Surah Fussilat - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
حمٓ
Haa, Mim
Surah Fussilat, Verse 1
تَنزِيلٞ مِّنَ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
(Bu), ayetleri — bilecek (anlayacak) her hangi bir kavm icin — ayrı ayrı acıklanmıs, (hukmunce amel edenlere) mujdeler verici, (muhaaliflerini baslarına gelecek fena akıbetlerle) korkutucu, Arabca bir Kur´an olmak uzere Rahman (ve) Rahıym tarafından indirilmis bir kitabdır. (Boyle iken) onların cogu (bunu dusunub kabulden) yuz cevirmisdir. Artık dinlemezler onlar
Surah Fussilat, Verse 2
كِتَٰبٞ فُصِّلَتۡ ءَايَٰتُهُۥ قُرۡءَانًا عَرَبِيّٗا لِّقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ
(Bu), ayetleri — bilecek (anlayacak) her hangi bir kavm icin — ayrı ayrı acıklanmıs, (hukmunce amel edenlere) mujdeler verici, (muhaaliflerini baslarına gelecek fena akıbetlerle) korkutucu, Arabca bir Kur´an olmak uzere Rahman (ve) Rahıym tarafından indirilmis bir kitabdır. (Boyle iken) onların cogu (bunu dusunub kabulden) yuz cevirmisdir. Artık dinlemezler onlar
Surah Fussilat, Verse 3
بَشِيرٗا وَنَذِيرٗا فَأَعۡرَضَ أَكۡثَرُهُمۡ فَهُمۡ لَا يَسۡمَعُونَ
(Bu), ayetleri — bilecek (anlayacak) her hangi bir kavm icin — ayrı ayrı acıklanmıs, (hukmunce amel edenlere) mujdeler verici, (muhaaliflerini baslarına gelecek fena akıbetlerle) korkutucu, Arabca bir Kur´an olmak uzere Rahman (ve) Rahıym tarafından indirilmis bir kitabdır. (Boyle iken) onların cogu (bunu dusunub kabulden) yuz cevirmisdir. Artık dinlemezler onlar
Surah Fussilat, Verse 4
وَقَالُواْ قُلُوبُنَا فِيٓ أَكِنَّةٖ مِّمَّا تَدۡعُونَآ إِلَيۡهِ وَفِيٓ ءَاذَانِنَا وَقۡرٞ وَمِنۢ بَيۡنِنَا وَبَيۡنِكَ حِجَابٞ فَٱعۡمَلۡ إِنَّنَا عَٰمِلُونَ
Onlar «Bizi kendisine da´vet edegeldigin seyden kalblerimiz ortuler icindedir. Kulaklarımızda bir agırlık, bizimle senin aranda bir perde vardır. O halde sen (dinince) amel (ve hareket) et. Biz de subhesiz (dinimize gore) amel (ve hareket) ediciyiz» derler
Surah Fussilat, Verse 5
قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يُوحَىٰٓ إِلَيَّ أَنَّمَآ إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞ فَٱسۡتَقِيمُوٓاْ إِلَيۡهِ وَٱسۡتَغۡفِرُوهُۗ وَوَيۡلٞ لِّلۡمُشۡرِكِينَ
De ki (Habibim): «Ben ancak sizin gibi bir insanım. (Yalınız) bana su vahy olunuyor: Sizin Tanrınız ancak bir tek Tanrıdır. Onun icin hepiniz Ona dogrulun, Ondan magfiret isteyin. Vay haaline o Allaha ortak tanıyanların»
Surah Fussilat, Verse 6
ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ كَٰفِرُونَ
Ki onlar zekat vermezler. Onlar ahireti (inkar ile) kafir olanların ta kendileridir
Surah Fussilat, Verse 7
