Surah Ad-Dukhan - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
حمٓ
Ha, Mim
Surah Ad-Dukhan, Verse 1
وَٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡمُبِينِ
(Haram ile helali acıklayan, ifadesi) parlak Kitab= Kur’an hakkı icin
Surah Ad-Dukhan, Verse 2
إِنَّآ أَنزَلۡنَٰهُ فِي لَيۡلَةٖ مُّبَٰرَكَةٍۚ إِنَّا كُنَّا مُنذِرِينَ
Gercekten biz, onu, mubarek bir gecede (Kadir gecesinde) indirdik. Cunku biz, (Kur’an’ın hukumleri ile) korkutanız
Surah Ad-Dukhan, Verse 3
فِيهَا يُفۡرَقُ كُلُّ أَمۡرٍ حَكِيمٍ
Her hikmetli is o mubarek gecede ayırd edilir, (rızık, ecel, iyi ve serden ibaret butun isler Kadir gecesinde yazılır)
Surah Ad-Dukhan, Verse 4
أَمۡرٗا مِّنۡ عِندِنَآۚ إِنَّا كُنَّا مُرۡسِلِينَ
Bu, (hikmetimizin geregi olan) tarafımızdan bir istir. Cunku biz peygambere gondereniz
Surah Ad-Dukhan, Verse 5
رَحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Peygamberi kitabla gonderisimiz de, senin Rabbinden bir rahmettir, nimettir. Gercekten O, Semi’dir= butun soylenenleri isitir, Alim’dir= her hali bilir
Surah Ad-Dukhan, Verse 6
رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ
O, goklerin ve yerin ve butun aralarındakinin Rabbidir. (Ey Mekke’liler, goklerin ve yerin Rabbi Allah olduguna) eger gercekten inanıyorsanız, (biliniz ki, Hz. Muhammed s.a.v. da peygamberidir)
Surah Ad-Dukhan, Verse 7
لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحۡيِۦ وَيُمِيتُۖ رَبُّكُمۡ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
O’ndan baska hic bir Ilah yoktur; hem diriltir, hem oldurur. Hem sizin Rabbinizdir, hem de evvelki atalarınızın Rabbi
Surah Ad-Dukhan, Verse 8
بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ يَلۡعَبُونَ
Fakat onlar, bir suphe icinde oynuyorlar, (yakinen Allah’a ve Peygambere inanmıyorlar, egleniyorlar)
Surah Ad-Dukhan, Verse 9
فَٱرۡتَقِبۡ يَوۡمَ تَأۡتِي ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٖ مُّبِينٖ
O halde (Ey Rasulum), semanın asikare bir duman (kıtlık ve aclık) getirecegi (azab) gununu gozle
Surah Ad-Dukhan, Verse 10
يَغۡشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٞ
Oyle bir duman ki, butun insanları saracaktır. Bu acıklı bir azabdır
Surah Ad-Dukhan, Verse 11
رَّبَّنَا ٱكۡشِفۡ عَنَّا ٱلۡعَذَابَ إِنَّا مُؤۡمِنُونَ
(Onlar soyle diyecekler): “- Ey Rabbimiz! Bizden bu azabı kaldır; cunku biz muminleriz.”
Surah Ad-Dukhan, Verse 12
أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكۡرَىٰ وَقَدۡ جَآءَهُمۡ رَسُولٞ مُّبِينٞ
Onlar icin dusunmek, ibret almak nerede? Dogrusu kendilerine apacık anlatan bir Peygamber geldi de
Surah Ad-Dukhan, Verse 13
ثُمَّ تَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٞ مَّجۡنُونٌ
Sonra ondan yuz cevirdiler ve soyle dediler: “- (Bu peygamberlik iddia eden) ogretilmistir, mecnundur.”
