Surah Fatir - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ فَاطِرِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ جَاعِلِ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةِ رُسُلًا أُوْلِيٓ أَجۡنِحَةٖ مَّثۡنَىٰ وَثُلَٰثَ وَرُبَٰعَۚ يَزِيدُ فِي ٱلۡخَلۡقِ مَا يَشَآءُۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Gokleri ve yeri yaratıp melekleri ikiser, ucer, dorder kanatlı elciler yapan, (peygamberlere gonderen) Allah’a hamd olsun. Allahyarattıgı seylerde diledigi kadar (vasıflar) ziyade eder. Muhakkak ki Allah, her seye kadirdir
Surah Fatir, Verse 1
مَّا يَفۡتَحِ ٱللَّهُ لِلنَّاسِ مِن رَّحۡمَةٖ فَلَا مُمۡسِكَ لَهَاۖ وَمَا يُمۡسِكۡ فَلَا مُرۡسِلَ لَهُۥ مِنۢ بَعۡدِهِۦۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Allah’ın insanlara gonderecegi herhangi bir rahmet ve nimeti engelleyip tutacak yoktur. Her neyi de tutarsa, onu da ondan sonra salacak yoktur. O, Aziz’dir= her seye galibdir. Hakim’dir= hukmunde hikmet sahibidir
Surah Fatir, Verse 2
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتَ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡۚ هَلۡ مِنۡ خَٰلِقٍ غَيۡرُ ٱللَّهِ يَرۡزُقُكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۚ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ فَأَنَّىٰ تُؤۡفَكُونَ
Ey insanlar! Allah’ın uzerinizdeki nimetini hatırlayın. Size, gokten ve yerden rızık verecek Allah’dan baska bir yaratıcı var mı? O’ndan baska bir ilah yoktur. O halde hangi yonden (imandan kufre) cevriliyorsunuz
Surah Fatir, Verse 3
وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدۡ كُذِّبَتۡ رُسُلٞ مِّن قَبۡلِكَۚ وَإِلَى ٱللَّهِ تُرۡجَعُ ٱلۡأُمُورُ
(Ey Rasulum, Kureys kavmi) seni tekzip ediyorlarsa (buna uzulme, sabret,) senden onceki peygamberler de tekzip edildi. Butun isler Allah’a dondurulur, (kıyamette herkesin hesabı gorulur)
Surah Fatir, Verse 4
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞۖ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِٱللَّهِ ٱلۡغَرُورُ
Ey insanlar! Muhakkak Allah’ın vaadi (oldukten sonra dirilmek, hesaba cekilmek) vuku bulacaktır. O halde, sakın dunya hayatı sizi aldatmasın; Seytan da sakın sizi Allah’ın dininden aldatıp kaydırmasın
Surah Fatir, Verse 5
إِنَّ ٱلشَّيۡطَٰنَ لَكُمۡ عَدُوّٞ فَٱتَّخِذُوهُ عَدُوًّاۚ إِنَّمَا يَدۡعُواْ حِزۡبَهُۥ لِيَكُونُواْ مِنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلسَّعِيرِ
Hakikaten seytan (oteden beri) size dusmandır, siz de onu dusman edinin; cunku o, etrafına toplanan avanesini ancak cehennemlik olsunlar diye cagırır
Surah Fatir, Verse 6
ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدٞۖ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ لَهُم مَّغۡفِرَةٞ وَأَجۡرٞ كَبِيرٌ
O kufre varanlar (Peygamberi ve Kur’an’ı inkar edenler)! Onlara siddetli bir azap var. Iman edip salih ameller isliyenler! Onlara bir magfiret ve buyuk bir mukafat var
Surah Fatir, Verse 7