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ لَهُمۡ أَجۡرٌ غَيۡرُ مَمۡنُونٖ
Hakıykat, iman edib de iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunanlar (yok mu?) Onlar icin basa kakılmayan (yahud: tukenmeyen) mukafat vardır
Surah Fussilat, Verse 8
۞قُلۡ أَئِنَّكُمۡ لَتَكۡفُرُونَ بِٱلَّذِي خَلَقَ ٱلۡأَرۡضَ فِي يَوۡمَيۡنِ وَتَجۡعَلُونَ لَهُۥٓ أَندَادٗاۚ ذَٰلِكَ رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
De ki: «Gercek siz mi o arzı iki gunde yaradana (ısrar ile) kufrediyor, Ona ortaklar katıyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir
Surah Fussilat, Verse 9
وَجَعَلَ فِيهَا رَوَٰسِيَ مِن فَوۡقِهَا وَبَٰرَكَ فِيهَا وَقَدَّرَ فِيهَآ أَقۡوَٰتَهَا فِيٓ أَرۡبَعَةِ أَيَّامٖ سَوَآءٗ لِّلسَّآئِلِينَ
(Allah) orada ustunden baskılar yaptı. Onda bereketler yarattı. Onda arayanlar icin dort gunde musavi gıdalar takdir etdi
Surah Fussilat, Verse 10
ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰٓ إِلَى ٱلسَّمَآءِ وَهِيَ دُخَانٞ فَقَالَ لَهَا وَلِلۡأَرۡضِ ٱئۡتِيَا طَوۡعًا أَوۡ كَرۡهٗا قَالَتَآ أَتَيۡنَا طَآئِعِينَ
Sonra (iradesi) goge — ki, o bir buhaar haalinde idi — dogruldu da ona ve arza «ikiniz de ister istemez gelin» buyurdu. Onlar da «Isteye isteye geldik» dediler
Surah Fussilat, Verse 11
فَقَضَىٰهُنَّ سَبۡعَ سَمَٰوَاتٖ فِي يَوۡمَيۡنِ وَأَوۡحَىٰ فِي كُلِّ سَمَآءٍ أَمۡرَهَاۚ وَزَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنۡيَا بِمَصَٰبِيحَ وَحِفۡظٗاۚ ذَٰلِكَ تَقۡدِيرُ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡعَلِيمِ
Bu suretle onları yedi gok olmak uzere iki gunde vucuda getirdi. Her gokde ona aid emri vahyetdi. Dunya gogunu de kandillerle donatdık. (Onu afetlerden) koruduk. Iste (butun) bu (nlar), O mutlak kaadir, O her seyi hakkıyle bilen (Allah) ın takdiridir
Surah Fussilat, Verse 12
فَإِنۡ أَعۡرَضُواْ فَقُلۡ أَنذَرۡتُكُمۡ صَٰعِقَةٗ مِّثۡلَ صَٰعِقَةِ عَادٖ وَثَمُودَ
Eger onlar (bu beyandan sonra yine imandan) yuz cevirirlerse de ki: «Aad ve Semud (u carpan) yıldırım gibi size de bir azabı (n gelib catabilecegini) hatırlatırım»
Surah Fussilat, Verse 13
إِذۡ جَآءَتۡهُمُ ٱلرُّسُلُ مِنۢ بَيۡنِ أَيۡدِيهِمۡ وَمِنۡ خَلۡفِهِمۡ أَلَّا تَعۡبُدُوٓاْ إِلَّا ٱللَّهَۖ قَالُواْ لَوۡ شَآءَ رَبُّنَا لَأَنزَلَ مَلَـٰٓئِكَةٗ فَإِنَّا بِمَآ أُرۡسِلۡتُم بِهِۦ كَٰفِرُونَ
Onlara «Allahdan baskasına tapmayın» diye onlerinden ve arkalarından peygamberler geldigi vakit dediler ki: «Eger Rabbimiz dileseydi elbette (ustumuze) melekler indirirdi. Onun icin biz sizinle gonderilen seylere kufredicileriz»
Surah Fussilat, Verse 14
