Surah Az-Zukhruf - Turkish Translation by Muhammed Esed
حمٓ
Ha-Mim
Surah Az-Zukhruf, Verse 1
وَٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡمُبِينِ
Dusun ozunde apacık olan ve hakikati butun acıklıgıyla ortaya seren bu ilahi fermanı
Surah Az-Zukhruf, Verse 2
إِنَّا جَعَلۡنَٰهُ قُرۡءَٰنًا عَرَبِيّٗا لَّعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ
Onu, dusunup kavrayabilmeniz icin Arapca bir hitabe yaptık
Surah Az-Zukhruf, Verse 3
وَإِنَّهُۥ فِيٓ أُمِّ ٱلۡكِتَٰبِ لَدَيۡنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ
Ve o, katımızda bulunan butun vahiylerin kaynagında(n cıkmıs)tır; o, gercekten yucedir, hikmet doludur
Surah Az-Zukhruf, Verse 4
أَفَنَضۡرِبُ عَنكُمُ ٱلذِّكۡرَ صَفۡحًا أَن كُنتُمۡ قَوۡمٗا مُّسۡرِفِينَ
(Siz ey hakikati inkar edenler!) Kendi kisiliginizi harcayan insanlar oldugunuzu gore gore bu hatırlatma ve uyarıyı sizden tamamen geri mi cekelim
Surah Az-Zukhruf, Verse 5
وَكَمۡ أَرۡسَلۡنَا مِن نَّبِيّٖ فِي ٱلۡأَوَّلِينَ
Eski zamanların halkına ne kadar da cok peygamber gonderdik
Surah Az-Zukhruf, Verse 6
وَمَا يَأۡتِيهِم مِّن نَّبِيٍّ إِلَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ
Ama onlara hicbir peygamber gelmedi ki o´nunla alay etmis olmasınlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 7
فَأَهۡلَكۡنَآ أَشَدَّ مِنۡهُم بَطۡشٗا وَمَضَىٰ مَثَلُ ٱلۡأَوَّلِينَ
(sonunda) simdikilerden daha kudretli (oldukları halde) onları silip yok ettik ve o eski toplumlar gecmisten bir iz, bir hatıra oldular
Surah Az-Zukhruf, Verse 8
وَلَئِن سَأَلۡتَهُم مَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡعَلِيمُ
Iste boyle, sayet onlara da "Gokleri ve yeri yaratan kimdir?" diye sorarsan hic tereddut etmeden "Kudret Sahibi Olan, Her Seyi Bilen (Allah)tır." cevabını verecekler
Surah Az-Zukhruf, Verse 9
ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلۡأَرۡضَ مَهۡدٗا وَجَعَلَ لَكُمۡ فِيهَا سُبُلٗا لَّعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ
Yeri sizin icin bir besik yapan ve uzerinde (geciminizi kazanma) yolları var eden O´dur; umulur ki dogru yolu (secer ve onu) izlersiniz
Surah Az-Zukhruf, Verse 10
وَٱلَّذِي نَزَّلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءَۢ بِقَدَرٖ فَأَنشَرۡنَا بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗاۚ كَذَٰلِكَ تُخۡرَجُونَ
O´dur gokten gerekli miktarda suyu tekrar tekrar indiren; iste, Biz (nasıl) onunla olu topraga hayat veriyorsak, siz de boyle (oldukten sonra) yeniden sahneye cıkarılacaksınız
Surah Az-Zukhruf, Verse 11
وَٱلَّذِي خَلَقَ ٱلۡأَزۡوَٰجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ ٱلۡفُلۡكِ وَٱلۡأَنۡعَٰمِ مَا تَرۡكَبُونَ
Ve O butun karsıtları (da) yaratandır. O´dur butun gemileri ve hayvanları binmeniz icin sizin hizmetinize veren
Surah Az-Zukhruf, Verse 12
لِتَسۡتَوُۥاْ عَلَىٰ ظُهُورِهِۦ ثُمَّ تَذۡكُرُواْ نِعۡمَةَ رَبِّكُمۡ إِذَا ٱسۡتَوَيۡتُمۡ عَلَيۡهِ وَتَقُولُواْ سُبۡحَٰنَ ٱلَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُۥ مُقۡرِنِينَ
