UAE Prayer Times

  • Dubai
  • Abu Dhabi
  • Sharjah
  • Ajman
  • Fujairah
  • Umm Al Quwain
  • Ras Al Khaimah
  • Quran Translations

Surah Al-Anbiya - Turkish Translation by Suat Yildirim


ٱقۡتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمۡ وَهُمۡ فِي غَفۡلَةٖ مُّعۡرِضُونَ

Insanların hesap verme vakti yaklastı. Ama onlar hala koyu bir gaflet icinde haktan yuz cevirmekteler
Surah Al-Anbiya, Verse 1


مَا يَأۡتِيهِم مِّن ذِكۡرٖ مِّن رَّبِّهِم مُّحۡدَثٍ إِلَّا ٱسۡتَمَعُوهُ وَهُمۡ يَلۡعَبُونَ

Rab'leri tarafından kendilerine gelen her yeni uyarıyı, alaya alıp kalpleri eglenceye dalarak dinlerler.Hem o zalimler aralarında kulis yapıp, su fısıltıyı, gizlice yayarlar: “O da sizin gibi bir insandan baska bir sey degil. Simdi siz goz gore gore sihire mi kapılacaksınız yani?”
Surah Al-Anbiya, Verse 2


لَاهِيَةٗ قُلُوبُهُمۡۗ وَأَسَرُّواْ ٱلنَّجۡوَى ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ هَلۡ هَٰذَآ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡۖ أَفَتَأۡتُونَ ٱلسِّحۡرَ وَأَنتُمۡ تُبۡصِرُونَ

Rab'leri tarafından kendilerine gelen her yeni uyarıyı, alaya alıp kalpleri eglenceye dalarak dinlerler.Hem o zalimler aralarında kulis yapıp, su fısıltıyı, gizlice yayarlar: “O da sizin gibi bir insandan baska bir sey degil. Simdi siz goz gore gore sihire mi kapılacaksınız yani?”
Surah Al-Anbiya, Verse 3


قَالَ رَبِّي يَعۡلَمُ ٱلۡقَوۡلَ فِي ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ

Resul dedi ki: “Rabbim gokte olsun, yerde olsun, soylenen her sozu bilir. O oyle mukemmel isitir, oyle mukemmel bilir ki!”
Surah Al-Anbiya, Verse 4


بَلۡ قَالُوٓاْ أَضۡغَٰثُ أَحۡلَٰمِۭ بَلِ ٱفۡتَرَىٰهُ بَلۡ هُوَ شَاعِرٞ فَلۡيَأۡتِنَا بِـَٔايَةٖ كَمَآ أُرۡسِلَ ٱلۡأَوَّلُونَ

(Kur'an’ı kime mal edecekleri konusunda sasırıp kaldılar, cevapları kendilerini bile tatmin etmeyip durmadan fikir degistirdiler.) “Hayır!” dediler, “bu adgasu ahlam: karısık karısık ruyalar.” “Yok yok, boyle degil, anlasılan onu kendisi uydurmus!” “Hayır! bu da degil, galiba o bir sair!”, “Oyleyse onceki peygamberlere verilen mucizeler kabilinden istedigimiz mucizeyi bize gostersin!”
Surah Al-Anbiya, Verse 5


مَآ ءَامَنَتۡ قَبۡلَهُم مِّن قَرۡيَةٍ أَهۡلَكۡنَٰهَآۖ أَفَهُمۡ يُؤۡمِنُونَ

Kendilerinden once imha ettigimiz hic bir sehir halkı iman etmedi, simdi bunlar mı iman edecekler
Surah Al-Anbiya, Verse 6


وَمَآ أَرۡسَلۡنَا قَبۡلَكَ إِلَّا رِجَالٗا نُّوحِيٓ إِلَيۡهِمۡۖ فَسۡـَٔلُوٓاْ أَهۡلَ ٱلذِّكۡرِ إِن كُنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ

Biz senden once de, ancak kendilerine vahiy gonderdigimiz birtakım erkekleri peygamber gonderdik. Sayet bilmiyorsanız, bunu bilenlere sorunuz
Surah Al-Anbiya, Verse 7


وَمَا جَعَلۡنَٰهُمۡ جَسَدٗا لَّا يَأۡكُلُونَ ٱلطَّعَامَ وَمَا كَانُواْ خَٰلِدِينَ

Biz onları yiyip icmeyen bedenden ibaret kılmadık; hem dunyada onlar ebedi olarak da kalmadılar
Surah Al-Anbiya, Verse 8


ثُمَّ صَدَقۡنَٰهُمُ ٱلۡوَعۡدَ فَأَنجَيۡنَٰهُمۡ وَمَن نَّشَآءُ وَأَهۡلَكۡنَا ٱلۡمُسۡرِفِينَ

Sonra onlara verdigimiz sozu yerine getirdik. Onları ve beraberlerinde bulunan diledigimiz kullarımızı kurtardık, haddi asanları ise helak ettik
Surah Al-Anbiya, Verse 9


لَقَدۡ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكُمۡ كِتَٰبٗا فِيهِ ذِكۡرُكُمۡۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ

Muhakkak ki, hayatınız icin gerekli notları iceren, size san ve seref saglayan bir kitap indirdik. Neden dusunmuyorsunuz
Surah Al-Anbiya, Verse 10


وَكَمۡ قَصَمۡنَا مِن قَرۡيَةٖ كَانَتۡ ظَالِمَةٗ وَأَنشَأۡنَا بَعۡدَهَا قَوۡمًا ءَاخَرِينَ

Zulme batmıs nice beldelerin bellerini kırdık, onlardan sonra da baska toplumlar yarattık
Surah Al-Anbiya, Verse 11


فَلَمَّآ أَحَسُّواْ بَأۡسَنَآ إِذَا هُم مِّنۡهَا يَرۡكُضُونَ

Onlar bizim baskınımızı hisseder etmez, derhal bineklerine yonelip kacmaya yeltendiler
Surah Al-Anbiya, Verse 12


لَا تَرۡكُضُواْ وَٱرۡجِعُوٓاْ إِلَىٰ مَآ أُتۡرِفۡتُمۡ فِيهِ وَمَسَٰكِنِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تُسۡـَٔلُونَ

“Yok,” dedik, “tepinmeyin, donun o icinde sımardıgınız refah ve konfora! Donun o konaklarınıza ki sorguya cekileceksiniz.”
Surah Al-Anbiya, Verse 13


قَالُواْ يَٰوَيۡلَنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ

“Eyvah! dediler, gercekten biz zalim kimselermisiz! (Eyvah! Eyvah!)”
Surah Al-Anbiya, Verse 14