فَأَمَّا عَادٞ فَٱسۡتَكۡبَرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّ وَقَالُواْ مَنۡ أَشَدُّ مِنَّا قُوَّةًۖ أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّ ٱللَّهَ ٱلَّذِي خَلَقَهُمۡ هُوَ أَشَدُّ مِنۡهُمۡ قُوَّةٗۖ وَكَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يَجۡحَدُونَ
Aad (kavmin) e gelince: Onlar yer (yuzun) de haksız yere buyukluk tasladılar ve «Kuvvetce bizden daha guclu kimmis?» dediler. Onlar kendilerini yaratıb durmakda olan Allahı — ki O, bunlardan pek cok kuvvetlidir — hic dusunmediler mi? Onlar bizim mu´cizelerimizi bilerek inkar ediyorlar
Surah Fussilat, Verse 15
فَأَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ رِيحٗا صَرۡصَرٗا فِيٓ أَيَّامٖ نَّحِسَاتٖ لِّنُذِيقَهُمۡ عَذَابَ ٱلۡخِزۡيِ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَعَذَابُ ٱلۡأٓخِرَةِ أَخۡزَىٰۖ وَهُمۡ لَا يُنصَرُونَ
Bundan dolayı biz de, dunya hayatında zillet azabını kendilerine tatdırmamız icin, ugursuz ugursuz gunlerde uzerlerine cok gurultulu bir bora gonderdik. Ahiret azabı elbet daha horlayıcıdır. Onlara (hic bir suretle) yardım da olunmaz
Surah Fussilat, Verse 16
وَأَمَّا ثَمُودُ فَهَدَيۡنَٰهُمۡ فَٱسۡتَحَبُّواْ ٱلۡعَمَىٰ عَلَى ٱلۡهُدَىٰ فَأَخَذَتۡهُمۡ صَٰعِقَةُ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡهُونِ بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ
Semuuda gelince: Biz onlara da dogru yolu gosterdik. Amma onlar korlugu hidayete tercih etdiler. Onun icin kendilerini, kazanageldikleri (sirk ve meaasi) yuzunden, o horlayıcı azab yıldırımı tutuverdi
Surah Fussilat, Verse 17
وَنَجَّيۡنَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ
(Iclerinden) iman edib de (Allahdan) korkanları ise kurtardık
Surah Fussilat, Verse 18
وَيَوۡمَ يُحۡشَرُ أَعۡدَآءُ ٱللَّهِ إِلَى ٱلنَّارِ فَهُمۡ يُوزَعُونَ
(Hatırlat) o gun (u ki) Allahın dusmanları, iste onlar, toplu halde atese suruleceklerdir
Surah Fussilat, Verse 19
حَتَّىٰٓ إِذَا مَا جَآءُوهَا شَهِدَ عَلَيۡهِمۡ سَمۡعُهُمۡ وَأَبۡصَٰرُهُمۡ وَجُلُودُهُم بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Nihayet oraya geldikleri zaman onlar ne yapıyor idiyseler, kulakları, gozleri, derileri kendilerinin aleyhinde sahidlik edecekdir
Surah Fussilat, Verse 20
وَقَالُواْ لِجُلُودِهِمۡ لِمَ شَهِدتُّمۡ عَلَيۡنَاۖ قَالُوٓاْ أَنطَقَنَا ٱللَّهُ ٱلَّذِيٓ أَنطَقَ كُلَّ شَيۡءٖۚ وَهُوَ خَلَقَكُمۡ أَوَّلَ مَرَّةٖ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Derilerine (soyle) dediler (derler): «Bizim aleyhimize neye sahidlik etdiniz»? Onlar da «Bizi, dediler (derler), her sey´i soyleten Allah soyletdi. Sizi ilk defa O yaratmısdır. Yine ancak Ona donduru (lub goturu) luyorsunuz»
Surah Fussilat, Verse 21