boyle yapar ki onlara hukmedesiniz ve ne zaman onlardan yararlanırsanız Rabbinizin nimetlerini hatırlayıp "(Butun) bunları bizim hizmetimize veren O ne yucedir, cunku (O olmasaydı) biz bunu elde edemezdik
Surah Az-Zukhruf, Verse 13
وَإِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ
o halde biz mutlaka O´na donecegiz!" diyesiniz
Surah Az-Zukhruf, Verse 14
وَجَعَلُواْ لَهُۥ مِنۡ عِبَادِهِۦ جُزۡءًاۚ إِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ لَكَفُورٞ مُّبِينٌ
Ama hala O´na bir cocuk yakıstırırlar, ustelik yarattıklarından birini! Belli ki, (boyle dusunen) insan sukretmeyi terk etmis bir nankordur
Surah Az-Zukhruf, Verse 15
أَمِ ٱتَّخَذَ مِمَّا يَخۡلُقُ بَنَاتٖ وَأَصۡفَىٰكُم بِٱلۡبَنِينَ
Yoksa, (dusunuyor musunuz ki) O, yarattıkları arasından kız cocukları kendisi icin secti ve size erkek cocukları bıraktı
Surah Az-Zukhruf, Verse 16
وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُم بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحۡمَٰنِ مَثَلٗا ظَلَّ وَجۡهُهُۥ مُسۡوَدّٗا وَهُوَ كَظِيمٌ
Nitekim onlardan birine, Rahman´a kolayca isnad ettigi (cocugun dogumu) mujdelenirse, yuzu kararır ve ici ofkeyle dolar
Surah Az-Zukhruf, Verse 17
أَوَمَن يُنَشَّؤُاْ فِي ٱلۡحِلۡيَةِ وَهُوَ فِي ٱلۡخِصَامِ غَيۡرُ مُبِينٖ
Ne!" (diye saskınlıkla sorar), "(Bir kız sahibi mi oldum) (yalnız) sus icin var olan bir kız?" Bunun uzerine kendini belli belirsiz bir ic catısmanın icinde bulur
Surah Az-Zukhruf, Verse 18
وَجَعَلُواْ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةَ ٱلَّذِينَ هُمۡ عِبَٰدُ ٱلرَّحۡمَٰنِ إِنَٰثًاۚ أَشَهِدُواْ خَلۡقَهُمۡۚ سَتُكۡتَبُ شَهَٰدَتُهُمۡ وَيُسۡـَٔلُونَ
Ve onlar meleklerin (de) -ki Rahman tarafından yaratılan varlıklardır- disi olduklarını iddia ederler, (yoksa) onların yaratılısını gorduler mi? Onların bu sacma iddiası kaydedilecek ve boyleleri (Hesap Gunu bundan dolayı) yargılanacaklar
Surah Az-Zukhruf, Verse 19
وَقَالُواْ لَوۡ شَآءَ ٱلرَّحۡمَٰنُ مَا عَبَدۡنَٰهُمۗ مَّا لَهُم بِذَٰلِكَ مِنۡ عِلۡمٍۖ إِنۡ هُمۡ إِلَّا يَخۡرُصُونَ
Onlar hala: "Rahman dilemis ol(ma)saydı biz onlara asla tapmazdık!" diyorlar. (Ama) onlar (Rahman´ın) boyle bir sey (istedigi) hakkında bilgi sahibi degiller. Onlar sadece zannediyorlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 20
أَمۡ ءَاتَيۡنَٰهُمۡ كِتَٰبٗا مِّن قَبۡلِهِۦ فَهُم بِهِۦ مُسۡتَمۡسِكُونَ
Yoksa biz, bundan once, kendilerine, hala sıkı sıkıya sarıldıkları (aykırı) bir vahiy mi gonderdik
Surah Az-Zukhruf, Verse 21
بَلۡ قَالُوٓاْ إِنَّا وَجَدۡنَآ ءَابَآءَنَا عَلَىٰٓ أُمَّةٖ وَإِنَّا عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِم مُّهۡتَدُونَ
Hayır! Ama soyle derler: "Biz atalarımızı (belli) bir inanc uzerinde bulduk ve ancak onların izinden giderek dogru yolu buluruz
Surah Az-Zukhruf, Verse 22
وَكَذَٰلِكَ مَآ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ فِي قَرۡيَةٖ مِّن نَّذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتۡرَفُوهَآ إِنَّا وَجَدۡنَآ ءَابَآءَنَا عَلَىٰٓ أُمَّةٖ وَإِنَّا عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِم مُّقۡتَدُونَ
