Surah Ash-Shura - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
حمٓ
Haa, Mim
Surah Ash-Shura, Verse 1
عٓسٓقٓ
Ayn, Sin, Kaaf
Surah Ash-Shura, Verse 2
كَذَٰلِكَ يُوحِيٓ إِلَيۡكَ وَإِلَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكَ ٱللَّهُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
O mutlak gaalib, O hukum ve hikmet saahibi Allah sana da, senden evvelkilere de iste boyle vahyeder
Surah Ash-Shura, Verse 3
لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡعَظِيمُ
Goklerde ne var, yerde ne varsa Onundur. O (nun sanı) cok yuce, (burhanı)cok buyukdur
Surah Ash-Shura, Verse 4
تَكَادُ ٱلسَّمَٰوَٰتُ يَتَفَطَّرۡنَ مِن فَوۡقِهِنَّۚ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ يُسَبِّحُونَ بِحَمۡدِ رَبِّهِمۡ وَيَسۡتَغۡفِرُونَ لِمَن فِي ٱلۡأَرۡضِۗ أَلَآ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
Gokler nerdeyse tepelerinden catlayacaklar. Melekler Rablerine hamd ile tesbih ediyorlar. Yerdeki kimselerin de yarlıganmalarını istiyorlar. Gozunuzu acın, Subhesiz Allah, O, cok yarlıgayıcıdır, cok esirgeyicidir
Surah Ash-Shura, Verse 5
وَٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَ ٱللَّهُ حَفِيظٌ عَلَيۡهِمۡ وَمَآ أَنتَ عَلَيۡهِم بِوَكِيلٖ
Ondan baska veliler edinenlere gelince: Allah onların uzerinde daima gorub gozetleyicidir. Sen (Habibim) onların ustunde bir vekil degilsin
Surah Ash-Shura, Verse 6
وَكَذَٰلِكَ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ قُرۡءَانًا عَرَبِيّٗا لِّتُنذِرَ أُمَّ ٱلۡقُرَىٰ وَمَنۡ حَوۡلَهَا وَتُنذِرَ يَوۡمَ ٱلۡجَمۡعِ لَا رَيۡبَ فِيهِۚ فَرِيقٞ فِي ٱلۡجَنَّةِ وَفَرِيقٞ فِي ٱلسَّعِيرِ
Sehirlerin anası (halkı) na ve etrafında bulunanlara gelecek tehlikeleri haber vermen icin ve hakkında hicbir subhe bulunmayan o toplanma gununun dehsetiyle korkutman icin sana boyle Arabca bir Kur´an vahyetdik. (Onlardan) bir takımı cennetde, bir takımı cehennemdedir
Surah Ash-Shura, Verse 7
وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَجَعَلَهُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَلَٰكِن يُدۡخِلُ مَن يَشَآءُ فِي رَحۡمَتِهِۦۚ وَٱلظَّـٰلِمُونَ مَا لَهُم مِّن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٍ
Eger Allah dileseydi onları elbet birtek ummet de yapardı. Fakat O, kimi dilerse onu rahmetine sokar. Zaalimler (e gelince:) Onların ne bir haamisi, ne de (baskaca) bir yardımcısı yokdur
Surah Ash-Shura, Verse 8
أَمِ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَۖ فَٱللَّهُ هُوَ ٱلۡوَلِيُّ وَهُوَ يُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Yoksa onlar Allahdan baskasını dostlar mı edindiler? Iste Allah! (Asıl) dost Odur. Oluleri O diriltir. O, hersey´e hakkıyle kaadirdir
Surah Ash-Shura, Verse 9
وَمَا ٱخۡتَلَفۡتُمۡ فِيهِ مِن شَيۡءٖ فَحُكۡمُهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبِّي عَلَيۡهِ تَوَكَّلۡتُ وَإِلَيۡهِ أُنِيبُ
(Kafirlerle) ihtilaf etdiginiz herhangi birsey hakkında hukum vermek Allaha aiddir, iste benim Rabbim (O haakim) olan Allahdır. Ben ancak Ona guvenib dayandım. (Her muskilde) ben yalnız Ona donerim
