Surah Al-Mumenoon - Turkish Translation by Iskender Ali Mihr
قَدۡ أَفۡلَحَ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ
Mu´minler felaha ermistir
Surah Al-Mumenoon, Verse 1
ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي صَلَاتِهِمۡ خَٰشِعُونَ
Onlar, namazlarında husu duyanlardır
Surah Al-Mumenoon, Verse 2
وَٱلَّذِينَ هُمۡ عَنِ ٱللَّغۡوِ مُعۡرِضُونَ
Ve onlar, bos seylerden yuz cevirenlerdir
Surah Al-Mumenoon, Verse 3
وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِلزَّكَوٰةِ فَٰعِلُونَ
Ve onlar, zekatı verenlerdir
Surah Al-Mumenoon, Verse 4
وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِفُرُوجِهِمۡ حَٰفِظُونَ
Ve onlar, iffetlerini (ırzlarını) koruyanlardır
Surah Al-Mumenoon, Verse 5
إِلَّا عَلَىٰٓ أَزۡوَٰجِهِمۡ أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُمۡ فَإِنَّهُمۡ غَيۡرُ مَلُومِينَ
Zevcelerine veya ellerinin altında sahip olduklarına (cariyelerine karsı davranısları) haric. O taktirde muhakkak ki onlar, levmedilmis (kınanmıs) degildirler
Surah Al-Mumenoon, Verse 6
فَمَنِ ٱبۡتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡعَادُونَ
Artık kim bunun otesinde bir sey isterse o taktirde onlar, haddi asanlardır
Surah Al-Mumenoon, Verse 7
وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِأَمَٰنَٰتِهِمۡ وَعَهۡدِهِمۡ رَٰعُونَ
Ve onlar, emanetlerine ve ahdlerine riayet edenlerdir (uyanlar, sadık olanlardır)
Surah Al-Mumenoon, Verse 8
وَٱلَّذِينَ هُمۡ عَلَىٰ صَلَوَٰتِهِمۡ يُحَافِظُونَ
Ve onlar, salavatlarını (namazlarını) muhafaza edenler (devam ettirenler)dir
Surah Al-Mumenoon, Verse 9
أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡوَٰرِثُونَ
Iste onlar, varis olanlardır (mirasın sahipleridir)
Surah Al-Mumenoon, Verse 10
ٱلَّذِينَ يَرِثُونَ ٱلۡفِرۡدَوۡسَ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Onlar, firdevs cennetine varis olacaklardır. Onlar, orada ebedi kalacaklardır
Surah Al-Mumenoon, Verse 11
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ مِن سُلَٰلَةٖ مِّن طِينٖ
Ve andolsun ki Biz, insanı balcıgın (nemli organik ve inorganik topragın) ozunden yarattık
Surah Al-Mumenoon, Verse 12
ثُمَّ جَعَلۡنَٰهُ نُطۡفَةٗ فِي قَرَارٖ مَّكِينٖ
Sonra onu, mekin (saglam) bir yerde karar kılmıs (yerlesmis) bir nutfe kıldık
Surah Al-Mumenoon, Verse 13
ثُمَّ خَلَقۡنَا ٱلنُّطۡفَةَ عَلَقَةٗ فَخَلَقۡنَا ٱلۡعَلَقَةَ مُضۡغَةٗ فَخَلَقۡنَا ٱلۡمُضۡغَةَ عِظَٰمٗا فَكَسَوۡنَا ٱلۡعِظَٰمَ لَحۡمٗا ثُمَّ أَنشَأۡنَٰهُ خَلۡقًا ءَاخَرَۚ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ أَحۡسَنُ ٱلۡخَٰلِقِينَ
Sonra da nutfeden (bir noktadan rahim duvarına baglı) bir alaka yarattık. Sonra alakadan bir cignem et (gorunumunde) bir mudga yarattık. Bundan sonra mudgadan kemikleri yarattık. Daha sonra kemiklere et giydirdik (uzerini et ile kapladık). Daha sonra da onu, baska bir yaratısla insa ettik (sekillendirdik). Iste boyle Allah, Mubarek´tir, En Guzel Yaratıcı´dır
Surah Al-Mumenoon, Verse 14
ثُمَّ إِنَّكُم بَعۡدَ ذَٰلِكَ لَمَيِّتُونَ
Sonra muhakkak ki siz, mutlaka meyid olacaksınız (oleceksiniz)
Surah Al-Mumenoon, Verse 15
ثُمَّ إِنَّكُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ تُبۡعَثُونَ
Muhakkak ki siz, kıyamet gunu diriltileceksiniz
Surah Al-Mumenoon, Verse 16
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا فَوۡقَكُمۡ سَبۡعَ طَرَآئِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ ٱلۡخَلۡقِ غَٰفِلِينَ
Ve andolsun ki Biz, sizin uzerinizde 7 yol yarattık ve Biz, yaratmaktan gafil degiliz
Surah Al-Mumenoon, Verse 17
وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءَۢ بِقَدَرٖ فَأَسۡكَنَّـٰهُ فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَإِنَّا عَلَىٰ ذَهَابِۭ بِهِۦ لَقَٰدِرُونَ
Ve Biz, semadan takdir edilmis miktarda su indirdik. Boylece onu(nla) yeryuzunde (goller, nehirler, denizler) olusturduk. Ve muhakkak ki Biz, onu elbette (buharlastırarak) gidermeye kaadiriz
