Surah Az-Zukhruf - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
حمٓ
Haa, Mim
Surah Az-Zukhruf, Verse 1
وَٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡمُبِينِ
(Hidayet yolunu) apasikar gosteren (su) kitaba andederim ki
Surah Az-Zukhruf, Verse 2
إِنَّا جَعَلۡنَٰهُ قُرۡءَٰنًا عَرَبِيّٗا لَّعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ
Hakıykat biz onu, (Onun manalarını) anlayasınız diye, Arabca bir Kur´an yapdık
Surah Az-Zukhruf, Verse 3
وَإِنَّهُۥ فِيٓ أُمِّ ٱلۡكِتَٰبِ لَدَيۡنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ
Subhesiz o (Kur´an), nezdimizdeki ana kitabda (sabit), cok yuce cok kıymetli (bir kitab) dır
Surah Az-Zukhruf, Verse 4
أَفَنَضۡرِبُ عَنكُمُ ٱلذِّكۡرَ صَفۡحًا أَن كُنتُمۡ قَوۡمٗا مُّسۡرِفِينَ
Siz haddi asan bir kavmsinizdir diye artık o Kur´anı sizden (uzaklasdırıb, inzalinde) vaz gecib bırakı mı verelim
Surah Az-Zukhruf, Verse 5
وَكَمۡ أَرۡسَلۡنَا مِن نَّبِيّٖ فِي ٱلۡأَوَّلِينَ
Halbuki biz evvelki (ummet) ler icinde de nice peygamber (ler) gonderdik
Surah Az-Zukhruf, Verse 6
وَمَا يَأۡتِيهِم مِّن نَّبِيٍّ إِلَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ
Onlar da, kendilerine bir peygamber gelmeye dursun, ille onunla istihza ederlerdi
Surah Az-Zukhruf, Verse 7
فَأَهۡلَكۡنَآ أَشَدَّ مِنۡهُم بَطۡشٗا وَمَضَىٰ مَثَلُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Onun icin biz kuvvetce bunlardan daha cetinlerini helak ettik. O evvelki (ummet) lerin misal (ler) i (nice ayetlerimizde) gecmisdir
Surah Az-Zukhruf, Verse 8
وَلَئِن سَأَلۡتَهُم مَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡعَلِيمُ
Andolsun ki eger onlara «Gokleri, yeri kim yaratdı?» (diye) sorarsan elbette «Onları O mutlak gaalib, O (her sey´i) hakkıyle bilen (Allah) yaratdı» derler
Surah Az-Zukhruf, Verse 9
ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلۡأَرۡضَ مَهۡدٗا وَجَعَلَ لَكُمۡ فِيهَا سُبُلٗا لَّعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ
(O Allah ki) yeri sizin icin bir besik yapmıs, onda, dogru gidesiniz diye, yollar acmısdır
Surah Az-Zukhruf, Verse 10
وَٱلَّذِي نَزَّلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءَۢ بِقَدَرٖ فَأَنشَرۡنَا بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗاۚ كَذَٰلِكَ تُخۡرَجُونَ
(O Allah ki) gokden bir olcu ile su indirmisdir. Iste biz onunla olu bir memlekete can verdik. Sizde boylece (kabirlerinizden diriltilib) cıkarılacaksınız
Surah Az-Zukhruf, Verse 11
وَٱلَّذِي خَلَقَ ٱلۡأَزۡوَٰجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ ٱلۡفُلۡكِ وَٱلۡأَنۡعَٰمِ مَا تَرۡكَبُونَ
(O Allah ki) butun (mahlukları) sınıf sınıf yaratmıs, sizin icin gemilerden, hayvanlardan bineceginiz seyleri meydana getirmisdir
Surah Az-Zukhruf, Verse 12
لِتَسۡتَوُۥاْ عَلَىٰ ظُهُورِهِۦ ثُمَّ تَذۡكُرُواْ نِعۡمَةَ رَبِّكُمۡ إِذَا ٱسۡتَوَيۡتُمۡ عَلَيۡهِ وَتَقُولُواْ سُبۡحَٰنَ ٱلَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُۥ مُقۡرِنِينَ
