Surah An-Noor - Turkish Translation by Iskender Ali Mihr
سُورَةٌ أَنزَلۡنَٰهَا وَفَرَضۡنَٰهَا وَأَنزَلۡنَا فِيهَآ ءَايَٰتِۭ بَيِّنَٰتٖ لَّعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ
(Bu), Bizim indirdigimiz ve (bazı ayetlerini) farz kıldıgımız bir suredir. Ve onun icinde delillerle acıklanmıs ayetler indirdik. Umulur ki, boylece tezekkur edersiniz
Surah An-Noor, Verse 1
ٱلزَّانِيَةُ وَٱلزَّانِي فَٱجۡلِدُواْ كُلَّ وَٰحِدٖ مِّنۡهُمَا مِاْئَةَ جَلۡدَةٖۖ وَلَا تَأۡخُذۡكُم بِهِمَا رَأۡفَةٞ فِي دِينِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمۡ تُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۖ وَلۡيَشۡهَدۡ عَذَابَهُمَا طَآئِفَةٞ مِّنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Zaniye (zina yapan kadın) ve zani (zina yapan erkek); o zaman ikisinden herbirine yuz celde (yalnız cilde tesir edecek sopa) vurun. Eger Allah´ın dinini (uygulama) konusunda, Allah´a ve ahiret gunune inanıyorsanız; onlara merhamet sizi tutmasın (size mani olmasın). Ve onların (ikisinin) azabına, mu´minlerden bir grup sahit olsun
Surah An-Noor, Verse 2
ٱلزَّانِي لَا يَنكِحُ إِلَّا زَانِيَةً أَوۡ مُشۡرِكَةٗ وَٱلزَّانِيَةُ لَا يَنكِحُهَآ إِلَّا زَانٍ أَوۡ مُشۡرِكٞۚ وَحُرِّمَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Zani (zina yapan erkek), zaniyeden (zina yapan kadından) veya musrik olan kadından baskasını nikahlayamaz. Ve zaniyeyi de, zani veya musrik olan erkekten baskası nikahlayamaz. Ve bu, mu´minlere haram kılınmıstır
Surah An-Noor, Verse 3
وَٱلَّذِينَ يَرۡمُونَ ٱلۡمُحۡصَنَٰتِ ثُمَّ لَمۡ يَأۡتُواْ بِأَرۡبَعَةِ شُهَدَآءَ فَٱجۡلِدُوهُمۡ ثَمَٰنِينَ جَلۡدَةٗ وَلَا تَقۡبَلُواْ لَهُمۡ شَهَٰدَةً أَبَدٗاۚ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ
Ve muhsinlere (iffetli kadınlara), (zina sucu, iftira) atan sonra da dort sahit getiremeyenlere, o taktirde seksen celde (yalnız cilde tesir edecek sopa) vurun. Ve onların sehadetini (sahitligini) ebediyyen kabul etmeyin. Ve iste onlar, onlar fasıklardır
Surah An-Noor, Verse 4
إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُواْ مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ وَأَصۡلَحُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Bundan sonra tovbe edip ıslah olanlar (duzelenler) haric. Muhakkak ki Allah, Gafur´dur (magfiret edendir), Rahim´dir (Rahim esmasıyla tecelli edendir)
Surah An-Noor, Verse 5
وَٱلَّذِينَ يَرۡمُونَ أَزۡوَٰجَهُمۡ وَلَمۡ يَكُن لَّهُمۡ شُهَدَآءُ إِلَّآ أَنفُسُهُمۡ فَشَهَٰدَةُ أَحَدِهِمۡ أَرۡبَعُ شَهَٰدَٰتِۭ بِٱللَّهِ إِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
Ve zevcelerine (eslerine) zina (iftirası) atanlar, kendilerinden baska sahitleri yoksa o zaman onların herbirinin sahitligi; kendisinin, muhakkak sadıklardan (dogru soyleyenlerden) olduguna dair, dort defa Allah´a sahitlik (yemin) etmesidir
Surah An-Noor, Verse 6
وَٱلۡخَٰمِسَةُ أَنَّ لَعۡنَتَ ٱللَّهِ عَلَيۡهِ إِن كَانَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Ve (yeminin) besincisi, eger yalan soyleyenlerden ise Allah´ın lanetinin kendi uzerine olmasıdır
Surah An-Noor, Verse 7
وَيَدۡرَؤُاْ عَنۡهَا ٱلۡعَذَابَ أَن تَشۡهَدَ أَرۡبَعَ شَهَٰدَٰتِۭ بِٱللَّهِ إِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Ve (zevcenin, kadın esin), Allah´a dort defa onun (zevcin, erkek esin) mutlaka yalancılardan olduguna dair sahitlik (yemin) etmesi, ondan (kadından) azabı (cezayı) kaldırır
Surah An-Noor, Verse 8
وَٱلۡخَٰمِسَةَ أَنَّ غَضَبَ ٱللَّهِ عَلَيۡهَآ إِن كَانَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
Ve (yeminin) besincisi eger o (esi), sadıklardan (dogru soyleyenlerden) ise Allah´ın gadabının (azabının) kendi uzerine olmasıdır
Surah An-Noor, Verse 9
وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ وَأَنَّ ٱللَّهَ تَوَّابٌ حَكِيمٌ
Ve eger sizin uzerinize Allah´ın fazlı ve rahmeti olmasaydı (cezaya ugrardınız). Ve muhakkak ki; Allah, tovbeleri kabul eden ve Hakim´dir (hukum ve hikmet sahibidir)
Surah An-Noor, Verse 10
إِنَّ ٱلَّذِينَ جَآءُو بِٱلۡإِفۡكِ عُصۡبَةٞ مِّنكُمۡۚ لَا تَحۡسَبُوهُ شَرّٗا لَّكُمۖ بَلۡ هُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۚ لِكُلِّ ٱمۡرِيٕٖ مِّنۡهُم مَّا ٱكۡتَسَبَ مِنَ ٱلۡإِثۡمِۚ وَٱلَّذِي تَوَلَّىٰ كِبۡرَهُۥ مِنۡهُمۡ لَهُۥ عَذَابٌ عَظِيمٞ