Surah Al-Mumenoon, Verse 18
فَأَنشَأۡنَا لَكُم بِهِۦ جَنَّـٰتٖ مِّن نَّخِيلٖ وَأَعۡنَٰبٖ لَّكُمۡ فِيهَا فَوَٰكِهُ كَثِيرَةٞ وَمِنۡهَا تَأۡكُلُونَ
Boylece onunla, sizin icin hurma ve uzum bahceleri insa ettik (olusturduk). Orada sizin icin onların pekcok meyveleri vardır ve onlardan yersiniz
Surah Al-Mumenoon, Verse 19
وَشَجَرَةٗ تَخۡرُجُ مِن طُورِ سَيۡنَآءَ تَنۢبُتُ بِٱلدُّهۡنِ وَصِبۡغٖ لِّلۡأٓكِلِينَ
Ve Turi Sina´da yetisen bir agac vardır ki, yag cıkarır. Ve (o), yiyenler icin bir katıktır
Surah Al-Mumenoon, Verse 20
وَإِنَّ لَكُمۡ فِي ٱلۡأَنۡعَٰمِ لَعِبۡرَةٗۖ نُّسۡقِيكُم مِّمَّا فِي بُطُونِهَا وَلَكُمۡ فِيهَا مَنَٰفِعُ كَثِيرَةٞ وَمِنۡهَا تَأۡكُلُونَ
Ve muhakkak ki hayvanlarda, sizin icin ibret vardır. Onların karınlarındaki seyden size iciririz. Ve onda, sizin icin cok menfaatler (faydalar) vardır ve ondan yersiniz
Surah Al-Mumenoon, Verse 21
وَعَلَيۡهَا وَعَلَى ٱلۡفُلۡكِ تُحۡمَلُونَ
Ve onların (hayvanların) uzerinde ve gemilerin uzerinde tasınırsınız
Surah Al-Mumenoon, Verse 22
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوۡمِهِۦ فَقَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥٓۚ أَفَلَا تَتَّقُونَ
Ve andolsun ki Nuh (A.S)´ı kendi kavmine gonderdik. O zaman (onlara): “Ey kavmim! Allah´a kul olun. Sizin icin O´ndan baska Ilah yoktur. Hala takva sahibi olmayacak mısınız (Allah´a ulasmayı dilemeyecek misiniz)?” dedi
Surah Al-Mumenoon, Verse 23
فَقَالَ ٱلۡمَلَؤُاْ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦ مَا هَٰذَآ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يُرِيدُ أَن يَتَفَضَّلَ عَلَيۡكُمۡ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَأَنزَلَ مَلَـٰٓئِكَةٗ مَّا سَمِعۡنَا بِهَٰذَا فِيٓ ءَابَآئِنَا ٱلۡأَوَّلِينَ
Onun kavminden kafir olanların ileri gelenleri: “Bu, sizin gibi beserden (insandan) baska bir sey degil. Size ustun gelmek (hukmetmek) istiyor. Ve eger Allah dileseydi mutlaka melekler indirirdi. Atalarımızdan bunun hakkında bir sey isitmedik.” dediler
Surah Al-Mumenoon, Verse 24
إِنۡ هُوَ إِلَّا رَجُلُۢ بِهِۦ جِنَّةٞ فَتَرَبَّصُواْ بِهِۦ حَتَّىٰ حِينٖ
O ancak cinnet getirmis bir adamdır. O halde, onu belli bir sure bekleyin (gozetim altında tutun)
Surah Al-Mumenoon, Verse 25
قَالَ رَبِّ ٱنصُرۡنِي بِمَا كَذَّبُونِ
(Nuh A.S) dedi ki: “Rabbim, beni yalanladıkları icin bana yardım et.”
Surah Al-Mumenoon, Verse 26
فَأَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡهِ أَنِ ٱصۡنَعِ ٱلۡفُلۡكَ بِأَعۡيُنِنَا وَوَحۡيِنَا فَإِذَا جَآءَ أَمۡرُنَا وَفَارَ ٱلتَّنُّورُ فَٱسۡلُكۡ فِيهَا مِن كُلّٖ زَوۡجَيۡنِ ٱثۡنَيۡنِ وَأَهۡلَكَ إِلَّا مَن سَبَقَ عَلَيۡهِ ٱلۡقَوۡلُ مِنۡهُمۡۖ وَلَا تُخَٰطِبۡنِي فِي ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓاْ إِنَّهُم مُّغۡرَقُونَ
Boylece ona, gozumuzun onunde (Bizim denetimimizde) ve vahyimizle bir gemi yapmasını vahyettik. Boylece emrimiz geldigi ve tennur kaynadıgı zaman hemen ona (gemiye) her ciftten ikiser tane ve ehlini bindir. Onlardan, haklarında bir soz (hukum) gecenler haric. Ve zulmedenler hakkında Bana hitap etme (onlar icin bir sey, bir af isteme). Muhakkak ki onlar, bogulacak olanlardır (bogulmalarına daha once hukmedilmis olanlardır)
Surah Al-Mumenoon, Verse 27
فَإِذَا ٱسۡتَوَيۡتَ أَنتَ وَمَن مَّعَكَ عَلَى ٱلۡفُلۡكِ فَقُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي نَجَّىٰنَا مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Boylece sen ve seninle beraber olan kimseler, gemiye bindiginiz zaman: “Zalim kavimden bizi kurtaran Allah´a hamdolsun.” de
Surah Al-Mumenoon, Verse 28
وَقُل رَّبِّ أَنزِلۡنِي مُنزَلٗا مُّبَارَكٗا وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلۡمُنزِلِينَ
Ve de ki: “Rabbim, beni mubarek bir inisle indir. Ve Sen, indirenlerin en hayırlısısın.”
