Surah Al-Anfal Verse 42 - Turkish Translation by Hasan Basri Cantay
Surah Al-Anfalإِذۡ أَنتُم بِٱلۡعُدۡوَةِ ٱلدُّنۡيَا وَهُم بِٱلۡعُدۡوَةِ ٱلۡقُصۡوَىٰ وَٱلرَّكۡبُ أَسۡفَلَ مِنكُمۡۚ وَلَوۡ تَوَاعَدتُّمۡ لَٱخۡتَلَفۡتُمۡ فِي ٱلۡمِيعَٰدِ وَلَٰكِن لِّيَقۡضِيَ ٱللَّهُ أَمۡرٗا كَانَ مَفۡعُولٗا لِّيَهۡلِكَ مَنۡ هَلَكَ عَنۢ بَيِّنَةٖ وَيَحۡيَىٰ مَنۡ حَيَّ عَنۢ بَيِّنَةٖۗ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَسَمِيعٌ عَلِيمٌ
O vakit siz vadinin yakın bir kenarında idiniz, onlar (dusmanlar, aynı yerin) en uzak bir kıyısında, (Mekkelilerin) kervan (ı) ise (sizin) daha asagı (nız) da (ki sahil tarafında) idiler. Eger boyle muayyen bir yerde bulusmak hususunda sozlesmis olsaydınız muhakkak ki ihtilaf ederdiniz. Fakat islenmesi gerekli olan emri yerine getirmek icin (Allah boyle yapdı). Taki helak olan kisi apacık bir delil (i gaziyle gorduk) den sonra helak olsun, diri kalan kisi de yine apacık delili (gozuyle) gorerek hayatda kalsın. Subhesiz ki Allah hakkıyle isidici, kemaliyle bilicidir