Surah Ya-Seen - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
يسٓ
Yasin
Surah Ya-Seen, Verse 1
وَٱلۡقُرۡءَانِ ٱلۡحَكِيمِ
Hikmet sahibi Kur’an hakkı icin
Surah Ya-Seen, Verse 2
إِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Muhakkak ki sen (Ey Rasulum, tarafımızdan elci olarak kullarıma) gonderilen peygamberlerdensin
Surah Ya-Seen, Verse 3
عَلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Dogru bir yol, (Islam dini) uzerindesin
Surah Ya-Seen, Verse 4
تَنزِيلَ ٱلۡعَزِيزِ ٱلرَّحِيمِ
Kur’an, Aziz, Rahim olan Allah’ın indirdigi bir kitabdır
Surah Ya-Seen, Verse 5
لِتُنذِرَ قَوۡمٗا مَّآ أُنذِرَ ءَابَآؤُهُمۡ فَهُمۡ غَٰفِلُونَ
Babaları (Allah’ın azabı ile) korkutulmamıs bir kavmi (Kureysi) korkutasın diye gonderildin. Cunku onlar habersiz gafillerdir
Surah Ya-Seen, Verse 6
لَقَدۡ حَقَّ ٱلۡقَوۡلُ عَلَىٰٓ أَكۡثَرِهِمۡ فَهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ
Dogrusu cogunun uzerine azap gerceklesmistir. (Cunku imanı istemiyecekleri, Allah tarafından biliniyor) artık onlar iman etmezler
Surah Ya-Seen, Verse 7
إِنَّا جَعَلۡنَا فِيٓ أَعۡنَٰقِهِمۡ أَغۡلَٰلٗا فَهِيَ إِلَى ٱلۡأَذۡقَانِ فَهُم مُّقۡمَحُونَ
Cunku biz, o kafirlerin boyunlarına baglar gecirmisiz ki, bunlar cenelerine dayanmıstır da basları yukarı kalkık bulunuyorlar. (Artık hak tarafına baslarını ceviripte boyun egmezler)
Surah Ya-Seen, Verse 8
وَجَعَلۡنَا مِنۢ بَيۡنِ أَيۡدِيهِمۡ سَدّٗا وَمِنۡ خَلۡفِهِمۡ سَدّٗا فَأَغۡشَيۡنَٰهُمۡ فَهُمۡ لَا يُبۡصِرُونَ
Biz onların onlerine (ahiret islerine) bir engel, arkalarına (dunya islerine) bir engel cekip kendilerini sarmısız da artık onlar (hakkı) gondermezler
Surah Ya-Seen, Verse 9
وَسَوَآءٌ عَلَيۡهِمۡ ءَأَنذَرۡتَهُمۡ أَمۡ لَمۡ تُنذِرۡهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ
Sen onları korkutsan da, korkutmasan da onlarca birdir; iman etmezler
Surah Ya-Seen, Verse 10
إِنَّمَا تُنذِرُ مَنِ ٱتَّبَعَ ٱلذِّكۡرَ وَخَشِيَ ٱلرَّحۡمَٰنَ بِٱلۡغَيۡبِۖ فَبَشِّرۡهُ بِمَغۡفِرَةٖ وَأَجۡرٖ كَرِيمٍ
Sen ancak Kur’an’a tabi olan, onunla amel eden ve gormedigi Rahman’a icten saygı besliyen kimseyi sakındırırsın. Iste onu hem bir magfiretle (dunyadaki gunahlarının bagıslanmasıyla), hem de iyi mukafatla (cennetle) mujdele
Surah Ya-Seen, Verse 11
