UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah Yunus - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay


الٓرۚ تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡحَكِيمِ

Elif, lam, raa. Iste bunlar hikmet dolu kitabın (Kur´anın) ayetleridir
Surah Yunus, Verse 1


أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنۡ أَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ رَجُلٖ مِّنۡهُمۡ أَنۡ أَنذِرِ ٱلنَّاسَ وَبَشِّرِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَنَّ لَهُمۡ قَدَمَ صِدۡقٍ عِندَ رَبِّهِمۡۗ قَالَ ٱلۡكَٰفِرُونَ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٞ مُّبِينٌ

«Insanları (hakkın ukubetleriyle) korkut, iman edenlere Rableri indinde kendileri icin muhakkak bir kademi sıdk oldugunu mujdele» diye iclerinden bir ere (peygambere) etdigimiz vahy insanlar icin sasılacak bir sey mi oldu ki o kafirler: «Bu, seksiz, subhesiz ve apacık bir sihirbazdır» dedi (ler)
Surah Yunus, Verse 2


إِنَّ رَبَّكُمُ ٱللَّهُ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰ عَلَى ٱلۡعَرۡشِۖ يُدَبِّرُ ٱلۡأَمۡرَۖ مَا مِن شَفِيعٍ إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ إِذۡنِهِۦۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمۡ فَٱعۡبُدُوهُۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ

Subhesiz ki sizin Rabbiniz gokleri ve yeri altı gunde yaratan, sonra (emri) ars uzerinde hukumran olan (her) isi (yerli yerinde) tedbir (ve idare) edegelendir. (Onun indinde) hic bir kimse sefaatci olamaz. Meger ki kendisinin izninden sonra ola. Iste sizin Rabbiniz olan Allah budur (Baskası degil). O halde (birligini tanıyarak) Ona kulluk edin. (Bunca delillere ragmen) artık iyice dusunub ibret almaz mısınız
Surah Yunus, Verse 3


إِلَيۡهِ مَرۡجِعُكُمۡ جَمِيعٗاۖ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقًّاۚ إِنَّهُۥ يَبۡدَؤُاْ ٱلۡخَلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ لِيَجۡزِيَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ بِٱلۡقِسۡطِۚ وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَهُمۡ شَرَابٞ مِّنۡ حَمِيمٖ وَعَذَابٌ أَلِيمُۢ بِمَا كَانُواْ يَكۡفُرُونَ

Hepimizin donusu ancak Onadır. Allah (bunu size) bir gercek olarak va´d etmisdir. Halkı ibtida dirilten, sonra iman edib de iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanlara adaletiyle mukafat etmek icin (yine kendisine) geri cevirecek olan subhesiz ki Odur. Kafirler icin ise, kufurlerinde ayak dayar olmaları yuzunden, kaynar sudan bir icki ve acıklı bir azab vardır
Surah Yunus, Verse 4


هُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ ٱلشَّمۡسَ ضِيَآءٗ وَٱلۡقَمَرَ نُورٗا وَقَدَّرَهُۥ مَنَازِلَ لِتَعۡلَمُواْ عَدَدَ ٱلسِّنِينَ وَٱلۡحِسَابَۚ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ ذَٰلِكَ إِلَّا بِٱلۡحَقِّۚ يُفَصِّلُ ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ

Gunesi ziya (lı), ayı nur (lu) yapan, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz icin ona (ayın seyr-u hareketine muhtelif) menziller ta´yin eden Odur. Allah, bunları (bos yere degil) sabit bir gercek (bir vaakıa, bir faide) olarak yaratmısdır. O, bilecek bir kavm icin ayetlerini birer birer acıklar
Surah Yunus, Verse 5


إِنَّ فِي ٱخۡتِلَٰفِ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ ٱللَّهُ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَتَّقُونَ

Gece ile gunduzun birbiri ardınca (artarak, eksilerek) gelmesinde goklerde ve yerde Allahın yaratdıgı seylerde (butun kainatda, kotulukden) sakın (ıb inan) acak bir kavm icin, elbet nice ayetler (ibretler) vardır
Surah Yunus, Verse 6


إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ لِقَآءَنَا وَرَضُواْ بِٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَٱطۡمَأَنُّواْ بِهَا وَٱلَّذِينَ هُمۡ عَنۡ ءَايَٰتِنَا غَٰفِلُونَ

(Oldukden sonra dirilib) bize kavusacagını ummayan, (ahirete inanmayarak sadece) dunya hayaatına raazi olan ve onunla sukun (ve istirahat) e dalan kimselerle (varlıgımıza, birligimize ve kemal-i kudretimize delalet eden) bunca ayetlerimizden gaafil olanlar (yok mu?) iste onların, irtikab etmekde oldukları (sirk ve ma´siyetler) yuzunden varacakları yer, atesdir
Surah Yunus, Verse 7


أُوْلَـٰٓئِكَ مَأۡوَىٰهُمُ ٱلنَّارُ بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ

(Oldukden sonra dirilib) bize kavusacagını ummayan, (ahirete inanmayarak sadece) dunya hayaatına raazi olan ve onunla sukun (ve istirahat) e dalan kimselerle (varlıgımıza, birligimize ve kemal-i kudretimize delalet eden) bunca ayetlerimizden gaafil olanlar (yok mu?) iste onların, irtikab etmekde oldukları (sirk ve ma´siyetler) yuzunden varacakları yer, atesdir
Surah Yunus, Verse 8


إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ يَهۡدِيهِمۡ رَبُّهُم بِإِيمَٰنِهِمۡۖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهِمُ ٱلۡأَنۡهَٰرُ فِي جَنَّـٰتِ ٱلنَّعِيمِ

(Fakat) iman edib de guzel guzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar (a gelince:) Onların Rabbi, imanları sebebiyle, kendilerini altlarından ırmaklar akan o ni´met dolu cennetlerdeki (seadetlere) erdirir
Surah Yunus, Verse 9


دَعۡوَىٰهُمۡ فِيهَا سُبۡحَٰنَكَ ٱللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمۡ فِيهَا سَلَٰمٞۚ وَءَاخِرُ دَعۡوَىٰهُمۡ أَنِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Bunların oradaki duaları «Ya Allah, seni tesbih ve tenzih ederiz» (sozudur). Orada (aralarında) ki tahıyyetleri (saglık temennileri, iltifatları) selamdır. Dualarının sonu da «Elhamdu lillahi rabbil aalemin = Hamd olsun kainatın Rabbi olan Allaha» (demekdir)
Surah Yunus, Verse 10


۞وَلَوۡ يُعَجِّلُ ٱللَّهُ لِلنَّاسِ ٱلشَّرَّ ٱسۡتِعۡجَالَهُم بِٱلۡخَيۡرِ لَقُضِيَ إِلَيۡهِمۡ أَجَلُهُمۡۖ فَنَذَرُ ٱلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ لِقَآءَنَا فِي طُغۡيَٰنِهِمۡ يَعۡمَهُونَ

Eger Allah, insanlara hayrı carcabuk istedikleri gibi serri de alel´acele verseydi elbette onlara ecelleri hukmedilir, (hepsi helak olub gider) di. Iste biz, bize kavusmayı ummayanları boyle azgınlıkları icinde serseri serseri dolasmalarına meydan veriyoruz
Surah Yunus, Verse 11


وَإِذَا مَسَّ ٱلۡإِنسَٰنَ ٱلضُّرُّ دَعَانَا لِجَنۢبِهِۦٓ أَوۡ قَاعِدًا أَوۡ قَآئِمٗا فَلَمَّا كَشَفۡنَا عَنۡهُ ضُرَّهُۥ مَرَّ كَأَن لَّمۡ يَدۡعُنَآ إِلَىٰ ضُرّٖ مَّسَّهُۥۚ كَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِلۡمُسۡرِفِينَ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

Insana sıkıntı dokundugu zaman yanı ustu, yahud otururken veya ayakda iken (her haalinde, o sıkıntının giderilmesi icin) bize dua eder. Fakat biz onun sıkıntısını acıp giderdik mi, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıya bizi cagırmamıs gibi (yine eski yoluna doner) gider. Iste haddi asanların yapar oldukları ameller boyle suslenmis (kendilerine hos gosterilmis) dir
Surah Yunus, Verse 12


