Surah Sad - Turkish Translation by Iskender Ali Mihr
صٓۚ وَٱلۡقُرۡءَانِ ذِي ٱلذِّكۡرِ
Sad, zikrin sahibi Kur´an´a andolsun
Surah Sad, Verse 1
بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِي عِزَّةٖ وَشِقَاقٖ
Hayır, kafirler gurur ve ayrılık icindedirler
Surah Sad, Verse 2
كَمۡ أَهۡلَكۡنَا مِن قَبۡلِهِم مِّن قَرۡنٖ فَنَادَواْ وَّلَاتَ حِينَ مَنَاصٖ
Onlardan once nice nesilleri helak ettik. O zaman feryat ettiler, fakat kurtulus vakti gecmisti
Surah Sad, Verse 3
وَعَجِبُوٓاْ أَن جَآءَهُم مُّنذِرٞ مِّنۡهُمۡۖ وَقَالَ ٱلۡكَٰفِرُونَ هَٰذَا سَٰحِرٞ كَذَّابٌ
Ve onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesi acayiplerine gitti (sasırdılar). Ve kafirler: "Bu cok yalancı bir buyucu." dediler
Surah Sad, Verse 4
أَجَعَلَ ٱلۡأٓلِهَةَ إِلَٰهٗا وَٰحِدًاۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيۡءٌ عُجَابٞ
Ilahları bir tek ilah mı kılıyor? Muhakkak ki bu, gercekten acayip (sasılacak) bir sey
Surah Sad, Verse 5
وَٱنطَلَقَ ٱلۡمَلَأُ مِنۡهُمۡ أَنِ ٱمۡشُواْ وَٱصۡبِرُواْ عَلَىٰٓ ءَالِهَتِكُمۡۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيۡءٞ يُرَادُ
Ve onlardan ileri gelenler: "Yuruyun! Ilahlarınıza karsı sabırlı (kararlı) olun. Muhakkak ki sizden istenen mutlaka budur." (diyerek) ayrıldılar
Surah Sad, Verse 6
مَا سَمِعۡنَا بِهَٰذَا فِي ٱلۡمِلَّةِ ٱلۡأٓخِرَةِ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا ٱخۡتِلَٰقٌ
Biz, diger dinler icinde bunun gibi (bu konuda) bir sey (butun ilahların tek bir ilah oldugunu) isitmedik. Bu sadece bir iftiradır
Surah Sad, Verse 7
أَءُنزِلَ عَلَيۡهِ ٱلذِّكۡرُ مِنۢ بَيۡنِنَاۚ بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ مِّن ذِكۡرِيۚ بَل لَّمَّا يَذُوقُواْ عَذَابِ
Zikir, bizim aramızda ona mı indirildi? Hayır, onlar Benim Zikrim´den suphe icindedirler. Hayır, onlar azabımı henuz tatmadılar
Surah Sad, Verse 8
أَمۡ عِندَهُمۡ خَزَآئِنُ رَحۡمَةِ رَبِّكَ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡوَهَّابِ
Yoksa Aziz (yuce) ve Vehhab (cok bagıslayıcı ve lutufkar) olan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mı
Surah Sad, Verse 9
أَمۡ لَهُم مُّلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَاۖ فَلۡيَرۡتَقُواْ فِي ٱلۡأَسۡبَٰبِ
Ya da goklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mulku onlara mı ait? O zaman sebepler (yollar, vasıtalar) bulup yukselsinler
Surah Sad, Verse 10
جُندٞ مَّا هُنَالِكَ مَهۡزُومٞ مِّنَ ٱلۡأَحۡزَابِ
(Onlar) burada hezimete ugramıs olan fırkalardan meydana gelmis bir ordudur
Surah Sad, Verse 11
كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ وَعَادٞ وَفِرۡعَوۡنُ ذُو ٱلۡأَوۡتَادِ
Onlardan once Nuh (A.S)´ın kavmi, Ad kavmi ve kazıklar sahibi firavun da yalanlamıstı
Surah Sad, Verse 12
وَثَمُودُ وَقَوۡمُ لُوطٖ وَأَصۡحَٰبُ لۡـَٔيۡكَةِۚ أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلۡأَحۡزَابُ
Ve Semud kavmi, Lut (A.S)´ın kavmi ve Eyke halkı; iste onlar da (yalanlayan) fırkalardır
Surah Sad, Verse 13
إِن كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ ٱلرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ
Onların hepsi resulleri, sadece yalanladı. Boylece ikabım (cezalandırmam) hak oldu
Surah Sad, Verse 14
وَمَا يَنظُرُ هَـٰٓؤُلَآءِ إِلَّا صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ مَّا لَهَا مِن فَوَاقٖ
Ve bunlar, kendileri icin baska (hic)bir fırsatın olmayacagı, tek bir sayhadan (cok siddetli ses dalgasından) baska bir sey beklemiyorlar (gozlemiyorlar)
Surah Sad, Verse 15
وَقَالُواْ رَبَّنَا عَجِّل لَّنَا قِطَّنَا قَبۡلَ يَوۡمِ ٱلۡحِسَابِ
Ve: "Rabbimiz, hesap gununden once bizim payımızı, bize acele ver." dediler
Surah Sad, Verse 16
ٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَٱذۡكُرۡ عَبۡدَنَا دَاوُۥدَ ذَا ٱلۡأَيۡدِۖ إِنَّهُۥٓ أَوَّابٌ
Onların soylediklerine sabret, guc kuvvet sahibi kulumuz Davut (A.S)´ı zikret (hatırla). Muhakkak ki o, evvab idi (Allah´a ulasmıstı)
Surah Sad, Verse 17
إِنَّا سَخَّرۡنَا ٱلۡجِبَالَ مَعَهُۥ يُسَبِّحۡنَ بِٱلۡعَشِيِّ وَٱلۡإِشۡرَاقِ
Muhakkak ki Biz, dagları ona musahhar (emrine amade) kıldık. Israk vakti ve aksam vakti onunla beraber tesbih ederlerdi
Surah Sad, Verse 18
وَٱلطَّيۡرَ مَحۡشُورَةٗۖ كُلّٞ لَّهُۥٓ أَوَّابٞ
Ve kusları da birarada toplanmıs olarak (ona musahhar kıldık). Onların hepsi, ona evvab idiler (yonelmislerdi ve sıgınmıslardı)
Surah Sad, Verse 19
وَشَدَدۡنَا مُلۡكَهُۥ وَءَاتَيۡنَٰهُ ٱلۡحِكۡمَةَ وَفَصۡلَ ٱلۡخِطَابِ
Ve onun mulkunu (idaresini) guclendirdik. Ve ona, hikmet ve faslı hitap (hak ile batılı ayırıp adaletle hukmetme, hitap etme yetenegi) verdik
Surah Sad, Verse 20
۞وَهَلۡ أَتَىٰكَ نَبَؤُاْ ٱلۡخَصۡمِ إِذۡ تَسَوَّرُواْ ٱلۡمِحۡرَابَ
Ve o hasımların (davacıların) haberi sana geldi mi? Mihraba (Davut A.S´ın ibadet ettigi yere) duvarın ustunden asarak gelmislerdi
Surah Sad, Verse 21
إِذۡ دَخَلُواْ عَلَىٰ دَاوُۥدَ فَفَزِعَ مِنۡهُمۡۖ قَالُواْ لَا تَخَفۡۖ خَصۡمَانِ بَغَىٰ بَعۡضُنَا عَلَىٰ بَعۡضٖ فَٱحۡكُم بَيۡنَنَا بِٱلۡحَقِّ وَلَا تُشۡطِطۡ وَٱهۡدِنَآ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلصِّرَٰطِ
Davut (A.S)´ın yanına girdikleri zaman (Davut A.S) onlardan dehsete kapıldı (korktu). "Korkma! Birbirine haksızlık etmis iki hasımız (davacıyız). Artık aramızda sen, hak ile hukmet. Asırı gitme (haksızlık etme)! Bizi orta yola (adaletli cozume) ulastır
Surah Sad, Verse 22
إِنَّ هَٰذَآ أَخِي لَهُۥ تِسۡعٞ وَتِسۡعُونَ نَعۡجَةٗ وَلِيَ نَعۡجَةٞ وَٰحِدَةٞ فَقَالَ أَكۡفِلۡنِيهَا وَعَزَّنِي فِي ٱلۡخِطَابِ
Gercekten bu benim kardesim. Onun doksan dokuz koyunu var ve benim bir koyunum var. Buna ragmen "Ona beni kefil kıl (onu da bana ver)." dedi. Soyledikleri ile beni yendi
Surah Sad, Verse 23