أَفَمَن زُيِّنَ لَهُۥ سُوٓءُ عَمَلِهِۦ فَرَءَاهُ حَسَنٗاۖ فَإِنَّ ٱللَّهَ يُضِلُّ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِي مَن يَشَآءُۖ فَلَا تَذۡهَبۡ نَفۡسُكَ عَلَيۡهِمۡ حَسَرَٰتٍۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمُۢ بِمَا يَصۡنَعُونَ
Hic kotu ameli kendisine suslenipte onu guzel goren kimse, (hakkı hak ve batılı batıl goren gibi olur mu?) Dogrusu Allah diledigini sasırtır, diledigine de hidayet verir. O halde (Ey Rasulum, insanlar inkarlarından dolayı helak olacaklar diye) onlara uzulup kendini mahvetme. Cunku Allah onların butun yaptıklarını tamamiyle bilir
Surah Fatir, Verse 8
وَٱللَّهُ ٱلَّذِيٓ أَرۡسَلَ ٱلرِّيَٰحَ فَتُثِيرُ سَحَابٗا فَسُقۡنَٰهُ إِلَىٰ بَلَدٖ مَّيِّتٖ فَأَحۡيَيۡنَا بِهِ ٱلۡأَرۡضَ بَعۡدَ مَوۡتِهَاۚ كَذَٰلِكَ ٱلنُّشُورُ
Allah O’dur ki, ruzgarları gonderip de bulutu harekete gecirerek yukseltiyor. Derken o bulutu (bitkisi kurumus) olu bir beldeye gondeririz. Sonra o bulutun yagmuru ile (olu bulunan araziyi) olumunden sonra (yesertir) diriltiriz. Iste olulerin dirilmesi de boyledir
Surah Fatir, Verse 9
مَن كَانَ يُرِيدُ ٱلۡعِزَّةَ فَلِلَّهِ ٱلۡعِزَّةُ جَمِيعًاۚ إِلَيۡهِ يَصۡعَدُ ٱلۡكَلِمُ ٱلطَّيِّبُ وَٱلۡعَمَلُ ٱلصَّـٰلِحُ يَرۡفَعُهُۥۚ وَٱلَّذِينَ يَمۡكُرُونَ ٱلسَّيِّـَٔاتِ لَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدٞۖ وَمَكۡرُ أُوْلَـٰٓئِكَ هُوَ يَبُورُ
Her kim seref ve kuvvet isterse bilsin ki, butun seref ve kudret Allah’ındır. Hos kelimeler (tevhid ve tesbihler) ancak O’na yukselir, kabul olunur. Salih ameli de hos kelimeler (tevhid) yukseltir, makbul kılar. Kotulukler kuranlara gelince, onlara siddetli bir azap vardır. Bunların yaptıkları tuzak mahvolur gider
Surah Fatir, Verse 10
وَٱللَّهُ خَلَقَكُم مِّن تُرَابٖ ثُمَّ مِن نُّطۡفَةٖ ثُمَّ جَعَلَكُمۡ أَزۡوَٰجٗاۚ وَمَا تَحۡمِلُ مِنۡ أُنثَىٰ وَلَا تَضَعُ إِلَّا بِعِلۡمِهِۦۚ وَمَا يُعَمَّرُ مِن مُّعَمَّرٖ وَلَا يُنقَصُ مِنۡ عُمُرِهِۦٓ إِلَّا فِي كِتَٰبٍۚ إِنَّ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرٞ
Allah sizi (Adem’den, Adem’i de) bir topraktan, sonra bir nutfeden yarattı. Sonra sizi ciftler kıldı. O’nun izni ve ilmi olmaksızın hic bir disi gebe kalamaz ve doguramaz. Kendisine omur verilenin omrunun uzatılması, omrunden eksiltilmesi muhakkak bir kitabda (Levh-i Mahfuz’da veya Allah’ın ilminde) yazılıdır. Suphe yok ki bu (sayılanlar) Allah’a kolaydır
Surah Fatir, Verse 11
وَمَا يَسۡتَوِي ٱلۡبَحۡرَانِ هَٰذَا عَذۡبٞ فُرَاتٞ سَآئِغٞ شَرَابُهُۥ وَهَٰذَا مِلۡحٌ أُجَاجٞۖ وَمِن كُلّٖ تَأۡكُلُونَ لَحۡمٗا طَرِيّٗا وَتَسۡتَخۡرِجُونَ حِلۡيَةٗ تَلۡبَسُونَهَاۖ وَتَرَى ٱلۡفُلۡكَ فِيهِ مَوَاخِرَ لِتَبۡتَغُواْ مِن فَضۡلِهِۦ وَلَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ
Hem iki deniz (suyu acı ve tatlılıkta) musavi olmuyor: Bu gayet tatlı; icimi afiyetlidir, kandırır. Bu (beriki) de gayet tuzlu; acıdır, icilemez. (Boyle olmakla beraber acı ve tatlı) her iki denizden de taptaze et (balık) yersiniz. (Suyu acı denizden inci gibi mucevherat) sus esyası cıkarıp giyinirsiniz. Gemileri de gorursun ki, denizde suyu yara yara giderler; Allah’ın rızkından arayasınız diye... Olur ki sukredersiniz