فَمَا زَالَت تِّلۡكَ دَعۡوَىٰهُمۡ حَتَّىٰ جَعَلۡنَٰهُمۡ حَصِيدًا خَٰمِدِينَ

Bu feryatları surup gitti. Nihayet onları oyle yaptık ki bicildiler, sonup kul oldular
Surah Al-Anbiya, Verse 15


وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَآءَ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا لَٰعِبِينَ

Elbette Biz gogu, yeri ve aralarında olan varlıkları oyun ve eglence olsun diye yaratmadık
Surah Al-Anbiya, Verse 16


لَوۡ أَرَدۡنَآ أَن نَّتَّخِذَ لَهۡوٗا لَّٱتَّخَذۡنَٰهُ مِن لَّدُنَّآ إِن كُنَّا فَٰعِلِينَ

Eglenmek isteseydik nezdimizde eglenecek cok sey bulurduk! Faraza yapacak olsak, oyle yapardık
Surah Al-Anbiya, Verse 17


بَلۡ نَقۡذِفُ بِٱلۡحَقِّ عَلَى ٱلۡبَٰطِلِ فَيَدۡمَغُهُۥ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٞۚ وَلَكُمُ ٱلۡوَيۡلُ مِمَّا تَصِفُونَ

Hayır! Biz gercegi soyler, gercegi yaparız! Hakkı batılın tepesine indiririz de beynini parcalar, bir anda canı cıkar o batılın! Allah hakkındaki boyle bos dusuncelerinizden oturu yuh aklınıza, yazıklar olsun size
Surah Al-Anbiya, Verse 18


وَلَهُۥ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَمَنۡ عِندَهُۥ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ عَنۡ عِبَادَتِهِۦ وَلَا يَسۡتَحۡسِرُونَ

Halbuki goklerde olsun, yerde olsun kim varsa O'nun mulkudur. O’nun nezdindeki melekler O’na ibadeti, ne gurur meselesi yapar, ne de ibadetten yorulurlar
Surah Al-Anbiya, Verse 19


يُسَبِّحُونَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ لَا يَفۡتُرُونَ

Gece gunduz, usanmadan, ara vermeden tesbih ve ibadet ederler
Surah Al-Anbiya, Verse 20


أَمِ ٱتَّخَذُوٓاْ ءَالِهَةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ هُمۡ يُنشِرُونَ

Buna ragmen, yine de onlar, yerde birtakım varlıkları, insanları oldukten sonra diriltecekleri zannı ile tanrı edindiler
Surah Al-Anbiya, Verse 21


لَوۡ كَانَ فِيهِمَآ ءَالِهَةٌ إِلَّا ٱللَّهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ رَبِّ ٱلۡعَرۡشِ عَمَّا يَصِفُونَ

Halbuki gokte ve yerde, Allah'tan baska tanrılar bulunsaydı oraların nizamı bozulurdu. Demek ki o yuce ars ve hukumranlıgın sahibi Allah, onların zanlarından, onların Allah’a reva gordukleri vasıflardan munezzehtir, yucedir
Surah Al-Anbiya, Verse 22


لَا يُسۡـَٔلُ عَمَّا يَفۡعَلُ وَهُمۡ يُسۡـَٔلُونَ

O, yaptıklarından sorumlu degildir. O'nu sorguya cekecek kimse yoktur, ama insanlar mutlaka sorgulanacaklardır
Surah Al-Anbiya, Verse 23


أَمِ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗۖ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡۖ هَٰذَا ذِكۡرُ مَن مَّعِيَ وَذِكۡرُ مَن قَبۡلِيۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ ٱلۡحَقَّۖ فَهُم مُّعۡرِضُونَ

Yine de tuttular, O'nun yanısıra baska birtakım tanrılar edindiler. Ey Resulum! De ki: “Iddianızı ispatlayın, delilinizi getirin gorelim!” Boyle bir delil de getiremediklerine gore de ki: “Iste bu tevhid, benimle beraber olanların ve benden onceki peygamberlerin bidirisidir.” Hayır, onların cogu gercegi bilmiyor ve bu sebeple de ondan yuz ceviriyorlar
Surah Al-Anbiya, Verse 24


وَمَآ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ مِن رَّسُولٍ إِلَّا نُوحِيٓ إِلَيۡهِ أَنَّهُۥ لَآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنَا۠ فَٱعۡبُدُونِ

Nitekim senden once hic bir peygamber gondermedik ki ona: “Benden baska Ilah yok, oyleyse yalnız Bana ibadet edin!” diye vahyetmis olmayalım
Surah Al-Anbiya, Verse 25


وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَلَدٗاۗ سُبۡحَٰنَهُۥۚ بَلۡ عِبَادٞ مُّكۡرَمُونَ

Gercek bu iken, bazıları kalkıp: “Rahman evlat edindi!” iddiasında bulundular. O, bundan munezzehtir. Bilakis onların evlat dedikleri melekler O'nun ikram ve takdirine mazhar olmus kullarıdır
Surah Al-Anbiya, Verse 26


لَا يَسۡبِقُونَهُۥ بِٱلۡقَوۡلِ وَهُم بِأَمۡرِهِۦ يَعۡمَلُونَ

O, kendilerine sormadıkca hic bir soz soylemezler, sadece O'nun emirlerini yerine getirirler
Surah Al-Anbiya, Verse 27


يَعۡلَمُ مَا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡ وَلَا يَشۡفَعُونَ إِلَّا لِمَنِ ٱرۡتَضَىٰ وَهُم مِّنۡ خَشۡيَتِهِۦ مُشۡفِقُونَ

O onların yaptıklarını da yapacaklarını da, acıkladıklarını da gizlediklerini de bilir. Onlar, sadece O'nun razı oldugu kimse hakkında sefaat ederler. O’na duydukları tazimden oturu cekinir, titrerler
Surah Al-Anbiya, Verse 28


۞وَمَن يَقُلۡ مِنۡهُمۡ إِنِّيٓ إِلَٰهٞ مِّن دُونِهِۦ فَذَٰلِكَ نَجۡزِيهِ جَهَنَّمَۚ كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلظَّـٰلِمِينَ

Onlardan kim cıkıp da “O'nun yanı sıra ben de Ilahım!” diyecek olursa, buna karsılık cehennemi veririz. Iste Biz zalimleri boyle cezalandırırız
Surah Al-Anbiya, Verse 29


أَوَلَمۡ يَرَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَنَّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ كَانَتَا رَتۡقٗا فَفَتَقۡنَٰهُمَاۖ وَجَعَلۡنَا مِنَ ٱلۡمَآءِ كُلَّ شَيۡءٍ حَيٍّۚ أَفَلَا يُؤۡمِنُونَ

