Surah An-Noor - Turkish Translation by Muhammed Esed
سُورَةٌ أَنزَلۡنَٰهَا وَفَرَضۡنَٰهَا وَأَنزَلۡنَا فِيهَآ ءَايَٰتِۭ بَيِّنَٰتٖ لَّعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ
Yucelerden indirdigimiz, acık ve kesin hukumlerle vaz´ettigimiz bir suredir bu; bu (sure)de (de) apacık mesajlar indirdik ki belki ders alır da aklınızda tutarsınız
Surah An-Noor, Verse 1
ٱلزَّانِيَةُ وَٱلزَّانِي فَٱجۡلِدُواْ كُلَّ وَٰحِدٖ مِّنۡهُمَا مِاْئَةَ جَلۡدَةٖۖ وَلَا تَأۡخُذۡكُم بِهِمَا رَأۡفَةٞ فِي دِينِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمۡ تُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۖ وَلۡيَشۡهَدۡ عَذَابَهُمَا طَآئِفَةٞ مِّنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Imdi, zina eden kadın ve erkegin her birine yuz degnek vurun ve eger Allah´a ve Ahiret Gunu´ne inanıyorsanız, onlara karsı duydugunuz acıma, sizi Allah´ın bu yasasını uygulamaktan alıkoymasın; ve inananlardan bir topluluk da onların cezalandırılmalarına sahit olsun
Surah An-Noor, Verse 2
ٱلزَّانِي لَا يَنكِحُ إِلَّا زَانِيَةً أَوۡ مُشۡرِكَةٗ وَٱلزَّانِيَةُ لَا يَنكِحُهَآ إِلَّا زَانٍ أَوۡ مُشۡرِكٞۚ وَحُرِّمَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
(Onların her ikisi de esit derecede sucludur:) zina yapan erkek ancak zina yapan bir kadınla -yani, (kendi cinsel arzularını) tanrılastıran bir kadınla- birlesir; zina yapan kadın da ancak zina yapan bir erkekle -yani, (kendi cinsel arzularını) tanrılastıran erkekle- birlesir: bu (birlesme) muminlere yasak edilmistir
Surah An-Noor, Verse 3
وَٱلَّذِينَ يَرۡمُونَ ٱلۡمُحۡصَنَٰتِ ثُمَّ لَمۡ يَأۡتُواْ بِأَرۡبَعَةِ شُهَدَآءَ فَٱجۡلِدُوهُمۡ ثَمَٰنِينَ جَلۡدَةٗ وَلَا تَقۡبَلُواْ لَهُمۡ شَهَٰدَةً أَبَدٗاۚ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ
Iffetli kadınları (zinayla) suclayıp sonra da (bu suclamayı dogrulayıcı yonde) dort sahit getiremeyen kimselere gelince, boylelerine seksen degnek vurun; bundan boyle hicbir zaman onların sahitligini kabul etmeyin; cunku bunlar gercekten yoldan cıkmıs kimselerdir
Surah An-Noor, Verse 4
إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُواْ مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ وَأَصۡلَحُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Ancak, bundan sonra (yaptıgından oturu) tevbe edip kendini duzeltenler (bu kısıtlamanın dısındadır); cunku Allah cok acıyıp esirgeyen gercek bagıslayıcıdır
Surah An-Noor, Verse 5
وَٱلَّذِينَ يَرۡمُونَ أَزۡوَٰجَهُمۡ وَلَمۡ يَكُن لَّهُمۡ شُهَدَآءُ إِلَّآ أَنفُسُهُمۡ فَشَهَٰدَةُ أَحَدِهِمۡ أَرۡبَعُ شَهَٰدَٰتِۭ بِٱللَّهِ إِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
Kendi zevcelerini zinayla suclayan, fakat kendilerinden baska sahitleri olmayan kimselere gelince; bu (suclamayı yapanların) her biri dogru soylediklerine dair dort kere Allah´ı sahit tutsunlar
Surah An-Noor, Verse 6
وَٱلۡخَٰمِسَةُ أَنَّ لَعۡنَتَ ٱللَّهِ عَلَيۡهِ إِن كَانَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
ve besincisinde de, (bu suclamayı yapan kisi), eger yalancılardansa, Allah´ın lanetine razı oldugunu (ifade etsin)
Surah An-Noor, Verse 7
وَيَدۡرَؤُاْ عَنۡهَا ٱلۡعَذَابَ أَن تَشۡهَدَ أَرۡبَعَ شَهَٰدَٰتِۭ بِٱللَّهِ إِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Ve (suclanan kadına gelince,) onun, kocasının yalan soyledigine dair Allah´ı dort defa sahit tutması (bu suca verilecek) cezayı ondan giderir
Surah An-Noor, Verse 8
وَٱلۡخَٰمِسَةَ أَنَّ غَضَبَ ٱللَّهِ عَلَيۡهَآ إِن كَانَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
ve besincisinde, kocası dogruyu soyluyorsa, Allah´ın gazabına razı oldugunu (ifade etmesidir)
Surah An-Noor, Verse 9
وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ وَأَنَّ ٱللَّهَ تَوَّابٌ حَكِيمٌ
Ya Allah´ın uzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı! (Ya) Allah hikmet ve adaletle hukmeden bir tevbe kabul edicisi olmasaydı
Surah An-Noor, Verse 10
إِنَّ ٱلَّذِينَ جَآءُو بِٱلۡإِفۡكِ عُصۡبَةٞ مِّنكُمۡۚ لَا تَحۡسَبُوهُ شَرّٗا لَّكُمۖ بَلۡ هُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۚ لِكُلِّ ٱمۡرِيٕٖ مِّنۡهُم مَّا ٱكۡتَسَبَ مِنَ ٱلۡإِثۡمِۚ وَٱلَّذِي تَوَلَّىٰ كِبۡرَهُۥ مِنۡهُمۡ لَهُۥ عَذَابٌ عَظِيمٞ
Baskalarını yalan yere iffetsizlikle suclayanlar icinizden bir guruhtur; (fakat, siz, bu haksız suclamaya maruz kalanlar,) bunu kendiniz icin kotu bir sey sanmayın; tersine bu sizin icin hayırdır! (Iftiracılara gelince,) onların her biri (boyle yaparak) isledikleri gunahın yukunu tasıyacaklardır; ve onlardan bu (gunahın) islenmesinde bası cekenleri vahim bir azap beklemektedir
Surah An-Noor, Verse 11
لَّوۡلَآ إِذۡ سَمِعۡتُمُوهُ ظَنَّ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتُ بِأَنفُسِهِمۡ خَيۡرٗا وَقَالُواْ هَٰذَآ إِفۡكٞ مُّبِينٞ
Boyle bir (soylenti) isittiginiz zaman, (siz) inanan erkek ve kadınların, birbirleri hakkında iyi zan besleyip de, "Bu dupeduz bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi
Surah An-Noor, Verse 12
لَّوۡلَا جَآءُو عَلَيۡهِ بِأَرۡبَعَةِ شُهَدَآءَۚ فَإِذۡ لَمۡ يَأۡتُواْ بِٱلشُّهَدَآءِ فَأُوْلَـٰٓئِكَ عِندَ ٱللَّهِ هُمُ ٱلۡكَٰذِبُونَ
(Bu asılsız isnadı ileri surenlerden) iddialarını dogrulamak icin dort sahit getirmeleri(ni istemeniz) gerekmez miydi? Cunku, bu sehadeti saglamadıkları surece, Allah katında yalancı olanlar iste boyleleridir
Surah An-Noor, Verse 13
وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِ لَمَسَّكُمۡ فِي مَآ أَفَضۡتُمۡ فِيهِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Eger bu dunyada da, ahirette de Allah´ın fazlı ve rahmeti uzerinizde olmasaydı bulastıgınız bu (iftiradan) oturu size gercekten buyuk bir azap dokunurdu
Surah An-Noor, Verse 14
إِذۡ تَلَقَّوۡنَهُۥ بِأَلۡسِنَتِكُمۡ وَتَقُولُونَ بِأَفۡوَاهِكُم مَّا لَيۡسَ لَكُم بِهِۦ عِلۡمٞ وَتَحۡسَبُونَهُۥ هَيِّنٗا وَهُوَ عِندَ ٱللَّهِ عَظِيمٞ
hem de, onu tam dilinize doladıgınız ve dogru bilgi sahibi olmadıgınız konuda, bu Allah katında son derece onemli oldugu halde, hafife alıp ileri geri konustugunuz zaman
Surah An-Noor, Verse 15
وَلَوۡلَآ إِذۡ سَمِعۡتُمُوهُ قُلۡتُم مَّا يَكُونُ لَنَآ أَن نَّتَكَلَّمَ بِهَٰذَا سُبۡحَٰنَكَ هَٰذَا بُهۡتَٰنٌ عَظِيمٞ
Ve (bir kez daha): Boyle bir (soylentiyi) isittiginiz zaman "Bu konuda konusmak bize dusmez; kudret ve yuceliginde sınırsız olan Sensin; suphesiz bu cok kotu bir iftiradır!" demeniz gerekmez miydi
Surah An-Noor, Verse 16
يَعِظُكُمُ ٱللَّهُ أَن تَعُودُواْ لِمِثۡلِهِۦٓ أَبَدًا إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ
Eger mumin kimselerseniz, Allah size boyle bir (gunaha) bir daha asla bulasmamanızı ogutler
Surah An-Noor, Verse 17
وَيُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِۚ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
cunku Allah mesajlarını size apacık bildiriyor; cunku Allah, dogru hukum ve hikmetle edip eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi Sahibidir
Surah An-Noor, Verse 18
إِنَّ ٱلَّذِينَ يُحِبُّونَ أَن تَشِيعَ ٱلۡفَٰحِشَةُ فِي ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ وَأَنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ
Muminler arasında cirkin soylentilerin yayılmasından hoslananları bu dunyada da, ahirette de can yakıcı bir azap beklemektedir; cunku (her seyin onunu sonunu) Allah biliyor, ama siz bilmiyorsunuz
Surah An-Noor, Verse 19
وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ وَأَنَّ ٱللَّهَ رَءُوفٞ رَّحِيمٞ
Ya Allah´ın fazlı ve rahmeti uzerinizde olmasaydı; (ya) Allah cok acıyıp esirgeyen gercek sefkat Sahibi olmasaydı
Surah An-Noor, Verse 20
۞يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّبِعُواْ خُطُوَٰتِ ٱلشَّيۡطَٰنِۚ وَمَن يَتَّبِعۡ خُطُوَٰتِ ٱلشَّيۡطَٰنِ فَإِنَّهُۥ يَأۡمُرُ بِٱلۡفَحۡشَآءِ وَٱلۡمُنكَرِۚ وَلَوۡلَا فَضۡلُ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَرَحۡمَتُهُۥ مَا زَكَىٰ مِنكُم مِّنۡ أَحَدٍ أَبَدٗا وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يُزَكِّي مَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Siz ey imana erisenler! Seytan´ın adımlarını izlemeyin; cunku, kim ki Seytan´ın adımlarını izlerse, bilsin ki, o yalnızca cirkin ve iffetsiz olanı, akla ve sagduyuya aykırı olanı emreder. Ve eger Allah´ın uzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı sizden hic biriniz asla saffetini koruyamaz, arınamazdı. Ama (gercek sudur ki,) diledigi kimseyi arındıran, temize cıkaran Allah´tır. Cunku Allah hem her seyi bilen, hem de her seyi isitendir
Surah An-Noor, Verse 21
وَلَا يَأۡتَلِ أُوْلُواْ ٱلۡفَضۡلِ مِنكُمۡ وَٱلسَّعَةِ أَن يُؤۡتُوٓاْ أُوْلِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينَ وَٱلۡمُهَٰجِرِينَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۖ وَلۡيَعۡفُواْ وَلۡيَصۡفَحُوٓاْۗ أَلَا تُحِبُّونَ أَن يَغۡفِرَ ٱللَّهُ لَكُمۡۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٌ
Bunun icindir ki, (haksız iftiralara ugramıs olsalar bile,) icinizden (Allah´ın) bolluk ve genislik bahsetmis oldugu kimseler yakınlarına, duskunlere ve kotuluk diyarından Allah icin goc eden kimselere yardımdan el cekmesinler; onları affedip gecsinler. (Oyle ya,) Allah´ın da sizi bagıslamasını istemez misiniz; (hem de) Allah´ın cok acıyıp esirgeyen gercek bagıslayıcı oldugunu (gordugunuz halde)