Surah Ash-Shura, Verse 10
فَاطِرُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ جَعَلَ لَكُم مِّنۡ أَنفُسِكُمۡ أَزۡوَٰجٗا وَمِنَ ٱلۡأَنۡعَٰمِ أَزۡوَٰجٗا يَذۡرَؤُكُمۡ فِيهِۚ لَيۡسَ كَمِثۡلِهِۦ شَيۡءٞۖ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡبَصِيرُ
gokleri ve yeri yaratandır. Size hem kendi (cins) inizden esler, hem davarlardan esler yapdı. Sizi bu suretle (zurriyyetlendirib) uretiyor. Onun (benzeri olmak soyle dursun) benzeri gibisi (dahi) yokdur. O, hakkıyle isiden, kemaliyle gorendir
Surah Ash-Shura, Verse 11
لَهُۥ مَقَالِيدُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقۡدِرُۚ إِنَّهُۥ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
Goklerin ve yerin anahtarları Onundur. Kimi dilerse onun rızkını yayar, (diledigininkini de) kısar. Cunku O, her sey´i cok iyi bilendir
Surah Ash-Shura, Verse 12
۞شَرَعَ لَكُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا وَصَّىٰ بِهِۦ نُوحٗا وَٱلَّذِيٓ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ وَمَا وَصَّيۡنَا بِهِۦٓ إِبۡرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ وَعِيسَىٰٓۖ أَنۡ أَقِيمُواْ ٱلدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُواْ فِيهِۚ كَبُرَ عَلَى ٱلۡمُشۡرِكِينَ مَا تَدۡعُوهُمۡ إِلَيۡهِۚ ٱللَّهُ يَجۡتَبِيٓ إِلَيۡهِ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِيٓ إِلَيۡهِ مَن يُنِيبُ
O, «Dini dogru tutun, onda tefrikaya dusmeyin» diye (asl-ı) dinden hem Nuuha tavsiye etdigini, hem sana vahyeyledigimizi, hem Ibrahime, Musaye ve isaye tavsiye etdigimizi sizin icin de seriat yapdı. Senin kendilerini da´vet etmekde oldugun (bu) sey musriklerin uzerinde buyudu (agır geldi.) Allah kimi dilerse buna onu secib ceker, (ancak kendisine itaatla) donmekde olanları buna muvaffak eder
Surah Ash-Shura, Verse 13
وَمَا تَفَرَّقُوٓاْ إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلۡعِلۡمُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةٞ سَبَقَتۡ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗى لَّقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۚ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ أُورِثُواْ ٱلۡكِتَٰبَ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ لَفِي شَكّٖ مِّنۡهُ مُرِيبٖ
Onlar ancak kendilerine ilim geldikden sonradır ki, aralarındaki ihtiraas yuzunden, ayrılıga dusduler. Eger Rabbinden ad verilmis bir va´deye kadar bir soz gecmis olmasaydı aralarında muhakkak hukum verilmis (her sey olub bitirilmisdi) bile. Onlardan sonra kitaba mirascı yapılanlar da ondan mutlak subheci bir tereddud icindedirler
Surah Ash-Shura, Verse 14
فَلِذَٰلِكَ فَٱدۡعُۖ وَٱسۡتَقِمۡ كَمَآ أُمِرۡتَۖ وَلَا تَتَّبِعۡ أَهۡوَآءَهُمۡۖ وَقُلۡ ءَامَنتُ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِن كِتَٰبٖۖ وَأُمِرۡتُ لِأَعۡدِلَ بَيۡنَكُمُۖ ٱللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمۡۖ لَنَآ أَعۡمَٰلُنَا وَلَكُمۡ أَعۡمَٰلُكُمۡۖ لَا حُجَّةَ بَيۡنَنَا وَبَيۡنَكُمُۖ ٱللَّهُ يَجۡمَعُ بَيۡنَنَاۖ وَإِلَيۡهِ ٱلۡمَصِيرُ