Surah Al-Mumenoon, Verse 29
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ وَإِن كُنَّا لَمُبۡتَلِينَ
Elbette bunda ayetler vardır. Ve muhakkak ki Biz, imtihan edenleriz
Surah Al-Mumenoon, Verse 30
ثُمَّ أَنشَأۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِمۡ قَرۡنًا ءَاخَرِينَ
Sonra da onların arkasından baska bir nesil yarattık
Surah Al-Mumenoon, Verse 31
فَأَرۡسَلۡنَا فِيهِمۡ رَسُولٗا مِّنۡهُمۡ أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥٓۚ أَفَلَا تَتَّقُونَ
Boylece Biz, onlara, onların icinde, onlardan resul gonderdik, Allah´a kul olsunlar, diye. Sizin, O´ndan baska Ilahınız yoktur. Hala takva sahibi olmayacak mısınız (Allah´a ulasmayı dilemeyecek misiniz)
Surah Al-Mumenoon, Verse 32
وَقَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِهِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَكَذَّبُواْ بِلِقَآءِ ٱلۡأٓخِرَةِ وَأَتۡرَفۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا مَا هَٰذَآ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يَأۡكُلُ مِمَّا تَأۡكُلُونَ مِنۡهُ وَيَشۡرَبُ مِمَّا تَشۡرَبُونَ
Ve onun kavminden kafirlerin ileri gelenleri, ahirete mulaki olmayı (Allah´a mulaki olmayı) yalanlayanlar ve dunya hayatında kendilerine refah verdigimiz kimseler: “Bu, sizin gibi beserden (insandan) baska bir sey degil. Sizin yediginiz seylerden yiyor, sizin ictiginiz seylerden iciyor.” dediler
Surah Al-Mumenoon, Verse 33
وَلَئِنۡ أَطَعۡتُم بَشَرٗا مِّثۡلَكُمۡ إِنَّكُمۡ إِذٗا لَّخَٰسِرُونَ
Ve eger siz, sizin gibi bir besere itaat ederseniz muhakkak ki siz, o zaman mutlaka husrana dusenler olursunuz
Surah Al-Mumenoon, Verse 34
أَيَعِدُكُمۡ أَنَّكُمۡ إِذَا مِتُّمۡ وَكُنتُمۡ تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَنَّكُم مُّخۡرَجُونَ
Oldugunuz ve toprak oldugunuz, kemik (haline) geldiginiz zaman sizin, mutlaka (topraktan) cıkarılacagınızı mı size vaadediyor
Surah Al-Mumenoon, Verse 35
۞هَيۡهَاتَ هَيۡهَاتَ لِمَا تُوعَدُونَ
Yazık, yazık size vaadedilen seye
Surah Al-Mumenoon, Verse 36
إِنۡ هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا ٱلدُّنۡيَا نَمُوتُ وَنَحۡيَا وَمَا نَحۡنُ بِمَبۡعُوثِينَ
O (hayat), sadece dunya hayatıdır. Oluruz ve yasarız. Ve Biz, beas edilecek (yeniden dirilecek) degiliz
Surah Al-Mumenoon, Verse 37
إِنۡ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا وَمَا نَحۡنُ لَهُۥ بِمُؤۡمِنِينَ
O (Resul), ancak Allah´a yalanla iftira eden bir adamdır. Ve biz, O´na inananlar degiliz
Surah Al-Mumenoon, Verse 38
قَالَ رَبِّ ٱنصُرۡنِي بِمَا كَذَّبُونِ
(Resul): “Rabbim, beni yalanlamaları sebebiyle bana yardım et.” dedi
Surah Al-Mumenoon, Verse 39
قَالَ عَمَّا قَلِيلٖ لَّيُصۡبِحُنَّ نَٰدِمِينَ
(Allah): “Az (kısa zamanda) onlar mutlaka nadim (pisman) olacaklar.” dedi
Surah Al-Mumenoon, Verse 40
فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّيۡحَةُ بِٱلۡحَقِّ فَجَعَلۡنَٰهُمۡ غُثَآءٗۚ فَبُعۡدٗا لِّلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Boylece hak ile (hakettikleri) bir sayha onları aldı (yakaladı). Onları gusa kıldık (zerreler haline getirdik). Artık zalim kavim, (Allah´ın rahmetinden) uzak olsun
Surah Al-Mumenoon, Verse 41
ثُمَّ أَنشَأۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِمۡ قُرُونًا ءَاخَرِينَ
Sonra onların arkasından baska nesiller yarattık
Surah Al-Mumenoon, Verse 42
مَا تَسۡبِقُ مِنۡ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسۡتَـٔۡخِرُونَ
(Hic)bir ummet, ecelini (suresini) erkene alamaz ve tehir edemez
Surah Al-Mumenoon, Verse 43
