Surah Al-Mujadila - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
قَدۡ سَمِعَ ٱللَّهُ قَوۡلَ ٱلَّتِي تُجَٰدِلُكَ فِي زَوۡجِهَا وَتَشۡتَكِيٓ إِلَى ٱللَّهِ وَٱللَّهُ يَسۡمَعُ تَحَاوُرَكُمَآۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعُۢ بَصِيرٌ
Kocası hakkında seninle mucadele eden ve (kimsesizligi ile ihtiyacından) Allah’a sikayet eden kadının sozunu Allah isitti. Allah zaten konusmalarınızı isitir; cunku Allah her seyi isitendir, gorendir
Surah Al-Mujadila, Verse 1
ٱلَّذِينَ يُظَٰهِرُونَ مِنكُم مِّن نِّسَآئِهِم مَّا هُنَّ أُمَّهَٰتِهِمۡۖ إِنۡ أُمَّهَٰتُهُمۡ إِلَّا ٱلَّـٰٓـِٔي وَلَدۡنَهُمۡۚ وَإِنَّهُمۡ لَيَقُولُونَ مُنكَرٗا مِّنَ ٱلۡقَوۡلِ وَزُورٗاۚ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٞ
Icinizden “Zihar” yaparak karılarından ayrılmaga kalkısan kimseler, bilsinler ki, o kadınlar onların anaları degildir; anaları, ancak onları dogurmus olanlardır. Bununla beraber onlar gercekten cirkin ve asılsız bir soz soyluyorlar. Muhakkak ki Allah (zihar yapanı keffaret suretiyle) afv edendir, bagıslayandır
Surah Al-Mujadila, Verse 2
وَٱلَّذِينَ يُظَٰهِرُونَ مِن نِّسَآئِهِمۡ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُواْ فَتَحۡرِيرُ رَقَبَةٖ مِّن قَبۡلِ أَن يَتَمَآسَّاۚ ذَٰلِكُمۡ تُوعَظُونَ بِهِۦۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ
Karılarına zihar yapanlar (nikahlarını kendilerine haram kılanlar); sonra dediklerini geri almak icin donecek olanlar birbiriyle birlesmeden (cinsi munasebette bulunmadan) once, (koca uzerine keffaret olarak) bir kole azad etmek vardır. Iste siz, boyle keffaret hukmu ile ogudlenirsiniz. Allah butun yaptıklarınızdan haberdardır
Surah Al-Mujadila, Verse 3
فَمَن لَّمۡ يَجِدۡ فَصِيَامُ شَهۡرَيۡنِ مُتَتَابِعَيۡنِ مِن قَبۡلِ أَن يَتَمَآسَّاۖ فَمَن لَّمۡ يَسۡتَطِعۡ فَإِطۡعَامُ سِتِّينَ مِسۡكِينٗاۚ ذَٰلِكَ لِتُؤۡمِنُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦۚ وَتِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِۗ وَلِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Fakat kim, (keffaret odemek icin bir kole) bulamazsa, yine cinsi munasebette bulunmadan once, arka arkaya (aralıksız) iki ay oruc tutmak vardır. Ona da gucu yetmiyen (sabah aksam) altmıs yoksulu doyursun, (veya her birine bir fitre miktarı versin). Bu acıklama, Allah’ı ve Rasulunu (hukumlerinde) tasdik edesiniz diyedir. Bunlar Allah’ın hukumleridir. (Bu hukumlere uymıyan) kafirler icin cok acıklı bir azab vardır
Surah Al-Mujadila, Verse 4
إِنَّ ٱلَّذِينَ يُحَآدُّونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ كُبِتُواْ كَمَا كُبِتَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ وَقَدۡ أَنزَلۡنَآ ءَايَٰتِۭ بَيِّنَٰتٖۚ وَلِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابٞ مُّهِينٞ
Allah’a ve Peygamberine dusmanlık edenler, muhakkak helak edilmislerdir; nitekim onlardan once kendilerine azab edilenler gibi... Halbuki (Peygamberin dogruluguna delalet eden) apacık ayetler de indirmistik. (Boyle inkarcı) kafirlere, zillete dusurucu bir azab var
Surah Al-Mujadila, Verse 5
يَوۡمَ يَبۡعَثُهُمُ ٱللَّهُ جَمِيعٗا فَيُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوٓاْۚ أَحۡصَىٰهُ ٱللَّهُ وَنَسُوهُۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ شَهِيدٌ
O gunde ki, Allah onları hep diriltecek de, butun yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah (onların dunyada yaptıkları butun amelleri aleyhlerine hıfzedib) saymıs, onlarsa bunu, (o yaptıklarını) unutmuslardır. Allah her seye sahiddir
Surah Al-Mujadila, Verse 6
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۖ مَا يَكُونُ مِن نَّجۡوَىٰ ثَلَٰثَةٍ إِلَّا هُوَ رَابِعُهُمۡ وَلَا خَمۡسَةٍ إِلَّا هُوَ سَادِسُهُمۡ وَلَآ أَدۡنَىٰ مِن ذَٰلِكَ وَلَآ أَكۡثَرَ إِلَّا هُوَ مَعَهُمۡ أَيۡنَ مَا كَانُواْۖ ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُواْ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٌ
Gormez misin? Allah hem goklerdekini, hem yerdekini hep bilir. Herhangi bir uc sırdasın, bir fısıltısı oluyor mu, mutlak O (Allah) dordunculeridir. (Butun fısıltılarını bilir); bes kisinin oluyor mu, mutlak O, altıncılarıdır; bunlardan (su sayılanlardan sayıca) daha az, daha cok oluyor mu, muhakkak O, her nerede olsalar, onlarla beraberdir (her seylerini bilir). Sonra butun yaptıklarını, kıyamet gunu, kendilerine haber verir. Haberiniz olsun ki, Allah, her seyi (noksansız) bilir
Surah Al-Mujadila, Verse 7
أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ نُهُواْ عَنِ ٱلنَّجۡوَىٰ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُواْ عَنۡهُ وَيَتَنَٰجَوۡنَ بِٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡعُدۡوَٰنِ وَمَعۡصِيَتِ ٱلرَّسُولِۖ وَإِذَا جَآءُوكَ حَيَّوۡكَ بِمَا لَمۡ يُحَيِّكَ بِهِ ٱللَّهُ وَيَقُولُونَ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ لَوۡلَا يُعَذِّبُنَا ٱللَّهُ بِمَا نَقُولُۚ حَسۡبُهُمۡ جَهَنَّمُ يَصۡلَوۡنَهَاۖ فَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ
(Ey Rasulum), bakmaz mısın sunlara, (o munafıklarla yahudilere): Gizli konusmaktan yasaklandılar da, sonra donub yasaklandıkları seyi yapıyorlar ve yalan, zulum, Peygambere isyan fısıldasıyorlar. Senin yanına geldiklerinde de, seni Allah’ın selamlamadıgı bir suretle selamlıyorlar. (Es-selamu Aleyk yerine, uzerine olum olsun manasına gelen Es-Samu Aleyk diyorlar). Kendi aralarında da: “- Allah bizi, soylediklerimizle azablandırsa ya!” diyorlar. Onlara cehennem yeter; oraya girecekler. Artık o, ne kotu donus yeridir
Surah Al-Mujadila, Verse 8
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا تَنَٰجَيۡتُمۡ فَلَا تَتَنَٰجَوۡاْ بِٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡعُدۡوَٰنِ وَمَعۡصِيَتِ ٱلرَّسُولِ وَتَنَٰجَوۡاْ بِٱلۡبِرِّ وَٱلتَّقۡوَىٰۖ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ ٱلَّذِيٓ إِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ
Ey iman edenler! Siz fısıldastıgınız zaman, yalan, zulum, Peygambere isyan fısıldasmayın; iyilik ve takva fısıldasın. Allah’dan korkun ki, (ahirette) O’nun huzurunda toplanacaksınız
Surah Al-Mujadila, Verse 9
إِنَّمَا ٱلنَّجۡوَىٰ مِنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ لِيَحۡزُنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَلَيۡسَ بِضَآرِّهِمۡ شَيۡـًٔا إِلَّا بِإِذۡنِ ٱللَّهِۚ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلۡيَتَوَكَّلِ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ
O (kotu) fısıltılar, sırf seytandandır. Iman etmis olanları kederlendirmek icin, (seytan bunu yapıyor). Halbuki (munafıkların fısıldasmaları), Allah’ın izni olmaksızın muminlere bir sey zarar verecek degildir. Muminler de; onun icin, ancak Allah’a tevvekkul etsinler
Surah Al-Mujadila, Verse 10
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَكُمۡ تَفَسَّحُواْ فِي ٱلۡمَجَٰلِسِ فَٱفۡسَحُواْ يَفۡسَحِ ٱللَّهُ لَكُمۡۖ وَإِذَا قِيلَ ٱنشُزُواْ فَٱنشُزُواْ يَرۡفَعِ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنكُمۡ وَٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡعِلۡمَ دَرَجَٰتٖۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ
Ey iman edenler! (Peygamber tarafından) size meclislerde: “- Yer acın.” denildigi zaman, hemen yer acın ki, Allah da size genislik versin. “Kalkın” denilince de kalkıverin ki, Allah iman edenlerinizi yukseltsin. Kendilerine ilim verilenler icin ise, (cennetde) dereceler vardır. Allah butun yaptıklarınızdan haberdardır
Surah Al-Mujadila, Verse 11
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا نَٰجَيۡتُمُ ٱلرَّسُولَ فَقَدِّمُواْ بَيۡنَ يَدَيۡ نَجۡوَىٰكُمۡ صَدَقَةٗۚ ذَٰلِكَ خَيۡرٞ لَّكُمۡ وَأَطۡهَرُۚ فَإِن لَّمۡ تَجِدُواْ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٌ
Ey iman edenler! (Fakirler faydalansın, Peygambere hurmet olsun diye) siz Peygambere mahrem bir sey arz edib konusmak istediginiz zaman, (bu) konusmanızdan once bir sadaka verin. Bu, sizin icin hem bir hayırdır, hem (gunahlarınız icin) daha ziyade bir temizliktir. Fakat (sadaka verecek bir sey) bulamazsanız, subhe yok ki Allah Gafur’dur= cok bagıslayıcıdır, Rahim’dir= cok merhametlidir
Surah Al-Mujadila, Verse 12
ءَأَشۡفَقۡتُمۡ أَن تُقَدِّمُواْ بَيۡنَ يَدَيۡ نَجۡوَىٰكُمۡ صَدَقَٰتٖۚ فَإِذۡ لَمۡ تَفۡعَلُواْ وَتَابَ ٱللَّهُ عَلَيۡكُمۡ فَأَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُواْ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥۚ وَٱللَّهُ خَبِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ
(Peygambere maruzatta bulunmak icin) konusmanızdan once sadakalar vereceginizden korktunuz mu? Mademki (emredildiginiz seyi) yapmadınız, Allah da sizin kusurunuzu bagısladı. Artık namazı geregi uzre kılın, zekatı verin. Allah’a ve peygamberine itaat edin. Allah butun yaptıklarınızdan haberdardır
Surah Al-Mujadila, Verse 13
۞أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ تَوَلَّوۡاْ قَوۡمًا غَضِبَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِم مَّا هُم مِّنكُمۡ وَلَا مِنۡهُمۡ وَيَحۡلِفُونَ عَلَى ٱلۡكَذِبِ وَهُمۡ يَعۡلَمُونَ
(Ey Rasulum, muminlerin esrarını Yahudi’lere nakleden) su munafıklara bakmaz mısın: Allah’ın gazab etmis oldugu bir kavme yardaklık etmektedirler. Onlar ne sizdendirler, ne onlardan... (Yeminlerinde yalancı olduklarını) bilip dururlarken de, yalan yere yemin ederler
Surah Al-Mujadila, Verse 14
أَعَدَّ ٱللَّهُ لَهُمۡ عَذَابٗا شَدِيدًاۖ إِنَّهُمۡ سَآءَ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Allah o munafıklar icin siddetli bir azab hazırladı. Gercekten onlar, ne fena isler yapıyorlar
Surah Al-Mujadila, Verse 15
ٱتَّخَذُوٓاْ أَيۡمَٰنَهُمۡ جُنَّةٗ فَصَدُّواْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ فَلَهُمۡ عَذَابٞ مُّهِينٞ
Onlar, yeminlerini bir kalkan edindiler de, (insanları) Allah’ın dininden cevirdiler. Onun icin, onlara, hararetli bir azab var
Surah Al-Mujadila, Verse 16
لَّن تُغۡنِيَ عَنۡهُمۡ أَمۡوَٰلُهُمۡ وَلَآ أَوۡلَٰدُهُم مِّنَ ٱللَّهِ شَيۡـًٔاۚ أُوْلَـٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Mumkun degil, onları ne malları, ne evladları hic bir surette Allah’dan kurtaramaz. Onlar, cehennemliktirler; onlar orada ebedi olarak kalacaklardır
Surah Al-Mujadila, Verse 17
يَوۡمَ يَبۡعَثُهُمُ ٱللَّهُ جَمِيعٗا فَيَحۡلِفُونَ لَهُۥ كَمَا يَحۡلِفُونَ لَكُمۡ وَيَحۡسَبُونَ أَنَّهُمۡ عَلَىٰ شَيۡءٍۚ أَلَآ إِنَّهُمۡ هُمُ ٱلۡكَٰذِبُونَ
Allah, onları hep bir araya toplayıb diriltecegi gun (kıyamette), size yemin ettikleri gibi, O’na da yemin edecekler, (biz kafir ve munafık degildik diyecekler) ve sanacaklar ki, bir sey yapıyorlar. Iste onlar; hep o yalancılardır
Surah Al-Mujadila, Verse 18
ٱسۡتَحۡوَذَ عَلَيۡهِمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ فَأَنسَىٰهُمۡ ذِكۡرَ ٱللَّهِۚ أُوْلَـٰٓئِكَ حِزۡبُ ٱلشَّيۡطَٰنِۚ أَلَآ إِنَّ حِزۡبَ ٱلشَّيۡطَٰنِ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ
Bunları seytan kaplamıs da Allah’ı hatırlamayı kendilerine unutturmustur. Bunlar seytan taraftarlarıdırlar. Bilin ki, seytan taraftarı olanlar, hep husrana (perisanlıga) dusenlerdir
Surah Al-Mujadila, Verse 19
إِنَّ ٱلَّذِينَ يُحَآدُّونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥٓ أُوْلَـٰٓئِكَ فِي ٱلۡأَذَلِّينَ
Allah’a ve Peygamberine muhalefet edenler, muhakkak onlar, (cehennemdeki) en alcaklarla beraberdirler
Surah Al-Mujadila, Verse 20
كَتَبَ ٱللَّهُ لَأَغۡلِبَنَّ أَنَا۠ وَرُسُلِيٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٞ
Allah, soyle hukum vermistir: “- Celalim hakkı icin, muhakkak ki, hem ben galib gelecegim, hem Peygamberlerim. Subhe yok ki Allah cok kuvvetlidir, her seye galibdir
Surah Al-Mujadila, Verse 21
لَّا تَجِدُ قَوۡمٗا يُؤۡمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِ يُوَآدُّونَ مَنۡ حَآدَّ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَلَوۡ كَانُوٓاْ ءَابَآءَهُمۡ أَوۡ أَبۡنَآءَهُمۡ أَوۡ إِخۡوَٰنَهُمۡ أَوۡ عَشِيرَتَهُمۡۚ أُوْلَـٰٓئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ ٱلۡإِيمَٰنَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٖ مِّنۡهُۖ وَيُدۡخِلُهُمۡ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ رَضِيَ ٱللَّهُ عَنۡهُمۡ وَرَضُواْ عَنۡهُۚ أُوْلَـٰٓئِكَ حِزۡبُ ٱللَّهِۚ أَلَآ إِنَّ حِزۡبَ ٱللَّهِ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Allah’a ve ahiret gunune iman eden hicbir kavmi, Allah’a ve peygamberine muhalefete kalkısan kimselerle sevisir bulamazsın; velev ki, o muhalifler, (soyca) babaları ve ogulları, veya kardesleri veya hısım ve hemsehrileri olsun... Iste Allah, boyle (zalim) kimseleri sevmiyen bir kavmin kalblerine imanı tesbit buyurmus ve kendilerini yuce katından bir rahmet ile kuvvetlendirmistir. Onları, (ev ve agacları) altından ırmaklar akar cennetlere koyacak, iclerinde ebedi olarak kalacaklardır. Oyle ki, Allah onlardan razı, onlar da (bol ikramlardan dolayı) Allah’dan razı...Iste bunlar, Allah taraftarıdır, (dininin yardımcılarıdır). Dikkat edin ki, Allah taraftarı olanlar, gercekten onlar, zafer bulanlardır (dunya ve ahiret saadetine erenlerdir)
Surah Al-Mujadila, Verse 22