Surah Al-Jathiya - Turkish Translation by Suat Yildirim
حمٓ
Ha, Mim
Surah Al-Jathiya, Verse 1
تَنزِيلُ ٱلۡكِتَٰبِ مِنَ ٱللَّهِ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡحَكِيمِ
Bu kitabın indirilmesi o (ustun kudret, tam hukum ve hikmet sahibi) aziz ve hakim Allah tarafındandır
Surah Al-Jathiya, Verse 2
إِنَّ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ لَأٓيَٰتٖ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ
Suphesiz goklerde ve yerde muminler icin Allah'ın kudret ve hikmetine dair cok deliller vardır
Surah Al-Jathiya, Verse 3
وَفِي خَلۡقِكُمۡ وَمَا يَبُثُّ مِن دَآبَّةٍ ءَايَٰتٞ لِّقَوۡمٖ يُوقِنُونَ
Siz insanların yaratılısınızda ve Allah'ın dunyanın her tarafında yaydıgı canlılarda, kesin bilgiye ulasıp gercekleri tasdik edecek kimseler icin deliller vardır
Surah Al-Jathiya, Verse 4
وَٱخۡتِلَٰفِ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن رِّزۡقٖ فَأَحۡيَا بِهِ ٱلۡأَرۡضَ بَعۡدَ مَوۡتِهَا وَتَصۡرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ ءَايَٰتٞ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ
Gece ve gunduzun pes pese gelip muddetlerinin uzayıp kısalmasında, Allah'ın gokten bir rızık, yani yagmur indirip onunla olumunden sonra yeryuzunu diriltmesinde, ruzgarları evirip cevirmesinde, akıllarını kullanıp dusunecek kimseler icin Allah’ın kudretine ve hikmetine dair bircok deliller vardır
Surah Al-Jathiya, Verse 5
تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱللَّهِ نَتۡلُوهَا عَلَيۡكَ بِٱلۡحَقِّۖ فَبِأَيِّ حَدِيثِۭ بَعۡدَ ٱللَّهِ وَءَايَٰتِهِۦ يُؤۡمِنُونَ
(O tekvini ayetlerin yanında) iste bunlar da Allah'ın (tenzili) ayetleridir ki, gercegin ta kendisi olarak (Cebrail vasıtasıyla) okuyup beyan ediyoruz.Allah’a ve O’nun ayetlerine inanmadıktan sonra, onlar acaba daha hangi soze inanacaklar
Surah Al-Jathiya, Verse 6
وَيۡلٞ لِّكُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٖ
Yalana, sahtekarlıga, gunaha dadanan her kimsenin vay haline! Boylesi, Allah'ın kendisine okunan ayetlerini isitir de sonra kibrine yediremeyip buyukluk taslayarak, sanki onları hic isitmemis gibi inkarında direnir. Ona gayet acı bir azabı mujdele
Surah Al-Jathiya, Verse 7
يَسۡمَعُ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِ ثُمَّ يُصِرُّ مُسۡتَكۡبِرٗا كَأَن لَّمۡ يَسۡمَعۡهَاۖ فَبَشِّرۡهُ بِعَذَابٍ أَلِيمٖ
Yalana, sahtekarlıga, gunaha dadanan her kimsenin vay haline! Boylesi, Allah'ın kendisine okunan ayetlerini isitir de sonra kibrine yediremeyip buyukluk taslayarak, sanki onları hic isitmemis gibi inkarında direnir. Ona gayet acı bir azabı mujdele
Surah Al-Jathiya, Verse 8
وَإِذَا عَلِمَ مِنۡ ءَايَٰتِنَا شَيۡـًٔا ٱتَّخَذَهَا هُزُوًاۚ أُوْلَـٰٓئِكَ لَهُمۡ عَذَابٞ مُّهِينٞ
Ayetlerimizden ogrendigi bir seyler olursa, onları alaya alır. Iste onlara hor ve zelil edecek bir azabın gelecegini mujdele
Surah Al-Jathiya, Verse 9
مِّن وَرَآئِهِمۡ جَهَنَّمُۖ وَلَا يُغۡنِي عَنۡهُم مَّا كَسَبُواْ شَيۡـٔٗا وَلَا مَا ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ أَوۡلِيَآءَۖ وَلَهُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Peslerinde de cehennem onları beklemektedir. Ne kazandıkları servetler, ne de Allah'tan baska edindikleri dostlar ve hamiler, kendilerine fayda vermez. Onlara muthis bir azap vardır
Surah Al-Jathiya, Verse 10
هَٰذَا هُدٗىۖ وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ لَهُمۡ عَذَابٞ مِّن رِّجۡزٍ أَلِيمٌ