Iste boyle: Biz, ne zaman, senden once herhangi bir topluluga bir uyarıcı gonderdiysek, halkın keyif ve haz pesinde kosan kesimi daima soyle dediler: "Biz atalarımızı bir inanc uzerinde bulduk, biz ancak onların izinden gideriz
Surah Az-Zukhruf, Verse 23
۞قَٰلَ أَوَلَوۡ جِئۡتُكُم بِأَهۡدَىٰ مِمَّا وَجَدتُّمۡ عَلَيۡهِ ءَابَآءَكُمۡۖ قَالُوٓاْ إِنَّا بِمَآ أُرۡسِلۡتُم بِهِۦ كَٰفِرُونَ
(Bunun uzerine her peygamber) "Nasıl?" derdi, "Atalarınızı inanır buldugunuzdan daha iyi bir kılavuz getirmis olsam da mı?" Berikiler, buna, "Sizin mesajlarınızda bir dogruluk payı oldugunu inkar ediyoruz!" diye cevap verirlerdi
Surah Az-Zukhruf, Verse 24
فَٱنتَقَمۡنَا مِنۡهُمۡۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُكَذِّبِينَ
Ama sonunda onlardan intikamımızı aldık; iste bakın hakikati yalanlayanların sonu ne oldu
Surah Az-Zukhruf, Verse 25
وَإِذۡ قَالَ إِبۡرَٰهِيمُ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦٓ إِنَّنِي بَرَآءٞ مِّمَّا تَعۡبُدُونَ
Ibrahim, babasına ve halkına seslendi(ginde bu gercegi dikkate almıstı:) "Sizin taptıklarınıza tapmak benden uzak olsun
Surah Az-Zukhruf, Verse 26
إِلَّا ٱلَّذِي فَطَرَنِي فَإِنَّهُۥ سَيَهۡدِينِ
Hic kimse(ye tapmam), beni var etmis olan haric, beni dogru yola ileten O´dur
Surah Az-Zukhruf, Verse 27
وَجَعَلَهَا كَلِمَةَۢ بَاقِيَةٗ فِي عَقِبِهِۦ لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ
Ve bunu, daha sonra gelenler arasında yasamaya devam eden bir soz olarak soyledi ki onlar (daima) o (sozu hatırlayıp ona) donsunler
Surah Az-Zukhruf, Verse 28
بَلۡ مَتَّعۡتُ هَـٰٓؤُلَآءِ وَءَابَآءَهُمۡ حَتَّىٰ جَآءَهُمُ ٱلۡحَقُّ وَرَسُولٞ مُّبِينٞ
Simdi, (Ibrahim´den sonra yasamıs olanlara gelince,) onlara -ve atalarına- her seyi apacık ortaya seren bir elci aracılıgıyla hakikati gonderinceye kadar istedikleri gibi yasamalarına izin verdim
Surah Az-Zukhruf, Verse 29
وَلَمَّا جَآءَهُمُ ٱلۡحَقُّ قَالُواْ هَٰذَا سِحۡرٞ وَإِنَّا بِهِۦ كَٰفِرُونَ
ama simdi hakikat onlara ulasınca, "Butun bunlar sadece buyuleyici laflardır ve biz onlarda bir dogruluk payı olduguna inanmıyoruz!" derler
Surah Az-Zukhruf, Verse 30
وَقَالُواْ لَوۡلَا نُزِّلَ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانُ عَلَىٰ رَجُلٖ مِّنَ ٱلۡقَرۡيَتَيۡنِ عَظِيمٍ
Ve yine soyle derler: "Bu Kuran, neden iki sehrin ileri gelenlerine inmis degil
Surah Az-Zukhruf, Verse 31
أَهُمۡ يَقۡسِمُونَ رَحۡمَتَ رَبِّكَۚ نَحۡنُ قَسَمۡنَا بَيۡنَهُم مَّعِيشَتَهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَرَفَعۡنَا بَعۡضَهُمۡ فَوۡقَ بَعۡضٖ دَرَجَٰتٖ لِّيَتَّخِذَ بَعۡضُهُم بَعۡضٗا سُخۡرِيّٗاۗ وَرَحۡمَتُ رَبِّكَ خَيۡرٞ مِّمَّا يَجۡمَعُونَ
Rabbinin rahmetini yoksa onlar mı bolusturuyorlar? (Hayır, nasıl ki) bu dunyada gecim araclarını onlar arasında bolusturen ve onların bazısını baskalarına yardım etmeleri icin digerlerinin ustune cıkaran Biziz; (aynı sekilde, diledigimize manevi bagıslarda bulunan da Biziz): Rabbinin bu rahmeti, onların yıgabilecekleri butun (dunyevi servetler)den daha hayırlıdır
Surah Az-Zukhruf, Verse 32
