Surah Al-Ahqaf - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
حمٓ
Haa, Mim
Surah Al-Ahqaf, Verse 1
تَنزِيلُ ٱلۡكِتَٰبِ مِنَ ٱللَّهِ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡحَكِيمِ
(Bu) kitabın indirilmesi mutlak gaalib, yegane hukum ve hikmet saahibi Allahdandır
Surah Al-Ahqaf, Verse 2
مَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَآ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَأَجَلٖ مُّسَمّٗىۚ وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ عَمَّآ أُنذِرُواْ مُعۡرِضُونَ
Biz gokleri, yeri ve ikisi arasında bulunan seyleri (baska degil) ancak hakkın ikaamesine sebeb olarak ve muayyen bir va´de icin yaratdık. Kufredenler, korkutuldukları seyden yuz ceviricilerdir
Surah Al-Ahqaf, Verse 3
قُلۡ أَرَءَيۡتُم مَّا تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ أَرُونِي مَاذَا خَلَقُواْ مِنَ ٱلۡأَرۡضِ أَمۡ لَهُمۡ شِرۡكٞ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِۖ ٱئۡتُونِي بِكِتَٰبٖ مِّن قَبۡلِ هَٰذَآ أَوۡ أَثَٰرَةٖ مِّنۡ عِلۡمٍ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
De ki: «Allahı bırakıb da tapmakda olduklarınızın neydigini bana haber verin. Onların yerden hangi sey´i yaratdıklarını bana gosterin». Yoksa onların goklerde bir ortaklıgı mı var? Bundan evvel bir kitab, yahud bir ilim artıgı varsa, da´vanızda dogrucular iseniz, bana getirin
Surah Al-Ahqaf, Verse 4
وَمَنۡ أَضَلُّ مِمَّن يَدۡعُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَن لَّا يَسۡتَجِيبُ لَهُۥٓ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَهُمۡ عَن دُعَآئِهِمۡ غَٰفِلُونَ
Allahı bırakıb da kendisine kıyamete kadar cevab vermeyecek kisiye (nesneye) tapmakda olan kimseden daha sapık kimdir? Halbuki bunlar, onların tapmalarından da habersizdirler
Surah Al-Ahqaf, Verse 5
وَإِذَا حُشِرَ ٱلنَّاسُ كَانُواْ لَهُمۡ أَعۡدَآءٗ وَكَانُواْ بِعِبَادَتِهِمۡ كَٰفِرِينَ
Insanlar mahserde bir araya toplatıldıkları zaman bunlar, onların dusmanları olurlar. Onların tapdıklarını (inkar ile) kufredici (nesne) ler olurlar
Surah Al-Ahqaf, Verse 6
وَإِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتُنَا بَيِّنَٰتٖ قَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِلۡحَقِّ لَمَّا جَآءَهُمۡ هَٰذَا سِحۡرٞ مُّبِينٌ
Karsılarında acık acık ayetlerimiz okundugu vakit (iclerinde) o kufredenler, kendilerine o hak gelince «Bu, apasikar bir buyudur» dediler
Surah Al-Ahqaf, Verse 7
أَمۡ يَقُولُونَ ٱفۡتَرَىٰهُۖ قُلۡ إِنِ ٱفۡتَرَيۡتُهُۥ فَلَا تَمۡلِكُونَ لِي مِنَ ٱللَّهِ شَيۡـًٔاۖ هُوَ أَعۡلَمُ بِمَا تُفِيضُونَ فِيهِۚ كَفَىٰ بِهِۦ شَهِيدَۢا بَيۡنِي وَبَيۡنَكُمۡۖ وَهُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
