Surah Adh-Dhariyat - Turkish Translation by Ali Bulac
وَٱلذَّـٰرِيَٰتِ ذَرۡوٗا
Tozu dumana katıp savuran (ruzgar)lara
Surah Adh-Dhariyat, Verse 1
فَٱلۡحَٰمِلَٰتِ وِقۡرٗا
Derken, agır yuk tasıyan (bulut)lara
Surah Adh-Dhariyat, Verse 2
فَٱلۡجَٰرِيَٰتِ يُسۡرٗا
Sonra kolaylıkla akıp gidenlere
Surah Adh-Dhariyat, Verse 3
فَٱلۡمُقَسِّمَٰتِ أَمۡرًا
Sonra is(ler)i taksim edenlere andolsun
Surah Adh-Dhariyat, Verse 4
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٞ
Size va'dedilmekte olan, hic tartısmasız dogrudur
Surah Adh-Dhariyat, Verse 5
وَإِنَّ ٱلدِّينَ لَوَٰقِعٞ
Suphesiz din (hesap ve ceza) da mutlaka gerceklesecektir
Surah Adh-Dhariyat, Verse 6
وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلۡحُبُكِ
Ozen icinde yollar ve yorungelerle donatılmıs' goge andolsun
Surah Adh-Dhariyat, Verse 7
إِنَّكُمۡ لَفِي قَوۡلٖ مُّخۡتَلِفٖ
Siz, gercekten birbirini tutmaz bir soz (celiskili ve aykırı gorusler) icindesiniz
Surah Adh-Dhariyat, Verse 8
يُؤۡفَكُ عَنۡهُ مَنۡ أُفِكَ
Ondan cevrilen cevrilir
Surah Adh-Dhariyat, Verse 9
قُتِلَ ٱلۡخَرَّـٰصُونَ
Kahrolsun, o 'zan ve tahminle yalan soyleyenler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 10
ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي غَمۡرَةٖ سَاهُونَ
Ki onlar, 'bilgisizligin kusatması' icinde habersizdirler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 11
يَسۡـَٔلُونَ أَيَّانَ يَوۡمُ ٱلدِّينِ
Hesap ve ceza (din) gunu ne zaman?" diye sorarlar
Surah Adh-Dhariyat, Verse 12
يَوۡمَ هُمۡ عَلَى ٱلنَّارِ يُفۡتَنُونَ
O gun onlar, atesin ustunde tutulup-eritilecekler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 13
ذُوقُواْ فِتۡنَتَكُمۡ هَٰذَا ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تَسۡتَعۡجِلُونَ
Tadın fitnenizi. Bu, sizin pek acele isteyip durdugunuz seydir
Surah Adh-Dhariyat, Verse 14
إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي جَنَّـٰتٖ وَعُيُونٍ
Suphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar
Surah Adh-Dhariyat, Verse 15
ءَاخِذِينَ مَآ ءَاتَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَبۡلَ ذَٰلِكَ مُحۡسِنِينَ
Rablerinin kendilerine verdigini alanlar olarak. Cunku onlar, bundan once ihsanda (guzel davranısta) bulunanlardı
Surah Adh-Dhariyat, Verse 16
كَانُواْ قَلِيلٗا مِّنَ ٱلَّيۡلِ مَا يَهۡجَعُونَ
Gece-boyunca da pek az uyurlardı
Surah Adh-Dhariyat, Verse 17
وَبِٱلۡأَسۡحَارِ هُمۡ يَسۡتَغۡفِرُونَ
Onlar, seher vakitlerinde istigfar ederlerdi
Surah Adh-Dhariyat, Verse 18
وَفِيٓ أَمۡوَٰلِهِمۡ حَقّٞ لِّلسَّآئِلِ وَٱلۡمَحۡرُومِ
Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan icin de bir hak vardı
Surah Adh-Dhariyat, Verse 19
وَفِي ٱلۡأَرۡضِ ءَايَٰتٞ لِّلۡمُوقِنِينَ
Yeryuzunde kesin bir bilgiyle inanacak olanlar icin ayetler vardır
Surah Adh-Dhariyat, Verse 20
وَفِيٓ أَنفُسِكُمۡۚ أَفَلَا تُبۡصِرُونَ
Ve kendi nefislerinizde de. Yine de gormuyor musunuz
Surah Adh-Dhariyat, Verse 21
وَفِي ٱلسَّمَآءِ رِزۡقُكُمۡ وَمَا تُوعَدُونَ
Gokte rızkınız vardır ve size va'dolunmakta olan da
Surah Adh-Dhariyat, Verse 22
فَوَرَبِّ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ إِنَّهُۥ لَحَقّٞ مِّثۡلَ مَآ أَنَّكُمۡ تَنطِقُونَ
Iste, gogun ve yerin Rabbine andolsun ki, suphesiz, o (size va'dedilen) sizin (aranızda) konustuklarınız kadar, elbette kesin bir gercektir
Surah Adh-Dhariyat, Verse 23
هَلۡ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ضَيۡفِ إِبۡرَٰهِيمَ ٱلۡمُكۡرَمِينَ
Sana Ibrahim'in agırlanan konuklarının haberi geldi mi
Surah Adh-Dhariyat, Verse 24
إِذۡ دَخَلُواْ عَلَيۡهِ فَقَالُواْ سَلَٰمٗاۖ قَالَ سَلَٰمٞ قَوۡمٞ مُّنكَرُونَ
