var
Surah Ash-Shura, Verse 33
أَوۡ يُوبِقۡهُنَّ بِمَا كَسَبُواْ وَيَعۡفُ عَن كَثِيرٖ
Yahud dilerse, kazandıkları gunah yuzunden, onları denizde helak eder. Fakat Allah, (onlardan gunahların) cogunu bagıslar (da kendilerini cezalandırmaz)
Surah Ash-Shura, Verse 34
وَيَعۡلَمَ ٱلَّذِينَ يُجَٰدِلُونَ فِيٓ ءَايَٰتِنَا مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٖ
Hem ayetlerimiz hakkında mucadele edenler, (onları inkar edenler) bilsinler ki, kendileri icin kacacak bir yer yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 35
فَمَآ أُوتِيتُم مِّن شَيۡءٖ فَمَتَٰعُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ وَأَبۡقَىٰ لِلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُونَ
Size verilmis bulunan seyler hep dunya hayatının gecici malıdır. Allah katında olan (ahiret sevabı) ise, daha hayırlı ve daha devamlıdır. (Fakat ahiret sevabı) o kimseler icin hayırlıdır ki, iman etmislerdir ve Rablerine de tevekkul ederler
Surah Ash-Shura, Verse 36
وَٱلَّذِينَ يَجۡتَنِبُونَ كَبَـٰٓئِرَ ٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡفَوَٰحِشَ وَإِذَا مَا غَضِبُواْ هُمۡ يَغۡفِرُونَ
O kimselerdir ki, buyuk gunahlardan ve acık rezaletlerden kacınırlar, ofkelendikleri zaman da, onlar kusur bagıslarlar
Surah Ash-Shura, Verse 37
وَٱلَّذِينَ ٱسۡتَجَابُواْ لِرَبِّهِمۡ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَمۡرُهُمۡ شُورَىٰ بَيۡنَهُمۡ وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ
O kimselerdir ki, Rablerine itaate icabet etmisler ve namazı geregi uzere kılmıslardır. Isleri de hep aralarında danısıklıdır. Kendilerine verdigimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar
Surah Ash-Shura, Verse 38
وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَصَابَهُمُ ٱلۡبَغۡيُ هُمۡ يَنتَصِرُونَ
O kimselerdir ki, kendi haklarına tecavuz vaki oldugu zaman, onlar yardımlasırlar (ve intikam alırlar, haklarını yerine getirirler)
Surah Ash-Shura, Verse 39
وَجَزَـٰٓؤُاْ سَيِّئَةٖ سَيِّئَةٞ مِّثۡلُهَاۖ فَمَنۡ عَفَا وَأَصۡلَحَ فَأَجۡرُهُۥ عَلَى ٱللَّهِۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Kotulugun cezası da ona denk bir kotuluktur. Fakat kim bagıslar ve (kendisiyle dusmanı arasını) duzeltirse, onun mukafatı Allah’a aiddir. Elbette O, zalimleri sevmez
Surah Ash-Shura, Verse 40
وَلَمَنِ ٱنتَصَرَ بَعۡدَ ظُلۡمِهِۦ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مَا عَلَيۡهِم مِّن سَبِيلٍ
Kim, kendisine edilen zulumden sonra hakkını alırsa, artık boyleleri uzerine (ceza icin) bir yol yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 41
إِنَّمَا ٱلسَّبِيلُ عَلَى ٱلَّذِينَ يَظۡلِمُونَ ٱلنَّاسَ وَيَبۡغُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّۚ أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
(Gunaha dair) yol, ancak haksızlıkla yeryuzunde azgınlık ederek insanlara zulum yapanlar uzerinedir. Iste onlara acıklı bir azab vardır
Surah Ash-Shura, Verse 42
وَلَمَن صَبَرَ وَغَفَرَ إِنَّ ذَٰلِكَ لَمِنۡ عَزۡمِ ٱلۡأُمُورِ
Her kim de sabredib suc bagıslarsa, iste bu (sabredib bagıslamak), islerin en hayırlısındandır
Surah Ash-Shura, Verse 43
وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن وَلِيّٖ مِّنۢ بَعۡدِهِۦۗ وَتَرَى ٱلظَّـٰلِمِينَ لَمَّا رَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَ يَقُولُونَ هَلۡ إِلَىٰ مَرَدّٖ مِّن سَبِيلٖ
Her kimi de Allah saptırırsa, artık bundan sonra onun hic bir yardımcısı yoktur; ve o zalimleri goreceksin ki, onlar azabı gorunce soyle diyecekler: “- Var mı geri donmeye bir yol?”
