Surah Al-Ankaboot - Turkish Translation by Muhammed Esed
الٓمٓ
Elif-Lam-Mim
Surah Al-Ankaboot, Verse 1
أَحَسِبَ ٱلنَّاسُ أَن يُتۡرَكُوٓاْ أَن يَقُولُوٓاْ ءَامَنَّا وَهُمۡ لَا يُفۡتَنُونَ
Insanlar, (sadece) "Inandık!" demeleriyle bırakılacaklarını ve sınava cekilmeyeceklerini mi sanıyorlar
Surah Al-Ankaboot, Verse 2
وَلَقَدۡ فَتَنَّا ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۖ فَلَيَعۡلَمَنَّ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ صَدَقُواْ وَلَيَعۡلَمَنَّ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Evet, andolsun ki, Biz kendilerinden oncekileri de sınadık; o halde (bugun yasayanlar da sınanacak ve) elbette Allah, dogru davrananları ortaya cıkaracak ve yalancıların da kimler oldugunu gosterecektir
Surah Al-Ankaboot, Verse 3
أَمۡ حَسِبَ ٱلَّذِينَ يَعۡمَلُونَ ٱلسَّيِّـَٔاتِ أَن يَسۡبِقُونَاۚ سَآءَ مَا يَحۡكُمُونَ
Yoksa onlar -(inandıklarını iddia ettikleri halde) kotuluk isleyenler- Bizden kurtulabileceklerini mi sanırlar? Ne tuhaf bir dusunce bu
Surah Al-Ankaboot, Verse 4
مَن كَانَ يَرۡجُواْ لِقَآءَ ٱللَّهِ فَإِنَّ أَجَلَ ٱللَّهِ لَأٓتٖۚ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Kim (Kıyamet Gunu) Allah´a kavusmayı (umit ve korku ile) beklerse (o Gun´e hazırlıklı olsun): cunku Allah´ın (her insan omru icin) takdir ettigi vade mutlaka gelip catacaktır ve O her seyi bilen, her seyi isitendir
Surah Al-Ankaboot, Verse 5
وَمَن جَٰهَدَ فَإِنَّمَا يُجَٰهِدُ لِنَفۡسِهِۦٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَغَنِيٌّ عَنِ ٱلۡعَٰلَمِينَ
O halde, kim (Allah yolunda) ustun gayret gosterirse bunu yalnız kendi iyiligi icin yapmıs olur: cunku Allah, her turlu ihtiyactan uzaktır
Surah Al-Ankaboot, Verse 6
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ لَنُكَفِّرَنَّ عَنۡهُمۡ سَيِّـَٔاتِهِمۡ وَلَنَجۡزِيَنَّهُمۡ أَحۡسَنَ ٱلَّذِي كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Iman edip dogru ve yararlı isler yapanlara gelince, Biz onların (onceki) kotuluklerini mutlaka sileriz ve onları yaptıkları iyiliklere gore odullendiririz
Surah Al-Ankaboot, Verse 7
وَوَصَّيۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ بِوَٰلِدَيۡهِ حُسۡنٗاۖ وَإِن جَٰهَدَاكَ لِتُشۡرِكَ بِي مَا لَيۡسَ لَكَ بِهِۦ عِلۡمٞ فَلَا تُطِعۡهُمَآۚ إِلَيَّ مَرۡجِعُكُمۡ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Biz insana, (yapacagı en hayırlı islerden biri olarak) anne ve babasına iyi davranmasını emrettik; ama (buna ragmen,) eger onlar (ilah olarak) kabul edemeyecegin herhangi bir seyi Bana ortak kosmanı isterlerse onlara uyma: (cunku) hepiniz (sonunda) donup Bana geleceksiniz; o zaman (hayatta iken) yapmıs oldugunuz her seyi (iyi ve kotu yonleriyle) gozunuzun onune serecegim
Surah Al-Ankaboot, Verse 8
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ لَنُدۡخِلَنَّهُمۡ فِي ٱلصَّـٰلِحِينَ
Iman edip dogru ve yararlı isler yapmıs olanlara gelince, onları (oteki dunyada da) mutlaka durust ve erdemlilerin arasına sokacagız
Surah Al-Ankaboot, Verse 9
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَقُولُ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ فَإِذَآ أُوذِيَ فِي ٱللَّهِ جَعَلَ فِتۡنَةَ ٱلنَّاسِ كَعَذَابِ ٱللَّهِۖ وَلَئِن جَآءَ نَصۡرٞ مِّن رَّبِّكَ لَيَقُولُنَّ إِنَّا كُنَّا مَعَكُمۡۚ أَوَلَيۡسَ ٱللَّهُ بِأَعۡلَمَ بِمَا فِي صُدُورِ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Insanlar arasında oyleleri var ki, (kendileri ve kendi gibileri adına) "Biz, Allah´a inanıyoruz!" derler; ama Allah yolunda sıkıntıya dusunce insanlardan cektikleri eziyeti Allah´tan gelen ceza gibi, (hatta ondan daha korkutucu) gorurler; Rabbinden (gercek inanc sahiplerine) bir yardım gelince de, "Aslında biz her zaman sizinle beraberiz!" derler. Allah, butun yaratılmısların kalplerinden gecenleri en iyi bilen degil midir
