Surah Al-Anfal - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
يَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡأَنفَالِۖ قُلِ ٱلۡأَنفَالُ لِلَّهِ وَٱلرَّسُولِۖ فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَصۡلِحُواْ ذَاتَ بَيۡنِكُمۡۖ وَأَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥٓ إِن كُنتُم مُّؤۡمِنِينَ
(Habibim) sana harb ganimetleri (nin hukmunu) sorarlar. De ki: «(Bu) ganimetler Allahın ve Resulunundur. O halele (tam) mu´minlerseniz Allahdan korkun, (ihtilafa dusmeyib) aranızı duzeltin, Allaha ve peygamberine Itaat edin
Surah Al-Anfal, Verse 1
إِنَّمَا ٱلۡمُؤۡمِنُونَ ٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ ٱللَّهُ وَجِلَتۡ قُلُوبُهُمۡ وَإِذَا تُلِيَتۡ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتُهُۥ زَادَتۡهُمۡ إِيمَٰنٗا وَعَلَىٰ رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُونَ
Mu´minler ancak onlardır ki Allah anıldıgı zaman yurekleri titrer, karsılarında ayetleri okununca (bu), onların imanını artırır, onlar ancak Rablerine dayanıb guvenirler
Surah Al-Anfal, Verse 2
ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ
(Mu´minler) onlardır ki namazı dosdogru kılarlar, kendilerine rızk olarak verdigimizden (Allah yolunda) harcarlar
Surah Al-Anfal, Verse 3
أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ حَقّٗاۚ لَّهُمۡ دَرَجَٰتٌ عِندَ رَبِّهِمۡ وَمَغۡفِرَةٞ وَرِزۡقٞ كَرِيمٞ
Iste onlar gercek mu´minlerin ta kendileridir. Rableri katında dereceler, yarlıganma ve sayısı bitmez, muddeti tukenmez rızk (hep) onlarındır
Surah Al-Anfal, Verse 4
كَمَآ أَخۡرَجَكَ رَبُّكَ مِنۢ بَيۡتِكَ بِٱلۡحَقِّ وَإِنَّ فَرِيقٗا مِّنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ لَكَٰرِهُونَ
(«Bedir» ganimetlerinin taksiminden ba´zıları nasıl hoslanmadılarsa) Rabbin seni hak ugrunda evinden (harbe) cıkardıgı zaman da (hal boyle idi.) Cunku mu´minlerden bir zumre muhakkak ki isteksizdirler
Surah Al-Anfal, Verse 5
يُجَٰدِلُونَكَ فِي ٱلۡحَقِّ بَعۡدَ مَا تَبَيَّنَ كَأَنَّمَا يُسَاقُونَ إِلَى ٱلۡمَوۡتِ وَهُمۡ يَنظُرُونَ
Hak apacık meydana cıkdıkdan sonra bile onlar bu hususda, sanki gozleri gore gore olume suruluyorlarmıs gibi, seninle mucadele ediyorlardı
Surah Al-Anfal, Verse 6
وَإِذۡ يَعِدُكُمُ ٱللَّهُ إِحۡدَى ٱلطَّآئِفَتَيۡنِ أَنَّهَا لَكُمۡ وَتَوَدُّونَ أَنَّ غَيۡرَ ذَاتِ ٱلشَّوۡكَةِ تَكُونُ لَكُمۡ وَيُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُحِقَّ ٱلۡحَقَّ بِكَلِمَٰتِهِۦ وَيَقۡطَعَ دَابِرَ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Hani Allah size iki taaifeden birinin muhakkak sizin oldugunu va´dediyordu, siz ise kuvvetli ve silahı bulunmayanın kendinizin olmasını arzu ediyordunuz. Allah da emirleriyle hakkı acıga vurmayı, kafirlerin arkasını kesmeyi irade buyuruyordu
Surah Al-Anfal, Verse 7
لِيُحِقَّ ٱلۡحَقَّ وَيُبۡطِلَ ٱلۡبَٰطِلَ وَلَوۡ كَرِهَ ٱلۡمُجۡرِمُونَ
Bunun hikmeti su idi: (Allah) o gunahkar (musrik) ler istemese de hak (olan muslumanlıg) ı paydar edecek, baatıl (olan sirk) i de ibtal buyuracakdı
Surah Al-Anfal, Verse 8
إِذۡ تَسۡتَغِيثُونَ رَبَّكُمۡ فَٱسۡتَجَابَ لَكُمۡ أَنِّي مُمِدُّكُم بِأَلۡفٖ مِّنَ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةِ مُرۡدِفِينَ
Hani siz Rabbinizden imdad istiyordunuz da O da: «Muhakkak ki ben size meleklerden birbiri ardınca bin (lercesi) ile imdad ediciyim» diyerek duanızı kabul buyurmusdu
Surah Al-Anfal, Verse 9
وَمَا جَعَلَهُ ٱللَّهُ إِلَّا بُشۡرَىٰ وَلِتَطۡمَئِنَّ بِهِۦ قُلُوبُكُمۡۚ وَمَا ٱلنَّصۡرُ إِلَّا مِنۡ عِندِ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Allah bunu (baska sebeble degil) ancak bir mujde (olsun), kalbleriniz o sayede oturaklassın diye yapmısdı. (Yoksa) Allahın katından baskasından hic bir yardım yokdur. Subhesiz ki Allah mutlak gaalibdir, yegane hukum ve hikmet saahibidir
Surah Al-Anfal, Verse 10
إِذۡ يُغَشِّيكُمُ ٱلنُّعَاسَ أَمَنَةٗ مِّنۡهُ وَيُنَزِّلُ عَلَيۡكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ لِّيُطَهِّرَكُم بِهِۦ وَيُذۡهِبَ عَنكُمۡ رِجۡزَ ٱلشَّيۡطَٰنِ وَلِيَرۡبِطَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمۡ وَيُثَبِّتَ بِهِ ٱلۡأَقۡدَامَ
O, size o vakit kendisinden bir eminlik olmak uzere hafif bir uyku buruyordu. Sizi tertemiz yapmak, sizden seytanın murdarlıgını gidermek, kalblerinize rabıta vermek, ayakları (nızı) pekisdirmek icin de gokden ustunuze bir su indiriyordu
Surah Al-Anfal, Verse 11
إِذۡ يُوحِي رَبُّكَ إِلَى ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةِ أَنِّي مَعَكُمۡ فَثَبِّتُواْ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْۚ سَأُلۡقِي فِي قُلُوبِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلرُّعۡبَ فَٱضۡرِبُواْ فَوۡقَ ٱلۡأَعۡنَاقِ وَٱضۡرِبُواْ مِنۡهُمۡ كُلَّ بَنَانٖ
Hani Rabbin meleklere: «Subhesiz ki ben sizinle beraberim. Haydi iman eden (o mucahid) lere sebat ilham edin» diye vahyediyordu. «Ben, kafirlerin yureklerine korku salacagım. (Ey mu´minler) hemen vurun boyunlarının ustune, vurun onların her bir parmagına» (diyordu)
Surah Al-Anfal, Verse 12
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ شَآقُّواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥۚ وَمَن يُشَاقِقِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَإِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
Bunun sebebi sudur: Cunku onlar Allaha ve Resulune karsı geldiler. Kim Allaha ve Resulune karsı gelirse Allahın cezası cidden cetindir
Surah Al-Anfal, Verse 13
ذَٰلِكُمۡ فَذُوقُوهُ وَأَنَّ لِلۡكَٰفِرِينَ عَذَابَ ٱلنَّارِ
Iste bunu gordunuz ya: Simdi tadın onu! Kafirlere bir de (cehennem) ates (in) in azabı vardır
Surah Al-Anfal, Verse 14
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا لَقِيتُمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ زَحۡفٗا فَلَا تُوَلُّوهُمُ ٱلۡأَدۡبَارَ
Ey iman edenler, toplu bir halde kafirlerle karsılasdıgınız zaman onlara arkalarınızı donmeyin (kacmayın)
Surah Al-Anfal, Verse 15
وَمَن يُوَلِّهِمۡ يَوۡمَئِذٖ دُبُرَهُۥٓ إِلَّا مُتَحَرِّفٗا لِّقِتَالٍ أَوۡ مُتَحَيِّزًا إِلَىٰ فِئَةٖ فَقَدۡ بَآءَ بِغَضَبٖ مِّنَ ٱللَّهِ وَمَأۡوَىٰهُ جَهَنَّمُۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمَصِيرُ
Tekrar muhaarebe icin bir tarafa cekilenin, yahud diger bir fırkaya ulasıb mevki´ tutanın haali mustesna olmak uzere kim oyle bir gunde onlara arka cevirirse o, muhakkak ki Allahın gazabına ugramısdır. Onun yurdu cehennemdir. O, ne kotu bir sonucdur
Surah Al-Anfal, Verse 16
فَلَمۡ تَقۡتُلُوهُمۡ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ قَتَلَهُمۡۚ وَمَا رَمَيۡتَ إِذۡ رَمَيۡتَ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ رَمَىٰ وَلِيُبۡلِيَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ مِنۡهُ بَلَآءً حَسَنًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Onları siz oldurmediniz, fakat Allah oldurdu onları. Atdıgın zaman da (Habibim) sen atmadın, ancak Allah atdı. (Ve bunu) mu´minleri kendinden guzel bir (ni´met) imtihan (ı) ile denemek icin (yapdı). Subhesiz ki Allah hakkıyle isiden, kemaliyle bilendir
Surah Al-Anfal, Verse 17
ذَٰلِكُمۡ وَأَنَّ ٱللَّهَ مُوهِنُ كَيۡدِ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Bu boyledir. Subhesiz ki Allah kafirlerin tuzaklarını yıpratıcıdır
Surah Al-Anfal, Verse 18
إِن تَسۡتَفۡتِحُواْ فَقَدۡ جَآءَكُمُ ٱلۡفَتۡحُۖ وَإِن تَنتَهُواْ فَهُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡۖ وَإِن تَعُودُواْ نَعُدۡ وَلَن تُغۡنِيَ عَنكُمۡ فِئَتُكُمۡ شَيۡـٔٗا وَلَوۡ كَثُرَتۡ وَأَنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Eger siz (ey kafirler) feth (-u zafer) istiyor idiyseniz iste o feth size gelmisdir. Eger (bundan) vaz gecerseniz bu, sizin icin daha hayırlıdır. Eger (tekrar muhaarebeye) donerseniz biz de doneriz. Cemaatiniz cok da olsa sizden hic bir sey´i asla def´edemez. Cunku Allah mu´minlerle beraberdir
Surah Al-Anfal, Verse 19
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَلَا تَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ وَأَنتُمۡ تَسۡمَعُونَ
Ey iman edenler, Allaha ve Resulune itaat edin. Kendiniz (Kur´anı) dinleyib dururken ondan yuz cevirmeyin
Surah Al-Anfal, Verse 20
وَلَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ قَالُواْ سَمِعۡنَا وَهُمۡ لَا يَسۡمَعُونَ
Ve kendileri dinlemedikleri halde «Dinledik» diyenler gibi olmayın
Surah Al-Anfal, Verse 21
۞إِنَّ شَرَّ ٱلدَّوَآبِّ عِندَ ٱللَّهِ ٱلصُّمُّ ٱلۡبُكۡمُ ٱلَّذِينَ لَا يَعۡقِلُونَ
Cunku yerde yuruyen hayvanların Allah katında en kotusu (hakkı) akıllarına sokmaz (ve hakkı duyup soylemez olan) sagırlar ve dilsizlerdir
Surah Al-Anfal, Verse 22
وَلَوۡ عَلِمَ ٱللَّهُ فِيهِمۡ خَيۡرٗا لَّأَسۡمَعَهُمۡۖ وَلَوۡ أَسۡمَعَهُمۡ لَتَوَلَّواْ وَّهُم مُّعۡرِضُونَ
Eger Allah onlarda bir hayır gorseydi elbette onlara duyurur (hayrı kulaklarına sokar) dı. (Bu hallerinde) kulaklarına soksaydı bile yine onlar muhakkak ki (hakdan) yuz cevirici olarak arkalarına donerlerdi
Surah Al-Anfal, Verse 23
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱسۡتَجِيبُواْ لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمۡ لِمَا يُحۡيِيكُمۡۖ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ يَحُولُ بَيۡنَ ٱلۡمَرۡءِ وَقَلۡبِهِۦ وَأَنَّهُۥٓ إِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ
Ey iman edenler, sizi, size hayaat verecek seylere da´vet etdigi zaman Allaha ve Resuline icabet edin. Bilin ki subhesiz Allah kisi ile kalbi arasına girer ve siz hakıykaten yalınız Ona donub toplanacaksınızdır
Surah Al-Anfal, Verse 24
وَٱتَّقُواْ فِتۡنَةٗ لَّا تُصِيبَنَّ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنكُمۡ خَآصَّةٗۖ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
Bir de oyle bir fitneden sakının ki o, icinizden yalınız zulmedenlere catmaz (ammeye de sirayet ve hepsini perisan eder). Hem bilin ki Allah, subhesiz azabı cetin olandır
Surah Al-Anfal, Verse 25
وَٱذۡكُرُوٓاْ إِذۡ أَنتُمۡ قَلِيلٞ مُّسۡتَضۡعَفُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ ٱلنَّاسُ فَـَٔاوَىٰكُمۡ وَأَيَّدَكُم بِنَصۡرِهِۦ وَرَزَقَكُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ لَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ
O zamanı da hatırlayın ki siz yer yuzunde azlıkdınız, aciz tanıtanlardınız. Halkın sizi tutup kapmasından korkuyordunuz. (Iste bu halde iken Allah) sizi, ev bark saahibi yapdı, yardımıyle kuvvetlendirdi, size en temiz ve guzel seylerden rızık verdi. Taki sukredesiniz
Surah Al-Anfal, Verse 26
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَخُونُواْ ٱللَّهَ وَٱلرَّسُولَ وَتَخُونُوٓاْ أَمَٰنَٰتِكُمۡ وَأَنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
Ey iman edenler, Allaha ve o peygambere haainlik etmeyin. Siz, kendiniz bilib dururken, kendi emanetlerinize haainlik eder misiniz
Surah Al-Anfal, Verse 27
وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّمَآ أَمۡوَٰلُكُمۡ وَأَوۡلَٰدُكُمۡ فِتۡنَةٞ وَأَنَّ ٱللَّهَ عِندَهُۥٓ أَجۡرٌ عَظِيمٞ
Bilin ki mallarınız da, evladlarınız da ancak birer imtihandır, (asıl) buyuk mukafat ise subhesiz Allah kalındadır
Surah Al-Anfal, Verse 28
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِن تَتَّقُواْ ٱللَّهَ يَجۡعَل لَّكُمۡ فُرۡقَانٗا وَيُكَفِّرۡ عَنكُمۡ سَيِّـَٔاتِكُمۡ وَيَغۡفِرۡ لَكُمۡۗ وَٱللَّهُ ذُو ٱلۡفَضۡلِ ٱلۡعَظِيمِ
Ey iman edenler, eger Allahdan korkarsanız O, size iyi ile kotuyu ayırd edecek (bir marifet ve nur) verir, suclarınızı orter, sizi yarlıgar. Allah buyuk lutf-u inayet saahibidir
Surah Al-Anfal, Verse 29
وَإِذۡ يَمۡكُرُ بِكَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِيُثۡبِتُوكَ أَوۡ يَقۡتُلُوكَ أَوۡ يُخۡرِجُوكَۚ وَيَمۡكُرُونَ وَيَمۡكُرُ ٱللَّهُۖ وَٱللَّهُ خَيۡرُ ٱلۡمَٰكِرِينَ
Hani bir zaman o kufredenler seni tutub baglamaları, ya seni oldurmeleri, yahud seni (yurdundan zorla) cıkarmaları icin sana tuzak kuruyor (lar) di. Onlar bu tuzagı kurarlarken Allah da onun karsılıgını yapıyordu. Allah tuzak kuranlara mukaabele edenlerin en hayırlısıdır
Surah Al-Anfal, Verse 30
وَإِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتُنَا قَالُواْ قَدۡ سَمِعۡنَا لَوۡ نَشَآءُ لَقُلۡنَا مِثۡلَ هَٰذَآ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Onlara ayetlerimiz okunurken soyle dedilerdi: «Isitdik. Eger dilersek biz de elbet bunun benzerini soyleriz! Bu, eskilerin masallarından barka (bir sey) degildir!»
Surah Al-Anfal, Verse 31
وَإِذۡ قَالُواْ ٱللَّهُمَّ إِن كَانَ هَٰذَا هُوَ ٱلۡحَقَّ مِنۡ عِندِكَ فَأَمۡطِرۡ عَلَيۡنَا حِجَارَةٗ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ أَوِ ٱئۡتِنَا بِعَذَابٍ أَلِيمٖ
Hani bir zaman da: «Ey Allah, eger bu, Senin katından (gelmis) hak (kitab) ın kendisi ise durma bizim ustumuze gokden tas yagdır, yahud bize (daha) acıklı bir azab getir» demislerdi
Surah Al-Anfal, Verse 32
وَمَا كَانَ ٱللَّهُ لِيُعَذِّبَهُمۡ وَأَنتَ فِيهِمۡۚ وَمَا كَانَ ٱللَّهُ مُعَذِّبَهُمۡ وَهُمۡ يَسۡتَغۡفِرُونَ
Halbuki sen iclerinde iken (Habibim), Allah onları azablandırıcı degildi. Onlar istigfar ederlerken de Allah yine onları azablandırıcı degildir
Surah Al-Anfal, Verse 33
وَمَا لَهُمۡ أَلَّا يُعَذِّبَهُمُ ٱللَّهُ وَهُمۡ يَصُدُّونَ عَنِ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِ وَمَا كَانُوٓاْ أَوۡلِيَآءَهُۥٓۚ إِنۡ أَوۡلِيَآؤُهُۥٓ إِلَّا ٱلۡمُتَّقُونَ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
(Sen iclerinden cıkdıkdan sonra) Allah onlara ne diye azab etmeyecek? Onlar mescid-i haramdan, kendileri ona (onun hizmetine) ehil olmadıkları halde, men´edib duranlardır. O (hizmete) takvaaye erenlerden baskaları onun ehilleri degildir. Fakat onların pek cogu (bunu) bilmezler
Surah Al-Anfal, Verse 34
وَمَا كَانَ صَلَاتُهُمۡ عِندَ ٱلۡبَيۡتِ إِلَّا مُكَآءٗ وَتَصۡدِيَةٗۚ فَذُوقُواْ ٱلۡعَذَابَ بِمَا كُنتُمۡ تَكۡفُرُونَ
Onların Beyt (-i serif) huzurundaki duaları ıslık calmakdan, el cırpmakdan baska bir sey degildir. (Ey kafirler) devam edegeldiginiz o kufrunuzden dolayı tadın artık azabı
Surah Al-Anfal, Verse 35
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يُنفِقُونَ أَمۡوَٰلَهُمۡ لِيَصُدُّواْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِۚ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيۡهِمۡ حَسۡرَةٗ ثُمَّ يُغۡلَبُونَۗ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِلَىٰ جَهَنَّمَ يُحۡشَرُونَ
Kufredenler, subhe yok ki, mallarını (halkı) Allah yolundan alıkoymaları icin harcarlar. Ko harcasınlar onları! Nihayet bu, onlara bir yurek acısı olacakdır. Sonra da maglub olacaklardır. Kufr (unde inad) edenler (ise) en son cehenneme suruleceklerdir
Surah Al-Anfal, Verse 36
لِيَمِيزَ ٱللَّهُ ٱلۡخَبِيثَ مِنَ ٱلطَّيِّبِ وَيَجۡعَلَ ٱلۡخَبِيثَ بَعۡضَهُۥ عَلَىٰ بَعۡضٖ فَيَرۡكُمَهُۥ جَمِيعٗا فَيَجۡعَلَهُۥ فِي جَهَنَّمَۚ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ
ki Allah, murdarı (kafiri) temizden (mu´minden) ayırd etsin, murdarı birbiri ustune koyub topunu birden yıgsın da onu cehenneme atsın. Onlar, en buyuk zarara ugrayanların ta kendileridir
Surah Al-Anfal, Verse 37
قُل لِّلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِن يَنتَهُواْ يُغۡفَرۡ لَهُم مَّا قَدۡ سَلَفَ وَإِن يَعُودُواْ فَقَدۡ مَضَتۡ سُنَّتُ ٱلۡأَوَّلِينَ
(Habibim), o kufredenlere soyle ki eger (sana dusmanlıkdan) vazgecerlerse gecmis (gunahları) yarlıganacakdır, eger (muhaarebeye) donerlerse (kendilerinden) evvelki (ummet) ler (e tatbıyk edilen ilahi) kaanun (un hukmu) muhakkak suretde devam etmis olacakdır
Surah Al-Anfal, Verse 38
وَقَٰتِلُوهُمۡ حَتَّىٰ لَا تَكُونَ فِتۡنَةٞ وَيَكُونَ ٱلدِّينُ كُلُّهُۥ لِلَّهِۚ فَإِنِ ٱنتَهَوۡاْ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِمَا يَعۡمَلُونَ بَصِيرٞ
(Yer yuzunde) bir fitne kalmayıncaya ve din tamamiyle Allahın oluncaya kadar onlarla muhaarebe edin. Eger vaz gecerlerse (onları bırakın). Subhesiz ki Allah, ne yapacaklarını hakkıyle gorucudur
Surah Al-Anfal, Verse 39
وَإِن تَوَلَّوۡاْ فَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ مَوۡلَىٰكُمۡۚ نِعۡمَ ٱلۡمَوۡلَىٰ وَنِعۡمَ ٱلنَّصِيرُ
Eger yuz cevirirlerse (korkmayın). Bilin ki Allah sizin mevlanızdır. Ne guzel mevladır, ne guzel yardımcıdır O
Surah Al-Anfal, Verse 40
۞وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّمَا غَنِمۡتُم مِّن شَيۡءٖ فَأَنَّ لِلَّهِ خُمُسَهُۥ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَٱلۡيَتَٰمَىٰ وَٱلۡمَسَٰكِينِ وَٱبۡنِ ٱلسَّبِيلِ إِن كُنتُمۡ ءَامَنتُم بِٱللَّهِ وَمَآ أَنزَلۡنَا عَلَىٰ عَبۡدِنَا يَوۡمَ ٱلۡفُرۡقَانِ يَوۡمَ ٱلۡتَقَى ٱلۡجَمۡعَانِۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٌ
Eger Allaha (iman etmis), hak ile baatılın ayrıldıgı gun, iki ordunun birbirine kavusdugu (Bedir) gun (u) kulumuz (Muhammed) e indirdigimiz (ayetler) e inanmıssanız, bilin ki, ganimet olarak aldıgınız her hangi bir sey´in mutlakaa besde biri Allahın, Resulunun, hısımların, yetimlerin, yoksulların, yolcunundur. Allah her sey´e hakkıyle kaadirdir
Surah Al-Anfal, Verse 41
إِذۡ أَنتُم بِٱلۡعُدۡوَةِ ٱلدُّنۡيَا وَهُم بِٱلۡعُدۡوَةِ ٱلۡقُصۡوَىٰ وَٱلرَّكۡبُ أَسۡفَلَ مِنكُمۡۚ وَلَوۡ تَوَاعَدتُّمۡ لَٱخۡتَلَفۡتُمۡ فِي ٱلۡمِيعَٰدِ وَلَٰكِن لِّيَقۡضِيَ ٱللَّهُ أَمۡرٗا كَانَ مَفۡعُولٗا لِّيَهۡلِكَ مَنۡ هَلَكَ عَنۢ بَيِّنَةٖ وَيَحۡيَىٰ مَنۡ حَيَّ عَنۢ بَيِّنَةٖۗ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَسَمِيعٌ عَلِيمٌ
O vakit siz vadinin yakın bir kenarında idiniz, onlar (dusmanlar, aynı yerin) en uzak bir kıyısında, (Mekkelilerin) kervan (ı) ise (sizin) daha asagı (nız) da (ki sahil tarafında) idiler. Eger boyle muayyen bir yerde bulusmak hususunda sozlesmis olsaydınız muhakkak ki ihtilaf ederdiniz. Fakat islenmesi gerekli olan emri yerine getirmek icin (Allah boyle yapdı). Taki helak olan kisi apacık bir delil (i gaziyle gorduk) den sonra helak olsun, diri kalan kisi de yine apacık delili (gozuyle) gorerek hayatda kalsın. Subhesiz ki Allah hakkıyle isidici, kemaliyle bilicidir
Surah Al-Anfal, Verse 42
إِذۡ يُرِيكَهُمُ ٱللَّهُ فِي مَنَامِكَ قَلِيلٗاۖ وَلَوۡ أَرَىٰكَهُمۡ كَثِيرٗا لَّفَشِلۡتُمۡ وَلَتَنَٰزَعۡتُمۡ فِي ٱلۡأَمۡرِ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ سَلَّمَۚ إِنَّهُۥ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Hani Allah onları uykunda sana az gosteriyordu. Eger onları sana cok gosterseydi elbette cekinecekdiniz ve is hakkında elbette cekisirdiniz. Fakat Allah (bundan sizi) kurtardı. Cunku O, hic subhesiz goguslerin icini ve ozunu bilendir
Surah Al-Anfal, Verse 43
وَإِذۡ يُرِيكُمُوهُمۡ إِذِ ٱلۡتَقَيۡتُمۡ فِيٓ أَعۡيُنِكُمۡ قَلِيلٗا وَيُقَلِّلُكُمۡ فِيٓ أَعۡيُنِهِمۡ لِيَقۡضِيَ ٱللَّهُ أَمۡرٗا كَانَ مَفۡعُولٗاۗ وَإِلَى ٱللَّهِ تُرۡجَعُ ٱلۡأُمُورُ
Hani karsılasdıgınız zaman (Allah) onları gozlerinizde az gosteriyor, sizi de onların gozlerinde azaltıyordu. Cunku Allah islenmesi gereken emri yerine getirecekdi. (Butun) isler ancak Allaha dondurulur
Surah Al-Anfal, Verse 44
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا لَقِيتُمۡ فِئَةٗ فَٱثۡبُتُواْ وَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ كَثِيرٗا لَّعَلَّكُمۡ تُفۡلِحُونَ
Ey iman edenler, (harbeden) bir (dusman) topluluguna caldıgınız vakit sebat edin ve Allahı cok anın. Taki umdugunuza kavusasınız
Surah Al-Anfal, Verse 45
وَأَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَلَا تَنَٰزَعُواْ فَتَفۡشَلُواْ وَتَذۡهَبَ رِيحُكُمۡۖ وَٱصۡبِرُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلصَّـٰبِرِينَ
Allaha ve Onun Resulune itaat edin. Birbirinizle cekinmeyin. Sonra korku ile za´fa dusersiniz, ruzgarınız (kesilib) gider. Bir de sabr(-u sebat) edin (katlanın). Cunku Allah sabredenlerle beraberdir
Surah Al-Anfal, Verse 46
وَلَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ خَرَجُواْ مِن دِيَٰرِهِم بَطَرٗا وَرِئَآءَ ٱلنَّاسِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ بِمَا يَعۡمَلُونَ مُحِيطٞ
Yurdlarından calım satarak, insanlara gosteris yaparak cıkanlar (halkı) Allahın yolundan (hak dininden) men´edenler gibi olmayın. Onlar ne yaparlarsa (hepsini) Allah (ilmi ve kudreti ile) cepcevre kusatıcıdır
Surah Al-Anfal, Verse 47
وَإِذۡ زَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ وَقَالَ لَا غَالِبَ لَكُمُ ٱلۡيَوۡمَ مِنَ ٱلنَّاسِ وَإِنِّي جَارٞ لَّكُمۡۖ فَلَمَّا تَرَآءَتِ ٱلۡفِئَتَانِ نَكَصَ عَلَىٰ عَقِبَيۡهِ وَقَالَ إِنِّي بَرِيٓءٞ مِّنكُمۡ إِنِّيٓ أَرَىٰ مَا لَا تَرَوۡنَ إِنِّيٓ أَخَافُ ٱللَّهَۚ وَٱللَّهُ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
O zaman seytan onların yapdıklarını suslemis ve soyle demisdi: «Bugun insanlardan size galebe edecek (hic bir kuvvet) yokdur. Ben de sizin muhakkak yardımcınızım». Vaktaki iki ordu (karsı karsıya) gorundu, «Ben sizden kat´iyyen uzagım. Gercek ben sizin goremeyeceginizi goruyorum. Ben Allahdan korkarım elbet! Allah ukuubetinde cok siddetlidir» dedi, iki topugu ustune (tabana kuvvet) kacdı
Surah Al-Anfal, Verse 48
إِذۡ يَقُولُ ٱلۡمُنَٰفِقُونَ وَٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ غَرَّ هَـٰٓؤُلَآءِ دِينُهُمۡۗ وَمَن يَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِ فَإِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ
O zaman munafıklarla yureklerinde maraz bulunanlar soyle diyordu: «Bunları (muslumanları) dinleri aldatdı». Halbuki kim Allaha dayanıb guvenirse hic subhesiz Allah mutlak gaalibdir, tam hukum ve hikmet saahibidir
Surah Al-Anfal, Verse 49
وَلَوۡ تَرَىٰٓ إِذۡ يَتَوَفَّى ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ يَضۡرِبُونَ وُجُوهَهُمۡ وَأَدۡبَٰرَهُمۡ وَذُوقُواْ عَذَابَ ٱلۡحَرِيقِ
Melekler, o kafirlerin yuzlerine ve arkalarına vura vura ve «Tadın cehennem azabını» (diye diye) canlarını alırken gormeliydin
Surah Al-Anfal, Verse 50
ذَٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيكُمۡ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَيۡسَ بِظَلَّـٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ
Bunun sebebi, ellerinizin once yapdıgıdır, bir de Allahın, kullarına hakikaten zulumkar olmadıgıdır
Surah Al-Anfal, Verse 51
كَدَأۡبِ ءَالِ فِرۡعَوۡنَ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ كَفَرُواْ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ فَأَخَذَهُمُ ٱللَّهُ بِذُنُوبِهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ قَوِيّٞ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
(Bunların gidisi) Fir´avn haanedaniyle onlardan evvelkilerin gidisi gibidir. Onlar Allahın ayetlerini (inkar ile) kafir olmuslardı da O da kendilerini, gunahları yuzunden, yakalamısdı. Cunku Allah en buyuk kuvvetin saahibidir, cezası pek cetindir
Surah Al-Anfal, Verse 52
ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ لَمۡ يَكُ مُغَيِّرٗا نِّعۡمَةً أَنۡعَمَهَا عَلَىٰ قَوۡمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنفُسِهِمۡ وَأَنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Bunun hikmeti sudur: Bir kavm nefislerinde olan (iyi haali) degistirinceye kadar Allah onlara ihsan ettigi ni´meti degisdirici degildir ve subhesiz ki O, (her sey´i) hakkıyle isidicidir, kemaliyle bilicidir
Surah Al-Anfal, Verse 53
كَدَأۡبِ ءَالِ فِرۡعَوۡنَ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ فَأَهۡلَكۡنَٰهُم بِذُنُوبِهِمۡ وَأَغۡرَقۡنَآ ءَالَ فِرۡعَوۡنَۚ وَكُلّٞ كَانُواْ ظَٰلِمِينَ
(Evet bunların Haali) Fir´avn haanedaniyle onlardan evvelkilerin gidisi gibidir. Onlar Rablerinin ayetlerini yalan saymıslardı da biz de, gunahları yuzunden, kendilerini helak etmis, Fir´avn haanedanını suda bogmusduk. (Bunların) hepsi zaalimdiler
Surah Al-Anfal, Verse 54
إِنَّ شَرَّ ٱلدَّوَآبِّ عِندَ ٱللَّهِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فَهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ
Yer yuzunde yuruyen hayvanların Allah katında en kotusu subhesiz ki kafir olanlardır. Artık onlar iman etmezler
Surah Al-Anfal, Verse 55
ٱلَّذِينَ عَٰهَدتَّ مِنۡهُمۡ ثُمَّ يَنقُضُونَ عَهۡدَهُمۡ فِي كُلِّ مَرَّةٖ وَهُمۡ لَا يَتَّقُونَ
Onlar, iclerinden kendileriyle muaahede etdigin kimselerdir ki (muaahededen) sonra her defasında ahidlerini bozarlar. Onlar sakınmazlar da
Surah Al-Anfal, Verse 56
فَإِمَّا تَثۡقَفَنَّهُمۡ فِي ٱلۡحَرۡبِ فَشَرِّدۡ بِهِم مَّنۡ خَلۡفَهُمۡ لَعَلَّهُمۡ يَذَّكَّرُونَ
Onun icin eger bunları harbde muhakkak yakalarsan onlar (a yapacagın ceza) ile arkalarında (ahdi bozacak) kimseleri de urkut. Me´muldur ki (onlar da) iyice ibret alırlar
Surah Al-Anfal, Verse 57
وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِن قَوۡمٍ خِيَانَةٗ فَٱنۢبِذۡ إِلَيۡهِمۡ عَلَىٰ سَوَآءٍۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلۡخَآئِنِينَ
Eger (muaahede eden) bir kavmin haainligini (ahdine sadakatsizligini anlayarak bu cihetden) kat´i endiseye dusersen (evvela) hak ve adalet uzere (keyfiyyeti) kendilerine (bildir ve ahidlerini) at. Cunku Allah haainleri sevmez
Surah Al-Anfal, Verse 58
وَلَا يَحۡسَبَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ سَبَقُوٓاْۚ إِنَّهُمۡ لَا يُعۡجِزُونَ
O kufredenler (yakalarını kurtarıb) gecdiklerini ve (sizi) aciz bırakacaklarını asla zannetmesin (ler)
Surah Al-Anfal, Verse 59
وَأَعِدُّواْ لَهُم مَّا ٱسۡتَطَعۡتُم مِّن قُوَّةٖ وَمِن رِّبَاطِ ٱلۡخَيۡلِ تُرۡهِبُونَ بِهِۦ عَدُوَّ ٱللَّهِ وَعَدُوَّكُمۡ وَءَاخَرِينَ مِن دُونِهِمۡ لَا تَعۡلَمُونَهُمُ ٱللَّهُ يَعۡلَمُهُمۡۚ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيۡءٖ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ يُوَفَّ إِلَيۡكُمۡ وَأَنتُمۡ لَا تُظۡلَمُونَ
Siz de onlara (dusmanlara) karsı gucunuzun yetdigi kadar kuvvet ve (cihad icin) baglanıb beslenen atlar hazırlayın ki bununla (bu hazırlanma ile) Allahın dusmanı ve sizin dusmanınız (olanlar) ı ve bunlardan baska sizin bilemeyib de Allahın bildigi digerlerini korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız (ecri) size eksiksiz odenir ve siz asla haksızlıga ugratılmazsınız
Surah Al-Anfal, Verse 60
۞وَإِن جَنَحُواْ لِلسَّلۡمِ فَٱجۡنَحۡ لَهَا وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Eger (dusmanlar) barısa meylederlerse sen de ona yanas ve Allaha guvenib dayan. Cunku her sey´i hakkıyle isiden, kemaliyle bilen bizzat Odur
Surah Al-Anfal, Verse 61
وَإِن يُرِيدُوٓاْ أَن يَخۡدَعُوكَ فَإِنَّ حَسۡبَكَ ٱللَّهُۚ هُوَ ٱلَّذِيٓ أَيَّدَكَ بِنَصۡرِهِۦ وَبِٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Eger sana hıylekarlık yapacakları (tutarsa, bunu) dilerse muhakkak ki sana Allah yetisir. O, seni yardımıyle ve mu´minlerle destekleyen
Surah Al-Anfal, Verse 62
وَأَلَّفَ بَيۡنَ قُلُوبِهِمۡۚ لَوۡ أَنفَقۡتَ مَا فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا مَّآ أَلَّفۡتَ بَيۡنَ قُلُوبِهِمۡ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ أَلَّفَ بَيۡنَهُمۡۚ إِنَّهُۥ عَزِيزٌ حَكِيمٞ
ve onların gonullerine sevgi verib birlesdirendir. Sen yer yuzunde olan (her) sey´i topdan harcamıs olsan yine onların gonullerini (boyle) birlesdiremezdin. Fakat Allah onların aralarını bulub kaynasdırdı. Cunku O, mutlak gaalibdir, tam hukum ve hikmet saahibidir
Surah Al-Anfal, Verse 63
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ حَسۡبُكَ ٱللَّهُ وَمَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Ey peygamber, sana da, mu´minlerden senin izince gidenlere de Allah yeter
Surah Al-Anfal, Verse 64
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ حَرِّضِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ عَلَى ٱلۡقِتَالِۚ إِن يَكُن مِّنكُمۡ عِشۡرُونَ صَٰبِرُونَ يَغۡلِبُواْ مِاْئَتَيۡنِۚ وَإِن يَكُن مِّنكُم مِّاْئَةٞ يَغۡلِبُوٓاْ أَلۡفٗا مِّنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِأَنَّهُمۡ قَوۡمٞ لَّا يَفۡقَهُونَ
Ey peygamber, mu´minleri harbe tesvik et. Eger icinizden sabr-u sebata malik yirmi (kisi) bulunursa onlar iki yuze galebe ederler. Eger sizden yuz (kisi) olursa kafirlerden binini yener. Cunku onlar anlamazlar guruhudur
Surah Al-Anfal, Verse 65
ٱلۡـَٰٔنَ خَفَّفَ ٱللَّهُ عَنكُمۡ وَعَلِمَ أَنَّ فِيكُمۡ ضَعۡفٗاۚ فَإِن يَكُن مِّنكُم مِّاْئَةٞ صَابِرَةٞ يَغۡلِبُواْ مِاْئَتَيۡنِۚ وَإِن يَكُن مِّنكُمۡ أَلۡفٞ يَغۡلِبُوٓاْ أَلۡفَيۡنِ بِإِذۡنِ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ مَعَ ٱلصَّـٰبِرِينَ
Simdi Allah sizden (yuku) hafifletdi. Bildi ki size muhakkak bir za´f vardır. O halde eger icinizden (azimli) sabırlı yuz (kisi) olursa iki yuzu yenerler, eger, sizden bin (kisi) olursa iki bine galebe calarlar, Allahın izniyle. Allah sabr-u sebat edenlerle beraberdir
Surah Al-Anfal, Verse 66
مَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَن يَكُونَ لَهُۥٓ أَسۡرَىٰ حَتَّىٰ يُثۡخِنَ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ تُرِيدُونَ عَرَضَ ٱلدُّنۡيَا وَٱللَّهُ يُرِيدُ ٱلۡأٓخِرَةَۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٞ
Hic bir peygamberin yer yuzunde agır basıb (harb edib) zaferler kazanıncaya kadar (muhaarib dusmandan) esirler alması (vaaki) olmamısdır. Siz gecici dunya malını arzu ediyorsunuz. Halbuki Allah ahireti (daha cok ahiret sevabını kazanmanızı, ahireti dusunmenizi) ister. Allah azizdir (dostlarını dusmanları uzerine gaalib kılandır), hakimdir (her haale layık olanı hakkıyle ve hikmetiyle bilendir)
Surah Al-Anfal, Verse 67
لَّوۡلَا كِتَٰبٞ مِّنَ ٱللَّهِ سَبَقَ لَمَسَّكُمۡ فِيمَآ أَخَذۡتُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ
Eger Allahın gecmis bir yazısı olmasaydı aldıgınız (fidye) de size her halde buyuk bir azab dokunurdu
Surah Al-Anfal, Verse 68
فَكُلُواْ مِمَّا غَنِمۡتُمۡ حَلَٰلٗا طَيِّبٗاۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Artık elde etdiginiz ganimetden halal ve hos olarak yeyin. Allahdan korkun. Subhesiz ki Allah cok yarlıgayıcıdır, cok esirgeyicidir
Surah Al-Anfal, Verse 69
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِيُّ قُل لِّمَن فِيٓ أَيۡدِيكُم مِّنَ ٱلۡأَسۡرَىٰٓ إِن يَعۡلَمِ ٱللَّهُ فِي قُلُوبِكُمۡ خَيۡرٗا يُؤۡتِكُمۡ خَيۡرٗا مِّمَّآ أُخِذَ مِنكُمۡ وَيَغۡفِرۡ لَكُمۡۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Ey peygamber, ellerinizdeki esirlere de ki: «Eger Allahın ezeli ilmine gore yureklerinizde bir hayır (iman ve ihlas) varsa O, size sizden alınandan daha hayırlısını verir ve sizi yarlıgar da. Allah cok yarlıgayıcıdır, cok esirgeyicidir
Surah Al-Anfal, Verse 70
وَإِن يُرِيدُواْ خِيَانَتَكَ فَقَدۡ خَانُواْ ٱللَّهَ مِن قَبۡلُ فَأَمۡكَنَ مِنۡهُمۡۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Eger sana haainlik etmek isterlerse... Onlar daha evvel Allaha da haainlik etmislerdir de O, sana kendilerine karsı imkan ve kudret vermisdi. Allah (her sey´i) hakkıyle bilicidir, yegane hukum ve hikmet saahibidir
Surah Al-Anfal, Verse 71
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَٰهَدُواْ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلَّذِينَ ءَاوَواْ وَّنَصَرُوٓاْ أُوْلَـٰٓئِكَ بَعۡضُهُمۡ أَوۡلِيَآءُ بَعۡضٖۚ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَلَمۡ يُهَاجِرُواْ مَا لَكُم مِّن وَلَٰيَتِهِم مِّن شَيۡءٍ حَتَّىٰ يُهَاجِرُواْۚ وَإِنِ ٱسۡتَنصَرُوكُمۡ فِي ٱلدِّينِ فَعَلَيۡكُمُ ٱلنَّصۡرُ إِلَّا عَلَىٰ قَوۡمِۭ بَيۡنَكُمۡ وَبَيۡنَهُم مِّيثَٰقٞۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٞ
Iman edib hicret edenler, Allah yolunda bulunanlar, canlariyle cihadda bulunanlar, (muhacirleri) barındırıb yardım edenler (yok mu?), iste onlar birbirinin (mirasda) velileridir iman getirib de hicret etmeyenlere ise, hicret edecekleri zamana kadar, sizin onlara hic bir sey ile velayetiniz yokdur. (Bununla beraber) eger onlar din hususunda sizden yardım isterlerse yardım etmek ustunuze borcdur. Su kadar ki sizinle aralarında muaahede bulunan bir kavm aleyhinde degil. Allah yapacaklarınızı hakkıyle gorucudur
Surah Al-Anfal, Verse 72
وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بَعۡضُهُمۡ أَوۡلِيَآءُ بَعۡضٍۚ إِلَّا تَفۡعَلُوهُ تَكُن فِتۡنَةٞ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَفَسَادٞ كَبِيرٞ
Kafir olanlar bile birbirinin yardımcılarıdır. Eger siz bunu yapmazsanız yer yuzunde bir fitne ve buyuk fesad olur
Surah Al-Anfal, Verse 73
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَٰهَدُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلَّذِينَ ءَاوَواْ وَّنَصَرُوٓاْ أُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ حَقّٗاۚ لَّهُم مَّغۡفِرَةٞ وَرِزۡقٞ كَرِيمٞ
Iman edib de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, barındıranlar, yardım edenler: Iste gercek mu´min olanlar bunlardır. Magfiret ve ucsuz bucaksız rızık da onlarındır
Surah Al-Anfal, Verse 74
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنۢ بَعۡدُ وَهَاجَرُواْ وَجَٰهَدُواْ مَعَكُمۡ فَأُوْلَـٰٓئِكَ مِنكُمۡۚ وَأُوْلُواْ ٱلۡأَرۡحَامِ بَعۡضُهُمۡ أَوۡلَىٰ بِبَعۡضٖ فِي كِتَٰبِ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمُۢ
Henuz iman edin de hicret ve sizinle beraber cihad edenler (e gelince): Onlar da sizdendir. Hısımlar Allahın kitabınca birbirine daha yakındırlar. Allah her sey´i hakkıyle bilendir
Surah Al-Anfal, Verse 75