Surah As-Saaffat - Turkish Translation by Iskender Ali Mihr
وَٱلصَّـٰٓفَّـٰتِ صَفّٗا
Ve saf baglayarak (husu ile Allah´ın huzurunda) saf halinde bulunanlara andolsun
Surah As-Saaffat, Verse 1
فَٱلزَّـٰجِرَٰتِ زَجۡرٗا
Toplayıp sevkedenlere (sag ve sol kanat velilerine)
Surah As-Saaffat, Verse 2
فَٱلتَّـٰلِيَٰتِ ذِكۡرًا
Zikrederek (Kur´an) tilavet edenlere (okuyanlara) (andolsun)
Surah As-Saaffat, Verse 3
إِنَّ إِلَٰهَكُمۡ لَوَٰحِدٞ
Muhakkak ki sizin Ilahınız, mutlaka Tek´tir
Surah As-Saaffat, Verse 4
رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا وَرَبُّ ٱلۡمَشَٰرِقِ
Goklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. Ve doguların (da) Rabbidir
Surah As-Saaffat, Verse 5
إِنَّا زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنۡيَا بِزِينَةٍ ٱلۡكَوَاكِبِ
Muhakkak ki Biz; dunya semasını, yıldızları ziynet kılarak susledik
Surah As-Saaffat, Verse 6
وَحِفۡظٗا مِّن كُلِّ شَيۡطَٰنٖ مَّارِدٖ
Ve marid (azgın ve asi) seytanların hepsinden muhafaza ederek
Surah As-Saaffat, Verse 7
لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى ٱلۡمَلَإِ ٱلۡأَعۡلَىٰ وَيُقۡذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٖ
Melei A´la´ya kulak verip dinleyemezler ve her taraftan atılırlar (kovulurlar)
Surah As-Saaffat, Verse 8
دُحُورٗاۖ وَلَهُمۡ عَذَابٞ وَاصِبٌ
Kovulmus olarak, onlar icin kesilmeyen surekli azap vardır
Surah As-Saaffat, Verse 9
إِلَّا مَنۡ خَطِفَ ٱلۡخَطۡفَةَ فَأَتۡبَعَهُۥ شِهَابٞ ثَاقِبٞ
Ancak kim bir soz kapıp kacarsa, o taktirde kayıp giden yakıcı bir alev onu takip eder (ona ulasır, yok eder)
Surah As-Saaffat, Verse 10
فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَهُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَم مَّنۡ خَلَقۡنَآۚ إِنَّا خَلَقۡنَٰهُم مِّن طِينٖ لَّازِبِۭ
Hayır, onlardan fetva iste (sor): "Onlar mı yaratılıs bakımından daha kuvvetli, yoksa Bizim (diger) yarattıklarımız mı?" Muhakkak ki Biz, onları yapıskan nemli topraktan yarattık
Surah As-Saaffat, Verse 11
بَلۡ عَجِبۡتَ وَيَسۡخَرُونَ
Evet, sen hayret ettin ve onlar (ise) alay ediyorlar
Surah As-Saaffat, Verse 12
وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذۡكُرُونَ
Ve (onlara) hatırlatılınca (anlatılınca) tezekkur etmezler (dinleyip hukme varamazlar)
Surah As-Saaffat, Verse 13
وَإِذَا رَأَوۡاْ ءَايَةٗ يَسۡتَسۡخِرُونَ
Ve bir ayet (mucize) gordukleri zaman alay ederler
Surah As-Saaffat, Verse 14
وَقَالُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٌ
Ve: "Bu sadece apacık bir sihirdir." dediler (derler)
Surah As-Saaffat, Verse 15
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ
Oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman mı? Gercekten biz, mutlaka beas edilenler (diriltilenler) mi olacagız
Surah As-Saaffat, Verse 16
أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ
Ve evvelki babalarımız (atalarımız) da mı
Surah As-Saaffat, Verse 17
قُلۡ نَعَمۡ وَأَنتُمۡ دَٰخِرُونَ
Evet ve siz (yeniden yaratıldıgınız zaman) hor ve hakir olacaklarsınız." de
Surah As-Saaffat, Verse 18
فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ
Iste o, sadece tek bir cıglıktır. Onlar iste o zaman (diriltilince) bakacaklar (gorecekler)
Surah As-Saaffat, Verse 19
وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ
Ve eyvahlar olsun bize, (iste) bu din gunudur." dediler
Surah As-Saaffat, Verse 20
هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
(Iste) bu tekzip etmis (yalanlamıs) oldugunuz fasıl (haklıyı haksızdan ayırma, hukum verme) gunudur
Surah As-Saaffat, Verse 21
۞ٱحۡشُرُواْ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَأَزۡوَٰجَهُمۡ وَمَا كَانُواْ يَعۡبُدُونَ
