Surah Al-Qasas - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
طسٓمٓ
Taa, sin, mim
Surah Al-Qasas, Verse 1
تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡمُبِينِ
Bunlar (hakıykatları) apacık bildiren kitabın ayetleridir
Surah Al-Qasas, Verse 2
نَتۡلُواْ عَلَيۡكَ مِن نَّبَإِ مُوسَىٰ وَفِرۡعَوۡنَ بِٱلۡحَقِّ لِقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Muusa ile Fir´avn haberinden bir kısmını, iman edecek bir zumre (nin faidelenmesi) icin, hak olarak sana okuyacagız
Surah Al-Qasas, Verse 3
إِنَّ فِرۡعَوۡنَ عَلَا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَجَعَلَ أَهۡلَهَا شِيَعٗا يَسۡتَضۡعِفُ طَآئِفَةٗ مِّنۡهُمۡ يُذَبِّحُ أَبۡنَآءَهُمۡ وَيَسۡتَحۡيِۦ نِسَآءَهُمۡۚ إِنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
Hakıykat, Fir´avn o yerde tegalube kalkdı, ora ehalisini fırkalar haaline getirdi. Onlardan bir zumreyi za´fa ugratıyor, bunların ogullarını bogazlıyor, (yalınız) kızlarını diri bırakıyordu. Cunku o fesadcılardandı
Surah Al-Qasas, Verse 4
وَنُرِيدُ أَن نَّمُنَّ عَلَى ٱلَّذِينَ ٱسۡتُضۡعِفُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَنَجۡعَلَهُمۡ أَئِمَّةٗ وَنَجۡعَلَهُمُ ٱلۡوَٰرِثِينَ
Biz ise diliyoruz ki o yerde za´fa ugratılanlara lutfedelim, onları (hayırda) muktedabihler yapalım, onları (Fir´avn mulkunun) varisler (i) kılalım
Surah Al-Qasas, Verse 5
وَنُمَكِّنَ لَهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَنُرِيَ فِرۡعَوۡنَ وَهَٰمَٰنَ وَجُنُودَهُمَا مِنۡهُم مَّا كَانُواْ يَحۡذَرُونَ
Onlara o yerde kudret (ve haakimiyyet) verelim, Fir´avna, Hamane ve bunların ordularına da onlardan kocunmakda oldukları sey´i (baslarına getirib) gosterelim
Surah Al-Qasas, Verse 6
وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰٓ أُمِّ مُوسَىٰٓ أَنۡ أَرۡضِعِيهِۖ فَإِذَا خِفۡتِ عَلَيۡهِ فَأَلۡقِيهِ فِي ٱلۡيَمِّ وَلَا تَخَافِي وَلَا تَحۡزَنِيٓۖ إِنَّا رَآدُّوهُ إِلَيۡكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Musanın anasına: «Onu emzir, ona karsı sana bir tehlike gelirse kendisini denize bırak, (bogulacagından) korkma, (firakından) kederlenme. Cunku biz onu yine sana geri dondurecegiz. Hem onu peygamberlerden biri de yapacagız» diye vahyetdik
Surah Al-Qasas, Verse 7
فَٱلۡتَقَطَهُۥٓ ءَالُ فِرۡعَوۡنَ لِيَكُونَ لَهُمۡ عَدُوّٗا وَحَزَنًاۗ إِنَّ فِرۡعَوۡنَ وَهَٰمَٰنَ وَجُنُودَهُمَا كَانُواْ خَٰطِـِٔينَ
Bunun uzerine Fir´avnın adamları onu yetik olarak aldı (lar). Cunku o, aakıbet kendileri icin bir dusman ve bir tasa olacakdı. Cunku Fir´avn da, Haman da, bunların orduları da suclu (insan) lardı
Surah Al-Qasas, Verse 8
وَقَالَتِ ٱمۡرَأَتُ فِرۡعَوۡنَ قُرَّتُ عَيۡنٖ لِّي وَلَكَۖ لَا تَقۡتُلُوهُ عَسَىٰٓ أَن يَنفَعَنَآ أَوۡ نَتَّخِذَهُۥ وَلَدٗا وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Fir´avnın karısı dedi ki: «Benim icin de, senin icin de bir goz bebegi! Onu oldurmeyin. Olur ki bize faidesi dokunur, yahud onu bir evlad ediniriz». Halbuki onlar (isin) farkında degillerdi
Surah Al-Qasas, Verse 9
وَأَصۡبَحَ فُؤَادُ أُمِّ مُوسَىٰ فَٰرِغًاۖ إِن كَادَتۡ لَتُبۡدِي بِهِۦ لَوۡلَآ أَن رَّبَطۡنَا عَلَىٰ قَلۡبِهَا لِتَكُونَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Musanın anası — yuregi (evladından baska bir seyden) bombos olarak — sabahladı. Eger (Allahın vadine) inananlardan olması icin kalbine (sabr-u sukun ile) rabıta vermeseydik az daha onu mutlak acıga vuracakdı
Surah Al-Qasas, Verse 10
وَقَالَتۡ لِأُخۡتِهِۦ قُصِّيهِۖ فَبَصُرَتۡ بِهِۦ عَن جُنُبٖ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
(Musanın) kız kardesine dedi ki: «Onun izini ta´kıyb et». O da, berikiler farkında olmayarak, onu uzakdan gozetledi
Surah Al-Qasas, Verse 11
۞وَحَرَّمۡنَا عَلَيۡهِ ٱلۡمَرَاضِعَ مِن قَبۡلُ فَقَالَتۡ هَلۡ أَدُلُّكُمۡ عَلَىٰٓ أَهۡلِ بَيۡتٖ يَكۡفُلُونَهُۥ لَكُمۡ وَهُمۡ لَهُۥ نَٰصِحُونَ
Biz daha evvel ona sut analar (ın sutunu emmeyi) haram etmisdik. Bunun uzerine (hemsiresi onlara:) «Sizin icin onun bakımını te´min edecek, kendileri buna hayırhah olacak bir aaile hakkında size delaletde bulunayım mı?» dedi
Surah Al-Qasas, Verse 12
فَرَدَدۡنَٰهُ إِلَىٰٓ أُمِّهِۦ كَيۡ تَقَرَّ عَيۡنُهَا وَلَا تَحۡزَنَ وَلِتَعۡلَمَ أَنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Iste (boylece) onu anasına iaade etdik. Taki gozu aydın olsun, tasalanmasın, Allahın va´dinin subhesiz bir hak oldugunu bilsin. Fakat onların cogu (bunu) bilmezler
Surah Al-Qasas, Verse 13
وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُۥ وَٱسۡتَوَىٰٓ ءَاتَيۡنَٰهُ حُكۡمٗا وَعِلۡمٗاۚ وَكَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Vaktaki (Musa) civanlıgına erib olgunlasdı. Biz ona hikmet ve ilim verdik. Iyi hareket edenleri biz boyle mukafatlandırırız
Surah Al-Qasas, Verse 14
وَدَخَلَ ٱلۡمَدِينَةَ عَلَىٰ حِينِ غَفۡلَةٖ مِّنۡ أَهۡلِهَا فَوَجَدَ فِيهَا رَجُلَيۡنِ يَقۡتَتِلَانِ هَٰذَا مِن شِيعَتِهِۦ وَهَٰذَا مِنۡ عَدُوِّهِۦۖ فَٱسۡتَغَٰثَهُ ٱلَّذِي مِن شِيعَتِهِۦ عَلَى ٱلَّذِي مِنۡ عَدُوِّهِۦ فَوَكَزَهُۥ مُوسَىٰ فَقَضَىٰ عَلَيۡهِۖ قَالَ هَٰذَا مِنۡ عَمَلِ ٱلشَّيۡطَٰنِۖ إِنَّهُۥ عَدُوّٞ مُّضِلّٞ مُّبِينٞ
(Musa), ehalisinin gaflet uzere bulundugu bir zamanda sehre girdi de (orada) birbiriyle kavga etmekde olan iki adam gordu. Su kendi tarafdarlarından, bu da dusman (lar) ındandı. Derken tarafdarlarından olan (adam), dusmanının aleyhinde imdad istedi. Bunun uzerine (Musa) onu bir yumruk vurub oldurdu. «Bu, dedi, seytanın is (ler) indendir. O, hakıykat sasırtıcı, apacık bir dusman»
Surah Al-Qasas, Verse 15
قَالَ رَبِّ إِنِّي ظَلَمۡتُ نَفۡسِي فَٱغۡفِرۡ لِي فَغَفَرَ لَهُۥٓۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
Dedi: «Rabbim, ben cidden kendime yazık etdim. Artık beni yarlıga». Bunun uzerine (Allah) onu yarlıgadı. Cunku O, cok yarlıgayıcı, cok esirgeyici olanın ta kendisidir
Surah Al-Qasas, Verse 16
قَالَ رَبِّ بِمَآ أَنۡعَمۡتَ عَلَيَّ فَلَنۡ أَكُونَ ظَهِيرٗا لِّلۡمُجۡرِمِينَ
Dedi: «Rabbim, bana in´aam etdigin seyler hakkıycin artık suclulara asla arka olmayacagım»
Surah Al-Qasas, Verse 17
فَأَصۡبَحَ فِي ٱلۡمَدِينَةِ خَآئِفٗا يَتَرَقَّبُ فَإِذَا ٱلَّذِي ٱسۡتَنصَرَهُۥ بِٱلۡأَمۡسِ يَسۡتَصۡرِخُهُۥۚ قَالَ لَهُۥ مُوسَىٰٓ إِنَّكَ لَغَوِيّٞ مُّبِينٞ
Hulasa sehirde korkarak (ve basına gelecek aakıbete) intizaar ederek sabahladı. Bir de ne gorsun: Dun kendisinden imdad isteyen (adam yine) ona feryad (ve ondan istimdad) ediyor! Musa ona dedi ki: «Sen hakıykat apasikar bir azgınsın»
Surah Al-Qasas, Verse 18
فَلَمَّآ أَنۡ أَرَادَ أَن يَبۡطِشَ بِٱلَّذِي هُوَ عَدُوّٞ لَّهُمَا قَالَ يَٰمُوسَىٰٓ أَتُرِيدُ أَن تَقۡتُلَنِي كَمَا قَتَلۡتَ نَفۡسَۢا بِٱلۡأَمۡسِۖ إِن تُرِيدُ إِلَّآ أَن تَكُونَ جَبَّارٗا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَمَا تُرِيدُ أَن تَكُونَ مِنَ ٱلۡمُصۡلِحِينَ
Derken (Musa) ikisinin de dusmanı olan birini yakalamak isteyince (onun bu hareketinin kendisine muteveccih oldugunu sanan istimdada) dedi ki: «Musa, dun bir canı oldurdugun gibi (simdi) beni de mi oldurmek istiyorsun?! Ara buluculardan olmayı arzu etmiyorsun da bu yerde ille yaman bir zorba olmak istiyorsun sen»
Surah Al-Qasas, Verse 19
وَجَآءَ رَجُلٞ مِّنۡ أَقۡصَا ٱلۡمَدِينَةِ يَسۡعَىٰ قَالَ يَٰمُوسَىٰٓ إِنَّ ٱلۡمَلَأَ يَأۡتَمِرُونَ بِكَ لِيَقۡتُلُوكَ فَٱخۡرُجۡ إِنِّي لَكَ مِنَ ٱلنَّـٰصِحِينَ
Sehrin ote basından kosarak bir adam geldi. «Musa, dedi, (sehrin) one gelenler (i) seni oldurmek icin (toplandılar), hakkında muzakere ediyorlar. Hemen (buradan) cık (git). Subhesiz ki ben senin hayırhaahlarındanım»
Surah Al-Qasas, Verse 20
فَخَرَجَ مِنۡهَا خَآئِفٗا يَتَرَقَّبُۖ قَالَ رَبِّ نَجِّنِي مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Bunun uzerine (Musa) korkarak (ve etrafı) gozetleyerek oradan cıkdı. «Rabbim, dedi, beni o zaalimler guruhundan kurtar»
Surah Al-Qasas, Verse 21
وَلَمَّا تَوَجَّهَ تِلۡقَآءَ مَدۡيَنَ قَالَ عَسَىٰ رَبِّيٓ أَن يَهۡدِيَنِي سَوَآءَ ٱلسَّبِيلِ
(Musa) Medyen tarafına yonelince dedi ki: «Umarım, Rabbim beni dogru yola iletir»
Surah Al-Qasas, Verse 22
وَلَمَّا وَرَدَ مَآءَ مَدۡيَنَ وَجَدَ عَلَيۡهِ أُمَّةٗ مِّنَ ٱلنَّاسِ يَسۡقُونَ وَوَجَدَ مِن دُونِهِمُ ٱمۡرَأَتَيۡنِ تَذُودَانِۖ قَالَ مَا خَطۡبُكُمَاۖ قَالَتَا لَا نَسۡقِي حَتَّىٰ يُصۡدِرَ ٱلرِّعَآءُۖ وَأَبُونَا شَيۡخٞ كَبِيرٞ
Vaktaki Medyen suyuna vardı, ust tarafında (ve kenarında) bir suru insan buldu ki (hayvanlarını) suluyorlardı. Onların gerisinde (ve alt yanında) da (surulerini) alıkoyan iki kadın gordu. Dedi: «(Bu) haaliniz ne»? Dediler: «Cobanlar sıvarıb donunceye kadar biz sıvarmayız. Babamız ise buyuk bir ihtiyardır»
Surah Al-Qasas, Verse 23
فَسَقَىٰ لَهُمَا ثُمَّ تَوَلَّىٰٓ إِلَى ٱلظِّلِّ فَقَالَ رَبِّ إِنِّي لِمَآ أَنزَلۡتَ إِلَيَّ مِنۡ خَيۡرٖ فَقِيرٞ
Bunun uzerine (Musa) onlarınkini sıvarıverdi. Sonra golgeye donub dedi ki: «Rabbim, hakıykat ben, bana indirdigin hayırdan dolayı muhtacım»
Surah Al-Qasas, Verse 24