ثُمَّ أَرۡسَلۡنَا رُسُلَنَا تَتۡرَاۖ كُلَّ مَا جَآءَ أُمَّةٗ رَّسُولُهَا كَذَّبُوهُۖ فَأَتۡبَعۡنَا بَعۡضَهُم بَعۡضٗا وَجَعَلۡنَٰهُمۡ أَحَادِيثَۚ فَبُعۡدٗا لِّقَوۡمٖ لَّا يُؤۡمِنُونَ
Sonra Biz, resullerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gonderdik. Her ummete resulu geldigi zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helak ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mu´min olmayan kavim (Allah´ın rahmetinden) uzak olsun
Surah Al-Mumenoon, Verse 44
ثُمَّ أَرۡسَلۡنَا مُوسَىٰ وَأَخَاهُ هَٰرُونَ بِـَٔايَٰتِنَا وَسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٍ
Sonra Hz. Musa´yı ve kardesi Hz. Harun´u, ayetlerimizle ve apacık sultanla (Tevrat´la) gonderdik
Surah Al-Mumenoon, Verse 45
إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ فَٱسۡتَكۡبَرُواْ وَكَانُواْ قَوۡمًا عَالِينَ
(Hz. Musa´yı ve Hz. Harun´u), firavun ve onun ileri gelenlerine (gonderdik). Fakat onlar, kibirlendiler (buyuklendiler). Ve alin (magrur, zorba) bir kavim oldular
Surah Al-Mumenoon, Verse 46
فَقَالُوٓاْ أَنُؤۡمِنُ لِبَشَرَيۡنِ مِثۡلِنَا وَقَوۡمُهُمَا لَنَا عَٰبِدُونَ
Sonra dediler ki: “Bizim gibi iki besere (Hz. Musa ve Hz. Harun´a), iman mı edelim? Ve onların ikisinin (Musa ve Harun A.S´ın) kavmi, bize kul (kole) olmasına ragmen.”
Surah Al-Mumenoon, Verse 47
فَكَذَّبُوهُمَا فَكَانُواْ مِنَ ٱلۡمُهۡلَكِينَ
Boylece ikisini de yalanladılar. Ve helak edilenlerden oldular
Surah Al-Mumenoon, Verse 48
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ لَعَلَّهُمۡ يَهۡتَدُونَ
Ve andolsun, Hz. Musa´ya kitap verdik ki boylece onlar, hidayete ersinler
Surah Al-Mumenoon, Verse 49
وَجَعَلۡنَا ٱبۡنَ مَرۡيَمَ وَأُمَّهُۥٓ ءَايَةٗ وَءَاوَيۡنَٰهُمَآ إِلَىٰ رَبۡوَةٖ ذَاتِ قَرَارٖ وَمَعِينٖ
Ve Hz. Meryem oglunu (Hz. Isa´yı) ve onun annesini ayet (mucize) kıldık. Ve akan suyu olan ve barınmaya musait yuksek bir tepeye, ikisini yerlestirdik
Surah Al-Mumenoon, Verse 50
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلرُّسُلُ كُلُواْ مِنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ وَٱعۡمَلُواْ صَٰلِحًاۖ إِنِّي بِمَا تَعۡمَلُونَ عَلِيمٞ
Ey resuller! Tayyib (temiz, helal ni´metlerden) yeyiniz. Ve salih (nefsi tezkiye edici) amel yapınız. Muhakkak ki Ben, yaptıgınız seyleri en iyi bilenim
Surah Al-Mumenoon, Verse 51
وَإِنَّ هَٰذِهِۦٓ أُمَّتُكُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَأَنَا۠ رَبُّكُمۡ فَٱتَّقُونِ
Ve muhakkak ki bu sizin ummetiniz, tek bir ummettir. Ve Ben, sizin Rabbinizim. Oyleyse Bana karsı takva sahibi olun (Bana ulasmayı dileyin)
Surah Al-Mumenoon, Verse 52
فَتَقَطَّعُوٓاْ أَمۡرَهُم بَيۡنَهُمۡ زُبُرٗاۖ كُلُّ حِزۡبِۭ بِمَا لَدَيۡهِمۡ فَرِحُونَ
Fakat onlar, (dinin) emirlerini kendi aralarında kısımlara (fırkalara) ayırarak bolduler. Grupların hepsi, kendilerindeki (kabul ettikleri) ile ferahlanırlar
Surah Al-Mumenoon, Verse 53
فَذَرۡهُمۡ فِي غَمۡرَتِهِمۡ حَتَّىٰ حِينٍ
Artık onları, kendi dalaletleri icinde belli bir sureye kadar terket
Surah Al-Mumenoon, Verse 54
أَيَحۡسَبُونَ أَنَّمَا نُمِدُّهُم بِهِۦ مِن مَّالٖ وَبَنِينَ
Mal ve ogullarla onları destekledigimizi mi sanıyorlar
Surah Al-Mumenoon, Verse 55
نُسَارِعُ لَهُمۡ فِي ٱلۡخَيۡرَٰتِۚ بَل لَّا يَشۡعُرُونَ
Onlara hayırları cabuklastırdıgımızı (mı sanıyorlar)? Hayır, onlar farkında degillerdir
Surah Al-Mumenoon, Verse 56
إِنَّ ٱلَّذِينَ هُم مِّنۡ خَشۡيَةِ رَبِّهِم مُّشۡفِقُونَ
Muhakkak ki onlar, Rab´lerinin hasyetinden korkanlardır
Surah Al-Mumenoon, Verse 57