وَمَا كُنتُمۡ تَسۡتَتِرُونَ أَن يَشۡهَدَ عَلَيۡكُمۡ سَمۡعُكُمۡ وَلَآ أَبۡصَٰرُكُمۡ وَلَا جُلُودُكُمۡ وَلَٰكِن ظَنَنتُمۡ أَنَّ ٱللَّهَ لَا يَعۡلَمُ كَثِيرٗا مِّمَّا تَعۡمَلُونَ
«Siz, ne kulaklarınız, ne gozleriniz, ne de derileriniz kendi aleyhinize sahidlik eder diye (dusunub) sakınmadınız. Bil´akis Allah yapmakda olduklarınızın bir cogunu bilmez sandınız»
Surah Fussilat, Verse 22
وَذَٰلِكُمۡ ظَنُّكُمُ ٱلَّذِي ظَنَنتُم بِرَبِّكُمۡ أَرۡدَىٰكُمۡ فَأَصۡبَحۡتُم مِّنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ
«Rabbinize karsı beslediginiz su zannınız (yok mu?) iste sizi o helak etdi. Bu yuzden husrana dusenlerden oldunuz»
Surah Fussilat, Verse 23
فَإِن يَصۡبِرُواْ فَٱلنَّارُ مَثۡوٗى لَّهُمۡۖ وَإِن يَسۡتَعۡتِبُواْ فَمَا هُم مِّنَ ٱلۡمُعۡتَبِينَ
Simdi eger (azaba) dayanabilirlerse iste onların yurdu: Ates! (Yok), eger (hosnud oldukları dunyaye) tekrar donmek isterlerse bu suretle de onlar hosnud edilecek degildirler
Surah Fussilat, Verse 24
۞وَقَيَّضۡنَا لَهُمۡ قُرَنَآءَ فَزَيَّنُواْ لَهُم مَّا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡ وَحَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقَوۡلُ فِيٓ أُمَمٖ قَدۡ خَلَتۡ مِن قَبۡلِهِم مِّنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِۖ إِنَّهُمۡ كَانُواْ خَٰسِرِينَ
Biz onlara bir takım yanasmaları sebeb yapdık da onlerinde ne var, ardlarında ne varsa onlar bunları suslu gosterdiler. Cinden, insandan kendilerinden evvel gecmis (ve helak olmus) ummetler icinde (iste) bunlara karsı da o soz hak olmusdur. Cunku onlar (ın hepsi) husrana dusenlerdi
Surah Fussilat, Verse 25
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَا تَسۡمَعُواْ لِهَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانِ وَٱلۡغَوۡاْ فِيهِ لَعَلَّكُمۡ تَغۡلِبُونَ
O kufredenler (soyle) dedi (ler): «Bu Kur´anı dinlemeyin. Onun hakkında ma´nasız yaygaralar (gurultuler) yapın! Belki galebe edersiniz»
Surah Fussilat, Verse 26
فَلَنُذِيقَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ عَذَابٗا شَدِيدٗا وَلَنَجۡزِيَنَّهُمۡ أَسۡوَأَ ٱلَّذِي كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Iste biz o kafirlere muhakkak ki en cetin bir azabı tatdıracagız. Onları yapageldiklerinin en kotusuyle cezalandıracagız
Surah Fussilat, Verse 27
ذَٰلِكَ جَزَآءُ أَعۡدَآءِ ٱللَّهِ ٱلنَّارُۖ لَهُمۡ فِيهَا دَارُ ٱلۡخُلۡدِ جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يَجۡحَدُونَ
Bu, Allahın, dusmanlarına olan cezasıdır ki, atesdir. Bizim ayetlerimizi bilerek inkar etdiklerinin cezası olarak orada (cehennemde) onlara ebedilik yurdu vardır
Surah Fussilat, Verse 28
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ رَبَّنَآ أَرِنَا ٱلَّذَيۡنِ أَضَلَّانَا مِنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ نَجۡعَلۡهُمَا تَحۡتَ أَقۡدَامِنَا لِيَكُونَا مِنَ ٱلۡأَسۡفَلِينَ