Muhakkak ki (Hz. Ayse hakkında) ifk (iftira) ile gelenler, sizden bir gruptur. Sizin icin onun bir serr oldugunu zannetmeyin. Hayır, o sizin icin hayırdır. Onlardan herbirinin gunahtan kazandıkları (cezalar) vardır. Ve onun buyugunu yonetene (uydurup, yayana) buyuk azap vardır
Surah An-Noor, Verse 11
لَّوۡلَآ إِذۡ سَمِعۡتُمُوهُ ظَنَّ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتُ بِأَنفُسِهِمۡ خَيۡرٗا وَقَالُواْ هَٰذَآ إِفۡكٞ مُّبِينٞ
Mu´min erkekler ve mu´min kadınlar, onu (bu iftirayı) isittikleri zaman kendi iclerinde hayır zanda bulunsalardı ve “bu apacık iftiradır” deselerdi olmaz mıydı (demeleri gerekmez miydi)
Surah An-Noor, Verse 12
لَّوۡلَا جَآءُو عَلَيۡهِ بِأَرۡبَعَةِ شُهَدَآءَۚ فَإِذۡ لَمۡ يَأۡتُواْ بِٱلشُّهَدَآءِ فَأُوْلَـٰٓئِكَ عِندَ ٱللَّهِ هُمُ ٱلۡكَٰذِبُونَ
Ona dort sahit getirmeli degiller miydi? Oyleyse sahitleri getiremediklerine gore bu taktirde iste onlar, onlar Allah´ın katında yalancıdırlar
Surah An-Noor, Verse 13
وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِ لَمَسَّكُمۡ فِي مَآ أَفَضۡتُمۡ فِيهِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Eger dunya ve ahirette Allah´ın rahmeti ve fazlı sizin uzerinize olmasaydı, icine daldıgınız seyden (iftiradan, dedikodudan) dolayı size mutlaka buyuk azap dokunurdu
Surah An-Noor, Verse 14
إِذۡ تَلَقَّوۡنَهُۥ بِأَلۡسِنَتِكُمۡ وَتَقُولُونَ بِأَفۡوَاهِكُم مَّا لَيۡسَ لَكُم بِهِۦ عِلۡمٞ وَتَحۡسَبُونَهُۥ هَيِّنٗا وَهُوَ عِندَ ٱللَّهِ عَظِيمٞ
Onu (iftirayı) dillerinizle anlatıyordunuz (soruyordunuz) ve hakkında sizin bilginiz olmayan bir seyi agızlarınızla soyluyordunuz. Ve o, Allah´ın katında buyuk (bir suc) oldugu halde siz, onu onemsiz sandınız
Surah An-Noor, Verse 15
وَلَوۡلَآ إِذۡ سَمِعۡتُمُوهُ قُلۡتُم مَّا يَكُونُ لَنَآ أَن نَّتَكَلَّمَ بِهَٰذَا سُبۡحَٰنَكَ هَٰذَا بُهۡتَٰنٌ عَظِيمٞ
Ve onu isittiginiz zaman: “Bizim bunu konusmamız olmaz (bize yakısmaz), sen Subhan´sın (Allah´ım Sana sıgınırız). Bu buyuk bir buhtan (uydurulmus bir iftira)dır.” deseydiniz olmaz mıydı (demeniz gerekmez miydi)
Surah An-Noor, Verse 16
يَعِظُكُمُ ٱللَّهُ أَن تَعُودُواْ لِمِثۡلِهِۦٓ أَبَدًا إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ
Eger mu´min iseniz ebediyyen onun gibi bir olaya donmenize karsı (donmemenizi) Allah size vaazediyor (emrediyor)
Surah An-Noor, Verse 17
وَيُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِۚ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Ve Allah, size ayetlerini acıklıyor. Ve Allah, Alim´dir (en iyi bilendir) Hakim´dir (hukum ve hikmet sahibidir)
Surah An-Noor, Verse 18
إِنَّ ٱلَّذِينَ يُحِبُّونَ أَن تَشِيعَ ٱلۡفَٰحِشَةُ فِي ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ وَأَنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ
Muhakkak ki amenu olanlar arasında fahiseligin (cirkin olayların, iftiranın, kotulugun) yayılmasını sevenlere, dunya ve ahirette elim azap vardır. Ve Allah, bilir ve siz bilmezsiniz
Surah An-Noor, Verse 19
وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ وَأَنَّ ٱللَّهَ رَءُوفٞ رَّحِيمٞ
Ve eger Allah´ın rahmeti ve fazlı sizin uzerinize olmasaydı (size azap ederdi). Ve muhakkak ki Allah, Rauf´tur (cok merhametli, cok sefkatlidir) Rahim´dir (Rahim esmasıyla tecelli edendir)
Surah An-Noor, Verse 20
۞يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّبِعُواْ خُطُوَٰتِ ٱلشَّيۡطَٰنِۚ وَمَن يَتَّبِعۡ خُطُوَٰتِ ٱلشَّيۡطَٰنِ فَإِنَّهُۥ يَأۡمُرُ بِٱلۡفَحۡشَآءِ وَٱلۡمُنكَرِۚ وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ مَا زَكَىٰ مِنكُم مِّنۡ أَحَدٍ أَبَدٗا وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يُزَكِّي مَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Ey amenu olanlar, seytanın adımlarına tabi olmayın! Ve kim seytanın adımlarına tabi olursa o taktirde (seytanın adımlarına uydugu taktirde) muhakkak ki o (seytan), fuhsu (her cesit kotulugu) ve munkeri (inkarı ve Allah´ın yasak ettiklerini) emreder. Ve eger Allah´ın rahmeti ve fazlı sizin uzerinize olmasaydı (nefsinizin kalbine yerlesmeseydi), icinizden hicbiri ebediyyen nefsini tezkiye edemezdi. Lakin Allah, dilediginin nefsini tezkiye eder. Ve Allah, Sem´i´dir (en iyi isitendir) Alim´dir (en iyi bilendir)