Iste bunun icin sen (Habibim onları tevhide) da´vet et. Emrolundugun vech ile dosdogru hareketde sebat kıl. Onların heva (ve heves) lerine uyma ve de ki: «Ben Allahın indirdigi her kitaba inandım. Aranızda (icra-yi) adalet etmemle emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amel (ve hareket) lerimiz bize, sizin amel (ve hareket) leriniz de size aiddir. Bizimle sizin aranızda hicbir husumet yokdur. Allah hepimizi birlikde toplayacak. Donus ancak Onadır»
Surah Ash-Shura, Verse 15
وَٱلَّذِينَ يُحَآجُّونَ فِي ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مَا ٱسۡتُجِيبَ لَهُۥ حُجَّتُهُمۡ دَاحِضَةٌ عِندَ رَبِّهِمۡ وَعَلَيۡهِمۡ غَضَبٞ وَلَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدٌ
Allah (ın dini) hakkında, kendisine icabet edilen sey´in ardından, (haala) munakasa edenlerin (one surecekleri butun) huccetleri Rableri indinde bosdur. Onların uzerlerine hem (inadlarından dolayı) bir gazab, hem (kufurlerinden nasi) kendilerine cetin bir azab vardır
Surah Ash-Shura, Verse 16
ٱللَّهُ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّ وَٱلۡمِيزَانَۗ وَمَا يُدۡرِيكَ لَعَلَّ ٱلسَّاعَةَ قَرِيبٞ
Allah, hakkın ikaamesine sebeb olmak uzere kitab (lar) ı ve mizanı indirendir. Ne bilirsin, belki de o saat yakındır
Surah Ash-Shura, Verse 17
يَسۡتَعۡجِلُ بِهَا ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِهَاۖ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مُشۡفِقُونَ مِنۡهَا وَيَعۡلَمُونَ أَنَّهَا ٱلۡحَقُّۗ أَلَآ إِنَّ ٱلَّذِينَ يُمَارُونَ فِي ٱلسَّاعَةِ لَفِي ضَلَٰلِۭ بَعِيدٍ
Buna inanmaz olanlar onun cabuk (gelmesini) ister (ler). Inananlar ise ondan korku icindedirler. Bilirler ki o, subhesiz hakdır. Gozunuzu acın ki o saat hakkında (subhelenib) mucadele edenler herhalde (hakdan) uzak bir sapıklık (cukurun) dadırlar
Surah Ash-Shura, Verse 18
ٱللَّهُ لَطِيفُۢ بِعِبَادِهِۦ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُۖ وَهُوَ ٱلۡقَوِيُّ ٱلۡعَزِيزُ
Allah, kullarına cok lutufkardır. Kimi dilerse onu rızıklandırır. O (muradına haakim ve) kavidir, yegane gaalibdir
Surah Ash-Shura, Verse 19
مَن كَانَ يُرِيدُ حَرۡثَ ٱلۡأٓخِرَةِ نَزِدۡ لَهُۥ فِي حَرۡثِهِۦۖ وَمَن كَانَ يُرِيدُ حَرۡثَ ٱلدُّنۡيَا نُؤۡتِهِۦ مِنۡهَا وَمَا لَهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ مِن نَّصِيبٍ
Kim ahiret ekimi dilerse onun ekinini artırırız. Kim de (sade) dunya ekimini isterse ona da (yalınız) bundan veririz. Ahiretde ise onun hicbir, nasıybi yokdur
Surah Ash-Shura, Verse 20
أَمۡ لَهُمۡ شُرَكَـٰٓؤُاْ شَرَعُواْ لَهُم مِّنَ ٱلدِّينِ مَا لَمۡ يَأۡذَنۢ بِهِ ٱللَّهُۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةُ ٱلۡفَصۡلِ لَقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۗ وَإِنَّ ٱلظَّـٰلِمِينَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Yoksa onların Allahın izin vermedigi seyleri (o fasid) din (lerin) den kendilerine seriat (cıkarıb) yapan ortakları mı var? Eger o fasıl kelimesi olmasaydı aralarında mutlakaa (dunyada icra) edilmis (isleri bitirilmis) di bile. Subhesiz ki o zaalimler icin hakkı cetin bir azab vardır