وَلَوۡلَآ أَن يَكُونَ ٱلنَّاسُ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ لَّجَعَلۡنَا لِمَن يَكۡفُرُ بِٱلرَّحۡمَٰنِ لِبُيُوتِهِمۡ سُقُفٗا مِّن فِضَّةٖ وَمَعَارِجَ عَلَيۡهَا يَظۡهَرُونَ
Eger (sınırsız zenginliklerin onlerine serilmesiyle) butun insanlar tek bir (seytani) toplum haline gelmiyecek olsaydı, (simdi) Rahman´ı inkar edenlerin evlerini gumusten catılar ve tırmanacakları (gumusten) merdivenler ile donatırdık
Surah Az-Zukhruf, Verse 33
وَلِبُيُوتِهِمۡ أَبۡوَٰبٗا وَسُرُرًا عَلَيۡهَا يَتَّكِـُٔونَ
ve evlerine (gumus) kapılar, uzerinde yatıp uzanacakları (gumus) yataklar
Surah Az-Zukhruf, Verse 34
وَزُخۡرُفٗاۚ وَإِن كُلُّ ذَٰلِكَ لَمَّا مَتَٰعُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَٱلۡأٓخِرَةُ عِندَ رَبِّكَ لِلۡمُتَّقِينَ
ve (sınırsız olcude) altın? Ama bunların tumu, bu dunya hayatının (gelip gecici) zevklerinden baska bir sey degildir; halbuki Allah´a karsı sorumluluk duyanları oteki dunya(da) Rableri katında (mutluluk) bekler
Surah Az-Zukhruf, Verse 35
وَمَن يَعۡشُ عَن ذِكۡرِ ٱلرَّحۡمَٰنِ نُقَيِّضۡ لَهُۥ شَيۡطَٰنٗا فَهُوَ لَهُۥ قَرِينٞ
Rahman´ın uyarısını gormezden gelmeyi tercih eden kimseye gelince, Biz onun icine oteki kisiligini olusturmak uzere (kalıcı) bir seytani durtu yerlestiririz
Surah Az-Zukhruf, Verse 36
وَإِنَّهُمۡ لَيَصُدُّونَهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ وَيَحۡسَبُونَ أَنَّهُم مُّهۡتَدُونَ
Bu (seytani durtuler) boylelerini (hakikat) yolundan alıkoyar ve bunlar kendilerinin dogru yolda olduklarını sanırlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 37
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَنَا قَالَ يَٰلَيۡتَ بَيۡنِي وَبَيۡنَكَ بُعۡدَ ٱلۡمَشۡرِقَيۡنِ فَبِئۡسَ ٱلۡقَرِينُ
Ama sonunda (bu sekilde gunaha batmıs olan) kisi, (Hesap Gunu) onumuze geldigi zaman, (oteki kisiligine,) "Keske benimle senin aranda dogu ile batı kadar bir mesafe olsaydı!" diyecektir; su oteki kisilik ne kadar da kotuymus
Surah Az-Zukhruf, Verse 38
وَلَن يَنفَعَكُمُ ٱلۡيَوۡمَ إِذ ظَّلَمۡتُمۡ أَنَّكُمۡ فِي ٱلۡعَذَابِ مُشۡتَرِكُونَ
O Gun bu(nu ogrenmeniz) size bir fayda saglamaz, cunku siz (birlikte) gunah islediniz, simdi (de) azabınızı birbirinizle paylasın
Surah Az-Zukhruf, Verse 39
أَفَأَنتَ تُسۡمِعُ ٱلصُّمَّ أَوۡ تَهۡدِي ٱلۡعُمۡيَ وَمَن كَانَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Sen (ey Muhammed) sagıra isittirebilir misin, yahut kore dogru yolu gosterebilir misin, ya da sapkınlıga gomulmus olana
Surah Az-Zukhruf, Verse 40
فَإِمَّا نَذۡهَبَنَّ بِكَ فَإِنَّا مِنۡهُم مُّنتَقِمُونَ
Biz (mesajın hakim duruma gecmeden once) seni (onların) elinden alsak da (almasak da) mutlaka onlardan ocumuzu alırız
Surah Az-Zukhruf, Verse 41
أَوۡ نُرِيَنَّكَ ٱلَّذِي وَعَدۡنَٰهُمۡ فَإِنَّا عَلَيۡهِم مُّقۡتَدِرُونَ
ve onlara vaad ettigimiz seyi yerine getirdigimizi (bu dunyada) sana gostersek de (gostermesek de) onlar uzerinde kesin bir otoriteye sahibiz
Surah Az-Zukhruf, Verse 42
فَٱسۡتَمۡسِكۡ بِٱلَّذِيٓ أُوحِيَ إِلَيۡكَۖ إِنَّكَ عَلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Oyleyse sana vahyedilmis olan her seye sımsıkı sarıl; cunku sen dosdogru bir yoldasın