إِنَّا نَحۡنُ نُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَنَكۡتُبُ مَا قَدَّمُواْ وَءَاثَٰرَهُمۡۚ وَكُلَّ شَيۡءٍ أَحۡصَيۡنَٰهُ فِيٓ إِمَامٖ مُّبِينٖ
Gercekten biz, oluleri diriltiriz; (olumlerinden once iyi ve kotu) ileri gonderdikleri amelleri ve (oldukten sonra) geri bıraktıkları (iyi ve kotu) eserleri yazarız. Biz her seyi Imam-ı Mubin’de= Levh-i Mahfuz’da yazıp saymısızdır
Surah Ya-Seen, Verse 12
وَٱضۡرِبۡ لَهُم مَّثَلًا أَصۡحَٰبَ ٱلۡقَرۡيَةِ إِذۡ جَآءَهَا ٱلۡمُرۡسَلُونَ
(Ey Rasulum), Mekke halkına, o sehir halkının (Antakya’lıların) halini misal goster. Hani oraya (Isa’nın gonderdigi) elciler gelmisti
Surah Ya-Seen, Verse 13
إِذۡ أَرۡسَلۡنَآ إِلَيۡهِمُ ٱثۡنَيۡنِ فَكَذَّبُوهُمَا فَعَزَّزۡنَا بِثَالِثٖ فَقَالُوٓاْ إِنَّآ إِلَيۡكُم مُّرۡسَلُونَ
O vakit kendilerine (Isa’nın Havari’lerinden) iki elci gondermistik de bunları tekzip etmislerdi. Biz de bir ucuncu elci ile bu ikisini takviye etmistik. (Bu uc elci varip Antakya halkına) soyle demislerdi: “- Gercekten biz, size gonderilmis elcileriz.”
Surah Ya-Seen, Verse 14
قَالُواْ مَآ أَنتُمۡ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُنَا وَمَآ أَنزَلَ ٱلرَّحۡمَٰنُ مِن شَيۡءٍ إِنۡ أَنتُمۡ إِلَّا تَكۡذِبُونَ
Onlar dediler ki: “- Siz, ancak bizim gibi bir insansınız (bize bir ustunlugunuz yok), hem Rahman= Allah bir sey (kitap) indirmemistir. Siz, sırf yalan soyluyorsunuz.”
Surah Ya-Seen, Verse 15
قَالُواْ رَبُّنَا يَعۡلَمُ إِنَّآ إِلَيۡكُمۡ لَمُرۡسَلُونَ
(Elciler onlara soyle) dediler: “- Rabbimiz biliyor ki, biz gercekten size gonderilmis elcileriz
Surah Ya-Seen, Verse 16
وَمَا عَلَيۡنَآ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُ ٱلۡمُبِينُ
Bize dusen, ancak apacık bir tebligdir.”
Surah Ya-Seen, Verse 17
قَالُوٓاْ إِنَّا تَطَيَّرۡنَا بِكُمۡۖ لَئِن لَّمۡ تَنتَهُواْ لَنَرۡجُمَنَّكُمۡ وَلَيَمَسَّنَّكُم مِّنَّا عَذَابٌ أَلِيمٞ
(Onlar, elcilere) dediler ki: “- Dogrusu biz, sizinle ugursuzlandık. Eger (bu sozunuzden) vaz gecmezseniz, muhakkak sizi tasla oldururuz; ve her halde size bizden cok acıklı bir azap dokunur.”
Surah Ya-Seen, Verse 18
قَالُواْ طَـٰٓئِرُكُم مَّعَكُمۡ أَئِن ذُكِّرۡتُمۚ بَلۡ أَنتُمۡ قَوۡمٞ مُّسۡرِفُونَ
(Elciler) dediler ki: “- Ugursuzlugunuz yanınızdadır. Nasihat edilirseniz mi (bunu ugursuzluga yoruyorsunuz ve bizi tehdit ediyorsunuz)? Dogrusu siz, haddi asmıs bir kavimsiniz.”
Surah Ya-Seen, Verse 19
وَجَآءَ مِنۡ أَقۡصَا ٱلۡمَدِينَةِ رَجُلٞ يَسۡعَىٰ قَالَ يَٰقَوۡمِ ٱتَّبِعُواْ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
(O esnada, elcilerin geldigini haber alan ve Allah’a ibadet etmekte olan) bir adam (Habibu’n-Neccar), sehrin ta ucundan kosarak geldi (ve soyle) dedi: “- Ey kavmim, uyun bu gonderilen elcilere
Surah Ya-Seen, Verse 20
ٱتَّبِعُواْ مَن لَّا يَسۡـَٔلُكُمۡ أَجۡرٗا وَهُم مُّهۡتَدُونَ
Uyun sizden bir ucret istemiyen kimselere ki, onlar hidayet uzeredirler
Surah Ya-Seen, Verse 21
وَمَالِيَ لَآ أَعۡبُدُ ٱلَّذِي فَطَرَنِي وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Hem bana ne oldu ki, beni yaradana ibadet etmiyeyim? Hepiniz de dondurulup O’na goturuleceksiniz
Surah Ya-Seen, Verse 22
ءَأَتَّخِذُ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةً إِن يُرِدۡنِ ٱلرَّحۡمَٰنُ بِضُرّٖ لَّا تُغۡنِ عَنِّي شَفَٰعَتُهُمۡ شَيۡـٔٗا وَلَا يُنقِذُونِ
Hic ben O’ndan baska tanrılar edinir miyim? Eger O Rahman (Allah) bana bir keder murad ederse, o tanrıların sefaatı bana hic bir fayda vermez; ve onlar beni kurtaramazlar
Surah Ya-Seen, Verse 23
إِنِّيٓ إِذٗا لَّفِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٍ
Suphe yok ki, o takdirde ben, apacık bir sapıklık icindeyim
Surah Ya-Seen, Verse 24
إِنِّيٓ ءَامَنتُ بِرَبِّكُمۡ فَٱسۡمَعُونِ
Haberiniz olsun ki ben, Rabbinize iman getirdim; gelin beni dinleyin.”
Surah Ya-Seen, Verse 25
قِيلَ ٱدۡخُلِ ٱلۡجَنَّةَۖ قَالَ يَٰلَيۡتَ قَوۡمِي يَعۡلَمُونَ
(Onun nasihatlarına ragmen, kavmi onu oldurduler. Ruhuna hitaben soyle) denildi; “- Haydi, gir cennete!” (Cevap olarak ruhu soyle) dedi: “- Ne olurdu, kavmim bilselerdi, tasdik etselerdi
Surah Ya-Seen, Verse 26
بِمَا غَفَرَ لِي رَبِّي وَجَعَلَنِي مِنَ ٱلۡمُكۡرَمِينَ
Rabbimin beni bagısladıgını, beni cennetle ikram edilenlerden kıldıgını...”
Surah Ya-Seen, Verse 27
۞وَمَآ أَنزَلۡنَا عَلَىٰ قَوۡمِهِۦ مِنۢ بَعۡدِهِۦ مِن جُندٖ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَمَا كُنَّا مُنزِلِينَ
(Habibu’n-Neccar’ın, kavmi tarafından) oldurulmesinden sonra kavminin uzerine (azab olarak) gokten bir ordu indirmedik, indirecek de degildik
Surah Ya-Seen, Verse 28
إِن كَانَتۡ إِلَّا صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ فَإِذَا هُمۡ خَٰمِدُونَ
O (helak edilislerine sebep) yalnız bir sayha (Cebrail’in sesi) oldu; hemen sonuverdiler (oldu gittiler)
Surah Ya-Seen, Verse 29
يَٰحَسۡرَةً عَلَى ٱلۡعِبَادِۚ مَا يَأۡتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ
Yazıklar olsun o kullara ki, ne zaman kendilerine bir peygamber gelse, muhakkak onu alaya alırlardı
Surah Ya-Seen, Verse 30
أَلَمۡ يَرَوۡاْ كَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّنَ ٱلۡقُرُونِ أَنَّهُمۡ إِلَيۡهِمۡ لَا يَرۡجِعُونَ
Onlar (Mekke kafirleri) gormediler mi ki, kendilerinden evvel ne kadar nesiller helak etmisiz; onlar (oldukten sonra) hic donup onlara gelmiyorlar
Surah Ya-Seen, Verse 31
وَإِن كُلّٞ لَّمَّا جَمِيعٞ لَّدَيۡنَا مُحۡضَرُونَ
(Ummetlerin) hepsi muhakkak toplanıp huzurumuza getirileceklerdir
Surah Ya-Seen, Verse 32
وَءَايَةٞ لَّهُمُ ٱلۡأَرۡضُ ٱلۡمَيۡتَةُ أَحۡيَيۡنَٰهَا وَأَخۡرَجۡنَا مِنۡهَا حَبّٗا فَمِنۡهُ يَأۡكُلُونَ
Hem olu (kurumus) arz, (kudretimize ve oluleri dirilttigimize delalet eden) bir alamettir onlara: Biz ona (yagmur sebebiyle) hayat verdik; ondan daneler cıkardık da ondan yiyip duruyorlar
Surah Ya-Seen, Verse 33
وَجَعَلۡنَا فِيهَا جَنَّـٰتٖ مِّن نَّخِيلٖ وَأَعۡنَٰبٖ وَفَجَّرۡنَا فِيهَا مِنَ ٱلۡعُيُونِ
Biz o arzda hurmalıklardan, uzum baglarından cesitli bahceler yaptık; iclerinde gozeler kaynattık (nehirler akıttık)
Surah Ya-Seen, Verse 34
لِيَأۡكُلُواْ مِن ثَمَرِهِۦ وَمَا عَمِلَتۡهُ أَيۡدِيهِمۡۚ أَفَلَا يَشۡكُرُونَ
(Bu sayılanlardan her birinin) mahsulunden ve kendi ellerinin yetistirdiklerinden yesinler diye... Hala sukretmiyecekler mi
Surah Ya-Seen, Verse 35
سُبۡحَٰنَ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلۡأَزۡوَٰجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنۢبِتُ ٱلۡأَرۡضُ وَمِنۡ أَنفُسِهِمۡ وَمِمَّا لَا يَعۡلَمُونَ
Arzın bitirdiklerinden, kendi evladlarından ve daha bilmiyecekleri seylerden, butun (erkek ve disi turlerden ibaret) ciftleri yaratan Allah cok yucedir
Surah Ya-Seen, Verse 36
وَءَايَةٞ لَّهُمُ ٱلَّيۡلُ نَسۡلَخُ مِنۡهُ ٱلنَّهَارَ فَإِذَا هُم مُّظۡلِمُونَ
Gece de (kudretimize delalet eden) bir alamettir onlara: Ondan gunduzu soyar cıkarırız. Bir de bakarlar ki, karanlıga dalmıslardır
Surah Ya-Seen, Verse 37
وَٱلشَّمۡسُ تَجۡرِي لِمُسۡتَقَرّٖ لَّهَاۚ ذَٰلِكَ تَقۡدِيرُ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡعَلِيمِ
Gunes de (bir alamettir): Kendi mihveri etrafında muayyen bir vakit icin hareket ediyor. Bu Aziz = her seye galib olan, Alim= her seyi bilen Allah’ın takdiridir
Surah Ya-Seen, Verse 38
وَٱلۡقَمَرَ قَدَّرۡنَٰهُ مَنَازِلَ حَتَّىٰ عَادَ كَٱلۡعُرۡجُونِ ٱلۡقَدِيمِ
Ayın da seyrine menziller (miktarlar) takdir ettik. Nihayet kurumus eski hurma dalının yay seklini alır