Zulmedenleri ve onların eslerini (zevcelerini) hasredin (biraraya toplayın)! Ve onların tapmıs oldukları seyleri (de)
Surah As-Saaffat, Verse 22
مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهۡدُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلۡجَحِيمِ
Allah´tan baska (taptıkları). Artık onları cahim (cehennem) yoluna hidayet edin (ulastırın)
Surah As-Saaffat, Verse 23
وَقِفُوهُمۡۖ إِنَّهُم مَّسۡـُٔولُونَ
Artık onları tevkif edin (tutuklayın). Muhakkak ki onlar, mesuldurler (sorumludurlar)
Surah As-Saaffat, Verse 24
مَا لَكُمۡ لَا تَنَاصَرُونَ
Size ne oldu ki yardımlasmıyorsunuz
Surah As-Saaffat, Verse 25
بَلۡ هُمُ ٱلۡيَوۡمَ مُسۡتَسۡلِمُونَ
Hayır, onlar bugun teslim olanlardır
Surah As-Saaffat, Verse 26
وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ
Ve karsılıklı yonelip birbirlerine (hesap) sorarlar
Surah As-Saaffat, Verse 27
قَالُوٓاْ إِنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَأۡتُونَنَا عَنِ ٱلۡيَمِينِ
Gercekten siz bize, sag taraftan (Allah taraftarıymıs gibi) geliyordunuz." dediler (derler)
Surah As-Saaffat, Verse 28
قَالُواْ بَل لَّمۡ تَكُونُواْ مُؤۡمِنِينَ
Hayır, siz mu´min olmamıstınız (Allah´a ulasmayı dilememistiniz)." dediler (derler)
Surah As-Saaffat, Verse 29
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيۡكُم مِّن سُلۡطَٰنِۭۖ بَلۡ كُنتُمۡ قَوۡمٗا طَٰغِينَ
Ve bizim, sizin uzerinizde bir sultanlıgımız, hukumranlıgımız olmadı (yoktu). Hayır siz azgın bir kavim olmustunuz
Surah As-Saaffat, Verse 30
فَحَقَّ عَلَيۡنَا قَوۡلُ رَبِّنَآۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ
Artık Rabbimizin (azap) sozu uzerimize hak oldu. Muhakkak ki biz, onu (azabı) mutlaka tadacak olanlarız
Surah As-Saaffat, Verse 31
فَأَغۡوَيۡنَٰكُمۡ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ
Evet, sizi biz azdırdık. Gercekten biz azgınlar olmustuk
Surah As-Saaffat, Verse 32
فَإِنَّهُمۡ يَوۡمَئِذٖ فِي ٱلۡعَذَابِ مُشۡتَرِكُونَ
Iste muhakkak ki onlar, izin gunu azapta ortak olanlardır
Surah As-Saaffat, Verse 33
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ
Gercekten Biz, mucrimlere (suclulara) iste boyle yaparız
Surah As-Saaffat, Verse 34
إِنَّهُمۡ كَانُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسۡتَكۡبِرُونَ
Onlara: "Allah´tan baska Ilah yoktur." denildigi zaman, onlar mutlaka kibirleniyorlardı
Surah As-Saaffat, Verse 35
وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوٓاْ ءَالِهَتِنَا لِشَاعِرٖ مَّجۡنُونِۭ
Ve onlar: "Mecnun (deli) bir sair icin, gercekten biz, ilahlarımızı terkedenler mi olacagız?" diyorlar(dı)
Surah As-Saaffat, Verse 36
بَلۡ جَآءَ بِٱلۡحَقِّ وَصَدَّقَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Hayır, o hakkı getirdi. Ve murselleri (gonderilmis olan resulleri) tasdik etti
Surah As-Saaffat, Verse 37
إِنَّكُمۡ لَذَآئِقُواْ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡأَلِيمِ
Muhakkak ki siz, elim azabı mutlaka tadacak olanlarsınız
Surah As-Saaffat, Verse 38
وَمَا تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Ve yapmıs olduklarınızdan baska bir seyle cezalandırılmazsınız
Surah As-Saaffat, Verse 39
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah´ın muhlis (halis) kulları haric
Surah As-Saaffat, Verse 40
أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ رِزۡقٞ مَّعۡلُومٞ
Iste onlar; onlar icin malum (bilinen) bir rızık vardır
Surah As-Saaffat, Verse 41
فَوَٰكِهُ وَهُم مُّكۡرَمُونَ
Ve meyveler, onlar ikram olunanlardır
Surah As-Saaffat, Verse 42
فِي جَنَّـٰتِ ٱلنَّعِيمِ
Naim cennetlerinde
Surah As-Saaffat, Verse 43
عَلَىٰ سُرُرٖ مُّتَقَٰبِلِينَ
Karsılıklı tahtlar uzerinde
Surah As-Saaffat, Verse 44
يُطَافُ عَلَيۡهِم بِكَأۡسٖ مِّن مَّعِينِۭ
Onların etrafında akan sudan (doldurulmus) kadehler dolastırılır
Surah As-Saaffat, Verse 45
بَيۡضَآءَ لَذَّةٖ لِّلشَّـٰرِبِينَ
Berrak, icenler icin lezzetli
Surah As-Saaffat, Verse 46
لَا فِيهَا غَوۡلٞ وَلَا هُمۡ عَنۡهَا يُنزَفُونَ
Onun icinde aklı gideren bir sey yoktur. Ve onlar, ondan (o maiden) sarhos olmazlar
Surah As-Saaffat, Verse 47
وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ
Ve onların yanında, bakıslarını saklayan (sadece onlara ceviren) guzel gozlu kadınlar vardır
Surah As-Saaffat, Verse 48
كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ
Onlar muhafaza edilmis (el degmemis) yumurta gibidir
Surah As-Saaffat, Verse 49
فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ
Bundan sonra, karsılıklı yonelip birbirlerine sorarlar
Surah As-Saaffat, Verse 50
قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٞ
Onlardan konusan birisi: "Gercekten benim bir yakınım vardı." dedi (der)
Surah As-Saaffat, Verse 51
يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُصَدِّقِينَ
Sen gercekten (tekrar dirilmeyi) tasdik edenlerden misin?" dedi
Surah As-Saaffat, Verse 52
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ
Oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman mı? Gercekten biz mutlaka cezalandırılacak olanlar mıyız
Surah As-Saaffat, Verse 53
قَالَ هَلۡ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ
Siz muttali olanlar mısınız (onun halini yakinen bilenler misiniz)?" dedi
Surah As-Saaffat, Verse 54
فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِي سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ
O zaman (onun haline) muttali oldu. Ve boylece onu atesin ortasında gordu
Surah As-Saaffat, Verse 55
قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرۡدِينِ
Allah´a yemin olsun ki, sen az daha beni de gercekten helak edecektin?" dedi
Surah As-Saaffat, Verse 56
وَلَوۡلَا نِعۡمَةُ رَبِّي لَكُنتُ مِنَ ٱلۡمُحۡضَرِينَ
Ve eger Rabbimin ni´meti olmasaydı, mutlaka ben de (cehennemde yanmak uzere) hazır bulundurulanlardan olurdum
Surah As-Saaffat, Verse 57
أَفَمَا نَحۡنُ بِمَيِّتِينَ
Artık biz (bir daha) olecek degiliz, oyle degil mi
Surah As-Saaffat, Verse 58
إِلَّا مَوۡتَتَنَا ٱلۡأُولَىٰ وَمَا نَحۡنُ بِمُعَذَّبِينَ
Bizim ilk olumumuz haric. Ve biz azap gorecek olanlar (da) degiliz
Surah As-Saaffat, Verse 59
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
Muhakkak ki bu gercekten fevzul azimdir (en buyuk kurtulustur)
Surah As-Saaffat, Verse 60
لِمِثۡلِ هَٰذَا فَلۡيَعۡمَلِ ٱلۡعَٰمِلُونَ
Artık amel edenler, bunun (fevzul azim hedefine ulasmak) icin calıssınlar
Surah As-Saaffat, Verse 61
أَذَٰلِكَ خَيۡرٞ نُّزُلًا أَمۡ شَجَرَةُ ٱلزَّقُّومِ
Nuzul (Allah´tan indirilen karsılık) olarak bu mu yoksa zakkum agacı mı daha hayırlı
Surah As-Saaffat, Verse 62
إِنَّا جَعَلۡنَٰهَا فِتۡنَةٗ لِّلظَّـٰلِمِينَ
Muhakkak ki Biz, onu (zakkum agacını) zalimler icin fitne (imtihan) kıldık
Surah As-Saaffat, Verse 63
إِنَّهَا شَجَرَةٞ تَخۡرُجُ فِيٓ أَصۡلِ ٱلۡجَحِيمِ
Muhakkak ki o (zakkum agacı), cahimin (cehennemin) dibinde cıkan bir agactır
Surah As-Saaffat, Verse 64
طَلۡعُهَا كَأَنَّهُۥ رُءُوسُ ٱلشَّيَٰطِينِ
Onun meyveleri seytanların basları gibidir
Surah As-Saaffat, Verse 65
فَإِنَّهُمۡ لَأٓكِلُونَ مِنۡهَا فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ
Muhakkak ki onlar, mutlaka ondan (zakkum agacından) yiyecek, boylece onunla karınlarını dolduracak (doyuracak) olanlardır
Surah As-Saaffat, Verse 66
ثُمَّ إِنَّ لَهُمۡ عَلَيۡهَا لَشَوۡبٗا مِّنۡ حَمِيمٖ
Sonra da muhakkak ki onlar icin onun ustune, mutlaka hamim (kaynar su) karıstırılmıs (icecek) vardır
Surah As-Saaffat, Verse 67
ثُمَّ إِنَّ مَرۡجِعَهُمۡ لَإِلَى ٱلۡجَحِيمِ
Sonra muhakkak ki onların mercileri (donusleri), kesinlikle cehennemedir
Surah As-Saaffat, Verse 68
إِنَّهُمۡ أَلۡفَوۡاْ ءَابَآءَهُمۡ ضَآلِّينَ
Muhakkak ki onlar, babalarını (atalarını) dalalette buldular
Surah As-Saaffat, Verse 69
فَهُمۡ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمۡ يُهۡرَعُونَ
Onlar, onların (babalarının) izleri uzerinde kosuyorlar(dı)
Surah As-Saaffat, Verse 70
وَلَقَدۡ ضَلَّ قَبۡلَهُمۡ أَكۡثَرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Andolsun ki, onlardan once, evvelkilerin cogu (da) dalalette idiler
Surah As-Saaffat, Verse 71
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا فِيهِم مُّنذِرِينَ
Ve andolsun ki, onlara nezirler (uyarıcılar) gonderdik
Surah As-Saaffat, Verse 72
فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُنذَرِينَ
O zaman uyarılanların akıbetleri nasıl oldu, bak
Surah As-Saaffat, Verse 73
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Ancak Allah´ın muhlis kulları haric
Surah As-Saaffat, Verse 74
وَلَقَدۡ نَادَىٰنَا نُوحٞ فَلَنِعۡمَ ٱلۡمُجِيبُونَ
Ve andolsun ki Nuh (A.S), Bize nida etti. Iste duasına icabet edilenler gercekten ne guzel (ne guzel bir durumdadırlar)
Surah As-Saaffat, Verse 75
وَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ
Ve O´nu (Hz. Nuh´u) ve O´nun ailesini kerbil azimden (buyuk uzuntuden) kurtardık
Surah As-Saaffat, Verse 76
وَجَعَلۡنَا ذُرِّيَّتَهُۥ هُمُ ٱلۡبَاقِينَ
Ve O´nun (Nuh A.S´ın) zurriyetini (kıyamete kadar) baki kalanlardan kıldık
Surah As-Saaffat, Verse 77
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Ve sonrakiler arasında ona (serefli bir anı) bıraktık
Surah As-Saaffat, Verse 78
سَلَٰمٌ عَلَىٰ نُوحٖ فِي ٱلۡعَٰلَمِينَ
Alemler icinde Nuh (A.S)´a selam olsun
Surah As-Saaffat, Verse 79
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Muhakkak ki Biz, muhsinleri iste boyle mukafatlandırırız
Surah As-Saaffat, Verse 80
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Muhakkak ki o, Bizim mu´min (Allah´a ulasmayı dileyip butun makamları kazanan) kullarımızdandır
Surah As-Saaffat, Verse 81
ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ
Sonra digerlerini (suda) bogduk
Surah As-Saaffat, Verse 82
۞وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِۦ لَإِبۡرَٰهِيمَ
Ve muhakkak ki, onun dininden olanlardan (onemli biri de) Ibrahim (A.S)´dır
Surah As-Saaffat, Verse 83
إِذۡ جَآءَ رَبَّهُۥ بِقَلۡبٖ سَلِيمٍ
O, Rabbine selim bir kalp ile gelmisti
Surah As-Saaffat, Verse 84
إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦ مَاذَا تَعۡبُدُونَ
Babasına ve kavmine: "Nedir bu sizin taptıklarınız?" demisti
Surah As-Saaffat, Verse 85
أَئِفۡكًا ءَالِهَةٗ دُونَ ٱللَّهِ تُرِيدُونَ
Iftira ederek mi (Allah´a karsı yalan soyleyerek mi) Allah´tan baska ilahlar istiyorsunuz
Surah As-Saaffat, Verse 86
فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Alemlerin Rabbi hakkında sizin zannınız nedir
Surah As-Saaffat, Verse 87
فَنَظَرَ نَظۡرَةٗ فِي ٱلنُّجُومِ
Sonra yıldızlara nazar ederek baktı
Surah As-Saaffat, Verse 88
فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٞ
Bunun uzerine "Ben gercekten hastayım." dedi
Surah As-Saaffat, Verse 89
فَتَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ مُدۡبِرِينَ
Bunun uzerine ona arkalarını donup gittiler
Surah As-Saaffat, Verse 90
فَرَاغَ إِلَىٰٓ ءَالِهَتِهِمۡ فَقَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ
Onların ilahları ile ilgilendi ve: "Yani (siz yemek) yemiyor musunuz?" dedi
Surah As-Saaffat, Verse 91
مَا لَكُمۡ لَا تَنطِقُونَ
Yoksa siz konusmuyor musunuz