Surah Fatir, Verse 12
يُولِجُ ٱلَّيۡلَ فِي ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِي ٱلَّيۡلِ وَسَخَّرَ ٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ كُلّٞ يَجۡرِي لِأَجَلٖ مُّسَمّٗىۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمۡ لَهُ ٱلۡمُلۡكُۚ وَٱلَّذِينَ تَدۡعُونَ مِن دُونِهِۦ مَا يَمۡلِكُونَ مِن قِطۡمِيرٍ
Geceyi gunduze sokuyor, gunduzu de geceye sokuyor, (gece ve gunduzu azaltıp cogaltıyor). Gunesi ve ayı (ziyaları ile insanoglunun istifadesine) tabi ve baglı kılmıstır. Bunlardan her biri muayyen bir vakta (kıyamete) kadar dolasıp duruyor. Iste bunları yapan Allah’dır, Rabbinizdir. Butun mulk O’nundur. O’ndan baska ibadet ettikleriniz, bir cekirdek zarına guc yetiremezler
Surah Fatir, Verse 13
إِن تَدۡعُوهُمۡ لَا يَسۡمَعُواْ دُعَآءَكُمۡ وَلَوۡ سَمِعُواْ مَا ٱسۡتَجَابُواْ لَكُمۡۖ وَيَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ يَكۡفُرُونَ بِشِرۡكِكُمۡۚ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثۡلُ خَبِيرٖ
Kendilerine (putlara) dua ederseniz duanızı isitmezler. (Farz-ı muhal) isitseler bile, size cevap veremezler, kıyamet gununde de sirkinizi (kendilerine ibadet ettiginizi) inkar ederler. Sana Habir= her seyden haberdar olan (Allah) gibi gercek haber veren olmaz
Surah Fatir, Verse 14
۞يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ أَنتُمُ ٱلۡفُقَرَآءُ إِلَى ٱللَّهِۖ وَٱللَّهُ هُوَ ٱلۡغَنِيُّ ٱلۡحَمِيدُ
Ey Insanlar! Siz Allah’a muhtac olanlarsınız. Allah ise hic bir seye muhtac degildir; Hamid’dir= hamd olunmaya layıktır
Surah Fatir, Verse 15
إِن يَشَأۡ يُذۡهِبۡكُمۡ وَيَأۡتِ بِخَلۡقٖ جَدِيدٖ
(Ey Mekke halkı, Allah) dilerse sizi yok eder ve (sizden daha hayırlı) yeni bir halk (insan toplulugu) getirir
Surah Fatir, Verse 16
وَمَا ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ بِعَزِيزٖ
Bu (sizi yok etmek ve yerinize baska bir topluluk getirmek isi) Allah’a zor degildir
Surah Fatir, Verse 17
وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٞ وِزۡرَ أُخۡرَىٰۚ وَإِن تَدۡعُ مُثۡقَلَةٌ إِلَىٰ حِمۡلِهَا لَا يُحۡمَلۡ مِنۡهُ شَيۡءٞ وَلَوۡ كَانَ ذَا قُرۡبَىٰٓۗ إِنَّمَا تُنذِرُ ٱلَّذِينَ يَخۡشَوۡنَ رَبَّهُم بِٱلۡغَيۡبِ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَۚ وَمَن تَزَكَّىٰ فَإِنَّمَا يَتَزَكَّىٰ لِنَفۡسِهِۦۚ وَإِلَى ٱللَّهِ ٱلۡمَصِيرُ
Gunah isliyen bir kimse, baskasının gunahını cekmez. Gunah yuku agır gelen bir kimse, gunahlardan bir kısmının tasınmasına (baskasını) cagırsa da yukunden bir sey yuklenilmez; isterse (cagırılan ana ve babası gibi) bir yakın olsun. (Ey Rasulum!) Sen, ancak (Allah’ın azabını) gormemisken, Rablerinden korkanları, namazı geregi uzere kılanları sakındırırsın. Kim temizlenirse (durumunu duzeltir, hayır islerse) ancak kendi nefsini temizler (sevabı kendisine olur). Sonunda donus Allah’adır
Surah Fatir, Verse 18
وَمَا يَسۡتَوِي ٱلۡأَعۡمَىٰ وَٱلۡبَصِيرُ
Ne gozleri kor olanla gozleri goren
Surah Fatir, Verse 19
وَلَا ٱلظُّلُمَٰتُ وَلَا ٱلنُّورُ
Ne karanlıklarla aydınlık
Surah Fatir, Verse 20
وَلَا ٱلظِّلُّ وَلَا ٱلۡحَرُورُ
Ne golge ile sıcaklık musavi olmaz. (Kafir ile mumin, batıl ile hak, sevap ile azap bir olmaz)
Surah Fatir, Verse 21
وَمَا يَسۡتَوِي ٱلۡأَحۡيَآءُ وَلَا ٱلۡأَمۡوَٰتُۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُسۡمِعُ مَن يَشَآءُۖ وَمَآ أَنتَ بِمُسۡمِعٖ مَّن فِي ٱلۡقُبُورِ
Dirilerle oluler hic de bir olmaz, (hulasa muminlerle kafirler musavi degildir). Dogrusu Allah diledigi kimseye (hakkı kabul ettirir) isittirirse de sen, kabirde bulunanlara (kalbleri olu kafirlere) isittirecek degilsin
Surah Fatir, Verse 22
إِنۡ أَنتَ إِلَّا نَذِيرٌ
Sen, sadece (atesle) korkutan bir peygambersin
Surah Fatir, Verse 23
إِنَّآ أَرۡسَلۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ بَشِيرٗا وَنَذِيرٗاۚ وَإِن مِّنۡ أُمَّةٍ إِلَّا خَلَا فِيهَا نَذِيرٞ
(Ey Rasulum), muhakkak ki, biz seni cennetle mujdeleyici, cehennemle korkutucu bir peygamber olarak Kur’an ile gonderdik. Hic bir ummet de yoktur ki, iclerinde cehennem ile korkutucu bir peygamber gecmis olmasın
Surah Fatir, Verse 24
وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدۡ كَذَّبَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ جَآءَتۡهُمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِ وَبِٱلزُّبُرِ وَبِٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡمُنِيرِ
(Ey Rasulum, uzulme. Kureysliler) seni tekzip ediyorlarsa onlardan oncekiler de (peygamberlerini) tekzip etmislerdi. Onlara, peygamberleri mucizelerle, suhuf ile nurlu kitap ile (Tevrat ve Incil ile) gelmislerdi
Surah Fatir, Verse 25
ثُمَّ أَخَذۡتُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْۖ فَكَيۡفَ كَانَ نَكِيرِ
Sonra (peygamberleri ve kitabları) inkar edenleri yakalayıp cezalandırdım. (Bak, imansızlara) azap edisim nasıl oldu
Surah Fatir, Verse 26
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَخۡرَجۡنَا بِهِۦ ثَمَرَٰتٖ مُّخۡتَلِفًا أَلۡوَٰنُهَاۚ وَمِنَ ٱلۡجِبَالِ جُدَدُۢ بِيضٞ وَحُمۡرٞ مُّخۡتَلِفٌ أَلۡوَٰنُهَا وَغَرَابِيبُ سُودٞ
Gormedin mi, Allah gokten bir yagmur indirdi de onunla cinsleri baska baska bir cok meyveler cıkardı? Daglardan da (renklerine gore) beyaz ve kırmızı, renkleri cesitli, hem de kapkara yollar yaptık
Surah Fatir, Verse 27
وَمِنَ ٱلنَّاسِ وَٱلدَّوَآبِّ وَٱلۡأَنۡعَٰمِ مُخۡتَلِفٌ أَلۡوَٰنُهُۥ كَذَٰلِكَۗ إِنَّمَا يَخۡشَى ٱللَّهَ مِنۡ عِبَادِهِ ٱلۡعُلَمَـٰٓؤُاْۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ غَفُورٌ
Insanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da boyle cesitli renkleri var. Allah’dan, kulları icinde, ancak (kudret ve azametimi bilen) alimler korkar: Suphe yok ki Allah Aziz’dir= her seye galibdir, Gafur’dur= cok bagıslayıcıdır
Surah Fatir, Verse 28