O kufredenler (cehennemde) «Ey Rabbimiz, cinden ve insandan bizi Sapdıranları goster bize de onları ayaklarımız altına alalım. Taki en asagı (tabaka) da kalanlardan olsunlar» dedi (ler - diyecekler)
Surah Fussilat, Verse 29
إِنَّ ٱلَّذِينَ قَالُواْ رَبُّنَا ٱللَّهُ ثُمَّ ٱسۡتَقَٰمُواْ تَتَنَزَّلُ عَلَيۡهِمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ أَلَّا تَخَافُواْ وَلَا تَحۡزَنُواْ وَأَبۡشِرُواْ بِٱلۡجَنَّةِ ٱلَّتِي كُنتُمۡ تُوعَدُونَ
Hakıykat «Rabbimiz Allahdır» deyib de sonra dogrulugu iltizam edenler (yok mu?) Onların uzerlerine «Korkmayın, tasalanmayın, va´d olundugunuz cennetle sevinin» diye diye melekler inecekdir
Surah Fussilat, Verse 30
نَحۡنُ أَوۡلِيَآؤُكُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَفِي ٱلۡأٓخِرَةِۖ وَلَكُمۡ فِيهَا مَا تَشۡتَهِيٓ أَنفُسُكُمۡ وَلَكُمۡ فِيهَا مَا تَدَّعُونَ
«Biz dunya hayatında da, ahiretde de sizin dostlarınıza l Cok yarlıgayıcı, cok esirgeyici (Allah) dan bir fazl-u kerem olmak uzere, burada canlarınız neyi hoslanırsa (hepsi) sizindir, burada ne isterseniz (hepsi) sizin»
Surah Fussilat, Verse 31
نُزُلٗا مِّنۡ غَفُورٖ رَّحِيمٖ
«Biz dunya hayatında da, ahiretde de sizin dostlarınıza l Cok yarlıgayıcı, cok esirgeyici (Allah) dan bir fazl-u kerem olmak uzere, burada canlarınız neyi hoslanırsa (hepsi) sizindir, burada ne isterseniz (hepsi) sizin»
Surah Fussilat, Verse 32
وَمَنۡ أَحۡسَنُ قَوۡلٗا مِّمَّن دَعَآ إِلَى ٱللَّهِ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ
(Insanları) Allaha da´vet ve (kendisi de) iyi amel (ve hareket) eden ve «ben subhesiz muslumanlardanım» diyen kimseden daha guzel sozlu kimdir
Surah Fussilat, Verse 33
وَلَا تَسۡتَوِي ٱلۡحَسَنَةُ وَلَا ٱلسَّيِّئَةُۚ ٱدۡفَعۡ بِٱلَّتِي هِيَ أَحۡسَنُ فَإِذَا ٱلَّذِي بَيۡنَكَ وَبَيۡنَهُۥ عَدَٰوَةٞ كَأَنَّهُۥ وَلِيٌّ حَمِيمٞ
Ne (her) iyilik, ne de (her) kotuluk bir olmaz. Sen (kotulugu) en guzel (haslet ne ise) onunla onle. O zaman (gorursun ki) seninle arasında dusmanlık bulunan kimse bile sanki yakın dost (un olmus) dur
Surah Fussilat, Verse 34
وَمَا يُلَقَّىٰهَآ إِلَّا ٱلَّذِينَ صَبَرُواْ وَمَا يُلَقَّىٰهَآ إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٖ
Bu (en guzel haslete) sabredenlerden baskası kavusdurulmaz. Buna buyuk bir hazza malik olandan gayrisi erisdirilmez
Surah Fussilat, Verse 35
وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ نَزۡغٞ فَٱسۡتَعِذۡ بِٱللَّهِۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Eger seni seytandan bir durtus fitlerse hemen Allaha sıgın. Cunku O, (senin sıgındıgını) bizzat hakkıyle isiden, (niyyetini, salahını) cok iyi bilendir