فَجَآءَتۡهُ إِحۡدَىٰهُمَا تَمۡشِي عَلَى ٱسۡتِحۡيَآءٖ قَالَتۡ إِنَّ أَبِي يَدۡعُوكَ لِيَجۡزِيَكَ أَجۡرَ مَا سَقَيۡتَ لَنَاۚ فَلَمَّا جَآءَهُۥ وَقَصَّ عَلَيۡهِ ٱلۡقَصَصَ قَالَ لَا تَخَفۡۖ نَجَوۡتَ مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Derken o iki (kadın) dan biri utana utana yuruyerek ona geldi. «Babam, dedi, biz (im surumuz) u sıvardıgının ucretini sana odemek icin seni cagırıyor». Bunun uzerine (Muusa) ona gidib kendisine kıssayı anlatınca o: «Korkma, dedi, o zalimler guruhunden kurtuldun»
Surah Al-Qasas, Verse 25
قَالَتۡ إِحۡدَىٰهُمَا يَـٰٓأَبَتِ ٱسۡتَـٔۡجِرۡهُۖ إِنَّ خَيۡرَ مَنِ ٱسۡتَـٔۡجَرۡتَ ٱلۡقَوِيُّ ٱلۡأَمِينُ
O ikiden biri: «Babacıgım, dedi, onu ucretle (coban) tut. Cunku ucretle kullandıklarının en hayırlısı subhesiz ki o kuvvetli, emin (adamdır)»
Surah Al-Qasas, Verse 26
قَالَ إِنِّيٓ أُرِيدُ أَنۡ أُنكِحَكَ إِحۡدَى ٱبۡنَتَيَّ هَٰتَيۡنِ عَلَىٰٓ أَن تَأۡجُرَنِي ثَمَٰنِيَ حِجَجٖۖ فَإِنۡ أَتۡمَمۡتَ عَشۡرٗا فَمِنۡ عِندِكَۖ وَمَآ أُرِيدُ أَنۡ أَشُقَّ عَلَيۡكَۚ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
(O zat Muusaya) dedi ki: «Ben iki kızımdan birini — sen bana sekiz yıl ecirlik etmek uzere — sana nikahlamayı arzu ediyorum. Eger (hizmetini) on (yıl) a tamamlarsan o da kendinden. (Bununla beraber) arzu etmem ki sana zorluk cekdireyim. insaallah beni saalihlerden bulacaksın»
Surah Al-Qasas, Verse 27
قَالَ ذَٰلِكَ بَيۡنِي وَبَيۡنَكَۖ أَيَّمَا ٱلۡأَجَلَيۡنِ قَضَيۡتُ فَلَا عُدۡوَٰنَ عَلَيَّۖ وَٱللَّهُ عَلَىٰ مَا نَقُولُ وَكِيلٞ
(Muusa) dedi: «O, seninle benim aramdadır. Bu iki muddetden hangisini odersem demek ki bana karsı bir husumet yok. Allah da su dedigimizin ustunde bir vekil»
Surah Al-Qasas, Verse 28
۞فَلَمَّا قَضَىٰ مُوسَى ٱلۡأَجَلَ وَسَارَ بِأَهۡلِهِۦٓ ءَانَسَ مِن جَانِبِ ٱلطُّورِ نَارٗاۖ قَالَ لِأَهۡلِهِ ٱمۡكُثُوٓاْ إِنِّيٓ ءَانَسۡتُ نَارٗا لَّعَلِّيٓ ءَاتِيكُم مِّنۡهَا بِخَبَرٍ أَوۡ جَذۡوَةٖ مِّنَ ٱلنَّارِ لَعَلَّكُمۡ تَصۡطَلُونَ
Artık Musa muddetini bitirince aailesiyle yola cıkdı. Tuur yanından bir ates hissetmisdi o. Aailesine dedi ki: «(Siz burada) eglenin. Cunku ben bir ates gordum. Olur ki size ondan bir haber, yahud (ocak yakıb) ısınmanız icin bir ates parcası getiririm»
Surah Al-Qasas, Verse 29
فَلَمَّآ أَتَىٰهَا نُودِيَ مِن شَٰطِيِٕ ٱلۡوَادِ ٱلۡأَيۡمَنِ فِي ٱلۡبُقۡعَةِ ٱلۡمُبَٰرَكَةِ مِنَ ٱلشَّجَرَةِ أَن يَٰمُوسَىٰٓ إِنِّيٓ أَنَا ٱللَّهُ رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Derken oraya gelince feyizli (ve mumtaz) bir yerdeki vadinin sag kıyısından, agacdan: «Ya Musa, aalemlerin Rabbi olan Allah ben im ben» diye. Ve «asaanı (yere) bırak» diye nida olundu. Simdi (Musa) onu bir yılan gibi deprenir gorunce arkasını donub uzaklasdı, geri donmedi. «Ya Musa, beri gel, korkma. Cunku sen emniyyetde olanlardansın»
Surah Al-Qasas, Verse 30
وَأَنۡ أَلۡقِ عَصَاكَۚ فَلَمَّا رَءَاهَا تَهۡتَزُّ كَأَنَّهَا جَآنّٞ وَلَّىٰ مُدۡبِرٗا وَلَمۡ يُعَقِّبۡۚ يَٰمُوسَىٰٓ أَقۡبِلۡ وَلَا تَخَفۡۖ إِنَّكَ مِنَ ٱلۡأٓمِنِينَ
Derken oraya gelince feyizli (ve mumtaz) bir yerdeki vadinin sag kıyısından, agacdan: «Ya Musa, aalemlerin Rabbi olan Allah ben im ben» diye. Ve «asaanı (yere) bırak» diye nida olundu. Simdi (Musa) onu bir yılan gibi deprenir gorunce arkasını donub uzaklasdı, geri donmedi. «Ya Musa, beri gel, korkma. Cunku sen emniyyetde olanlardansın»
Surah Al-Qasas, Verse 31
ٱسۡلُكۡ يَدَكَ فِي جَيۡبِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٖ وَٱضۡمُمۡ إِلَيۡكَ جَنَاحَكَ مِنَ ٱلرَّهۡبِۖ فَذَٰنِكَ بُرۡهَٰنَانِ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦٓۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
«Elini yakanın icine sok. Afetsiz, bembeyaz olarak cıkacakdır o. Korkudan (kanad gibi acılan) ellerini kendine (birbirine) kavusdur (korkma). Iste bu iki (mu´cize) Fir´avna ve cemaatına Rabbinden iki burhandır. Cunku onlar fasıklar guruhudur» diye (buyuruldu)
Surah Al-Qasas, Verse 32
قَالَ رَبِّ إِنِّي قَتَلۡتُ مِنۡهُمۡ نَفۡسٗا فَأَخَافُ أَن يَقۡتُلُونِ
(Musa) dedi: «Rabbim, hakıykat ben onlardan bir cana (kıydım), oldurdum. Onun icin beni katledeceklerinden korkarım»
Surah Al-Qasas, Verse 33
وَأَخِي هَٰرُونُ هُوَ أَفۡصَحُ مِنِّي لِسَانٗا فَأَرۡسِلۡهُ مَعِيَ رِدۡءٗا يُصَدِّقُنِيٓۖ إِنِّيٓ أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ
«Biraderim Harun, o, lisan bakımından benden daha fasıyhdir. Binaen´aleyh onu da benimle beraber yardımcı (bir peygamber) olarak gonder ki beni tasdıyk etsin. Cunku ben, beni tekzib edeceklerinden endise ediyorum»
