Surah Al-Mulk - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
تَبَٰرَكَ ٱلَّذِي بِيَدِهِ ٱلۡمُلۡكُ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٌ
Butun mulk ve saltanat, kudret elinde olan Allah, her turlu noksanlıktan tenezzuh edib yucelmistir. O, her seye kadir’dir
Surah Al-Mulk, Verse 1
ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلۡمَوۡتَ وَٱلۡحَيَوٰةَ لِيَبۡلُوَكُمۡ أَيُّكُمۡ أَحۡسَنُ عَمَلٗاۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡغَفُورُ
Amelce hanginiz daha guzeldir diye, sizi imtihan etmek icin hem olumu, hem hayatı icad eden O’dur. O, Aziz’dir= her seye galibdir, Gafur’dur= cok bagıslayandır
Surah Al-Mulk, Verse 2
ٱلَّذِي خَلَقَ سَبۡعَ سَمَٰوَٰتٖ طِبَاقٗاۖ مَّا تَرَىٰ فِي خَلۡقِ ٱلرَّحۡمَٰنِ مِن تَفَٰوُتٖۖ فَٱرۡجِعِ ٱلۡبَصَرَ هَلۡ تَرَىٰ مِن فُطُورٖ
Yedi gogu, kat kat yaratan O’dur. O Rahman’ın yarattıgında hic bir duzensizlik goremezsin. Haydi cevir gozu (semaya), gorebilir misin bir catlak
Surah Al-Mulk, Verse 3
ثُمَّ ٱرۡجِعِ ٱلۡبَصَرَ كَرَّتَيۡنِ يَنقَلِبۡ إِلَيۡكَ ٱلۡبَصَرُ خَاسِئٗا وَهُوَ حَسِيرٞ
Sonra gozu, tekrar tekrar (semaya) cevir; nihayet o goz, zelil ve hakir olarak sana doner; artık O, aciz kalmıstır
Surah Al-Mulk, Verse 4
وَلَقَدۡ زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنۡيَا بِمَصَٰبِيحَ وَجَعَلۡنَٰهَا رُجُومٗا لِّلشَّيَٰطِينِۖ وَأَعۡتَدۡنَا لَهُمۡ عَذَابَ ٱلسَّعِيرِ
Celalim hakkı icin, biz en asagı semayi, (kandil gibi ısık veren) yıldızlarla donattık. Bir de onları, seytanlara, (Sihab= akan yıldız gibi) tas atmalar kıldık. O seytanlara (Ahirette) cılgın ates azabı hazırladık
Surah Al-Mulk, Verse 5
وَلِلَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِمۡ عَذَابُ جَهَنَّمَۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ
Rablerini inkar edenlere de cehennem azabı vardır. O, ne fena donus yeridir
Surah Al-Mulk, Verse 6
إِذَآ أُلۡقُواْ فِيهَا سَمِعُواْ لَهَا شَهِيقٗا وَهِيَ تَفُورُ
Icine atıldıkları zaman, cehennemin korkunc sesini isitirler ki, (kendilerini) kaynatıyordur
Surah Al-Mulk, Verse 7
تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ ٱلۡغَيۡظِۖ كُلَّمَآ أُلۡقِيَ فِيهَا فَوۡجٞ سَأَلَهُمۡ خَزَنَتُهَآ أَلَمۡ يَأۡتِكُمۡ نَذِيرٞ
Nerde ise (kafirlere) ofkesinden catlayacak olur. (Kafirlerden) bir topluluk, onun icine her atıldıkca, cehennem bekcileri o kafirlere sorarlar: “- Size, azab ile korkutan bir peygamber gelmedi mi?”
Surah Al-Mulk, Verse 8
قَالُواْ بَلَىٰ قَدۡ جَآءَنَا نَذِيرٞ فَكَذَّبۡنَا وَقُلۡنَا مَا نَزَّلَ ٱللَّهُ مِن شَيۡءٍ إِنۡ أَنتُمۡ إِلَّا فِي ضَلَٰلٖ كَبِيرٖ
Onlar derler ki: “- Evet, dogrusu bize, azab ile korkutan bir peygamber geldi de, biz, O’nu yalanladık ve : Allah hic bir sey indirmemistir; siz muhakkak buyuk bir sapıklık icindesiniz, dedik.”
Surah Al-Mulk, Verse 9
وَقَالُواْ لَوۡ كُنَّا نَسۡمَعُ أَوۡ نَعۡقِلُ مَا كُنَّا فِيٓ أَصۡحَٰبِ ٱلسَّعِيرِ
Bir de soyle derler: “- Biz isitir veya akıl eder olsaydık, su azgın atese atılanlar arasında bulunmazdık.”
