Surah Qaf - Turkish Translation by Iskender Ali Mihr
قٓۚ وَٱلۡقُرۡءَانِ ٱلۡمَجِيدِ
Kaf. Mecid (serefli) Kur´an´a andolsun
Surah Qaf, Verse 1
بَلۡ عَجِبُوٓاْ أَن جَآءَهُم مُّنذِرٞ مِّنۡهُمۡ فَقَالَ ٱلۡكَٰفِرُونَ هَٰذَا شَيۡءٌ عَجِيبٌ
Hayır, kendilerinden bir nezirin onlara gelmesine sasırdılar. Bunun uzerine kafirler: “Bu sasılacak bir sey.” dediler
Surah Qaf, Verse 2
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗاۖ ذَٰلِكَ رَجۡعُۢ بَعِيدٞ
“Biz oldugumuz ve toprak oldugumuz zaman mı (yeniden diriltilecegiz)?” Iste bu, uzak (gerceklesmesi mumkun olmayan) bir donustur
Surah Qaf, Verse 3
قَدۡ عَلِمۡنَا مَا تَنقُصُ ٱلۡأَرۡضُ مِنۡهُمۡۖ وَعِندَنَا كِتَٰبٌ حَفِيظُۢ
Arzın (topragın) onlardan neleri eksiltecegini biz biliyorduk. Ve katımızda (illiyyine ve siccine yerlestirilen butun zamanlardaki butun olayları) muhafaza eden bir kitap vardır
Surah Qaf, Verse 4
بَلۡ كَذَّبُواْ بِٱلۡحَقِّ لَمَّا جَآءَهُمۡ فَهُمۡ فِيٓ أَمۡرٖ مَّرِيجٍ
Hayır (oyle degil), onlar kendilerine hak gelince onu yalanladılar. Bu durumda onlar, karısık bir emr (problem) icindeler
Surah Qaf, Verse 5
أَفَلَمۡ يَنظُرُوٓاْ إِلَى ٱلسَّمَآءِ فَوۡقَهُمۡ كَيۡفَ بَنَيۡنَٰهَا وَزَيَّنَّـٰهَا وَمَا لَهَا مِن فُرُوجٖ
Oyleyse uzerlerindeki semayı nasıl bina ettigimize ve onu nasıl susledigimize bakmıyorlar mı? Ve onun hicbir catlagı yoktur
Surah Qaf, Verse 6
وَٱلۡأَرۡضَ مَدَدۡنَٰهَا وَأَلۡقَيۡنَا فِيهَا رَوَٰسِيَ وَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوۡجِۭ بَهِيجٖ
Ve arz; onu dosedik, yaydık ve oraya saglam daglar attık (yerlestirdik). Ve orada her cesit bitkiden guzel ciftler yetistirdik
Surah Qaf, Verse 7
تَبۡصِرَةٗ وَذِكۡرَىٰ لِكُلِّ عَبۡدٖ مُّنِيبٖ
Munib olan (Allah´a yonelen: Allah´a ulasmayı dileyen) butun kullarına basiret olsun (onların kalp gozleri acılsın) ve (cok) zikretsinler (daimi zikre ulassınlar) diye
Surah Qaf, Verse 8
وَنَزَّلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ مُّبَٰرَكٗا فَأَنۢبَتۡنَا بِهِۦ جَنَّـٰتٖ وَحَبَّ ٱلۡحَصِيدِ
Ve gokten mubarek (bereketli) su (yagmur) indirdik. Boylece onunla bahceler ve hasat edilen hububat yetistirdik
Surah Qaf, Verse 9
وَٱلنَّخۡلَ بَاسِقَٰتٖ لَّهَا طَلۡعٞ نَّضِيدٞ
Ve ust uste kumelenmis tomurcukları olan uzun hurma agacları (yetistirdik)
Surah Qaf, Verse 10
رِّزۡقٗا لِّلۡعِبَادِۖ وَأَحۡيَيۡنَا بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗاۚ كَذَٰلِكَ ٱلۡخُرُوجُ
Kullar icin rızık olsun diye. Ve onunla olu beldeye hayat verdik. (Olumden sonra topraktan) Cıkıs (dirilis), iste bunun gibidir
Surah Qaf, Verse 11
كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ وَأَصۡحَٰبُ ٱلرَّسِّ وَثَمُودُ
Onlardan evvel Hz. Nuh´un kavmi, Ress´in halkı ve Semud halkı da (resullerini) yalanladı
Surah Qaf, Verse 12
وَعَادٞ وَفِرۡعَوۡنُ وَإِخۡوَٰنُ لُوطٖ
Ve Ad (kavmi), Firavun ve Lut (A.S)´ın kardesleri de
Surah Qaf, Verse 13
وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡأَيۡكَةِ وَقَوۡمُ تُبَّعٖۚ كُلّٞ كَذَّبَ ٱلرُّسُلَ فَحَقَّ وَعِيدِ
