Surah Adh-Dhariyat - Turkish Translation by Muhammed Esed
وَٱلذَّـٰرِيَٰتِ ذَرۡوٗا
Dusun ruzgarları, tozları saga sola savuran
Surah Adh-Dhariyat, Verse 1
فَٱلۡحَٰمِلَٰتِ وِقۡرٗا
ve (koyu bulutların) yukunu tasıyan
Surah Adh-Dhariyat, Verse 2
فَٱلۡجَٰرِيَٰتِ يُسۡرٗا
yumusak bir sekilde akıp giden
Surah Adh-Dhariyat, Verse 3
فَٱلۡمُقَسِّمَٰتِ أَمۡرًا
ve (hayatın nimetlerini) (Allah´ın) buyrugu altında paylastıran
Surah Adh-Dhariyat, Verse 4
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٞ
Gercek su ki, size vaad edilmis olan kesinlikle dogrudur
Surah Adh-Dhariyat, Verse 5
وَإِنَّ ٱلدِّينَ لَوَٰقِعٞ
ve yargılama (Gunu) mutlaka gelecektir
Surah Adh-Dhariyat, Verse 6
وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلۡحُبُكِ
Dusun yıldız kumeleri ile dolu gok kubbeyi
Surah Adh-Dhariyat, Verse 7
إِنَّكُمۡ لَفِي قَوۡلٖ مُّخۡتَلِفٖ
Siz (ey insanlar,) neye inanılacagı konusunda derin bir ayrılık icindesiniz
Surah Adh-Dhariyat, Verse 8
يُؤۡفَكُ عَنۡهُ مَنۡ أُفِكَ
Bu konuda (gercege) aykırı gorusleri savunan, (yalnızca) kendini aldatır
Surah Adh-Dhariyat, Verse 9
قُتِلَ ٱلۡخَرَّـٰصُونَ
Onlar yalnızca kendilerini yok ederler, o anlayamadıkları seyler hakkında zanda bulunanlar
Surah Adh-Dhariyat, Verse 10
ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي غَمۡرَةٖ سَاهُونَ
aptallıklarıyla cehalete gomulenler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 11
يَسۡـَٔلُونَ أَيَّانَ يَوۡمُ ٱلدِّينِ
(mustehzi bir sekilde,) "Ne zaman gelecekmis Hesap Gunu?" diye soranlar
Surah Adh-Dhariyat, Verse 12
يَوۡمَ هُمۡ عَلَى ٱلنَّارِ يُفۡتَنُونَ
(O Gun,) onlar atesle denenecekler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 13
ذُوقُواْ فِتۡنَتَكُمۡ هَٰذَا ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تَسۡتَعۡجِلُونَ
(ve o Gun,) "Bu sınanmayı yasayın!" (denilecek,) "O kadar ısrarla istediginiz sey budur iste
Surah Adh-Dhariyat, Verse 14
إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي جَنَّـٰتٖ وَعُيُونٍ
(Ama,) Allah´a karsı sorumluluk bilinci duyanlar, kendilerini bahceler ve pınarlar arasında bulacaklar
Surah Adh-Dhariyat, Verse 15
ءَاخِذِينَ مَآ ءَاتَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَبۡلَ ذَٰلِكَ مُحۡسِنِينَ
Rablerinin bagıslayacagı her seyden istedikleri gibi yararlanarak; (cunku) onlar gecmiste iyi seyler yapan (insan)lardı
Surah Adh-Dhariyat, Verse 16
كَانُواْ قَلِيلٗا مِّنَ ٱلَّيۡلِ مَا يَهۡجَعُونَ
gecenin cok az bir kısmında uyurlardı
Surah Adh-Dhariyat, Verse 17
وَبِٱلۡأَسۡحَارِ هُمۡ يَسۡتَغۡفِرُونَ
bagıslanmak icin kalplerinin derinliginden gelerek yalvarırlardı
Surah Adh-Dhariyat, Verse 18
وَفِيٓ أَمۡوَٰلِهِمۡ حَقّٞ لِّلسَّآئِلِ وَٱلۡمَحۡرُومِ
ve sahip oldukları her seyden, (yardım) isteyenlere ve sıkıntı icinde bulunanlara bir pay (ayırırlardı)
Surah Adh-Dhariyat, Verse 19
وَفِي ٱلۡأَرۡضِ ءَايَٰتٞ لِّلۡمُوقِنِينَ
Yeryuzunde iclerinde hicbir suphe duymadan inananlar(ın gorebilecegi, Allah´ın varlıgının) isaretleri vardır