Yahud «Onu kendisi uydurdu» diyorlar. De ki: «Eger onu ben (bilfarz) uydurdumsa o halde siz Allahdan bana (gelecek azabı savmıya) hicbir vech ile guc yetiremezsiniz. O, sizin ona dair ne taskınlıklar yapıb durdugunuzu cok iyi bilendir. Benimle sizin aranızda sahid olarak O yeter. O (kufurden rucu´ ile iman edenleri) cok yarlıgayıcı, cok esirgeyicidir»
Surah Al-Ahqaf, Verse 8
قُلۡ مَا كُنتُ بِدۡعٗا مِّنَ ٱلرُّسُلِ وَمَآ أَدۡرِي مَا يُفۡعَلُ بِي وَلَا بِكُمۡۖ إِنۡ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَىٰٓ إِلَيَّ وَمَآ أَنَا۠ إِلَّا نَذِيرٞ مُّبِينٞ
De ki: «Ben peygamberlerden ilk defa (gelmis biri) degilim. Bana ve size ne yapılacagını bilmem. Ben, bana vahy olunmakda bulunanlardan baskasına uymuyorum. Ben (Allahın azabiyle) apacık korkutandan baskası da degilim»
Surah Al-Ahqaf, Verse 9
قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِن كَانَ مِنۡ عِندِ ٱللَّهِ وَكَفَرۡتُم بِهِۦ وَشَهِدَ شَاهِدٞ مِّنۢ بَنِيٓ إِسۡرَـٰٓءِيلَ عَلَىٰ مِثۡلِهِۦ فَـَٔامَنَ وَٱسۡتَكۡبَرۡتُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
De ki: «Bana haber verin, eger (bu Kur´an) Allah tarafından (gonderilmis) olup da siz (buna ragmen) onu (inkar ile) kufr ediyorsanız ve Israil ogullarından bir sahid de onun benzerine (istinaden) buna sahidlik etmis, iman etmis oldugu halde siz (iman etmeyi) kibrinize yediremiyorsanız (zulmetmis olmaz mısınız?). Subhe yok ki Allah, o zaalimler guruhunu muvaffak etmez»
Surah Al-Ahqaf, Verse 10
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَوۡ كَانَ خَيۡرٗا مَّا سَبَقُونَآ إِلَيۡهِۚ وَإِذۡ لَمۡ يَهۡتَدُواْ بِهِۦ فَسَيَقُولُونَ هَٰذَآ إِفۡكٞ قَدِيمٞ
O kafirler, iman edenler hakkında dedi (ler) ki: «Eger (iman) bir hayır olsaydı bizden evvel ona kosmazlardı». (Bunu soyleyenler) onunla hidayeti kabul etmedikleri de «Bu, eski bir yalandır» diyeceklerdir
Surah Al-Ahqaf, Verse 11
وَمِن قَبۡلِهِۦ كِتَٰبُ مُوسَىٰٓ إِمَامٗا وَرَحۡمَةٗۚ وَهَٰذَا كِتَٰبٞ مُّصَدِّقٞ لِّسَانًا عَرَبِيّٗا لِّيُنذِرَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُحۡسِنِينَ
Ondan evvel de, bir rehber ve bir rahmet olarak, Musanın kitabı vardı. Iste bu da zaalimleri korkutmak ve iyi hareket eden (mu´min) lere bir mujde olmak uzere Arabca bir dille (gonderilen ve Tevratı) tasdıyk eden bir kitabdır
Surah Al-Ahqaf, Verse 12
إِنَّ ٱلَّذِينَ قَالُواْ رَبُّنَا ٱللَّهُ ثُمَّ ٱسۡتَقَٰمُواْ فَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ
«Rabbimiz Allahdır» deyib de sonra (butun hareketlerinde) dogrulugu iltizam edenlere, (evet) onlara hicbir korku yokdur. Onlar mahzun da olmayacaklardır
Surah Al-Ahqaf, Verse 13
أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِ خَٰلِدِينَ فِيهَا جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Onlar cennetin yaranıdırlar. Islemekde oldukları (iyi amel ve hareketleri) ne mukafat olmak uzere orada ebedi kalıcıdırlar onlar
Surah Al-Ahqaf, Verse 14
وَوَصَّيۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ بِوَٰلِدَيۡهِ إِحۡسَٰنًاۖ حَمَلَتۡهُ أُمُّهُۥ كُرۡهٗا وَوَضَعَتۡهُ كُرۡهٗاۖ وَحَمۡلُهُۥ وَفِصَٰلُهُۥ ثَلَٰثُونَ شَهۡرًاۚ حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُۥ وَبَلَغَ أَرۡبَعِينَ سَنَةٗ قَالَ رَبِّ أَوۡزِعۡنِيٓ أَنۡ أَشۡكُرَ نِعۡمَتَكَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَٰلِدَيَّ وَأَنۡ أَعۡمَلَ صَٰلِحٗا تَرۡضَىٰهُ وَأَصۡلِحۡ لِي فِي ذُرِّيَّتِيٓۖ إِنِّي تُبۡتُ إِلَيۡكَ وَإِنِّي مِنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ
Biz insana ana ve babasına iyilik etmesini tavsiye etdik. Anası onu zahmetle (karnında) tasıdı. Onu zahmetle de dogurdu. Onun bu tasınması ile Sutden kesilmesi (muddeti) otuz aydır. Nihayet o, yigitlik cagına erdigi, (hele) kırk (ıncı) yıl (ın) a ulas (ıb da tam kemaline vardıgı zaman (soyle) demisdir: «Ey Rabbim, gerek beni, gerek ana ve babamı ni´metlendirdigine sukretmemi, Senin raazi olacagın iyi amel (ve hareket) de bulunmamı bana ilham et. Zurriyyetim hakkında da benim icin salah nasıybet. Subhesiz ben sana dondum. Subhesiz ben (sana) teslim olanlardanım»
Surah Al-Ahqaf, Verse 15
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ نَتَقَبَّلُ عَنۡهُمۡ أَحۡسَنَ مَا عَمِلُواْ وَنَتَجَاوَزُ عَن سَيِّـَٔاتِهِمۡ فِيٓ أَصۡحَٰبِ ٱلۡجَنَّةِۖ وَعۡدَ ٱلصِّدۡقِ ٱلَّذِي كَانُواْ يُوعَدُونَ
Iste bunlar —ki cennet yaranı icindedirler— islediklerinin en guzel (ler) ini kabul edecegimiz, gunahlarından gececegimiz kimselerdir. (Bu), onların va´d olunageldikleri dosdogru bir soz vermedir
Surah Al-Ahqaf, Verse 16
وَٱلَّذِي قَالَ لِوَٰلِدَيۡهِ أُفّٖ لَّكُمَآ أَتَعِدَانِنِيٓ أَنۡ أُخۡرَجَ وَقَدۡ خَلَتِ ٱلۡقُرُونُ مِن قَبۡلِي وَهُمَا يَسۡتَغِيثَانِ ٱللَّهَ وَيۡلَكَ ءَامِنۡ إِنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞ فَيَقُولُ مَا هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Ana ve babasına: «Of size, benden evvel nice nice nesiller gelib gectigi halde beni (tekrar dirilib kabrimden) cıkarılacagımla mı tehdid ediyorsunuz?» diyen (adam yok mu?) anası, babası Allaha yalvarırlar, (ona) «Yazık sana. Iman et. Allahın va´di subhesiz hakdır» (derler). O ise «Bu (dediginiz) evvelkilerin masallarından baskası degildir» der
Surah Al-Ahqaf, Verse 17
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ حَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقَوۡلُ فِيٓ أُمَمٖ قَدۡ خَلَتۡ مِن قَبۡلِهِم مِّنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِۖ إِنَّهُمۡ كَانُواْ خَٰسِرِينَ