Hakkı, inkar edenler gorup bilmediler mi ki goklerle yer bitisik (bir butun) idi, onları Biz ayırdık, hayatı olan her seyi sudan yaptık. Hala inanmayacaklar mı
Surah Al-Anbiya, Verse 30


وَجَعَلۡنَا فِي ٱلۡأَرۡضِ رَوَٰسِيَ أَن تَمِيدَ بِهِمۡ وَجَعَلۡنَا فِيهَا فِجَاجٗا سُبُلٗا لَّعَلَّهُمۡ يَهۡتَدُونَ

Yerin insanları sarsmaması icin oraya daglar yerlestirdik.Maksatlarına ermeleri icin orada genis yollar, gecitler yaptık
Surah Al-Anbiya, Verse 31


وَجَعَلۡنَا ٱلسَّمَآءَ سَقۡفٗا مَّحۡفُوظٗاۖ وَهُمۡ عَنۡ ءَايَٰتِهَا مُعۡرِضُونَ

Gogu de dengesizlige dusmekten korunmus bir tavan durumunda yarattık.Onlarsa hala gokteki delillerden yuz cevirmektedirler. [51,]
Surah Al-Anbiya, Verse 32


وَهُوَ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ وَٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ كُلّٞ فِي فَلَكٖ يَسۡبَحُونَ

Geceyi ve gunduzu, Gunes'i ve Ay’ı yaratan O’dur. Her biri bir yorungede yuzmektedir
Surah Al-Anbiya, Verse 33


وَمَا جَعَلۡنَا لِبَشَرٖ مِّن قَبۡلِكَ ٱلۡخُلۡدَۖ أَفَإِيْن مِّتَّ فَهُمُ ٱلۡخَٰلِدُونَ

Senden once hicbir insana dunyada, ebedi hayat nasib etmedik.Sanki sen olsen, onlar ebedi mi kalacaklar
Surah Al-Anbiya, Verse 34


كُلُّ نَفۡسٖ ذَآئِقَةُ ٱلۡمَوۡتِۗ وَنَبۡلُوكُم بِٱلشَّرِّ وَٱلۡخَيۡرِ فِتۡنَةٗۖ وَإِلَيۡنَا تُرۡجَعُونَ

Her can olumu tadacaktır. Biz, sizi sınamak icin gah serle, gah hayırla imtihan ederiz.Sonunda Bizim huzurumuza getirileceksiniz
Surah Al-Anbiya, Verse 35


وَإِذَا رَءَاكَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا ٱلَّذِي يَذۡكُرُ ءَالِهَتَكُمۡ وَهُم بِذِكۡرِ ٱلرَّحۡمَٰنِ هُمۡ كَٰفِرُونَ

Kafirler seni gorunce: “Bu mu sizin ilahlarınızı diline dolayan adam!” diye alay etmekten baska bir sey yapmazlar. Ama butun kainatı yaratan Rahman'a gelince Onun anılmasını reddediyorlar
Surah Al-Anbiya, Verse 36


خُلِقَ ٱلۡإِنسَٰنُ مِنۡ عَجَلٖۚ سَأُوْرِيكُمۡ ءَايَٰتِي فَلَا تَسۡتَعۡجِلُونِ

Insan, yaratılısca cok acelecidir (Bunu pek iyi biliyorum. Onun icin, kendisini uyardıgın azabın carcabuk gelmeyisini alay konusu ediyor). Hele durun biraz, Beni de aceleye getirmeyin, yakında ayetlerimi size gosterecegim
Surah Al-Anbiya, Verse 37


وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ

Ama yine de onlar: “Gercegi soyluyorsanız, gosterin artık bu azabı, bu vadin gerceklesmesini daha ne kadar bekleyecegiz!” diye soyleniyorlar
Surah Al-Anbiya, Verse 38


لَوۡ يَعۡلَمُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ حِينَ لَا يَكُفُّونَ عَن وُجُوهِهِمُ ٱلنَّارَ وَلَا عَن ظُهُورِهِمۡ وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ

Dini oldugu gibi, bu azabı da boyle inkar edenler, onun tepelerine inecegini, o atesin yuzlerini ve sırtlarını yalamasını onleyemeyeceklerini, kendilerine yardım edecek hic kimsenin bulunmayacagını bir bilselerdi
Surah Al-Anbiya, Verse 39


بَلۡ تَأۡتِيهِم بَغۡتَةٗ فَتَبۡهَتُهُمۡ فَلَا يَسۡتَطِيعُونَ رَدَّهَا وَلَا هُمۡ يُنظَرُونَ

Onların beklentilerinin hilafına, o ates oyle apansız gelecek ki, kendileri birden donakalacaklar. Artık ne onu geri cevirecek gucleri olacak, ne de kendilerine sure verilecek
Surah Al-Anbiya, Verse 40


وَلَقَدِ ٱسۡتُهۡزِئَ بِرُسُلٖ مِّن قَبۡلِكَ فَحَاقَ بِٱلَّذِينَ سَخِرُواْ مِنۡهُم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ

Senden once de nice peygamberlerle boyle alay edilmisti. Ama alay konusu yaptıkları o azap, alay edenleri her taraftan sarıvermisti
Surah Al-Anbiya, Verse 41


قُلۡ مَن يَكۡلَؤُكُم بِٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ مِنَ ٱلرَّحۡمَٰنِۚ بَلۡ هُمۡ عَن ذِكۡرِ رَبِّهِم مُّعۡرِضُونَ

De ki: “Geceleyin veya gunduzun gelecek tehlikelere karsı o Rahman'dan baska sizi kim koruyabilir?” Ama bunu bilip Kendisine yonelecekleri yerde, onlar Rab’lerini anmaktan yuz cevirmekteler
Surah Al-Anbiya, Verse 42


أَمۡ لَهُمۡ ءَالِهَةٞ تَمۡنَعُهُم مِّن دُونِنَاۚ لَا يَسۡتَطِيعُونَ نَصۡرَ أَنفُسِهِمۡ وَلَا هُم مِّنَّا يُصۡحَبُونَ

Ne o, yoksa, akılları sıra, onların Bizden baska kendilerini savunacak tanrıları mı var? (Nerede!) O tanrılastırdıkları nesneler kendi kendilerini bile koruyamazlar. Oyleyse, o musrikleri Bize karsı hic mi hic koruyamazlar. Onlar Bizim tarafımızdan zaten bir destek gormezler
Surah Al-Anbiya, Verse 43


بَلۡ مَتَّعۡنَا هَـٰٓؤُلَآءِ وَءَابَآءَهُمۡ حَتَّىٰ طَالَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡعُمُرُۗ أَفَلَا يَرَوۡنَ أَنَّا نَأۡتِي ٱلۡأَرۡضَ نَنقُصُهَا مِنۡ أَطۡرَافِهَآۚ أَفَهُمُ ٱلۡغَٰلِبُونَ