Surah Ya-Seen, Verse 39
لَا ٱلشَّمۡسُ يَنۢبَغِي لَهَآ أَن تُدۡرِكَ ٱلۡقَمَرَ وَلَا ٱلَّيۡلُ سَابِقُ ٱلنَّهَارِۚ وَكُلّٞ فِي فَلَكٖ يَسۡبَحُونَ
Ne gunesin aya yetismesi mumkun olur, ne de gece gunduzu gecer. Hepsi (gunes, ay ve yıldızlar ayrı ayrı) bir felekte yuzerler, devirlerini tamamlarlar
Surah Ya-Seen, Verse 40
وَءَايَةٞ لَّهُمۡ أَنَّا حَمَلۡنَا ذُرِّيَّتَهُمۡ فِي ٱلۡفُلۡكِ ٱلۡمَشۡحُونِ
Insanlar icin (kudretimize delalet eden) bir alamet de (ticarete gonderdikleri) evladlarını dolu gemide tasımamız
Surah Ya-Seen, Verse 41
وَخَلَقۡنَا لَهُم مِّن مِّثۡلِهِۦ مَا يَرۡكَبُونَ
Ve kendilerine bunun gibi, binecekleri seyler (turlu vasıtalar) yaratmamızdır
Surah Ya-Seen, Verse 42
وَإِن نَّشَأۡ نُغۡرِقۡهُمۡ فَلَا صَرِيخَ لَهُمۡ وَلَا هُمۡ يُنقَذُونَ
Dilersek onları (denizde) bogarız da, o takdirde kendilerine ne bir imdatcı vardır, ne de onlar kurtarılırlar
Surah Ya-Seen, Verse 43
إِلَّا رَحۡمَةٗ مِّنَّا وَمَتَٰعًا إِلَىٰ حِينٖ
Ancak tarafımızdan bir rahmet ve mukadder ecele kadar yasayıs onları kurtarır
Surah Ya-Seen, Verse 44
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱتَّقُواْ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيكُمۡ وَمَا خَلۡفَكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ
Onlara (o Mekke halkına Peygamber tarafından): “-Onunuzdeki ahiret isinden ve arkanızdaki dunya felaketlerinden korkun ki, merhamet olunasınız.” denildigi zaman (yuz cevirdiler)
Surah Ya-Seen, Verse 45
وَمَا تَأۡتِيهِم مِّنۡ ءَايَةٖ مِّنۡ ءَايَٰتِ رَبِّهِمۡ إِلَّا كَانُواْ عَنۡهَا مُعۡرِضِينَ
Kendilerine Rablerinin ayetlerinden herhangi bir ayet (mucize) gelse, muhakkak ondan yuz ceviregeldiler
Surah Ya-Seen, Verse 46
وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ أَنفِقُواْ مِمَّا رَزَقَكُمُ ٱللَّهُ قَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَنُطۡعِمُ مَن لَّوۡ يَشَآءُ ٱللَّهُ أَطۡعَمَهُۥٓ إِنۡ أَنتُمۡ إِلَّا فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Onlara: “-Allah’ın size rızık olarak verdigi seylerden hayra harcayın.” denildigi zaman, o kafir olanlar, iman edenlere soyle dediler: “- O kimseye biz mi yedirecegiz ki, Allah dileseydi ona yiyecegini verirdi? Siz (Allah’ın iradesine aykırı teklifte bulunmakla) ancak apacık bir sapıklık icindesiniz.”
Surah Ya-Seen, Verse 47
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
(Yine Mekke kafirleri soyle) diyorlar: “- Bu kıyametin vaadi ne zaman, eger dogru soyleyenlerseniz?”
