Surah An-Nahl - Turkish Translation by Muhammed Esed
أَتَىٰٓ أَمۡرُ ٱللَّهِ فَلَا تَسۡتَعۡجِلُوهُۚ سُبۡحَٰنَهُۥ وَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
Allah´ın buyrugu (mutlaka) yerine gelecektir: oyleyse artık onun tez gelmesini istemeyin! O, sınırsız kudret ve kemaliyle, insanların tanrısal nitelikler yakıstırarak kendisine ortak kostukları her seyden, herkesten ustundur, yucedir
Surah An-Nahl, Verse 1
يُنَزِّلُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةَ بِٱلرُّوحِ مِنۡ أَمۡرِهِۦ عَلَىٰ مَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦٓ أَنۡ أَنذِرُوٓاْ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنَا۠ فَٱتَّقُونِ
O (ki,) kullarından diledigine: "(butun insanları) uyarın ki, Benden baska tanrı yok, oyleyse Bana karsı kendinizi uyanık bir bilinc ve duyarlık icinde tutun!" buyrugunu ulastırmaları icin melekleri vahiyle indirir
Surah An-Nahl, Verse 2
خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِٱلۡحَقِّۚ تَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
O (ki,) gokleri ve yeri (icsel) bir gerceklik, (sasmaz bir duzen) uzere yaratmıstır; insanların tanrısal nitelikler yakıstırarak kendisine ortak kostukları her seyin, herkesin ustunde, otesindedir O
Surah An-Nahl, Verse 3
خَلَقَ ٱلۡإِنسَٰنَ مِن نُّطۡفَةٖ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٞ مُّبِينٞ
O, insanı (sadece) bir sperm damlasından yarattı; ama yeri gelince, bu aynı yaratık, dusunme ve karsı cıkma gucuyle donatılmıs oldugunu hemen ortaya koyuyor
Surah An-Nahl, Verse 4
وَٱلۡأَنۡعَٰمَ خَلَقَهَاۖ لَكُمۡ فِيهَا دِفۡءٞ وَمَنَٰفِعُ وَمِنۡهَا تَأۡكُلُونَ
Ve evcil hayvanları da yarattı O: o hayvanlar ki, kendilerinden, pek cok yararları yanında, sizi ısıtan giysiler, besleyen yiyecekler elde ediyorsunuz
Surah An-Nahl, Verse 5
وَلَكُمۡ فِيهَا جَمَالٌ حِينَ تُرِيحُونَ وَحِينَ تَسۡرَحُونَ
aksam eve getirirken, sabah otlaga cıkarırken onlarda bir guzellik bulursunuz
Surah An-Nahl, Verse 6
وَتَحۡمِلُ أَثۡقَالَكُمۡ إِلَىٰ بَلَدٖ لَّمۡ تَكُونُواْ بَٰلِغِيهِ إِلَّا بِشِقِّ ٱلۡأَنفُسِۚ إِنَّ رَبَّكُمۡ لَرَءُوفٞ رَّحِيمٞ
Kendinizi buyuk sıkıntılara sokmadan varamayacagınız nice yerlere yukunuzu onlar tasır. Rabbiniz gercekten cok sefkatli, cok merhametlidir
Surah An-Nahl, Verse 7
وَٱلۡخَيۡلَ وَٱلۡبِغَالَ وَٱلۡحَمِيرَ لِتَرۡكَبُوهَا وَزِينَةٗۚ وَيَخۡلُقُ مَا لَا تَعۡلَمُونَ
Ve binmeniz icin atları, katırları, merkepleri, (hayatı susleyen) nakıslar, bezekler olarak O yarattı; O, bilmediginiz daha neler neler yaratmaktadır
Surah An-Nahl, Verse 8
وَعَلَى ٱللَّهِ قَصۡدُ ٱلسَّبِيلِ وَمِنۡهَا جَآئِرٞۚ وَلَوۡ شَآءَ لَهَدَىٰكُمۡ أَجۡمَعِينَ
Ve (sizin yaratıcınız O oldugu icin) size yolun dogrusunu gostermek de Allah´a duser; cunku o yoldan sapıp da yolunu kaybeden (cok insan) var. Oysa, Allah dileseydi sizin hepinizi dogru yola cıkarırdı
Surah An-Nahl, Verse 9
هُوَ ٱلَّذِيٓ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗۖ لَّكُم مِّنۡهُ شَرَابٞ وَمِنۡهُ شَجَرٞ فِيهِ تُسِيمُونَ
O´dur gokten suyu indiren; oyle ki, hem siz icersiniz o sudan, hem de, hayvanlarınızı otlattıgınız cayır cimen
Surah An-Nahl, Verse 10
يُنۢبِتُ لَكُم بِهِ ٱلزَّرۡعَ وَٱلزَّيۡتُونَ وَٱلنَّخِيلَ وَٱلۡأَعۡنَٰبَ وَمِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَتَفَكَّرُونَ
onunla Allah sizin icin ekin(ler), zeytin ve hurma agacları, uzumler ve her turden (daha) nice urunler bitirmektedir: dikkat edin, butun bunlarda, dusunen insanlar icin mutlaka bir ders vardır
Surah An-Nahl, Verse 11
وَسَخَّرَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ وَٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ وَٱلنُّجُومُ مُسَخَّرَٰتُۢ بِأَمۡرِهِۦٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ
Ve geceyi gunduzu sizin (yararlanmanız) icin (koydugu yasalara) boyun egdirmistir O; gunes ve ay ve butun yıldızlar, hepsi O´nun buyruguna boyun egmislerdir: dikkat edin, butun bunlarda, suphesiz, aklını kullanan kimseler icin cıkarılacak dersler vardır
Surah An-Nahl, Verse 12
وَمَا ذَرَأَ لَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُخۡتَلِفًا أَلۡوَٰنُهُۥٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَذَّكَّرُونَ
Ve sizin icin yeryuzunde yarattıgı butun o rengarenk (guzel) seyler: iste bunlarda da anıp da hatırda tutmasını bilen kimseler icin elbette cıkarılacak bir ders/bir mesaj vardır
Surah An-Nahl, Verse 13
وَهُوَ ٱلَّذِي سَخَّرَ ٱلۡبَحۡرَ لِتَأۡكُلُواْ مِنۡهُ لَحۡمٗا طَرِيّٗا وَتَسۡتَخۡرِجُواْ مِنۡهُ حِلۡيَةٗ تَلۡبَسُونَهَاۖ وَتَرَى ٱلۡفُلۡكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبۡتَغُواْ مِن فَضۡلِهِۦ وَلَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ
Ve yemek icin taze et, takınmak icin degerli taslar cıkarasınız diye denizi; ve denizin ustunde suları yararak yol aldıgını gordugunuz gemileri, O´nun comertliginden belki bir pay ararsınız ve sukredersiniz diye (koydugu tabii yasalara) baglı kılan O´dur
Surah An-Nahl, Verse 14
وَأَلۡقَىٰ فِي ٱلۡأَرۡضِ رَوَٰسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمۡ وَأَنۡهَٰرٗا وَسُبُلٗا لَّعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ
Ve sizi sarsmasın diye arza yerinden oynatılmaz daglar; ve yolunuzu bulasınız diye nehirler, yollar yerlestirdi
Surah An-Nahl, Verse 15
وَعَلَٰمَٰتٖۚ وَبِٱلنَّجۡمِ هُمۡ يَهۡتَدُونَ
ve daha (nice) isaretler: (soz gelimi) yıldızlar (ki, onlar)la da insanlar yollarını bulmaktadırlar
Surah An-Nahl, Verse 16
أَفَمَن يَخۡلُقُ كَمَن لَّا يَخۡلُقُۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
O halde, (dusunun, butun bunları) yaratan (Allah), hicbir sey yaratamayan herhangi bir (varlıkla) kıyaslanabilir mi? Hala aklınızı basınıza toplamayacak mısınız
Surah An-Nahl, Verse 17
وَإِن تَعُدُّواْ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ لَا تُحۡصُوهَآۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ
Allah´ın nimetlerini saymaya kalksanız, asla boyle bir isin altından kalkamazsınız! Gercek su ki, cok acıyan cok esirgeyen gercek bagıslayıcı elbette Allah´tır
Surah An-Nahl, Verse 18
وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا تُسِرُّونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ
Cunku neyi ki gizliyor ve neyi ki acıga vuruyorsanız, hepsini bilen Allah´tır
Surah An-Nahl, Verse 19
وَٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ لَا يَخۡلُقُونَ شَيۡـٔٗا وَهُمۡ يُخۡلَقُونَ
Allah´tan baska o yalvarıp yakardıklarınıza gelince -bunların kendileri yaratılmıs varlıklar olduklarına gore- hicbir sey yaratamazlar
Surah An-Nahl, Verse 20