Surah An-Noor, Verse 21
وَلَا يَأۡتَلِ أُوْلُواْ ٱلۡفَضۡلِ مِنكُمۡ وَٱلسَّعَةِ أَن يُؤۡتُوٓاْ أُوْلِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينَ وَٱلۡمُهَٰجِرِينَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۖ وَلۡيَعۡفُواْ وَلۡيَصۡفَحُوٓاْۗ أَلَا تُحِبُّونَ أَن يَغۡفِرَ ٱللَّهُ لَكُمۡۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٌ
Ve sizden (icinizden) fazilet ve servet sahibi olanlar, yakınlarına, miskinlere, Allah yolunda hicret edenlere vermeye karsı (vermemeye) yemin etmesinler. Ve artık affetsinler ve hosgorsunler. Allah´ın sizi affetmesini sevmez misiniz? Ve Allah, Gafur´dur (magfiret edendir) Rahim´dir (rahmet nuru gonderendir)
Surah An-Noor, Verse 22
إِنَّ ٱلَّذِينَ يَرۡمُونَ ٱلۡمُحۡصَنَٰتِ ٱلۡغَٰفِلَٰتِ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ لُعِنُواْ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِ وَلَهُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ
Muhakkak ki gafil (kendisinin haberi olmaksızın) muhsin (iffetli) kadınlara ve mu´min kadınlara (iftira) atanlar, dunya ve ahirette lanetlenmistir. Ve onlara azim azap vardır
Surah An-Noor, Verse 23
يَوۡمَ تَشۡهَدُ عَلَيۡهِمۡ أَلۡسِنَتُهُمۡ وَأَيۡدِيهِمۡ وَأَرۡجُلُهُم بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
O gun onlara, onların dilleri, elleri ve ayakları (hayat filmleri) yapmıs olduklarına sahitlik edecek
Surah An-Noor, Verse 24
يَوۡمَئِذٖ يُوَفِّيهِمُ ٱللَّهُ دِينَهُمُ ٱلۡحَقَّ وَيَعۡلَمُونَ أَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡحَقُّ ٱلۡمُبِينُ
Izin gunu Allah onlara dinlerini (negatif ve pozitif derecelerin karsılıgını) hakkıyla odeyecektir. Ve Allah´ın, Hakk Mubin (hakkı acıklayan, yerine getiren) oldugunu bilecekler
Surah An-Noor, Verse 25
ٱلۡخَبِيثَٰتُ لِلۡخَبِيثِينَ وَٱلۡخَبِيثُونَ لِلۡخَبِيثَٰتِۖ وَٱلطَّيِّبَٰتُ لِلطَّيِّبِينَ وَٱلطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَٰتِۚ أُوْلَـٰٓئِكَ مُبَرَّءُونَ مِمَّا يَقُولُونَۖ لَهُم مَّغۡفِرَةٞ وَرِزۡقٞ كَرِيمٞ
Kotu kadınlar, kotu erkekler icindir. Kotu erkekler, kotu kadınlar icindir. Temiz kadınlar, temiz erkekler icindir. Temiz erkekler, temiz kadınlar icindir. Iste onlar, (kendileri haklarında) soylenenlerden beri (uzak) olanlardır. Onlar icin magfiret (gunahların sevaba cevrilmesi) ve kerim (Allah´tan ikram edilen) rızık vardır
Surah An-Noor, Verse 26
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَدۡخُلُواْ بُيُوتًا غَيۡرَ بُيُوتِكُمۡ حَتَّىٰ تَسۡتَأۡنِسُواْ وَتُسَلِّمُواْ عَلَىٰٓ أَهۡلِهَاۚ ذَٰلِكُمۡ خَيۡرٞ لَّكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ
Ey amenu olanlar! Evlerinizden baska evlere, izin isteyip ev halkına selam vermedikce (iceri) girmeyin. Bu, sizin icin hayırdır. Umulur ki; boylece tezekkur edersiniz
Surah An-Noor, Verse 27
فَإِن لَّمۡ تَجِدُواْ فِيهَآ أَحَدٗا فَلَا تَدۡخُلُوهَا حَتَّىٰ يُؤۡذَنَ لَكُمۡۖ وَإِن قِيلَ لَكُمُ ٱرۡجِعُواْ فَٱرۡجِعُواْۖ هُوَ أَزۡكَىٰ لَكُمۡۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ عَلِيمٞ
Eger orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Ve eger size “geri donun” denirse o taktirde geri donun. O, sizin icin daha temizdir (uygundur). Ve Allah, yaptıgınız seyleri en iyi bilendir
Surah An-Noor, Verse 28
لَّيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ أَن تَدۡخُلُواْ بُيُوتًا غَيۡرَ مَسۡكُونَةٖ فِيهَا مَتَٰعٞ لَّكُمۡۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا تُبۡدُونَ وَمَا تَكۡتُمُونَ
Meskun olmayan (oturulmayan), icinde faydanız olan evlere girmenizde size bir vebal yoktur. Ve Allah, sizin acıkladıgınız ve gizlediginiz seyleri bilir
Surah An-Noor, Verse 29
قُل لِّلۡمُؤۡمِنِينَ يَغُضُّواْ مِنۡ أَبۡصَٰرِهِمۡ وَيَحۡفَظُواْ فُرُوجَهُمۡۚ ذَٰلِكَ أَزۡكَىٰ لَهُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرُۢ بِمَا يَصۡنَعُونَ
Mu´min erkeklere soyle, bakıslarını indirsinler (haramdan sakınsınlar), ırzlarını korusunlar. Bu, onlar icin daha temizdir. Muhakkak ki Allah, yaptıkları seylerden haberdardır
Surah An-Noor, Verse 30