Kaldı ki Biz onlara da, babalarına da nimet verdik. Oyle ki uzayan omurlerinin tadını cıkarıp avundular. Ama hukmumuzun yere yonelerek onu yavas yavas eksilttigini gormuyorlar mı? Durum boyle iken onlar nasıl galip gelebilirler
Surah Al-Anbiya, Verse 44


قُلۡ إِنَّمَآ أُنذِرُكُم بِٱلۡوَحۡيِۚ وَلَا يَسۡمَعُ ٱلصُّمُّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا مَا يُنذَرُونَ

De ki: “Ben Sizi sadece vahiyle uyarıyorum. Fakat belli ki sagırlar ikaz edildikleri zaman bu cagrıyı duyamazlar.”
Surah Al-Anbiya, Verse 45


وَلَئِن مَّسَّتۡهُمۡ نَفۡحَةٞ مِّنۡ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَٰوَيۡلَنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ

Eger onlara Rabbinin azabından bir esinti bile dokunsa: “Eyvah, yazıklar olsun bize, biz gercekten kendimizi bu azaba mustahak etmekle kendimize zulmetmisiz!” derler
Surah Al-Anbiya, Verse 46


وَنَضَعُ ٱلۡمَوَٰزِينَ ٱلۡقِسۡطَ لِيَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ فَلَا تُظۡلَمُ نَفۡسٞ شَيۡـٔٗاۖ وَإِن كَانَ مِثۡقَالَ حَبَّةٖ مِّنۡ خَرۡدَلٍ أَتَيۡنَا بِهَاۗ وَكَفَىٰ بِنَا حَٰسِبِينَ

Biz kıyamet gunune mahsus, oyle dogru ve hassas teraziler koyacagız ki, hicbir kimseye zerre kadar haksızlık edilmez. Hardal tanesi agırlıgınca da olsa, yapılan iyi veya kotu isi oraya getirip tartarız. Hesap gorucu olarak Biz fazlasıyla yeteriz
Surah Al-Anbiya, Verse 47


وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ ٱلۡفُرۡقَانَ وَضِيَآءٗ وَذِكۡرٗا لِّلۡمُتَّقِينَ

Biz, Musa ile Harun'a, Allah’a karsı gelmekten sakınanlar icin bir ısık ve ogut olan Furkan’ı (hakkı batıldan ayıran kitabı) verdik
Surah Al-Anbiya, Verse 48


ٱلَّذِينَ يَخۡشَوۡنَ رَبَّهُم بِٱلۡغَيۡبِ وَهُم مِّنَ ٱلسَّاعَةِ مُشۡفِقُونَ

O muttakiler, gormedikleri halde Rab'lerini gıyabında tazim eder ve hem de kıyametten, o durusma saatinden korkup titrerler
Surah Al-Anbiya, Verse 49


وَهَٰذَا ذِكۡرٞ مُّبَارَكٌ أَنزَلۡنَٰهُۚ أَفَأَنتُمۡ لَهُۥ مُنكِرُونَ

Iste bu da sana indirdigimiz kutlu bir mesajdır. Hal boyle iken siz onu inkar mı edeceksiniz
Surah Al-Anbiya, Verse 50


۞وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَآ إِبۡرَٰهِيمَ رُشۡدَهُۥ مِن قَبۡلُ وَكُنَّا بِهِۦ عَٰلِمِينَ

Biz Musa'dan once de Ibrahim’e hidayet ve akl-ı selim verdik. Biz onun halini pek iyi biliyorduk. [6,83; 2,1]
Surah Al-Anbiya, Verse 51


إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦ مَا هَٰذِهِ ٱلتَّمَاثِيلُ ٱلَّتِيٓ أَنتُمۡ لَهَا عَٰكِفُونَ

O vakit babasına ve halkına: “Nedir bu karsısında durup taptıgınız heykeller?” dedi
Surah Al-Anbiya, Verse 52


قَالُواْ وَجَدۡنَآ ءَابَآءَنَا لَهَا عَٰبِدِينَ

“Biz, dediler, atalarımızı bunlara tapar bulduk, biz de onların yaptıklarını yapıyoruz.”
Surah Al-Anbiya, Verse 53


قَالَ لَقَدۡ كُنتُمۡ أَنتُمۡ وَءَابَآؤُكُمۡ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ

“Yemin ederim ki, dedi, siz de atalarınız da besbelli bir sapıklık icindesiniz.”
Surah Al-Anbiya, Verse 54


قَالُوٓاْ أَجِئۡتَنَا بِٱلۡحَقِّ أَمۡ أَنتَ مِنَ ٱللَّـٰعِبِينَ

Onlar: “Sen ciddi misin, yoksa sakacı insanların yaptıgı gibi bizimle egleniyor musun?” dediler
Surah Al-Anbiya, Verse 55


قَالَ بَل رَّبُّكُمۡ رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ ٱلَّذِي فَطَرَهُنَّ وَأَنَا۠ عَلَىٰ ذَٰلِكُم مِّنَ ٱلشَّـٰهِدِينَ

“Yoo! Saka ne demek! dedi Ibrahim. Dogrusu sizin Rabbiniz, ancak gokleri ve yeri yarattıgı gibi butun onların da Rabbi olan Zattır. Ben de bu gercege sahitlik edenlerdenim.”
Surah Al-Anbiya, Verse 56


وَتَٱللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصۡنَٰمَكُم بَعۡدَ أَن تُوَلُّواْ مُدۡبِرِينَ

Ve icinden: “Allah'a yemin ederim ki, siz donup gittikten sonra mutlaka bu putlarınızın basına bir corap orecegim!” diye ekledi
Surah Al-Anbiya, Verse 57


فَجَعَلَهُمۡ جُذَٰذًا إِلَّا كَبِيرٗا لَّهُمۡ لَعَلَّهُمۡ إِلَيۡهِ يَرۡجِعُونَ

Onların butun putlarını paramparca etti, yalnız, halk, belki de olup biten olay hakkında kendisine sorarlar dusuncesiyle, onların buyuklerine dokunmadı
Surah Al-Anbiya, Verse 58


قَالُواْ مَن فَعَلَ هَٰذَا بِـَٔالِهَتِنَآ إِنَّهُۥ لَمِنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Donup de olanları gorunce dediler ki: “Kim acaba tanrılarımıza bunu reva goren? Her kimse o, muhakkak ki zalimin teki!”
Surah Al-Anbiya, Verse 59


قَالُواْ سَمِعۡنَا فَتٗى يَذۡكُرُهُمۡ يُقَالُ لَهُۥٓ إِبۡرَٰهِيمُ

Iclerinden bazıları: “Sahi! Ibrahim adındaki bir delikanlının onları diline doladıgını isitmistik!”
Surah Al-Anbiya, Verse 60


قَالُواْ فَأۡتُواْ بِهِۦ عَلَىٰٓ أَعۡيُنِ ٱلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَشۡهَدُونَ

“Haydin, dediler, getirin onu halkın huzuruna ki cekecegi cezaya onlar da sahit olsunlar.”
Surah Al-Anbiya, Verse 61


قَالُوٓاْ ءَأَنتَ فَعَلۡتَ هَٰذَا بِـَٔالِهَتِنَا يَـٰٓإِبۡرَٰهِيمُ

“Soyle bakalım Ibrahim!” dediler, “sen mi yaptın tanrılarımıza karsı bu isi?”
Surah Al-Anbiya, Verse 62


قَالَ بَلۡ فَعَلَهُۥ كَبِيرُهُمۡ هَٰذَا فَسۡـَٔلُوهُمۡ إِن كَانُواْ يَنطِقُونَ

“Belki de,” dedi, “su buyukleri yapmıstır. Eger konusurlarsa sorun bakalım onlara!”
Surah Al-Anbiya, Verse 63


فَرَجَعُوٓاْ إِلَىٰٓ أَنفُسِهِمۡ فَقَالُوٓاْ إِنَّكُمۡ أَنتُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ

Bunun uzerine vicdanlarına donup iclerinden: “Asıl zalim Ibrahim degil, bu aciz putlara ibadet edip bel baglayan sizler, biz musriklermisiz!” dediler
Surah Al-Anbiya, Verse 64


ثُمَّ نُكِسُواْ عَلَىٰ رُءُوسِهِمۡ لَقَدۡ عَلِمۡتَ مَا هَـٰٓؤُلَآءِ يَنطِقُونَ

Fakat bunu dısa vurmayıp sonra yine onceki goruslerine donup Ibrahim'e: “Bunların konusmadıklarını sen de pek iyi bilirsin!” dediler
Surah Al-Anbiya, Verse 65


قَالَ أَفَتَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَنفَعُكُمۡ شَيۡـٔٗا وَلَا يَضُرُّكُمۡ

“O halde,” dedi, Allah'tan baska, size ne fayda ne de zarar veremeyecek seylere mi tapıyorsunuz! Yuh size de Allah’tan baska o taptıklarınıza da! Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?”
Surah Al-Anbiya, Verse 66


أُفّٖ لَّكُمۡ وَلِمَا تَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ

“O halde,” dedi, Allah'tan baska, size ne fayda ne de zarar veremeyecek seylere mi tapıyorsunuz! Yuh size de Allah’tan baska o taptıklarınıza da! Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?”
Surah Al-Anbiya, Verse 67


قَالُواْ حَرِّقُوهُ وَٱنصُرُوٓاْ ءَالِهَتَكُمۡ إِن كُنتُمۡ فَٰعِلِينَ

“Eger yapacagınız bir sey varsa, dediler, o da bunu yakmaktır. Boyle yapın da tanrılarınıza sahip cıkın!”
Surah Al-Anbiya, Verse 68


قُلۡنَا يَٰنَارُ كُونِي بَرۡدٗا وَسَلَٰمًا عَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ

Biz atese soyle ferman ettik: “Dokunma Ibrahim'e! Serin ve selamet ol ona!”
Surah Al-Anbiya, Verse 69


وَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَخۡسَرِينَ

Hulasa onu tuzaga dusurmek istediler ama, Biz asıl onları husrana ugrattık. Asıl tuzaga dusenler kendileri oldular
Surah Al-Anbiya, Verse 70


وَنَجَّيۡنَٰهُ وَلُوطًا إِلَى ٱلۡأَرۡضِ ٱلَّتِي بَٰرَكۡنَا فِيهَا لِلۡعَٰلَمِينَ

Onu Lut ile beraber kurtarıp, butun insanlar icin kutlu ve feyizli kıldıgımız diyara ulastırdık
Surah Al-Anbiya, Verse 71


وَوَهَبۡنَا لَهُۥٓ إِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ نَافِلَةٗۖ وَكُلّٗا جَعَلۡنَا صَٰلِحِينَ

Ona ayrıca Ishak'ı, ustelik bir de Yakub’u ihsan ettik. Hepsini de erdemli insanlar kıldık
Surah Al-Anbiya, Verse 72


وَجَعَلۡنَٰهُمۡ أَئِمَّةٗ يَهۡدُونَ بِأَمۡرِنَا وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡهِمۡ فِعۡلَ ٱلۡخَيۡرَٰتِ وَإِقَامَ ٱلصَّلَوٰةِ وَإِيتَآءَ ٱلزَّكَوٰةِۖ وَكَانُواْ لَنَا عَٰبِدِينَ

Onları buyruklarımızla insanlara dogru yolu gosteren onderler yaptık. Kendilerine hayırlı isler islemeyi, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar yalnız Bize ibadet ederlerdi
Surah Al-Anbiya, Verse 73


وَلُوطًا ءَاتَيۡنَٰهُ حُكۡمٗا وَعِلۡمٗا وَنَجَّيۡنَٰهُ مِنَ ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلَّتِي كَانَت تَّعۡمَلُ ٱلۡخَبَـٰٓئِثَۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمَ سَوۡءٖ فَٰسِقِينَ

Lut'a da hukum ve ilim verdik ve onu igrenc isler yapan sehir halkından kurtardık ki gercekten onlar kotu ve itaat dısına cıkmıs fasık bir guruh idiler. Kendisini de sefkat ve himayemize aldık. O gercekten erdemli kimselerdendi
Surah Al-Anbiya, Verse 74


وَأَدۡخَلۡنَٰهُ فِي رَحۡمَتِنَآۖ إِنَّهُۥ مِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

Lut'a da hukum ve ilim verdik ve onu igrenc isler yapan sehir halkından kurtardık ki gercekten onlar kotu ve itaat dısına cıkmıs fasık bir guruh idiler. Kendisini de sefkat ve himayemize aldık. O gercekten erdemli kimselerdendi
Surah Al-Anbiya, Verse 75


وَنُوحًا إِذۡ نَادَىٰ مِن قَبۡلُ فَٱسۡتَجَبۡنَا لَهُۥ فَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ

Nuh'u da onderlerden kıldık. O Ibrahim ve Lut’dan cok once, Bize yakarmıstı. Biz de duasını kabul buyurup onu, yakınlarını, evlatlarını ve halkından iman edenleri buyuk bir beladan kurtardık
Surah Al-Anbiya, Verse 76


وَنَصَرۡنَٰهُ مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَآۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمَ سَوۡءٖ فَأَغۡرَقۡنَٰهُمۡ أَجۡمَعِينَ