Surah Al-Ankaboot, Verse 10
وَلَيَعۡلَمَنَّ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَلَيَعۡلَمَنَّ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ
(Evet!) Allah, (gercekten) imana erenlerin de, ikiyuzlulerin de kimler oldugunu mutlaka gosterecektir
Surah Al-Ankaboot, Verse 11
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّبِعُواْ سَبِيلَنَا وَلۡنَحۡمِلۡ خَطَٰيَٰكُمۡ وَمَا هُم بِحَٰمِلِينَ مِنۡ خَطَٰيَٰهُم مِّن شَيۡءٍۖ إِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
Ve (O, sunu da bilir ki,) hakkı inkar edenler, (her zaman oldugu gibi,) inananlara: "(Gelin) bizim (hayat) tarzımıza uyun, gunahlarınız bizim boynumuza!" derler. Halbuki onlar, (bu sekilde yanılttıkları kimselerin) hicbir gunahını yuklenmezler: Dikkat edin, onlar yalancıdırlar
Surah Al-Ankaboot, Verse 12
وَلَيَحۡمِلُنَّ أَثۡقَالَهُمۡ وَأَثۡقَالٗا مَّعَ أَثۡقَالِهِمۡۖ وَلَيُسۡـَٔلُنَّ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ عَمَّا كَانُواْ يَفۡتَرُونَ
Onlar, mutlaka, kendi yukleri ile birlikte baska yukleri de tasımak zorunda kalacaklardır; ve butun temelsiz iddialarından dolayı Kıyamet Gunu mutlaka hesaba cekileceklerdir
Surah Al-Ankaboot, Verse 13
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوۡمِهِۦ فَلَبِثَ فِيهِمۡ أَلۡفَ سَنَةٍ إِلَّا خَمۡسِينَ عَامٗا فَأَخَذَهُمُ ٱلطُّوفَانُ وَهُمۡ ظَٰلِمُونَ
Biz (cok zaman once) Nuh´u kendi kavmine gondermistik ve Nuh onlar arasında dokuzyuzelli yıl gecirmisti; sonra onlar hala zulum batagında yasamaya devam ederlerken bir tufana yakalanmıslardı
Surah Al-Ankaboot, Verse 14
فَأَنجَيۡنَٰهُ وَأَصۡحَٰبَ ٱلسَّفِينَةِ وَجَعَلۡنَٰهَآ ءَايَةٗ لِّلۡعَٰلَمِينَ
fakat Nuh´u ve o´nunla birlikte gemide bulunanların tumunu kurtardık ve bunu, (hatırlayıp ders almaları icin) butun insanların onune (rahmetimizin) bir isareti olarak koyduk
Surah Al-Ankaboot, Verse 15
وَإِبۡرَٰهِيمَ إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ وَٱتَّقُوهُۖ ذَٰلِكُمۡ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
Ve Ibrahim (de, Bizden aldıgı ilhamla) kavmine donerek: "Allah´a kulluk edin ve O´na karsı sorumlulugunuzun bilincinde olun; bilirseniz bu sizin icin daha hayırlıdır!" diye seslendi
Surah Al-Ankaboot, Verse 16
إِنَّمَا تَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ أَوۡثَٰنٗا وَتَخۡلُقُونَ إِفۡكًاۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ تَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ لَا يَمۡلِكُونَ لَكُمۡ رِزۡقٗا فَٱبۡتَغُواْ عِندَ ٱللَّهِ ٱلرِّزۡقَ وَٱعۡبُدُوهُ وَٱشۡكُرُواْ لَهُۥٓۖ إِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
(Ve devamla) "Siz Allah´ı bırakıp (cansız) putlara tapıyorsunuz ve boylece bir yalandan ornekler veriyorsunuz! Kuskusuz, Allah´ı bırakıp taptıgınız (o seyler ve varlıklar) size rızkınızı verebilme gucune sahip degildirler: O halde butun rızkınızı Allah katında arayın, (yalnız) O´na kulluk edin ve O´na hamd edin: cunku sonunda yine O´na donduruleceksiniz
Surah Al-Ankaboot, Verse 17
وَإِن تُكَذِّبُواْ فَقَدۡ كَذَّبَ أُمَمٞ مِّن قَبۡلِكُمۡۖ وَمَا عَلَى ٱلرَّسُولِ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُ ٱلۡمُبِينُ
Ve Eger (beni) yalanlarsanız (bilin ki, baska) toplumlar da sizden once (Allah´ın peygamberlerini) yalanladılar: Bir elciye dusen, sadece (kendisine emanet edilen) mesajı dosdogru bir sekilde iletmektir
Surah Al-Ankaboot, Verse 18
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ كَيۡفَ يُبۡدِئُ ٱللَّهُ ٱلۡخَلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥٓۚ إِنَّ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرٞ
Peki, o (hakkı inkar edenler,) Allah´ın (hayatı) ilkin nasıl yoktan var ettigini, sonra onu nasıl tekrar yeniledigini anlamazlar mı? Kuskusuz bu, Allah icin kolay bir istir
Surah Al-Ankaboot, Verse 19
قُلۡ سِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱنظُرُواْ كَيۡفَ بَدَأَ ٱلۡخَلۡقَۚ ثُمَّ ٱللَّهُ يُنشِئُ ٱلنَّشۡأَةَ ٱلۡأٓخِرَةَۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
De ki: "Yeryuzunu dolasın ve Allah´ın (insanı) nasıl (harikulade bir sekilde) yoktan var ettigini gorun! Allah iste bu sekilde ikinci hayatınızı da var edecektir; cunku Allah her seye kadirdir
Surah Al-Ankaboot, Verse 20
يُعَذِّبُ مَن يَشَآءُ وَيَرۡحَمُ مَن يَشَآءُۖ وَإِلَيۡهِ تُقۡلَبُونَ
Diledigine azap verir, diledigine merhamet eder; hepiniz O´na donduruleceksiniz
Surah Al-Ankaboot, Verse 21
وَمَآ أَنتُم بِمُعۡجِزِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا فِي ٱلسَّمَآءِۖ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٖ
Ne yeryuzunde ne de gokte Allah´ı basınızdan savamazsınız, (bunu hic beklemeyin;) Sizi ne Allah´ın elinden alabilecek, ne de size yardım edebilecek kimse bulamazsınız
Surah Al-Ankaboot, Verse 22
وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَلِقَآئِهِۦٓ أُوْلَـٰٓئِكَ يَئِسُواْ مِن رَّحۡمَتِي وَأُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Allah´ın ayetlerini ve (sonunda) O´na kavusacaklarını inkar edenler, benim rahmetimden umitlerini kesmis olanlardır; ve onları (oteki dunyada) acıklı bir azap beklemektedir
Surah Al-Ankaboot, Verse 23
فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُواْ ٱقۡتُلُوهُ أَوۡ حَرِّقُوهُ فَأَنجَىٰهُ ٱللَّهُ مِنَ ٱلنَّارِۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Imdi (Ibrahim´e gelince,) kavminin o´na tek cevabı su oldu: "Onu oldurun, veya yakın!" Ama Allah o´nu atesten korudu. Bakın, bu (kıssa)da inanacak kimseler icin dersler vardır
Surah Al-Ankaboot, Verse 24
وَقَالَ إِنَّمَا ٱتَّخَذۡتُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ أَوۡثَٰنٗا مَّوَدَّةَ بَيۡنِكُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ ثُمَّ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ يَكۡفُرُ بَعۡضُكُم بِبَعۡضٖ وَيَلۡعَنُ بَعۡضُكُم بَعۡضٗا وَمَأۡوَىٰكُمُ ٱلنَّارُ وَمَا لَكُم مِّن نَّـٰصِرِينَ
Ve (Ibrahim) onlara dedi ki: "Siz Allah´ı bırakıp putlara taptınız. Tek sebep, bu dunyada kendinize (ve atalarınıza) karsı duydugunuz sevgiye esir olmanızdı: Ama sonra, Kıyamet Gunu birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lanet yagdıracaksınız; hepinizin varacagı yer atestir ve (orada) size yardım edecek bir kimse bulamayacaksınız
Surah Al-Ankaboot, Verse 25
۞فَـَٔامَنَ لَهُۥ لُوطٞۘ وَقَالَ إِنِّي مُهَاجِرٌ إِلَىٰ رَبِّيٓۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Bunun uzerine (kardesinin oglu) Lut o´na inandı ve "Ben (de) zulum ve kotuluk diyarını terk ederek Rabbime (donecegim): Suphesiz O kudret ve hikmet sahibidir!" dedi
Surah Al-Ankaboot, Verse 26