Surah An-Noor, Verse 22
إِنَّ ٱلَّذِينَ يَرۡمُونَ ٱلۡمُحۡصَنَٰتِ ٱلۡغَٰفِلَٰتِ ٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ لُعِنُواْ فِي ٱلدُّنۡيَا وَٱلۡأٓخِرَةِ وَلَهُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ
Fakat, gercek su ki, dalgınlık ya da dikkatsizlik gostermis olsalar da iffetli ve inanmıs olan kadınlara asılsız isnadlarda bulunan (ve gunahlarından oturu tevbe etmeyen) kimseler bu dunyada da, ahirette de (Allah´ın bagıs ve kayrasından) uzak tutulacaklardır; ve can yakıcı bir azap beklemektedir boylelerini
Surah An-Noor, Verse 23
يَوۡمَ تَشۡهَدُ عَلَيۡهِمۡ أَلۡسِنَتُهُمۡ وَأَيۡدِيهِمۡ وَأَرۡجُلُهُم بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
o Gun ki, kendi dilleri, elleri ve ayakları butun (bu) yaptıklarını (acıga vurarak) onların aleyhine sahitlik edecektir
Surah An-Noor, Verse 24
يَوۡمَئِذٖ يُوَفِّيهِمُ ٱللَّهُ دِينَهُمُ ٱلۡحَقَّ وَيَعۡلَمُونَ أَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡحَقُّ ٱلۡمُبِينُ
O Gun Allah, onlara hak ettikleri karsılıgı tam olarak odeyecek ve onlar da (yapılıp edilenlerin gercek mahiyetini) acıga vuran apacık ve Nihai Gercek´in yalnızca Allah oldugunu (boylece) ogrenecekler
Surah An-Noor, Verse 25
ٱلۡخَبِيثَٰتُ لِلۡخَبِيثِينَ وَٱلۡخَبِيثُونَ لِلۡخَبِيثَٰتِۖ وَٱلطَّيِّبَٰتُ لِلطَّيِّبِينَ وَٱلطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَٰتِۚ أُوْلَـٰٓئِكَ مُبَرَّءُونَ مِمَّا يَقُولُونَۖ لَهُم مَّغۡفِرَةٞ وَرِزۡقٞ كَرِيمٞ
(Kural olarak,) yozlasmıs kadınlar yozlasmıs erkeklere; yozlasmıs erkekler de yozlasmıs kadınlara yarasır. Tıpkı lekesiz kadınların lekesiz erkeklere; lekesiz erkeklerin de lekesiz kadınlara yakıstıgı gibi. (Allah, bu sonrakilerin,) haklarında cıkarılan kotu soylentilerin hepsinden masum ve uzak olduklarını (bildigine gore), gunahlarından oturu bagıslanma ve buyuk/ustun bir rızık onların hakkıdır
Surah An-Noor, Verse 26
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَدۡخُلُواْ بُيُوتًا غَيۡرَ بُيُوتِكُمۡ حَتَّىٰ تَسۡتَأۡنِسُواْ وَتُسَلِّمُواْ عَلَىٰٓ أَهۡلِهَاۚ ذَٰلِكُمۡ خَيۡرٞ لَّكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ
Siz ey imana erisenler! Kendi evlerinizden baska evlere sakinlerinden izin almadan, onlara selam vermeden girmeyin. Eger (karsılıklı haklarınızı) dikkate alacak olursanız bu (ogut) sizin kendi iyiliginiz icindir
Surah An-Noor, Verse 27
فَإِن لَّمۡ تَجِدُواْ فِيهَآ أَحَدٗا فَلَا تَدۡخُلُوهَا حَتَّىٰ يُؤۡذَنَ لَكُمۡۖ وَإِن قِيلَ لَكُمُ ٱرۡجِعُواْ فَٱرۡجِعُواْۖ هُوَ أَزۡكَىٰ لَكُمۡۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ عَلِيمٞ
Oyleyse, (evde) kimseyi bulamadıgınız takdirde, size izin verilinceye kadar iceri girmeyin ve size "donun" denirse donun. Bu sizin (tohmet altına girmemeniz) icin en uygun davranıs tarzıdır; cunku, Allah edip eylediginiz her seyi bilir
Surah An-Noor, Verse 28
لَّيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ أَن تَدۡخُلُواْ بُيُوتًا غَيۡرَ مَسۡكُونَةٖ فِيهَا مَتَٰعٞ لَّكُمۡۚ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا تُبۡدُونَ وَمَا تَكۡتُمُونَ
(Ote yandan,) icinde oturulmayan ama kamusal amaclarla kullanılan evlere girmenizde bir sakınca yoktur; fakat (yine de aklınızdan cıkarmayın ki,) Allah, acıkca yaptıklarınızı da, gizlediklerinizi de butunuyle bilmektedir
Surah An-Noor, Verse 29
قُل لِّلۡمُؤۡمِنِينَ يَغُضُّواْ مِنۡ أَبۡصَٰرِهِمۡ وَيَحۡفَظُواْ فُرُوجَهُمۡۚ ذَٰلِكَ أَزۡكَىٰ لَهُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرُۢ بِمَا يَصۡنَعُونَ
Inanan erkeklere soyle, gozlerini bakılması yasak olandan cevirsinler ve iffetlerini korusunlar; temiz ve erdemli kalmaları bakımından en uygun davranıs tarzı budur. (Ve) Suphesiz Allah onların (iyi ya da kotu) isledikleri her seyden haberdardır
Surah An-Noor, Verse 30
وَقُل لِّلۡمُؤۡمِنَٰتِ يَغۡضُضۡنَ مِنۡ أَبۡصَٰرِهِنَّ وَيَحۡفَظۡنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبۡدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنۡهَاۖ وَلۡيَضۡرِبۡنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَىٰ جُيُوبِهِنَّۖ وَلَا يُبۡدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوۡ ءَابَآئِهِنَّ أَوۡ ءَابَآءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوۡ أَبۡنَآئِهِنَّ أَوۡ أَبۡنَآءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوۡ إِخۡوَٰنِهِنَّ أَوۡ بَنِيٓ إِخۡوَٰنِهِنَّ أَوۡ بَنِيٓ أَخَوَٰتِهِنَّ أَوۡ نِسَآئِهِنَّ أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُنَّ أَوِ ٱلتَّـٰبِعِينَ غَيۡرِ أُوْلِي ٱلۡإِرۡبَةِ مِنَ ٱلرِّجَالِ أَوِ ٱلطِّفۡلِ ٱلَّذِينَ لَمۡ يَظۡهَرُواْ عَلَىٰ عَوۡرَٰتِ ٱلنِّسَآءِۖ وَلَا يَضۡرِبۡنَ بِأَرۡجُلِهِنَّ لِيُعۡلَمَ مَا يُخۡفِينَ مِن زِينَتِهِنَّۚ وَتُوبُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ لَعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ
Inanan kadınlara soyle, onlar da gozlerini bakılması yasak olandan cevirsinler; iffetlerini korusunlar; (orfen) gorunmesinde sakınca olmayan yerleri dısında, cazibe ve guzelliklerini acıga vurmasınlar; ve bunun icin, basortulerini yakalarının uzerine salsınlar. Cazibe ve guzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, ogullarından, uvey ogullarından, kardeslerinden, erkek kardeslerinin ya da kız kardeslerinin ogullarından, kendi evlerindeki kadınlardan, yahut yasal olarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine baglı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların mahrem yerlerinin henuz farkında olmayan cocuklardan baska kimsenin onunde acıga vurmasınlar; ve (yururken) gizli gorkem ve guzelliklerini belli edecek sekilde ayaklarını yere vurmasınlar. Ve siz, ey muminler, hepiniz topluca, gunahkarca davranıslardan donup Allah´a yonelin ki kurtulusa, esenlige erisesiniz
Surah An-Noor, Verse 31
وَأَنكِحُواْ ٱلۡأَيَٰمَىٰ مِنكُمۡ وَٱلصَّـٰلِحِينَ مِنۡ عِبَادِكُمۡ وَإِمَآئِكُمۡۚ إِن يَكُونُواْ فُقَرَآءَ يُغۡنِهِمُ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦۗ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٞ
Ve icinizden bekar olanları ve kadın ya da erkek kolelerinizden (evlenmesi) uygun olacak olanları evlendirin. (Evlenmeye niyeti olanlar) yoksul iseler, (bu sizi kaygılandırmasın,) Allah onları lutfuyla destekleyecektir. Cunku, Allah her seyin aslını eksiksiz bilmekte (ve bu itibarla herkesi bagıs ve kayrasıyla) kusatmaktadır
Surah An-Noor, Verse 32
وَلۡيَسۡتَعۡفِفِ ٱلَّذِينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتَّىٰ يُغۡنِيَهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦۗ وَٱلَّذِينَ يَبۡتَغُونَ ٱلۡكِتَٰبَ مِمَّا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡ فَكَاتِبُوهُمۡ إِنۡ عَلِمۡتُمۡ فِيهِمۡ خَيۡرٗاۖ وَءَاتُوهُم مِّن مَّالِ ٱللَّهِ ٱلَّذِيٓ ءَاتَىٰكُمۡۚ وَلَا تُكۡرِهُواْ فَتَيَٰتِكُمۡ عَلَى ٱلۡبِغَآءِ إِنۡ أَرَدۡنَ تَحَصُّنٗا لِّتَبۡتَغُواْ عَرَضَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۚ وَمَن يُكۡرِههُّنَّ فَإِنَّ ٱللَّهَ مِنۢ بَعۡدِ إِكۡرَٰهِهِنَّ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Evlenmeye imkan bulamayanlar, Allah kendilerine lutfuyla bu imkanı verinceye kadar iffetli davransınlar. Yasal olarak sahip bulundugunuz kimselerden azatlık sozlesmesi yapmak isteyen olursa, kendilerinde iyi niyet goruyorsanız bu sozlesmeyi onlar icin yazın; ve Allah´ın size bahsettigi kendi zenginliginden onlara (paylarını) verin. Ve eger evlenerek iffetlerini korumak istiyorlarsa, sakın, dunya hayatının gecici hazları pesine duserek, (hurriyeti sizin elinizde bulunan) cariyelerinizi fuhsa zorlamayın; kim onları buna zorlarsa, bilsin ki, maruz kaldıkları bu zorlanmadan oturu, Allah (onları) acıyıp esirgeyecek ve bagıslayacaktır
Surah An-Noor, Verse 33
وَلَقَدۡ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكُمۡ ءَايَٰتٖ مُّبَيِّنَٰتٖ وَمَثَلٗا مِّنَ ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلِكُمۡ وَمَوۡعِظَةٗ لِّلۡمُتَّقِينَ
Ve gercek su ki, Biz size gercegi butun acıklıgıyla gosteren mesajlar, sizden once gecip gitmis toplumlar(ın basına gelenler)den bir (nice) ders ve Allah´a karsı sorumluluk bilinci tasıyan kimseler icin bir (nice) ogut indirdik
Surah An-Noor, Verse 34
۞ٱللَّهُ نُورُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ مَثَلُ نُورِهِۦ كَمِشۡكَوٰةٖ فِيهَا مِصۡبَاحٌۖ ٱلۡمِصۡبَاحُ فِي زُجَاجَةٍۖ ٱلزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوۡكَبٞ دُرِّيّٞ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٖ مُّبَٰرَكَةٖ زَيۡتُونَةٖ لَّا شَرۡقِيَّةٖ وَلَا غَرۡبِيَّةٖ يَكَادُ زَيۡتُهَا يُضِيٓءُ وَلَوۡ لَمۡ تَمۡسَسۡهُ نَارٞۚ نُّورٌ عَلَىٰ نُورٖۚ يَهۡدِي ٱللَّهُ لِنُورِهِۦ مَن يَشَآءُۚ وَيَضۡرِبُ ٱللَّهُ ٱلۡأَمۡثَٰلَ لِلنَّاسِۗ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