إِنَّ ٱلَّذِينَ يَتۡلُونَ كِتَٰبَ ٱللَّهِ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنفَقُواْ مِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ سِرّٗا وَعَلَانِيَةٗ يَرۡجُونَ تِجَٰرَةٗ لَّن تَبُورَ
Gercekten Allah’ın kitabını (Kur’an’ını hukumleriyle amel etmek ve baskalarına da ogretmek suretiyle devamlı) okuyanlar, namazı geregi uzere kılanlar, kendilerine rızık olarak verdigimiz seylerden gizli ve asikar harcayanlar, asla ziyan etmiyecek bir ticaret (sevap) umabilirler
Surah Fatir, Verse 29
لِيُوَفِّيَهُمۡ أُجُورَهُمۡ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضۡلِهِۦٓۚ إِنَّهُۥ غَفُورٞ شَكُورٞ
Cunku Allah onlara mukafatlarını tamamen verdikten baska fazlından onlara ziyadesini ihsan edecektir. Muhakkak ki, O, Gafur’dur= cok bagıslayıcıdır, Sekur’dur= az amele karsılık cok mukafat verir
Surah Fatir, Verse 30
وَٱلَّذِيٓ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ مِنَ ٱلۡكِتَٰبِ هُوَ ٱلۡحَقُّ مُصَدِّقٗا لِّمَا بَيۡنَ يَدَيۡهِۗ إِنَّ ٱللَّهَ بِعِبَادِهِۦ لَخَبِيرُۢ بَصِيرٞ
(Ey Rasulum), sana vahy ettigimiz kitab (Kur’an) hakdır; kendisinden once gelen kitabları (tevhid ve bazı hukumler bakımından) tasdik eder. Suphe yok ki, Allah kullarının butun hallerinden haberdardır, her seyi gorendir
Surah Fatir, Verse 31
ثُمَّ أَوۡرَثۡنَا ٱلۡكِتَٰبَ ٱلَّذِينَ ٱصۡطَفَيۡنَا مِنۡ عِبَادِنَاۖ فَمِنۡهُمۡ ظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ وَمِنۡهُم مُّقۡتَصِدٞ وَمِنۡهُمۡ سَابِقُۢ بِٱلۡخَيۡرَٰتِ بِإِذۡنِ ٱللَّهِۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡكَبِيرُ
Sonra biz Kur’an’ı, kullarımızdan (diger ummetler uzerine) sectiklerimize, (Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam’ın ummetine) miras kılmaga hukum verdik. Onlardan da kimi, (Kur’an’la amelde kusur etmekle) nefislerine zulum edicidir, kimi kotuluk ve iyiligi musavi gidendir, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda ileri gecendir. Iste bu (Kur’an’a varis olmak), buyuk ihsandır
Surah Fatir, Verse 32
جَنَّـٰتُ عَدۡنٖ يَدۡخُلُونَهَا يُحَلَّوۡنَ فِيهَا مِنۡ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٖ وَلُؤۡلُؤٗاۖ وَلِبَاسُهُمۡ فِيهَا حَرِيرٞ
(O uc zumrenin mukafatı olarak) Adn Cennetlerine girecekler. Orada altın bilezikler ve inci ile suslenecekler. Elbiseleri de orada ipektir
Surah Fatir, Verse 33
وَقَالُواْ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِيٓ أَذۡهَبَ عَنَّا ٱلۡحَزَنَۖ إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٞ شَكُورٌ
(Cennetlikler soyle) derler: “- Gecim ve akıbet derdini bizden gideren Allah’a hamd olsun. Gercekten Rabbimiz Gafur’dur= buyuk gunahları bagıslar, Sekur’dur= az amele karsılık cok mukafat verir
Surah Fatir, Verse 34
ٱلَّذِيٓ أَحَلَّنَا دَارَ ٱلۡمُقَامَةِ مِن فَضۡلِهِۦ لَا يَمَسُّنَا فِيهَا نَصَبٞ وَلَا يَمَسُّنَا فِيهَا لُغُوبٞ
O Rab ki, fazlından bizi durulacak yurda (cennete) kondurdu. Burada bize yorgunluk degmiyecek, burada bize usanc gelmiyecek.”