وَلَقَدۡ أَهۡلَكۡنَا ٱلۡقُرُونَ مِن قَبۡلِكُمۡ لَمَّا ظَلَمُواْ وَجَآءَتۡهُمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِ وَمَا كَانُواْ لِيُؤۡمِنُواْۚ كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡمُجۡرِمِينَ

Andolsun ki (ey Mekkeliler) sizden evvelki devirler (de gecmis ummetler) i — peygamberleri kendilerine apacık deliller (ve mu´cizeler) getirdikleri halde (onları yalana cıkarmak, hakka karsı daima kuvvet istimal etmek suretiyle) zulm etdikleri, imana gelmeyecekleri (sabit oldugu) icin — helak etmisizdir. Iste gunahkarlar guruhunu biz boyle cezalandırırız
Surah Yunus, Verse 13


ثُمَّ جَعَلۡنَٰكُمۡ خَلَـٰٓئِفَ فِي ٱلۡأَرۡضِ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ لِنَنظُرَ كَيۡفَ تَعۡمَلُونَ

(Onlardan) sonra, arkalarından sizi yer yuzunde halifeler yapdık, bakalım nasıl hareket edeceksiniz diye
Surah Yunus, Verse 14


وَإِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ ءَايَاتُنَا بَيِّنَٰتٖ قَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ لِقَآءَنَا ٱئۡتِ بِقُرۡءَانٍ غَيۡرِ هَٰذَآ أَوۡ بَدِّلۡهُۚ قُلۡ مَا يَكُونُ لِيٓ أَنۡ أُبَدِّلَهُۥ مِن تِلۡقَآيِٕ نَفۡسِيٓۖ إِنۡ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَىٰٓ إِلَيَّۖ إِنِّيٓ أَخَافُ إِنۡ عَصَيۡتُ رَبِّي عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٖ

Ayetlerimiz onlara, apacık deliller (i muhtevi) olarak, okundugu zaman (oldukden sonra) bize kavusmayı ummayan onlar (o musrikler): «Ya (bize) bundan baska bir Kur´an getir, yahud onu degisdirl» dedi (ler). Deki: «Onu kendiligimden degisdirmem benim icin olmayacak seydir. Ben, vahy olunagelenden baskasına tabi olmam. Eger Rabbime isyan edersem subhesiz buyuk gunun azabından korkarım»
Surah Yunus, Verse 15


قُل لَّوۡ شَآءَ ٱللَّهُ مَا تَلَوۡتُهُۥ عَلَيۡكُمۡ وَلَآ أَدۡرَىٰكُم بِهِۦۖ فَقَدۡ لَبِثۡتُ فِيكُمۡ عُمُرٗا مِّن قَبۡلِهِۦٓۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ

De ki: «Eger Allah dileseydi (bana bu Kur´anı indirmezdi. Ben de) onu size okumazdım. (Allah) onu (benim lisanımla) size bildirmezdi de. Ben ondan (o Kur´andan) evvel (bu gune kadar) icinizde bir omur durmusum (yasamısım) dır. Siz haala aklınızı kullanmaz mısınız»
Surah Yunus, Verse 16


فَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّنِ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوۡ كَذَّبَ بِـَٔايَٰتِهِۦٓۚ إِنَّهُۥ لَا يُفۡلِحُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ

Oyle ya, Allaha karsı (kendiliginden) yalan uydurandan, yahud Onun ayetlerini yalan sayandan daha zaalim kimdir? Su muhakkak ki gunahkarlar asla onmaz (lar)
Surah Yunus, Verse 17


وَيَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُمۡ وَلَا يَنفَعُهُمۡ وَيَقُولُونَ هَـٰٓؤُلَآءِ شُفَعَـٰٓؤُنَا عِندَ ٱللَّهِۚ قُلۡ أَتُنَبِّـُٔونَ ٱللَّهَ بِمَا لَا يَعۡلَمُ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَلَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ سُبۡحَٰنَهُۥ وَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ

Onlar Allahı bırakıb, kendilerine ne bir zarar, kendilerine ne bir faide veremeyecek olan seylere taparlar. Bir de: «bunlar (bu putlar) Allah yanında bizim sefaatcılarımızdır» derler. De ki: «Siz, Allaha goklerde ve yerde bilmeyecegi bir sey mi haber veriyorsunuz»? Haasa, O, es tutmakda oldukları her seyden cok uzakdır, cok yucedir
Surah Yunus, Verse 18


وَمَا كَانَ ٱلنَّاسُ إِلَّآ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ فَٱخۡتَلَفُواْۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةٞ سَبَقَتۡ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيۡنَهُمۡ فِيمَا فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ

Insanlar bir tek ummetden baska (bir sey) degildi. Sonra ihtilafa dusduler. Eger Rabbinden bir soz (ezeli bir takdir) gecmis olmasaydı hakkında ihtilaf edegeldikleri seylere dair aralarında (simdiye kadar) muhakkak hukum verilmis, bitmisdi bile
Surah Yunus, Verse 19


وَيَقُولُونَ لَوۡلَآ أُنزِلَ عَلَيۡهِ ءَايَةٞ مِّن رَّبِّهِۦۖ فَقُلۡ إِنَّمَا ٱلۡغَيۡبُ لِلَّهِ فَٱنتَظِرُوٓاْ إِنِّي مَعَكُم مِّنَ ٱلۡمُنتَظِرِينَ

(Musrikler) «Ona (peygambere) Rabbinden (Kur´andan baska) bir (azab) mu´cize (si) indirilse ya» derler. De ki «Gayb ancak Allahındır. Bekleyin. Hakıykat, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim»
Surah Yunus, Verse 20


وَإِذَآ أَذَقۡنَا ٱلنَّاسَ رَحۡمَةٗ مِّنۢ بَعۡدِ ضَرَّآءَ مَسَّتۡهُمۡ إِذَا لَهُم مَّكۡرٞ فِيٓ ءَايَاتِنَاۚ قُلِ ٱللَّهُ أَسۡرَعُ مَكۡرًاۚ إِنَّ رُسُلَنَا يَكۡتُبُونَ مَا تَمۡكُرُونَ

Insanlara, kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) sıkıntı (lar) dan sonra, bir rahmet (bir bolluk, bir sıhhat zevkini) tatdırdıgımız zaman bakarsın ki ayetlerimiz hakkında onların yine kotu bir fikri vardır. De ki: «Allahın (o kotu fikirlerine karsı olan) mukaabelesi, ıkaabı daha cabukdur. Elcilerimiz sizin beslemekde oldugunuz o kotu fikirleri subhesiz yazıyorlar
Surah Yunus, Verse 21


هُوَ ٱلَّذِي يُسَيِّرُكُمۡ فِي ٱلۡبَرِّ وَٱلۡبَحۡرِۖ حَتَّىٰٓ إِذَا كُنتُمۡ فِي ٱلۡفُلۡكِ وَجَرَيۡنَ بِهِم بِرِيحٖ طَيِّبَةٖ وَفَرِحُواْ بِهَا جَآءَتۡهَا رِيحٌ عَاصِفٞ وَجَآءَهُمُ ٱلۡمَوۡجُ مِن كُلِّ مَكَانٖ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُمۡ أُحِيطَ بِهِمۡ دَعَوُاْ ٱللَّهَ مُخۡلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَ لَئِنۡ أَنجَيۡتَنَا مِنۡ هَٰذِهِۦ لَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلشَّـٰكِرِينَ

O, sizi karada ve denizde gezdiren, (sebeblerini ıhzaar eden) dir. Hatta siz gemilerde bulundugunuz, onlar, bunları guzel bir hava ile akar gibi goturdukleri, (yolcular da) bununla sevindikleri zaman ona siddetli bir fırtına gelib catar. (Denizin) her yer (in) den kendilerine dalgalar hucum eder. Sanırlar ki onlar cepcevre kusatılmıslardır. (Halasa bir zerre imkan yokdur. Iste bu sırada) onlar Allahın dininde halis ve samimi kimseler olarak Ona dua ederler: «Andolsun, (derler), eger bizi bundan kurtarırsan seksiz, subhesiz sukredenlerden olacagız»
Surah Yunus, Verse 22