Allah goklerin ve yerin nurudur. O´nun nuru icinde kandil bulunan bir oyuk(tan yayılan ısıga) benzer. O kandil ki sırca fanus icindedir; o fanus ki, inci (gibi parıldayan) bir yıldızdır sanki! Ve o kandilin yakıtı, ne doguda ne de batıda esine rastlanmayan mubarek bir zeytin agacından alınmaktadır. Ve o agacın yagı (oyle arı duru, oyle parlak ki) neredeyse ates degmeden de ısık verecek: Nur ustune nur! Allah, (erismek isteyeni) nuruna eristirir; iste (bunun icindir ki) Allah insanlara ornekler vermektedir; cunku her seyi butun boyutlarıyla (yalnızca) Allah bilir
Surah An-Noor, Verse 35
فِي بُيُوتٍ أَذِنَ ٱللَّهُ أَن تُرۡفَعَ وَيُذۡكَرَ فِيهَا ٱسۡمُهُۥ يُسَبِّحُ لَهُۥ فِيهَا بِٱلۡغُدُوِّ وَٱلۡأٓصَالِ
Iclerinde (yalnız) kendi ismi anılsın diye Allah´ın yukseltilmelerine izin verdigi evlerde O´nun kudret ve yuceligini sabah aksam dile getiren (oyle)
Surah An-Noor, Verse 36
رِجَالٞ لَّا تُلۡهِيهِمۡ تِجَٰرَةٞ وَلَا بَيۡعٌ عَن ذِكۡرِ ٱللَّهِ وَإِقَامِ ٱلصَّلَوٰةِ وَإِيتَآءِ ٱلزَّكَوٰةِ يَخَافُونَ يَوۡمٗا تَتَقَلَّبُ فِيهِ ٱلۡقُلُوبُ وَٱلۡأَبۡصَٰرُ
kimseler (vardır ki,) bunları ne ticaret ne de kazanma hırsı Allah´ı anmaktan, salatta devamlı ve duyarlı olmaktan, arınmak icin verilmesi gerekeni vermekten alıkoyabilir; boyleleri kalplerin ve gozlerin dehsetle donecegi Gun´den korkarlar
Surah An-Noor, Verse 37
لِيَجۡزِيَهُمُ ٱللَّهُ أَحۡسَنَ مَا عَمِلُواْ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضۡلِهِۦۗ وَٱللَّهُ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُ بِغَيۡرِ حِسَابٖ
(Ve ancak boyleleri) Allah(´ın kendilerini) yapıp ettiklerinin en iyisi, en guzeliyle odullendirecegini ve onlara, lutuf ve comertliginden, (hak ettiklerinden de) fazlasını verecegini (umabilirler); cunku diledigine hesapsız rızık bahseden (yalnızca) Allah´tır
Surah An-Noor, Verse 38
وَٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَعۡمَٰلُهُمۡ كَسَرَابِۭ بِقِيعَةٖ يَحۡسَبُهُ ٱلظَّمۡـَٔانُ مَآءً حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَهُۥ لَمۡ يَجِدۡهُ شَيۡـٔٗا وَوَجَدَ ٱللَّهَ عِندَهُۥ فَوَفَّىٰهُ حِسَابَهُۥۗ وَٱللَّهُ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ
Fakat hakkı inkara sartlanmıs olanlara gelince, onların yapıp ettikleri colde (gorulen) serap gibidir; susayan kisi su(yu gordugunu) sanır; ama (gordugu seye) yaklasınca orada hicbir sey bulamaz; bunun yerine, yanında (her zaman) Allah´ı(n hazır ve nazır oldugunu) ve sonunda hesabını eksiksiz gorecegini fark eder; cunku Allah hesapta cok (dakik ve) hızlıdır
Surah An-Noor, Verse 39
أَوۡ كَظُلُمَٰتٖ فِي بَحۡرٖ لُّجِّيّٖ يَغۡشَىٰهُ مَوۡجٞ مِّن فَوۡقِهِۦ مَوۡجٞ مِّن فَوۡقِهِۦ سَحَابٞۚ ظُلُمَٰتُۢ بَعۡضُهَا فَوۡقَ بَعۡضٍ إِذَآ أَخۡرَجَ يَدَهُۥ لَمۡ يَكَدۡ يَرَىٰهَاۗ وَمَن لَّمۡ يَجۡعَلِ ٱللَّهُ لَهُۥ نُورٗا فَمَا لَهُۥ مِن نُّورٍ
Yahut (onların yapıp ettikleri) engin bir denizin kopkoyu karanlıkları gibidir; (oyle bir deniz ki) ust uste kopan dalgalar ve tepedeki (kara) bulutlar o karanlıgı daha da arttırıyor: kat kat, ust uste karanlıklar..! (oyle ki, ) insan, cıkarıp (baksa), neredeyse kendi elini dahi goremez; oyle ya, Allah´ın aydınlatmadıgı kimse icin ısık (bulma umudu) yoktur
Surah An-Noor, Verse 40
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُسَبِّحُ لَهُۥ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱلطَّيۡرُ صَـٰٓفَّـٰتٖۖ كُلّٞ قَدۡ عَلِمَ صَلَاتَهُۥ وَتَسۡبِيحَهُۥۗ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِمَا يَفۡعَلُونَ
Goklerde ve yerde var olan butun yaratıkların, kanatlarını yayarak ucan kusların, (hepsinin) Allah´ın sınırsız kudret ve yuceligini dile getirdiklerini gormuyor musun? Gercek su ki, Allah´a nasıl yonelip niyaz edeceklerini, O´nun yuceligini nasıl dile getireceklerini (bunların) hepsi bilmektedirler; ve Allah da onların edip eyledigi her seyi tam olarak bilmektedir
Surah An-Noor, Verse 41
وَلِلَّهِ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَإِلَى ٱللَّهِ ٱلۡمَصِيرُ
Cunku, goklerin ve yerin egemenligi Allah´a aittir ve butun yollar Allah´a varmaktadır
Surah An-Noor, Verse 42
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُزۡجِي سَحَابٗا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيۡنَهُۥ ثُمَّ يَجۡعَلُهُۥ رُكَامٗا فَتَرَى ٱلۡوَدۡقَ يَخۡرُجُ مِنۡ خِلَٰلِهِۦ وَيُنَزِّلُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن جِبَالٖ فِيهَا مِنۢ بَرَدٖ فَيُصِيبُ بِهِۦ مَن يَشَآءُ وَيَصۡرِفُهُۥ عَن مَّن يَشَآءُۖ يَكَادُ سَنَا بَرۡقِهِۦ يَذۡهَبُ بِٱلۡأَبۡصَٰرِ
Gormuyor musun, bulutları surukleyen, sonra onları birbiri uzerine yıgan ve derken senin onların bagrından bosaldıgını gordugun yagmuru yagdıran Allah´tır. Ve gokten doluyla yuklu (bulut) dagları indiriveren ve onların simseginin parıltısı neredeyse gozleri kamastırır(ken) diledigi kimseyi doluya ugratan, diledigi kimseden de onu uzak tutan Allah´tır