وَقُل لِّلۡمُؤۡمِنَٰتِ يَغۡضُضۡنَ مِنۡ أَبۡصَٰرِهِنَّ وَيَحۡفَظۡنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبۡدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنۡهَاۖ وَلۡيَضۡرِبۡنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَىٰ جُيُوبِهِنَّۖ وَلَا يُبۡدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوۡ ءَابَآئِهِنَّ أَوۡ ءَابَآءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوۡ أَبۡنَآئِهِنَّ أَوۡ أَبۡنَآءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوۡ إِخۡوَٰنِهِنَّ أَوۡ بَنِيٓ إِخۡوَٰنِهِنَّ أَوۡ بَنِيٓ أَخَوَٰتِهِنَّ أَوۡ نِسَآئِهِنَّ أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُنَّ أَوِ ٱلتَّـٰبِعِينَ غَيۡرِ أُوْلِي ٱلۡإِرۡبَةِ مِنَ ٱلرِّجَالِ أَوِ ٱلطِّفۡلِ ٱلَّذِينَ لَمۡ يَظۡهَرُواْ عَلَىٰ عَوۡرَٰتِ ٱلنِّسَآءِۖ وَلَا يَضۡرِبۡنَ بِأَرۡجُلِهِنَّ لِيُعۡلَمَ مَا يُخۡفِينَ مِن زِينَتِهِنَّۚ وَتُوبُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ
Ve mu´min kadınlara soyle, bakıslarını indirsinler (haramdan sakınsınlar) ve ırzlarını korusunlar. Zahir olan kısımlar (gorunen el, yuz ve ayaklar) haric, ziynetlerini acmasınlar. Ve basortulerini yakalarının uzerine koysunlar (ortsunler). Ve ziynetlerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya ogulları veya kocalarının ogulları veya erkek kardesleri veya erkek kardeslerinin ogulları veya kız kardeslerinin ogulları veya kadınlar veya ellerinin altında sahip oldukları (cariyeler) veya erkeklerden, kadına ihtiyac duymayan hizmetliler veya kadının avret yerlerinin farkına varmayan cocuklar haric, acmasınlar. Ve gizledikleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını vurmasınlar. Ey mu´minler, hepiniz Allah´a tovbe edin! Umulur ki, boylece felaha eresiniz
Surah An-Noor, Verse 31
وَأَنكِحُواْ ٱلۡأَيَٰمَىٰ مِنكُمۡ وَٱلصَّـٰلِحِينَ مِنۡ عِبَادِكُمۡ وَإِمَآئِكُمۡۚ إِن يَكُونُواْ فُقَرَآءَ يُغۡنِهِمُ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦۗ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٞ
Ve sizden esi olmayan erkekleri ve kolelerinizden salih olanları ve esi olmayan kadınlarınızı nikahlayınız (evlendiriniz). Eger onlar fakir iseler Allah onları fazlından gani (zengin) kılar. Ve Allah, Vasi´dir (ihsanı, ni´meti cok olandır), Alim´dir (en iyi bilendir)
Surah An-Noor, Verse 32
وَلۡيَسۡتَعۡفِفِ ٱلَّذِينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتَّىٰ يُغۡنِيَهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦۗ وَٱلَّذِينَ يَبۡتَغُونَ ٱلۡكِتَٰبَ مِمَّا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡ فَكَاتِبُوهُمۡ إِنۡ عَلِمۡتُمۡ فِيهِمۡ خَيۡرٗاۖ وَءَاتُوهُم مِّن مَّالِ ٱللَّهِ ٱلَّذِيٓ ءَاتَىٰكُمۡۚ وَلَا تُكۡرِهُواْ فَتَيَٰتِكُمۡ عَلَى ٱلۡبِغَآءِ إِنۡ أَرَدۡنَ تَحَصُّنٗا لِّتَبۡتَغُواْ عَرَضَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَمَن يُكۡرِههُّنَّ فَإِنَّ ٱللَّهَ مِنۢ بَعۡدِ إِكۡرَٰهِهِنَّ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Ve nikaha (imkan) bulamayanlar, Allah onları fazlından gani (zengin) kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar! Ellerinizin altında malik olduklarınızdan (kolelerinizden, cariyelerinizden) yazılı antlasma (mukatebe yapmak: para kazanıp, bedelini odeyerek azad olmak) isteyenlere, eger onlarda hayır oldugunu bilirseniz, o zaman yazılı antlasma (mukatebe) yapınız. Ve Allah´ın size verdigi mallardan onlara veriniz. Genc cariyelerinizi, eger namuslarını korumak (iffetli kalmak) isterlerse, dunya hayatının malını isteyerek fuhsa (zinaya) zorlamayınız. Kim onları fuhsa (zinaya) zorlarsa, o taktirde muhakkak ki Allah, onların zorlanmalarından sonra Gafur´dur (magfiret edendir) Rahim´dir (rahmet esmasıyla tecelli edendir)
Surah An-Noor, Verse 33
وَلَقَدۡ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكُمۡ ءَايَٰتٖ مُّبَيِّنَٰتٖ وَمَثَلٗا مِّنَ ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلِكُمۡ وَمَوۡعِظَةٗ لِّلۡمُتَّقِينَ
Ve andolsun ki size, acıklanmıs ayetler ve sizden once gecmis (nesillerden) ornek(ler) ve muttakiler (takva sahipleri) icin ogutler (emirler) indirdik
Surah An-Noor, Verse 34