Surah Adh-Dhariyat, Verse 20
وَفِيٓ أَنفُسِكُمۡۚ أَفَلَا تُبۡصِرُونَ
tıpkı kendi kisiliginiz uzerinde de (O´nun isaretleri bulundugu) gibi. (Bunları) gormuyor musunuz
Surah Adh-Dhariyat, Verse 21
وَفِي ٱلسَّمَآءِ رِزۡقُكُمۡ وَمَا تُوعَدُونَ
(Yeryuzundeki) azıgınızın ve (olumden sonraki hayatınız icin) vaad edilen her seyin (kaynagı) goktedir
Surah Adh-Dhariyat, Verse 22
فَوَرَبِّ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ إِنَّهُۥ لَحَقّٞ مِّثۡلَ مَآ أَنَّكُمۡ تَنطِقُونَ
yerin ve gogun Rabbine andolsun ki bu (olumden sonraki hayat) gercektir; konusma (yetenegi)ne sahip olmanız kadar gercek
Surah Adh-Dhariyat, Verse 23
هَلۡ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ضَيۡفِ إِبۡرَٰهِيمَ ٱلۡمُكۡرَمِينَ
Ibrahim´in seckin konukları ile ilgili kıssayı hic duydun mu
Surah Adh-Dhariyat, Verse 24
إِذۡ دَخَلُواْ عَلَيۡهِ فَقَالُواْ سَلَٰمٗاۖ قَالَ سَلَٰمٞ قَوۡمٞ مُّنكَرُونَ
O (semavi elci)ler Ibrahim´e gelip ona selam verdiklerinde, "(Size de) selam olsun!" demisti; (ve kendi kendine,) "Bunlar, yabancı kimseler!" (diye dusunmustu)
Surah Adh-Dhariyat, Verse 25
فَرَاغَ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ فَجَآءَ بِعِجۡلٖ سَمِينٖ
Sonra sessizce evine donerek semiz bir (kızartılmıs) buzagı getirmis
Surah Adh-Dhariyat, Verse 26
فَقَرَّبَهُۥٓ إِلَيۡهِمۡ قَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ
ve "Yemez misiniz?" diye onlerine koymustu
Surah Adh-Dhariyat, Verse 27
فَأَوۡجَسَ مِنۡهُمۡ خِيفَةٗۖ قَالُواْ لَا تَخَفۡۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَٰمٍ عَلِيمٖ
(Ibrahim, misafirlerin yemediklerini gorunce,) onlardan endiseye kapıldı; (ama) onlar: "Korkma!" dediler ve derin bilgi ile donatılan bir erkek cocuk (sahibi olacagı) mujdesini verdiler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 28
فَأَقۡبَلَتِ ٱمۡرَأَتُهُۥ فِي صَرَّةٖ فَصَكَّتۡ وَجۡهَهَا وَقَالَتۡ عَجُوزٌ عَقِيمٞ
Bunun uzerine karısı cıglık atarak (misafirlerin) yanına geldi ve (saskınlık icinde) yuzune vurarak feryad etti: "(Benim gibi) kısır bir kocakarıdan mı
Surah Adh-Dhariyat, Verse 29
قَالُواْ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡعَلِيمُ
Onlar: "Rabbin boyle buyurdu; ve suphesiz yalnız O´dur hikmet sahibi olan, her seyi bilen!" dediler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 30
۞قَالَ فَمَا خَطۡبُكُمۡ أَيُّهَا ٱلۡمُرۡسَلُونَ
(Ibrahim,) "Peki" dedi, "(baska) ne goruyorsunuz, ey (semavi) elciler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 31
قَالُوٓاْ إِنَّآ أُرۡسِلۡنَآ إِلَىٰ قَوۡمٖ مُّجۡرِمِينَ
Onlar, "Bak" dediler, "biz gunaha batmıs bir topluma gonderildik
Surah Adh-Dhariyat, Verse 32
لِنُرۡسِلَ عَلَيۡهِمۡ حِجَارَةٗ مِّن طِينٖ
ki onlara tas gibi sert ceza darbeleri vuralım
Surah Adh-Dhariyat, Verse 33
مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ لِلۡمُسۡرِفِينَ
bu sekilde kendi kisiliklerini harcamıs olanlar(a ceza) icin Rabbinin katında belirlenmis olan (darbeler)
Surah Adh-Dhariyat, Verse 34
فَأَخۡرَجۡنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Ve zaman icinde orada bulunan (bazı) muminleri (Lut´un sehrinden) cıkardık
Surah Adh-Dhariyat, Verse 35
فَمَا وَجَدۡنَا فِيهَا غَيۡرَ بَيۡتٖ مِّنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ
cunku bir (tek) hane dısında orada Bize teslim olan hic kimse gormedik
Surah Adh-Dhariyat, Verse 36
وَتَرَكۡنَا فِيهَآ ءَايَةٗ لِّلَّذِينَ يَخَافُونَ ٱلۡعَذَابَ ٱلۡأَلِيمَ
Ve boylece (butun zalimleri bekleyen) siddetli azaptan korkanlar icin orada bir isaret, bir mesaj bıraktık
Surah Adh-Dhariyat, Verse 37
وَفِي مُوسَىٰٓ إِذۡ أَرۡسَلۡنَٰهُ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ
Musa (ile Firavun kıssasın)da da (aynı mesajı verdik; cunku) Biz o´nu Firavun´a acık bir otorite ile gondermistik
Surah Adh-Dhariyat, Verse 38
فَتَوَلَّىٰ بِرُكۡنِهِۦ وَقَالَ سَٰحِرٌ أَوۡ مَجۡنُونٞ
o zaman (Firavun) kudretinden (dolayı boburlenerek) karsı koymustu ve "(Bu Musa) bir buyucu veya bir delidir!" demisti
Surah Adh-Dhariyat, Verse 39
فَأَخَذۡنَٰهُ وَجُنُودَهُۥ فَنَبَذۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٞ
ve Biz onu ve adamlarını yakalayıp hepsini denize atmıstık, (butun bu olup bitenler icin) suclanması gereken, (Firavun´dan baskası degildi,) yalnız o idi (tek suclu)
Surah Adh-Dhariyat, Verse 40
وَفِي عَادٍ إِذۡ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلرِّيحَ ٱلۡعَقِيمَ
Ve; canlıları yok eden kasırgayı uzerlerine saldıgımız ´Ad (kavminin basına gelenlerde) de (aynı mesajı bulursunuz)
Surah Adh-Dhariyat, Verse 41
مَا تَذَرُ مِن شَيۡءٍ أَتَتۡ عَلَيۡهِ إِلَّا جَعَلَتۡهُ كَٱلرَّمِيمِ
(bu kasırga) gectigi yerde hicbir sey bırakmadı ve (her seyi) curumus kemiklere benzetti
Surah Adh-Dhariyat, Verse 42
وَفِي ثَمُودَ إِذۡ قِيلَ لَهُمۡ تَمَتَّعُواْ حَتَّىٰ حِينٖ
Semud (kavminin kıssasın)da da (aynı mesaj vardır), ki Biz onlara: "Kısa bir sure sefanızı surun bakalım!" demistik
Surah Adh-Dhariyat, Verse 43
فَعَتَوۡاْ عَنۡ أَمۡرِ رَبِّهِمۡ فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّـٰعِقَةُ وَهُمۡ يَنظُرُونَ
(cunku) Rablerinin buyruguna bas kaldırmıslardı; bunun uzerine, (umitsizce) bakınıp dururlarken bir ceza simsegi onları yakalamıstı
Surah Adh-Dhariyat, Verse 44
فَمَا ٱسۡتَطَٰعُواْ مِن قِيَامٖ وَمَا كَانُواْ مُنتَصِرِينَ
cunku yerlerinden kalkacak durumda bile degillerdi ve kendilerini savunamazlardı
Surah Adh-Dhariyat, Verse 45
وَقَوۡمَ نُوحٖ مِّن قَبۡلُۖ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
Daha once Nuh kavmini (de boylece yok etmistik). Cunku onlar yoldan cıkmıs bir toplum idi
Surah Adh-Dhariyat, Verse 46
وَٱلسَّمَآءَ بَنَيۡنَٰهَا بِأَيۡيْدٖ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
Evreni (yaratıcı) guc(umuz) ile insa eden Biziz; ve suphesiz Biziz onu istikrarlı bir sekilde genisleten
Surah Adh-Dhariyat, Verse 47