فَلَمَّآ أَنجَىٰهُمۡ إِذَا هُمۡ يَبۡغُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّۗ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِنَّمَا بَغۡيُكُمۡ عَلَىٰٓ أَنفُسِكُمۖ مَّتَٰعَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ ثُمَّ إِلَيۡنَا مَرۡجِعُكُمۡ فَنُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Fakat (Allah) onları selamete erdirince bakarsın ki yer (yuzun) de yine haksız yere taskınlıklarda bulunuyorlar! Ey insanlar, sizin taskınlıgınız ancak kendinize karsıdır. (Kendi aleyhinizedir. Bu da) dunya hayaatının (o fani) menfaati gibi (sureksiz) dir. Nihayet donusunuz ancak bizedir. O vakit neler yapıyor oldugunuzu size biz haber verecegiz
Surah Yunus, Verse 23


إِنَّمَا مَثَلُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا كَمَآءٍ أَنزَلۡنَٰهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ فَٱخۡتَلَطَ بِهِۦ نَبَاتُ ٱلۡأَرۡضِ مِمَّا يَأۡكُلُ ٱلنَّاسُ وَٱلۡأَنۡعَٰمُ حَتَّىٰٓ إِذَآ أَخَذَتِ ٱلۡأَرۡضُ زُخۡرُفَهَا وَٱزَّيَّنَتۡ وَظَنَّ أَهۡلُهَآ أَنَّهُمۡ قَٰدِرُونَ عَلَيۡهَآ أَتَىٰهَآ أَمۡرُنَا لَيۡلًا أَوۡ نَهَارٗا فَجَعَلۡنَٰهَا حَصِيدٗا كَأَن لَّمۡ تَغۡنَ بِٱلۡأَمۡسِۚ كَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يَتَفَكَّرُونَ

Dunya yasayısının haali gokden indirdigimiz bir su gibidir ki onunla yer yuzunun — gerek insanların, gerek davarların yiyecegi — nebat (lar) ı (ag gibi birbirine orulub) karısmısdır. Tam yer, zinet ve ihtisamını takınıb suslendigi, saahibleri de ona (bicmiye, yemislerini, mahsullerini toplamıya) herhalde kaadir olduklarını sandıkları bir sırada geceleyin veya gunduzun ona emrimiz (don gibi, kasırga gibi, sel gibi bir afetimiz) gelivermisdir ki sanki dun de yerinde yokmus gibi onu ta kokunden koparılıb bicilmis bir haale getirmisizdir. Iste biz iyi dusunecek bir kavm icin ayetleri boyle acıklarız
Surah Yunus, Verse 24


وَٱللَّهُ يَدۡعُوٓاْ إِلَىٰ دَارِ ٱلسَّلَٰمِ وَيَهۡدِي مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ

Allah selam evine (cennete) cagırır ve O, kimi dilerse onu dogru yola iletir
Surah Yunus, Verse 25


۞لِّلَّذِينَ أَحۡسَنُواْ ٱلۡحُسۡنَىٰ وَزِيَادَةٞۖ وَلَا يَرۡهَقُ وُجُوهَهُمۡ قَتَرٞ وَلَا ذِلَّةٌۚ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Iyi is, guzel amel yapanlara («ihsan» mertebesine erenlere) daha guzel iyilik, bir de ziyade vardır. Onların yuzlerine ne bir toz (karalık) bulasır, ne de bir horluk kaplar. Onlar cennetin yaranıdırlar ki kendileri onun icin ebedi kalıcıdırlar
Surah Yunus, Verse 26


وَٱلَّذِينَ كَسَبُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ جَزَآءُ سَيِّئَةِۭ بِمِثۡلِهَا وَتَرۡهَقُهُمۡ ذِلَّةٞۖ مَّا لَهُم مِّنَ ٱللَّهِ مِنۡ عَاصِمٖۖ كَأَنَّمَآ أُغۡشِيَتۡ وُجُوهُهُمۡ قِطَعٗا مِّنَ ٱلَّيۡلِ مُظۡلِمًاۚ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Kotulukler kazanmıs olanlar (a gelince: Onların) bir kotulugunu) n cezası bir misliyledir. Kendilerini bir horlukdur kaplayacak. Onları Allahdan hic bir kurtarıcı da yokdur. Sanki yuzleri karanlık geceden bir parcaya burunmusdur onların. Iste bunlar da atesin yaranıdırlar ki kendileri onun icin ebedi kalıcıdırlar
Surah Yunus, Verse 27


وَيَوۡمَ نَحۡشُرُهُمۡ جَمِيعٗا ثُمَّ نَقُولُ لِلَّذِينَ أَشۡرَكُواْ مَكَانَكُمۡ أَنتُمۡ وَشُرَكَآؤُكُمۡۚ فَزَيَّلۡنَا بَيۡنَهُمۡۖ وَقَالَ شُرَكَآؤُهُم مَّا كُنتُمۡ إِيَّانَا تَعۡبُدُونَ

O gun onların hepsini bir araya toplayacagız. Sonra o (Allaha) es tutanlara: «Siz de, ortaklarınız (olan putlar) da, diyecegiz, durun yerinizde». Artık onları birbirinden tamamen ayırımsızdır. Ortakları oyle dedi (diyecek): «Siz (dunyada) bize tapmıyordunuz»
Surah Yunus, Verse 28


فَكَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدَۢا بَيۡنَنَا وَبَيۡنَكُمۡ إِن كُنَّا عَنۡ عِبَادَتِكُمۡ لَغَٰفِلِينَ

«Bizimle sizin aranızda sahid olarak Allah yeter. Biz sizin tapmanızdan subhesiz ki gaafildik (habersizdik)»
Surah Yunus, Verse 29


هُنَالِكَ تَبۡلُواْ كُلُّ نَفۡسٖ مَّآ أَسۡلَفَتۡۚ وَرُدُّوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ مَوۡلَىٰهُمُ ٱلۡحَقِّۖ وَضَلَّ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يَفۡتَرُونَ

Orada herkes evvelden ne gonderdiyse onun imtihaanını verecek. (Artık) hepsi hakıyki mevlaları olan Allaha (Allahın cezasına) dondurulmuslerdir. (Kendi hayallerinden) Uydurmakda oldukları seyler (baatıl Tanrılar) da onlardan ayrılıb ve gaaib olub gitmisdir
Surah Yunus, Verse 30


قُلۡ مَن يَرۡزُقُكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ أَمَّن يَمۡلِكُ ٱلسَّمۡعَ وَٱلۡأَبۡصَٰرَ وَمَن يُخۡرِجُ ٱلۡحَيَّ مِنَ ٱلۡمَيِّتِ وَيُخۡرِجُ ٱلۡمَيِّتَ مِنَ ٱلۡحَيِّ وَمَن يُدَبِّرُ ٱلۡأَمۡرَۚ فَسَيَقُولُونَ ٱللَّهُۚ فَقُلۡ أَفَلَا تَتَّقُونَ

(Habibim) de ki: «Size gokden ve yerden rızık veren kim? O kulaklara ve gozlere (onların hilkat ve hizmetlerine) malik (ve haakim) olan kim? Oluden diriyi kim cıkarıyor, diriden oluyu kim cıkarıyor? (Hulasa) isi (kainatın ve hilkatin butun umurunu) kim tedbir (ve idare) ediyor»? Derhal diyecekler ki: «Allah». De ki: «O halde (onun ıkaabından) sakınmaz mısınız
Surah Yunus, Verse 31


فَذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمُ ٱلۡحَقُّۖ فَمَاذَا بَعۡدَ ٱلۡحَقِّ إِلَّا ٱلضَّلَٰلُۖ فَأَنَّىٰ تُصۡرَفُونَ

Iste bu (nları yapan) sizin gercek Rabbiniz olan Allahdır. Artık hakdan (ayrıldıkdan) sonra Sapıklıkdan baska ne kalır O halde nasıl olub da (bunca burhanlara ragmen imandan) donduruluyorsunuz
Surah Yunus, Verse 32


كَذَٰلِكَ حَقَّتۡ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى ٱلَّذِينَ فَسَقُوٓاْ أَنَّهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ

(Onlar imandan nice donduruldulerse hakdan) cık (ıb sap) mıs olanlara karsı Rabbinin (ezeldeki) su sozu de oylece sabit olmusdur: «Hakıykat onlar iman etmezler»
Surah Yunus, Verse 33


قُلۡ هَلۡ مِن شُرَكَآئِكُم مَّن يَبۡدَؤُاْ ٱلۡخَلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥۚ قُلِ ٱللَّهُ يَبۡدَؤُاْ ٱلۡخَلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥۖ فَأَنَّىٰ تُؤۡفَكُونَ