Surah Ad-Dukhan, Verse 14
إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلۡعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمۡ عَآئِدُونَ
Biz o (vaadettigimiz aclıktan ibaret) azabı biraz kaldıracagız. Fakat siz yine (kufre) doneceksiniz
Surah Ad-Dukhan, Verse 15
يَوۡمَ نَبۡطِشُ ٱلۡبَطۡشَةَ ٱلۡكُبۡرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ
(Kıyamette veya Bedir’de onları) buyuk bir siddetle kavrıyacagımız gun, suphesiz biz intikam alırız
Surah Ad-Dukhan, Verse 16
۞وَلَقَدۡ فَتَنَّا قَبۡلَهُمۡ قَوۡمَ فِرۡعَوۡنَ وَجَآءَهُمۡ رَسُولٞ كَرِيمٌ
Celalim hakkı icin, onlardan (Kureys’den) once Firavun’un, kavmini imtihan ettik. Onlara da cok serefli bir peygamber gelmisti
Surah Ad-Dukhan, Verse 17
أَنۡ أَدُّوٓاْ إِلَيَّ عِبَادَ ٱللَّهِۖ إِنِّي لَكُمۡ رَسُولٌ أَمِينٞ
Soyle desin diye: “- Allah’ın kullarını bana bırakın; cunku ben size guvenilir bir Peygamberim
Surah Ad-Dukhan, Verse 18
وَأَن لَّا تَعۡلُواْ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنِّيٓ ءَاتِيكُم بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ
Ve Allah’a karsı bas kaldırmayın; cunku ben size acık bir burhanla (peygamberligime delalet eden mucizelerle) geliyorum
Surah Ad-Dukhan, Verse 19
وَإِنِّي عُذۡتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمۡ أَن تَرۡجُمُونِ
Biliniz ki, ben, sizin beni taslamanızdan (dogup oldurmenizden) Rabbime ve Rabbinize sıgınırım
Surah Ad-Dukhan, Verse 20
وَإِن لَّمۡ تُؤۡمِنُواْ لِي فَٱعۡتَزِلُونِ
Eger bana iman etmezseniz (peygamberligimi tasdik etmezseniz), benden ayrılın, cekilin.”
Surah Ad-Dukhan, Verse 21
فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ قَوۡمٞ مُّجۡرِمُونَ
Sonra Musa Rabbine soyle dua etti: “- (Ey Rabbim, bu musriklere mustahak oldukları cezayı ver; cunku) bunlar gunahkar bir kavimdir.”
Surah Ad-Dukhan, Verse 22
فَأَسۡرِ بِعِبَادِي لَيۡلًا إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ
(Hak Teala buyurdu ki): “-Hemen kullarımı geceleyin yurut; cunku siz (iman etmiyen Firavun ve askerleri tarafından) takib edileceksiniz
Surah Ad-Dukhan, Verse 23
وَٱتۡرُكِ ٱلۡبَحۡرَ رَهۡوًاۖ إِنَّهُمۡ جُندٞ مُّغۡرَقُونَ
Denizi de (karsı yakaya gectikten sonra, sana acılan yolu da kapamayıp) acık bırak; cunku onlar (acık gorecekleri bu yola girip) bir ordu halinde bogulmus olacaklardır.”