Surah As-Saaffat, Verse 92
فَرَاغَ عَلَيۡهِمۡ ضَرۡبَۢا بِٱلۡيَمِينِ
Sag eliyle vurarak onları devirdi (kırdı)
Surah As-Saaffat, Verse 93
فَأَقۡبَلُوٓاْ إِلَيۡهِ يَزِفُّونَ
Bunun uzerine hızlı hızlı kosarak karsısına dikildiler
Surah As-Saaffat, Verse 94
قَالَ أَتَعۡبُدُونَ مَا تَنۡحِتُونَ
(Ibrahim A.S): "Siz yonttugunuz seylere mi tapıyorsunuz?" dedi
Surah As-Saaffat, Verse 95
وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ وَمَا تَعۡمَلُونَ
Ve (oysaki) sizi de, yaptıgınız seyleri de Allah yarattı
Surah As-Saaffat, Verse 96
قَالُواْ ٱبۡنُواْ لَهُۥ بُنۡيَٰنٗا فَأَلۡقُوهُ فِي ٱلۡجَحِيمِ
Onun icin yuksek binalar (mancınık) insa edin. Sonra da onu alevlerle yanan atesin icine atın!" dediler
Surah As-Saaffat, Verse 97
فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَسۡفَلِينَ
Sonra ona tuzak hazırlamak istediler. Bunun uzerine onları esfelin (en cok sefil olanlar) kıldık
Surah As-Saaffat, Verse 98
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهۡدِينِ
Ve muhakkak ki ben, Rabbime ulasan olacagım. O, beni hidayete erdirecek." dedi
Surah As-Saaffat, Verse 99
رَبِّ هَبۡ لِي مِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
Rabbim, bana salihlerden (evlatlar) bagısla
Surah As-Saaffat, Verse 100
فَبَشَّرۡنَٰهُ بِغُلَٰمٍ حَلِيمٖ
Boylece onu, halim bir ogulla mujdeledik
Surah As-Saaffat, Verse 101
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ ٱلسَّعۡيَ قَالَ يَٰبُنَيَّ إِنِّيٓ أَرَىٰ فِي ٱلۡمَنَامِ أَنِّيٓ أَذۡبَحُكَ فَٱنظُرۡ مَاذَا تَرَىٰۚ قَالَ يَـٰٓأَبَتِ ٱفۡعَلۡ مَا تُؤۡمَرُۖ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلصَّـٰبِرِينَ
Boylece onunla beraber calısma cagına eristigi zaman dedi ki: "Ey ogulcugum! Gercekten ben, uykuda seni bogazladıgımı gordum. Haydi bak (bir dusun). Bu konudaki gorusun nedir?" (Ismail A.S): "Ey babacıgım! Emrolundugun seyi yap. Insaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi
Surah As-Saaffat, Verse 102
فَلَمَّآ أَسۡلَمَا وَتَلَّهُۥ لِلۡجَبِينِ
Boylece ikisi de (Allah´a) teslim olunca, (Ibrahim A.S) onu alnı uzerine yatırdı
Surah As-Saaffat, Verse 103
وَنَٰدَيۡنَٰهُ أَن يَـٰٓإِبۡرَٰهِيمُ
Ve ona "Ey Ibrahim!" diye nida ettik (seslendik)
Surah As-Saaffat, Verse 104
قَدۡ صَدَّقۡتَ ٱلرُّءۡيَآۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Sen ruyaya sadık kaldın (yerine getirdin). Muhakkak ki Biz, muhsinleri iste boyle mukafatlandırırız
Surah As-Saaffat, Verse 105
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡبَلَـٰٓؤُاْ ٱلۡمُبِينُ
Muhakkak ki bu, kesin olarak apacık bir imtihandır
Surah As-Saaffat, Verse 106
وَفَدَيۡنَٰهُ بِذِبۡحٍ عَظِيمٖ
Ve ona buyuk bir kurbanı fidye (ogluna karsı bedel olarak) verdik
Surah As-Saaffat, Verse 107
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Sonrakiler arasında ona (serefli bir anı) bıraktık
Surah As-Saaffat, Verse 108
سَلَٰمٌ عَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ
Ibrahim (A.S)´a selam olsun
Surah As-Saaffat, Verse 109
كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Biz, muhsinleri iste boyle mukafatlandırırız
Surah As-Saaffat, Verse 110
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Muhakkak ki o, Bizim mu´min (Allah´a ulasmayı dileyip butun makamları kazanan) kullarımızdandır
Surah As-Saaffat, Verse 111
وَبَشَّرۡنَٰهُ بِإِسۡحَٰقَ نَبِيّٗا مِّنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
Ve Biz, onu salihlerden bir Nebi (Peygamber) olan Ishak ile mujdeledik
Surah As-Saaffat, Verse 112
وَبَٰرَكۡنَا عَلَيۡهِ وَعَلَىٰٓ إِسۡحَٰقَۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحۡسِنٞ وَظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ مُبِينٞ