قَالَ لَقَدۡ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعۡجَتِكَ إِلَىٰ نِعَاجِهِۦۖ وَإِنَّ كَثِيرٗا مِّنَ ٱلۡخُلَطَآءِ لَيَبۡغِي بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٍ إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ وَقَلِيلٞ مَّا هُمۡۗ وَظَنَّ دَاوُۥدُ أَنَّمَا فَتَنَّـٰهُ فَٱسۡتَغۡفَرَ رَبَّهُۥ وَخَرَّۤ رَاكِعٗاۤ وَأَنَابَ۩
(Davut A.S): "Andolsun ki, koyunlarının (arasına) senin koyununu istemekle sana zulmetti." dedi. Ve muhakkak ki ortaklardan cogu, mutlaka birbirlerinin hakkına tecavuz ediyorlar. Amenu olanlar (Allah´a ulasmayı dileyenler) ve amilussalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar haric. Onlar ne kadar az! Ve Davut (A.S), onu imtihan ettigimizi zannetti. Bunun uzerine Rabbinden magfiret istedi ve ruku ederek secdeye kapandı. Ve Rabbine yoneldi (sozleriyle ve Rabbini gorerek Allah´a ulastı ve cevap aldı)
Surah Sad, Verse 24
فَغَفَرۡنَا لَهُۥ ذَٰلِكَۖ وَإِنَّ لَهُۥ عِندَنَا لَزُلۡفَىٰ وَحُسۡنَ مَـَٔابٖ
Boylece bu konuda ona magfiret ettik. Muhakkak ki onun, katımızda mutlaka yuksek bir makamı ve guzel bir meabı (sıgınagı) vardır
Surah Sad, Verse 25
يَٰدَاوُۥدُ إِنَّا جَعَلۡنَٰكَ خَلِيفَةٗ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱحۡكُم بَيۡنَ ٱلنَّاسِ بِٱلۡحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ ٱلۡهَوَىٰ فَيُضِلَّكَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَضِلُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ لَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدُۢ بِمَا نَسُواْ يَوۡمَ ٱلۡحِسَابِ
Ey Davut! Muhakkak ki Biz, seni yeryuzunun halifesi kıldık. Bunun icin insanlar arasında hak ile hukmet! Ve hevaya (nefse) tabi olma! Aksi halde seni, Allah´ın yolundan saptırır. Muhakkak ki Allah´ın yolundan sapanlar icin hesap gununu unutmaları sebebiyle siddetli azap vardır
Surah Sad, Verse 26
وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَآءَ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا بَٰطِلٗاۚ ذَٰلِكَ ظَنُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْۚ فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنَ ٱلنَّارِ
Ve gokyuzunu, arzı ve ikisi arasındaki seyleri batıl (bosuna) yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Artık ates sebebiyle (azap edilecekleri icin) inkar edenlerin vay haline
Surah Sad, Verse 27
أَمۡ نَجۡعَلُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ كَٱلۡمُفۡسِدِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِ أَمۡ نَجۡعَلُ ٱلۡمُتَّقِينَ كَٱلۡفُجَّارِ
Hic amenu olanları (Allah´a ulasmayı dileyenleri) ve amilussalihat (nefs tezkiyesi) yapanları, yeryuzunde fesat cıkaranlarla ya da takva sahiplerini, facirlerle bir tutar mıyız
Surah Sad, Verse 28
كِتَٰبٌ أَنزَلۡنَٰهُ إِلَيۡكَ مُبَٰرَكٞ لِّيَدَّبَّرُوٓاْ ءَايَٰتِهِۦ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُواْ ٱلۡأَلۡبَٰبِ
Bu Mubarek Kitabı sana indirdik, ayetleri ile tedbir alsınlar ve ulul´elbab tezekkur etsin diye
Surah Sad, Verse 29
وَوَهَبۡنَا لِدَاوُۥدَ سُلَيۡمَٰنَۚ نِعۡمَ ٱلۡعَبۡدُ إِنَّهُۥٓ أَوَّابٌ
Ve Davut (A.S)´a oglu Suleyman´ı, armagan ettik. Ne guzel kul. Muhakkak ki o evvabtı (Allah´a ulasmıstı)
Surah Sad, Verse 30
إِذۡ عُرِضَ عَلَيۡهِ بِٱلۡعَشِيِّ ٱلصَّـٰفِنَٰتُ ٱلۡجِيَادُ
Ona bir aksam vakti, kosmaya hazır, iyi cins atlar sunulmustu
Surah Sad, Verse 31
فَقَالَ إِنِّيٓ أَحۡبَبۡتُ حُبَّ ٱلۡخَيۡرِ عَن ذِكۡرِ رَبِّي حَتَّىٰ تَوَارَتۡ بِٱلۡحِجَابِ
Bunun uzerine dedi ki: "Muhakkak ki ben, (onları) Rabbimi zikrettigim icin hayır (hayra, daimi zikre ulasanların) sevgisi ile seviyorum." (Atlar tozu dumana katıp kosarak toz) perdesinin arkasında kaybolunca
Surah Sad, Verse 32
رُدُّوهَا عَلَيَّۖ فَطَفِقَ مَسۡحَۢا بِٱلسُّوقِ وَٱلۡأَعۡنَاقِ
Onları bana geri getirin." (dedi). Sonra bacaklarını ve boyunlarını oksamaya basladı
Surah Sad, Verse 33
وَلَقَدۡ فَتَنَّا سُلَيۡمَٰنَ وَأَلۡقَيۡنَا عَلَىٰ كُرۡسِيِّهِۦ جَسَدٗا ثُمَّ أَنَابَ
Ve andolsun ki Biz, Suleyman (A.S)´ı imtihan ettik. Ve onun kursusu (tahtı) uzerine ceset olarak ulastırdık. Sonra yoneldi (ayrıldı)
Surah Sad, Verse 34
قَالَ رَبِّ ٱغۡفِرۡ لِي وَهَبۡ لِي مُلۡكٗا لَّا يَنۢبَغِي لِأَحَدٖ مِّنۢ بَعۡدِيٓۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡوَهَّابُ
Rabbim, beni magfiret et. Bana, benden sonra kimsenin ulasamayacagı bir mulk bagısla (hediye et). Muhakkak ki Sen, Sen Vehhab´sın (cok bagıslayıcısın)." dedi
Surah Sad, Verse 35
فَسَخَّرۡنَا لَهُ ٱلرِّيحَ تَجۡرِي بِأَمۡرِهِۦ رُخَآءً حَيۡثُ أَصَابَ
Bunun uzerine ruzgarı ona musahhar (emre amade) kıldık. Onun emri ile diledigi yere hafif hafif eserek giderdi
Surah Sad, Verse 36
وَٱلشَّيَٰطِينَ كُلَّ بَنَّآءٖ وَغَوَّاصٖ
Ve seytanları da hepsini ki, onlar bina yapanlar ve dalgıclardır
Surah Sad, Verse 37
وَءَاخَرِينَ مُقَرَّنِينَ فِي ٱلۡأَصۡفَادِ
Ve digerlerini (de) zincirlerle birbirine baglı olarak (emre amade kıldık)
Surah Sad, Verse 38
هَٰذَا عَطَآؤُنَا فَٱمۡنُنۡ أَوۡ أَمۡسِكۡ بِغَيۡرِ حِسَابٖ
Bunlar bizim atamızdır (ihsanımızdır, verdiklerimizdir). Artık diledigine hesapsız ver veya verme
Surah Sad, Verse 39
وَإِنَّ لَهُۥ عِندَنَا لَزُلۡفَىٰ وَحُسۡنَ مَـَٔابٖ
Ve muhakkak ki onun, katımızda mutlaka yuksek bir makamı ve guzel bir meabı (sıgınagı) vardır
Surah Sad, Verse 40
وَٱذۡكُرۡ عَبۡدَنَآ أَيُّوبَ إِذۡ نَادَىٰ رَبَّهُۥٓ أَنِّي مَسَّنِيَ ٱلشَّيۡطَٰنُ بِنُصۡبٖ وَعَذَابٍ
Ve kulumuz Eyup (A.S)´ı zikret (hatırla). Rabbine soyle seslenmisti: "Muhakkak ki seytan, bana dert ve azap dokundurdu
Surah Sad, Verse 41
ٱرۡكُضۡ بِرِجۡلِكَۖ هَٰذَا مُغۡتَسَلُۢ بَارِدٞ وَشَرَابٞ
Ayagın ile (yere) vur. (Iste) bu serin, yıkanılacak ve icilecek su
Surah Sad, Verse 42
وَوَهَبۡنَا لَهُۥٓ أَهۡلَهُۥ وَمِثۡلَهُم مَّعَهُمۡ رَحۡمَةٗ مِّنَّا وَذِكۡرَىٰ لِأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ
Ve Bizden bir rahmet ve ulul´elbaba zikir olarak, ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha bagısladık
Surah Sad, Verse 43
وَخُذۡ بِيَدِكَ ضِغۡثٗا فَٱضۡرِب بِّهِۦ وَلَا تَحۡنَثۡۗ إِنَّا وَجَدۡنَٰهُ صَابِرٗاۚ نِّعۡمَ ٱلۡعَبۡدُ إِنَّهُۥٓ أَوَّابٞ
Ve (Ey Eyup!) eline bir demet sap al onunla vur, yeminini bozma. Muhakkak ki Biz, onu sabırlı bulduk. Ne iyi bir kuldu. Muhakkak ki o, Allah´a ulasmıstı (ruhunu olmeden evvel Allah´a ulastırıp teslim etmisti)
Surah Sad, Verse 44
وَٱذۡكُرۡ عِبَٰدَنَآ إِبۡرَٰهِيمَ وَإِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ أُوْلِي ٱلۡأَيۡدِي وَٱلۡأَبۡصَٰرِ
Ve guc ve basiret sahibi olan kullarımız Ibrahim (A.S)´ı, Ishak (A.S)´ı ve Yakub (A.S)´ı zikret
Surah Sad, Verse 45
إِنَّآ أَخۡلَصۡنَٰهُم بِخَالِصَةٖ ذِكۡرَى ٱلدَّارِ
Muhakkak ki Biz, onları (ahiret) yurdunu zikreden halis (kullar) olarak ihlas sahibi kıldık
Surah Sad, Verse 46
وَإِنَّهُمۡ عِندَنَا لَمِنَ ٱلۡمُصۡطَفَيۡنَ ٱلۡأَخۡيَارِ
Ve muhakkak ki onlar, katımızda, gercekten "hayırlılardan ve secilmislerden"dir
Surah Sad, Verse 47
وَٱذۡكُرۡ إِسۡمَٰعِيلَ وَٱلۡيَسَعَ وَذَا ٱلۡكِفۡلِۖ وَكُلّٞ مِّنَ ٱلۡأَخۡيَارِ
Ve Ismail (A.S)´ı ve Ilyas (A.S)´ı ve Zulkifli (A.S)´ı da zikret. Hepsi hayırlı olanlardandır
Surah Sad, Verse 48
هَٰذَا ذِكۡرٞۚ وَإِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ لَحُسۡنَ مَـَٔابٖ
Bu (Kur´an-ı Kerim), bir Zikir´dir. Ve muhakkak ki muttakiler (takva sahipleri) icin sıgınakların en guzeli (Allah´ın Zat´ı) vardır
Surah Sad, Verse 49
جَنَّـٰتِ عَدۡنٖ مُّفَتَّحَةٗ لَّهُمُ ٱلۡأَبۡوَٰبُ
Kapıları onlara acılmıs olan adn cennetleri vardır
Surah Sad, Verse 50
مُتَّكِـِٔينَ فِيهَا يَدۡعُونَ فِيهَا بِفَٰكِهَةٖ كَثِيرَةٖ وَشَرَابٖ
Orada yaslanıp oturarak pekcok meyve ve icecek isterler
Surah Sad, Verse 51
۞وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ أَتۡرَابٌ
Ve onların yanlarında bakıslarını saklayan (yalnız eslerine bakan), aynı yasta kadınlar vardır
Surah Sad, Verse 52
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِيَوۡمِ ٱلۡحِسَابِ
Hesap gunu konusunda size vaadedilen budur
Surah Sad, Verse 53
إِنَّ هَٰذَا لَرِزۡقُنَا مَا لَهُۥ مِن نَّفَادٍ
Muhakkak ki bu, gercekten bizim tukenmez rızkımızdır
Surah Sad, Verse 54
هَٰذَاۚ وَإِنَّ لِلطَّـٰغِينَ لَشَرَّ مَـَٔابٖ
(Cennettekilerin durumu) bu. Ve muhakkak ki azgınlar icin elbette serrli (kotu) bir meab (sıgınak) vardır
Surah Sad, Verse 55
جَهَنَّمَ يَصۡلَوۡنَهَا فَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ
Cehennem, ona girerler. Iste o ne kotu bir dosektir
Surah Sad, Verse 56
هَٰذَا فَلۡيَذُوقُوهُ حَمِيمٞ وَغَسَّاقٞ
(Cehennemdekilerin durumu) bu, boylece artık hamimi (kaynar su) ve gassak´ı (irini) tatsınlar
Surah Sad, Verse 57
وَءَاخَرُ مِن شَكۡلِهِۦٓ أَزۡوَٰجٌ
Ve onun seklinden baska zevc ve zevceler (cifte azaplar da) vardır
Surah Sad, Verse 58