أَمۡوَٰتٌ غَيۡرُ أَحۡيَآءٖۖ وَمَا يَشۡعُرُونَ أَيَّانَ يُبۡعَثُونَ
hayatı hic tatmamıs olulerdir onlar; ne zaman diriltileceklerini de bilmezler
Surah An-Nahl, Verse 21
إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۚ فَٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ قُلُوبُهُم مُّنكِرَةٞ وَهُم مُّسۡتَكۡبِرُونَ
Sizin tanrınız Tek Tanrıdır; ne var ki, ahirete inanmayanların kalpleri bu (gercegi), bos bir kibir yuzunden, kabule yanasmıyor
Surah An-Nahl, Verse 22
لَا جَرَمَ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعۡلِنُونَۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُسۡتَكۡبِرِينَ
Hic kuskusuz, onların gizlediklerini de, acıga vurduklarını da Allah tastamam bilmektedir: kesin olan su ki O, kendini buyukluk duygusuna kaptıranları asla sevmez
Surah An-Nahl, Verse 23
وَإِذَا قِيلَ لَهُم مَّاذَآ أَنزَلَ رَبُّكُمۡ قَالُوٓاْ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Boylelerine: "Rabbiniz ne indirdi!" diye sorulsa, "Eskilerin masallarını/efsanelerini!" derler
Surah An-Nahl, Verse 24
لِيَحۡمِلُوٓاْ أَوۡزَارَهُمۡ كَامِلَةٗ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَمِنۡ أَوۡزَارِ ٱلَّذِينَ يُضِلُّونَهُم بِغَيۡرِ عِلۡمٍۗ أَلَا سَآءَ مَا يَزِرُونَ
Boyle yapmakla, Kıyamet Gunu´nde kendi gunahlarının yukunu butunuyle, yoldan cıkardıkları bilgisiz kimselerin yukunu de kısmen uzerlerine almıs olurlar. Bir bilseniz, bu yuklendikleri ne kotu bir yuktur
Surah An-Nahl, Verse 25
قَدۡ مَكَرَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ فَأَتَى ٱللَّهُ بُنۡيَٰنَهُم مِّنَ ٱلۡقَوَاعِدِ فَخَرَّ عَلَيۡهِمُ ٱلسَّقۡفُ مِن فَوۡقِهِمۡ وَأَتَىٰهُمُ ٱلۡعَذَابُ مِنۡ حَيۡثُ لَا يَشۡعُرُونَ
Onlardan once gelip gecenler de birtakım zındıkca duzenler kurmuslardı; ama iste, Allah onların kurdugu yapıları temellerinden cokertti; oyle ki, tavanları baslarına yıkıldı ve nereden geldigini daha anlamadan azap apansız yakalayıverdi onları
Surah An-Nahl, Verse 26
ثُمَّ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ يُخۡزِيهِمۡ وَيَقُولُ أَيۡنَ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ كُنتُمۡ تُشَـٰٓقُّونَ فِيهِمۡۚ قَالَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡعِلۡمَ إِنَّ ٱلۡخِزۡيَ ٱلۡيَوۡمَ وَٱلسُّوٓءَ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ
Sonra Kıyamet Gunu´nde (Allah), "Hani nerede, o ugruna (dogru yoldan) ayrı dustugunuz duzmece tanrılarınız!" diyerek onları(n hepsini) rusvay edecektir. Kendilerine (dunya hayatında) bilgi verilmis olanlar: "Bugun" diyecekler, "rusvaylık da, bedbahtlık da hakkı inkar edenler icindir
Surah An-Nahl, Verse 27
ٱلَّذِينَ تَتَوَفَّىٰهُمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ ظَالِمِيٓ أَنفُسِهِمۡۖ فَأَلۡقَوُاْ ٱلسَّلَمَ مَا كُنَّا نَعۡمَلُ مِن سُوٓءِۭۚ بَلَىٰٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمُۢ بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
onlar ki, kendi kendilerine zulum hali icindeyken melekler canlarını almıstı!" Boyleleri nihayet (hesap vermeye cagırıldıklarında): "Kotu bir sey yapma(k isteme)mistik biz!" (diyerek) boyun egme tavrı takınacaklar. (Fakat onlara;) "Hayır!" (diye karsılık verilecek,) "Muhakkak ki, yapıp ettiginiz her seyi Allah eksiksiz biliyor
Surah An-Nahl, Verse 28
فَٱدۡخُلُوٓاْ أَبۡوَٰبَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَاۖ فَلَبِئۡسَ مَثۡوَى ٱلۡمُتَكَبِّرِينَ
Haydi, girin kapılarından bakalım, icinde kalıp duracagınız cehennemin! Gercekten de, ne kotu olacak (o gun), kendilerini bos yere buyukluk duygusuna kaptırmıs olanların dustugu durum
Surah An-Nahl, Verse 29
۞وَقِيلَ لِلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ مَاذَآ أَنزَلَ رَبُّكُمۡۚ قَالُواْ خَيۡرٗاۗ لِّلَّذِينَ أَحۡسَنُواْ فِي هَٰذِهِ ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٞۚ وَلَدَارُ ٱلۡأٓخِرَةِ خَيۡرٞۚ وَلَنِعۡمَ دَارُ ٱلۡمُتَّقِينَ
Ama Allah´a karsı sorumluluk bilinci tasıyanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" diye soruldugunda, onlar: "Katıksız iyiligi!" diye cevap verirler. Iyilikte devamlı olanlar bu dunyada iyilik bulacaklardır; boylelerinin ote dunyada tutacakları yurt cok daha hayırlı olacaktır. Ne guzel bir yurt, Allah´a karsı sorumluluk bilinci tasıyanların yurdu
Surah An-Nahl, Verse 30
جَنَّـٰتُ عَدۡنٖ يَدۡخُلُونَهَا تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ لَهُمۡ فِيهَا مَا يَشَآءُونَۚ كَذَٰلِكَ يَجۡزِي ٱللَّهُ ٱلۡمُتَّقِينَ
Iclerinde derelerin, ırmakların cagıldadıgı ebedi mutluluk, esenlik bahcelerine girecekler ve orada gonullerinin cektigi her seyi bulabilecekler. Allah, Kendisine sorumluluk bilinciyle baglananları iste boyle odullendirecektir
Surah An-Nahl, Verse 31
ٱلَّذِينَ تَتَوَفَّىٰهُمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ طَيِّبِينَ يَقُولُونَ سَلَٰمٌ عَلَيۡكُمُ ٱدۡخُلُواْ ٱلۡجَنَّةَ بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Onlar ki, bir arınmıslık hali icindeyken melekler, "Size selam olsun, (hayattayken) yaptıklarınızdan oturu girin cennete!" diyerek canlarını alırlar
Surah An-Nahl, Verse 32
هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّآ أَن تَأۡتِيَهُمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ أَوۡ يَأۡتِيَ أَمۡرُ رَبِّكَۚ كَذَٰلِكَ فَعَلَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ وَمَا ظَلَمَهُمُ ٱللَّهُ وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ
(Hakkı inkar edenler) yalnızca meleklerin kendilerine gorunmesini ya da Allah´ın nihai yargısının gerceklesmesini mi bekliyorlar? Onlardan once gelip gecen (gunahkar) toplumlar da boyle yaptı; ve (helak edildikleri zaman) onlara zulmeden Allah degildi; tersine onlar kendi kendilerine zulmettiler
Surah An-Nahl, Verse 33
فَأَصَابَهُمۡ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُواْ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ
Oyle ki, isledikleri kotulukler kendi baslarına yıkılmıs, alay edip durdukları sey onları cepecevre kusatmıstı
Surah An-Nahl, Verse 34
وَقَالَ ٱلَّذِينَ أَشۡرَكُواْ لَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ مَا عَبَدۡنَا مِن دُونِهِۦ مِن شَيۡءٖ نَّحۡنُ وَلَآ ءَابَآؤُنَا وَلَا حَرَّمۡنَا مِن دُونِهِۦ مِن شَيۡءٖۚ كَذَٰلِكَ فَعَلَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡۚ فَهَلۡ عَلَى ٱلرُّسُلِ إِلَّا ٱلۡبَلَٰغُ ٱلۡمُبِينُ
Allah´tan baskalarına tanrısal nitelikler yakıstıran kimseler: "Eger Allah dileseydi," diyorlar, "ne biz, ne de atalarımız O´ndan baska hicbir seye kulluk etmez, O´nun buyrugu hilafına hicbir seyi yasaklamazdık." Onlardan once gelip gecen (inkarcılar) da tıpkı boyle demislerdi; peki, bu durumda elcilere, (kendilerine indirilen mesajı) acık acık bildirmekten baska ne duser