Surah Ad-Dukhan, Verse 24
كَمۡ تَرَكُواْ مِن جَنَّـٰتٖ وَعُيُونٖ
(Firavun ve ordusu bogulduktan sonra) geriye neler bırakmıslardı! Ne bahceler, ne kaynaklar
Surah Ad-Dukhan, Verse 25
وَزُرُوعٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ
Ne ciftlikler, ne guzel konaklar
Surah Ad-Dukhan, Verse 26
وَنَعۡمَةٖ كَانُواْ فِيهَا فَٰكِهِينَ
Icinde zevk surdukleri ne nimet ve refah
Surah Ad-Dukhan, Verse 27
كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا قَوۡمًا ءَاخَرِينَ
Iste bize isyan edenlere boyle yaparız. Onların mulklerini baska bir kavme miras bıraktık
Surah Ad-Dukhan, Verse 28
فَمَا بَكَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلسَّمَآءُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَا كَانُواْ مُنظَرِينَ
Nihayet (Firavun ve kavminin) uzerlerine ne gok agladı, ne yer; ne de (azap bakımından) geciktirildiler
Surah Ad-Dukhan, Verse 29
وَلَقَدۡ نَجَّيۡنَا بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ مِنَ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡمُهِينِ
Gercekten Israilogullarını kurtarmıstık o zilletli azabdan
Surah Ad-Dukhan, Verse 30
مِن فِرۡعَوۡنَۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَالِيٗا مِّنَ ٱلۡمُسۡرِفِينَ
Firavun’dan (esaretinden ve ogullarının oldurulmesinden). Cunku o azgın musriflerdendi, (sirke varanlardandı)
Surah Ad-Dukhan, Verse 31
وَلَقَدِ ٱخۡتَرۡنَٰهُمۡ عَلَىٰ عِلۡمٍ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ
Celalim hakkı icin, biz Israilogullarına, bildigimiz gibi, alemlerin ustunde hayır vermistik
Surah Ad-Dukhan, Verse 32
وَءَاتَيۡنَٰهُم مِّنَ ٱلۡأٓيَٰتِ مَا فِيهِ بَلَـٰٓؤٞاْ مُّبِينٌ
Ve onlara (denizin acılması, bıldırcın ve kudret helvası gibi) alametlerden oylesini vermistik ki, onda buyuk bir nimet vardı
Surah Ad-Dukhan, Verse 33
إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ لَيَقُولُونَ
Fakat (Ey Rasulum, senin kavmin olan) sunlar diyorlar ki
Surah Ad-Dukhan, Verse 34
إِنۡ هِيَ إِلَّا مَوۡتَتُنَا ٱلۡأُولَىٰ وَمَا نَحۡنُ بِمُنشَرِينَ
“-Ilk olumumuzden baska bir sey yok; ve biz yeniden diriltilecek degiliz
Surah Ad-Dukhan, Verse 35
فَأۡتُواْ بِـَٔابَآئِنَآ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
(Ey oldukten sonra dirilecegimize inananlar) eger dogru iseniz haydi getirin babalarımızı... (onları diriltin de, dirilmenin hak oldugunu bize haber versinler).”
Surah Ad-Dukhan, Verse 36
أَهُمۡ خَيۡرٌ أَمۡ قَوۡمُ تُبَّعٖ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ أَهۡلَكۡنَٰهُمۡۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ مُجۡرِمِينَ
(Ey Rasulum, kuvvet ve siddet bakımından) senin kavmin mi hayırlı, yoksa (etbaı cok) Tubba’ın kavmi ve onlardan evvelkiler mi? Hep onları helak ettik cunku gunahkar idiler
Surah Ad-Dukhan, Verse 37
وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا لَٰعِبِينَ
Biz goklerle yeri ve aralarındakileri, eglence ve bosuna is yapanlar olarak yaratmadık
Surah Ad-Dukhan, Verse 38
مَا خَلَقۡنَٰهُمَآ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Ancak bunları (iman ve itaatı gerektiren) hak icin yarattık; fakat onların, (Mekke kafirlerinin) cogu bilmezler
Surah Ad-Dukhan, Verse 39
إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ مِيقَٰتُهُمۡ أَجۡمَعِينَ