وَوَهَبۡنَا لَهُۥٓ إِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ وَجَعَلۡنَا فِي ذُرِّيَّتِهِ ٱلنُّبُوَّةَ وَٱلۡكِتَٰبَ وَءَاتَيۡنَٰهُ أَجۡرَهُۥ فِي ٱلدُّنۡيَاۖ وَإِنَّهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ لَمِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
(Ibrahim´e gelince,) o´na Ishak´ı ve (Ishak´ın oglu) Yakub´u bahsettik ve soyundan gelenler arasında peygamberligi ve vahyi devam ettirdik. Onu bu dunyada mukafatlandırdık; o, oteki dunyada (da) mutlaka durust ve erdemliler arasında yer alacaktır
Surah Al-Ankaboot, Verse 27
وَلُوطًا إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ إِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلۡفَٰحِشَةَ مَا سَبَقَكُم بِهَا مِنۡ أَحَدٖ مِّنَ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Lut (da Bizden aldıgı ilhamla) kavmine soyle seslenmisti: "Siz, kesinlikle, dunyada daha once hic kimsenin yapmadıgı igrenc seyler yapıyorsunuz
Surah Al-Ankaboot, Verse 28
أَئِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلرِّجَالَ وَتَقۡطَعُونَ ٱلسَّبِيلَ وَتَأۡتُونَ فِي نَادِيكُمُ ٱلۡمُنكَرَۖ فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُواْ ٱئۡتِنَا بِعَذَابِ ٱللَّهِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
Siz, erkeklere (azgın bir sehvetle) yaklasıp (cinsler arasında tabii olan) yolu kapatmıyor musunuz? Ve bu utanc verici sucları (acık) toplantılarınızda islemiyor musunuz?" Ama kavmi, "Peki," diye cevap verdi, "eger dogruları soyleyenlerden isen, basımıza Allah´ın azabını getir bakalım
Surah Al-Ankaboot, Verse 29
قَالَ رَبِّ ٱنصُرۡنِي عَلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
(Bunun uzerine Lut) "Ey Rabbim!" diye yalvardı, "Bozgunculuga ve yozlasmaya yol acan bu insanlara karsı bana yardım et
Surah Al-Ankaboot, Verse 30
وَلَمَّا جَآءَتۡ رُسُلُنَآ إِبۡرَٰهِيمَ بِٱلۡبُشۡرَىٰ قَالُوٓاْ إِنَّا مُهۡلِكُوٓاْ أَهۡلِ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةِۖ إِنَّ أَهۡلَهَا كَانُواْ ظَٰلِمِينَ
Derken (semavi) elcilerimiz Ibrahim´e (Ishak´ın dogumu) mujdesini getirdiklerinde (aynı zamanda): "Biz bu yorenin halkını yok edecegiz, cunku onlar gercek zalimlerdir!" dediler
Surah Al-Ankaboot, Verse 31
قَالَ إِنَّ فِيهَا لُوطٗاۚ قَالُواْ نَحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَن فِيهَاۖ لَنُنَجِّيَنَّهُۥ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ كَانَتۡ مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ
(Fakat Ibrahim) "Ama Lut da onlar arasında yasıyor!" diye haykırdı(gı zaman) su cevabı verdiler: "Kimin orada oldugunu iyi biliyoruz; o´nu ve karısı dısındaki butun aile efradını kesinlikle koruyacagız: karısı ise geride bırakılanlar arasında yer alacak
Surah Al-Ankaboot, Verse 32
وَلَمَّآ أَن جَآءَتۡ رُسُلُنَا لُوطٗا سِيٓءَ بِهِمۡ وَضَاقَ بِهِمۡ ذَرۡعٗاۖ وَقَالُواْ لَا تَخَفۡ وَلَا تَحۡزَنۡ إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهۡلَكَ إِلَّا ٱمۡرَأَتَكَ كَانَتۡ مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ
Elcilerimiz kendisine geldiklerinde Lut onlar adına uzuntuye kapıldı, cunku onları koruyamayacagını gordu; ama onlar Lut´a: "Korkma ve uzulme! Biz seni ve karın dısında butun aileni koruyacagız; karın ise geride bırakılanlar arasında yer alacak
Surah Al-Ankaboot, Verse 33
إِنَّا مُنزِلُونَ عَلَىٰٓ أَهۡلِ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةِ رِجۡزٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ
Bu yorenin halkına, isledikleri butun kotuluklerin karsılıgı olarak gokten mutlaka bir bela indirecegiz!" dediler