Ayetlerimizi yalan sayan halka karsı da ona destek olup onlardaki haklarını aldık. Gercekten onlar kotu bir toplum idi. Bu yuzden Biz de onların hepsini suda bogduk
Surah Al-Anbiya, Verse 77


وَدَاوُۥدَ وَسُلَيۡمَٰنَ إِذۡ يَحۡكُمَانِ فِي ٱلۡحَرۡثِ إِذۡ نَفَشَتۡ فِيهِ غَنَمُ ٱلۡقَوۡمِ وَكُنَّا لِحُكۡمِهِمۡ شَٰهِدِينَ

Davud ile Suleyman'ı da... Hani bir defasında onlar bir ekin konusunda hukum veriyorlardı. Soyle ki: Geceleyin bir grup insanın koyun surusu ekin tarlasına yayılmıs, zarar vermisti. Biz de onların bu hukumlerine tanık oluyorduk
Surah Al-Anbiya, Verse 78


فَفَهَّمۡنَٰهَا سُلَيۡمَٰنَۚ وَكُلًّا ءَاتَيۡنَا حُكۡمٗا وَعِلۡمٗاۚ وَسَخَّرۡنَا مَعَ دَاوُۥدَ ٱلۡجِبَالَ يُسَبِّحۡنَ وَٱلطَّيۡرَۚ وَكُنَّا فَٰعِلِينَ

Biz cozumu ihtiva eden hukmu Suleyman'a bildirdik. Bununla beraber, her birine bir hukum ve bir ilim verdik.Dagları ve kusları Davud’un emrine verdik. Onunla beraber takdis ve ibadet ederlerdi. Biz diledigimiz her seyi yapma kudretine sahibiz. [34,10; 38,18-19] {KM, Mezmurlar}
Surah Al-Anbiya, Verse 79


وَعَلَّمۡنَٰهُ صَنۡعَةَ لَبُوسٖ لَّكُمۡ لِتُحۡصِنَكُم مِّنۢ بَأۡسِكُمۡۖ فَهَلۡ أَنتُمۡ شَٰكِرُونَ

Bir de sizi savasınızın siddetinden koruması icin ona, zırh yapma sanatını ogrettik.Peki butun bunlar icin sukrediyor musunuz
Surah Al-Anbiya, Verse 80


وَلِسُلَيۡمَٰنَ ٱلرِّيحَ عَاصِفَةٗ تَجۡرِي بِأَمۡرِهِۦٓ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ ٱلَّتِي بَٰرَكۡنَا فِيهَاۚ وَكُنَّا بِكُلِّ شَيۡءٍ عَٰلِمِينَ

Suleyman'a da siddetli ruzgarı amade kıldık. Ruzgar, onun emriyle kutlu beldeye dogru eserdi. Cunku her seyin gercek mahiyetini Biz biliriz
Surah Al-Anbiya, Verse 81


وَمِنَ ٱلشَّيَٰطِينِ مَن يَغُوصُونَ لَهُۥ وَيَعۡمَلُونَ عَمَلٗا دُونَ ذَٰلِكَۖ وَكُنَّا لَهُمۡ حَٰفِظِينَ

Kendisi icin dalgıclık ve daha baska birtakım isler yapan bazı cinleri (seytanları) da onun emrine verdik. Biz onları gozetim altında tutardık
Surah Al-Anbiya, Verse 82


۞وَأَيُّوبَ إِذۡ نَادَىٰ رَبَّهُۥٓ أَنِّي مَسَّنِيَ ٱلضُّرُّ وَأَنتَ أَرۡحَمُ ٱلرَّـٰحِمِينَ

Eyyub'u da an. Hani o: “Ya Rabbi, bu dert bana iyice dokundu. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın” diye niyaz etmis, Biz de onun duasını kabul buyurup katımızdan bir lutuf ve ibadet edenlere bir ders olmak uzere, hastalıgını iyilestirmis, kendisine aile ve dostlarını bir misliyle beraber vermistik. {KM, Eyub}
Surah Al-Anbiya, Verse 83


فَٱسۡتَجَبۡنَا لَهُۥ فَكَشَفۡنَا مَا بِهِۦ مِن ضُرّٖۖ وَءَاتَيۡنَٰهُ أَهۡلَهُۥ وَمِثۡلَهُم مَّعَهُمۡ رَحۡمَةٗ مِّنۡ عِندِنَا وَذِكۡرَىٰ لِلۡعَٰبِدِينَ

Eyyub'u da an. Hani o: “Ya Rabbi, bu dert bana iyice dokundu. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın” diye niyaz etmis, Biz de onun duasını kabul buyurup katımızdan bir lutuf ve ibadet edenlere bir ders olmak uzere, hastalıgını iyilestirmis, kendisine aile ve dostlarını bir misliyle beraber vermistik. {KM, Eyub}
Surah Al-Anbiya, Verse 84


وَإِسۡمَٰعِيلَ وَإِدۡرِيسَ وَذَا ٱلۡكِفۡلِۖ كُلّٞ مِّنَ ٱلصَّـٰبِرِينَ

Ismail'i, Idris’i, Zulkifl’i de an! Onların hepsi sabır fazileti ile bezenmislerdi
Surah Al-Anbiya, Verse 85


وَأَدۡخَلۡنَٰهُمۡ فِي رَحۡمَتِنَآۖ إِنَّهُم مِّنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ

Bundan oturu onları rahmetimize aldık. Gercekten onlar salih ve erdemli kisilerdi
Surah Al-Anbiya, Verse 86


وَذَا ٱلنُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَٰضِبٗا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقۡدِرَ عَلَيۡهِ فَنَادَىٰ فِي ٱلظُّلُمَٰتِ أَن لَّآ إِلَٰهَ إِلَّآ أَنتَ سُبۡحَٰنَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ ٱلظَّـٰلِمِينَ

Zunnun'u da an. Hani o halkına kızmıs, onlardan ayrılmıs, Bizim kendisini sıkıstırmayacagımızı sanmıstı. Sonra karanlıklar icinde soyle yakarmıstı: “Ya Rabbi! Sensin Ilah, Senden baska yoktur ilah. Subhansın, butun noksanlardan munezzehsin, Yucesin! Dogrusu kendime zulmettim, yazık ettim. Affını bekliyorum Rabbim!”
Surah Al-Anbiya, Verse 87


فَٱسۡتَجَبۡنَا لَهُۥ وَنَجَّيۡنَٰهُ مِنَ ٱلۡغَمِّۚ وَكَذَٰلِكَ نُـۨجِي ٱلۡمُؤۡمِنِينَ