Surah Ash-Shura, Verse 21
تَرَى ٱلظَّـٰلِمِينَ مُشۡفِقِينَ مِمَّا كَسَبُواْ وَهُوَ وَاقِعُۢ بِهِمۡۗ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ فِي رَوۡضَاتِ ٱلۡجَنَّاتِۖ لَهُم مَّا يَشَآءُونَ عِندَ رَبِّهِمۡۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡكَبِيرُ
Sen o zaalimlerin (dunyada) isleyib kazandıkları (kotulukler) yuzunden (kıyamet gununde nasıl) korkulara ducar olacaklarını — ki bu (kotuluklerin cezası o gun mutlakaa) onların basına gelecekdir — goreceksin. Iman edib de iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunanlar ise cennetlerin (haas) bagcelerindedir. Rableri huzurunda ne dilerlerse (hepsi) onlarındır. Iste bu, buyuk fazl (-u kerem) in ta kendisidir
Surah Ash-Shura, Verse 22
ذَٰلِكَ ٱلَّذِي يُبَشِّرُ ٱللَّهُ عِبَادَهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِۗ قُل لَّآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ أَجۡرًا إِلَّا ٱلۡمَوَدَّةَ فِي ٱلۡقُرۡبَىٰۗ وَمَن يَقۡتَرِفۡ حَسَنَةٗ نَّزِدۡ لَهُۥ فِيهَا حُسۡنًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ شَكُورٌ
Iste bu, Allahın — iman edib de iyi iyi amel (ve hareketlerde bulunan — kullarına mujdelemekde oldugu (seadet) dir. (Habibim) de ki: «Ben bu (tebligıma) karsı akrıbalıkda sevgiden baska hicbir mukafat istemiyorum». Kim bir guzellik kazanırsa biz onun bu hususdaki guzelligini artırırız. Cunku Allah cok yarlıgayıcıdır. (Guzel amellere karsı guzel sevab ve) mukafat ile mukaabele edicidir
Surah Ash-Shura, Verse 23
أَمۡ يَقُولُونَ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗاۖ فَإِن يَشَإِ ٱللَّهُ يَخۡتِمۡ عَلَىٰ قَلۡبِكَۗ وَيَمۡحُ ٱللَّهُ ٱلۡبَٰطِلَ وَيُحِقُّ ٱلۡحَقَّ بِكَلِمَٰتِهِۦٓۚ إِنَّهُۥ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Yoksa «O, Allaha karsı bir yalan duzdu» mu derler? Fakat eger Allah dilerse senin kalbini muhurler Allah baatılı (yasatmaz) mahveder. Sozleriyle hakkı yerine getirir. Subhesiz ki O, kalblerde olan (sır) ları dahi bilendir
Surah Ash-Shura, Verse 24
وَهُوَ ٱلَّذِي يَقۡبَلُ ٱلتَّوۡبَةَ عَنۡ عِبَادِهِۦ وَيَعۡفُواْ عَنِ ٱلسَّيِّـَٔاتِ وَيَعۡلَمُ مَا تَفۡعَلُونَ
O, kullarının tevbesini kabul eden, kotu hareketlerini (tevbe ile) bagıslayan, ne islerseniz bilendir
Surah Ash-Shura, Verse 25
وَيَسۡتَجِيبُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ وَيَزِيدُهُم مِّن فَضۡلِهِۦۚ وَٱلۡكَٰفِرُونَ لَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدٞ
Iman edib de iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunanlar (ın duasın) a icabet eder. Onlara fazl (-u kerem) inden (daha nicesini) artırır da. Kafirlere gelince: Onlar icin de cok cetin bir azab vardır
Surah Ash-Shura, Verse 26
۞وَلَوۡ بَسَطَ ٱللَّهُ ٱلرِّزۡقَ لِعِبَادِهِۦ لَبَغَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَٰكِن يُنَزِّلُ بِقَدَرٖ مَّا يَشَآءُۚ إِنَّهُۥ بِعِبَادِهِۦ خَبِيرُۢ بَصِيرٞ