۞ٱللَّهُ نُورُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ مَثَلُ نُورِهِۦ كَمِشۡكَوٰةٖ فِيهَا مِصۡبَاحٌۖ ٱلۡمِصۡبَاحُ فِي زُجَاجَةٍۖ ٱلزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوۡكَبٞ دُرِّيّٞ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٖ مُّبَٰرَكَةٖ زَيۡتُونَةٖ لَّا شَرۡقِيَّةٖ وَلَا غَرۡبِيَّةٖ يَكَادُ زَيۡتُهَا يُضِيٓءُ وَلَوۡ لَمۡ تَمۡسَسۡهُ نَارٞۚ نُّورٌ عَلَىٰ نُورٖۚ يَهۡدِي ٱللَّهُ لِنُورِهِۦ مَن يَشَآءُۚ وَيَضۡرِبُ ٱللَّهُ ٱلۡأَمۡثَٰلَ لِلنَّاسِۗ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
Allah, goklerin ve yerin nuru´dur. O´nun nuru, icinde misbah (lamba) bulunan kandil (ısık sacan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırca (cam) icindedir. Sırca (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doguda ve batıda bulunmayan mubarek bir agacın yagından yakılır. Onun yagı, ona ates degmese de kendi kendine ısık verir. Nur uzerine nurdur. Allah diledigini nuruna hidayet eder (ulastırır). Ve Allah, insanlara ornekler verir. Ve Allah, herseyi en iyi bilendir
Surah An-Noor, Verse 35
فِي بُيُوتٍ أَذِنَ ٱللَّهُ أَن تُرۡفَعَ وَيُذۡكَرَ فِيهَا ٱسۡمُهُۥ يُسَبِّحُ لَهُۥ فِيهَا بِٱلۡغُدُوِّ وَٱلۡأٓصَالِ
Allah´ın, icinde Ismi´nin yukseltilmesine ve zikredilmesine izin verdigi evlerin icinde (Allah´ın nuru) vardır. Orada O´nu, sabah aksam tesbih ederler
Surah An-Noor, Verse 36
رِجَالٞ لَّا تُلۡهِيهِمۡ تِجَٰرَةٞ وَلَا بَيۡعٌ عَن ذِكۡرِ ٱللَّهِ وَإِقَامِ ٱلصَّلَوٰةِ وَإِيتَآءِ ٱلزَّكَوٰةِ يَخَافُونَ يَوۡمٗا تَتَقَلَّبُ فِيهِ ٱلۡقُلُوبُ وَٱلۡأَبۡصَٰرُ
Ticaretin ve alısverisin, onları Allah´ın zikrinden, namazı ikame etmekten ve zekatı vermekten alıkoymadıgı adamlar ki (onlar), kalplerin ve gozlerin (dehsetten) donecegi gunden korkarlar
Surah An-Noor, Verse 37
لِيَجۡزِيَهُمُ ٱللَّهُ أَحۡسَنَ مَا عَمِلُواْ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضۡلِهِۦۗ وَٱللَّهُ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُ بِغَيۡرِ حِسَابٖ
Allah, onlara yaptıklarının karsılıgını en guzel sekilde vermek icin onlara fazlından arttırır. Ve Allah, diledigi kimseyi hesapsız rızıklandırır
Surah An-Noor, Verse 38
وَٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَعۡمَٰلُهُمۡ كَسَرَابِۭ بِقِيعَةٖ يَحۡسَبُهُ ٱلظَّمۡـَٔانُ مَآءً حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَهُۥ لَمۡ يَجِدۡهُ شَيۡـٔٗا وَوَجَدَ ٱللَّهَ عِندَهُۥ فَوَفَّىٰهُ حِسَابَهُۥۗ وَٱللَّهُ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ
Ve kafirlerin amelleri duz arazideki serap gibidir. Susamıs olan, onu su zannetti. Ona ulastıgı zaman, bir sey bulamadı. Ve yanında (karsısında) Allah´ı buldu. Boylece (Allah), onun hesabını ona tam olarak odedi. Ve Allah, hesabı seri (cabuk) gorendir
Surah An-Noor, Verse 39
أَوۡ كَظُلُمَٰتٖ فِي بَحۡرٖ لُّجِّيّٖ يَغۡشَىٰهُ مَوۡجٞ مِّن فَوۡقِهِۦ مَوۡجٞ مِّن فَوۡقِهِۦ سَحَابٞۚ ظُلُمَٰتُۢ بَعۡضُهَا فَوۡقَ بَعۡضٍ إِذَآ أَخۡرَجَ يَدَهُۥ لَمۡ يَكَدۡ يَرَىٰهَاۗ وَمَن لَّمۡ يَجۡعَلِ ٱللَّهُ لَهُۥ نُورٗا فَمَا لَهُۥ مِن نُّورٍ
Veya derin denizdeki karanlıklar gibidir. Onun ustunu, dalga ustune dalga kaplar. Onun uzerinde de bulutlar vardır. Karanlık ustune karanlıktır, elini cıkarttıgı zaman neredeyse onu goremez. Ve Allah, kime nur kılmamıssa (vermemisse) artık onun icin bir nur yoktur
Surah An-Noor, Verse 40
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُسَبِّحُ لَهُۥ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱلطَّيۡرُ صَـٰٓفَّـٰتٖۖ كُلّٞ قَدۡ عَلِمَ صَلَاتَهُۥ وَتَسۡبِيحَهُۥۗ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِمَا يَفۡعَلُونَ
Semalarda ve arzda olanların ve saflar halindeki kusların, Allah´ı tesbih ettigini gormedin mi? Hepsi, namazlarını (dualarını) ve tesbihlerini bilmislerdir. Ve Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir
Surah An-Noor, Verse 41
وَلِلَّهِ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَإِلَى ٱللَّهِ ٱلۡمَصِيرُ
Ve semaların ve arzın mulku Allah´ındır. Ve donus Allah´adır
Surah An-Noor, Verse 42
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُزۡجِي سَحَابٗا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيۡنَهُۥ ثُمَّ يَجۡعَلُهُۥ رُكَامٗا فَتَرَى ٱلۡوَدۡقَ يَخۡرُجُ مِنۡ خِلَٰلِهِۦ وَيُنَزِّلُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن جِبَالٖ فِيهَا مِنۢ بَرَدٖ فَيُصِيبُ بِهِۦ مَن يَشَآءُ وَيَصۡرِفُهُۥ عَن مَّن يَشَآءُۖ يَكَادُ سَنَا بَرۡقِهِۦ يَذۡهَبُ بِٱلۡأَبۡصَٰرِ