Surah Al-Mulk, Verse 10
فَٱعۡتَرَفُواْ بِذَنۢبِهِمۡ فَسُحۡقٗا لِّأَصۡحَٰبِ ٱلسَّعِيرِ
Boylece gunahlarını itiraf ederler. O halde kahrolsun cehennemlikler
Surah Al-Mulk, Verse 11
إِنَّ ٱلَّذِينَ يَخۡشَوۡنَ رَبَّهُم بِٱلۡغَيۡبِ لَهُم مَّغۡفِرَةٞ وَأَجۡرٞ كَبِيرٞ
Dogrusu, (Allah’ın azabını henuz gormedikleri halde) gıyaben Rablerinden korkanlar (var ya), onlar icin bir magfiret ve buyuk mukafat (cennet) var
Surah Al-Mulk, Verse 12
وَأَسِرُّواْ قَوۡلَكُمۡ أَوِ ٱجۡهَرُواْ بِهِۦٓۖ إِنَّهُۥ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
(Ey musrikler) sozunuzu ister gizli tutun, ister acıga vurun; (bu ikisi musavidir). Cunku O (Allah), butun kalblerin kunhunu bilir
Surah Al-Mulk, Verse 13
أَلَا يَعۡلَمُ مَنۡ خَلَقَ وَهُوَ ٱللَّطِيفُ ٱلۡخَبِيرُ
Bilmez mi, O (butun varlıkları) yaratan? (Subhesiz gizliyi de bilir, asikarı da...) O Latif’dir, Habir’dir= her seyden haberdardır
Surah Al-Mulk, Verse 14
هُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلۡأَرۡضَ ذَلُولٗا فَٱمۡشُواْ فِي مَنَاكِبِهَا وَكُلُواْ مِن رِّزۡقِهِۦۖ وَإِلَيۡهِ ٱلنُّشُورُ
O Allah’dır ki, sizin (istifadeniz) icin arzı uysal kıldı. O halde, O arzın sırtlarında (daglarında, tepelerinde, ovalarında) yuruyun de Allah’ın rızkından yeyin. Fakat sonunda donus O’nadır. (Ihsan ettigi nimetlerin sukrunden size sorar)
Surah Al-Mulk, Verse 15
ءَأَمِنتُم مَّن فِي ٱلسَّمَآءِ أَن يَخۡسِفَ بِكُمُ ٱلۡأَرۡضَ فَإِذَا هِيَ تَمُورُ
Goklerde olan (ve alemin idaresine memur bulunan) meleklerin, sizi yerin dibine gecirmesinden emin mi oldunuz? (Ey Mekke’liler!) O vakit bir de bakarsınız, arz calkalanıp duruyor
Surah Al-Mulk, Verse 16
أَمۡ أَمِنتُم مَّن فِي ٱلسَّمَآءِ أَن يُرۡسِلَ عَلَيۡكُمۡ حَاصِبٗاۖ فَسَتَعۡلَمُونَ كَيۡفَ نَذِيرِ
Yoksa (hukum ve tasarrufu) goklerde olan Allah’ın uzerinize tas yagdıran bir ruzgar gondermesinden emin mi oldunuz? O zaman anlarsınız, korkutmam nasılmıs
Surah Al-Mulk, Verse 17
وَلَقَدۡ كَذَّبَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ فَكَيۡفَ كَانَ نَكِيرِ
(Ey Rasulum), dogrusu onlardan (senin kavminden) evvelkiler de (peygamberlerini) yalanlamıslardı. (Bunun icin sen uzulme). Fakat beni inkar etmeleri nasıl oldu, (azabımı bir gercek olarak bulmadılar mı)
Surah Al-Mulk, Verse 18
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ إِلَى ٱلطَّيۡرِ فَوۡقَهُمۡ صَـٰٓفَّـٰتٖ وَيَقۡبِضۡنَۚ مَا يُمۡسِكُهُنَّ إِلَّا ٱلرَّحۡمَٰنُۚ إِنَّهُۥ بِكُلِّ شَيۡءِۭ بَصِيرٌ
O kafirler, ustlerinde kanatlarını acarak ve kanat cırpıb kayarak ucan kuslara bakmazlar mı? Rahman’dır ancak onları tutan. Muhakkak ki O, her seyi gorendir= Basir’dir
Surah Al-Mulk, Verse 19
أَمَّنۡ هَٰذَا ٱلَّذِي هُوَ جُندٞ لَّكُمۡ يَنصُرُكُم مِّن دُونِ ٱلرَّحۡمَٰنِۚ إِنِ ٱلۡكَٰفِرُونَ إِلَّا فِي غُرُورٍ
Rahman’ın azabından sizi kurtaracak kimdir? Yoksa su ordunuz mu? (Sizi kurtaracak! Ben size azab dilersem, sizi benden kim kurtarabilir?) Kafirler, ancak bir aldanma icindedirler
Surah Al-Mulk, Verse 20
أَمَّنۡ هَٰذَا ٱلَّذِي يَرۡزُقُكُمۡ إِنۡ أَمۡسَكَ رِزۡقَهُۥۚ بَل لَّجُّواْ فِي عُتُوّٖ وَنُفُورٍ
Allah rızkını keserse, kimdir sizlere rızık verecek? Hayır, onlar bir urkuntu ve azgınlık icinde, inada devam ediyorlar, (artık imana gelmezler)
Surah Al-Mulk, Verse 21
أَفَمَن يَمۡشِي مُكِبًّا عَلَىٰ وَجۡهِهِۦٓ أَهۡدَىٰٓ أَمَّن يَمۡشِي سَوِيًّا عَلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Simdi (kufurden dolayı) yuzu ustu surunen mi daha dogru, yoksa dosdogru bir yol uzerinde dupeduz yuruyen (peygamber) mi
Surah Al-Mulk, Verse 22
قُلۡ هُوَ ٱلَّذِيٓ أَنشَأَكُمۡ وَجَعَلَ لَكُمُ ٱلسَّمۡعَ وَٱلۡأَبۡصَٰرَ وَٱلۡأَفۡـِٔدَةَۚ قَلِيلٗا مَّا تَشۡكُرُونَ
(Ey Rasulum), de ki: “- Sizi yaratan, size isitecek kulak, gorecek gozler ve duyacak kalbler veren O’dur. Siz, pek az sukrediyorsunuz.”