هَٰذَا فَوۡجٞ مُّقۡتَحِمٞ مَّعَكُمۡ لَا مَرۡحَبَۢا بِهِمۡۚ إِنَّهُمۡ صَالُواْ ٱلنَّارِ
Bu grup da sizinle beraber (azaba) dayanacak olandır. Onlara merhaba yoktur. Muhakkak ki onlar atese girecek olanlardır
Surah Sad, Verse 59
قَالُواْ بَلۡ أَنتُمۡ لَا مَرۡحَبَۢا بِكُمۡۖ أَنتُمۡ قَدَّمۡتُمُوهُ لَنَاۖ فَبِئۡسَ ٱلۡقَرَارُ
Hayır, asıl size merhaba yok. Onu bize siz takdim ettiniz (azaba ugramamıza sebep oldunuz). Artık (o) ne kotu bir karargah (cehennem)." dediler
Surah Sad, Verse 60
قَالُواْ رَبَّنَا مَن قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدۡهُ عَذَابٗا ضِعۡفٗا فِي ٱلنَّارِ
Rabbimiz, bunu bize kim takdim ettiyse (biz buraya kimin yuzunden geldiysek) ona, ateste azabı kat kat arttır." dediler
Surah Sad, Verse 61
وَقَالُواْ مَا لَنَا لَا نَرَىٰ رِجَالٗا كُنَّا نَعُدُّهُم مِّنَ ٱلۡأَشۡرَارِ
Ve (cehennemdekiler): "Biz nicin, serrlilerden addettigimiz adamları (burada cehennemde) gormuyoruz?" dediler
Surah Sad, Verse 62
أَتَّخَذۡنَٰهُمۡ سِخۡرِيًّا أَمۡ زَاغَتۡ عَنۡهُمُ ٱلۡأَبۡصَٰرُ
Biz onları eglence konusu edindik. Yoksa bakıslar(ımız) mı onlardan kaydı (ki onları goremedik)
Surah Sad, Verse 63
إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقّٞ تَخَاصُمُ أَهۡلِ ٱلنَّارِ
Muhakkak ki cehennem halkının bu cekismesi kesinlikle gercektir
Surah Sad, Verse 64
قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ مُنذِرٞۖ وَمَا مِنۡ إِلَٰهٍ إِلَّا ٱللَّهُ ٱلۡوَٰحِدُ ٱلۡقَهَّارُ
De ki: "Ben sadece uyarıcıyım. Vahid (tek), Kahhar (kahredici) olan Allah´tan baska bir Ilah yoktur
Surah Sad, Verse 65
رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡغَفَّـٰرُ
Goklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, Aziz´dir (yuce ve ustun), Gaffar´dır (cok magfiret eden)
Surah Sad, Verse 66
قُلۡ هُوَ نَبَؤٌاْ عَظِيمٌ
De ki: "O (Kur´an), Buyuk Bir Haber´dir
Surah Sad, Verse 67
أَنتُمۡ عَنۡهُ مُعۡرِضُونَ
Siz O´ndan yuz cevirenlersiniz
Surah Sad, Verse 68
مَا كَانَ لِيَ مِنۡ عِلۡمِۭ بِٱلۡمَلَإِ ٱلۡأَعۡلَىٰٓ إِذۡ يَخۡتَصِمُونَ
Meleil Al´a´da onlar tartısırlarken benim bir bilgim yoktu
Surah Sad, Verse 69
إِن يُوحَىٰٓ إِلَيَّ إِلَّآ أَنَّمَآ أَنَا۠ نَذِيرٞ مُّبِينٌ
Benim sadece apacık bir nezir (uyarıcı) oldugum bana vahyolunuyor
Surah Sad, Verse 70
إِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَـٰٓئِكَةِ إِنِّي خَٰلِقُۢ بَشَرٗا مِّن طِينٖ
Rabbin meleklere: "Muhakkak ki Ben, tinden (nemli topraktan, balcıktan) bir insan yaratacagım." demisti
Surah Sad, Verse 71
فَإِذَا سَوَّيۡتُهُۥ وَنَفَخۡتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُۥ سَٰجِدِينَ
Boylece onu sevva ettigim ve onun icine ruhumdan ufledigim zaman, derhal ona secde ederek yere kapanın
Surah Sad, Verse 72
فَسَجَدَ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ كُلُّهُمۡ أَجۡمَعُونَ
Bunun uzerine meleklerin hepsi birden secde etti
Surah Sad, Verse 73
