Surah Al-Qamar - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
ٱقۡتَرَبَتِ ٱلسَّاعَةُ وَٱنشَقَّ ٱلۡقَمَرُ
Kıyamet yaklastı, kamer (ay ikiye) bolundu. (Kafirlerin, Hz. Peygamberden bir mucize istemeleri uzerine ayın ikiye bolunme hadisesi olmustur)
Surah Al-Qamar, Verse 1
وَإِن يَرَوۡاْ ءَايَةٗ يُعۡرِضُواْ وَيَقُولُواْ سِحۡرٞ مُّسۡتَمِرّٞ
Hala bir mucize gorseler, yuz cevirib soyle derler: “- Bu devam edegelen kuvvetli bir sihirdir.”
Surah Al-Qamar, Verse 2
وَكَذَّبُواْ وَٱتَّبَعُوٓاْ أَهۡوَآءَهُمۡۚ وَكُلُّ أَمۡرٖ مُّسۡتَقِرّٞ
(Kıyameti ve mucizeyi) inkar ettiler; hevalarına uydular. Halbuki (Allah’ın vaad ettigi) her is icin bir hakikat var
Surah Al-Qamar, Verse 3
وَلَقَدۡ جَآءَهُم مِّنَ ٱلۡأَنۢبَآءِ مَا فِيهِ مُزۡدَجَرٌ
And olsun, onlara (ibret alıncak) kıssalardan oyleleri de geldi ki, onlarda inkardan alıkoyacak haberler var
Surah Al-Qamar, Verse 4
حِكۡمَةُۢ بَٰلِغَةٞۖ فَمَا تُغۡنِ ٱلنُّذُرُ
Tam bir hikmet... Fakat korkutmalar fayda vermiyor
Surah Al-Qamar, Verse 5
فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡۘ يَوۡمَ يَدۡعُ ٱلدَّاعِ إِلَىٰ شَيۡءٖ نُّكُرٍ
O halde (Ey Rasulum) onlardan yuz cevir. O cagırıcı Israfil’in gorulmemis dehsetli bir seye (muminleri cennete, kafirleri cehenneme) davet edecegi gun
Surah Al-Qamar, Verse 6
خُشَّعًا أَبۡصَٰرُهُمۡ يَخۡرُجُونَ مِنَ ٱلۡأَجۡدَاثِ كَأَنَّهُمۡ جَرَادٞ مُّنتَشِرٞ
(Korkudan) gozleri baygın olarak kabirlerden cıkacaklar; etrafa yayılan cekirgeler gibi
Surah Al-Qamar, Verse 7
مُّهۡطِعِينَ إِلَى ٱلدَّاعِۖ يَقُولُ ٱلۡكَٰفِرُونَ هَٰذَا يَوۡمٌ عَسِرٞ
Cagırıcıya (Israfil’in sesine) dogru kosarak, kafirler (bu kıyamet gununde soyle) diyecektir: “- Bu cok siddetli bir gundur.”
Surah Al-Qamar, Verse 8
۞كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ فَكَذَّبُواْ عَبۡدَنَا وَقَالُواْ مَجۡنُونٞ وَٱزۡدُجِرَ
Onlardan (Mekke’lilerden) once Nuh kavmi tekzib ettiler de, kulumuzu (Hz. Nuh’u) yalanladılar; mecnundur, dediler ve onu tebligden alıkoydular
Surah Al-Qamar, Verse 9
فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنِّي مَغۡلُوبٞ فَٱنتَصِرۡ
Nihayet o da, Rabbine soyle dua etti: “- Ben maglubum, benim icin onlardan intikam al.”
Surah Al-Qamar, Verse 10
فَفَتَحۡنَآ أَبۡوَٰبَ ٱلسَّمَآءِ بِمَآءٖ مُّنۡهَمِرٖ
Bunun uzerine, biz de bardakdan bosanırcasına bir yagmur ile gogun kapılarını actık
Surah Al-Qamar, Verse 11
وَفَجَّرۡنَا ٱلۡأَرۡضَ عُيُونٗا فَٱلۡتَقَى ٱلۡمَآءُ عَلَىٰٓ أَمۡرٖ قَدۡ قُدِرَ
Boylece arzı da kaynaklar halinde costurduk. Nihayet iki su (yerin ve gogun suları, Nuh kavmini helak edecek) muayyen bir olcu uzerinde birlesiverdi. (Boylece mukadder olan helak husule geldi)
Surah Al-Qamar, Verse 12
وَحَمَلۡنَٰهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلۡوَٰحٖ وَدُسُرٖ
Biz, Nuh’u (ve onunla iman edenleri), levhalardan yapılmıs ve percinlesmis gemiye yukledik
Surah Al-Qamar, Verse 13
تَجۡرِي بِأَعۡيُنِنَا جَزَآءٗ لِّمَن كَانَ كُفِرَ
Oyle ki, muhafazamız altında akıb gidiyordu. Bunu, (peygamberlik nimeti) inkar edilen Nuh’a, bir mukafat olarak yaptık
Surah Al-Qamar, Verse 14
وَلَقَد تَّرَكۡنَٰهَآ ءَايَةٗ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ
Celalim hakkı icin, biz bu vak’ayı (veya gemiyi), bir alamet (ve ibret dersi) olarak bıraktık; fakat dusunen mi var
Surah Al-Qamar, Verse 15
فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
(Iste bak, Ey Rasulum), benim azabım ve tehdidlerim nasıl oldu
Surah Al-Qamar, Verse 16
وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ
And olsun ki, biz Kur’an’ı dusunub ogud almak icin kolaylastırdık; fakat dusunen mi var
Surah Al-Qamar, Verse 17
كَذَّبَتۡ عَادٞ فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Ad kavmi de tekzib etti. Iste (bak, Ey Rasulum), nasıl oldu azabım ve tehdidlerim
Surah Al-Qamar, Verse 18
إِنَّآ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ رِيحٗا صَرۡصَرٗا فِي يَوۡمِ نَحۡسٖ مُّسۡتَمِرّٖ
Cunku biz, ugursuzlugu devamlı bir gunde, (Hud peygamberin gonderildigi) Ad kavminin uzerlerine koku kurutan siddetli bir ruzgar gonderdik
Surah Al-Qamar, Verse 19
تَنزِعُ ٱلنَّاسَ كَأَنَّهُمۡ أَعۡجَازُ نَخۡلٖ مُّنقَعِرٖ
Oyle ki, insanları, kokunden sokulmus hurma kutukleri gibi sokub atıyordu
Surah Al-Qamar, Verse 20
فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Iste (bak, Ey Rasulum), nasıl oldu azabım ve tehdidlerim
Surah Al-Qamar, Verse 21
وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ
And olsun ki, biz Kur’an’ı dusunub ogud almak icin kolaylastırdık; fakat dusunen mi var
Surah Al-Qamar, Verse 22
كَذَّبَتۡ ثَمُودُ بِٱلنُّذُرِ
Semud kavmi (Salih peygamberin ogudlerini ve) azab haberlerini tekzib ettiler de
Surah Al-Qamar, Verse 23
فَقَالُوٓاْ أَبَشَرٗا مِّنَّا وَٰحِدٗا نَّتَّبِعُهُۥٓ إِنَّآ إِذٗا لَّفِي ضَلَٰلٖ وَسُعُرٍ
Soyle dediler: “- Icimizden (peygamber iddiasında olan) bir insana mı tabi olacagız? O takdirde biz, muhakkak sapıklık icinde kalır ve ateslere duseriz
Surah Al-Qamar, Verse 24
أَءُلۡقِيَ ٱلذِّكۡرُ عَلَيۡهِ مِنۢ بَيۡنِنَا بَلۡ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٞ
O kitab (vahy) aramızdan ona mı bırakılıyor? Dogrusu o, sımarık bir yalancıdır.”
Surah Al-Qamar, Verse 25
سَيَعۡلَمُونَ غَدٗا مَّنِ ٱلۡكَذَّابُ ٱلۡأَشِرُ
Ileride bilecekler, o sımarık yalancı kimdir
Surah Al-Qamar, Verse 26
إِنَّا مُرۡسِلُواْ ٱلنَّاقَةِ فِتۡنَةٗ لَّهُمۡ فَٱرۡتَقِبۡهُمۡ وَٱصۡطَبِرۡ
Iste biz, onlara bir imtihan olmak uzere, o disi deveyi (bir mucize olarak kayadan) cıkarıp gonderiyoruz. Simdi onların ne yapacagını gozetle ve eziyetlerine sabret
Surah Al-Qamar, Verse 27
وَنَبِّئۡهُمۡ أَنَّ ٱلۡمَآءَ قِسۡمَةُۢ بَيۡنَهُمۡۖ كُلُّ شِرۡبٖ مُّحۡتَضَرٞ
Hem onlara haber ver ki, (kuyudan istifade edecekleri) su, (deve ile kendi) aralarında nobetledir. (Bir gun deveye, bir gun onlara.) Her su nobetinde, sahibi hazır bulunmus olsun
Surah Al-Qamar, Verse 28
فَنَادَوۡاْ صَاحِبَهُمۡ فَتَعَاطَىٰ فَعَقَرَ
(Salih Peygamberin kavmi bir muddet nobetlese bu emre uyduktan sonra), nihayet (Kudar Ibni Salif adındaki) arkadaslarını cagırdılar. O da kılıca sarılarak deveyi kesti
Surah Al-Qamar, Verse 29
فَكَيۡفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Fakat bak, nasıl oldu azabım ve tehdidlerim
Surah Al-Qamar, Verse 30
إِنَّآ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ فَكَانُواْ كَهَشِيمِ ٱلۡمُحۡتَظِرِ
Cunku biz, uzerlerine korkunc bir ses gonderdik de, onlar, agıldaki hayvanların cigneyib ufaladıkları kuru copler gibi oldular
Surah Al-Qamar, Verse 31
وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ
And olsun ki, biz Kur’an’ı dusunub ogud almak icin kolaylastırdık; fakat dusunen mi var
Surah Al-Qamar, Verse 32
كَذَّبَتۡ قَوۡمُ لُوطِۭ بِٱلنُّذُرِ
Lut kavmi (peygamberlerinin) azab haberlerini tekzib ettiler
Surah Al-Qamar, Verse 33
إِنَّآ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ حَاصِبًا إِلَّآ ءَالَ لُوطٖۖ نَّجَّيۡنَٰهُم بِسَحَرٖ
Biz, onlara, tas yagdıran bir ruzgar gonderdik; yalnız Lut (peygamberin) ailesini bir seher vakti kurtardık
Surah Al-Qamar, Verse 34
نِّعۡمَةٗ مِّنۡ عِندِنَاۚ كَذَٰلِكَ نَجۡزِي مَن شَكَرَ
Tarafımızdan bir nimet olarak. Iste (iman ve itaat etmek suretiyle nimetimize) sukur edeni, boyle mukafatlandırırız
Surah Al-Qamar, Verse 35
وَلَقَدۡ أَنذَرَهُم بَطۡشَتَنَا فَتَمَارَوۡاْ بِٱلنُّذُرِ
And olsun ki, Lut, azabımızla onları korkutmustu; fakat o ihtarları, subhelenerek inkar ettiler
Surah Al-Qamar, Verse 36
وَلَقَدۡ رَٰوَدُوهُ عَن ضَيۡفِهِۦ فَطَمَسۡنَآ أَعۡيُنَهُمۡ فَذُوقُواْ عَذَابِي وَنُذُرِ
Ve onun (meleklerden ibaret) misafirlerine, (kendi aralarında icra etmekte oldukları kotu isle) tecavuze kalkıstılar. Biz de onların gozlerini silme kor ediverdik. “- Simdi azabımı ve peygamberimin tehdidlerini tadın.” dedik
Surah Al-Qamar, Verse 37
وَلَقَدۡ صَبَّحَهُم بُكۡرَةً عَذَابٞ مُّسۡتَقِرّٞ
Celalim hakkı icin, bir sabah vakti, devamlı bir azab onları bastırıverdi. (Bu azab, cehenneme atılıslarına dek devam edecektir)
Surah Al-Qamar, Verse 38
فَذُوقُواْ عَذَابِي وَنُذُرِ
Tadın bakalım azabımı ve peygamberimin tehdidlerini
Surah Al-Qamar, Verse 39
وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ
And olsun ki, biz Kur’an’ı dusunub ogud almak icin kolaylastırdık; fakat dusunen mi var
Surah Al-Qamar, Verse 40
وَلَقَدۡ جَآءَ ءَالَ فِرۡعَوۡنَ ٱلنُّذُرُ
Celalim hakkı icin, Firavun ailesine de (azab haberlerini veren) peygamberler geldi
Surah Al-Qamar, Verse 41
كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذۡنَٰهُمۡ أَخۡذَ عَزِيزٖ مُّقۡتَدِرٍ
Onlar, mucizelerimizin hepsini inkar ettiler. Biz de onları oyle yakalayıverdik ki, her seye galib olana (Allah’a) boyle (yapmak) yarasır
Surah Al-Qamar, Verse 42
أَكُفَّارُكُمۡ خَيۡرٞ مِّنۡ أُوْلَـٰٓئِكُمۡ أَمۡ لَكُم بَرَآءَةٞ فِي ٱلزُّبُرِ
(Ey Mekke’liler), sizin kafirleriniz (kuvvet ve imkan bakımından) onlardan (bu adları gecen kavimlerden) hayırlı mı? Yoksa sizin icin (Ilahi) kitablarda bir kurtulus (haberi) mi var
Surah Al-Qamar, Verse 43
أَمۡ يَقُولُونَ نَحۡنُ جَمِيعٞ مُّنتَصِرٞ
Yoksa onlar; “- Biz yardımlasır, bize karsı gelene zafer kazanır bir topluluguz” mu diyorlar
Surah Al-Qamar, Verse 44
سَيُهۡزَمُ ٱلۡجَمۡعُ وَيُوَلُّونَ ٱلدُّبُرَ
Yakında (Bedir’de) o topluluk bozulacak ve arkalarını donub kacacaklar
Surah Al-Qamar, Verse 45
بَلِ ٱلسَّاعَةُ مَوۡعِدُهُمۡ وَٱلسَّاعَةُ أَدۡهَىٰ وَأَمَرُّ
Daha dogrusu onların asıl azab vakti, kıyamettedir. O vaktin azabı daha mudhis, daha acıdır
Surah Al-Qamar, Verse 46
إِنَّ ٱلۡمُجۡرِمِينَ فِي ضَلَٰلٖ وَسُعُرٖ
Muhakkak ki mucrimler (musrikler) saskınlık ve cılgın atesler icindedirler
Surah Al-Qamar, Verse 47
يَوۡمَ يُسۡحَبُونَ فِي ٱلنَّارِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمۡ ذُوقُواْ مَسَّ سَقَرَ
O gun, yuzleri ustu ateste suruklenecekler; ve onlara “-Tadın cehennemin dokunusunu” denilecek
Surah Al-Qamar, Verse 48
إِنَّا كُلَّ شَيۡءٍ خَلَقۡنَٰهُ بِقَدَرٖ
Gercekten biz, her seyi (hikmetimiz icabı) bir kaderle yaratmısızdır
Surah Al-Qamar, Verse 49
وَمَآ أَمۡرُنَآ إِلَّا وَٰحِدَةٞ كَلَمۡحِۭ بِٱلۡبَصَرِ
(Bir seyin olmasını murad ettik mi) emrimiz baska degil, ancak birdir (yalnız ol kelimesidir, oluverir); bir goz kırpması gibidir
Surah Al-Qamar, Verse 50
وَلَقَدۡ أَهۡلَكۡنَآ أَشۡيَاعَكُمۡ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ
And olsun, (kufur hususunda benzeriniz olan) sizin gibileri helak da ettik; fakat hani dusunen
Surah Al-Qamar, Verse 51
وَكُلُّ شَيۡءٖ فَعَلُوهُ فِي ٱلزُّبُرِ
Bununla beraber isledikleri her sey (amellerin yazıldıgı) defterlerdedir
Surah Al-Qamar, Verse 52
وَكُلُّ صَغِيرٖ وَكَبِيرٖ مُّسۡتَطَرٌ
Kucuk ve buyuk (yapılan her seyin) hepsi (Levh-i Mahfuz’da) yazılıdır
Surah Al-Qamar, Verse 53
إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي جَنَّـٰتٖ وَنَهَرٖ
Suphesiz takva sahibleri cennetlerde aydınlıklar icindedirler
Surah Al-Qamar, Verse 54
فِي مَقۡعَدِ صِدۡقٍ عِندَ مَلِيكٖ مُّقۡتَدِرِۭ
Rıza gosterilen bir yerde... Kudretine nihayet olmıyan bir Melek’in (her seye hakim bulunan Allah Teala’nın) huzurunda
Surah Al-Qamar, Verse 55