Ve O´na (Hz. Ibrahim´e) ve Ishak´a bereket verdik (mubarek kıldık). Ve ikisinin zurriyetinden muhsin olan (da), nefsine apacık zulmeden (de) var
Surah As-Saaffat, Verse 113
وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
Ve andolsun ki Musa (A.S)´ı ve Harun (A.S)´ı ni´metlendirdik
Surah As-Saaffat, Verse 114
وَنَجَّيۡنَٰهُمَا وَقَوۡمَهُمَا مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ
Ve ikisini ve onların kavimlerini kerbil azimden (buyuk uzuntuden) kurtardık
Surah As-Saaffat, Verse 115
وَنَصَرۡنَٰهُمۡ فَكَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ
Ve onlara yardım ettik. Boylece galip gelenler onlar oldu
Surah As-Saaffat, Verse 116
وَءَاتَيۡنَٰهُمَا ٱلۡكِتَٰبَ ٱلۡمُسۡتَبِينَ
Ve ikisine (hakikati) acıklayan kitabı verdik
Surah As-Saaffat, Verse 117
وَهَدَيۡنَٰهُمَا ٱلصِّرَٰطَ ٱلۡمُسۡتَقِيمَ
Ve ikisini (de) Sıratı Mustakim´e hidayet ettik (ulastırdık)
Surah As-Saaffat, Verse 118
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِمَا فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Ve sonrakiler arasında ikisine (serefli bir anı) bıraktık
Surah As-Saaffat, Verse 119
سَلَٰمٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
Musa (A.S)´a ve Harun (A.S)´a selam olsun
Surah As-Saaffat, Verse 120
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Muhakkak ki Biz, muhsinleri iste boyle mukafatlandırırız
Surah As-Saaffat, Verse 121
إِنَّهُمَا مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Muhakkak ki ikisi (de) Bizim mu´min (Allah´a ulasmayı dileyip butun makamları kazanan) kullarımızdandır
Surah As-Saaffat, Verse 122
وَإِنَّ إِلۡيَاسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Ve muhakkak ki Ilyas (A.S), mutlaka gonderilen (resul)lerdendir
Surah As-Saaffat, Verse 123
إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَلَا تَتَّقُونَ
(Ilyas A.S) kavmine: "Siz takva sahibi olmayacak mısınız?" demisti
Surah As-Saaffat, Verse 124
أَتَدۡعُونَ بَعۡلٗا وَتَذَرُونَ أَحۡسَنَ ٱلۡخَٰلِقِينَ
Siz (bir put olan) Ba´le mi tapıyorsunuz? Ve Yaratıcılar´ın En Guzeli´ni (Allah´ı) terk mi ediyorsunuz (vaz mı geciyorsunuz)
Surah As-Saaffat, Verse 125
ٱللَّهَ رَبَّكُمۡ وَرَبَّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Allah, sizin ve evvelki babalarınızın (atalarınızın) Rabbidir
Surah As-Saaffat, Verse 126
فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ
Fakat onu yalanladılar. Bu sebeple muhakkak ki onlar, gercekten (cehennemde) hazır bulundurulacak olanlardır
Surah As-Saaffat, Verse 127
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah´ın muhlis kulları haric
Surah As-Saaffat, Verse 128
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Ve sonrakiler arasında ona (serefli bir anı) bıraktık
Surah As-Saaffat, Verse 129
سَلَٰمٌ عَلَىٰٓ إِلۡ يَاسِينَ
Ilyas (A.S)´a selam olsun
Surah As-Saaffat, Verse 130
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Muhakkak ki Biz, muhsinleri iste boyle mukafatlandırırız
Surah As-Saaffat, Verse 131
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Muhakkak ki o, Bizim mu´min (Allah´a ulasmayı dileyip butun makamları kazanan) kullarımızdandır
Surah As-Saaffat, Verse 132
وَإِنَّ لُوطٗا لَّمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Ve muhakkak ki Lut (A.S), gercekten gonderilmis olan resullerdendir
Surah As-Saaffat, Verse 133
إِذۡ نَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ
Onu ve onun ailesini, hepsini kurtarmıstık
Surah As-Saaffat, Verse 134
إِلَّا عَجُوزٗا فِي ٱلۡغَٰبِرِينَ
Geride kalanlar arasında acuze bir kadın haric
Surah As-Saaffat, Verse 135