Hani, yanına girdiklerinde: "Selam" demislerdi. O da: "Selam" demisti. "(Haklarında bilgim olmayan) Yabancı bir topluluk
Surah Adh-Dhariyat, Verse 25
فَرَاغَ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ فَجَآءَ بِعِجۡلٖ سَمِينٖ
Hemen (onlara) sezdirmeden ailesine gidip, cok gecmeden semiz bir buzagı ile (geri) geldi
Surah Adh-Dhariyat, Verse 26
فَقَرَّبَهُۥٓ إِلَيۡهِمۡ قَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ
Derken onlara yaklastırıp (ikram etti); "Yemez misiniz?" dedi
Surah Adh-Dhariyat, Verse 27
فَأَوۡجَسَ مِنۡهُمۡ خِيفَةٗۖ قَالُواْ لَا تَخَفۡۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَٰمٍ عَلِيمٖ
(Onlar yemeyince) Bunun uzerine icine bir tur korku dustu. "Korkma" dediler ve ona bilgin bir erkek cocuk mujdesini verdiler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 28
فَأَقۡبَلَتِ ٱمۡرَأَتُهُۥ فِي صَرَّةٖ فَصَكَّتۡ وَجۡهَهَا وَقَالَتۡ عَجُوزٌ عَقِيمٞ
Boylece karısı cıglıklar kopararak geldi ve yuzune vurarak: "Kısır, yaslı bir kadın (mı dogum yapacakmıs)? dedi
Surah Adh-Dhariyat, Verse 29
قَالُواْ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡعَلِيمُ
Dediler ki: "Oyle. (Bunu) Senin Rabbin buyurdu. Cunku O, hukum ve hikmet sahibidir, bilendir
Surah Adh-Dhariyat, Verse 30
۞قَالَ فَمَا خَطۡبُكُمۡ أَيُّهَا ٱلۡمُرۡسَلُونَ
(Ibrahim) dedi ki: "Su halde sizin asıl isteginiz nedir, ey elciler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 31
قَالُوٓاْ إِنَّآ أُرۡسِلۡنَآ إِلَىٰ قَوۡمٖ مُّجۡرِمِينَ
Dogrusu biz, suclu-gunahkar bir kavme gonderildik" dediler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 32
لِنُرۡسِلَ عَلَيۡهِمۡ حِجَارَةٗ مِّن طِينٖ
Uzerlerine camurdan (iyice sertlesip kaskatı kesilmis) taslar yagdırmak icin
Surah Adh-Dhariyat, Verse 33
مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ لِلۡمُسۡرِفِينَ
(Ki bu tasların her biri,) Rabbinin Katında olcuyu tasıranlar icin (herkese ayrı ayrı) isaretlenmistir
Surah Adh-Dhariyat, Verse 34
فَأَخۡرَجۡنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Bu arada, mu'minlerden orda kim varsa cıkardık
Surah Adh-Dhariyat, Verse 35
فَمَا وَجَدۡنَا فِيهَا غَيۡرَ بَيۡتٖ مِّنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ
Ne var ki, orda Muslumanlardan olan bir evden baskasını bulmadık
Surah Adh-Dhariyat, Verse 36
وَتَرَكۡنَا فِيهَآ ءَايَةٗ لِّلَّذِينَ يَخَافُونَ ٱلۡعَذَابَ ٱلۡأَلِيمَ
Ve orada, acı bir azaptan korkanlar icin bir ayet bıraktık
Surah Adh-Dhariyat, Verse 37
وَفِي مُوسَىٰٓ إِذۡ أَرۡسَلۡنَٰهُ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ
Musa (olayın)da da (dusundurucu ayetler vardır). Hani Biz onu acık bir delille Firavun'a gondermistik
Surah Adh-Dhariyat, Verse 38
فَتَوَلَّىٰ بِرُكۡنِهِۦ وَقَالَ سَٰحِرٌ أَوۡ مَجۡنُونٞ
Fakat o, 'butun kisisel ve askeri gucuyle' yuz cevirdi ve: "(Bu,) Ya bir buyucu veya bir delidir" dedi
Surah Adh-Dhariyat, Verse 39
فَأَخَذۡنَٰهُ وَجُنُودَهُۥ فَنَبَذۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٞ
Bunun uzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) 'kınanacak isler yapıyordu
Surah Adh-Dhariyat, Verse 40
وَفِي عَادٍ إِذۡ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلرِّيحَ ٱلۡعَقِيمَ
Ad (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onların uzerine koklerini kesen (akim) bir ruzgar gonderdik
Surah Adh-Dhariyat, Verse 41
مَا تَذَرُ مِن شَيۡءٍ أَتَتۡ عَلَيۡهِ إِلَّا جَعَلَتۡهُ كَٱلرَّمِيمِ
Uzerinden gectigi hicbir seyi bırakmıyor, mutlaka curutup-kul gibi dagıtıyordu
Surah Adh-Dhariyat, Verse 42
وَفِي ثَمُودَ إِذۡ قِيلَ لَهُمۡ تَمَتَّعُواْ حَتَّىٰ حِينٖ
