Surah Al-Hashr - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Butun goklerde olanlar, butun yerde olanlar hep Allah’ı tesbih etmekte... O, Aziz’dir= her seye galibdir, Hakim’dir= hikmet sahibidir
Surah Al-Hashr, Verse 1
هُوَ ٱلَّذِيٓ أَخۡرَجَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ مِن دِيَٰرِهِمۡ لِأَوَّلِ ٱلۡحَشۡرِۚ مَا ظَنَنتُمۡ أَن يَخۡرُجُواْۖ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُم مَّانِعَتُهُمۡ حُصُونُهُم مِّنَ ٱللَّهِ فَأَتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِنۡ حَيۡثُ لَمۡ يَحۡتَسِبُواْۖ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ ٱلرُّعۡبَۚ يُخۡرِبُونَ بُيُوتَهُم بِأَيۡدِيهِمۡ وَأَيۡدِي ٱلۡمُؤۡمِنِينَ فَٱعۡتَبِرُواْ يَـٰٓأُوْلِي ٱلۡأَبۡصَٰرِ
(Peygamberi inkar eden ve O’na verdikleri sozden cayan Medine’deki Yahudi kabilesi Nadir Ogulları’ndan ibaret) ehl-i kitabdan kafir olanları, ilk surgunde yurdlarından cıkaran O’dur. Siz, cıkacaklarını sanmamıstınız. Onlar da, tahkimatlarının (kalelerinin), kendilerini (Allah’ın azabından) koruyacagını zannetmislerdi. Fakat Allah, onları, hesab etmedikleri tarafdan bastırdı ve kalblerine korku dusurdu. Oyle ki, evlerini, hem kendi elleriyle, hem muminlerin elleriyle harab ediyor, yıkıyorlardı. Dusunun de ibret alın, ey basiret sahibleri
Surah Al-Hashr, Verse 2
وَلَوۡلَآ أَن كَتَبَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمُ ٱلۡجَلَآءَ لَعَذَّبَهُمۡ فِي ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ عَذَابُ ٱلنَّارِ
Eger Allah, onlara surgunu hukmetmemis olsaydı, muhakkak kendilerine dunyada azab edecekti. Ahirette ise, onlara ates azabı var
Surah Al-Hashr, Verse 3
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ شَآقُّواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥۖ وَمَن يُشَآقِّ ٱللَّهَ فَإِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
Bu azabın sebebi su: Cunku onlar, Allah’a ve peygamberine muhalefet ettiler, (emirlerine aykırı harekette bulundular). Kim de Allah’a (ve peygamberine) aykırı hareket ederse, subhe yok ki, Allah cok siddetli azab sahibidir
Surah Al-Hashr, Verse 4
مَا قَطَعۡتُم مِّن لِّينَةٍ أَوۡ تَرَكۡتُمُوهَا قَآئِمَةً عَلَىٰٓ أُصُولِهَا فَبِإِذۡنِ ٱللَّهِ وَلِيُخۡزِيَ ٱلۡفَٰسِقِينَ
(Kafirlerin kinini artırmak icin herhangi bir hurma agacını kestiniz, veya kesmeyip) kokleri uzerinde dikili bıraktınızsa, hep Allah’ın izniyledir. Bu tahribi yapmanız, fasıkları perisan edecegi icindir
Surah Al-Hashr, Verse 5
وَمَآ أَفَآءَ ٱللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِۦ مِنۡهُمۡ فَمَآ أَوۡجَفۡتُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ خَيۡلٖ وَلَا رِكَابٖ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يُسَلِّطُ رُسُلَهُۥ عَلَىٰ مَن يَشَآءُۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Allah’ın, onların (Nadir Ogullarının) mallarından Peygamberine verdigi ganimete gelince: Siz ona ne at kosturdunuz, ne deve... Fakat Allah peygamberlerini, diledigi kimselere musallat eder. Allah her seye kadirdir
Surah Al-Hashr, Verse 6