Surah Al-Ankaboot, Verse 34
وَلَقَد تَّرَكۡنَا مِنۡهَآ ءَايَةَۢ بَيِّنَةٗ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ
(Sonunda dedigimiz oldu;) ve ondan geriye, aklını kullananlar icin acık isaretler bıraktık
Surah Al-Ankaboot, Verse 35
وَإِلَىٰ مَدۡيَنَ أَخَاهُمۡ شُعَيۡبٗا فَقَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ وَٱرۡجُواْ ٱلۡيَوۡمَ ٱلۡأٓخِرَ وَلَا تَعۡثَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُفۡسِدِينَ
Medyen (halkına) da kardesleri Suayb(ı gonderdik). O, "Ey halkım!" diye seslendi, "(Yalnız) Allah´a kulluk edin, Ahiret Gunu´nu bekleyin ve yeryuzunde bozgunculuk yaparak kotuluk islemeyin
Surah Al-Ankaboot, Verse 36
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلرَّجۡفَةُ فَأَصۡبَحُواْ فِي دَارِهِمۡ جَٰثِمِينَ
Fakat, halkı o´nu yalanladı. Bu yuzden bir yer sarsıntısına maruz kaldılar ve yurtlarında cansız bir sekilde yere serildiler
Surah Al-Ankaboot, Verse 37
وَعَادٗا وَثَمُودَاْ وَقَد تَّبَيَّنَ لَكُم مِّن مَّسَٰكِنِهِمۡۖ وَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَصَدَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ وَكَانُواْ مُسۡتَبۡصِرِينَ
Mesken ve barınakların(ın kalıntıların)dan acıkca gorulecegi gibi, Ad ve Semud (kavimlerini de yok ettik). (Onlar yıkılıp gittiler.) Cunku Seytan onlara isledikleri (gunahları) guzel gosterdi ve boylece onları, hakikati kavrama yetenegine sahip oldukları halde, (Allah´ın) yol(un)dan alıkoydu
Surah Al-Ankaboot, Verse 38
وَقَٰرُونَ وَفِرۡعَوۡنَ وَهَٰمَٰنَۖ وَلَقَدۡ جَآءَهُم مُّوسَىٰ بِٱلۡبَيِّنَٰتِ فَٱسۡتَكۡبَرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَمَا كَانُواْ سَٰبِقِينَ
Karun´u, Firavun´u ve Haman´ı (da boyle cezalandırdık). Musa onlara hakikatin butun kanıtlarını getirmisti, ama onlar yeryuzunde buyukluk tasladılar (ve o´nu reddettiler); halbuki onlar (elimizden) kacıp kurtulamazlardı
Surah Al-Ankaboot, Verse 39
فَكُلًّا أَخَذۡنَا بِذَنۢبِهِۦۖ فَمِنۡهُم مَّنۡ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِ حَاصِبٗا وَمِنۡهُم مَّنۡ أَخَذَتۡهُ ٱلصَّيۡحَةُ وَمِنۡهُم مَّنۡ خَسَفۡنَا بِهِ ٱلۡأَرۡضَ وَمِنۡهُم مَّنۡ أَغۡرَقۡنَاۚ وَمَا كَانَ ٱللَّهُ لِيَظۡلِمَهُمۡ وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ
Cunku onların her birini gunahlarından dolayı hesaba cektik: Kiminin tepesinde olumcul fırtınalar estirdik; kimini (ani) bir kasırga yok etti; kimisini yerin dibine gecirdik ve kimisi de suda bogulup gitti. Onlara haksızlık yapan Allah degildi, fakat onlar kendi kendilerine haksızlık yapıyorlardı
Surah Al-Ankaboot, Verse 40
مَثَلُ ٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ أَوۡلِيَآءَ كَمَثَلِ ٱلۡعَنكَبُوتِ ٱتَّخَذَتۡ بَيۡتٗاۖ وَإِنَّ أَوۡهَنَ ٱلۡبُيُوتِ لَبَيۡتُ ٱلۡعَنكَبُوتِۚ لَوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ
Allah´tan baska (varlıkları ve gucleri) sıgınak kabul edenlerin durumu, kendisine ag oren orumcegin durumuna benzer: cunku barınakların en zayıfı orumcek agıdır. Keske bunu anlasalardı
Surah Al-Ankaboot, Verse 41
إِنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا يَدۡعُونَ مِن دُونِهِۦ مِن شَيۡءٖۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Kuskusuz Allah, insanların Kendisini bırakıp da yalvardıkları seylerin ne oldugunu cok iyi bilir; yalnız O´dur kudret sahibi, hikmet sahibi
Surah Al-Ankaboot, Verse 42
وَتِلۡكَ ٱلۡأَمۡثَٰلُ نَضۡرِبُهَا لِلنَّاسِۖ وَمَا يَعۡقِلُهَآ إِلَّا ٱلۡعَٰلِمُونَ
