Surah Al-Jinn - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
قُلۡ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ ٱسۡتَمَعَ نَفَرٞ مِّنَ ٱلۡجِنِّ فَقَالُوٓاْ إِنَّا سَمِعۡنَا قُرۡءَانًا عَجَبٗا
(Habibim) de ki: «Bana su hakıykat (ler) vahy olunmusdur: Cin den bir zumre (benim Kur´an okuyusumu) dinlemis de (soyle) soylemisler: — Biz, hakıyki hayranlık veren bir Kur´an dinledik
Surah Al-Jinn, Verse 1
يَهۡدِيٓ إِلَى ٱلرُّشۡدِ فَـَٔامَنَّا بِهِۦۖ وَلَن نُّشۡرِكَ بِرَبِّنَآ أَحَدٗا
«ki o, Hakka ve dogruya goturuyor. Bundan dolayı biz de ona iman etdik. Rabbimize (bundan sonra) hicbir (sey´) i asla ortak tutmayacagız»
Surah Al-Jinn, Verse 2
وَأَنَّهُۥ تَعَٰلَىٰ جَدُّ رَبِّنَا مَا ٱتَّخَذَ صَٰحِبَةٗ وَلَا وَلَدٗا
«Hakıykat sudur ki: Rabbizimin buyuklugu (her buyuklukden) yucedir. O, ne bir zevce, ne de bir evlad edinmemisdir»
Surah Al-Jinn, Verse 3
وَأَنَّهُۥ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى ٱللَّهِ شَطَطٗا
«Hakıykat sudur ki: Bizim avanak (cahil) imiz Allaha karsı (meger) pek asırı yalanlar soyluyormus»
Surah Al-Jinn, Verse 4
وَأَنَّا ظَنَنَّآ أَن لَّن تَقُولَ ٱلۡإِنسُ وَٱلۡجِنُّ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا
«Gercek biz de insan (olsun), cin (olsun) Allaha karsı (hicbiri) asla yalan soylemez, sanmıstık.»
Surah Al-Jinn, Verse 5
وَأَنَّهُۥ كَانَ رِجَالٞ مِّنَ ٱلۡإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٖ مِّنَ ٱلۡجِنِّ فَزَادُوهُمۡ رَهَقٗا
«Filhakıyka su da var: Insanlardan ba´zı kimseler cinden ba´zı kisilere sıgınırlar. Demek bu suretle onların azgınlıklarını (sımarıklıklarını) artırmıslar»
Surah Al-Jinn, Verse 6
وَأَنَّهُمۡ ظَنُّواْ كَمَا ظَنَنتُمۡ أَن لَّن يَبۡعَثَ ٱللَّهُ أَحَدٗا
«Hakıykaten onlar da, sizin zannetdiginiz gibi, Allahın hicbir kimseyi kat´iyyen diriltemeyecegini sanmıslar»
Surah Al-Jinn, Verse 7
وَأَنَّا لَمَسۡنَا ٱلسَّمَآءَ فَوَجَدۡنَٰهَا مُلِئَتۡ حَرَسٗا شَدِيدٗا وَشُهُبٗا
(Cin devamla:) «Biz ciddi bir suretde goge erismek istedik. Fakat onu sert bekcilerle ve (yakıcı) sihablarla doldurulmus bulduk»
Surah Al-Jinn, Verse 8
وَأَنَّا كُنَّا نَقۡعُدُ مِنۡهَا مَقَٰعِدَ لِلسَّمۡعِۖ فَمَن يَسۡتَمِعِ ٱلۡأٓنَ يَجِدۡ لَهُۥ شِهَابٗا رَّصَدٗا
«Halbuki hakıykaten biz (bundan evvel haber) dinlemek icin onun ba´zı kısımlarında oturacak yerler (bulub) oturuyorduk. Fakat simdi kim dinleyecek olursa kendisini gozetib duran bir sihab (karsısında) bulunuyor»
Surah Al-Jinn, Verse 9
وَأَنَّا لَا نَدۡرِيٓ أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ أَمۡ أَرَادَ بِهِمۡ رَبُّهُمۡ رَشَدٗا
«Dogrusu biz yerdeki kisilere ser mi murad ediliyor, yoksa Rableri onlar icin bir hayır mı irade ediyor, bilmiyormusuz»
Surah Al-Jinn, Verse 10
وَأَنَّا مِنَّا ٱلصَّـٰلِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَٰلِكَۖ كُنَّا طَرَآئِقَ قِدَدٗا
«Hakıykaten biz, kimimiz salaha ermis (iyi kisi) leriz, kimimiz ise bunlardan asagıdır. Cesid cesid yollar (a saahib) olmusuz»
Surah Al-Jinn, Verse 11
وَأَنَّا ظَنَنَّآ أَن لَّن نُّعۡجِزَ ٱللَّهَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَن نُّعۡجِزَهُۥ هَرَبٗا
«Su hakıykatı da subhesiz anladık ki: Yer (yuzun) de (bulunsak) da Allahı asla aaciz bırakamayız, (goge) kacmakla da Onu asla aaciz kılamayız»
Surah Al-Jinn, Verse 12
وَأَنَّا لَمَّا سَمِعۡنَا ٱلۡهُدَىٰٓ ءَامَنَّا بِهِۦۖ فَمَن يُؤۡمِنۢ بِرَبِّهِۦ فَلَا يَخَافُ بَخۡسٗا وَلَا رَهَقٗا
«Dogrusu, biz o hidayeti (Kur´anı) dinleyince ona iman etdik. Kim de Rabbine iman ederse o, ne bir (ecrinin) eksileceginden, ne de bir haksızlıga ugrayacagından korkmaz»
Surah Al-Jinn, Verse 13
وَأَنَّا مِنَّا ٱلۡمُسۡلِمُونَ وَمِنَّا ٱلۡقَٰسِطُونَۖ فَمَنۡ أَسۡلَمَ فَأُوْلَـٰٓئِكَ تَحَرَّوۡاْ رَشَدٗا
«Gercek kimimiz muslumanlar, kimimiz ise zulmedenlerdir. Musluman olan kisiler (yok mu?) iste onlar dogru yolu ara (yıb bul) muslardır»
Surah Al-Jinn, Verse 14
وَأَمَّا ٱلۡقَٰسِطُونَ فَكَانُواْ لِجَهَنَّمَ حَطَبٗا
«Zulmedenlere gelince : Onlar da cehenneme odun oldular»
Surah Al-Jinn, Verse 15
وَأَلَّوِ ٱسۡتَقَٰمُواْ عَلَى ٱلطَّرِيقَةِ لَأَسۡقَيۡنَٰهُم مَّآءً غَدَقٗا
(Bana) su hakıykat da (vahyedildi:) Eger onlar o yol uzerinde dosdogru gitselerdi elbette onlara bol su icirirdik
Surah Al-Jinn, Verse 16
لِّنَفۡتِنَهُمۡ فِيهِۚ وَمَن يُعۡرِضۡ عَن ذِكۡرِ رَبِّهِۦ يَسۡلُكۡهُ عَذَابٗا صَعَدٗا
Bu hususda onları imtihaana cekelim diye. Kim Rabbinin zikrinden yuz cevirirse (Rabbi) onu (ustune cıkıb yukselecek ve maglub edecek) cetin bir azaba sokar
Surah Al-Jinn, Verse 17
وَأَنَّ ٱلۡمَسَٰجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدۡعُواْ مَعَ ٱللَّهِ أَحَدٗا
Hakıykatde mescidler Allahındır. Onun icin Allah ile birlikde hicbir (sey´e, hicbir kimseye) tapmayın
Surah Al-Jinn, Verse 18
وَأَنَّهُۥ لَمَّا قَامَ عَبۡدُ ٱللَّهِ يَدۡعُوهُ كَادُواْ يَكُونُونَ عَلَيۡهِ لِبَدٗا
(Bana) su hakıykat de (vahyedilmisdir:) Allahın kulu Ona ibadet icin (namaza) kalkdıgı zaman nerdeyse onlar, etrafında keceler (gibi dertop) oluyorlardı
Surah Al-Jinn, Verse 19
قُلۡ إِنَّمَآ أَدۡعُواْ رَبِّي وَلَآ أُشۡرِكُ بِهِۦٓ أَحَدٗا
De ki: (Habibim): «Ben ancak Rabbime dua ediyorum. Ona hicbirini ortak kosmam»
Surah Al-Jinn, Verse 20
قُلۡ إِنِّي لَآ أَمۡلِكُ لَكُمۡ ضَرّٗا وَلَا رَشَدٗا
De ki: «Hakıykat ben sizin icin ne bir zarar (yapmak), ne de bir hayır (getirmek kudretine) malik degilim»
Surah Al-Jinn, Verse 21
قُلۡ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ ٱللَّهِ أَحَدٞ وَلَنۡ أَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلۡتَحَدًا
De ki: «Hakıykat ben (isyan edersem) beni Allah (ın azabın) dan kimse kat´iyyen kurtaramaz ve ben Ondan baska bir sıgınak da, kaabil degil, bulamam»
Surah Al-Jinn, Verse 22
إِلَّا بَلَٰغٗا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِسَٰلَٰتِهِۦۚ وَمَن يَعۡصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَإِنَّ لَهُۥ نَارَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًا
«(Benim elimden gelen) ancak Allahdan olanı, Onun gonderdiklerini tebligdir. Kim Allaha ve peygamberine ısyan ederse subhesiz onun icin cehennem atesi vardır, kendileri orada ebedi, daim kalıcılar olmak uzere
Surah Al-Jinn, Verse 23
حَتَّىٰٓ إِذَا رَأَوۡاْ مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعۡلَمُونَ مَنۡ أَضۡعَفُ نَاصِرٗا وَأَقَلُّ عَدَدٗا
Nihayet onlar tehdid edilmekde oldukları (azabı) gordukleri zaman kimin yardımcısı daha zaif, sayısı daha azmıs bileceklerdir
Surah Al-Jinn, Verse 24
قُلۡ إِنۡ أَدۡرِيٓ أَقَرِيبٞ مَّا تُوعَدُونَ أَمۡ يَجۡعَلُ لَهُۥ رَبِّيٓ أَمَدًا
De ki (Habibim): «Tehdid edilegeldiginiz (azab) ın yakın mı, yoksa Rabbimin ona uzun bir muddet mi´ ta´yin etmis oldugunu ben bilmem»
Surah Al-Jinn, Verse 25
عَٰلِمُ ٱلۡغَيۡبِ فَلَا يُظۡهِرُ عَلَىٰ غَيۡبِهِۦٓ أَحَدًا
(O butun) gaybı bilendir. Oyle ki gaybına kimseyi muttali etmez O
Surah Al-Jinn, Verse 26
إِلَّا مَنِ ٱرۡتَضَىٰ مِن رَّسُولٖ فَإِنَّهُۥ يَسۡلُكُ مِنۢ بَيۡنِ يَدَيۡهِ وَمِنۡ خَلۡفِهِۦ رَصَدٗا
Meger ki begenib secdigi bir peygamber ola. Cunku O, bunun onunden, ardından gozetleyiciler dizer
Surah Al-Jinn, Verse 27
لِّيَعۡلَمَ أَن قَدۡ أَبۡلَغُواْ رِسَٰلَٰتِ رَبِّهِمۡ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيۡهِمۡ وَأَحۡصَىٰ كُلَّ شَيۡءٍ عَدَدَۢا
Taki (o peygamberler), Rablerinin gonderdiklerini (o gozetleyicilerin) hakkıyle (kendilerine) teblig etdiklerini (suhuden) bilsin (ler). (Allah, peygamberin) nezdinde olub bitenleri (onların her haalini ilmiyle) kusatmıs, hersey´i (mufredatı vech ile), sayı (sı) ile saymıs (tesbit etmis) dir
Surah Al-Jinn, Verse 28