Surah Fussilat, Verse 36
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِ ٱلَّيۡلُ وَٱلنَّهَارُ وَٱلشَّمۡسُ وَٱلۡقَمَرُۚ لَا تَسۡجُدُواْ لِلشَّمۡسِ وَلَا لِلۡقَمَرِ وَٱسۡجُدُواْۤ لِلَّهِۤ ٱلَّذِي خَلَقَهُنَّ إِن كُنتُمۡ إِيَّاهُ تَعۡبُدُونَ
Gece, gunduz, gunes, ay (hep) Onun (Allahın) ayetlerindendir. Siz ne gunese, ne aya secde etmeyin, bunları yaradan Allaha secde edin, eger Ona ibadet edecekseniz
Surah Fussilat, Verse 37
فَإِنِ ٱسۡتَكۡبَرُواْ فَٱلَّذِينَ عِندَ رَبِّكَ يُسَبِّحُونَ لَهُۥ بِٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ وَهُمۡ لَا يَسۡـَٔمُونَ۩
Eger (buna karsı) kibirlenmek isterlerse Rabbinin nezdinde bulunanlar, onlar hic usanmayacak, (zaten) kendisini gece, gunduz tesbih (ve tenzih) edib durmakdadırlar
Surah Fussilat, Verse 38
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِۦٓ أَنَّكَ تَرَى ٱلۡأَرۡضَ خَٰشِعَةٗ فَإِذَآ أَنزَلۡنَا عَلَيۡهَا ٱلۡمَآءَ ٱهۡتَزَّتۡ وَرَبَتۡۚ إِنَّ ٱلَّذِيٓ أَحۡيَاهَا لَمُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰٓۚ إِنَّهُۥ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٌ
Senin hakıykaten boynunu bukmus gordugun arz da Onun ayetlerindendir. Fakat biz uzerine suyu indirdigimiz vakit o, harekete gelir, kabarır. Ona muhakkak can veren (Allah) elbet oluleri de dirilticidir. Cunku O, her sey´e hakkıyle kaadirdir
Surah Fussilat, Verse 39
إِنَّ ٱلَّذِينَ يُلۡحِدُونَ فِيٓ ءَايَٰتِنَا لَا يَخۡفَوۡنَ عَلَيۡنَآۗ أَفَمَن يُلۡقَىٰ فِي ٱلنَّارِ خَيۡرٌ أَم مَّن يَأۡتِيٓ ءَامِنٗا يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۚ ٱعۡمَلُواْ مَا شِئۡتُمۡ إِنَّهُۥ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٌ
Bizim ayetlerimiz hakkında sapkınlık edenler subhesiz bize gizli kalmazlar. O halde atesin icine atılacak olan kimse mi hayırlıdır, yoksa kıyamet gunu korkusuzca gelecek olan kisi mi? Siz dilediginizi yapın. Cunku O, ne yaparsanız hakkıyle gorendir
Surah Fussilat, Verse 40
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِٱلذِّكۡرِ لَمَّا جَآءَهُمۡۖ وَإِنَّهُۥ لَكِتَٰبٌ عَزِيزٞ
(Ayetlerimiz hakkında sapıklıga dusenler) o zikre (Kur´ana) — o, kendilerine gelince — kufredenler (dir ki iste bunlar subhesiz bize gizli kalmazlar). Halbuki o, cidden sarp bir kitabdır
Surah Fussilat, Verse 41
لَّا يَأۡتِيهِ ٱلۡبَٰطِلُ مِنۢ بَيۡنِ يَدَيۡهِ وَلَا مِنۡ خَلۡفِهِۦۖ تَنزِيلٞ مِّنۡ حَكِيمٍ حَمِيدٖ
Ki ne onunden, ne ardından ona hicbir baatıl (yanasıb) gelemez. (O), butun kainatın hamdetdigi, O yegane hukum ve hikmet saahibi (Allah) dan indirilmedir
Surah Fussilat, Verse 42