Iste o (ve benzerleri) cinden ve insandan kendilerinden evvel gelib gecen ummetler arasında, uzerlerine (azab) soz (u) hak olmus (kimseler) dir. Cunku bunlar husrana ugramıs olanlardır
Surah Al-Ahqaf, Verse 18
وَلِكُلّٖ دَرَجَٰتٞ مِّمَّا عَمِلُواْۖ وَلِيُوَفِّيَهُمۡ أَعۡمَٰلَهُمۡ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ
Herkesin yapdıklarına gore dereceleri (mertebeleri) vardır. (Bu da) kendilerine hicbir haksızlık edilmeyerek amelleri (nin karsılıgını) onlara tamamen odemek icindir
Surah Al-Ahqaf, Verse 19
وَيَوۡمَ يُعۡرَضُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ عَلَى ٱلنَّارِ أَذۡهَبۡتُمۡ طَيِّبَٰتِكُمۡ فِي حَيَاتِكُمُ ٱلدُّنۡيَا وَٱسۡتَمۡتَعۡتُم بِهَا فَٱلۡيَوۡمَ تُجۡزَوۡنَ عَذَابَ ٱلۡهُونِ بِمَا كُنتُمۡ تَسۡتَكۡبِرُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّ وَبِمَا كُنتُمۡ تَفۡسُقُونَ
Kafirlere, atesin karsısına (getirilerek) gosterilecegi gun, (denilir ki) «Siz butun zevkleri (nizi) dunya hayatınız icinde (yasayıb) bitirdiniz. Bunlarla safa surdunuz. Iste yer (yuzun) de haksız yere kibirlenmekde ve fısk (-u fucur) a sapmakda olmanıza mukaabil bugun horluk azabiyle cezalandırılacaksınız»
Surah Al-Ahqaf, Verse 20
۞وَٱذۡكُرۡ أَخَا عَادٍ إِذۡ أَنذَرَ قَوۡمَهُۥ بِٱلۡأَحۡقَافِ وَقَدۡ خَلَتِ ٱلنُّذُرُ مِنۢ بَيۡنِ يَدَيۡهِ وَمِنۡ خَلۡفِهِۦٓ أَلَّا تَعۡبُدُوٓاْ إِلَّا ٱللَّهَ إِنِّيٓ أَخَافُ عَلَيۡكُمۡ عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٖ
Aad´in biraderini —ki ondan evvel de, ondan sonra da inzar edici peygamberler gelib gecmisdi — hatırla. Hani o, Ahkaaf daki kavmini «Allahdan baskasına kulluk etmeyin. Hakıykat ben uzerinize (gelecek) buyuk bir gunun azabından korkuyorum» diye tehdid etmisdi
Surah Al-Ahqaf, Verse 21
قَالُوٓاْ أَجِئۡتَنَا لِتَأۡفِكَنَا عَنۡ ءَالِهَتِنَا فَأۡتِنَا بِمَا تَعِدُنَآ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّـٰدِقِينَ
Dediler ki: «Sen bize, bizi Tanrılarımız (a tapmak) dan dondurmen icin mi geldin? oyleyse bizi tehdid etmekde oldugun sey´i, eger (iddianda) dogru soyleyenlerdensen, getir bize»
Surah Al-Ahqaf, Verse 22
قَالَ إِنَّمَا ٱلۡعِلۡمُ عِندَ ٱللَّهِ وَأُبَلِّغُكُم مَّآ أُرۡسِلۡتُ بِهِۦ وَلَٰكِنِّيٓ أَرَىٰكُمۡ قَوۡمٗا تَجۡهَلُونَ
(Hud) dedi: «(Bunun) ilm (i) ancak Allah nezdindendir. Ben size gonderildigim sey´i teblig ediyorum. Fakat ben sizi bilmezler guruhu olarak gormekdeyim»
Surah Al-Ahqaf, Verse 23
فَلَمَّا رَأَوۡهُ عَارِضٗا مُّسۡتَقۡبِلَ أَوۡدِيَتِهِمۡ قَالُواْ هَٰذَا عَارِضٞ مُّمۡطِرُنَاۚ بَلۡ هُوَ مَا ٱسۡتَعۡجَلۡتُم بِهِۦۖ رِيحٞ فِيهَا عَذَابٌ أَلِيمٞ