وَٱلَّذِينَ هُم بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ يُؤۡمِنُونَ
Ve onlar, Rab´lerinin ayetlerine iman ederler
Surah Al-Mumenoon, Verse 58
وَٱلَّذِينَ هُم بِرَبِّهِمۡ لَا يُشۡرِكُونَ
Ve onlar, Rab´lerine sirk kosmazlar
Surah Al-Mumenoon, Verse 59
وَٱلَّذِينَ يُؤۡتُونَ مَآ ءَاتَواْ وَّقُلُوبُهُمۡ وَجِلَةٌ أَنَّهُمۡ إِلَىٰ رَبِّهِمۡ رَٰجِعُونَ
Ve onlar vereceklerini verirler. Onlar, Rab´lerine geri donenler (ulasanlar) oldugundan onların kalpleri titrer
Surah Al-Mumenoon, Verse 60
أُوْلَـٰٓئِكَ يُسَٰرِعُونَ فِي ٱلۡخَيۡرَٰتِ وَهُمۡ لَهَا سَٰبِقُونَ
Iste onlar hayırlarda yarısırlar. Ve onlar, onda (hayırlarda) one gecenlerdir
Surah Al-Mumenoon, Verse 61
وَلَا نُكَلِّفُ نَفۡسًا إِلَّا وُسۡعَهَاۚ وَلَدَيۡنَا كِتَٰبٞ يَنطِقُ بِٱلۡحَقِّ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ
Ve (hic) kimseyi gucunun (kapasitesinin, yapabileceginin) dısında (otesinde) mukellef (sorumlu) tutmayız. Nezdimizde, hakkı soyleyen bir kitap (hayat filmi) vardır. Ve onlar zulmedilmezler
Surah Al-Mumenoon, Verse 62
بَلۡ قُلُوبُهُمۡ فِي غَمۡرَةٖ مِّنۡ هَٰذَا وَلَهُمۡ أَعۡمَٰلٞ مِّن دُونِ ذَٰلِكَ هُمۡ لَهَا عَٰمِلُونَ
Hayır, onların kalpleri bundan dolayı gaflette (dalalette)dir. Ve onların bundan baska yaptıkları amelleri (de) vardır. Onlar, onu yapanlardır
Surah Al-Mumenoon, Verse 63
حَتَّىٰٓ إِذَآ أَخَذۡنَا مُتۡرَفِيهِم بِٱلۡعَذَابِ إِذَا هُمۡ يَجۡـَٔرُونَ
Onların refahta olanlarını azapla aldıgımız zaman (o zaman) onlar, yalvarıp bagırarak yardım isterler
Surah Al-Mumenoon, Verse 64
لَا تَجۡـَٔرُواْ ٱلۡيَوۡمَۖ إِنَّكُم مِّنَّا لَا تُنصَرُونَ
O gun yalvarıp bagırarak yardım istemeyin. Muhakkak ki Bizim tarafımızdan, size yardım edilmez
Surah Al-Mumenoon, Verse 65
قَدۡ كَانَتۡ ءَايَٰتِي تُتۡلَىٰ عَلَيۡكُمۡ فَكُنتُمۡ عَلَىٰٓ أَعۡقَٰبِكُمۡ تَنكِصُونَ
Ayetlerimiz size tilavet edilmisti (okunmustu). O zaman siz, topuklarınız uzerinde geri donup kacmıstınız
Surah Al-Mumenoon, Verse 66
مُسۡتَكۡبِرِينَ بِهِۦ سَٰمِرٗا تَهۡجُرُونَ
(Siz), ona (ayetlerime) kibirlenenlerdiniz. Gece toplanarak (ayetlerim hakkında) sacma sapan konusuyordunuz
Surah Al-Mumenoon, Verse 67
أَفَلَمۡ يَدَّبَّرُواْ ٱلۡقَوۡلَ أَمۡ جَآءَهُم مَّا لَمۡ يَأۡتِ ءَابَآءَهُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Onlar hala sozu dusunmediler mi (manasına varmadılar mı, anlamadılar mı)? Yoksa onlara, atalarına gelmemis olan (bir sey) mi geldi
Surah Al-Mumenoon, Verse 68
أَمۡ لَمۡ يَعۡرِفُواْ رَسُولَهُمۡ فَهُمۡ لَهُۥ مُنكِرُونَ
Yoksa onlar, resullerini tanımadılar mı (kabul etmediler mi)? Bu durumda onlar, onu (resulu) inkar edenlerdir
Surah Al-Mumenoon, Verse 69
أَمۡ يَقُولُونَ بِهِۦ جِنَّةُۢۚ بَلۡ جَآءَهُم بِٱلۡحَقِّ وَأَكۡثَرُهُمۡ لِلۡحَقِّ كَٰرِهُونَ
Yoksa onda bir delilik oldugunu mu soyluyorlar? Hayır (o), onlara hak ile geldi. Ve onların cogu hakkı kerih gorenlerdir
Surah Al-Mumenoon, Verse 70
وَلَوِ ٱتَّبَعَ ٱلۡحَقُّ أَهۡوَآءَهُمۡ لَفَسَدَتِ ٱلسَّمَٰوَٰتُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَن فِيهِنَّۚ بَلۡ أَتَيۡنَٰهُم بِذِكۡرِهِمۡ فَهُمۡ عَن ذِكۡرِهِم مُّعۡرِضُونَ
Ve Hakk, onların hevalarına tabi olsaydı semalar, yeryuzu ve onların icinde olanlar mutlaka fesada ugrardı. Hayır, onlara zikirlerini getirdik. Fakat onlar, zikirlerinden yuz cevirenlerdir
Surah Al-Mumenoon, Verse 71
أَمۡ تَسۡـَٔلُهُمۡ خَرۡجٗا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيۡرٞۖ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلرَّـٰزِقِينَ
Yoksa onlardan harc (ucret) mi istiyorsun? Oysa Rabbinin harcı (ucreti) daha hayırlıdır. Ve O, rızıklandıranların en hayırlısıdır