Iste Biz insanın onune bu temsilleri koyuyoruz: ama onların gercek anlamını ancak (Bizi) tanıyanlar kavrayabilir
Surah Al-Ankaboot, Verse 43
خَلَقَ ٱللَّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِٱلۡحَقِّۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ
(ve kesin olan su ki:) Allah gokleri ve yeri (deruni) bir hakikat uzere yarattı; unutmayın ki bu (yaratılısta) (O´na) inananların tumu icin alınacak dersler vardır
Surah Al-Ankaboot, Verse 44
ٱتۡلُ مَآ أُوحِيَ إِلَيۡكَ مِنَ ٱلۡكِتَٰبِ وَأَقِمِ ٱلصَّلَوٰةَۖ إِنَّ ٱلصَّلَوٰةَ تَنۡهَىٰ عَنِ ٱلۡفَحۡشَآءِ وَٱلۡمُنكَرِۗ وَلَذِكۡرُ ٱللَّهِ أَكۡبَرُۗ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا تَصۡنَعُونَ
Sana vahyedilen bu ilahi kelamı (baska insanlara) ilet ve namazında dikkatli ve devamlı ol; cunku namaz (insanı) cirkin fiillerden ve akla ve sagduyuya aykırı olan her turlu seyden alıkoyar; Allah´ı anmak gercekten en buyuk (erdem ve iyilik)tir. Allah butun yaptıklarınızı bilir
Surah Al-Ankaboot, Verse 45
۞وَلَا تُجَٰدِلُوٓاْ أَهۡلَ ٱلۡكِتَٰبِ إِلَّا بِٱلَّتِي هِيَ أَحۡسَنُ إِلَّا ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنۡهُمۡۖ وَقُولُوٓاْ ءَامَنَّا بِٱلَّذِيٓ أُنزِلَ إِلَيۡنَا وَأُنزِلَ إِلَيۡكُمۡ وَإِلَٰهُنَا وَإِلَٰهُكُمۡ وَٰحِدٞ وَنَحۡنُ لَهُۥ مُسۡلِمُونَ
Gecmis vahyin mensupları ile zulum ve haksızlıktan uzak durdukları surece en guzel sekilde tartısın ve deyin ki: "Bize indirilene inandıgımız gibi size indirilmis olana da inanıyoruz: cunku bizim ilahımız ile sizin ilahınız tek ve aynıdır ve biz (hepimiz) O´na teslim olmusuzdur
Surah Al-Ankaboot, Verse 46
وَكَذَٰلِكَ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَۚ فَٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ يُؤۡمِنُونَ بِهِۦۖ وَمِنۡ هَـٰٓؤُلَآءِ مَن يُؤۡمِنُ بِهِۦۚ وَمَا يَجۡحَدُ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَّا ٱلۡكَٰفِرُونَ
(Ey Muhammed!) Bu ilahi kelamı sana iste bu sekilde indirdik. Ve bu ilahi kelamı bahsettiklerimiz ona inanırlar; su (gecmis vahiylerin takipci)leri arasında da ona inananlar vardır. Mesajlarımızı, (apacık bir) hakikati inkar edenler dısında, hic kimse bile bile reddetmez
Surah Al-Ankaboot, Verse 47
وَمَا كُنتَ تَتۡلُواْ مِن قَبۡلِهِۦ مِن كِتَٰبٖ وَلَا تَخُطُّهُۥ بِيَمِينِكَۖ إِذٗا لَّٱرۡتَابَ ٱلۡمُبۡطِلُونَ
cunku, (ey Muhammed,) sen bu (vahyin gelmesi)nden once herhangi bir ilahi kelamı okumus ya da onu kendi ellerinle yazmıs degildin; oyle olsaydı, (sana vahyetmis oldugumuz) hakikati curutmeye calısanlar, insanları (onun hakkında) kuskuya sevk edebilirlerdi
Surah Al-Ankaboot, Verse 48
بَلۡ هُوَ ءَايَٰتُۢ بَيِّنَٰتٞ فِي صُدُورِ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡعِلۡمَۚ وَمَا يَجۡحَدُ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَّا ٱلظَّـٰلِمُونَ
Hayır, ama bu (ilahi kelam), dogru bilgi ile (anlayıp kavrama yetenegi ile) donatılmıs insanların kalplerine kolayca nufuz eden mesajlardan olusur; (kendilerine) zulmedenler dısında hic kimse mesajlarımızı bile bile reddetmez
Surah Al-Ankaboot, Verse 49
وَقَالُواْ لَوۡلَآ أُنزِلَ عَلَيۡهِ ءَايَٰتٞ مِّن رَّبِّهِۦۚ قُلۡ إِنَّمَا ٱلۡأٓيَٰتُ عِندَ ٱللَّهِ وَإِنَّمَآ أَنَا۠ نَذِيرٞ مُّبِينٌ
Onlar, hala, "Neden o´na Rabbinden hic mucizevi isaretler indirilmiyor?" diye sorarlar. De ki: "Mucize (gostermek) yalnız Allah´ın kudretindedir; ben ise sadece bir uyarıcıyım
Surah Al-Ankaboot, Verse 50