Surah Az-Zukhruf, Verse 43
وَإِنَّهُۥ لَذِكۡرٞ لَّكَ وَلِقَوۡمِكَۖ وَسَوۡفَ تُسۡـَٔلُونَ
ve bu (vahiy) suphesiz senin ve halkın icin bir seref ve itibar (kaynagı) olacaktır ama zamanı gelince hepiniz (ona karsı tutumunuzdan dolayı) hesaba cekileceksiniz
Surah Az-Zukhruf, Verse 44
وَسۡـَٔلۡ مَنۡ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ مِن رُّسُلِنَآ أَجَعَلۡنَا مِن دُونِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ءَالِهَةٗ يُعۡبَدُونَ
(Bırak baskasını da,) senden once gonderdigimiz elcilerimize sor, Rahman´dan baska tanrılara tapılmasına hic izin vermis miyiz
Surah Az-Zukhruf, Verse 45
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا مُوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Iste bu sekilde Musa´yı mesajlarımızla Firavun´a ve ileri gelen adamlarına gonderdik: Musa onlara, "Bakın" dedi, "ben butun alemlerin Rabbinin bir elcisiyim
Surah Az-Zukhruf, Verse 46
فَلَمَّا جَآءَهُم بِـَٔايَٰتِنَآ إِذَا هُم مِّنۡهَا يَضۡحَكُونَ
Ama onlerine (mucizevi) isaretlerimizi getirince, hemen onları alaya aldılar
Surah Az-Zukhruf, Verse 47
وَمَا نُرِيهِم مِّنۡ ءَايَةٍ إِلَّا هِيَ أَكۡبَرُ مِنۡ أُخۡتِهَاۖ وَأَخَذۡنَٰهُم بِٱلۡعَذَابِ لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ
halbuki kendilerine gosterdigimiz her isaret, oncekinden daha etkileyici idi ve (her defasında) onları belki (Bize) donerler diye azaba carptırdık
Surah Az-Zukhruf, Verse 48
وَقَالُواْ يَـٰٓأَيُّهَ ٱلسَّاحِرُ ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَ إِنَّنَا لَمُهۡتَدُونَ
Ve (her defasında,) "Ey buyucu!" diye feryad ettiler, "Seninle yaptıgı (peygamberlik) sozlesmesinin hatırına bizim icin Rabbine yalvar, biz artık kesinlikle dogru yola donecegiz
Surah Az-Zukhruf, Verse 49
فَلَمَّا كَشَفۡنَا عَنۡهُمُ ٱلۡعَذَابَ إِذَا هُمۡ يَنكُثُونَ
Ama azaptan kurtarır kurtarmaz, bir bakarsın ki hemen sozlerinden donuvermisler
Surah Az-Zukhruf, Verse 50
وَنَادَىٰ فِرۡعَوۡنُ فِي قَوۡمِهِۦ قَالَ يَٰقَوۡمِ أَلَيۡسَ لِي مُلۡكُ مِصۡرَ وَهَٰذِهِ ٱلۡأَنۡهَٰرُ تَجۡرِي مِن تَحۡتِيٓۚ أَفَلَا تُبۡصِرُونَ
Ve Firavun, halkına bir cagrıda bulunarak "Ey kavmim!" dedi, "Mısır´ın hakimiyeti bana ait degil mi? Butun bu nehirler benim ayaklarımın altında akmıyor mu? (Sizin en buyuk efendiniz oldugumu) gormuyor musunuz
Surah Az-Zukhruf, Verse 51
أَمۡ أَنَا۠ خَيۡرٞ مِّنۡ هَٰذَا ٱلَّذِي هُوَ مَهِينٞ وَلَا يَكَادُ يُبِينُ
Ben, ne demek istedigini bile anlatamayan su zavallı adamdan daha iyi degil miyim
Surah Az-Zukhruf, Verse 52
فَلَوۡلَآ أُلۡقِيَ عَلَيۡهِ أَسۡوِرَةٞ مِّن ذَهَبٍ أَوۡ جَآءَ مَعَهُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ مُقۡتَرِنِينَ
Sonra, neden ona hic altın bilezikler verilmemis ve neden onunla birlikte bir melek gelmis degil
Surah Az-Zukhruf, Verse 53
فَٱسۡتَخَفَّ قَوۡمَهُۥ فَأَطَاعُوهُۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
Firavun, boylece halkını ahmaklastırdı ve onlar da sonunda boyun egdiler, cunku onlar aldatılmıs, ayartılmıs bir halktı
Surah Az-Zukhruf, Verse 54
فَلَمَّآ ءَاسَفُونَا ٱنتَقَمۡنَا مِنۡهُمۡ فَأَغۡرَقۡنَٰهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Ama Bize meydan okumaya devam edince onlara misillemede bulunduk ve hepsini suda bogduk
Surah Az-Zukhruf, Verse 55
فَجَعَلۡنَٰهُمۡ سَلَفٗا وَمَثَلٗا لِّلۡأٓخِرِينَ
onları gecmisten kalan bir hatıra ve sonrakiler icin bir ibret ornegi kıldık
Surah Az-Zukhruf, Verse 56
۞وَلَمَّا ضُرِبَ ٱبۡنُ مَرۡيَمَ مَثَلًا إِذَا قَوۡمُكَ مِنۡهُ يَصِدُّونَ
Simdi, ne zaman Meryem´in oglu(nun tabiatı) ornek olarak ortaya getirilse, (ey Muhammed,) senin kavmin bu yuzden yaygarayı basar
Surah Az-Zukhruf, Verse 57
وَقَالُوٓاْ ءَأَٰلِهَتُنَا خَيۡرٌ أَمۡ هُوَۚ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ إِلَّا جَدَلَۢاۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٌ خَصِمُونَ
ve "Hangisi daha iyi, bizim ilahlarımız mı yoksa o mu?" derler. (Ama) onlar bu mukayeseyi, yalnızca, sırf muhalefet olsun diye senin onune getirirler. Evet, onlar kavgacı/tartısmacı bir toplumdur
Surah Az-Zukhruf, Verse 58
إِنۡ هُوَ إِلَّا عَبۡدٌ أَنۡعَمۡنَا عَلَيۡهِ وَجَعَلۡنَٰهُ مَثَلٗا لِّبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ
(Isa´ya gelince,) o sadece (bir insandır) kendisini (peygamberlikle) onurlandırdıgımız ve Israilogulları icin ornek kıldıgımız bir kul(umuz)
Surah Az-Zukhruf, Verse 59
وَلَوۡ نَشَآءُ لَجَعَلۡنَا مِنكُم مَّلَـٰٓئِكَةٗ فِي ٱلۡأَرۡضِ يَخۡلُفُونَ
Ve eger isteseydik, (siz ey meleklere tapanlar,) sizi yeryuzunde birbiri ardından gelen melekler yapardık
Surah Az-Zukhruf, Verse 60
وَإِنَّهُۥ لَعِلۡمٞ لِّلسَّاعَةِ فَلَا تَمۡتَرُنَّ بِهَا وَٱتَّبِعُونِۚ هَٰذَا صِرَٰطٞ مُّسۡتَقِيمٞ
Bakın, bu (ilahi kelam) Son Saati(n gelecegini) bildiren bir aractır; o halde (Son Saat) hakkında hicbir supheye kapılmayın ve Bana uyun; dosdogru yol (yalnız) budur
Surah Az-Zukhruf, Verse 61
وَلَا يَصُدَّنَّكُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُۖ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوّٞ مُّبِينٞ
Seytan´ın sizi (bu yoldan) cevirmesine izin vermeyin; cunku o, sizin apacık dusmanınızdır
Surah Az-Zukhruf, Verse 62
وَلَمَّا جَآءَ عِيسَىٰ بِٱلۡبَيِّنَٰتِ قَالَ قَدۡ جِئۡتُكُم بِٱلۡحِكۡمَةِ وَلِأُبَيِّنَ لَكُم بَعۡضَ ٱلَّذِي تَخۡتَلِفُونَ فِيهِۖ فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Isa, (kendi halkına) hakikatin butun kanıtları ile geldigi zaman, "Ben" dedi, "size hikmet ile ve uzerinde ayrılıga dustugunuz seylerin bir kısmını acıklıga kavusturmak uzere geldim. O halde, Allah´a karsı sorumlulugunuzun bilincine varın ve bana tabi olun
Surah Az-Zukhruf, Verse 63
إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ رَبِّي وَرَبُّكُمۡ فَٱعۡبُدُوهُۚ هَٰذَا صِرَٰطٞ مُّسۡتَقِيمٞ
Allah, suphesiz benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; oyleyse (yalnızca) O´na kulluk edin; dogru yol (sadece) budur
Surah Az-Zukhruf, Verse 64
فَٱخۡتَلَفَ ٱلۡأَحۡزَابُ مِنۢ بَيۡنِهِمۡۖ فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنۡ عَذَابِ يَوۡمٍ أَلِيمٍ
Fakat (Isa´dan sonra gelenler) arasından cıkan gruplar farklı gorusleri savunmaya basladılar. Vay haline o zulmedenlerin ve yazık o acı Gun´de (baslarına gelecek) azap icin