Surah Al-Mumenoon, Verse 72
وَإِنَّكَ لَتَدۡعُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Ve muhakkak ki; sen, mutlaka onları Sıratı Mustakim´e davet ediyorsun
Surah Al-Mumenoon, Verse 73
وَإِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ عَنِ ٱلصِّرَٰطِ لَنَٰكِبُونَ
Ve muhakkak ki ahirete (Allah´a hayatta iken ulasmaya) inanmayanlar, mutlaka yoldan (Sıratı Mustakim´den) sapanlar (dalalette olanlar)dır
Surah Al-Mumenoon, Verse 74
۞وَلَوۡ رَحِمۡنَٰهُمۡ وَكَشَفۡنَا مَا بِهِم مِّن ضُرّٖ لَّلَجُّواْ فِي طُغۡيَٰنِهِمۡ يَعۡمَهُونَ
Ve eger onlara rahmet (merhamet) edip, onlara zarar (sıkıntı, kıtlık) veren seyi giderseydik, mutlaka saskın bir halde azgınlıklarında devam ederlerdi
Surah Al-Mumenoon, Verse 75
وَلَقَدۡ أَخَذۡنَٰهُم بِٱلۡعَذَابِ فَمَا ٱسۡتَكَانُواْ لِرَبِّهِمۡ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ
Ve andolsun ki onları, azaba aldık (azaba ugrattık). Fakat onlar, Rab´lerine boyun egmediler ve yalvarıp dua etmediler
Surah Al-Mumenoon, Verse 76
حَتَّىٰٓ إِذَا فَتَحۡنَا عَلَيۡهِم بَابٗا ذَا عَذَابٖ شَدِيدٍ إِذَا هُمۡ فِيهِ مُبۡلِسُونَ
Nihayet onların uzerine siddetli azap kapısını acınca, o zaman onlar umitsizlik icinde (umitsizlige dusenler) oldular
Surah Al-Mumenoon, Verse 77
وَهُوَ ٱلَّذِيٓ أَنشَأَ لَكُمُ ٱلسَّمۡعَ وَٱلۡأَبۡصَٰرَ وَٱلۡأَفۡـِٔدَةَۚ قَلِيلٗا مَّا تَشۡكُرُونَ
Ve sizin icin isitme hassası, gorme hassası ve fuad hassası (idrak hassası) insa eden (yaratan) O´dur. Ne kadar az sukrediyorsunuz
Surah Al-Mumenoon, Verse 78
وَهُوَ ٱلَّذِي ذَرَأَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَإِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ
Ve sizi, arzda (yeryuzunde) yaratıp cogaltan, yayan O´dur. Ve O´na hasrolunacaksınız (donduruleceksiniz)
Surah Al-Mumenoon, Verse 79
وَهُوَ ٱلَّذِي يُحۡيِۦ وَيُمِيتُ وَلَهُ ٱخۡتِلَٰفُ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Ve hayat veren ve olduren, O´dur. Ve gece ve gunduzun ihtilafı (karsılıklı donusumu), O´na aittir (O´nun hukmudur). Hala akıl etmez misiniz
Surah Al-Mumenoon, Verse 80
بَلۡ قَالُواْ مِثۡلَ مَا قَالَ ٱلۡأَوَّلُونَ
Hayır, onlar, evvelkilerin soylediklerinin aynısını soylediler
Surah Al-Mumenoon, Verse 81
قَالُوٓاْ أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ
“Oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman mı? Gercekten, mutlaka biz beas mı edilecegiz (yeniden mi diriltilecegiz)?” dediler
Surah Al-Mumenoon, Verse 82
لَقَدۡ وُعِدۡنَا نَحۡنُ وَءَابَآؤُنَا هَٰذَا مِن قَبۡلُ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Andolsun ki bu, bize vaadedildi ve daha once de babalarımıza. Bu ancak evvelkilerin efsaneleridir
Surah Al-Mumenoon, Verse 83
قُل لِّمَنِ ٱلۡأَرۡضُ وَمَن فِيهَآ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
De ki: “Arzın (yeryuzunun) ve onun icindekilerin kimin oldugunu eger biliyorsanız (soyleyin).”
Surah Al-Mumenoon, Verse 84
سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
“Allah´ındır.” diyecekler. De ki: “Hala tezekkur etmeyecek misiniz (akıl etmeyecek misiniz)?”
Surah Al-Mumenoon, Verse 85
قُلۡ مَن رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ ٱلسَّبۡعِ وَرَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ
De ki: “Yedi kat goklerin Rabbi ve arsil azimin Rabbi kimdir?”
Surah Al-Mumenoon, Verse 86
سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ أَفَلَا تَتَّقُونَ
“Allah´ındır.” diyecekler. De ki: “Hala takva sahibi olmayacak mısınız?”