وَٱلۡأَرۡضَ فَرَشۡنَٰهَا فَنِعۡمَ ٱلۡمَٰهِدُونَ
Biz yeri genisce yaydık ve onu pek de guzel duzenledik
Surah Adh-Dhariyat, Verse 48
وَمِن كُلِّ شَيۡءٍ خَلَقۡنَا زَوۡجَيۡنِ لَعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ
Ve her seyin karsıtını yarattık, ki (Allah´ın Tek oldugunu) anlayabilesiniz
Surah Adh-Dhariyat, Verse 49
فَفِرُّوٓاْ إِلَى ٱللَّهِۖ إِنِّي لَكُم مِّنۡهُ نَذِيرٞ مُّبِينٞ
Boylece, (ey Muhammed, onlara soyle:) "(Sahte ve kotu olan her seyden) Allah´a sıgının! Gercek su ki ben, O´nun tarafından gorevlendirilmis acık bir uyarıcıyım
Surah Adh-Dhariyat, Verse 50
وَلَا تَجۡعَلُواْ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَۖ إِنِّي لَكُم مِّنۡهُ نَذِيرٞ مُّبِينٞ
Allah´ın yanısıra baska hicbir seye ilahlık yakıstırmayın. Suphesiz ben, O´nun tarafından gorevlendirilmis acık bir uyarıcıyım
Surah Adh-Dhariyat, Verse 51
كَذَٰلِكَ مَآ أَتَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُواْ سَاحِرٌ أَوۡ مَجۡنُونٌ
Iste boyle, kendilerinden once yasamıs olanlara da hangi elci geldiyse, mutlaka, "(O) bir goz boyayıcı(dır), yahut bir deli!" dediler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 52
أَتَوَاصَوۡاْ بِهِۦۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٞ طَاغُونَ
Onlar bu (dusunce tarzı)nı birbirlerine miras olarak mı aktarmıslar? Hayır, onlar azgınca bir kustahlıga kapılmıs bir topluluktur
Surah Adh-Dhariyat, Verse 53
فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ فَمَآ أَنتَ بِمَلُومٖ
O halde, onlardan yuz cevir, (bu durumda) senin bir sucun olmaz
Surah Adh-Dhariyat, Verse 54
وَذَكِّرۡ فَإِنَّ ٱلذِّكۡرَىٰ تَنفَعُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
ama yine de (kulak veren herkese) hatırlatmaya devam et! Cunku bu hatırlatmalar muminlere fayda saglar
Surah Adh-Dhariyat, Verse 55
وَمَا خَلَقۡتُ ٱلۡجِنَّ وَٱلۡإِنسَ إِلَّا لِيَعۡبُدُونِ
Ve (onlara soyle!) Gorunmez varlıkları ve insanları yalnızca (Beni tanımaları ve) Bana kulluk etmeleri icin yarattım
Surah Adh-Dhariyat, Verse 56
مَآ أُرِيدُ مِنۡهُم مِّن رِّزۡقٖ وَمَآ أُرِيدُ أَن يُطۡعِمُونِ
(Ama dikkat edin,) Ben onlardan ne bir rızık istiyorum ne de Beni gozetip beslemelerini
Surah Adh-Dhariyat, Verse 57
إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلرَّزَّاقُ ذُو ٱلۡقُوَّةِ ٱلۡمَتِينُ
cunku bizzat Allah butun rızıkları verendir, her turlu kudretin Sahibidir, baki olandır
Surah Adh-Dhariyat, Verse 58
فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ ذَنُوبٗا مِّثۡلَ ذَنُوبِ أَصۡحَٰبِهِمۡ فَلَا يَسۡتَعۡجِلُونِ
Gercek su ki, zulum isleyenler, (gecmisteki) arkadasları gibi (kotulukten) paylarını alacaklardır. Oyleyse (akibetlerini) cabuklastırmayı benden istemesinler
Surah Adh-Dhariyat, Verse 59
فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن يَوۡمِهِمُ ٱلَّذِي يُوعَدُونَ
Hakikati inkara sartlanmıs olanların vay haline; haber verilen Gunde (baslarına gelecekler icin vay haline onların)
Surah Adh-Dhariyat, Verse 60