Surah Ad-Dukhan - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
حمٓ
Haa Mim
Surah Ad-Dukhan, Verse 1
وَٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡمُبِينِ
(Halal ile haraamı ve sair hukumleri)acıkca bildiren (bu) kitaba yemin ederim ki
Surah Ad-Dukhan, Verse 2
إِنَّآ أَنزَلۡنَٰهُ فِي لَيۡلَةٖ مُّبَٰرَكَةٍۚ إِنَّا كُنَّا مُنذِرِينَ
Hakıykat, biz onu mubarek bir gecede indirdik. Gercek, biz (onunla kafirlerin ugrayacakları azabı) haber vericileriz
Surah Ad-Dukhan, Verse 3
فِيهَا يُفۡرَقُ كُلُّ أَمۡرٍ حَكِيمٍ
(O, bir gecedir ki) her hikmetli is, nezdimizden bir emr ile, o zaman ayrılır. Hakıykat, biz Rabbinden bir (eser-i) rahmet olarak (peygamberler) gonderenleriz. Suphe yok ki O, hakkıyle isidenin, (her sey´i) kemaliyle bilenin ta kendisidir
Surah Ad-Dukhan, Verse 4
أَمۡرٗا مِّنۡ عِندِنَآۚ إِنَّا كُنَّا مُرۡسِلِينَ
(O, bir gecedir ki) her hikmetli is, nezdimizden bir emr ile, o zaman ayrılır. Hakıykat, biz Rabbinden bir (eser-i) rahmet olarak (peygamberler) gonderenleriz. Suphe yok ki O, hakkıyle isidenin, (her sey´i) kemaliyle bilenin ta kendisidir
Surah Ad-Dukhan, Verse 5
رَحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
(O, bir gecedir ki) her hikmetli is, nezdimizden bir emr ile, o zaman ayrılır. Hakıykat, biz Rabbinden bir (eser-i) rahmet olarak (peygamberler) gonderenleriz. Suphe yok ki O, hakkıyle isidenin, (her sey´i) kemaliyle bilenin ta kendisidir
Surah Ad-Dukhan, Verse 6
رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ
(Evet) goklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan seylerin Rabbinden (bir eser-i rahmet olarak). Eger (buna) iyice inanıcılar iseniz (o halde Muhammed sallellahu aleyhi ve sellemin Onun peygamberi oldu guna da iman etmelisiniz)
Surah Ad-Dukhan, Verse 7
لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحۡيِۦ وَيُمِيتُۖ رَبُّكُمۡ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Ondan baska hicbir Tanrı yokdur. Hem diriltir, hem oldurur O, Sizin de, gecmis atalarınızın da Rabbi (O) dur
Surah Ad-Dukhan, Verse 8
بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ يَلۡعَبُونَ
Hayır, onlar (tekrar dirilmekden) subhe icindedirler. (Bununla} eglenirler
Surah Ad-Dukhan, Verse 9
فَٱرۡتَقِبۡ يَوۡمَ تَأۡتِي ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٖ مُّبِينٖ
O halde semanın apasikar bir duman getirecegi gunu gozetle (Habibim)
Surah Ad-Dukhan, Verse 10
يَغۡشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٞ
(Oyle bir duman ki butun) insanları saracakdır o. «Bu, pek yaman bir azab» (diyecekler)
Surah Ad-Dukhan, Verse 11
رَّبَّنَا ٱكۡشِفۡ عَنَّا ٱلۡعَذَابَ إِنَّا مُؤۡمِنُونَ
«Ey Rabbimiz, bizden bu azabı acıb kaldır. Cunku biz iman edecegiz»
Surah Ad-Dukhan, Verse 12
أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكۡرَىٰ وَقَدۡ جَآءَهُمۡ رَسُولٞ مُّبِينٞ
Onlar icin dusunub ibret almak nerede? Kendilerine (hakıykatleri) acıklayan bir peygamber geldigi halde
Surah Ad-Dukhan, Verse 13
ثُمَّ تَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٞ مَّجۡنُونٌ