Surah Ash-Shura, Verse 44
وَتَرَىٰهُمۡ يُعۡرَضُونَ عَلَيۡهَا خَٰشِعِينَ مِنَ ٱلذُّلِّ يَنظُرُونَ مِن طَرۡفٍ خَفِيّٖۗ وَقَالَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِنَّ ٱلۡخَٰسِرِينَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ وَأَهۡلِيهِمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ أَلَآ إِنَّ ٱلظَّـٰلِمِينَ فِي عَذَابٖ مُّقِيمٖ
Ve o kafirleri, atese arz edilirlerken, zilletten boyunlarını bukerek goz altından (atese) bakarlarken goreceksin. Iman etmis olanlar da soyle diyeceklerdir: “- Gercekten husrana dusenler, kıyamet gunu kendilerini de, ailelerini de husrana ugratanlardır.” Bilin ki, zalimler devamlı bir azab icindedirler
Surah Ash-Shura, Verse 45
وَمَا كَانَ لَهُم مِّنۡ أَوۡلِيَآءَ يَنصُرُونَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِۗ وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن سَبِيلٍ
Onlara, Allah’ın azabından kendilerini kurtaracak yardımcılar yoktur. Kimi de Allah saptırırsa, artık onun icin bir yol (kurtulus) yoktur
Surah Ash-Shura, Verse 46
ٱسۡتَجِيبُواْ لِرَبِّكُم مِّن قَبۡلِ أَن يَأۡتِيَ يَوۡمٞ لَّا مَرَدَّ لَهُۥ مِنَ ٱللَّهِۚ مَا لَكُم مِّن مَّلۡجَإٖ يَوۡمَئِذٖ وَمَا لَكُم مِّن نَّكِيرٖ
Allah’dan (inecek azabın) geri cevrilmesine care olmıyan bir gun (kıyamet) gelmezden once, Rabbinizin (hak dine olan) davetini kabul edin. O gun size ne sıgınacak yer vardır, ne de inkara care
Surah Ash-Shura, Verse 47
فَإِنۡ أَعۡرَضُواْ فَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ عَلَيۡهِمۡ حَفِيظًاۖ إِنۡ عَلَيۡكَ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُۗ وَإِنَّآ إِذَآ أَذَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ مِنَّا رَحۡمَةٗ فَرِحَ بِهَاۖ وَإِن تُصِبۡهُمۡ سَيِّئَةُۢ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡ فَإِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ كَفُورٞ
Yine (iman etmekten) yuz cevirirlerse, biz de seni uzerlerine (amellerini gozetecek) bir bekci gondermedik ya!... Sana dusen ancak tebligdir. Dogrusu biz, insana, tarafımızdan bir nimet taddırdık mı; o, bununla ferahlanır. Fakat insanlara kendi ellerinin kazancı yuzunden baslarına bir fenalık gelirse, o vakit insan (nimetlerin) hepsini unutan bir nankordur
Surah Ash-Shura, Verse 48
لِّلَّهِ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ يَخۡلُقُ مَا يَشَآءُۚ يَهَبُ لِمَن يَشَآءُ إِنَٰثٗا وَيَهَبُ لِمَن يَشَآءُ ٱلذُّكُورَ
Butun goklerin ve yerin mulku Allah’ındır; diledigini yaratır, diledigi kimseye kız evlad verir, diledigi kimseye de erkek evlad verir
Surah Ash-Shura, Verse 49
أَوۡ يُزَوِّجُهُمۡ ذُكۡرَانٗا وَإِنَٰثٗاۖ وَيَجۡعَلُ مَن يَشَآءُ عَقِيمًاۚ إِنَّهُۥ عَلِيمٞ قَدِيرٞ
Yahud da o evladları, erkekli disili ikizler halinde verir. Diledigi kimseyi de kısır bırakır. Muhakkak ki O, Alim’dir= her seyi bilir, Kadir’dir= her seye gucu yeter
Surah Ash-Shura, Verse 50
۞وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ ٱللَّهُ إِلَّا وَحۡيًا أَوۡ مِن وَرَآيِٕ حِجَابٍ أَوۡ يُرۡسِلَ رَسُولٗا فَيُوحِيَ بِإِذۡنِهِۦ مَا يَشَآءُۚ إِنَّهُۥ عَلِيٌّ حَكِيمٞ
Hic bir insan yoktur ki, Allah’ın onunla (dogrudan dogruya) konusması olsun; ancak vahy ile, yahud perde arkasından, yahud bir peygamber gonderib de kendi izniyle dileyecegini vahyetmesi suretiyle olur. Cunku O, cok yucedir, hikmet sahibidir
Surah Ash-Shura, Verse 51
وَكَذَٰلِكَ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ رُوحٗا مِّنۡ أَمۡرِنَاۚ مَا كُنتَ تَدۡرِي مَا ٱلۡكِتَٰبُ وَلَا ٱلۡإِيمَٰنُ وَلَٰكِن جَعَلۡنَٰهُ نُورٗا نَّهۡدِي بِهِۦ مَن نَّشَآءُ مِنۡ عِبَادِنَاۚ وَإِنَّكَ لَتَهۡدِيٓ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
(Ey Rasulum), iste sana boyle emrimizden bir ruh (Kur’an) vahyettik. (Halbuki daha once) sen kitab nedir, iman nedir bilmiyordun. Fakat biz o kitabı bir nur yaptık. Onunla kullarımızdan diledigimize hidayet verecegiz; ve muhakkak ki sen, dogru bir yola (Islam’a) cagırıyorsun
Surah Ash-Shura, Verse 52
صِرَٰطِ ٱللَّهِ ٱلَّذِي لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ أَلَآ إِلَى ٱللَّهِ تَصِيرُ ٱلۡأُمُورُ
O Allah yoluna ki, goklerde ne var, yerde ne varsa hep O’nundur. Dikkat edin! Butun isler doner (sonunda) Allah’a varır
Surah Ash-Shura, Verse 53