Surah Az-Zukhruf, Verse 65
هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّا ٱلسَّاعَةَ أَن تَأۡتِيَهُم بَغۡتَةٗ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Onlar, (gunaha batmıs olanlar) (oturup) Son Saat´i mi bekliyorlar; onun (yaklastıgı) fark edilmeden baslarına ansızın gelmesini mi
Surah Az-Zukhruf, Verse 66
ٱلۡأَخِلَّآءُ يَوۡمَئِذِۭ بَعۡضُهُمۡ لِبَعۡضٍ عَدُوٌّ إِلَّا ٱلۡمُتَّقِينَ
O Gun, (eski) dostlar birbirlerine dusman olacaklar; Allah´a karsı sorumluluk bilinci duyanlar dısında (hepsi)
Surah Az-Zukhruf, Verse 67
يَٰعِبَادِ لَا خَوۡفٌ عَلَيۡكُمُ ٱلۡيَوۡمَ وَلَآ أَنتُمۡ تَحۡزَنُونَ
(Ve Allah onlara,) "Ey Benim kullarım!" diyecek, "Bugun ne korkmanıza gerek var, ne de uzuleceksiniz
Surah Az-Zukhruf, Verse 68
ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِـَٔايَٰتِنَا وَكَانُواْ مُسۡلِمِينَ
(Siz ey) mesajlarımıza iman etmis ve kendilerini Bize teslim etmis olanlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 69
ٱدۡخُلُواْ ٱلۡجَنَّةَ أَنتُمۡ وَأَزۡوَٰجُكُمۡ تُحۡبَرُونَ
Siz ve esleriniz, sevinc ve mutlulukla cennete girin
Surah Az-Zukhruf, Verse 70
يُطَافُ عَلَيۡهِم بِصِحَافٖ مِّن ذَهَبٖ وَأَكۡوَابٖۖ وَفِيهَا مَا تَشۡتَهِيهِ ٱلۡأَنفُسُ وَتَلَذُّ ٱلۡأَعۡيُنُۖ وَأَنتُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
(Orada) altın tepsiler ve kadehler ile karsılanacaklar ve canlarının istedigi ve hoslanacagı her seyi orada bulacaklar. Ve siz orada oturup kalacaksınız (ey inananlar)
Surah Az-Zukhruf, Verse 71
وَتِلۡكَ ٱلۡجَنَّةُ ٱلَّتِيٓ أُورِثۡتُمُوهَا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Gecmiste yaptıklarınız sayesinde hak edeceginiz cennet iste boyledir
Surah Az-Zukhruf, Verse 72
لَكُمۡ فِيهَا فَٰكِهَةٞ كَثِيرَةٞ مِّنۡهَا تَأۡكُلُونَ
(bu yaptıklarınızın) meyvelerini bolca gorecek (ve) onları tadacaksınız
Surah Az-Zukhruf, Verse 73
إِنَّ ٱلۡمُجۡرِمِينَ فِي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَٰلِدُونَ
(Ama) dikkat edin, gunaha batmıs olanlar cehennem azabı icinde kalacaklar
Surah Az-Zukhruf, Verse 74
لَا يُفَتَّرُ عَنۡهُمۡ وَهُمۡ فِيهِ مُبۡلِسُونَ
bu (azap), onlar icin hic hafifletilmeyecek ve orada caresizlik, umitsizlik icinde kaybolup gidecekler
Surah Az-Zukhruf, Verse 75
وَمَا ظَلَمۡنَٰهُمۡ وَلَٰكِن كَانُواْ هُمُ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Onlara haksızlık yapacak olan Biz degiliz, ama onlardır kendi kendilerine haksızlık yapanlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 76
وَنَادَوۡاْ يَٰمَٰلِكُ لِيَقۡضِ عَلَيۡنَا رَبُّكَۖ قَالَ إِنَّكُم مَّـٰكِثُونَ
Ve onlar: "Ey (cehennemi) idare eden (melek)!" diye seslenecekler, "Bırak Rabbin isimizi bitirsin!" (Bunun uzerine) melek, "Siz artık (bu durumda) kalacaksınız!" diye cevap verecek
Surah Az-Zukhruf, Verse 77
لَقَدۡ جِئۡنَٰكُم بِٱلۡحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَكُمۡ لِلۡحَقِّ كَٰرِهُونَ
(Siz ey gunahkarlar!) Size hakikati ilettik, fakat cogunuz ondan nefret ediyorsunuz
Surah Az-Zukhruf, Verse 78
أَمۡ أَبۡرَمُوٓاْ أَمۡرٗا فَإِنَّا مُبۡرِمُونَ
