Surah Al-Jinn - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
قُلۡ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ ٱسۡتَمَعَ نَفَرٞ مِّنَ ٱلۡجِنِّ فَقَالُوٓاْ إِنَّا سَمِعۡنَا قُرۡءَانًا عَجَبٗا
(Ey Rasulum, Mekke kafirlerine) de ki: “-Bana, su gercek vahy olundu: Bir takım cinler (sabah namazında Kur’an okudugumu) isittiler de (kavimlerine dondukleri zaman) dediler ki, biz cok hos bir Kur’an dinledik
Surah Al-Jinn, Verse 1
يَهۡدِيٓ إِلَى ٱلرُّشۡدِ فَـَٔامَنَّا بِهِۦۖ وَلَن نُّشۡرِكَ بِرَبِّنَآ أَحَدٗا
Hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Bundan boyle Rabbimize asla hic kimseyi ortak kosmıyacagız
Surah Al-Jinn, Verse 2
وَأَنَّهُۥ تَعَٰلَىٰ جَدُّ رَبِّنَا مَا ٱتَّخَذَ صَٰحِبَةٗ وَلَا وَلَدٗا
Dogrusu Rabbimizin sanı cok yucedir; ne bir es edinmistir, ne de bir cocuk
Surah Al-Jinn, Verse 3
وَأَنَّهُۥ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى ٱللَّهِ شَطَطٗا
Gercekten bizim cahilimiz (Iblis), Allah’a karsı sacma soz soyluyormus
Surah Al-Jinn, Verse 4
وَأَنَّا ظَنَنَّآ أَن لَّن تَقُولَ ٱلۡإِنسُ وَٱلۡجِنُّ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا
Hakikaten biz, insan ile cin, Allah’a karsı asla yalan soylemez sanmısız
Surah Al-Jinn, Verse 5
وَأَنَّهُۥ كَانَ رِجَالٞ مِّنَ ٱلۡإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٖ مِّنَ ٱلۡجِنِّ فَزَادُوهُمۡ رَهَقٗا
Dogrusu insanlardan bazı erkekler, cinden bazı erkeklere sıgınıyorlardı da, cinlerin kibir ve azgınlıklarını artırıyorlardı
Surah Al-Jinn, Verse 6
وَأَنَّهُمۡ ظَنُّواْ كَمَا ظَنَنتُمۡ أَن لَّن يَبۡعَثَ ٱللَّهُ أَحَدٗا
O insanlar da, (ey cinler) sizin zannettiginiz gibi, Allah’ın ebediyen hic bir kimseyi oldukten sonra diriltmiyecegini zannetmislerdi
Surah Al-Jinn, Verse 7
وَأَنَّا لَمَسۡنَا ٱلسَّمَآءَ فَوَجَدۡنَٰهَا مُلِئَتۡ حَرَسٗا شَدِيدٗا وَشُهُبٗا
Dogrusu biz (cinler toplulugu, meleklerin sozunu dinlemek icin) semayı yokladık da, onu (meleklerden ibaret) cok kuvvetli bekciler ve sihaplarla (akan yakıcı yıldızlarla) doldurulmus bulduk
Surah Al-Jinn, Verse 8
وَأَنَّا كُنَّا نَقۡعُدُ مِنۡهَا مَقَٰعِدَ لِلسَّمۡعِۖ فَمَن يَسۡتَمِعِ ٱلۡأٓنَ يَجِدۡ لَهُۥ شِهَابٗا رَّصَدٗا
Halbuki biz (Peygamberin gonderilmesinden once) haber dinlemek icin gogun bazı (bekcilerden bos) yerlerine otururduk; fakat simdi, kim dinleyecek olursa, kendisini gozetleyen bir sihap (yakıcı bir yıldız) buluyor
Surah Al-Jinn, Verse 9
وَأَنَّا لَا نَدۡرِيٓ أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ أَمۡ أَرَادَ بِهِمۡ رَبُّهُمۡ رَشَدٗا
Dogrusu biz bilmeyiz; o arzdaki kimselere bir fenalık mı istenmistir; yoksa Rableri onlara bir iyilik mi dilemistir
Surah Al-Jinn, Verse 10
وَأَنَّا مِنَّا ٱلصَّـٰلِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَٰلِكَۖ كُنَّا طَرَآئِقَ قِدَدٗا
Dogrusu, biz cinlerin icinde, mumin olanlar da var, icimizden bundan asagı (kafirler) olan da var. (Allah’a iman etmezden once) cesit cesit mezheplere ayrılmıs idik
Surah Al-Jinn, Verse 11
وَأَنَّا ظَنَنَّآ أَن لَّن نُّعۡجِزَ ٱللَّهَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَن نُّعۡجِزَهُۥ هَرَبٗا
Gercekten biz anladık ki, Allah’ı yeryuzunde acze dusurmemize asla imkan yok, kacmakla da hic bir zaman O’nu aciz bırakamayız
Surah Al-Jinn, Verse 12
وَأَنَّا لَمَّا سَمِعۡنَا ٱلۡهُدَىٰٓ ءَامَنَّا بِهِۦۖ فَمَن يُؤۡمِنۢ بِرَبِّهِۦ فَلَا يَخَافُ بَخۡسٗا وَلَا رَهَقٗا
Gercekten biz, O Kur’an’ı dinledigimiz zaman ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne mukafatının azalacagından, ne de bir haksızlıga ugrıyacagından korkmaz
Surah Al-Jinn, Verse 13
وَأَنَّا مِنَّا ٱلۡمُسۡلِمُونَ وَمِنَّا ٱلۡقَٰسِطُونَۖ فَمَنۡ أَسۡلَمَ فَأُوْلَـٰٓئِكَ تَحَرَّوۡاْ رَشَدٗا
Gercekten bizim icimizde (Kur’an’a ve Peygambere iman eden) muslumanlar da var, bizden (iman etmiyen) zalimler de var. Musluman olanlar, iste onlar hidayeti arayanlardır; (ve ona layık bulunanlardır)
Surah Al-Jinn, Verse 14
وَأَمَّا ٱلۡقَٰسِطُونَ فَكَانُواْ لِجَهَنَّمَ حَطَبٗا
Zulum edenlere (kafirlere) gelince, onlar cehenneme odun olmuslardır.”
Surah Al-Jinn, Verse 15
وَأَلَّوِ ٱسۡتَقَٰمُواْ عَلَى ٱلطَّرِيقَةِ لَأَسۡقَيۡنَٰهُم مَّآءً غَدَقٗا
Eger insanlar ve cinler, Islam ve iman yolunda hep dosdogru gitselerdi. Elbette biz onların hepsine bol bol su (rızık) verirdik
Surah Al-Jinn, Verse 16
لِّنَفۡتِنَهُمۡ فِيهِۚ وَمَن يُعۡرِضۡ عَن ذِكۡرِ رَبِّهِۦ يَسۡلُكۡهُ عَذَابٗا صَعَدٗا
Kendilerini bu nimet icin deneyelim diye... (Acaba nasıl sukredecekler?) Kim de Rabbine ibadet etmekten yuz cevirirse, Allah onu siddeti artan bir azaba sokar
Surah Al-Jinn, Verse 17
وَأَنَّ ٱلۡمَسَٰجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدۡعُواْ مَعَ ٱللَّهِ أَحَدٗا
Muhakkak ki butun mescidler, Allah’a ibadet icin kurulmuslardır. O halde Allah ile beraber baska birine ibadet etmeyin; (ancak O’na ibadet edin)
Surah Al-Jinn, Verse 18
وَأَنَّهُۥ لَمَّا قَامَ عَبۡدُ ٱللَّهِ يَدۡعُوهُ كَادُواْ يَكُونُونَ عَلَيۡهِ لِبَدٗا
Su gercek de var: Allah’ın kulu (Hz. Peygamber), kalkmıs O’na ibadet ederken, nerde ise cinler (Kur’an’ı dinleyelim diye peygamberin) etrafında ustuste yıgılıyorlardı
Surah Al-Jinn, Verse 19
قُلۡ إِنَّمَآ أَدۡعُواْ رَبِّي وَلَآ أُشۡرِكُ بِهِۦٓ أَحَدٗا
(Ey Rasulum), de ki: “- Ben, ancak Rabbime ibadet ederim ve O’na hic bir seyi ortak kosmam.”
Surah Al-Jinn, Verse 20
قُلۡ إِنِّي لَآ أَمۡلِكُ لَكُمۡ ضَرّٗا وَلَا رَشَدٗا
(Ey Rasulum, Mekke halkına) de ki: “- Ben, size, kendiligimden ne bir zarar, ne de bir fayda yapma kudretine sahib degilim.”
Surah Al-Jinn, Verse 21
قُلۡ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ ٱللَّهِ أَحَدٞ وَلَنۡ أَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلۡتَحَدًا
De ki: “- Dogrusu beni Allah’dan kimse kurtaramaz ve O’ndan baska bir sıgınak da asla bulamam
Surah Al-Jinn, Verse 22
إِلَّا بَلَٰغٗا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِسَٰلَٰتِهِۦۚ وَمَن يَعۡصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَإِنَّ لَهُۥ نَارَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًا
Ben ancak Allah’dan ve gonderdiklerinden bir teblig yaparım. Kim de Allah’a ve peygamberine isyan ederse, muhakkak ona cehennem atesi vardır; orada devamlı kalıcılar olmak uzere
Surah Al-Jinn, Verse 23
حَتَّىٰٓ إِذَا رَأَوۡاْ مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعۡلَمُونَ مَنۡ أَضۡعَفُ نَاصِرٗا وَأَقَلُّ عَدَدٗا
Nihayet o vaad olundukları azabı (kıyamette) gordukleri vakit; yardımcısı en zayıf, sayıca da en az olan kimmis bilecekler; (O mu, yoksa kendileri mi)
Surah Al-Jinn, Verse 24
قُلۡ إِنۡ أَدۡرِيٓ أَقَرِيبٞ مَّا تُوعَدُونَ أَمۡ يَجۡعَلُ لَهُۥ رَبِّيٓ أَمَدًا
(Ey Rasulum), de ki: “- Bilmiyorum, o korkutuldugunuz azab yakın mı, yoksa Rabbim ona uzun bir muddet mi tayin eder?”
Surah Al-Jinn, Verse 25
عَٰلِمُ ٱلۡغَيۡبِ فَلَا يُظۡهِرُ عَلَىٰ غَيۡبِهِۦٓ أَحَدًا
O, butun gaybi bilendir; gaybe dair ilmini ise, hic kimseye acmaz
Surah Al-Jinn, Verse 26
إِلَّا مَنِ ٱرۡتَضَىٰ مِن رَّسُولٖ فَإِنَّهُۥ يَسۡلُكُ مِنۢ بَيۡنِ يَدَيۡهِ وَمِنۡ خَلۡفِهِۦ رَصَدٗا
Ancak bir peygamber olarak sectigi mustesnadır; (O’na gaybe dair bazı ilimleri acıklar ve bunlar mucize olur). Cunku Allah, peygamberin onunden ve ardından muhafız melekler tayin eder (de O’nu korurlar)
Surah Al-Jinn, Verse 27
لِّيَعۡلَمَ أَن قَدۡ أَبۡلَغُواْ رِسَٰلَٰتِ رَبِّهِمۡ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيۡهِمۡ وَأَحۡصَىٰ كُلَّ شَيۡءٍ عَدَدَۢا
O Peygamber sunu bilsin ki, o elciler Rablerinin risaletlerini tamamıyla eristirmislerdir; ve O, elcilerin yanındaki ilmi kusatmıs ve her seyi sayıca saymıstır
Surah Al-Jinn, Verse 28