Artık vaktaki onu, vadilerine yonelerek gelen bir bulut haalinde, gormuslerdi. Dediler ki: «Bu, bize yagmur verici bir bulutdur». (Hud) »Hayır, (dedi), bu, carcabuk gelmesini istediginiz seydir, ruzgardır ki onda elem verici bir azab vardır»
Surah Al-Ahqaf, Verse 24
تُدَمِّرُ كُلَّ شَيۡءِۭ بِأَمۡرِ رَبِّهَا فَأَصۡبَحُواْ لَا يُرَىٰٓ إِلَّا مَسَٰكِنُهُمۡۚ كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡمُجۡرِمِينَ
«O, Rabbinin emriyle her sey´i helak edecekdir». Iste onlar o haale geldiler ki meskenlerinden baska bir sey gorunmez oldu. Iste gunahkarlar guruhunu biz boyle cezalandırırız
Surah Al-Ahqaf, Verse 25
وَلَقَدۡ مَكَّنَّـٰهُمۡ فِيمَآ إِن مَّكَّنَّـٰكُمۡ فِيهِ وَجَعَلۡنَا لَهُمۡ سَمۡعٗا وَأَبۡصَٰرٗا وَأَفۡـِٔدَةٗ فَمَآ أَغۡنَىٰ عَنۡهُمۡ سَمۡعُهُمۡ وَلَآ أَبۡصَٰرُهُمۡ وَلَآ أَفۡـِٔدَتُهُم مِّن شَيۡءٍ إِذۡ كَانُواْ يَجۡحَدُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ
Andolsun ki size bile vermediginiz imkanlardan (cihetlerden) biz onlara (nice) kudret vermisdik. Onlara kulak (lar), gozler, gonuller de vermisdik. Fakat ne kulakları, ne gozleri, ne gonulleri onlara hicbir seyle faide vermedi. Cunku onlar Allahın ayetlerini bilerek inkar ediyorlardı. (Nihayet) istihza edegeldikleri sey cepcevre kendilerini kusatıverdi
Surah Al-Ahqaf, Verse 26
وَلَقَدۡ أَهۡلَكۡنَا مَا حَوۡلَكُم مِّنَ ٱلۡقُرَىٰ وَصَرَّفۡنَا ٱلۡأٓيَٰتِ لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ
Andolsun ki, biz kendi cevrenizdeki memleketleri helak etdik. Ayetleri, belki onlar (kufurden imaana) donerler diye, tekrar tekrar acıkladık
Surah Al-Ahqaf, Verse 27
فَلَوۡلَا نَصَرَهُمُ ٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ قُرۡبَانًا ءَالِهَةَۢۖ بَلۡ ضَلُّواْ عَنۡهُمۡۚ وَذَٰلِكَ إِفۡكُهُمۡ وَمَا كَانُواْ يَفۡتَرُونَ
O vakit Allahı bırakıb da (guya Ona) yakınlıga vesile edindikleri duzme Tanrılar onlar (ın azabını savmıy) a yardım etmeli degil miydi?! Bil´akis bunlar kendilerinden ayrılıb gaaib oldular. Bu, onların yalanlarıdır, Uydurmakda oldukları seydir
Surah Al-Ahqaf, Verse 28
وَإِذۡ صَرَفۡنَآ إِلَيۡكَ نَفَرٗا مِّنَ ٱلۡجِنِّ يَسۡتَمِعُونَ ٱلۡقُرۡءَانَ فَلَمَّا حَضَرُوهُ قَالُوٓاْ أَنصِتُواْۖ فَلَمَّا قُضِيَ وَلَّوۡاْ إِلَىٰ قَوۡمِهِم مُّنذِرِينَ
Yadet o zamanı ki cinlerden bir taaifeyi Kur´an dinlemeleri icin sana (dogru) cevirmisdik. Iste bunlar onun huzuuruna gelince (birbirine) «Susun (dinleyin)» demisler, (okunması) bitirilince de (kendilerini azab ile) korkutmıya me´mur olarak kavmlerine donmuslerdi
Surah Al-Ahqaf, Verse 29
قَالُواْ يَٰقَوۡمَنَآ إِنَّا سَمِعۡنَا كِتَٰبًا أُنزِلَ مِنۢ بَعۡدِ مُوسَىٰ مُصَدِّقٗا لِّمَا بَيۡنَ يَدَيۡهِ يَهۡدِيٓ إِلَى ٱلۡحَقِّ وَإِلَىٰ طَرِيقٖ مُّسۡتَقِيمٖ