Oyle mi? (Hakikatin) ne olması gerektigine onlar, (o, hakikati inkar edenler) mi karar verecek
Surah Az-Zukhruf, Verse 79
أَمۡ يَحۡسَبُونَ أَنَّا لَا نَسۡمَعُ سِرَّهُمۡ وَنَجۡوَىٰهُمۚ بَلَىٰ وَرُسُلُنَا لَدَيۡهِمۡ يَكۡتُبُونَ
Yoksa onlar, dısarı vurmadıkları dusuncelerini ve gizli konusmalarını duymaz mıyız sanırlar? Elbette (Biz duyarız) ve yanıbaslarındaki semavi guclerimiz (butun o gizlediklerini) kaydederler
Surah Az-Zukhruf, Verse 80
قُلۡ إِن كَانَ لِلرَّحۡمَٰنِ وَلَدٞ فَأَنَا۠ أَوَّلُ ٱلۡعَٰبِدِينَ
De ki (ey Muhammed): "Eger Rahman (gercekten) bir erkek cocuk sahibi olsaydı, ben ona tapanların ilki olurdum
Surah Az-Zukhruf, Verse 81
سُبۡحَٰنَ رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ رَبِّ ٱلۡعَرۡشِ عَمَّا يَصِفُونَ
Goklerin ve yerin Rabbi -kudret ve egemenlik tahtının sahibi Rabb- onların isnad ettikleri her turlu sıfattan kesinlikle munezzehtir
Surah Az-Zukhruf, Verse 82
فَذَرۡهُمۡ يَخُوضُواْ وَيَلۡعَبُواْ حَتَّىٰ يُلَٰقُواْ يَوۡمَهُمُ ٱلَّذِي يُوعَدُونَ
Onları bırak da vaad edilen (Hesap) Gunu ile karsılasıncaya kadar beyhude konusmalarla oyalansınlar ve (kelimelerle) oynayıp dursunlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 83
وَهُوَ ٱلَّذِي فِي ٱلسَّمَآءِ إِلَٰهٞ وَفِي ٱلۡأَرۡضِ إِلَٰهٞۚ وَهُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡعَلِيمُ
cunku (o zaman anlayacaklardır ki) gokte ve yerde Allah (yalnız) O´dur ve yalnız O´dur hikmet sahibi olan, her seyi bilen
Surah Az-Zukhruf, Verse 84
وَتَبَارَكَ ٱلَّذِي لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا وَعِندَهُۥ عِلۡمُ ٱلسَّاعَةِ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Goklerin, yerin ve ikisi arasındaki her seyin mulkunun kendisine ait oldugu, Son Saat bilgisinin Sahibi ve hepinizin O´na donecegi (Allah)ın sanı ne yucedir
Surah Az-Zukhruf, Verse 85
وَلَا يَمۡلِكُ ٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ مِن دُونِهِ ٱلشَّفَٰعَةَ إِلَّا مَن شَهِدَ بِٱلۡحَقِّ وَهُمۡ يَعۡلَمُونَ
Bazılarının Allah´tan baska sıgınıp yalvardıkları bu (varlık)lar, (hayatlarında) hakikate sahitlik yapmıs ve (Allah´ın tek ve benzersiz oldugunun) farkına varmıs olanlar dısında (Hesap Gunu) hic kimseye sefaat etme gucune sahip degiller
Surah Az-Zukhruf, Verse 86
وَلَئِن سَأَلۡتَهُم مَّنۡ خَلَقَهُمۡ لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُۖ فَأَنَّىٰ يُؤۡفَكُونَ
Eger onlara, (Allah´tan baska varlıklara tapanlara,) kendilerini kimin yarattıgını sorsan hic tereddutsuz "Allah!" derler. Peki, neden bu (apacık gercekten) sapıyorlar
Surah Az-Zukhruf, Verse 87
وَقِيلِهِۦ يَٰرَبِّ إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ قَوۡمٞ لَّا يُؤۡمِنُونَ
(Ama Allah gercek muminleri hakkıyla bilir) ve onun (umitsiz) feryadı(nı): "Ey Rabbim! Bunlar inanmayacak bir kavimdir
Surah Az-Zukhruf, Verse 88
فَٱصۡفَحۡ عَنۡهُمۡ وَقُلۡ سَلَٰمٞۚ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ
Ama sen onlar(ın yaptıkların)a dayan ve de ki: "Selam (olsun size)!" Cunku onlar zamanı geldiginde (hakikati) anlayacaklar
Surah Az-Zukhruf, Verse 89