Surah Qaf - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
قٓۚ وَٱلۡقُرۡءَانِ ٱلۡمَجِيدِ
Kaf. Sanlı Kur’an hakkı icin
Surah Qaf, Verse 1
بَلۡ عَجِبُوٓاْ أَن جَآءَهُم مُّنذِرٞ مِّنۡهُمۡ فَقَالَ ٱلۡكَٰفِرُونَ هَٰذَا شَيۡءٌ عَجِيبٌ
Dogrusu (o Kureysli) kafirler, kendilerine iclerinden korkutucu bir peygamber geldigine sastılar da soyle dediler: “- Bu, tuhaf bir sey
Surah Qaf, Verse 2
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗاۖ ذَٰلِكَ رَجۡعُۢ بَعِيدٞ
Oldugumuz ve bir toprak oldugumuz vakit mi (dirilecekmisiz)? Bu (Peygamberin dedigi, imkandan) cok uzak bir donustur.”
Surah Qaf, Verse 3
قَدۡ عَلِمۡنَا مَا تَنقُصُ ٱلۡأَرۡضُ مِنۡهُمۡۖ وَعِندَنَا كِتَٰبٌ حَفِيظُۢ
Muhakkak ki biz, toprak, onların bedenlerinden neleri yeyip eksilttigini bilmisizdir. Bizim katımızda (her seyi) tesbit eden bir kitab (Levh-i Mahfuz) vardır
Surah Qaf, Verse 4
بَلۡ كَذَّبُواْ بِٱلۡحَقِّ لَمَّا جَآءَهُمۡ فَهُمۡ فِيٓ أَمۡرٖ مَّرِيجٍ
Dogrusu, kendilerine hak (Kur’an ve Peygamber) gelince yalanladılar da, simdi muztarıb bir haldedirler
Surah Qaf, Verse 5
أَفَلَمۡ يَنظُرُوٓاْ إِلَى ٱلسَّمَآءِ فَوۡقَهُمۡ كَيۡفَ بَنَيۡنَٰهَا وَزَيَّنَّـٰهَا وَمَا لَهَا مِن فُرُوجٖ
(Oldukten sonra dirilmeyi inkar eden o kafirler) ustlerindeki semaya bakmadılar mı ki, biz onu nasıl bina etmisiz ve (yıldızlarla) onu donatmısız da hic bir gedigi yok
Surah Qaf, Verse 6
وَٱلۡأَرۡضَ مَدَدۡنَٰهَا وَأَلۡقَيۡنَا فِيهَا رَوَٰسِيَ وَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوۡجِۭ بَهِيجٖ
Arzı da bir dosek yapmısız ve oraya sabit daglar yerlestirmisiz; orada manzarası guzel bir cesit bitkiden ciftler bitirmisiz
Surah Qaf, Verse 7
تَبۡصِرَةٗ وَذِكۡرَىٰ لِكُلِّ عَبۡدٖ مُّنِيبٖ
Butun bunları, hakka ve hakikata donen her kul icin (Allah’ın kudretini gorup anlamaya) bir ihtar ve ibret dersi olsun diye yaptık
Surah Qaf, Verse 8
وَنَزَّلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ مُّبَٰرَكٗا فَأَنۢبَتۡنَا بِهِۦ جَنَّـٰتٖ وَحَبَّ ٱلۡحَصِيدِ
Gokten de bereketli bir yagmur indirip onunla bahceler ve bicilecek ekinler bitirmekteyiz
Surah Qaf, Verse 9
وَٱلنَّخۡلَ بَاسِقَٰتٖ لَّهَا طَلۡعٞ نَّضِيدٞ
Bir de tomurcukları birbiri uzerine dizilmis (goge dogru) uzayan hurma agacları
Surah Qaf, Verse 10
رِّزۡقٗا لِّلۡعِبَادِۖ وَأَحۡيَيۡنَا بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗاۚ كَذَٰلِكَ ٱلۡخُرُوجُ
Bunlar, kullara rızk icindir. O yagmurla da (bitkileri kurumus) olu bir memlekete hayat vermekteyiz; iste (oldukten sonra dirilip kabirlerden) cıkıs da boyledir
Surah Qaf, Verse 11
كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ وَأَصۡحَٰبُ ٱلرَّسِّ وَثَمُودُ
(Ey Rasulum, senin) kavminden once de Nuh’un kavmi, Ress’liler (Suayb’ın kavmi) ve Semud (Salih’in kavmi) hep tekzib ettiler
Surah Qaf, Verse 12
وَعَادٞ وَفِرۡعَوۡنُ وَإِخۡوَٰنُ لُوطٖ
Ad da, Firavun (kavmi) da, Lut’un yakınları da
Surah Qaf, Verse 13
وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡأَيۡكَةِ وَقَوۡمُ تُبَّعٖۚ كُلّٞ كَذَّبَ ٱلرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ
Eyke’liler de, (Himyer meliki) Tubba’ın kavmi de. Bunların hepsi (kendilerine gonderilen) peygamberleri yalanladılar da benim azabım (haklarında) gerceklesti
Surah Qaf, Verse 14
أَفَعَيِينَا بِٱلۡخَلۡقِ ٱلۡأَوَّلِۚ بَلۡ هُمۡ فِي لَبۡسٖ مِّنۡ خَلۡقٖ جَدِيدٖ
Ilk yaratıs bizi aciz mi bıraktı (ki, ikinci defa yaratmak bizi aciz bıraksın)? Dogrusu onlar (Kureys kafirleri ve diger munkirler), yeni bir yaratıstan suphe icindedirler
Surah Qaf, Verse 15
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ وَنَعۡلَمُ مَا تُوَسۡوِسُ بِهِۦ نَفۡسُهُۥۖ وَنَحۡنُ أَقۡرَبُ إِلَيۡهِ مِنۡ حَبۡلِ ٱلۡوَرِيدِ
And olsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler verdigini de biliriz; biz ona sah damarından daha yakınız (her halinden haberdarız ve her an kudretimiz altındadır)
Surah Qaf, Verse 16
إِذۡ يَتَلَقَّى ٱلۡمُتَلَقِّيَانِ عَنِ ٱلۡيَمِينِ وَعَنِ ٱلشِّمَالِ قَعِيدٞ
(Insanoglunun), biri sag tarafında, biri sol tarafında oturmus iki katip melegin amellerini yazmakta olduklarını hatırla
Surah Qaf, Verse 17
مَّا يَلۡفِظُ مِن قَوۡلٍ إِلَّا لَدَيۡهِ رَقِيبٌ عَتِيدٞ
O, her ne soz atarsa muhakkak yanında hazır bir gozcu vardır
Surah Qaf, Verse 18
وَجَآءَتۡ سَكۡرَةُ ٱلۡمَوۡتِ بِٱلۡحَقِّۖ ذَٰلِكَ مَا كُنتَ مِنۡهُ تَحِيدُ
Bir de olum sarhoslugu (can cekisme) gercek olarak gelmistir. (Ey insanoglu!) iste bu, senin kacıp durdugun sey
Surah Qaf, Verse 19
وَنُفِخَ فِي ٱلصُّورِۚ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡوَعِيدِ
(Insanlar oldukten sonra dirilmeleri icin) Sur’a da ufurulmus olacaktır. Iste bu vakit, azap gunudur
Surah Qaf, Verse 20
وَجَآءَتۡ كُلُّ نَفۡسٖ مَّعَهَا سَآئِقٞ وَشَهِيدٞ
Herkes beraberinde bir surucu ve bir de sahid (melek) olarak (Rabbi huzuruna) gelmis bulunacaktır
Surah Qaf, Verse 21
لَّقَدۡ كُنتَ فِي غَفۡلَةٖ مِّنۡ هَٰذَا فَكَشَفۡنَا عَنكَ غِطَآءَكَ فَبَصَرُكَ ٱلۡيَوۡمَ حَدِيدٞ
(Allah ona buyurur ki, ey insanoglu! Dunyada iken) bugunden gaflette idin. Simdi senden (gaflet) perdeni actık; artık bugun gozun keskindir, (gercegi goruyorsun)
Surah Qaf, Verse 22
وَقَالَ قَرِينُهُۥ هَٰذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ
Beraberindeki (vazifeli melek) soyle der: “- Bu yanımdaki hazırdır.”
Surah Qaf, Verse 23
أَلۡقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٖ
(Allah soyle buyurur): “- Atın atın cehenneme, her inatcı kafiri
Surah Qaf, Verse 24
مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٖ مُّرِيبٍ
Hayra engel olanı, supheci zalimi
Surah Qaf, Verse 25
ٱلَّذِي جَعَلَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَأَلۡقِيَاهُ فِي ٱلۡعَذَابِ ٱلشَّدِيدِ
Bu, o kimsedir ki, Allah ile beraber, baska bir ilah edinmistir. Haydin, atın siddetli azabın (cehennemin) icine.”
Surah Qaf, Verse 26
۞قَالَ قَرِينُهُۥ رَبَّنَا مَآ أَطۡغَيۡتُهُۥ وَلَٰكِن كَانَ فِي ضَلَٰلِۭ بَعِيدٖ
(Onun dunyadaki) arkadası (olan seytan soyle) der: “- Ey Rabbimiz! Onu, ben azdırmadım; fakat kendisi uzak bir sapıklık icinde idi.”
Surah Qaf, Verse 27
قَالَ لَا تَخۡتَصِمُواْ لَدَيَّ وَقَدۡ قَدَّمۡتُ إِلَيۡكُم بِٱلۡوَعِيدِ
(Allah, onlara soyle) buyurur: “- Huzurumda cekismeyin; ben size onceden (dunyada) bu azabı bildirmistim
Surah Qaf, Verse 28
مَا يُبَدَّلُ ٱلۡقَوۡلُ لَدَيَّ وَمَآ أَنَا۠ بِظَلَّـٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ
Benim katımda soz degistirilmez ve ben kullara zulmeden degilim.”
Surah Qaf, Verse 29
يَوۡمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ ٱمۡتَلَأۡتِ وَتَقُولُ هَلۡ مِن مَّزِيدٖ
O gun cehenneme: “- Doldun mu?” diyecegiz. O, “- Daha ziyade var mı?” diyecek
Surah Qaf, Verse 30
وَأُزۡلِفَتِ ٱلۡجَنَّةُ لِلۡمُتَّقِينَ غَيۡرَ بَعِيدٍ
Cennet de takva sahiblerine uzak olmıyarak yaklastırılmıs bulunacak
Surah Qaf, Verse 31
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٖ
Iste bu, sizin (dunyada) vaad olundugunuz sey! Her tevbe eden, Allah’ın emrini gozeten icin
Surah Qaf, Verse 32
مَّنۡ خَشِيَ ٱلرَّحۡمَٰنَ بِٱلۡغَيۡبِ وَجَآءَ بِقَلۡبٖ مُّنِيبٍ
Gaybde, Rahman’a ic saygısı duyan ve halis bir kalb ile gelen kimseler icin
Surah Qaf, Verse 33
ٱدۡخُلُوهَا بِسَلَٰمٖۖ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡخُلُودِ
Selametle girin oraya (cennete); bu sonsuzluk gunudur
Surah Qaf, Verse 34
لَهُم مَّا يَشَآءُونَ فِيهَا وَلَدَيۡنَا مَزِيدٞ
Onlara, orada ne dilerlerse var. Katımızda ise ziyade (Allah’ı gormek) var
Surah Qaf, Verse 35
وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّن قَرۡنٍ هُمۡ أَشَدُّ مِنۡهُم بَطۡشٗا فَنَقَّبُواْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ هَلۡ مِن مَّحِيصٍ