ثُمَّ دَمَّرۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ
Sonra digerlerini dumura ugrattık (kokunu kazıdık, yok ettik)
Surah As-Saaffat, Verse 136
وَإِنَّكُمۡ لَتَمُرُّونَ عَلَيۡهِم مُّصۡبِحِينَ
Ve muhakkak ki siz, sabahları onlara mutlaka ugruyorsunuz
Surah As-Saaffat, Verse 137
وَبِٱلَّيۡلِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Ve geceleyin de. Hala akıl etmez misiniz
Surah As-Saaffat, Verse 138
وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Ve muhakkak ki Yunus (A.S), gercekten gonderilmis (resul)lerdendir
Surah As-Saaffat, Verse 139
إِذۡ أَبَقَ إِلَى ٱلۡفُلۡكِ ٱلۡمَشۡحُونِ
O (Yunus A.S) dolu bir gemiye (gemi ile) kacmıstı
Surah As-Saaffat, Verse 140
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ ٱلۡمُدۡحَضِينَ
Boylece kur´a cekti. Sonunda kaybedenlerden oldu
Surah As-Saaffat, Verse 141
فَٱلۡتَقَمَهُ ٱلۡحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٞ
Onu (Yunus A.S´ı) hemen bir balık yuttu. O, levmedilen biriydi (kendi kendini kınıyordu)
Surah As-Saaffat, Verse 142
فَلَوۡلَآ أَنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلۡمُسَبِّحِينَ
Eger o gercekten tesbih edenlerden olmasaydı
Surah As-Saaffat, Verse 143
لَلَبِثَ فِي بَطۡنِهِۦٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ
Muhakkak ki o, beas gunune (kıyamet gunune) kadar onun (balıgın) karnında kalırdı
Surah As-Saaffat, Verse 144
۞فَنَبَذۡنَٰهُ بِٱلۡعَرَآءِ وَهُوَ سَقِيمٞ
Bunun uzerine onu, bitkin (hasta) bir halde bos bir alana (sahile) attık
Surah As-Saaffat, Verse 145
وَأَنۢبَتۡنَا عَلَيۡهِ شَجَرَةٗ مِّن يَقۡطِينٖ
Ve onun uzerine (golgelik olarak) kabak cinsinden (genis yapraklı) bir agac bitirdik (yetistirdik)
Surah As-Saaffat, Verse 146
وَأَرۡسَلۡنَٰهُ إِلَىٰ مِاْئَةِ أَلۡفٍ أَوۡ يَزِيدُونَ
Ve onu yuz bin veya daha fazla (kisiye), (resul olarak) gonderdik
Surah As-Saaffat, Verse 147
فَـَٔامَنُواْ فَمَتَّعۡنَٰهُمۡ إِلَىٰ حِينٖ
Boylece amenu oldular (Allah´a ulasmayı dilediler). Bunun uzerine onları bir sure kadar metalandırdık (faydalandırdık)
Surah As-Saaffat, Verse 148
فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَلِرَبِّكَ ٱلۡبَنَاتُ وَلَهُمُ ٱلۡبَنُونَ
Haydi, onlardan fetva (acıklama) iste: "Kızlar Rabbinin de oglanlar onların mı
Surah As-Saaffat, Verse 149
أَمۡ خَلَقۡنَا ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةَ إِنَٰثٗا وَهُمۡ شَٰهِدُونَ
Yoksa melekleri, Biz disi olarak yarattık da onlar sahit mi oldular
Surah As-Saaffat, Verse 150
أَلَآ إِنَّهُم مِّنۡ إِفۡكِهِمۡ لَيَقُولُونَ
Yalanlarından dolayı mutlaka (soyle, soyle) diyenler kesinlikle onlar degil mi
Surah As-Saaffat, Verse 151
وَلَدَ ٱللَّهُ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
Allah dogurdu." Muhakkak ki onlar, kesinlikle yalan soyleyenlerdir
Surah As-Saaffat, Verse 152
أَصۡطَفَى ٱلۡبَنَاتِ عَلَى ٱلۡبَنِينَ
(Allah), kızları oglanlara tercih (mi) etti
Surah As-Saaffat, Verse 153
مَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ
Size ne oluyor? Nasıl (boyle) hukum veriyorsunuz
Surah As-Saaffat, Verse 154
أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Hala tezekkur etmeyecek misiniz
Surah As-Saaffat, Verse 155
أَمۡ لَكُمۡ سُلۡطَٰنٞ مُّبِينٞ
Yoksa sizin apacık bir sultanınız (deliliniz) mi var
Surah As-Saaffat, Verse 156
فَأۡتُواْ بِكِتَٰبِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Eger siz sadıklardansanız, o taktirde kitabınızı getirin
Surah As-Saaffat, Verse 157
وَجَعَلُواْ بَيۡنَهُۥ وَبَيۡنَ ٱلۡجِنَّةِ نَسَبٗاۚ وَلَقَدۡ عَلِمَتِ ٱلۡجِنَّةُ إِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ
Ve Allah ile cinler arasında neseb (soybagı) kıldılar (uydurdular). Ve andolsun ki cinler, (cehennemde) mutlaka hazır bulundurulacaklarını biliyorlardı
Surah As-Saaffat, Verse 158
سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ
Allah, onların vasıflandırmalarından (zanlarından) Subhan´dır (munezzehtir)
Surah As-Saaffat, Verse 159
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah´ın muhlis kulları haric
Surah As-Saaffat, Verse 160
فَإِنَّكُمۡ وَمَا تَعۡبُدُونَ
Bundan sonra muhakkak ki siz ve sizin taptıklarınız
Surah As-Saaffat, Verse 161
مَآ أَنتُمۡ عَلَيۡهِ بِفَٰتِنِينَ
Onun (Allah´ın) aleyhinde, kimseyi fitneye dusurecek degilsiniz (dusuremezsiniz)
Surah As-Saaffat, Verse 162
إِلَّا مَنۡ هُوَ صَالِ ٱلۡجَحِيمِ
Ama cehenneme girecek olanlar haric
Surah As-Saaffat, Verse 163
وَمَامِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٞ مَّعۡلُومٞ
Ve bizden (hic) kimse yoktur ki, onun bilinen bir makamı olmasın
Surah As-Saaffat, Verse 164
وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلصَّآفُّونَ
Ve muhakkak ki biz, mutlaka (Allah´ın huzurunda) saf saf duranlarız
Surah As-Saaffat, Verse 165
وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلۡمُسَبِّحُونَ
Ve muhakkak ki biz, mutlaka (Allah´ı) tesbih edenleriz
Surah As-Saaffat, Verse 166
وَإِن كَانُواْ لَيَقُولُونَ
Ve onlar mutlaka, sadece (soyle) diyorlardı
Surah As-Saaffat, Verse 167
لَوۡ أَنَّ عِندَنَا ذِكۡرٗا مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ
Keske bizim yanımızda (elimizde) evvelkilere verilenlerden bir zikir (bir kitap) olsaydı
Surah As-Saaffat, Verse 168
لَكُنَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
(O zaman) mutlaka biz, Allah´ın muhlis kullarından olurduk
Surah As-Saaffat, Verse 169
فَكَفَرُواْ بِهِۦۖ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ
Buna ragmen O´nu (Zikri: Kur´an-ı Kerim´i) inkar ettiler. Fakat yakında bilecekler
Surah As-Saaffat, Verse 170
وَلَقَدۡ سَبَقَتۡ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Ve andolsun ki gonderilen kullarımız icin Bizim (daha once) bir sozumuz gecti (onlara soz vermistik)
Surah As-Saaffat, Verse 171
إِنَّهُمۡ لَهُمُ ٱلۡمَنصُورُونَ
Muhakkak ki onlar, mutlaka yardım edilecek olanlardır
Surah As-Saaffat, Verse 172
وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ ٱلۡغَٰلِبُونَ
Ve muhakkak ki galip gelecek olanlar, mutlaka Bizim ordularımızdır
Surah As-Saaffat, Verse 173
فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ
Artık bir sure kadar onlardan yuz cevir
Surah As-Saaffat, Verse 174
وَأَبۡصِرۡهُمۡ فَسَوۡفَ يُبۡصِرُونَ
Ve onları gozle! Yakında onlar da gorecekler
Surah As-Saaffat, Verse 175
أَفَبِعَذَابِنَا يَسۡتَعۡجِلُونَ
Hala azabımızı acele olarak mı istiyorlar
Surah As-Saaffat, Verse 176
فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمۡ فَسَآءَ صَبَاحُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Onların sahasına (bulundukları yere) (azap) indigi zaman, iste (o gun) uyarılanların sabahı (ne kadar) kotu oldu (olacak)
Surah As-Saaffat, Verse 177
وَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ
Ve bir sure kadar onlardan yuz cevir
Surah As-Saaffat, Verse 178
وَأَبۡصِرۡ فَسَوۡفَ يُبۡصِرُونَ
Ve gozle! Yakında onlar da gorecekler
Surah As-Saaffat, Verse 179
سُبۡحَٰنَ رَبِّكَ رَبِّ ٱلۡعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ
Senin izzet sahibi Rabbin onların vasıflandırmalarından (zanlarından) Subhan´dır (munezzehtir)
Surah As-Saaffat, Verse 180
وَسَلَٰمٌ عَلَى ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Ve gonderilen resullere selam olsun
Surah As-Saaffat, Verse 181
وَٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Ve alemlerin Rabbi olan Allah´a hamdolsun
Surah As-Saaffat, Verse 182