Surah Fatir, Verse 35
وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَهُمۡ نَارُ جَهَنَّمَ لَا يُقۡضَىٰ عَلَيۡهِمۡ فَيَمُوتُواْ وَلَا يُخَفَّفُ عَنۡهُم مِّنۡ عَذَابِهَاۚ كَذَٰلِكَ نَجۡزِي كُلَّ كَفُورٖ
Kafir olanlara gelince; onlara cehennem atesi var. (Ikinci defa haklarında hukum verilip) oldurulmezler ki, olsunler (de rahata kavussunlar). Uzerlerinden cehennemin azabı da hafifletilmez. Iste (Allah’ı ve nimetlerini inkar eden) her nankoru boyle cezalandırırız
Surah Fatir, Verse 36
وَهُمۡ يَصۡطَرِخُونَ فِيهَا رَبَّنَآ أَخۡرِجۡنَا نَعۡمَلۡ صَٰلِحًا غَيۡرَ ٱلَّذِي كُنَّا نَعۡمَلُۚ أَوَلَمۡ نُعَمِّرۡكُم مَّا يَتَذَكَّرُ فِيهِ مَن تَذَكَّرَ وَجَآءَكُمُ ٱلنَّذِيرُۖ فَذُوقُواْ فَمَا لِلظَّـٰلِمِينَ مِن نَّصِيرٍ
O kafirler cehennemde soyle derler: “-Ey Rabbimiz! Bizleri cıkar, (dunyada sirk gibi) yapa geldiklerimizden baska salih bir amel yapalım.” (Allah onlara soyle buyurur): “- Size, dusunecek kimsenin dusunecegi kadar omur vermedik mi? Hem size peygamber de geldi. O halde tadın (atesin azabını)!... Cunku zalimleri (Allah’ın azabından) kurtaracak yoktur?”
Surah Fatir, Verse 37
إِنَّ ٱللَّهَ عَٰلِمُ غَيۡبِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ إِنَّهُۥ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Suphesiz ki Allah goklerin ve yerin gaybını (gizli olan her seyini) bilendir. Elbette O, kalblerde gizlenenleri tamamiyle bilir
Surah Fatir, Verse 38
هُوَ ٱلَّذِي جَعَلَكُمۡ خَلَـٰٓئِفَ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ فَمَن كَفَرَ فَعَلَيۡهِ كُفۡرُهُۥۖ وَلَا يَزِيدُ ٱلۡكَٰفِرِينَ كُفۡرُهُمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ إِلَّا مَقۡتٗاۖ وَلَا يَزِيدُ ٱلۡكَٰفِرِينَ كُفۡرُهُمۡ إِلَّا خَسَارٗا
(Ey Hz. Peygamber ummeti), sizi yeryuzunde halifeler yapan (size yeryuzunun tasarrufunu ve hakimiyetini veren) O’dur. Artık kim (bu buyuk nimeti) inkar ederse, inkarının cezası kendinedir. Kafirlere, kufurleri, Rableri katında ancak bugz artırır. Kafirlere, kufurleri, husrandan baska bir sey artırmaz
Surah Fatir, Verse 39
قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ شُرَكَآءَكُمُ ٱلَّذِينَ تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ أَرُونِي مَاذَا خَلَقُواْ مِنَ ٱلۡأَرۡضِ أَمۡ لَهُمۡ شِرۡكٞ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ أَمۡ ءَاتَيۡنَٰهُمۡ كِتَٰبٗا فَهُمۡ عَلَىٰ بَيِّنَتٖ مِّنۡهُۚ بَلۡ إِن يَعِدُ ٱلظَّـٰلِمُونَ بَعۡضُهُم بَعۡضًا إِلَّا غُرُورًا
(Ey Rasulum, Mekke halkına) de ki: “- Allah’dan baska ibadet etmekte oldugunuz ortaklarınız (putlarınız) yeryuzunde neyi yaratmıslardır? Bana haber verin, gosterin bakalım!” Yoksa onların goklerde (Allah ile) mi bir ortaklıgı var? Yoksa kendilerine bir kitap vermisiz de ondan (lehlerine) bir delil uzerinde mi bulunuyorlar? Hayır, o zalimler birbirlerine ancak batılı vaad ediyorlar
Surah Fatir, Verse 40
