Surah At-Tahrim - Turkish Translation by Iskender Ali Mihr
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَآ أَحَلَّ ٱللَّهُ لَكَۖ تَبۡتَغِي مَرۡضَاتَ أَزۡوَٰجِكَۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Ey nebi! Zevcelerinin rızasını arayarak, Allah´ın sana helal kıldıgı seyi sen nicin kendine haram ediyorsun? Ve Allah; Gafur´dur, Rahim´dir
Surah At-Tahrim, Verse 1
قَدۡ فَرَضَ ٱللَّهُ لَكُمۡ تَحِلَّةَ أَيۡمَٰنِكُمۡۚ وَٱللَّهُ مَوۡلَىٰكُمۡۖ وَهُوَ ٱلۡعَلِيمُ ٱلۡحَكِيمُ
Allah, (gereksiz) yeminlerinizi (kefaretle) cozmenizi size farz (mesru) kılmıstır. Ve Allah, sizin dostunuzdur ve O; Alim´dir (en iyi bilendir), Hakim´dir (hukum ve hikmet sahibidir)
Surah At-Tahrim, Verse 2
وَإِذۡ أَسَرَّ ٱلنَّبِيُّ إِلَىٰ بَعۡضِ أَزۡوَٰجِهِۦ حَدِيثٗا فَلَمَّا نَبَّأَتۡ بِهِۦ وَأَظۡهَرَهُ ٱللَّهُ عَلَيۡهِ عَرَّفَ بَعۡضَهُۥ وَأَعۡرَضَ عَنۢ بَعۡضٖۖ فَلَمَّا نَبَّأَهَا بِهِۦ قَالَتۡ مَنۡ أَنۢبَأَكَ هَٰذَاۖ قَالَ نَبَّأَنِيَ ٱلۡعَلِيمُ ٱلۡخَبِيرُ
Nebi, bazı zevcelerine sır olan bir sozu gizlice soylemisti. Fakat onu (o sırrı) baskasına haber verince Allah, ona (durumu) izhar etti (peygamberine bildirdi). (Nebi de) bazısını acıkladı ve bazısını (bildirmekten) vazgecti. Ona (zevcesine) onu (bunu bildigini) haber verdigi zaman, (zevcesi): “Bunu sana kim haber verdi?” dedi. (Nebi): “Bana Alim (en iyi bilen) ve Habir (herseyden haberdar) olan bildirdi.” dedi
Surah At-Tahrim, Verse 3
إِن تَتُوبَآ إِلَى ٱللَّهِ فَقَدۡ صَغَتۡ قُلُوبُكُمَاۖ وَإِن تَظَٰهَرَا عَلَيۡهِ فَإِنَّ ٱللَّهَ هُوَ مَوۡلَىٰهُ وَجِبۡرِيلُ وَصَٰلِحُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۖ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ بَعۡدَ ذَٰلِكَ ظَهِيرٌ
Siz ikiniz de Allah´a tovbe etseniz (ki, mutlaka etmelisiniz). Cunku ikinizin de kalbi kaymıstı. Ve eger O´na (Hz. Peygamber (S.A.V)´e) karsı yardımlasırsanız, o taktirde muhakkak ki Allah, O; O´nun (Hz. Peygamber (S.A.V)´in) Mevlası´dır, Cibril (A.S) ve mu´minlerin salih olanları ve bunlardan baska melekler de O´na zahirdirler (yardımcıdırlar)
Surah At-Tahrim, Verse 4
عَسَىٰ رَبُّهُۥٓ إِن طَلَّقَكُنَّ أَن يُبۡدِلَهُۥٓ أَزۡوَٰجًا خَيۡرٗا مِّنكُنَّ مُسۡلِمَٰتٖ مُّؤۡمِنَٰتٖ قَٰنِتَٰتٖ تَـٰٓئِبَٰتٍ عَٰبِدَٰتٖ سَـٰٓئِحَٰتٖ ثَيِّبَٰتٖ وَأَبۡكَارٗا
Eger (o) sizi bosarsa, onun Rabbinin, onun icin sizin yerinize, sizden daha hayırlı olan musluman (Allah´a teslim olmus) kadınlar, mu´min kadınlar, kanitin olan kadınlar, tovbe eden kadınlar, kul olan kadınlar, oruc tutan kadınlar, dul ve bakire olan kadınlardan zevceler (esler) ile degistirmesi umulur
Surah At-Tahrim, Verse 5
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ قُوٓاْ أَنفُسَكُمۡ وَأَهۡلِيكُمۡ نَارٗا وَقُودُهَا ٱلنَّاسُ وَٱلۡحِجَارَةُ عَلَيۡهَا مَلَـٰٓئِكَةٌ غِلَاظٞ شِدَادٞ لَّا يَعۡصُونَ ٱللَّهَ مَآ أَمَرَهُمۡ وَيَفۡعَلُونَ مَا يُؤۡمَرُونَ
Ey amenu olanlar (Allah´a ulasmayı dileyenler)! Yakıtı insanlar ve taslar olan atesten kendinizi ve ailenizi koruyun. Onun uzerinde cok guclu ve cok sert (acımasız) melekler vardır. Allah´ın onlara emrettigi seyde, Allah´a asi olmazlar ve emrolundukları seyi yaparlar
Surah At-Tahrim, Verse 6
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَا تَعۡتَذِرُواْ ٱلۡيَوۡمَۖ إِنَّمَا تُجۡزَوۡنَ مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Ey inkar edenler! O gun ozur beyan etmeyin. Siz sadece yapmıs oldugunuz seylerin karsılıgı olarak cezalandırılacaksınız