Surah Al-Qasas, Verse 34
قَالَ سَنَشُدُّ عَضُدَكَ بِأَخِيكَ وَنَجۡعَلُ لَكُمَا سُلۡطَٰنٗا فَلَا يَصِلُونَ إِلَيۡكُمَا بِـَٔايَٰتِنَآۚ أَنتُمَا وَمَنِ ٱتَّبَعَكُمَا ٱلۡغَٰلِبُونَ
Buyurdu: «Senin bazunu biraderinle kuvvetlendirecegiz ve size oyle bir satvet (ve galebe) verecegiz ki onlar size erisemeyecekler. Gidin ayetlerimizle. Siz de, size tabi, olanlar da gaalib (gelecek) siniz»
Surah Al-Qasas, Verse 35
فَلَمَّا جَآءَهُم مُّوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَا بَيِّنَٰتٖ قَالُواْ مَا هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّفۡتَرٗى وَمَا سَمِعۡنَا بِهَٰذَا فِيٓ ءَابَآئِنَا ٱلۡأَوَّلِينَ
Bunun uzerine (Musa) onlara acık acık ayetlerimizi getirince dediler ki: «Bu, uydurulmus bir buyuden baska bir sey degildir. Biz evvelki atalarımızdan bunu isitmedik»
Surah Al-Qasas, Verse 36
وَقَالَ مُوسَىٰ رَبِّيٓ أَعۡلَمُ بِمَن جَآءَ بِٱلۡهُدَىٰ مِنۡ عِندِهِۦ وَمَن تَكُونُ لَهُۥ عَٰقِبَةُ ٱلدَّارِۚ إِنَّهُۥ لَا يُفۡلِحُ ٱلظَّـٰلِمُونَ
Muusa: «Rabbim, dedi, canib (i ilahisi) nden kimin hidayet getirdigini, yurdun aakıbeti kimin olacagını daha iyi bilendir. Hakıykat sudur ki zaalimler asla felah bulmazlar»
Surah Al-Qasas, Verse 37
وَقَالَ فِرۡعَوۡنُ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَأُ مَا عَلِمۡتُ لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرِي فَأَوۡقِدۡ لِي يَٰهَٰمَٰنُ عَلَى ٱلطِّينِ فَٱجۡعَل لِّي صَرۡحٗا لَّعَلِّيٓ أَطَّلِعُ إِلَىٰٓ إِلَٰهِ مُوسَىٰ وَإِنِّي لَأَظُنُّهُۥ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Fir´avn dedi: «Ey ileri gelenler, ben sizin benden baska bir Tanrınız oldugunu bilmiyorum! Ey Haman, haydi benim icin camurun uzerinde ates yak da bana buyuk bir kule yap. Belki ben Musanın Tanrısına tırmanıb cıkarım! Maamafih ben onu mutlakaa yalancılardan sanıyorum ya!»
Surah Al-Qasas, Verse 38
وَٱسۡتَكۡبَرَ هُوَ وَجُنُودُهُۥ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُمۡ إِلَيۡنَا لَا يُرۡجَعُونَ
(Kendisi de, askerleri de o yerde haksız yere buyukluk tasladılar) ve hakıykaten bize dondurulemeyeceklerini sandılar
Surah Al-Qasas, Verse 39
فَأَخَذۡنَٰهُ وَجُنُودَهُۥ فَنَبَذۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡيَمِّۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Bunun uzerine biz de hem onu, hem askerlerini yakalayıverdik de denizin icine atdık. Bak (Habibim) zalimlerin aakıbeti nice oldu
Surah Al-Qasas, Verse 40
وَجَعَلۡنَٰهُمۡ أَئِمَّةٗ يَدۡعُونَ إِلَى ٱلنَّارِۖ وَيَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ لَا يُنصَرُونَ
Biz onları (dunyada insanları) atese da´vet edegelen rehberler yapdık. Kıyamet gununde ise (azablarının def´i husuusunda) asla yardıma kavusdurulmayacaklardır
Surah Al-Qasas, Verse 41
وَأَتۡبَعۡنَٰهُمۡ فِي هَٰذِهِ ٱلدُّنۡيَا لَعۡنَةٗۖ وَيَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ هُم مِّنَ ٱلۡمَقۡبُوحِينَ
Bununla beraber bu dunyada biz onların arkalarına la´net de takdık. (Hele) kıyamet gununde onlar (suratları cirkinlesdirilen) cok menfur (adam) lordandır
Surah Al-Qasas, Verse 42
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ مِنۢ بَعۡدِ مَآ أَهۡلَكۡنَا ٱلۡقُرُونَ ٱلۡأُولَىٰ بَصَآئِرَ لِلنَّاسِ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٗ لَّعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
Andolsun ki biz evvelki nesilleri belak etdigimizden sonra Musaya — (insanlara kalb gozlerini acacak) basıyretler (vermek) ve bir hidayet ve rahmet olmak uzere — o kitabı (Tevratı) vermisizdir. Olur ki onlar nasıyhat kabul ederler (diye)
Surah Al-Qasas, Verse 43
وَمَا كُنتَ بِجَانِبِ ٱلۡغَرۡبِيِّ إِذۡ قَضَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَى ٱلۡأَمۡرَ وَمَا كُنتَ مِنَ ٱلشَّـٰهِدِينَ
Musaya o emri vahyetdigimiz vakit (Habibim) sen batı tarafında (haazır) degildin, gorenlerden de degildin
Surah Al-Qasas, Verse 44
وَلَٰكِنَّآ أَنشَأۡنَا قُرُونٗا فَتَطَاوَلَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡعُمُرُۚ وَمَا كُنتَ ثَاوِيٗا فِيٓ أَهۡلِ مَدۡيَنَ تَتۡلُواْ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتِنَا وَلَٰكِنَّا كُنَّا مُرۡسِلِينَ
Fakat biz (Musadan sonra) daha bir cok nesiller yaratdık da omurleri (uzadıkca) uzadı onların. Sen Medyen ehalisi icinde ikaamet edici, olub da ayetlerimizi onlardan okuyarak ogrenmis de degilsin. Ancak (gecmislerin haberleri sana) gonderenler biziz
Surah Al-Qasas, Verse 45