أَوَلَمۡ يَكۡفِهِمۡ أَنَّآ أَنزَلۡنَا عَلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ يُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَرَحۡمَةٗ وَذِكۡرَىٰ لِقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Hayret! Bu ilahi kelamı, kendilerine iletmen icin sana gondermis olmamız onlara yetmez mi? Kuskusuz onda rahmet(imizin tezahuru) ve iman edecek kimseler icin bir uyarı vardır
Surah Al-Ankaboot, Verse 51
قُلۡ كَفَىٰ بِٱللَّهِ بَيۡنِي وَبَيۡنَكُمۡ شَهِيدٗاۖ يَعۡلَمُ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۗ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِٱلۡبَٰطِلِ وَكَفَرُواْ بِٱللَّهِ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ
(Iman etmeyecek olanlara) De ki: "Benim ile sizin aranızda sahit olarak Allah yeter! O, goklerde ve yerde olan her seyi bilir. Gecersiz ve uydurma seylere inananlara ve bu suretle Allah´ı inkara sartlanmıs olanlara gelince; iste ziyanda olanlar onlardır
Surah Al-Ankaboot, Verse 52
وَيَسۡتَعۡجِلُونَكَ بِٱلۡعَذَابِ وَلَوۡلَآ أَجَلٞ مُّسَمّٗى لَّجَآءَهُمُ ٱلۡعَذَابُۚ وَلَيَأۡتِيَنَّهُم بَغۡتَةٗ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Simdi onlar, (Allah´ın) azabını cabuklastırman icin sana meydan okuyorlar; eger (bunun icin Allah tarafından) belli bir vade konulmus olmasaydı azap elbette baslarına hemen gelirdi! Ama o aniden kopup gelecek ve hicbiri de farkında olmayacak
Surah Al-Ankaboot, Verse 53
يَسۡتَعۡجِلُونَكَ بِٱلۡعَذَابِ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةُۢ بِٱلۡكَٰفِرِينَ
Onlar (Allah´ın) azabını cabuklastırman icin sana meydan okuyorlar: halbuki cehennem, hakikati inkar edenlerin tumunu kusatacaktır
Surah Al-Ankaboot, Verse 54
يَوۡمَ يَغۡشَىٰهُمُ ٱلۡعَذَابُ مِن فَوۡقِهِمۡ وَمِن تَحۡتِ أَرۡجُلِهِمۡ وَيَقُولُ ذُوقُواْ مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
azabın onları hem tepelerinden, hem de ayaklarının altından saracagı Gun (kusatacaktır). O Gun Allah: "Iste simdi yaptıklarınızı(n meyvelerini) tadın!" diyecektir
Surah Al-Ankaboot, Verse 55
يَٰعِبَادِيَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِنَّ أَرۡضِي وَٰسِعَةٞ فَإِيَّـٰيَ فَٱعۡبُدُونِ
Ey imana ermis olan kullarım! Benim arzım alabildigine genistir; o halde Bana, yalnız Bana kulluk edin
Surah Al-Ankaboot, Verse 56
كُلُّ نَفۡسٖ ذَآئِقَةُ ٱلۡمَوۡتِۖ ثُمَّ إِلَيۡنَا تُرۡجَعُونَ
Her can olumu tadacaktır (ve) sonunda herkes donup Bize gelecektir
Surah Al-Ankaboot, Verse 57
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ لَنُبَوِّئَنَّهُم مِّنَ ٱلۡجَنَّةِ غُرَفٗا تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ نِعۡمَ أَجۡرُ ٱلۡعَٰمِلِينَ
Iman edip dogru ve yararlı isler yapanları, mesken olarak, altlarından ırmaklar akan cennetteki kosklere koyacagız; ne guzel, emek sarfedenlere verilen odul
Surah Al-Ankaboot, Verse 58
ٱلَّذِينَ صَبَرُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُونَ
Sıkıntılara karsı sabırlı olanlara ve yalnız Rablerine guvenenlere
Surah Al-Ankaboot, Verse 59
وَكَأَيِّن مِّن دَآبَّةٖ لَّا تَحۡمِلُ رِزۡقَهَا ٱللَّهُ يَرۡزُقُهَا وَإِيَّاكُمۡۚ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Nice canlı var ki hicbir gecim endisesi tasımaz, (ama) sizinki(ni sagladıgı) gibi onların rızkını da Allah saglar; cunku yalnız O´dur her seyi bilen, her seyi duyan
Surah Al-Ankaboot, Verse 60
وَلَئِن سَأَلۡتَهُم مَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَسَخَّرَ ٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَ لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُۖ فَأَنَّىٰ يُؤۡفَكُونَ