Surah An-Noor, Verse 43
يُقَلِّبُ ٱللَّهُ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبۡرَةٗ لِّأُوْلِي ٱلۡأَبۡصَٰرِ
Geceyle gunduze yer degistiren Allah´tır; ve bunda da gormesini bilenler icin, suphesiz, (cıkarılacak) bir ders vardır
Surah An-Noor, Verse 44
وَٱللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَآبَّةٖ مِّن مَّآءٖۖ فَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰ بَطۡنِهِۦ وَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰ رِجۡلَيۡنِ وَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰٓ أَرۡبَعٖۚ يَخۡلُقُ ٱللَّهُ مَا يَشَآءُۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Ve butun canlıları sudan yaratan Allah´tır; oyle ki, kimi karnı uzerinde surunur, kimi iki ayagı, kimi de dort ayagı uzerinde yurur. Allah diledigini yaratır; cunku O, gercekten de her seye kadirdir
Surah An-Noor, Verse 45
لَّقَدۡ أَنزَلۡنَآ ءَايَٰتٖ مُّبَيِّنَٰتٖۚ وَٱللَّهُ يَهۡدِي مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Gercek su ki, Biz gercegi butun acıklıgıyla ortaya koyan mesajlar indirdik; fakat, yine de Allah (dogru yola gercekten ulastırılmak) isteyen kimseyi dogru yola eristirir
Surah An-Noor, Verse 46
وَيَقُولُونَ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَبِٱلرَّسُولِ وَأَطَعۡنَا ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٞ مِّنۡهُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَۚ وَمَآ أُوْلَـٰٓئِكَ بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Cunku, (niceleri) "Allah´a ve Rasul´e inandık, itaat ettik!" derler de, sonra onlardan bir kısmı, bu (sozlerine) ragmen, (dogru yoldan) geri donerler; iste boyleleri hicbir zaman (gercek) muminler degillerdir
Surah An-Noor, Verse 47
وَإِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ إِذَا فَرِيقٞ مِّنۡهُم مُّعۡرِضُونَ
Ve (boyleleri) aralarında (ilahi kitap hukum versin diye Allah´a ve O´nun Rasul´une cagırıldıklarında, onlardan bir kısmı hemen yuz cevirir)
Surah An-Noor, Verse 48
وَإِن يَكُن لَّهُمُ ٱلۡحَقُّ يَأۡتُوٓاْ إِلَيۡهِ مُذۡعِنِينَ
ama (bu yuz cevirenler) bir de hukum kendilerinden yana gozukmeye gorsun, hemen boyun egerek kabul ederler
Surah An-Noor, Verse 49
أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ٱرۡتَابُوٓاْ أَمۡ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡ وَرَسُولُهُۥۚ بَلۡ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ
Bunların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa (bunun ilahi mesaj oldugundan) suphe mi ediyorlar? Yahut Allah´ın ve Elcisi´nin kendilerine haksızlık yapacagından mı korkuyorlar? Hayır, (kendilerine) haksızlık yapan onların (yine) kendileridir
Surah An-Noor, Verse 50
إِنَّمَا كَانَ قَوۡلَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ إِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ أَن يَقُولُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَاۚ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Aralarında (ilahi kitap) hukum versin diye Allah´a ve O´nun Elcisi´ne cagırıldıkları zaman muminlerin soyleyecegi tek soz: "Isittik ve itaat ettik!" sozu olmalıdır; kurtulusa, esenlige ulasan kimseler de iste boyleleridir
Surah An-Noor, Verse 51
وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَيَخۡشَ ٱللَّهَ وَيَتَّقۡهِ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ
Cunku, Allah´a ve O´nun Rasulu´ne itaat edenler, Allah´tan korkup O´na karsı sorumluluk duyanlar; iste bunlardır, (nihai) zafere erisecek olanlar
Surah An-Noor, Verse 52
۞وَأَقۡسَمُواْ بِٱللَّهِ جَهۡدَ أَيۡمَٰنِهِمۡ لَئِنۡ أَمَرۡتَهُمۡ لَيَخۡرُجُنَّۖ قُل لَّا تُقۡسِمُواْۖ طَاعَةٞ مَّعۡرُوفَةٌۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ
(Iki yuzlu kimselere gelince,) boyleleri, kendilerine emredersen, (savas icin) mutlaka cıkacaklarına (ve kendilerini bu ise adayacaklarına) var gucuyle yemin ederler. De ki: "Yemin etmeyin! (Sizden butun istenen, Allah´ın mesajına) guzelce boyun egmektir. Suphesiz, Allah yaptıklarınızdan butunuyle haberdardır
Surah An-Noor, Verse 53
قُلۡ أَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُواْ ٱلرَّسُولَۖ فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَإِنَّمَا عَلَيۡهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيۡكُم مَّا حُمِّلۡتُمۡۖ وَإِن تُطِيعُوهُ تَهۡتَدُواْۚ وَمَا عَلَى ٱلرَّسُولِ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُ ٱلۡمُبِينُ