Surah An-Nahl, Verse 35
وَلَقَدۡ بَعَثۡنَا فِي كُلِّ أُمَّةٖ رَّسُولًا أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ وَٱجۡتَنِبُواْ ٱلطَّـٰغُوتَۖ فَمِنۡهُم مَّنۡ هَدَى ٱللَّهُ وَمِنۡهُم مَّنۡ حَقَّتۡ عَلَيۡهِ ٱلضَّلَٰلَةُۚ فَسِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُكَذِّبِينَ
Gercek su ki, Biz her toplumun icinden, "Allah´a kulluk edin, ser guclerden kacının!" (mesajıyla gonderdigimiz) bir elci cıkardık. O (gecmis nesil)lerden bir kısmını Allah hidayetiyle dogru yola yoneltti; bir kısmı da sapıklık icinde bırakılmaya mustehak oldular: O halde, simdi, yeryuzunde dolasın ve hakkı yalanlayanların sonunun nasıl oldugunu gorun
Surah An-Nahl, Verse 36
إِن تَحۡرِصۡ عَلَىٰ هُدَىٰهُمۡ فَإِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهۡدِي مَن يُضِلُّۖ وَمَا لَهُم مِّن نَّـٰصِرِينَ
Imdi, sen (o hakkı inkarda ısrarlı olanların) dogru yola erismelerini tutkuyla istesen de, (bil ki,) Allah, sapıklık icinde kalmalarına hukmettigi kimseleri dogru yola eristirmez; ve boyleleri (Kıyamet Gunu´nde) kendilerine yardımcı da bulamayacaklardır
Surah An-Nahl, Verse 37
وَأَقۡسَمُواْ بِٱللَّهِ جَهۡدَ أَيۡمَٰنِهِمۡ لَا يَبۡعَثُ ٱللَّهُ مَن يَمُوتُۚ بَلَىٰ وَعۡدًا عَلَيۡهِ حَقّٗا وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعۡلَمُونَ
Ustelik, bunlar en ciddi yeminlerle, Allah´ın ismini anarak, "Allah oluyu asla diriltmeyecektir!" diye and iciyorlar. Hayır, gercekten bu O´nun, gerceklesmesini kendi uzerine aldıgı bir vaaddir; ne var ki, insanların cogu bunu bilmez
Surah An-Nahl, Verse 38
لِيُبَيِّنَ لَهُمُ ٱلَّذِي يَخۡتَلِفُونَ فِيهِ وَلِيَعۡلَمَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَنَّهُمۡ كَانُواْ كَٰذِبِينَ
(Oysa, Allah oluleri diriltecektir) ki, uzerinde ayrılıga dustukleri gercegi onlara butun acıklıgıyla gostersin ve o hakkı inkara kalkısanlar da kendilerinin yalancı olduklarını gorup de anlayabilsinler
Surah An-Nahl, Verse 39
إِنَّمَا قَوۡلُنَا لِشَيۡءٍ إِذَآ أَرَدۡنَٰهُ أَن نَّقُولَ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
Biz, ne zaman bir seyin olmasını istesek, ona sadece "Ol!" deriz ve o (sey hemen) oluverir
Surah An-Nahl, Verse 40
وَٱلَّذِينَ هَاجَرُواْ فِي ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مَا ظُلِمُواْ لَنُبَوِّئَنَّهُمۡ فِي ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٗۖ وَلَأَجۡرُ ٱلۡأٓخِرَةِ أَكۡبَرُۚ لَوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ
Imdi, (benimsedigi dinden oturu) zulme ugradıktan sonra Allah yolunda zulum diyarını terk edenlere gelince; Biz onları, suphesiz, bu dunyada guzel bir yere yerlestirecegiz; ama onların ahirette hak ettikleri odul daha da buyuk olacaktır. (Hakkı inkar edenler boylece) bir anlayabilselerdi
Surah An-Nahl, Verse 41
ٱلَّذِينَ صَبَرُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُونَ
gucluklere gogus gerip, yalnızca Rablerine guven baglayan kimseleri (bekleyen bu bahtiyarlıgı)
Surah An-Nahl, Verse 42
وَمَآ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ إِلَّا رِجَالٗا نُّوحِيٓ إِلَيۡهِمۡۖ فَسۡـَٔلُوٓاْ أَهۡلَ ٱلذِّكۡرِ إِن كُنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ
(Ey Muhammed,) Biz senden onceki caglarda da, kendilerine vahyettigimiz (olumlu) adamlardan baska kimseyi (elci olarak) gondermedik; bu konuda yeterli bilgiye sahip degilseniz, vahyedilmis onceki kitaplara baglı kimselere sorun
Surah An-Nahl, Verse 43
بِٱلۡبَيِّنَٰتِ وَٱلزُّبُرِۗ وَأَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ٱلذِّكۡرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيۡهِمۡ وَلَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُونَ
(Onlar size, kendilerini) apacık delillerle ve hikmet dolu ilahi kitaplarla (destekledigimiz peygamberlerin olumlu adamlardan baska kimseler olmadıgını soyleyeceklerdir). Ve biz sana da bu uyarıcı kitabı indirdik ki, insanlara, basından beri indirilegelen mesajın aslını olanca acıklıgıyla ulastırasın ve onlar da boylece belki dusunurler
Surah An-Nahl, Verse 44
أَفَأَمِنَ ٱلَّذِينَ مَكَرُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ أَن يَخۡسِفَ ٱللَّهُ بِهِمُ ٱلۡأَرۡضَ أَوۡ يَأۡتِيَهُمُ ٱلۡعَذَابُ مِنۡ حَيۡثُ لَا يَشۡعُرُونَ
Peki oyleyse, (su) ser duzenleri gelistiren kimseler, Allah´ın kendilerini yerin dibine gecirmeyecegine yahut azabın, nereden geldigini bilemeyecekleri bir tarzda baslarında kopmayacagına dair tamamen guvenlik icinde mi goruyorlar kendilerini
Surah An-Nahl, Verse 45
أَوۡ يَأۡخُذَهُمۡ فِي تَقَلُّبِهِمۡ فَمَا هُم بِمُعۡجِزِينَ
Yahut donup dururken hicbir sekilde engel olamayacakları (bir azapla O´nun) kendilerini (apansız) yakalamayacagına
Surah An-Nahl, Verse 46
أَوۡ يَأۡخُذَهُمۡ عَلَىٰ تَخَوُّفٖ فَإِنَّ رَبَّكُمۡ لَرَءُوفٞ رَّحِيمٌ
ya da onları icten ice curutup (sonunda) tepelemeyecegine dair?... Ama bilin ki, Rabbiniz gercekten de cok sefkatli, cok merhametlidir
Surah An-Nahl, Verse 47
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ إِلَىٰ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ مِن شَيۡءٖ يَتَفَيَّؤُاْ ظِلَٰلُهُۥ عَنِ ٱلۡيَمِينِ وَٱلشَّمَآئِلِ سُجَّدٗا لِّلَّهِ وَهُمۡ دَٰخِرُونَ
Oyleyse, (hakkı inkar edenler) Allah´ın yarattıgı nesneleri gormuyorlar mı? Onların golgeleri, (Allah´ın iradesine) butunuyle boyun egerek bir saga bir sola donup Allah icin saygı ve tazimle (nasıl) yere kapanmaktadırlar
Surah An-Nahl, Verse 48
وَلِلَّهِۤ يَسۡجُدُۤ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ مِن دَآبَّةٖ وَٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ وَهُمۡ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ
Ayrıca goklerde ve yerde olan hersey -butun canlılar/hayvanlar ve melekler- kendilerini buyukluk duygusuna kaptırmadan Allah icin saygı ve tazimle yere kapanmaktadırlar
Surah An-Nahl, Verse 49
يَخَافُونَ رَبَّهُم مِّن فَوۡقِهِمۡ وَيَفۡعَلُونَ مَا يُؤۡمَرُونَ۩
Ustlerinde (egemen) bulunan Rablerinden korkuyor ve kendilerine ne buyurmussa onu yapıyorlar
Surah An-Nahl, Verse 50
۞وَقَالَ ٱللَّهُ لَا تَتَّخِذُوٓاْ إِلَٰهَيۡنِ ٱثۡنَيۡنِۖ إِنَّمَا هُوَ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞ فَإِيَّـٰيَ فَٱرۡهَبُونِ
Ve hani, Allah: "Iki (ya da daha fazla) tanrı edinmeyin!" demisti, "Cunku O´dur tek ve biricik Tanrı; bunun icindir ki, benden, yalnızca benden korkun
Surah An-Nahl, Verse 51
وَلَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَهُ ٱلدِّينُ وَاصِبًاۚ أَفَغَيۡرَ ٱللَّهِ تَتَّقُونَ
Goklerde ve yerde ne varsa, hepsi O´nundur; (o halde,) kulluk ve itaat de daima O´na olmalıdır: hal boyleyken, tutup yine de, Allah´tan baskasına mı saygı ve duyarlık gostereceksiniz
Surah An-Nahl, Verse 52
وَمَا بِكُم مِّن نِّعۡمَةٖ فَمِنَ ٱللَّهِۖ ثُمَّ إِذَا مَسَّكُمُ ٱلضُّرُّ فَإِلَيۡهِ تَجۡـَٔرُونَ
Hem, payınıza dusen her nimet Allah´tandır; (nitekim) ne zaman basınıza darlık cokse, hemen O´na yakarırsınız
Surah An-Nahl, Verse 53
ثُمَّ إِذَا كَشَفَ ٱلضُّرَّ عَنكُمۡ إِذَا فَرِيقٞ مِّنكُم بِرَبِّهِمۡ يُشۡرِكُونَ
sonra, uzerinizden darlıgı giderir gidermez, icinizden bazıları hemen Rablerinin uluhiyetinden baska guclere de bir pay yakıstırır
Surah An-Nahl, Verse 54
لِيَكۡفُرُواْ بِمَآ ءَاتَيۡنَٰهُمۡۚ فَتَمَتَّعُواْ فَسَوۡفَ تَعۡلَمُونَ
(adeta) kendilerine bahsettigimiz nimetler icin nankorluklerini gosterircesine! (Bu gecici) dunya hayatıyla boylece avunun bakalım: nasıl olsa (gercegi) er gec ogreneceksiniz
Surah An-Nahl, Verse 55
وَيَجۡعَلُونَ لِمَا لَا يَعۡلَمُونَ نَصِيبٗا مِّمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡۗ تَٱللَّهِ لَتُسۡـَٔلُنَّ عَمَّا كُنتُمۡ تَفۡتَرُونَ
Ustelik bir de, kendilerine verdigimiz rızıktan, hakkında hicbir sey bilmedikleri seylere de bir pay ayırırlar. Allah tanıktır ki, butun o uydurup durdugunuz seylerden oturu mutlaka sorguya cekileceksiniz
Surah An-Nahl, Verse 56
وَيَجۡعَلُونَ لِلَّهِ ٱلۡبَنَٰتِ سُبۡحَٰنَهُۥ وَلَهُم مَّا يَشۡتَهُونَ
Ayrıca, kızları Allah´a yakıstırırken -oysa O tum beseri baglardan uzaktır, yucedir- kendileri icin (sanki buna gucleri yetermis gibi) hoslarına gideni (secmek isterler)
Surah An-Nahl, Verse 57
وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُم بِٱلۡأُنثَىٰ ظَلَّ وَجۡهُهُۥ مُسۡوَدّٗا وَهُوَ كَظِيمٞ
(O kadar ki,) ne zaman birine bir kız cocugu oldugu mujdesi verilse hemen yuzu kararır, ici ofkeyle dolar
Surah An-Nahl, Verse 58
يَتَوَٰرَىٰ مِنَ ٱلۡقَوۡمِ مِن سُوٓءِ مَا بُشِّرَ بِهِۦٓۚ أَيُمۡسِكُهُۥ عَلَىٰ هُونٍ أَمۡ يَدُسُّهُۥ فِي ٱلتُّرَابِۗ أَلَا سَآءَ مَا يَحۡكُمُونَ
kendisine verilen bu kotu mujdeden oturu -bu zillete/bu kucuk dusmeye ragmen, simdi onu acaba tutsun mu, yoksa topraga mı gomsun (diye dusunerek)- kıyı bucak insanlardan kacar. Yazıklar olsun, izledikleri dusunce tarzı ne kadar kotu
Surah An-Nahl, Verse 59
لِلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ مَثَلُ ٱلسَّوۡءِۖ وَلِلَّهِ ٱلۡمَثَلُ ٱلۡأَعۡلَىٰۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
(Bunun icindir ki,) kotu niteleme(ler) ahirete inanmayanlara yakısır; en yuce niteleme(ler) ise Allah´a. Cunku, dogru hukum ve hikmetle edip eyleyen en yuce iktidar sahibi O´dur
Surah An-Nahl, Verse 60
وَلَوۡ يُؤَاخِذُ ٱللَّهُ ٱلنَّاسَ بِظُلۡمِهِم مَّا تَرَكَ عَلَيۡهَا مِن دَآبَّةٖ وَلَٰكِن يُؤَخِّرُهُمۡ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗىۖ فَإِذَا جَآءَ أَجَلُهُمۡ لَا يَسۡتَـٔۡخِرُونَ سَاعَةٗ وَلَا يَسۡتَقۡدِمُونَ
Imdi, eger Allah, (bu dunyada) yaptıkları kotuluklerden oturu, insanları (hemen) tepeleyecek olsaydı, yeryuzunde tek bir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları, belirlenmis bir surenin sonuna kadar erteliyor. Sureleri doldugu zaman, sonlarını bir an olsun ne geciktirebilirler, ne de one alabilirler
Surah An-Nahl, Verse 61
وَيَجۡعَلُونَ لِلَّهِ مَا يَكۡرَهُونَۚ وَتَصِفُ أَلۡسِنَتُهُمُ ٱلۡكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ ٱلۡحُسۡنَىٰۚ لَا جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ ٱلنَّارَ وَأَنَّهُم مُّفۡرَطُونَ
Ve bir de, hoslanmadıkları seyi (once) Allah´a yakıstırırlar; sonra da kalkıp bunu dile getirirken, sanki en guzel, en erdemli olan neyse onu hak etmisler gibi, gercek dısı, yalan acıklamalarda bulunurlar. Aslında, onlar sadece atesi hak etmektedirler ve suphesiz kendileri (Allah´ın rahmetinden) uzak tutulacaklar
Surah An-Nahl, Verse 62
تَٱللَّهِ لَقَدۡ أَرۡسَلۡنَآ إِلَىٰٓ أُمَمٖ مِّن قَبۡلِكَ فَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَهُوَ وَلِيُّهُمُ ٱلۡيَوۡمَ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Allah tanıktır ki, (ey Peygamber,) senden onceki caglarda da (muhtelif) toplumlara elciler gonderdik: fakat Seytan onlara (da) yapıp ettiklerini guzel gosterdi(gi icin hakkı inkara sartlanmıs olanlar mesajlarımızı dinlemeyi hep reddettiler); Seytan (gecmiste oldugu gibi) bugun de onlarla sıkı fıkı; bu yuzden de onları zorlu bir azap bekliyor
Surah An-Nahl, Verse 63
وَمَآ أَنزَلۡنَا عَلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ إِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ ٱلَّذِي ٱخۡتَلَفُواْ فِيهِ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٗ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Sana bu ilahi kelamı yalnızca, uzerinde cekisip durdukları (dini) sorunları onlara acıklayasın ve inanmaya egilimli olan kimselere de onu dogru yol bilgisi ve rahmet olarak (ulastırasın) diye indirdik
Surah An-Nahl, Verse 64
وَٱللَّهُ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَحۡيَا بِهِ ٱلۡأَرۡضَ بَعۡدَ مَوۡتِهَآۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَسۡمَعُونَ
Gokten su indirip onunla, kuruyup katılastıktan sonra topraga yeniden hayat veren Allah´tır. Suphesiz bu olguda dinlemeye niyetli olanlar icin bir ders vardır
Surah An-Nahl, Verse 65
وَإِنَّ لَكُمۡ فِي ٱلۡأَنۡعَٰمِ لَعِبۡرَةٗۖ نُّسۡقِيكُم مِّمَّا فِي بُطُونِهِۦ مِنۢ بَيۡنِ فَرۡثٖ وَدَمٖ لَّبَنًا خَالِصٗا سَآئِغٗا لِّلشَّـٰرِبِينَ
Ve muhakkak ki, sizin icin (sagmal) hayvanlarda da (cıkarılacak) bir ders vardır: hayvanın karnında, (bedeninden) atılacak artıklarla kan arasından (salgılanan) ve icenlere lezzet ve ferahlık veren katıksız sut iciriyoruz size
Surah An-Nahl, Verse 66
وَمِن ثَمَرَٰتِ ٱلنَّخِيلِ وَٱلۡأَعۡنَٰبِ تَتَّخِذُونَ مِنۡهُ سَكَرٗا وَرِزۡقًا حَسَنًاۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ
Ve hurma agaclarının ve asmaların urununden hem sarhos edici ickiler, hem de guzel, temiz rızıklar elde edersiniz: iste bunda da, aklını kullanan kimseler icin bir ders vardır
Surah An-Nahl, Verse 67
وَأَوۡحَىٰ رَبُّكَ إِلَى ٱلنَّحۡلِ أَنِ ٱتَّخِذِي مِنَ ٱلۡجِبَالِ بُيُوتٗا وَمِنَ ٱلشَّجَرِ وَمِمَّا يَعۡرِشُونَ
Ve bir de, Rabbinin arıya: "Daglarda, agaclarda ve (insanların) hazırladıkları kovanlarda kendine yuva edin" diye vahyetti(gini)
Surah An-Nahl, Verse 68
ثُمَّ كُلِي مِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ فَٱسۡلُكِي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلٗاۚ يَخۡرُجُ مِنۢ بُطُونِهَا شَرَابٞ مُّخۡتَلِفٌ أَلۡوَٰنُهُۥ فِيهِ شِفَآءٞ لِّلنَّاسِۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗ لِّقَوۡمٖ يَتَفَكَّرُونَ
ve (ona) "sonra her turlu urunden ye; ve Rabbinin senin icin ongordugu yolları mutlak bir boyun egmislikle izle" (diye buyurdugunu dusunun!) (Iste bunun icindir ki,) onların karınlarından, icinde insan saglıgına yarayıslı unsurlar bulunan degisik renklerde/tadlarda bir sıvı cıkar. Suphesiz bunda da, dusunen kimseler icin mutlaka bir ders vardır
Surah An-Nahl, Verse 69
وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ ثُمَّ يَتَوَفَّىٰكُمۡۚ وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ إِلَىٰٓ أَرۡذَلِ ٱلۡعُمُرِ لِكَيۡ لَا يَعۡلَمَ بَعۡدَ عِلۡمٖ شَيۡـًٔاۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٞ قَدِيرٞ
Ve sizi Allah yarattı, gunu gelince de oldurecek; ve icinizden kimileri, omrun o en duskun cagına, (insanın) bildigi seyi de bilmez oldugu yasa kadar alıkonulurlar. Gercek su ki Allah, her zaman kudretli olan yegane ilim sahibidir
Surah An-Nahl, Verse 70
وَٱللَّهُ فَضَّلَ بَعۡضَكُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ فِي ٱلرِّزۡقِۚ فَمَا ٱلَّذِينَ فُضِّلُواْ بِرَآدِّي رِزۡقِهِمۡ عَلَىٰ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُمۡ فَهُمۡ فِيهِ سَوَآءٌۚ أَفَبِنِعۡمَةِ ٱللَّهِ يَجۡحَدُونَ
Rızık konusunda, kiminize kiminizden fazla veren Allah´tır: hal boyleyken, kendisine fazla verilmis olanlar, rızıklarını -bu bakımdan aralarında esitlik olsun diye- sag ellerinin malik oldugu kimselerle paylasmakta isteksiz davranıyorlar. Peki, (boyle yapmakla) Allah´ın nimetini (bile bile) inkara mı kalkısıyorlar
Surah An-Nahl, Verse 71
وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنۡ أَنفُسِكُمۡ أَزۡوَٰجٗا وَجَعَلَ لَكُم مِّنۡ أَزۡوَٰجِكُم بَنِينَ وَحَفَدَةٗ وَرَزَقَكُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِۚ أَفَبِٱلۡبَٰطِلِ يُؤۡمِنُونَ وَبِنِعۡمَتِ ٱللَّهِ هُمۡ يَكۡفُرُونَ
Size kendi cinsinizden esler takdir eden; eslerinizden de size cocuklar, torunlar veren; ve sizi(n hepinizi) temiz ve hos seylerle rızıklandıran Allah´tır. Hal boyleyken, insanlar kalkıp yine de asılsız, bos seylere inanıp, Allah´ın nimetine karsı nankorluk mu yapacaklar
Surah An-Nahl, Verse 72
وَيَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَمۡلِكُ لَهُمۡ رِزۡقٗا مِّنَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ شَيۡـٔٗا وَلَا يَسۡتَطِيعُونَ
Allah´ı bırakıp, onlar icin goklerden veya yerden herhangi bir rızık saglayamayan ve zaten buna gucu de olmayan seylere mi tapınıp duracaklar
Surah An-Nahl, Verse 73
فَلَا تَضۡرِبُواْ لِلَّهِ ٱلۡأَمۡثَالَۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ وَأَنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ
Oyleyse, sakın Allah´la (baskaları arasında) herhangi bir benzerlik kurmaya kalkmayın! Cunku, Allah (her seyin aslını) biliyor, ama siz bilmiyorsunuz
Surah An-Nahl, Verse 74
۞ضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلًا عَبۡدٗا مَّمۡلُوكٗا لَّا يَقۡدِرُ عَلَىٰ شَيۡءٖ وَمَن رَّزَقۡنَٰهُ مِنَّا رِزۡقًا حَسَنٗا فَهُوَ يُنفِقُ مِنۡهُ سِرّٗا وَجَهۡرًاۖ هَلۡ يَسۡتَوُۥنَۚ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Allah (iste size iki insan) ornegi veriyor: (biri) hicbir seye gucu yetmeyen, baskasına bagımlı bir kole; (digeri de) kendisine katımızdan (bir armagan olarak) guzel bir rızık bahsettigimiz (ozgur) bir insan ki, o rızıktan gizli acık (gonlunce, dogru yolda) harcamalar yapıyor. Imdi, (dusunun), bu iki insan hic bir tutulabilir mi? Butun ovguler Allah´a yakısır: ama onların cogu bunu bilmezler
Surah An-Nahl, Verse 75
وَضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلٗا رَّجُلَيۡنِ أَحَدُهُمَآ أَبۡكَمُ لَا يَقۡدِرُ عَلَىٰ شَيۡءٖ وَهُوَ كَلٌّ عَلَىٰ مَوۡلَىٰهُ أَيۡنَمَا يُوَجِّههُّ لَا يَأۡتِ بِخَيۡرٍ هَلۡ يَسۡتَوِي هُوَ وَمَن يَأۡمُرُ بِٱلۡعَدۡلِ وَهُوَ عَلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Ve yine Allah (size baska) iki insan ornegi veriyor: Onlardan biri, hicbir is elinden gelmeyen bir dilsiz ki, efendisinin sırtında gercek bir yuk; oyle ki, beriki onu hangi ise kossa olumlu bir sonuc alamıyor. Peki, iste boyle biri, dogru ve hakca olanın yapılmasını emreden ve kendisi de dosdogru bir yolda yuruyen (bilge bir) kimseyle hic bir tutulabilir mi
Surah An-Nahl, Verse 76
وَلِلَّهِ غَيۡبُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَمَآ أَمۡرُ ٱلسَّاعَةِ إِلَّا كَلَمۡحِ ٱلۡبَصَرِ أَوۡ هُوَ أَقۡرَبُۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Ve (bilin ki) goklerin ve yerin bilinmeyen gercekleri (yalnızca) Allah´a aittir. Ve o Son Saat´in gelip catması ancak bir goz kırpması kadar yahut bundan da kısa (bir an icinde) olup bitecektir. Cunku, suphe yok, Allah´ın her seye gucu yeter
Surah An-Nahl, Verse 77
وَٱللَّهُ أَخۡرَجَكُم مِّنۢ بُطُونِ أُمَّهَٰتِكُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ شَيۡـٔٗا وَجَعَلَ لَكُمُ ٱلسَّمۡعَ وَٱلۡأَبۡصَٰرَ وَٱلۡأَفۡـِٔدَةَ لَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ
Ve sizi analarınızın karnından, hicbir sey bilmez bir halde cıkarıp size, sukredesiniz diye isitme duyusu, gorme duyusu, duyma, dusunme yetisi bahseden Allah´tır
Surah An-Nahl, Verse 78
أَلَمۡ يَرَوۡاْ إِلَى ٱلطَّيۡرِ مُسَخَّرَٰتٖ فِي جَوِّ ٱلسَّمَآءِ مَا يُمۡسِكُهُنَّ إِلَّا ٱللَّهُۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Peki, (hakkı inkar edenler), gogun ortasında, boslukta, (Allah´ın yarattıgı yasalara uyarak) ucup duran kuslara bakıp dusunmuyorlar mı hic? Elbette, Allah´tan baska kimse yok, onları yukarıda tutan. Suphesiz bunda inanmaya egilim duyanlar icin cıkarılacak dersler var
Surah An-Nahl, Verse 79
وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنۢ بُيُوتِكُمۡ سَكَنٗا وَجَعَلَ لَكُم مِّن جُلُودِ ٱلۡأَنۡعَٰمِ بُيُوتٗا تَسۡتَخِفُّونَهَا يَوۡمَ ظَعۡنِكُمۡ وَيَوۡمَ إِقَامَتِكُمۡ وَمِنۡ أَصۡوَافِهَا وَأَوۡبَارِهَا وَأَشۡعَارِهَآ أَثَٰثٗا وَمَتَٰعًا إِلَىٰ حِينٖ
Ve size, dinlenme yeri olarak kendinize ev (yapma imkan ve yetenegini) veren; size, hayvanların derilerinden, konup gocerken kolayca tasıyabileceginiz barınaklar; (kaba) yunlerinden, ince yumusak yunlerinden ve kıllarından dayanıklı ev esyası ve daha kısa sureli kullanımlar icin baska esyalar (yapma imkan ve becerisini) bahseden de Allah´tır
Surah An-Nahl, Verse 80
وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّمَّا خَلَقَ ظِلَٰلٗا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ ٱلۡجِبَالِ أَكۡنَٰنٗا وَجَعَلَ لَكُمۡ سَرَٰبِيلَ تَقِيكُمُ ٱلۡحَرَّ وَسَرَٰبِيلَ تَقِيكُم بَأۡسَكُمۡۚ كَذَٰلِكَ يُتِمُّ نِعۡمَتَهُۥ عَلَيۡكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تُسۡلِمُونَ
Ve yarattıgı butun oteki seyler arasında, size (cesit cesit) golgelikler, sıgınaklar ayıran; daglarda gizlenme, saklanma yerleri bahseden ve sizi sıcaga (ve soguga) karsı koruyacak elbiseler; (karsılıklı) saldırılarınıza karsı koruyacak (savas) giysileri (yapma imkan ve becerisini) veren (de) Allah´tır. O size bahsettigi nimeti iste boyle her yonden tam tutmaktadır ki belki O´na boyun eger de kurtulursunuz
Surah An-Nahl, Verse 81
فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَإِنَّمَا عَلَيۡكَ ٱلۡبَلَٰغُ ٱلۡمُبِينُ
Fakat, (ey Peygamber, eger senden) yuz cevirirlerse, unutma ki, senin gorevin sadece, (sana vahyolunan) mesajı acıkca duyurmaktan ibarettir
Surah An-Nahl, Verse 82
يَعۡرِفُونَ نِعۡمَتَ ٱللَّهِ ثُمَّ يُنكِرُونَهَا وَأَكۡثَرُهُمُ ٱلۡكَٰفِرُونَ
Aslında Allah´ın nimetinin pekala farkındalar ama, yine de onu tanıyıp dogrulamaya yanasmıyorlar; cunku onların cogu onmaz bicimde kufre batmıs bulunuyor
Surah An-Nahl, Verse 83
وَيَوۡمَ نَبۡعَثُ مِن كُلِّ أُمَّةٖ شَهِيدٗا ثُمَّ لَا يُؤۡذَنُ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ وَلَا هُمۡ يُسۡتَعۡتَبُونَ
Ama Biz gun gelecek her ummetten bir tanık cıkaracagız: o Gun, hakkı inkara sartlanmıs olanlardan (bilgisizlik gibi) bir mazeret kabul edilmeyecek, af dilemeleri de asla kale alınmayacaktır
Surah An-Nahl, Verse 84
وَإِذَا رَءَا ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ ٱلۡعَذَابَ فَلَا يُخَفَّفُ عَنۡهُمۡ وَلَا هُمۡ يُنظَرُونَ
Ve kotuluge, haksızlıga sartlanmıs olanlar (o gun kendilerini bekleyen) azabı karsılarında bulduklarında, o azabın kendileri icin (hicbir mazeretle) hafifletilmeye(cegini) ve kendilerine artık zaman da verilmeyecegini (hemen anlayacaklar)
Surah An-Nahl, Verse 85
وَإِذَا رَءَا ٱلَّذِينَ أَشۡرَكُواْ شُرَكَآءَهُمۡ قَالُواْ رَبَّنَا هَـٰٓؤُلَآءِ شُرَكَآؤُنَا ٱلَّذِينَ كُنَّا نَدۡعُواْ مِن دُونِكَۖ فَأَلۡقَوۡاْ إِلَيۡهِمُ ٱلۡقَوۡلَ إِنَّكُمۡ لَكَٰذِبُونَ
Ve Allah´tan baskalarına tanrılık yakıstıranlar, (Hesap Gunu) bu tanrı yerine koydukları (duzmece) varlıkları karsılarında bulduklarında, "Ey Rabbimiz!" diyecekler, "(Evet) bunlar bizim sana ortak tanrılar olarak gordugumuz ve seni bırakıp kendilerine yalvarıp yakardıgımız varlıklardır!" Bunun uzerine (o varlıklar, onların hak ettikleri) sozu yuzlerine carparlar: "Sizler (bu konuda birbirine) dupeduz yalan soyleyen kimselerdiniz
Surah An-Nahl, Verse 86
وَأَلۡقَوۡاْ إِلَى ٱللَّهِ يَوۡمَئِذٍ ٱلسَّلَمَۖ وَضَلَّ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يَفۡتَرُونَ
Ve (iste bu gunahı islemis olan kimseler) o Gun (is isten gectikten sonra) Allah´a teslimiyetlerini bildirirler; ve uydurdukları (duzmece tanrılar) da yuzustu bırakır onları
Surah An-Nahl, Verse 87
ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَصَدُّواْ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ زِدۡنَٰهُمۡ عَذَابٗا فَوۡقَ ٱلۡعَذَابِ بِمَا كَانُواْ يُفۡسِدُونَ
Hakkı inkara kalkısan ve baskalarını Allah´ın yolundan ceviren kimselerin uzerine, cıkardıkları bozgunculuktan oturu, azap ustune azap yıgacagız
Surah An-Nahl, Verse 88
وَيَوۡمَ نَبۡعَثُ فِي كُلِّ أُمَّةٖ شَهِيدًا عَلَيۡهِم مِّنۡ أَنفُسِهِمۡۖ وَجِئۡنَا بِكَ شَهِيدًا عَلَىٰ هَـٰٓؤُلَآءِۚ وَنَزَّلۡنَا عَلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ تِبۡيَٰنٗا لِّكُلِّ شَيۡءٖ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٗ وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُسۡلِمِينَ
Ve gun gelecek her toplum icinden kendi aleyhlerine bir sahit cıkaracagız. Ve seni de (ey Peygamber, mesajının ulasabilecegi) kimseler uzerinde sahit kıldık; nitekim sana adım adım her seyi oldugu gibi acıklayan, bir dogru yol bilgisi, bir rahmet ve Allah´a yurekten boyun egenlere mujde olarak bu ilahi kelamı indirdik
Surah An-Nahl, Verse 89
۞إِنَّ ٱللَّهَ يَأۡمُرُ بِٱلۡعَدۡلِ وَٱلۡإِحۡسَٰنِ وَإِيتَآيِٕ ذِي ٱلۡقُرۡبَىٰ وَيَنۡهَىٰ عَنِ ٱلۡفَحۡشَآءِ وَٱلۡمُنكَرِ وَٱلۡبَغۡيِۚ يَعِظُكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ
Gercek su ki, Allah adaleti ve iyilik yapmayı, yakınlara karsı comert olmayı emredip utanc verici ve arsızca olanı, akıl ve sagduyuya aykırı olanı ve azgınlıgı, taskınlıgı yasaklıyor; ve size (boyle tekrar tekrar) ogut veriyor ki, boylece (butun bunları) belki aklınızda tutarsınız
Surah An-Nahl, Verse 90
وَأَوۡفُواْ بِعَهۡدِ ٱللَّهِ إِذَا عَٰهَدتُّمۡ وَلَا تَنقُضُواْ ٱلۡأَيۡمَٰنَ بَعۡدَ تَوۡكِيدِهَا وَقَدۡ جَعَلۡتُمُ ٱللَّهَ عَلَيۡكُمۡ كَفِيلًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا تَفۡعَلُونَ
Bir de, bir sozlesme yaparak baglanma icine girdiginizde Allah´la olan sozlesmenize sadakat gosterin; ve yeminlerinizi, iyi niyetinize Allah´ı tanık tutarak iyice pekistirdikten sonra bozmayın; unutmayın ki, yaptıgınız her seyi Allah mutlaka biliyor
Surah An-Nahl, Verse 91
وَلَا تَكُونُواْ كَٱلَّتِي نَقَضَتۡ غَزۡلَهَا مِنۢ بَعۡدِ قُوَّةٍ أَنكَٰثٗا تَتَّخِذُونَ أَيۡمَٰنَكُمۡ دَخَلَۢا بَيۡنَكُمۡ أَن تَكُونَ أُمَّةٌ هِيَ أَرۡبَىٰ مِنۡ أُمَّةٍۚ إِنَّمَا يَبۡلُوكُمُ ٱللَّهُ بِهِۦۚ وَلَيُبَيِّنَنَّ لَكُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ مَا كُنتُمۡ فِيهِ تَخۡتَلِفُونَ
Ve sakın yeminlerinizi, sırf icinizden bir grubun digerinden daha guclu olmasına dayanarak aranızda bir aldatma aracı olarak ele alıp da ipligini iyice bukup berkittikten sonra onu cozup koparan kadın gibi olmayın. Allah butun bunlarla sizi sadece sınavdan geciriyor ki, uzerinde cekisip durdugunuz her seyi Kıyamet Gunu´nde butun acıklıgıyla karsınıza koysun
Surah An-Nahl, Verse 92
وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَجَعَلَكُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَلَٰكِن يُضِلُّ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِي مَن يَشَآءُۚ وَلَتُسۡـَٔلُنَّ عَمَّا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Cunku, Allah dileseydi suphesiz hepinizi bir tek ummet yapardı; ama (sapmak) isteyeni saptırıp, (dogru yola ulasmak) isteyeni de dogru yola yoneltiyor; Ve suphesiz, yaptıgınız her seyden oturu sorguya cekileceksiniz
Surah An-Nahl, Verse 93
وَلَا تَتَّخِذُوٓاْ أَيۡمَٰنَكُمۡ دَخَلَۢا بَيۡنَكُمۡ فَتَزِلَّ قَدَمُۢ بَعۡدَ ثُبُوتِهَا وَتَذُوقُواْ ٱلسُّوٓءَ بِمَا صَدَدتُّمۡ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَكُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ
(Bunun icindir ki,) yeminlerinizi aranızda bir aldatma aracı olarak kullanmayın; yoksa ayag(ınız), saglamca basmıs oldugunuz halde, kayar ve boylece Allah yolundan donup uzaklasmanızın kotu (sonuclarını) tatmak zorunda kalırsınız; ayrıca bu takdirde sizi (ote dunyada da) cok buyuk bir azap bekliyecektir
Surah An-Nahl, Verse 94
وَلَا تَشۡتَرُواْ بِعَهۡدِ ٱللَّهِ ثَمَنٗا قَلِيلًاۚ إِنَّمَا عِندَ ٱللَّهِ هُوَ خَيۡرٞ لَّكُمۡ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
Oyleyse, Allah´la yaptıgınız sozlesmeyi az bir pahayla degismeyin! Bir bilseniz, Allah katında (bulacagınız paha) sizin icin elbette en iyisidir
Surah An-Nahl, Verse 95
مَا عِندَكُمۡ يَنفَدُ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ بَاقٖۗ وَلَنَجۡزِيَنَّ ٱلَّذِينَ صَبَرُوٓاْ أَجۡرَهُم بِأَحۡسَنِ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
(Cunku) sizin katınızdaki tukenir gider, ama Allah katındaki kalıcıdır. Ve kesin olan su ki: gucluklere gogus gerenleri yaptıkları en iyi sey neyse ona gore odullendirecegiz
Surah An-Nahl, Verse 96
مَنۡ عَمِلَ صَٰلِحٗا مِّن ذَكَرٍ أَوۡ أُنثَىٰ وَهُوَ مُؤۡمِنٞ فَلَنُحۡيِيَنَّهُۥ حَيَوٰةٗ طَيِّبَةٗۖ وَلَنَجۡزِيَنَّهُمۡ أَجۡرَهُم بِأَحۡسَنِ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Erkek ya da kadın, inanmıs olması yanında bir de durust ve erdemli davranan kimseye hic suphesiz arı duru, hos bir hayat tattıracagız; ve yine suphesiz boylelerini, yapageldikleri en guzel sey neyse ona gore odullendirecegiz
Surah An-Nahl, Verse 97
فَإِذَا قَرَأۡتَ ٱلۡقُرۡءَانَ فَٱسۡتَعِذۡ بِٱللَّهِ مِنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ ٱلرَّجِيمِ
Imdi, Kuran okuyacagın zaman, hemen o kovulmus seytana karsı Allah´a sıgın
Surah An-Nahl, Verse 98
إِنَّهُۥ لَيۡسَ لَهُۥ سُلۡطَٰنٌ عَلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَلَىٰ رَبِّهِمۡ يَتَوَكَّلُونَ
Gercekte, onun, imana erisenlerin ve Rablerine guven baglamıs olanların uzerinde bir nufuzu/etkisi yoktur
Surah An-Nahl, Verse 99
إِنَّمَا سُلۡطَٰنُهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ يَتَوَلَّوۡنَهُۥ وَٱلَّذِينَ هُم بِهِۦ مُشۡرِكُونَ
Onun yalnızca kendisini izlemeye istekli olanlar uzerinde ve bir de ona tanrısal nitelikler yakıstıranlar uzerinde etkisi vardır
Surah An-Nahl, Verse 100
وَإِذَا بَدَّلۡنَآ ءَايَةٗ مَّكَانَ ءَايَةٖ وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا يُنَزِّلُ قَالُوٓاْ إِنَّمَآ أَنتَ مُفۡتَرِۭۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Biz bir ayetin yerine bir baska ayeti getirdigimizde -ki Allah adım adım ne indirdigini butunuyle bilmektedir- (hakkı inkar edenler), "Sen sadece uyduruyorsun!" derler. Oysa onların cogu bilmeyen, anlamayan kimselerdir
Surah An-Nahl, Verse 101
قُلۡ نَزَّلَهُۥ رُوحُ ٱلۡقُدُسِ مِن رَّبِّكَ بِٱلۡحَقِّ لِيُثَبِّتَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَهُدٗى وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُسۡلِمِينَ
Onun, apacık bir gerceklik ve sarsılmayan bir dogruluk keyfiyeti icinde, imana erisenleri(n durumunu) guclendirmek ve Allah´a yurekten baglanıp boyun egenlere bir dogru yol bilgisi, bir mujde olmak uzre Rabbinden safha safha Kutsal Ilham yoluyla indirildigini soyle
Surah An-Nahl, Verse 102
وَلَقَدۡ نَعۡلَمُ أَنَّهُمۡ يَقُولُونَ إِنَّمَا يُعَلِّمُهُۥ بَشَرٞۗ لِّسَانُ ٱلَّذِي يُلۡحِدُونَ إِلَيۡهِ أَعۡجَمِيّٞ وَهَٰذَا لِسَانٌ عَرَبِيّٞ مُّبِينٌ
Hic kuskusuz onların, "Ona (butun) bunları mutlaka bir insan ogretiyor!" dediklerini pekala biliyoruz. Oysa, onların karalamak amacıyla ima ettikleri kimsenin dili butunuyle yabancı bir dil oldugu halde, bu mesaj (hem kendisi) acık olan, (hem de gercegin ozunu) apacık gosteren Arapca bir soylemdir
Surah An-Nahl, Verse 103
إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ لَا يَهۡدِيهِمُ ٱللَّهُ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Gercek su ki, Allah´ın mesajlarına inanmayanları Allah dogru yola yoneltmez; ve onların (ote dunyadaki) payları da zorlu bir azap olacaktır
Surah An-Nahl, Verse 104
إِنَّمَا يَفۡتَرِي ٱلۡكَذِبَ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡكَٰذِبُونَ
Yalnızca, Allah´ın ayetlerine inanmayacak olanlar bu yalanı uydurmaktadırlar; iste asıl boyleleridir yalan soyleyen
Surah An-Nahl, Verse 105
مَن كَفَرَ بِٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ إِيمَٰنِهِۦٓ إِلَّا مَنۡ أُكۡرِهَ وَقَلۡبُهُۥ مُطۡمَئِنُّۢ بِٱلۡإِيمَٰنِ وَلَٰكِن مَّن شَرَحَ بِٱلۡكُفۡرِ صَدۡرٗا فَعَلَيۡهِمۡ غَضَبٞ مِّنَ ٱللَّهِ وَلَهُمۡ عَذَابٌ عَظِيمٞ
Imana eristikten sonra Allah´ı inkar eden kimseye gelince -ki, bundan kasıt, kalbi imanla dolu oldugu halde baskı altında inkar etmis gorunen kimse degil, fakat kalbini bile isteye hakkın inkarına acan kimsedir- iste boylelerinin uzerine Allah katından bir hısım cokecek ve onların payına cok buyuk bir azap dusecektir
Surah An-Nahl, Verse 106
ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمُ ٱسۡتَحَبُّواْ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا عَلَى ٱلۡأٓخِرَةِ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلۡكَٰفِرِينَ
butun bunlar, onların dunya hayatını ahirete yeglemelerinden ve Allah´ın da hakkı inkar eden kimseleri dogru yola yoneltmemesinden oturudur
Surah An-Nahl, Verse 107
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ طَبَعَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ وَسَمۡعِهِمۡ وَأَبۡصَٰرِهِمۡۖ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡغَٰفِلُونَ
Iste, Allah´ın kalplerini, isitme ve gorme duyularını muhurledigi kimseler bunlardır; iste, umursamazlık icinde dalıp giden kimseler bunlardır
Surah An-Nahl, Verse 108
لَا جَرَمَ أَنَّهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ هُمُ ٱلۡخَٰسِرُونَ
Hic suphe yok, ahirette kaybedecek olanlar da bunlardır
Surah An-Nahl, Verse 109
ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ هَاجَرُواْ مِنۢ بَعۡدِ مَا فُتِنُواْ ثُمَّ جَٰهَدُواْ وَصَبَرُوٓاْ إِنَّ رَبَّكَ مِنۢ بَعۡدِهَا لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ
Ve yine bil ki, Rabbin, kotulugun ayartısını gordukten sonra onun hukum surdugu bolgeyi terk edenlerin ve o gunden bu yana (Allah yolunda) ustun cabalar gosterip gucluklere gogus gerenlerin yanındadır; iste boyle bir donusumden sonra cok acıyıp esirgeyen gercek bagıslayıcı elbette senin Rabbindir
Surah An-Nahl, Verse 110
۞يَوۡمَ تَأۡتِي كُلُّ نَفۡسٖ تُجَٰدِلُ عَن نَّفۡسِهَا وَتُوَفَّىٰ كُلُّ نَفۡسٖ مَّا عَمِلَتۡ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ
(Oyleyse, haberiniz olsun,) o Gun herkes kendi basının caresini aramaya cabalayacak ve herkese yapıp ettiginin karsılıgı tam olarak odenecek; kimseye haksızlık yapılmayacaktır
Surah An-Nahl, Verse 111
وَضَرَبَ ٱللَّهُ مَثَلٗا قَرۡيَةٗ كَانَتۡ ءَامِنَةٗ مُّطۡمَئِنَّةٗ يَأۡتِيهَا رِزۡقُهَا رَغَدٗا مِّن كُلِّ مَكَانٖ فَكَفَرَتۡ بِأَنۡعُمِ ٱللَّهِ فَأَذَٰقَهَا ٱللَّهُ لِبَاسَ ٱلۡجُوعِ وَٱلۡخَوۡفِ بِمَا كَانُواْ يَصۡنَعُونَ
Iste, Allah (size) bir ornek veriyor: guvenlik ve refah icinde bir sehir (dusunun ki) oraya (ahalisinin) rızkı her yandan bolca akıp duruyordu; ama ahalisi tutup Allah´ın nimetine karsı yakısmaz bir bicimde nankorluk etti ve bunun uzerine Allah da onlara, inatla yapageldikleri (kotuluklerden) oturu kusatıcı bir aclık ve korku felaketi tattırdı
Surah An-Nahl, Verse 112
وَلَقَدۡ جَآءَهُمۡ رَسُولٞ مِّنۡهُمۡ فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمُ ٱلۡعَذَابُ وَهُمۡ ظَٰلِمُونَ
Kaldı ki, onlara aralarından bir elci de gelmisti; ama onlar o´nu yalanladılar. Ve onlar boylece zulum ve haksızlıklarına devam edip giderken azap kendilerini kıskıvrak yakaladı
Surah An-Nahl, Verse 113
فَكُلُواْ مِمَّا رَزَقَكُمُ ٱللَّهُ حَلَٰلٗا طَيِّبٗا وَٱشۡكُرُواْ نِعۡمَتَ ٱللَّهِ إِن كُنتُمۡ إِيَّاهُ تَعۡبُدُونَ
Bunun icindir ki, Allah´ın size rızık olarak bahsettigi temiz ve mesru seylerden payınızı alın ve eger yalnızca O´na kulluk ediyorsanız, o zaman nimetinden oturu Allah´a sukrunuzu gosterin
Surah An-Nahl, Verse 114
إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيۡكُمُ ٱلۡمَيۡتَةَ وَٱلدَّمَ وَلَحۡمَ ٱلۡخِنزِيرِ وَمَآ أُهِلَّ لِغَيۡرِ ٱللَّهِ بِهِۦۖ فَمَنِ ٱضۡطُرَّ غَيۡرَ بَاغٖ وَلَا عَادٖ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Allah size sadece lesi, kanı, domuz etini ve Allah´tan baskasının adı anıla(rak bogazlanan hayva)nı yasaklamıstır; fakat zorunluluk durumuna dusen kimse, asırı gidip ihtiyacının otesine gecmemek sartıyla bu yasaklamanın dısındadır; cunku Allah, suphesiz cok acıyan, esirgeyen gercek bagıslayıcıdır
Surah An-Nahl, Verse 115
وَلَا تَقُولُواْ لِمَا تَصِفُ أَلۡسِنَتُكُمُ ٱلۡكَذِبَ هَٰذَا حَلَٰلٞ وَهَٰذَا حَرَامٞ لِّتَفۡتَرُواْ عَلَى ٱللَّهِ ٱلۡكَذِبَۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَفۡتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلۡكَذِبَ لَا يُفۡلِحُونَ
Buna gore, artık, kendi yalanınızı (adeta) Allah´a isnad ederek oyle dilinize geldigi gibi yalan yanlıs "bu helaldir, su haramdır" demeyin; cunku, haberiniz olsun, Allah´a yalan isnad edenler asla kurtulusa erisemezler
Surah An-Nahl, Verse 116
مَتَٰعٞ قَلِيلٞ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
(Onlarınki bu dunyada) kısa bir avuntudan ibarettir; (ote dunyada ise) kendilerini can yakıcı bir azap beklemektedir
Surah An-Nahl, Verse 117
وَعَلَى ٱلَّذِينَ هَادُواْ حَرَّمۡنَا مَا قَصَصۡنَا عَلَيۡكَ مِن قَبۡلُۖ وَمَا ظَلَمۡنَٰهُمۡ وَلَٰكِن كَانُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ يَظۡلِمُونَ
Ve (yalnız) Yahudi inancına baglı olanlara sana daha once sozunu ettigimiz seyleri yasakladık; cunku onlara Biz haksızlık yapmadık; tam tersine, onlar kendi kendilerine haksızlık yaptılar
Surah An-Nahl, Verse 118
ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ عَمِلُواْ ٱلسُّوٓءَ بِجَهَٰلَةٖ ثُمَّ تَابُواْ مِنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَ وَأَصۡلَحُوٓاْ إِنَّ رَبَّكَ مِنۢ بَعۡدِهَا لَغَفُورٞ رَّحِيمٌ
Bir kez daha (belirtelim), muhakkak ki senin Rabbin, bilmezlik yuzunden kotuluk isleyen sonra da tevbe eden ve artık duzgun yasayan kimselerden yanadır; iste boyle (bir tevbeden) sonra cok acıyıp esirgeyen gercek bagıslayıcı elbette senin Rabbindir
Surah An-Nahl, Verse 119
إِنَّ إِبۡرَٰهِيمَ كَانَ أُمَّةٗ قَانِتٗا لِّلَّهِ حَنِيفٗا وَلَمۡ يَكُ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ
Gercek su ki, Ibrahim insana yakısan butun erdemleri kendinde toplamasını bilen, yalan ve sahtelik tasıyan her seyden yuz cevirerek Allah´ın iradesine yurekten baglanıp boyun egen biriydi; Allah´tan baskalarına tanrılık yakıstıran kimselerden degildi
Surah An-Nahl, Verse 120
شَاكِرٗا لِّأَنۡعُمِهِۚ ٱجۡتَبَىٰهُ وَهَدَىٰهُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
(Cunku) o, kendisini secip dogru yola yonelmesini saglayan (Allah´a), nimetlerinden oturu her zaman sukranla doluydu
Surah An-Nahl, Verse 121
وَءَاتَيۡنَٰهُ فِي ٱلدُّنۡيَا حَسَنَةٗۖ وَإِنَّهُۥ فِي ٱلۡأٓخِرَةِ لَمِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
Biz de bunun icin o´na bu dunyada iyilik bahsettik; suphesiz ahirette de o kendini durust ve erdemli kimselerin arasında bulacaktır
Surah An-Nahl, Verse 122
ثُمَّ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ أَنِ ٱتَّبِعۡ مِلَّةَ إِبۡرَٰهِيمَ حَنِيفٗاۖ وَمَا كَانَ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ
Ve sonuc olarak sana, "Yalan ve sahtelik tasıyan her seyden sakınan ve hicbir sekilde Allah´tan baskalarına tanrılık yakıstırmayan Ibrahim´in dinine uy!" diye vahyettik
Surah An-Nahl, Verse 123
إِنَّمَا جُعِلَ ٱلسَّبۡتُ عَلَى ٱلَّذِينَ ٱخۡتَلَفُواْ فِيهِۚ وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَحۡكُمُ بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ
Sebt gununun gozetilmesi sadece, onun hakkında uyusmaz gorusler ileri surup cekisenlere emredilmisti; suphe yok ki, bu cekisip durdukları konuda, Kıyamet Gunu onların aralarında elbette senin Rabbin hukmedecektir
Surah An-Nahl, Verse 124
ٱدۡعُ إِلَىٰ سَبِيلِ رَبِّكَ بِٱلۡحِكۡمَةِ وَٱلۡمَوۡعِظَةِ ٱلۡحَسَنَةِۖ وَجَٰدِلۡهُم بِٱلَّتِي هِيَ أَحۡسَنُۚ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعۡلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِۦ وَهُوَ أَعۡلَمُ بِٱلۡمُهۡتَدِينَ
(Butun insanlıgı) hikmetle ve guzel ogutle Rabbinin yoluna cagır; ve onlarla en guzel, en inandırıcı yontemlerle tartıs; suphesiz, O´nun yolundan kimin saptıgını en iyi bilen senin Rabbindir; ve yine dogru yola erisenleri de en iyi bilen O´dur
Surah An-Nahl, Verse 125
وَإِنۡ عَاقَبۡتُمۡ فَعَاقِبُواْ بِمِثۡلِ مَا عُوقِبۡتُم بِهِۦۖ وَلَئِن صَبَرۡتُمۡ لَهُوَ خَيۡرٞ لِّلصَّـٰبِرِينَ
Bunun icindir ki, (tartısmada) zora basvurmanız gerekirse, ancak onların sizi zora kostukları kadar zora basvurun. Fakat eger kendinizi tutarsanız, bilin ki, gucluklere gogus germesini bilen kimseler icin bu daha iyi, daha hayırlıdır
Surah An-Nahl, Verse 126
وَٱصۡبِرۡ وَمَا صَبۡرُكَ إِلَّا بِٱللَّهِۚ وَلَا تَحۡزَنۡ عَلَيۡهِمۡ وَلَا تَكُ فِي ضَيۡقٖ مِّمَّا يَمۡكُرُونَ
Oyleyse, (hakkı inkar edenlerin soylediklerine karsı) sabır goster ve daima hatırla ki, sana gucluklere gogus germe gucunu veren yalnızca Allah´tır; ve onlardan yana uzulme; hele onların o asılsız iddiaları seni hic sıkmasın
Surah An-Nahl, Verse 127
إِنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَواْ وَّٱلَّذِينَ هُم مُّحۡسِنُونَ
Cunku, Allah elbette, Kendisine karsı sorumluluk bilinci tasıyanlarla beraberdir, yani iyi olan ve iyilikte devamlı olanlarla
Surah An-Nahl, Verse 128