Eger Allah (butun) kullarına (musavat uzere) bol rızık verseydi yer (yuzun) de muhakkak ki taskınlık ederler, azarlardı. Fakat O, ne mıkdar dilerse (rızkı o kadar) indirir. Subhe yok ki O, kulların (ın her haalin) den hakkıyle haberdardır, (her sey´i) kemaliyle gorendir
Surah Ash-Shura, Verse 27
وَهُوَ ٱلَّذِي يُنَزِّلُ ٱلۡغَيۡثَ مِنۢ بَعۡدِ مَا قَنَطُواْ وَيَنشُرُ رَحۡمَتَهُۥۚ وَهُوَ ٱلۡوَلِيُّ ٱلۡحَمِيدُ
O, (insanlar) umidlerini kesdikden sonra, yagmuru indirmekde, rahmetini yaymakda olandır. O, hakıyki yar, her hamde sezavardır
Surah Ash-Shura, Verse 28
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِۦ خَلۡقُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَثَّ فِيهِمَا مِن دَآبَّةٖۚ وَهُوَ عَلَىٰ جَمۡعِهِمۡ إِذَا يَشَآءُ قَدِيرٞ
Goklerin ve yerin ve bunlar icinde yayıp uretdigi canlıların yaratılısı Onun ayetlerindendir. O, butun bunları (kıyamet gununde) toplamıya da, dileyecegi zaman, hakkıyle kaadirdir
Surah Ash-Shura, Verse 29
وَمَآ أَصَٰبَكُم مِّن مُّصِيبَةٖ فَبِمَا كَسَبَتۡ أَيۡدِيكُمۡ وَيَعۡفُواْ عَن كَثِيرٖ
Sizi carpan her musiybet, kendi ellerinizin (ihtiyarınızın) isleyib kazandıgı (gunahlar) yuzundendir. (Bununla beraber Allah) bir cogunu da afveder (de musıybete ugratmaz)
Surah Ash-Shura, Verse 30
وَمَآ أَنتُم بِمُعۡجِزِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٖ
Siz yer (yuzun) de (Allahı) aaciz bırakabilecekler degilsiniz Sizin Allahdan baska ne bir haaminiz, ne bir yardımcınız yokdur
Surah Ash-Shura, Verse 31
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِ ٱلۡجَوَارِ فِي ٱلۡبَحۡرِ كَٱلۡأَعۡلَٰمِ
Denizde daglar gibi akıb giden gemiler de Onun ayetlerindendir
Surah Ash-Shura, Verse 32
إِن يَشَأۡ يُسۡكِنِ ٱلرِّيحَ فَيَظۡلَلۡنَ رَوَاكِدَ عَلَىٰ ظَهۡرِهِۦٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّكُلِّ صَبَّارٖ شَكُورٍ
Eger O, dilerse ruzgarı durdurur da (gemiler denizin) sırtı ustunde (akmayıb) kalırlar. Subhesiz ki bunda cok sabreden, cok sukreden herkes icin kat´i ayetler vardır
Surah Ash-Shura, Verse 33
أَوۡ يُوبِقۡهُنَّ بِمَا كَسَبُواْ وَيَعۡفُ عَن كَثِيرٖ
Yahud (Allah bu gemileri, binenlerin) kazandıkları (gunahlar) yuzunden (fırtına ile batırıb) helak eder. (Iclerindekilerden) bir cogunu da bagıslar (kurtarır)
Surah Ash-Shura, Verse 34
وَيَعۡلَمَ ٱلَّذِينَ يُجَٰدِلُونَ فِيٓ ءَايَٰتِنَا مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٖ
(Taki) ayetlerimiz hakkında mucadele etmekde olanlar, kendileri icin kac (ıb kurtul) acakları hicbir yer olmadıgını bilsin (ler)
Surah Ash-Shura, Verse 35
فَمَآ أُوتِيتُم مِّن شَيۡءٖ فَمَتَٰعُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ وَأَبۡقَىٰ لِلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُونَ
Size verilen sey dunya hayaatının (gecici birer) faidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha sureklidir. (Bu sevablar) iman edib de ancak Rablerine guvenib dayanmakda, buyuk gunahlardan ve faahis kotuluklerden kacınmakda, ofkelendikleri zaman bizzat (kusurları) ortmekde (bagıslamakda) olanlara, Rablerinin (tevhid ve ibadete aid da´vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdogru kılanlara — ki bunların isleri aralarında musavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandırdıgımız seylerden (Allaha taat ugrunda) harcamakda bulunanlara, kendilerine tagallub ve zulum vaaki oldugu zaman elbirlik (mazluma) yardım eyleyenlere mahsusdur
Surah Ash-Shura, Verse 36
وَٱلَّذِينَ يَجۡتَنِبُونَ كَبَـٰٓئِرَ ٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡفَوَٰحِشَ وَإِذَا مَا غَضِبُواْ هُمۡ يَغۡفِرُونَ
Size verilen sey dunya hayaatının (gecici birer) faidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha sureklidir. (Bu sevablar) iman edib de ancak Rablerine guvenib dayanmakda, buyuk gunahlardan ve faahis kotuluklerden kacınmakda, ofkelendikleri zaman bizzat (kusurları) ortmekde (bagıslamakda) olanlara, Rablerinin (tevhid ve ibadete aid da´vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdogru kılanlara — ki bunların isleri aralarında musavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandırdıgımız seylerden (Allaha taat ugrunda) harcamakda bulunanlara, kendilerine tagallub ve zulum vaaki oldugu zaman elbirlik (mazluma) yardım eyleyenlere mahsusdur
Surah Ash-Shura, Verse 37
وَٱلَّذِينَ ٱسۡتَجَابُواْ لِرَبِّهِمۡ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَمۡرُهُمۡ شُورَىٰ بَيۡنَهُمۡ وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ
Size verilen sey dunya hayaatının (gecici birer) faidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha sureklidir. (Bu sevablar) iman edib de ancak Rablerine guvenib dayanmakda, buyuk gunahlardan ve faahis kotuluklerden kacınmakda, ofkelendikleri zaman bizzat (kusurları) ortmekde (bagıslamakda) olanlara, Rablerinin (tevhid ve ibadete aid da´vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdogru kılanlara — ki bunların isleri aralarında musavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandırdıgımız seylerden (Allaha taat ugrunda) harcamakda bulunanlara, kendilerine tagallub ve zulum vaaki oldugu zaman elbirlik (mazluma) yardım eyleyenlere mahsusdur
Surah Ash-Shura, Verse 38
وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَصَابَهُمُ ٱلۡبَغۡيُ هُمۡ يَنتَصِرُونَ
Size verilen sey dunya hayaatının (gecici birer) faidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha sureklidir. (Bu sevablar) iman edib de ancak Rablerine guvenib dayanmakda, buyuk gunahlardan ve faahis kotuluklerden kacınmakda, ofkelendikleri zaman bizzat (kusurları) ortmekde (bagıslamakda) olanlara, Rablerinin (tevhid ve ibadete aid da´vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdogru kılanlara — ki bunların isleri aralarında musavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandırdıgımız seylerden (Allaha taat ugrunda) harcamakda bulunanlara, kendilerine tagallub ve zulum vaaki oldugu zaman elbirlik (mazluma) yardım eyleyenlere mahsusdur
