Surah At-tur - Turkish Translation by Ali Bulac
وَٱلطُّورِ
Tur'a andolsun
Surah At-tur, Verse 1
وَكِتَٰبٖ مَّسۡطُورٖ
Satır (satır) dizili kitaba
Surah At-tur, Verse 2
فِي رَقّٖ مَّنشُورٖ
Yayılmıs ince deri uzerine
Surah At-tur, Verse 3
وَٱلۡبَيۡتِ ٱلۡمَعۡمُورِ
Ma'mur eve
Surah At-tur, Verse 4
وَٱلسَّقۡفِ ٱلۡمَرۡفُوعِ
Yukseltilmis tavana
Surah At-tur, Verse 5
وَٱلۡبَحۡرِ ٱلۡمَسۡجُورِ
Kabarıp, tutusan denize
Surah At-tur, Verse 6
إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَٰقِعٞ
Suphesiz senin Rabbinin azabı kesin olarak gerceklesecektir
Surah At-tur, Verse 7
مَّا لَهُۥ مِن دَافِعٖ
Onu uzaklastırıp-engel olacak yoktur
Surah At-tur, Verse 8
يَوۡمَ تَمُورُ ٱلسَّمَآءُ مَوۡرٗا
O gun gok, sarsılıp calkalanır
Surah At-tur, Verse 9
وَتَسِيرُ ٱلۡجِبَالُ سَيۡرٗا
Ve daglar (yerlerinden oynatan) bir yuruyusle yurur
Surah At-tur, Verse 10
فَوَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
Iste o gun, yalanlayanların vay haline
Surah At-tur, Verse 11
ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي خَوۡضٖ يَلۡعَبُونَ
Ki onlar, 'daldıkları sacma bir ugrası' icinde oynayan-oyalananlardır
Surah At-tur, Verse 12
يَوۡمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا
Cehennem atesine, 'kucultucu bir suruklenme ile ' suruklenecekleri gun
Surah At-tur, Verse 13
هَٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
(Onlara soyle denir:) "Iste sizin yalanladıgınız ates budur
Surah At-tur, Verse 14
أَفَسِحۡرٌ هَٰذَآ أَمۡ أَنتُمۡ لَا تُبۡصِرُونَ
Bu da bir buyu mu, yoksa siz mi gormuyorsunuz
Surah At-tur, Verse 15
ٱصۡلَوۡهَا فَٱصۡبِرُوٓاْ أَوۡ لَا تَصۡبِرُواْ سَوَآءٌ عَلَيۡكُمۡۖ إِنَّمَا تُجۡزَوۡنَ مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin icin birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz
Surah At-tur, Verse 16
إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي جَنَّـٰتٖ وَنَعِيمٖ
Hic suphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet icindedirler
Surah At-tur, Verse 17
فَٰكِهِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡ وَوَقَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡ عَذَابَ ٱلۡجَحِيمِ
Rablerinin verdikleriyle 'sevincli ve mutludurlar'. Rableri, kendilerini 'cılgınca yanan cehennemin' azabından korumustur
Surah At-tur, Verse 18
كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ هَنِيٓـَٔۢا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve icin
Surah At-tur, Verse 19
مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ سُرُرٖ مَّصۡفُوفَةٖۖ وَزَوَّجۡنَٰهُم بِحُورٍ عِينٖ
Ozenle dizilmis tahtlar uzerinde yaslanmıslardır. Ve Biz onları iri-ceylan gozlu hurilerle evlendirmisiz
Surah At-tur, Verse 20
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَٱتَّبَعَتۡهُمۡ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَٰنٍ أَلۡحَقۡنَا بِهِمۡ ذُرِّيَّتَهُمۡ وَمَآ أَلَتۡنَٰهُم مِّنۡ عَمَلِهِم مِّن شَيۡءٖۚ كُلُّ ٱمۡرِيِٕۭ بِمَا كَسَبَ رَهِينٞ
Iman edenler ve soyları kendilerini imanda izleyenler; Biz onların soylarını da kendilerine katıp-ekledik. Onların amellerinden hicbir seyi eksiltmedik. Her kisi kendi kazandıgına karsılık bir rehindir
Surah At-tur, Verse 21
وَأَمۡدَدۡنَٰهُم بِفَٰكِهَةٖ وَلَحۡمٖ مِّمَّا يَشۡتَهُونَ
Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik
Surah At-tur, Verse 22
يَتَنَٰزَعُونَ فِيهَا كَأۡسٗا لَّا لَغۡوٞ فِيهَا وَلَا تَأۡثِيمٞ
Orada bir kadeh kapısır-cekisirler ki, onda ne 'bos ve sacma bir soz', ne gunaha sokma yoktur
Surah At-tur, Verse 23
۞وَيَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ غِلۡمَانٞ لَّهُمۡ كَأَنَّهُمۡ لُؤۡلُؤٞ مَّكۡنُونٞ
Kendileri icin (hizmet eden) civanlar, etrafında donup dolasırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl
Surah At-tur, Verse 24
وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ
Kimi kimine donup sorarlar
Surah At-tur, Verse 25
قَالُوٓاْ إِنَّا كُنَّا قَبۡلُ فِيٓ أَهۡلِنَا مُشۡفِقِينَ
Dediler ki: "Biz dogrusu daha once, ailemiz (yakın akrabalarımız) icinde endise edip-korkardık
Surah At-tur, Verse 26
فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيۡنَا وَوَقَىٰنَا عَذَابَ ٱلسَّمُومِ
Simdi Allah, bize lutufta bulundu ve 'hucrelere kadar isleyen kavurucu' azaptan korudu
Surah At-tur, Verse 27
إِنَّا كُنَّا مِن قَبۡلُ نَدۡعُوهُۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡبَرُّ ٱلرَّحِيمُ
Suphesiz, biz bundan once O'na dua (kulluk) ederdik. Gercekten O, iyiligi bol, esirgemesi cok olanın ta Kendisi'dir
Surah At-tur, Verse 28
فَذَكِّرۡ فَمَآ أَنتَ بِنِعۡمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٖ وَلَا مَجۡنُونٍ
Su halde sen, ogut verip-hatırlat; cunku sen, Rabbinin nimetiyle ne kahinsin, ne mecnun
Surah At-tur, Verse 29
أَمۡ يَقُولُونَ شَاعِرٞ نَّتَرَبَّصُ بِهِۦ رَيۡبَ ٱلۡمَنُونِ
Yoksa onlar: "Bir sairdir, biz ona zamanın (getirecegi) felaketleri gozluyoruz" mu diyorlar
Surah At-tur, Verse 30
قُلۡ تَرَبَّصُواْ فَإِنِّي مَعَكُم مِّنَ ٱلۡمُتَرَبِّصِينَ
De ki: "Siz gozetleyedurun; cunku ben de sizinle birlikte gozetleyenlerdenim
Surah At-tur, Verse 31
أَمۡ تَأۡمُرُهُمۡ أَحۡلَٰمُهُم بِهَٰذَآۚ أَمۡ هُمۡ قَوۡمٞ طَاغُونَ
Yoksa bunu kendilerine sacma-akılları mı emrediyor? Yoksa onlar azgın bir kavim midir
Surah At-tur, Verse 32
أَمۡ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۥۚ بَل لَّا يُؤۡمِنُونَ
Yoksa: "Onu kendisi uydurup-soyledi" mi diyorlar? Hayır; onlar iman etmiyorlar
Surah At-tur, Verse 33
فَلۡيَأۡتُواْ بِحَدِيثٖ مِّثۡلِهِۦٓ إِن كَانُواْ صَٰدِقِينَ
Su halde, eger dogru sozluler iseler, benzeri bir soz getirsinler
Surah At-tur, Verse 34
أَمۡ خُلِقُواْ مِنۡ غَيۡرِ شَيۡءٍ أَمۡ هُمُ ٱلۡخَٰلِقُونَ
Yoksa onlar, hicbir sey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi
Surah At-tur, Verse 35
أَمۡ خَلَقُواْ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَۚ بَل لَّا يُوقِنُونَ