(Habibim) de ki: «(Tanrı edindiginiz) ortaklarınızın icinden ilkin yaratıb da (oldukden) sonra (yine) onu (dirilterek evvelki hey´etiyle) iade edecek kimdir»? De ki: «ilkin yaratıb sonra (diriltecek ve) onu iade edecek olan Allahdır. Oyle ise (dogru yoldan) nasıl donduruluyorsunuz»
Surah Yunus, Verse 34


قُلۡ هَلۡ مِن شُرَكَآئِكُم مَّن يَهۡدِيٓ إِلَى ٱلۡحَقِّۚ قُلِ ٱللَّهُ يَهۡدِي لِلۡحَقِّۗ أَفَمَن يَهۡدِيٓ إِلَى ٱلۡحَقِّ أَحَقُّ أَن يُتَّبَعَ أَمَّن لَّا يَهِدِّيٓ إِلَّآ أَن يُهۡدَىٰۖ فَمَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ

De ki: «Sizi ortaklarınızın icinden hakkı (dogru yolu) gosterecek bir kimse var mıdır»? De: «Hakkı gosterecek ve ona iletecek Allahdır. O halde hakka hidayet edecek (Allah) mı (kendisine) uyulmıya daha layıkdır, yoksa (hayat ve) hidayet verilmedikce kendi kendine dogru yolu bulamayan (o uydurma Tanrılar) mı? Ne oluyor size? Nasıl (boyle yanlıs) hukmediyorsunuz»
Surah Yunus, Verse 35


وَمَا يَتَّبِعُ أَكۡثَرُهُمۡ إِلَّا ظَنًّاۚ إِنَّ ٱلظَّنَّ لَا يُغۡنِي مِنَ ٱلۡحَقِّ شَيۡـًٔاۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمُۢ بِمَا يَفۡعَلُونَ

Onların cogu (kupkuru bir) zandan baskasına tabi´ olmaz. Hakıykatde zan ise hakdan hic bir sey´in yerini tutmaz. Subhesiz ki Allah, onlar ne islerlerse kemaliyle bilendir
Surah Yunus, Verse 36


وَمَا كَانَ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانُ أَن يُفۡتَرَىٰ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلَٰكِن تَصۡدِيقَ ٱلَّذِي بَيۡنَ يَدَيۡهِ وَتَفۡصِيلَ ٱلۡكِتَٰبِ لَا رَيۡبَ فِيهِ مِن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ

Bu Kur´an Allah (ındır. On) dan baskasının uydurması degildir. O, ancak kendinden evvelki (kitab) lan tasdıyk ve o kitabı (Allahın levh-i mahfuzda yazdıgını) tafsıyl eder. Onda subhe edilecek hicbir sey yokdur. Alemlerin Rabbindendir o
Surah Yunus, Verse 37


أَمۡ يَقُولُونَ ٱفۡتَرَىٰهُۖ قُلۡ فَأۡتُواْ بِسُورَةٖ مِّثۡلِهِۦ وَٱدۡعُواْ مَنِ ٱسۡتَطَعۡتُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Yoksa onu (peygamber) kendiliginden uydurdu mu diyorlar? De ki: «Oyleyse, eger (iddianızda) dogru soyleyiciler iseniz siz de onun benzeri bir sure (meydana) getirin. (Bu hususda) Allahdan baska gucunuzun yetdigi (guvendiginiz) kim varsa onları da (yardıma) cagırın
Surah Yunus, Verse 38


بَلۡ كَذَّبُواْ بِمَا لَمۡ يُحِيطُواْ بِعِلۡمِهِۦ وَلَمَّا يَأۡتِهِمۡ تَأۡوِيلُهُۥۚ كَذَٰلِكَ كَذَّبَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Hayır, onlar ilmini kavrayamadıkları sey´i yalan saydılar. Kendilerine te´vili (hakkında bir idrak) gelmedi. Onlardan evvelki (ummetler) de (peygamberlerini) boyle tekzib etdiler iste. Bak, o zaalimlerin sonucu nice olmusdur
Surah Yunus, Verse 39


وَمِنۡهُم مَّن يُؤۡمِنُ بِهِۦ وَمِنۡهُم مَّن لَّا يُؤۡمِنُ بِهِۦۚ وَرَبُّكَ أَعۡلَمُ بِٱلۡمُفۡسِدِينَ

Iclerinden ona (Kur´ana) inanan kimseler vardır, ona inanmayanlar vardır. Rabbin fesadcıları cok iyi bilendir
Surah Yunus, Verse 40


وَإِن كَذَّبُوكَ فَقُل لِّي عَمَلِي وَلَكُمۡ عَمَلُكُمۡۖ أَنتُم بَرِيٓـُٔونَ مِمَّآ أَعۡمَلُ وَأَنَا۠ بَرِيٓءٞ مِّمَّا تَعۡمَلُونَ

Eger onlar seni yalana cıkarırlar, (ilzam-ı huccetden sonra da tekzibde ısraar ederler) se de ki: «Benim isim bana, sizin isiniz,size aiddir. Benim yapdıgımdan siz uzaksınız, sizin yapmakda oldugunuzdan da ben uzagım»
Surah Yunus, Verse 41


وَمِنۡهُم مَّن يَسۡتَمِعُونَ إِلَيۡكَۚ أَفَأَنتَ تُسۡمِعُ ٱلصُّمَّ وَلَوۡ كَانُواْ لَا يَعۡقِلُونَ

Onlardan sana kulak verenler vardır. Fakat sagırlara sen mi duyuracaksın? Hele akılları da olmazsa
Surah Yunus, Verse 42


وَمِنۡهُم مَّن يَنظُرُ إِلَيۡكَۚ أَفَأَنتَ تَهۡدِي ٱلۡعُمۡيَ وَلَوۡ كَانُواْ لَا يُبۡصِرُونَ

Iclerinden sana bakanlar da vardır. Fakat korlere sen mi dogru yolu gostereceksin? Hele (kalb gozlerinden de) gormez olurlarsa
Surah Yunus, Verse 43


إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَظۡلِمُ ٱلنَّاسَ شَيۡـٔٗا وَلَٰكِنَّ ٱلنَّاسَ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ

Subhesiz ki Allah insanlara hic bir seyle zulmetmez. Lakin insanlar kendi kendilerine zulmederler
Surah Yunus, Verse 44


وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ كَأَن لَّمۡ يَلۡبَثُوٓاْ إِلَّا سَاعَةٗ مِّنَ ٱلنَّهَارِ يَتَعَارَفُونَ بَيۡنَهُمۡۚ قَدۡ خَسِرَ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِلِقَآءِ ٱللَّهِ وَمَا كَانُواْ مُهۡتَدِينَ

O gun (kıyamet gunu, Allah) hepsini bir araya toplayacak. Sanki onlar gunduzun bir saatinden baska (bir muddet) eglenmemislerdir. Birbirini tanıyacaklardır. Allahın karsılarına cıkacaklarını yalan sayıb da dogru yolu tutmamıs bulunanlar muhakkak en buyuk zarara ugramısdır
Surah Yunus, Verse 45


وَإِمَّا نُرِيَنَّكَ بَعۡضَ ٱلَّذِي نَعِدُهُمۡ أَوۡ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِلَيۡنَا مَرۡجِعُهُمۡ ثُمَّ ٱللَّهُ شَهِيدٌ عَلَىٰ مَا يَفۡعَلُونَ

Onlara vad´ (kendilerini tehdid) etdigimiz (akıbet) in bir kısmını eger sana gostersek de, yahud seni (dunyadan tamamen) alsak da nihayet onların donusu ancak bizedir. Yine Allah, kendilerinin ne yapacaklarına sahiddir
Surah Yunus, Verse 46


وَلِكُلِّ أُمَّةٖ رَّسُولٞۖ فَإِذَا جَآءَ رَسُولُهُمۡ قُضِيَ بَيۡنَهُم بِٱلۡقِسۡطِ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ

Her ummetin bir peygamberi vardır. Resulleri geldigi zaman aralarında adaletle hukm edilir ve onlar asla haksızlıga ugratılmazlar
Surah Yunus, Verse 47


وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

«Eger (Iddianızda) dogrucu iseniz bu va´d (ve tehdidin tehakkuku) ne zaman? (Soyleyin)» derler
Surah Yunus, Verse 48


