Surah Qaf - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
قٓۚ وَٱلۡقُرۡءَانِ ٱلۡمَجِيدِ
Kaaf, o cok serefli Kur´ana yemin ederim ki (Mekke kafirleri peygambere iman etmediler)
Surah Qaf, Verse 1
بَلۡ عَجِبُوٓاْ أَن جَآءَهُم مُّنذِرٞ مِّنۡهُمۡ فَقَالَ ٱلۡكَٰفِرُونَ هَٰذَا شَيۡءٌ عَجِيبٌ
Bil´akis o kafirler, kendilerine iclerinden inzar edici (bir peygamber) geldi diye, hayrete dusduler de «Bu, dediler, sasılacak bir sey»
Surah Qaf, Verse 2
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗاۖ ذَٰلِكَ رَجۡعُۢ بَعِيدٞ
«Oldugumuz ve bir toprak oldugumuz vakit mi (tekrar hayata donecekmisiz)? Bu, (ihtimalden) uzak bir donusdur»
Surah Qaf, Verse 3
قَدۡ عَلِمۡنَا مَا تَنقُصُ ٱلۡأَرۡضُ مِنۡهُمۡۖ وَعِندَنَا كِتَٰبٌ حَفِيظُۢ
Toprak, onlardan neleri (yeyib) eksiltdiginizi biz muhakkak bilmisizdir. Nezdimizde de (her sey´i) hıfız (ve tesbit) eden bir kitab vardır
Surah Qaf, Verse 4
بَلۡ كَذَّبُواْ بِٱلۡحَقِّ لَمَّا جَآءَهُمۡ فَهُمۡ فِيٓ أَمۡرٖ مَّرِيجٍ
Hayır, onlar, kendilerine hak gelince (onu) tekzib etdiler. Simdi onlar sasırmıs bir haldedirler
Surah Qaf, Verse 5
أَفَلَمۡ يَنظُرُوٓاْ إِلَى ٱلسَّمَآءِ فَوۡقَهُمۡ كَيۡفَ بَنَيۡنَٰهَا وَزَيَّنَّـٰهَا وَمَا لَهَا مِن فُرُوجٖ
Ustlerindeki goge bakmadılar mı, onu nasıl bina etdik. Onu (yıldızlarla) nasıl donatdık. Onun hicbir gedigi de yok
Surah Qaf, Verse 6
وَٱلۡأَرۡضَ مَدَدۡنَٰهَا وَأَلۡقَيۡنَا فِيهَا رَوَٰسِيَ وَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوۡجِۭ بَهِيجٖ
Yere de (bakmadılar mı?) Onu (nasıl) dosedik. Ona (nasıl) sabit daglar koyduk. Onda her sınırdan ice ferah verici (ne) ciftler bitirdik
Surah Qaf, Verse 7
تَبۡصِرَةٗ وَذِكۡرَىٰ لِكُلِّ عَبۡدٖ مُّنِيبٖ
(Biz, butun bunları) taatımıza donen her kulun kalb gozunu acmak, (ona) ibret vermek icin (yapdık)
Surah Qaf, Verse 8
وَنَزَّلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ مُّبَٰرَكٗا فَأَنۢبَتۡنَا بِهِۦ جَنَّـٰتٖ وَحَبَّ ٱلۡحَصِيدِ
Gokden de bereketli su indirdik de onunla bagceler, bicilecek taneler bitirdik
Surah Qaf, Verse 9
وَٱلنَّخۡلَ بَاسِقَٰتٖ لَّهَا طَلۡعٞ نَّضِيدٞ
Ve domurcukları birbiri ustune binmis uzun boylu hurma agacları (yetisdirdik)
Surah Qaf, Verse 10
رِّزۡقٗا لِّلۡعِبَادِۖ وَأَحۡيَيۡنَا بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗاۚ كَذَٰلِكَ ٱلۡخُرُوجُ
ki (bunlar) kullarına rızık olmak icin (yaratılmıslardır). Biz onunla olu bir memlekete can verdik, iste (kabirden) cıkıs da boyledir
Surah Qaf, Verse 11
كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ وَأَصۡحَٰبُ ٱلرَّسِّ وَثَمُودُ
Onlardan evvel Nuuh kavmi, Ress yaranı, Semud (kavmi) de tekzib etdi (ler)
Surah Qaf, Verse 12
وَعَادٞ وَفِرۡعَوۡنُ وَإِخۡوَٰنُ لُوطٖ
Aad, Fir´avn ile Lutun ihvaanı
Surah Qaf, Verse 13
وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡأَيۡكَةِ وَقَوۡمُ تُبَّعٖۚ كُلّٞ كَذَّبَ ٱلرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ
Eyke yaranı ve Tubba´ kavmi dahi (tekzib etdiler. Evet, bunların) her biri (gonderilen) peygamberleri tekzib etdiler de benim tehdidim (onlara) hak oldu
Surah Qaf, Verse 14
أَفَعَيِينَا بِٱلۡخَلۡقِ ٱلۡأَوَّلِۚ بَلۡ هُمۡ فِي لَبۡسٖ مِّنۡ خَلۡقٖ جَدِيدٖ
Ya biz ilk yaratısda aciz mi gosterdik (ki tekrar diriltmekten aciz olalım)? Hayır, onlar bu yeni yaratısdan suphe icindedirler