وَمَا كُنتَ بِجَانِبِ ٱلطُّورِ إِذۡ نَادَيۡنَا وَلَٰكِن رَّحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَ لِتُنذِرَ قَوۡمٗا مَّآ أَتَىٰهُم مِّن نَّذِيرٖ مِّن قَبۡلِكَ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
(Musaya) nida etdigimiz vakit da sen «Tuur» un yanında degildin. Fakat sen Rabbinden bir rahmet olarak (gonderildin). Taki senden evvel kendilerine inzar edici (bir peygamber) gelmemis olan bir kavmi sen inzar edesin. Olur ki onlar iyice dusunub nasıyhat (ını) kabul ederler
Surah Al-Qasas, Verse 46
وَلَوۡلَآ أَن تُصِيبَهُم مُّصِيبَةُۢ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡ فَيَقُولُواْ رَبَّنَا لَوۡلَآ أَرۡسَلۡتَ إِلَيۡنَا رَسُولٗا فَنَتَّبِعَ ءَايَٰتِكَ وَنَكُونَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Kendi elleri (ve ihtiyarları) ile one surdukleri (kufur ve zulum) yuzunden onlara her hangi bir musiybet geldigi zaman: «Ey Rabbimiz, bize bir peygamber gondereydin de biz de ayetlerine ittiba edeydik, mu´minlerden olaydık ya» diyecek olmasalardı
Surah Al-Qasas, Verse 47
فَلَمَّا جَآءَهُمُ ٱلۡحَقُّ مِنۡ عِندِنَا قَالُواْ لَوۡلَآ أُوتِيَ مِثۡلَ مَآ أُوتِيَ مُوسَىٰٓۚ أَوَلَمۡ يَكۡفُرُواْ بِمَآ أُوتِيَ مُوسَىٰ مِن قَبۡلُۖ قَالُواْ سِحۡرَانِ تَظَٰهَرَا وَقَالُوٓاْ إِنَّا بِكُلّٖ كَٰفِرُونَ
(Fakat) simdi onlara tarafımızdan o hak (peygamber) gelince: «Musaya verilenler gibi ona da verilmeli degil miydi?» dediler! Onlar (ın ataları) daha evvel Musaya verileni (inkar ile) kafir olmadılar mı (sanki)? «iki sihir birbirine destek oldu dediler, «Dogrusu biz hepsini (inkar edici) kafirleriz» dediler
Surah Al-Qasas, Verse 48
قُلۡ فَأۡتُواْ بِكِتَٰبٖ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ هُوَ أَهۡدَىٰ مِنۡهُمَآ أَتَّبِعۡهُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
De ki: «Eger (sozunuzde) saadık (adam) larsanız Allah tarafından bu ikisinden daha dogru bir katib getirin de ben ona uyayım!»
Surah Al-Qasas, Verse 49
فَإِن لَّمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَكَ فَٱعۡلَمۡ أَنَّمَا يَتَّبِعُونَ أَهۡوَآءَهُمۡۚ وَمَنۡ أَضَلُّ مِمَّنِ ٱتَّبَعَ هَوَىٰهُ بِغَيۡرِ هُدٗى مِّنَ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
(Bu kerre de) sana icabet (senin teklifini kabul) etmek istemezlerse bil ki onlar sırf kendi hevalarının arkasında gitmekdedirler. Halbuki Allahdan dosdogru bir delil olmaksızın (dinde yalınız) kendi havasına uyandan daha sapık kimdir? Subhe yok ki Allah zaalimler guruhunu muvaffak etmez
Surah Al-Qasas, Verse 50
۞وَلَقَدۡ وَصَّلۡنَا لَهُمُ ٱلۡقَوۡلَ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
Andolsun ki biz onlar icin, nasıyhat kabul etsinler diye, sozu birbiri ardınca inzal edib durmusuzdur
Surah Al-Qasas, Verse 51
ٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ مِن قَبۡلِهِۦ هُم بِهِۦ يُؤۡمِنُونَ
Bundan evvel kendilerine kitab verdigimiz (nice kimseler vardır ki) onlar buna (Kur´ana) inanıyorlar
Surah Al-Qasas, Verse 52
وَإِذَا يُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِهِۦٓ إِنَّهُ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّنَآ إِنَّا كُنَّا مِن قَبۡلِهِۦ مُسۡلِمِينَ
Onlara (Kur´an) okundugu zaman: «Buna inandık. Subhesiz ki bu, Rabbimizden (gelen) bir hakdır. Hakıykat, biz bundan evvel de Islamı kabul etmis kimselerdik» dediler
Surah Al-Qasas, Verse 53
أُوْلَـٰٓئِكَ يُؤۡتَوۡنَ أَجۡرَهُم مَّرَّتَيۡنِ بِمَا صَبَرُواْ وَيَدۡرَءُونَ بِٱلۡحَسَنَةِ ٱلسَّيِّئَةَ وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ
Iste bunlara, sabr (ve sebat) etdiklerinden dolayı, mukafatları iki defa verilecekdir. Bunlar kotulugu iyilikle defederler, kendilerini rızıklandırdıgımız seylerden (hayra) harcarlar
Surah Al-Qasas, Verse 54
وَإِذَا سَمِعُواْ ٱللَّغۡوَ أَعۡرَضُواْ عَنۡهُ وَقَالُواْ لَنَآ أَعۡمَٰلُنَا وَلَكُمۡ أَعۡمَٰلُكُمۡ سَلَٰمٌ عَلَيۡكُمۡ لَا نَبۡتَغِي ٱلۡجَٰهِلِينَ
Bunlar yaramaz lakırdı (lar) isitdikleri zaman ondan yuz cevirdiler ve: «Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size aaiddir. Size selam (olsun). Biz cahilleri aramayız» dediler
Surah Al-Qasas, Verse 55
إِنَّكَ لَا تَهۡدِي مَنۡ أَحۡبَبۡتَ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يَهۡدِي مَن يَشَآءُۚ وَهُوَ أَعۡلَمُ بِٱلۡمُهۡتَدِينَ
Hakıykat sen (Habibim, her) sevdigin kisiyi hidayete erdiremezsin. Fakat Allahdır ki kimi dilerse ona hidayet verir ve O, hidayete erecekleri daha iyi bilendir
Surah Al-Qasas, Verse 56