قُل لَّآ أَمۡلِكُ لِنَفۡسِي ضَرّٗا وَلَا نَفۡعًا إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُۗ لِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌۚ إِذَا جَآءَ أَجَلُهُمۡ فَلَا يَسۡتَـٔۡخِرُونَ سَاعَةٗ وَلَا يَسۡتَقۡدِمُونَ

De ki: «Ben kendi kendime Allahın dilediginden baska ne bir zarar, ne de bir faide (yapmıya) muktedir degilim. Her ummetin (helakleri icin mukadder) bir eceli vardır. Ecelleri geldigi zaman artık bir saat geri de kalamazlar, one de gecemezler»
Surah Yunus, Verse 49


قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِنۡ أَتَىٰكُمۡ عَذَابُهُۥ بَيَٰتًا أَوۡ نَهَارٗا مَّاذَا يَسۡتَعۡجِلُ مِنۡهُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ

De ki: «Ya Onun (Allahın) azabı geceleyin, yahud gunduzun size gelib catarsa (ne yapacaksınız?) soyleyin bana. Gunahkarların ona olan isti´cali (ne sebeb) nedir»
Surah Yunus, Verse 50


أَثُمَّ إِذَا مَا وَقَعَ ءَامَنتُم بِهِۦٓۚ ءَآلۡـَٰٔنَ وَقَدۡ كُنتُم بِهِۦ تَسۡتَعۡجِلُونَ

Bu (azab) vaaki olduktan sonra mı Ona (Allaha) iman edeceksiniz? (O vakit size:) «Simdi mi (iman ediyorsunuz? denecek), halbuki siz onun mutlakaa gelmesini isteyib duruyordunuz»
Surah Yunus, Verse 51


ثُمَّ قِيلَ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ ذُوقُواْ عَذَابَ ٱلۡخُلۡدِ هَلۡ تُجۡزَوۡنَ إِلَّا بِمَا كُنتُمۡ تَكۡسِبُونَ

Sonra, o zulmedenlere «Ebedi azabı tadın, denilecek, (vaktiyle) ne kazanıyor idiyseniz ondan baskasıyle mi cezalandırılacakdınız ya»
Surah Yunus, Verse 52


۞وَيَسۡتَنۢبِـُٔونَكَ أَحَقٌّ هُوَۖ قُلۡ إِي وَرَبِّيٓ إِنَّهُۥ لَحَقّٞۖ وَمَآ أَنتُم بِمُعۡجِزِينَ

«O (azab) bir gercek mi?» diye senden haber isterler. De ki «Evet, Rabbime andederim ki, o elbet ve elbet bir hakıykatdır. Siz (bundan Allahı) aciz bırakıcılar degilsiniz»
Surah Yunus, Verse 53


وَلَوۡ أَنَّ لِكُلِّ نَفۡسٖ ظَلَمَتۡ مَا فِي ٱلۡأَرۡضِ لَٱفۡتَدَتۡ بِهِۦۗ وَأَسَرُّواْ ٱلنَّدَامَةَ لَمَّا رَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَۖ وَقُضِيَ بَيۡنَهُم بِٱلۡقِسۡطِ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ

Zulmeden herkes, eger yerde bulunan (butun) esyaye malik olsaydı, (azabdan kurtulmak icin) onu behemehal feda ederdi. Onlar azabı gorunce pesimanlıklarını acıklarlar. (Ne care ki) aralarında, kendilerine haksızlık yapılmaksızın, adaletle hukum olunmusdur
Surah Yunus, Verse 54


أَلَآ إِنَّ لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۗ أَلَآ إِنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ

Haberiniz olsun ki goklerde ve yerde ne varsa hepsi suphesiz Allahındır. Haberiniz olsun ki Allahın va´di seksiz bir hakdır. Fakat onların cogu (bunu) bilmezler
Surah Yunus, Verse 55


هُوَ يُحۡيِۦ وَيُمِيتُ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ

O, hem diriltir, hem oldurur. (Hepiniz) ancak Ona donduruleceksiniz
Surah Yunus, Verse 56


يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدۡ جَآءَتۡكُم مَّوۡعِظَةٞ مِّن رَّبِّكُمۡ وَشِفَآءٞ لِّمَا فِي ٱلصُّدُورِ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ

Ey insanlar, size Rabbinizden bir ogud, gonullerde olan (derd) lere bir sifa, mu´minler icin bir hidayet ve rahmet gelmisdir
Surah Yunus, Verse 57


قُلۡ بِفَضۡلِ ٱللَّهِ وَبِرَحۡمَتِهِۦ فَبِذَٰلِكَ فَلۡيَفۡرَحُواْ هُوَ خَيۡرٞ مِّمَّا يَجۡمَعُونَ

De ki: «Ancak Allahın fazl (-u keremi) ile, rahmetiyle, iste yalınız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıb durdukları (butun dunyalıklar) ından hayırlıdır»
Surah Yunus, Verse 58


قُلۡ أَرَءَيۡتُم مَّآ أَنزَلَ ٱللَّهُ لَكُم مِّن رِّزۡقٖ فَجَعَلۡتُم مِّنۡهُ حَرَامٗا وَحَلَٰلٗا قُلۡ ءَآللَّهُ أَذِنَ لَكُمۡۖ أَمۡ عَلَى ٱللَّهِ تَفۡتَرُونَ

De ki: «Allahın size indirib de (kendi kendinize) ondan (kimini) haram, (kimini) halal yapdıgınız rızıkdan ne haber? Soyleyin bana?» De ki: «Allah mı size izin verdi de (oyle yapdınız), yoksa Allaha iftira mı ediyorsunuz?»
Surah Yunus, Verse 59


وَمَا ظَنُّ ٱلَّذِينَ يَفۡتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلۡكَذِبَ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَشۡكُرُونَ

Allaha karsı yalan Uydurmakda devam edenlerin kıyamet gunu (hakkındaki) zanları nedir? Subhesiz ki Allah insanlara fazl (-u kerem) saahibidir. Fakat onların cogu (bu nimete) sukretmezler
Surah Yunus, Verse 60


وَمَا تَكُونُ فِي شَأۡنٖ وَمَا تَتۡلُواْ مِنۡهُ مِن قُرۡءَانٖ وَلَا تَعۡمَلُونَ مِنۡ عَمَلٍ إِلَّا كُنَّا عَلَيۡكُمۡ شُهُودًا إِذۡ تُفِيضُونَ فِيهِۚ وَمَا يَعۡزُبُ عَن رَّبِّكَ مِن مِّثۡقَالِ ذَرَّةٖ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا فِي ٱلسَّمَآءِ وَلَآ أَصۡغَرَ مِن ذَٰلِكَ وَلَآ أَكۡبَرَ إِلَّا فِي كِتَٰبٖ مُّبِينٍ

Sen her hangi bir isde bulunmaya dur, onun hakkında Kur´andan bir sey okumayadur ve sizler de hic bir is islemeye durun ki onun icine daldıgınız vakit biz basınızda sahidizdir. Ne yerde, ne gokde zerre agırlıgınca bir sey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha kucugu ve daha buyugu de haaric olmamak uzere (hepsi) muhakkak apacık bir kitabda (yazılı) dır
Surah Yunus, Verse 61


أَلَآ إِنَّ أَوۡلِيَآءَ ٱللَّهِ لَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ

Haberiniz olsun ki Allahın veli (kul) lan icin hic bir korku yokdur. Onlar mahzun da olacak degillerdir
Surah Yunus, Verse 62


ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ

Onlar iman edib takvaaya ermis olanlardır
Surah Yunus, Verse 63


لَهُمُ ٱلۡبُشۡرَىٰ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَفِي ٱلۡأٓخِرَةِۚ لَا تَبۡدِيلَ لِكَلِمَٰتِ ٱللَّهِۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ

Dunya hayaatında da, ahiretde de onlar icin mujde (ler) vardır. Allahın sozlerinde asla degisme (imkanı) yokdur. Bu, en buyuk seadetin ta kendisidir
Surah Yunus, Verse 64


وَلَا يَحۡزُنكَ قَوۡلُهُمۡۘ إِنَّ ٱلۡعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًاۚ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ

(Habibim) onların (musriklerin) lakırdıları seni tasaya dusurmesin. Cunku butun izzet ve galebe Allahındır. O, (hepsini) hakkıyle isidici, kemaliyle bilicidir
Surah Yunus, Verse 65