Surah Qaf, Verse 15
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ وَنَعۡلَمُ مَا تُوَسۡوِسُ بِهِۦ نَفۡسُهُۥۖ وَنَحۡنُ أَقۡرَبُ إِلَيۡهِ مِنۡ حَبۡلِ ٱلۡوَرِيدِ
Andolsun, insanı biz yaratdık. Nefsinin ona ne vesveseler vermekde oldugunu da biliriz. (Cunku) biz ona sah damarından daha yakınız
Surah Qaf, Verse 16
إِذۡ يَتَلَقَّى ٱلۡمُتَلَقِّيَانِ عَنِ ٱلۡيَمِينِ وَعَنِ ٱلشِّمَالِ قَعِيدٞ
Hatırla ki (insanın) hem sagında, hem solunda oturan, onun amellerini tesbit etmekde olan iki de (melek) vardır
Surah Qaf, Verse 17
مَّا يَلۡفِظُ مِن قَوۡلٍ إِلَّا لَدَيۡهِ رَقِيبٌ عَتِيدٞ
O, bir soz atmaya dursun, mutlak yanında haazır bir gozcu vardır
Surah Qaf, Verse 18
وَجَآءَتۡ سَكۡرَةُ ٱلۡمَوۡتِ بِٱلۡحَقِّۖ ذَٰلِكَ مَا كُنتَ مِنۡهُ تَحِيدُ
(Bir gun bakarsın ki) olum baygınlıgı, gercek olarak gelmis. «Iste bu, senin kacıb durdugun sey» (denilmis) dir
Surah Qaf, Verse 19
وَنُفِخَ فِي ٱلصُّورِۚ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡوَعِيدِ
Suur´a da ufurulmusdur. Iste bu, tehdidin (tehakkuk etmis) gunudur
Surah Qaf, Verse 20
وَجَآءَتۡ كُلُّ نَفۡسٖ مَّعَهَا سَآئِقٞ وَشَهِيدٞ
(O gun) herkes, beraberinde surucu ve sahid (iki melek) bulundugu halde, (mahsere) gelmisdir
Surah Qaf, Verse 21
لَّقَدۡ كُنتَ فِي غَفۡلَةٖ مِّنۡ هَٰذَا فَكَشَفۡنَا عَنكَ غِطَآءَكَ فَبَصَرُكَ ٱلۡيَوۡمَ حَدِيدٞ
Andolsun ki sen (dunyada) bundan gafletde idin. Iste senden perdeni kaldırıb acdık. Bugun gozun (ne kadar) keskindir
Surah Qaf, Verse 22
وَقَالَ قَرِينُهُۥ هَٰذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ
Onun yoldası olan (melek) dedi (der) ki: «Iste yanımda (yazılı) olan sey karsındadır»
Surah Qaf, Verse 23
أَلۡقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٖ
(Ey iki melek, hakka karsı) alabildigine inadeden, hayra butun hızıyle engel olan, zaalim, subheci her nankoru atın cehenneme
Surah Qaf, Verse 24
مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٖ مُّرِيبٍ
(Ey iki melek, hakka karsı) alabildigine inadeden, hayra butun hızıyle engel olan, zaalim, subheci her nankoru atın cehenneme
Surah Qaf, Verse 25
ٱلَّذِي جَعَلَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَأَلۡقِيَاهُ فِي ٱلۡعَذَابِ ٱلشَّدِيدِ
Ki o, Allah ile beraber diger bir Tanrı daha edinendir. Haydi ikiniz birden onu en cetin azabın icine atın
Surah Qaf, Verse 26
۞قَالَ قَرِينُهُۥ رَبَّنَا مَآ أَطۡغَيۡتُهُۥ وَلَٰكِن كَانَ فِي ضَلَٰلِۭ بَعِيدٖ
Arkadası (olan seytan) «Ey Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Fakat o, (zaten hakdan) uzak bir sapıklık icinde idi» dedi (ler)
Surah Qaf, Verse 27
قَالَ لَا تَخۡتَصِمُواْ لَدَيَّ وَقَدۡ قَدَّمۡتُ إِلَيۡكُم بِٱلۡوَعِيدِ
(Allah) buyurdu (buyurur): «Benim huzuurumda cekismeyin. Ben size onceden tehdid gondermisdim»
Surah Qaf, Verse 28
مَا يُبَدَّلُ ٱلۡقَوۡلُ لَدَيَّ وَمَآ أَنَا۠ بِظَلَّـٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ
«Benim yanımda soz degisdirilmez. Ben kullara zulumkar da degilim»
Surah Qaf, Verse 29
يَوۡمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ ٱمۡتَلَأۡتِ وَتَقُولُ هَلۡ مِن مَّزِيدٖ
O gun cehenneme «Doldun mu?» diyecegiz. O da «Daha var mı?» diyecek
Surah Qaf, Verse 30