Ve Eyke halkı ve Tubb kavmi, hepsi resullerini yalanladı. Boylece vaadim (cezam) hak oldu (Allah´ın vaadi yerine geldi)
Surah Qaf, Verse 14
أَفَعَيِينَا بِٱلۡخَلۡقِ ٱلۡأَوَّلِۚ بَلۡ هُمۡ فِي لَبۡسٖ مِّنۡ خَلۡقٖ جَدِيدٖ
Yoksa Biz, ilk yaratısta aciz miydik? Hayır (oyle degil), onlar (olumden sonra) yeniden yaratılıstan suphe icindeler
Surah Qaf, Verse 15
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ وَنَعۡلَمُ مَا تُوَسۡوِسُ بِهِۦ نَفۡسُهُۥۖ وَنَحۡنُ أَقۡرَبُ إِلَيۡهِ مِنۡ حَبۡلِ ٱلۡوَرِيدِ
Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler verecegini biliriz. Ve Biz, ona sah damarından daha yakınız
Surah Qaf, Verse 16
إِذۡ يَتَلَقَّى ٱلۡمُتَلَقِّيَانِ عَنِ ٱلۡيَمِينِ وَعَنِ ٱلشِّمَالِ قَعِيدٞ
O zaman, sagda ve solda oturan iki telakki edici (tesbit edici melek), (amelleri) tespit ederler
Surah Qaf, Verse 17
مَّا يَلۡفِظُ مِن قَوۡلٍ إِلَّا لَدَيۡهِ رَقِيبٌ عَتِيدٞ
Bir soz soylenmez ki, onun yanında hazır gozetleyiciler (tarafından tespit edilmis) olmasın
Surah Qaf, Verse 18
وَجَآءَتۡ سَكۡرَةُ ٱلۡمَوۡتِ بِٱلۡحَقِّۖ ذَٰلِكَ مَا كُنتَ مِنۡهُ تَحِيدُ
Ve olum sarhoslugu hak ile geldi. Iste senin ondan kactıgın sey budur
Surah Qaf, Verse 19
وَنُفِخَ فِي ٱلصُّورِۚ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡوَعِيدِ
Ve sur´a uflendi. Iste bu vaid (ikaz) gunudur
Surah Qaf, Verse 20
وَجَآءَتۡ كُلُّ نَفۡسٖ مَّعَهَا سَآئِقٞ وَشَهِيدٞ
Ve butun nefsler beraberinde bir saik (hayat filmini ceken) ve bir sahit ile gelir
Surah Qaf, Verse 21
لَّقَدۡ كُنتَ فِي غَفۡلَةٖ مِّنۡ هَٰذَا فَكَشَفۡنَا عَنكَ غِطَآءَكَ فَبَصَرُكَ ٱلۡيَوۡمَ حَدِيدٞ
(Allahu Teala buyurur): “Andolsun ki sen bundan gaflet icindeydin. Iste senden perdeni kaldırdık. Artık bugun senin gorusun keskindir.”
Surah Qaf, Verse 22
وَقَالَ قَرِينُهُۥ هَٰذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ
Ve onun yakınında olan (melek): “Iste bu (hayat filmi), benim yanımda hazır olan seydir.” der
Surah Qaf, Verse 23
أَلۡقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٖ
“Butun inatcı kafirleri cehenneme atın!”
Surah Qaf, Verse 24
مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٖ مُّرِيبٍ
“Hayra mani olan, haddi asan, suphe eden …”
Surah Qaf, Verse 25
ٱلَّذِي جَعَلَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَأَلۡقِيَاهُ فِي ٱلۡعَذَابِ ٱلشَّدِيدِ
“O, Allah ile beraber baska ilah edindi. Oyleyse ikiniz onu siddetli azabın icine atın!”
Surah Qaf, Verse 26
۞قَالَ قَرِينُهُۥ رَبَّنَا مَآ أَطۡغَيۡتُهُۥ وَلَٰكِن كَانَ فِي ضَلَٰلِۭ بَعِيدٖ
Onun yakını: “Rabbimiz onu ben azdırmadım, fakat o uzak bir dalalet icindeydi.” der
Surah Qaf, Verse 27
قَالَ لَا تَخۡتَصِمُواْ لَدَيَّ وَقَدۡ قَدَّمۡتُ إِلَيۡكُم بِٱلۡوَعِيدِ
(Allahu Teala): “Huzurumda kavga etmeyin. Size daha once vaadimi (cezamı) bildirmistim.” der
Surah Qaf, Verse 28
مَا يُبَدَّلُ ٱلۡقَوۡلُ لَدَيَّ وَمَآ أَنَا۠ بِظَلَّـٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ
“Katımda soz degistirilmez. Ve Ben, kullarıma zulmedici degilim.”
Surah Qaf, Verse 29
يَوۡمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ ٱمۡتَلَأۡتِ وَتَقُولُ هَلۡ مِن مَّزِيدٖ
O gun cehenneme: “Doldun mu?” deriz. Ve o: “Daha fazlası var mı?” der
Surah Qaf, Verse 30
وَأُزۡلِفَتِ ٱلۡجَنَّةُ لِلۡمُتَّقِينَ غَيۡرَ بَعِيدٍ
Ve cennet, takva sahipleri icin uzak olmayarak yaklastırıldı
Surah Qaf, Verse 31
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٖ
Iste size vaadolunan sey budur (cennettir). Butun evvab (ruhu Allah´a ulasarak sıgınmıs), ve hafiz olanlar (baslarının uzerine devrin imamının ruhu ulasmıs olanlar) icin
Surah Qaf, Verse 32
مَّنۡ خَشِيَ ٱلرَّحۡمَٰنَ بِٱلۡغَيۡبِ وَجَآءَ بِقَلۡبٖ مُّنِيبٍ
Gaybda Rahman´a husu duyanlar ve munib (Allah´a ulasmayı dileyen) bir kalple (Allah´ın huzuruna) gelenler (icin)
Surah Qaf, Verse 33
ٱدۡخُلُوهَا بِسَلَٰمٖۖ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡخُلُودِ
Oraya selamla (selametle) girin. Iste bu ebediyyet (sonsuzluk) gunudur
Surah Qaf, Verse 34
لَهُم مَّا يَشَآءُونَ فِيهَا وَلَدَيۡنَا مَزِيدٞ
Onlar icin orada diledikleri hersey vardır. Ve katımızda daha fazlası vardır
Surah Qaf, Verse 35
وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّن قَرۡنٍ هُمۡ أَشَدُّ مِنۡهُم بَطۡشٗا فَنَقَّبُواْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ هَلۡ مِن مَّحِيصٍ
Ve onlardan once, yakıp yıkmak ve siddet bakımından, onlardan daha kuvvetli nice nesilleri helak ettik. Oysaki beldelerde (helak olmaktan kurtulmak icin) gezip dolastılar, yer arastırdılar. Kacıp kurtulacak bir yer var mı ki
Surah Qaf, Verse 36
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكۡرَىٰ لِمَن كَانَ لَهُۥ قَلۡبٌ أَوۡ أَلۡقَى ٱلسَّمۡعَ وَهُوَ شَهِيدٞ
Muhakkak ki bunda kalpleri olan ve ilka edilenleri isitebilen ve (kalp gozleri ile Allah´a) sahit olan kisiler icin mutlaka ibret vardır
Surah Qaf, Verse 37
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٖ
Ve andolsun ki, gokleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı gunde yarattık. Ve Bize (hic)bir yorgunluk dokunmadı
Surah Qaf, Verse 38
فَٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِ رَبِّكَ قَبۡلَ طُلُوعِ ٱلشَّمۡسِ وَقَبۡلَ ٱلۡغُرُوبِ
Oyleyse (artık) onların soyledikleri seylere sabret. Ve Rabbini, gunesin dogusundan evvel ve batısından evvel, hamd ile tesbih et (zikret)
Surah Qaf, Verse 39
وَمِنَ ٱلَّيۡلِ فَسَبِّحۡهُ وَأَدۡبَٰرَ ٱلسُّجُودِ
Ve artık gecenin bir kısmında ve secdelerin arkasından O´nu tesbih et
Surah Qaf, Verse 40
وَٱسۡتَمِعۡ يَوۡمَ يُنَادِ ٱلۡمُنَادِ مِن مَّكَانٖ قَرِيبٖ
Ve munadinin yakın bir yerden seslendigi gun ona kulak ver
Surah Qaf, Verse 41
يَوۡمَ يَسۡمَعُونَ ٱلصَّيۡحَةَ بِٱلۡحَقِّۚ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡخُرُوجِ
O gun hak olan sayhayı isitirler. Iste bu (olumden sonra topraktan), cıkıs gunudur
Surah Qaf, Verse 42
إِنَّا نَحۡنُ نُحۡيِۦ وَنُمِيتُ وَإِلَيۡنَا ٱلۡمَصِيرُ
Muhakkak ki Biz; Biz diriltiriz ve Biz oldururuz. Ve donus Bize´dir
Surah Qaf, Verse 43
يَوۡمَ تَشَقَّقُ ٱلۡأَرۡضُ عَنۡهُمۡ سِرَاعٗاۚ ذَٰلِكَ حَشۡرٌ عَلَيۡنَا يَسِيرٞ
O gun arz (toprak) yarılıp onlardan hızla ayrılır (onlar topraktan cıkarak yukselirler). Iste bu hasr (topraktan cıkararak insanları Mahser Meydanı´nda toplamak), Bizim icin kolaydır
Surah Qaf, Verse 44
نَّحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَا يَقُولُونَۖ وَمَآ أَنتَ عَلَيۡهِم بِجَبَّارٖۖ فَذَكِّرۡ بِٱلۡقُرۡءَانِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ
Onların ne soylediklerini, en iyi Biz biliriz. Ve sen onların uzerine, cabbar (zorlayıcı) degilsin. Oyleyse Benim vaadimden (vaadettigim cezadan, azaptan) korkanları Kur´an ile ikaz et
Surah Qaf, Verse 45