Surah Al-Anfal Verse 42 - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
Surah Al-Anfalإِذۡ أَنتُم بِٱلۡعُدۡوَةِ ٱلدُّنۡيَا وَهُم بِٱلۡعُدۡوَةِ ٱلۡقُصۡوَىٰ وَٱلرَّكۡبُ أَسۡفَلَ مِنكُمۡۚ وَلَوۡ تَوَاعَدتُّمۡ لَٱخۡتَلَفۡتُمۡ فِي ٱلۡمِيعَٰدِ وَلَٰكِن لِّيَقۡضِيَ ٱللَّهُ أَمۡرٗا كَانَ مَفۡعُولٗا لِّيَهۡلِكَ مَنۡ هَلَكَ عَنۢ بَيِّنَةٖ وَيَحۡيَىٰ مَنۡ حَيَّ عَنۢ بَيِّنَةٖۗ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَسَمِيعٌ عَلِيمٌ
O vakit (Bedir gunu ey muslumanlar), siz vadinin beri tarafında (Medine yakınında) idiniz; onlar (Dusmanlar) ise, ote yanında (Medine’den uzakta) ve suvarileri de sizden asagıda (sahil kenarında saglam ve sulu bir yerde) idiler. Eger siz savas icin dusmanla muayyen bir vakitte karsılasmak uzre sozlesmis olsaydınız, muhakkak ki (az olusunuzdan ve dusmanların da Peygamberin heybetinden korkmasından dolayı) vadinizde ihtilafa duserdiniz. Fakat mukadder olan muslumanların zafer isini yerine getirmek icin, Allah boyle yaptı. Ta ki helak olan (kufre varan) acık bir delili (az bir Islam toplulugunun kalabalık bir dusmanı maglup edisi vak’asını) gordukten sonra helak olsun, diri kalan (mu’min olan) da acık delilden sonra yasasın. Gercekten Allah (soylenenleri) isitici, yapılanları bilicidir