وَأُزۡلِفَتِ ٱلۡجَنَّةُ لِلۡمُتَّقِينَ غَيۡرَ بَعِيدٍ
Cennet, takva saahiblerine, uzak olmayarak, yaklasdırılmısdır
Surah Qaf, Verse 31
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٖ
Iste size va´d olunan; (gordugunuz su) cennetdir ki (o, Allahın taatına) donen, Onun (hudud ve ahkamına) riayet eden
Surah Qaf, Verse 32
مَّنۡ خَشِيَ ٱلرَّحۡمَٰنَ بِٱلۡغَيۡبِ وَجَآءَ بِقَلۡبٖ مُّنِيبٍ
Cok esirgeyici Allaha (butun samimiyyetiyle) gıyabi saygı gosteren, Hakkın taatına yonelmis bir kalb ile gelen kimselere haasdır
Surah Qaf, Verse 33
ٱدۡخُلُوهَا بِسَلَٰمٖۖ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡخُلُودِ
Selametle girin oraya, iste bu, ebedilik gunudur
Surah Qaf, Verse 34
لَهُم مَّا يَشَآءُونَ فِيهَا وَلَدَيۡنَا مَزِيدٞ
Orada onlar ne dilerlerse var. Nezdimizde daha fazlası var
Surah Qaf, Verse 35
وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّن قَرۡنٍ هُمۡ أَشَدُّ مِنۡهُم بَطۡشٗا فَنَقَّبُواْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ هَلۡ مِن مَّحِيصٍ
Biz, bunlardan evvel nice nesilleri helak etdik ki onlar kuvvetce kendilerinden daha (ustun ve) cetin idiler, (Oyle ki olumden kurtulmak icin) memleketlerde delikler aramıslardı. (Fakat) firara bir (care) var mıydı
Surah Qaf, Verse 36
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكۡرَىٰ لِمَن كَانَ لَهُۥ قَلۡبٌ أَوۡ أَلۡقَى ٱلسَّمۡعَ وَهُوَ شَهِيدٞ
Subhesiz ki bunda aklı olan, yahud, kendisi huzuur (-ı kalb) icinde olarak, kulak veren kimseler icin elbette bir ogud (ve haatıra) vardır
Surah Qaf, Verse 37
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٖ
Andolsun ki biz gokleri, yeri ve ikisi arasında bulunan seyleri altı gunde yaratmısızdır. Bize hicbir yorgunluk da dokunmamısdır
Surah Qaf, Verse 38
فَٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِ رَبِّكَ قَبۡلَ طُلُوعِ ٱلشَّمۡسِ وَقَبۡلَ ٱلۡغُرُوبِ
(Habibim) ne derlerse sen (simdilik) sabret. Rabbini, gunesin dogusundan evvel ve batısından once, hamd ile tesbih (ve tenbih) et
Surah Qaf, Verse 39
وَمِنَ ٱلَّيۡلِ فَسَبِّحۡهُ وَأَدۡبَٰرَ ٱلسُّجُودِ
Gecenin bir cuz´unde ve secdelerin arkalarında da onu tesbih et
Surah Qaf, Verse 40
وَٱسۡتَمِعۡ يَوۡمَ يُنَادِ ٱلۡمُنَادِ مِن مَّكَانٖ قَرِيبٖ
Nida edenin yakın bir yerden unleyecegi gune kulak ver
Surah Qaf, Verse 41
يَوۡمَ يَسۡمَعُونَ ٱلصَّيۡحَةَ بِٱلۡحَقِّۚ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡخُرُوجِ
O gun (butun halk) o hak sayhayı isideceklerdir. Iste bu (kabirden) cıkıs gunudur
Surah Qaf, Verse 42
إِنَّا نَحۡنُ نُحۡيِۦ وَنُمِيتُ وَإِلَيۡنَا ٱلۡمَصِيرُ
Oldurecek de, diriltecek de subhesiz ki biziz, biz. Donus de ancak bizedir
Surah Qaf, Verse 43
يَوۡمَ تَشَقَّقُ ٱلۡأَرۡضُ عَنۡهُمۡ سِرَاعٗاۚ ذَٰلِكَ حَشۡرٌ عَلَيۡنَا يَسِيرٞ
O gun hepsi sur´atle cıkmak uzere arz kendilerinden ayrılır. Iste bu, bize gore kolay olan bir hasirdir
Surah Qaf, Verse 44
نَّحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَا يَقُولُونَۖ وَمَآ أَنتَ عَلَيۡهِم بِجَبَّارٖۖ فَذَكِّرۡ بِٱلۡقُرۡءَانِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ
Biz onların neler demekde olduklarını cok iyi bileniz. Onların ustunde bir zorba degilsin sen. Onun icin benim tehdidimden korkacaklara (sadece) Kur´an ile ogut ver
Surah Qaf, Verse 45