Semud (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onlara: "Belli bir sureye kadar yararlanın" denmisti
Surah Adh-Dhariyat, Verse 43
فَعَتَوۡاْ عَنۡ أَمۡرِ رَبِّهِمۡ فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّـٰعِقَةُ وَهُمۡ يَنظُرُونَ
Ancak Rablerinin emrine bas kaldırdılar; boylece bakıp-dururlarken, onları yıldırım carpıp-yakaladı
Surah Adh-Dhariyat, Verse 44
فَمَا ٱسۡتَطَٰعُواْ مِن قِيَامٖ وَمَا كَانُواْ مُنتَصِرِينَ
Artık ne ayaga kalkmaya guc yetirebildiler, ne yardım bulabildiler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 45
وَقَوۡمَ نُوحٖ مِّن قَبۡلُۖ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
Bundan once Nuh kavmini de (yıkıma ugrattık). Cunku onlar da fasık bir kavim idi
Surah Adh-Dhariyat, Verse 46
وَٱلسَّمَآءَ بَنَيۡنَٰهَا بِأَيۡيْدٖ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
Biz gogu 'buyuk bir kudretle' bina ettik ve suphesiz Biz, (onu) genisleticiyiz
Surah Adh-Dhariyat, Verse 47
وَٱلۡأَرۡضَ فَرَشۡنَٰهَا فَنِعۡمَ ٱلۡمَٰهِدُونَ
Yeri de Biz doseyip-yaydık; ne guzel doseyici(yiz)
Surah Adh-Dhariyat, Verse 48
وَمِن كُلِّ شَيۡءٍ خَلَقۡنَا زَوۡجَيۡنِ لَعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ
Ve Biz, herseyi iki cift yarattık. Umulur ki, ogut alıp-dusunursunuz
Surah Adh-Dhariyat, Verse 49
فَفِرُّوٓاْ إِلَى ٱللَّهِۖ إِنِّي لَكُم مِّنۡهُ نَذِيرٞ مُّبِينٞ
Oyleyse, Allah'a dogru (yonelip, sirkten ve bozulmalardan) kacın. Gercekten Ben sizi, O'ndan yana acıkca uyarıyorum
Surah Adh-Dhariyat, Verse 50
وَلَا تَجۡعَلُواْ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَۖ إِنِّي لَكُم مِّنۡهُ نَذِيرٞ مُّبِينٞ
Allah ile beraber baska bir Ilah(ı ortak) kılmayın. Gercekten sizi, O'ndan yana acıkca uyarıyorum
Surah Adh-Dhariyat, Verse 51
كَذَٰلِكَ مَآ أَتَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُواْ سَاحِرٌ أَوۡ مَجۡنُونٌ
Iste boyle; onlardan oncekiler de bir elci gelmeyiversin, mutlaka: "Buyucu ve cinlenmis" demislerdir
Surah Adh-Dhariyat, Verse 52
أَتَوَاصَوۡاْ بِهِۦۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٞ طَاغُونَ
Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, 'azgın ve taskın (tagiy)' bir kavimdirler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 53
فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ فَمَآ أَنتَ بِمَلُومٖ
Oyleyse sen, onlardan yuz cevir; artık kınanacak degilsin
Surah Adh-Dhariyat, Verse 54
وَذَكِّرۡ فَإِنَّ ٱلذِّكۡرَىٰ تَنفَعُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Sen ogut verip-hatırlat; cunku gercekten ogutle-hatırlatma, mu'minlere yarar saglar
Surah Adh-Dhariyat, Verse 55
وَمَا خَلَقۡتُ ٱلۡجِنَّ وَٱلۡإِنسَ إِلَّا لِيَعۡبُدُونِ
Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım
Surah Adh-Dhariyat, Verse 56
مَآ أُرِيدُ مِنۡهُم مِّن رِّزۡقٖ وَمَآ أُرِيدُ أَن يُطۡعِمُونِ
Ben, onlardan bir rızık istemiyorum ve onların beni doyurup-beslemelerini de istemiyorum
Surah Adh-Dhariyat, Verse 57
إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلرَّزَّاقُ ذُو ٱلۡقُوَّةِ ٱلۡمَتِينُ
Hic suphesiz, rızık veren O, metin kuvvet sahibi olan Allah'tır
Surah Adh-Dhariyat, Verse 58
فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ ذَنُوبٗا مِّثۡلَ ذَنُوبِ أَصۡحَٰبِهِمۡ فَلَا يَسۡتَعۡجِلُونِ
Artık gercekten, zulmedenler icin, (gecmisteki) arkadaslarının gunahlarına benzer bir gunah vardır. Su halde acele etmesinler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 59
فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن يَوۡمِهِمُ ٱلَّذِي يُوعَدُونَ
Kendilerine va'dedilen o (azap) gunlerinden dolayı vay o inkar edenlere
Surah Adh-Dhariyat, Verse 60