(Kıyamette haklı ile haksızın ayırd edilecegi) o fasıl gunu, (kendilerine azab vaad edilen) butun insanların azab vaktidir
Surah Ad-Dukhan, Verse 40
يَوۡمَ لَا يُغۡنِي مَوۡلًى عَن مَّوۡلٗى شَيۡـٔٗا وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ
O gun dost, dostdan hic bir seyi (azabı) engelliyemez ve kendilerine yardım da olunmaz
Surah Ad-Dukhan, Verse 41
إِلَّا مَن رَّحِمَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Ancak Allah’ın merhamet ettigi kimseler boyle degil. (Bunlar birbirlerine sefaat eden muminlerdir). Cunku O Aziz’dir= kafirlerden intikam alır, Rahim’dir= muminlere merhamet eder
Surah Ad-Dukhan, Verse 42
إِنَّ شَجَرَتَ ٱلزَّقُّومِ
Gercekten (cehennemdeki) o Zakkum agacı
Surah Ad-Dukhan, Verse 43
طَعَامُ ٱلۡأَثِيمِ
Kafir olanın yemegidir
Surah Ad-Dukhan, Verse 44
كَٱلۡمُهۡلِ يَغۡلِي فِي ٱلۡبُطُونِ
Maden tortusu gibi karınlarında kaynar
Surah Ad-Dukhan, Verse 45
كَغَلۡيِ ٱلۡحَمِيمِ
Kaynar suyun kaynaması gibi
Surah Ad-Dukhan, Verse 46
خُذُوهُ فَٱعۡتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ
(Allah, cehennemdeki vazifeli meleklere o kafir icin soyle buyurur): Onu yakalayın da surukleyib cehennemin ortasına atın
Surah Ad-Dukhan, Verse 47
ثُمَّ صُبُّواْ فَوۡقَ رَأۡسِهِۦ مِنۡ عَذَابِ ٱلۡحَمِيمِ
Sonra da basının ustune o kaynar su azabından dokun
Surah Ad-Dukhan, Verse 48
ذُقۡ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡكَرِيمُ
(Sonra ona soyle deyin): Tad bakalım, cunku sen, (zannınca kavminin arasında) cok serefli ve cok iyi bir kimse idin
Surah Ad-Dukhan, Verse 49
إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِۦ تَمۡتَرُونَ
Iste bu azab, sizin (dunyada) subhe edip durdugunuz seydir
Surah Ad-Dukhan, Verse 50
إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٖ
Muhakkak ki, takva sahibi olanlar (her turlu kederden) emin bir yerde
Surah Ad-Dukhan, Verse 51
فِي جَنَّـٰتٖ وَعُيُونٖ
Bahcelerde ve pınarların basındadırlar
Surah Ad-Dukhan, Verse 52
يَلۡبَسُونَ مِن سُندُسٖ وَإِسۡتَبۡرَقٖ مُّتَقَٰبِلِينَ
Sundus ve Istebrak’dan (ibaret islemeli ve kalın) elbiseler giyerek karsı karsıya gelirler
Surah Ad-Dukhan, Verse 53
كَذَٰلِكَ وَزَوَّجۡنَٰهُم بِحُورٍ عِينٖ
Iste muminlerin cennetteki yeri boyledir. Hem onları iri gozlu Huri’lerle de eslendirdik
Surah Ad-Dukhan, Verse 54
يَدۡعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَٰكِهَةٍ ءَامِنِينَ
Orada emin oldukları halde, her turlu yemisi isterler ve getirtirler
Surah Ad-Dukhan, Verse 55
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا ٱلۡمَوۡتَ إِلَّا ٱلۡمَوۡتَةَ ٱلۡأُولَىٰۖ وَوَقَىٰهُمۡ عَذَابَ ٱلۡجَحِيمِ
Orada, ilk olumden (dunyadaki olumden) baska olum tadmazlar. Allah onları cehennem azabından korumustur
Surah Ad-Dukhan, Verse 56
فَضۡلٗا مِّن رَّبِّكَۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
(Butun bunlar, kendilerine) Rabbinden bir kerem ve ihsan olarak verilmistir. Iste bu en buyuk kurtulus ve saadettir
Surah Ad-Dukhan, Verse 57
فَإِنَّمَا يَسَّرۡنَٰهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
Biz Kur’an’ı senin dilinle indirib onu (okuyusunu) kolaylastırdık; olur ki anlar ve ogud alırlar
Surah Ad-Dukhan, Verse 58
فَٱرۡتَقِبۡ إِنَّهُم مُّرۡتَقِبُونَ
Artık (onların helakini) bekle; cunku onlar (senin helakini) bekliyorlar
Surah Ad-Dukhan, Verse 59