Bu Kur'an, hidayet rehberidir. Rab’lerinin ayetlerini reddedenlere ise, en fenasından gayet acı bir azap vardır
Surah Al-Jathiya, Verse 11
۞ٱللَّهُ ٱلَّذِي سَخَّرَ لَكُمُ ٱلۡبَحۡرَ لِتَجۡرِيَ ٱلۡفُلۡكُ فِيهِ بِأَمۡرِهِۦ وَلِتَبۡتَغُواْ مِن فَضۡلِهِۦ وَلَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ
Allah o yuce Zattır ki, icinde emri ve izni ile gemiler akıp gitsin, lutfundan nasiplerinizi arayıp sukredesiniz diye denizleri hizmetinize vermistir
Surah Al-Jathiya, Verse 12
وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا مِّنۡهُۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَتَفَكَّرُونَ
Hem goklerde ve yerde ne varsa, hepsini Kendi tarafından bir lutuf olarak hizmetinize veren de O'dur. Elbette bunda dusunecek kimseler icin ibretler vardır
Surah Al-Jathiya, Verse 13
قُل لِّلَّذِينَ ءَامَنُواْ يَغۡفِرُواْ لِلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ أَيَّامَ ٱللَّهِ لِيَجۡزِيَ قَوۡمَۢا بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ
Iman edenlere soyle ki: Allah'ın ceza gunlerinin gelip catacagını beklemeyenlerin ezalarına aldırıs etmesinler, kusurlarını bagıslasınlar. Cunku nasılsa Allah, herkese yaptıklarının karsılıgını verecektir (iman edenlere de sabır ve aflarının odulunu verecektir)
Surah Al-Jathiya, Verse 14
مَنۡ عَمِلَ صَٰلِحٗا فَلِنَفۡسِهِۦۖ وَمَنۡ أَسَآءَ فَعَلَيۡهَاۖ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمۡ تُرۡجَعُونَ
Kim guzel ve makbul bir is yaparsa, kendisi icin yapar. Kim de kotuluk islerse kendi aleyhinedir. Sonunda Rabbinizin huzuruna goturuleceksiniz
Surah Al-Jathiya, Verse 15
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحُكۡمَ وَٱلنُّبُوَّةَ وَرَزَقۡنَٰهُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ وَفَضَّلۡنَٰهُمۡ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ
Gercekten Biz Israilogullarına, kitap, hukumranlık, hikmet ve nubuvvet verdik.Onları helal ve has nimetlerle rızıklandırdık ve onları diger insanlara ustun kıldık
Surah Al-Jathiya, Verse 16
وَءَاتَيۡنَٰهُم بَيِّنَٰتٖ مِّنَ ٱلۡأَمۡرِۖ فَمَا ٱخۡتَلَفُوٓاْ إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلۡعِلۡمُ بَغۡيَۢا بَيۡنَهُمۡۚ إِنَّ رَبَّكَ يَقۡضِي بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ
Onlara din isinde parlak deliller, mucizeler verdik. Simdi onların din konusunda ihtilaf etmeleri, sırf kendilerine gercege dair ilim geldikten sonra haset ve ihtirastan dolayıdır.Senin Rabbin kıyamet gunu, ayrılıga dustukleri hususlarda aralarında hukmunu verecektir
Surah Al-Jathiya, Verse 17
ثُمَّ جَعَلۡنَٰكَ عَلَىٰ شَرِيعَةٖ مِّنَ ٱلۡأَمۡرِ فَٱتَّبِعۡهَا وَلَا تَتَّبِعۡ أَهۡوَآءَ ٱلَّذِينَ لَا يَعۡلَمُونَ
Sonra din isinde, seni ayrı bir seriat yoluna koyduk. Sen ona tabi ol, gercegi bilmeyenlerin keyiflerine uyma
Surah Al-Jathiya, Verse 18
إِنَّهُمۡ لَن يُغۡنُواْ عَنكَ مِنَ ٱللَّهِ شَيۡـٔٗاۚ وَإِنَّ ٱلظَّـٰلِمِينَ بَعۡضُهُمۡ أَوۡلِيَآءُ بَعۡضٖۖ وَٱللَّهُ وَلِيُّ ٱلۡمُتَّقِينَ
Cunku Allah'tan gelecek herhangi bir cezayı onleme hususunda, onlar sana hicbir fayda veremezler. Zalimler birbirinin dostudur. Allah ise muttakilerin dostudur
Surah Al-Jathiya, Verse 19
هَٰذَا بَصَـٰٓئِرُ لِلنَّاسِ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّقَوۡمٖ يُوقِنُونَ
Bu Kur'an, delilleri ile, fikirleri ve kalpleri aydınlatan basiret nurlarıdır iman edecek kimseler icin hidayet rehberi ve rahmettir
Surah Al-Jathiya, Verse 20