وَقَالُوٓاْ إِن نَّتَّبِعِ ٱلۡهُدَىٰ مَعَكَ نُتَخَطَّفۡ مِنۡ أَرۡضِنَآۚ أَوَلَمۡ نُمَكِّن لَّهُمۡ حَرَمًا ءَامِنٗا يُجۡبَىٰٓ إِلَيۡهِ ثَمَرَٰتُ كُلِّ شَيۡءٖ رِّزۡقٗا مِّن لَّدُنَّا وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Dediler ki: «Biz, eger senin maiyyetinde dogru yolu (tutub) uyarsak derhal yerimizden (yurdumuzdan olub) kapılırız». Biz onları tarafımızdan bir rızık olarak her sey´in mahsullerinin gelib toplanacagı korkusuz bir haremde yerlesdirmedik mi? Fakat onların cogu (bu hakıykatı) bilmezler
Surah Al-Qasas, Verse 57
وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا مِن قَرۡيَةِۭ بَطِرَتۡ مَعِيشَتَهَاۖ فَتِلۡكَ مَسَٰكِنُهُمۡ لَمۡ تُسۡكَن مِّنۢ بَعۡدِهِمۡ إِلَّا قَلِيلٗاۖ وَكُنَّا نَحۡنُ ٱلۡوَٰرِثِينَ
Biz, (bol) gecimi ile (halkı) sımarmıs nice memleket (ler) helak etdik. Iste kendilerinden sonra ancak pek az kimselerin konabilecegi (haraab) meskenleri! (Butun onlara.) biz varis olmusuzdur
Surah Al-Qasas, Verse 58
وَمَا كَانَ رَبُّكَ مُهۡلِكَ ٱلۡقُرَىٰ حَتَّىٰ يَبۡعَثَ فِيٓ أُمِّهَا رَسُولٗا يَتۡلُواْ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتِنَاۚ وَمَا كُنَّا مُهۡلِكِي ٱلۡقُرَىٰٓ إِلَّا وَأَهۡلُهَا ظَٰلِمُونَ
Senin Rabbin memleketlerin ana merkez (ler) ine, karsılarında ayetlerimizi okuyacak bir peygamber gonderinceye kadar, o memleketleri helak edici degildir ve biz ehalisi zaalimler (den ibaret) olan memleketlerden baskasını helak edici de degiliz
Surah Al-Qasas, Verse 59
وَمَآ أُوتِيتُم مِّن شَيۡءٖ فَمَتَٰعُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَزِينَتُهَاۚ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ وَأَبۡقَىٰٓۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Size verilen her sey dunya hayatının (gecici) metaldir, onun susudur. Allah nezdinde olan seyler ise hem daha hayırlı, hem daha devamlıdır. Haala akıllanmayacak mısınız
Surah Al-Qasas, Verse 60
أَفَمَن وَعَدۡنَٰهُ وَعۡدًا حَسَنٗا فَهُوَ لَٰقِيهِ كَمَن مَّتَّعۡنَٰهُ مَتَٰعَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا ثُمَّ هُوَ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ مِنَ ٱلۡمُحۡضَرِينَ
Simdi kendisine guzel bir vaid,ile soz verdigimiz (cenneti vad etdigimiz), binaen´aleyh ona kavusan kisi, dunya hayatının gecici zevki ile faidelendirdigimiz, sonra kıyamet gununde huzurumuza getirilmislerden olan kimse gibi midir
Surah Al-Qasas, Verse 61
وَيَوۡمَ يُنَادِيهِمۡ فَيَقُولُ أَيۡنَ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ كُنتُمۡ تَزۡعُمُونَ
O gunde ki (Allah) onlara nida edib: «Hani baatıl zan ile iddia edib durdugunuz ortaklarım nerede?» diyecekdir
Surah Al-Qasas, Verse 62
قَالَ ٱلَّذِينَ حَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقَوۡلُ رَبَّنَا هَـٰٓؤُلَآءِ ٱلَّذِينَ أَغۡوَيۡنَآ أَغۡوَيۡنَٰهُمۡ كَمَا غَوَيۡنَاۖ تَبَرَّأۡنَآ إِلَيۡكَۖ مَا كَانُوٓاْ إِيَّانَا يَعۡبُدُونَ
(O gun) aleyhlerinde soz hak olanlar (soyle) demisdir (diyecekdir): «Ey Rabbimiz, iste bunlar bizim azdırdıgımız kimselerdir. Kendimiz nasıl azmıssak onları da oylece azdırdık. Uzaklasdık, sana (donduk. Zaten) onlar bize tapmıyorlardı»
Surah Al-Qasas, Verse 63
وَقِيلَ ٱدۡعُواْ شُرَكَآءَكُمۡ فَدَعَوۡهُمۡ فَلَمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَهُمۡ وَرَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَۚ لَوۡ أَنَّهُمۡ كَانُواْ يَهۡتَدُونَ
(O gun onlara): «Cagırın ortaklarınızı» denilmisdir (denilecekdir) de onları cagırmıslardır. Fakat bunlar kendilerine icabet etmemislerdir ve (onların ugradıkları) azabı gormuslerdir. Nolurdu (o musrikler) hidayeti kabul etmis olsalardı
Surah Al-Qasas, Verse 64
وَيَوۡمَ يُنَادِيهِمۡ فَيَقُولُ مَاذَآ أَجَبۡتُمُ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
O gun (Cenab-ı Hak) onlara nida edib: «(Gonderilen) peygamberlere ne cevab verdiniz?» diyecekdir
Surah Al-Qasas, Verse 65
فَعَمِيَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلۡأَنۢبَآءُ يَوۡمَئِذٖ فَهُمۡ لَا يَتَسَآءَلُونَ
Artık o gun onlara karsı haberler kor olmusdur. Artık yekdigerine de (bir sey) soramazlar
Surah Al-Qasas, Verse 66
فَأَمَّا مَن تَابَ وَءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَعَسَىٰٓ أَن يَكُونَ مِنَ ٱلۡمُفۡلِحِينَ
Amma tevbe ve iman edib de iyi amel (ve hareket) de bulunan kimseler muradlarına erenlerden olacaklarını umabilir (ler)
Surah Al-Qasas, Verse 67
وَرَبُّكَ يَخۡلُقُ مَا يَشَآءُ وَيَخۡتَارُۗ مَا كَانَ لَهُمُ ٱلۡخِيَرَةُۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ وَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
Rabbin ne dilerse yaratır, (ne dilerse) ihtiyar eder. Onlar icin ise (Rablerine karsı boyle) muhayyerlik yokdur. Allah munezzehdir. (Onların) es tutmakda oldukları (her) seyden yucedir
Surah Al-Qasas, Verse 68
وَرَبُّكَ يَعۡلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمۡ وَمَا يُعۡلِنُونَ
Gogusleri neler saklıyorsa, neleri ne acıklıyorsa Rabbin (hepsini) bilir
Surah Al-Qasas, Verse 69
وَهُوَ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ لَهُ ٱلۡحَمۡدُ فِي ٱلۡأُولَىٰ وَٱلۡأٓخِرَةِۖ وَلَهُ ٱلۡحُكۡمُ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
O, oyle Allahdır ki kendinden baska hicbir Tanrı yokdur, onunde de, sonunda da hamd Onundur. Hukum de Onundur. Siz ancak Ona dondurul (ub goturul) eceksinız
Surah Al-Qasas, Verse 70
قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِن جَعَلَ ٱللَّهُ عَلَيۡكُمُ ٱلَّيۡلَ سَرۡمَدًا إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ مَنۡ إِلَٰهٌ غَيۡرُ ٱللَّهِ يَأۡتِيكُم بِضِيَآءٍۚ أَفَلَا تَسۡمَعُونَ
De ki: «Eger Allah uzerinizde geceyi ta kıyamete kadar faasılasız devam etdirirse Allahdan baska size bir ziyaa getirecek Tanrı kimdir? Bana haber verin. Haala dinlemeyecek misiniz»
Surah Al-Qasas, Verse 71
قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِن جَعَلَ ٱللَّهُ عَلَيۡكُمُ ٱلنَّهَارَ سَرۡمَدًا إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ مَنۡ إِلَٰهٌ غَيۡرُ ٱللَّهِ يَأۡتِيكُم بِلَيۡلٖ تَسۡكُنُونَ فِيهِۚ أَفَلَا تُبۡصِرُونَ
De ki: «Eger Allah uzerinizde gunduzu kıyamet gunune dek mutemadiyen devam etdirirse size icinde dinleneceginiz bir geceyi Allahdan baska getirecek kimdir? Bana haber verin. Haala gormeyecek misiniz»
Surah Al-Qasas, Verse 72
وَمِن رَّحۡمَتِهِۦ جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ لِتَسۡكُنُواْ فِيهِ وَلِتَبۡتَغُواْ مِن فَضۡلِهِۦ وَلَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ
Onun rahmeti (cumlesinde) ndir ki O, sizin faideniz icin, icinde sukun ve istiraahat etmeniz icin geceyi ve fazlu kereminden (rızkınızı) aramanız icin gunduzu yaratmısdır. Taki sukr edesiniz
Surah Al-Qasas, Verse 73
وَيَوۡمَ يُنَادِيهِمۡ فَيَقُولُ أَيۡنَ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ كُنتُمۡ تَزۡعُمُونَ
(Hatırla) o gun (u ki Allah) onlara nida edib: «Hani baatıl zan ile iddia edegeldiginiz ortaklarım nerede»? diyecektir
Surah Al-Qasas, Verse 74
وَنَزَعۡنَا مِن كُلِّ أُمَّةٖ شَهِيدٗا فَقُلۡنَا هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡ فَعَلِمُوٓاْ أَنَّ ٱلۡحَقَّ لِلَّهِ وَضَلَّ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يَفۡتَرُونَ
(O gun) her ummetden birer sahid (cekib) cıkarmısızdır da «Burhanınızı getirin» demisizdir. (O vakit) bilmislerdir ki hak muhakkak Allahındır ve uydurageldikleri seyler (putlar) da kendilerinden ayrılıb gaalib olmusdur
Surah Al-Qasas, Verse 75
۞إِنَّ قَٰرُونَ كَانَ مِن قَوۡمِ مُوسَىٰ فَبَغَىٰ عَلَيۡهِمۡۖ وَءَاتَيۡنَٰهُ مِنَ ٱلۡكُنُوزِ مَآ إِنَّ مَفَاتِحَهُۥ لَتَنُوٓأُ بِٱلۡعُصۡبَةِ أُوْلِي ٱلۡقُوَّةِ إِذۡ قَالَ لَهُۥ قَوۡمُهُۥ لَا تَفۡرَحۡۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلۡفَرِحِينَ
Filhakıyka Kaarun Musanın kavmindendi. Fakat onlara karsı serkeslik etdi o. Biz ona oyle hazineler verdik ki anahtarları (nı tasımak bile) gucu kuvvetli buyuk bir cemaate agır geliyordu. O vakit kavmi ona soyle demisdi: «Sımarma. Cunku Allah sımarıkları sevmez»
Surah Al-Qasas, Verse 76
وَٱبۡتَغِ فِيمَآ ءَاتَىٰكَ ٱللَّهُ ٱلدَّارَ ٱلۡأٓخِرَةَۖ وَلَا تَنسَ نَصِيبَكَ مِنَ ٱلدُّنۡيَاۖ وَأَحۡسِن كَمَآ أَحۡسَنَ ٱللَّهُ إِلَيۡكَۖ وَلَا تَبۡغِ ٱلۡفَسَادَ فِي ٱلۡأَرۡضِۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
«Allahın sana verdigi (maldan harcayıb) ahiret yurdunu ara. Dunyadan nasıybini de unutma. Allahın sana ihsan etdigi gibi sen de (insanlara sadaka vererek) ihsanda bulun. Yer (yuzun) de fesad arama. Cunku Allah fesadcıları sevmez»
Surah Al-Qasas, Verse 77
قَالَ إِنَّمَآ أُوتِيتُهُۥ عَلَىٰ عِلۡمٍ عِندِيٓۚ أَوَلَمۡ يَعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ قَدۡ أَهۡلَكَ مِن قَبۡلِهِۦ مِنَ ٱلۡقُرُونِ مَنۡ هُوَ أَشَدُّ مِنۡهُ قُوَّةٗ وَأَكۡثَرُ جَمۡعٗاۚ وَلَا يُسۡـَٔلُ عَن ذُنُوبِهِمُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ
(Kaarun) dedi ki: «Bu (servet) bana ancak bende olan ilimle (ilim sayesinde) verilmisdir». (O, madem ki aalimdi) kendisinden evvelki nesillerden kuvvetce ondan daha ustun, Cem´iyyetce daha kesretli kimseleri Allahın hakıykaten helak etmis oldugunu bilmedi mi? Mucrimlerden gunahları sorulmaz