Surah Ash-Shura, Verse 39
وَجَزَـٰٓؤُاْ سَيِّئَةٖ سَيِّئَةٞ مِّثۡلُهَاۖ فَمَنۡ عَفَا وَأَصۡلَحَ فَأَجۡرُهُۥ عَلَى ٱللَّهِۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Kotulugun karsılıgı ona denk bir kotuluk (bir misilleme) dir. Fakat kim afveder, barısı saglarsa mukafatı Allaha aiddir. Subhe yok ki O, zaalimleri asla sevmez
Surah Ash-Shura, Verse 40
وَلَمَنِ ٱنتَصَرَ بَعۡدَ ظُلۡمِهِۦ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مَا عَلَيۡهِم مِّن سَبِيلٍ
Kim kendisine (yapılan) zulmun ardından herhalde hakkını alırsa bunlar aleyhinde (mes´uliyyete) bir yol yokdur
Surah Ash-Shura, Verse 41
إِنَّمَا ٱلسَّبِيلُ عَلَى ٱلَّذِينَ يَظۡلِمُونَ ٱلنَّاسَ وَيَبۡغُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّۚ أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
O yol ancak insanlara zulum etmekde, yer (yuzun) de haksız olarak tegallube kalkmakda olanlara karsıdır. Iste bunlar (yok mu?) bunların hakkı pek acıklı bir azabdır
Surah Ash-Shura, Verse 42
وَلَمَن صَبَرَ وَغَفَرَ إِنَّ ذَٰلِكَ لَمِنۡ عَزۡمِ ٱلۡأُمُورِ
Bununla beraber kim sabreder, (sucları) orter (bagıslar) sa iste bu, subhesiz ve elbet azm olunacak umurdandır
Surah Ash-Shura, Verse 43
وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن وَلِيّٖ مِّنۢ بَعۡدِهِۦۗ وَتَرَى ٱلظَّـٰلِمِينَ لَمَّا رَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَ يَقُولُونَ هَلۡ إِلَىٰ مَرَدّٖ مِّن سَبِيلٖ
Allah kimi sasırtırsa bundan sonra onun hicbir haamisi yokdur. O zaalimleri goreceksin ki onlar azabı gordukleri zaman «(Dunyaye) geri donmiye bir yol var mı?» diyeceklerdir
Surah Ash-Shura, Verse 44
وَتَرَىٰهُمۡ يُعۡرَضُونَ عَلَيۡهَا خَٰشِعِينَ مِنَ ٱلذُّلِّ يَنظُرُونَ مِن طَرۡفٍ خَفِيّٖۗ وَقَالَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِنَّ ٱلۡخَٰسِرِينَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ وَأَهۡلِيهِمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ أَلَآ إِنَّ ٱلظَّـٰلِمِينَ فِي عَذَابٖ مُّقِيمٖ
Onların (atese) arz olunurlarken, zilletden boyunlarını buke buke goz ucuyle (nasıl) bakacaklarını goreceksin. iman etmis olanlar (soyle) demis (ler) dir (diyeceklerdir): «Gercek husrana dusenler, kıyamet gunu kendilerini de tarafdarlarını da husrana ugratanlardır». Gozunuzu acın ki zaalimler muhakkak surekli bir azab icindedirler
Surah Ash-Shura, Verse 45
وَمَا كَانَ لَهُم مِّنۡ أَوۡلِيَآءَ يَنصُرُونَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِۗ وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِن سَبِيلٍ
Onların Allahdan baska kendilerine yardım edecek, hicbir dostları yokdur. Allah kimi sapıklıkda bırakırsa ona hicbir yol yokdur
Surah Ash-Shura, Verse 46
ٱسۡتَجِيبُواْ لِرَبِّكُم مِّن قَبۡلِ أَن يَأۡتِيَ يَوۡمٞ لَّا مَرَدَّ لَهُۥ مِنَ ٱللَّهِۚ مَا لَكُم مِّن مَّلۡجَإٖ يَوۡمَئِذٖ وَمَا لَكُم مِّن نَّكِيرٖ
Allahdan reddine asla care olmayacak bir gun gelmezden evvel Rabbiniz (in da´vetin) e icabet edin. O gun sizin icin ne sıgınacak bir yer, sizin icin ne de (gunahlarınızı) inkar (a bir mecal) yokdur