أَلَآ إِنَّ لِلَّهِ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِي ٱلۡأَرۡضِۗ وَمَا يَتَّبِعُ ٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ شُرَكَآءَۚ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّ وَإِنۡ هُمۡ إِلَّا يَخۡرُصُونَ

Haberiniz olsun ki goklerde kim var, yerde kim varsa (hepsi) subhesiz Allahındır. Allahdan baskasına tapanlar dahi (hakıykatde) Allaha katdıkları ortaklara tabi olmuyorlar. Onlar (kuru) zandan baskasına uymuyorlar ve onlar ancak yalandan baskasını soylemiyorlar
Surah Yunus, Verse 66


هُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ لِتَسۡكُنُواْ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبۡصِرًاۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَسۡمَعُونَ

O, geceyi — icinde sukun ve istirahat etmeniz icin — (karanlık), gunduzu ise (calısıp kazanmanız icin) zıyadar olarak yaratandır. Subhe yok ki bunda kulak verecek bir kavm icin ibretler vardır
Surah Yunus, Verse 67


قَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ وَلَدٗاۗ سُبۡحَٰنَهُۥۖ هُوَ ٱلۡغَنِيُّۖ لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ إِنۡ عِندَكُم مِّن سُلۡطَٰنِۭ بِهَٰذَآۚ أَتَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ

Dediler ki: «Allah kendine evlad edindi». Haasa, Allah bundan munezzehdir, O, mustagnidir. Goklerde ne varsa, yerde ne varsa (hepsi) Onundur. Nezdinizde buna (o iddianıza) aid hic bir delil de yokdur. Siz Allaha karsı bilmeyeceginiz (ilim ile isbat edemeyeceginiz) bir sey´i mi soyluyorsunuz
Surah Yunus, Verse 68


قُلۡ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَفۡتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلۡكَذِبَ لَا يُفۡلِحُونَ

De ki: «Allaha karsı yalan uyduranlar hic subhesiz felah bulmayacaklardır»
Surah Yunus, Verse 69


مَتَٰعٞ فِي ٱلدُّنۡيَا ثُمَّ إِلَيۡنَا مَرۡجِعُهُمۡ ثُمَّ نُذِيقُهُمُ ٱلۡعَذَابَ ٱلشَّدِيدَ بِمَا كَانُواْ يَكۡفُرُونَ

(Onların bu yalanları kendilerine belki) dunyada (cuz´i) bir faide (saglayabilir). En son donusleri ise ancak bizedir. (Bundan) sonra da kufr (-u inkar) da ısraar etmekde olduklarına mukaabil onlara cetin azabı (mızı) tatdıracagız
Surah Yunus, Verse 70


۞وَٱتۡلُ عَلَيۡهِمۡ نَبَأَ نُوحٍ إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦ يَٰقَوۡمِ إِن كَانَ كَبُرَ عَلَيۡكُم مَّقَامِي وَتَذۡكِيرِي بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ فَعَلَى ٱللَّهِ تَوَكَّلۡتُ فَأَجۡمِعُوٓاْ أَمۡرَكُمۡ وَشُرَكَآءَكُمۡ ثُمَّ لَا يَكُنۡ أَمۡرُكُمۡ عَلَيۡكُمۡ غُمَّةٗ ثُمَّ ٱقۡضُوٓاْ إِلَيَّ وَلَا تُنظِرُونِ

Onlara Nuhun kıssasını oku. Hani o, kavmine: «Ey kavmim, demisdi, eger benim (aranızda) durusum, Allahın ayetleriyle ogud verisim size agır geliyorsa (ne diyeyim), ben ancak Allaha dayanıb guvenmisimdIr. Siz ve ortaklarınız da artık toplanıb ne yapacagınızı kararlasdırın. (O suretde ki) bil´ahare bu isiniz (yapacagınız) size hic bir tasa (ve pesimanlık vermis) olmasın. Sonra hukmunuzu bana icra edin. (Hatta) bana muhlet de vermeyin»
Surah Yunus, Verse 71


فَإِن تَوَلَّيۡتُمۡ فَمَا سَأَلۡتُكُم مِّنۡ أَجۡرٍۖ إِنۡ أَجۡرِيَ إِلَّا عَلَى ٱللَّهِۖ وَأُمِرۡتُ أَنۡ أَكُونَ مِنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ

«Eger (benim ogudlerimden) yuz ceviriyorsanız ben sizden (bu hususda zaten) hic bir mukafat istemedim. Benim mukafatım Allahdan baskasına aid degildir. Ben (Onun hukmune boyun egen, emrine muhaalefet etmeyen, Ondan baskasından hic bir umid beslemeyen) muslumanlardan olmamla emr olundum»
Surah Yunus, Verse 72


فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيۡنَٰهُ وَمَن مَّعَهُۥ فِي ٱلۡفُلۡكِ وَجَعَلۡنَٰهُمۡ خَلَـٰٓئِفَ وَأَغۡرَقۡنَا ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَاۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُنذَرِينَ

Yine onlar kendisini tekzib etdiler. Biz de hem onu, hem gemide beraberinde bulunan kimseleri selamete erdirdik ve bunları (yer yuzunun) halifeler (i) yapdık. Ayetlerimizi yalan sayanları ise (suda) bogduk. Bak, (Allahın azabiyle) korkutul (ub da dogru yolu tutmay) anların sonu nice olmusdur
Surah Yunus, Verse 73


ثُمَّ بَعَثۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِۦ رُسُلًا إِلَىٰ قَوۡمِهِمۡ فَجَآءُوهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِ فَمَا كَانُواْ لِيُؤۡمِنُواْ بِمَا كَذَّبُواْ بِهِۦ مِن قَبۡلُۚ كَذَٰلِكَ نَطۡبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِ ٱلۡمُعۡتَدِينَ

Sonra onun arkasından kendi kavmlerine (bir cok) peygamberler gonderdik de bunlar, onlara (da´valarını isbat eden) apacık mu´cizeler getirdiler. Fakat onceden (hakkı) yalan say (mıya alıs) dıkları icin, (kaabil degil) inanmadılar. Iste haddi asanların gonulleri uzerine biz boyle muhur basarız
Surah Yunus, Verse 74


ثُمَّ بَعَثۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِم مُّوسَىٰ وَهَٰرُونَ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ بِـَٔايَٰتِنَا فَٱسۡتَكۡبَرُواْ وَكَانُواْ قَوۡمٗا مُّجۡرِمِينَ

Sonra bunların (o peygamberlerin) ardından da Musayı ve Harunu ayetlerimizle Fir´avne ve onun ileri gelenlerine gonderdik. Fakat (imanı) kibirlerine yediremediler. Onlar boyle gunahkar bir kavm idiler
Surah Yunus, Verse 75


فَلَمَّا جَآءَهُمُ ٱلۡحَقُّ مِنۡ عِندِنَا قَالُوٓاْ إِنَّ هَٰذَا لَسِحۡرٞ مُّبِينٞ

Tarafımızdan kendilerine hak (mu´cize) geldigi vakit: «Her halde bu, apacık bir sihirdir» dediler
Surah Yunus, Verse 76


قَالَ مُوسَىٰٓ أَتَقُولُونَ لِلۡحَقِّ لَمَّا جَآءَكُمۡۖ أَسِحۡرٌ هَٰذَا وَلَا يُفۡلِحُ ٱلسَّـٰحِرُونَ

Musa: «Siz, hak icin, o size gelince (boyle) mi soylersiniz? Bu, bir sihir midir? Halbuki sihirbazlar umduklarına eremezler» dedi
Surah Yunus, Verse 77


قَالُوٓاْ أَجِئۡتَنَا لِتَلۡفِتَنَا عَمَّا وَجَدۡنَا عَلَيۡهِ ءَابَآءَنَا وَتَكُونَ لَكُمَا ٱلۡكِبۡرِيَآءُ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَمَا نَحۡنُ لَكُمَا بِمُؤۡمِنِينَ

Dediler: «Sen atalarımızı uzerinde buldugumuz (yoldan) bizi donduresin de bu yerde devlet ikinizin (elinde) olsun diye mi bize geldiniz? Biz ikinize de inanıcılar degiliz»
Surah Yunus, Verse 78