Surah Al-Qasas, Verse 78
فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوۡمِهِۦ فِي زِينَتِهِۦۖ قَالَ ٱلَّذِينَ يُرِيدُونَ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا يَٰلَيۡتَ لَنَا مِثۡلَ مَآ أُوتِيَ قَٰرُونُ إِنَّهُۥ لَذُو حَظٍّ عَظِيمٖ
Derken zineti (debdebesi) icinde kavminin karsısına cıkdı. Dunya hayatını arzu edenler: «Nolurdu, dediler, Kaaruna verilen (su servet) gibi bizim de (malımız) olsaydı. O, hakıykaten buyuk nasib saahibidir
Surah Al-Qasas, Verse 79
وَقَالَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡعِلۡمَ وَيۡلَكُمۡ ثَوَابُ ٱللَّهِ خَيۡرٞ لِّمَنۡ ءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗاۚ وَلَا يُلَقَّىٰهَآ إِلَّا ٱلصَّـٰبِرُونَ
Kendilerine ilim verilenler de (soyle) dedi: «Yazıklar olsun size. Allahın sevabı iman ve iyi amel (ve hareket) eden kimseler icin daha hayırlıdır. Buna da sabr (ve sebat) edenlerden baskası kavusdurulamaz»
Surah Al-Qasas, Verse 80
فَخَسَفۡنَا بِهِۦ وَبِدَارِهِ ٱلۡأَرۡضَ فَمَا كَانَ لَهُۥ مِن فِئَةٖ يَنصُرُونَهُۥ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَمَا كَانَ مِنَ ٱلۡمُنتَصِرِينَ
Nihayet biz onu da, sarayını da yere geciriverdik. Artık Allaha karsı kendisine yardım edecek hicbir cemaati da yokdu onun. Bizzat kendisini mudafaa edebileceklerden de degildi o
Surah Al-Qasas, Verse 81
وَأَصۡبَحَ ٱلَّذِينَ تَمَنَّوۡاْ مَكَانَهُۥ بِٱلۡأَمۡسِ يَقُولُونَ وَيۡكَأَنَّ ٱللَّهَ يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦ وَيَقۡدِرُۖ لَوۡلَآ أَن مَّنَّ ٱللَّهُ عَلَيۡنَا لَخَسَفَ بِنَاۖ وَيۡكَأَنَّهُۥ لَا يُفۡلِحُ ٱلۡكَٰفِرُونَ
Dun onun mevkiini temenni edenler sabahleyin (soyle) diyorlardı: «Vay, demek ki Allah, kullarından kimi dilerse onun rızkını yayıyor (genisletiyor, yahud) daraltıyor. Allah bize lutfetmeseydi bizi de muhakkak batırırdı. Vay, demek ki hakıykat sudur: Kafirler felah bulmaz»
Surah Al-Qasas, Verse 82
تِلۡكَ ٱلدَّارُ ٱلۡأٓخِرَةُ نَجۡعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوّٗا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا فَسَادٗاۚ وَٱلۡعَٰقِبَةُ لِلۡمُتَّقِينَ
Iste ahiret yurdu! Biz onu yer (yuzun) de ne tegallub, ne fesad arzusuna dusmeyeceklere veririz. (Iyi) sonuc (Allahın ıkaabından) sakınanlarındır
Surah Al-Qasas, Verse 83
مَن جَآءَ بِٱلۡحَسَنَةِ فَلَهُۥ خَيۡرٞ مِّنۡهَاۖ وَمَن جَآءَ بِٱلسَّيِّئَةِ فَلَا يُجۡزَى ٱلَّذِينَ عَمِلُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ إِلَّا مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Kim iyi (haal) ile gelirse onun icin bundan daha hayırlısı vardır. Kim de kotu (haal) ile gelirse o kotulukleri isleyenler yapmıs olduklarından baskasıyle cezalandırılmaz(lar)
Surah Al-Qasas, Verse 84
إِنَّ ٱلَّذِي فَرَضَ عَلَيۡكَ ٱلۡقُرۡءَانَ لَرَآدُّكَ إِلَىٰ مَعَادٖۚ قُل رَّبِّيٓ أَعۡلَمُ مَن جَآءَ بِٱلۡهُدَىٰ وَمَنۡ هُوَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Her halde o Kur´anı (n tilavetini, tebligını ve mucibince amel etmeni) senin uzerine farz kılan (Allah) seni (yine) donulecek yere dondurecekdir. De ki: «Hidayetle gelen kim, o apacık bir sapıklık icinde olan kim, Rabbim cok iyi bilendir»
Surah Al-Qasas, Verse 85
وَمَا كُنتَ تَرۡجُوٓاْ أَن يُلۡقَىٰٓ إِلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبُ إِلَّا رَحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَۖ فَلَا تَكُونَنَّ ظَهِيرٗا لِّلۡكَٰفِرِينَ
Sen (bu) kitabın sana vahyolunacagını ummuyordun. (Bu), ancak Rabbinden bir rahmetdir. O halde kafirlere arka olma sakın
Surah Al-Qasas, Verse 86
وَلَا يَصُدُّنَّكَ عَنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ بَعۡدَ إِذۡ أُنزِلَتۡ إِلَيۡكَۖ وَٱدۡعُ إِلَىٰ رَبِّكَۖ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ
Allahın ayetlerinden — onların sana indirildigi andan i´tibaren — sakın (musrikler) seni cevirmesinler! Sen (insanları) Allaha da´vet et. Zinhar musriklerden olma
Surah Al-Qasas, Verse 87
وَلَا تَدۡعُ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَۘ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۚ كُلُّ شَيۡءٍ هَالِكٌ إِلَّا وَجۡهَهُۥۚ لَهُ ٱلۡحُكۡمُ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Allah ile birlikde diger bir Tanrı daha (edinib) tapma (ona). Ondan baska hic bir Tanrı yok. Onun zatinden baska her sey helak olucudur. Hukum Onundur ve siz ancak Ona dondurul (ub goturul) eceksiniz
Surah Al-Qasas, Verse 88