Allah´ın bulutları sevkettigini, sonra onların aralarını birlestirdigini, sonra da onları kume haline getirdigini gormuyor musun? Boylece onların arasından yagmur cıkardıgını gorursun.Ve semadan, icinde dolu bulunan daglar (dolu kumeler) indirir. Boylece onu diledigine isabet ettirir. Ve onu dilediginden cevirir (uzaklastırır). Onun simseginin parıltısı, neredeyse gormeyi giderir (gozleri kor gibi yapar)
Surah An-Noor, Verse 43
يُقَلِّبُ ٱللَّهُ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبۡرَةٗ لِّأُوْلِي ٱلۡأَبۡصَٰرِ
Allah, geceyi ve gunduzu (birbirine) cevirir. Muhakkak ki bunda basiret sahipleri icin elbette ibret vardır
Surah An-Noor, Verse 44
وَٱللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَآبَّةٖ مِّن مَّآءٖۖ فَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰ بَطۡنِهِۦ وَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰ رِجۡلَيۡنِ وَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰٓ أَرۡبَعٖۚ يَخۡلُقُ ٱللَّهُ مَا يَشَآءُۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Ve Allah, butun hayvanları sudan yarattı. Onların bir kısmı karnı uzerinde, bir kısmı iki ayagı uzerinde, bir kısmı da dort ayagı uzerinde yurur. Allah diledigi seyi yaratır. Muhakkak ki Allah, herseye kaadirdir
Surah An-Noor, Verse 45
لَّقَدۡ أَنزَلۡنَآ ءَايَٰتٖ مُّبَيِّنَٰتٖۚ وَٱللَّهُ يَهۡدِي مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Andolsun biz, acıklayıcı ayetler indirdik. Allah, diledigini Sıratı Mustakim´e ulastırır
Surah An-Noor, Verse 46
وَيَقُولُونَ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَبِٱلرَّسُولِ وَأَطَعۡنَا ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٞ مِّنۡهُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَۚ وَمَآ أُوْلَـٰٓئِكَ بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Ve: “Allah´a ve resule iman ettik ve itaat ettik.” derler. Sonra da onların bir kısmı bundan sonra doner. Ve iste onlar, mu´min degillerdir
Surah An-Noor, Verse 47
وَإِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ إِذَا فَرِيقٞ مِّنۡهُم مُّعۡرِضُونَ
Ve onların aralarında hukum vermesi icin Allah ve resulune davet olundukları zaman onların bir kısmı yuz cevirenlerdir
Surah An-Noor, Verse 48
وَإِن يَكُن لَّهُمُ ٱلۡحَقُّ يَأۡتُوٓاْ إِلَيۡهِ مُذۡعِنِينَ
Ve eger hak onların ise (hak sahibi iseler) ona hemen (itaat ederek) gelirler
Surah An-Noor, Verse 49
أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ٱرۡتَابُوٓاْ أَمۡ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡ وَرَسُولُهُۥۚ بَلۡ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ
Onların kalplerinde hastalık mı var yoksa suphe mi ediyorlar veya Allah´ın ve O´nun Resul´unun, onlara karsı taraf tutacagından (haksızlık edeceginden) mı korkuyorlar? Hayır, iste onlar, onlar zalimlerdir
Surah An-Noor, Verse 50
إِنَّمَا كَانَ قَوۡلَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ إِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ أَن يَقُولُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَاۚ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Onların aralarında hukum vermesi icin Allah´a ve resulune davet edildikleri zaman mu´minlerin sozu “isittik ve itaat ettik” demeleridir. Ve iste onlar, onlar felaha erenlerdir
Surah An-Noor, Verse 51
وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَيَخۡشَ ٱللَّهَ وَيَتَّقۡهِ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ
Ve kim Allah´a ve resulune itaat ederse ve Allah´a husu duyar ve O´na karsı takva sahibi olursa o taktirde iste onlar, onlar kurtulusa erenlerdir
Surah An-Noor, Verse 52
۞وَأَقۡسَمُواْ بِٱللَّهِ جَهۡدَ أَيۡمَٰنِهِمۡ لَئِنۡ أَمَرۡتَهُمۡ لَيَخۡرُجُنَّۖ قُل لَّا تُقۡسِمُواْۖ طَاعَةٞ مَّعۡرُوفَةٌۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ
Ve eger sen onlara emretseydin (munafıklar), mutlaka (savasa) cıkacaklarına dair, Allah´a en kuvvetli yeminleri ile yemin ederler. De ki: “Yemin etmeyin! (Bu), bilinen (takdir edilen) bir itaattir. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”
Surah An-Noor, Verse 53
قُلۡ أَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُواْ ٱلرَّسُولَۖ فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَإِنَّمَا عَلَيۡهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيۡكُم مَّا حُمِّلۡتُمۡۖ وَإِن تُطِيعُوهُ تَهۡتَدُواْۚ وَمَا عَلَى ٱلرَّسُولِ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُ ٱلۡمُبِينُ
De ki: “Allah´a ve resule itaat edin. Bundan sonra eger donerseniz (itaat etmezseniz), ona (resule) dusen (sorumluluk) sadece ona yukletilen (teblig)dir.” Ve sizin uzerinize dusen (sorumluluk), size yukletilendir. Ve eger ona itaat ederseniz, hidayete erersiniz. Resulun uzerinde acıkca tebligden baska bir (sorumluluk) yoktur
Surah An-Noor, Verse 54
وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنكُمۡ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ لَيَسۡتَخۡلِفَنَّهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ كَمَا ٱسۡتَخۡلَفَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمۡ دِينَهُمُ ٱلَّذِي ٱرۡتَضَىٰ لَهُمۡ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّنۢ بَعۡدِ خَوۡفِهِمۡ أَمۡنٗاۚ يَعۡبُدُونَنِي لَا يُشۡرِكُونَ بِي شَيۡـٔٗاۚ وَمَن كَفَرَ بَعۡدَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ
Allah, sizden amenu olanlara ve salih amel (nefs tezkiyesi) isleyenlere, kendilerinden oncekileri yeryuzunde halife kıldıgı gibi mutlaka onları da halife kılacagını ve onlara, onlar icin razı oldugu dinlerini mutlaka saglamlastıracagını ve korkularından sonra (korkularını) mutlaka guvenlige cevirecegini vaadetti. Bana kul olurlar, hicbir seyle (Bana) sirk kosmazlar. Bundan sonra kim inkar ederse, iste onlar, onlar fasıklardır
Surah An-Noor, Verse 55
وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَطِيعُواْ ٱلرَّسُولَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ
Ve namazı ikame edin. Ve zekatı verin. Ve resule itaat edin ki boylece rahmet olunasınız
Surah An-Noor, Verse 56
لَا تَحۡسَبَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مُعۡجِزِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ وَمَأۡوَىٰهُمُ ٱلنَّارُۖ وَلَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ
Sakın kafirleri, yeryuzunde (Allah´ı) aciz bırakıcı zannetme. Ve onların barınacagı yer atestir. Ve donus yerleri mutlaka kotu (bir yer)dir
Surah An-Noor, Verse 57
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لِيَسۡتَـٔۡذِنكُمُ ٱلَّذِينَ مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡ وَٱلَّذِينَ لَمۡ يَبۡلُغُواْ ٱلۡحُلُمَ مِنكُمۡ ثَلَٰثَ مَرَّـٰتٖۚ مِّن قَبۡلِ صَلَوٰةِ ٱلۡفَجۡرِ وَحِينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُم مِّنَ ٱلظَّهِيرَةِ وَمِنۢ بَعۡدِ صَلَوٰةِ ٱلۡعِشَآءِۚ ثَلَٰثُ عَوۡرَٰتٖ لَّكُمۡۚ لَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ وَلَا عَلَيۡهِمۡ جُنَاحُۢ بَعۡدَهُنَّۚ طَوَّـٰفُونَ عَلَيۡكُم بَعۡضُكُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Ey amenu olanlar! Ellerinizin altında sahip olduklarınız (koleleriniz, cariyeleriniz) ve sizden buluga ermemis olanlar, uc vakitte yanınıza girmek icin sizden izin istesinler. Fecr (sabah) namazından once, elbiselerinizi cıkarttıgınız ogle vaktinde ve yatsı namazından sonra. Bu ucu, avret vaktidir (sizden sakınmaları gereken zamandır). Bu (zamanların dısında), birbirinizi dolasmanızda sizin ve onların uzerine bir gunah yoktur. Iste boylece Allah, size ayetleri acıklıyor. Ve Allah, Alim´dir (en iyi bilendir), Hakim´dir (hikmet sahibidir)
Surah An-Noor, Verse 58
وَإِذَا بَلَغَ ٱلۡأَطۡفَٰلُ مِنكُمُ ٱلۡحُلُمَ فَلۡيَسۡتَـٔۡذِنُواْ كَمَا ٱسۡتَـٔۡذَنَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمۡ ءَايَٰتِهِۦۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Ve icinizden (sizden olan) cocuklar, bulug cagına erdigi zaman onlardan oncekilerin izin istedigi gibi bundan sonra izin istesinler. Iste boylece Allah, size ayetlerini beyan ediyor (acıklıyor). Ve Allah, Alim´dir (en iyi bilendir), Hakim´dir (hikmet sahibidir)
Surah An-Noor, Verse 59