۞إِنَّ ٱللَّهَ يُمۡسِكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ أَن تَزُولَاۚ وَلَئِن زَالَتَآ إِنۡ أَمۡسَكَهُمَا مِنۡ أَحَدٖ مِّنۢ بَعۡدِهِۦٓۚ إِنَّهُۥ كَانَ حَلِيمًا غَفُورٗا
Dogrusu gokleri ve yeri zeval bulmaktan Allah koruyup tutuyor. And olsun ki, zeval bulurlarsa, onları, O’ndan baska kimse tutamaz. Gercekten O Halim’dir= azab icin acele etmez, Gafur’dur= cok bagıslayıcıdır
Surah Fatir, Verse 41
وَأَقۡسَمُواْ بِٱللَّهِ جَهۡدَ أَيۡمَٰنِهِمۡ لَئِن جَآءَهُمۡ نَذِيرٞ لَّيَكُونُنَّ أَهۡدَىٰ مِنۡ إِحۡدَى ٱلۡأُمَمِۖ فَلَمَّا جَآءَهُمۡ نَذِيرٞ مَّا زَادَهُمۡ إِلَّا نُفُورًا
(Mekke kafirleri, Hz. Peygamber gelmeden once) yeminlerinin en kuvvetlisi ile Allah’a yemin etmislerdi ki, kendilerine azab ile korkutan bir peygamber gelirse, muhakkak (yahudi ve hristiyan) milletlerinin herhangi birinden daha cabuk dogru yolu bulacaklar. Fakat, kendilerine azap ile korkutan bir peygamber (Hz. Muhammed Aleyhisselatu vesselam) geldigi zaman, onlara, ancak hakdan uzaklasmayı artırdı
Surah Fatir, Verse 42
ٱسۡتِكۡبَارٗا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَمَكۡرَ ٱلسَّيِّيِٕۚ وَلَا يَحِيقُ ٱلۡمَكۡرُ ٱلسَّيِّئُ إِلَّا بِأَهۡلِهِۦۚ فَهَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّا سُنَّتَ ٱلۡأَوَّلِينَۚ فَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ ٱللَّهِ تَبۡدِيلٗاۖ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ ٱللَّهِ تَحۡوِيلًا
Bu da, yeryuzunde kibirlenmeleri ve kotu hileleri yuzundendi. Halbuki fena bir kuruntu, ancak sahibinin basına gecer. O halde evvelkilerin sunnetinden (inkarcıların basına gelen azabdan) baska ne gozetirler? Sen Allah’ın sunnetinde, (kafirlere azap kanununda) asla bir tedbil bulamazsın. Allah’ın sunnetinde bir tahvil de bulamazsın
Surah Fatir, Verse 43
أَوَلَمۡ يَسِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَيَنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ وَكَانُوٓاْ أَشَدَّ مِنۡهُمۡ قُوَّةٗۚ وَمَا كَانَ ٱللَّهُ لِيُعۡجِزَهُۥ مِن شَيۡءٖ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَلَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَلِيمٗا قَدِيرٗا
Yer yuzunde gezip de (ibret gozu ile) bir bakmadılar mı, kendilerinden evvelkilerin akıbeti nasıl olmus? Halbuki evvelkiler, onlardan daha kuvvetli idiler. Ne goklerde, ne de yerde hic bir sey Allah’ı aciz bırakamaz. Cunku O, Alim’dir= her seyi bilir, Kadir’dir= her seye gucu yeter
Surah Fatir, Verse 44
وَلَوۡ يُؤَاخِذُ ٱللَّهُ ٱلنَّاسَ بِمَا كَسَبُواْ مَا تَرَكَ عَلَىٰ ظَهۡرِهَا مِن دَآبَّةٖ وَلَٰكِن يُؤَخِّرُهُمۡ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗىۖ فَإِذَا جَآءَ أَجَلُهُمۡ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِعِبَادِهِۦ بَصِيرَۢا
Eger Allah, insanları, ettikleri gunah yuzunden yakalayıp hesaba cekseydi, yer yuzunde hic bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları, muayyen bir vakte kadar geciktirir. Nihayet ecelleri gelince, Muhakkak Allah kullarına Basir’dir= onları amellerine gore cezalandırır
Surah Fatir, Verse 45