«Ey kavmimiz, dediler, hakıykat biz Musadan sonra indirilmis olan, kendinden oncekileri tasdıyk eden, hakka ve dogru yola ileten bir kitab dinledik»
Surah Al-Ahqaf, Verse 30
يَٰقَوۡمَنَآ أَجِيبُواْ دَاعِيَ ٱللَّهِ وَءَامِنُواْ بِهِۦ يَغۡفِرۡ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمۡ وَيُجِرۡكُم مِّنۡ عَذَابٍ أَلِيمٖ
«Ey kavmimiz, Allahın da´vetcisine icabet edin. Ona iman edin ki (Allah) sizin gunahlarınızdan bir kısmını yarlıgasın ve sizi cok elem verici bir azabdan kurtarsın
Surah Al-Ahqaf, Verse 31
وَمَن لَّا يُجِبۡ دَاعِيَ ٱللَّهِ فَلَيۡسَ بِمُعۡجِزٖ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَيۡسَ لَهُۥ مِن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءُۚ أُوْلَـٰٓئِكَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٍ
Kim Allahın da´vetcisine icabet etmezse o, yer (yuzun) de (Allahı) aciz bırakacak degildir. Onun Allahdan baska yardımcıları da yokdur. Onlar apacık bir sapıklık icindedirler
Surah Al-Ahqaf, Verse 32
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّ ٱللَّهَ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَلَمۡ يَعۡيَ بِخَلۡقِهِنَّ بِقَٰدِرٍ عَلَىٰٓ أَن يُحۡـِۧيَ ٱلۡمَوۡتَىٰۚ بَلَىٰٓۚ إِنَّهُۥ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Haala su hakıykatı bilmediler mi ki gokleri, yeri yaratmıs, onları yaratmakdan yorulmamıs olan Allah, oluleri de diriltmiye kaadirdir. Evet, O, her sey´e elbette kaadirdir
Surah Al-Ahqaf, Verse 33
وَيَوۡمَ يُعۡرَضُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ عَلَى ٱلنَّارِ أَلَيۡسَ هَٰذَا بِٱلۡحَقِّۖ قَالُواْ بَلَىٰ وَرَبِّنَاۚ قَالَ فَذُوقُواْ ٱلۡعَذَابَ بِمَا كُنتُمۡ تَكۡفُرُونَ
O kafirler atesin karsısına (getirilerek) gosterilecegi gun (kendilerine denilecek ki:) «Bu (azab) gercek degil mi imis»? Onlar «Evet, Rabbimize yemin ederiz (ki gercekdir)» dediler (diyecekler). (Allah da) «Kufredegeldiginize mukaabil tadın azabı» dedi (diyecek)
Surah Al-Ahqaf, Verse 34
فَٱصۡبِرۡ كَمَا صَبَرَ أُوْلُواْ ٱلۡعَزۡمِ مِنَ ٱلرُّسُلِ وَلَا تَسۡتَعۡجِل لَّهُمۡۚ كَأَنَّهُمۡ يَوۡمَ يَرَوۡنَ مَا يُوعَدُونَ لَمۡ يَلۡبَثُوٓاْ إِلَّا سَاعَةٗ مِّن نَّهَارِۭۚ بَلَٰغٞۚ فَهَلۡ يُهۡلَكُ إِلَّا ٱلۡقَوۡمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ
O halde (Habibim) peygamberlerden azim saahiblerinin sabretdikleri gibi sen de sabret. Onlar (ın azabı) icin acele etme. Onlar tehdid edilmekde oldukları (azabı) gorecekleri gun sanki kendileri (dunyada) gunduzun bir saatinden baska durmamıs gibi (olacaklardır). (Bu, yeter) bir tebligdir. Oyle ya, faasıklar guruhundan baskası helak edilir mi? (Asla)
Surah Al-Ahqaf, Verse 35