Onun da duasını kabul buyurduk ve kendisini o sıkıntıdan kurtardık. Iste Biz muminleri boyle kurtarırız
Surah Al-Anbiya, Verse 88


وَزَكَرِيَّآ إِذۡ نَادَىٰ رَبَّهُۥ رَبِّ لَا تَذَرۡنِي فَرۡدٗا وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلۡوَٰرِثِينَ

Zekeriyya'yı da an. Hani o: “Ya Rabbi, beni evlatsız, tek basıma bırakma ki (lutf edecegin evladım) bana varis olsun. Bununla beraber iyi biliyorum ki, herkes fanidir, herkesten sonra baki kalan, butun varislerin en iyisi olan Sensin Sen!”
Surah Al-Anbiya, Verse 89


فَٱسۡتَجَبۡنَا لَهُۥ وَوَهَبۡنَا لَهُۥ يَحۡيَىٰ وَأَصۡلَحۡنَا لَهُۥ زَوۡجَهُۥٓۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ يُسَٰرِعُونَ فِي ٱلۡخَيۡرَٰتِ وَيَدۡعُونَنَا رَغَبٗا وَرَهَبٗاۖ وَكَانُواْ لَنَا خَٰشِعِينَ

Onun da duasını kabul buyurduk. Ona Yahya'yı armagan ettik. Bunun icin de esini cocuk dogurmaya elverisli hale getirdik. Dogrusu onlar hayırlı islere kosusur, iyilikte yarısır, hem umit, hem endise icinde Bize yakarırlardı. Gercekten Bize derin bir saygı gosterirlerdi
Surah Al-Anbiya, Verse 90


وَٱلَّتِيٓ أَحۡصَنَتۡ فَرۡجَهَا فَنَفَخۡنَا فِيهَا مِن رُّوحِنَا وَجَعَلۡنَٰهَا وَٱبۡنَهَآ ءَايَةٗ لِّلۡعَٰلَمِينَ

Iffet ve namusunu gerektigi gibi koruyan Meryem'i de an. Biz ona ruhumuzdan ufledik, hem onu, hem oglunu cumle alem icin bir ibret yaptık
Surah Al-Anbiya, Verse 91


إِنَّ هَٰذِهِۦٓ أُمَّتُكُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَأَنَا۠ رَبُّكُمۡ فَٱعۡبُدُونِ

Iste sizin bu dininiz bir tek dindir. Rabbiniz de Ben'im. Oyle ise yalnız Bana ibadet edin
Surah Al-Anbiya, Verse 92


وَتَقَطَّعُوٓاْ أَمۡرَهُم بَيۡنَهُمۡۖ كُلٌّ إِلَيۡنَا رَٰجِعُونَ

Ama insanlar aralarındaki bu birligi param parca ettiler. Fakat sonunda yine Bize donecekler
Surah Al-Anbiya, Verse 93


فَمَن يَعۡمَلۡ مِنَ ٱلصَّـٰلِحَٰتِ وَهُوَ مُؤۡمِنٞ فَلَا كُفۡرَانَ لِسَعۡيِهِۦ وَإِنَّا لَهُۥ كَٰتِبُونَ

Bu durumda artık kim mumin olarak makbul ve guzel isler yaparsa onun gayretleri inkar edilmez, yaptıkları makbul olur. Biz butun gayretlerini onun hesabına yazıp gecirmekteyiz
Surah Al-Anbiya, Verse 94


وَحَرَٰمٌ عَلَىٰ قَرۡيَةٍ أَهۡلَكۡنَٰهَآ أَنَّهُمۡ لَا يَرۡجِعُونَ

Imha ettigimiz bir memleket halkının, mahserde huzurumuza gelmemesi mumkun degildir
Surah Al-Anbiya, Verse 95


حَتَّىٰٓ إِذَا فُتِحَتۡ يَأۡجُوجُ وَمَأۡجُوجُ وَهُم مِّن كُلِّ حَدَبٖ يَنسِلُونَ

Nihayet Ye'cuc ve Me’cuc’un sedleri acılıp her tepeden dunyaya akın etmeye basladıkları, dogru vadin vaktinin yaklastıgı sıra, iste o zaman, kafirlerin gozleri birden donakalır. “Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet icinde idik, daha dogrusu kendimize zulmettik!” diyecekler
Surah Al-Anbiya, Verse 96


وَٱقۡتَرَبَ ٱلۡوَعۡدُ ٱلۡحَقُّ فَإِذَا هِيَ شَٰخِصَةٌ أَبۡصَٰرُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يَٰوَيۡلَنَا قَدۡ كُنَّا فِي غَفۡلَةٖ مِّنۡ هَٰذَا بَلۡ كُنَّا ظَٰلِمِينَ

Nihayet Ye'cuc ve Me’cuc’un sedleri acılıp her tepeden dunyaya akın etmeye basladıkları, dogru vadin vaktinin yaklastıgı sıra, iste o zaman, kafirlerin gozleri birden donakalır. “Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet icinde idik, daha dogrusu kendimize zulmettik!” diyecekler
Surah Al-Anbiya, Verse 97


إِنَّكُمۡ وَمَا تَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ حَصَبُ جَهَنَّمَ أَنتُمۡ لَهَا وَٰرِدُونَ

“Hem siz, hem de Allah'tan baska taptıgınız tanrılar, hepiniz cehennem odunusunuz, siz hep beraber cehenneme gireceksiniz!”
Surah Al-Anbiya, Verse 98


لَوۡ كَانَ هَـٰٓؤُلَآءِ ءَالِهَةٗ مَّا وَرَدُوهَاۖ وَكُلّٞ فِيهَا خَٰلِدُونَ

Eger onlar gercekten tanrı olsalardı oraya girmezlerdi. Ama hepsi orada ebedi olarak kalacaklardır
Surah Al-Anbiya, Verse 99


لَهُمۡ فِيهَا زَفِيرٞ وَهُمۡ فِيهَا لَا يَسۡمَعُونَ

Onlar orada inim inim inleyecekler, kendilerini sevindirecek hicbir haber de isitmeyeceklerdir
Surah Al-Anbiya, Verse 100


إِنَّ ٱلَّذِينَ سَبَقَتۡ لَهُم مِّنَّا ٱلۡحُسۡنَىٰٓ أُوْلَـٰٓئِكَ عَنۡهَا مُبۡعَدُونَ

Ama kendileri hakkında Bizden ebedi mutluluk takdir edilmis olanlar, cehennemden uzak tutulacaklardır
Surah Al-Anbiya, Verse 101


لَا يَسۡمَعُونَ حَسِيسَهَاۖ وَهُمۡ فِي مَا ٱشۡتَهَتۡ أَنفُسُهُمۡ خَٰلِدُونَ

Onlar cehennemin hısırtısını bile isitmeyecek, canlarının cektigi nimetler icinde ebedi kalacaklardır
Surah Al-Anbiya, Verse 102


لَا يَحۡزُنُهُمُ ٱلۡفَزَعُ ٱلۡأَكۡبَرُ وَتَتَلَقَّىٰهُمُ ٱلۡمَلَـٰٓئِكَةُ هَٰذَا يَوۡمُكُمُ ٱلَّذِي كُنتُمۡ تُوعَدُونَ

O en buyuk dehset (Sura ikinci ufleyis) dahi onları tasalandırmaz. Melekler onları: “Iste size vad olunan gun bugundur!” diye karsılarlar
Surah Al-Anbiya, Verse 103


يَوۡمَ نَطۡوِي ٱلسَّمَآءَ كَطَيِّ ٱلسِّجِلِّ لِلۡكُتُبِۚ كَمَا بَدَأۡنَآ أَوَّلَ خَلۡقٖ نُّعِيدُهُۥۚ وَعۡدًا عَلَيۡنَآۚ إِنَّا كُنَّا فَٰعِلِينَ

Gun gelir, gok sahifesini, tıpkı katibin yazdıgı kagıdı durup rulo yapması gibi dureriz. Biz ilkin yaratmaya nasıl basladıysak diriltmeyi de Biz gerceklestiririz. Bu, uzerimize aldıgımız bir vaaddir. Bunu gerceklestirecek olan da Biz'iz
Surah Al-Anbiya, Verse 104


وَلَقَدۡ كَتَبۡنَا فِي ٱلزَّبُورِ مِنۢ بَعۡدِ ٱلذِّكۡرِ أَنَّ ٱلۡأَرۡضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ ٱلصَّـٰلِحُونَ

Su kesindir ki Biz Zikir'den (Tevrat’tan) sonra Zeburda da: “Dunyaya salih kullarım varis olacaklar. Dunya onlara kalacak” diye yazmısızdır. [4,163; 17,55; 39,67] {KM, Mezmurlar 37,29; Matta}
Surah Al-Anbiya, Verse 105


إِنَّ فِي هَٰذَا لَبَلَٰغٗا لِّقَوۡمٍ عَٰبِدِينَ

Bu Kur'an’da da elbette Allah’a ibadet eden kimseler icin bir mesaj vardır
Surah Al-Anbiya, Verse 106


وَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ إِلَّا رَحۡمَةٗ لِّلۡعَٰلَمِينَ

Iste bunun icindir ki ey Resulum, Biz seni butun insanlar icin sırf bir rahmet vesilesi olman icin gonderdik
Surah Al-Anbiya, Verse 107


قُلۡ إِنَّمَا يُوحَىٰٓ إِلَيَّ أَنَّمَآ إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞۖ فَهَلۡ أَنتُم مُّسۡلِمُونَ

De ki: “Bana yalnız ve yalnız su gercek vahyolunuyor “Sizin ilahınız tek Ilahtır. Hala mı O'na teslim olmayacaksınız?”
Surah Al-Anbiya, Verse 108


فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَقُلۡ ءَاذَنتُكُمۡ عَلَىٰ سَوَآءٖۖ وَإِنۡ أَدۡرِيٓ أَقَرِيبٌ أَم بَعِيدٞ مَّا تُوعَدُونَ

Yine de yuz cevirirlerse de ki: “Iste sizin hepinizi de tam esit sekilde hakka cagırdım. Artık tehdit olundugunuz o kıyamet gununun yakın mı uzak mı oldugunu bilemem.”
Surah Al-Anbiya, Verse 109


إِنَّهُۥ يَعۡلَمُ ٱلۡجَهۡرَ مِنَ ٱلۡقَوۡلِ وَيَعۡلَمُ مَا تَكۡتُمُونَ

Suphesiz ki Allah sozun acık olanını da, gizli olanını da bilir. Hem sizin gizlediginiz, seyleri de bilir
Surah Al-Anbiya, Verse 110


وَإِنۡ أَدۡرِي لَعَلَّهُۥ فِتۡنَةٞ لَّكُمۡ وَمَتَٰعٌ إِلَىٰ حِينٖ

“Ne bileyim, belki de bu muhlet sizin icin bir imtihandır ve hayattan biraz daha yararlandırma icin yapılan bir ertelemedir.”
Surah Al-Anbiya, Verse 111


قَٰلَ رَبِّ ٱحۡكُم بِٱلۡحَقِّۗ وَرَبُّنَا ٱلرَّحۡمَٰنُ ٱلۡمُسۡتَعَانُ عَلَىٰ مَا تَصِفُونَ

Resulullah sonunda soyle dedi: “Ya Rabbi, adaletle hukmunu ver! Rabbimiz rahmandır, sizin bunca isnad ve iftiralarınıza karsı yegane musteandır.”
Surah Al-Anbiya, Verse 112


Author: Suat Yildirim


<< Surah 20
>> Surah 22

Turkish Translations by other Authors


Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Abdulbaki Golpinarli
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Adem Ugur
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Bulac
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Ali Fikri Yavuz
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Celal Y Ld R M
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Isleri
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Diyanet Vakfi
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Edip Yuksel
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmalili Hamdi Yazir
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Elmal L Sadelestirilmis
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Fizilal Il Kuran
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Gultekin Onan
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Hasan Basri Cantay
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Ibni Kesir
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Iskender Ali Mihr
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Latin Alphabet
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammed Esed
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muhammet Abay
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Muslim Shahin
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Saban Piris
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Shaban Britch
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suat Yildirim
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Suleyman Ates
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Tefhim Ul Kuran
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Www.islamhouse.com
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Yasar Nuri Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Turkish Translation By Y. N. Ozturk
Popular Areas
Apartments for rent in Dubai Apartments for rent Abu Dhabi Villas for rent in Dubai House for rent Abu Dhabi Apartments for sale in Dubai Apartments for sale in Abu Dhabi Flat for rent Sharjah
Popular Searches
Studios for rent in UAE Apartments for rent in UAE Villas for rent in UAE Apartments for sale in UAE Villas for sale in UAE Land for sale in UAE Dubai Real Estate
Trending Areas
Apartments for rent in Dubai Marina Apartments for sale in Dubai Marina Villa for rent in Sharjah Villa for sale in Dubai Flat for rent in Ajman Studio for rent in Abu Dhabi Villa for rent in Ajman
Trending Searches
Villa for rent in Abu Dhabi Shop for rent in Dubai Villas for sale in Ajman Studio for rent in Sharjah 1 Bedroom Apartment for rent in Dubai Property for rent in Abu Dhabi Commercial properties for sale
© Copyright Dubai Prayer Time. All Rights Reserved
Designed by Prayer Time In Dubai