Surah Ya-Seen, Verse 48
مَا يَنظُرُونَ إِلَّا صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ تَأۡخُذُهُمۡ وَهُمۡ يَخِصِّمُونَ
Onların bekledigi sadece bir sayhadır (Sur’a ilk ufurulustur) ki, onlar cekisip dururlarken kendilerini yakalayıverir
Surah Ya-Seen, Verse 49
فَلَا يَسۡتَطِيعُونَ تَوۡصِيَةٗ وَلَآ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِمۡ يَرۡجِعُونَ
O zaman bir vasiyyet (soz) bile yapamazlar, ailelerine de (carsı ve sokaklardan) donemezler
Surah Ya-Seen, Verse 50
وَنُفِخَ فِي ٱلصُّورِ فَإِذَا هُم مِّنَ ٱلۡأَجۡدَاثِ إِلَىٰ رَبِّهِمۡ يَنسِلُونَ
(Bir de ikinci defa) Sur’a ufurulmustur. Ne baksınlar, kabirlerden Rablerine dogru akın ediyorlar
Surah Ya-Seen, Verse 51
قَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا مَنۢ بَعَثَنَا مِن مَّرۡقَدِنَاۜۗ هَٰذَا مَا وَعَدَ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَصَدَقَ ٱلۡمُرۡسَلُونَ
“-Eyvah basımıza gelenlere!...Kim kaldırdı bizi uyudugumuz yerden? Iste bu, O Rahman’ın vaad buyurdugu (kıyamet)...Dogru imis, o gonderilen peygamberler.” derler
Surah Ya-Seen, Verse 52
إِن كَانَتۡ إِلَّا صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ فَإِذَا هُمۡ جَمِيعٞ لَّدَيۡنَا مُحۡضَرُونَ
Baska degil, sadece bir tek sayha (Sur’a son bir ufurulus) olmus. Derhal hepsi toplanmıs, (hesap icin) huzurumuza gelmislerdir
Surah Ya-Seen, Verse 53
فَٱلۡيَوۡمَ لَا تُظۡلَمُ نَفۡسٞ شَيۡـٔٗا وَلَا تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Artık bugun hic kimseye zerre kadar zulum edilmez. Sadece yaptıklarınızın cezasını cekeceksiniz
Surah Ya-Seen, Verse 54
إِنَّ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ ٱلۡيَوۡمَ فِي شُغُلٖ فَٰكِهُونَ
Gercekten cennetlik olanlar, bugun (kıyamette) pek guzel bir mesguliyet icinde zevklenmektedirler
Surah Ya-Seen, Verse 55
هُمۡ وَأَزۡوَٰجُهُمۡ فِي ظِلَٰلٍ عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِ مُتَّكِـُٔونَ
Kendileri ve zevceleri, agacların golgeleri altında suslu koltuklar uzerine kurulub yaslanmıslardır
Surah Ya-Seen, Verse 56
لَهُمۡ فِيهَا فَٰكِهَةٞ وَلَهُم مَّا يَدَّعُونَ
Onlara orada (cennetde) cesitli meyve var; hem onlara istedikleri her sey var
Surah Ya-Seen, Verse 57
سَلَٰمٞ قَوۡلٗا مِّن رَّبّٖ رَّحِيمٖ
Allah tarafından (melekler vasıtasıyla) bir soz olarak onlara “Selam” vardır
Surah Ya-Seen, Verse 58
وَٱمۡتَٰزُواْ ٱلۡيَوۡمَ أَيُّهَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ
Muminler bir araya toplanıb cennete goturulurken, Allah mucrimlere soyle buyurur:” - Ey Gunahkarlar! Bugun muminlerden ayrılın
Surah Ya-Seen, Verse 59
۞أَلَمۡ أَعۡهَدۡ إِلَيۡكُمۡ يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ أَن لَّا تَعۡبُدُواْ ٱلشَّيۡطَٰنَۖ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوّٞ مُّبِينٞ
Seytana itaat etmeyin, o size acık bir dusmandır diye size ogud vermedim mi? Ey Adem ogulları
Surah Ya-Seen, Verse 60
وَأَنِ ٱعۡبُدُونِيۚ هَٰذَا صِرَٰطٞ مُّسۡتَقِيمٞ
Bir de bana ibadet edin, dogru yol budur (diye emretmedim mi)?”
Surah Ya-Seen, Verse 61
وَلَقَدۡ أَضَلَّ مِنكُمۡ جِبِلّٗا كَثِيرًاۖ أَفَلَمۡ تَكُونُواْ تَعۡقِلُونَ
Boyle iken icinizden bir cok kimseleri seytan yoldan cıkardı. O vakit neye dusunur akıl eder olmadınız
Surah Ya-Seen, Verse 62
هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِي كُنتُمۡ تُوعَدُونَ
Iste bu, (dunyada) korkutula geldiginiz cehennemdir
Surah Ya-Seen, Verse 63
ٱصۡلَوۡهَا ٱلۡيَوۡمَ بِمَا كُنتُمۡ تَكۡفُرُونَ
Bugun girin oraya, onu inkar ettiginiz icin
Surah Ya-Seen, Verse 64
ٱلۡيَوۡمَ نَخۡتِمُ عَلَىٰٓ أَفۡوَٰهِهِمۡ وَتُكَلِّمُنَآ أَيۡدِيهِمۡ وَتَشۡهَدُ أَرۡجُلُهُم بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ
Bugun onların agızlarını muhurleriz de elleri, ne yapıyor idiyseler bize soyler ve ayakları sahidlik eder
Surah Ya-Seen, Verse 65
وَلَوۡ نَشَآءُ لَطَمَسۡنَا عَلَىٰٓ أَعۡيُنِهِمۡ فَٱسۡتَبَقُواْ ٱلصِّرَٰطَ فَأَنَّىٰ يُبۡصِرُونَ
Eger dileseydik, o kafirlerin (hakkı gormiyen dalalet) gozlerini silme kor ederdik de (onlar akıllarını baslarına alarak) hak yola (imana) kosar, yarıs ederlerdi. Fakat simdi onlar nasıl gorecekler (hakkı anlayacaklar)
Surah Ya-Seen, Verse 66
وَلَوۡ نَشَآءُ لَمَسَخۡنَٰهُمۡ عَلَىٰ مَكَانَتِهِمۡ فَمَا ٱسۡتَطَٰعُواْ مُضِيّٗا وَلَا يَرۡجِعُونَ
Bir de dileseydik, kılıklarını oldukları yerde cirkin bir sekle cevirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne donebilirlerdi
Surah Ya-Seen, Verse 67
وَمَن نُّعَمِّرۡهُ نُنَكِّسۡهُ فِي ٱلۡخَلۡقِۚ أَفَلَا يَعۡقِلُونَ
Bununla beraber kimin omrunu uzatıyorsak, yaratılısta onu tersine ceviriyoruz (kuvvetini dusuruyoruz). Hala anlamıyorlar mı (Allah’ın kudretini anlayıb dogru yola gelmiyecekler mi)
Surah Ya-Seen, Verse 68
وَمَا عَلَّمۡنَٰهُ ٱلشِّعۡرَ وَمَا يَنۢبَغِي لَهُۥٓۚ إِنۡ هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ وَقُرۡءَانٞ مُّبِينٞ
Biz O’na (Peygambere) siir ogretmedik, O’na yarasmaz da... O kitab, sade bir oguddur ve (haramla helalı) acıklayan bir Kur’an’dır
Surah Ya-Seen, Verse 69
لِّيُنذِرَ مَن كَانَ حَيّٗا وَيَحِقَّ ٱلۡقَوۡلُ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ
Aklı olanı korkutmak, kafirlere de azab gerceklesmek icin
Surah Ya-Seen, Verse 70
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا خَلَقۡنَا لَهُم مِّمَّا عَمِلَتۡ أَيۡدِينَآ أَنۡعَٰمٗا فَهُمۡ لَهَا مَٰلِكُونَ
(Sunu da o Mekke halkı) gormediler mi: Biz, onlar icin, kudretimizin meydana getirdiklerinden bir takım davarlar yaratmısız da, onlara sahib bulunuyorlar
Surah Ya-Seen, Verse 71
وَذَلَّلۡنَٰهَا لَهُمۡ فَمِنۡهَا رَكُوبُهُمۡ وَمِنۡهَا يَأۡكُلُونَ
O hayvanları, kendi menfaatlerine baglı kıldık da, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar
Surah Ya-Seen, Verse 72