Taki sırtlarında karaar kılasınız, sonra uzerlerine yerlesince (kalblerinizle) Rabbinizin ni´metini iyice dusunesiniz ve (dilinizle de) «Bunları bize rameden Allahın sanı ne yucedir, munezzehdir. Yoksa biz bunlara guc yetiremezdik. Biz herhalde, ancak Rabbimize donub gidicileriz», diyesiniz
Surah Az-Zukhruf, Verse 13
وَإِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ
Taki sırtlarında karaar kılasınız, sonra uzerlerine yerlesince (kalblerinizle) Rabbinizin ni´metini iyice dusunesiniz ve (dilinizle de) «Bunları bize rameden Allahın sanı ne yucedir, munezzehdir. Yoksa biz bunlara guc yetiremezdik. Biz herhalde, ancak Rabbimize donub gidicileriz», diyesiniz
Surah Az-Zukhruf, Verse 14
وَجَعَلُواْ لَهُۥ مِنۡ عِبَادِهِۦ جُزۡءًاۚ إِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ لَكَفُورٞ مُّبِينٌ
(Boyle iken) kullarından kimi Ona bir cuz´ isnad etdiler. Hakıykat, insan acıkca kufurbazdır
Surah Az-Zukhruf, Verse 15
أَمِ ٱتَّخَذَ مِمَّا يَخۡلُقُ بَنَاتٖ وَأَصۡفَىٰكُم بِٱلۡبَنِينَ
Yoksa O, yaratmakda olduklarının icinden (kendisine) kızlar edindi de oglanları size mi ayırıb secdi
Surah Az-Zukhruf, Verse 16
وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُم بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحۡمَٰنِ مَثَلٗا ظَلَّ وَجۡهُهُۥ مُسۡوَدّٗا وَهُوَ كَظِيمٌ
Onlardan birine O cok esirgeyici (Allaha) isnad etdigi bir benzerle mujde verildigi zaman o, gamla dolu ve ebkem bir halde, yuzu kapkara kesiliyor
Surah Az-Zukhruf, Verse 17
أَوَمَن يُنَشَّؤُاْ فِي ٱلۡحِلۡيَةِ وَهُوَ فِي ٱلۡخِصَامِ غَيۡرُ مُبِينٖ
(Onlar) sus icinde yetisdirilmekde olub da kendisi mucadele (huccetini) acıklamayan kisiyi mi (Allaha nisbet ediyorlar)
Surah Az-Zukhruf, Verse 18
وَجَعَلُواْ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةَ ٱلَّذِينَ هُمۡ عِبَٰدُ ٱلرَّحۡمَٰنِ إِنَٰثًاۚ أَشَهِدُواْ خَلۡقَهُمۡۚ سَتُكۡتَبُ شَهَٰدَتُهُمۡ وَيُسۡـَٔلُونَ
Onlar, O cok esirgeyici (Allah) ın bizzat kulları olan melekleri de disiler yapdılar! Onların yaratılıslarında hazır mı idiler?! Onların (bu yalan) sahicilikleri yazılacak, onlar sorguya cekileceklerdir
Surah Az-Zukhruf, Verse 19
وَقَالُواْ لَوۡ شَآءَ ٱلرَّحۡمَٰنُ مَا عَبَدۡنَٰهُمۗ مَّا لَهُم بِذَٰلِكَ مِنۡ عِلۡمٍۖ إِنۡ هُمۡ إِلَّا يَخۡرُصُونَ
Dediler ki: «Eger o cok esirgeyici (Allah) dileseydi biz bunlara tapmazdık». Onların buna dair hicbir bilgisi yokdur. Onlar yalandan baska bir sey soylemiyorlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 20
أَمۡ ءَاتَيۡنَٰهُمۡ كِتَٰبٗا مِّن قَبۡلِهِۦ فَهُم بِهِۦ مُسۡتَمۡسِكُونَ
Yoksa biz kendilerine bu (Kur´an) dan evvel (iddialarına yer veren) bir kitab verdik de simdi onlar buna mı tutunuculardır
Surah Az-Zukhruf, Verse 21
بَلۡ قَالُوٓاْ إِنَّا وَجَدۡنَآ ءَابَآءَنَا عَلَىٰٓ أُمَّةٖ وَإِنَّا عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِم مُّهۡتَدُونَ
Bil´akis (soyle) dediler: «Gercek biz atalarımızı bir ummet (bir din) uzerinde bulduk. Biz de hakikaten onların izleri ustunden dogruya erdirilmisleriz»
Surah Az-Zukhruf, Verse 22