De ki: "Allah´a itaat edin ve Rasul´e itaat edin". Ve eger (Rasul´den) yuz cevirirseniz (bilin ki) o yalnız kendi yukumluluklerinden sorumlu tutulacak, siz de yalnız kendi yukumluluklerinizden sorumlu tutulacaksınız; ama eger o´na itaat ederseniz dogru yola erisirsiniz. Ayrıca, Rasul´e dusen yalnızca (kendisine indirilen mesajı) acıkca duyurmaktır
Surah An-Noor, Verse 54
وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنكُمۡ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ لَيَسۡتَخۡلِفَنَّهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ كَمَا ٱسۡتَخۡلَفَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمۡ دِينَهُمُ ٱلَّذِي ٱرۡتَضَىٰ لَهُمۡ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّنۢ بَعۡدِ خَوۡفِهِمۡ أَمۡنٗاۚ يَعۡبُدُونَنِي لَا يُشۡرِكُونَ بِي شَيۡـٔٗاۚ وَمَن كَفَرَ بَعۡدَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ
Allah, imana erisip durust ve erdemli davranıslarda bulunanlara, tıpkı kendilerinden once gelip gecen (bazı toplumları) egemen kıldıgı gibi, onları da yeryuzunde mutlaka egemen kılacagına; onları uzerinde gormekten hosnut oldugu dini onlar icin kuvvetle koklestirecegine ve cektikleri korkulardan, kaygılardan sonra onları mutlaka guvenli bir duruma kavusturacagına dair soz vermistir; cunku (boyleleri yalnız) Bana kulluk eder, Benden baskasına tanrısal gucler ve nitelikler yakıstırmazlar. Artık (butun) bu (acıklamalardan) sonra da hakkı inkar yolunu secenler, gunaha gomulup gitmis olanların ta kendileridir
Surah An-Noor, Verse 55
وَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَطِيعُواْ ٱلرَّسُولَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ
Oyleyse, (ey inananlar,) salatta devamlı ve duyarlı olun; arınmak icin verilmesi gerekeni verin ve Rasul´e itaat edin ki esirgenip korunasınız
Surah An-Noor, Verse 56
لَا تَحۡسَبَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مُعۡجِزِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ وَمَأۡوَىٰهُمُ ٱلنَّارُۖ وَلَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ
(Ve) hakkı inkara sartlanmıs olan kimseler de (hak ettikleri cezayı) bu dunyada (bulmasalar bile, nihai yargıdan) kacabileceklerini zannetmesinler: Cunku onların (ote dunyada) varacakları yer atestir; gercekten de, varılacak ne kotu bir sondur bu
Surah An-Noor, Verse 57
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لِيَسۡتَـٔۡذِنكُمُ ٱلَّذِينَ مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُكُمۡ وَٱلَّذِينَ لَمۡ يَبۡلُغُواْ ٱلۡحُلُمَ مِنكُمۡ ثَلَٰثَ مَرَّـٰتٖۚ مِّن قَبۡلِ صَلَوٰةِ ٱلۡفَجۡرِ وَحِينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُم مِّنَ ٱلظَّهِيرَةِ وَمِنۢ بَعۡدِ صَلَوٰةِ ٱلۡعِشَآءِۚ ثَلَٰثُ عَوۡرَٰتٖ لَّكُمۡۚ لَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ وَلَا عَلَيۡهِمۡ جُنَاحُۢ بَعۡدَهُنَّۚ طَوَّـٰفُونَ عَلَيۡكُم بَعۡضُكُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Siz ey imana erisenler! Mesru sekilde sahip oldugunuz kimseler, icinizden henuz ergenlik cagına varmamıs olanlar, gunun su uc vaktinde, sabah namazından once, gun ortasında soyunup dinlenmeye cekildiginiz zaman ve yatsı namazından sonra yanınıza girmeden once sizden izin istesinler; bu uc vakit mahremiyetinizin korunmasız olabilecegi vakitlerdir. Bu vakitlerin dısında birbirinizin yanına girip cıkmanızda sizin icin de, onlar icin de bir sakınca yoktur. Allah mesajlarını size iste boyle acıklamaktadır: Cunku Allah dogru hukum ve hikmetle buyuran mutlak ve sınırsız bilgi Sahibidir
Surah An-Noor, Verse 58
وَإِذَا بَلَغَ ٱلۡأَطۡفَٰلُ مِنكُمُ ٱلۡحُلُمَ فَلۡيَسۡتَـٔۡذِنُواْ كَمَا ٱسۡتَـٔۡذَنَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمۡ ءَايَٰتِهِۦۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Aranızdaki cocuklar ergenlik cagına girdikleri zaman da, oteki yetiskinlerin yaptıgı gibi, (evinize yahut belirtilen vakitlerde odanıza girmek istediklerinde, her defasında) sizden izin istesinler. Allah mesajlarını size iste boyle acıklamaktadır; cunku O dogru hukum ve hikmetle buyuran mutlak ve sınırsız bilgi Sahibidir
Surah An-Noor, Verse 59
وَٱلۡقَوَٰعِدُ مِنَ ٱلنِّسَآءِ ٱلَّـٰتِي لَا يَرۡجُونَ نِكَاحٗا فَلَيۡسَ عَلَيۡهِنَّ جُنَاحٌ أَن يَضَعۡنَ ثِيَابَهُنَّ غَيۡرَ مُتَبَرِّجَٰتِۭ بِزِينَةٖۖ وَأَن يَسۡتَعۡفِفۡنَ خَيۡرٞ لَّهُنَّۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Ve (Bilin ki) artık cinsi arzu duymayacak kadar kocamıs kadınların, cazibe ve guzelliklerini acıga vurmak niyeti tasımaksızın (dıs) giysilerini cıkarmalarında bir sakınca yoktur. Ama boylelerinin bile sakınmaları kendileri icin daha hayırlı olur. Allah, mutlak ve sınırsız bilgi sahibi olarak, her seyi isitmektedir