Surah Al-Mulk, Verse 23
قُلۡ هُوَ ٱلَّذِي ذَرَأَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَإِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ
De ki: “- Yeryuzunde sizi yaratıb oteye beriye dagıtan O’dur. Nihayet (hesab icin ahirette) hep O’na toparlanıb goturuleceksiniz.”
Surah Al-Mulk, Verse 24
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
(Ey Rasulum, Mekke kafirleri sana) diyorlar ki: “- Eger dogru soyluyorsanız, (azabın vukuuna dair bize haber verdigin) bu vaad ne zaman (gerceklesmis olacak)?”
Surah Al-Mulk, Verse 25
قُلۡ إِنَّمَا ٱلۡعِلۡمُ عِندَ ٱللَّهِ وَإِنَّمَآ أَنَا۠ نَذِيرٞ مُّبِينٞ
(Onlara) de ki: “- O (azaba dair) ilim, ancak Allah katındadır. Ben, sadece acık anlatan (azabla korkutucu) bir peygamberim.”
Surah Al-Mulk, Verse 26
فَلَمَّا رَأَوۡهُ زُلۡفَةٗ سِيٓـَٔتۡ وُجُوهُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَقِيلَ هَٰذَا ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تَدَّعُونَ
Nihayet vakti gelip de o (vaad olunan) azabı yakından gorduklerinde o kafir olanların yuzleri kotulesivermistir ve onlara soyle denilmis olacaktır: “- Iste sizin istediginiz (ve vuku bulmaz dediginiz) azap budur
Surah Al-Mulk, Verse 27
قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِنۡ أَهۡلَكَنِيَ ٱللَّهُ وَمَن مَّعِيَ أَوۡ رَحِمَنَا فَمَن يُجِيرُ ٱلۡكَٰفِرِينَ مِنۡ عَذَابٍ أَلِيمٖ
(Ey Rasulum, o Mekke musriklerine) de ki: “- Bana soyleyin: Allah beni ve beraberimdekileri helak etse, yahut bize merhamet buyursa, kafirleri acıklı bir azabdan kurtaracak kimdir? (Ister biz olelim, ister geri kalalım, kafirleri hic kimse azabdan kurtarmıyacaktır.)”
Surah Al-Mulk, Verse 28
قُلۡ هُوَ ٱلرَّحۡمَٰنُ ءَامَنَّا بِهِۦ وَعَلَيۡهِ تَوَكَّلۡنَاۖ فَسَتَعۡلَمُونَ مَنۡ هُوَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
(Ey Rasulum, onlara) de ki: “- (Bizi kurtaracak ve bize merhamet edecek) O Rahman’dır; biz O’na iman ettik ve O’na tevekkul etmekteyiz. Artık yakında siz de bileceksiniz ki, apacık bir sapıklık icinde olan kimmis
Surah Al-Mulk, Verse 29
قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِنۡ أَصۡبَحَ مَآؤُكُمۡ غَوۡرٗا فَمَن يَأۡتِيكُم بِمَآءٖ مَّعِينِۭ
(Yine onlara) de ki: “- Bana soyleyin: Eger suyunuz, yerin dibine batar giderse, size bir akar su kim getirir? (Bunu getirebilecek Allah’dan baska bir kuvvet var mı? O halde, O’na nasıl eder de ortak kosarsınız, hukumlerini dinlemezsiniz?)”
Surah Al-Mulk, Verse 30