وَكَذَٰلِكَ مَآ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ فِي قَرۡيَةٖ مِّن نَّذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتۡرَفُوهَآ إِنَّا وَجَدۡنَآ ءَابَآءَنَا عَلَىٰٓ أُمَّةٖ وَإِنَّا عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِم مُّقۡتَدُونَ
Senden evvel her hangi bir memlekete fena akıbetleri haber verici hicbir peygamber gondermedik ki ille oranın refah erbabı da boylece «Gercek biz atalarımızı bir ummet (bir din) uzerinde bulduk. Biz de hakikaten onların izlerine uymuslarız» demis (ler) dir
Surah Az-Zukhruf, Verse 23
۞قَٰلَ أَوَلَوۡ جِئۡتُكُم بِأَهۡدَىٰ مِمَّا وَجَدتُّمۡ عَلَيۡهِ ءَابَآءَكُمۡۖ قَالُوٓاْ إِنَّا بِمَآ أُرۡسِلۡتُم بِهِۦ كَٰفِرُونَ
(O peygamberlerden her biri soyle) dedi: «Ben, atalarınızı ustunde bulundugunuzdan daha dogrusunu size getirdimse de mi»? Onlar da «Biz, dediler, o sizin gonderildiginiz seylere (dogru da olsa) kufr edicileriz»
Surah Az-Zukhruf, Verse 24
فَٱنتَقَمۡنَا مِنۡهُمۡۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُكَذِّبِينَ
Bunun uzerine biz de onlardan intikaam aldık. Iste bak, tekzib edenlerin akıbeti nice oldu
Surah Az-Zukhruf, Verse 25
وَإِذۡ قَالَ إِبۡرَٰهِيمُ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦٓ إِنَّنِي بَرَآءٞ مِّمَّا تَعۡبُدُونَ
Bir zaman da Ibrahim, babasına ve kavmine «Ben, demisdi, hakikat, sizin tapmakda olduklarınızdan uzagım»
Surah Az-Zukhruf, Verse 26
إِلَّا ٱلَّذِي فَطَرَنِي فَإِنَّهُۥ سَيَهۡدِينِ
«(Fakat) beni yaratan (Allah) mustesna. Subhe yok ki O, beni dogru yolda muvaffak edecekdir»
Surah Az-Zukhruf, Verse 27
وَجَعَلَهَا كَلِمَةَۢ بَاقِيَةٗ فِي عَقِبِهِۦ لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ
(Ibrahim) bunu (bu tevhid kelimesini, ileride Mekkeliler de dinine) donsunler diye, zurriyeti arasında baakıy bir kelime yapdı
Surah Az-Zukhruf, Verse 28
بَلۡ مَتَّعۡتُ هَـٰٓؤُلَآءِ وَءَابَآءَهُمۡ حَتَّىٰ جَآءَهُمُ ٱلۡحَقُّ وَرَسُولٞ مُّبِينٞ
Daha dogrusu ben onları da, atlarını da, kendilerine hak (ve seriat hukumlerini) acıklayan bir peygamber gelinceye kadar, faidelendirdim (yasatdım)
Surah Az-Zukhruf, Verse 29
وَلَمَّا جَآءَهُمُ ٱلۡحَقُّ قَالُواْ هَٰذَا سِحۡرٞ وَإِنَّا بِهِۦ كَٰفِرُونَ
(Fakat) kendilerine o hak gelince onlar «Bu, sihirdir. Biz onu (inkar ile) kufredicileriz» demislerdir
Surah Az-Zukhruf, Verse 30
وَقَالُواْ لَوۡلَا نُزِّلَ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانُ عَلَىٰ رَجُلٖ مِّنَ ٱلۡقَرۡيَتَيۡنِ عَظِيمٍ
Bir de (sunu) soylediler: «Su Kur´an iki memleketin birindeki buyuk bir adama indirilmeli degil miydi»
Surah Az-Zukhruf, Verse 31
أَهُمۡ يَقۡسِمُونَ رَحۡمَتَ رَبِّكَۚ نَحۡنُ قَسَمۡنَا بَيۡنَهُم مَّعِيشَتَهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَرَفَعۡنَا بَعۡضَهُمۡ فَوۡقَ بَعۡضٖ دَرَجَٰتٖ لِّيَتَّخِذَ بَعۡضُهُم بَعۡضٗا سُخۡرِيّٗاۗ وَرَحۡمَتُ رَبِّكَ خَيۡرٞ مِّمَّا يَجۡمَعُونَ