Onlardan (senin kavminden) once, biz nice nesilleri helak ettik ki, onlar senin kavminden daha kuvvetli idiler. Oyle ki, memleketleri delik desik etmisler, (her tarafı dolasmıslar, olumden kurtulmaga care aramıslardı). Kacacak bir yer var mı
Surah Qaf, Verse 36
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكۡرَىٰ لِمَن كَانَ لَهُۥ قَلۡبٌ أَوۡ أَلۡقَى ٱلسَّمۡعَ وَهُوَ شَهِيدٞ
Muhakkak ki bu surede anılanlarda, aklı olan, yahud kendisi huzurlu bir kalb icinde oldugu halde (nasihatlere) kulak veren kimse icin, bir ihtar; (bir ibret dersi) vardır
Surah Qaf, Verse 37
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٖ
Celalim hakkı icin, biz goklerle yeri ve aralarındakileri altı gunde yarattık, bize bir yorgunluk da dokunmadı
Surah Qaf, Verse 38
فَٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِ رَبِّكَ قَبۡلَ طُلُوعِ ٱلشَّمۡسِ وَقَبۡلَ ٱلۡغُرُوبِ
O halde (Ey Rasulum, musriklerin oldukten sonra dirilmeyi inkar edislerine dair) onların laflarına karsı sabret de, Rabbini gunesin dogusundan once (sabah namazında) ve batmadan once (ogle ile ikindi namazlarında) hamd ile tesbih et
Surah Qaf, Verse 39
وَمِنَ ٱلَّيۡلِ فَسَبِّحۡهُ وَأَدۡبَٰرَ ٱلسُّجُودِ
Bir de gecenin bir kısmında (aksam ve yatsı namazlarında) ve namazların sonlarında O’nu tesbih eyle
Surah Qaf, Verse 40
وَٱسۡتَمِعۡ يَوۡمَ يُنَادِ ٱلۡمُنَادِ مِن مَّكَانٖ قَرِيبٖ
(Ey Rasulum), munadinin yakın bir yerden cagıracagı gunku sozu dinle. (O kıyamet ahvalinden sana ne buyuk haberler verecegiz)
Surah Qaf, Verse 41
يَوۡمَ يَسۡمَعُونَ ٱلصَّيۡحَةَ بِٱلۡحَقِّۚ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡخُرُوجِ
O gun (Sur’a ikinci defa ufuruluste) hak olan sayhayı (cagırmayı, butun mahlukat) isitirler. Iste bu, (kıyamette kabirlerden) cıkıs gunudur
Surah Qaf, Verse 42
إِنَّا نَحۡنُ نُحۡيِۦ وَنُمِيتُ وَإِلَيۡنَا ٱلۡمَصِيرُ
Subhesiz ki biz, hem diriltiriz, hem oldururuz; donus de bizedir
Surah Qaf, Verse 43
يَوۡمَ تَشَقَّقُ ٱلۡأَرۡضُ عَنۡهُمۡ سِرَاعٗاۚ ذَٰلِكَ حَشۡرٌ عَلَيۡنَا يَسِيرٞ
O gun yer onlara yarılıb suratle cıkarlar. Iste bu bir hasirdir (insanları bir araya toplamaktır) ki, bize kolaydır
Surah Qaf, Verse 44
نَّحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَا يَقُولُونَۖ وَمَآ أَنتَ عَلَيۡهِم بِجَبَّارٖۖ فَذَكِّرۡ بِٱلۡقُرۡءَانِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ
Biz, onların (Kureys kafirlerinin) neler demekte olduklarını pek ala biliyoruz. Sen de onlara karsı (imana) zorlayıcı degilsin. O halde sen benim tehdidlerimden korkacaklara bu Kur’an ile ogud ver
Surah Qaf, Verse 45