Surah Al-Mumenoon, Verse 87
قُلۡ مَنۢ بِيَدِهِۦ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيۡءٖ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيۡهِ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
De ki: “Sayet biliyorsanız (soyleyin) herseyin mulku (yonetimi, idaresi) elinde olan ve koruyan (himaye eden) ve Kendisi korunmaya ihtiyacı olmayan kimdir?”
Surah Al-Mumenoon, Verse 88
سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ فَأَنَّىٰ تُسۡحَرُونَ
“Allah´ındır (Allah´tır).” diyecekler. De ki: “Oyleyse nasıl aldatılıyorsunuz?”
Surah Al-Mumenoon, Verse 89
بَلۡ أَتَيۡنَٰهُم بِٱلۡحَقِّ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
Hayır, onlara hakkı getirdik. Ve muhakkak ki onlar, gercekten tekzip edenlerdir (yalanlayanlardır)
Surah Al-Mumenoon, Verse 90
مَا ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ مِن وَلَدٖ وَمَا كَانَ مَعَهُۥ مِنۡ إِلَٰهٍۚ إِذٗا لَّذَهَبَ كُلُّ إِلَٰهِۭ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ
Allah cocuk edinmemistir. Ve O´nunla beraber (baska) bir ilah (hic) olmamıstır. Oyle olsaydı butun ilahlar mutlaka (kendi) yarattıgını giderirdi (yok ederdi). Ve mutlaka onların bir kısmı bir kısmına ustun olurdu. Allah, onların vasıflandırdıkları seylerden munezzehtir
Surah Al-Mumenoon, Verse 91
عَٰلِمِ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ فَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
(Allah), gaybı (gorunmeyeni) ve goruneni bilendir. Ve onların sirk kostukları seylerden cok yucedir
Surah Al-Mumenoon, Verse 92
قُل رَّبِّ إِمَّا تُرِيَنِّي مَا يُوعَدُونَ
De ki: “Rabbim, eger vaadolunan seyi bana gosterecek isen.”
Surah Al-Mumenoon, Verse 93
رَبِّ فَلَا تَجۡعَلۡنِي فِي ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Rabbim, oyleyse beni zalimler kavmi icinde bırakma
Surah Al-Mumenoon, Verse 94
وَإِنَّا عَلَىٰٓ أَن نُّرِيَكَ مَا نَعِدُهُمۡ لَقَٰدِرُونَ
Ve muhakkak ki Biz, onlara vaadettigimiz seyi sana gostermeye elbette kaadir olanlarız
Surah Al-Mumenoon, Verse 95
ٱدۡفَعۡ بِٱلَّتِي هِيَ أَحۡسَنُ ٱلسَّيِّئَةَۚ نَحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَا يَصِفُونَ
Seyyiati (kotulugu), en guzel olanla yok et. Biz, (onların) vasıflandırdıklarını en iyi biliriz
Surah Al-Mumenoon, Verse 96
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنۡ هَمَزَٰتِ ٱلشَّيَٰطِينِ
Ve “Seytanların kıskırtmalarından (vesveselerinden) sana sıgınırım.” de
Surah Al-Mumenoon, Verse 97
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحۡضُرُونِ
Ve Rabbim, (seytanların) benim yanımda bulunmalarından sana sıgınırım
Surah Al-Mumenoon, Verse 98
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَ أَحَدَهُمُ ٱلۡمَوۡتُ قَالَ رَبِّ ٱرۡجِعُونِ
Onların birine olum geldigi zaman: “Rabbim, beni geri dondur.” dedi
Surah Al-Mumenoon, Verse 99
لَعَلِّيٓ أَعۡمَلُ صَٰلِحٗا فِيمَا تَرَكۡتُۚ كَلَّآۚ إِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَآئِلُهَاۖ وَمِن وَرَآئِهِم بَرۡزَخٌ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ
“Boylece (geri gonderdigin taktirde) terkettigim salih amelleri (nefsi tezkiye edici ameli) islerim.” Hayır, muhakkak ki onun soyledigi soz, sadece (bos) bir kelimedir. Ve beas edilecekleri gune kadar onların arkasında berzah (engel) vardır
Surah Al-Mumenoon, Verse 100
فَإِذَا نُفِخَ فِي ٱلصُّورِ فَلَآ أَنسَابَ بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَئِذٖ وَلَا يَتَسَآءَلُونَ
Izin gunu sur´a ufuruldugu zaman, artık onların aralarında bir neseb (soy bagı) yoktur. Ve (birbirlerine hal hatır) sormazlar
Surah Al-Mumenoon, Verse 101
فَمَن ثَقُلَتۡ مَوَٰزِينُهُۥ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
O zaman kimin mizanı (sevap tartıları) agır gelirse iste onlar, felaha erenlerdir
Surah Al-Mumenoon, Verse 102
وَمَنۡ خَفَّتۡ مَوَٰزِينُهُۥ فَأُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ فِي جَهَنَّمَ خَٰلِدُونَ
Ve kimin mizanı (sevap tartıları), hafif gelirse iste onlar, nefslerini husrana dusurenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır
Surah Al-Mumenoon, Verse 103
تَلۡفَحُ وُجُوهَهُمُ ٱلنَّارُ وَهُمۡ فِيهَا كَٰلِحُونَ
Onların (ızdıraptan) eksimis olan yuzlerini ates yalar
Surah Al-Mumenoon, Verse 104
أَلَمۡ تَكُنۡ ءَايَٰتِي تُتۡلَىٰ عَلَيۡكُمۡ فَكُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
Ayetlerim size okunurken; onları tekzip edenler (yalanlayanlar), siz degil miydiniz
Surah Al-Mumenoon, Verse 105
قَالُواْ رَبَّنَا غَلَبَتۡ عَلَيۡنَا شِقۡوَتُنَا وَكُنَّا قَوۡمٗا ضَآلِّينَ
Dediler ki: “Ey Rabbimiz! Sakiligimiz (azgınlıgımız), bize galip geldi ve biz, dalalette olan bir kavim idik.”
Surah Al-Mumenoon, Verse 106
رَبَّنَآ أَخۡرِجۡنَا مِنۡهَا فَإِنۡ عُدۡنَا فَإِنَّا ظَٰلِمُونَ
Rabbimiz, bizi oradan (cehennemden) cıkar. Bundan sonra donersek; o zaman biz, mutlaka zalimler oluruz
Surah Al-Mumenoon, Verse 107
قَالَ ٱخۡسَـُٔواْ فِيهَا وَلَا تُكَلِّمُونِ
Dedi ki: “Orada (cehennemde) kalın ve bana (bir sey) soylemeyin!”
Surah Al-Mumenoon, Verse 108
إِنَّهُۥ كَانَ فَرِيقٞ مِّنۡ عِبَادِي يَقُولُونَ رَبَّنَآ ءَامَنَّا فَٱغۡفِرۡ لَنَا وَٱرۡحَمۡنَا وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلرَّـٰحِمِينَ
Muhakkak ki kullarımdan bir grup soyle der: “Rabbimiz, biz amenu olduk (olmeden once Sana ulasmayı diledik). Artık bize magfiret et ve bize rahmet et (Rahim esma´n ile tecelli et). Ve Sen, Rahim olanların en hayırlısısın.”
Surah Al-Mumenoon, Verse 109
فَٱتَّخَذۡتُمُوهُمۡ سِخۡرِيًّا حَتَّىٰٓ أَنسَوۡكُمۡ ذِكۡرِي وَكُنتُم مِّنۡهُمۡ تَضۡحَكُونَ
Boylece onları alay konusu edindiniz. Oyle ki (bu), size Benim zikrimi unutturdu. Ve siz, onlara guluyordunuz
Surah Al-Mumenoon, Verse 110
إِنِّي جَزَيۡتُهُمُ ٱلۡيَوۡمَ بِمَا صَبَرُوٓاْ أَنَّهُمۡ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ
Muhakkak ki Ben, onlar sabırlarından dolayı kurtulusa erenler oldugundan, bugun onlara mukafatlarını verdim
Surah Al-Mumenoon, Verse 111
قَٰلَ كَمۡ لَبِثۡتُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ عَدَدَ سِنِينَ
Dedi ki: “Yeryuzunde kac yıl kaldınız?”
Surah Al-Mumenoon, Verse 112
قَالُواْ لَبِثۡنَا يَوۡمًا أَوۡ بَعۡضَ يَوۡمٖ فَسۡـَٔلِ ٱلۡعَآدِّينَ
“Bir gun veya gunun bir kısmı kadar kaldık. O zaman (onu), sayanlara sor.” dediler
Surah Al-Mumenoon, Verse 113
قَٰلَ إِن لَّبِثۡتُمۡ إِلَّا قَلِيلٗاۖ لَّوۡ أَنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
Dedi ki: “Ancak az bir zaman kaldınız. Siz bilmis olsaydınız.”
Surah Al-Mumenoon, Verse 114
أَفَحَسِبۡتُمۡ أَنَّمَا خَلَقۡنَٰكُمۡ عَبَثٗا وَأَنَّكُمۡ إِلَيۡنَا لَا تُرۡجَعُونَ
Oyleyse Bizim, sizi abes olarak (bos yere) yarattıgımızı ve Bize dondurulmeyeceginizi mi zannettiniz
Surah Al-Mumenoon, Verse 115
فَتَعَٰلَى ٱللَّهُ ٱلۡمَلِكُ ٱلۡحَقُّۖ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡكَرِيمِ
Iste Hakk Melik olan Allah, cok yuce´dir. O´ndan baska Ilah yoktur. (O), kerim ars´ın Rabbidir
Surah Al-Mumenoon, Verse 116
وَمَن يَدۡعُ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ لَا بُرۡهَٰنَ لَهُۥ بِهِۦ فَإِنَّمَا حِسَابُهُۥ عِندَ رَبِّهِۦٓۚ إِنَّهُۥ لَا يُفۡلِحُ ٱلۡكَٰفِرُونَ
Ve kim, bir burhanı (delili) olmamasına ragmen, Allah ile beraber baska bir ilaha taparsa, artık onun hesabı sadece Rabbinin katındadır. Muhakkak ki kafirler, felaha (kurtulusa) eremezler
Surah Al-Mumenoon, Verse 117
وَقُل رَّبِّ ٱغۡفِرۡ وَٱرۡحَمۡ وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلرَّـٰحِمِينَ
Ve de ki: “Rabbim, magfiret et (gunahlarımızı sevaba cevir) ve rahmet et (Rahim esması ile tecelli et). Ve Sen, Rahim olanların en hayırlısısın.”
Surah Al-Mumenoon, Verse 118