وَٱلۡقَوَٰعِدُ مِنَ ٱلنِّسَآءِ ٱلَّـٰتِي لَا يَرۡجُونَ نِكَاحٗا فَلَيۡسَ عَلَيۡهِنَّ جُنَاحٌ أَن يَضَعۡنَ ثِيَابَهُنَّ غَيۡرَ مُتَبَرِّجَٰتِۭ بِزِينَةٖۖ وَأَن يَسۡتَعۡفِفۡنَ خَيۡرٞ لَّهُنَّۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Ve kadınlardan nikah (evlenme) umidi olmayan yaslı kadınların, ziynetlerini acmaksızın dıs giysilerini cıkarmalarında, bundan sonra onlara vebal (gunah) yoktur. Ve iffetli olmayı istemeleri onlar icin daha hayırlıdır. Ve Allah, Sem´i´dir (en iyi isitendir), Alim´dir (en iyi bilendir)
Surah An-Noor, Verse 60
لَّيۡسَ عَلَى ٱلۡأَعۡمَىٰ حَرَجٞ وَلَا عَلَى ٱلۡأَعۡرَجِ حَرَجٞ وَلَا عَلَى ٱلۡمَرِيضِ حَرَجٞ وَلَا عَلَىٰٓ أَنفُسِكُمۡ أَن تَأۡكُلُواْ مِنۢ بُيُوتِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ ءَابَآئِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ أُمَّهَٰتِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ إِخۡوَٰنِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ أَخَوَٰتِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ أَعۡمَٰمِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ عَمَّـٰتِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ أَخۡوَٰلِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ خَٰلَٰتِكُمۡ أَوۡ مَا مَلَكۡتُم مَّفَاتِحَهُۥٓ أَوۡ صَدِيقِكُمۡۚ لَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ أَن تَأۡكُلُواْ جَمِيعًا أَوۡ أَشۡتَاتٗاۚ فَإِذَا دَخَلۡتُم بُيُوتٗا فَسَلِّمُواْ عَلَىٰٓ أَنفُسِكُمۡ تَحِيَّةٗ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ مُبَٰرَكَةٗ طَيِّبَةٗۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِ لَعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ
Ama (kor) olana bir gucluk yoktur. Ve sakat olana, hasta olana bir gucluk yoktur. Ve size de evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeslerinizin evlerinde veya kız kardeslerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip oldugunuz (yerlerde) veya arkadaslarınızda yemek yemenizde bir gucluk yoktur. Topluca veya ayrı ayrı yemeniz de size gunah degildir. Evlere girdiginiz zaman birbirinize Allah´ın katından mubarek ve tayyib bir selam ile selam verin! Iste boylece Allah, size ayetlerini acıklıyor. Umulur ki boylece siz akıl edersiniz
Surah An-Noor, Verse 61
إِنَّمَا ٱلۡمُؤۡمِنُونَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَإِذَا كَانُواْ مَعَهُۥ عَلَىٰٓ أَمۡرٖ جَامِعٖ لَّمۡ يَذۡهَبُواْ حَتَّىٰ يَسۡتَـٔۡذِنُوهُۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَسۡتَـٔۡذِنُونَكَ أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦۚ فَإِذَا ٱسۡتَـٔۡذَنُوكَ لِبَعۡضِ شَأۡنِهِمۡ فَأۡذَن لِّمَن شِئۡتَ مِنۡهُمۡ وَٱسۡتَغۡفِرۡ لَهُمُ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Ancak Allah´a ve O´nun Resul´une iman etmis olan mu´minler, bir is icin onunla beraber toplandıkları zaman ondan izin istemedikce gitmezler. Muhakkak ki senden izin isteyenler, iste onlar, Allah´a ve O´nun Resul´une iman edenlerdir. Oyleyse onlar bazı isleri icin senden izin istedikleri zaman onlardan diledigin kimseye izin ver. Ve onlar icin Allah´tan magfiret dile. Muhakkak ki Allah, Gafur´dur (magfiret edendir), Rahim´dir (rahim esması ile tecelli edendir)
Surah An-Noor, Verse 62
لَّا تَجۡعَلُواْ دُعَآءَ ٱلرَّسُولِ بَيۡنَكُمۡ كَدُعَآءِ بَعۡضِكُم بَعۡضٗاۚ قَدۡ يَعۡلَمُ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ يَتَسَلَّلُونَ مِنكُمۡ لِوَاذٗاۚ فَلۡيَحۡذَرِ ٱلَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنۡ أَمۡرِهِۦٓ أَن تُصِيبَهُمۡ فِتۡنَةٌ أَوۡ يُصِيبَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Resulun cagırmasını, aranızda, birbirinizi cagırmanızla esit tutmayın! Sizden, (birbirini) siper ederek gizlice cıkanları Allah biliyordu. Bundan sonra O´nun emrine karsı gelenler, onlara bir fitne veya elim azap isabet etmesinden hazer etsinler (sakınsınlar)
Surah An-Noor, Verse 63
أَلَآ إِنَّ لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ قَدۡ يَعۡلَمُ مَآ أَنتُمۡ عَلَيۡهِ وَيَوۡمَ يُرۡجَعُونَ إِلَيۡهِ فَيُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُواْۗ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمُۢ
Muhakkak ki goklerde ve yeryuzunde olanlar Allah´ın degil mi? O, sizin uzerinizde oldugunuz seyi (kalplerinizde olanı) biliyordu. Ve boylece, O´na donduruldukleri gun, onlara yaptıkları seyleri haber verecek. Ve Allah, herseyi en iyi bilendir
Surah An-Noor, Verse 64