وَلَهُمۡ فِيهَا مَنَٰفِعُ وَمَشَارِبُۚ أَفَلَا يَشۡكُرُونَ
Onlarda daha bir cok menfaatleri ve turlu icecekleri (sutler) var. Hala sukretmiyecekler mi
Surah Ya-Seen, Verse 73
وَٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ ءَالِهَةٗ لَّعَلَّهُمۡ يُنصَرُونَ
Onlar, tuttular Allah’dan baska bir takım ilahlar (putlar) edindiler; umuyorlar ki, (putlar tarafından) yardım olunacaklar
Surah Ya-Seen, Verse 74
لَا يَسۡتَطِيعُونَ نَصۡرَهُمۡ وَهُمۡ لَهُمۡ جُندٞ مُّحۡضَرُونَ
Putların kendilerine yardıma gucleri yetmez. Onlar ise putlara karsı itaata hazır askerlerdir
Surah Ya-Seen, Verse 75
فَلَا يَحۡزُنكَ قَوۡلُهُمۡۘ إِنَّا نَعۡلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعۡلِنُونَ
O halde (Ey Rasulum), o kafirlerin sozu, (tekzibi) seni mahzun etmesin. Biz, onların (iclerinde) gizlediklerini de, acıga vurduklarını da biliriz
Surah Ya-Seen, Verse 76
أَوَلَمۡ يَرَ ٱلۡإِنسَٰنُ أَنَّا خَلَقۡنَٰهُ مِن نُّطۡفَةٖ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٞ مُّبِينٞ
O (inkarcı) insan gormedi mi: Biz onu bir nutfeden yarattık. Simdi de asikar bir mucadeleci kesiliverdi
Surah Ya-Seen, Verse 77
وَضَرَبَ لَنَا مَثَلٗا وَنَسِيَ خَلۡقَهُۥۖ قَالَ مَن يُحۡيِ ٱلۡعِظَٰمَ وَهِيَ رَمِيمٞ
(Nutfeden) yaratılısını unutarak bize bir de misal getirdi: “- Bu kemikleri kim diriltir, onlar curuyup dagılmısken?” dedi
Surah Ya-Seen, Verse 78
قُلۡ يُحۡيِيهَا ٱلَّذِيٓ أَنشَأَهَآ أَوَّلَ مَرَّةٖۖ وَهُوَ بِكُلِّ خَلۡقٍ عَلِيمٌ
(Ey Rasulum), de ki: “-Onları ilk defa yaratan diriltir ve O, her yaratılanı tamamiyle bilir.”
Surah Ya-Seen, Verse 79
ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُم مِّنَ ٱلشَّجَرِ ٱلۡأَخۡضَرِ نَارٗا فَإِذَآ أَنتُم مِّنۡهُ تُوقِدُونَ
O (Allah) ki, size yesil agactan bir ates yaptı da simdi siz ondan yakıb duruyorsunuz
Surah Ya-Seen, Verse 80
أَوَلَيۡسَ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِقَٰدِرٍ عَلَىٰٓ أَن يَخۡلُقَ مِثۡلَهُمۚ بَلَىٰ وَهُوَ ٱلۡخَلَّـٰقُ ٱلۡعَلِيمُ
Gokleri ve yeri yaratan (Allah) onlar gibisini yaratmaga gucu yetmez mi? Elbette buna gucu yeter. O, her seyi yaratandır, her seyi bilendir
Surah Ya-Seen, Verse 81
إِنَّمَآ أَمۡرُهُۥٓ إِذَآ أَرَادَ شَيۡـًٔا أَن يَقُولَ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
Allah’ın sanı, bir seyin olmasını diledigi zaman, ona sadece “ol” demektir; o oluverir
Surah Ya-Seen, Verse 82
فَسُبۡحَٰنَ ٱلَّذِي بِيَدِهِۦ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيۡءٖ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
O halde her seyin mulkiyet ve tasarrufu kudret elinde olan Allah ne yucedir!... (Oldukten sonra hep) O’na dondurulub goturuleceksiniz
Surah Ya-Seen, Verse 83