(Cogu insana) oldugu gibi, sayet onlara da "Gokleri ve yeri yaratan, gunesi ve ayı (kendi koydugu yasalara) tabi kılan kimdir?" diye soracak olursan, hic tereddutsuz "Allah´tır!" derler. O halde zihinleri nasıl da tersyuz oluyor
Surah Al-Ankaboot, Verse 61
ٱللَّهُ يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦ وَيَقۡدِرُ لَهُۥٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
Allah, kullarından diledigine bol rızık bagıslar, diledigine ise olculu ve idareli: zira unutmayın, Allah her seyi hakkıyla bilir
Surah Al-Ankaboot, Verse 62
وَلَئِن سَأَلۡتَهُم مَّن نَّزَّلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَحۡيَا بِهِ ٱلۡأَرۡضَ مِنۢ بَعۡدِ مَوۡتِهَا لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُۚ قُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡقِلُونَ
Ve hep oldugu gibi, sayet onlara da: "Gokten yagmuru bosaltıp olu topraga tekrar hayat veren kimdir?" diye sorarsan, hic tereddut etmeden, "Allah´tır!" derler. De ki: "(O halde) Hamd (yalnız) Allah´a mahsustur!" Fakat onların cogu akıllarını kullanmazlar
Surah Al-Ankaboot, Verse 63
وَمَا هَٰذِهِ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَآ إِلَّا لَهۡوٞ وَلَعِبٞۚ وَإِنَّ ٱلدَّارَ ٱلۡأٓخِرَةَ لَهِيَ ٱلۡحَيَوَانُۚ لَوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ
Cunku (akıllarını kullansalardı bilirlerdi ki) bu dunya hayatı gecici bir zevk ve eglenceden baska bir sey degildir; oysa sonraki hayat, tek (gercek) hayattır: keske bunu bilselerdi
Surah Al-Ankaboot, Verse 64
فَإِذَا رَكِبُواْ فِي ٱلۡفُلۡكِ دَعَوُاْ ٱللَّهَ مُخۡلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَ فَلَمَّا نَجَّىٰهُمۡ إِلَى ٱلۡبَرِّ إِذَا هُمۡ يُشۡرِكُونَ
Bir gemiye bindikleri zaman (ve kendilerini tehlikede gordukleri sırada) (iste o anda) icten bir inancla yalnız Allah´a yalvarıp yakarırlar; sag salim karaya cıkar cıkmaz da bazı hayali gucleri (tekrar) O´na ortak kos(maya basl)arlar
Surah Al-Ankaboot, Verse 65
لِيَكۡفُرُواْ بِمَآ ءَاتَيۡنَٰهُمۡ وَلِيَتَمَتَّعُواْۚ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ
boylece kendilerine bahsettigimiz her turlu (nimete) karsı nankorluk yapar ve dunyadaki hayatlarından (ahmakca) zevk almaya devam ederler; fakat, gunu gelince (gercegi) ogrenecekler
Surah Al-Ankaboot, Verse 66
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا جَعَلۡنَا حَرَمًا ءَامِنٗا وَيُتَخَطَّفُ ٱلنَّاسُ مِنۡ حَوۡلِهِمۡۚ أَفَبِٱلۡبَٰطِلِ يُؤۡمِنُونَ وَبِنِعۡمَةِ ٱللَّهِ يَكۡفُرُونَ
Gormezler mi ki cevrelerindeki insanlar (korku ve umitsizlik icinde) panige kapılmısken (Bize inananlar icin) guvenli bir sıgınak olusturmusuz? Yoksa hala gecersiz ve anlamsız seylere inan(maya devam ed)ip Allah´ın nimetini inkar mı edecekler
Surah Al-Ankaboot, Verse 67
وَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّنِ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوۡ كَذَّبَ بِٱلۡحَقِّ لَمَّا جَآءَهُۥٓۚ أَلَيۡسَ فِي جَهَنَّمَ مَثۡوٗى لِّلۡكَٰفِرِينَ
Kendi uydurdugu yalanları Allah´a isnad edenden yahut o´na (vahiyle) gelen hakikati yalanlayandan daha zalim kim olabilir? (Bu sekilde) hakikati inkar edenler icin cehennem (en uygun) yer degil mi
Surah Al-Ankaboot, Verse 68
وَٱلَّذِينَ جَٰهَدُواْ فِينَا لَنَهۡدِيَنَّهُمۡ سُبُلَنَاۚ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَمَعَ ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Ama davamız ugrunda ustun gayret gosterenleri, Bize varan yollara mutlaka yoneltiriz: Allah, kuskusuz, iyilik yapanlarla beraberdir
Surah Al-Ankaboot, Verse 69