Yine ondan yuz cevirdiler. (Ona kimi) «bir ogretilmis», (kimi) «bir mecnun» dediler
Surah Ad-Dukhan, Verse 14
إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلۡعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمۡ عَآئِدُونَ
Biz bu (duman) azabı (nı) biraz acıp kaldıracagız. (Fakat) siz, subhe yok ki, tekrar donuculersiniz
Surah Ad-Dukhan, Verse 15
يَوۡمَ نَبۡطِشُ ٱلۡبَطۡشَةَ ٱلۡكُبۡرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ
Cok buyuk bir siddet ve satvetle (kendilerini) carpacagımız gun muhakkak ki biz (onlardan) intikaam alıcılarız
Surah Ad-Dukhan, Verse 16
۞وَلَقَدۡ فَتَنَّا قَبۡلَهُمۡ قَوۡمَ فِرۡعَوۡنَ وَجَآءَهُمۡ رَسُولٞ كَرِيمٌ
Andolsun ki biz bunlardan evvel Fir´avn kavmini de imtihan etdik. Onlara da cok serefli bir peygamber gelmisdi
Surah Ad-Dukhan, Verse 17
أَنۡ أَدُّوٓاْ إِلَيَّ عِبَادَ ٱللَّهِۖ إِنِّي لَكُمۡ رَسُولٌ أَمِينٞ
«Bana Allahın kullarını teslim edin. Cunku ben size (gonderilmis) emin bir peygamberim» diye
Surah Ad-Dukhan, Verse 18
وَأَن لَّا تَعۡلُواْ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنِّيٓ ءَاتِيكُم بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ
«Ve Allaha karsı yucelik taslamayın. Zira ben size apacık bir burhan getiriyorum» diye (soylemisdi)
Surah Ad-Dukhan, Verse 19
وَإِنِّي عُذۡتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمۡ أَن تَرۡجُمُونِ
«Subhesiz ki ben, beni taslamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz (olan Allah) a sıgındım»
Surah Ad-Dukhan, Verse 20
وَإِن لَّمۡ تُؤۡمِنُواْ لِي فَٱعۡتَزِلُونِ
«Eger bana iman etmezseniz (bari) benden uzaklasıb cekilin» (demisdi)
Surah Ad-Dukhan, Verse 21
فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ قَوۡمٞ مُّجۡرِمُونَ
Nihayet Rabbine «Bunlar hakıykat gunahkarlar guruhudur» diye dua etdi
Surah Ad-Dukhan, Verse 22
فَأَسۡرِ بِعِبَادِي لَيۡلًا إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ
(Cenab-ı Hak da) «Oyleyse kullarımı geceleyin gotur. (Fakat) muhakkak siz ta´kib olunacaksınız» (buyurdu)
Surah Ad-Dukhan, Verse 23
وَٱتۡرُكِ ٱلۡبَحۡرَ رَهۡوًاۖ إِنَّهُمۡ جُندٞ مُّغۡرَقُونَ
«Denizi (sen ve ashaabın selametle gecdikden sonra) durgun ve acık bırak. Cunku onlar bogul (mıya mahkum ol) mus bir ordudur»
Surah Ad-Dukhan, Verse 24
كَمۡ تَرَكُواْ مِن جَنَّـٰتٖ وَعُيُونٖ
Onlar baglardan, pınarlardan, ekinlerden (suslu mahfellerden, guzel konaklardan, icinde naz ve naıym ile yasadıkları ihtisam (lar) dan neler, (nice seyler) bırakdılar
Surah Ad-Dukhan, Verse 25
وَزُرُوعٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ
Onlar baglardan, pınarlardan, ekinlerden (suslu mahfellerden, guzel konaklardan, icinde naz ve naıym ile yasadıkları ihtisam (lar) dan neler, (nice seyler) bırakdılar
Surah Ad-Dukhan, Verse 26
وَنَعۡمَةٖ كَانُواْ فِيهَا فَٰكِهِينَ
Onlar baglardan, pınarlardan, ekinlerden (suslu mahfellerden, guzel konaklardan, icinde naz ve naıym ile yasadıkları ihtisam (lar) dan neler, (nice seyler) bırakdılar
Surah Ad-Dukhan, Verse 27
كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا قَوۡمًا ءَاخَرِينَ
Iste (emir) boyledir. Biz (butun) bunları baska baska kavmler) e miras verdik
Surah Ad-Dukhan, Verse 28
فَمَا بَكَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلسَّمَآءُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَا كَانُواْ مُنظَرِينَ
Ne gok, ne yer onların ustune aglamadı. Onlara (aman ve) muhlet verilmedi
Surah Ad-Dukhan, Verse 29
وَلَقَدۡ نَجَّيۡنَا بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ مِنَ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡمُهِينِ
Andolsun ki biz Israil ogullarını o zillet verici azabdan, Fir´avndan kurtardık. Hakıykat o, haddi asanlardan bir mutekebbirdi
Surah Ad-Dukhan, Verse 30
مِن فِرۡعَوۡنَۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَالِيٗا مِّنَ ٱلۡمُسۡرِفِينَ
Andolsun ki biz Israil ogullarını o zillet verici azabdan, Fir´avndan kurtardık. Hakıykat o, haddi asanlardan bir mutekebbirdi
Surah Ad-Dukhan, Verse 31
وَلَقَدِ ٱخۡتَرۡنَٰهُمۡ عَلَىٰ عِلۡمٍ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ
Andolsun ki biz onlara — (hallerini) bilerek — (zamanlarındaki) alemlerin ustunde bir imtiyaz vermisdik
Surah Ad-Dukhan, Verse 32
وَءَاتَيۡنَٰهُم مِّنَ ٱلۡأٓيَٰتِ مَا فِيهِ بَلَـٰٓؤٞاْ مُّبِينٌ
Bir de onlara ayetlerden, her birinde acık birer imtihan (gizlenmis) bulunan, seyler verdik
Surah Ad-Dukhan, Verse 33
إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ لَيَقُولُونَ
Hakıykat, sunlar mutlakaa: «O (olum), derler, ilk olumumuzden baska (bir sey) degildir. Biz yeniden diriltilib kaldırılacak degiliz»
Surah Ad-Dukhan, Verse 34
إِنۡ هِيَ إِلَّا مَوۡتَتُنَا ٱلۡأُولَىٰ وَمَا نَحۡنُ بِمُنشَرِينَ
Hakıykat, sunlar mutlakaa: «O (olum), derler, ilk olumumuzden baska (bir sey) degildir. Biz yeniden diriltilib kaldırılacak degiliz»
Surah Ad-Dukhan, Verse 35
فَأۡتُواْ بِـَٔابَآئِنَآ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
«Eger (da´vaanızda) dogrucular iseniz simdi atalarımızı (dirilterek) getirin»
Surah Ad-Dukhan, Verse 36
أَهُمۡ خَيۡرٌ أَمۡ قَوۡمُ تُبَّعٖ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ أَهۡلَكۡنَٰهُمۡۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ مُجۡرِمِينَ
Bunlar mı hayırlı, yoksa Tubba kavmi ve onlardan evvelki (ummet) ler mi? Biz onları bile helak etdik. Cunku onlar da gunahkardılar
Surah Ad-Dukhan, Verse 37
وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا لَٰعِبِينَ
Biz gokleri, yeri ve ikisi arasında bulunan seyleri oyuncular olarak yaratmadık
Surah Ad-Dukhan, Verse 38
مَا خَلَقۡنَٰهُمَآ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Biz bunları hakkın ikaamesine sebeb olmakdan baska (bir hikmetle) yaratmadık. Fakat onların cogu (bunu) bilmezler
Surah Ad-Dukhan, Verse 39
إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ مِيقَٰتُهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Subhe yok ki o ayırd etme gunu onların, topunun (va´d ve ta´yin edilmis) yakıtlarıdır
Surah Ad-Dukhan, Verse 40
يَوۡمَ لَا يُغۡنِي مَوۡلًى عَن مَّوۡلٗى شَيۡـٔٗا وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ
O gun yar bile yarine, hicbir seyle, faide vermez. Onlara (baska suretle) yardım da edilmez
Surah Ad-Dukhan, Verse 41
إِلَّا مَن رَّحِمَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Allahın esirgedigi kimseler boyle degil. Cunku O, bizzat kafirlerden intikaam almıya hakkıyle kaadir, (mu´minleri) cok esirgeyicidir
Surah Ad-Dukhan, Verse 42
إِنَّ شَجَرَتَ ٱلزَّقُّومِ
Subhesiz o zakkum agacı
Surah Ad-Dukhan, Verse 43
طَعَامُ ٱلۡأَثِيمِ
gunaha duskun olanın yemegidir
Surah Ad-Dukhan, Verse 44
كَٱلۡمُهۡلِ يَغۡلِي فِي ٱلۡبُطُونِ
sıcak suyun kaynadıgı gibi karınlar icinde kaynayacak erimis ma´den (ler) gibidir
Surah Ad-Dukhan, Verse 45
كَغَلۡيِ ٱلۡحَمِيمِ
sıcak suyun kaynadıgı gibi karınlar icinde kaynayacak erimis ma´den (ler) gibidir
Surah Ad-Dukhan, Verse 46
خُذُوهُ فَٱعۡتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ
(Zebanilere:) «Tutun onu da, (denilir), surukleyerek cehennemin ta ortasına goturun»
Surah Ad-Dukhan, Verse 47
ثُمَّ صُبُّواْ فَوۡقَ رَأۡسِهِۦ مِنۡ عَذَابِ ٱلۡحَمِيمِ
«Sonra tepesinin ustune o kaynar su azabından dokun»
Surah Ad-Dukhan, Verse 48
ذُقۡ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡكَرِيمُ
Tat (o azabı). Cunku sen, (evet iddianca) sen cok ulu, cok serefli idin»
Surah Ad-Dukhan, Verse 49
إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِۦ تَمۡتَرُونَ
«Subhesiz ki bu, (hakkında) subhe, ve mucadele edib durdugunuz seydir»
Surah Ad-Dukhan, Verse 50
إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٖ
Muttakıylerse hakıykaten emin bir makamda
Surah Ad-Dukhan, Verse 51
فِي جَنَّـٰتٖ وَعُيُونٖ
cennetlerde, pınar (bas) lar (ın) dadır
Surah Ad-Dukhan, Verse 52
يَلۡبَسُونَ مِن سُندُسٖ وَإِسۡتَبۡرَقٖ مُّتَقَٰبِلِينَ
Ince, nazik ve kalın (altın islemeli) ipeklerden, atlaslardan giyecekler, karsı karsıya (gelerek mahabbet edecekler) dir
Surah Ad-Dukhan, Verse 53
كَذَٰلِكَ وَزَوَّجۡنَٰهُم بِحُورٍ عِينٖ
Iste (emir) boyledir. Onlara bembeyaz, sahin gozlu hurileri es yapdık
Surah Ad-Dukhan, Verse 54
يَدۡعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَٰكِهَةٍ ءَامِنِينَ
Orada emin emin (hizmetcilerden) meyvenin her turlusunu iste (yib getirirler)
Surah Ad-Dukhan, Verse 55
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا ٱلۡمَوۡتَ إِلَّا ٱلۡمَوۡتَةَ ٱلۡأُولَىٰۖ وَوَقَىٰهُمۡ عَذَابَ ٱلۡجَحِيمِ
Orada ilk olumden baska olum tatmazlar. (Allah) onları cehennem azabından korumusdur
Surah Ad-Dukhan, Verse 56
فَضۡلٗا مِّن رَّبِّكَۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
(Butun bunlar) Rabbinden bir fazl (-u kerem) olarak (verilmisdir). Iste bu, en buyuk seadetin ta kendisidir
Surah Ad-Dukhan, Verse 57
فَإِنَّمَا يَسَّرۡنَٰهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
Biz onu, (iyi anlayıb) ibret alsınlar diye, ancak senin dilinle (indirerek) kolaylasdırdık
Surah Ad-Dukhan, Verse 58
فَٱرۡتَقِبۡ إِنَّهُم مُّرۡتَقِبُونَ
Artık (onların basına inecek azabı) gozetle. Cunku onlar (senin felaketini) bekleyicidirler
Surah Ad-Dukhan, Verse 59