Surah Al-Araf Verse 160 - Turkish Translation by Suleyman Ates
Surah Al-Arafوَقَطَّعۡنَٰهُمُ ٱثۡنَتَيۡ عَشۡرَةَ أَسۡبَاطًا أُمَمٗاۚ وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ إِذِ ٱسۡتَسۡقَىٰهُ قَوۡمُهُۥٓ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡحَجَرَۖ فَٱنۢبَجَسَتۡ مِنۡهُ ٱثۡنَتَا عَشۡرَةَ عَيۡنٗاۖ قَدۡ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٖ مَّشۡرَبَهُمۡۚ وَظَلَّلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلۡغَمَٰمَ وَأَنزَلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلۡمَنَّ وَٱلسَّلۡوَىٰۖ كُلُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا رَزَقۡنَٰكُمۡۚ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ
Biz onları (Ya'kub'un oniki oglundan gelen) oniki torun kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya: "Asanla tasa vur!" diye vahyettik. Tastan oniki goze fıskırdı. Her kabile icecegi yeri bildi. (Ayrıca) uzerlerine bulutla golge yaptık ve onlara kudret helvasıyle bıldırcın eti indirdik: "Size verdigimiz guzel rızıklardan yeyin!" (dedik). Ama onlar (saptılar, haksızlık ettiler. Boylece onlar) bize zulmetmediler, fakat kendi kendilerine zulmediyorlardı