Surah At-Tahrim, Verse 7
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ تُوبُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ تَوۡبَةٗ نَّصُوحًا عَسَىٰ رَبُّكُمۡ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمۡ سَيِّـَٔاتِكُمۡ وَيُدۡخِلَكُمۡ جَنَّـٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ يَوۡمَ لَا يُخۡزِي ٱللَّهُ ٱلنَّبِيَّ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥۖ نُورُهُمۡ يَسۡعَىٰ بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَبِأَيۡمَٰنِهِمۡ يَقُولُونَ رَبَّنَآ أَتۡمِمۡ لَنَا نُورَنَا وَٱغۡفِرۡ لَنَآۖ إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Ey amenu olanlar (Allah´a ulasmayı dileyenler)! Allah´a Nasuh Tovbesi ile tovbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin gunahlarınızı orter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gun Allah, nebileri ve O´nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların nurları, onlerinde ve saglarında kosar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize magfiret et (gunahlarımızı sevaba cevir). Muhakkak ki Sen, herseye kaadirsin.” derler
Surah At-Tahrim, Verse 8
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ جَٰهِدِ ٱلۡكُفَّارَ وَٱلۡمُنَٰفِقِينَ وَٱغۡلُظۡ عَلَيۡهِمۡۚ وَمَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ
Ey nebi! Kafirlerle ve munafıklarla cihad et. Ve onlara galiz (sert) davran. Onların mevası (barınacagı yer) cehennemdir. Ve ne kotu varıs yeri
Surah At-Tahrim, Verse 9
ضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلٗا لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱمۡرَأَتَ نُوحٖ وَٱمۡرَأَتَ لُوطٖۖ كَانَتَا تَحۡتَ عَبۡدَيۡنِ مِنۡ عِبَادِنَا صَٰلِحَيۡنِ فَخَانَتَاهُمَا فَلَمۡ يُغۡنِيَا عَنۡهُمَا مِنَ ٱللَّهِ شَيۡـٔٗا وَقِيلَ ٱدۡخُلَا ٱلنَّارَ مَعَ ٱلدَّـٰخِلِينَ
Allah, kafirlere, Hz. Nuh´un ve Hz. Lut´un hanımını ornek verdi. Ikisi de, salih kullarımızdan iki kulumuzun (nikahı) altındaydı. Fakat ikisi de ihanet etti. Bu yuzden ikisine de, Allah´tan bir seye (azaba) karsı, onlardan (eslerinden) bir fayda olmadı (onları kurtaramadılar). Ve onlara: “Ikiniz de atese girenlerle beraber (atese) girin.” denildi
Surah At-Tahrim, Verse 10
وَضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلٗا لِّلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱمۡرَأَتَ فِرۡعَوۡنَ إِذۡ قَالَتۡ رَبِّ ٱبۡنِ لِي عِندَكَ بَيۡتٗا فِي ٱلۡجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِن فِرۡعَوۡنَ وَعَمَلِهِۦ وَنَجِّنِي مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّـٰلِمِينَ
Ve Allah, amenu olanlara firavunun esini ornek verdi: “Rabbim, Senin katında cennette benim icin bir ev insa et ve beni firavundan ve onun yaptıklarından kurtar. Ve zalimler kavminden beni kurtar.” demisti
Surah At-Tahrim, Verse 11
وَمَرۡيَمَ ٱبۡنَتَ عِمۡرَٰنَ ٱلَّتِيٓ أَحۡصَنَتۡ فَرۡجَهَا فَنَفَخۡنَا فِيهِ مِن رُّوحِنَا وَصَدَّقَتۡ بِكَلِمَٰتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِۦ وَكَانَتۡ مِنَ ٱلۡقَٰنِتِينَ
Imran´ın kızı Meryem ki, onun iffeti ahsendi. Bu sebeple onun icine Ruhumuzdan ufledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. Ve o, kanitin olanlardan oldu
Surah At-Tahrim, Verse 12