Rabbinin rahmetini onlar mı paylasdırıyorlar?! Dunya hayatında onların maisetlerini bile aralarında (onlar degil) biz taksim etdik. Kimi derece derece diger kiminin ustune cıkardık ki bir kısmı bir kısmını is adamı edinsin. Rabbinin rahmeti onların toplayageldiklerinden daha hayırlıdır
Surah Az-Zukhruf, Verse 32
وَلَوۡلَآ أَن يَكُونَ ٱلنَّاسُ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ لَّجَعَلۡنَا لِمَن يَكۡفُرُ بِٱلرَّحۡمَٰنِ لِبُيُوتِهِمۡ سُقُفٗا مِّن فِضَّةٖ وَمَعَارِجَ عَلَيۡهَا يَظۡهَرُونَ
Eger (butun) insanlar (kufre imrenecek) birtek ummet haaline gelmeyecek olsaydı O cok esirgeyen (Allah) a kufreden kimselerin evlerinin tavanlarını, ustunden cıkacakları merdivenleri
Surah Az-Zukhruf, Verse 33
وَلِبُيُوتِهِمۡ أَبۡوَٰبٗا وَسُرُرًا عَلَيۡهَا يَتَّكِـُٔونَ
odalarının kapılarını, uzerine yaslanacakları tahtları hep gumusden yapardık
Surah Az-Zukhruf, Verse 34
وَزُخۡرُفٗاۚ وَإِن كُلُّ ذَٰلِكَ لَمَّا مَتَٰعُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَٱلۡأٓخِرَةُ عِندَ رَبِّكَ لِلۡمُتَّقِينَ
(Onları) altın zinetler (e bogardık). Bunların hepsi dunya hayatının gecici metaından baska seyler degildir. Ahiret (seadeti) ise Rabbinin indinde (ancak kufur ve measiden) kacınanlara mahsusdur
Surah Az-Zukhruf, Verse 35
وَمَن يَعۡشُ عَن ذِكۡرِ ٱلرَّحۡمَٰنِ نُقَيِّضۡ لَهُۥ شَيۡطَٰنٗا فَهُوَ لَهُۥ قَرِينٞ
Kim O cok esirgeyici (Allah) ın zikrinden goz yumarsa biz ona seytanı musallat ederiz. Artık bu, onun (ayrılmaz) bir arkadasıdır
Surah Az-Zukhruf, Verse 36
وَإِنَّهُمۡ لَيَصُدُّونَهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ وَيَحۡسَبُونَ أَنَّهُم مُّهۡتَدُونَ
Subhesiz ki bunlar onları yoldan cıkarırlar. Onlar da kendi lerinin hidayete erdirilmis olduklarını sanırlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 37
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَنَا قَالَ يَٰلَيۡتَ بَيۡنِي وَبَيۡنَكَ بُعۡدَ ٱلۡمَشۡرِقَيۡنِ فَبِئۡسَ ٱلۡقَرِينُ
Nihayet o bize geldigi zaman dedi ki (der ki): «Keski seninle benim aramda gun dogrusu ile gun batısı kadar uzaklık olsaydı! (Sen) ne kotu arkadas (mıssın)»
Surah Az-Zukhruf, Verse 38
وَلَن يَنفَعَكُمُ ٱلۡيَوۡمَ إِذ ظَّلَمۡتُمۡ أَنَّكُمۡ فِي ٱلۡعَذَابِ مُشۡتَرِكُونَ
Bu temenniniz ve pesimanlıgınız bugun size asla faide vermez. Cunku (hepiniz) zulmetdiniz. Muhakkak siz de azabda ortaklarsınız
Surah Az-Zukhruf, Verse 39
أَفَأَنتَ تُسۡمِعُ ٱلصُّمَّ أَوۡ تَهۡدِي ٱلۡعُمۡيَ وَمَن كَانَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Artık (Habibim) o sagırlara sen mi duyuracaksın? yahud o korlere, o apacık bir sapıklık icinde bulunan kimselere (sen mi) hidayet edeceksin
Surah Az-Zukhruf, Verse 40
فَإِمَّا نَذۡهَبَنَّ بِكَ فَإِنَّا مِنۡهُم مُّنتَقِمُونَ
Eger seni herhalde (alır) goturursek subhe yok ki onlardan biz intikaam alıcılarızdır
Surah Az-Zukhruf, Verse 41
أَوۡ نُرِيَنَّكَ ٱلَّذِي وَعَدۡنَٰهُمۡ فَإِنَّا عَلَيۡهِم مُّقۡتَدِرُونَ
Yahud onlara va´d (ve tehdid) etdigimiz (azab) ı (senin hayatında) behemehal kendine gosterecegiz. Cunku biz onların ustunde iktidar saahibleriyiz
Surah Az-Zukhruf, Verse 42