Surah An-Noor, Verse 60
لَّيۡسَ عَلَى ٱلۡأَعۡمَىٰ حَرَجٞ وَلَا عَلَى ٱلۡأَعۡرَجِ حَرَجٞ وَلَا عَلَى ٱلۡمَرِيضِ حَرَجٞ وَلَا عَلَىٰٓ أَنفُسِكُمۡ أَن تَأۡكُلُواْ مِنۢ بُيُوتِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ ءَابَآئِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ أُمَّهَٰتِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ إِخۡوَٰنِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ أَخَوَٰتِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ أَعۡمَٰمِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ عَمَّـٰتِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ أَخۡوَٰلِكُمۡ أَوۡ بُيُوتِ خَٰلَٰتِكُمۡ أَوۡ مَا مَلَكۡتُم مَّفَاتِحَهُۥٓ أَوۡ صَدِيقِكُمۡۚ لَيۡسَ عَلَيۡكُمۡ جُنَاحٌ أَن تَأۡكُلُواْ جَمِيعًا أَوۡ أَشۡتَاتٗاۚ فَإِذَا دَخَلۡتُم بُيُوتٗا فَسَلِّمُواْ عَلَىٰٓ أَنفُسِكُمۡ تَحِيَّةٗ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ مُبَٰرَكَةٗ طَيِّبَةٗۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِ لَعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ
(Ey muminler, hepiniz birbirinizle kardessiniz; bunun icindir ki) kor icin (sıhhatli olan kimselerden yardım kabul etmekte) bir sakınca yoktur; topal icin bir sakınca yoktur; hasta icin bir sakınca yoktur; sizin icin de, (cocuklarınızın) evlerinde, yahut babalarınızın evlerinde, yahut analarınızın evlerinde, yahut karındaslarınızın evlerinde, yahut bacılarınızın evlerinde, yahut amcalarınızın evlerinde, yahut halalarınızın evlerinde, yahut dayılarınızın evlerinde, yahut teyzelerinizin evlerinde yahut anahtarı size emanet edilmis olan (evlerde), yahut bir arkadasınızın (evinde) yiyip icmenizde bir sakınca yoktur. Bir arada yahut ayrı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. Ama bu evlerden (herhangi birine) her girdiginizde Allah katından bolluk, bereket ve esenlik dileyerek birbirinize mutlaka selam verin. Allah mesajlarını size iste boyle acıklıyor ki, belki aklınızı kullanmayı (ogrenirsiniz)
Surah An-Noor, Verse 61
إِنَّمَا ٱلۡمُؤۡمِنُونَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَإِذَا كَانُواْ مَعَهُۥ عَلَىٰٓ أَمۡرٖ جَامِعٖ لَّمۡ يَذۡهَبُواْ حَتَّىٰ يَسۡتَـٔۡذِنُوهُۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَسۡتَـٔۡذِنُونَكَ أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦۚ فَإِذَا ٱسۡتَـٔۡذَنُوكَ لِبَعۡضِ شَأۡنِهِمۡ فَأۡذَن لِّمَن شِئۡتَ مِنۡهُمۡ وَٱسۡتَغۡفِرۡ لَهُمُ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
(Gercek) Muminler oyle kimselerdir ki Allah´a ve O´nun Rasulu´ne yurekten inanırlar ve o´nunla butun cemaati ilgilendiren bir mesele icin bir araya geldiklerinde (hangi karara varılacak olursa olsun) o´nun iznini almadıkca ayrılmazlar. Gercekten de, senden izin al(madıkca karara baglanan eylemden geri durmay)anlar, iste Allah´a ve O´nun Rasulu´ne (yurekten) inananlar boyleleridir! Bunun icindir ki, onlar kendi bazı ozel isleri icin senden izin istedikleri zaman, uygun gordugun kimselere bu izni ver; ve Allah´tan onlar icin bagıslanma dile; cunku Allah, suphesiz, cok acıyan esirgeyen gercek bagıslayıcıdır
Surah An-Noor, Verse 62
لَّا تَجۡعَلُواْ دُعَآءَ ٱلرَّسُولِ بَيۡنَكُمۡ كَدُعَآءِ بَعۡضِكُم بَعۡضٗاۚ قَدۡ يَعۡلَمُ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ يَتَسَلَّلُونَ مِنكُمۡ لِوَاذٗاۚ فَلۡيَحۡذَرِ ٱلَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنۡ أَمۡرِهِۦٓ أَن تُصِيبَهُمۡ فِتۡنَةٌ أَوۡ يُصِيبَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Rasul´un size yaptıgı cagrıyı birbirinize yaptıgınız cagrı(lar)la bir tutmayın sakın; gercek su ki, Allah, hissettirmeden aranızdan sıyrılmak isteyenleri biliyor; oyleyse, O´nun buyruguna karsı gelmek isteyenler, baslarına (bu dunyada) bir belanın, bir guclugun ya da (ote dunyada) can yakıcı bir azabın gelmesinden korksunlar
Surah An-Noor, Verse 63
أَلَآ إِنَّ لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ قَدۡ يَعۡلَمُ مَآ أَنتُمۡ عَلَيۡهِ وَيَوۡمَ يُرۡجَعُونَ إِلَيۡهِ فَيُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُواْۗ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمُۢ
Unutmayın, goklerde ve yerde var olan her sey Allah´a aittir; (ve dolayısıyla) sizin icinde bulundugunuz durumu ve guttugunuz amacı cok iyi bilmektedir O! Ve (yasayan herkes) bir gun O´na geri donecek; ve o zaman O, (hayattayken) yapıp ettikleri her seyi kendilerine haber verecek; cunku, Allah her seyi butun gercegiyle bilir
Surah An-Noor, Verse 64