Surah Ash-Shura, Verse 47
فَإِنۡ أَعۡرَضُواْ فَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ عَلَيۡهِمۡ حَفِيظًاۖ إِنۡ عَلَيۡكَ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُۗ وَإِنَّآ إِذَآ أَذَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ مِنَّا رَحۡمَةٗ فَرِحَ بِهَاۖ وَإِن تُصِبۡهُمۡ سَيِّئَةُۢ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡ فَإِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ كَفُورٞ
Eger onlar (imandan) yine yuz cevirirlerse biz seni (zaten) onların uzerine bir bekci gondermedik ya. Sana aid olan (vazife), tebligden baskası degildir. Hakıykat biz insana tarafımızdan bir ni´met tatdırdıgımız vakit o, bununla ferahlanır. Eger onlara, kendi ellerinin one surdukleri (ihtiyarlariyle irtikab etdikleri) seyler (gunahlar) yuzunden, bir fenalık isaabet ederse o zaman da insan cidden bir nankordur
Surah Ash-Shura, Verse 48
لِّلَّهِ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ يَخۡلُقُ مَا يَشَآءُۚ يَهَبُ لِمَن يَشَآءُ إِنَٰثٗا وَيَهَبُ لِمَن يَشَآءُ ٱلذُّكُورَ
Goklerin ve yerin mulk (ve tasarruf) u Allahındır. Ne dilerse yaratır O. Kimi dilerse ona kız (evlad) lar bagıslar, kimi dilerse ona erkek (evlad) lar lutfeder
Surah Ash-Shura, Verse 49
أَوۡ يُزَوِّجُهُمۡ ذُكۡرَانٗا وَإِنَٰثٗاۖ وَيَجۡعَلُ مَن يَشَآءُ عَقِيمًاۚ إِنَّهُۥ عَلِيمٞ قَدِيرٞ
Yahud (o cocukları) erkekler, disiler olmak uzere cift verir. Kimi de dilerse onu kısır bırakır. Subhesiz O, hakkıyle bilendir, (her sey´e) kaadirdir
Surah Ash-Shura, Verse 50
۞وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ ٱللَّهُ إِلَّا وَحۡيًا أَوۡ مِن وَرَآيِٕ حِجَابٍ أَوۡ يُرۡسِلَ رَسُولٗا فَيُوحِيَ بِإِذۡنِهِۦ مَا يَشَآءُۚ إِنَّهُۥ عَلِيٌّ حَكِيمٞ
(Ya) bir vahy ile, ya bir perde arkasından, yahud bir elci gonderib de kendi izniyle dileyecegini vahyetmesi olmadıkca Allahın hicbir besere kelam soylemesi (vaaki) olmamısdır. Subhesiz ki O, cok yucedir, mutlak bir hukum ve hikmet saahibidir
Surah Ash-Shura, Verse 51
وَكَذَٰلِكَ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ رُوحٗا مِّنۡ أَمۡرِنَاۚ مَا كُنتَ تَدۡرِي مَا ٱلۡكِتَٰبُ وَلَا ٱلۡإِيمَٰنُ وَلَٰكِن جَعَلۡنَٰهُ نُورٗا نَّهۡدِي بِهِۦ مَن نَّشَآءُ مِنۡ عِبَادِنَاۚ وَإِنَّكَ لَتَهۡدِيٓ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Iste biz, sana da (Habibim) boylece emrimizden bir ruuh vahyetdik. Halbuki (vahiyden evvel) kitab nedir, iman nedir, sen bilmezdin. Fakat biz onu bir nuur yapdık. Bununla kullarımızdan kimi dilersek ona hidayet ederiz. Subhesiz ki sen herhalde dogru bir yolun rehberligini yapıyorsun
Surah Ash-Shura, Verse 52
صِرَٰطِ ٱللَّهِ ٱلَّذِي لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ أَلَآ إِلَى ٱللَّهِ تَصِيرُ ٱلۡأُمُورُ
(Oyle dogru bir yol ki, o) goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi kendisinin olan Allahın yoludur. Gozunuzu acın: (Butun) isler ancak Allaha donub varır
Surah Ash-Shura, Verse 53