إِلَّآ إِبۡلِيسَ ٱسۡتَكۡبَرَ وَكَانَ مِنَ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Iblis haric ki, o kibirlendi ve kafirlerden oldu
Surah Sad, Verse 74
قَالَ يَـٰٓإِبۡلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَن تَسۡجُدَ لِمَا خَلَقۡتُ بِيَدَيَّۖ أَسۡتَكۡبَرۡتَ أَمۡ كُنتَ مِنَ ٱلۡعَالِينَ
(Allahu Teala): "Ey iblis! Ellerimle (kudretimle) halkettigim seye secde etmenden seni men eden (sey) nedir? Kibirlendin! Yoksa sen yucelerden mi oldun?" dedi
Surah Sad, Verse 75
قَالَ أَنَا۠ خَيۡرٞ مِّنۡهُ خَلَقۡتَنِي مِن نَّارٖ وَخَلَقۡتَهُۥ مِن طِينٖ
(Iblis): "Ben, ondan daha hayırlıyım. Beni atesten, onu tinden (nemli topraktan, balcıktan) yarattın." dedi
Surah Sad, Verse 76
قَالَ فَٱخۡرُجۡ مِنۡهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٞ
(Allahu Teala): "Haydi oradan (cennetten) cık! Artık muhakkak ki sen, kovulmus olanlardansın." dedi
Surah Sad, Verse 77
وَإِنَّ عَلَيۡكَ لَعۡنَتِيٓ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلدِّينِ
Ve muhakkak ki din gunune (kıyamet gunune) kadar lanetim senin uzerinedir
Surah Sad, Verse 78
قَالَ رَبِّ فَأَنظِرۡنِيٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ
(Iblis): "Rabbim oyleyse beas (yeniden dirilme) gunune kadar beni inzar et (bana muhlet ver)." dedi
Surah Sad, Verse 79
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ ٱلۡمُنظَرِينَ
(Allahu Teala): "Oyleyse muhakkak ki sen, tehir edilenlerdensin." dedi
Surah Sad, Verse 80
إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡوَقۡتِ ٱلۡمَعۡلُومِ
Vakti malum olan (bilinen) gune kadar
Surah Sad, Verse 81
قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغۡوِيَنَّهُمۡ أَجۡمَعِينَ
(Iblis): "Bundan sonra Senin izzetine (andolsun ki) onların hepsini mutlaka azdıracagım." dedi
Surah Sad, Verse 82
إِلَّا عِبَادَكَ مِنۡهُمُ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Onlardan Senin muhlis kulların haric
Surah Sad, Verse 83
قَالَ فَٱلۡحَقُّ وَٱلۡحَقَّ أَقُولُ
(Allahu Teala): "Iste bu Hakk´tır. Ve Ben, hakkı soylerim." dedi
Surah Sad, Verse 84
لَأَمۡلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنكَ وَمِمَّن تَبِعَكَ مِنۡهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Cehennemi mutlaka seninle ve onlardan sana tabi olanların hepsiyle dolduracagım
Surah Sad, Verse 85
قُلۡ مَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٖ وَمَآ أَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُتَكَلِّفِينَ
De ki: "Sizden ona (teblige) karsılık bir ecir (ucret) istemiyorum. Ve ben mutekelliflerden (mukellefiyet koyanlardan) degilim
Surah Sad, Verse 86
إِنۡ هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ لِّلۡعَٰلَمِينَ
O (Kur´an), ancak alemlere Zikir´dir
Surah Sad, Verse 87
وَلَتَعۡلَمُنَّ نَبَأَهُۥ بَعۡدَ حِينِۭ
Ve onun haberini bir sure sonra mutlaka ogreneceksiniz
Surah Sad, Verse 88