وَقَالَ فِرۡعَوۡنُ ٱئۡتُونِي بِكُلِّ سَٰحِرٍ عَلِيمٖ

Fir´avn: «Usta butun sihirbazları bana getirin» dedi
Surah Yunus, Verse 79


فَلَمَّا جَآءَ ٱلسَّحَرَةُ قَالَ لَهُم مُّوسَىٰٓ أَلۡقُواْ مَآ أَنتُم مُّلۡقُونَ

Nihayet sihirbazlar geldigi zaman Musa onlara (ortaya) ne atacaksanız atın» dedi
Surah Yunus, Verse 80


فَلَمَّآ أَلۡقَوۡاْ قَالَ مُوسَىٰ مَا جِئۡتُم بِهِ ٱلسِّحۡرُۖ إِنَّ ٱللَّهَ سَيُبۡطِلُهُۥٓ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُصۡلِحُ عَمَلَ ٱلۡمُفۡسِدِينَ

Vaktaki onlar atdılar. Musa dedi ki: «Bu sizin (meydana) getirdiginiz (yapdıgınız) sey sihirdir. Allah subhesiz ki onun boslugunu, asılsızlıgını meydana cıkaracakdır. Allah elbette fesadcıların isini duzenlemez
Surah Yunus, Verse 81


وَيُحِقُّ ٱللَّهُ ٱلۡحَقَّ بِكَلِمَٰتِهِۦ وَلَوۡ كَرِهَ ٱلۡمُجۡرِمُونَ

Allah, gunahkarların hosuna gitmese de, hakkın hak oldugunu kelimeleriyle isbat eder
Surah Yunus, Verse 82


فَمَآ ءَامَنَ لِمُوسَىٰٓ إِلَّا ذُرِّيَّةٞ مِّن قَوۡمِهِۦ عَلَىٰ خَوۡفٖ مِّن فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِمۡ أَن يَفۡتِنَهُمۡۚ وَإِنَّ فِرۡعَوۡنَ لَعَالٖ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَإِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلۡمُسۡرِفِينَ

Neticede (ve bidayetde) Musaya kavminin bir zurriyyetinden baskası — Fir´avn ile elebaslarının kendilerine acacagı beladan korkusuna — iman etmedi. Cunku Fir´avn o yerde (Mısırda) cidden gaalibdi ve cidden asırı gidenlerdendi
Surah Yunus, Verse 83


وَقَالَ مُوسَىٰ يَٰقَوۡمِ إِن كُنتُمۡ ءَامَنتُم بِٱللَّهِ فَعَلَيۡهِ تَوَكَّلُوٓاْ إِن كُنتُم مُّسۡلِمِينَ

Musa dedi: «Ey kavmim, eger siz (gercekden) Allaha iman etdiyseniz, Ona (ıhlas ile) teslim olmus muslumanlar iseniz artık ancak Ona guvenib dayanın»
Surah Yunus, Verse 84


فَقَالُواْ عَلَى ٱللَّهِ تَوَكَّلۡنَا رَبَّنَا لَا تَجۡعَلۡنَا فِتۡنَةٗ لِّلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Onlar da soyle dediler: «Biz yalınız Allaha guvenib dayandık. Ey Rabbimiz, bizi o zaalimler guruhuna bir fitne (mevzuu) yapma»
Surah Yunus, Verse 85


وَنَجِّنَا بِرَحۡمَتِكَ مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡكَٰفِرِينَ

«Ve bizi rahmetinle o kafirler guruhundan kurtar»
Surah Yunus, Verse 86


وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰ وَأَخِيهِ أَن تَبَوَّءَا لِقَوۡمِكُمَا بِمِصۡرَ بُيُوتٗا وَٱجۡعَلُواْ بُيُوتَكُمۡ قِبۡلَةٗ وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَۗ وَبَشِّرِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

Musaya ve biraderine: «Mısırda kavminiz icin evler hazırlayın. O evlerinizi namazgah yapın. (Oralarda) dosdogru namaz kılın. (Ey Musa) mu´minleri (dunyada nusret ve ahiretde cennetle) mujdele» diye vahyetdik
Surah Yunus, Verse 87


وَقَالَ مُوسَىٰ رَبَّنَآ إِنَّكَ ءَاتَيۡتَ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَأَهُۥ زِينَةٗ وَأَمۡوَٰلٗا فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا رَبَّنَا لِيُضِلُّواْ عَن سَبِيلِكَۖ رَبَّنَا ٱطۡمِسۡ عَلَىٰٓ أَمۡوَٰلِهِمۡ وَٱشۡدُدۡ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ فَلَا يُؤۡمِنُواْ حَتَّىٰ يَرَوُاْ ٱلۡعَذَابَ ٱلۡأَلِيمَ

Musa: «Ey Rabbimiz, dedi, hakıykaten Sen Fir´avne ve ileri gelenlerine dunya hayaatında zinet (-u hasmet) ve (nice) mallar verdin, Senin yolundan sapdırsınlar diye mi hey Rabbimiz?! Sen onların mallarını yok et Rabbimiz, kalblerini siddetle sık ki onlar o cetin azabı gorecekleri zamana kadar iman etmeyeceklerdir»
Surah Yunus, Verse 88


قَالَ قَدۡ أُجِيبَت دَّعۡوَتُكُمَا فَٱسۡتَقِيمَا وَلَا تَتَّبِعَآنِّ سَبِيلَ ٱلَّذِينَ لَا يَعۡلَمُونَ

(Allah) dedi ki: «ikinizin de duası kabul olunmusdur. O halde yine istikaametde (dogru hareketinizde) devam edin. Sakın bilmezlerin yoluna uymayın»
Surah Yunus, Verse 89


۞وَجَٰوَزۡنَا بِبَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ ٱلۡبَحۡرَ فَأَتۡبَعَهُمۡ فِرۡعَوۡنُ وَجُنُودُهُۥ بَغۡيٗا وَعَدۡوًاۖ حَتَّىٰٓ إِذَآ أَدۡرَكَهُ ٱلۡغَرَقُ قَالَ ءَامَنتُ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱلَّذِيٓ ءَامَنَتۡ بِهِۦ بَنُوٓاْ إِسۡرَـٰٓءِيلَ وَأَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ

Israil ogullarını denizden (selametle) gecirdik. Hemen Fir´avn, askerleriyle beraber, zulmederek ve saldırarak, arkalarına dusdu. Nihayet su onu bogmıya baslayınca (soyle) dedi: «Inandım. Hakıykat Israil ogullarının iman etdiginden baska Tanrı yokmus. Ben de muslumanlardanım»
Surah Yunus, Verse 90


ءَآلۡـَٰٔنَ وَقَدۡ عَصَيۡتَ قَبۡلُ وَكُنتَ مِنَ ٱلۡمُفۡسِدِينَ

Simdi mi (iman ediyorsun)?! Halbuki sen bundan evvel (omrun boyunca) isyan etmis, daima fesadcılardan olmusdun
Surah Yunus, Verse 91


فَٱلۡيَوۡمَ نُنَجِّيكَ بِبَدَنِكَ لِتَكُونَ لِمَنۡ خَلۡفَكَ ءَايَةٗۚ وَإِنَّ كَثِيرٗا مِّنَ ٱلنَّاسِ عَنۡ ءَايَٰتِنَا لَغَٰفِلُونَ

Biz de bu gun seni (cansız bir) beden olarak (karada yuksek bir yere atıb) bırakacagız ki arkandan geleceklere bir ibret olasın. (Bununla beraber) insanlardan bir cogu bizim ayetlerimizden cidden gaafildirler
Surah Yunus, Verse 92


وَلَقَدۡ بَوَّأۡنَا بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ مُبَوَّأَ صِدۡقٖ وَرَزَقۡنَٰهُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ فَمَا ٱخۡتَلَفُواْ حَتَّىٰ جَآءَهُمُ ٱلۡعِلۡمُۚ إِنَّ رَبَّكَ يَقۡضِي بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ

Andolsun ki biz, Israil ogullarını cok guzel bir yurda yerlesdirmisizdir. Onlara en temiz (ni´met) lerimizden rızıklar vermisizdir. Fakat kendilerine ilim gelinceye kadar ihtilafa dusmediler (de ondan sonra ihtilafa basladılar). Suphesiz Rabbin, aralarında ihtilaf etmekde oldukları seyler hakkında kıyaamet gunu hukmunu verecekdir
Surah Yunus, Verse 93