مَّآ أَفَآءَ ٱللَّهُ عَلَىٰ رَسُولِهِۦ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡقُرَىٰ فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينِ وَٱبۡنِ ٱلسَّبِيلِ كَيۡ لَا يَكُونَ دُولَةَۢ بَيۡنَ ٱلۡأَغۡنِيَآءِ مِنكُمۡۚ وَمَآ ءَاتَىٰكُمُ ٱلرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَىٰكُمۡ عَنۡهُ فَٱنتَهُواْۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۖ إِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
Allah’ın, peygamberine (kafir) memleketler ahalisinden verdigi ganimet; Allah icin (Kabe ve diger mescidlerin tamiri icin), Peygamber icin, O’na yakın olan akraba icin, yetimler, yoksullar ve yolda kalmıs kimseler icindir. (Bir rivayete gore de Allah’ın hissesi, Peygamberin hissesine dahildir. Bu takdirde ganimet altı hisse degil de bes hisse itibar edilerek adları gecenlere birer sehim verilir.) Ta ki, o mal, sizden yalnız zenginler arasında dolasan bir servet olmasın, (bundan muhtaclar da faydalansın). Peygamber size (ganimetten) ne verdi ise, onu alın; (ve emirlerini tutun). Size neyi yasak etti ise, onu da almayın; (yapma dedigini yapmayın). Allah’dan korkun; cunku Allah cok siddetli azab sahibidir
Surah Al-Hashr, Verse 7
لِلۡفُقَرَآءِ ٱلۡمُهَٰجِرِينَ ٱلَّذِينَ أُخۡرِجُواْ مِن دِيَٰرِهِمۡ وَأَمۡوَٰلِهِمۡ يَبۡتَغُونَ فَضۡلٗا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِضۡوَٰنٗا وَيَنصُرُونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥٓۚ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلصَّـٰدِقُونَ
(Bilhassa bu ganimet), o fukara muhacirler icindir ki, (Mekke musriklerinin tazyiki uzerine) yurdlarından ve mallarından cıkarılmıslardır. Halleri sudur: Allah’dan (dunyada) bir rızık ve rıza isterler. Allah’a ve Peygamberine, (mal ve canları ile Allah’ın dinine) yardım ederler. Iste bunlar, sadık olanlardır, (imanlarında sadakat gosterenlerdir)
Surah Al-Hashr, Verse 8
وَٱلَّذِينَ تَبَوَّءُو ٱلدَّارَ وَٱلۡإِيمَٰنَ مِن قَبۡلِهِمۡ يُحِبُّونَ مَنۡ هَاجَرَ إِلَيۡهِمۡ وَلَا يَجِدُونَ فِي صُدُورِهِمۡ حَاجَةٗ مِّمَّآ أُوتُواْ وَيُؤۡثِرُونَ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ وَلَوۡ كَانَ بِهِمۡ خَصَاصَةٞۚ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفۡسِهِۦ فَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Muhacirlerden once, Medine’yi yurd ve iman evi edinenler, kendilerine hicret edib gelenlere sevgi beslerler. Onlara verilen seylerden dolayı nefislerinde bir kaygı duymazlar; kendilerinde ihtiyac bile olsa, (onları) nefisleri uzerine tercih ederler. Kim de nefsinin hırsından korunursa; iste bunlar (azabdan) kurtulanlardır
Surah Al-Hashr, Verse 9
وَٱلَّذِينَ جَآءُو مِنۢ بَعۡدِهِمۡ يَقُولُونَ رَبَّنَا ٱغۡفِرۡ لَنَا وَلِإِخۡوَٰنِنَا ٱلَّذِينَ سَبَقُونَا بِٱلۡإِيمَٰنِ وَلَا تَجۡعَلۡ فِي قُلُوبِنَا غِلّٗا لِّلَّذِينَ ءَامَنُواْ رَبَّنَآ إِنَّكَ رَءُوفٞ رَّحِيمٌ
Onlardan (Muhacirlerle Ensar’dan) sonra gelenler soyle derler: “- Ey Rabbimiz! Bizi ve iman ile bizden evvel gecmis olan kardeslerimizi bagısla; iman etmis olanlar icin kalblerimizde bir kin bırakma. Ey Rabbimiz! Muhakkak ki sen, Rauf’sun= cok sefkatlisin, Rahim’sin= cok merhametlisin.”
Surah Al-Hashr, Verse 10
۞أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ نَافَقُواْ يَقُولُونَ لِإِخۡوَٰنِهِمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡ أَهۡلِ ٱلۡكِتَٰبِ لَئِنۡ أُخۡرِجۡتُمۡ لَنَخۡرُجَنَّ مَعَكُمۡ وَلَا نُطِيعُ فِيكُمۡ أَحَدًا أَبَدٗا وَإِن قُوتِلۡتُمۡ لَنَنصُرَنَّكُمۡ وَٱللَّهُ يَشۡهَدُ إِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
Bakmaz mısın, su munafıklık yapanlara? Ehl-i kitabdan o kafir olan kardeslerine soyle diyorlar: “-Yemin ederiz ki, eger siz (yurdunuz Medine’den) cıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber (oradan) cıkarız; ve sizin aleyhinizde hic bir zaman kimseye itaat etmeyiz. Eger size savas acılırsa, muhakkak size yardım ederiz.” Halbuki Allah sahidlik ediyor ki, onlar hakikaten yalancıdırlar
Surah Al-Hashr, Verse 11
لَئِنۡ أُخۡرِجُواْ لَا يَخۡرُجُونَ مَعَهُمۡ وَلَئِن قُوتِلُواْ لَا يَنصُرُونَهُمۡ وَلَئِن نَّصَرُوهُمۡ لَيُوَلُّنَّ ٱلۡأَدۡبَٰرَ ثُمَّ لَا يُنصَرُونَ
Yemin olsun ki (Medine’deki Yahudi Beni Kurayze kabilesi) eger cıkarılırsa, (munafıklar) onlarla beraber cıkmazlar; ve eger onlara savas acılırsa, onlara yardım etmezler. Bilfarz onlara yardım edecek olsalar, (bozguna ugrayarak) arkalarına donerler. Sonra (Allah onları helak eder de artık) kurtarılmazlar
Surah Al-Hashr, Verse 12
لَأَنتُمۡ أَشَدُّ رَهۡبَةٗ فِي صُدُورِهِم مِّنَ ٱللَّهِۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَوۡمٞ لَّا يَفۡقَهُونَ
Her halde onların (munafıklarla Yahudi’lerin) yureklerinden sizden olan korku, Allah’ınkinden ziyadedir. Bu, onların anlayıssız bir kavim olmalarındandır
Surah Al-Hashr, Verse 13
لَا يُقَٰتِلُونَكُمۡ جَمِيعًا إِلَّا فِي قُرٗى مُّحَصَّنَةٍ أَوۡ مِن وَرَآءِ جُدُرِۭۚ بَأۡسُهُم بَيۡنَهُمۡ شَدِيدٞۚ تَحۡسَبُهُمۡ جَمِيعٗا وَقُلُوبُهُمۡ شَتَّىٰۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَوۡمٞ لَّا يَعۡقِلُونَ
Onlar (Yahudi’lerle munafıklar) toplu bir halde size karsı savasamazlar; ancak tahkim edilmis yerlerde, yahud duvarlar (siperler) arkasından savasırlar. Aralarında carpısmaları ise siddetlidir. (Ey Rasulum), sen onları toplu sanırsın, halbuki kalbleri dagınıktır; bu, onların akılları ermez bir kavim olmalarındandır
Surah Al-Hashr, Verse 14
كَمَثَلِ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ قَرِيبٗاۖ ذَاقُواْ وَبَالَ أَمۡرِهِمۡ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Onların hali, kendilerinden az once gecenlerin hali gibidir ki, yaptıklarının cezasını (dunyada) taddılar. Onlara (ahirette) acıklı bir azab da var
Surah Al-Hashr, Verse 15
كَمَثَلِ ٱلشَّيۡطَٰنِ إِذۡ قَالَ لِلۡإِنسَٰنِ ٱكۡفُرۡ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيٓءٞ مِّنكَ إِنِّيٓ أَخَافُ ٱللَّهَ رَبَّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
(Yahudi’leri savasa tesvik hususunda munafıkların hali), seytanın hali gibidir: Hani insana “Kafir ol.” demisti de, kafir olunca: “- Ben, senden beriyim; cunku ben alemlerin Rabbi olan Allah’dan korkarım.” deyiverdi
Surah Al-Hashr, Verse 16
فَكَانَ عَٰقِبَتَهُمَآ أَنَّهُمَا فِي ٱلنَّارِ خَٰلِدَيۡنِ فِيهَاۚ وَذَٰلِكَ جَزَـٰٓؤُاْ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Sonra ikisinin (seytan ile o adamın) akıbeti, ebedi olarak cehennemin icinde kalmaları olmustur. Iste zalimlerin cezası budur
Surah Al-Hashr, Verse 17
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَلۡتَنظُرۡ نَفۡسٞ مَّا قَدَّمَتۡ لِغَدٖۖ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ
Ey iman edenler; Allah’dan korkun ve herkes, yarın icin onden ne gondermis olduguna baksın. Hem Allah’dan korkun; cunku Allah butun yaptıklarınızdan haberdardır
Surah Al-Hashr, Verse 18
وَلَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ نَسُواْ ٱللَّهَ فَأَنسَىٰهُمۡ أَنفُسَهُمۡۚ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ
O kimseler gibi olmayın ki, Allah’ı unutmuslar; Allah da onları kendilerine unutturmustur, (artık kendi menfaatlerini dusunemezler). Iste bunlar fasık (kafir) olanlardır
Surah Al-Hashr, Verse 19
لَا يَسۡتَوِيٓ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِ وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِۚ أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ
Cehennemlik olanlarla cennetlikler bir olmaz. Cennet ehli olanlar, kurtulanlardır
Surah Al-Hashr, Verse 20
لَوۡ أَنزَلۡنَا هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ عَلَىٰ جَبَلٖ لَّرَأَيۡتَهُۥ خَٰشِعٗا مُّتَصَدِّعٗا مِّنۡ خَشۡيَةِ ٱللَّهِۚ وَتِلۡكَ ٱلۡأَمۡثَٰلُ نَضۡرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُونَ
Eger biz, bu Kur’an’ı bir dagın uzerine indirseydik, muhakkak o dagı, Allah korkusundan bas egmis, parcalanmıs gorurdun. Bu temsiller yok mu, iste biz onları insanlar icin yapıyoruz; olur ki dusunurler
Surah Al-Hashr, Verse 21
هُوَ ٱللَّهُ ٱلَّذِي لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ عَٰلِمُ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِۖ هُوَ ٱلرَّحۡمَٰنُ ٱلرَّحِيمُ
O, oyle Allah ki, O’ndan baska hic bir Ilah yok... Gizliyi de bilir asikarı da... O, Rahman’dır = dunyada butun kullara merhamet edendir, Rahim’dir= ahirette yalnız muminlere merhamet edendir
Surah Al-Hashr, Verse 22
هُوَ ٱللَّهُ ٱلَّذِي لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلۡمَلِكُ ٱلۡقُدُّوسُ ٱلسَّلَٰمُ ٱلۡمُؤۡمِنُ ٱلۡمُهَيۡمِنُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡجَبَّارُ ٱلۡمُتَكَبِّرُۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
O, oyle Allah ki, O’ndan baska hic bir Ilah yok... Melik’dir= mulk ve saltanatı devamlı olandır, Kuddus’dur= her turlu noksanlık ve ayıblardan beridir, Selam’dır= butun afet ve kederlerden salimdir, Mumin’dir= emniyet verendir, Muheymin’dir= her seyi gozetib koruyandır, Aziz’dir= her seye galibdir, Cebbar’dır= kulların hallerini ve ihtiyaclarını duzeltendir, varlıgı cok yucedir, Mutekebbir’dir= azamet ve ululuk sahibidir. Allah, (musriklerin kendisine) kostukları ortaklardan munezzehtir
Surah Al-Hashr, Verse 23
هُوَ ٱللَّهُ ٱلۡخَٰلِقُ ٱلۡبَارِئُ ٱلۡمُصَوِّرُۖ لَهُ ٱلۡأَسۡمَآءُ ٱلۡحُسۡنَىٰۚ يُسَبِّحُ لَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
O, oyle Allah ki, Halık’dır= her seyi yaratıb takdir edendir, Bari’dir= yoktan var edendir, Musavvir’dir= butun varlıklara sekil verendir. Esmau’l-Husna (en guzel isimler) O’nun... Butun goklerde ve yerde olanlar, hep O’nu tesbhih eder. O, Aziz’dir= her seye galib ve her kemale sahibdir, Hakim’dir= hikmet sahibidir
Surah Al-Hashr, Verse 24