Yoksa gokleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar
Surah At-tur, Verse 36
أَمۡ عِندَهُمۡ خَزَآئِنُ رَبِّكَ أَمۡ هُمُ ٱلۡمُصَۜيۡطِرُونَ
Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa ustun guc (herseyin denetim ve yonetim) sahipleri kendileri midir
Surah At-tur, Verse 37
أَمۡ لَهُمۡ سُلَّمٞ يَسۡتَمِعُونَ فِيهِۖ فَلۡيَأۡتِ مُسۡتَمِعُهُم بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٍ
Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yukselip en yuce makamda konusulanları) dinliyorlar? Oyleyse, dinleyenleri acık bir delil getirsin
Surah At-tur, Verse 38
أَمۡ لَهُ ٱلۡبَنَٰتُ وَلَكُمُ ٱلۡبَنُونَ
Yoksa kızlar O'nun da, erkek-cocuklar sizin mi
Surah At-tur, Verse 39
أَمۡ تَسۡـَٔلُهُمۡ أَجۡرٗا فَهُم مِّن مَّغۡرَمٖ مُّثۡقَلُونَ
Yoksa sen onlardan bir ucret mi istiyorsun ki, haksız bir borctan dolayı agır bir yuk altındalar
Surah At-tur, Verse 40
أَمۡ عِندَهُمُ ٱلۡغَيۡبُ فَهُمۡ يَكۡتُبُونَ
Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, boylece yazıp-duruyorlar
Surah At-tur, Verse 41
أَمۡ يُرِيدُونَ كَيۡدٗاۖ فَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ هُمُ ٱلۡمَكِيدُونَ
Yoksa hileli-bir duzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) ‘o inkar edenler hileli-duzene dusecek olanlardır
Surah At-tur, Verse 42
أَمۡ لَهُمۡ إِلَٰهٌ غَيۡرُ ٱللَّهِۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
Yoksa onların, Allah'ın dısında baska bir ilahları mı var? Allah, onların sirk kostuklarından Yucedir
Surah At-tur, Verse 43
وَإِن يَرَوۡاْ كِسۡفٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ سَاقِطٗا يَقُولُواْ سَحَابٞ مَّرۡكُومٞ
Eger gokten bir parcanın dusmekte oldugunu gorseler bile: "Ust uste yıgılmıs bir buluttur." derler
Surah At-tur, Verse 44
فَذَرۡهُمۡ حَتَّىٰ يُلَٰقُواْ يَوۡمَهُمُ ٱلَّذِي فِيهِ يُصۡعَقُونَ
Oyleyse sen onları (en dayanılmaz azapla) carpılacakları gunlerine kavusuncaya kadar bırak
Surah At-tur, Verse 45
يَوۡمَ لَا يُغۡنِي عَنۡهُمۡ كَيۡدُهُمۡ شَيۡـٔٗا وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ
O gun, ne hileli-duzenleri kendilerine herhangi bir seyle yarar saglayacak, ne yardım gorecekler
Surah At-tur, Verse 46
وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ عَذَابٗا دُونَ ذَٰلِكَ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Suphesiz zulmedenlere bundan once de bir azap vardır; ancak onların cogu bilmiyorlar
Surah At-tur, Verse 47
وَٱصۡبِرۡ لِحُكۡمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعۡيُنِنَاۖ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ
Artık, Rabbinin hukmune sabret; cunku gercekten sen, Bizim gozlerimizin onundesin. Ve her kalkısında Rabbini hamd ile tesbih et
Surah At-tur, Verse 48
وَمِنَ ٱلَّيۡلِ فَسَبِّحۡهُ وَإِدۡبَٰرَ ٱلنُّجُومِ
Gecenin bir bolumunde ve yıldızların batısının ardında da O'nu tesbih et
Surah At-tur, Verse 49