فَإِن كُنتَ فِي شَكّٖ مِّمَّآ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ فَسۡـَٔلِ ٱلَّذِينَ يَقۡرَءُونَ ٱلۡكِتَٰبَ مِن قَبۡلِكَۚ لَقَدۡ جَآءَكَ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُمۡتَرِينَ

Eger sana indirdigimiz (kıssaların her hangi birin) den (bilfarz) subhede isen senden evvel kitab okuyanlara sor. Andolsun ki hak sana Rabbinden gelmisdir. O halde sakın subhecilerden olma
Surah Yunus, Verse 94


وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ فَتَكُونَ مِنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ

Sakın Allahın ayetlerini yalan sayanlardan olma. Sonra maddi ve ma´nevi zarara ugramıslardan olursun
Surah Yunus, Verse 95


إِنَّ ٱلَّذِينَ حَقَّتۡ عَلَيۡهِمۡ كَلِمَتُ رَبِّكَ لَا يُؤۡمِنُونَ

Uzerlerine Rabbinin kesilmesi hak olmus bulunanlar (yok mu?) onlar, velev kendilerine her (hangi bir) ayet gelmis olsun, acıklı bir azab gorecekleri (zama) na kadar iman etmezler
Surah Yunus, Verse 96


وَلَوۡ جَآءَتۡهُمۡ كُلُّ ءَايَةٍ حَتَّىٰ يَرَوُاْ ٱلۡعَذَابَ ٱلۡأَلِيمَ

Uzerlerine Rabbinin kesilmesi hak olmus bulunanlar (yok mu?) onlar, velev kendilerine her (hangi bir) ayet gelmis olsun, acıklı bir azab gorecekleri (zama) na kadar iman etmezler
Surah Yunus, Verse 97


فَلَوۡلَا كَانَتۡ قَرۡيَةٌ ءَامَنَتۡ فَنَفَعَهَآ إِيمَٰنُهَآ إِلَّا قَوۡمَ يُونُسَ لَمَّآ ءَامَنُواْ كَشَفۡنَا عَنۡهُمۡ عَذَابَ ٱلۡخِزۡيِ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَمَتَّعۡنَٰهُمۡ إِلَىٰ حِينٖ

(Azabımız gelib catdıgı zaman) iman edib de bu imanı kendisine faide vermis bir memleket (halkı) bulunsaydı ya! (Bu, asla vaaki´ olmamısdır). Ancak Yunus´un kavmi mustesnadır ki bunlar iman edince kendilerinden dunya hayaatındaki rusvaylık azabını uzaklasdırıb giderdik ve onları daha bir zamama kadar (yasatıb) faidelendirdik
Surah Yunus, Verse 98


وَلَوۡ شَآءَ رَبُّكَ لَأٓمَنَ مَن فِي ٱلۡأَرۡضِ كُلُّهُمۡ جَمِيعًاۚ أَفَأَنتَ تُكۡرِهُ ٱلنَّاسَ حَتَّىٰ يَكُونُواْ مُؤۡمِنِينَ

Eger Rabbin dileseydi yer yuzundeki kimselerin hepsi, topyekun elbette iman ederdi. Boyle iken sen hepsi mu´min olsunlar diye insanları zorlayıb duracak mısın
Surah Yunus, Verse 99


وَمَا كَانَ لِنَفۡسٍ أَن تُؤۡمِنَ إِلَّا بِإِذۡنِ ٱللَّهِۚ وَيَجۡعَلُ ٱلرِّجۡسَ عَلَى ٱلَّذِينَ لَا يَعۡقِلُونَ

Allahın izni olmadan hic bir kimsenin iman etmesi mumkun degildir. O, akılları iyi kullanmazlara murdarlık (azab) verir
Surah Yunus, Verse 100


قُلِ ٱنظُرُواْ مَاذَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَمَا تُغۡنِي ٱلۡأٓيَٰتُ وَٱلنُّذُرُ عَن قَوۡمٖ لَّا يُؤۡمِنُونَ

De ki: «Goklerde ve yerde neler var, bakın». (Fakat) bunca ayetler (ibretler) ve inzarlar iman etmeyecekler guruhune faide vermez
Surah Yunus, Verse 101


فَهَلۡ يَنتَظِرُونَ إِلَّا مِثۡلَ أَيَّامِ ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلِهِمۡۚ قُلۡ فَٱنتَظِرُوٓاْ إِنِّي مَعَكُم مِّنَ ٱلۡمُنتَظِرِينَ

Onlar, kendilerinden evvel (gelib) gecmis (kavm) lerin (o acıklı) gunleri gibi (bir gun) den baskasını mı bekliyorlar?. De ki: «Haydi (o gunu) bekleyin. Subhesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.»
Surah Yunus, Verse 102


ثُمَّ نُنَجِّي رُسُلَنَا وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْۚ كَذَٰلِكَ حَقًّا عَلَيۡنَا نُنجِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

Nihayet biz resullerimizi ve iman edenleri selamete erdiririz. (Musriklere azab catdıgı zaman) boylece mu´minleri de, ustumuzde bir hak olarak, kurtaracagız
Surah Yunus, Verse 103


قُلۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِن كُنتُمۡ فِي شَكّٖ مِّن دِينِي فَلَآ أَعۡبُدُ ٱلَّذِينَ تَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلَٰكِنۡ أَعۡبُدُ ٱللَّهَ ٱلَّذِي يَتَوَفَّىٰكُمۡۖ وَأُمِرۡتُ أَنۡ أَكُونَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

De ki: «Ey insanlar, eger benim dinimden bir subhede iseniz (iyice bilin ki) ben Allahı bırakıb da sizin tapar olduklarınıza tapmam. Ancak sizin canınızı alacak olan Allaha kulluk ederiz. Bana mu´minlerden olmaklıgım emredilmisdir»
Surah Yunus, Verse 104


وَأَنۡ أَقِمۡ وَجۡهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفٗا وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ

Ve: «Yuzunu tevhid dinine dondur, sakın musriklerden olma» (denilmisdir)
Surah Yunus, Verse 105


وَلَا تَدۡعُ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَنفَعُكَ وَلَا يَضُرُّكَۖ فَإِن فَعَلۡتَ فَإِنَّكَ إِذٗا مِّنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ

(Bana:) «Allahı bırakıb da sana ne faide, ne de zarar yapamayacak olan nesnelere tapma. Eger (boyle) yaparsan o takdirde subhesiz ki sen (kendine) yazık etmislerden olursun (diye emr edilmisdir)
Surah Yunus, Verse 106


وَإِن يَمۡسَسۡكَ ٱللَّهُ بِضُرّٖ فَلَا كَاشِفَ لَهُۥٓ إِلَّا هُوَۖ وَإِن يُرِدۡكَ بِخَيۡرٖ فَلَا رَآدَّ لِفَضۡلِهِۦۚ يُصِيبُ بِهِۦ مَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦۚ وَهُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ

Eger Allah sana (her hangi yuzden bir keder,) bir zarar dokundurursa onu kendinden baska hic bir acıcı (giderici) yokdur. Eger sana bir hayır da dilerse Onun fazl (-u kerem) ini geri cevirici hic bir (kuvvet) de yokdur. O, bunu kullarından diledigine erisdirir. O, cok yarlıgayıcı cok esirgeyicidir
Surah Yunus, Verse 107


قُلۡ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ قَدۡ جَآءَكُمُ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكُمۡۖ فَمَنِ ٱهۡتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهۡتَدِي لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيۡهَاۖ وَمَآ أَنَا۠ عَلَيۡكُم بِوَكِيلٖ

De ki: «Ey insanlar, size Rabbinizden hak gelmisdir. Artık kim hidayeti kabul ederse o, ancak kendi faidesi icin hidayete ermis, kim de saparsa o da yalınız kendi zararına sapmıs olur. Ben sizin basınızda bir bekci de degilim a»
Surah Yunus, Verse 108


وَٱتَّبِعۡ مَا يُوحَىٰٓ إِلَيۡكَ وَٱصۡبِرۡ حَتَّىٰ يَحۡكُمَ ٱللَّهُۚ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلۡحَٰكِمِينَ

(Habibim) sana her ne vahy ediliyorsa ona tabi ol. Allah (ın) hukm (u zuhur) edinceye kadar sabr (u sebat) et. O, haakimlerin en hayırlısıdır
Surah Yunus, Verse 109


Author: Hasan Basri Cantay


<< Surah 9
>> Surah 11

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai