Surah Maryam - Turkish Translation by Ali Fikri Yavuz
كٓهيعٓصٓ
Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad
Surah Maryam, Verse 1
ذِكۡرُ رَحۡمَتِ رَبِّكَ عَبۡدَهُۥ زَكَرِيَّآ
Bu sana okuyacagımız ayetler, Rabbinin kulu Zekeriyya’ya olan rahmetini bir anıstır
Surah Maryam, Verse 2
إِذۡ نَادَىٰ رَبَّهُۥ نِدَآءً خَفِيّٗا
O, Rabbine gizlice yalvardıgı zaman
Surah Maryam, Verse 3
قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ ٱلۡعَظۡمُ مِنِّي وَٱشۡتَعَلَ ٱلرَّأۡسُ شَيۡبٗا وَلَمۡ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيّٗا
Soyle demisti: “-Ey Rabbim, dogrusu ben (o kimseyim ki), benim kemigim zayıflayıp gevsedi ve basımın sacı bembeyaz alev gibi tutustu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hic bir zaman mahrum olmadım
Surah Maryam, Verse 4
وَإِنِّي خِفۡتُ ٱلۡمَوَٰلِيَ مِن وَرَآءِي وَكَانَتِ ٱمۡرَأَتِي عَاقِرٗا فَهَبۡ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيّٗا
Gercekten ben, arkamdan yerime gececek varislerden endisedeyim. Karım da kısır bulunuyor. Onun icin bana bir cocuk ihsan buyur
Surah Maryam, Verse 5
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنۡ ءَالِ يَعۡقُوبَۖ وَٱجۡعَلۡهُ رَبِّ رَضِيّٗا
Ki bana da mirascı olsun, Yakub ailesine de mirascı olsun. Rabbim, sen onu (soz ve hareketleriyle) rızana kavustur.”
Surah Maryam, Verse 6
يَٰزَكَرِيَّآ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَٰمٍ ٱسۡمُهُۥ يَحۡيَىٰ لَمۡ نَجۡعَل لَّهُۥ مِن قَبۡلُ سَمِيّٗا
(Cenab-ı Hak soyle buyurdu); Ey Zekeriyya! Gercekten biz sana bir ogul mujdeliyoruz ki, adı Yahya’dır; bundan once ona hic bir adas yapmadık
Surah Maryam, Verse 7
قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَٰمٞ وَكَانَتِ ٱمۡرَأَتِي عَاقِرٗا وَقَدۡ بَلَغۡتُ مِنَ ٱلۡكِبَرِ عِتِيّٗا
Zekeriyya dedi ki: “- Rabbim, benim nereden bir oglum olacak? Hanımım kısır bulunuyor, ben de ihtiyarlıgın son haddine vardım.”
Surah Maryam, Verse 8
قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٞ وَقَدۡ خَلَقۡتُكَ مِن قَبۡلُ وَلَمۡ تَكُ شَيۡـٔٗا
(Cebrail ona soyle) dedi: “- Dedigin gibidir, fakat Rabbin buyurdu ki, bu isi yapmak bana kolaydır. Bundan once seni yarattım, halbuki hic bir sey degildin.”
Surah Maryam, Verse 9
قَالَ رَبِّ ٱجۡعَل لِّيٓ ءَايَةٗۖ قَالَ ءَايَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ ٱلنَّاسَ ثَلَٰثَ لَيَالٖ سَوِيّٗا
Zekeriyya soyle dedi: (Ailemin hamlini anlamak hususunda) Rabbim bana bir alamet ver. Allah buyurdu ki, senin alametin, sapasaglam oldugun halde uc gun insanlarla konusamaz hale gelmendir
Surah Maryam, Verse 10
فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوۡمِهِۦ مِنَ ٱلۡمِحۡرَابِ فَأَوۡحَىٰٓ إِلَيۡهِمۡ أَن سَبِّحُواْ بُكۡرَةٗ وَعَشِيّٗا
Nihayet (hanımına hamil vakti gelip de konusamayınca) mihrabdan kavmine karsı (Zekeriyya) cıktı da, onlara: “- Sabah ve aksam namaz kılın.” diye isaret etti
Surah Maryam, Verse 11
يَٰيَحۡيَىٰ خُذِ ٱلۡكِتَٰبَ بِقُوَّةٖۖ وَءَاتَيۡنَٰهُ ٱلۡحُكۡمَ صَبِيّٗا
(Biz ona Yahya’yı ihsan ettik ve soyle dedik): “- Ey Yahya! Kıtabı kuvvetle tut (Tevrat’da olan hukumlerle amel et).” Bir de daha cocukken ona hikmet verdik
Surah Maryam, Verse 12
وَحَنَانٗا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَوٰةٗۖ وَكَانَ تَقِيّٗا
Hem de tarafımızdan bir merhamet ve gunahlardan bir paklik verdik. O cok takva sahibi idi
Surah Maryam, Verse 13
وَبَرَّۢا بِوَٰلِدَيۡهِ وَلَمۡ يَكُن جَبَّارًا عَصِيّٗا
Ebeveynine de ihsankardı, zorba ve isyankar degildi
Surah Maryam, Verse 14
وَسَلَٰمٌ عَلَيۡهِ يَوۡمَ وُلِدَ وَيَوۡمَ يَمُوتُ وَيَوۡمَ يُبۡعَثُ حَيّٗا
Ona selamet olsun: Hem dogdugu gun (seytandan), hem olecegi gun (kabir azabından), hem de diri olarak kaldırılacagı gun (atesten)
Surah Maryam, Verse 15
وَٱذۡكُرۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ مَرۡيَمَ إِذِ ٱنتَبَذَتۡ مِنۡ أَهۡلِهَا مَكَانٗا شَرۡقِيّٗا
(Ey Resulum) Kur’an’daki Meryem kıssasını (onlara) oku. Hani o, ibadet icin) ailesinden ayrılıp (evinin veya Beytu’l-Makdis’in) dogu tarafında bir yere cekilmisti
Surah Maryam, Verse 16
فَٱتَّخَذَتۡ مِن دُونِهِمۡ حِجَابٗا فَأَرۡسَلۡنَآ إِلَيۡهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرٗا سَوِيّٗا
Sonra ailesinin onlerinde bir perde kurmustu. Nihayet ona ruhumuzu (Cebrail’i) gonderdik de kendisine duzgun bir insan seklinde gorundu
Surah Maryam, Verse 17
قَالَتۡ إِنِّيٓ أَعُوذُ بِٱلرَّحۡمَٰنِ مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيّٗا
(Meryem, bu insan kılıgındaki Cebrail’e) dedi ki: “- Dogrusu ben, senden Rahman’a sıgınırım. Eger mu’min ve takva sahibi isen (fenalık yapmazsın)
Surah Maryam, Verse 18
قَالَ إِنَّمَآ أَنَا۠ رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَٰمٗا زَكِيّٗا
Cebrail: “- Gercekten ben, sana temiz bir oglan vermek icin sırf Rabbinin gonderdigi elcisiyim.” dedi
Surah Maryam, Verse 19
قَالَتۡ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَٰمٞ وَلَمۡ يَمۡسَسۡنِي بَشَرٞ وَلَمۡ أَكُ بَغِيّٗا
Meryem dedi ki: “- Benim icin, nasıl bir oglan olur? Bana bir insan dokunmadı ve ben de iffetsiz bir kimse degilim.”
Surah Maryam, Verse 20
قَالَ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٞۖ وَلِنَجۡعَلَهُۥٓ ءَايَةٗ لِّلنَّاسِ وَرَحۡمَةٗ مِّنَّاۚ وَكَانَ أَمۡرٗا مَّقۡضِيّٗا
Cebrail soyle dedi: “- Evet, is dedigin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki, bu (baba olmaksızın cocuk vermek), bana cok kolaydır. Hem bunu, insanlara, kudretimize delalet eden bir alamet ve (Isa’yı da insanları hidayete goturen) tarafımızdan bir nimet yapacagız. Zaten (ezeldeki takdirimizde) bu is olup bitmistir
Surah Maryam, Verse 21
۞فَحَمَلَتۡهُ فَٱنتَبَذَتۡ بِهِۦ مَكَانٗا قَصِيّٗا
Nihayet (Cebrail’in ufurmesiyle Meryem) Isa’ya gebe kaldı ve bununla uzak bir yere cekildi
Surah Maryam, Verse 22
فَأَجَآءَهَا ٱلۡمَخَاضُ إِلَىٰ جِذۡعِ ٱلنَّخۡلَةِ قَالَتۡ يَٰلَيۡتَنِي مِتُّ قَبۡلَ هَٰذَا وَكُنتُ نَسۡيٗا مَّنسِيّٗا
Sonra dogum sancısı onu bir hurma agacına dayanmaya goturdu: “- Ah nolaydım! Bundan once oleydim de unutulmus gitmis olaydım.” dedi
Surah Maryam, Verse 23
فَنَادَىٰهَا مِن تَحۡتِهَآ أَلَّا تَحۡزَنِي قَدۡ جَعَلَ رَبُّكِ تَحۡتَكِ سَرِيّٗا
(Cebrail, yuksek bir yerde bulunan) Meryem’e asagı tarafından soyle cagırdı: “- Sakın uzulme, Rabbin senin alt yanında bir su arkı yarattı
Surah Maryam, Verse 24
وَهُزِّيٓ إِلَيۡكِ بِجِذۡعِ ٱلنَّخۡلَةِ تُسَٰقِطۡ عَلَيۡكِ رُطَبٗا جَنِيّٗا
Hurmanın da dalını kendine dogru silkele, uzerine devsirilmis taze hurmalar dokulsun
Surah Maryam, Verse 25
فَكُلِي وَٱشۡرَبِي وَقَرِّي عَيۡنٗاۖ فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ ٱلۡبَشَرِ أَحَدٗا فَقُولِيٓ إِنِّي نَذَرۡتُ لِلرَّحۡمَٰنِ صَوۡمٗا فَلَنۡ أُكَلِّمَ ٱلۡيَوۡمَ إِنسِيّٗا
Artık ye, ic, gozun aydın olsun. Eger insanlardan birini gorursen: “- Ben Rahman’a (Allah’a) bir oruc (susmak) adadım. Onun icin bugun hic kimseye asla soz soylemiyecegim.” de
Surah Maryam, Verse 26
فَأَتَتۡ بِهِۦ قَوۡمَهَا تَحۡمِلُهُۥۖ قَالُواْ يَٰمَرۡيَمُ لَقَدۡ جِئۡتِ شَيۡـٔٗا فَرِيّٗا
Sonra ona (cocugu Isa’yı) yuklenerek kavmine getirdi. Ona dediler ki: “- Ey Meryem! Dogrusu, sen acaip bir sey (babasız cocuk) getirdin
Surah Maryam, Verse 27
يَـٰٓأُخۡتَ هَٰرُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ ٱمۡرَأَ سَوۡءٖ وَمَا كَانَتۡ أُمُّكِ بَغِيّٗا
Ey Harun’un (soy itibariyle neslinden gelen) kız kardesi! Senin baban kotu bir adam degildi, anan da iffetsiz bir kadın degildi.”
Surah Maryam, Verse 28
فَأَشَارَتۡ إِلَيۡهِۖ قَالُواْ كَيۡفَ نُكَلِّمُ مَن كَانَ فِي ٱلۡمَهۡدِ صَبِيّٗا
Bunun uzerine Meryem, (kendilerine cevap vermek icin) cocugu isaret etti. Onlar: “- Biz, besikteki cocukla nasıl konusuruz” dediler
Surah Maryam, Verse 29
قَالَ إِنِّي عَبۡدُ ٱللَّهِ ءَاتَىٰنِيَ ٱلۡكِتَٰبَ وَجَعَلَنِي نَبِيّٗا
(Allah’ın bir mucizesi olarak Isa) dedi ki: “- Ben gercekten Allah’ın kuluyum, bana kitap verdi ve beni bir Peygamber yaptı (bu tahakkuk edecektir)
Surah Maryam, Verse 30
وَجَعَلَنِي مُبَارَكًا أَيۡنَ مَا كُنتُ وَأَوۡصَٰنِي بِٱلصَّلَوٰةِ وَٱلزَّكَوٰةِ مَا دُمۡتُ حَيّٗا
Beni, her nerede olsam mubarek (hayır ogreten) kıldı ve hayatta bulundugum muddet, bana, namazı ve zekatı emretti
Surah Maryam, Verse 31
وَبَرَّۢا بِوَٰلِدَتِي وَلَمۡ يَجۡعَلۡنِي جَبَّارٗا شَقِيّٗا
Beni, anneme ihsankar kıldı ve beni azgın bir zorba yapmadı
Surah Maryam, Verse 32
وَٱلسَّلَٰمُ عَلَيَّ يَوۡمَ وُلِدتُّ وَيَوۡمَ أَمُوتُ وَيَوۡمَ أُبۡعَثُ حَيّٗا
Hem dogdugum gun, hem olecegim gun, hem diri olarak (mezardan) kaldırılacagım gun, selamet benim uzerimedir.”
Surah Maryam, Verse 33
ذَٰلِكَ عِيسَى ٱبۡنُ مَرۡيَمَۖ قَوۡلَ ٱلۡحَقِّ ٱلَّذِي فِيهِ يَمۡتَرُونَ
Iste hakkında (Yahudilerle Hristiyanların) ihtilaf edip durdukları Meryem oglu Isa’ya dair Allah sozu budur
Surah Maryam, Verse 34
مَا كَانَ لِلَّهِ أَن يَتَّخِذَ مِن وَلَدٖۖ سُبۡحَٰنَهُۥٓۚ إِذَا قَضَىٰٓ أَمۡرٗا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
Allah’ın cocuk edinmesi asla olmamıstır. O (cocuk edinmekten) munezzehtir. O, bir isi dileyince; sade ona: “Ol” der, o da oluverir
Surah Maryam, Verse 35
وَإِنَّ ٱللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمۡ فَٱعۡبُدُوهُۚ هَٰذَا صِرَٰطٞ مُّسۡتَقِيمٞ
Muhakkak ki Allah, benim Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O halde O’na ibadet edin. Bu (size anlattıgım) biricik dogru yoldur
Surah Maryam, Verse 36
فَٱخۡتَلَفَ ٱلۡأَحۡزَابُ مِنۢ بَيۡنِهِمۡۖ فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن مَّشۡهَدِ يَوۡمٍ عَظِيمٍ
Sonra fırkalar (Hristiyanlarla Yahudiler) kendi aralarında ihtilafa dustuler. Artık gorulecek bir buyuk gunun (kıyametin) azabı, o kufredenlere olsun
Surah Maryam, Verse 37
أَسۡمِعۡ بِهِمۡ وَأَبۡصِرۡ يَوۡمَ يَأۡتُونَنَا لَٰكِنِ ٱلظَّـٰلِمُونَ ٱلۡيَوۡمَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Onlar bize gelecekleri gun, neler isitecekler, neler gorecekler! Fakat o zalimler, bugun acık bir sapıklık icindedirler
Surah Maryam, Verse 38
وَأَنذِرۡهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡحَسۡرَةِ إِذۡ قُضِيَ ٱلۡأَمۡرُ وَهُمۡ فِي غَفۡلَةٖ وَهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ
(Ey Resulum, Mekke’li) kafirleri, is bitirildigi (hesap goruldugu) zamanın dehseti ile, pismanlık gunu ile korkut. Onlar hala gaflet icindedirler, onlar iman etmiyorlar
Surah Maryam, Verse 39
إِنَّا نَحۡنُ نَرِثُ ٱلۡأَرۡضَ وَمَنۡ عَلَيۡهَا وَإِلَيۡنَا يُرۡجَعُونَ
Gercekten biz, arza ve butun uzerindekilere varis olacagız, (Bizden baska kimse kalmıyacak). Onlar da hesap icin hep bize dondurulecekler
Surah Maryam, Verse 40
وَٱذۡكُرۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ إِبۡرَٰهِيمَۚ إِنَّهُۥ كَانَ صِدِّيقٗا نَّبِيًّا
Kur’an’da Ibrahim’i de (kavmine) anlat. Cunku o, dogrulugu cok olan bir peygamberdi
Surah Maryam, Verse 41
إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ يَـٰٓأَبَتِ لِمَ تَعۡبُدُ مَا لَا يَسۡمَعُ وَلَا يُبۡصِرُ وَلَا يُغۡنِي عَنكَ شَيۡـٔٗا
Bir vakit (Ibrahim) babasına soyle demisti: “- Ey babam! Isitmez, gormez ve sana hic bir faydası olmaz seylere nicin tapıyorsun
Surah Maryam, Verse 42
يَـٰٓأَبَتِ إِنِّي قَدۡ جَآءَنِي مِنَ ٱلۡعِلۡمِ مَا لَمۡ يَأۡتِكَ فَٱتَّبِعۡنِيٓ أَهۡدِكَ صِرَٰطٗا سَوِيّٗا
Ey babam! Gercekten bana, sana gelmiyen ilim gelmistir (Allah’ı bilmisimdir). O halde, bana uy da, seni dogru bir yola ileteyim
Surah Maryam, Verse 43
يَـٰٓأَبَتِ لَا تَعۡبُدِ ٱلشَّيۡطَٰنَۖ إِنَّ ٱلشَّيۡطَٰنَ كَانَ لِلرَّحۡمَٰنِ عَصِيّٗا
Ey babam! Seytana tapma, cunku Seytan Rahman’a (Allah’a) asi oldu
Surah Maryam, Verse 44
يَـٰٓأَبَتِ إِنِّيٓ أَخَافُ أَن يَمَسَّكَ عَذَابٞ مِّنَ ٱلرَّحۡمَٰنِ فَتَكُونَ لِلشَّيۡطَٰنِ وَلِيّٗا
Ey babam! Dogrusu ben korkarım ki, sana Rahman’dan bir azap dokunur da Seytan’a (Cehennem’de) arkadas olursun.”
Surah Maryam, Verse 45
قَالَ أَرَاغِبٌ أَنتَ عَنۡ ءَالِهَتِي يَـٰٓإِبۡرَٰهِيمُۖ لَئِن لَّمۡ تَنتَهِ لَأَرۡجُمَنَّكَۖ وَٱهۡجُرۡنِي مَلِيّٗا
Ibrahim’e babası dedi ki: “- Ey Ibrahim! Sen benim ilahlarımdan (taptıgım putlardan) yuz mu ceviriyorsun? Yemin ederim ki, eger (onlara sovmekten) vaz gecmezsen, seni muhakkak tasla kogar oldururum. Uzun bir muddet benden ayrıl, git.”
Surah Maryam, Verse 46
قَالَ سَلَٰمٌ عَلَيۡكَۖ سَأَسۡتَغۡفِرُ لَكَ رَبِّيٓۖ إِنَّهُۥ كَانَ بِي حَفِيّٗا
Ibrahim soyle dedi: “- (Benden sana fenalık gelmez, emniyet ve) selam sana olsun, senin icin Rabbimden magfiret dileyecegim. Cunku O, bana cok lutufkardır
Surah Maryam, Verse 47
وَأَعۡتَزِلُكُمۡ وَمَا تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَأَدۡعُواْ رَبِّي عَسَىٰٓ أَلَّآ أَكُونَ بِدُعَآءِ رَبِّي شَقِيّٗا
Ben, sizden ve Allah’dan baska taptıklarınızdan (putlardan) cekilip ayrılırım da, Rabbime dua (ibadet) ederim. Umulur ki Rabbime ibadet etmekle mahrum olmam (yaptıgım ibadet, sizin putlara ettiginiz ibadet gibi bosa cıkmaz.)”
Surah Maryam, Verse 48
فَلَمَّا ٱعۡتَزَلَهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَهَبۡنَا لَهُۥٓ إِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَۖ وَكُلّٗا جَعَلۡنَا نَبِيّٗا
Ne zaman ki, kafirleri ve Allah’tan baska taptıklarını, Ibrahim terkedip (Babil’den Sam’a) cekildi; biz de ona Ishak’ı ve Yakub’u ihsan ettik ve her birini birer Peygamber yaptık
Surah Maryam, Verse 49
وَوَهَبۡنَا لَهُم مِّن رَّحۡمَتِنَا وَجَعَلۡنَا لَهُمۡ لِسَانَ صِدۡقٍ عَلِيّٗا
Hem bunlara rahmetimizden ihsanlar eyledik (cokca mal ve evlad verdik). Hepsine de dillerde (butun dinlerde) guzel ve yuksek bir ovgu verdik
Surah Maryam, Verse 50
وَٱذۡكُرۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ مُوسَىٰٓۚ إِنَّهُۥ كَانَ مُخۡلَصٗا وَكَانَ رَسُولٗا نَّبِيّٗا
Kur’an’da Musa’yı da an; cunku o, ihlas sahibi idi ve Israil Ogullarına gonderilmis bir Peygamberdi
Surah Maryam, Verse 51
وَنَٰدَيۡنَٰهُ مِن جَانِبِ ٱلطُّورِ ٱلۡأَيۡمَنِ وَقَرَّبۡنَٰهُ نَجِيّٗا
Biz Musa’ya Tur dagı yanında, sag tarafından nida ettik; ve munacat ettigi halde kendisine yuksek mertebe verdik
Surah Maryam, Verse 52
وَوَهَبۡنَا لَهُۥ مِن رَّحۡمَتِنَآ أَخَاهُ هَٰرُونَ نَبِيّٗا
Rahmetimizden de ona, kardesi Harun’u bir peygamber olarak ihsan eyledik
Surah Maryam, Verse 53
وَٱذۡكُرۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ إِسۡمَٰعِيلَۚ إِنَّهُۥ كَانَ صَادِقَ ٱلۡوَعۡدِ وَكَانَ رَسُولٗا نَّبِيّٗا
Kur’an’da Ismail’i de an; cunku o, vaadinde sadıktı ve kavmine gonderilmis bir peygamberdi
Surah Maryam, Verse 54
وَكَانَ يَأۡمُرُ أَهۡلَهُۥ بِٱلصَّلَوٰةِ وَٱلزَّكَوٰةِ وَكَانَ عِندَ رَبِّهِۦ مَرۡضِيّٗا
Ummetine de namaz kılmayı, zekat vermeyi emrederdi ve Rabbi katında rızaya kavusmustu
Surah Maryam, Verse 55
وَٱذۡكُرۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ إِدۡرِيسَۚ إِنَّهُۥ كَانَ صِدِّيقٗا نَّبِيّٗا
Kitabta Idris’i de an; cunku o, cok sadık bir Peygamberdi
Surah Maryam, Verse 56
وَرَفَعۡنَٰهُ مَكَانًا عَلِيًّا
Biz onu yuce bir mevkiye (goklere veya Cennet’e) yukselttik
Surah Maryam, Verse 57
أُوْلَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ أَنۡعَمَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِم مِّنَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ مِن ذُرِّيَّةِ ءَادَمَ وَمِمَّنۡ حَمَلۡنَا مَعَ نُوحٖ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبۡرَٰهِيمَ وَإِسۡرَـٰٓءِيلَ وَمِمَّنۡ هَدَيۡنَا وَٱجۡتَبَيۡنَآۚ إِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتُ ٱلرَّحۡمَٰنِ خَرُّواْۤ سُجَّدٗاۤ وَبُكِيّٗا۩
Iste bu adları gecenler, Allah’ın kendilerine nimet ihsan ettigi peygamberlerden, Adem soyundan ve gemide Nuh ile beraber tasıdıklarımızın neslinden, Ibrahim ve Israil neslinden, hidayete erdirdigimiz ve sectigimiz, kimselerdendir. Kendilerine Rahman olan Allah’ın ayetleri okundugu zaman, aglayarak secdeye kapanırlardı
Surah Maryam, Verse 58
۞فَخَلَفَ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ خَلۡفٌ أَضَاعُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَٱتَّبَعُواْ ٱلشَّهَوَٰتِۖ فَسَوۡفَ يَلۡقَوۡنَ غَيًّا
Sonra, bu peygamberlerle, salih kimselerin arkalarından (kotu) bir nesil geldi ki, namazı terk ettiler, sehvetlerine uydular; bunlar da Cehennemdeki “Gayya” vadisini boylayacaklardır
Surah Maryam, Verse 59
إِلَّا مَن تَابَ وَءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَأُوْلَـٰٓئِكَ يَدۡخُلُونَ ٱلۡجَنَّةَ وَلَا يُظۡلَمُونَ شَيۡـٔٗا
Ancak tevbe edip iman eden ve salih amel isleyenler mustesna; cunku bunlar, zerre kadar zulme ugratılmayacaklar, Cennete gireceklerdir
Surah Maryam, Verse 60
جَنَّـٰتِ عَدۡنٍ ٱلَّتِي وَعَدَ ٱلرَّحۡمَٰنُ عِبَادَهُۥ بِٱلۡغَيۡبِۚ إِنَّهُۥ كَانَ وَعۡدُهُۥ مَأۡتِيّٗا
Rahman’ın kullarına gıyabi olarak vaad ettigi “Adn” cennetlerine... Muhakkak ki Allah’ın vaadi yerini bulagelmistir
Surah Maryam, Verse 61
لَّا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوًا إِلَّا سَلَٰمٗاۖ وَلَهُمۡ رِزۡقُهُمۡ فِيهَا بُكۡرَةٗ وَعَشِيّٗا
Cennet’de bir bos soz isitmezler, ancak (meleklerden veya birbirlerinden) selam isitirler. Rızıkları da oradadır, sabah ve aksam
Surah Maryam, Verse 62
تِلۡكَ ٱلۡجَنَّةُ ٱلَّتِي نُورِثُ مِنۡ عِبَادِنَا مَن كَانَ تَقِيّٗا
Bu oyle bir Cennet’dir ki, biz ona kullarımızdan takva sahibi olanları varis kılarız
Surah Maryam, Verse 63
وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمۡرِ رَبِّكَۖ لَهُۥ مَا بَيۡنَ أَيۡدِينَا وَمَا خَلۡفَنَا وَمَا بَيۡنَ ذَٰلِكَۚ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيّٗا
(Cenab-ı Hak’dan vahy getirmekte olan Cebrail aleyhisselamın bir aralık gecikmesinden endiselenen Rasulullah Efendimize, Cebrail soyle hitap etmistir): “Biz, senin Rabbinin emri olmadıkca inmeyiz. Onumuzdeki ve ardımızdaki (butun gecmis ve gelecek seyler) ve bunların arasındakiler hep O’nundur. Rabbin de (seni) unutmus degildir.” (*) Dikkat!... secde ayetidir
Surah Maryam, Verse 64
رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا فَٱعۡبُدۡهُ وَٱصۡطَبِرۡ لِعِبَٰدَتِهِۦۚ هَلۡ تَعۡلَمُ لَهُۥ سَمِيّٗا
Allah butun gokleri yerin ve aralarındakilerin Rabbidir. O halde, O’na ibadet et ve O’na ibadet etmekte sabret. Hic sen (ey Rasulum) Allah’ın ismini tasıyan baska birini bilir misin
Surah Maryam, Verse 65
وَيَقُولُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَءِذَا مَا مِتُّ لَسَوۡفَ أُخۡرَجُ حَيًّا
Halbuki insan soyle der: “- Ben oldugum zaman, ileride gercekten diri olarak (mezardan) cıkarılacak mıyım?”
Surah Maryam, Verse 66
أَوَلَا يَذۡكُرُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَنَّا خَلَقۡنَٰهُ مِن قَبۡلُ وَلَمۡ يَكُ شَيۡـٔٗا
O insan, bundan once hic bir sey degilken, bizim kendisini yaratmıs oldugumuzu dusunmez mi
Surah Maryam, Verse 67
فَوَرَبِّكَ لَنَحۡشُرَنَّهُمۡ وَٱلشَّيَٰطِينَ ثُمَّ لَنُحۡضِرَنَّهُمۡ حَوۡلَ جَهَنَّمَ جِثِيّٗا
Rabbine and olsun ki, biz onları (oldukten sonra dirilmeyi inkar eden kafirleri) Seytanları ile beraber elbette ve elbette mahserde toplayacagız. Sonra onları muhakkak Cehennem’in etrafında dizleri ustu hazır bulunduracagız (ki, Cennetlikleri gorup hasret ceksinler)
Surah Maryam, Verse 68
ثُمَّ لَنَنزِعَنَّ مِن كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمۡ أَشَدُّ عَلَى ٱلرَّحۡمَٰنِ عِتِيّٗا
Sonra her (kafir) zumreden Rahman’a karsı en ziyade isyankar hangileri ise muhakkak (bunları evvela Cehennem’e) ayırıp atacagız
Surah Maryam, Verse 69
ثُمَّ لَنَحۡنُ أَعۡلَمُ بِٱلَّذِينَ هُمۡ أَوۡلَىٰ بِهَا صِلِيّٗا
Sonra o Cehennem’e atılmaya layık olanların kimler bulundugunu elbette biz daha iyi biliriz
Surah Maryam, Verse 70
وَإِن مِّنكُمۡ إِلَّا وَارِدُهَاۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتۡمٗا مَّقۡضِيّٗا
Icinizden hic biri istisna edilmemek uzere mutlaka Cehennem’e varacaktır. Bu, Rabbinin katında kesinlesmis bir hukumdur. (Ancak Cennetlikler yanmadan gececekler, Cehennemlikler ise atese duseceklerdir)
Surah Maryam, Verse 71
ثُمَّ نُنَجِّي ٱلَّذِينَ ٱتَّقَواْ وَّنَذَرُ ٱلظَّـٰلِمِينَ فِيهَا جِثِيّٗا
Sonra, Allah’dan korkup sakınanları kurtaracagız ve zalimleri de toptan Cehennem’de bırakacagız
Surah Maryam, Verse 72
وَإِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتُنَا بَيِّنَٰتٖ قَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَيُّ ٱلۡفَرِيقَيۡنِ خَيۡرٞ مَّقَامٗا وَأَحۡسَنُ نَدِيّٗا
Ayetlerimiz kendilerine acık olarak tecvid uzere okundugu zaman, o inkar edenler, iman edenlere dediler ki: “- Bu iki zumreden (mumin ve kafirlerden) hangisi mevki bakımından daha iyi, meclis ve topluluk itibariyle daha guzeldir?”
Surah Maryam, Verse 73
وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّن قَرۡنٍ هُمۡ أَحۡسَنُ أَثَٰثٗا وَرِءۡيٗا
Halbuki biz, kendilerinden evvel, mal ve gosterisce daha guzel nice asırlar halkını helak etmisiz
Surah Maryam, Verse 74
قُلۡ مَن كَانَ فِي ٱلضَّلَٰلَةِ فَلۡيَمۡدُدۡ لَهُ ٱلرَّحۡمَٰنُ مَدًّاۚ حَتَّىٰٓ إِذَا رَأَوۡاْ مَا يُوعَدُونَ إِمَّا ٱلۡعَذَابَ وَإِمَّا ٱلسَّاعَةَ فَسَيَعۡلَمُونَ مَنۡ هُوَ شَرّٞ مَّكَانٗا وَأَضۡعَفُ جُندٗا
(Ey Rasulum), onlara de ki: “Kim dalalette (kufurde) ise, Rahman ona mal ve evladca ziyadelik ve azgınlıgında muhlet verir. Nihayet vaad olundukları azabı gordukleri vakit - Ya dunyada muslumanlar tarafından oldurulmeyi, yahut kıyamet gunu Cehennem’i - artık bilecekler ki, kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmıs
Surah Maryam, Verse 75
وَيَزِيدُ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ٱهۡتَدَوۡاْ هُدٗىۗ وَٱلۡبَٰقِيَٰتُ ٱلصَّـٰلِحَٰتُ خَيۡرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابٗا وَخَيۡرٞ مَّرَدًّا
Allah, hidayeti kabul edenlere, ziyade hidayet verir. Baki kalacak olan salih ameller, Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, akıbet bakımından da daha hayırlıdır.”
Surah Maryam, Verse 76
أَفَرَءَيۡتَ ٱلَّذِي كَفَرَ بِـَٔايَٰتِنَا وَقَالَ لَأُوتَيَنَّ مَالٗا وَوَلَدًا
Simdi su ayetlerimizi inkar eden ve “Elbette bana mal ve evlad verilecektir,” diyen adamı (As Ibni Vail’i) gordun mu? (Ashabdan Habbab’ın (r.a.), kafirlerden As Ibni Vail’de alacagı vardı. Bu alacagını istemege gittigi zaman, As: “- Peygambere kufretmedikce sana odemem.” dedi. Habbab (r.a.) da “Ebediyyen ben ona kufretmem.” dedi. Bunun uzerine As: “- O halde, dirildigim zaman, kıyamette bana gelirsin, orada benim malım ve evladım olacak, sana veririm.” soyledi. Iste gecen ayeti kerime, bu hadise uzerine nazil olmustur
Surah Maryam, Verse 77
أَطَّلَعَ ٱلۡغَيۡبَ أَمِ ٱتَّخَذَ عِندَ ٱلرَّحۡمَٰنِ عَهۡدٗا
O, gayba muttali mi olmus, yoksa Rahman’ın huzurunda bir soz mu almıs
Surah Maryam, Verse 78
كَلَّاۚ سَنَكۡتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُۥ مِنَ ٱلۡعَذَابِ مَدّٗا
Hayır, oyle degil, biz onun dedigini yazacagız ve azabını da cogalttıkca cogaltacagız
Surah Maryam, Verse 79
وَنَرِثُهُۥ مَا يَقُولُ وَيَأۡتِينَا فَرۡدٗا
O soyledigi (mal ve evlad gibi) seyleri de hep elinden alacagız ve o, tek basına bize gelecektir
Surah Maryam, Verse 80
وَٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ ءَالِهَةٗ لِّيَكُونُواْ لَهُمۡ عِزّٗا
Mekke musrikleri, tuttular Allah’dan baska putları ilahlar edindiler ki, kendilerini azabdan kurtarsınlar ve yardımcıları olsunlar
Surah Maryam, Verse 81
كَلَّاۚ سَيَكۡفُرُونَ بِعِبَادَتِهِمۡ وَيَكُونُونَ عَلَيۡهِمۡ ضِدًّا
Hayır, zannettikleri gibi degil. O putlar, yarın onların ibadetlerini inkar edecekler ve aleyhlerine hasım olacaklar
Surah Maryam, Verse 82
أَلَمۡ تَرَ أَنَّآ أَرۡسَلۡنَا ٱلشَّيَٰطِينَ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ تَؤُزُّهُمۡ أَزّٗا
Gormedin mi, biz, Seytanları o kafirler uzerine musallat ettik. Onları gunaha tesvik edip duruyorlar
Surah Maryam, Verse 83
فَلَا تَعۡجَلۡ عَلَيۡهِمۡۖ إِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمۡ عَدّٗا
Bu itibarla aleyhlerine (azap istemekte) acele etme. Cunku biz onların ecel gunlerini sayıyoruz (bu muayyen bir muddettir)
Surah Maryam, Verse 84
يَوۡمَ نَحۡشُرُ ٱلۡمُتَّقِينَ إِلَى ٱلرَّحۡمَٰنِ وَفۡدٗا
Takva sahiplerini, elciler gibi Rahman’ın huzuruna toplayacagımız gun
Surah Maryam, Verse 85
وَنَسُوقُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وِرۡدٗا
Mucrimleri de susuz olarak Cehennem’e surecegiz
Surah Maryam, Verse 86
لَّا يَمۡلِكُونَ ٱلشَّفَٰعَةَ إِلَّا مَنِ ٱتَّخَذَ عِندَ ٱلرَّحۡمَٰنِ عَهۡدٗا
Rahman’ın katında bir ahd (iman edip soz ve izin) almıs olan kimseden baskaları sefaat etmeye sahip olamıyacaklardır
Surah Maryam, Verse 87
وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَلَدٗا
Yahudilerle Hristiyanlar: “- Rahman, cocuk edindi.” dediler
Surah Maryam, Verse 88
لَّقَدۡ جِئۡتُمۡ شَيۡـًٔا إِدّٗا
Yemin olsun ki, siz cok cirkin bir sey soylediniz
Surah Maryam, Verse 89
تَكَادُ ٱلسَّمَٰوَٰتُ يَتَفَطَّرۡنَ مِنۡهُ وَتَنشَقُّ ٱلۡأَرۡضُ وَتَخِرُّ ٱلۡجِبَالُ هَدًّا
Az kalsın, soyledikleri sozden gokler catlıyacak, yer yarılacak ve daglar parcalanıp yere dusecek
Surah Maryam, Verse 90
أَن دَعَوۡاْ لِلرَّحۡمَٰنِ وَلَدٗا
O Rahman’a cocuk iddia ettiler diye
Surah Maryam, Verse 91
وَمَا يَنۢبَغِي لِلرَّحۡمَٰنِ أَن يَتَّخِذَ وَلَدًا
Halbuki Rahman’a cocuk edinmek yarasmaz
Surah Maryam, Verse 92
إِن كُلُّ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ إِلَّآ ءَاتِي ٱلرَّحۡمَٰنِ عَبۡدٗا
Goklerde ve yerde hic bir kimse yoktur ki, Rahman’a kul olarak gelici olmasın
Surah Maryam, Verse 93
لَّقَدۡ أَحۡصَىٰهُمۡ وَعَدَّهُمۡ عَدّٗا
Yemin olsun ki, Allah hepsini kusatmıs, sayılarını ve islerini bilmistir
Surah Maryam, Verse 94
وَكُلُّهُمۡ ءَاتِيهِ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فَرۡدًا
Kıyamet gunu de, her biri O’na tek basına (malsız ve evladsız, yardımcısız) olarak gelecektir
Surah Maryam, Verse 95
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ سَيَجۡعَلُ لَهُمُ ٱلرَّحۡمَٰنُ وُدّٗا
Iman edip salih ameller isleyenler var ya, Rahman bunlara bir sevgi verecek (onları gonullere sevdirecektir)
Surah Maryam, Verse 96
فَإِنَّمَا يَسَّرۡنَٰهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ ٱلۡمُتَّقِينَ وَتُنذِرَ بِهِۦ قَوۡمٗا لُّدّٗا
Iste biz, Kur’an’ı senin dilin uzere kolaylastırdık ki, onunla Allah’dan korkup sakınanları mujdeliyesin, inad edenleri de onunla korkutasın
Surah Maryam, Verse 97
وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّن قَرۡنٍ هَلۡ تُحِسُّ مِنۡهُم مِّنۡ أَحَدٍ أَوۡ تَسۡمَعُ لَهُمۡ رِكۡزَۢا
Hem onlardan (ey Rasulum, senin kavminden) once nice asırlar halkını helak ettik. Hic onlardan birini hissedip goruyor musun, yahud onların hafif bir sesini isitiyor musun
Surah Maryam, Verse 98