فَٱسۡتَمۡسِكۡ بِٱلَّذِيٓ أُوحِيَ إِلَيۡكَۖ إِنَّكَ عَلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Binaen´aleyh sen, sana vahyolunan (Kur´an) a kuvvetle sarıl. Muhakkak ki sen dosdogru bir yol uzerindesin
Surah Az-Zukhruf, Verse 43
وَإِنَّهُۥ لَذِكۡرٞ لَّكَ وَلِقَوۡمِكَۖ وَسَوۡفَ تُسۡـَٔلُونَ
Subhe yok ki o (Kur´an) senin icin de, kavmin icin de kat´i bir serefdir. Siz (ondan) mes´ul olacaksınız
Surah Az-Zukhruf, Verse 44
وَسۡـَٔلۡ مَنۡ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ مِن رُّسُلِنَآ أَجَعَلۡنَا مِن دُونِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ءَالِهَةٗ يُعۡبَدُونَ
Senden evvel gonderdigimiz peygamberlerimize sor: Biz o cok esirgeyici (Allah) dan baska tapılacak Tanrılar yapmıs mıyız
Surah Az-Zukhruf, Verse 45
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا مُوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Andolsun ki biz Musayı da ayetlerimizle Fir´avne ve cemaatine peygamber olarak gonderdik de o, «Ben gercek alemlerin Rabbinin elcisiyim» dedi
Surah Az-Zukhruf, Verse 46
فَلَمَّا جَآءَهُم بِـَٔايَٰتِنَآ إِذَا هُم مِّنۡهَا يَضۡحَكُونَ
Fakat onlara ayetlerimiz gelince bir de ne gorsunler, onlar bu (ayetlere) guluyorlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 47
وَمَا نُرِيهِم مِّنۡ ءَايَةٍ إِلَّا هِيَ أَكۡبَرُ مِنۡ أُخۡتِهَاۖ وَأَخَذۡنَٰهُم بِٱلۡعَذَابِ لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ
Biz onlara her hangi bir ayeti gostermiyorduk ki bu, mutlakaa oburlerinden daha buyukdu. Onları, belki (kufurden) donenler diye, (bir zaman da) azab ile tutduk
Surah Az-Zukhruf, Verse 48
وَقَالُواْ يَـٰٓأَيُّهَ ٱلسَّاحِرُ ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَ إِنَّنَا لَمُهۡتَدُونَ
(Azabı gorunce) dediler ki: «Ey sihir yapan, bizim icin Rabbine, sana olan va´di vech ile, dua et. Muhakkak biz dogru yola kavusdurulmus olacagız»
Surah Az-Zukhruf, Verse 49
فَلَمَّا كَشَفۡنَا عَنۡهُمُ ٱلۡعَذَابَ إِذَا هُمۡ يَنكُثُونَ
Fakat biz onlardan azabı giderince bir de ne bakarsın: Onlar verdikleri sozu bozuyorlar bile
Surah Az-Zukhruf, Verse 50
وَنَادَىٰ فِرۡعَوۡنُ فِي قَوۡمِهِۦ قَالَ يَٰقَوۡمِ أَلَيۡسَ لِي مُلۡكُ مِصۡرَ وَهَٰذِهِ ٱلۡأَنۡهَٰرُ تَجۡرِي مِن تَحۡتِيٓۚ أَفَلَا تُبۡصِرُونَ
Fir´avn, kavmi icinde haykırdı: «Ey kavmim, dedi, Mısır padisahlıgı ve altımdan akan su ırmaklar benim degil mi? Haala gozunuzu acmayacak mısınız»
Surah Az-Zukhruf, Verse 51
أَمۡ أَنَا۠ خَيۡرٞ مِّنۡ هَٰذَا ٱلَّذِي هُوَ مَهِينٞ وَلَا يَكَادُ يُبِينُ
«Yoksa ben ondan hayırlı degil miyim? O ki hakirdir, (meramını) bile hemen hemen acıklayamıyor»
Surah Az-Zukhruf, Verse 52
فَلَوۡلَآ أُلۡقِيَ عَلَيۡهِ أَسۡوِرَةٞ مِّن ذَهَبٍ أَوۡ جَآءَ مَعَهُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ مُقۡتَرِنِينَ
«Oyle ya, onun ustune (gokden) altın bilezikler atılmalı, yahud beraberinde birbiri ardınca (kendisini tasdıyk edici) melekler gelmeli degil miydi»
Surah Az-Zukhruf, Verse 53
فَٱسۡتَخَفَّ قَوۡمَهُۥ فَأَطَاعُوهُۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
Bu suretle kavmini kucumsedi. Onlar da kendisine itaat etdiler. Hakıykat onlar faasıklar guruhu idi
Surah Az-Zukhruf, Verse 54
فَلَمَّآ ءَاسَفُونَا ٱنتَقَمۡنَا مِنۡهُمۡ فَأَغۡرَقۡنَٰهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Nihayet, onlar bizi gazablandırınca kendilerinden intikam aldık. Derhal onları topdan (suda) bogduk
Surah Az-Zukhruf, Verse 55
فَجَعَلۡنَٰهُمۡ سَلَفٗا وَمَثَلٗا لِّلۡأٓخِرِينَ
Bu vech ile onları sonra (gelen ummet) ler icin (ibret verici) bir gecmis ve misal yapdık
Surah Az-Zukhruf, Verse 56
۞وَلَمَّا ضُرِبَ ٱبۡنُ مَرۡيَمَ مَثَلًا إِذَا قَوۡمُكَ مِنۡهُ يَصِدُّونَ
Meryem oglu bir misal olarak (one) atılınca hemen senin kavmin bundan (sımarıb haykıra haykıra) guluyorlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 57
وَقَالُوٓاْ ءَأَٰلِهَتُنَا خَيۡرٌ أَمۡ هُوَۚ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ إِلَّا جَدَلَۢاۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٌ خَصِمُونَ
Dediler ki: «Bizim Tanrılarımız mı hayırlı, yoksa O mu»? Bunu sana (Habibim, baatıl) bir mucadeleden baska (maksadla) irad etmediler. Daha dogrusu onlar cok dusman bir kavmdir
Surah Az-Zukhruf, Verse 58
إِنۡ هُوَ إِلَّا عَبۡدٌ أَنۡعَمۡنَا عَلَيۡهِ وَجَعَلۡنَٰهُ مَثَلٗا لِّبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ
O, bizim kendisine ni´met verdigimiz, Israil ogullarına (ibret verici) bir misal yapdıgımız bir kuldan baskası degildi
Surah Az-Zukhruf, Verse 59
وَلَوۡ نَشَآءُ لَجَعَلۡنَا مِنكُم مَّلَـٰٓئِكَةٗ فِي ٱلۡأَرۡضِ يَخۡلُفُونَ
Eger biz dileseydik size bedel elbet yer (yuzun) de, ardınızda kalacak, melekler yaratırdık
Surah Az-Zukhruf, Verse 60
وَإِنَّهُۥ لَعِلۡمٞ لِّلسَّاعَةِ فَلَا تَمۡتَرُنَّ بِهَا وَٱتَّبِعُونِۚ هَٰذَا صِرَٰطٞ مُّسۡتَقِيمٞ
Suphesiz ki o, saat (in) ilmi (kendisiyle bilinenlerden) dir. Artık buna karsı sakın supheye dusmeyin. (Onlara de ki.) «Bana tabi´ olun. (Sizi da´vet etdigini) bu (yol) dogru bir yoldur»
Surah Az-Zukhruf, Verse 61
وَلَا يَصُدَّنَّكُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُۖ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوّٞ مُّبِينٞ
Sakın sizi seytan cevirmesin. Cunku o, hakıykat sizin asikar bir dusmanınızdır
Surah Az-Zukhruf, Verse 62
وَلَمَّا جَآءَ عِيسَىٰ بِٱلۡبَيِّنَٰتِ قَالَ قَدۡ جِئۡتُكُم بِٱلۡحِكۡمَةِ وَلِأُبَيِّنَ لَكُم بَعۡضَ ٱلَّذِي تَخۡتَلِفُونَ فِيهِۖ فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Isa o apacık delilleri getirdigi zaman (soyle) demisdi: «Ben size gercek hikmeti getirdim. Bir de hakkında ihtilaf edegeldiginiz seylerden ba´zısını size acıklayayım diye (geldim). Artık Allahdan korkun, bana tabi´ olun»
Surah Az-Zukhruf, Verse 63
إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ رَبِّي وَرَبُّكُمۡ فَٱعۡبُدُوهُۚ هَٰذَا صِرَٰطٞ مُّسۡتَقِيمٞ
«Suphesiz Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbiniz. Haydi (hepiniz) Ona kulluk edin. Dogru yol budur»
Surah Az-Zukhruf, Verse 64
فَٱخۡتَلَفَ ٱلۡأَحۡزَابُ مِنۢ بَيۡنِهِمۡۖ فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنۡ عَذَابِ يَوۡمٍ أَلِيمٍ
Sonra aralarından partiler (cıkıb) ihtilaf etdiler. Artık pek acıklı bir gunun azabından vay o zulmedenlere
Surah Az-Zukhruf, Verse 65
هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّا ٱلسَّاعَةَ أَن تَأۡتِيَهُم بَغۡتَةٗ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Onlar, kendileri farkında olmayarak, (baslarına) gelecek o saatden baskasını mı gozetliyorlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 66
ٱلۡأَخِلَّآءُ يَوۡمَئِذِۭ بَعۡضُهُمۡ لِبَعۡضٍ عَدُوٌّ إِلَّا ٱلۡمُتَّقِينَ
Dostlar o gun birbirine dusmandır. Takva saahibleri mustesna
Surah Az-Zukhruf, Verse 67
يَٰعِبَادِ لَا خَوۡفٌ عَلَيۡكُمُ ٱلۡيَوۡمَ وَلَآ أَنتُمۡ تَحۡزَنُونَ
Ey benim ayetlerime iman edib de musluman olan kullarım, bugun size hicbir korku yokdur. Siz mahzun da olmayacaksınız
Surah Az-Zukhruf, Verse 68
ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَكَانُواْ مُسۡلِمِينَ
Ey benim ayetlerime iman edib de musluman olan kullarım, bugun size hicbir korku yokdur. Siz mahzun da olmayacaksınız
Surah Az-Zukhruf, Verse 69
ٱدۡخُلُواْ ٱلۡجَنَّةَ أَنتُمۡ وَأَزۡوَٰجُكُمۡ تُحۡبَرُونَ
Surur ve ikram a mustagrak oldugunuz halde siz de, (mu´min) zevceleriniz de girin cennete
Surah Az-Zukhruf, Verse 70
يُطَافُ عَلَيۡهِم بِصِحَافٖ مِّن ذَهَبٖ وَأَكۡوَابٖۖ وَفِيهَا مَا تَشۡتَهِيهِ ٱلۡأَنفُسُ وَتَلَذُّ ٱلۡأَعۡيُنُۖ وَأَنتُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Onlar altın tepsiler ve destilerle tavaaf (ve ziyaret) edilecekdir. Canlarının isteyecegi, gozler (in) in hoslanacagı ne varsa oradadır ve siz icinde ebedi kalıcılarsınız
Surah Az-Zukhruf, Verse 71
وَتِلۡكَ ٱلۡجَنَّةُ ٱلَّتِيٓ أُورِثۡتُمُوهَا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Iste bu, sizin yapageldiginiz iyi amel (ve hareket) leriniz sayesinde mirascı kılındıgınız cennetdir
Surah Az-Zukhruf, Verse 72
لَكُمۡ فِيهَا فَٰكِهَةٞ كَثِيرَةٞ مِّنۡهَا تَأۡكُلُونَ
Burada sizin icin bir cok meyveler vardır. Onlardan yiyeceksiniz
Surah Az-Zukhruf, Verse 73
إِنَّ ٱلۡمُجۡرِمِينَ فِي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَٰلِدُونَ
Subhe yok ki gunahkarlar cehennem azabında ebedi kalıcıdırlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 74
لَا يُفَتَّرُ عَنۡهُمۡ وَهُمۡ فِيهِ مُبۡلِسُونَ
(Bu azab) onlardan hafifletilmeyecek. Onlar bunun icinde umidsiz susacaklardır
Surah Az-Zukhruf, Verse 75
وَمَا ظَلَمۡنَٰهُمۡ وَلَٰكِن كَانُواْ هُمُ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendileri zaalimdiler
Surah Az-Zukhruf, Verse 76
وَنَادَوۡاْ يَٰمَٰلِكُ لِيَقۡضِ عَلَيۡنَا رَبُّكَۖ قَالَ إِنَّكُم مَّـٰكِثُونَ
(Soyle) cagrısdılar (cagrısırlar) : «Ey Malik Rabbin bizi oldursun». O da : «Siz behemehal (azabda) kalıcılarsınız» dedi (ler)
Surah Az-Zukhruf, Verse 77
لَقَدۡ جِئۡنَٰكُم بِٱلۡحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَكُمۡ لِلۡحَقِّ كَٰرِهُونَ
«Andolsun, biz size hakkı getirdik. Fakat cogunuz hakkı cirkin gorenlerdiniz»
Surah Az-Zukhruf, Verse 78
أَمۡ أَبۡرَمُوٓاْ أَمۡرٗا فَإِنَّا مُبۡرِمُونَ
Yoksa onlar isi saglam mı tutmuslar?! Iste biz de hakıykaten saglam tutanlarız
Surah Az-Zukhruf, Verse 79
أَمۡ يَحۡسَبُونَ أَنَّا لَا نَسۡمَعُ سِرَّهُمۡ وَنَجۡوَىٰهُمۚ بَلَىٰ وَرُسُلُنَا لَدَيۡهِمۡ يَكۡتُبُونَ
Yahud biz onların iclerinde gizlediklerini ve aralarındaki fısıltılarını isitmiyoruz mu sanıyorlar? Hayır (isidiyoruz). Onların yanında da bizim elcilerimiz de var, yazıyorlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 80
قُلۡ إِن كَانَ لِلرَّحۡمَٰنِ وَلَدٞ فَأَنَا۠ أَوَّلُ ٱلۡعَٰبِدِينَ
(Habibim) de ki: «O cok esirgeyen (Allah) ın (bilfarz) bir evladı olsaydı ben (ona) tapanların ilki olurdum»
Surah Az-Zukhruf, Verse 81
سُبۡحَٰنَ رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ رَبِّ ٱلۡعَرۡشِ عَمَّا يَصِفُونَ
Hem goklerin ve yerin Rabbi, arsın Rabbi, onların vasfedegeldiklerinden munezzehdir
Surah Az-Zukhruf, Verse 82
فَذَرۡهُمۡ يَخُوضُواْ وَيَلۡعَبُواْ حَتَّىٰ يُلَٰقُواْ يَوۡمَهُمُ ٱلَّذِي يُوعَدُونَ
(Simdilik) sen bırak onları, (baatılın icine) dalsınlar, (dunyalarında) oynaya dursunlar. Nihayet (azab ile) tehdid edilmekde oldukları gunlerine kavusdurulacaklardır
Surah Az-Zukhruf, Verse 83
وَهُوَ ٱلَّذِي فِي ٱلسَّمَآءِ إِلَٰهٞ وَفِي ٱلۡأَرۡضِ إِلَٰهٞۚ وَهُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡعَلِيمُ
O, gokde de Tanrı, yerde de Tanrı olan (bir Allah) dır. O, yegane hukum ve hikmet saahibidir; (her sey´i) hakkıyle bilendir
Surah Az-Zukhruf, Verse 84
وَتَبَارَكَ ٱلَّذِي لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا وَعِندَهُۥ عِلۡمُ ٱلسَّاعَةِ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Goklerin, yerin ve ikisi arasındaki seylerin mulk (ve tasarruf) u kendisinin olan (Allah) ın (sanı) ne kadar yucedir! Saatin ilmi Onun nezdindedir. (Hepiniz) ancak Ona donduru (lub goturu) leceksiniz
Surah Az-Zukhruf, Verse 85
وَلَا يَمۡلِكُ ٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ مِن دُونِهِ ٱلشَّفَٰعَةَ إِلَّا مَن شَهِدَ بِٱلۡحَقِّ وَهُمۡ يَعۡلَمُونَ
Allahı bırakıb da tapar oldukları (putlar hicbir kimseye) sefaat etmek (salahiyyetine) malik degildir. Hakka, bizzat (kalbleriyle) bilerek sehadet edenler mustesna
Surah Az-Zukhruf, Verse 86
وَلَئِن سَأَلۡتَهُم مَّنۡ خَلَقَهُمۡ لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُۖ فَأَنَّىٰ يُؤۡفَكُونَ
Andolsun ki kendilerini kimin yaratdıgını onlara sorarsan elbette «Allah» derler. O halde nasıl olub da (Allaha ibadetden) cevriliyorlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 87
وَقِيلِهِۦ يَٰرَبِّ إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ قَوۡمٞ لَّا يُؤۡمِنُونَ
Onun «Yarab» demesi hakkı icin muhakkak ki onlar imana gelmezler guruhudur
Surah Az-Zukhruf, Verse 88
فَٱصۡفَحۡ عَنۡهُمۡ وَقُلۡ سَلَٰمٞۚ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ
Simdilik sen (Habibim) onlardan yuz cevir, «Selam» de. Artık yakında bileceklerdir
Surah Az-Zukhruf, Verse 89