أَمۡ حَسِبَ ٱلَّذِينَ ٱجۡتَرَحُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ أَن نَّجۡعَلَهُمۡ كَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ سَوَآءٗ مَّحۡيَاهُمۡ وَمَمَاتُهُمۡۚ سَآءَ مَا يَحۡكُمُونَ
Yoksa o kotulukleri isleyip duranlar, iman edip guzel ve makbul isler gerceklestirenlere yaptıgımız muameleyi, kendilerine de gosterecegimizi, hayatlarında ve olumlerinde onları bir tutacagımızı mı sanıyorlar? Ne kotu, ne yanlıs bir muhakeme
Surah Al-Jathiya, Verse 21
وَخَلَقَ ٱللَّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِٱلۡحَقِّ وَلِتُجۡزَىٰ كُلُّ نَفۡسِۭ بِمَا كَسَبَتۡ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ
Halbuki Allah gokleri ve yeri hikmetle, gercek bir maksatla ve bir de herkes ne kazanmıssa, kendilerine asla haksızlık edilmeksizin, ona gore karsılık gormesi icin yaratmıstır
Surah Al-Jathiya, Verse 22
أَفَرَءَيۡتَ مَنِ ٱتَّخَذَ إِلَٰهَهُۥ هَوَىٰهُ وَأَضَلَّهُ ٱللَّهُ عَلَىٰ عِلۡمٖ وَخَتَمَ عَلَىٰ سَمۡعِهِۦ وَقَلۡبِهِۦ وَجَعَلَ عَلَىٰ بَصَرِهِۦ غِشَٰوَةٗ فَمَن يَهۡدِيهِ مِنۢ بَعۡدِ ٱللَّهِۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Baksana kendi heva ve hevesini ilah edinen, ilmi oldugu halde Allah'ın kendisini sasırtıp, kulagını ve kalbini muhurledigi, gozlerine de perde cektigi kimsenin haline! Hakkı gormemekte ve azgınlıkta ısrar etmesi sebebiyle Allah’ın sasırttıgı bu kimseyi kim yola getirebilir? Dusunmuyor musunuz
Surah Al-Jathiya, Verse 23
وَقَالُواْ مَا هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا ٱلدُّنۡيَا نَمُوتُ وَنَحۡيَا وَمَا يُهۡلِكُنَآ إِلَّا ٱلدَّهۡرُۚ وَمَا لَهُم بِذَٰلِكَ مِنۡ عِلۡمٍۖ إِنۡ هُمۡ إِلَّا يَظُنُّونَ
Ahireti inkar eden kafirler bir de soyle dediler: “Hayat, sadece bu dunyada yasadıgımız hayattan ibarettir: Oluruz, yasarız. Bizi yalnız zamanın akısı helak eder.”Aslında, buna dair hicbir kesin bilgileri yoktur, onlar sadece zanlarıyla boyle soyluyorlar
Surah Al-Jathiya, Verse 24
وَإِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتُنَا بَيِّنَٰتٖ مَّا كَانَ حُجَّتَهُمۡ إِلَّآ أَن قَالُواْ ٱئۡتُواْ بِـَٔابَآئِنَآ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Kendilerine iman esaslarına ve bu arada ahirete dair ayetlerimiz acık acık okundugunda, onların ileri surdukleri tek iddia: “Eger siz bu inancınızda tutarlı iseniz, gelip gecmis atalarımızı diriltin de onumuze getirin” demekten baska bir sey olmaz
Surah Al-Jathiya, Verse 25
قُلِ ٱللَّهُ يُحۡيِيكُمۡ ثُمَّ يُمِيتُكُمۡ ثُمَّ يَجۡمَعُكُمۡ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ لَا رَيۡبَ فِيهِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ
De ki: “Size hayatı veren Allah'tır. Sonra sizi yine O oldurur, sonra da hepinizi, hakkında hic suphe olmayan kıyamet (dirilme) gunu bir araya toplar; ama insanların cogu bu gercegi bilmezler.” [6]
Surah Al-Jathiya, Verse 26
وَلِلَّهِ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَيَوۡمَ تَقُومُ ٱلسَّاعَةُ يَوۡمَئِذٖ يَخۡسَرُ ٱلۡمُبۡطِلُونَ
Goklerin ve yerin hakimiyeti Allah'ındır. Kıyamet saati gelip cattıgı gun, iste o gun batıl dava pesinde olanlar, en buyuk kayba ugrayacaklardır
Surah Al-Jathiya, Verse 27
وَتَرَىٰ كُلَّ أُمَّةٖ جَاثِيَةٗۚ كُلُّ أُمَّةٖ تُدۡعَىٰٓ إِلَىٰ كِتَٰبِهَا ٱلۡيَوۡمَ تُجۡزَوۡنَ مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
O gun butun ummetleri, bir araya toplanmıs ve diz cokmus vaziyette gorursun. Her ummet, hesap defterlerini okumaya cagırılır. Daha once ne yaptıysanız bugun sadece onun karsılıgını alırsınız
Surah Al-Jathiya, Verse 28
هَٰذَا كِتَٰبُنَا يَنطِقُ عَلَيۡكُم بِٱلۡحَقِّۚ إِنَّا كُنَّا نَسۡتَنسِخُ مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Iste karsınızda sadece gercekleri dile getiren defterimiz. Biz sizin yaptıgınız her isi bir yere kaydediyorduk
Surah Al-Jathiya, Verse 29
فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ فَيُدۡخِلُهُمۡ رَبُّهُمۡ فِي رَحۡمَتِهِۦۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡمُبِينُ
Iman edip makbul ve guzel isler yapanların yuce Rab'leri, kendilerini rahmetine alır. Iste en kesin basarı, en buyuk mutluluk budur
Surah Al-Jathiya, Verse 30
وَأَمَّا ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَفَلَمۡ تَكُنۡ ءَايَٰتِي تُتۡلَىٰ عَلَيۡكُمۡ فَٱسۡتَكۡبَرۡتُمۡ وَكُنتُمۡ قَوۡمٗا مُّجۡرِمِينَ
Kafirlere ise yuce Allah tarafından, soyle denilir: “Ayetlerim size okundugunda siz buyukluk taslamıs ve hep suc isleyen kimseler olmustunuz degil mi?”
Surah Al-Jathiya, Verse 31
وَإِذَا قِيلَ إِنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞ وَٱلسَّاعَةُ لَا رَيۡبَ فِيهَا قُلۡتُم مَّا نَدۡرِي مَا ٱلسَّاعَةُ إِن نَّظُنُّ إِلَّا ظَنّٗا وَمَا نَحۡنُ بِمُسۡتَيۡقِنِينَ
Size: “Allah'ın vadi gercektir, kıyamet (dirilme) saati mutlaka gelecektir” denildiginde siz: “Kıyamet neymis bilmeyiz, biz olsa olsa bir zan ve tahminde bulunabiliriz, ama biz kesin bir tarzda ona inanmayız.” demistiniz
Surah Al-Jathiya, Verse 32
وَبَدَا لَهُمۡ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُواْ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ
Derken, yaptıkları ne kadar kotu, pis is varsa karsılarına cıktı. Alay ettikleri cehennem azabı, kendilerini her taraftan sardı
Surah Al-Jathiya, Verse 33
وَقِيلَ ٱلۡيَوۡمَ نَنسَىٰكُمۡ كَمَا نَسِيتُمۡ لِقَآءَ يَوۡمِكُمۡ هَٰذَا وَمَأۡوَىٰكُمُ ٱلنَّارُ وَمَا لَكُم مِّن نَّـٰصِرِينَ
Ve kendilerine soyle denildi: “Siz Bizi, daha once nasıl unutup terk ettiyseniz, Biz de bugun sizi unutup kendi halinize bırakacagız! Kalacagınız yer atestir. Hicbir yardımcınız da yoktur.Bu boyle olacak, cunku siz Allah'ın ayetlerini alay konusu yaptınız, dunya hayatı sizi aldattı.” Bugun artık ne oradan cıkarılırlar, ne de ozurleri kabul edilip dunyaya gonderilirler
Surah Al-Jathiya, Verse 34
ذَٰلِكُم بِأَنَّكُمُ ٱتَّخَذۡتُمۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ هُزُوٗا وَغَرَّتۡكُمُ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَاۚ فَٱلۡيَوۡمَ لَا يُخۡرَجُونَ مِنۡهَا وَلَا هُمۡ يُسۡتَعۡتَبُونَ
Ve kendilerine soyle denildi: “Siz Bizi, daha once nasıl unutup terk ettiyseniz, Biz de bugun sizi unutup kendi halinize bırakacagız! Kalacagınız yer atestir. Hicbir yardımcınız da yoktur.Bu boyle olacak, cunku siz Allah'ın ayetlerini alay konusu yaptınız, dunya hayatı sizi aldattı.” Bugun artık ne oradan cıkarılırlar, ne de ozurleri kabul edilip dunyaya gonderilirler
Surah Al-Jathiya, Verse 35
فَلِلَّهِ ٱلۡحَمۡدُ رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَرَبِّ ٱلۡأَرۡضِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Demek ki butun hamdler, ovguler goklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur
Surah Al-Jathiya, Verse 36
وَلَهُ ٱلۡكِبۡرِيَآءُ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Goklerde ve yerde ululuk yalnız O'na aittir. Aziz ve hakim O’dur (ustun kudret, tam hukum ve hikmet sahibidir)
Surah Al-Jathiya, Verse 37