مَّا يُقَالُ لَكَ إِلَّا مَا قَدۡ قِيلَ لِلرُّسُلِ مِن قَبۡلِكَۚ إِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغۡفِرَةٖ وَذُو عِقَابٍ أَلِيمٖ
(Habibim) sana, senden evvelki peygamberlere de soylenmis olandan baska bir sey soylenmiyor. Subhe yok ki senin Rabbin hem mutlak magfiret saahibidir, hem cok elem verici azab saahibi
Surah Fussilat, Verse 43
وَلَوۡ جَعَلۡنَٰهُ قُرۡءَانًا أَعۡجَمِيّٗا لَّقَالُواْ لَوۡلَا فُصِّلَتۡ ءَايَٰتُهُۥٓۖ ءَا۬عۡجَمِيّٞ وَعَرَبِيّٞۗ قُلۡ هُوَ لِلَّذِينَ ءَامَنُواْ هُدٗى وَشِفَآءٞۚ وَٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ فِيٓ ءَاذَانِهِمۡ وَقۡرٞ وَهُوَ عَلَيۡهِمۡ عَمًىۚ أُوْلَـٰٓئِكَ يُنَادَوۡنَ مِن مَّكَانِۭ بَعِيدٖ
Eger biz onu yabancı (dilden) bir Kur´an yapsaydık muhakkak ki «Ayetleri acıklanmalı degil miydi Araba mensub (bir muhaataba), Arabca olmayan (bir Kur´an) mı? diyeceklerdi. (Onlara) soyle: «O (Kur´an) iman edenler icin (mahz-ı) hidayet ve sifadır. Iman etmeyenlerin ise kulaklarında bir agırlık vardır. O (Kur´an) bunlara karsı bir korlukdur. (Sanki) onlar uzak bir yerden cagırılıyorlardır
Surah Fussilat, Verse 44
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ فَٱخۡتُلِفَ فِيهِۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةٞ سَبَقَتۡ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۚ وَإِنَّهُمۡ لَفِي شَكّٖ مِّنۡهُ مُرِيبٖ
Andolsun ki biz Musaya o kitabı verdik de onda da ihtilaf edildi. Eger Rabbinden bir soz gecmis olmasaydı aralarında is olub bitirilmisdi bile. Her halde onlar bundan subheci bir tereddud icindedirler
Surah Fussilat, Verse 45
مَّنۡ عَمِلَ صَٰلِحٗا فَلِنَفۡسِهِۦۖ وَمَنۡ أَسَآءَ فَعَلَيۡهَاۗ وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّـٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ
Kim iyi amel (ve hareket) ederse (bu), kendi lehine, kim de kotuluk ederse bu da kendi aleyhinedir. (Yoksa) Rabbin kullarına (zerrece) zulumkar degildir
Surah Fussilat, Verse 46
۞إِلَيۡهِ يُرَدُّ عِلۡمُ ٱلسَّاعَةِۚ وَمَا تَخۡرُجُ مِن ثَمَرَٰتٖ مِّنۡ أَكۡمَامِهَا وَمَا تَحۡمِلُ مِنۡ أُنثَىٰ وَلَا تَضَعُ إِلَّا بِعِلۡمِهِۦۚ وَيَوۡمَ يُنَادِيهِمۡ أَيۡنَ شُرَكَآءِي قَالُوٓاْ ءَاذَنَّـٰكَ مَامِنَّا مِن شَهِيدٖ
O saatin ilmi ancak Ona irca olunur. Onun ilmi olmaksızın (hatta) meyvelerden hicbiri tomurcuklarından cıkmaz, hicbir disi gebe kalmaz ve dogurmaz. Onlara «Benim ortaklarım nerede?» diye nida edilecegi gun (gorursun ki soyle) demislerdir (diyeceklerdir): «Sana arzetdik. Bizden hicbir sahid yokdur»
Surah Fussilat, Verse 47
وَضَلَّ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يَدۡعُونَ مِن قَبۡلُۖ وَظَنُّواْ مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٖ
Onceden tapdıkları nesneler onlardan uzaklasıb gaaib olmusdur (olacakdır). Onlar kendilerine (azabdan) kac (ıb kurtul) acak hicbir yer olmadıgını anlamıslardır (anlayacaklardır)
Surah Fussilat, Verse 48
لَّا يَسۡـَٔمُ ٱلۡإِنسَٰنُ مِن دُعَآءِ ٱلۡخَيۡرِ وَإِن مَّسَّهُ ٱلشَّرُّ فَيَـُٔوسٞ قَنُوطٞ
Insan hayır taleb etmekden usanmaz. Eger Ona bir ser dokunursa (bakarsın ki) o, simdi (Allahın fazl-u rahmetinden) umidini kesmis, (bu) umidsizligi acıga (da) vurmusdur
Surah Fussilat, Verse 49
وَلَئِنۡ أَذَقۡنَٰهُ رَحۡمَةٗ مِّنَّا مِنۢ بَعۡدِ ضَرَّآءَ مَسَّتۡهُ لَيَقُولَنَّ هَٰذَا لِي وَمَآ أَظُنُّ ٱلسَّاعَةَ قَآئِمَةٗ وَلَئِن رُّجِعۡتُ إِلَىٰ رَبِّيٓ إِنَّ لِي عِندَهُۥ لَلۡحُسۡنَىٰۚ فَلَنُنَبِّئَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِمَا عَمِلُواْ وَلَنُذِيقَنَّهُم مِّنۡ عَذَابٍ غَلِيظٖ
Andolsun ki sayed ona dokunan bir sıkıntıdan sonra kendisine bizden bir rahmet tatdırırsak mutlakaa «Bu, benim hakkımdır. Kıyametin kopacagını zannetmiyorum. Andolsun ki Rabbime dondurul (ub goturul) sem bile hic subhesiz, Onun nezdinde benim icin daha guzel (hal) vardır» der. Fakat biz, andolsun, o kufredenlere neler yapdıklarını elbette haber verecegiz. Onlara, andolsun, en cetin bir azabdan tatdıracagız
Surah Fussilat, Verse 50
وَإِذَآ أَنۡعَمۡنَا عَلَى ٱلۡإِنسَٰنِ أَعۡرَضَ وَنَـَٔا بِجَانِبِهِۦ وَإِذَا مَسَّهُ ٱلشَّرُّ فَذُو دُعَآءٍ عَرِيضٖ
Insana ni´met verdigimiz vakit (sukurden) yuz cevirir, nefsi ondan uzaklasır. Ona bir ser dokundugu zaman ise artık o, genis (bol) bir dua saahibidir
Surah Fussilat, Verse 51
قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِن كَانَ مِنۡ عِندِ ٱللَّهِ ثُمَّ كَفَرۡتُم بِهِۦ مَنۡ أَضَلُّ مِمَّنۡ هُوَ فِي شِقَاقِۭ بَعِيدٖ
(Habibim) de ki: «Eger o (Kur´an) Allah nezdinden (gelmis) de sonra siz ona kufr etmisseniz, bana haber verin, (hakdan) uzak bir muhaalefetde bulunanın ta kendisi olan (siz) den daha sapkın kimdir»
Surah Fussilat, Verse 52
سَنُرِيهِمۡ ءَايَٰتِنَا فِي ٱلۡأٓفَاقِ وَفِيٓ أَنفُسِهِمۡ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَهُمۡ أَنَّهُ ٱلۡحَقُّۗ أَوَلَمۡ يَكۡفِ بِرَبِّكَ أَنَّهُۥ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ شَهِيدٌ
Gerek afaakda, gerek kendi nefislerinizde ayetlerimizi yakında onlara gosterecegiz. Nihayet onun hak oldugu subhesiz kendileri icin de apacık meydana cıkacakdır. Rabbinin hersey´e hakkıyle sahid olması sana kafi degil mi
Surah Fussilat, Verse 53
أَلَآ إِنَّهُمۡ فِي مِرۡيَةٖ مِّن لِّقَآءِ رَبِّهِمۡۗ أَلَآ إِنَّهُۥ بِكُلِّ شَيۡءٖ مُّحِيطُۢ
Gozunu ac, muhakkak onlar Rablerine kavusmakdan bir subhe icindedirler. Gozunu ac, O, hakıykaten hersey´i cepcevre kusatandır
Surah Fussilat, Verse 54