Surah Al-Araf Verse 160 - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
Surah Al-Arafوَقَطَّعۡنَٰهُمُ ٱثۡنَتَيۡ عَشۡرَةَ أَسۡبَاطًا أُمَمٗاۚ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ إِذِ ٱسۡتَسۡقَىٰهُ قَوۡمُهُۥٓ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡحَجَرَۖ فَٱنۢبَجَسَتۡ مِنۡهُ ٱثۡنَتَا عَشۡرَةَ عَيۡنٗاۖ قَدۡ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٖ مَّشۡرَبَهُمۡۚ وَظَلَّلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلۡغَمَٰمَ وَأَنزَلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلۡمَنَّ وَٱلسَّلۡوَىٰۖ كُلُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا رَزَقۡنَٰكُمۡۚ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ
Biz, israilogullarını on iki kabileye, o kadar ummete ayırdık. Musa’ya, Tih colunde susayan kavmi kendisinden su istedigi zaman: “- Asanı tasa vur” diye vahyettik. Vurunca, o tastan hemen on iki goze kaynayıp akmaga basladı. Her kabile, su alacagı yeri bildi ve belledi. Bulutu da uzerlerine golgelik yaptık, kendilerine kudret helvasiyle bıldırcın indirdik. Onlara: “- size rızık olarak verdigimiz en temizlerinden yeyin” dedik (fakat onlar nimetleri inkar etmekle) bize zulmetmediler, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı