UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah An-Nahl - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz


أَتَىٰٓ أَمۡرُ ٱللَّهِ فَلَا تَسۡتَعۡجِلُوهُۚ سُبۡحَٰنَهُۥ وَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ

Allah’ın emri geldi (muminlerin zaferi, musriklerin de felaket vakti gelmek uzeredir), sakın onu acele edip istemeyiniz. Allah, o musriklerin kostukları ortaklardan munezzehtir, cok yucedir
Surah An-Nahl, Verse 1


يُنَزِّلُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةَ بِٱلرُّوحِ مِنۡ أَمۡرِهِۦ عَلَىٰ مَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦٓ أَنۡ أَنذِرُوٓاْ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنَا۠ فَٱتَّقُونِ

Allah, iradesinden vahy ile Cebrail’i, kullarından diledigi peygamberlere indirip su gercegi (insanlara) bildirin, buyuruyor: Benden baska hic bir ilah yoktur. Bunun icin benden korkunuz, isyan etmeyiniz
Surah An-Nahl, Verse 2


خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِٱلۡحَقِّۚ تَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ

Allah gokleri ve Arz’ı gercek bir kanun ile yarattı. O, kafirlerin kostukları ortaklardan beridir ve cok yucedir
Surah An-Nahl, Verse 3


خَلَقَ ٱلۡإِنسَٰنَ مِن نُّطۡفَةٖ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٞ مُّبِينٞ

Insanı bir meniden yarattı. (Kemale erince) bir de bakarsın ki, o, apacık bir mucadeleci olmustur (curumus kemikleri kim diriltir? der)
Surah An-Nahl, Verse 4


وَٱلۡأَنۡعَٰمَ خَلَقَهَاۖ لَكُمۡ فِيهَا دِفۡءٞ وَمَنَٰفِعُ وَمِنۡهَا تَأۡكُلُونَ

Davarları (deve, sıgır, keci ve koyunları) da O yarattı. Bunlarda sizin icin soguktan koruyucu yunler ve bir takım menfaatler var. Hem onlardan (helal sekilde) yersiniz
Surah An-Nahl, Verse 5


وَلَكُمۡ فِيهَا جَمَالٌ حِينَ تُرِيحُونَ وَحِينَ تَسۡرَحُونَ

O hayvanları, aksam vakti getirirken ve sabahleyin salarken, onlarda sizin icin bir zevk ve guzellik var
Surah An-Nahl, Verse 6


وَتَحۡمِلُ أَثۡقَالَكُمۡ إِلَىٰ بَلَدٖ لَّمۡ تَكُونُواْ بَٰلِغِيهِ إِلَّا بِشِقِّ ٱلۡأَنفُسِۚ إِنَّ رَبَّكُمۡ لَرَءُوفٞ رَّحِيمٞ

Sizin agırlıklarınızı da yuklenirler ve ancak can zahmeti ile varabileceginiz bir beldeye de tasırlar. Muhakkak ki Rabbiniz Rauf’dur, Rahim’dir (cok esirgeyicidir, cok merhametlidir)
Surah An-Nahl, Verse 7


وَٱلۡخَيۡلَ وَٱلۡبِغَالَ وَٱلۡحَمِيرَ لِتَرۡكَبُوهَا وَزِينَةٗۚ وَيَخۡلُقُ مَا لَا تَعۡلَمُونَ

Hem kendilerine binesiniz, hem de zinet olsun diye atları, katırları, merkepleri yarattı; ve simdi beklemiyeceginiz daha neler (acaip seyler) yaratacak!... (Otomobil, ucak ve fuzeler... gibi)
Surah An-Nahl, Verse 8


وَعَلَى ٱللَّهِ قَصۡدُ ٱلسَّبِيلِ وَمِنۡهَا جَآئِرٞۚ وَلَوۡ شَآءَ لَهَدَىٰكُمۡ أَجۡمَعِينَ

Hakka iletici dogru yolu (seriati) beyan etmek Allah’a aittir. O yoldan sapan da var. Allah dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi
Surah An-Nahl, Verse 9


هُوَ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗۖ لَّكُم مِّنۡهُ شَرَابٞ وَمِنۡهُ شَجَرٞ فِيهِ تُسِيمُونَ

Allah, odur ki, gokten sizin icin bir yagmur indirdi. Icecek (su) ondandır; hayvanlarınızı icinde otlattıgınız ot ve agaclar da ondandır
Surah An-Nahl, Verse 10


يُنۢبِتُ لَكُم بِهِ ٱلزَّرۡعَ وَٱلزَّيۡتُونَ وَٱلنَّخِيلَ وَٱلۡأَعۡنَٰبَ وَمِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَتَفَكَّرُونَ

Allah, sizin icin, o su ile ekin, zeytin, hurmalıklar, uzumler ve butun meyvelerden bazısını bitirir (Cunku meyvelerin butunu cennettedir). Elbette bunda dusunecek bir topluluk icin (Allah’ın kemal ve kudretine delalet eden) bir alamet vardır
Surah An-Nahl, Verse 11


وَسَخَّرَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ وَٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ وَٱلنُّجُومُ مُسَخَّرَٰتُۢ بِأَمۡرِهِۦٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ

Geceyi, gunduzu, Gunes’i ve Ay’ı, sizin hizmetinize O bagladı. Butun yıldızlar da O’nun emrine baglıdırlar. Elbette bunların her birinde aklını basına alıp dusunen bir topluluk icin, bir cok alametler var (ki, Allah’ın azamet ve birligine delalet ederler)
Surah An-Nahl, Verse 12


وَمَا ذَرَأَ لَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُخۡتَلِفًا أَلۡوَٰنُهُۥٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَذَّكَّرُونَ

Yeryuzunde muhtelif renklerle yarattıgı seyleri (hayvanat ve bitkileri) de sizin hizmetinize bagladı. Elbette bunda da dusunecek bir topluluk icin bir ibret nisanesi var
Surah An-Nahl, Verse 13


وَهُوَ ٱلَّذِي سَخَّرَ ٱلۡبَحۡرَ لِتَأۡكُلُواْ مِنۡهُ لَحۡمٗا طَرِيّٗا وَتَسۡتَخۡرِجُواْ مِنۡهُ حِلۡيَةٗ تَلۡبَسُونَهَاۖ وَتَرَى ٱلۡفُلۡكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبۡتَغُواْ مِن فَضۡلِهِۦ وَلَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ

Yine denizden taze et (balık eti) yiyesiniz ve ondan giyib takınacagınız bir zinet (inci) cıkarasınız diye, denizi hizmetinize baglayan O’dur. Gemilerin denizde suyu yararak gittiklerini goruyorsun, hem Allah’ın fazlından nasip arayasınız diye, hem de olur ki sukredersiniz
Surah An-Nahl, Verse 14


وَأَلۡقَىٰ فِي ٱلۡأَرۡضِ رَوَٰسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمۡ وَأَنۡهَٰرٗا وَسُبُلٗا لَّعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ

Allah, yeryuzune sabit daglar koydu ki, sizi calkalamasın. Bir de nehirler ve yollar bıraktı, gerek ki dogru gidesiniz
Surah An-Nahl, Verse 15


وَعَلَٰمَٰتٖۚ وَبِٱلنَّجۡمِ هُمۡ يَهۡتَدُونَ

Daha bir cok alametler yarattı. Yıldızla da insanlar yollarını dogrulturlar
Surah An-Nahl, Verse 16


أَفَمَن يَخۡلُقُ كَمَن لَّا يَخۡلُقُۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ

Hic yaratan varlık, yaratmıyana benzer mi? Artık siz dusunmez misiniz
Surah An-Nahl, Verse 17


وَإِن تَعُدُّواْ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ لَا تُحۡصُوهَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ

Halbuki Allah’ın nimetini teker teker saymaya kalkıssanız, icmalen bile sayamazsınız. Muhakkak ki Allah Gafur’dur, Rahim’dir
Surah An-Nahl, Verse 18


وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا تُسِرُّونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ

Allah, gizlediginiz ve acıkladıgınız seyleri hep bilir
Surah An-Nahl, Verse 19


وَٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ لَا يَخۡلُقُونَ شَيۡـٔٗا وَهُمۡ يُخۡلَقُونَ

Kafirlerin, Allah’dan baska yalvardıkları (putlar) ise, hic bir sey yaratamazlar, halbuki o putlar, (tas veya agac gibi seylerden) yaratılmaktadırlar (sekillendirilmektedirler)
Surah An-Nahl, Verse 20


أَمۡوَٰتٌ غَيۡرُ أَحۡيَآءٖۖ وَمَا يَشۡعُرُونَ أَيَّانَ يُبۡعَثُونَ

O putlar hep oludurler, diri degildirler ve insanların oldukten sonra ne zaman dirileceklerini de bilmezler
Surah An-Nahl, Verse 21


إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۚ فَٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ قُلُوبُهُم مُّنكِرَةٞ وَهُم مُّسۡتَكۡبِرُونَ

Ilahınız tek bir Ilah’dır. Ahirete iman etmiyenlerin kalbleri bu gercegi inkar edicidir. Onlar, Allah’ın birligine iman etmeyi kibirlerine yediremiyenlerdir
Surah An-Nahl, Verse 22


لَا جَرَمَ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعۡلِنُونَۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُسۡتَكۡبِرِينَ

Suphe yok ki Allah, onların gizledigi ve acıkladıgı seyi hep bilir. Dogrusu Allah, kendilerini buyuk gorup hakkı kabul etmiyenleri sevmez
Surah An-Nahl, Verse 23


وَإِذَا قِيلَ لَهُم مَّاذَآ أَنزَلَ رَبُّكُمۡ قَالُوٓاْ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ

O kafirlere: “- rabbiniz ne indirdi?” dendigi zaman: “- Eskilerin masallarını” dediler
Surah An-Nahl, Verse 24


لِيَحۡمِلُوٓاْ أَوۡزَارَهُمۡ كَامِلَةٗ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَمِنۡ أَوۡزَارِ ٱلَّذِينَ يُضِلُّونَهُم بِغَيۡرِ عِلۡمٍۗ أَلَا سَآءَ مَا يَزِرُونَ

Bunu soylemelerinin sebebi su : Kıyamet gunu, kendi gunahlarını tamamen yuklendikten baska, saptırdıkları bilgisiz (cahil) kimselerin gunahlarından bir kısmını da yukleneceklerdir. Dikkat et ki, ne fena yuk (gunah) yukleniyorlar
Surah An-Nahl, Verse 25


قَدۡ مَكَرَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ فَأَتَى ٱللَّهُ بُنۡيَٰنَهُم مِّنَ ٱلۡقَوَاعِدِ فَخَرَّ عَلَيۡهِمُ ٱلسَّقۡفُ مِن فَوۡقِهِمۡ وَأَتَىٰهُمُ ٱلۡعَذَابُ مِنۡ حَيۡثُ لَا يَشۡعُرُونَ

Mekke kafirlerinden once gelenler de hileler kurmuslardı. Allah da kurdukları binalara (kudretiyle) temellerinden geldi de, catı, tepelerinden uzerlerine coktu. Boylece azap, kendilerine duyamıyacakları yerden geldi
Surah An-Nahl, Verse 26


ثُمَّ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ يُخۡزِيهِمۡ وَيَقُولُ أَيۡنَ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ كُنتُمۡ تُشَـٰٓقُّونَ فِيهِمۡۚ قَالَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡعِلۡمَ إِنَّ ٱلۡخِزۡيَ ٱلۡيَوۡمَ وَٱلسُّوٓءَ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ

Sonra kıyamet gunu, Allah, o kafirleri zelil ve perisan edecek ve soyle buyuracak: “- Nerede o haklarında muminlere muhalefet edip durdugunuz ortaklarım?” Kendilerine ilim verilen Peygamberlerle muminler: “-Gercekten butun sefalet ve zillet, bugun kafirler uzerinedir.” diyeceklerdir
Surah An-Nahl, Verse 27


ٱلَّذِينَ تَتَوَفَّىٰهُمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ ظَالِمِيٓ أَنفُسِهِمۡۖ فَأَلۡقَوُاْ ٱلسَّلَمَ مَا كُنَّا نَعۡمَلُ مِن سُوٓءِۭۚ بَلَىٰٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمُۢ بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Kufretmekle nefislerine zulmedenlerin canlarını Melekler alacagı zaman, onlar soyle diyerek teslim olurlar: “-Biz, hic bir fenalık yapmıyorduk.” Hayır, Allah sizin ne yapmıs oldugunuzu cok iyi bilendir
Surah An-Nahl, Verse 28


فَٱدۡخُلُوٓاْ أَبۡوَٰبَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَاۖ فَلَبِئۡسَ مَثۡوَى ٱلۡمُتَكَبِّرِينَ

O halde, icinde ebedi kalmak uzere, hepiniz cehennem kapılarından giriniz bakalım!... Iste buyuklenenlerin (hakkı kabul etmiyenlerin) yeri ne kotudur
Surah An-Nahl, Verse 29


۞وَقِيلَ لِلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ مَاذَآ أَنزَلَ رَبُّكُمۡۚ قَالُواْ خَيۡرٗاۗ لِّلَّذِينَ أَحۡسَنُواْ فِي هَٰذِهِ ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٞۚ وَلَدَارُ ٱلۡأٓخِرَةِ خَيۡرٞۚ وَلَنِعۡمَ دَارُ ٱلۡمُتَّقِينَ

Allah’dan korkup sirkten sakınanlara ise: “- Rabbiniz ne indirdi?” denildigi zaman: “-Hayır indirdi.” demislerdir. Bu dunyada guzel amel isleyenlere, guzel bir mukafat var. Ahiret yurdu (cennet) ise, (dunya ve icindekilerden) elbette daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu da ne hos
Surah An-Nahl, Verse 30


جَنَّـٰتُ عَدۡنٖ يَدۡخُلُونَهَا تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ لَهُمۡ فِيهَا مَا يَشَآءُونَۚ كَذَٰلِكَ يَجۡزِي ٱللَّهُ ٱلۡمُتَّقِينَ

O yurd, Adn cennetleridir ki, oraya girecekler, (agacları) altından ırmaklar akar. Orada ne isterlerse, hep kendileri icin mevcut... iste Allah, takva sahiplerini boyle mukafatlandırır
Surah An-Nahl, Verse 31


ٱلَّذِينَ تَتَوَفَّىٰهُمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ طَيِّبِينَ يَقُولُونَ سَلَٰمٌ عَلَيۡكُمُ ٱدۡخُلُواْ ٱلۡجَنَّةَ بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarını hos ve rahat oldukları halde alırlar: “- Selam size. Yapmıs oldugunuz guzel islerin mukafatı olarak girin cennet’e...”derler
Surah An-Nahl, Verse 32


هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّآ أَن تَأۡتِيَهُمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ أَوۡ يَأۡتِيَ أَمۡرُ رَبِّكَۚ كَذَٰلِكَ فَعَلَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ وَمَا ظَلَمَهُمُ ٱللَّهُ وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ

Su kafirler, ancak kendilerine, ruhlarını alacak o meleklerin gelmesini veya Rabbinin azap emrinin (kıyametin) gelip catmasını beklerler. Bunların isledigi kufur gibi, kendilerinden once gelen ummetler de isledi. (Kendilerini helak etmekle) Allah onlara zulum yapmadı; fakat onlar (kufretmekle) kendi nefislerine zulmetmislerdi
Surah An-Nahl, Verse 33


فَأَصَابَهُمۡ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُواْ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ

Bunun icin, yaptıkları fena islerin cezası, baslarına felaket oldu ve alay edip durdukları o azab, kendilerini kusatıverdi
Surah An-Nahl, Verse 34


وَقَالَ ٱلَّذِينَ أَشۡرَكُواْ لَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ مَا عَبَدۡنَا مِن دُونِهِۦ مِن شَيۡءٖ نَّحۡنُ وَلَآ ءَابَآؤُنَا وَلَا حَرَّمۡنَا مِن دُونِهِۦ مِن شَيۡءٖۚ كَذَٰلِكَ فَعَلَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ فَهَلۡ عَلَى ٱلرُّسُلِ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُ ٱلۡمُبِينُ

Bir de Allah’a ortak kosanlar, (musrikler) soyle dediler: “- Allah dileseydi, ne biz, ne de Atalarımız kendisinden baska hic bir seye tapmazdık; onun emri dısında hic bir seyi haram kılmazdık.” Kendilerinden evvelkiler de boyle yaptılar (peygamberlerinin getirdiklerini inkar ettiler). Buna karsı Peygamberlerin vazifesi, ancak acık bir tebligdir
Surah An-Nahl, Verse 35


وَلَقَدۡ بَعَثۡنَا فِي كُلِّ أُمَّةٖ رَّسُولًا أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ وَٱجۡتَنِبُواْ ٱلطَّـٰغُوتَۖ فَمِنۡهُم مَّنۡ هَدَى ٱللَّهُ وَمِنۡهُم مَّنۡ حَقَّتۡ عَلَيۡهِ ٱلضَّلَٰلَةُۚ فَسِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُكَذِّبِينَ

Celalim hakakı icin, biz, her ummete; “-Allah’a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakının.” diye bir Peygamber gonderdik. Sonra iclerinden bir kısmına Allah hidayet etti, bir kısmının da uzerine sapıklık vacip oldu. Simdi yeryuzunde bir gezip dolasın da, bakın ki, Peygamberleri tekzip edenlerin sonun ne olmustur
Surah An-Nahl, Verse 36


إِن تَحۡرِصۡ عَلَىٰ هُدَىٰهُمۡ فَإِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهۡدِي مَن يُضِلُّۖ وَمَا لَهُم مِّن نَّـٰصِرِينَ

(Ey Rasulum) sen, o kafirlerin hidayet bulmalarına cok istekli isen (de care yok), her halde Allah dalalette bırakacagı kimselere hidayet vermez. Onların hic bir yardımcısı da yoktur
Surah An-Nahl, Verse 37


وَأَقۡسَمُواْ بِٱللَّهِ جَهۡدَ أَيۡمَٰنِهِمۡ لَا يَبۡعَثُ ٱللَّهُ مَن يَمُوتُۚ بَلَىٰ وَعۡدًا عَلَيۡهِ حَقّٗا وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ

Onlar: “- Allah, olen kimseyi diriltmez.” diye en kuvvetli yeminleriyle Allah’a yemin ettiler. Hayır, bu oluleri diriltmek, Allah uzerine gerceklesen bir vaaddir; fakat insanların cogu bilmezler
Surah An-Nahl, Verse 38


لِيُبَيِّنَ لَهُمُ ٱلَّذِي يَخۡتَلِفُونَ فِيهِ وَلِيَعۡلَمَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَنَّهُمۡ كَانُواْ كَٰذِبِينَ

Allah, oldukten sonra diriltecek ki, o kafirlere ihtilaf ettikleri, (kabul etmedikleri) din islerini beyan etsin ve bunu inkar edenler, kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler
Surah An-Nahl, Verse 39


إِنَّمَا قَوۡلُنَا لِشَيۡءٍ إِذَآ أَرَدۡنَٰهُ أَن نَّقُولَ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ

Biz de bir seyi diledigimiz zaman, ona sozumuz sadece soyle dememizdir: “- Ol” , o da hemen oluverir
Surah An-Nahl, Verse 40


وَٱلَّذِينَ هَاجَرُواْ فِي ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مَا ظُلِمُواْ لَنُبَوِّئَنَّهُمۡ فِي ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٗۖ وَلَأَجۡرُ ٱلۡأٓخِرَةِ أَكۡبَرُۚ لَوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ

Kendilerine zulum yapıldıktan sonra Allah yolunda (dinini korumak icin) hicret edenleri, elbette dunyada guzel bir sekilde yerlestiririz. (kureysin zulmunden hicret edenleri, iyi bir surette Medine’de yerlestiririz). Ahiret mukafatı ise, muhakkak ki daha buyuktur, eger iman etmiyenler bunu bilseler
Surah An-Nahl, Verse 41


ٱلَّذِينَ صَبَرُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُونَ

O muhacirler, musriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkul edenlerdir
Surah An-Nahl, Verse 42


وَمَآ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ إِلَّا رِجَالٗا نُّوحِيٓ إِلَيۡهِمۡۖ فَسۡـَٔلُوٓاْ أَهۡلَ ٱلذِّكۡرِ إِن كُنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ

(Ey Rasulum!) Senden once de, kendilerine vahiyde bulundugumuz erkeklerden baskasını Peygamber olarak gondermedik. Eger bunu bilmiyorsanız, Tevrat ve Incil alimlerine sorun
Surah An-Nahl, Verse 43


بِٱلۡبَيِّنَٰتِ وَٱلزُّبُرِۗ وَأَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ٱلذِّكۡرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيۡهِمۡ وَلَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُونَ

Biz, o Peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gonderdik. Ey Rasulum, sana da Kur’an’ı indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara anlatasın olur ki; iyice dusunurler
Surah An-Nahl, Verse 44


أَفَأَمِنَ ٱلَّذِينَ مَكَرُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ أَن يَخۡسِفَ ٱللَّهُ بِهِمُ ٱلۡأَرۡضَ أَوۡ يَأۡتِيَهُمُ ٱلۡعَذَابُ مِنۡ حَيۡثُ لَا يَشۡعُرُونَ

Artık fenalık tuzaklarını kuranlar, Allah’ın kendilerini yere gecirmesinden, yahud bilemiyecekleri taraftan kendilerine azap inmesinden emin mi oldular
Surah An-Nahl, Verse 45


أَوۡ يَأۡخُذَهُمۡ فِي تَقَلُّبِهِمۡ فَمَا هُم بِمُعۡجِزِينَ

Yahud gezip dolasırlarken (Allah’ın azabı) kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Ustelik onlar, azabı engelleyiciler de degillerdir
Surah An-Nahl, Verse 46


أَوۡ يَأۡخُذَهُمۡ عَلَىٰ تَخَوُّفٖ فَإِنَّ رَبَّكُمۡ لَرَءُوفٞ رَّحِيمٌ

Yahut da kendilerini azar azar yakalayıp helak etmesinden emin mi oldular? Su halde azabı tacil etmemekle, Rabbin gercekten cok sefkatlidir, cok merhametlidir
Surah An-Nahl, Verse 47


أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ إِلَىٰ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ مِن شَيۡءٖ يَتَفَيَّؤُاْ ظِلَٰلُهُۥ عَنِ ٱلۡيَمِينِ وَٱلشَّمَآئِلِ سُجَّدٗا لِّلَّهِ وَهُمۡ دَٰخِرُونَ

Onlar, Allah’ın yarattıgı (agac gibi) herhangi bir seyi gormediler mi ki, golgeleri, Allah’ın kudretine boyun egerek sag ve sol taraflardan Allah’a secde eder oldugu halde meyledip donuyor
Surah An-Nahl, Verse 48


وَلِلَّهِۤ يَسۡجُدُۤ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ مِن دَآبَّةٖ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ وَهُمۡ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ

Goklerde ve yerde olan canlılarla Melekler, kibirlenmedikleri halde hep Allah’a secde ederler
Surah An-Nahl, Verse 49


يَخَافُونَ رَبَّهُم مِّن فَوۡقِهِمۡ وَيَفۡعَلُونَ مَا يُؤۡمَرُونَ۩

Kendilerine hakim olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları her seyi (melekler) yaparlar
Surah An-Nahl, Verse 50


۞وَقَالَ ٱللَّهُ لَا تَتَّخِذُوٓاْ إِلَٰهَيۡنِ ٱثۡنَيۡنِۖ إِنَّمَا هُوَ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞ فَإِيَّـٰيَ فَٱرۡهَبُونِ

Allah da soyle buyurdu: “- Iki ilah edinmeyin. O, ancak bir Ilah’dır; onun icin yalnız benden korkun.”
Surah An-Nahl, Verse 51


وَلَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَهُ ٱلدِّينُ وَاصِبًاۚ أَفَغَيۡرَ ٱللَّهِ تَتَّقُونَ

Goklerde ve yerde her ne varsa, hepsi O’nundur. Din de daima Onundur, (itaat devamlı olarak ona mahsustur). Boyle iken, siz Allah’ın gayrinden mi korkuyorsunuz
Surah An-Nahl, Verse 52


وَمَا بِكُم مِّن نِّعۡمَةٖ فَمِنَ ٱللَّهِۖ ثُمَّ إِذَا مَسَّكُمُ ٱلضُّرُّ فَإِلَيۡهِ تَجۡـَٔرُونَ

Sizdeki her nimet Allah’dandır. Sonra size keder dokundugu zaman da, hep ona yalvarır yakarırsınız
Surah An-Nahl, Verse 53


ثُمَّ إِذَا كَشَفَ ٱلضُّرَّ عَنكُمۡ إِذَا فَرِيقٞ مِّنكُم بِرَبِّهِمۡ يُشۡرِكُونَ

Sonra Allah, bu kederi sizden kaldırdıgı zaman, bir de bakarsınız ki, icinizden bir topluluk Rablerine ortak kosuyorlar. (*) Dikkat! Secde ayetidir
Surah An-Nahl, Verse 54


لِيَكۡفُرُواْ بِمَآ ءَاتَيۡنَٰهُمۡۚ فَتَمَتَّعُواْ فَسَوۡفَ تَعۡلَمُونَ

Bunu, kendilerine verdigimiz nimete nankorluk etmek icin yaparlar. Simdi zevk edip keyfinize bakın; fakat pek yakında (basınıza gelecek akıbeti) bileceksiniz
Surah An-Nahl, Verse 55


وَيَجۡعَلُونَ لِمَا لَا يَعۡلَمُونَ نَصِيبٗا مِّمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡۗ تَٱللَّهِ لَتُسۡـَٔلُنَّ عَمَّا كُنتُمۡ تَفۡتَرُونَ

Bir de musrikler, kendilerine rızık olarak verdigimiz seylerden (hayvanat ve ekinlerden) tutuyorlar da, hic bir sey bilmiyen putlara hisse ayırıyorlar. Allah’a yemin olsun ki, siz, bu yaptıgınız iftiralardan (putlar ilahımızdır ve onların da bir hissesi vardır sozunden) mutlaka sorumlu tutulacaksınız
Surah An-Nahl, Verse 56


وَيَجۡعَلُونَ لِلَّهِ ٱلۡبَنَٰتِ سُبۡحَٰنَهُۥ وَلَهُم مَّا يَشۡتَهُونَ

Hem Allah’a kızlar da isnad ediyorlar (Melekler Allah’ın kızlarıdır, diyorlar.) Hasa, Allah bunlardan munezzehtir. Tuhaf sey! Halbuki kendilerinin istedigi oglan cocuktur
Surah An-Nahl, Verse 57


وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُم بِٱلۡأُنثَىٰ ظَلَّ وَجۡهُهُۥ مُسۡوَدّٗا وَهُوَ كَظِيمٞ

Onlardan birine, kız dogum haberi (bir kızın dogdu!) mujdelendigi zaman, ofkelenerek yuzu kararıyor
Surah An-Nahl, Verse 58


يَتَوَٰرَىٰ مِنَ ٱلۡقَوۡمِ مِن سُوٓءِ مَا بُشِّرَ بِهِۦٓۚ أَيُمۡسِكُهُۥ عَلَىٰ هُونٍ أَمۡ يَدُسُّهُۥ فِي ٱلتُّرَابِۗ أَلَا سَآءَ مَا يَحۡكُمُونَ

Verilen mujdenin bıraktıgı kotu tesirle utanıp kavminden gizleniyor; acaba o cocugu zillet ve horluga katlanarak saklayacak mı, yoksa topraga mı gomecek? Bak ki, hukum verdikleri seyler ne kotu
Surah An-Nahl, Verse 59


لِلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ مَثَلُ ٱلسَّوۡءِۖ وَلِلَّهِ ٱلۡمَثَلُ ٱلۡأَعۡلَىٰۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ

Ahirete iman etmiyenler icin kotu sıfatlar var. En yuksek sıfatlar ise Allah’ındır. O Aziz’dir, Hakim’dir
Surah An-Nahl, Verse 60


وَلَوۡ يُؤَاخِذُ ٱللَّهُ ٱلنَّاسَ بِظُلۡمِهِم مَّا تَرَكَ عَلَيۡهَا مِن دَآبَّةٖ وَلَٰكِن يُؤَخِّرُهُمۡ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗىۖ فَإِذَا جَآءَ أَجَلُهُمۡ لَا يَسۡتَـٔۡخِرُونَ سَاعَةٗ وَلَا يَسۡتَقۡدِمُونَ

Eger Allah, zulumleri (gunahları) yuzunden insanları hesaba cekiverseydi, yeryuzunde kımıldayan tek bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları takdir edilen bir muddete kadar geciktirir. Muddetleri (ecelleri) de geldigi zaman, ne bir an geri kalabilirler, ne de one gecebilirler
Surah An-Nahl, Verse 61


وَيَجۡعَلُونَ لِلَّهِ مَا يَكۡرَهُونَۚ وَتَصِفُ أَلۡسِنَتُهُمُ ٱلۡكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ ٱلۡحُسۡنَىٰۚ لَا جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ ٱلنَّارَ وَأَنَّهُم مُّفۡرَطُونَ

Hem kendilerinin hoslanmamakta oldukları kızları Allah’a isnad ediyorlar, hem de: “-En guzel akıbet onlarınmıs.” diye dilleri kendilerine yalan soyluyor. Care yok, ates onların... Oraya en onde gidip kalacaklardır
Surah An-Nahl, Verse 62


تَٱللَّهِ لَقَدۡ أَرۡسَلۡنَآ إِلَىٰٓ أُمَمٖ مِّن قَبۡلِكَ فَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَهُوَ وَلِيُّهُمُ ٱلۡيَوۡمَ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ

Allah’a yemin olsun ki, biz, senden once bir cok ummetlere Peygamberler gonderdik de Seytan, onlara, amellerini bezeyip guzel gosterdi. Bugun de o Seytan, kafirlerin dostudur (senden onceki peygamberler tekzip edildikleri gibi, simdi seni de tekzip ediyorlar.) Onlara cok acıklı bir azap var
Surah An-Nahl, Verse 63


وَمَآ أَنزَلۡنَا عَلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ إِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ ٱلَّذِي ٱخۡتَلَفُواْ فِيهِ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٗ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ

Ey Rasulum, bu Kur’an’ı sana ancak insanların ayrılıga dustukleri din islerini beyan etmek icin ve iman edecek kimselere bir hidayet, bir rahmet olsun diye indirdik
Surah An-Nahl, Verse 64


وَٱللَّهُ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَحۡيَا بِهِ ٱلۡأَرۡضَ بَعۡدَ مَوۡتِهَآۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَسۡمَعُونَ

Allah gokten bir yagmur indirdi de onunla Arz’a, olumunden (bitkileri kuruduktan) sonra hayat verdi; bitkileri yesertti. Suphesiz ki bunda, ibret kulagı ile dinleyenler icin, oldukten sonra dirilmege bir alamet var
Surah An-Nahl, Verse 65


وَإِنَّ لَكُمۡ فِي ٱلۡأَنۡعَٰمِ لَعِبۡرَةٗۖ نُّسۡقِيكُم مِّمَّا فِي بُطُونِهِۦ مِنۢ بَيۡنِ فَرۡثٖ وَدَمٖ لَّبَنًا خَالِصٗا سَآئِغٗا لِّلشَّـٰرِبِينَ

Gercekten sut veren hayvanlarda da size bir ibret vardır: Size, onların karnındaki iskembe pisligi ile kan arasından halis bir sut iciriyoruz ki, icenlerin bogazından afiyetle gecer
Surah An-Nahl, Verse 66


وَمِن ثَمَرَٰتِ ٱلنَّخِيلِ وَٱلۡأَعۡنَٰبِ تَتَّخِذُونَ مِنۡهُ سَكَرٗا وَرِزۡقًا حَسَنًاۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ

Hurma ve uzum agaclarının meyvalarından da icki ve guzel bir rızık edinirsiniz. Muhakkak ki bunda aklı olup dusunen bir topluluk icin (Allah’ın kudretine delalet eden) bir alamet var... (Bu ayet-i kerime icki haram kılınmadan once Mekke’de nazil olmustur)
Surah An-Nahl, Verse 67


وَأَوۡحَىٰ رَبُّكَ إِلَى ٱلنَّحۡلِ أَنِ ٱتَّخِذِي مِنَ ٱلۡجِبَالِ بُيُوتٗا وَمِنَ ٱلشَّجَرِ وَمِمَّا يَعۡرِشُونَ

Senin Rabbin, bal arasına da soyle vahy etti: “- Daglardan, agaclardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin
Surah An-Nahl, Verse 68


ثُمَّ كُلِي مِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ فَٱسۡلُكِي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلٗاۚ يَخۡرُجُ مِنۢ بُطُونِهَا شَرَابٞ مُّخۡتَلِفٌ أَلۡوَٰنُهُۥ فِيهِ شِفَآءٞ لِّلنَّاسِۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَتَفَكَّرُونَ

Sonra meyvaların hepsinden ye de, Rabbinin sana has kıldıgı (sasırmayacagın) yaylım yollarına cık.” O arıların karınlarından renkleri muhtelif bal cıkar ki, onda insanlar icin sifa vardır. Dogrusu bunda da dusunecek bir topluluk icin (Allah’ın hikmet ve emrine delalet eden) buyuk bir alamet var
Surah An-Nahl, Verse 69


وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ ثُمَّ يَتَوَفَّىٰكُمۡۚ وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ إِلَىٰٓ أَرۡذَلِ ٱلۡعُمُرِ لِكَيۡ لَا يَعۡلَمَ بَعۡدَ عِلۡمٖ شَيۡـًٔاۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٞ قَدِيرٞ

Allah sizi yarattı, sonra da sizi O oldurecek. Icinizden kimi de en dusuk ihtiyarlıga (75-90 yaslarına) cevrilir ki, (daha once) bilgi sahibi olduktan sonra, (artık unutup) bilmez olsun. Gercekten Allah Alim’dir, Kadir’dir
Surah An-Nahl, Verse 70


وَٱللَّهُ فَضَّلَ بَعۡضَكُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ فِي ٱلرِّزۡقِۚ فَمَا ٱلَّذِينَ فُضِّلُواْ بِرَآدِّي رِزۡقِهِمۡ عَلَىٰ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُمۡ فَهُمۡ فِيهِ سَوَآءٌۚ أَفَبِنِعۡمَةِ ٱللَّهِ يَجۡحَدُونَ

Allah rızık hakkında bir kısmınızı bir kısmınızdan ustun kıldı. Kendilerine fazla rızık verilenler de, rızıklarını elleri altında bulunanlara vermiyorlar ki, onda musavi olsunlar. (Iste boyle kole ve hizmetcilerini mallarına ortak etmiyenler, Allah’a nasıl, kudreti altındaki seyleri ortak ediyorlar?) Simdi Allah’ın nimetini mi inkar ediyorlar
Surah An-Nahl, Verse 71


وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنۡ أَنفُسِكُمۡ أَزۡوَٰجٗا وَجَعَلَ لَكُم مِّنۡ أَزۡوَٰجِكُم بَنِينَ وَحَفَدَةٗ وَرَزَقَكُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِۚ أَفَبِٱلۡبَٰطِلِ يُؤۡمِنُونَ وَبِنِعۡمَتِ ٱللَّهِ هُمۡ يَكۡفُرُونَ

Allah, size kendilerinizden zevceler verdi ve zevcelerinizden de, sizin icin, ogullarla torunlar yarattı, sizi guzel ve pak nimetlerden rızıklandırdı. Simdi batıla (putlara) iman ediyorlar da Allah’ın nimetini (Islam’ı) inkar mı ediyorlar
Surah An-Nahl, Verse 72


وَيَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَمۡلِكُ لَهُمۡ رِزۡقٗا مِّنَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ شَيۡـٔٗا وَلَا يَسۡتَطِيعُونَ

Musrikler, kendilerine, ne goklerden, ne de yerden hic bir rızık vermeye sahip olmayan ve buna gucleri yetmiyen Allah’dan baska seylere (putlara) tapıyorlar
Surah An-Nahl, Verse 73


فَلَا تَضۡرِبُواْ لِلَّهِ ٱلۡأَمۡثَالَۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ وَأَنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ

Artık Allah’a ortak kosmayın, cunku Allah, esi bulunmadıgını biliyor. Siz ise, bu gercegi bilmiyorsunuz
Surah An-Nahl, Verse 74


۞ضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلًا عَبۡدٗا مَّمۡلُوكٗا لَّا يَقۡدِرُ عَلَىٰ شَيۡءٖ وَمَن رَّزَقۡنَٰهُ مِنَّا رِزۡقًا حَسَنٗا فَهُوَ يُنفِقُ مِنۡهُ سِرّٗا وَجَهۡرًاۖ هَلۡ يَسۡتَوُۥنَۚ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ

Allah, sunu temsil buyurdu: Hic bir tasarrufa gucu yetmiyen halis bir kole, bir de tarafımızdan kendisine guzel bir rızık verilip de ondan gizli ve asikar harcayan kimse... Hic bunlar musavi olur mu? (O halde putları Allah’a nasıl es tutuyorlar?). Butun hamd Allah’a mahsustur. Dogrusu insanların cogu (Bu hakikatleri) bilmezler
Surah An-Nahl, Verse 75


وَضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلٗا رَّجُلَيۡنِ أَحَدُهُمَآ أَبۡكَمُ لَا يَقۡدِرُ عَلَىٰ شَيۡءٖ وَهُوَ كَلٌّ عَلَىٰ مَوۡلَىٰهُ أَيۡنَمَا يُوَجِّههُّ لَا يَأۡتِ بِخَيۡرٍ هَلۡ يَسۡتَوِي هُوَ وَمَن يَأۡمُرُ بِٱلۡعَدۡلِ وَهُوَ عَلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ

Allah su iki adamı da misal getirdi: Bunlardan biri dilsizdir, hicbir seye gucu yetmez; efendisine sade bir agırlıktır, efendisi onu ne tarafa gonderse hic bir hayra yaramaz. Hic bu, adaletle emreden ve dogru yolda bulunan kimseye musavi (es) olabilir mi? (Iste hak dini gonderen, insanlara her turlu nimet ve rahmet ihsan eden Allah, hic bir fayda ve zarara gucleri yetmiyen putlara ortak tutulabilir mi)
Surah An-Nahl, Verse 76


وَلِلَّهِ غَيۡبُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَمَآ أَمۡرُ ٱلسَّاعَةِ إِلَّا كَلَمۡحِ ٱلۡبَصَرِ أَوۡ هُوَ أَقۡرَبُۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ

Butun goklerin ve arzın gaybını bilmek Allah’a mahsustur. Kıyametin olus isi de (veya Allah’ın ilminde kıyametin gelis vakti) ancak goz kırpması gibidir, yahud ondan daha sur’atlidir. Suphe yok ki Allah her seye kadirdir
Surah An-Nahl, Verse 77


وَٱللَّهُ أَخۡرَجَكُم مِّنۢ بُطُونِ أُمَّهَٰتِكُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ شَيۡـٔٗا وَجَعَلَ لَكُمُ ٱلسَّمۡعَ وَٱلۡأَبۡصَٰرَ وَٱلۡأَفۡـِٔدَةَ لَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ

Siz hicbir sey bilmezken Allah, sizi, analarınızın karnından cıkardı ve size kulaklar, gozler, kalbler verdi ki (iman edip) sukredesiniz
Surah An-Nahl, Verse 78


أَلَمۡ يَرَوۡاْ إِلَى ٱلطَّيۡرِ مُسَخَّرَٰتٖ فِي جَوِّ ٱلسَّمَآءِ مَا يُمۡسِكُهُنَّ إِلَّا ٱللَّهُۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ

Gok boslugunda ucmaga mahkum edilen kuslara bakmadılar mı? Onları (kanatlarını acarken ve kapatırken) ancak Allah (kudreti ile) tutuyor. Elbette bunda iman edecek bir topluluk icin, (ibret alacak) cok alametler var
Surah An-Nahl, Verse 79


وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنۢ بُيُوتِكُمۡ سَكَنٗا وَجَعَلَ لَكُم مِّن جُلُودِ ٱلۡأَنۡعَٰمِ بُيُوتٗا تَسۡتَخِفُّونَهَا يَوۡمَ ظَعۡنِكُمۡ وَيَوۡمَ إِقَامَتِكُمۡ وَمِنۡ أَصۡوَافِهَا وَأَوۡبَارِهَا وَأَشۡعَارِهَآ أَثَٰثٗا وَمَتَٰعًا إِلَىٰ حِينٖ

Allah, size evlerinizi bir barınak yaptı. Hem goc gununuzde, hem ikametiniz gununde; davar derilerinden hafifce tasıyacagınız cadırlarla, (onların) yunlerinden, yapagılarından, kıllarından da, eskiyecek bir zamana kadar, size (elbise, halı, kilim gibi) esya ve ticaret malı yaptı
Surah An-Nahl, Verse 80


وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّمَّا خَلَقَ ظِلَٰلٗا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ ٱلۡجِبَالِ أَكۡنَٰنٗا وَجَعَلَ لَكُمۡ سَرَٰبِيلَ تَقِيكُمُ ٱلۡحَرَّ وَسَرَٰبِيلَ تَقِيكُم بَأۡسَكُمۡۚ كَذَٰلِكَ يُتِمُّ نِعۡمَتَهُۥ عَلَيۡكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تُسۡلِمُونَ

Allah, yarattıgı (ev, agac ve bulut gibi) seylerden size golgeler yaptı; size daglardan siperler yaptı; size, kendinizi sıcak ve soguktan koruyacak elbiselerle, harbde sizi koruyacak zırhlı giyim esyası yaptı. Iste boylece Allah, uzerinizde olan nimetini tamamlıyor ki, emirlerine boyun egip itaat edesiniz
Surah An-Nahl, Verse 81


فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَإِنَّمَا عَلَيۡكَ ٱلۡبَلَٰغُ ٱلۡمُبِينُ

Eger buna karsı yine yuz cevirirlerse (islamı kabul etmezlerse), ey Rasulum, senin uzerine dusen ancak acık bir tebligdir. (Bu ayet-i kerime kıtal ayetinden once nazil olmustur)
Surah An-Nahl, Verse 82


يَعۡرِفُونَ نِعۡمَتَ ٱللَّهِ ثُمَّ يُنكِرُونَهَا وَأَكۡثَرُهُمُ ٱلۡكَٰفِرُونَ

Musrikler, Allah’ın nimetini tanırlar ikrar ederler. Sonra (Allah’dan baskasına ibadet ederek) onu inkar ederler. Onların cogu kafirlerdir
Surah An-Nahl, Verse 83


وَيَوۡمَ نَبۡعَثُ مِن كُلِّ أُمَّةٖ شَهِيدٗا ثُمَّ لَا يُؤۡذَنُ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ وَلَا هُمۡ يُسۡتَعۡتَبُونَ

Kıyamet gununde her ummetten Peygamberlerini bir sahid gonderecegiz ki, muminlerin imanına ve kafirlerin kufrune sahidlik etsinler. Sonra o kafirlere, (ozur dilemek icin) ne izin verilecek, ne de Allah’ın razı oldugu seye donus kendilerinden istenecek veya kabul olunacak
Surah An-Nahl, Verse 84


وَإِذَا رَءَا ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ ٱلۡعَذَابَ فَلَا يُخَفَّفُ عَنۡهُمۡ وَلَا هُمۡ يُنظَرُونَ

O zalimler (kafirler) cehennem azabını gorunce, artık bu azab kendilerinden ne hafifletilecek, ne de onlara muhlet verilecek
Surah An-Nahl, Verse 85


وَإِذَا رَءَا ٱلَّذِينَ أَشۡرَكُواْ شُرَكَآءَهُمۡ قَالُواْ رَبَّنَا هَـٰٓؤُلَآءِ شُرَكَآؤُنَا ٱلَّذِينَ كُنَّا نَدۡعُواْ مِن دُونِكَۖ فَأَلۡقَوۡاْ إِلَيۡهِمُ ٱلۡقَوۡلَ إِنَّكُمۡ لَكَٰذِبُونَ

Dunyada Allah’a ortak kosan musrikler, ahirette bu ortaklarını (putlarını) gorunce: “- Ey Rabbimiz! Bunlar, seni bırakıp da kendilerine taptıgımız ortaklarımızdır.” diyecekler. Tapındıkları putlar da onlara su cevabı vereceklerdir: “- Muhakkak surette siz yalancısınız, biz sizi kendimize ibadete cagırmadık.”
Surah An-Nahl, Verse 86


وَأَلۡقَوۡاْ إِلَى ٱللَّهِ يَوۡمَئِذٍ ٱلسَّلَمَۖ وَضَلَّ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يَفۡتَرُونَ

Ve o gun zalimler, gunahlarını itirafla Allah’ın hukmune teslim olmus olacaklar ve uydurdukları putlar da kendilerini bırakıp gitmis bulunacaktır
Surah An-Nahl, Verse 87


ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَصَدُّواْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ زِدۡنَٰهُمۡ عَذَابٗا فَوۡقَ ٱلۡعَذَابِ بِمَا كَانُواْ يُفۡسِدُونَ

O kafir olanlara ve Allah yolundan (Islam’dan) insanları cevirenlere; biz, baskalarını da ifsad ettiklerinden, (kufurlerinden oturu hak kazandıkları) azab ustune azab ziyade etmisizdir
Surah An-Nahl, Verse 88


وَيَوۡمَ نَبۡعَثُ فِي كُلِّ أُمَّةٖ شَهِيدًا عَلَيۡهِم مِّنۡ أَنفُسِهِمۡۖ وَجِئۡنَا بِكَ شَهِيدًا عَلَىٰ هَـٰٓؤُلَآءِۚ وَنَزَّلۡنَا عَلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ تِبۡيَٰنٗا لِّكُلِّ شَيۡءٖ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٗ وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُسۡلِمِينَ

Kıyamet gunu, her ummet icinden kendileri uzerine Peygamberlerini bir sahid gonderecegiz ve seni de su ummetin uzerine sahid getirecegiz (Ey Rasulum). Sana bu kitabı (Kur’an’ı), her seyi beyan etmek icin ve bir hidayet, bir rahmet, muminlere de bir mujde olarak perderpey indirdik
Surah An-Nahl, Verse 89


۞إِنَّ ٱللَّهَ يَأۡمُرُ بِٱلۡعَدۡلِ وَٱلۡإِحۡسَٰنِ وَإِيتَآيِٕ ذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَيَنۡهَىٰ عَنِ ٱلۡفَحۡشَآءِ وَٱلۡمُنكَرِ وَٱلۡبَغۡيِۚ يَعِظُكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ

Muhakkak ki Allah, adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emrediyor. Zinadan, fenalıklardan ve insanlara zulum yapmaktan da nehyediyor. Size boyle ogud veriyor ki, benimseyip tutasınız. (ADALET: Her seyi yerli yerine koymak demektir. Zulmun zıddıdır. Her hakkın bası, Allah hakkı oldugundan ona ortak kosmamak, tevhide iman etmek esastır. Bundan sonra ilahi olculere gore her seyin hakkını vermek adalettir. IHSAN: Farzları yerine getirmek, Allah’ı gorur gibi kendisine ibadet etmek, bir seyi guzel ve iyi yapmak manalarına gelir)
Surah An-Nahl, Verse 90


وَأَوۡفُواْ بِعَهۡدِ ٱللَّهِ إِذَا عَٰهَدتُّمۡ وَلَا تَنقُضُواْ ٱلۡأَيۡمَٰنَ بَعۡدَ تَوۡكِيدِهَا وَقَدۡ جَعَلۡتُمُ ٱللَّهَ عَلَيۡكُمۡ كَفِيلًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا تَفۡعَلُونَ

Bir de andlasma (baglantı) yaptıgınız zaman Allah’ın ahdini yerine getirin ve yeminleri saglama bagladıktan sonra, onları bozmayın; Allah’ı uzerine sahid tuttugunuz halde, nasıl olur da bozarsınız!... Suphe yok ki Allah, yaptıgınız her seyi bilir
Surah An-Nahl, Verse 91


وَلَا تَكُونُواْ كَٱلَّتِي نَقَضَتۡ غَزۡلَهَا مِنۢ بَعۡدِ قُوَّةٍ أَنكَٰثٗا تَتَّخِذُونَ أَيۡمَٰنَكُمۡ دَخَلَۢا بَيۡنَكُمۡ أَن تَكُونَ أُمَّةٌ هِيَ أَرۡبَىٰ مِنۡ أُمَّةٍۚ إِنَّمَا يَبۡلُوكُمُ ٱللَّهُ بِهِۦۚ وَلَيُبَيِّنَنَّ لَكُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ مَا كُنتُمۡ فِيهِ تَخۡتَلِفُونَ

Bir ummet diger bir ummet’den daha ziyadedir, diye (kafirlerin cokluguna bakıp) yeminlerinizi aranızda hile edinerek, o ipligini saglamca egirdikten sonra bozan kadın gibi olmayın. Gercekten Allah, sizi bununla (ahde vefa ile) imtihan eder; ve dunyada ayrılıga dustugunuz seyi, kıyamet gununde muhakkak size acıklayacaktır
Surah An-Nahl, Verse 92


وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَجَعَلَكُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَلَٰكِن يُضِلُّ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِي مَن يَشَآءُۚ وَلَتُسۡـَٔلُنَّ عَمَّا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ

Allah dileseydi, elbette hepinizi tek bir ummet yapardı. Fakat Allah diledigini sapıtır ve diledigine de hidayet verir. Muhakkak surette hepiniz, butun yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız
Surah An-Nahl, Verse 93


وَلَا تَتَّخِذُوٓاْ أَيۡمَٰنَكُمۡ دَخَلَۢا بَيۡنَكُمۡ فَتَزِلَّ قَدَمُۢ بَعۡدَ ثُبُوتِهَا وَتَذُوقُواْ ٱلسُّوٓءَ بِمَا صَدَدتُّمۡ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَكُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ

Yeminlerinizi, aranızda fesada bir vesile edinmeyin ki, sonra saglam basmısken bir ayak kayar da, Allah yolundan saptıgınız icin dunyada fena azab tadarsınız; ahirette de size buyuk bir azab olur
Surah An-Nahl, Verse 94


وَلَا تَشۡتَرُواْ بِعَهۡدِ ٱللَّهِ ثَمَنٗا قَلِيلًاۚ إِنَّمَا عِندَ ٱللَّهِ هُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ

Allah’ın ahdini az bir bedel karsılıgında degismeyin. Muhakkak ki, Allah katında olan sevap;sizin icin (dunya menfaatından) daha hayırlıdır, eger bilirseniz
Surah An-Nahl, Verse 95


مَا عِندَكُمۡ يَنفَدُ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ بَاقٖۗ وَلَنَجۡزِيَنَّ ٱلَّذِينَ صَبَرُوٓاْ أَجۡرَهُم بِأَحۡسَنِ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

Sizin yanınızdaki dunya malı tukenir, Allah katındaki rahmet hazineleri ise bakidir. Allah yolunda sabredenlere, yaptıkları amelin daha guzeliyle mukafatlarını; elbette verecegiz
Surah An-Nahl, Verse 96


مَنۡ عَمِلَ صَٰلِحٗا مِّن ذَكَرٍ أَوۡ أُنثَىٰ وَهُوَ مُؤۡمِنٞ فَلَنُحۡيِيَنَّهُۥ حَيَوٰةٗ طَيِّبَةٗۖ وَلَنَجۡزِيَنَّهُمۡ أَجۡرَهُم بِأَحۡسَنِ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ

Erkekten ve disiden, mumin oldugu halde, kim iyi amel islerse, muhakkak onu guzel bir hayat ile yasatacagız ve islemekte oldukları amellerin daha guzeliyle mukafatlarını elbette verecegiz
Surah An-Nahl, Verse 97


فَإِذَا قَرَأۡتَ ٱلۡقُرۡءَانَ فَٱسۡتَعِذۡ بِٱللَّهِ مِنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ ٱلرَّجِيمِ

Simdi, Kur’an okumak istedigin zaman, hemen o kogulmus Seytan’dan Allah’a sıgın (E’uzu billahi mines-seytanir-racim de)
Surah An-Nahl, Verse 98


إِنَّهُۥ لَيۡسَ لَهُۥ سُلۡطَٰنٌ عَلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُونَ

Dogrusu su ki, iman edip de Rablerine tevekkul edenler uzerine o Seytan’ın bir hakimiyyeti yoktur
Surah An-Nahl, Verse 99


إِنَّمَا سُلۡطَٰنُهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ يَتَوَلَّوۡنَهُۥ وَٱلَّذِينَ هُم بِهِۦ مُشۡرِكُونَ

Onun hakimiyyeti, ancak kendisini veli edinenlere ve Allah’a ortak kosanlardır
Surah An-Nahl, Verse 100


وَإِذَا بَدَّلۡنَآ ءَايَةٗ مَّكَانَ ءَايَةٖ وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا يُنَزِّلُ قَالُوٓاْ إِنَّمَآ أَنتَ مُفۡتَرِۭۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ

Biz, bir ayetin yerine, bir ayeti degistirip getirdigimiz zaman (onceki ayetin hukmunu kaldırdıgımız vakit) Allah ne indirdigini pek iyi bilmisken, kafirler dediler ki: “- Sen, ancak bir iftiracısın.” Hayır, onların cogu Kur’an’ın hakikatını ve hukum degistirmenin faydasını bilmezler
Surah An-Nahl, Verse 101


قُلۡ نَزَّلَهُۥ رُوحُ ٱلۡقُدُسِ مِن رَّبِّكَ بِٱلۡحَقِّ لِيُثَبِّتَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَهُدٗى وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُسۡلِمِينَ

Onlara soyle de: “- Cebrail, Kur’an’ı, iman edenlere sebat vermek, muslumanlara bir hidayet ve bir mujde olmak icin Rabbinin katından hak olarak indirdi.”
Surah An-Nahl, Verse 102


وَلَقَدۡ نَعۡلَمُ أَنَّهُمۡ يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُۥ بَشَرٞۗ لِّسَانُ ٱلَّذِي يُلۡحِدُونَ إِلَيۡهِ أَعۡجَمِيّٞ وَهَٰذَا لِسَانٌ عَرَبِيّٞ مُّبِينٌ

Gercekten biliyoruz ki, kafirler: “- Kur’an’ı muhakkak surette (Peygambere, ara sıra gorusup konustugu Rum’lardan hristiyan) bir insan ogretiyor.” diyorlar. Peygambere ogretiyor zannında bulundukları kimsenin dili yabancıdır; bu Kur’an ise, acık Arapcadır
Surah An-Nahl, Verse 103


إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ لَا يَهۡدِيهِمُ ٱللَّهُ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Allah’ın ayetlerine iman etmiyenleri, muhakkak ki Allah hidayete erdirmez ve onlar icin cok acıklı bir azab var
Surah An-Nahl, Verse 104


إِنَّمَا يَفۡتَرِي ٱلۡكَذِبَ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡكَٰذِبُونَ

Yalanı, ancak Allah’ın ayetlerine inanmıyanlar uydurur. Iste bunlar, asıl yalancı olanlardır
Surah An-Nahl, Verse 105


مَن كَفَرَ بِٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ إِيمَٰنِهِۦٓ إِلَّا مَنۡ أُكۡرِهَ وَقَلۡبُهُۥ مُطۡمَئِنُّۢ بِٱلۡإِيمَٰنِ وَلَٰكِن مَّن شَرَحَ بِٱلۡكُفۡرِ صَدۡرٗا فَعَلَيۡهِمۡ غَضَبٞ مِّنَ ٱللَّهِ وَلَهُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ

Kalbi iman ile kararlasmıs oldugu halde, (kufur kelimesini soylemeye) cebredilenler (ve boylece yalnız dilleriyle soyliyenler) mustesna, kim Allah’a kufrederse, onlara siddetli bir azab var; lakin kufre bagrını acanlar uzerine Allah’dan bir gazab ve kendilerine cok buyuk bir azab vardır
Surah An-Nahl, Verse 106


ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمُ ٱسۡتَحَبُّواْ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا عَلَى ٱلۡأٓخِرَةِ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡكَٰفِرِينَ

Sundan dolayı ki, onlar, dunya hayatını ahiret uzerine tercih edip sevmislerdir. Allah da kafirler toplulugunu hidayete erdirmez
Surah An-Nahl, Verse 107


أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ طَبَعَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ وَسَمۡعِهِمۡ وَأَبۡصَٰرِهِمۡۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡغَٰفِلُونَ

Bunlar, o kimselerdir ki, Allah, kalblerini, kulaklarını, gozlerini muhurlemistir. Iste bunlar, gafil olanlardır
Surah An-Nahl, Verse 108


لَا جَرَمَ أَنَّهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ

Caresiz onlar, ahirette perisan olup ziyana ugrayan kimselerdir
Surah An-Nahl, Verse 109


ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ هَاجَرُواْ مِنۢ بَعۡدِ مَا فُتِنُواْ ثُمَّ جَٰهَدُواْ وَصَبَرُوٓاْ إِنَّ رَبَّكَ مِنۢ بَعۡدِهَا لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ

Sonra muhakkak ki Rabbin, eziyyet edildikten sonra Mekke’den hicret edenlerin, arkasından da savasanların ve sabredenlerin yardımcısıdır. Bundan sonra, suphe yok ki Rabbin Gafur’dur, Rahim’dir
Surah An-Nahl, Verse 110


۞يَوۡمَ تَأۡتِي كُلُّ نَفۡسٖ تُجَٰدِلُ عَن نَّفۡسِهَا وَتُوَفَّىٰ كُلُّ نَفۡسٖ مَّا عَمِلَتۡ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ

O kıyamet gunu, herkes nefsini kurtarmak icin ugrasarak gelir ve herkese yaptıgı isin karsılıgı tamamiyle odenir, hic birine de zulum yapılmaz
Surah An-Nahl, Verse 111


وَضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلٗا قَرۡيَةٗ كَانَتۡ ءَامِنَةٗ مُّطۡمَئِنَّةٗ يَأۡتِيهَا رِزۡقُهَا رَغَدٗا مِّن كُلِّ مَكَانٖ فَكَفَرَتۡ بِأَنۡعُمِ ٱللَّهِ فَأَذَٰقَهَا ٱللَّهُ لِبَاسَ ٱلۡجُوعِ وَٱلۡخَوۡفِ بِمَا كَانُواْ يَصۡنَعُونَ

Allah bir sehri misal (ibret ornegi) yapıyor ki, o sehir emniyet ve huzur icinde bulunuyordu; oraya her yerden bol bol rızkı geliyordu. Nihayet o sehir (halkı) Allah’ın nimetlerine nankorluk etti. Allah da o sehir halkına, yaptıkları isler yuzunden aclık ve korku elbisesini taddırdı (aclık ve korkuyu hissettiler)
Surah An-Nahl, Verse 112


وَلَقَدۡ جَآءَهُمۡ رَسُولٞ مِّنۡهُمۡ فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمُ ٱلۡعَذَابُ وَهُمۡ ظَٰلِمُونَ

Yemin olsun ki, Peygamberi inkar eden o nankorlere iclerinden bir Rasul geldi de onu yalanladılar. Zulum yaparlarken azab da kendilerini yakalayıverdi. (Bu azab, musriklerin Bedir felaketidir)
Surah An-Nahl, Verse 113


فَكُلُواْ مِمَّا رَزَقَكُمُ ٱللَّهُ حَلَٰلٗا طَيِّبٗا وَٱشۡكُرُواْ نِعۡمَتَ ٱللَّهِ إِن كُنتُمۡ إِيَّاهُ تَعۡبُدُونَ

Artık Allah’ın size rızık verdigi seylerden helal ve pak olarak yeyin de Allah’ın nimetine sukredin; eger O’na ibadet edecekseniz
Surah An-Nahl, Verse 114


إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡمَيۡتَةَ وَٱلدَّمَ وَلَحۡمَ ٱلۡخِنزِيرِ وَمَآ أُهِلَّ لِغَيۡرِ ٱللَّهِ بِهِۦۖ فَمَنِ ٱضۡطُرَّ غَيۡرَ بَاغٖ وَلَا عَادٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ

Allah, size, ancak olu hayvanı, kanı, domuz etini ve bir de Allah’dan baskası adına kesilen hayvanı haram kıldı. Kim de bu haram seylerden yemeye zarureti olursa (zaruri ihtiyacını kapayacak kadar), taskın ve mutecaviz olmaksızın yiyebilir. (Zaruri hal, olum korkusudur). Muhakkak Allah, Gafur’dur, Rahim’dir
Surah An-Nahl, Verse 115


وَلَا تَقُولُواْ لِمَا تَصِفُ أَلۡسِنَتُكُمُ ٱلۡكَذِبَ هَٰذَا حَلَٰلٞ وَهَٰذَا حَرَامٞ لِّتَفۡتَرُواْ عَلَى ٱللَّهِ ٱلۡكَذِبَۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَفۡتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلۡكَذِبَ لَا يُفۡلِحُونَ

Dillerinizin “Bu helaldır, su haramdır” diye yalan olarak vasıflandırdıgı seyi soylemeyin ki, Allah’a yalan iftira etmis olursunuz. Suphe yok ki, Allah’a yalan uyduranlar, asla kurtulamazlar
Surah An-Nahl, Verse 116


مَتَٰعٞ قَلِيلٞ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ

Onlar icin dunyada pek az bir menfaat var, ahirette ise cok acıklı bir azab
Surah An-Nahl, Verse 117


وَعَلَى ٱلَّذِينَ هَادُواْ حَرَّمۡنَا مَا قَصَصۡنَا عَلَيۡكَ مِن قَبۡلُۖ وَمَا ظَلَمۡنَٰهُمۡ وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ

Daha once (En’am suresi, 146. ayet’de) Yahudi’lere haram kıldıgımız seyleri sana (ey Rasulum) anlatmıstık. Biz, onlara zulum yapmadık, fakat onlar kendi nefislerine zulum yapıyorlardı
Surah An-Nahl, Verse 118


ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ عَمِلُواْ ٱلسُّوٓءَ بِجَهَٰلَةٖ ثُمَّ تَابُواْ مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ وَأَصۡلَحُوٓاْ إِنَّ رَبَّكَ مِنۢ بَعۡدِهَا لَغَفُورٞ رَّحِيمٌ

Sonra suphe yok ki, Rabbin, bir cahillikle kotuluk eden, sonra bunun arkasından tevbe edip halini duzelten kimseler lehindedir. Muhakkak ki Rabbin bu tevbeden sonra Gafur’’dur, Rahim’dir
Surah An-Nahl, Verse 119


إِنَّ إِبۡرَٰهِيمَ كَانَ أُمَّةٗ قَانِتٗا لِّلَّهِ حَنِيفٗا وَلَمۡ يَكُ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ

Gercekten Ibrahim hak dinine yonelen, Allah’a itaat uzere bulunan, butun hayırlı hasletleri kendisinde toplayan bir imamdı (onderdi); ve hic bir zaman musriklerden olmamıstı
Surah An-Nahl, Verse 120


شَاكِرٗا لِّأَنۡعُمِهِۚ ٱجۡتَبَىٰهُ وَهَدَىٰهُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ

Allah’ın nimetlerine sukredendi. Allah da onu secmis, dogru bir yola iletmisti
Surah An-Nahl, Verse 121


وَءَاتَيۡنَٰهُ فِي ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٗۖ وَإِنَّهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ لَمِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

Biz, dunyada ona guzel bir anılıs verdik (her din sahibi onu sever ve iyilikle anar). Muhakkak ki, o ahirette salihlerdendir (Allah’ın oz kullarındandır)
Surah An-Nahl, Verse 122


ثُمَّ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ أَنِ ٱتَّبِعۡ مِلَّةَ إِبۡرَٰهِيمَ حَنِيفٗاۖ وَمَا كَانَ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ

Sonra ey Rasulum, sana soyle vahyettik: Dogru yola yonelerek Ibrahim’in dinine uy, o hic bir zaman musriklerden olmadı
Surah An-Nahl, Verse 123


إِنَّمَا جُعِلَ ٱلسَّبۡتُ عَلَى ٱلَّذِينَ ٱخۡتَلَفُواْ فِيهِۚ وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَحۡكُمُ بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ

(Ibadet etmek icin tatil gunumuz, Cuma olmasında Cumartesi olsun diye) hakkında ayrılıga dustukleri Cumartesi gunu, (Musa’ya itiraz eden) o yahudi’lere (ibadet icin) farz kılındı. Elbette Rabbin, onların ihtilaf edip durdukları seyler hakkında kıyamet gunu, aralarında hukmunu verecektir
Surah An-Nahl, Verse 124


ٱدۡعُ إِلَىٰ سَبِيلِ رَبِّكَ بِٱلۡحِكۡمَةِ وَٱلۡمَوۡعِظَةِ ٱلۡحَسَنَةِۖ وَجَٰدِلۡهُم بِٱلَّتِي هِيَ أَحۡسَنُۚ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعۡلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِۦ وَهُوَ أَعۡلَمُ بِٱلۡمُهۡتَدِينَ

Ey Rasulum, insanları Kur’an’la, guzel soz ve nasihatla Rabbinin yoluna (Islama) davet et. Onlara karsı, en guzel olan bir mucadele ile mucadele yap. Suphe yok ki, Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir, ve o, hidayete kavusanları da en iyi bilendir
Surah An-Nahl, Verse 125


وَإِنۡ عَاقَبۡتُمۡ فَعَاقِبُواْ بِمِثۡلِ مَا عُوقِبۡتُم بِهِۦۖ وَلَئِن صَبَرۡتُمۡ لَهُوَ خَيۡرٞ لِّلصَّـٰبِرِينَ

(Ey muminler, dusmandan intikam almak icin) eger bir ceza ile mukabele edecek olursanız, ancak size yapılan azab ve cezanın misli ile yapın (daha fazla ileri gitmeyin). Sabrederseniz (cezayı terk ederseniz) andolsun ki, bu tahammul edenler icin daha hayırlıdır
Surah An-Nahl, Verse 126


وَٱصۡبِرۡ وَمَا صَبۡرُكَ إِلَّا بِٱللَّهِۚ وَلَا تَحۡزَنۡ عَلَيۡهِمۡ وَلَا تَكُ فِي ضَيۡقٖ مِّمَّا يَمۡكُرُونَ

Ey Rasulum, sabret; senin sabrın da ancak Allah’ın yardımı iledir. Kafirlerin yuz cevirmesinden mahzun olma ve yaptıkları hileden de telas edip sıkıntıya dusme
Surah An-Nahl, Verse 127


إِنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَواْ وَّٱلَّذِينَ هُم مُّحۡسِنُونَ

Gercekten Allah, takva sahipleriyle ve ihsanda bulunan kimselerle beraberdir
Surah An-Nahl, Verse 128


Author: Ali Fikri Yavuz


<< Surah 15
>> Surah 17

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai